Kitaba ilişkin bilinmesi gerekenler Elinizdeki kitabın orijinali 2014 ve 2015 yıllarında Almanca dilinde üç yazar tarafından yazıldı ve Rosa Lüksemburg Vakfı’nın desteğiyle “VSA Verlag” adlı yayınevi tarafından Almanya’da yayınlandı. 2018 yılında Almanca dilinde 4. baskısı güncellenip basılarak önemli ilgi gören bu kitap, 2016 Ekim ayında “Pluto Press” adlı yayınevi tarafından İngilizce dilinde Birleşik Krallık ‘ta yayınlandı. Bu kitabın İngilizce çevirisi ABD’de yaşayan yazar ve aktivist Janet Biehl tarafından yapıldı ve sonrasında üç yazar tarafından 2016 ilkbaharında güncellendi. En başından beri kitabın Türkçe dilinde de basılıp yayınlanası için bir planlama yapıldı. Bu amaçla bir grup gönüllü İngilizce versiyonu temel alarak Türkçe çevirisini yaptı. Türkiye’deki siyasal gelişme ve zorluklardan dolayı gecikmeler ortaya çıkınca yazarlar kitabın basılmasını 2016 yılından daha ileri bir tarihe alma kararını aldı. Bu sırada tekrar Rojava’ya giden yazarlar, elde ettikleri bilgilerle Türkçe çeviriyi doğrudan Türkçe dilinde 2017 ve 2018 yıllarında güncelleyip genişletti. Bu gelişmelere redaksiyon çalışmaları da eklenince kitabın Türkçe dilinde yayınlanması 2018 yılında olması gerekirken 2019 yılına sarktı. 2016 yılından beri kitap ayrıca Farsça, Rusça, Yunanca, İtalyanca, İsveççe, Polonca, Slovence, İspanyolca dillerine çevrilip yayınlandı. Arapça ve Kürtçe çeviriler devam etmektedir. Kitap Ağustos 2019’da yayınlandı. Ancak kitapta en son Eylül 2018’de içeriksel güncellenmeler yapıldı. 2018 yazın durum ve atmosferine göre yazıldı. Kitapta kullanılan resimlerde eğer kaynak belirtilmemişse, resimler yazarlara aittir. Aksi durumda her resmin altında resimlerin sahibi belirtilmektedir. Kapaktaki resim Rojava’da kurulmuş kadın köyü Jinwar’ı göstermekte ve Özgür Rojava Kadın Vakfı’na (WJAR) aittir. Bu kitap herhangi bir yayınevi tarafından yayınlanmamaktadır. Herkes bu kitaba erişimde serbesttir. Kitabı elektronik ve basılı olarak istediğiniz gibi yayabilirsiniz, ancak bu kitaptan gelir ve para elde etmek yazarlar tarafından izin verilmemektedir. 1 --- İçindekiler --- Önsöz - Asya Abdullah: Demokratik Özerklik Sisteminin Felsefesi 0. Giriş 1. Devrimin Art Alanı 1.1 Rojava Çoğrafyası 1.1.1 Afrîn Kantonu 1.1.2 Kobanî Kantonu 1.1.3 Cizîre Kantonu 1.2 Tarihsel Bir Değerlendirme 1.2.1 Tarih Öncesi ve Antik Tarih 1.2.2 Sömürgecilik, Pan-Arapçılık ve Baas Partisi 1.2.3 Baas Darbesi 1.2.4 Suriye Neoliberalizmi 2. Rojava’nın Kültürel Çeşitliliği 2.1 Kürtler 2.1.1 Ezidiler 2.2 Araplar 2.3 Ermeniler, Süryaniler ve Keldanîler 2.4 Küçük Nüfus Grupları 3. Demokratik Konfederalizm 3.1 PKK ve Paradigma Değişikliği 3.2 Demokratik Konfederalizm 3.3 Meclis Demokrasisi 3.4 Demokratik Kavramlar 4. Özgürleşme 4.1 Başlangıçlar Örgütlemek 4.2 Suriye’de Arap Baharı 4.3 İllegal Meclisler 2 4.4 Hewler Anlaşması 4.5 Devrim Kobanî’de Başlıyor 4.6 Diğer Yerlerin Kurtuluşu 4.7 Özgürleşmeden Sonra 5. Bir Kadın Devrimi 5.1 Rojava’lı Kadınlar 5.2 Devrimde Kadınlar 5.3 Kongreya Star 5.4 Üç Kantondaki Kadınlar 5.5 Eşbaşkanlık ve Yüzde 40 Kotası 5.6 Kadın Örgütleri 5.7 Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Aynı Zamanda Bir Erkek Sorunudur 5.8 Aşırı İslam’a Karşı Kadının Kurtuluşu 5.9 Bakış Açısı 6. Rojava’da Demokratik Özerklik 6.1 Başlangıç ve Demokratik Birlik Partisi (Partiya Yekitîya Demokrat – PYD) 6.2 Devrimle başlayan yeniden örgütlenme 6.3 Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) 6.3.1 Dört Kademeli Meclis Sistemi 6.3.2 Toplumsal Örgütlenme Alanları 6.4 Halep Komünü 6.5 Yüksek Kürt Konseyi (Desteya Bilind a Kurd - DBK) 6.6 Yerel Yönetimler 6.7 Yeni Öz Yönetime doğru ve Toplumsal Sözleşme 6.8 Demokratik Öz Yönetimler (Revêberiya Xweseriya Demokratîk) 6.9 Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu 6.10 TEV-DEM, Demokratik Özerk Yönetimler ve Demokratik Federasyon üzerine 7. Sivil Toplum Örgütlenmesi 7.1 Sivil Toplum Örgütleri Birliği (Saziyen Cîvaka Sîvîl - SCS) 7.2 Kültür ve Sanat Hareketi (Tevgera Çand û Hûner) 7.3 Rojava Gençlik Birliği (Yekîtiya Cîwanên Rojava) 7.4 Şehit Aileleri Derneği (Saziya Malbatan Şehîdan - SMŞ) 3 7.5 İnsan Hakları Derneği (Komela Mafên Mirovan - KMM) 7.6 Başka Sivil Toplum Örgütlenmeleri 7.7 Sivil Toplum Örgütlenmesi 8. Gül Kuramı: Savunma 8.1 Halk Koruma Birlikleri (Yekîniyên Parastina Gel - YPG) 8.2 Kadın Savunma Birlikleri (Yekîniyên Parastina Jin - YPJ) 8.3 Meşru Öz-savunma 8.4 Serêkaniyê’nin Özgürleşmesi 8.5 Til Koçer’in Özgürleştirilmesi 8.6 Eğitim ve Göreve Başlama 8.7 Teçhizat, Birlikler ve Taktikler 8.8 2014 yılında Serêkaniyê 8.9 Girê Spî ve Şengal’in Özgürleştirilmesi 8.10 Suriye Demokratik Güçleri (Hêzên Sûriya Demokratîk) 8.11 YPG ve YPJ'nin Önemi 9. Yeni Hukuk Sistemi: Uzlaşı Temel Noktadır 9.1 90’lar ve Özgürleşme Öncesi 9.2 Özgürleşmeden sonra Adalet Sisteminin Yapısı 9.3 Sulh Komiteleri 9.4 İlkeler ve Prosedürler 9.5 Özeleştiri ve yeniden yapılandırma 9.6 Asayîş 10. Eğitimin Demokratikleştirilmesi 10.1 Devrimden Önce ve ilk adımlar 10.2 Yeniden Yapılanma ve Pedagoji 10.3 Akademiler ve toplumsal eğitim 10.4 Zorluklar ve Perspektifler 11. Sağlık Hizmetleri 11.1 Özgürleşmeden Önce ve Sonra 11.2 Sağlık Meclisleri ve faaliyetleri 11.3 Özel bir kurum olarak Heyva Sor a Kurdistanê (HSK) 4 11.4 Zorluklar 11.5 Yeniden örgütlenme çerçevesinde Sağlık Meclisleri 11.6 Sağlık tartışmaları 12. Demokratik-Komünal Ekonominin İnşası 12.1 Baas Sömürgesi Altında Rojava’nın Ekonomisi 12.2 Ekonomide Temel Anlayışa Giriş 12.3 Özgürleşme Döneminde Ekonomi 12.4 Ambargo 12.5 Ekonominin Yeniden Örgütlenmesi 12.6 Toprak ve Tarım 12.7 Kooperatifler 12.7.1 Kadın Kooperatifleri 12.7.2 Karma Kooperatifler 12.8 Kooperatiflerle Gelişen Ekonomi 12.8 Özet, Zorluklar ve Geleceğe Bakış 13. Ekolojik Zorluklar 13.1 Ekolojik Toplum Anlayışı 13.2 Endüstriyel Tarım ve Bioçeşitlilik Kaybı 13.3 Su Kıtlıkları 13.4 Atık Tasfiyesi 13.5 Hava Kirliliği 13.6 Petrol ve Enerji 13.7 Ekolojinin Örgütlenmesi 13.8 Kısa Bir Sonuç 14. Devrimin Jeostratejik Yaklaşımı ve İttifaklar 14.1 Jeopolitik Çerçeve 14.2 Suriye İsyanın Militarize Edilmesi ve Gericileştirilmesi 14.3 Serêkaniyê ile Rojava’ya Karşı Başlayan Saldırılar 14.4 İslam Devleti (İD/İŞİD/DAİŞ) 14.5 ENKS ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) 14.6. Kobanî Savaşı 5 14.7 AKP’nin Kürt Özgürlük Hareketiyle mücadelesi ve Suriye Savaşının Kobanî Direnişi sonrası gelişimi 14.8 Suriye Demokratik Güçleri 14.8 TC’nin Afrîn İşgal Saldırısı ve ‘Çağın Direnişi’ 15. Çözüm Girişimleri ve Devrimin Perspektifler 15.1 Rojava ve Hegemonik Güçler 15.2 Suriye İçinde Çözüm Girişimi ve Önerileri 15.3 Uluslararası Dayanışma 15.4 Komünalizm ya da Barbarlık Sonsöz – Cemil Bayık 6 --- Önsöz: Demokratik Özerklik Sisteminin Felsefesi --- Kadın, erkek, renk, din, dil, mezhep, ırk, millet, ulus ve farklılıklar bizimle birlikte doğar. Tüm bu farklılıklara rağmen aynı bahçenin çiçekleri gibi hepimiz aynı ahlaki ve insani değerleri paylaşırız. Yeryüzündeki topluluk halinde yaşayan her canlı aynı ahlaki değerleri paylaşır. Sevgi, sadakat, aile, adalet ve güven, tüm toplulukların ortak değerleriidir. İhanet, zülüm ve sömürgecilik ise her toplum tarafından reddedilir. Tarih öncesinden günümüze değin, monarklar, despotlar ve tiranlar, insanları kendi çıkarları için şekillendirmeye ve ekolojik toplumu öldürmeye çalışıyorlarlar. Hak ve adalet adı altında toplumu ve doğayı boğmaya ve tahrip etmeye uğraşıyorlarlar. Her yeni kanun, yönetilenler tarafından bir lanet olarak değerlendirilirken, politika da “kandırma sanatı” haline geldi. Oysa gerçek adaleti tesis etmek, bireyler, toplum ve doğa arasındaki ilişkileri parçalamak yerine zenginleştirmek demektir. Yöneten, yönetilenler üzerinde egemenliğini kurup meşrulaştırmak için yönetilenleri zayıf kılıp onları sınıflara, gruplara bölüp birbirine yabancılaştırırdı ve onları kendi aralarında savaştırırlar. Bireycilik, kimsenin kimseye güvenmediği bir bencilliğe dönüştü. Muktedirler, halklar arasındaki güvensizliği, rekabeti, adaletsizliği derinleştirirken, halklar da temel haklarını despotlardan kopartmak için defalarca ayaklandılar ve mücadele ettiler. Ve sendikalar ya da küçük yerel dernekler gibi örgütler kurup haklarına erişme umuduyla yüzlerce şehit verdiler.irken, temel haklarını despotlardan kopartmak için defalarca ayaklandılar ve mücadele ettiler. Topluma ve doğaya yayılan bir sistem olarak devletin inşa süreci, egemenlerin kendi sömürücü hedeflerine ulaşmalarının aracı haline geldi. Devletin topluma yönelik baskıcı müdahaleleri kalıcı bir nitelik kazandı ve insanla doğa arasındaki ilişki giderek koptu. Böylece insanlar hem kendilerine hem de doğaya hiç olmadığı kadar yabancılaştılar. Devlet toplumu küçük birimlere ayırır ve devletli zihniyeti, insanlığı toplumsal, politik ve ekonomik bir krize sokar. Tepeden tabana yayılarak genişleyen derin bir krizdir bu. Kapitalist sistem kendini tartışılmaz görür, ama kapitalist sistem içerisinde yaşayan canlılar artık buna inanmıyor. Kapitalizm, doğal afetler, salgın hastalıklar, yoksulluk, fakir-zengin arasındaki derin uçurum, ruhsal sorunlar, kapitalist sömürü ve savaşlar gibi, hepsi de insanların yaşamına hükmeden sonuçlar yaratmıştır. Bilim ve teknolojide muazzam bir ilerleme kaydedilmiş olmasına rağmen, insanı kaostan ve yıkımdan kurtarmanın yolu henüz bulunamamıştır. Sistemin değişimi reddetmesi, bizi belirsiz bir geleceğe sürüklüyor. Tam da bu süreçte ayakta kalabilmek için alternatif modeller geliştirmeliyiz, bahsi bile geçmeyen toplumsal ekolojik felaketlerden bizi kurtaracak bir yol bulmalıyız. Çoğu yazar, filozof, akademisyen ve kuramcı, insanların kendi yaşamları üzerinde denetim sağlayabileceği, cinsiyetler arasındaki eşitsizliğin ortadan kaldırıldığı, etnik ve dini savaşların
Details
-
File Typepdf
-
Upload Time-
-
Content LanguagesEnglish
-
Upload UserAnonymous/Not logged-in
-
File Pages330 Page
-
File Size-