T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

HİNT KÖKENLİ YENİ DİNİ HAREKETLERDEN HARE HAREKETİ

Birgül KULAKSIZ 1630206045

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman Prof. Dr. Nasuh GÜNAY

ISPARTA 2019

(KULAKSIZ, Birgül, Hint Kökenli Yeni Dini Hareketlerden Hareketi, Yüksek Lisans Tezi, Isparta, 2019)

ÖZET

Avrupa’da meydana gelen reform süreci beraberinde modernizmi de getirmiştir. Modernizm ile birlikte de geleneksellik geri plana itilmiş, yeni dini oluşumlara kapı aralanmıştır. İnsanlar kendilerinde oluşan manevi boşluğu bu oluşumlarla doldurmak istemiştir. Bu da 1960’lı yılların sonu ile 1970’li yılların başında Yeni Dini Hareketlerin oluşmasına sebep olmuştur.

Çok farklı kültür ve inanç gruplarına sahip olan Hindistan da bu tarz yeni dini hareketlere ev sahipliği yapmıştır. Hinduizm kökenli birçok yeni dini hareket ortaya çıkmış, artarak devam etmektedir. Bunlardan birisi de çalışma konusu olan Hare Krishna Hareketidir. Hare Krishna(Krişna) Hareketi Tanrı Krişna’yı ön planda tutan, Prabhupada tarafından oluşmuş; bugün Batı Avrupa ve Amerika’da mabetlerinin sayısı her geçen gün artan Hint kökenli dini teşkilattır. Bu çalışmanın amacı ise; yargılamadan uzak, realist bir şekilde Hare Krishna Hareketinin ortaya çıkışını, kökenlerini, ilahiyat ve dünya ile ilgili görüşlerini ve günümüzdeki durumunu ortaya koymaktır, tanıtmaktır.

Anahtar Kelimeler: Yeni Dini Hareketler, Hinduizm, Krishna, Hare Krishna Bilinci, ISKCON, Hint Kültür Merkezi,

iii (KULAKSIZ, Birgül, Hare Krishna Movement of New Religious Movements of Indian Origin, Master’s Thesis, Isparta, 2019)

ABSTRACT

The reform process that took place in Europe brought modernism. Together with modernism, traditionalism has been pushed to the background and new gates have been opened. People wanted to fill the spiritual void in them with these formations. This led to the formation of New Religious Movements in the late 1960s and early 1970s.

India, which has many different cultural and belief groups, has also hosted such new religious movements. Many new religious movements originating from Hinduism have emerged and continue to grow. One of them is the Hare Krishna Movement, which is the subject of study. The Hare Krishna (Krishna) Movement was formed by Swami Prabhupada, which puts Krishna in the foreground; Today, the number of shrines in Western Europe and the United States is an increasing religious organization of Indian origin. The aim of this study is; The aim of this course is to introduce the emergence of Hare Krishna Movement, its origins, and the world and its present situation in a realistic way, far from judgment.

Keywords: New Religious Movements, Hinduism, Krishna, Hare Krishna Consciousness, ISKCON, Indian Cultural Center,

iv İÇİNDEKİLER

TEZ SAVUNMA SINAV TUTANAĞI ...... i YEMİN METNİ ...... ii ÖZET ...... iii ABSTRACT ...... iv İÇİNDEKİLER ...... v KISALTMALAR DİZİNİ ...... vii ŞEKİLLER DİZİNİ ...... viii ÖNSÖZ ...... ix GİRİŞ ...... 1

BİRİNCİ BÖLÜM YENİ DİNİ HAREKETLER

1.1. ORTAYA ÇIKIŞI ...... 3 1.2. YAYGINLAŞMA SEBEPLERİ ...... 6 1.3. TEMEL ÖZELLİKLERİ ...... 8

İKİNCİ BÖLÜM HARE KRİSHNA HAREKETİNİN KÖKENİ OLAN HİNDUİZM

2.1. HİNDUİZM’İN TARİHSEL GELİŞİMİ ...... 12 2.1.1. Klasik Hinduizm Dönemi ...... 14 2.1.2. Ortaçağ Hinduizm Dönemi ...... 15 2.1.3. Modern Hinduizm Dönemi ...... 15 2.2. İNANÇ ESASLARI ...... 16 2.2.1. Tanrı İnancı ...... 17 2.2.2. Ahiret ve Kurtuluş (Samsara ve ) İnancı...... 19 2.3. KUTSAL KİTAPLARI ...... 22 2.3.1. Şruti ...... 22 2.3.2. Smriti ...... 27 2.4. HİNDUİZM’DE AHLAK VE İBADET ...... 28 2.5. HİNDUİZM İÇİNDE HARE KRİSHNA HAREKETİ’NİN ORTAYA ÇIKIŞI VE TANRI KRİSHNA ...... 34 2.5.1. Tanrı Krishna ...... 37

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM YENİ BİR DİNİ HAREKET; HARE KRİSHNA

3.1. HARE KRİSHNA HAREKETİ’NİN KURUCULARI ...... 42 3.1.1. Öğreti Zinciri ...... 42

v 3.1.2. Hareketin Kurucuları ...... 48 3.1.2.1. Sri Chaitanya Mahapraphu ...... 49 3.1.2.2. Srila Bhaktivinoda Thakura ...... 51 3.1.2.3. Srila Gaurakisora Dasa Babaji ...... 53 3.1.2.4. Abhay Charan Bhaktivedanta Srila Prabhupada ...... 53 3.1.3. Uluslararası Hare Krishna Bilinci Hareketi (ISKCON) ...... 56 3.2. HARE KRİSHNA HAREKETİNDE İNANÇ VE İBADET ...... 60 3.2.1. İnanç...... 60 3.2.1.1. Tanrı İnancı ...... 61 3.2.1.2. Ruh ve Beden ...... 65 3.2.1.2.1. Maya ...... 66 3.2.1.2.2. Kast Sistemi ...... 67 3.2.1.2.3. Karma ve Reenkarnasyon ...... 68 3.2.1.3. Hare Krishna Bilinci ...... 70 3.2.1.4. Kutsal Metinler...... 74 3.2.1.4.1. Bhagavat-Gita ...... 74 3.2.1.4.2. Diğer Metinler ...... 76 3.2.2. İbadet ...... 77 3.2.2.1. ve Meditasyon ...... 77 3.2.2.2. Beslenme Kuralları...... 80 3.2.2.3. Günlük Hayat ...... 81 3.3. GÜNÜMÜZDE HARE KRİSHNA HAREKETİ ...... 84 3.3.1. Hare Krishna Hareketinin Günümüzdeki Faaliyetleri ...... 84 3.3.2. Hare Krishna Hareketinin Türkiye’deki Faaliyetleri ...... 88 SONUÇ ...... 92 KAYNAKÇA ...... 94 EKLER ...... 100 EK-1: Guruya saygı duymayı tasvir eden görsel...... 100 EK-3: Srila Bhaktivinoda Thakura görseli...... 101 EK-4: Abhay Charan Bhaktivedanta Srila Prabhupada görseli...... 101 EK-5: Krishna görseli...... 102 EK-6: Karma-Reenkarnasyon görseli...... 102 EK-7: Hare Krishna Zikri görseli...... 103 EK-8: Yoga görseli...... 103 ÖZGEÇMİŞ ...... 104

vi KISALTMALAR DİZİNİ a.g.e. : Adı Geçen Eser a.g.m. : Adı Geçen Madde a.g.t. : Adı Geçen Tez c. : Cilt

Çev. : Çeviren

Ed. : Editör

Hz. : Hazreti

MÖ. : Milattan Önce

MS. : Milattan Sonra s. : Sayfa

S. : Sayı vb. : Ve Benzeri vs. : Vesaire

vii ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil 1. Guruya saygı duymak...... 42 Şekil 2. Cahitanya Mahapraraphu ...... 50 Şekil 3. Srila Bhaktivinoda Thakura ...... 52 Şekil 4. Abhay Charan Bhaktivedanta Srila Prabhupada...... 55 Şekil 5. Krishna ...... 63 Şekil 6. Karma-Reenkarnasyon ...... 70 Şekil 7. Hare Krishna Mantra Zikri ...... 73 Şekil 8. Yoga ...... 78

viii ÖNSÖZ

İnsanoğlu her zaman bulunduğu her türlü durum ve şartlarda ortaya çıkan problemlere farklı çözümler üretmeye çalışmıştır. Modern çağ denilen yaşadığımız çağ ise çeşitli problemlerin ortaya çıktığı bir çağ olmuştur. Bu çağ sekülerizmin de etkisiyle manevi hayatı olumsuz yönde etkilemiş, insanların geleneksel dinlere bakış açılarını zayıflatmış, anlam arayışlarına daha akılcı yorumlar getirmiştir. Bu durum ise insanları manevi yönde bir boşluğa sürüklemiş, bu boşluğu dolduracak bir anlam arayışına girmelerine sebep olmuştur. İşte yeni ortaya çıkan dini gruplar, insanlarda bir merak uyandırırken aynı zamanda insanların bu manevi havayı bulma isteğine de tatminkar cevaplar vermiştir.

Bu çalışma, Hint kaynaklı, Amerika, Doğu Avrupa hatta günümüzde Türkiye’de bile misyonerlik faaliyetlerinde bulunan yeni bir dini hareket “Hare Krishna Hareketi” nin tarihsel gelişimini, inançlarını, ibadetlerini, sosyal yaşamını belli bir süre içerisinde okuma, inceleme, izleme şeklindeki çalışmamız ile tanıtmayı amaçlamaktadır.

Bu çalışmanın oluşma sürecinde bana sonsuz toleransı ve yardımları için danışmanım sayın Prof. Dr. Nasuh GÜNAY’a, manevi desteğini hiçbir zaman esirgemeyen değerli aileme ve arkadaşlarıma dua ile teşekkürlerimi sunarım.

Birgül KULAKSIZ Isparta, 2019

ix GİRİŞ

Günümüz dünyasında modernite ile birlikte geleneksellik geri plana itilmiş, yeni oluşumlara kapı aralanmıştır. Bu durum her alanda olduğu gibi dini alanda da kendini göstermiştir. İnsanlar dini konulara da akılcı cevaplar aramaya başlamış ama bu insanlarda içten içe bir manevi boşluk meydana getirmiştir. Artık insanlar geleneksel olandan farklı bir bakış açısını arzulamaya başlamıştır. Bu durum da dünyanın birçok yerinde yeni dini hareketlerin oluşmasına zemin hazırlamıştır.

Hindistan, temelde Ariler ve yerli halktan meydana geldiği için çok farklı kültürlere, inanç yapılarına ev sahipliği yapmaktadır. Hindistan, hiçbir ülkede bu kadar çok görülmeyen farklı inanç yapılarıyla farkını ortaya koymaktadır. Hindistan, en başta Hinduizm olmak üzere, Budizm, Sihizm, Caynizm, Hıristiyanlık, İslam gibi dinleri barındırmaktadır. Bunların yanında ortaya çıkan yeni dini hareketleri de içerisinde barındırır. Bunlardan birisi de Hint kaynaklı olan Hare Krishna mezhebidir.

Dinler Tarihi Yüksek Lisans Tezi olarak hazırlanan bu çalışmanın temel konusu; Hindistan’da ortaya çıkan Hare Krishna hareketinin ortaya çıkış serüveni, nasıl bir yol ve yöntem izlediği, inanç yapıları, ibadet ve ritüelleri, gelişim ve ilerleme faaliyetleridir.

Bu çalışmanın temel amacı ise; yargılamadan uzak, realist bir şekilde Hare Krishna Hareketinin ortaya çıkışını, kökenlerini, ilahiyat ve dünya ile ilgili görüşlerini ve günümüzdeki durumunu ortaya koymaktır, tanıtmaktır. Yeni bir dini hareket olarak ortaya çıkan Hare Krishna hareketi fazlaca bilinmemektedir bu da bilgi eksikliği oluşturmaktadır. Çünkü; dünya üzerinde var olan birçok ülkede hatta Türkiye’de bile misyonerlik faaliyetleri bulunan bu hareketi tanımak gerekir. Bunun için ise insanların yargılamalardan uzak, saf ve realist bilgiyi elde edebilecekleri bu çalışmanın faydalı olacağı düşünülmüştür.

Bu çalışmanın önemi; Yeni Dini Hareketler, Hinduizm özellikle de Hare Krishna konularını açıklığa kavuşturan, sağlam ve real bilgileri içeren bir çalışma olmasıdır. Yeni Dini Hareketleri anlama konusunda ortaya çıkan birçok sorun aslında doğru bilgi eksikliğinden yani bu alanda yapılan çalışmaların azlığından kaynaklanmaktadır. Çünkü; bilimsel verilerle, doğru kaynaklarla hazırlanan bu araştırmalar yeni dini hareketler hakkında doğru bakış açısı ve bilgilendirmeyi sağlamak için çok önemlidir.

1 Bu çalışmanın yöntemi; bu çalışmaya başlamadan önce konularla ilgili SDÜ kütüphanesi, İSAM kütüphanesi incelenmiş, bunların yanında gerek ülkemizde gerekse yurt dışında çeşitli kitap, tez, makale, röportajlar, dergi, internet sayfaları araştırılmıştır. Aynı zamanda bu konuda yazılmış şarkılar dinlenmiştir.

2 BİRİNCİ BÖLÜM

YENİ DİNİ HAREKETLER

1.1. ORTAYA ÇIKIŞI

Kutsal ve modernleşme ilişkisi tarihten günümüze kadar en fazla ilgi çeken konulardandır. Yıllardır bu konu üzerine bir çok fikirler öne sürülmüş ama en baskın teori sekülerleşme tezi olmuştur. Bu sekülerleşme tezi modernleşme ile birlikte toplumsal bilinçte dinin gerilediği ve zamanla da silineceğini öngörmüştü. Bu tezi savunan batılı sosyal bilimciler bu öngörüyü ideolojik bakış açısı ile öngörmüşlerdi. Modern dünyada sekülerleşme ile birlikte artık toplumun ortak bilincini oluşturan tek, yegane unsur din değildi. Artık toplumda her birinde kendi kurallarının geçerli olduğu yeni alanlar oluşmuş oldu. Berger’e göre 1960’lardan itibaren ortaya çıkan sekülerizm karşıtlığı özünde dini olan yeni bir karşı kültür meydana getirmiştir. Dini sadece sosyal bir kurum olduğu ve modernite ile birlikte dinin zayıfladığı öngören yaklaşıma karşı oluşan bu yeni paradigma dinin tam bir anlam sistemi olduğunu belirtmiştir. Dolayısı ile modernite ile birlikte din zayıflamamış hatta modernite birçok sekülerleşme karşıtı akımlar oluşmasına sebep olmuştur. Yeni Dini Hareketler de bunun en belirgin örneğidir. Şöyle ki; insanlar modern hayatın bunalımlarından kurtulmak istemekte ve psikoterapiye bir alternatif aramaktadırlar. Bu arayış da Batı’da yeni dini akımların oluşmasına sebep olmuştur.1

Yeni Dini Hareketler yani YDH kavramı, 1960’ların sonları ile 1970’li yılların başlarında özellikle İngiltere ve ABD’de ortaya çıkmış olan ve 1970’li yıllarda da Almanya’da görülmeye başlayan, geleneksel tek tanrılı (monoteist) ve çok tanrılı (politeist) dinlerden farklı bir söylem ile ortaya çıkan ve yaygınlık kazanmış inançlar için kullanılan bir kavramdır. “Kült” diye adlandırılan çeşitli dinsel örgütlenmeleri de ifade etmek için kullanılan bir terimdir.2

Yeni ortaya çıkan yeni dini hareketlerin çok yönlü doğalarının anlaşılabilmesi için birçok tanımlama yapılmıştır. Bu hareketlerin “yeni dinler”, “zararlı örgütler”,

11 Muhammed Kızılgeçit, Yeni Dini Hareketlerin Psikolojisi, Marmara Akademi Yayınları, İstanbul,2018, s.23-25. 2 Nasuh Günay, Türkiye’de Yeniçağ İnançları, Manas Yayınevi, Isparta, 2011, s.1.

3 “tarikatlar” gibi çok farklı kavramlarla ifade edilmeye çalışılması karmaşanın en büyük göstergelerindendir. Ama genel olarak bu tanımları iki gruba ayırmak mümkündür. Birincisi inanç eksenli bir tanımlama olan “teolojik tanımlamalar” diğeri ise akademisyenler tarafından yapılan “bilimsel tanımlamalardır”. Teolojik tanımlarda yeni dini hareketler “kült” kavramı ile ifade edilir. Bu tanımlarda bu hareketler gizlilik, dolandırıcılık, hilekarlık, beyin yıkama yöntemlerini kullanma, sapkın birer kült olma gibi özelliklerle tanımlanmıştır. Yani daha çok olumsuz yönlerine atıflar yapılmıştır. Akademik tanımlar ise kült kavramı yerine yargılayıcı olmayan “yeni dini hareketler” kavramını kullanırlar. Barker’e göre yeni dini hareket kavramı 1950’lerden sonra ortaya çıkan, 1970’lerden itibaren de ilgi gören söylemlerinde coşkun bir dini, ruhi ve felsefi yaşantı vaat eden birbirinden farklı oluşumları ifade eder. Akademisyenler bu hareketleri “zararlı” ya da “tehlikeli” şeklinde değerlendirmezler. Akademisyenler bu oluşumları eşine her toplumda rastlanan sıradan, normal bir toplumsal örgütlenme biçimi olarak ele alır.3

Yeni Dini Hareketler, genel olarak XX. yüzyılda ortaya çıkan dini cereyanları ifade etmek için kullanılan bir tabirdir. Bu hareketlerin büyük çoğunluğu ise Hıristiyan Batı’da, bilhassa Amerika’da ortaya çıkmaktadır. Amerika günümüzde adeta bir “dinler marketi” haline dönüşmüştür. Çünkü; ABD’de pek çok Yeni Dini Hareketlerin varlığından söz edilmektedir. Ayrıca dünyanın neredeyse her bölgesinde YDH’ler ortaya çıkmaktadır. 1950’li yıllardan sonra ortaya çıkan Yeni Dini Hareketlerin birçoğunun hedef kitlesi gençlerdir. Bunun için bu tarz dini hareketler “gençlik dinleri” olarak da tanımlanmaktadır.4

Batıda ortaya çıkan yeni dini hareketlerin oluşum sebepleri değerlendirilirken de çok farklı yorumlar yapılmaktadır. Bu çerçevede yeni dini akımlar genel olarak, toplumda aradığı huzur ve refahı bulamayan, aile yapısının çökmek üzere olduğu bir toplumda yaşamını sürdüren, birçok konuda gelecek endişesi taşıyan tatminsiz ve huzursuz insanlar için bir kaçış yolu ya da teselli kaynağı olarak görülmektedir. Yani, aslında, yeni dini akımlar, konunun uzmanları tarafından sosyoekonomik problemlerden ve modern hayatın baskısından bir kaçış yolu olarak kabul edilmektedir. Oysa söz konusu yeni dini

3 M. Ali Kirman, “Yeni Dini Hareketleri Tanımlama Problemi ve Tipolojik Yaklaşımlar”, Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi, 2003, S.4, s.28-33. 4 Süleyman Turan - Faruk Sancar, Yeni Dini Hareketler, Açılım kitap, İstanbul, 2014, s.27.

4 hareketler, kendi üyeleri tarafından tam bir kurtuluş yolu olarak algılanmaktadır. Akademik sosyolojinin en son aşamasını oluşturan Fonksiyonalist Sosyoloji5 anlayışına göre ise, mevcut din anlayışının azami derecede laikleşmiş, akılcı ve pozitivist bir düşünceye sahip modern insanın ve toplumun beklentilerini ve ihtiyaçlarını karşılamadığı ve onları tatmin edemediği yerde meydana gelen boşluğu yeni inançların doldurması kaçınılmazdır.6

1970’lerde daha ön plana çıkan bu Yeni Dini Hareketler özellikle insanın ruhi aydınlanması gibi düşünceler ve söylemlerinde coşkun bir dinî, ruhî ve felsefî yaşamayı vaad eden birbirinden farklı yeni dini oluşumları ifade etmek için kullanılmaktadır. Aslında bu hareketler Avrupa’da savaş sonrasında Batı emperyalizmine karşı olup bütün değerlerinden kopan, uzaklaşan gençliğin; içine düştüğü buhranlardan kurtulma arayışı için gittiği uzak doğudan buradaki mistik hareketlerle -özellikle Hint-Japon kökenli- kendini bulma gayretlerine girişmesiyle oluşmuştur. Böylece uzak doğuya giden, bu hareketleri gören bu insanlar bu hareketleri Avrupa’ya taşımıştır. Yeni dinî hareketler, başlangıçta, İngiltere’ye özgü yapılar olarak algılanmış olsa da kısa süre içerisinde Batı Avrupa ve ABD’de de hızla yayılmıştır. Bu bakımdan söz konusu hareketler başlangıçta Batı toplumlarına özgü oluşumlar olarak dikkat çekmiş ve öyle de algılanmıştır. Ancak günümüzün küreselleşen dünyasında hemen her toplumda örneklerine sık rastlanır olmuştur (Chryssides 1997).7

Bell’in Yeni Dini Hareketlerin belli başlı özelliklerini ifade ettiği maddelerden birkaçı şöyledir;

- Yeni Dini Hareketler ahlaka vurgu yapıp, daha aklaklı bireyler yetiştirmeyi temel hedeflerinden birisi haline getirmektedir.

5 Fonksiyonalist Sosyoloji: Fonksiyonalizm belki de sosyolojideki en etkili teoridir. Fonksiyonalizm, toplumsal ve kültürel olguların toplumsal-kültürel sistem içerisinde yerine getirdiği fonksiyonların çözümlenmesidir. Fonksiyonalizmde toplum, hiçbir kısmının bütünden ayrı olarak anlaşılamayacağı ve birbirleri ile ilişkili kısımlardan oluşan bir sistemdir. Herhangi bir kısımdaki değişim sistemin diğer kesimlerinde bir miktar dengesizliğe ve belli ölçüde de bütün olarak sistemin tekrar düzenlenmesine yol açar. Fatih Aman, “Sosyoloji Teorilerine Aktörler- Faktörler Bağlamında Bir Bakış Denemesi”, Sinop Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,2017, C. 1, S. 1, s.16. 6 Abdullah Sevgi, “Yeni Dini Akımların Temel Görüşleri ve İslam”, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yüksek Lisans Tezi), Van,2011, s.25. 7file:///C:/Users/HP/Downloads/Bat%C4%B1da%20Yeni%20Dini%20Hareketler%20%E2%80%93%20 Us%C3%BBl-i%20Kad%C3%AEm%20ve%20Biz.html,(20,01,2019).

5 - Yeni Dini Hareketler daha efsanevi, daha mitsel bir karakterdir.8

Galanter ise Yeni Dini Hareketlerin psikolojik durumu için şu özellikleri sayar;

- Üyelerde ortak bir inanç sistemi vardır. - Yüksek bir bağlılık hissi vardır. - Liderlere karizmatik ve ilahi bir güç atfederler. 9

Bu hareketler aynı zamanda dinî bir karaktere de sahiptirler. Dinî hareketler olarak nitelendirilmelerinin sebebi; üyelerine hayatın anlamı, eşyanın tabiatı gibi en temel sorunlara nihaî bazı cevaplar sunmalarıdır. Dinî ve felsefî bir dünya görüşü önermelerinin yanı sıra yine onlara aşkın bilgi, ruhî dinginlik ve iç huzura erme, öz benliğini ortaya çıkarma ve manevî yönden olgunlaşma ve gelişme gibi elde edilebilir bazı yüksek gayeler için vasıta ve imkânlar da sağlamaya çalışırlar.10

İnsanlar en fazla yirmili yaşlarında iken bu hareketlere katılmaktadır. Özellikle orta sınıfa mensup ailelerin, henüz vergi vermeyen, ailesinden geçinen gençlerin yoğun ilgi gösterdiği oluşumlardır. Orta yaşta olan ve yaşlı insanların katılımı ise çok az sayıdadır.11

Yeni hareketler, üyelerine manevi taraflarını doldurup, geliştirebilecekleri ümidini verir. Bu ümitle insan kendisi ve diğerlerini geliştirmek için çabalar. Bununla beraber üyelerine ekolojik sorumluluğu da yükler ve buna bağlı olarak inanırlar ki kuracakları dünya düzeni ile savaşlar, açlık, çevre kirliliği, yoksulluk sona erecek, ayrımcılık da kalmayacaktır. Bu hareketlerin inancına göre, dünya 1990’de kova burcuna girmiş ve 2000’de altın çağ başlamıştır. Ve bu çağ son çağdır ve bin yıl sürecektir.12

1.2. YAYGINLAŞMA SEBEPLERİ

Modern dönemde dini kültür, yerleşik ve kurumlaşmış dini bünyeler, geleneksel dini inanışlar; otoriteler ve farklı yaşam tarzları, dünya görüşleri; modern toplumun yeni durum ve şartları özellikle de sekülerizmin etkisi altında şiddetli sarsıntılara maruz kalmıştır. Bu olayların etkisiyle toplumlar bu yeni durum ve şartlara uyum sağlamak için

8 Kızılgeçit, a.g.e., s.30-31. 9 Kızılgeçit, a.g.e., s.31. 10 Turan-Sancar ,a.g.e., s. 17. 11 Günay, a.g.e., s.4. 12 Günay, a.g.e., s.6.

6 kendilerini yeniden algılamaya, düşünmeye, yorumlamaya ve yapılandırmaya yöneltmiştir. Toplumların yeni durumlardaki manevi-ruhi ihtiyaç ve isteklerini karşılamak üzere ortaya çıkan birçok yeni dinî akım ve hareket, dünya çapında yaygınlık gösterebilecek bir potansiyele erişmiştir.13

Modernizmin getirdiği bireyselleşmenin yanında ortaya çıkan rasyonalizm, metaryalizm, pozitivizm sonucunda geleneksel dinin yaşam dışına çıkarılması, insanlarda manevi alanda boşluk meydana getirdi. Ayrıca modern yaşamın geleneksel aile yaşantısını zedeleyip, ortadan kaldırması ile de ailede öğretilen dini inanç ve uygulamalar, yeni yetişen nesle, gençlere altarılamadı. Bunun neticesinde manevi alanda oluşan boşluk, yeni inançlar ve özellikle Doğu dinleri tarafından dolduruldu.14

Her şeyi maddeleştiren bu modern hayatta, modernizmin inancı bir tarafa itmesi sonucunda meydana gelen manevi boşluk, tanrı ve tanrısal gücü reddederek diğer nesnelere tapınmanın başlamasına neden oldu. Yeniçağ buna bir tepki olarak görülebilir. Aynı zamanda postmodernizmin eski geleneksele değer vermesi ile dinlere, inançlara yöneliş hızlanmış, geleneksel dinler de bu hıza ayak uyduramayınca yeni dini inançlara yönelim fazlalaşmıştır.15

Yeni Dini Hareketler daha da büyüyebilmek için misyonerlik faaliyetlerine başvurur. Çünkü; hareketin savunucularına göre, hareketin misyonerleri ne kadar çok çalışırsa yani yeni üye elde etmek için gayret gösterirse söz konusu hareket o kadar çok genişler ve büyür. Bu misyonerlik faaliyetleri esnasında sosyal ilişkiler çok önem taşımaktadır. Bu hareketin çevresiyle olan sosyal ilişkisi sadece yeni üye kazanımında değil, yeni kazanılan üyelerin harekete bağlılıklarının sürdürülmesi açısından da önemlidir. Yine bu hareketlerde, kişilerin hayatlarını değiştireceği düşünülen kendisine olağanüstülükler atfedilen karizmatik lider anlayışının olması, bu hareketlerin gelişmesinde büyük rol oynar. Araştırmalara göre bu hareketlere katılacak olan kişiler ya geçmiş sıkıntılarından kurtulmak ya da bu katılacakları grupların kendilerine sunacakları fırsatlar için katılmaktalardır. İşte bu fırsatları oluşturan ve değerlendiren kişiler de bu liderlerdir. Liderin başarısız olması hareketin başarısız olması demektir. Yine

13 Hilal Doğan, “Batı’da Ortaya Çıkan Yeni Dini Hareketler: Hare Krishna Hareketi”, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yüksek Lisans Tezi), 2009, s.7., İstanbul. 14 Günay, a.g.e., s.18. 15 Günay, a.g.e., s.18.

7 modernizmle birlikte aile bağları, komşuluk ilişkileri, insani ilişkiler zayıflamış ve yapay bir hale gelmiştir. Bu da insanlarda bir duygu boşluğu oluşturmuştur. İşte Yeni Dini Hareketler insanlardaki bu boşluğun farkına vararak, manevi boşluğu doldurmaya yönelik vaatlerde bulunurlar. Sevgi bombardımanı olarak isimlendirilen teknik ile kadın üyeler kullanılarak karşı cins harekete geçirilmeye çalışılmaktadır.16

1.3. TEMEL ÖZELLİKLERİ

YDH’lerde mutlak hakikati getirdiğine veya modern çağın aydınlatıcısı olduğuna inandıkları bir liderin etrafında toplanmak ve sıkı bir bağla birbirlerine bağlanarak güçlü bir cemaat oluşturma amacı vardır. Hareketlerinin temelinde; “kutsal üstad”, “kurtuluş reçetesi” ve “kurtulmuş aile” başta olmak üzere pek çok özellik vardır.17

Bu yeni dini akımlar, özellikle mistik deneyime çok önem verir. Üyelerine bir kimlik duygusu, hayatın anlamına dair ruhsal ve felsefi bir dünya görüşü kazandırıp; onların aşkın bilgi, ruhsal dinginlik ve iç huzura erdirme ve kendi öz benliğini ortaya çıkarıp manevi boşluğu doldurup manevi doygunluğa eriştirme gibi bir hayat tarzı sunmaktadır.18

Bu din görünümlü hareketlerin temelinde sınırsız otorite ile donanmış, üstün, aşkın karizmatik bir lider yer almaktadır. Bu lider, karizmatik yapısıyla insanları etkileme gücüne sahiptir ve taraftarlarının kurtuluş reçetesini elinde bulundurmaktadır. Bazı gruplarda bu karizmatik lider, “mehdi” veya “Mesih” gibi farklı kimliklere bürünmüş şahsiyetler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yeni dini grupların yaşayan liderlerinin, yeni bir dünya düzeni ve yeni bir dünya dini kuracağına ve insanlığın bütün problemlerini çözeceğine inanılmaktadır. Kutsal üstadın, içinde yaşanılan çağın problemlerine çözüm getirecek, “hidayet reçetesini” getirecek yegane kişi olduğuna inanılır. Grup mensuplarında bu hidayet reçetesi “yegane yol” olarak kabul edilir. Onun dışında bir kurtuluş ve hidayet imkanı da yoktur.19

16 Süleyman Turan- Sema Nur Uzun, “Yeni Dini Hareketlerin Taraftar Kazanma Yöntemleri”, Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi, 2018, c. 18,S. 13, s.137-174. 17 Turan ve Sancar, a.g.e., s.38. 18 Sevgi, a.g.t., s.36. 19 Günay, a.g.e., s.32.

8 Bu çerçevede grublar cemaat kavramı yerine aile, birleşik aile, Tanrının çocukları, sevgi ailesi gibi kavramları tercih etmektedirler.20

Bu tür hareketlerin taraftarlarında dini lidere ve fikre kendini adama, grup ve grup üyelerine aşırı bağlılık görülmektedir. 21

Genel olarak Yeni Dini Hareketler; toplumdaki yaygın din anlayışına, eski dini geleneklere, geleneksel Kilise Hristiyanlığına, mezhebi Hıristiyanlığa karşı çıkarlar.22

Yeni dini akımların karakteristik özellikleri şu şekilde maddeler halinde sıralanabilir

1- Toplumdaki yaygın din anlayışına karşı çıkarlar. 2- Üyelerini, yeni norm ve kimliklerinin öğretildiği toplumsal bir öğrenme sürecine tabi kılarlar. 3- Kendilerine göre ahlaki birtakım normları vardır, dolayısıyla üyeleri arasında normatif, yani belli kurallara bağlı olan bir iletişim tarzı görülür. 4- Dine, inanca akli yaklaşımı reddederler. Çünkü hür vicdanı ve düşünceyi kuşatarak oluşan sezgisel bir bilinç halini önemsemezler. 5- Karizmatik ve otoriter bir lidere sahiptirler. Üyelerin lidere kayıtsız bir teslimiyetle bağlı olmaları gerektiği gibi, hareket ve hareketin ilke ve politikaları hakkında soru, şüphe ve tereddütleri de olmamalıdır. 6- - Daima “Milenyum” yani kıyametten önce barış ve selametin hüküm süreceği bin yıllık mutluluk devresi üzerine vurgu yapılır. 7- Harekete yeni üyeler bulmak için misyoner bir anlayış hâkimdir.23

Yeni inançların ortak özelliklerini Douglas R. Groothuis şu şekilde sıralamaktadır:

1- Her şey tekdir: monizm 2- Her şey tanrıdır: panteizm 3- İnsanlık tanrıdır. Hümanizm 4- Bilinçte değişiklikler vardır.

20 Günay, a.g.e., s.33. 21 Günay, a.g.e., s.51. 22 M. Ali Kirman, “Batıda Ortaya Çıkan Yeni Dini Hareketlerin Bazı Özellikleri ve Toplumsal Tabanları”, Dini Araştırmalar, 1999, C. 2, S.4, s.231. 23 Sevgi, a.g.t., s.37.

9 5- Bütün dinler birdir: Ecumenicalism 6- Kozmik evrimsel iyimserlik vardır. Ruhun devamlı yeniden doğuşu söz konusudur: Reenkarnasyon. 7- Şuurda değişiklik özel bilgi iledir: Esotericism 8- Genel içsel birlik deneyimi. 9- Tabiatüstü güçler ve enerji kontrolü: Occultism 10- Yasak (günah) davranış, yoktur: Hedonism 11- Toprak ana, canlıdır: Neo-Witchcraft 12- Büyüsel ayin ve ibadetler: Neo-Shamanism 13- Her şey tabiatla uyumludur: Neo-Paganism 14- İyi kötüyü takip eder: Dualism 15- Kişisel sağlık-içsel sağlık esastır.24

Norman Geisler ise yeni inançların on dört esasının olduğuna işaret etmektedir. Bunlar:

1- Kişisel olmayan bir tanrı vardır. 2- Sonsuz , sonu olmayan bir evren vardır. 3- Maddenin yanılsama doğası vardır (şekil değiştirmesi) 4- Hayat sürekli döngü içindedir. Sürekli geliş gidişler söz konusudur. 5- Reenkarnasyon gereklidir. 6- İnsanlık tanrılıkta (yolunda), evrim halindedir. 7- Dünyadakilerin ötesinde olan şeylerde ( ruhsal varlıklar, tanrı vb) de evrim vardır. 8- Tanrı-insan, insan-tanrı birliği, söz konusudur. 9- Meditasyon ve diğer bilinç değiştirme teknikleri gereklidir. 10- Occult (büyüsel pratikler, uygulamalar), astroloji ve medyumluk vardır. 11- Vejetaryenlik ve bütüncül sağlık önem arz eder. 12- Savaş karşıtı faaliyetler vardır. 13- Tek dünya düzeni hedeflenilmektedir. 14- Bütün dinlerin birliği amaçlanmaktadır.”25

24 Günay, a.ge., s.34-35. 25Günay, a.ge.,s.35.

10 Bu tür hareketleri farklı kılan diğer özellikler ise; taraftarları hareketlerin birer üyesi olarak değil bir müşteri olarak görmeleri ve onları maddeten, ruhen hatta bedenen sömürmeleridir. Dolayısıyla taraftarlarını mali zarara uğratmakta, onları cinsel olarak sömürmekte ve kendilerine yönelik eleştirilere de baskı taktikleri uygulamaktadırlar.26

Batı’da meydana gelen teknolojik gelişmeler ve sekülerizmin etkisiyle oluşan manevi boşluğu dolduran bu hareketler hızlı bir gelişim içerisindedir. Özellikle dini inanç ve kimliklerin anayasal güvence altına alınmış olduğu Amerika’da ve bütün dünyada bu hareketlerin sayıları gittikçe artarak devam etmektedir. 27

26 Süleyman Turan- Faruk Sancar, Nedenleri ve Niçinleriyle Yeni Dini Hareketler, OKURAKADEMİ, İstanbul, 2018, s.44. 27 Cengiz Kanık, “Batı’da Ortaya Çıkan Yeni Dini Hareketlere Genel Bir Bakış”, Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2017, C. 8, S.17, s.186-187.

11 İKİNCİ BÖLÜM

HARE KRİSHNA HAREKETİNİN KÖKENİ OLAN HİNDUİZM

2.1. HİNDUİZM’İN TARİHSEL GELİŞİMİ

Hindistan, kast sistemiyle, inançlarıyla, değerleriyle kendine has bir kültür yapısına sahiptir. Bu kültür yapısının temelini oluşturan şey ise, Hindistan’daki inançlardır. Hindistan halkı, Ariler ve yerli halkın karışımından meydana gelmiş bir halktır. İki toplumun inançlarının sentezinden de dünyada başka ülkelerde görülmeyen bir inanç sistemi ortaya çıkmıştır. Hindistan inanç sistemi, her yönüyle diğerlerinden farklı ve bir o kadar da karmaşık bir yapıya sahiptir.28

Hint toplumunu oluşturan temel iki öğe Ariler ve Dravitlerdir. “Dravit” olarak adlandırılan, Hindistan topraklarının yerli halkıdır.29

Ariler ise Hindistan’a kuzeybatıdan girmişler ve öncelikle İndus Vadisi ve havzasına yerleşmişler ve ten rengine göre belirlenen “kast sistemi”ni kurmuşlardır. Daha sonraki yüzyıllarda ise, güçlerini devam ettirebilmek için ruhban sınıfı olan “” sınıfını oluşturmuşlardır. Böylece toplumu yöneten ve yönlendirenler olmuşlardır.30

Bu karmaşık etnik yapı, beraberinde doğal olarak Hindistan’da farklı dinlerin de oluşmasına sebep olmuştur. Farklı din, ırk ve kültürel yapı bir şekilde Hinduizm’in kısmen beslendiği temellerini de oluşturur.31

Aslında Hint düşüncesinin kökleri bizi çok gerilere, Ariler tarafından yaklaşık İsa'dan önceki ikinci bin yılın ortalarında yerleştikleri yeni evlerinde bestelenen Rigveda ilahilerinde açık bir şekilde takip edebildiğimiz noktaya kadar götürür. Bu kadar erken bir dönemde başlayan bu düşünsel eylem, bir ya da iki yüzyıl öncesine kadar devam ettirilir; bu yüzden Hinduizm felsefesinin tarihi, otuz yüzyılın üzerinde bir dönemi kapsar.

28 Şengül Demirel, “Hinduizm’in Tarihsel Serüveni”, Sosyal Bilimler Dergisi, 2017, c.4, S.18, s.561-577. 29 Demirel, a.g.m., s.561-577. 30 Demirel, a.g.m., s.561-577. 31 Doğan, a.g.t., s.9.

12 Bu uzun dönem boyunca Hint düşüncesi, neredeyse hiçbir dış etkinin tesirinde olmaksızın gelişir.32

Hindistan alt kıtasında yapılan arkeolojik araştırmalarda görülüyor ki, Geç Yontma Taş devrinden sonra ilk yerleşik hayata milattan önce VII. binyıl başlarında İndus havzasındaki Mehrgarh'ta geçilmiştir. İndus uygarlığı milattan önce 1500 yıllarında Ariler tarafından yıkılmıştır.33

Ariler topluluğu, yıktıkları İndus uygarlığını hemen her unsuruyla kendi bünyelerinde asimile etmişler ve adına Ganj uygarlığı denilen medeniyeti kurmuşlardır. Milattan önce 1500-1000 yılları arasında yaşayan Ganj uygarlığı Hindistan dini inanış ve sosyal geleneklerinin de oluşmaya başladığı dönemdir. Sanskritçe yazılmış Hindu kutsal metinleri Vedalar ve kast sistemi bu zaman diliminde ortaya çıkmıştır. Ganj uygarlığının sonuna doğru yeni devletler kuruldu. Zaman içerisinde yaşanan mücadelelerde galip gelen Magadha Krallığı milattan önce VI. yüzyılda Ganj vadisinin kontrolünü eline geçirdi.34

Bu arada Hindistan'ın kuzeybatı kesimlerini de milattan önce 518' de Pers imparatoru 1. Dara ele geçirdi ve bu topraklar Büyük İskender tarafından alınıncaya kadar Persler' in hakimiyetinde kaldı. Milattan önce 327'de İskender İndus'u geçerek Hydaspes (Jhelum) nehrine kadar ulaştı fakat ileri gidemedi. İskender'in çekilmesinden sonra, onun Pers İmparatorluğu'nu yıkmasıyla kuzeyde Çandragupta adlı bir prens milattan önce 321 'de Maurya Krallığı'nı kurup Magadha Krallığı'nı yıkarak kısa zamanda Kuzey ve Orta Hindistan'ın denetimini eline geçirdi. Üçüncü hükümdar Aşoka ise (m.ö. 273-237) bu krallığı bir imparatorluk haline getirdi. Fakat İmparator Aşoka'nın ölümüyle dağılmaya başlayan devlet milattan önce 185 'te tamamen yok oldu.35

Maurya İmparatorluğu'nun yıkılmasıyla birlikte ortaya yeniden çok sayıda küçük devlet çıktı. Kuzey Hindistan’ın tekrar güçlü bir devletin hakimiyeti altında birleşmesi Gupta hanedanı ile gerçekleşti. 330-540 yılları arasında hüküm süren Gupta

32 Mysore Hiriyanna, Hint Felsefesi Tarihi, Çev. Fuat Aydın, İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ Yayınları, İstanbul, 2011, s.1-10. 33 Azmi Özcan, “Hindistan”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C.18, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 1998, s.75-81. 34 Özcan, a.g.m., s.75-81. 35 Özcan, a.g.m., s.75-81., Ayrıca bakınız; D.S. SARMA, Hint Dini Tarihine Giriş, Çev. Fuat Aydın, ATAÇ Yayınları, İstanbul 2005, s.13-57.

13 imparatorluğu zamanında eski Hint medeniyeti en yüksek seviyesine ulaştı; Brahmanizm de bu devletle birlikte daha önceki gücüne kavuşmuş oldu.36

M.Ö.2500-M.Ö.1500 arasında, muhtemelen M.Ö.2000’li yıllarda Doğu Avrupa steplerinden kopup gelen Ariler, Hindistan’ı istila etmiştir. Arilerin dini inanç ve gelenekleri ile yerli halkın dini inanç ve gelenekleri birbirine karışmıştır. Bu karışım, yüzyıllar boyunca bir gelişme çizgisi takip etmiş ve bu karışımdan da “Hinduizm” adı verilen din ortaya çıkmıştır. Hindistan’ın en belirgin dinlerinden biri olan Brahmanların hakimiyet sağladıkları dönemde de “Brahmanizm” terimi ile ifade edilen Hinduizm, dünya nüfusunun yaklaşık %12’sini oluşturmaktadır. Hinduizm’in kendine has belli bir kurucusu olmadığı gibi kendine özgü açık bir inanç sistemi de yoktur.37

Hinduizm’in bilinen tarihsel gelişimini, Klasik, Ortaçağ ve Modern Hinduizm olmak üzere üç ana bölümde inceleyebiliriz. 38

2.1.1. Klasik Hinduizm Dönemi

Klasik Hinduizm Dönemi; MÖ. 2000-MS.1000 tarihleri arasındaki zaman dilimini ve bu zamanda oluşan gelişmeleri kapsayan döneme denir.

Klasik Hinduizm Dönemi kendi içinde beş döneme ayrılmaktadır: 1-Vedalar Dönemi. 2- Sutralar Dönemi. 3- Destanlar Dönemi. 4-Puranalar Dönemi. 5-Son Darsana Dönemi. Beş döneme ayrılan Klasik Hinduizm’in kendine özgü bir gelişim süreci ve özelliği vardır. Bunlara genel hatları ile aşağıda temas edilmektedir.39

Vedalar Dönemi, MÖ. 2000 veya 1500-400 tarihleri arasındaki zaman dilimini kapsamaktadır. Bu dönemde kutsal metinler toplanmış ve yazıya geçirilmiştir. Bu metinler ile inanç, ibadet esasları ve ahlak şekillenmiştir. Bundan dolayı Vedalar dönemi, bu dönemlerin hepsinin temeli sayılmaktadır.40

Sutralar Dönemi, MÖ.500 veya 400 ile MÖ.200 tarihleri arasındaki döneme denir. Bu dönem, kurban tekniklerinin geliştiği ve birer reform hareketi olan Mahavira ve

36 SARMA, a.g.e, s.43-57. 37 Abdurrahman Küçük- Günay Tümer- Mehmet Alparslan Küçük, Dinler Tarihi, Berikan Yayınevi, Ankara, 2014, s.199. 38 Cemil Kutlutürk, Hinduizm’de İnancı, OTTO, Ankara, 2017, s.30. 39 SARMA, a.g.e, s.13-15. 40 Küçük-Tümer-Küçük, a.g.e., s.200.

14 Buddha hareketlerinin dini hüviyet kazandığı bir dönemdir. Buddha hareketlerinin müstakil birer din hüviyeti kazanmaları da yine bu döneme rastlamaktadır.41

Destanlar Dönemi, MÖ.200-MS.300 tarihleri arasındaki 500 yıllık süreyi kapsamaktadır. İnanç sistemi kurumsallaşmış, ve bu dönemde oluşmuştur. 42

Puranalar Dönemi, MS.300 ile MS. 750 tarihleri arasındaki dönemdir. Bu dönem Hinduizmin yayıldığı bir dönemdir. Ayrıca Puranalar adıyla anılan kutsal yazılar kompoze edilmiştir. Çünkü bu dönem, Hinduizm’in bütün Hint yarımadasına hakim durumuna geldiği dönemdir. Aynı zamanda halka mal olma ve sistemleşme sürecinde önemli mesafeler de katedilmiştir. Puranalar adıyla anılan kutsal yazılar ve Hint felsefesi sistemlerine ait klasik metinlerin kompoze edilmesi de aynı dönemde ortaya çıkan dikkate değer başka gelişmelerdir.43

2.1.2. Ortaçağ Hinduizm Dönemi

Hinduizmin gelişiminin ikinci büyük dönemini içeren ve MS.X-XVIII. Yüzyılları kapsayan bir dönemdir. Ortaçağ Hinduizmi Dönemi, Orta Çağdaki İlahiyat/Felsefe bilimlerinin gelişmeleri dönemi olarak nitelendirilmiştir. Ayrıca bu dönemde Hinduizmden ayrılarak Nanak MS.1469-1538) ile Sihizm sistemleşmiştir. . 44

Ortaçağ Hinduizm Dönemi’nin ikinci önemli gelişmesi; Kabir/Kebir(MS.1440- 1518) ile başlayıp Guru Nanak (MS.1469-1538) ile sistemleşen ve yerleşen Sihizm’in oluşmasıdır.45

2.1.3. Modern Hinduizm Dönemi

Bu dönem, XVIII/XIX. Yüzyıldan başlayıp günümüze kadar uzanan zaman dilimini ve gelişmeleri kapsamaktadır. Ram Mohan Roy ile 1830 yıllarında başlayan Samaj hareketi, diğeri de Ramakrişna (1834-1886) ile başlatılan ve Vivekenanda tarafından da sistemleştirilen “Mistik Hareket” bu dönemde gelişmiştir. Bu mistik

41 Ali İhsan Yitik, “Hinduizm”, Şinasi Gündüz(Ed.),Yaşayan Dünya Dinleri, içinde(277-305), Ankara, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 2010, s.284. 42 Küçük-Tümer-Küçük, a.g.e., s.200. 43 Yitik, “Hinduizm”, s.284-285. 44 Küçük-Tümer-Küçük, a.g.e., s.201. 45 Küçük-Tümer-Küçük, a.g.e., s.201.

15 hareket, günümüzde en çok tanınan ve çok hızlı bir gelişme gösteren dini akım haline gelmiştir. Bu dönem tam olarak; modern anlamdaki bazı gelişmelerin yaşandığı ve Hinduizm’i modern yorumlara açık hale getirip yayılmasını sağlama özelliği ile bilinen bir dönem olmuştur.46

Günümüzde ise Hinduizm; Hindistan, Seylan, Pakistan, Nepal ve Hint Yarımadası’nın diğer bölgelerinde yoğun olarak görülen bir dindir.47

2.2. İNANÇ ESASLARI

Hinduizm kurulmuş bir din değil, tarihi gelişmeler sonucu ortaya çıkan bir dindir. İslamiyet gibi belirli inanç sistemi ya da Budizm gibi açıkça çizilen bir hidayet yolu yoktur. Onda fetişizm (hayvan kültü, mesela, inek Ganj Bölgesi’nde kutsal sayılır), politeizm, panteizm gibi dinsel yaşamın çeşitli tezahürleri bir arada görülür. Hinduizm, birbiri üzerine tarihlenmiş dinsel tezahürlerin bir yumağı gibidir. O’nda zıtlıkların, yüksek veya basit görüşlerin, çeşitli adaletlerin, yan yana bulunması nedeniyle O, “bütün dinlerin bir ansiklopedisi” olarak isimlendirilir.48

Hint yarımadasında ortaya çıkan dini hareketlerde, Tanrı ve varlık konusunda farklı anlayışlar yanında, insana ve hayata bakışta benzerlikler dikkati çekmektedir. Bunun değişik sebepleri vardır. Bu sebepler arasında “varoluş” a ve “nihai kurtuluş” a yaklaşım tarzı, bakış açısı etkili olmaktadır. Hinduizm’de; Tanrı/Tanrılar inancı, Ahret ve Kurtuluş İnancı, “Mesih/Gelecek kurtarıcı” İnancı, Hulül/ Enkarnasyon ve Tenasüh /Reenkarnasyon İnancı, Karma ve Yoga İnancı/Anlayışı kendine özgü özellikler taşımaktadır.49

Hinduların inanç sistemleri kısaca Mhatma Gandhi’nin Amentüsünde özetlenebilir: “Ben kendimi bir Sanatani Hindu diye isimlendiriyorum. Çünkü ben Vedalara, Upanişadlara, Puranalara ve Hindu yazılarının hepsine ve avataralara (Uluhiyetin çeşitli varlıklar içinde inkarnasyonu ), tenasühe (reinkarnasyona) inanıyorum. Ben yine Veda anlayışı içinde varnashrama’ya (Hint sisteminin kast ve hayat

46 Yitik, “Hinduizm”, s.285. 47 Küçük-Tümer-Küçük, a.g.e., s.201. 48 Ekrem Sarıkçıoğlu, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, Fakülte Kitapevi, Isparta, 2016, s.146. 49 Küçük-Tümer-Küçük, a.g.e., s.201-202.

16 kademelerine) inanıyorum. Geniş anlamda ineğin korunmasına inanıyorum. Putlara tazimi de reddetmiyorum.50

Gandhi’nin amentüsünü şöyle sistemleştirmek mümkündür: 1.Hinduizm dışındaki kutsal yazılar da dahil, tüm kutsal metinlere ; 2. Çeşitli Tanrısal oluşumlara; 3. Tekrar doğum (reenkarnasyon) tasavvuruna; 4. Her türlü kast sistemlerine; 5. Hayatın kademeleri tasavvurlarına; 6. İnsan dışı kutsal yaratıklara (ineğe saygı vs. gibi); 7. Putlara (tanrı suretlerine) tazim ve imandır. Bütün bunlar aynı zamanda Hint kutsal metinlerinin içeriğini de yansıtır.51

2.2.1. Tanrı İnancı

Hinduizm'in temel kanunları kutsal kitapların gelişimine paralel olarak şekillendiği için homojen bir yapı sunmaz; bununla birlikte Hindu teolojisinin tam merkezinde Tanrı kavramı durur. Hinduizm'in en eski külliyatı olan Vedalar'da çok tanrılı bir inanç sistemi yer alır. Vedalar'ın teolojisi göçebe topluluklara hastır. Sıkça ortaya çıkan Varuna, İndra, Agni gibi ilahlar çeşitli tabiat güçlerinin soyutlaştırılmış halidir. Ancak sonraki kutsal kitapların bir çoğu, bu politeizmi tek tanrı inancının sembolik anlatımı olarak yorumlamıştır. Upanişadlar'ın ortaya çıkışı ile birlikte Hinduizm tek tanrılı bir hale bürünmeye başlamış, Vedalar'da önemsiz bir tanrı olan Brahma tek tanrı haline getirilmiştir. Bununla birlikte halk arasında Brahma, Vişnu, Şiva üçlüsünden oluşan henoteist bir tanrı inancı oldukça yaygındır. Modern dönemlerde ise Hindu tek tanrıcılığını temsil eden Brahma, Upanişadlar geleneğinin devamıdır. Tek tanrıcı Hindu eğilimi, Yaska'nın yazdığı tefsir mahiyetindeki Nirukta'dan (m.ö. VIII. yüzyıl civarı) beri, diğer tanrıları Brahma’dan daha aşağı bir konumda bulunan tanrısal güçler olarak gören bir tanrı anlayışıdır.52

Hindular her ne kadar pratikte farklı tanrılara ibadet eder gibi görünseler de çoğu zaman aynı tanrıya ibadet ettiklerini düşünürler. Zira mutlak hakikat çoğu zaman güneş, ay, rüzgar, yağmur ve fırtına gibi doğa olaylarıyla özdeşleştirilirken, özellikle Tanrının

50 Sarıkçıoğlu, a.g.e., s.149. 51 Sarıkçıoğlu, a.g.e., s.149. 52Kürşat Demirci, “Hinduizm”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C.18, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 1998, s.112-116.

17 güneş formunda iken, sabahleyin Brahma, öğleyin Vişnu, akşamleyin de Şiva şeklinde tezahür ettiği fikri Hindular arasında çok yaygındır. 53

Hinduizm, bilinen Tanrıların büyük sayılarını kabul etmesine rağmen, onları gerçekte bir tek Tanrının değişik açıklamaları olarak kabul eder. Brahma, Vişnu ve Şiva şeklindeki Hindu üçlemesi yaratma, koruma ve yok etmeyi kontrolünde tutan baş tanrının üç açıklaması olarak kabul edilir. Bununla birlikte Hindu monoteizmi, çeşitli inanç ve kültlerin farklı tanrılarını, Tanrının açıklamaları olarak kabul eder.54

Hinduların Tanrısı her yerde ve her daim hazır, her şeye gücü yeten, sonsuz, çok merhametli, soyut ve aşkın bir varlıktır. Onun ruhu bütün evreni, her yeri kaplamıştır. O, bütün şekillerin ve isimlerin üstündedir. Bizim farklı tanrılara ibadet etmemiz, zihnimizi kontrol altında tutmak ve onların bizdeki tanrısal tabiatına sahip çıkmak içindir. Çeşitli putlar, kendisini kavramanın zor olduğu tanrının niteliklerinin ya da tanrısal enerjinin sembolleridir. O, dualist formda göründüğü gibi, dualist olmayan formda da görünür. Tanrı birdir, ancak görünüşü bir çoktur. O somuttur, soyuttur ve bunların ötesindedir.55

Hindu “Tanrılar Panteonu” nda öne çıkarılan bir üçleme dikkat çekmektedir. Bu üçleme içinde Brahma yaratıcı, Vişnu koruyucu ve Şiva yok edici tanrıdır. Bazı devrelerde ve bazı yerlerde Vişnu veya Şiva ön plana çıkmaktadır. Vaisnava Mezhebi56nde ise Vişnu, Şivaizm Mezhebinde Şiva öne çıkmakta ve “Yüce Tanrı” olarak görülmektedir. Örnek olarak Şiva’nın üstünlük kazandığı yerlerde halk, Şiva’yı, bütün hatalardan ve noksanlıklardan uzak, “Alemlerin Rabbi” olarak görmektedir. Bu anlayışa göre Alemi yıkacak olan da yenileyecek olan da Şiva’dır. Vişnu’nun üstünlük kazandığı yerde de Vişnuistler, Vişnu’yu “Yüce Tanrı” olarak öne çıkarmakta ve her şeyin kaynağı

53 Yitik, “Hinduizm”, Şinasi Gündüz(Ed.),Yaşayan Dünya Dinleri, içinde(277-305), .s.286. 54 A.Ranjan Mohapatra, “Hinduizm”, çev. Hidayet Işık, Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi,2002, S.13, s.213. 55 Mohapatra, a.g.m.,s.213. 56 Vaishnava: Hinduizm kökenli bir anlayıştır. Bengal’de 12. Yüzyılda Vidyapati gibi şairler, Krişna ile ’nın aşk öykülerini yazmışlardır. 15 ve 16. Yüzyılda ÇAİTANYA, insan ve Tanrıya ait aşkı daha da derinleştirmiştir. İşte Vaishnava kültü,bu geleneklerin senteziyle ortaya çıkmıştır. Vaişnava mezhebine mensup olan kişiler, bir erkeğin, hukuken başkasına ait olan bir kadına duyduğu aşkı, evliikteki aşktan üstün görürler. Çünkü onlara göre; bahsedilen ilk aşk toplumsal değerleri dikkate almaz. Böylece Tanrısal aşka daha çok benzer. Mehmet Aydın, Ansiklopedik Dinler Sözlüğü, Din Bilimleri Yayınları, Konya, 2005, s.779-780.

18 olarak görmektedir. Burada dikkati çeken husus, Tanrı Vihnu’nun zaman zaman yeyüzünde çeşitli tezahürlere bürünerek insanlara yol gösterdiğine inanılmasıdır.57

Vishnu, aydınlık ve lütuf Tanrısıdır. Bunun dışında Vishnu, kainatın muhafazasından da sorumludur. 58

2.2.2. Ahiret ve Kurtuluş (Samsara ve Karma) İnancı

Sözlük anlamı “yapılan şey” veya “fiil” olan Karma kavramı dini literatürde iradi fiiller ile sonuçları arasındaki ilişkiyi düzenleyen ve alemdeki adaleti düzenleyen bir prensiptir. Buna göre iyi ya da kötü her iradi fiil mahiyetine göre bir sonuç doğuracaktır.59

Karma; Hinduizm inancına göre aslında bir sebep-sonuç kanunudur. Bundan dolayı insan, geçmişte neler yapmışsa, gelecekte de onları görecektir. İnsanın geçmişi, bugün kendisiyle karşı karşıyadır. İnsan bugünün meyvelerini yarın alacaktır. Buna göre her hareket, er-geç meyvesini verecek, iyiden iyi, kötüden de kötü çıkacaktır.60

Samsara kelimesi ise Sanskritçe bir kelimedir. Devamlı yeniden doğuşları yani tenasühü belirtmektedir. Buna göre ruh bedenden başka bedene durmadan göç etmektedir. Belli sürecin sonucunda , Kainatın bütün elementleri gibi ruh da Brahman’da yok olacaktır. Çünkü ruh, başlangıçta zaten ondan ortaya çıkmıştır.61

Hint samsara anlayışı dilimizde genellikle tenasüh ve reenkarnasyon kavramlarıyla ifade edilir. Tenasüh; ruhun bir bedenden diğerine geçmesini yani ruh göçünü ifade eder.62

Biruni et-Tahkik isimli eserinde Hindu tenasüh anlayışı konusunda şöyle der; “Şehadet kelimesi İslam, teslis Hıristiyanlık, cumartesi gününe tazim Yahudilik için ne derece önemli ise tenasüh de Hindular için o derecede önemlidir. Bundan dolayı tenasühe inanmayan bir Hindu düşünülemez; zaten söz konusu din mensupları da böyle bir kimseyi Hindu kabul etmezler.”63

57 Korhan Kaya , Hinduizm, Dost Kitabevi, Ankara 2001, s. 15 58 Mehmet Aydın, Din Fenomeni, Din Bilimleri Yayınları, Konya, 1995, S.303 59 Ali İhsan Yitik, Hint Kökenli Dinlerde Karma İnancının Tenasüh İnancıyla ilişkisi, Ruh ve Madde Yayınları, İstanbul, 1996, s.43. 60 Küçük- Tümer-Küçük, a.g.e., s.205. 61 Aydın, a.g.e., s.105-106. 62 Ali İhsan Yitik, Batı’yı Anlatan Doğu, OKURAKADEMİ, İstanbul, 2018, s. 165. 63 Yitik, “Hinduizm”, s.281.

19 Yine Biruni’ye göre; Ruhun akıbeti, tenasüh esasında dolaştığı varlık türlerine, bu varlıklarda uzun veya kısa süreli kalmasına ve bu sürelerde de nimet bakımından darlık veya bollukla karşılaşmasına göredir.64

Bir başka ifade ile Samsara ise Tenasüh çarkını belirtmektedir. Bu düşünce, Hint dinlerinin temel ortak özelliklerinden birisidir. Şüphesiz Samsara doğrudan doğruya, Karma ya bağlı olarak dönmektedir. Ruh, Samsara dediğimiz çarkın içinde dönüyor ve yeni hayatlarda beden buluyor. Ruh olan bu göçebe varlık, basamakları tırmanıyor, gittikçe hayvanlar ve insanlar gibi farklı bedenler içinde yeniden vücut buluyor. Hindu ilahiyatçılarına göre, ruh kastın ödevlerine uyup iyi davranışta bulunursa hafiflemiş bir halde evrensel hiyerarşide yükselir. İnsan ve Tanrı olarak yüksek bir bedende yeniden doğar. Kötü davranışta bulunursa ruh, ağırlaşmış bir halde işlenmiş olan günahın ağırlığı ile paryalar ve hayvanlar gibi aşağı bedenler içinde doğar.65

Hindu dininin bütününü belirleyen ikinci önemli unsur, kurtuluş kavramı ve onunla ilişkili diğer doktrinlerdir. Hindu dünya görüşünü ortaya koyan temel kavram hayatın bir maya (illüzyon) olduğudur. Hint dinlerinde Maya, kişinin gerçeği kavrayarak nihai kurtuluşa ulaşmasını engelleyen unsurdur. Aslında maya kavramındaki illüzyon kavramının manası mutlak değil, bireyin fenomenler alemindeki varlıkların varlığı ve mahiyetiyle ilgili yanılgısıdır. Çünkü; birey tabiattaki varlıkların mahiyetini tam olarak idrak edemediği için Tanrı’yı unutur ve sadece bu varlıklara yönelir. Bu da acı ve sıkıntının temel sebebidir. Avidya kelimesi ise bazı araştırmacılara göre Maya ile aynı anlamda kullanılsa da aslında bu kavram, fenomenler alemindeki varlıkların çeşitliliğine kapılarak tek olan Hakikat’in idrak edilememesidir.66

Mokşa diye anılan kurtuluş kavramı ise varlığı bir üst aleme (Nirvana) ulaştırmakla ilişkilidir. Mokşa her şeyden önce varlığın ruh göçü döngüsünden kurtulması " anlamına gelir. Kurtuluşa ulaşan kimse mutlak tanrı Brahma ile aynileşir veya ondan bir parça haline gelir. Varlığın mokşaya ulaşmasındaki en büyük engel ise avidyadır (cehalet) .67

64 Ebu Reyhan Muhammed b. Ahmed el-Biruni, Tahkiku Ma Li’l-Hind, Çev. Kıvameddin Burslan, Türk Trih Kurumu, Ankara, 2015, s.29. 65 Aydın, a.g.e.,s.106. 66 Yitik, “Hinduizm”, s.280. 67 Demirci, a.g.m., s.115.

20 Hinduizm’in bir inancı da ’dir. Vishnu’nun onuncu ve sonuncu bedenleşmesidir. Henüz bedenleşmemiştir. Kaliyuga zamanında ortaya çıkacak ve ahlaki çöküntüyü yok edecektir. 68

Hint kültüründe Kalki ile ilgili değişik rivayetler vardır. Bu rivayetlere göre Hinduizmi yayacak ve dünyaya yeni düzen verecek Kalki adlı bir çocuk doğacaktır. Doğum haberini alan Brahma Kalkiye normal insan şeklini alması için haber gönderecek, annesi de bu olayın sevincinden rahiplere yüz inek bağışlayacaktır. Kalki, Seylan Kralı Brhadraha’nın kızı Patmavati ile sonra da Bhallata şehri hükümdarı Şaşidhvaya’nın kızı ile evlenecektir. Her ikisinden çocukları olacak ve bin senelik bir ömür yaşayacaktır. Bin senenin sonunda da Brahma başta olmak üzere tanrılar kendisine gelerek dünyayı bırakmasını, Vaykuntha Semasına yükselmesini, yüksek hakikat ve faziletleri kendilerine de öğretmesini isteyeceklerdir. O da hakimiyetini çocuklarına bırakarak ilk olarak Himalayalarda inzivaya çekilerek oradan da semaya yükselecektir.69

Kalki, Tanrı Vişnu’nun avatarasıdır.70 Tanrı’nın bir brahman ailesindeki “İnkarnasyonu” dur. O, mahiyet bakımından bir Tanrıdır. Beyaz at üzerinde silahlı, etrafa korku saçan bir süvari şeklinde tasavvur edilmektedir. Onun ruhu açıklık, hikmet ve iyilik ile dolu olacaktır.71

Birçok dinde “İnek”, verimliliğin sembolü olarak görülmüş ve genellikle “Büyük Ana” sembolü ile bütünleştirilmiştir. İneklere büyük kutsiyet atfedilmiş, ineğin korunması Hindu kimliği için bir simge haline gelmiştir. İnekler ulusun anası olarak tanımlanır.72

Hindistan’da Kutsal kabul edilen İnekler; “tabu” sayılmış, dokunulmaz kabul edilmiş, kesilmez ve yenilmez addedilmiştir. Hintlilerde Kutsal İneklere saygı, diğer tanrılara saygı gibi telakki edilmiştir. Tanrılara, Kutsal İneklere, Atalara ve Misafirlere ikramda bulunulması Hinduların önemli uygulamaları arasına girmiştir. İkram sunulacak ve tazimde/saygıda bulunulacak varlıklara “Kutsal İnekler” de dahil edilmiştir.73

68 Korhan Kaya , Hinduizm, Dost Kitabevi, Ankara, 2011, s. 18. 69 Küçük- Tümer-Küçük, a.g.e., s.205-206. 70 Avatara: Hint Dinlerinde Tanrı’nın yeryüzünde çeşitli şekillerde tecelli etmesi ya da bedenlenmesidir. Hüseyin Yılmaz, Dinler Tarihinin 100’ü, OTTO, Ankara, 2017, s.146. 71 Küçük- Tümer-Küçük, a.g.e., s.206. 72 Kim Knott, Hinduizm’in ABC’si, çev. Medet Yolal, KABALCI Yayınevi, İstanbul, 2000, s.162. 73 Küçük- Tümer-Küçük, a.g.e., s.207.

21 2.3. KUTSAL KİTAPLARI

Hinduizm oldukça geniş bir dini literatüre sahiptir. Buna karşın bunların hepsi aynı derecede öneme sahip değildir. Bu metinler belli bir grup tarafından belli bir süre içerisinde kompoze edilmemiş, yüzyıllar boyunca nesilden nesile ezberlenerek ve şifahi olarak aktarılmıştır. Yazıya geçirilmesi ise daha sonra gerçekleştirilmiştir. Hindular, doğaüstü metinlerin doğa üstü varlıklarla veya Tarı ile ilgisi olduğunu ve Tanrıdan kaynaklandığına inanırlar. Bu hakikatleri ilham, vahiy yoluyla Tanrıdan alan kimselere denilmektedir. 74

Hind geleneği içinde Brahmanların da rolü ile genelde iki grup dini metin oluşmuştur. Bunlara, Şruti ve Smriti denmektedir.75

2.3.1. Şruti

Şruti’deki bilgiler, ilhamla ulaştıkları ve elde ettikleri metinlerdir. Yani Şruti’deki bilgiler, ilhamla veya vahye muhatap olarak elde edilen bilgilerdir. Bu bilgilere ulaşan kutsal şahsiyetler, onları, etrafındaki talebelerine şifahen (sözlü olarak) nakletmişlerdir. Onlar da bu bilgileri nesilden nesile aktarmışlardır. Bu bilgileri, gelenek içinde, Hinduizm, Vahiy olarak telakki etmiştir. Şruti’nin içine belli başlı dört grup metin girmektedir. Bunlar Vedalar, Brahmanalar, Aranyakalar ve Upanishadlardır.76

Vedalar, “ilahi veya kutsal bilgi” anlamına gelir ve Hindu dininin temelini oluşturur.77

Vedalarda ilahiler şeklinde olan metinler rahipler tarafından ilahi güçlere adanan dualardan ve şarkılardan oluşur.78 Başlangıcı şifahi bir şekilde M.Ö.1200 civarına kadar giden Vedalar beli bir zaman içinde bugünkü şekline kavuşmuştur.79

Hindistan’ın en eski kutsal metinleri olan Vedalar; Rig-Veda, Sama-Veda, Yajur- Veda, Atharva-Veda şeklinde dörde ayrılmaktadır.80

74 Süleyman Turan- Emine Battal, Dünya Dinlerinde Kutsal Metinler, STS Yayınları, Ankara 2004, 16. 75 Aydın, a.g.e.,s.90. 76 Aydın, a.g.e.,s.91., Ayrıca bakınız; Mehmet Alparslan Küçük, Kutsal Kitap anlayışı, Berikan Kitabevi, Ankara, 2016, s.23-32. 77 Yitik, “Hinduizm”, s.290. 78 Kürşat Demirci, Hinduizm Kutsal Metinleri Vedalar, İşaret Yayınları, İstanbul, 1991, s. 28. 79 Demirci, a.g.e., s. 80 Küçük- Tümer-Küçük, a.g.e., s.210.

22 En eski kitap olduğu kabul edilen Rig Veda, ilahi şeklindeki cümleleriyle tanrılara yapılan duaları içine alır. Sama Veda, Rig Veda ilahilerinin melodili olarak söylenişini kapsar. Yajur Veda, Rig Vedadan alınmış ilahilerle duaları ihtiva eder. Atharva Veda ise sadece büyülü formülleri içerir.81

Sanskritçede rig “dua”, veda ise “bilgi” anlamına gelir. Rig Veda ise tanrılara şükür için yazılan dünyanın yaratılışı ve tanrılar hakkında efsanevi ifadeler içerir. Toplam 10 bölümden (mandala) oluşmaktadır.82

Hindu’ların en önemli kabul ettiği Veda budur. Rig Veda’daki cümleler, Rişi denilen rahipler tarafından okunmaktadır. Çünkü Vedalar içerinde en eski tarihe sahip olan budur. Rig-Veda M.Ö. 500 yıllarında tamamlanmıştır. Rig-Veda’nın, Hinduizm içinde resmi bir kutsal kitap olmasının tarihi, M.Ö.500 yıllarıdır.83

Rig-Veda, farklı Tanrılara söylenen1017 ilahiyi ihtiva etmektedir. Bu Tanrılar, Agni, Surya, Varuna, İndra, Maruti gibi Tanrılardır. Rig-Veda’daki ilahiler politeist bir Tanrı inancı sergilese de, Rig-Veda Hakikatin Tekliği üzerinde durmaktadır.84

Örnek metin ise şu şekildedir;

Başlangıçta…

Mandala X, İlahi 129.

1.Ne varlık vardı ne de yokluk.

Ne atmosfer ne yıldızlı gökyüzü ne de onların ötesindekiler…

O neyi kuşatıyordu? Nerede? Kimin himayesinde?

Derin ve dibi erişilmez sular neydi?

2.Orada ne ölüm vardı ne de ölümsüzlük

Ya da gece veya gündüzden bir işaret.

81 Kürşat Demirci, Hinduizm Kutsal Metinleri Vedalar, s.40. 82 http://ozhanozturk.com/2018/02/22/rigveda-hint-mitolojisi/, ( 15.02.19). 83 Aydın, a.g.e.,s.91. 84 Aydın, a.g.e.,s.91-92.

23 Kendi gücüyle var olan, nefes alan ve hareketsizce duran sadece o idi.

Onun dışında başka hiçbir şey yoktu.

3. Başlangıçta karanlık içinde karanlık vardı.

Var olan tek şey, biçim almamış su idi.

Varlık alanına çıkan her şey, yani boşluk tarafından gizlenmişti o bir olan,

Riyazetin/tefekkürün (tapas) gücüyle yaratılmıştı o.

4. Başlangıçta bu bir gelişti.

Zihnin ilk tohumu istek/arzu oluştu.

Kendi kalplerinde onu arayan bilgeler,

Varlığın bağının yoklukta olduğunu keşfettiler.

5.O bağ ki karşıya bile uzanmıştı.

Aşağı ve yukarı var mıydı, o zaman?

Tohum ve güç kaynağı oradaydı.

Altta enerji, üstte ise itici kudret vardı.

6.Gerçekten bilen kimdir? Onu burada kim ilan edebilir?

O, nereden doğdu? Bu doğuş nedendir?

İşte onun sonunda ruhani varlıklar ortaya çıktı.

Onun nereden doğduğunu bilen kimdir?

7.Bu doğuş nasıl oldu?

Onu Tanrı mı yarattı? Yoksa onun bir dahli yok mu?

Sadece arş-ı aladaki idarecisi bilir onu,

24 Ya sadece o bilir, belki o da bilmez. 85

Vedalar içinde en anlaşılır ve anlamı açık olan Sama- Veda’dır. Melodileri ihtiva eder. Zaten Rig-Veda’daki ilahilerin söylenişine eşlik eden melodileri oluşturur. Sama- Veda’nın metin kısmı üç kısımdan meydana gelir. Birinci kısım, melodiye eşlik edilmeyen Rig- Veda’dan aynen alınan cümlelerdir. İkinci kısım, Arcika adı verilen ve çeşitli konulardaki cümlelerden meydana gelir. Üçüncü kısım, “Şarkılar Kitabı” denilen ve şarkıcı rahiplerin söylediği melodili ilahilerdir. Şarkıcı rahibin(samanın) üzerine şarkı söylediği cümleye (ayete) YONİ (Kaynak) denmektedir. Buna göre Sama-Veda’da 585 Yoni vardır. Ayrıca bunlar da birtakım kısımlara ayrılmıştır. Sama- Veda ilahilerinin ithaf edildiği Tanrı, genellikle İNDRA’dır. Genelde Sama-Veda, üzüntülü, kızgınlık ve düşkünlük dönemlerinde ve kurban sırasında okunacak ilahilerin melodilerini öğretmeye yönelik parçalardan oluşmaktadır.86

Yajur-Veda, kurban ile ilgili formüllerin vedasıdır. Siyah Yajur-Veda ve Beyaz Yajur-Veda olmak üzere iki kısımdır. Yajur-Vedaların bir kısmı nesir, bir kısmı da manzum olarak yazılmıştır. Bu Veda, Kur’an ile ilgili sözleri ve duaları ihtiva etmektedir. Bu ilahiler kurban esnasında, alçak sesle mırıldanarak söylenmektedir.87

Sama-Veda’nın manzum kısmı (mantra)edebiyat ve dinsel tarih bakımından dikkate değer görünmese bile, manzum metinlerin tefsiri mahiyetindeki brahmanalar verdikleri zengin malumat yönüyle Hindu dinsel tarihi açısından oldukça önemli kabul edilir.88

Kronolojik bakımdan diğer Vedalardan oldukça sonra kompoze edildiği kabul edilen Atharva-Veda; Samhita, tıpkı Yajur-Veda ve Sama-Veda gibi, dini ayin ve törenlerde okunan dua ve yakarışları içeren bir ilahiler koleksiyonudur. Her ne kadar diğer metinlere göre oldukça geç bir tarihte kompoze edilmiş olsa da, metinde yer alan konular bakımından insan düşüncesinin ilk devrelerine ait fikirler yer alır. Kitapta yer alan ilahilerin yaklaşık altıda biri Rig-Veda ilahilerinden, özellikle onuncu bölümden

85 Ali İhsan Yitik, Doğu Dinleri, İsam yayınları, İstanbul, 2014, s.53-54. 86 Aydın, a.g.e.,s.92. 87 Küçük- Tümer-Küçük, a.g.e., s.211. 88 Yitik, “Hinduizm”., s.292.

25 alınmıştır. Dolayısıyla bu büyü ve tılsım kitabının Rig-Veda’nın X. Mandalasından hemen sonra veya onunla aynı dönemde kaleme alınmış olabileceği kabul edilir.89

Şruti edebiyatının diğer önemli metni olan Brahmanalar, Vedalar gibi vahiy/ilham eseri kitaplardandır. Bunların ne zaman yazıldığına /bir araya getirildiğine dair kesin bir tarih verilememekte ancak MÖ. 1000-500 yılları arasında olabileceği düşünülmektedir. Brahmanalar, Vedalarda bildirilen kurban törenlerini ve diğer dinsel törenlerini, Hindistan’ın geçmişini, Hintlilerin eski gelenek ve görenekleri ile felsefi ve ahlaki anlayışını açıklayan “kutsal bilgileri” içermektedir. Bu özellikleri dolayısıyla Brahmanalar, Hindu Talmudu olarak nitelendirilmektedir. 90

Aranyaka denilen metinler, münzeviler tarafından okunmakta ve üzerinde tefekkür edilmektedir. Aranyakalarda kanlı kurban törenleri ile bunlara ait tasvir ve kuralların yerine “” gibi gizemli heceler, dini törenlerin gerçek anlamını kavrama ve “mutlak varlık” üzerinde tefekkür gibi felsefi konular ve uygulamalar ön plana çıkar.91

Bu kutsal kitap normal yaşantısını terk eden, toplumdan uzaklaşmış, bundan dolayı da kurban törenlerini artık uygulamayacak olan münzeviler için oluşturulmuştur. 92

Hint düşüncesinin dayandığı en önemli kaynak veya Hint felsefesine dair en berrak düşüncelerin yer aldığı kutsal metinler olarak tanımlanan Upanişadlar, Hint kutsal literatürü içerisinde en son oluşturulan kutsal metinler olarak bilinir.93

Upanişadlar; Tanrı, alem, ruh, ölüm ötesi, hayatın tekamülü ve kaderi gibi konuları içermektedir. Upanişad’lara göre Kainat; “İnsan Ruhu” nun (Atman) “Dünya Ruhu” (Brahman) ile birleşmesinden meydana gelmiştir. Ebedî saadet, Atman-Brahman birleşmesiyle gerçekleşmiştir.94

89 Yitik, “Hinduizm”,s.292. 90 Küçük- Tümer-Küçük, a.g.e., s.211; Ayrıca bakınız: Kaya, a.g.e., s, 39.; Turan- Battal, a.g.e., s. 16. 91 Yitik, ”Hinduizm”, s.293-294. Ayrıca bakınız: Küçük , Kutsal Kitap anlayışı, a.g.e., s.23-32. 92 Turan- Battal, a.g.e., s. 16. 93 Yitik, “Hinduizm”,s.294. 94 Küçük- Tümer-Küçük, a.g.e., s.212.

26 2.3.2. Smriti

Smriti Edebiyatı, Hinduizm’de vahiy kabul edilen Şruti edebiyatından sonra, ikinci derecede öneme sahip bir metinler mecmuasıdır.95

Her kastın mensuplarının günlük yaşayışları belirtildiği için, gündelik hayatta Smriti çok önem taşımaktadır. Bu edebiyatta kadim metinler olan, Ramayana ve Mahabharata Destanları, Puranalar ve Manu Kanunnamesi yer alır. 96

Hind kültürünün önemli destanlarından biri Ramayana’dır. Yazarı ve derleniş tarihi kesin olarak tespit edilmemiştir. Derleniş tarihinin M.S. I ve II. Yüzyıllarda olduğu tahmin edilmektedir. Daha önceki dönemlerde sözlü olarak nakledilmiştir. Ramayana Destanı, 24000 beyitten ve 7 bölümden meydana gelmektedir. 1 ve 7. bölümlerin metne sonradan eklendiği kabul edilmektedir.97

Ramayana destanında tam olarak kahraman Rama’nın şahsında itaatkar bir oğul, sadık bir koca, cömert bir kardeş, cesur bir savaşçı, kısacası mükemmel bir insan ve ideal bir Hindu portresi tasvir edilmektedir. Destan, böyle bir kahramanın haksız biçimde sürgün edilişi, eşi ’nın kötü kral Ravana tarafından kaçırılışı ve maymun yüzlü tanrı olarak bilinen ’ın yardımıyla tekrar kurtarılışını anlatır.98

Mahabharata destanı dünyanın en uzun destanıdır. Akraba, Kavrava ve Pandava sülaleleri arasındaki hükümranlık mücadelesini anlatan destan, Hint dinî düşüncesi hakkında inançtan ibadete, mitolojiden felsefeye uzanan çok geniş bir yelpazede bilgi verir. O, bir destan olmasının yanı sıra Manu Kanunnamesi’nde yer alan kuralların yaklaşık yüzde seksenini ihtiva ettiği için aynı zamanda eğitici bir eserdir. Aynı zamanda hindu dini hayatı açısından son derece önemli bir eserdir.99

Bu destanın bir bölümünü Bhagavad-Gita (Efendi’nin Şarkısı) oluşturur. Buradaki Efendi, teslisi oluşturan üç tanrıdan birisinin yani Vishnu’nun bedenleşmiş hali olarak telakki edilen Krishna’dır.100Krişna da Tanrı Vişnu’nun hulül ettiğine inanılan

95 Aydın, a.g.e.,s.95. 96 Aydın, a.g.e.,s.95. 97 Aydın, a.g.e.,s.95-96. 98 Yitik, “Hinduizm”,s.296. 99 Yitik,”Hinduizm”, s.296. 100 P.T. Raju ve diğerleri, ”Hindistan Dinleri” Asya Dinleri, inkılab yayınları, İstanbul, 2002, s.124. Ayrıca bakınız; Çev. Sevda Çalışkan; Bhagavadgita, İmge Kitabevi, Ankara, II. Baskı, 2001,. s.7-19.

27 efsanevi bir kraldır. Gita’da ile Krişna’nın diyalogu yer alır ve Tanrı’yı bulma yolu olarak “Yoga” üzerinde durulur.101

Gelenekçi Hindular, Bhagavat-Gita’yı okumuşlar, açıklamışlar ve ezberlemişlerdir. Modern Hindu cemaatinin çoğunluğuna da Bhagavat-Gita bir inanç kaynağı olmuştur.102

Puranalar; dünyanın yaratılışını ve tanrının değişik şekillere girerek insanlık tarihine müdahale edişini anlatan mitolojik eserlerdir. Toplam 30 olan bu eserlerin özellikle 18 tanesi Hintlilerin tarihi, felsefesi ve coğrafyası hakkında önemli kaynaktır.103

Manu Kanunnamesi; Hint dini kurallarını belirleyen ve Smriti Grubu eserlerin sonuncusu olan Sutralar’ın en meşhurudur. Bu eser, Manu’nun sözleri ve koyduğu kuralları ihtiva etmektedir. Hayatın bütün alanlarını kapsayan ve bir Hintlinin uyması istenen dini, ahlaki ve sosyal olaylar ile ilgili bazı kurallar Manu Kanunnamesi’nde belirtilmektedir.104

2.4. HİNDUİZM’DE AHLAK VE İBADET

Hindu düşüncesi kötümser bir dünya görüşüne sahiptir. Hayat yalnızca bir konaklama sürecidir; bu dünya bir yandan günah ve kötülüğün neden olduğu alt alemler, bir yandan da Hindu dinine bağlı olmakla elde edilen yukarı alem arasında bir köprüdür. Hinduizm'e göre günah cahilliğin, kötülük benlik duygusunun bir ürünüdür. Bu sebeple günah ve kötülüğü yok etmek Hindu dininin temel gayesidir. Ahlaklı olmanın üç yolu vardır : (meşru cinsel haz), (bilgelik) ve dharma (iyilik).105

Hinduizm'de dini kurallar kastlara göre değişiklik gösterir. Bununla birlikte doğumdan ölüme kadar insana yüklenen pek çok dini kural bakımından bütün kastlar kesişmektedir. Aile hayatının çok önemli olduğu Hinduizm'de ibadet usul ve törenleri de (ritüel) aile ritüeli mahiyetindedir. Özellikle inisiyatik (upanayana) törenlerden oluşan ve her aile ferdinin uyması gereken birçok kural vardır. Ritüelin ailevi karakterini gösteren

101 Küçük- Tümer-Küçük, a.g.e., s.213. 102 Aydın, a.g.e.,s.97. 103 Küçük- Tümer-Küçük, a.g.e., s.213. 104 Küçük- Tümer-Küçük, a.g.e., s.213.,Ayrıca bakınız; Mehmet alaparslan küçük, a.g.e., s.30-32. 105 Demirci, a.g.m., s.115-116.

28 en önemli unsur, bunların babanın idaresinde icra edilmesidir. Hinduizm'de güçlü bir ataerkil eğilim vardır.106

Kast sistemi, şöyle dört sınıftan oluşmaktadır: 1- Brahmanlar (Rahipler, Din Adamları). 2-Kşatriya (Hükümdar Sülalesi ve Svaşçılar). 3-Vaisya (Tüccar, Esnaf ve Çiftçi). 4-Sudra(İşçiler). Ayrıca hiçbir kast sistemine girmeyen, kast dışı kabul edilen gruplar da vardır. Bunlara “dokunulmazlar” denilmektedir. Kast yapısı Hint inançlarına dayanmaktadır. Bu inançlara göre kastlar, yaratıcı tanrı Brahma’nın insan şeklinde tasavvur edilen vücudunun çeşitli yerlerinden ortaya çıkmıştır. Bundan dolayı toplum hayatında görülen farklar, bu yaratılış olayına dayandırılmaktadır. Buna göre Brahmanlar Tanrı Brahma’nın ağzından, Kşatriyalar Brahma’nın kollarından, Vaisyalar Brahma’nın midesinden, Sudralar da Brahma’nın ayaklarından yaratılmıştır.107

Hinduizm, bir aile dini özelliği taşıdığı için, ailede doğan fertle birlikte dini hayat ve ibadet başlamaktadır. Çünkü doğum vesilesiyle ailede birçok tören yapılmaktadır. Bu törenlerin her biri, dini bir karakter taşımaktadır. Çünkü Kast, bir aile federasyonu gibidir. Bu törenlerde hem ailenin, hem de kastın ödevleri dikkat çekmektedir. Hinduizm’de çocuğun ergenlik çağı, 7 ile 12 yaş arasındadır. Bu aynı zamanda çocuğun, topluma giriş merasimidir. İşte bu andan itibaren artık o, yaptığı işlerden sorumludur ve bütün dini merasimlere riayetle sorumludur. Bunu önce, babasının kontrolü altında yapar. Evlendiği andan itibaren de kendi insiyatifi ile bu ayinlere katılmaktadır.108

Hindular için ibadet, temelde bireysel bir faaliyettir. Tapınaklarda görevli brahmanlar liderliğinde okunan ilahiler () dışında ibadetler çoğunlukla bireysel olarak yapılır. Hindu ibadetlerini evde günlük yapılanlar, özel durumlarda icra edilen törenler ve ay takvimine göre yılın belli günlerindeki periyodik ibadetler olmak üzere gruplara ayırabiliriz.109

Brahman (din adamı), kşatriya (yönetici) ve vaisya (esnaf) sınflarına mensup Hindular, günde üç kez ibadet ederler. Bunlar; sabahleyin güneş doğmadan önce, kuşluk/öğle vaktinde ve güneş battıktan sonradır. Şafak vaktinde kalkan dindar bir kimse, öncelikle kutsal “Om” hecesini okuyarak işe başlar, daha sonra Tanrı’nın isimlerini

106 Demirci, a.g.m., s.116. 107 Küçük- Tümer-Küçük, a.g.e., s.208. 108 Aydın, a.g.e.,s.109. 109 Yitik, “Hinduizm”, s.298.

29 zikreder, üstadlarını hatırlar ve kendisinin Yüce Tanrı ile özdeş olduğunu hatırlatan sabah duasını okur. Daha sonra sabah banyosunu yapar, saçlarını toplar; evdeki odasında veya Ganj kenarında sabah ibadetini tamamlar.110

Hindulara göre güneş, sabahleyin Brahma, öğleyin Vişnu, akşamleyin ise Şiva şeklinde tasavvur edilir. Bundan dolayı sabah duasında ilk olarak doğuya, yani güneşe doğru yönelmek gerekir. Sonra birey mensubu olduğu mezhebin uygulamalarına uygun şekilde Gayatri mantrası okur. Ayrıca Rig-Veda, Yajur-Veda ve Sama-Veda’nın ilk mantraları/kısımları okunarak Tanrı’ya yakarılır ve böylece ibadet tamamlanmış olur.111

Kuşluk veya öğle vakti ibadeti ise, güneşin doğuşundan zeval vaktine kadar olan zaman diliminde yapılabilir. Öğle ibadetinde tanrı tasviri veya heykeli üzerinde yoğunlaşmak, ona yiyecekler sunmak ve adına tütsü çubukları yakmak esastır. Tapılan tanrı adına hayvanlara ve misafirlere ikramda bulunmak ve yiyecekler sunmak da törenin bir parçasıdır. Tören, kutsal metinlerden çeşitli dualar ve parçalar okunarak tamamlanır.112

Akşam ibadeti de büyük oranda öğle ibadetine benzer, ancak ondan daha kısadır. İbadete niyetlenen kimse önce su ile bir çeşit abdest alır; ibadet mahallini de öncelikle su ile kutsar. Daha sonra güneşin bulunduğu yöne, yani batı veya kuzeybatıya yönelir. Kısa bir tefekkür ve selamlama faslının ardından sabah ibadetinde olduğu gibi Gayatri duasını okur. Daha sonra da Vedalardan kısa üç mantra okuyarak ibadetini tamamlar.113

Mabedlerdeki ibadetler, evde yapılan ibadetin daha gelişmiş ve genişletilmiş şeklidir. Mabetteki ibadetler Brahmanlar liderliğinde yapılır. Brahmanlar da gece yarısından itibaren kutsal metinler okur, okuyarak putu uyandırır ve “boru çalarak” dışarıda bulunanlara ibadetin başladığını bildirir. “Tanrı putları” önünde ışıklar yakılır, onlar yıkanır sonra onlara “kurban” olarak çiçek ve yemek sunulur. 114

Hinduizm’de mabed yapımı ve tanrı tasvirlerinin kullanımı Upanişadlar dönemi sonrasında başlar. Mabed yapımının en yoğun olduğu dönem ise 7. Asırdan itibaren

110 Yitik, “Hinduizm”, s.298. 111 Yitik, “Hinduizm”, s.298. 112 Yitik, “Hinduizm”,s.298-299. 113 Yitik, “Hinduizm”, s.299. 114 Küçük- Tümer-Küçük, a.g.e., s.216.

30 başlayıp devam eden dönemdir. Hinduizm’de mabedler, her şeyden önce tanrıların ikamet yerleri olduğu gibi insanların tanrılar ile buluşma, onları ziyaret etme yerleridir.115

Hinduizm’de her Tanrının bir mabedi vardır ve o mabedde mabedin adına tahsis edilmiş olduğu tanrının bir heykeli veya bir tasviri vardır. Her ne kadar Hindu mabedleri toplu ibadet mekanları olarak görülse de yegane ibadet yerleri değildir. Aynı zamanda nehir kenarları, dağların zirveleri, mağaralar, hac ve ziyaret yerleri ve benzeri yerler de ibadet mekanları olarak görülür. Özetle, başlıca Hindu mabedi kainatın kendisidir.116

Evlerde de genellikle, tapınılan puta tahsis edilen bir oda veya köşe bulunur. Onun önünde tefekkür edilir. Hintli, tanrısını evindeki bir misafir olarak kabul eder ve ona “hoş geldin” der. Tanrısının putunun ayaklarını yıkar, güzel kokulu bir ağaç ve pirinç takdim eder. Tanrının putuna; ipten gerdanlıklar takılır, alnına koku sürülür, tütsü verilir, fener yakılarak etrafında dolanılır; önüne yemek ve meyve konulur, çiçek sunulur ve sonunda da veda edilir.117

Hinduizm’de ayin ve ibadetler; Güzel Ameller, Bilgi Sahibi Olma ve “Tanrı ile Beraber Olma” ilkesine bağlı olarak üç temele dayanır. Bunları elde edebilmek için de ölüler için kurban kesilir, Güneşe saygı gösterilir, Doğumda ve Ölümde ibadet edilir, Mukaddes metinler okunur, “Hakikat Bilgisi” edinilmeye çalışılır ve Tanrı’nın varlığı düşünülerek O’na ibadet edilir.118

Hinduizm’de “OM”, Müslümanların besmelesi gibidir. Her Hindu işe, Om diyerek başlamaktadır. OM, AUM’dan gelmektedir. Burada A= Brahma’yı; U=Vishnu’yu M=Shiva’yı temsil etmektedir. İbadete de başlarken OM denmektedir.119

Hindularca yücelik etfedilen Om veya AUM kelimesine Hindu kutsal yazılarında Brahmanın etkili bir sembolü olarak bakılmaktadır.120

Hinduizm’de kurban ibadeti de önemli ibadetler arasındadır. Rig-Veda’nın son kitabında “ilk insan ilahisi”yer alır. Bu ilahiye göre dünya, zamanın başlangıcında icra edilen büyük bir kurban sonucu ortaya çıkmıştır. O zaman güçlü insan daha güçlü tanrılar

115 Ahmet Güç, Dinlerde Mabed ve İbadet, Düşünce Kitabevi yayınları, İstanbul, 2011, s.49. 116 Güç, a.g.e., s.50. 117 Küçük- Tümer-Küçük, a.g.e., s.215-216. 118 Küçük- Tümer-Küçük, a.g.e., s.215. 119 Aydın, a.g.e.,s.110. 120 Nasuh Günay, “Yoganın Mahiyeti ve Çeşitleri”, Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2007/2, S. 19, s.63.

31 tarafından kurban edilmiş, insan vücudunun farklı kesimlerinden toplumun dört sınıfı da dahil evrenin çeşitli özellikleri meydana gelmiştir. Yani aslında yaratılış insanın kurban edilmesi ile başlamıştır. Hinduizm’de üç farklı kurban vardır. Bunlar şöyledir; At Kurbanı, İnsan Kurbanı ve Soma Kurbanıdır. At Kurbanı, bir Veda ayini olup, kralın göreve getirilişi olayı esnasında kesilir. Sadece kralların takdim etmesi gereken bu kurbanın toprak, güç kazanmak gibi sayısız faydası olduğuna inanılır. İnsan kurbanı ise, kralın akraba ve hizmetçilerinin onunla birlikte ölmesi kültüründe rastlananlarla benzerlik gösterir. Ayin yoluyla yapılan intihar da bir insan kurbanıdır. Eski ve ortaçağ Hindistan’ında suçluların idam edilmesi de bir nevi insan kurbanı sayılmıştır. Soma kurbanındaki soma ise, kurbanda kullanılan ve tanrılar tarafından içilen kutsal bitkinin özünün tanrısıdır. Kurban sunumu esnasında gelerek, kutsal mezbahın önündeki takdim edilenleri alır. Soma kurbanı Hinduzim’de aynı zamanda ortak bir takdime olup kutsal öz su Soma’nın tanrıların onuruna yere dökülmesi şeklinde icra edilir.121

Hinduizmde kutsal mekanların ziyareti önemlidir. Dindar Hindu, kutsal Ganj nehrini ve Banares’e ziyaretten sonra yedi kutsal varlığı temsil eden yedi şehri (Rama için Avadya, Krişna için Mathoura ve Dwarka, Şiva için Hadwar, Kaşi için Banares) vb. ziyaret eder. Ayrıca her biri bir yönü temsil eden Badrinut, Dwarka, Rumeşwaram ve Puri şehirlerindeki tapınakları ziyaret ederek mistik hac yoculuğunu tamamlar.122

Hinduizm’in bir başka ritüeli de Yoga’dır. Yoga; hem arınma hem de aydınlanma sürecinin nihai meyvesi demektir aslında. Yoga hem Tanrılar adına düzenlenen özel ibadetler ve diğer dini uygulamalar hem de tanrının sahip olduğu mutlak güç anlamında kullanılır ve nihai olarak Yoga, kurtuluş yoludur. 123 Nitekim Hinduizm’de yoga, “mistik birliğe ulaşmak için sistemleştirilen bir meditasyon aracı” olarak kabul edilmektedir. Dahası yoga tanrısalla bir olma amacını gerçekleştirmede yardımcı olan bilincin durumunu ifade eder.124 Yoga’nın temel kaynağı olarak kabul edilen Bhagavad-Gita, Mahabharatta destanının bir bölümünü oluşturan ve Hindularca kutsal kabul edilen kitaptır. kitabı “En yüce olanın/Tanrı’nın şarkısı” anlamına gelir. Bu

121 Ahmet Güç, Çeşitli Dinlerde ve İslam’da Kurban, Düşünce Kitabevi Yayınları, İstanbul, 2003, s. 83- 92. 122 İsmail Taşpınar, Doğu Dinlerinde Hac İbadeti, Bilge Kültür Yayıncılık, İstanbul, 2014, s.33. 123 Hammet Arslan, “Hint Dinlerinde Bir Arınma ve Aydınlanma Yolu Olarak Yoga”, Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Doktora Tezi), 2013, s.24. , İzmir. 124 Nasuh Günay, “Yoganın Mahiyeti ve Çeşitleri”, s.55.

32 kitabın Vaishnava (Tanrı Vişnuyu ön planda tutan) mezhebin tanrısı olan Vişnu’nun avatarı kabul edilen Krişna tarafından Arjuna'ya öğretildiğine inanılır. Krişna’nın Tanrı ile birlik için Arjuna’ya önerdiği üç yol vardır. Bunlar ise ; Karma Yoga, Jinana Yoga ve Yoga’dır.125 Karma yoga; bireyin hareketlerinin neden ve sonuçlarına odaklanarak doğru hareket ve kendini düşünmeden yardım yoluyla, Tanrı’yla bütünleşmesini sağlayan bir yaşam tarzı uygulamasıdır. Bhakti Yoga ise; sevme, tapma veya bağlanma yogası demektir. Yani aslında tanrısal sevginin yogasıdır. Bhakti Yoga öğreticisi Ramajuna, 7 tane davranışın yapıldığı takdirde tanrı sevgisine ulaşılacağını söylemiştir. Bu davranışlar şunlardır; Beslenmeye dikkat etme, maddi istekleri dizginleme, ibadet tekrarlarından yorulmadan sebatkar olmak, diğergamlık, ruh temizliği, korkaklığı yenme, aşırı sevinçten korunma. Jnana yoga ise; tam bir bilgi ve bilgelik yogasıdır. Bu yoga düşünme, tefekküre dalma ve bazı eğilimlerden vazgeçme suretiyle uygulanır. 126

Aslında Hinduizm’in nihai hedefi, bu dünyanın çekici, baştan çıkarıcı esaretinden yani samsara çarkından kurtulmaktır. Nihai kurtuluşa yani Mokşa’ya ulaşmak çok zordur. Kurtuluş (Mokşa) sürekli bir biçimde aşkın Ben’in vecd halinde tadına varmakla mümkün olur. Bu da Yoga adı verilen ritüelin var oluş nedenidir. Hayatın son aşaması olan sannyasin döneminde zahit dünyadan uzak, inziva hayatına çekilir. İşte bu evrede yoga çok önemlidir. Sannyasin denilen kişiler yoga yaparak kendi ruhunu Mutlak ruh ile birleştirir.127

Hamilelik dönemi ile ilgili törenler günümüzde gözden düşmüştür. Dolayısıyla geçiş törenlerinin ilki, doğumla ilgilidir. Bu törenin amacı doğumdan kaynaklanan kirlenmeyi gidermek, anneyi ve çocuğunu korumaktır. Doğumunun altıncı veya on ikinci günü çocuğa isim verme töreni (nama karana) yapılır.128

Özellikle ilk üç kasta mensup olanlar için büyük önemi haiz bir diğer tören ise upanayana adı verilen erkek çocukların dine giriş törenidir. Bu törende adaya asalet ipliği takılır. Aday onu hiçbir zaman başından çıkarmaz; ayrıca onun her telini manevi kirlerden korumak zorundadır.129

125 Günay, a.g.m., s. 56-57. 126 Günay, a.g.m., s. 73-74. 127 Hammet Arslan, “Hint Dinlerinde Bir Arınma ve Aydınlanma Yolu Olarak Yoga”, s.129-132. 128 Yitik, “Hinduizm”,s.299. 129 Yitik, “Hinduizm”,s.299.

33 Evlilik töreni de Hinduizm’de dini ve sosyal açıdan son derece önemlidir. Bundan ötürü düğünler oldukça ayrıntılıdır ve neredeyse en az bir hafta sürer.130

Cenazeler genelde odun ateşinde yakılır. Ceset yakıldıktan sonra cenazeye katılanlara tatlı ikram edilir ve bu, törenin başarıyla tamamlandığı anlamına gelir. Ayrıca benzeri ikramlar ölümün onuncu ve yirminci günleri ile yıl dönümlerinde de tekrar edilir. Mevta adına yapılan tüm bu ikramların amacı da, bedenden ayrılan ruhun yeni bir ruhsal bedene girmesine yardımcı olmaktır.131

Hinduizm bayramlar açısından da oldukça zengin bir dindir.

Hinduizm’deki belli başlı dini bayramlar şunlardır:

1- İlk Bahar Bayramı (Holi Bayramı, Şubat-Mart’ta kutlanır.) 2- Aydınlıklar Bayramı (Vişnu’nun eşi Lakşimi’nin evleri ziyaret ettiğine inanılır.) 3- Diwali Bayramı (Ekim-Kasım’da kutlanır. Kali’nin doğum günüdür.) 4- Yılanlar Bayramı (Temmuz’da kutlanır.) 5- Shiva’nın Gecesi Bayramı (Kasım’da kutlanır.) 6- Krisna’nın Doğumu Bayramı (Ağustos’ta kutlanır.) 7- Tanrıça Durğa’nın Şerefi Bayramı (Eylül’de kutlanır.)

Bu bayram törenleri, yılın en önemli zamanlarını belirtmektedir.132

2.5. HİNDUİZM İÇİNDE HARE KRİSHNA HAREKETİ’NİN ORTAYA ÇIKIŞI VE TANRI KRİSHNA

Hindu tanrılarını iki ana grupta incelemek yerinde olacaktır. Birinci grupta Epik ve Puranik dönemin (M. Ö. 500-M.S. 500), günümüzde de popülerliğini koruyan tanrıları yer alırken, ikinci gruba ise, önemini yitirerek ikinci plana düşmüş Veda tanrıları yerleştirilebilir.133Hindular bu tanrıların hepsine hürmet etseler de daha çok sevdikleri bazı tanrılar öne çıkmaktadır. Vaişnava mezhebinde Vishnu, Savaizm’de Şiva, Sakti mezhebinde ise Durga veya Krishna yüce tanrı olarak görülmektedir. Hindular pratikte

130 Yitik, “Hinduizm”,s.300. 131 Yitik, “Hinduizm”,s.300. 132 Aydın, a.g.e.,s.110-111., Ayrıca bakınız, Kaya, a.g.e., 48-54. 133 Korhan Kaya, Hinduizm, Dost Kitabevi, 2011, s.11.

34 farklı tanrılara ibadet eder gibi görünseler de çoğu aslında aynı tanrıya ibadet ettiklerini düşünmektedirler.134

Hindu tanrıları arasında öne çıkarılan üç tanrı vardır. ’yi (Tanrı Üçlemesi) oluşturan bu üç tanrı, Vedik dönemde Agni-Vayu-Surya’dan oluşurken, epik ve puranik dönemde Brahma-Vishnu-Şiva’ya dönüşmüştür. Brahma yaratıcı, Vishnu koruyucu ve Şiva da yok edici olarak nitelendirilmekle birlikte; üçü bir ve biri üç kabul edilir.135

Vedalar döneminden Upanishadlar dönemine doğru ilerledikçe politeist tanrı anlayışının monoteist tanrı anlayışına dönüştüğü görülür. Veda döneminde tabiat güçlerini simgeleyen çok sayıda tanrı varken, Vedalar’dan sonraki dönemde Brahmanalar’da görülen temel gelişme, tek-tanrıcılık anlayışının ortaya çıkışı olmuştur. Tanrıların her şeyi bilmek, her şeye gücü yetmek gibi benzer özelliklere sahip olmasından hareketle, bütün tanrılar temelde tek ve aynı olan tabiat güçleriyle özdeşleştirilmiştir. Bu gelişme, bilgelerin aslında tek olan varlığa farklı isimler vermelerinin ortaya çıkardığı yanlış anlamayı ortadan kaldıran bir durumdur.136

Bu üçlemenin ikincisi olan Vishnu, Hindistan’ın en popüler tanrılarından biridir. Mavi renkli, dört ya da daha fazla kolludur. Ellerinde bir deniz kabuğu, bir çark silahı, bir gürz ve bir nilüfer çiçeği tutar. Çark, evrensel düşünceyi, yaratıcı ve yok edici gücü simgeler. Deniz kabuğu, varlığın temeliyle ilintilidir. Gürz, güç ve otorite sembolüdür. Sularla olan bağı nilüfer çiçeğiyle belirtilir. Şesha adlı yılanın üzerinde yatar durumda, suların üstünde yüzerken resmedilir. Vishnu bu yılanın üzerinde yatarken karısı Lakshmi ayakucunda durur. Brahma onun göbeğinden türemiş olarak gösterilir.137

Hindular tarafından çok sevilen bu tanrı, Vedalarda önem sırasında ikinci planda kalır. Veda dönemindeki Vishnu’nun diğer tanrılara nazaran daha az önemi vardır. Onun insansı davranışları vardır, çok uzun adımlarla yürür ve vücudu çok geniştir. En karakteristik özelliği üç uzun adımıdır. Bu adımlarla dünyayı dolaşır. Vishnu’nun ikinci karakteristik özelliği ise, onun Tanrı İndira ile olan dostluğudur. Veda dönemi sonrası

134 Yitik, a.g.e., s.286. 135 Korhan Kaya, Hint Mitolojisi Sözlüğü, İmge Yayınları, Ankara, 2003.s.188. 136 Saadet Bayazıt, “Batı’da Ortaya Çıkan Yeni Dini Hareketler: Hare Krishna Hareketi Londra Örneği”, Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yüksek Lisans Tezi), 2018, s.45., Isparta. 137 Korhan Kaya, Hinduizm, s.14.

35 Vishnu; Ramayana, Mahabharata ve Harimşa destanlarının kahramanları Rama ve Krishna’nın tanrı Vishnu’nun bir görünüşü olduğu yolundaki düşünceyle üç destanda da Vishnuit bir etki altına alınmıştır. Ayrıca on sekiz Mahapurana’nın bir kısmı (Vishnu,, Bhagavata, Garuda, Padma, , Puranalar) doğrudan Tanrı Vishnu’yu över.138

Vishnu’ya inananlar onu, her şeyi yaratan en üstün tanrı olarak kabul ederler. Mahabharata ve Puranalarda o Pracapati’dir. Pracapati “yaratıkların efendisi” anlamına gelir; soyut tanrılardandır. Pracapati yeri göğü yaratan, yaşam soluğunu veren, bütün canlıları saran, bütün tanrıların üstünde bir tanrıdır.139

Üç durumu vardır: Yaratıcı güç Brahma olarak, Vishnu’nun dünyada bedenlenmiş hâlleri, yani avataraları ve yok edici güç Şiva-Rudra olarak. Dünya ne zaman dara düşse Vishnu, bir bedenle gelip kurtarır. Vishnu’nun on avatarası vardır. Bunlar;

1- (Balık): Hint edebiyatında ilk olarak tufan efsanesinde görülür. Burada

insan ırkının atalarından yedinci Manu’yu selden kurtarır. 2- (Kaplumbağa): Vishnu, Satyayuga’da selden kaybolmuş birtakım değerli şeyleri kurtarmak için kaplumbağa biçiminde doğar. 3- Varaha (Domuz): Hiranyakasha adında kötü bir ruh, denizin altında toprağı delerek gizlenir. Vishnu, domuz kılığına girerek ifriti öldürür ve yeryüzüne çıkar. 4- (İnsan Aslan): Burada Vishnu, dünyayı zalim Hiranyakaşipu’yu öldürmek için yarı insan yarı aslan biçimiyle dünyaya gelmiştir. 5- (Cüce): Tretayuga’da (dünyanın ikinci dönemi) Daitya Krali Bali, çilecilik ve bağlılıkla tanrılardan üç dünyayı kazanır. Tanrıların gücü kesilir ve Vishnu bunu düzeltmek için cüce olarak doğar. 6- Praşurama (Baltalı Kral): Amacı Brahmanları kşatriyaların (askerlerin) küstah yönetiminden korumaktır. 7- Rama (Ramaçandra; “Ay Benzeri Rama”): Ramayana Destanı’nın kahramanıdır. Zalim Rakshasa (ifrit) Ravana’yı öldürmek üzere bedenlenmiştir.

138 Korhan Kaya, Hint Mitolojisi Sözlüğü, s.204-205. 139 Korhan Kaya, Hint Mitolojisi Sözlüğü, s.145-146.

36 8- Krishna (Kara): Son dönem tanrıları içinde en popüler olanı Tanrı Krishna’dır. Krishna neredeyse zafer oradadır. Krishna tamamen tanrı olduğunda, Vishnu’nun sekizinci avatarası Krishna’nın ağabeyi olur. 9- Buddha (Aydınlanmış): Budizim’in kurucusu olan Buddha’dır. Vishnu’nun bir avatarası olarak öne sürülür. 10- Kalki (Kalkin “beyaz at”): Kali Çağı’nın sonunda beyaz bir atın üstünde oturur

biçimde görünecektir. Kötülere cezasını verip yaratılışı yenileyecektir.140

2.5.1. Tanrı Krishna

Vishnu’nun sekizinci ve en önemli bedenlenmesidir. Genellikle mavi ya da siyah renkli olarak temsil edilir. İki kolu ve iki eli vardır. Flüt çalar, çok renkli giyinir ve çok fazla mücevher takar. Zalim Kral Kamsa’yı öldürmüş ve yeryüzünü onun kötülüklerinden kurtarmıştır. Bir çoban kahramanın, Hindu olmayan unsurlarla mücadelesi sonucu çok sevilip tanrılaştırılmış olduğu da söylenir.141

Krishna’nın Vishnu’nun sekizinci avatarası olduğu veya Vishnu’nun direkt bir tezahürü olduğu söylenir. Krishna, Hint mitolojisinde en çok söz edilen kahramandır ve tüm tanrılar içerisinde en popüleridir.142 Krishna tanrıdır, çünkü Vishnu’dur. Kahramandır çünkü tanrının dünyada insan olarak bedenlenmesidir.143

Hindu geleneğine göre Krişna, Tanrı Vishnu’nun en mükemmel bedenleşmelerinden biridir. Kaynaklarda belirtildiği üzere Vishnu, Matura bölgesinde hüküm süren Kral Kansa’nın zulmüne son vermek için Krisşna formunda beden alır.144

Hare Krishna Hareketi’nin en önemli kutsal kitabı olan Bhagavad-Gita, yani Krishna’nın Arcuna’ya okuduğu “Tanrısal Şarkı” çok önemlidir. Toplam yedi yüz bölümden oluşan Bhagavad-Gita’nın yazarı belli değildir. Ve büyük olasılıkla Mahabharata Destanı’na sonradan eklenmiştir. Bhagavad-Gita’da Vedalardan, Brahmanalardan, Aranyakalardan ve özellikle de Upanishadlardan izler bulmak

140 Korhan Kaya, Hint Mitolojisi Sözlüğü, .s.206-208. 141 Korhan Kaya, Hinduizm, s.17. 142 Doğan, a.g.t., s.22. 143 Doğan, a.g.t., s.22. 144 Kutlutürk, a.g.e., s.129.

37 mümkündür. Dolayısıyla Bhagavad-Gita için “Hint düşüncesinin aynasıdır.” denilebilir.145

Savaşmak üzere iki ordu Kuruşetra savaş meydanında karşı karşıya gelir. Bhagavad-Gita işte bu noktada başlar. Arcuna, büyük çatışmada savaşmak zorunda olduğu kişileri görmek için arabacısı Krishna’dan arabasını iki ordunun arasına sürmesini ister. 146 Arcuna iki ordunun ortasına gelince babalarının, büyükbabalarının, öğretmenlerinin, amcalarının, kardeşlerinin ve diğer pek çok akraba ve dostlarının savaşacağı o insanlar arasında olduğunu görür.147 Arcuna için artık her şey anlamını yitirmiş, ne zafer ne krallık ne de başka bir şey için hiçbir isteği kalmamış olan Arcuna Krishna’ya akrabalarla savaşmanın doğru olup olmadığını sorar.148

Akrabalarla yapılan bir savaşta Dharma’nın149 ne olduğu sorusundan yola çıkan Bhagavat-Gita, Arcuna ile Krishna arasında geçen konuşmalarla, Dharma anlayışı giderek bu dar kalıptan çıkarak; savaş alanı dünyayı, giderek evreni simgelerken, Arcuna’nın iç çatışması tüm insanların yaşadıkları iç çatışmaların sembolü hâline gelir.150 Aslında bu dünyada herkes, Arcuna’nın Kuruşetra savaş alanında içinde bulunduğu zorluk kadar zorluk çekmektedir. Çünkü bu zorluklar maddi varoluşun getirdiği, bizatihi kendisinden kaynaklanan zorluklardır. Arcuna cahillik içinde değildir. Fakat insan yaşamının amacı tanrı tarafından açıklansın diye Arcuna, Kuruşetra savaş alanında cehalete kapılır. Böylece insanların gerektiği gibi hareket ederek yaşam misyonlarını başarıya ulaştırabilmeleri için Krishna’dan yaşamda karşılaşılan sorulara cevap arar.151

Krishna öykü boyunca farklı kimliklere girer. Bhagavad-Gita’nın başında Arcuna’nın yakın dostu ve arabacısıdır. Önce onun akıl hocası, sonra öğretmeni ve piri olan Krishna daha sonra tanrısal bir kimlik kazanır. Krishna Arcuna’nın arkadaşı konumundayken onu savaşmama kararından vazgeçirmeye çalışır ve neden savaşması gerektiğini anlatır. Birinci bölümde Arcuna, Krishna’yı yakın bir dostu, sırdaşı olarak

145 Doğan, a.g.t., s.25-26. 146 A. C. Baktivedanta Svami Prabhupada, Özgün Bagavad-Gita, 1.22, s. 50. 147 Prabhupada, Özgün Bagavad-Gita, 1.27, s. 54. 148 Prabhupada, Özgün Bagavad-Gita, 1.31, s. 58. 149 “Sosyal ve ahlaksal kanun. Erdem, doğruluk, hak, adalet gibi anlamlara gelir.” Kaya, Hinduizm, “Dharma”, s. 88. 150 Sevda Çalışkan; BhagavadGita, s.8. 151 Prabhupada, Özgün Bhagavad-Gita, s. 6-7.

38 görür.152 Krishna’ya içinde bulunduğu durumu, yaşadığı ikilemi anlatmak istemekte, savaşmak istememektedir. Arcuna, kendisinin ölümünün yakınlarını öldürmekten daha hayırlı olabileceğini söyler. Savaşmamak konusunda Krishna tarafından desteklenmek ister. Krishna ise onunla aynı fikirde değildir. Onun güçsüzlüğe teslim olmamasını, düşmanı cezalandırması gerektiğini söyler. Arcuna’nın aklı karışır ve Krishna’dan 153 yapılması gerekeni öğretmesini ister. Artık Krishna bir guru kimliğine bürünmüştür.

Arcuna artık onun söylediklerini saygıyla dinlemeye hazırdır.154

Üçüncü bölümde Arcuna’nın hâlâ aklı karışıktır. Krishna ona felsefesini anlatmaya devam eder. Bütün eylemlerini Tanrı Vishnu’ya adamasını ve yapacağı bir işi yalnızca tanrı için yapması gerektiğini, eylemin eylemsizlikten daha iyi olduğunu, kişinin karma-yoga yaparsa kurtuluşa ereceğini söyler. Savaşmanın onun için bir görev olduğunu ve onun bu görevi yerine getirmek zorunda olduğunu söyleyerek onu ikna etmeye çalışır.155

Dördüncü bölümde Krishna, Arcuna’ya ölümsüz yoga sistemi olan Bhagavad- Gita’yı, ilk önce güneş ilahı Vivasvan’a açıkladığını onun insanların atası Manu’ya, Manu’nun da İkşvaku’ya naklettiğini ve gurular zinciri sayesinde topluma yayıldığını ancak zamanla unutulmaya yüz tuttuğunu, Kuruşetra savaş alanında Arcuna’ya anlatır. Yine kendi tanrısal yönlerinden bahseder; kendisi doğmayan, değişmeyen, aşkın olan, hiçbir faaliyetten etkilenmeyendir.156 Arcuna, artık Krishna’nın tanrısal kimliğinin farkındadır ancak onun kafasındaki Krishna Koruyucu Tanrı Vishnu’nun belli bir yönünün vücut bulmuş biçimi olan Krishna’dan başkası değildir.157

Krishna, bütün evreni yaratanın kendisi olduğunu, her şeyin kendi içinde yer aldığını, insanlardaki varlığın da aslında kendisi olduğunu açıklayarak, Arcuna’ya cesaret vererek felsefesini açıklamaya devam eder. Arcuna’ya insan görünüşünün ötesindeki tanrısal yanı gösterir. Arcuna bu durum karşında müthiş bir sevinç, aynı zamanda da dehşet yaşar. Krishna, yoga’yı açıklar. Tam yogi olmuş bir kişinin bir daha

152 Çalışkan, a.g.e., s. 10. 153 Prabhupada, Özgün Bagavad-Gita, 2.7, s. 81. 154 Çalışkan, a.g.e., s. 11. 155 Doğan, a.g.t., s.27. 156 Prabhupada, Özgün Bagavad-Gita., s. 4. 157 Çalışkan, a.g.e., s. 11.

39 doğmayacağını, tanrıya karışacağını, diğer insanların ise doğum ölüm çemberinden kurtulamayacaklarını söyler.158

Krishna’nın vahyettiği öğretinin özünün şu kısa ifade de bulunduğu söylenilebilir: “Bana inan ve beni taklit et!” Çünkü onun kendi varlığı ve gerek kozmos gerekse tarih içindeki kendi “davranışı” hakkında verdiği tüm sırlar, Arcuna için izlenmesi gereken mükemmel örnek yerine geçecektir. Arcuna, Krishna’nın ne olduğunu ve ne yaptığını anlayarak, kendi tarihsel hayatının anlamını bulur ve buna koşut olarak kurtuluşa erişir.159

Bhagavad-Gita’da kurtuluşa erdiren yollar gösterilirken üç tür yogadan bahsedilir; “bilgi yogası”, “eylem yogası” ve “sevgi yogası”. Burada bahsedilen bilgi herhangi bir kaynaktan elde edilen bilgi değil, kavramadan kaynaklanan aracısız bilgidir. Bu bilgi zihinsel yetilerin kullanılmasıyla değil, aksine ölümlü bedene ait olan zihni tamamen durdurarak mümkün olur. Bunun yolu da meditasyondur. Meditasyon evrensel ruhla (tanrı) doğrudan doğruya bütünleşme çabasıdır.160

Eylem yogası ise bu bütünleşmeyi özverili bir eylem ile sağlama çabasıdır. Krishna dünyadan tam olarak el çekmeyi önermez, bunun ölümlü bir insan için imkansız olduğunu bilir. Eylemden kaçmak, evrenin düzenini bozar; çünkü bu dünyada herkesin üzerine düşen bir görev vardır. Eylem, eylemsizlikten daha üstündür ve herkes kendi görevini en iyi şekilde yerine getirmelidir.161 Krishna kendisinin hiçbir şeye ihtiyacı olmamasına rağmen yine de belirlenmiş görevlerini yerine getirdiğini söyler. Bu görevlerini icra etmediği takdirde tüm dünyanın harap olacağını söyler.162

Bhagavad-Gita öğretisinde en önemli yoga türü ise sevgi yogasıdır. Bilgi yogası da, eylem yogası da sevgi olmadan bir şey ifade etmez. Hem bilgiye hem saf eyleme ancak derin ve beklentisiz bir sevgi yoluyla ulaşılabilir. Koşulsuz sevginin yolu her türlü benlik imgesinin terk edilmesinden geçer. Kişinin kendini her türlü olumsuz ve bencil duygulardan arındırması gerekmektedir. Kişi kendi bedeninin ve bu dünyanın geçici olduğu ve bu dünyanın geçici olan yasalarla düzenlendiği bilgisi, kişiyi ölümlü bedenine ve dünyaya olan bağımlılıktan kurtarır. Sevgi en üst değer hâline getirilince bu yol herkes

158 Kaya, Hint Mitolojisi Sözlüğü, “Krishna”, s. 106. 159 Doğan, a.g.t., s.28. 160 Çalışkan, a.g.e., s. 13. 161 Çalışkan, a.g.e., s. 14-15. 162 Doğan, a.g.t., s.28.

40 için açılmış olur. Bhagavad-Gita, geleneksel Hint öğretisinin aksine, insanlar arasında ayırım yapmaz. Sonsuz ruh ile birleşmenin yolu rahipler ve ermiş krallar için daha kolay olsa da, kadınlar ve kast sisteminin alt basamaklarındaki kimseler içinde bu yol açılmış olur.163

Krishna’nın insanî davranışlarını kurtarmaya, her türlü kutsal olmayan eylemi gerekçelendirmeye çalıştığı söylenilebilir. Çünkü insan, meyvelerinden yararlanmaktan vazgeçtiği davranışlarını birer sunguya, yani kozmik düzenin korunmasına katkıda bulunan kişi ötesi dinamizmlere dönüştürür.164 Bhagavad-Gita’da Krishna, Arcuna’ya; saf hizmetle meşgul olan, meyvesel faaliyetlerin ve tahminlerin pisliğinden özgür olan, onun için çalışan ve onu yaşamının en büyük hedefi hâline getiren kişinin kesinlikle ona kavuşacağını söylemektedir. Yani kişi hangi faaliyetle meşgul olursa olsun yaptığı faaliyetlerin sonucuna bağımlı olmamalı, sonuçlar sadece Krishna’ya havale edilmelidir.165 Yapılan faaliyetin sonucundan kişi değil Krishna zevk almalıdır. Kişi yaptığı eylemlerinin sonuçlarından vazgeçmeli, bunları Krishna adına yaptığını bilmeli, eylemleri gerçekleştirirken de sonuçlarını yaşarken de duygusuz olmalıdır.166

Krishna inancına göre, Krishna her amelde doğru yolu gösterir; insana yaptığı faaliyetlerin karşılığını beklememenin verdiği özgürlükle ilahına güvenmesini tavsiye eder. Böylelikle kurtuluş Brahmanlara münhasır olmaktan çıkarak, bhakti(aşk) yoluyla herkes için mümkün hale gelir.167

163 Çalışkan, a.g.e., s. 14-15. 164 Doğan, a.g.t., s.29. 165 Prabhupada, Özgün Bagavad-Gita, 6.55, s. 596-597. 166 Doğan, a.g.t., s.29. 167 Annemarie Schimmel, Dinler Tarihi, Kırkambar Kitaplığı, İstanbul, 2007, s.112.

41 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

YENİ BİR DİNİ HAREKET; HARE KRİSHNA

3.1. HARE KRİSHNA HAREKETİ’NİN KURUCULARI

3.1.1. Öğreti Zinciri

Hare Krishna (Krişna) ekolü Tanrı Krişna’yı ön planda tutan, Swami Prabhupada (1896-1977) tarafından oluşmuş; bugün Batı Avrupa ve Amerika’da mabetlerinin sayısı her geçen gün artan Hint kökenli misyonerli dini teşkilattır.168

Öğretici zinciri; manevi bilginin belli bir kavramının Guru’dan öğrenciye aktarıldığı Manevi Öğretmenler zinciridir.169 Gurular, Krishna’nın görünen lütuflarıdır. Tanrının kutsallarıdır. Krishna onların ağzından konuşur. Onların sözleri gerçektir, hatasızdır. Amerika ve Batı Ülkelerinde mabet merkezleri her geçen gün yaygınlaşmaktadır. Ana Merkezleri Los Angeles’tadır. Geçimlerini dilenmekle sağlarlar. Vejeteryan bir hayat sürerler.170

Şekil 1. Guruya saygı duymak. Kaynak:https://english.newstracklive.com/news/everyone-should-definitely-learn- these-things-from-lord-shri-krishna-52604-1.html

168 Nasuh Günay, Günümüz Türkiyesinde Misyonerlik Faaliyetleri, Tuğra Matbaası, ISPARTA, 2006, s.93. 169 http://turkish.scsmath.org/ ,(02.03.2019) 170 Sarıkçıoğlu, a.g.e., s.156.

42 Guru kelimesi bize, tasavvuf geleneğindeki mürşid kelimesini çağrıştırmaktadır. Vedalara göre manevi öğretmen, en yüce manevi öğretmen olan Rab Krishna’nın gurular zinciri (Parampara) hattında olmalıdır. Parampara kelimesi de lügatte zincir, bizde ise tasavvuf literatüründe Hz. Muhammed’den kendisine biat edilen son mürşide kadar uzanan manevi zincir olarak tanımlanan ‘silsile’ kelimesini hatırlatmaktadır. Bu gurular zincirini izlemeyen hiç kimse manevi rehber olamaz. Özgün Rehber Tanrıdır ve gurular zincirindeki kişi Tanrı’nın mesajını kendisine ulaştığı şekliyle, hiçbir değişiklik yapmadan müridine iletir. Hiç kimse kendi yöntemini geliştirerek manevi idrake ulaşamaz, zira din yolu Tanrı tarafından ifade edilmiştir. Vedik öğretiler hiçbir şekilde insanlar tarafından yoruma tabii tutulmamalı ve gurular zincirinden alınarak olduğu gibi kabul edilmelidir. Gerçek bir guru hiçbir zaman gayrı şahsiyetçi felsefeyi ve Tanrı olduğunu iddia etmez, müritlerinin ve Tanrının hizmetinde olmaya çalışır. Bu gibi gurulara ‘öğretilerine örnek olan öğretmen’ anlamında açarya adı verilir. Bütün maddi arzu ve günahlardan beri, örnek kişilerdir. Krishna şuuruyla müritlerini doğum-ölüm döngüsünden kurtaracak güçte, her an Tanrının methinde ve hizmetindedirler. 171

Hakiki bir guru yalnızca gerçeği konuşmamalı; aynı zamanda da onu yaşamalıdır. Diğer bir ifadeyle karakteri mükemmel ve davranışı da örnek alınacak nitelikte olmalı. Batı’da kendi şahsi yaşamı ne olursa olsun bir profesör veya filozof yalnızca öğretilerine dayanarak ün salıyor. Lakin Vedik toplumunda bir adam ayyaşsa ya da öğrettiği ideal prensipleri bir şekilde ihlal ediyorsa, o zaman ona bir öğretmen değil bir dolandırıcı gözüyle bakılır. Gita’ya göre örnek yoluyla öğreten gerçek bir guru sakinlik, duyusal kontrol, ciddiyet, saflık , hoşgörü, dürüstlük, bilgelik ve Tanrı’ya inanç niteliklerine sahip olmalıdır. Et yemek, sigara içmek ve haram seks gibi tiksinti verici şeylerle meşgul olan ve duyusal tatminin diğer çeşitli şekillerini elde etmek için himayesi altında servet gizleyen sözde guruların tümü ehliyetsiz kılınmıştır. Duyularını kontrol edemeyen bir guru “guru” ünvanını hakkıyla üstlenemez.172

Bazen sözde bir guru hasteneler açmak ya da fakirlere destek çıkmak gibi bazı sosyal yardım görevleri ile insanlığa yardım etmeye uğraşır. Böyle bir insan genellikle gerçek ruhsal bilgiden yoksun olan bir ateisttir. Gerçek bir ruhsal usta kalben Yüce

171 Bayazıt, a.g.t., s.15. 172 http://harekrishnaturkiye.blogspot.com/2008/07/aklabanla-guruyu-ayirmak-discriminating.html , (03.03.19).

43 Tanrı’yı yüceltmekle meşgul olur, yalnızca bunun maddi dünyada bile en yüksek mutluluğu getireceğine olan inancı tamdır. Böyle gerçek bir gurunun Narada Muni’nin Srimad-Bhagavatam’daki şu sözlerine inancı tamdır: bir ağacın köküne boşalan su gövdeye, sürgünlere, dallara ve yapraklara enerji verdiği gibi; yalnızca adanmışlık hizmeti yoluyla Tanrı’ya ibadet etmek, Tanrı’nın tüm öz parçaları ve (yağmur, hava, güneş ışığı ve insanlığın tüm diğer ihtiyaçlarını karşılayan) yarı tanrıları da otomatik olarak tatmin eder. “ Öyleyse yetkin bir gerçek manevi usta Tanrı’nın Yüce Şahsiyeti’nin övgülerinin etrafa yayılmasını tek işi olarak yapar. Tüm insanların yalnızca Tanrı’yı yücelttiği takdirde tam anlamıyla tatmin olacağını iyice bildiği için asla materyalist planlar yaparak ya da Tanrı hakkında kuru felsefi tahminler uydurarak zamanını harcamaz. Krishna böylesi hakiki mahatmaları (önemli ruhları) şöyle tarif eder: “Sürekli Benim övgülerimi tekrarlayan, büyük bir azimle çabalayan, Benim önümde eğilen bu büyük ruhlar daima Bana adanmışlıkla hizmet eder.”173

Hare Krishnacılara göre guru, Krishna Bilinci’ni vermek üzere dünyaya gelmiş olan şahsiyettir. Kim insanların bu maddesel dünyaya olan esaret bağlarını çözüyorsa, yol gösteriyorsa, içsel anlayış ve doyuma olan susuzluğu gideriyorsa o kişi gurudur. Bir kişi Krishna bilimini biliyorsa, kast ve sosyal konumuna bakılmaksızın bayan dahi olsa guru olabilir. Guru, kutsal metinleri iyi bilen, pratik deneyime sahip olan ve saf bilinçte odaklanmış bir kişi olmalıdır. İnsan mükemmel değildir, kişiyi mükemmeliyete ulaştıracak kişi gurudur.174

Krishnaya inananlara göre ruhlar, farklı bilinç türleriyle değişik bedenlerde bir şaşkınlık ormanı olan dünyada ciddi boyutlara varan yanılgı, yanlış anlama (Maya), yanlış yönlenme ve davranıştan kaynaklı acılarla boğuşmaktadır. Duyular ve zihnin ötesinde olan gerçek ülkeye ulaşmak bu şartlar altında oldukça zordur. O ülkeye ulaşmak için zayıf ve aciz olan özgür iradeye ve seçme kapasitesine güvenmek çok tehlikelidir. Doğru rehberlik ve talimat alabilmek için gerçek bir guruya ihtiyaç vardır. Bhagavat-Gita 4.34’te bu ihtiyaç şöyle anlatılır:

“Aşkın bilgiyi anlamak için, kendini tanımış bir ruha yaklaşmalısınız. Onu kendi manevi öğretmeniniz olarak kabul etmelisiniz ve ondan inisiyasyon almalısınız.

173 http://harekrishnaturkiye.blogspot.com/2008/07/aklabanla-guruyu-ayirmak-discriminating.html , (03.03.19) 174 Swami B.R. Sridhar, Sri Guru ve Lütfu , Saraswata Yayınları, Ankara., 2006, s. 22, 30, 113, 136.

44 Teslimiyet ruhuyla ona soru sormalı ve hizmet sunmalısınız. Kendini tanımış ruhlar size bilgi aktarabilirler çünkü onlar gerçeği görmüşlerdir.”175

Krishna bilincinin en üstün gerçeği, şikşa-gurular yani eğitim veren manevi öğretmenler vasıtasıyla aşağı iner. Şikşa, manevi bir usta tarafından verilen talimat demektir. Dikşa ise, manevi bir ustadan, tasavvuf kültüründen aşina olduğumuz ismiyle el alma/ intisap, başlatılmadır. Sanskritçede adanma, ilahi bilgi, ruhsal rehberlik anlamına gelen dikşa, mantralar vasıtasıyla kalbi arındırarak negatif duygulardan temizler ve avatar ile manevi ilişkiyi kurmaya yardımcı olur. Bİ transandantal bilgi, KŞA ise istenmeyen negatif duygulardan arınma, uzaklaşma anlamına gelir. Bu bilgiyi elde ederek duyusal hazzı doğuran olmuş arzuları yok eden, aşkın bilgiyle aydınlanma yöntemi ve otantik bir manevi öğretmenin rehberliği altında kişinin kendini spiritüel yola teslim etmesi sürecidir. Bedeli de içsel gelişmeyi gerektiren zaruri çabanın parçası olarak gönüllü kısıtlama ve disiplinin kabulüdür. 176

Dikşa, yani inisiasyon az çok resmi bir şeydir; esas olan şikşadır yani manevi eğitimdir. Şikşa-guru, öğrencisinin manevi yükselişi için talimat verendir. Herkesin bir şikşa-guruya ihtiyacı olmakla birlikte, bir dikşa-guruyla çalışmaya devam edebilme tercihi de bulunabilir. Ancak pek çok Dikşa- guru, öğrencisini bir Şikşa- gurunun çalışma disiplinine dahil etmekte ve Krishna bilincini onun rehberliğinde öğrenerek ruhsal gelişimini ilerletmesini tavsiye etmektedir. Şikşa-guru, Krishna’nın temsilcisi olduğu için herhangi bir yanlış bilgilendirme/yönlendirmede de ona karşı sorumludur ve bedelini ödemek zorundadır. ISKCON’da sadece yetkili bir dikşa/şikşa-guru resmi şikşa-guru olarak kabul edilebilir ve emirleri ancak dikşa-gurunun talimatlarına aykırı olmadığı sürece yerine getirilir.177

Transandantal bilgi ilk kez Mutlak Doğrunun kişileşmiş haliyle, yanılmaz Tanrının Yüce Şahsıyla ortaya çıkmıştır. Bu bilgiyi değiştirmeksizin uygulayanlar bize hayatla ilgili soruların cevaplarını aynı mükemmeliyetle Tanrının; bizzat Krişna’nın verdiği şekilde verebilirler.178

175 Sridhar, a.g.e., s.23-24-25. 176 Bayazıt, a.g.t., s.18. 177 Bayazıt, a.g.t., s.18. 178 https://timaz.wordpress.com/2010/03/13/vedalarin-ogretileri/ (04.03.19)

45 Bu bilgi, Vedik edebiyatında mevcuttur ve tarih boyunca öğrenci zincirleri sayesinde manevi üstadlar tarafından korunmuştur. Srila Prabhupada, günümüze kadar ulaşmış bir öğrenciler zincirinin temsilcisidir.179

Bu nedenle Srila Prabhupada’nın kitaplarında yer alan bilgiler Yüce Rabb’in sözlerinden farklı değildir. Srila Prabhupada ebedi Vedik öğretilerini hiç bir ekleme yahut çıkartma yapmadan nakletmiştir. Ve bu kutsal yazılar üzerine Hindistan dışında yaşayan günümüz insanının anlayabileceği şekilde yorumlarda bulunmuştur.180

Gerçek ruhsal bir usta sadece ruhu maddeden ayırabilme becerisinde olmamalı; ayrıca çok küçük olan, bireysel ruh canı (ruhu) Yüce Ruh (Süperruh ya da Tanrı) dan ayırt edebilme becerisinde de olmalıdır. Bu önemli ayrımı yapmaktaki başarısızlık günümüzün sözde manevi ustalarının birçoğunu ehliyetsiz kılar. Aslında, Tanrı ve canlı varlık arasındaki farkı bulandırmak modern gurular arasındaki en bildik felsefi kusurdur. Onların muhakemesi şöyle bir şeydir: “ Beden içindeki ebedi ruh can Brahman’dır, ve bedenin ötesindeki yüce ruh da Brahman’dır. Bu yüzden biz hepimiz Yüce Brahman’a dengiz, ya da diğer deyişle, herkes Tanrı.”181

Guruya teslimiyet koşulsuzdur ve guruyu tarafsız yargıyla kabul etmek mecburiyeti vardır. Kutsal yazıtlarda belirtildiğine göre gurunun durumu, pozisyonu öğrenci için Tanrı’dan daha ileridir. Guru Tanrı’dan daha yakın ve sevgilidir. Zira Tanrı’nın uğraşması gereken çok işi olmasına rağmen guru sadece öğrencisinin iyiliği için çalışır. Adanmış hizmetin ilk aşamasında öğrenciye, guruyu Krishna’nın kendisi olarak görmesi emri verilir. Daha sonra guru Krishna’nın enerjisi olarak görülür. Manevi görüşün gelişimi ölçüsünde aşkın görme kapasitesi arttıkça onun görünüşü de buna bağlı olarak değişecektir. 182

Bir öğrenciye göre, gurusunun pozisyonu Tanrı Krishna’dan daha yücedir. Bu durum kutsal yazıtlarda da belirtilmiştir. Çünkü guru, öğrenciye tanrıdan daha yakın ve sevgilidir. Tarının uğraşması gereken çok şey vardır; oysa guru sadece öğrencisini düşünür. Öğrenci guruyu her ortamda görmeye çalışmalıdır. Guruyu görmemek tehlikeli

179 https://timaz.wordpress.com/2010/03/13/vedalarin-ogretileri/ (04.03.19) 180 https://timaz.wordpress.com/2010/03/13/vedalarin-ogretileri/ (04.03.19) 181 http://harekrishnaturkiye.blogspot.com/2008/07/aklabanla-guruyu-ayirmak-discriminating.html (04.03.19) 182 Sridhar, a.g.e.,s.89-99-100.

46 bir durumdur. Öğrenci guruda, Krishna’yı görmeye çalışmalı, manevi öğretmene inanç beslemeli ve onun yaptığı her şeyin Tanrı Krishna’nın faaliyeti olduğunu düşünmelidir.183

Uluslararası Krishna Bilinci Topluluğu (İnternational Society of Krishna Consciousness) kısa adıyla ISKCON meşrutiyetini uzun bir manevi öğretmen ve öğrenci zincirine dayandırır. Bu zincir Tanrı Krishna’nın kendisi tarafından kurulmuştur ve

Brahma bağlıdır. Bu samprada pek çok kola ayrılır. Iskcon 16. yüzyılda Sri Caitanya Mahaprabhu tarafından kurulan kola aittir ve bu değiştirilemez. Vaişnava öğretileri gurudan öğrenciye kadar herkes için geçerlidir. Tanrı Krishna’ya adanmışlar içinde en önemlileri acarya olarak kabul edilirler. Bunlar bu silsileyi devam ettiren kişilerdir. Aşağıdaki liste Sri Caitanya Mahaprabhu’dan itibaren acaryaları gösterir.

Sri Caitanya Mahaprabhu

Vrindavana’daki altı Goswami Srila Srila Gopal Bhatta Goswami Ragunatha dasa Goswami Ragunatha Batta Goswami Krsnadasa Kaviraj Goswami Thakura Visvanatha Cakravarti Thakura Srila Baladeva Vidyabhusana Jagannatha Dasa Babaji Bhaktivinoda Thakura Gaurakisora Dasa Babaji Bhaktisiddhanta Saraswati Thakura A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada184

183 Sridhar, a.g.e.,s.100,143,158. 184 Disciplic Succession The Guru Parampara, www.iskcon.com/about/parampara/index.html, (05.03.19).

47 3.1.2. Hareketin Kurucuları

Hare Krishna inancına göre kişi, Krishna şuurunda hareket edebilmek için gurular zincirinde otorite sahibi olan bir manevi öğretmenin yolunu izlemelidir. Mükemmellikten uzak ve deneye dayanan bilgi ile hiç kimse dini bir yol belirleyemez. Zihinsel tahminlerle neyin din veya neyin benlik idraki olduğunu belirleyemez. Din ilkeleri sadece Tanrı’nın Zatı tarafından belirlenebilir. Krishna şuuru ilk olarak güneş ilahına anlatılmış, güneş ilahı bu bilgiyi oğlu Manu’ya anlatmış, o da oğlu İkşvaku’ya anlatmıştır ve o zamandan beri bu sistem yeryüzünde kuşaktan kuşağa aktarılmaktadır. Bu sebeple başarılı müritlik yolundan geçmiş otoritelerin izinden yürüyerek Krishna şuurunun standart hareketleri konusunda şaşkınlığa düşmekten kurtulunmalıdır. Deneyim doğrudan doğruya yaşansa da manevi öğretmen saydam bir aracıdır. Gurular zincirinin sırrı da budur. Manevi rehber deha sahibi olduğu zaman kişi, Bhagavat-Gita’yı doğrudan işitebilir.185

Bhagavat Gita’nın aşağıda belirtilen gurular zinciri tarafından kuşaklar boyunca insanlığa aktarıldığına inanılır:

1-Krishna 8-Madhava 15-Cayadarma 2-Brahma 9-Aksobhya 16-Purusottama 3-Narada 10-Jaya Tirtha Prabhupad 4- 11-Gyanasindhu 17-Brahmanya Tirtha 5-Madhva 12-Dayanidhi 18-Vyasa Tirtha 6-Padmanabha 13-Vidyanidhi 19-Laksmipati 7-Nrhari 14-Racendra 20-Madevandra Puri 21- 28-Jaganatha Das Babaji 22-Rab Chaitanya 29-Baktivioda Thakura 23-Rüpa(Svarupa,Sanatana) 30-Gaurakisora Dasa Babaji 24-Raghunath, Civa 31-Bhaktisiddhanta Sarasvati 25-Krshnadas Thakura 26-Narottama 32- A.C. Bhaktivedanta 27-Visvanatha Swami Prabhubada186

185 Bayazıt, a.g.t., s.21. 186 Swami Prabhupada, a.g.e. s.33.

48 3.1.2.1. Sri Chaitanya Mahapraphu

Guadia Vaishnaism kurucusu olarak bilinen Sri Krishna Chaitanya, Hindistan’ın Batı Bengal eyaletindeki Mayapur’da 1486 yılında dünyaya gelmiştir.187 Tanrı

Krishna’nın enkarnasyonu sayılan Sri Chaitanya, modern bir Vaishnava reformcusudur.188 Ailesi ona evren tarafından desteklenen anlamına gelen Vishvambhara isimini vermişler ve Nimai ağacı altında doğduğu için ona Nimai lakabını takmıştır.189

Bhagavat Gita’ya göre Tanrı kendini her çağda enkarne etmektedir. Dolayısıyla Krishna inananlarının içinde olduklarını düşündükleri Kali-Yuga çağında da bu enkarnasyon devam edecektir. Srimad-Bagavatam’da belirtildiğine göre, Tanrı’nın Kali- Yuga çağındaki –altın renkli- enkarnasyonu, 15.y.y.’da ortaya çıkarak sankirtan yani Tanrı’nın kutsal isminin toplu halde zikredilmesi hareketiyle Krishna’ya ibadet edilmesini öğreten ve Krishna şuurunu bütün Hindistan’a yayan Çhaitanya Mahaprabbu’dur.190

1486’da Hindistan’ın Mayapur şehrinde doğduğu belirtilen Sri Çhaitanya çocukluğunda dini törenlere karşı ilgili olmamakla birlikte delikanlı çağında Krishna’ya hayranlık duymaya başlamış, 24 yaşında manevi hayatta ilerleyebilmek amacıyla feragat gerektiren yaşam tarzı olan sannyasiyi benimsemiştir. Bazen şehrin sokaklarında bazen de evlerde dans ve nağmeleriyle insanları Tanrı aşkını deneyimleyebilmenin tek yolu olduğuna inandığı sankirtana davet etmiştir. Yani Tanrı’nın kutsal isimleri olan Hare Krishna mantrasını zikretmeye…191

187 Sri Chaitanya Saraswat Math, http://turkish.scsmath.org, (10.03.19) 188 Doğan, a.g.t., s.38. 189 Doğan, a.g.t., s.38. 190 Swami Prabhubada, Açıklamalı Bhagavat-Gita, Gün Yayıncılık, Ankara, 1971, s.158. 191 Bayazıt, a.g.t., s.23.

49

Şekil 2. Cahitanya Mahapraraphu Kaynak:ISKCON

Kast ayrımı olmaksızın binlerce insanı etrafında toplamayı başaran Chaitanya, Bengal’de büyük bir Vişnuculuk uyanışına sebep olmuştur. Hindistan’ın en popüler tanrılarından olan Vishnu yaratılışın ilk doğanı, ezeli ve ebedisi olarak kabul edilir. Evreni koruyan ve devam ettiren Vishnu avatarlar vasıtasıyla görevlerini sürdürür. Evrimci Vishnu teolojisinin temeli olarak on avatar zikredilir. Bütün avatar listeleri değişiklik göstermekle birlikte hepsinde Krishna sekizinci avatar olarak kendine yer bulur. En sevilen ve en güzel avatar olarak tanımlanan Krishna’yı Rab edinen Sri Çhaitanya böylelikle Krishna kültünün kurucusu olmuş, Krishna’ya duyulan hayranlık Vishnu’yu bile gölgede bırakmıştır.192

Chaitanya, ISKCON’un temellerini olusturan Sankirtan Hareketi’ni kurmuştur. O, tanrı aşkını deneyimlemenin sankirtan vasıtasıyla, yani Tanrı’nın kutsal isimlerinin, Hare Krishna mantrasının zikredilmesiyle ulaşılabileceğini söylemiştir. Sri Chaitanya’nın

192 Bayazıt, a.g.t., s.24.

50 bazen Navadvip sokaklarında, bazen evlerinde zikreden birçok taraftar edinmesi fazla uzun sürmemiştir. Cahilliği ve karmayı kaldırarak mutluluğa kavuşmanın tek yolunun Krishna’nın dolaysız sevgisi olduğunu öğretmiştir. Tapınma biçimi olarak özellikle dansı ve nağmeleri seçtiğinden dolayı diğer Brahminler tarafından hafiflikle suçlanmıştır. Chaitanya’nın parlak zekası ve kişisel çekiciliği, birçok kişinin onu Krishna’nın enkarnasyonu olarak tapmasına yol açmıştır. Krishnacılık Bengal’de ve Hindistan’nın kuzey doğusunda hızlı bir şekilde yayılmıştır.193

Hare Krishnacılara göre; Sri sıradan bir insan değildir. O, Tanrı’ya adanmış büyük bir kul olarak belirmiş olan Tanrı Krishna’nın enkarnasyonudur. Sri Chaitanya Krishna’dır; ama tanrının dişil potansiyeli olan Radharani’nin eğilimlerini kabul etmiştir. Bu yüzden o en merhametlidir. Radharani daima Krishna’dan ayrılık hisleri içinde olduğundan dolayı Sri Chaitanya’da Radharani pozisyonunda Krishna’dan ayrılığı hisseder. Chaitanya’nın öğretisi buna dayanır; ayrılık hissetmek, buluşamamak. Onun yöntemi Krishna’dan ayrılık hissinin nasıl duyulacağıdır. Krishna’ya adanan bu ayrılık hissiyle her zaman Krishna’yı aramalıdır.194

Müritlerinden Krishna’nın ismini her zaman yaymalarını ve bütün insanlara tebliğde bulunmalarını istemiştir. Sri Chaitanya Mahaprabhu 1534 yılında kırk sekiz yaşındayken ölmüştür. Kendisi bir yazar değildir ve kendisine ait olan hiçbir kitap da bırakmamıştır. Onun arkasından gelenler pek çok edebiyat ürünü meydana getirmişlerdir. Chaitanya’nın ölümünden yaklaşık elli yıl sonra onun standart biyografisi Caitanya Caritamrıta yazılmıştır.195

3.1.2.2. Srila Bhaktivinoda Thakura

Srila Bhaktivinoda Thakura 1838 yılında Bengal’de doğmuştur. Asıl adı

Kedarnatha Datta’dır. Babası Raja Krisananda Data, Tanrı Nityananda’nın büyük bir adanmışıdır. Beş erkek kardeşin en küçüğü olan Srila Bhaktivinoda Tharkura babasının ölümüne kadar varlıklı bir hayat sürmüştür.196

193 Doğan, a.g.t., s.39. 194 Doğan, a.g.t., s.39. 195 Doğan, a.g.t., s.41. 196 www. İskcon.com/abaut/parampara/bhaktivinod_thakur.html, (10.03.19)

51 Babasının ölümünden sonra amcası Kasiprasada Ghosh Mahasaya Thakura’nın yanına Calcutta’ya gitmiş, eğitimine onun yanında devam etmiştir. Çok iyi derecede İngilizce öğrenmiş, sekiz yaşındayken İngilizce ve Bengali dilinde yazdığı makaleleri yayınlanmaya başlanmıştır. Çeşitli okullarda müdürlük yapan Thakura daha sonra hükümetten gelen teklif üzerine Bengal’in pek çok bölgesinde sulh hâkimliği görevinde bulunmuştur. Ayrıca Jagannatha Tapınağı’nın müdürü olmuştur. Srila Bhaktivinoda Thakura çeşitli dinler üzerine çalışmış ve Bengal’de tek gerçek dinin Sri Caitanya Mahaprabhu’nun dini olduğunu söylemiştir.197

Srila Bhaktivinoda Thakura, 1866 yılında Kasi, Prayaga, Mathura ve Vrindavana’ya kutsal ziyaretlerinde bulunmuştur. Vraja’ya gittiğinde Srila Jagannatha Dasa Babaji ile tanışmış ve onu manevi öğretmeni olarak kabul etmiştir. Çeşitli Vaishnava topluluklarına dersler vermiş ve onlarla çeşitli okumalar yapmıştır. Sri Caitanya Mahaprabhu’nun hayatını anlatan, İngilizce yayınlanan Hindu Herald Dergisi’nde makaleler yazmıştır. Thakura’nın hizmetlerinin farkına varan Vaishnava topluluğu ona Bhativinoda Thakura unvanını vermiştir.198

Şekil 3. Srila Bhaktivinoda Thakura Kaynak: ISKCON

197 www. İskcon.com/abaut/parampara/bhaktivinod_thakur.html, (10.03.19). 198 www. İskcon.com/abaut/parampara/bhaktivinod_thakur.html,(10.03.19).

52 Srila Bhaktivinoda Thakura, 23 Haziran 1914’de hayatını kaybetmiştir. Çocuklarından Bhaktisiddhanta Saraswati Thakura, büyük bir Vaisnava öğreticisi ve bu yüzyılda Krishna Bilinci’ni Hindistan’a yayan kişi olmuştur.199

3.1.2.3. Srila Gaurakisora Dasa Babaji

Srila Gaurakisora Dasa Babaji 1838 yılında bugünkü ismiyle Bangladeş yakınlarındaki Vagyana’nın bir köyünde doğmuştur. Bir zahire tüccarı olan Dasa Babaji, otuz yıl boyunca ailesiyle birlikte hayatını sürdürmüştür. Karısının ölümünün ardından işini bırakmış ve Srila Jagannatha Dasa Babaji’nin vesayeti altında, Guadiya Vaişnava 200 geleneği içinde babaji yaşamını kabul etmiştir.

Sonraki otuz yıl boyunca Tanrı Krishna’ya taparak, Virindavana’nın köylerinde gezmiştir. Bir süre sonra Virindavana’dan ayrılarak Navadvipa’ya gitmiş, pejmürde kıyafetlerle dilenerek, ağaç altlarında uyuyarak ve Tanrı Krishna’nın ismini zikrederek dolaşmıştır.201

1908 yılında gözlerini kaybeden Srila Gaurakisora Dasa Babaji seyahat etmeyi bırakmış ve 17 Kasım 1915 yılında ölmüştür.202

3.1.2.4. Abhay Charan Bhaktivedanta Srila Prabhupada

Kısa adı ISKCON olan International Society For Krishna Consciousness (Uluslar Arası Krishna Bilinci Topluluğu)’nun kurucu acaryası Abhay Charan Bhaktivedanta Srila Prabhupada 1896’da Kalküta’da, Hindistan’ın Vaisnava ailesinde doğmuştur. 203

Charan iyi bir tüccar ailesinde yetişir. Babasının en büyük arzusu, Charan’ın Srimati Radharani adanmışı olmasıdır. Bebeklikten babasıyla Radha-Krishna tapınağına gider kendiliğinden evinde benzer Deiti’lere ibadet eder. Daha küçük bir çocukken babasının da yardımıyla, her yıl küçük kutlama arabasıyla komşu çocuklarla festivalleri kutlar.204

199 Doğan, a.g.t.,s.42. 200 Doğan, a.g.t.,s.42. 201 www.iskcon.com/about/parampara/gaurakisora, (11.03.19). 202 www.iskcon.com/about/parampara/gaurakisora, (11.03.19). 203 http iskon.com/about/parampara/srila_prabhupada.html, (11.03.19). 204 John Grıesser (Yön.), Film: Hare Krishna, View (Yap.), Hindistan, 2017.

53 Abhay Charan yedi yaşında yakındaki Matti Laul Seel okuluna başlar. Mezun olduktan sonra Kalküta’da en saygın okullardan biri olan İskoç Kilise Koleji’nde öğrenimine devam eder.205 Kolej yıllarında babasının seçimiyle evlenir ve halen öğrenci olduğu için eşiyle beraber ailesinin yanında yaşamaya devam eder. Hindistan bağımsızlık hareketinden etkilenir. Özellikle kişisel yaşamı ve düşünceleriyle Gita’nın sıkı bir takipçisi olan Gandhi’nin aktivitelerini takip eder, İngiliz sömürgesine tepki olarak kolej diplomasını reddederek babasının arkadaşının laboratuvarında çalışmaya başlar.206

1932 yılında Srila Bhaktisiddhanta’nın müridi olur. Sık sık manevi ustasını ziyaret eder, evinde toplantılar düzenleyerek Bhagavat-Gita’dan konuşur; tutkuyla Krishna bilincini vaaz edebilmek için çalışır. 1936 yılında Srila Bhakdisiddhanta’ya bir mektup yazarak hizmet için yapabileceği özel bir şey olup olmadığını sorar. Aldığı cevap daha önce de kendisine teklif edildiği üzere, Krishna şuurunun Batı’ya yayılması için İngilizce vaazlar verip kitaplar hazırlamasıdır. Bir ay sonra gurusunu kaybeden Abhay, bu teklifi bir emir ve hayatının tek amacı olarak kabul eder. 1944’te iki haftada bir olmak üzere “Back to Godhead” (Tanrı’nın Krallığına Dönüş/Tanrılığa Dönüş) adlı dergiyi yayınlamaya başlar. Bütün yazı, tashih ve baskı işleriyle kendisi ilgilenirken, çalışmaları öğrencileri tarafından birçok dile çevrilerek tüm dünyaya dağıtımı yapılır. 1950’de çalışmalarına daha fazla zaman ayırabilmek için aile hayatından vazgeçer. Ona göre ilham, zikir, ibadet ve tebliğ için en uygun yer olan Vrindivan şehrindeki Radha- Damodara tapınağında derin araştırmalarla uğraşır. 1959’da feragat yaşamı olan sannyasini kabul edip, en büyük ve önemli eseri olan Şrimad-Bhagavatam’ın üç cildini yayınlar.207

205 http//harekrishnaturkey.blogspot.com, (16.03.19) 206 Bayazıt, a.g.t.,s.25-26. 207 www.isconturkiye.com, (16.03.019).

54

Şekil 4. Abhay Charan Bhaktivedanta Srila Prabhupada Kaynak: http://www.lokanathswamiofferings.com/srila-prabhupada/

Çalışmaları ve adanmışlığı sebebiyle kendisine ruhsal bilgi anlamına gelen “Baktivedanta” ismi verilen Abhay Charan, Manu yasaları gereğince bir Hintli için yaşamda geçilmesi gereken dört evreye uygun olarak hareket eder. Asrama adı verilen bu evreye; Brahmakari- bekar öğrencilik dönemi, Grasta- ev reisliği, Vanaprata- eşiyle ormanda inziva süreci ve Sanyasin –tüm dünyevi yaşamdan uzaklaşmak/vazgeçmek olarak belirlenmiştir.208Vedik kuralları ve önceki açaryaların örnekliği üzere, vaaz hareketi liderliği için sanyasin yani feragat hayatı zorunluluktur. Böylelikle o artık Abhay Charan Bhaktivedanta Swami dir.209

Bhaktivedanta Swami manevi ustasının Hare Krishna bilincinin tüm batı dünyasına yayılması arzusunu gerçekleştirebilmek için bir yaşam boyu süren hazırlık safhasından sonra ilk adımı atmak için Amerika’ya doğru yola çıkar. Bu adım aynı zamanda ISKCON’un da ilk adımıdır.210

208 Ronald Enroth, Tarikatlar ve Yeni Dinler, Yeni Yaşam Yayınları, İstanbul, 1998, s.83. 209Bayazıt, a.g.t., s.27. 210 Bayazıt, a.g.t., s.27.

55 3.1.3. Uluslararası Hare Krishna Bilinci Hareketi (ISKCON)

Srila Bhaktisiddhanta, Gaudiya Vaishnava topluluğunda, daha geniş Hindu kültürü içindeki tek tanrılı bir gelenek olan bir liderdi. İlk toplantılarında Srila Bhaktisiddhanta, Abhay'dan Lord Krishna'nın öğretilerini İngilizce konuşan dünyaya getirmesini istedi. Sadakati ve bilgeliği ile derinden etkilenen Abhay, 1933'te Srila Bhaktisiddhanta'nın bir öğrencisi oldu ve danışmanının isteğini yerine getirme kararı aldı. Daha sonra şerefli A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada tarafından bilinen Abhay, sonraki 32 yılını batıya yolculuk için hazırlık yaparak geçirdi.211

1965 yılında, altmış dokuz yaşındayken Srila Prabhupada serbest bir geçiş yaptı ve bir kargo gemisi olan Jaladhuta'yı New York'a götürdü. Yolculuğun hain olduğu kanıtlandı ve iki kalp krizi geçirdi. Denizde 35 gün geçirdikten sonra kutsal Sanskritçe metinlerin çevirilerini içeren bir sandıkla yalnız bir Brooklyn iskelesine geldi.212

New York'ta büyük zorluklarla karşılaştı ve görevine alçakgönüllülükle başladı ve Bhagavad-gita'da Bowery'deki çatı katlarında sınıflar vererek ve Tompkins Square Park'taki önde gelen (geleneksel adanmışlık tezahüratları) vererek. Barış ve iyi niyet mesajı, bir kısmı Krishna-bhakti geleneğinin ciddi bir öğrencisi olmak için öne çıkan birçok gençle yankılandı. Bu öğrencilerin yardımıyla Bhaktivedanta Swami, bir tapınak olarak kullanmak için New York’un Aşağı Doğu Yakası’nda küçük bir dükkan kiraladı.213

1966 Temmuz'unda Bhaktivedanta Swami, “dünyadaki değerlerin dengesizliğini kontrol etmek ve gerçek bir birlik ve barış için çalışmak” olarak ifade etmek amacıyla Uluslararası Krishna Bilinci Derneği'ni (ISKCON) kurdu.214

Takip eden on bir yılda, Srila Prabhupada, Lord Krishna'nın öğretilerini yayan konferans turlarında 14 kez dünyayı dolaştırdı. Her kökenden gelen erkek ve kadın ve hayatın her kesiminden mesajını kabul etmek için ortaya çıktılar. Srila Prabhupada, yardımlarıyla dünyanın dört bir yanında tapınaklar, çiftlik toplulukları, bir yayınevi ve

211 http://www.iskcon.org/founder-acharya/, (18.03.2019). 212 http://www.iskcon.org/founder-acharya/, (18.03.2019). 213 http://www.iskcon.org/founder-acharya/, (18.03.2019). 214 http://www.iskcon.org/founder-acharya/, (18.03.2019).

56 eğitim kurumları kurdu. Ve şimdi dünyanın en büyük vejetaryen yiyecek rahatlama programı olan Hare Krishna Yemek Yaşamı haline gelen şeye başladı.215

Krishna bilincinin evindeki köklerini beslemek arzusuyla Srila Prabhupada, Hindistan'a döndü ve Vaishnava geleneğinde canlanmaya başladı. Hindistan'da, kutsal Vrindavana ve Mayapura kentlerindeki büyük merkezler de dahil olmak üzere onlarca tapınağı açtı.216

Srila Prabhupada’nın en önemli katkıları belki de kitaplarıdır. O, bilginlerin otoriteleri, derinlikleri, geleneğe sadakatları ve açıklıkları için çok saygı duyduğu Krishna geleneği üzerine 70'den fazla cilt yazdı. Eserlerinin birçoğu birçok kolej dersinde ders kitabı olarak kullanılmaktadır. Yazıları 76 dile çevrildi.217

Srila Prabhupada’nın eserleri ise şunlardır;

- Bhagavad-gita As It Is - Srimad-Bhagavatam - Sri Caitanya-caritamrta - Teachings of Lord Caitanya - The Nectar of Devotion - The Nectar of Instruction - Easy Journey to Other Planets - Krsna Consciousness The Topmost Yoga System - KRSNA, The Supreme Personality of Godhead - Perfect Questions, Perfect Answers - Teachings of Lord , the Son of Devahuti - Teachings of Queen Kunti - Krsna, the Reservoir of Pleasure - The Science of Self Realization - The Path of Perfection - Life Comes From Life - The Perfection of Yoga

215 http://www.iskcon.org/founder-acharya/,(18.03.2019). 216 http://www.iskcon.org/founder-acharya/,(18.03.2019). 217 http://www.iskcon.org/founder-acharya/, (18.03.2019).

57 - Beyond Birth and Death - On the Way to Krsna - Raja - Vidya: The King of Knowledge - Elevation to Krsna Consciousness - Krsna Consciousness, The Matchless Gift - Light of the Bhagavata - Sri Isopanisad - The Journey of Self - Discovery - Transcendental Teachings of Maharaja - A Second Chance: The Story of a Near - Death Experience - Mukunda - mala - stotra - Narada-bhakti-sutra218

A.B. Bhaktivedanta Swami Srila Prabhupada, 14 Kasım 1977'de kutsal Vrindavana kasabasında ve bugün görevini sürdüren sevgi dolu müritleriyle çevrili vefat etti.219

Uluslararası Krishna Bilinci Derneği (ISKCON), beş yüz büyük merkez, tapınak ve kırsal topluluk, yaklaşık yüze yakın vejetaryen restoran, binlerce namahatta veya yerel toplantı grubu, çok çeşitli topluluk projelerini ve dünya çapında milyonlarca cemaat üyesini içermektedir. Dünya sahnesinde elli yıldan daha az olmasına rağmen, ISKCON, İlahi lütuf A. C. Bhaktivedanta Swami Prabhupāda tarafından 1966 yılında New York’ta kurulduğundan bu yana genişledi.220

Srila Prabhupada, 1966'da ISKCON'u ilk kez birleştirdiğinde, yedi amaç vermiştir:

1. Sistematik olarak ruhsal bilgiyi topluma yaymak ve yaşamdaki değerlerin dengesizliğini kontrol etmek ve dünya çapında birliği ve barışı sağlamak için tüm insanları ruhsal yaşam tekniklerinde eğitmek. 2. Krishna bilincini yaymak .

218 https://prabhupadabooks.com/, (18.03.2019). 219 http://www.iskcon.org/founder-acharya/,(18.03.2019). 220 http://www.iskcon.org/what-is-iskcon/,(18.03.2019).

58 3. ISKCON üyelerini birbirleriyle bir araya getirmek ve en önemli varlık olan Krishna'ya yaklaştırmak. 4. Sankirtana hareketini öğretmek ve teşvik etmek (aşağıya bakınız), Lord Sri Chaitanya Mahaprabhu'nun öğretilerinde açıklandığı gibi Tanrı'nın kutsal isimlerini bir araya getirme. 5. Krişna kişiliğine adanmış üyelere ve genel olarak topluma, kutsal aşkın bir yer kurmak. 6. Üyeleri daha basit ve daha doğal bir yaşam tarzı öğretmek amacıyla bir araya getirmek. 7. Yukarıda belirtilen amaçlarla dergileri, kitapları ve diğer yazıları yayınlamak ve dağıtmak.221

ISKCON, Vedik ya da Hindu kültürü içindeki monoteistik bir gelenek olan Gaudiya-Vaishnava sampradāya'ya aittir. Felsefi olarak, Sanskritçe metinler Bhagavad- gītā ve Bhagavat Purana veya Srimad Bhagavatam'a dayanmaktadır. Bunlar, tüm canlılar için nihai hedefin Tanrı'ya duydukları sevgiyi yeniden canlandırmak ya da “çekici olan Lord Krishna” olan Tanrı'ya öğreten, adanmış bhakti yoga geleneğinin tarihi metinleridir.222

Birçok önde gelen akademisyen ISKCON’un orijinalliğini vurguladı. Harvard Üniversitesi'nde Karşılaştırmalı Din ve Hint Çalışmaları Profesörü Diana Eck, hareketi “insanlığın dini yaşamında saygın bir yere hükmeden bir gelenek” olarak nitelendiriyor. 1980'lerde, Hindistan tarihine ilişkin dünyadaki otoritelerden biri olan Dr. AL Basham ISKCON'a şöyle yazdı: “Yirmi yıldan daha kısa bir sürede ortaya çıktı ve tüm Batı'da tanındı. Bu, Batı dünyasının tarihinde zamanın bir işareti ve önemli bir gerçek olduğunu hissediyorum. ”223

ISKCON’un kurucusu Srila Prabhupada, Hindistan’ın Vaishnava manevi kültürünü çağdaş Batı’ya ve dünya çapındaki izleyicilere uygun bir şekilde sunmadaki dikkat çekici başarısı nedeniyle, alimlerden ve dini liderlerden de takdir görmüştür.224

221https://www.newworldencyclopedia.org/entry/International_Society_for_Krishna_Consciousness_(ISK CON), (18.03.2019). 222 http://www.iskcon.org/what-is-iskcon/,(18.03.2019). 223 http://www.iskcon.org/what-is-iskcon/,(18.03.2019). 224 http://www.iskcon.org/what-is-iskcon/,(18.03.2019).

59 ISKCON üyeleri evlerinde bhakti-yoga uygulamakta ve ayrıca tapınaklarda ibadet etmektedirler. Ayrıca festivaller, sahne sanatları, yoga seminerleri, kamuya açık konuşma ve toplumun edebiyatlarının dağıtımı yoluyla bhakti-yoga ya da Krishna Bilincini de desteklemektedirler. ISKCON üyeleri ayrıca, adanmışlık yoga yolunun pratik bir uygulaması olarak hastaneleri, okulları, kolejleri, eko-köyleri, ücretsiz yiyecek dağıtım projelerini ve diğer kurumları açmışlardır.225

Hareketin günümüzdeki durumuna bakılacak olursa, hareket öncelikle Hindistan, ABD ve Batı Avrupa’da yayılmıştır. Hare Krishna Hareketi, Türk dünyasında son on yıl içerisinde aktif bir misyonerlik faaliyeti yürütmektedir. Özellikle Orta Asya’daki Türk

Cumhuriyetleri’nde Hare Krishna Hareketi’nin hızla yayıldığı görülmektedir205. Hareket ülkemizde de yoğun bir misyonerlik çalışması içerisindedir.226

3.2. HARE KRİSHNA HAREKETİNDE İNANÇ VE İBADET

3.2.1. İnanç

Hare Krishna Hareketi Hinduizm içinde gelişen bir mezhep veya tarikat olarak değerlendirilebilir.227 Prabhupoda diğer Hindu guruları gibi, Vedaların vahiy olduğuna inanır. Yazılarının muhtevası Hint-Veda muhtevasıdır. Açıklamalarına göre; Tevrat, İncil, Kur’an vs. gibi dünyanın kutsal kitapları mutlak hakikatleri içerirler. Ancak Vedalar dünyanın en eski vahiy belgesidir. Bilhassa Bhagavat-Gita Tanrı sözlerinin kendisidir.228

Krishna akımının Vedi sözleri üzerinde çok fazla tahminler yürütülmüş, böylece bir dinsel disiplin sistemi oluşturulmuştur. Bu sistem ise müritlerin boş tahminlerinden kaçınmasını gerektirmektedir. Krishnacılara göre asıl kurtuluş Tanrı Krishna’ya tamamen teslim olunduğunda gerçekleşir.229

Prabhupada Vedaların vahiy olduğunu kabul eder ve inanır. Dini liderler ise ya Krishna’dır ya da Brahma, Norada ya da Yasudeva’nın suretleri sayılır. Parabhupada ise kendisinin bir mehdi olduğunu söyler.230

225 http://www.iskcon.org/what-is-iskcon/,(18.03.2019). 226 Doğan, a.g.t., s.50. 227 Ali Köse, Milenyum Tarikatları, Timaş Yayınları, İstanbul, 2011, s. 145. 228 Sarıkçıoğlu, a.g.e., s.155. 229 Enroth, a.g.e., s. 86. 230 NasuhGünay, Günümüz Türkiye’sinde Misyonerlik Faaliyetleri, s.95.

60 Yazıları Hint-Vedalarıdır. Bunlara göre Kur’an, İncil ve Tevrat doğru bilgiler içerir. Ama Vedalar Krishnacılara göre dünyanın en eski vahyidir. Her insan Tanrı’nın bir parçası olduğuna göre aslında herkes kardeştir. Ortak noktaları Tanrı’dır.231

3.2.1.1. Tanrı İnancı

Kişiliksiz Mutlak Varlıkla (‘Bir’ ya da Brahman) birleşmeyi amaçlayan Vedantik Hinduizme Batı’da sıkça rastlanmaktadır. Krişna müritleri, ’nın tekçi felsefesinden ayrıldıklarını açıkça söylemektedirler. Vedantik felsefenin tanrıcı çizgisinde bulunduklarını iddia ederler. Krişnacılar Brahma’yı, Vişnu’yu ve Şiva’yı Krişna’nın uzantıları ya da biçimleri olarak kabul ederler. Krişna ise En Yüce kişidir, mutlak ve tam gerçek olan Rab’dir.232

Brahma, Hindu dininde yaratılışın Tanrısıdır. Vişnu ve Şiva ile birlikte Trimurti denilen tanrı üçlemesini teşkil eder.233 Şiva ise yok edici Tanrıdır. Şiva, her ne kadar yok etmeyi temsil etse de, olumlu bir güç (Kötülüğün Yok Edicisi) olarak görülür.234 Vişnu, Hint mitolojisinde Brahma ve Şiva ile birlikte en önemli üç Tanrıdan birisidir. Prusottama (en yüksek Tanrı) olarak bilinir ve evrenin koruyucu tanrısı olarak kabul edilir.235 O, Tanrı’nın ikinci görünüşüdür. Diğerleri Brahma ve Şiva’dır. Koruyucu Tanrı olan Vişnu, avatarları veya enkarnasyonları ile tanınmıştır. Bu avatarlardan en önemlileri ise Krishna ve Rama’dır. Vaişnavizme inananlara göre ise Vişnu, nihai bir gerçeklik olup Tanrı’nın sadece bir görünüşü olmaktan ötedir.236

Kirshna, Tanrı Vişnu’nun sekizinci avatarıdır. Çeşitli Vaisnava okullarında ise en önemli Tanrı olarak öğretilir ve tapılır. Yani aslında Vaişnavizm’de en üstün kişilik yani Tanrı olarak görülür. Krishna, çeşitli kaynaklarda genellikle flüt çalan bir sığır çobanı ya da felsefik nasihatler veren genç bir prens olarak betimlenir. Krishna kelimesi sanskritçede siyah anlamına gelir. Betimlemelerde ise genellikle siyah ya da mavi tenle

231 NasuhGünay, Günümüz Türkiye’sinde Misyonerlik Faaliyetleri, s.95. 232 Enroth, a.g.e., s.85. 233 Kaya, a.g.e,, s.11. 234 Küçük- Tümer-Küçük, a.g.e., s.202. 235 http://ozhanozturk.com/2018/05/13/vishnu-visnu/, (18.03.2019) 236 https://www.dunyadinleri.com/tr-TR/dunya-dinleri/hinduizm-tanri-ve-tanricalari/oku_hinduizmde- tanri-visnu, (18.03.2019).

61 ifade edilir. Krishna’nın hayatına dair birçok hikayesi vardır. 237 En ünlü olaylarından biri Maakhanchor (tereyağı hırsızı) lakabının takılmasıdır.238

Tanrı Krishna ezelidir, her şeyi bilen her yerde hazır ve nazır, kadir ve tüm mahlukata hayat ve zürriyet verendir. Tüm kainatın gücünü elinde tutandır.239

Hare Krishnacılara göre Krishna, tanrının yüce şahsıdır, mutlak ve yegâne tanrıdır. Onun pek çok ismi vardır. Allah, Budha, Yehova, Rama, Vishnu hepsi Krishna’nın isimleridir. Bütün bu ve benzer tanrılara ibadet edenler aslında dolaylı olarak Krishna’ya ibadet etmektedirler. 240

Tanrının altı özelliği vardır. Bunlar zenginlik, güç, ün, güzellik, bilgelik ve feragattir. Bu altı özelliğe limitsizce (tam manasıyla) sahip olan kişi Tanrının Yüce Şahsiyeti olarak tanımlanır. Hayatta aynı anda zengin, güzel, okumuş, malda mülkte gözü olmayan insanlarla karşılaşılabilir. Fakat aynı anda hem limitsizce zengin, güçlü, ünlü, güzel, bilge ve malda mülkte gözü olmayan Krishna gibi bir kişi insanlık tarihinde var olmamıştır. Krishnacılarda tanrı olarak kastedilen şey budur. Krishna dünyada beş bin yıl önce görünmüştür ve yüz yirmi beş yıl yaşayarak kendini bir insan gibi göstermiştir.241

Krishnacılara göre Tanrı’nın Yüce Şahsiyeti olan Krishna, 5000 yıl önce Hindistan'da bu dünyada görülen tarihi bir insandır. 125 yıl boyunca bu dünyada kaldı ve aynen bir insan gibi oynadı, ancak faaliyetleri eşsizdi. Krishna’nın bilgisi o kadar mükemmeldir ki, geçmişteki görünüşünün tüm olaylarını milyonlarca yıl ve milyarlarca yıl hatırlar, ancak Arjuna’nın hafızası ve bilgisi zaman ve mekânla sınırlıdır, çünkü sıradan bir insandır.242

Krishnacılara göre Krishna, annesinin bedeninin dışına dört elli Visnu- olarak göründü. Sonra kendisini bir bebeğe dönüştürdü ve babasına kendisini Nanda Maharaja ve karısı Yasoda'nın evine taşımasını söyledi. Krishna küçük bir bebekken dev şeytani Putana O'nu öldürmeye çalıştı, ama göğsünü emdiğinde hayatını çıkardı. gerçek Tanrı ile mistik fabrikada üretilen bir Tanrı arasındaki fark budur. Krishna'nın mistik yoga

237https://tr.wikipedia.org/wiki/Kri%C5%9Fna, (18.03.2019). 238 Sanjay Patel, The Little Book of Hindu deities, America, 2006, s.66. 239 Sarıkçıoğlu, a.g.e., s.155. 240 Doğan, a.g.t., s.51. 241 Doğan, a.g.t., s.51. 242 https://krishna.org/who-is-krishna/ (19.03.2019).

62 sürecini uygulama şansı yoktu, ancak kendisini her aşamada, bebeklikten çocukluğa, çocukluktan çocukluğa ve erkeklikten gençliğe kadar her adımda Tanrının Yüce Şahsiyeti olarak gösterdi. Krishna kitabında, bir insan olarak bütün etkinlikleri açıklanmaktadır. Krishna bir insan gibi oynamasına rağmen, daima Tanrılığın Yüce Şahsiyeti olarak kimliğini korur.243

Hare Krishna hareketine göre Krishna, her şeyin yaratıcısı olduğu için, bütün canlıların özünde vardır. Yani Krishna her şeyi bilen, her yerde hazır ve nazır, tüm mahlukata hayat verendir. Tüm kainatın gücünü elinde tutandır. 244

Şekil 5. Krishna Kaynak:https://www.posterlounge.com/krishna-with-peacock-and-cow-pr472550.html

Bhagavat-Gita yedinci bölümünde tanrının çeşitli maddi ve ruhsal enerjileriyle her şeye nasıl nüfuz edebildiğini şöyle açıklar:

“Yüce Tanrı farklı enerjileriyle başlangıç niteliğinde kavranabilir ve böylece onun gayrişahsi niteliği idrak edilebilir. Tanrının varlığının sekiz yönü vardır. Bunlar toprak, su, ateş, rüzgar, boşluk, zihin, akıl ve benliktir. Ama bunların ötesinde, çok daha

243 https://krishna.org/who-is-krishna/ (19.03.2019). 244 Günay, Günümüz Türkiyesinde Misyonerlik Faaliyetleri, s.95.

63 yüksek bir özü vardır ki bu tüm evreni ayakta tutar ve tüm yaratıkların yaşam kaynağıdır. Her şeyin başlangıcı ve sonu Tanrıdadır. Ondan ayrı olarak var olan hiçbir şey yoktur. Tanrı suyun tadı, güneş ve ayın ışığı, kutsal ses (OM)tir. Tanrı doğadaki hoş kokular, ateşin parlaklığı, canlılardaki candır. Tanrının sonsuz tohumu tüm yaratılmışlardadır. Tanrı tutkulardan ve bencil isteklerden arınmış olan güçlü insanlardaki güçtür. İstek temiz ve doğruluktan yanaysa o istek Tanrıdır.”245

Bhagavad-Gita’ya göre, Krishna’nın her nerede ve ne zaman dinsizlik artarsa, dini ilkeleri yeniden yerleştirmek, iyileri kurtarmak ve kötüleri imha etmek üzere ortaya çıktığı söylenilir. Krishna, her zaman kendi vücuduyla belirir, bir vücuttan diğer vücuda geçmez. Krishnacılara göre o, her zaman aynı özgün vücuduyla ortaya çıkar, flüt tutan iki eliyle yani ebedi ve özgün suretiyle ortaya çıkar. Ancak; aynı aşkın vücutta ortaya çıkmasına ve evrenin efendisi olmasına rağmen Krishna, sıradan bir canlıymış gibi doğum yoluyla dünyaya gelir. Vücudu maddi bir vücut gibi bozulup yaşlanmamasına rağmen o, çocukluktan ergenliğe ve ergenlikten gençlik dönemine geçer fakat yaslanmaz. Onun ortaya çıkması ve kaybolması, güneşin doğuşu ve batışına benzetilir. O gözden kaybolduğu sanıldığı zaman bile aslında hep vardır; yalnız insanların duyuları onu görmeye yeterli olmadığı için insanlar, onu yok zannederler.246

Krishna üç Vişnu olarak ortaya çıkar. Birincisi Maha-Vişhnu’dur. Maha-Vişhnu, bütün maddi enerjiyi yaratmıştır. İkincisi Garbodakasiyi Vişhnu’dur. Bu vishnu, her evrende çeşit yaratmak üzere bütün evrenlere girer. Üçüncüsü ise, Paramatma şeklinde bilinen ve her şeye nüfuz eden Üstün Ruh Ksırodaksiyi Vishnu’dur. Maddi dünyadaki tüm olaylar Krishna’nın bu üç yayılımı tarafından yönetilir. Bunlara enkarnasyonlar denilir. Bu enerjilerin hepsi kutsaldır ve tanrının ayrık enerjileridir. Çünkü Krishna, birbirinden farklı ayrık ve dahili enerjilere sahiptir. 247

Bhagavat-Gita’da Krishna’nın bütün Tanrılar’dan daha büyük olduğu geçer. Brahma’nın Vişnu’nun karnından filizlenmiş bir nilüfer çiçeğinden olduğuna inanılırken, Şiva da Brahma’dan doğmuştur. Bundan dolayı bütün yarı-tanrı dediğimiz Tanrılar Krishna’ya saygı duyar. 248

245 Çev. Sevda Çalışkan, Bhagavadgita, s.55-56. 246 Doğan, a.g.t., s.53. 247 Prabhupada, a.g.e., s. 248-249. 248 Bhagavat-Gita, s.388.

64 Normal şartlarda maddi bir şekilde Krishna’nın büyüklüğü bir insan tarafından anlaşılamaz. Ancak kişi kendisini Tanrı’ya çok adamış ise, o zaman manevi olarak Krishna’nın büyüklüğünü kavrayabilir ve vahiy yoluyla görebilir. Bu durumda Tanrı Krishna’nın sınırlı bir yapıda olduğunu gösterir. 249

Hare Kirshna inancında ataların ruhuna saygı da büyük önem arzeder. Bir insan diğer hayatına yarı-tanrı olarak doğabilir. Yarı-tanrılar hayatta bazı gereksinimleri karşılamakla sorumludur. Krishnacıların inanç hayatında hayaletlerin de yeri vardır. Hayaletler çeşitli sebeplerden dolayı beden alamamış kişilerdir. Tabiki bu durum ruh için acı ve ızdırap verici bir haldir. Ancak ölen kişilerin mezarlarına yiyecek sunarak o bedenleşememiş kişileri biraz da olsa acıdan kurtardıklarına inanırlar. 250

Tanrı Krishna’nın sonsuz eşi Srimati Rahharani’dir. Onların arasında aşk ilişkisi vardır. Bu durum Krishnacılara göre Tanrı ile kul arasındaki olması gereken ideal ilişkidir. Beş bin yıl önce eşi ve Krishna dünyaya beraber inmiştir. Onlar aslında ikisi aynı kimliktedir ama kendilerini ebedi olarak ayırmışlardır. Srimati Radharani, Krishnacıların inancında bütün evrenin annesi sayılır.251

Hz. Muhammed ve Hz. İsa gibi isimler Hare Krishna inancında Tanrı Kirshna’nın birer yardımcılarıdır. Krishna her zaman dünyaya gelmez. Eğer dünyada bir zıtlık ve bir sorun olursa o zaman ya kendisi gelir ya da yardımcılarını gönderir. 252

3.2.1.2. Ruh ve Beden

Hare Krishnacılara göre Tanrı Krishna 3 tür enerjisi ile maddi ve ruhsal olmak üzere iki farklı dünya yaratmıştır. Maddi dünya Krishna’nın dış enerjisinin bir uzantısı iken ruhsal dünya ise Krishna’nın iç enerjisinin bir uzantısıdır. Bunları insanların idrak etmesi ise imkansızdır. Maddi dünya geçici olmakla birlikte değişir, bozulur. Zamanla enerji güneş, yıldızlar, ay vs. everen olarak yayılır ve maddeyi oluşturur. Madde sonradan değişim geçirerek ateş, su, hava vs. olur. İçsel enerji ise ruhsal enerjidir. Asla değişmez, bozulmaz, sonsuzdur. Bu iki enerjiye ek olarak bir de marjinal enerji vardır. Bu enerji ise

249 Bayazıt, a.g.t., s.61. 250 Doğan, a.g.t., s.53-54. 251 Doğan, a.g.t., s.54. 252 Doğan, a.g.t., s.53.

65 insanlar ve varlıklarda var olan bireysel ruhtur. Yani aslında bu ruhlar Tanrı’ya ait olan özdür. 253

Hare Krishna bilincinin temel amacı; bütün canlı varlıkları maddi hastalıktan kurtararak öz bilincine geri getirmektir. Krishnacılara göre maddi dünyada aklı başında canlı bulmak çok zordur. Çünkü; hepsi maddi dünyaya yönelmiş, maddi bilinç enfeksiyonuna uğramıştır. İnsanlar, öz benliklerini unutup, benliklerini sadece ırk, cinsiyet, statü vs olarak tanımlamaktadır. Bu da bir yanılgıdır. Bu yüzden canlı varlıklar deli olarak tanımlanır. Aslında bütün varlıklar Tanrı Krishna’nın öz benliğinden yaratıldığı için, özgün yapısal konumları Tanrı kadar saftı. Fakat daha sonradan maddi dünya ile temas kurarak ruhları kirlendi. İşte Krishna hareketi insanları bu kirlenmeden kurtarmaktır. 254

Bhagavad-gita’da Şri Krişna der ki:

mamaivamşo jiva-loke jiva-bhutah sanatanaha manah şaşthanindriyani prakirti-sthani karşati

“Bu koşullu dünyadaki canlı varlıklar Benim cüzi parçalarımdır ve ebedidir. Lakin, koşullu yaşamdan ötürü zihni de kapsayan altı duyuyla epeyce mücadele ediyorlar.”255

3.2.1.2.1. Maya

Hare Krishnacılara göre Maya, canlı varlıklara öz benliklerini, Tanrı’yı unutturan ve yanılmasına sebep olan enerjidir. Canlı varlıklar bu enerji yüzünden sadece maddi alemi görüp, manevi alem(ruhsal alemi)i görmez olur. Bu tam olarak bir yanılsamadır aslında. 256Aslında Maya, gerçekliği olmayan bir şeyin gerçek olarak algılanması demektir. Krishnacılara göre Maya, tam da bu maddi dünyadır. Bireyler maddi dünyadaki

253 Bayazıt, a.g.t., s.63-64. 254 http://harekrishnaturkiye.blogspot.com/search/label/Kri%C5%9Fna%20Bilinci%20- %20Krishna%20Conciousness, (23.03.2019). 255 http://harekrishnaturkiye.blogspot.com/search/label/Kri%C5%9Fna%20Bilinci%20- %20Krishna%20Conciousness, (23.03.2019). 256 Bayazıt, a.g.t., s.67.

66 varlıkları tam olarak doğru bir şekilde idrak edemediği için, Tanrı’yı unutup bu maddi dünyaya yönelir. Bu da dünyadaki acının temel sebebini oluşturur. 257

Maddi dünyada herkes hizmetçidir kimse efendi değildir. Ama bu yanılsama ile insanlar kendilerini efendi gibi görürler. İşte bu bir yanılgıdır. Krishnacılara göre bu yanılgı, kişiler temizlendiğinde ve kendilerini Krishna’nın ebedi hizmetçisi olarak gördüklerinde son bulacaktır. 258

3.2.1.2.2. Kast Sistemi

Hinduizm'de kurallar kast sistemine göre değişir. Kast sistemi, şöyle dört sınıftan oluşmaktadır: 1- Brahmanlar (Rahipler, Din Adamları). 2-Kşatriya (Hükümdar Sülalesi ve Svaşçılar). 3-Vaisya (Tüccar, Esnaf ve Çiftçi). 4-Sudra(İşçiler). Ayrıca bir de Kast sistemine girmeyen, Kast Dışı kabul edilen gruplar da vardır. Bunlara ise “dokunulmazlar” denilir. Kast yapısı Hint inançlarına dayanmaktadır. Bu inançlara göre kastlar, yaratıcı tanrı Brahma’nın insan şeklinde tasavvur edilen vücudunun çeşitli yerlerinden ortaya çıkmıştır. Bu yüzden toplum içinde olan farklılıklar, bu yaratılış farklılığından kaynaklanmaktadır. Buna göre Brahmanlar Tanrı Brahma’nın ağzından, Kşatriyalar Brahma’nın kollarından, Vaisyalar Brahma’nın midesinden, Sudralar da Brahma’nın ayaklarından yaratılmıştır.259

Aslında kast, doğum anlamına gelen jati brahminlerin bir uçta ve alt sınıfta ve “dokunulmaz” insanların (temiz olmayan ve üst sınıftaki insanları kirlettiği kabul edilen) öteki uçta bulunduğu göreli saflığa göre oluşturulmuş bir toplumsal bölünme düzenidir.260

Krishnacılara göre her şeyi yaratan Tanrı Krishna olduğuna göre bu dört sınıfı da Tanrı Krishna yaratmıştır. Fakat Krishna bu sınıflardan hiçbirine dahil değildir. Bu dört sınıf Krishna tarafından belli bir sistematik şekilde yaratılmıştır. Bunun amacı ise bir hayvan toplumu değil insan toplumu olduğu için belli bir düzenin sağlanmasıdır.261

Fakat Krishnacılar doğum ile oluşan bir kast sistemini kabul etmez. Kişilerin eğilimlerine göre sınıflandırılması gerektiğini düşünürler. Brahmana ailesinde doğan bir

257 Yitik, “Hinduizm”,s.280. 258 Doğan, a.g.t., s.58. 259 Küçük- Tümer-Küçük, a.g.e., s.208. 260 Knott, a.g.e., s.42. 261 Prabhupada, a.g.e., s.236.

67 kişiyi sırf bu yüzden brahmana kabul etmezler, anca brahmana olarak eğitilmiş bir kişi brahmanadır. Alt tabakada doğan bir insan da eğitilip üst tabaka alışkanlıklar edinebilir. Yani kişinin kastını eğitimi, yetenekleri belirler.Cinsiyet ayrımı da yapılmaz. Krishna bilinci hem erkeğe hem kadına da aynı derecede verilebilir.262

3.2.1.2.3. Karma ve Reenkarnasyon

Krishnacılara göre göre dünyada adalet vardır. Ve bu dünya düzeni karma ve reenkarnasyon yoluyla sağlanmaktadır.263 Karma aslında etki ve tepki kelimelerini barındırır. Şöyle ki; insan şimdiki hayatında nasıl yaşarsa sonraki yaşamı buna göre şekillenecektir. Kişinin yaşamını ise istek ve arzular belirler.264

Vedik literatüre göre Karma bir neden sonuç ilişkisidir. Her eylemin aynı zamanda bir de sebebi vardır. Bir kişinin kötü karması yani hayatı gelecekteki hayatının ızdıraplarla olmasına sebep olacaktır. Yani aslında bir insan şimdiki hayatında ne ekerse onu biçecektir.265 Yaşam kalitesi yani sağlık, statü, zenginlik, zeka gibi durumlar önceki hayatın bir sonucudur. 266

Krishnacılara göre 8.400.000 tane yaşam formu vardır. Ve insanlar önceki hayatlarında nasıl davranışlar sergilediyse, karması nasılsa sonraki hayatında ona göre bir yaşam formunda doğar.267Karma bir sebeple başlagıcı olmadığı gibi sebep ortadan kaldırılmayınca sonu olmayan bir sebep-sonuç yasasıdır. Anca insanın bütün karma birikimlerinin sona ermesiyle biter. Bu da Tanrı’nın adaleti ile değil, kişinin kendi eylemlerinin farkında olup, tüm sorumluluğu yüklenen insan davranışları ile olur. Eğer kişi bu döngüden kurtulamazsa yüzlerce, binlerce beden ve kastlarda bu döngüyü yaşamak zorunda kalacaktır. Bu döngünün adı ise “samsara” dır. Samsara ise doğum- ölüm döngüsüdür. Diğer adı ise Reenkarnasyon’dur. İnsan bu döngüde bazen mutlu olacak bazen de acı çekecektir. İşte Krishna öğretisi ise, bu döngüden nasıl çıkılacağını, Krishna ile saf bir ilişki kurup, sonsuz mutluluğa nasıl erişilebileceğini öğretir.268

262 Doğan, a.g.t., s.59. 263 Doğan, a.g.t., s.60. 264 Bayazıt, a.g.t., s.69. 265 http://www.krishna.com/what-karma, (23.03.2019). 266 http://www.krishna.com/info/karma, (23.03.2019). 267 Doğan, a.g.t., s.60 268 Bayazıt, a.g.t., s.70.

68 Krishnacılara göre aslında Karma, insana acılar çektirmek değil, insanı düzeltmek içindir. Çünkü; evren Şefkat üzerine kuruludur. Ve bu döngüden de kurtulmak mümkündür. İnsanın Tanrı Krishna ile saf bir ilişki kurmasına bağlıdır. Bu döngüden kurtulmak insanın en büyük başarısı sayılır. İnsan da bu döngüden çıkabilmek için çalışmalıdır.269

Reenkarnasyonda sonraki yaşama hep insan olarak gelme garantisi de yoktur. Bir kişi neye bağlıysa o şekilde de dünyaya gelebilmektedir. Örneğin; adam karısına çok bağlı ise sonraki yaşamına kadın olarak gelir.Ve dünyadaki bütün kötülükler Tanrı’nın bir fiili ya da adalet sorunu değil, insanların kendi karmalarının bir sonucudur. Zengin bir ailenin doğan sakat çocuğu Tanrı’nın bir olayı değil, o doğan kişinin önceki hayatındaki yaptıklarının bir sonucudur. Krishnacılara göre kişilerin hipnoz esnasında geçmiş olayları hatırlaması, rüya ve yakın ölüm olayları reenkarnasyona birer delildir. 270

Krishnacılar kürtaj ve doğum kontrolüne karşıdır. Bu gibi faaliyet yapanlar Tanrı’nın emrine karşı çıkmış kişilerdir. Ve bu kişiler ölmek istemezler. Bazıları ise ölmeden önce komada kalır. Çünkü daha sonraki yaşamında daha düşük seviyede dünyaya geleceklerdir. 271

Yaşamın gerçek amacı bu döngüden kurtulmaktır. Bu da şunları yaparak mümkün olacaktır; Hare Krishna mantrasını her gün zikretmek, Bhagavat-Gita’yı, Prabhupada tarafından yazılan tefsiri, vedik literatürlerini okumak, vejeteryan yemekler yemek, et, balık ve yumurta yememek, çay, kahve, sigara ve alkol kullanmamak, Zina ve kürtajdan uzak durmak. Bütün bunların yanında anne-babalar çocuklarına karma-reenkarnasyon döngüsünden bahsetmeli ve bu döngüden kurtulacak yolları öğretmelidir. Çünkü; çocuğun yaptığı kötü karma yüzünden ailesi de acı çekecektir. Ve kişiler her zaman evreni yöneten ilkelere bağlı kişilerle birlikte olmaya çalışmalıdır.272

Bhagavat-Gita’ya göre evren maddi ve ruhsal olmak üzere iki çeşittir. İnsan ise maddi dünyanın nesnelerine kapılarak yanılır ve farklı bedenlerde maddi evrendeki çeşitli gezegenlerde acı çeker. Gita’nın 8. bölümünde bu durum şöyle açıklanır:

269 http://www.krishna.com/what-karma, (23.03.2019). 270 Doğan, a.g.t., s.62. 271 A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada, Reenkarnasyon Bilimi, s.105-42. 272 A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada, Reenkarnasyon Bilimi, s.42-147.

69 “Her zaman beni hatırlayan ve benden başka bir şeye bağlanmayan kişiler bana kolayca ulaşabilirler. Bu yüce ruhlu insanlar da bana kavuştuklarında bu ölümlü dünyadan ve ayrılık acısından kurtulmuş olurlar. Benimle bütünleşmiş kişiler dışında Arcuna, dünyadaki her yaratılmış yeniden doğar.”273 Reenkarnasyon ve karma bilimini anlamaya çalışan kişiler ise bu döngüden kurtulup, ebedi mutluluk ve bilginin hüküm sürdüğü ruhsal gezegenlere girmeye hak kazanırlar.274

Şekil 6. Karma-Reenkarnasyon Kaynak: http://aasmaestefan.blogspot.com/2014/06/reenkarnasyontransmigrasyon- ve- karma.htm

3.2.1.3. Hare Krishna Bilinci

Prabhupada’ya göre Krishna bilincine sahip olmak aslında tam olarak “hayatımın amacı ne, Tanrı Krishna ile olan bağlantım nedir?” gibi sorular sormakla mümkündür. Çünkü; kişiler kendilerine bu tarz sorular sorduğunda maddi dünyanın bir yanılsama olduğunu idrak edecektir. Kirshnacılara göre aslında herkesin özünde krishna bilinci vardır. Sadece insanlar bu bilinci maddi dünyadaki nesnelere kendilerini kaptırarak unuttular. Krishna bilinci kalplerde uyku halindedir. Bu bilinç ancak kendisini Tanrı Krishna’ya adamış kişilerle bağlantı kurduğunda uyanır.275

273 Çev. Sevda Çalışkan, Bhagavadgita, s.60. 274 Bayazıt, a.g.t., s.71-72. 275 http://harekrishnaturkiye.blogspot.com/2008/05/zgn-bilinciniz-krina-bilinci-your.html, (24.03.2019).

70 Kişilerin mutluluğu ancak Krishna Bilincine ulaşmakla mümkün olabilir. Krishnacılara göre Krishna bilincine sahip olmanın en uygun yöntemi bakti-yoga yoludur. Bakti-yoga, adanmış hizmet sayesinde kişinin Tanrı ile irtibat kurması olayıdır. Bu sayede kişi, kirlenmiş duygularından arınır ve Tanrı ile doğrudan ilişki kurabilir. Bakti kişiye Tanrı Krishna’nın büyüklüğünü över. Bakta (adanmış kişi) ise severek dinler ve her anında onu aklında tutar. Önce kendisini onun bir kölesi, sonra bir arkadaşı sonra da ailesi olarak görür. Sonrada bütünüyle kendisini Tanrı Kirshna’ya teslim eder. Ve Tanrı’dan ayrı olmanın acısını duyar. 276

Krishna’ya ulaşmak isteyen kişiler hiç durmaksızın çalışır, mantralar okur, meditasyonlar yapar, Tanrı’ya yiyecek sunar, sürekli Tanrı’yı zikreder. Ve Krishnacılara göre kişi ne zaman Tanrı’yı zikrederse Tanrı onun dilinde dans eder. Tanrı kendisine sunulan yiyeceği de kabul eder. Kişi maddi dünyada acı çektiği için bakti-yoga ile arındırılmaya ihtiyaç duyar. Bu arınma için de bir mürşide ihtiyaç duyar. Kurallar o kişi tarafından düzenli bir şekilde yerine getirilmelidir. Gita’yı o kişilerden dinlemek de çok önemlidir. 277

Krishna biincinin artması için, kişinin çaba göstermesi ve kurallara uyması gerekir. Şu dört temel ilkenin yapılması ruhu arındırır; ilk olarak; Zihin, ruh ve beden temiz tutulmalıdır. Kişi her gün banyo yapmalı, gayrı-meşru cinsel ilişkiden uzak durmalı ve zihninde sürekli Tanrı’yı düşünmelidir. İkinci olarak; Canlı varlıklara merhamet edilip, onların yaşam haklarına saygı gösterilmeli ve et yenilmemelidir. Yani vejeteryan beslenilmelidir. Üçüncü olarak; Kişiler sadece ihtiyacı olan şeyleri almalıdır. Aç gözlülükten uzak durmalıdır. Alkol, uyuşturucu, sigara kullanmamalı, bağımlılık sadece Tanrı’ya karşı olmalıdır. Dördüncü olarak ise; Kumardan uzak durulmalı, sadece çalışarak para kazanılmalıdır. Aynı zamanda yalan söylemekten de uzak durulmalıdır.278

Krishnacılara göre kişinin kendisini maddi dünyadan kurtarıp arındırması bütün bunların yanında Hare Kirshna Maha Mantrasını okuması ile mümkündür. Maha mantrası şu şekilde söylenir: “Hare Krishna Hare Krishna, Krishna Krishna Hare Hare, Hare Rama Hare Rama Rama Rama Hare Hare”. Hare Krishna kelime olarak “Ey Rab Krishna” ya da “Ey Yüce Krishna” şeklinde tercüme edilir. Bu mantranın anlamı ise şöyledir: “Ey

276 Doğan, a.g.t., s.66. 277 Bayazıt, a.g.t., s.72-73. 278 Bayazıt, a.g.t., s. 73-74.

71 Krishna, Ey Krishna’nın enerjisi, ben senin hizmetkârınım. Öyle ya da böyle, şu anda bu maddi koşula düştüm. Merhametinle beni al ve hizmette meşgul et”. Bu mantraya “büyük özgürlük mantrası” denir. Krishnacılara göre bu mantra ruhsal bilincin kazandırılması için en hızlı yönetmdir. Bu mantrayı duyarak insanlar mutluluğa ulaşır. 279

Hare Krishna şarkısını söylemekle insanın ruhuna ezeli şuurun dolacağına inanırlar. Bununla tekrar doğum ve ölüm çarkının duracağını, tenasühün biteceğini, ruhun saadete ereceğini kabul ederler.280

Bilinç dış dünyadan kopana kadar Mantra tekrar tekrar okunur. Sonra da tamamen kurtulmak için devam edilir. Bu nağmeler Krishnacıların zihinsel durumu için oldukça önemlidir. Çünkü; böylece kişinin soluk alıp vermesi düzeliyor, kendisini unutmasını sağlıyor, kafalarını Tanrı Krishna ile dolduruyor. 281

Hare Krishna’da bir mantra ya da ilahinin sessizce zikredilmesine , yüksek sesle zikredilmesine ise kirtan denir. Mesela; maha mantranın yumuşak ve sessiz bir şekilde söylenmesine japa denir. Yine aynı mantranın yüksek sesle söylenilmesine ise kirtan denir. Japa kişinin kişisel faydasına iken kirtan toplumun, duyabilecek herkesin faydasınadır.282

Mabatte yaşayan kişiler her gece üçte kalkıp japa denilen zikri yaparlar. Mala adı verilen tespih kullanırlar. Maha mantrasının sözlerini bu tesbihi çekerek söylerler. Bu teşbihi günde 16 kez devirmeleri gerekir. Bu tespih 108 haneli olduğuna göre günde 1.728 defa zikri tekrar ederler. Bu maha mantrası dümbelek çalınarak hızlı adımlarla yürüyerek seslendirilir. Böylece çok renkli bir ayin görüntüsü halini alır.283

Krishna bilinci yapay bir dayatma olmayıp, canlı varlığın özgün bir enerjisidir. Aşkın titreşimi duyulduğunda bu bilinç canlanır. Maha Mantrası zikri ile aşkın ses titreşimi gerçekleşir, kişi buna kendini kaptırıp dans da edebilir. Bu zikre çocuklar hatta bir köpek bile katılabilir. Hare, Krishna ve Rama Tanrı’nın aşkın tohumlarıdır. Yani ruhsal bir çağrıdır.284

279 Doğan, a.g.t., s.68. 280 Günay, Günümüz Türkiyesinde Misyonerlik Faaliyetleri, s.95. 281Enroth, a.g.e., s.87. 282 http://harekrishnaturkiye.blogspot.com/2008/09/japa-meditasyon-japa-meditation.html , (24.03.2019). 283 Köse, a.g.e.,s.144. 284 https://harekrishnaturkey.wordpress.com/category/hare-krisna-mantrasihare-krishna-mantra/ , (24.03.2019).

72 Prabhupada bu konuda şöyle der; “Eğer bu aşkın sesleri aralıksız olarak titreştirirseniz, kulaklarının içine işleyecek ve kalplerine girecektir, ve o zaman Krişna’ya karşı doğal çekimleri yeniden canlanacaktır.”285

Şekil 7. Hare Krishna Mantra Zikri

Kaynak: https://harekrishnaturkey.wordpress.com/category/hare-krisna-mantrasihare- krishna-mantra/

Krishnacılara göre insanın kendisine ve dünyaya yararlı bir insan olabilmesi ancak Krishna için çalışmkala mümkün olurken kendi ailesini, çocuklarını iyi ve faydalı bir şekilde yetiştirebilmesi ancak Krishna bilincine sahip olmakla mümkün olabiliyor. Çünkü; bu bilincine sahip olamayan bir kişi kendi ailesini, çocuklarını bu samsara çarkından kurtaramıyor. O yüzden Krishnacılara göre Krishna bilincine sahip olmayan kişiler öğretmen, anne-baba olmaya kalkışmamalıdır.286

285 https://harekrishnaturkey.wordpress.com/category/hare-krisna-mantrasihare-krishna-mantra/, (24.03.2019). 286 Bayazıt, a.g.t., s.76.

73 Maddi faaliyetler ölümle sona erer. Fakat Krishna bilincine sahip olan bir kişinin yaptığı çalışmalar kişi öldükten sonra bile kişiyi Krishna şuuruna götürür. Ve ölen kişi tekrar hayata bir brahman ailesinde dünyaya gelerek Krishna bilincine sahip olmanın faydasını görür. Prabhupada Krishna bilincinin aslında Gita’yı sorgulamadan kabul etmekle mümkün olacağını şu sözünde söylüyor; “Krishna ne söylüyorsa onu kabul ediyoruz işte Krishna bilinci budur.”.287

3.2.1.4. Kutsal Metinler

3.2.1.4.1. Bhagavat-Gita

Bhagavat-Gita, Hindu kutsal metinlerinden olan Mhabharata destanının bir bölümüdür. Hindu tarihinin ve edebiyatının en önemli metinlerinden birisi olarak kabul edilir.

İnanışa göre 5000 yıl önce MÖ 3000 yılında çok büyük bir savaş meydana gelir. Bu savaş iyilerle kötüler arasındadır. Ve iyi tarafta olan Arjuna, Krişna'dan yardım ister. Arjuna savaşmak istemez ve bunalıma girer. En sonunda Arjuna "Bütün bu krallıklar, zenginlikler aslında geçici" der ve silahını elinden bırakarak Krişna'nın tavsiyelerini dinlemeye koyulur. Krişna da ona ebedi, mutlak hakikatleri tanrısal sırları, hayatın anlamını anlatmaya başlar. Mahatma Gandhi gibi bazı Hindular Bhagavad Gita'da anlatılan bu savaşın, savaş arabalarının, savaş atlarının, aslında gerçek değil, "sembolik" olduğunu düşünürler. Sembolik anlayışa göre, arabacı "bilinç"tir, atlar kamçılanan isteklerdir, savaş yaşamdır, tekerlek zamandır, araba "beden" ve arabanın sahibi ise "ben"dir. Bu savaşın tarihte gerçekten "yaşandığını" düşünen Hindular da ayetlerin ayrıca "sembolik" anlamlar ifade ettiğini de reddetmez.288

Yani aslında Bhagavad-Gita, prens savaşçı Arjuna ile Yüce Tanrıça Lord arasındaki diyalogtur. Genel olarak ise Hindistan’ın manevi bilgeliğinin mücevheri olarak tanımlanır. Akraba, arkadaşlarını öldürme korkusuyla felç olan Arjuna savaşmamaya karar verir. Ve sorgular “niye savaşmalıyım, hayatın anlamı nedir, ölümden sonra nereye gidiyorum?” gibi sorular sorar kendi kendine. Bu sorulara karşılık arkadaşı Krishna Arjuna’yı kafa karışıklığından kurtararak, ruhsal olarak aydınlatır. Bu konuşma sırasında,

287 Bayazıt, a.g.t., s.76. 288https://tr.wikipedia.org/wiki/Bhagavat_Gita, (26.03.2019).

74 Krişna kendini Yüce Varlık (Svayam ) olarak göstererek, Arjuna'yı kendi ilahi evrensel biçiminin ihtişamlı görüşüyle kutsar.289

Bunların yanında Gita, felsefi sorulara da cevaplar verir. Mistik bir yapıdadır. Bu da, Gita'nın çoğunlukla Hindu teolojisine kati bir kaynak olarak gösterilmesini ve ayrıca yaşamla ilgili pratik ve tüm gerekli bilgiyi içeren bir kaynak olarak görülmesine yol açar.290

Bhagavad Gita’da ele alınan konular sadece mistik olarak ele alınmamış, somut yollar da gösterilmiştir. Bu konuşma ruh, Tanrı ile ilişki, kurtuluş, karma-yoga, bhakti- yoga gibi kavramlar hakkındı bir dizi soru cevap şeklindedir. Krishna genel olarak şu üç tür yogadan bahsetmiştir; Bilgi Yogası, Eylem Yogası, Sevgi Yogası. Bu konuda Krishna “Tanrılara sunulan şeyler içinde en büyüğü bilgeliktir Arcuna; çünkü her eylemin son amacı tinsel bilgeliktir” der ve hemen arkasından eylem olmadan bilgeliğin elde edilemeyeceğini de ekler.291

Krishna sevginin en yüce yol olduğunu şu şekilde belirtir: “Bilgi, bilinçsiz bir tapınmadan daha iyidir; meditasyon ise bilgiden. Ama bunlardan çok daha değerli olan, kişinin bana duyduğu sevginin büyüklüğüyle kendi benliğinden ve bencil isteklerinden tümüyle arınmasıdır. Gerçek erinç budur.” Aynı zamanda Krishna Arcuna’ya Ruh olarak görünmesini de onun kendisine duyduğu sevgiye bağlar ve şöyle söyler: Senin gördüğün şey çok zor elde edilir. Tanrılar bile beni böyle görmeye can atarlar.”292

Mistik, sembolik açıdan bakacak olursak, Gita’nın ikinci bölümü aynı zamanda insan-ı kamilin nasıl tanınabileceğini anlatmaktadır. Eğer bir nesilde, son derece dindar bir tavırlanış içinde olan bir kişi ortaya çıkmışsa, daha sonraki nesiller de onu, Tanrı’nın tecessüm etmesinin yüce bir misali olarak ilan eder. İslamiyete bakıldığında Hz. Adem, Tanrı olmasa dahi, ilahi olanın bir kıvılcımıdır aslında. Krişna da Hinduizm’de, Tanrı’nın en kamil tecessüm edişi olma statüsüne erişmiş bulunmaktadır. Tanrı’nın tecessüm etmesine dair bu inanç, insanoğlunun en yüksek seviyedeki manevi emellerinin bir işaretidir. İnsan kemale erene dek kendisiyle barışık olamaz. Yani aslında Bhagavat-Gita

289 Çev. Sevda Çalışkan, Bhagavadgita, s.7-16. 290https://tr.wikipedia.org/wiki/Bhagavat_Gita ,(26.03.2019) 291 Bhagavadgita, , s.12-13. 292 Bhagavadgita, , s.7-16.

75 “Bedeni, bir Tanrı mabedi haline nasıl getirebiliriz?” sorusuna cevap vermiş bulunmaktadır.293

Aynı zamanda Bhagavad Gita'ya, Upanishad, yani Vedantik metin statüsü verildiğini ima eden “Gītopaniṣad” ismi de verilir. Bhagavat-Gita, Mahabarata'dan alındığı için, aynı zamanda “Smṛiti” metni olarak bilinir. Ancak, Upanişad ismini veren Hinduizmin branşları Bhagavat Gita'yı aynı zamanda “śruti” veya "ifşa edilmiş" metin olarak düşünür. Upanişadik öğretilerin özetini temsil eden olarak bilindiğinden, aynı zamanda "Upanişad'laın Upanişad'ı" da denir. Bhagavat-Gita’nın bir başka isim de “mokṣaśāstra”, veya "Özgürleşme'nin Şastrası"dır.294

Bhagavat-Gita, Hinduizm’in "" ve "smartism" mezheplerince kabul edilir. Şaivizm ve Şaktizm mezheplerine mensup pek çok Hindu da Gita'ya derin saygı gösterir ama bu kutsal kitabı "smriti" kategorisinde görürler.295

3.2.1.4.2. Diğer Metinler

Vedik metinler de eski hint kültürünün Sanskritçe yazılmış manevi eserleridir. “Vedik” kelimesi bilgi ya da vahiy anlamına gelen “veda” kelimesinden türemiştir. Krishnacılara göre vedalar binlerce yıl önce yazılmıştır. Vedik yazılar tamamen farklı bir tarzdadır. Bu yazılar çok eski kültürlere, zamansız vahiylere ve ilahi enkarnasyonlara atıfta bulunurlar. Ayrıca, Vedik bilgisinin tüm vücudunun, yaklaşık beş bin yıl önce Vyasadeva başkanlığındaki büyük Vedik Rişiler (görücüler ve bilgeler) tarafından derlenen sistematik bir yapıya ve açıkça tanımlanmış bir hedefe sahip olduğu da söylenmektedir. Vedalar, hem hedefi hem de bu hedefe giden adımları açıklamaktadır. Mezhepsel değillerdir çünkü tüm "adımların" insanlarına saygı duyuyorlar; sadece herkesi bir sonraki adıma geçmeye teşvik ederler. Dönüştürme veya zorlama sorunu yoktur, çünkü herkesin kendisi için yürümesi gerektiğini söylerler. Ya da Vedik'in dediği gibi, "Bir kuş sürüsünde bile, her kuşun kendisi için uçması gerekir."296

293 Kürşat Haldun Akalın, “Krishna’nın Bhagavad Gita’sının İzdüşümü Olarak Günümüzün İncilleri”, Gümüşhane Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2015, C.4, S.8, s.205. 294https://tr.wikipedia.org/wiki/Bhagavat_Gita, (26.03.2019). 295https://tr.wikipedia.org/wiki/Bhagavat_Gita, (26.03.2019). 296 http://www.krishna.com/what-are-vedas , (26.03.2019).

76 Vedalar ise tıptan kozmolojiye, yoga ve meditasyondan kamu kurumundaki derslerin açıklamasına kadar her şeyi kapsar. Lord Vyasadeva tarafından yazılan vedalar, rig-veda, sama-veda, yajur-veda ve atharva-veda şeklinde dörde ayrılmıştır.297

3.2.2. İbadet

3.2.2.1. Yoga ve Meditasyon

Yoga, kişinin kendini tam olarak kontrol ederek Tanrı ile bütünleşmesini amaçlar. Yoga, kişiyi ruhsal anlayışa yükseltecek olan bir merdiven sistemine benzetilebilir. Bu yükselme her katta farklı isimlerle zikredilir ama tamamı yogadır. 298

Yoga, bir manev, üstad, mürşit rehberliğinde düzenli tefekkür, bağlılıklardan sıyrılma, ve züht uygulamasıdır. Bu bağlamda yoga, “Tanrı ile birliğe götüren derunileşmiş bir ibadettir. Aynı zamanda yoga, tanrısalla bir olma durumunu veya amacını gerçekleştirmede yardımcı olan bilincin durumunu ifade eder. Diğer taraftan yoga, öz disipline hitap eden gelenekleri ve denge, koordinasyon, esneklik ve meditasyonu geliştirmeyi amaçlayan fiziksel egzersiz formlarını da kapsar. Bu bağlamda yoga meditasyona hazırlayıcı bir rol oynar.299

Yoganın temel amacı aklı dostumuz yapmaktır. Çünkü; akıl bu maddi dünyaya kapılmış, yanılgı içinde düşmanımız olmuştur. 300 Aslında yoga kişinin Tanrı’nın farkına varması amacıyla yapılır. Normalde fiziksel bir egzersiz olarak düşünülür halbuki yogadaki başarı kişinin jimnastik hareketlerine değil, bilinç kalitesine bağlıdır. Yoganın amacı Tanrı ile ilişkimizi canlandırmak olduğu için, yoga sevgi dolu bir hizmet havasında yapılmalıdır.301

Yoga, çeşitli kullanıcıların kullandıkları yöntemlere göre üç farklı şekildedir. Bunlar; karma-yoga, jnana-yoga, bhakti-yoga’dır. Karma-yoga, kişilerin kurtuluşa ulaşabilmesi için eylem, amel yolunun takip edilmesi gerektiğini ifade der. Jnana-yoga ise, kişilerin kurtuluşa ulaşabilmesi ancak bilgi edinmesi ile mümkündür. İnsanı karmaya

297 https://www.iskcon.org/studying-sacred-texts/ , (26.03.2019). 298 Bayazıt, a.g.t., s.77., Ayrıca Bakınız; Mehmet Aydın, Din Fenomeni, s. 301. 299 Günay, “Yoganın mahiyeti ve çeşitleri”, s.54-55. 300 https://harekrishnaturkey.wordpress.com/2007/07/04/akil-icin-yoga-yoga-for-mind/#more-116, (26.03.2019). 301 http://www.krishna.com/topic-term/yoga-types, (26.03.2019).

77 mahkum eden şey aslında brahman konusundaki cehaletidir. İnsanın bu karmadan kurtulması ise ancak maddenin gerçek olmayışı ve ruhun gerçekliği hakkındaki bilgidir. Bhakti-yoga ise, Tanrı’ya kalpten gelen ihtiraslı bir arzu olarak tanımlanır. 302 Bhakti “bağlılık” ya da “saf sevgi” anlamlarına gelir. Bhakti- yoga ise, Tanrı ile olan ilişkimizi sevgi ve adanmışlık hizmetleriyle yeniden kurmak anlamlarına gelir.303

Krishnacılara göre karma-yoga’da kişi, geleneksel şartlara uygun olarak eylemler gerçekleitirmelidir. Jnana-yoga’da ise kurtuluş yolu bilgi idi. Bu bilgi, Tanrı’nın kendisi tarafından vahyedilen Bhagavat-Gita’nın öğretisidir. Tanrı’nın vahyettiği bilgiden sadece haberdar olmak yetmez. Aynı zamanda bu bilgi üzerine düşünülüp, tefekkür edilmelidir. Bhakti-yoga ise en fazla takip edilen arınma yoludur. Bu yönteme aslında insanın kalbinde uyuyan Tanrı aşkının uyandırılması da denilebilir. Tabi bunda Bhagavat-Gita’da yer alan kuralları öğretmesi için bir mürşide ihtiyaç vardır. Bunların yanında tapınağa gitmek, günlük yıkanmak, çiçek sunmak vs. gibi davranışları da yapması gerekir. 304

Yoga aslında kişinin zihinsizlik hali, dünyaya ait şeyler düşünememe halidir. Ego, duygu, nefis, kitaplar, dinler hepsi birer zihne ait olan şeylerdir. Yoga esnasında kişi maddi dünyaya ait olan şeylerden uzak durur. Kişi bilinmeyenin içindedir. Saf bir varlık halini alır.305

Şekil 8. Yoga

Kaynak: https://theharekrishnamovement.org/tag/goal-of-yoga/

302 Doğan, a.g.t., s. 70-71. 303 http://www.krishna.com/what-bhakti-what-does-bhakti-yoga-mean , (26.03.2019). 304 Bayazıt, a.g.t., s.77-78. 305 Doğan, a.g.t., s.71-72.

78 Yoga’nın temel kaynağı olarak kabul edilen Bhagavad-Gita, Mahabharatta destanının bir bölümünü oluşturan ve Hindularca kutsal kabul edilen kutsal kitaptır. Kitabın, M.Ö. 5. ve 2. yüzyıllar arasında bir zaman diliminde yazıldığı düşünülmektedir. Hint gizemciliği dendiğinde Upanişadlar’dan sonra akla ilk gelen kitap Bhagavad- Gita’dır. Bhagavad Gita kitabı “En yüce olanın/Tanrı’nın şarkısı” anlamına gelmektedir. Bu kitabın Vaishnava (Tanrı Vişnuyu ön planda tutan) mezhebin tanrısı Vişnu’nun avatarı olan Krişna tarafından Arjuna'ya vahyedildiğine inanılır. Bhagavad Gita, Upanişad özellikleri gösteren bir kutsal metindir. İçinde mitolojik öğeler son derece az olup, felsefi ve mistik bir yapıya sahiptir ve yoga felsefelerini kısaca açıklamaktadır. Bhagavad-Gita, yoganın çeşitlerini, farklı sınıflardan insanların yapılarına uygun bir şekilde ayırt edip, çeşitli yoga ve onların felsefeleri hakkında ayrıntılara girer. Krişna burada Arjuna’ya değişik yoga türlerini gösterir. Krişna’nın Tanrı ile birlik için Arjuna’ya önerdiği üç temel yol vardır. Bunlar ise; Karma Yoga, Jinana Yoga ve Bhakti Yoga’dır.306

Yoganın ayrılmaz bir parçası da meditasyondur. Meditasyon kesintisiz odaklanma hali olarak da görülebilir. Meditasyon süresince beden, ruh, zihin, mantık, ego vs. her şey bir odaklanma yaşar. Bu odaklanmayı Krishnacılar tabiki Tanrı Krishna üzerinde yaparlar. 307 Hare Krishnacılara göre ideal bir yoga bir yağmur bulutunun renginin güzelliğinde, nilüfer çiçeğini andıran yüzü güneş kadar parlak, üzerinde şahane mücevherler bulunan, elbisesi ve vücudu çiçekten kolyelerle süslü olan ve Syamasundara diye bilinen Krishna üzerinde dikkatini yoğunlaşarak yapılır.308

Meditasyon esnasında odaklanırken şunları düşünmek gerekir: “Krishna sana teslim olmayı istiyorum. Seni sevmeyi, arınmayı istiyorum. Maddi bağımlılıklarımdan kurtulmayı ve seninle ilişkimi geliştirmek istiyorum”. Bu arzu meditasyon yaparken dua formunu alır. Kişilerin yapacağı tek şey istekli bir biçimde kendisini bu ruh haline sokmasıdır.309

306 Günay, a.g.m., s.56-57. 307 Doğan, a.g.t., s.72 308 Prabhupada, Bhavat-Gita, s. 358. 309 http://vedaplatform.blogspot.com/2013/03/japa-meditasyon.html , (26.03.2019).

79 3.2.2.2. Beslenme Kuralları

Bazen “mutfak dini” olarak adlandırılan Hare Krishna hareketi, yemek pişirmenin bir sanat olduğuna inanır. Yemek hazırlama ve yeme şefkatle yapılmalı, dengeli yaşam ilkeleri göz önüne alınarak yapılmalıdır. Bu yüzden Krishnacılar et, balık ve yumurtadan kaçınıp vejeteryan bir diyet sistemini savunurlar. Bhagavat-Gita’da, Tanrı’ya yiyecekleri kutsal bir şekilde kurallara uygun olarak sunan bir insanın da karmadan kurtulacağı söylenir. Hayvanları öldürmeyi durdurmak kollektif borcumuzu azaltır ve savaşları azaltır.310

Prabhupada’ya göre geçmiş milletler süt ürünleri, şeker, pirinç, buğday, meyve ve sebzeleri en faydalı besinler olarak belirlemiştir. Yiyecek olarak doğal ve saf yiyecekler tercih edilmelidir. Hayvansal yağlar süt, tereyağı, peynir gibi gıdalar da hiçbir canlıya zarar vermeden alınabilir. Protein mercimek, buğday vs. gıdalardan alınabilir. Çok acı, baharatlı yiyecekler de zararlıdır.311

Krishnacılara göre vücudun yapısı etçil değil vejetaryen beslenmeye elverişlidir. Çünkü et parçası ölü parçasıdır. Bunun çürümesi vücutta zararlı maddelerin oluşmasına sebep olur. Kanser, kalp hastalıkları gibi birçok hastalığın sebepleri vejetaryen beslenmemekten kaynaklanır. Aynı zamanda et hayvansal hastalıkları da taşımaktadır.312

Yaşam için hare krishna yemeği (FFL) adı verilen program 60 milyondan fazla projeyle günlük milyonlarca öğün sunan dünyadaki en büyük vejetaryen yiyecek dağıtım programıdır. Food for Life (Yaşam için yemek) The New York Times ve dünya çapındaki birçok yardım kurumları tarafından övgüyle karşılandı. Aslında bu programın ilham kaynağı Prabhupada’dır. Prabhupada 1972’de “iskcon tapınağının on milinde hiç kimsenin aç kalmaması gerektiğini” söyledi. O zamandan beri İskcon’un adanmışları çeşitli yerlerde serbest yiyecek lokantaları kurdular. Bu programın en büyük programları Hindistan’da 1.2 milyondan fazla çocuğa, alt kıtadaki şehirlerde haftanın altı günü sıcak, sağlıklı ve lezzetli bir öğle yemeği hizmeti sunmaktadır. Ayrıca yine doğal afetlerden ve savaşlardan sonra da mağdur olan insanlara yiyecek sunmaktadır.313

310 https://www.iskcon.org/vegetarianism/ , (26.03.2019). 311 Prabhupada, Bhagavat-Gita, 17:8, s.658. 312 Doğan, a.g.t., s.73-74. 313 https://www.iskcon.org/food-relief-program/ , (26.03.2019).

80 Krishnacılara göre hayvanları öldürmek bir cinayettir ve bu kutsal metinlerce de yasaklanmıştır. Yaşayan her canlı Tanrı’nın bir çocuğu olduğu için Tanrı öldürülmesini istemez. Bir hayvanı öldüren kişi sonraki yaşamında da o hayvan tarafından öldürülecektir. En kötüsü ise hayvanlar aleminin anası olarak görülen ineklerin öldürülmesidir.314

Yiyecek artıkları ancak Tanrı’ya sunulmuş ise ya da bir guru tarafından yenilmiş ise yenilebilir. Değilse hastalık yapar. Krishna adanmışları bir şeyi yemeden önce yiyeceklerini tanrıya sunacakları bir tören hazırlarlar. Bu dini tören yiyeceği kutsar, karmadan kurtarır. Vücut bu şekilde maddi dünyanın pisliklerine karşı dayanıklı hale gelir. Bu konu Bhagavat-Gita’da şu şekilde geçer: “Eğer birisi bana aşk ve adanmışlıkla bir yaprak, bir çiçek, bir meyva veya su sunarsa kabul ederim.”315

Krishnacılara göre tapınakta yemek pişirmek evde pişirmekten farklıdır. Eğer kişi adanmış ise tapınakta yemek pişirmesi kişinin günahını azaltır ama adanmış değil ise günahını artırır. Krishnacılar hazırladıkları yemekleri önce Tanrı’ya sunarlar. Sonra Tanrı bunu kabul eder ve kişiler o yemekten yerler. Geriye kalan yemek ise Tanrı’ya sunulmuş yiyecek yani Prasadam’dır. Prasadam yiyerek kişi günahlarından arınır. Prasadam hazırlanırken temiz olması çok önemlidir. Yemek hazırlanırken tadına bakılmaz. Çünkü; yeme kişinin kendisi için değil Tanrı’nın memnuniyeti için hazırlanır. Yemek sunulurken dua edilir. “Sevgili Krishna lütfen bu yemeği kabul et” diye dua edilir. Sonra Hare Krishna mantrası söylenir. Daha sonra ise prasadam servis edilebilir. Bu şekilde yeme sunma töreni tamamlanır. Prasadam bhakti-yoga’nın temel bir uygulamasıdır. 316

3.2.2.3. Günlük Hayat

Manu yasalarına göre bir Hintlinin, yaşamın dört evresinden yani asramalardan geçmesi gerekir. Kişi ilk evrede bekar bir öğrencidir. İkinci evrede evli ve evin reisidir. Üçüncü evrede eğer eşi varsa eşi ile birlikte ormana çekilen bir münzevidir. Dördüncü evrede ise kişi dünyasal hayattan elini eteğini çeker, bu kişiye ise sanyasin denir. 317

314 Doğan, a.g.t., s.74. 315 Bayazıt, a.g.t., s.80. 316 Doğan, a.g.t., s. 76-77. 317 Enroth, a.g.e., s.83.

81 Krishnacılar evde ibadetlerini yapabilmek için küçük bir ev sunağı kullanırlar. Bazıları bu sunağın merkezine Krishna heykelleri, bazıları ise Krishna resimleri koyar. Tabi sunaklarda Prabhupada’nın resimleri de olur. Tabi bunun yanında her adanmışın bir mürşidi ya da gurusu olur. Evdeki ibadetler de aynı tapınaktaki ibadetler gibi ilk Tanrıları uyandırmak, onları temizlemek, hazırlamak, beslemek ve uykuya koymak şeklinde olur. Bu ibadetler çan, lamba, tütsü gibi malzemelerle hazırlanır. Tabi ibadet esnasında mantralar okunur ve şarkılar söylenir. 318

Sabah uyanır uyanmaz belli yerler yıkanır. Saat dörtte yüz sekiz taneli Hindu tespihi ile mantra turu yapılır. Günde toplam 16 mantra turu yapılmalıdır. Toplam bin yedi yüz yirmi sekiz sayısına ulaşılır. Sabahları altı kırk beşte Prabhupada’ya dua edilir. Saat yedi ile sekiz arasında kutsal metinler ezberlenir. Saat sekizde kahvaltı yapılır. Saat on ikiye kadar odaların temizliği, kutsal yazıların tahsili ve tercüme vs işler yapılır. Saat on dört ve on sekiz arasında misyonerlik faaliyetleri yapılır. Akşam yemeği saat on sekizde yenilir. Saat on dokuz ve yirmi arasında ise kutsal sözlerin zikri yapılır. Bundan sonra dinlenmeye geçilir. Pazar ve bayram günlerinde özel program hazırlanarak prasadam sunulur. 319 Krishnacılar belirlenmiş günlerde oruç tıtarlar ve Hinduizm’de olan tüm kutsal günlerin ritüellerini yerine getirirler. 320

Tapınaklarda ise sabah 4:30 ve akşam 21:30 saatleri arasında düzenli olarak arati törenleri ve darshanlar gerçekleştiriliyor. Darshan vizyon, görüş, bakma anlamlarına geliyor ve gün içinde belirli aralıklarla yedi kez tanrıların önlerindeki perde aaçılıyor ve tanrılar ile göz teması kuruluyor. Böylelikle tanrının verdiği enerjinin alındığına inanılıyor. 321

Krishnacılarda evlilik dışı cinsel ilişkide bulunmak kesinlikle yasaktır. Evliliklerde bile cinsel yaşam sadece çocuk yapmak için olmalıdır. Tamamen duyuları tatmin etmek amacıyla çocuk yapmaktan korunarak cinsel ilişkiye girmek şeytani bir olaydır. Hatta kişiler Tanrı Krishna’ya hizmet etme amacı olmadan bile çocuk sahibi

318 https://www.patheos.com/library/iskcon-hare-krishna/ritual-worship-devotion-symbolism/worship- and-devotion-in-daily-life , (26.03.2019). 319 Doğan, a.g.t., s.79 320 Bayazıt, a.g.t., s.85. 321 Bayazıt, a.g.t., s.85.

82 olmamalıdır. Kişinin çocuk yapmaktaki amacı Krishna şuuruna sahip bireyler yetiştirmektir. Bu amaçla dilediği kadar çocuk sahibi olabilir.322

Gita’da bir toplumun iyi, barış içinde ilerleyebilmesi tamamen nüfusun iyi yetişmiş olmasına bağlıdır. Tabi böyle bir nüfus da kadınların ahlakına, iffetine dayanır. Kadınlar da yanlış yönlendirilmeye müsaittir ve ailenin büyük üyeleri tarafından korunmaya muhtaçtır. 323 Aynı zamanda Krishnacılara göre kadın her zaman eşine hizmet etmeli ve eşinin hiçbir sözünden dışarı çıkmamalıdır. Vedik kültüre göre kadının kocasına, öğrencinin hocasına, çocuğun anne ve babasına, ev sahibinin misafirine tanrı hükmünde saygı göstermesi gerekir. 324

Hare Krishnaya dahil olan kişiler tamamen farklı bir kimliğe bürünürler. Erkeklerin önce saçları kesilir, elbisesi ve diğer şahsi eşyaları tapınağa bağışlanır. Kişiye Sanskritçe yeni bir isim verilir. Yeme, içme, barınma vs bütün ihtiyaçları tapınak yönetimi tarafından karşılanır. Portakal sarısı bir elbise giyerler. Bundan sonra kişilerin alkol, kumar, zina, et yeme gibi alışkanlıklarından vazgeçmeleri ve her emri eksiksiz yerine getirmeleri gerekir. 325

Hare krishna’da yardım faaliyetlerine çok önem verilir. Evli çiftler kazançlarının yüzde ellisini Krishna şuuru için çalışan kuruluşlara verirler. Aynı zamanda bütün hayatını manevi konuları öğretmek için harcayan ruhsal rehberlere, feragat yaşamını seçenlere de fitre, zekat verilmesi onların hayatlarını devam ettirebilmeleri için çok önemlidir. Yardım etmenin en kolay yolu ise kişinin yemek yemeden önce dışarı çıkıp aç olan var mı diye sorması şeklindedir. 326

Günlük hayatta adanmışlara çok fazla önem veriliyor. Adanmış kişilerin diğer adanmış ve diğer insanlarla olan ilişkisi de ders olarak okutuluyor. Bu kişiler tek başlarına dışarı çıkamazlar, televizyon izleyemezler, sinema ya da alışverişe gidemezler. Sadece haftada bir defa o da sokak kirtanlarına katılmak için isterlerse tapınaktan ayrılabilirler.327

322 Prabhupada, Bhagavat-Gita, 16.3, s.725. 323 Bayazıt, a.g.t., s.82. 324 Bayazıt, a.g.t., s.83. 325 Doğan, a.g.t., s. 78-79. 326 Bayazıt, a.g.t., s.84. 327 Bayazıt, a.g.t.,s.86.

83 3.3. GÜNÜMÜZDE HARE KRİSHNA HAREKETİ

3.3.1. Hare Krishna Hareketinin Günümüzdeki Faaliyetleri

Bu hareket, 1966 yılında A.C. Bhaktivedanta Swami Prabhupada tarafından kurulmuştur. Prabhupada, 1965’te Amerika’ya gidip kısa bir zaman içerisinde taraftar toplamıştır.328 Hatta ünlü Beatles grubunun üyelerinden olan George Harrison’u da üyeleri arasına almıştır. 329 Üyelerinin tam sayısı belli olmasa da ISKCON hareketi, 1972 yılında 68 merkeze ve 3.000 izleyiciye sahipti. Prabhupada, 1977 yılında öldüğünde 10.000 keşişlik bir akım oluşturmuştu. 330

Hareketin ana merkezi Los Angeles’tadır. Amerika ve Batı ülkelerinde mabet sayıları hızla artmaktadır. 331 Uluslararası Krishna Bilinci Hareketi (ISKCON), beş yüz büyük merkez, tapınak ve kırsal topluluk, yaklaşık yüze yakın vejetaryen restoran, binlerce namahatta veya yerel toplantı grubu, çok çeşitli topluluk projelerini ve dünya çapında milyonlarca cemaat üyesini içermektedir. Dünya sahnesinde 50 yıldan daha az olmasına rağmen ISKCON, 1966 ‘da kuruluşundan bu yana çok hızlı genişlemiştir.332

Bu hareketin çok hızlı gelişmesinin ve bu harekete gençlerin ilgi duymasının sebebi, günde üç defa yapılan törenlerde katılımcılara gösterilen yakın ilgidir. Çünkü; böyle bir davranışın, ailesi ve içinde yaşadığı toplum tarafından dışlanmış ve hippi denilerek sokağa bırakılmış gençler üzerinde çok olumlu etkisinin olduğu iddia edilmiştir. Çünkü Swami Prabhupada ve öğrencileri gençlere, bhakti yoga displinini uyguladıkları takdirde, hem uyuşturucu ve başka keyif verici maddelerle elde etmeye çalıştıkları geçici mutluluğu daimi olarak elde edeceklerini, hem de Krişnanın inayet ve koruması altına gireceklerini vaadediyordu.333

Iskcon’un pek çok üyesi kendisini yeni bir dini hareketin parçası olarak görmez. Onlara göre ISKCON, kökünü Hindistan’ın dini geleneğinden alan uluslar arası Hint kökenli bir harekettir. Bu görüş ise, kutsal bir varlığın canlı bir örneği olarak düşünülen

328 John Grıesser (Yön.), Film: Hare Krishna, View (Yap.), Hindistan, 2017. 329 https://www.dunyadinleri.com/tr-TR/dunya-dinleri/hare-krisna-hareketi/oku_hare-krisna-hareketi , (30.03.2019). 330 Köse, a.g.e., s.84. 331 http://www.ilimdunyasi.com/dinler-tarihi-984/hare-krishna/ ,(30.03.2019). 332 https://www.iskcon.org/what-is-iskcon/ , (30.03.2019). 333 Ali İhsan Yitik, “Hare Krishna Hareketi”, D.E.Ü.İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2001, S.13-14, s.93-107.

84 devrimci olarak da bilinen 16. Yüzyılın hint dini figürü olan Chaitanya’nın ISKCON taraftarları tarafından merkez şahsiyeti olarak görülmesine bağlıdır. Onlara göre ISKCON, Bengal dininin göze çarpan unsuru olarak Chaitanya’dan gelişen bir dini harekettir. Özellikle Batı’da Hint kökenli insanların bir çoğu bu hareketi kendi geleneklerindeki otantik bir yapı olarak görmektedir. Bir Hinduizm mezhebi ya da denominasyonu olarak da tanımlanır. 334

ISKCON, vedik ya da Hindu kültürü içindeki monoteistik bir gelenek olan Gaudiya-Vaishnava sampradāya'ya aittir. Allah, Yehova, Yahya vb. dahil olmak üzere pek çok isimle dünya çapında tanınır. ISKCON, Tanrı’nın isimlerini maha-mantra ya da kurtuluş için büyük dua olarak söyler; “Hare Krishna” şeklinde. 335

Günümüzde ISKCON hareketi üyeleri dış görünüşleri ile de kendini belli eder. Bazılarının saçları toplumdaki yaygın tarza göre oldukça kısadır; örülerek yapılmış sikha adında bir aksesuar taşırlar; başlarına ve vücutlarının yedi bölgesine tilaka336 takarlar. Tilakanın ise Lord Vishnu’nun ayak izi olduğuna ve bedenlerini Tanrı’nın mabedi olarak gösterdiğine inanırlar. Ayrıca erkekler Hint geleneğini yansıtan ve manevi bir kıyafet olan dhotisiyi , kadınlar ise sarisiyi giyerler.337

ISKCON için eğitim, topluluklarının ayrılmaz bir parçasıdır. Dünyanın dört bir yanındaki tapınaklar, yetişkinlere yönelik eğitim programlarının yanı sıra çocuklara yönelik Pazar Okullarını da sunuyor. ISKCON ayrıca liderlik ve yönetim, uyuşmazlık çözümü, öğrenci eğitimi vb. ile ilgili kısa vadeli programlar sunar. ISKCON ve ISKCON’a bağlı kuruluşları, öğrencilerin akademik ve mesleki potansiyellerini geliştirmelerini, Vedik ilkeleri çağdaş yaşam tarzlarına uygulamalarını ve topluma olumlu katkılar yapmalarını sağlar. ISKCON'un ayrıca iki tane yüksek okulu olarak Belçika'daki Bhaktivedanta Koleji ve Macaristan'daki Bhaktivedanta Koleji bulunmaktadır. Belçika'daki Bhaktivedanta College, İngiltere'deki Chester Üniversitesi ile bir İlahiyat ve Dini Araştırmalar lisans programı sunan ortak bir işbirliğine

334 https://www.dunyadinleri.com/tr-TR/dunya-dinleri/hare-krisna-hareketi/oku_hare-krisna-hareketi , (30.03.2019). 335 https://www.iskcon.org/what-is-iskcon/, (30.03.2019). 336 : genellikle alına, bazen boyun, el veya göğüs gibi vücudun diğer kısımlarına giyilen bir işarettir. Tanrı’nın İzi anlamına gelir. http://www.krishna.com/tilaka-mark-god, (30.03.2019). 337 https://www.dunyadinleri.com/tr-TR/dunya-dinleri/hare-krisna-hareketi/oku_hare-krisna-hareketi , (30.03.2019).

85 sahiptir. Macaristan'daki Bhaktivedanta Din Bilimleri Koleji (BCRS), Avrupa'daki ilk tamamen onaylanmış Vaishnava İlahiyat Fakültesi'dir. 300'den fazla öğrencisi vardır.338

Son yıllarda, ISKCON üyeleri Birleşik Devletlerde bir dizi Krishna Avanti Okulları, devlet tarafından finanse edilen ilk Vedik ya da Hindu okullarının kurulmasında Birleşik Krallık Hükümeti ile ortak olmuştur. Ayrıca Hindistan'da çocuklar için Vrindavana, Utar Pradesh ve Mayapura, Batı Bengal gibi birçok bağlı okul bulunmaktadır. Bu programlar ve uluslararası diğerleri, besleyici ve pozitif bir ortamda ruhsal kimliklerini geliştirirken, çocuklara akademik, sosyal, duygusal ve fiziksel olarak büyüme fırsatı vermek için tasarlanmıştır.339

Günümüzde festivaller de ISKCON’un ayrılmaz bir parçasıdır. Festivalleri özel kıyafetler, müzik-kirtan, danslar vs ile eğlenceli hale getiriyorlar. Bu festivaller ay takvimi kullanılarak belirlenir. Bu nedenle tarihler yıldan yıla değişir. Janmastami, Lord Krishna'nın doğuşu - yılın en büyük olaylarından biridir. Bu Krishna’da adanmışların Noel'in Vaishnava eşdeğeri olması, adanmışların Tanrı'nın gelişini 5.000 yıl önce bu maddi dünyaya maneviyattan kutlamasıdır. Bugün Janmastami, dünya çapında tüm ISKCON merkezlerinde eşsiz ihtişamıyla kutlanmaktadır. Lord'un büyüleyici oyunlarının yüceltilmesinde tüm gün müzik, drama, dans ve ilahi gösterileri, Lord Krishna'nın ortaya çıktığı gece yarısı saatinde yükselişe geçip kirtan ve dansın eşlik etiiği bir bayram olmaktadır.340 Kumbha Mela dışında, geleneksel olarak Puri'de düzenlenen Rath Yatra, Hindistan'daki en büyük hacı topluluğunu çekmektedir. Bu festival boyunca, güzel giyimli Tanrıları (evrenin Efendisi), Baladev (Krishna'nın kardeşi) ve Subhadra (Krishna'nın kardeşi), geçit töreni için özel olarak yapılmış üç dev arabaya götürülmektedir. Sergiler ve sahne performanslarının genellikle melodili şarkıların, ilahilerin, davulların, dansın ve şölenin ortasında geçit törenine eşlik ettiği bir festivaldir. 341Diwali veya Işık Festivali ise, Hindu Yeni Yılı'nı işaretler ve Yüce Lord'un dünyadaki birçok teması ile ilişkili bir festivaldir. Diwali, Vedik tatillerin en bilinenleridir ve bugün ISKCON tapınakları ve Amerika'nın Beyaz Saray'ı gibi çeşitli yerlerdeki etkinliklerle işaretlenmiştir. Festival genellikle Diwali lambaları ve şölen aydınlatmasıyla ayrıntılı havai fişek gösterileri ile kutlanmaktadır. Holi-Renk festivali ise baharın gelişini ilan

338 https://www.iskcon.org/education/(30.03.2019). 339 https://www.iskcon.org/education/ , (30.03.2019). 340 https://www.iskcon.org/festivals/ , (30.03.2019). 341 https://www.iskcon.org/festivals/ , (30.03.2019).

86 eder. Ayrıca Lord Krishna'nın özel bir eğlencesi ile de bağlantılıdır ki burada kendisiyle ve adanmışlarıyla birbirlerine şakacı bir şekilde renkli su püskürtülerek kutlanır. Her yıl lezzetle yeniden canlandırılan Holi, bugün eğlenceli bir müzik ile dans, ziyafet ve coşkulu renk atışı ya da pudra boya atmak için on binlerce insanı ISKCON tapınaklarına çeken bir etkinliktir.342

Bugün dünya genelinde 40'tan fazla ISKCON eko-köyü ve çiftlik topluluğu vardır. ISKCON, arazinin ve ineklerin sürdürülebilir bakımına dayanan daha sorumlu ve doğal yaşamı savunmaktadır. İneklerden ve diğer hayvanlardan süt, et ve yumurtalarından yararlanan modern tarım işletmelerinin aksine, ISKCON çiftlikleri inekleri tüm yaşamları boyunca koruyarak, süt ürettikleri yıllar bittikten sonra bile huzur içinde yaşamalarını sağlamaktadır. ISKCON’a göre modern tarım ve mandıra yöntemleri eko sisteme zarar vermesine neden olmuştur. Bu eko-köylerde ise doğaya uygun tarım yöntemleri yapılmaktadır.343

Hare Krishna Hareketi Kurucusu Acarya, Srila Prabhupada 1966'da “Pazar Aşk Bayramı” nı başlatmıştır. Konukları kişisel olarak davet eder, yemeği pişirirdi. Adanmışlara çeşitli lezzetli Hint-vejetaryen yemekleri sunardı. Aynı zamanda yemeğin yanı sıra Srila Prabhupada konuklarla sohbet eder, dans eder ve eski kutsal metin Bhagavad-Gita ile ilgili bir konferans verirdi. İşte o zamandan beri, bu bayram günümüzde de dünyadaki tüm Hare Krishna Tapınaklarında her Pazar yapılarak kutlanmaktadır.344

Hare Krishnacılar bütün bunların yanında, uluslararası nitelikte düzenledikleri yardım kampanyaları, yoksulluk ve uyuşturucu ile mücadele programları, nükleer silah karşıtı gösteriler gibi daha pek çok etkinliklerle reklamlarını yapmaya ve dünyada seslerini duyurmaya çalışmaktadırlar. Onlar, geleneksel Hint düşüncesini Batı düşüncesiyle uzlaştırdıklarını ve bundan dolayı farklı kültür çevrelerinde yaşayan her insana hitap eden bir din oldukları iddiasını taşımaktadırlar.345

Krishnacılık akımı Türk Dünyasında kendine yer edinmeye çalışmaktadır. Nitekim Türkmenistan’da kendilerine Krishna diyen din adamları, kendi inançlarının

342 https://www.iskcon.org/festivals/ ,(30.03.2019). 343 https://www.iskcon.org/eco-villages/ , (30.03.2019). 344 https://www.iskcon.org/sunday-open-house/,(30.03.2019). 345 Yitik, “Hare Krishna Hareketi”,s.107.

87 propaganda çalışmalarını yapmaktadır. Yine Kırgızistan’da da Krishnacılar misyonerlik faaliyetlerinde bulunmaktadırlar. Yine Azerbaycan Bakü’de “Uluslararası Krishna Şuur Cemiyeti” adında şubeleri vardır. Orta Asya Türki Cumhuriyetlerinde yoğun faaliyetler içerisinde olan Hare Krishna Hareketi Türkiye’de de yavaş yavaş kendini göstermektedir.346

Teşkilatın taraftarlarının büyük kısmı Batılı olmasına rağmen, bu teşkilat Ortodoks Hindu ayinleri üzerinde durur ve diğer hindu kökenli yeni dini hareketlerden daha fazla hindu özellik taşır. Ayrıca Hinduizm açısından en muhafazakar hareket olmasına rağmen Hinduizmin misyonerli din haline gelmesine katkıda bulunmuştur. 347

3.3.2. Hare Krishna Hareketinin Türkiye’deki Faaliyetleri

Hare Krishna hareketinin Türkiye’deki merkezi “Hint Kültür Merkezi” ismiyle faaliyet göstermektedir. Bu merkez, Beyoğlu-İstiklal Caddesin’de 2004 yılında kurulmuştur. Derneğin kurucusu Nara Balaram’dır. Nara Balaram’ın annesi Hindu iken babası Faslı bir Müslümandır. Londra’da yaşayan Balaram 24 yaşına geldiğinde manevi bir arayış içine girer ve kendine cevabını bilmediği birtakım sorular sormaya başlar. Bu sorular “Allah kim, neye benzer, insanlar ölünce ne oluyor? vs.” tarzındadır. Balaram’a göre Müslümanlar hiç araştırmadan, düşünmeden dini yaşamaktadırlar. Yani ona göre müslümanlık şekilden ibarettir. Sorularına cevap bulmak için 1994 yılında Türkiye, İran, Hindistan gibi yerleri 2 yıl yolculuk yaparak gezmiştir. Altı ay sonra Türkiye’ye gelmiştir. Balaram Kur’an-ı okumuş ve sorularına tatmin edici bir cevap bulamadığını iddia edip, Kur’an okumaktan vazgeçmiş, erkek kardeşinin hediye ettiği The Science of Realisation (Benlik İdraki Bilimi) isimli kitabı okumuştur. Balaram daha sonra Hare Krishna hareketine katılmıştır. Nara Balaram eğitim için Mayapur’a gittikten sonra misyonerlik için Türkiye’ye gönderilmiştir. Tabi bakıldığında Hare Krishna’nın etkisi Türkiye’de görülmektedir. Çünkü; 1990 yılında Erkin Koray’ın “Hare Krishna” isimli bir şarkısı bulunmaktadır.348

346 Günay, Günümüz Türkiyesinde Misyonerlik Faaliyetleri, s.99-100. 347 Günay, Günümüz Türkiyesinde Misyonerlik Faaliyetleri, s.101. 348 Doğan, a.g.t., s. 80-82.

88 Şarkının sözleri şu şekildedir; Dün gece bir rüya gördüm Hayırdır inşallah Güller açmış bir bahçede

Ne kadar güzeldi Bana elini uzattın Tutar mıyım diye baktın Şunu bil ki unutmadım Çok sevdim inan ki Şu sözlerini "Hare Krishna".349

Hare Krishna adanmışları 1996 yılında Türkiye’ye misyonerlik için gelirler. İslamiyet ile Krishna bilincini bağdaştırmaya yönelik beş tane kitap hazırlarlar. Bu kitaplar; Srila Prabhupada on Islam: Prabhupada’nın İslam hakkında söylediği her şey, Bhakti Yoga and Islam: Srila Prabhupada tarafından bu alanda sorulan sorular ve cevapları, The Hidden Treasure Of Al-Quran: Chaitanya Mahaprabhu tarafından yorumlanan Kur’an’ın gizli hazinesi, Comparative Cosmology: Modern bilim ile Kuran, İncil ve Vedik Bilgi’nin karsılaştırmalı çalışması, Krishna Consciousness & Islam: Krishna Bilinci ve İslam.350

Ayrıca ISKCON marmara depreminden sonra ülkemize gelerek insani yardım bağlamında çalışmalarda bulunmuştur. 351

Tabi bazı sorunlarla karşılaşmış olsalar da 1999 yılında şu an tapınak olarak kullandıkları daireye taşınırlar. Ve Vedik kültüre ilgi duyan bir merak kitlesi kazanmayı başardılar. Yaklaşık 15 yıldır Türkiye’de faaliyet gösteren hareket sistemli bir şekilde amaçları doğrultusunda faaliyetlerini yürütmektedir. 352

Hint kültür merkezi günümüzde de aktifliğini korumakta, sistemli ve bilinçli bir şekilde faaliyetlerini yürütmektedir. Merkezin içinde Türkçe kitaplar bile mevcut olup, bir kereye mahsus 30 tl verildiğinde haftalık 2 tl ye istediğiniz kitabı ödünç alıp okuyabilmektedir. Aynı zamanda hint usulü masaj yapılmakta ve mutfak bölümünde Pazar ayinleri için vejetaryen yemek hazırlanmaktadır. Aynı zamanda bu dernekte hint

349 https://sarki.alternatifim.com/sarkici/erkin-koray/hare-krishna,(30.03.2019). 350 Doğan, a.g.t., s.82-83. 351 Günay, Günümüz Türkiyesinde Misyonerlik Faaliyetleri, s.101. 352 Doğan, a.g.t., s.85.

89 masajı, yoga, meditasyon, hint dans ve müziği, vejetaryen yemek gibi hizmetler verilmektedir. Haftanın birçok günü hoca eşliğinde yoga dersleri verilmektedir. Meditasyon derslerinde kirtanlar pek çok müzik aleti eşliğinde söylenmektedir. Ayurveda derslerinde ise bitkilerden nasıl sağlıklı yiyecekler yapılır, o öğretilmektedir. Beslenme olarak da vejetaryen beslenme öğretilir. Bhagavat-Gita okunan felsefe dersleri de verilmektedir. 353

Tabi dernek daha çok üye kazanmak için şehir şehir geziler düzenlemektedir. Aynı zamanda dernek, her yıl Hindistan’a gezi düzenlemektedir. Bu gezinin adı ise “Hindistan Sevgi Festivali Gezisi” dir. Bu gezilerde yeme-içme, barınma dernek tarafından organize dilmektedir. Katılımcılar ise ortalama 1000€ vererek bu geziye katılabilmektedir. Gezi ortalama üç ya da dört hafta sürmektedir. Ve bu geziye katılabilmek için de bu hareketin mensubu olmak gerekmemektedir. 354

Hare Krishna hareketinin Türkçe bir internet sitesi bulunmaktadır. Bu sitede detaylı bir şekilde kendilerini tanıtmaktadırlar. Hareketin literatürünün büyük bir kısmını İngilizce yayınlar oluşturmaktadır. Türkçe yayınları da vardır. Prabhupada’nın çalışmalarını basmak için “The Bhaktivedanta Book Trust” isminde bir yayınevi kurmuşlardır. Türkçe yayınları ise şunlardır; Özgün Bagavad-Gita, Doğa Yasaları, Mutluluk Mantrası, Krishna Yolu, Doğum ve Ölüm Ötesi, Reenkarnasyon Bilimi- Yeniden Doğuşun Sırları, Benlik İdraki Bilimi. İngilizce yayınlarının bir kısmı ise şunlardır; Srimad Bhagavatam, Sri Isopanisad, A Second Chance- The Story Of A Near- Death Experience, On Chanting Hare Krşna, Thed Matschhess Gift, The Nectar of Instruction, Krsna-The Suprime Personaly of Godhead. Bütün bunların yanında Prabhupada’yı, vejetaryen yemekleri, Krishna Bilincini anlatan videoları da bulunmaktadır. 355

Günümüzde derneklerdeki kişiler üç gruba ayrılır. Birinci grup adanmışların oluşturduğu gruptur. Sayısı 20 civarındadır. Bu kişiler dernekteki her türlü faaliyetlere katılırlar. Hare Krishna Bilincini kabul ederek bütün hayatını buna göre planlarlar. İkinci grup ise adanmış olmayan fakat her türlü derslere düzenli olarak katılanların oluşturduğu gruptur. Sayısı 50 civarındadır. Üçüncü grup ise, merkezdeki faaliyetlere düzenli olarak

353 Doğan, a.g.t., s.86-90. 354 Doğan, a.g.t., s.90-91. 355 Doğan, a.g.t., s.92-96.

90 katılmasalar da aralıklarla Pazar ayinlerine veya diğer programlara katılan serbest katılımcıların oluşturduğu gruptur. Sayısı yaklaşık 60 kişidir. Bu grubun çoğunluğu yirmili yaşlardaki üniversite öğrencilerinden oluşmaktadır.356

356 Doğan, a.g.t., s.98-99.

91 SONUÇ

Yeni Dini Hareketler 1960’ların sonları ile 1970’li yılların başlarında özellikle İngiltere ve ABD’de ortaya çıkmış olan ve 1970’li yıllarda da Almanya’da görülmeye başlayan, geleneksel tek tanrılı ve çok tanrılı dinlerden farklı bir söylem ile ortaya çıkan ve gittikçe de yaygınlık gösteren bir kavramdır. İnsan kendi anlam arayışına çözüm bulmak ve manevi boşluğunu doldurabilmek için bu tarz gelenekselden uzak hareketleri benimsemiş ve özümsemiştir. Bu yüzden sayıları gittikçe artarak devam etmektedir.

Hinduizm’de bu tarz yeni dini hareketlerin çok fazla olduğu bir ülkedir. Hinduizm kökenli bir çok yeni dini hareket ortaya çıkmış, artarak devam etmektedir. Bunlardan birisi de Hare Krishna hareketidir. Hare Krishna(Krişna) hareketi Tanrı Krişna’yı ön planda tutan, Swami Prabhupada tarafından oluşmuş; bugün Batı Avrupa ve Amerika’da mabetlerinin sayısı her geçen gün artan Hint kökenli dini teşkilattır. Asıl merkezleri Los Angeles’tadır. Krishna ise aslında Hinduizm’de tanrı kabul edilen Vishnu’nun sekizinci ve en önemli bedenlenmesidir. Hare Krishna mezhebinde Tanrı Krishna guruların ağzıyla konuşur. Gurular ise hatasız öğreticilerdir. Bu yüzden gurulara saygı duyalar.

Hare Krishna hareketinde Vedalar’ın vahiy olduğuna inanılır. Bu harekete göre; Tevrat, İncil, Kur’an vs. gibi dünyanın kutsal kitapları mutlak gerçekleri içerirler. Ama Vedalar dünyanın en eski vahiy belgesidir. Özellikle de Bhagavat-Gita Tanrı sözlerinin kendisidir.

Hare Krishna hareketinde Uluslararası Krishna Bilinci Derneği (ISKCON) de büyük önem taşır. ISKCON, beş yüz büyük merkez, tapınak ve kırsal topluluk, yaklaşık yüze yakın vejetaryen restoran, binlerce yerel toplantı grubu, çok çeşitli topluluk projelerini ve dünya çapında milyonlarca cemaat üyesini içermektedir. ISKCON, Prabhupāda tarafından 1966 yılında New York’ta kurulmuş olup, günümüzde hala gelişmeye devam etmektedir.

Bu harekete göre ruh , Tanrı Krishna’nın öz parçasıdır. İnsan ise Tanrı’nın öz zerresi olduğu için hayatı boyunca ebedi saadet ve bilgiye ulaşmaya çalışır. Maddi dünya yani vücut ise o insanın bu ebedi saadete gitmesini engellemeye çalışır.

92 Hinduizm'de yer alan Kast sistemi Hare Krishna’da da vardır. Kurallar kast sistemine göre değişir. Kast sistemi, şöyle dört sınıftan oluşmaktadır: 1- Brahmanlar (Rahipler, Din Adamları). 2-Kşatriya (Hükümdar Sülalesi ve Svaşçılar). 3-Vaisya (Tüccar, Esnaf ve Çiftçi). 4-Sudra(İşçiler).

Hare Krishna hareketine göre bu dünyada adalet vardır. Bu da karma ve reenkarnasyon yolu ile sağlanmaktadır. Karma kuralına göre insan şimdiki hayatında nasıl yaşarsa sonraki yaşamı buna göre şekillenecektir. Kişinin yaşamını ise istek ve arzular belirler. Ruh önceki yaşamına göre şekil değiştirir ve sürekli olarak dünyaya gelir. İşte ruhların sürekli bedenleşip dünyaya gelmesine reenkarnasyon denir.

Bu harekette kişilerin mutluluğu ancak Krishna Bilincine ulaşmakla mümkün olabilir. Krishnacılara göre Krishna bilincine sahip olmanın en uygun yöntemi bakti-yoga yapmaktır. Bakti-yoga adanmış hizmet sayesinde kişinin Tanrı ile irtibat kurması olayıdır. Bu sayede kişi kirlenmiş duygularından arınır ve Tanrı ile doğrudan ilişki kurabilir.

Hare Krishna hareketi yemek pişirmenin bir sanat olduğuna inanır. Yemek hazırlama ve yeme şefkatle, merhametle ve dengeli yaşam ilkeleri göz önüne alınarak yapılmalıdır. Bu yüzden Krishnacılar et, balık ve yumurtadan kaçınıp vejeteryan bir diyet sistemini savunurlar.

Hint kurallarında da olduğu gibi, Hare Krishna hareketinde kişi hayatında dört aşamadan geçer. İlk evrede bekar bir öğrencidir. İkinci evrede evli ve evin reisidir. Üçüncü evrede eğer eşi varsa eşi ile birlikte ormana çekilen bir münzevidir. Dördüncü evrede ise kişi dünyasal hayattan elini eteğini çeker, bu kişiye ise “sanyasin” denir.

Hare Krishna hareketi birçok ülkede misyonerlik faaliyetleri yapmakla birlikte Türkiye’de de bu faaliyetlerini yürütmektedir. Türkiye’deki merkezi “Hint Kültür Merkezi” ismiyle faaliyet göstermektedir. Bu merkez Beyoğlu-İstiklal Caddesin’de 2004 yılında kurulmuştur. Derneğin kurucusu Nara Balaram’dır. Çeşitli etkinlikler ile faaliyetlerini yürütmekte, üye sayılarını hızla arttırmaktadır. Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türkiye’de de bu hareket hızla gelişmekte ve büyümektedir.

93 KAYNAKÇA

Akalın, Kürşat Haldun, “Krishna’nın Bhagavad Gita’sının İzdüşümü Olarak Günümüzün İncilleri”, Gümüşhane Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2015, C.4, S.8, ss.205-224.

Aman, Fatih, “Sosyoloji Teorilerine Aktörler- Faktörler Bağlamında Bir Bakış Denemesi”, Sinop Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2017, C. 1, S. 1, ss.17-28.

Arslan, Hammet, “Hint Dinlerinde Bir Arınma ve Aydınlanma Yolu Olarak Yoga”, Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Doktora Tezi), İzmir, 2013.

Aydın, Mehmet, Din Fenomeni, Konya, Din Bilimleri Yayınları, 1995.

Aydın, Mehmet, Ansiklopedik Dinler Sözlüğü, Konya, Din Bilimleri Yayınları, 2005.

Aydın, Mehmet, Dinler Tarihine Giriş, Konya, Literatürk, 2015.

Bayazıt, Saadet, “Batı’da Ortaya Çıkan Yeni Dini Hareketler: Hare Krishna Hareketi Londra Örneği”, Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yüksek Lisans Tezi), Isparta, 2018.

Çalışkan, Sevda, Bhagavadgita, Ankara, İmge Kitabevi, II. Baskı, 2001.

Demirci, Kürşat, Hinduizm Kutsal Metinleri Vedalar, İstanbul, İşaret Yayınları, 1991.

Demirci, Kürşat, “Hinduizm”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C.18, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 1998, ss.112-116.

Demirel, Şengül, “Hinduizm’in Tarihsel Serüveni”, Sosyal Bilimler Dergisi, 2017, c.4, S.18, ss.562-577.

Doğan, Hilal, “Batı’da Ortaya Çıkan Yeni Dini Hareketler: Hare Krishna Hareketi”, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yüksek Lisans Tezi), İstanbul,2009.

Ebu Reyhan Muhammed b. Ahmed el-Biruni, Tahkiku Ma Li’l-Hind, Çev. Kıvameddin Burslan, Ankara, Türk Tarih Kurumu, 2015.

Enroth, Ronald, Tarikatlar ve Yeni Dinler, İstanbul, Yeni Yaşam Yayınları, 1998.

Güç, Ahmet, Çeşitli Dinlerde ve İslam’da Kurban, İstanbul, Düşünce Kitabevi Yayınları, 2003.

Güç, Ahmet, Dinlerde Mabed ve İbadet, Düşünce Kitabevi yayınları, İstanbul, 2011.

94 Günay, Nasuh, Günümüz Türkiye’sinde Misyonerlik Faaliyetleri, Isparta, Fakülte Kitapevi, 2005.

Günay, Nasuh, Türkiye’de Yeniçağ İnançları, Isparta, Manas Yayınevi, 2011.

Günay, Nasuh, “Yoganın Mahiyeti ve Çeşitleri”, Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2007, S.19, ss. 52-79.

Hiriyanna, Mysore, Hint Felsefesi Tarihi, Çev. Fuat Aydın, İstanbul, İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ Yayınları, 2011.

Kanık, Cengiz, “Batı’da Ortaya Çıkan Yeni Dini Hareketlere Genel Bir Bakış”, Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2017, C. 8, S.17, ss.178-188.

Kaya, Korhan, Hint Mitolojisi Sözlüğü, Ankara, İmge Yayınları, 2003.

Kaya, Korhan, Hinduizm, Ankara, Dost Kitabevi, 2011.

Kızılgeçit, Muhammed, Yeni Dini Hareketlerin Psikolojisi, İstanbul, Marmara Akademi Yayınları, 2018.

Kirman, M. Ali , “Batıda Ortaya Çıkan Yeni Dini Hareketlerin Bazı Özellikleri ve Toplumsal Tabanları”, Dini Araştırmalar, 1999, C. 2, S.4, ss.223-233.

Kirman, M. Ali, “Yeni Dini Hareketleri Tanımlama Problemi ve Tipolojik Yaklaşımlar”, DinBilimleri Akademik Araştırma Dergisi, 2003, S.4., ss.27-43.

Knott, Kim Hinduizm’in ABC’si, çev. Medet Yolal, İstanbul, KABALCI Yayınevi, 2000.

Köse, Ali, Milenyum Tarikatları, İstanbul, Timaş Yayınları, 2011.

Kutlutürk, Cemil, Hinduizm’de Avatar İnancı, Ankara, OTTO, 2017.

Küçük, Abdurrahman- Tümer, Günay- Küçük, Mehmet Alparslan, Dinler Tarihi, Ankara, Berikan Yayınevi, 2014.

Küçük, Mehmet Alparslan Kutsal Kitap anlayışı, Ankara, Berikan Kitabevi, 2016.

Mohapatra, A.Ranjan, “Hinduizm”, Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi,2002, ss.211-227.

Özcan, Azmi, “Hindistan”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C.18, İstanbul: TürkiyeDiyanet Vakfı, 1998.

Prabhupada, A. C. Baktivedanta Svami, Özgün Bagavad-Gita, 1.22.

Prabhubada, Swami, Açıklamalı Bhagavat-Gita, Ankara, Gün Yayıncılık, 1971.

Patel, Sanjay, The Little Book of Hindu deities, America, Plume, 2006.

95 Prabhupada, A.C. Bhaktivedanta Swami, Reenkarnasyon Bilimi.

Raju, P.T. ve diğerleri, ”Hindistan Dinleri” Asya Dinleri, İstanbul, inkılab yayınları, 2002.

SARMA, D.S., Hint Dini Tarihine Giriş, Çev. Fuat Aydın, İstanbul, ATAÇ Yayınları, 2005, s.13-57.

Sarıkçıoğlu, Ekrem, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, Isparta, Fakülte Kitapevi, 2016.

Sevgi, Abdullah, “Yeni Dini Akımların Temel Görüşleri ve İslam” Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yüksek Lisans Tezi), Van,2011.

Schimmel, Annemarie, Dinler Tarihi, İstanbul, Kırkambar Kitaplığı, 2007.

Sridhar, Swami B.R., Sri Guru ve Lütfu , Ankara, Saraswata Yayınları, 2006.

Taşpınar, İsmail, Doğu Dinlerinde Hac İbadeti, İstanbul, Bilge Kültür Yayıncılık, 2014.

Turan, Süleyman- Battal, Emine, Dünya Dinlerinde Kutsal Metinler, Ankara, STS Yayınları, 2004.

Turan, Süleyman- Sancar, Faruk, Yeni Dini Hareketler, İstanbul ,Açılım kitap, 2014.

Turan, Süleyman- Uzun, Sema Nur, “Yeni Dini Hareketlerin Taraftar Kazanma Yöntemleri”, Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi, 2018, c. 18,S.13, ss.137- 174.

Turan, Süleyman- Sancar, Faruk, Nedenleri ve Niçinleriyle Yeni Dini Hareketler, İstanbul, OKURAKADEMİ, 2018.

Yılmaz, Hüseyin, Dinler Tarihinin 100’ü, Ankara, OTTO, 2017.

Yitik, Ali İhsan, Hint Kökenli Dinlerde Karma İnancının Tenasüh İnancıyla ilişkisi, İstanbul, Ruh ve Madde Yayınları, 1996.

Yitik, Ali İhsan, “Hare Krishna Hareketi”, D.E.Ü.İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2001. ss.94-107.

Yitik, A.İ.(2010). “Hinduizm”, Ş.Gündüz(Ed.),Yaşayan Dünya Dinleri, içinde(277- 305), Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, ss.277-305.

Yitik, Ali İhsan, Doğu Dinleri, İstanbul, İsam yayınları, 2014.

Yitik, Ali İhsan, Batı’yı Anlatan Doğu, İstanbul, OKURAKADEMİ, 2018.

96 İNTERNET KAYNAKLARI file:///C:/Users/HP/Downloads/Bat%C4%B1da%20Yeni%20Dini%20Hareketler%20% E2%80%93%20Us%C3%BBl-i%20Kad%C3%AEm%20ve%20Biz.html, (20,01,2019). http://ozhanozturk.com/2018/02/22/rigveda-hint-mitolojisi/, ( 15.02.19). http://turkish.scsmath.org/ (02.03.2019) http://harekrishnaturkiye.blogspot.com/2008/07/aklabanla-guruyu-ayirmak- discriminating.html , (03.03.19). http://harekrishnaturkiye.blogspot.com/2008/07/aklabanla-guruyu-ayirmak- discriminating.html , (03.03.19) https://timaz.wordpress.com/2010/03/13/vedalarin-ogretileri/ (04.03.19)

Disciplic Succession The Guru Parampara, www.iskcon.com/about/parampara/index.html, (05.03.19).

Sri Chaitanya Saraswat Math, http://turkish.scsmath.org, (10.03.19) www. İskcon.com/abaut/parampara/bhaktivinod_thakur.html, (10.03.19) www.iskcon.com/about/parampara/gaurakisora, (11.03.19). http iskon.com/about/parampara/srila_prabhupada.html, (11.03.19). http//harekrishnaturkey.blogspot.com, (16.03.19) www.isconturkiye.com, (16.03.019). http://www.iskcon.org/founder-acharya/, (18.03.2019). http://www.iskcon.org/what-is-iskcon/,(18.03.2019). https://www.dunyadinleri.com/tr-TR/dunya-dinleri/hinduizm-tanri-ve- tanricalari/oku_hinduizmde-tanri-visnu, (18.03.2019). https://tr.wikipedia.org/wiki/Kri%C5%9Fna, (18.03.2019). http://ozhanozturk.com/2018/05/13/vishnu-visnu/, (18.03.2019)

https://krishna.org/who-is-krishna/ (19.03.2019). http://harekrishnaturkiye.blogspot.com/search/label/Kri%C5%9Fna%20Bilinci%20- %20Krishna%20Conciousness, (23.03.2019).

97 http://www.krishna.com/what-karma, (23.03.2019). http://www.krishna.com/info/karma, (23.03.2019). http://harekrishnaturkiye.blogspot.com/2008/05/zgn-bilinciniz-krina-bilinci-your.html, (24.03.2019). http://harekrishnaturkiye.blogspot.com/2008/09/japa-meditasyon-japa-meditation.html , (24.03.2019). https://harekrishnaturkey.wordpress.com/category/hare-krisna-mantrasihare-krishna- mantra/ , (24.03.2019). https://www.iskcon.org/studying-sacred-texts/, (26.03.2019). http://www.krishna.com/bhagavad-gita-0 ,(26.03.2019). http://www.krishna.com/what-are-vedas , (26.03.2019). https://harekrishnaturkey.wordpress.com/2007/07/04/akil-icin-yoga-yoga-for- mind/#more-116, (26.03.2019). http://www.krishna.com/topic-term/yoga-types, (26.03.2019). http://www.krishna.com/what-bhakti-what-does-bhakti-yoga-mean , (26.03.2019). http://vedaplatform.blogspot.com/2013/03/japa-meditasyon.html , (26.03.2019). https://www.iskcon.org/vegetarianism/ , (26.03.2019). https://www.iskcon.org/food-relief-program/ , (26.03.2019). https://www.patheos.com/library/iskcon-hare-krishna/ritual-worship-devotion- symbolism/worship-and-devotion-in-daily-life , (26.03.2019). https://tr.wikipedia.org/wiki/Bhagavat_Gita, (26.03.2019). http://www.ilimdunyasi.com/dinler-tarihi-984/hare-krishna/ ,(30.03.2019). https://www.dunyadinleri.com/tr-TR/dunya-dinleri/hare-krisna-hareketi/oku_hare- krisna-hareketi , (30.03.2019). https://www.iskcon.org/education/(30.03.2019). https://www.iskcon.org/festivals/ , (30.03.2019). https://www.iskcon.org/eco-villages/ , (30.03.2019).

https://www.iskcon.org/sunday-open-house/,(30.03.2019).

98 https://sarki.alternatifim.com/sarkici/erkin-koray/hare-krishna, (30.03.2019). http://www.krishna.com/tilaka-mark-god.(30.03.2019).

John Grıesser (Yön.), Film: Hare Krishna, View (Yap.), Hindistan, 2017.

99 EKLER

EK-1: Guruya saygı duymayı tasvir eden görsel.( Kaynak: https://english.newstracklive.com/news/everyone-should-definitely-learn-these- things-from-lord-shri-krishna-52604-1.html)

EK-2: Cahitanya Mahapraraphu görseli. (Kaynak: ISKCON)

100 EK-3: Srila Bhaktivinoda Thakura görseli. (Kaynak: ISKCON)

EK-4: Abhay Charan Bhaktivedanta Srila Prabhupada görseli. (Kaynak: http://www.lokanathswamiofferings.com/srila-prabhupada/)

101 EK-5: Krishna görseli. (Kaynak: https://www.posterlounge.com/krishna- with-peacock-and-cow-pr472550.html)

EK-6: Karma-Reenkarnasyon görseli.

(Kaynak:http://aasmaestefan.blogspot.com/2014/06/reenkarnasyontransmigrasyo- ve-karma.htm)

102 EK-7: Hare Krishna Mantra Zikri görseli.

(Kaynak:https://harekrishnaturkey.wordpress.com/category/hare-krisna- mantrasihare-krishna-mantra/)

EK-8: Yoga görseli. (Kaynak: https://theharekrishnamovement.org/tag/goal-of- yoga/)

103 ÖZGEÇMİŞ

Kişisel Bilgiler

Adı Soyadı : Birgül KULAKSIZ

Doğum Yeri ve Yılı : Manavgat /1992

Medeni Hali : Bekâr

Eğitim Durumu

Lisans Öğrenimi : Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi 2010-2015

Yüksek Lisans Öğrenimi : Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü / Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı / Dinler Tarihi Bilim Dalı 2016-2019

İş Deneyimi : Milli Eğitim Bakanlığı / Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği 2016-

104