OSMAN HAMDI BEY*
Ölümünün ellinci y~ ldönümü vesilesiyle
Ord. Prof. ARIF MCFID MANSEL
24 ~ubat ~ g ~ o tarihinde Istanbul'da Kuruçe~me'deki yal~s~nda vefat eden Osman Hamdi bey 19 uncu yüzy~l Türkiye'sinin orijinal ve sempatik simalar~ ndan, fakat ayn~~ zamanda vücude getirdi~i bat~~ tarz~ ndaki kültür müesseseleri ile Türkiye'de ç~~~r açm~~~ insanlardan biridir. Hamdi bey sayesindedir ki memleketimiz muazzam bir Arkeo- loji Müzesi, zengin bir arkeoloji kütüphanesi, geli~me~e son derece el- veri~li bir "Sanayii Nefise Mektebi" (bugünkü Güzel Sanatlar Akade- misi), eski eserlerin tahribine, bunlara kar~~~ gösterilen ihmal ve kard- s~zl~~a son verme hususunda önemli bir ba~lang~ç olan düzenli bir arke- oloji servisi kazanm~~ t~ r. Osman Hamdi 1842 senesinde Istanbul'da do~du. Babas~~ o devirde tahsilini Avrupa'da yapan nadir devlet adamlar~ndan Edhem pa~a idi. Nefsinde geni~~ bir bilgiyi dürüst bir karakterle birle~ tiren Edhem pa~a sultan Abdülmecid, Abdülâziz ve Abdülhamid devirlerinde ilk önce askeri, sonra mülki karyerde ad~ m ad~ m ilerleyerek vezaret rütbesi ile müteaddid nezaretlerin ba~~ nda bulunmu~, Türkiye'yi büyük elçi olarak Berlin ve Viyana'da temsil etmi~~ ve en nihayet sadr~ azam olarak en yüksek makama yükselmi~ti.1 Edhem pa~a, o~ullar~ = da bat~~ kültürü ile yeti~melerini sa~lamak üzere bunlar~ n Fransa, Almanya yahut Avusturya'ya gidüp orada yabanc~~ dil ö~renmelerine ve yüksek tahsillerini yapmalar~ na büyük
* Osman Hamdi beyin ~ahsi dosyas~ n~~ ve foto~raf koleksiyonunu bana tevdi etmek lütfunda bulunan o~lu Edhem beyin haremi Kâmuran Eldem han~mefendiye te~ekkür etme~i borç bilirim. Ancak bu sayededir ki bu büyük adam~n hayat~ na ait etrafl~~ ve enteresan bilgiler edinmek ve bu makaleye baz~~ resimler ilave etmek mümkün olmu~tur. Edhem pa~an~n biyografyas~~ için en son olarak: Mahmud Kemal mal, Son Sadr~4zamlar, s. 600 v. dd.; I. H. Uzunçar~~l~, Halil Edhem Hât~ ra Kitab~ , cilt II, s. 67 v. dd. 292 ARIF MOFID MANSEL
önem verdi~inden 2 büyük o~lu Osman Hamdi'yi 1857 de hukuk tahsil etmek için Paris'e göndermi~ti. Hamdi bey oniki sene Paris'te kalarak Paris üniversitesinde hukuk derslerine devam etti. Fakat kendisi ruhen sanatkâr oldu~undan hukuk tahsilinin yan~ nda Güzel Sanatlar Eko- lünde resim derslerine de devam etme~e ba~lad~, G65me ve Boulanger gibi o devrin tan~ nm~~~ ressamlann~n atölyelerinde çal~~t~, bunlar~n korekt ve zarif üslûplann~~ benimsedi ve böylece muntazam tahsil görmü~~ ilk Türk ressamlanndan biri oldu. Hamdi bey bundan böyle bütün hayat~~ müddetince resim yapm~~, birçok sergilere i~tirak ederek madalyalar alm~~~ ve ya~l~~ boya tablolar~, ~aheserler mertebesine ç~ka- mamakla beraber, çe~itli Avrupa koleksiyonlan ve müzelerinde önemli bir yer alm~~t~r. Kendisinin resim sahas~nda çok verimli oldu~u, çok çabuk çal~~t~~~, mesela tabii büyüklükte bir portreyi bir iki saat içinde tamamlad~~~~ söylenir. Biraderi Halil Edhem bey "Elvah~~ Nak~iye Koleksiyonu" adl~~ eserinde (s. 23-24) ilk Türk ressamlar~ndan bahsetti~i s~rada Osman Hamdi beyin ressaml~~~~ hakk~nda ~unlar~~ yazmaktad~r: "Hayat~n~n son zamanlanna kadar hergün bir kaç saatini nak~a has- rederdi. Ekseriya memlekete ait dahili mevzular ve vekayii me'nuse nak~etmekle mütelezziz olurdu ve fakat birçok tasvirler ve k~r manza- ralan dahi vücude getirmi~tir". Osman Hamdi bey 1867 de Paris'te aç~lan Milletleraras~~ Sergide Osmanl~~ Devleti komiseri olarak bulundu. 1869 da, daha henüz 27 ya~~nda iken Türkiye'ye ça~~nlarak Ba~dat vilayeti umuru ecnebiye müdürlü~üne tayin edildi. III. Napolyon devrinde en ~a~aal~~ devir- lerinden birini ya~~yan Paris'ten ayr~larak uzak bir do~u diyar~na git- mek genç bir sanatkâr ve sosyete adam~~ için ~üphesiz kolay de~ildi. Bununla beraber Hamdi beyin bu davete hemen icabet etti~ini, ~ikâ- yet etmek ~öyle dursun, vatan~na hizmet etmek üzere adetâ ko~arak yeni vali Midhat pa~a'n~ n maiyyetinde Ba~data gitti~ini görüyoruz. Hamdi bey vali ile tam bir ahenk içinde çal~~m~~, onun serbest fikir- lerini benimsemi~~ ve aralar~nda uzun müddet devam edecek dostluk ba~lar~~ kurulmu~tu. Sonralar~, Midhat pa~a ismini a~za alman~n dahi tehlikeli oldu~u zamanlarda memuriyet hayat~ndaki ilk âmirinden daima sitayi~le ve hatta hayranl~kla bahsetmi~tir. Hamdi bey Ba~dat'ta bir taraftan resim yapm~~, di~er taraftan Midhat pa~a ile oraya
a Hepsi âlim ve fâz~ l insanlar olan Edhem pa~an~ n okullar~~ için: I. H. Uzunçar- s~l~ , Halil Edhem Htlt~ra Kitab~ , cilt II, s. 70 v. dd. OSMAN HAMDI BEY 293 gelmi~~ olan ayd~ n insanlar, bu arada Hamdi Simavi bey, muharrir Ahmed Midhat efendi ve Köse Raif beyle (Pa~a) tan~~arak dost olmu~, Ba~dat'ta sürgün olarak ya~~yan Hint mihracesinden çöl bedevilerine kadar pek çe~itli insanlarla temas etmi~, bu arada baz~~ maceralar da geçirmi~tir ki sonralar~~ tatl~~ bir lisanla anlatt~~~~ bu hikayeler yak~ n dostu alman muharrirlerinden R. Lindau taraf~ndan zaptolunarak "Bir Efendinin Hilcilyeleri" adl~~ almanca bir kitapta ne~rolunmu~tur.3 Bu hikâyelerde çölde güne~in do~u~u ve bat~~~ n~ n ve y~ld~zl~~ sema kub- besini bütün ha~meti ile tebarüz ettiren "Ba~dat geceleri"nin Osman Hamdi beyin sanatkâr ruhu üzerinde ne kadar derin bir iz b~rak- t~~~n~~ sezmek mümkündür. 187 ~~ de Hamdi bey Istanbul'a döndü ve sarayda "Te~rifat~~ Hari- ciye" müdür muavini oldu. ~ahsi kabiliyetlerine inzimam eden yabanc~~ memleketlerin dil, örf ve adet sahas~ ndaki derin bilgisi kendisinin bu vazifede ba~ar~~ göstermesini ~a~lad~, o kadar ki iki sene sonra Viyana'da aç~lan milletleraras~~ sergiye bizzat Abdülâziz tarafindan komiser nasbedildi. Hamdi bey bu i~i de ba~ard~ ; Bab~hümayun d~~~ ndaki III. Ahmet çe~mesi ~eklinde bina edilmi~~ olan Türk paviyonu büyük ra~bet gördü. Bu sergi vesilesiyle o zamanlar Nafia naz~n olan babas~~ Edhem pa~a taraf~ ndan bast~ r~lan "Usulü Mimarii Osmani" adl~~ eserin tertip ve tanziminde rol oynad~~~~ gibi yine ayn~~ vesile ile ne~rolunan "Elbisei Os~nam:yye"nin frans~zca nüshas~n~ n (Les Cost~ones populaires de la Turquie) metnini bizzat yazd~. Serginin kapan~~~ ndan sonra Istanbul'a geri dönen Osman Hamdi bey Arifi pa~an~n Hariciye naz~ rl~~'~~ zaman~ nda (1875) Hariciye Umuru Ecnebiye katipli~ine getirildi; fakat 1876 daki taht de~i~ikli~i esnas~ nda bu vazifeden al~ narak Matbuat~~ Ecnebiye müdürlü~üne nasbolundu. Birinci Me~rutiyetin ilan~~ ve onunla ba~l~yan son derece canl~~ bas~ n kampanyas~~ esnas~ nda keskin zekal~~ ve çok cepheli bu insan bir siyaset adam~~ ve bir gazeteci olarak ta kabiliyet gösterdi. Bu sebep- ten dolay~~ Bulgaristan olaylar~n~~ yerinde incelemek üzere kurulan tahkik heyetine üye seçildi ve bu heyette faal bir rol oynad~. Türk-Rus harbi esnas~nda Hamdi bey bir gönüllü birli~i kurul- mas~~ için büyük gayretler sarfetti ve kendisi de asker olarak bu bir-
a Rudolf Lindau, Erzdhlungen eines Effendi. Berlin 1896. Osman Hamdi beye ithal edilmi~~ olan bu kitap, hepsi Hamdi beyin Ba~dat'taki hayat~na ait olmak üzere, be~~ hikaye ihtiva etmektedir. 294 ARIF MeFID MANSEL li~e girdi. 1877 senesinde Beyo~lu Alt~nc~~ Daire Belediye müdürü oldu ve bu vazifede harbin sonuna kadar kald~ . Ondan sonra memu- riyetten çekilerek resimle me~gul olma~a ba~lad~ . 36 ya~~na gelmi~~ olan Osman Hamdi beyi Paris'te hukuk talebesi ve ressam, Ba~dat'ta siyasi müdür, Paris ve Viyana'da sergi komiseri, Istanbul'da diplomat,te~rifato gazeteci, asker ve belediye müdürü olarak tan~d~k. Devlet i~lerinde bu kadar çe~itli sahalarda çal~~m~~~ ve hepsinde ba~ar~~ göstermi~~ olan böyle bir insan~ n bir vali yahut bir elçi olmas~~ beklenebilirdi. Fakat Hamdi bey 1881 de Istanbul'da müzenin ba~~na müdür olarak getirildi; bununla kendi hayat~nda oldu~u gibi Türk müzecili~inde de yepyeni ve verimli bir devre aç~lm~~~ oldu. 1852 y~l~ndan beri, o zamanlar silah deposu olarak kullan~lan eski Aya Irini kilisesinde bir eski eserler koleksiyonu vücut bulma~a ba~lam~~~ ve bu koleksiyon zamanla bir müze halini almak istidad~ n~~ gösterdi~inden onun ba~~ na ilk önce bir Ingiliz, sonra bir Avusturyal~~ ve ondan sonra da bir Alman, müdür olarak, getirilmi~ti. Fakat umu- miyetle bilgili olduklar~~ anla~~lan bu yabanc~lar, bir Alman muharriri- nin ifade etti~i gibi "Istanbul'u önemli bir sanat merkezi haline getir- mekten ziyade kendi memleketlerindeki müzeleri zenginle~tirmek" gayesini güdüyorlard~~ 4. 1875 de, Suphi pa~an~ n Maarif naz~ rl~~~~ zaman~nda, koleksiyonlann Topkap~~ Saray~~ mü~temilât~ndan Çinili Kö~k'e naklolunmas~ na ve "Müzei Hümayun" ünvan~n~~ ta~~ mas~ na ra~men bu müze bir eski eser me~herinden ziyade bir eski eser y~~~n~~ idi. I~te Hamdi bey müzeyi bu halde buluyordu. Hamdi bey kendisi için yepyeni bir i~~ sahas~~ aç~ ld~~~n~~ ve üzerinde ciddiyetle duruldu~u takdirde bu sahada çok verimli i~ler yap~labile- ce~ini idrak etmekte gecikmedi; büyük bir ~evk ve gayretle arkeoloji ve müzecilik ile me~gul olma~a ba~lad~, o kadar ki çok sevdi~i resmi bile ihmal etme~e ba~lad~. Hamdi bey bir taraftan koleksiyonlann ilmi bir tarzda tertip ve tanzimi için u~ra~~yor, di~er taraftan yabanc~~ arkeologlar getirterek bunlara kataloglar tertipletiyor ve arkeolojik meseleler için bunlar~ n fikirlerini al~yordu. O zamanlar bir müddet için Istanbul'da çal~~m~~~ olan tan~nm~~~ frans~ z arkeologlanndan S. Reinach'a çok sonralar~~ yazm~~~ oldu~u bir mektupta büyük bir kadir- ~inashk göstererek ~öyle diyordu: "Istanbul'da bulundu~unuz esnada,
R. Lindau, Xord und Stki. Ein~~ deutsch~~ Monatsschrift, H~ft 312, 1903, S. 5. OSMAN HAMDI BEY 295
belki fark~ nda olmaks~ z~ n beni [arkeoloji sahas~ nda] forme etme~e ilk evvela siz ba~lad~ n~z". Fakat memlekette sanat eserlerine kar~~~ ilgi ve sevgi olmadan eski eserleri tahripten kurtarman~ n ve esasl~~ bir müze meydana getir- menin imkans~ z oldu~unu anl~ yan Hamdi bey bir "Sanayii Nefise Mektebi" kurdu ve kendisi ayn~~ zamanda mektebin müdürlü~üne nasbolundu. O esnada Çinili Kö~k'ün civar~ nda yap~lma~a ba~lanan bina 1882 de bitti. Yeni mektebin aç~ l~~~ töreni ise 3 Mart 1883 de yap~ ld~~ 5. Bu hususta sarfetti~i gayretleri S. Reinach'a 1882 senesinde yazd~~~~ ~u sat~ rlardan istidlal etmek mümkündür: "Size s~ k mektup yazam~ yorsam bu, bina etmekte oldu~umuz mektep ve te~kilâtland~r- mak için u~ra~t~~~ m güzel sanatlar servisinden ileri gelmektedir. Buna resmi de katacak olursan~z kendime fazla vakit kalmad~~~n~~ anlars~ n~z. Ak~amlar~~ yorgunluktan bitkin bir halde eve dönüyorum, o kadar ki iki aydan beri babama Viyana'ya bile 6 mektup yazamad~ m". 1884 te eski eserleri devlet mal~~ sayan ve bunlar~ n d~~~ memleket- lere ç~ kar~lmas~ n~~ yasak eden "Asar~~ Atika Nizamnamesi" ç~ kt~. O zamanlar Avrupal~~ arkeologlar ve hâfirler aras~ nda büyük bir ho~nud- suzluk yaratan ve hattâ "Drakon" kanunlar~~ ile mukayese edilen bu nizamname, eski eser ihrac~ n~, saray taraf~ ndan yap~ lan müdahaleler yüzünden, tamamiyle önliyememekle beraber, bunlar~ n hiç olmazsa bir k~sm~ n~ n memleket içinde kalmas~ n~~ ve Istanbul Müzesine girmesini sa~lad~ . Küçük bir ta~ra müzesi karakterini ta~~yan Istanbul Müzesini zenginle~tirmek için Hamdi bey 1883 ile 1895 seneleri aras~ nda çe~itli yerlerde kaz~lar yapt~ , bu kaz~ larda ~ans kendisine yard~ m ederek bir hayli önemli eser bulma~a muvaffak oldu. Büyük bir k~sm~~ Istanbul'a naklolunan bu eserler müzenin zenginle~mesini ve kalitesinin yüksel- mesini sa~lad~ lar. Ayn~~ zamanda ilk defa Avrupa ve Amerika arkeo- loji çevrelerinde bir Türk arkeologunun ismi duyuldu. Hamdi bey kaz~~ hususunda kendisine yard~ mda bulunmu~~ olan iki alman bilginini, Bergama kaz~ lariyle ~öhret kazanm~~~ olan Carl Humann ve Alexander Conze'yi ~ ükranla yâd eder ve ~öyle dermi~ : "Humann'dan kaz~~ yap-
"Sanayii Nefise Mektebi"nin kurulu~u ve tarihçesi hakk~ nda Halil Edhem beyin "Elvaht Nak~iye Koleksiyonu" adl~~ eserinde (s. 24 v. dd.) mufassal mal~lmat mev- cuttur. 0 zamanlar Edhem pa~a Viyana'da sefir idi. 296 ARIF MeFID MANSEL ma~~~ ö~rendim". "Conze kendisine bildirdi~im her ba~ar~ya, kendinin ba~ar~s~~ imi~~ gibi, sevinirdi; bunu birçok defalar sözlü ve yaz~l~~ olarak ifade etmi~~ ve bana daima yeni te~ebbüslerde bulunmak cesaretini vermi~tir." Bu makalede Hamdi beyin Nemrud Da~~'ndan ba~lamak suretile Myrina, Kyme ve di~er Aiolya nekropollerinde, yahut Lagina'da yapt~~~~ ve yahut nezareti alt~nda oldu o~lu mimar Edhem beye yapt~ r- t~rd~~~~ Alabanda ve Tralles kaz~lanndan bahsetme~e yer müsait de~il- dir. Bu kaz~lara dair çe~itli Avrupa ve Amerika dergilerinde raporlar ç~kt~~~~ gibi bunlar~~ toplu olarak S. Reinach'~ n "Chroniques d'Orient" adl~~ eserinde de bulmak mümkündür. Fakat 1887 senesi bu sahada Osman Hamdi beye en büyük mükafat~~ verdi: Hamdi bey Sayda civa- r~ nda Ayâ'da Fenike k~ rallanna ait bir yeralt~~ nekropolünde Istanbul Arkeoloji Müzelerinin ~öhretini sa~l~yan lâhitleri buldu. Toprak alt~ nda bir nekropolün bir tesadüf eseri olarak meydana ç~ km~~~ oldu~u kendisine bildirildikte E. Renan'~ n "Mission archdologique de Phinicie" adl~~ eserini okumu~~ ve bu bölgenin son derece önemli ke~iflere yol aça- bilece~i hakk~nda kanaat getirmi~~ olan Hamdi bey hemen faaliyete geçerek geni~~ çapta bir kaz~~ yap~lmas~~ için gerekli müsaade ve tahsi- sat~~ temin etti. Müze arkada~lar~ ndan Dimosten Baltac~~ beyle Sayda'ya giderek nekropolün aç~lmas~ nda, lâhitlerin hasara u~'ramaks- ~z~ n ç~ ka- nlmas~ nda ve vapurla Istanbul'a naklinde büyük bir ba~ar~~ gösterdi.7 Bu suretle Istanbul Müzeleri dünyan~ n en zengin lâhit koleksiyonla- r~ ndan birine sahip oluyor, Osman Hamdi ise Türk arkeologu olarak milletleraras~~ bir ~öhrete eri~iyordu. Bu ke~iften bir müddet sonra Hamdi beyin o devrin tan~ nm~~~ arkeologlar~ ndan Th. Reinach ile birlikte yazd~~~~ ve 1892 de ne~retti~i "Une Mcropole Royale de Sidon" adl~~ büyük eser bugün dahi de~erini muhafaza etmektedir. Bu lâhitlere Çinili Kö~k'te yer bulmak ~öyle dursun, bunlar~~ kö~kün kap~s~ ndan dahi geçirmek mümkün olmad~~~ndan kö~kün kar~~s~ nda, o devrin tan~nm~~~ mimarlar~ ndan Valaury'nin planlar~ na göre, klasik üslûpta yeni bir müze binas~~ in~a edildi. "Lâhitler Müzesi"
7 Hamdi bey bu ke~iften Avrupa ilim kurullar~n~ , bilhassa Paris'teki "Acad&nie de3 Inscriptions et Belles Lettres"i haberdar etmi~~ ve"Tabnit" lâhdinin üzerindeki Fenike kitabesinin bir kopyas~n~~ Ernest Renan'a göndermi~ti. Benan kitabenin bir tercümesini telgrafla daha henüz Sayda'da bulunan Hamdi beye bildirmi~tir ki tarihi bir laymeti haiz olan bu telgraf~~ dercetmegi muvaf~ k bulduk. A. M. Mansel
Res. ~~ — Osman Hamdi bey (no. 6) Paristeki tahsili esnas~ nda frans~z arkada~lariyle birlikte. 1861 /2. Belleten C. XXIV A. M.Mansel Belleten C.XXIV
Res. 2 - O. Ham di bey Pariste A. M. Ma~~sel
Beller" C. XXIV A. M. Mansel
Belleten C. XXIV A. M. Mansel
Bellek,' C. XXIV A. M. Mansel
Res. g — Hamdi bey Legina kaz~s~nda (1892). Yan~ndakiler : frans~z arkeologlar~ndan Chamonard ve Carlier. Wein: C. XXIV A. M. Mansel
Res. ~~ o — Sayda yeralt~~ nekropolunden lâhitler, kaz~lan tünel vas~ tasiyle, ç~kar~l~ rken (1887). Belleten C. XXIV A. M. Mansel
Benden C. XXIV A. M. Mansel
‘0‘$lickikrrION/-414-1. jt4i ‘~.POSIC-4r ft llkfR E S CS' d~it,K.Si J. Emrelli', d d'arrl v &!.
,JL;j1 Heça de poar
• :0fr ~f7) r ji • ‘it 'Z/• 4- n i~~ L 9.94> J , 414 Ir.'e lo 1)441t laf h rn L' J ‘Z.JJ, L.3) ).17 L'tat ~~~ 'est son~als k aacune responsabilit‘ is raison da service de la correspondanee par la veto tlgraphi
e" • •
41- Ofe ~zi~~ /-,1- 147 ~i~e,,-rod; e ~~e__ ~ce
y., 1-61 • 14‹: ft ~,it.??„4:1 .d7.4 fr>