OSMAN HAMDI *

Ölümünün ellinci y~ ldönümü vesilesiyle

Ord. Prof. ARIF MCFID MANSEL

24 ~ubat ~ g ~ o tarihinde 'da Kuruçe~me'deki yal~s~nda vefat eden Osman Hamdi bey 19 uncu yüzy~l Türkiye'sinin orijinal ve sempatik simalar~ ndan, fakat ayn~~ zamanda vücude getirdi~i bat~~ tarz~ ndaki kültür müesseseleri ile Türkiye'de ç~~~r açm~~~ insanlardan biridir. Hamdi bey sayesindedir ki memleketimiz muazzam bir Arkeo- loji Müzesi, zengin bir arkeoloji kütüphanesi, geli~me~e son derece el- veri~li bir "Sanayii Nefise Mektebi" (bugünkü Güzel Sanatlar Akade- misi), eski eserlerin tahribine, bunlara kar~~~ gösterilen ihmal ve kard- s~zl~~a son verme hususunda önemli bir ba~lang~ç olan düzenli bir arke- oloji servisi kazanm~~ t~ r. Osman Hamdi 1842 senesinde Istanbul'da do~du. Babas~~ o devirde tahsilini Avrupa'da yapan nadir devlet adamlar~ndan Edhem pa~a idi. Nefsinde geni~~ bir bilgiyi dürüst bir karakterle birle~ tiren Edhem pa~a Abdülmecid, Abdülâziz ve Abdülhamid devirlerinde ilk önce askeri, sonra mülki karyerde ad~ m ad~ m ilerleyerek vezaret rütbesi ile müteaddid nezaretlerin ba~~ nda bulunmu~, Türkiye'yi büyük elçi olarak ve Viyana'da temsil etmi~~ ve en nihayet sadr~ azam olarak en yüksek makama yükselmi~ti.1 Edhem pa~a, o~ullar~ = da bat~~ kültürü ile yeti~melerini sa~lamak üzere bunlar~ n Fransa, Almanya yahut Avusturya'ya gidüp orada yabanc~~ dil ö~renmelerine ve yüksek tahsillerini yapmalar~ na büyük

* Osman Hamdi beyin ~ahsi dosyas~ n~~ ve foto~raf koleksiyonunu bana tevdi etmek lütfunda bulunan o~lu Edhem beyin haremi Kâmuran Eldem han~mefendiye te~ekkür etme~i borç bilirim. Ancak bu sayededir ki bu büyük adam~n hayat~ na ait etrafl~~ ve enteresan bilgiler edinmek ve bu makaleye baz~~ resimler ilave etmek mümkün olmu~tur. Edhem pa~an~n biyografyas~~ için en son olarak: Mahmud Kemal mal, Son Sadr~4zamlar, s. 600 v. dd.; I. H. Uzunçar~~l~, Halil Edhem Hât~ ra Kitab~ , cilt II, s. 67 v. dd. 292 ARIF MOFID MANSEL

önem verdi~inden 2 büyük o~lu Osman Hamdi'yi 1857 de hukuk tahsil etmek için 'e göndermi~ti. Hamdi bey oniki sene Paris'te kalarak Paris üniversitesinde hukuk derslerine devam etti. Fakat kendisi ruhen sanatkâr oldu~undan hukuk tahsilinin yan~ nda Güzel Sanatlar Eko- lünde resim derslerine de devam etme~e ba~lad~, G65me ve Boulanger gibi o devrin tan~ nm~~~ ressamlann~n atölyelerinde çal~~t~, bunlar~n korekt ve zarif üslûplann~~ benimsedi ve böylece muntazam tahsil görmü~~ ilk Türk ressamlanndan biri oldu. Hamdi bey bundan böyle bütün hayat~~ müddetince resim yapm~~, birçok sergilere i~tirak ederek madalyalar alm~~~ ve ya~l~~ boya tablolar~, ~aheserler mertebesine ç~ka- mamakla beraber, çe~itli Avrupa koleksiyonlan ve müzelerinde önemli bir yer alm~~t~r. Kendisinin resim sahas~nda çok verimli oldu~u, çok çabuk çal~~t~~~, mesela tabii büyüklükte bir portreyi bir iki saat içinde tamamlad~~~~ söylenir. Biraderi Halil Edhem bey "Elvah~~ Nak~iye Koleksiyonu" adl~~ eserinde (s. 23-24) ilk Türk ressamlar~ndan bahsetti~i s~rada Osman Hamdi beyin ressaml~~~~ hakk~nda ~unlar~~ yazmaktad~r: "Hayat~n~n son zamanlanna kadar hergün bir kaç saatini nak~a has- rederdi. Ekseriya memlekete ait dahili mevzular ve vekayii me'nuse nak~etmekle mütelezziz olurdu ve fakat birçok tasvirler ve k~r manza- ralan dahi vücude getirmi~tir". Osman Hamdi bey 1867 de Paris'te aç~lan Milletleraras~~ Sergide Osmanl~~ Devleti komiseri olarak bulundu. 1869 da, daha henüz 27 ya~~nda iken Türkiye'ye ça~~nlarak Ba~dat vilayeti umuru ecnebiye müdürlü~üne tayin edildi. III. Napolyon devrinde en ~a~aal~~ devir- lerinden birini ya~~yan Paris'ten ayr~larak uzak bir do~u diyar~na git- mek genç bir sanatkâr ve sosyete adam~~ için ~üphesiz kolay de~ildi. Bununla beraber Hamdi beyin bu davete hemen icabet etti~ini, ~ikâ- yet etmek ~öyle dursun, vatan~na hizmet etmek üzere adetâ ko~arak yeni vali Midhat pa~a'n~ n maiyyetinde Ba~data gitti~ini görüyoruz. Hamdi bey vali ile tam bir ahenk içinde çal~~m~~, onun serbest fikir- lerini benimsemi~~ ve aralar~nda uzun müddet devam edecek dostluk ba~lar~~ kurulmu~tu. Sonralar~, Midhat pa~a ismini a~za alman~n dahi tehlikeli oldu~u zamanlarda memuriyet hayat~ndaki ilk âmirinden daima sitayi~le ve hatta hayranl~kla bahsetmi~tir. Hamdi bey Ba~dat'ta bir taraftan resim yapm~~, di~er taraftan Midhat pa~a ile oraya

a Hepsi âlim ve fâz~ l insanlar olan Edhem pa~an~ n okullar~~ için: I. H. Uzunçar- s~l~ , Halil Edhem Htlt~ra Kitab~ , cilt II, s. 70 v. dd. OSMAN HAMDI BEY 293 gelmi~~ olan ayd~ n insanlar, bu arada Hamdi Simavi bey, muharrir Ahmed Midhat efendi ve Köse Raif beyle (Pa~a) tan~~arak dost olmu~, Ba~dat'ta sürgün olarak ya~~yan Hint mihracesinden çöl bedevilerine kadar pek çe~itli insanlarla temas etmi~, bu arada baz~~ maceralar da geçirmi~tir ki sonralar~~ tatl~~ bir lisanla anlatt~~~~ bu hikayeler yak~ n dostu alman muharrirlerinden R. Lindau taraf~ndan zaptolunarak "Bir Efendinin Hilcilyeleri" adl~~ almanca bir kitapta ne~rolunmu~tur.3 Bu hikâyelerde çölde güne~in do~u~u ve bat~~~ n~ n ve y~ld~zl~~ sema kub- besini bütün ha~meti ile tebarüz ettiren "Ba~dat geceleri"nin Osman Hamdi beyin sanatkâr ruhu üzerinde ne kadar derin bir iz b~rak- t~~~n~~ sezmek mümkündür. 187 ~~ de Hamdi bey Istanbul'a döndü ve sarayda "Te~rifat~~ Hari- ciye" müdür muavini oldu. ~ahsi kabiliyetlerine inzimam eden yabanc~~ memleketlerin dil, örf ve adet sahas~ ndaki derin bilgisi kendisinin bu vazifede ba~ar~~ göstermesini ~a~lad~, o kadar ki iki sene sonra Viyana'da aç~lan milletleraras~~ sergiye bizzat Abdülâziz tarafindan komiser nasbedildi. Hamdi bey bu i~i de ba~ard~ ; Bab~hümayun d~~~ ndaki III. Ahmet çe~mesi ~eklinde bina edilmi~~ olan Türk paviyonu büyük ra~bet gördü. Bu sergi vesilesiyle o zamanlar Nafia naz~n olan babas~~ Edhem pa~a taraf~ ndan bast~ r~lan "Usulü Mimarii Osmani" adl~~ eserin tertip ve tanziminde rol oynad~~~~ gibi yine ayn~~ vesile ile ne~rolunan "Elbisei Os~nam:yye"nin frans~zca nüshas~n~ n (Les Cost~ones populaires de la Turquie) metnini bizzat yazd~. Serginin kapan~~~ ndan sonra Istanbul'a geri dönen Osman Hamdi bey Arifi pa~an~n Hariciye naz~ rl~~'~~ zaman~ nda (1875) Hariciye Umuru Ecnebiye katipli~ine getirildi; fakat 1876 daki taht de~i~ikli~i esnas~ nda bu vazifeden al~ narak Matbuat~~ Ecnebiye müdürlü~üne nasbolundu. Birinci Me~rutiyetin ilan~~ ve onunla ba~l~yan son derece canl~~ bas~ n kampanyas~~ esnas~ nda keskin zekal~~ ve çok cepheli bu insan bir siyaset adam~~ ve bir gazeteci olarak ta kabiliyet gösterdi. Bu sebep- ten dolay~~ Bulgaristan olaylar~n~~ yerinde incelemek üzere kurulan tahkik heyetine üye seçildi ve bu heyette faal bir rol oynad~. Türk-Rus harbi esnas~nda Hamdi bey bir gönüllü birli~i kurul- mas~~ için büyük gayretler sarfetti ve kendisi de asker olarak bu bir-

a Rudolf Lindau, Erzdhlungen eines Effendi. Berlin 1896. Osman Hamdi beye ithal edilmi~~ olan bu kitap, hepsi Hamdi beyin Ba~dat'taki hayat~na ait olmak üzere, be~~ hikaye ihtiva etmektedir. 294 ARIF MeFID MANSEL li~e girdi. 1877 senesinde Beyo~lu Alt~nc~~ Daire Belediye müdürü oldu ve bu vazifede harbin sonuna kadar kald~ . Ondan sonra memu- riyetten çekilerek resimle me~gul olma~a ba~lad~ . 36 ya~~na gelmi~~ olan Osman Hamdi beyi Paris'te hukuk talebesi ve ressam, Ba~dat'ta siyasi müdür, Paris ve Viyana'da sergi komiseri, Istanbul'da diplomat,te~rifato gazeteci, asker ve belediye müdürü olarak tan~d~k. Devlet i~lerinde bu kadar çe~itli sahalarda çal~~m~~~ ve hepsinde ba~ar~~ göstermi~~ olan böyle bir insan~ n bir vali yahut bir elçi olmas~~ beklenebilirdi. Fakat Hamdi bey 1881 de Istanbul'da müzenin ba~~na müdür olarak getirildi; bununla kendi hayat~nda oldu~u gibi Türk müzecili~inde de yepyeni ve verimli bir devre aç~lm~~~ oldu. 1852 y~l~ndan beri, o zamanlar silah deposu olarak kullan~lan eski Aya Irini kilisesinde bir eski eserler koleksiyonu vücut bulma~a ba~lam~~~ ve bu koleksiyon zamanla bir müze halini almak istidad~ n~~ gösterdi~inden onun ba~~ na ilk önce bir Ingiliz, sonra bir Avusturyal~~ ve ondan sonra da bir Alman, müdür olarak, getirilmi~ti. Fakat umu- miyetle bilgili olduklar~~ anla~~lan bu yabanc~lar, bir Alman muharriri- nin ifade etti~i gibi "Istanbul'u önemli bir sanat merkezi haline getir- mekten ziyade kendi memleketlerindeki müzeleri zenginle~tirmek" gayesini güdüyorlard~~ 4. 1875 de, Suphi pa~an~ n Maarif naz~ rl~~~~ zaman~nda, koleksiyonlann Topkap~~ Saray~~ mü~temilât~ndan Çinili Kö~k'e naklolunmas~ na ve "Müzei Hümayun" ünvan~n~~ ta~~ mas~ na ra~men bu müze bir eski eser me~herinden ziyade bir eski eser y~~~n~~ idi. I~te Hamdi bey müzeyi bu halde buluyordu. Hamdi bey kendisi için yepyeni bir i~~ sahas~~ aç~ ld~~~n~~ ve üzerinde ciddiyetle duruldu~u takdirde bu sahada çok verimli i~ler yap~labile- ce~ini idrak etmekte gecikmedi; büyük bir ~evk ve gayretle arkeoloji ve müzecilik ile me~gul olma~a ba~lad~, o kadar ki çok sevdi~i resmi bile ihmal etme~e ba~lad~. Hamdi bey bir taraftan koleksiyonlann ilmi bir tarzda tertip ve tanzimi için u~ra~~yor, di~er taraftan yabanc~~ arkeologlar getirterek bunlara kataloglar tertipletiyor ve arkeolojik meseleler için bunlar~ n fikirlerini al~yordu. O zamanlar bir müddet için Istanbul'da çal~~m~~~ olan tan~nm~~~ frans~ z arkeologlanndan S. Reinach'a çok sonralar~~ yazm~~~ oldu~u bir mektupta büyük bir kadir- ~inashk göstererek ~öyle diyordu: "Istanbul'da bulundu~unuz esnada,

R. Lindau, Xord und Stki. Ein~~ deutsch~~ Monatsschrift, H~ft 312, 1903, S. 5. OSMAN HAMDI BEY 295

belki fark~ nda olmaks~ z~ n beni [arkeoloji sahas~ nda] forme etme~e ilk evvela siz ba~lad~ n~z". Fakat memlekette sanat eserlerine kar~~~ ilgi ve sevgi olmadan eski eserleri tahripten kurtarman~ n ve esasl~~ bir müze meydana getir- menin imkans~ z oldu~unu anl~ yan Hamdi bey bir "Sanayii Nefise Mektebi" kurdu ve kendisi ayn~~ zamanda mektebin müdürlü~üne nasbolundu. O esnada Çinili Kö~k'ün civar~ nda yap~lma~a ba~lanan bina 1882 de bitti. Yeni mektebin aç~ l~~~ töreni ise 3 Mart 1883 de yap~ ld~~ 5. Bu hususta sarfetti~i gayretleri S. Reinach'a 1882 senesinde yazd~~~~ ~u sat~ rlardan istidlal etmek mümkündür: "Size s~ k mektup yazam~ yorsam bu, bina etmekte oldu~umuz mektep ve te~kilâtland~r- mak için u~ra~t~~~ m güzel sanatlar servisinden ileri gelmektedir. Buna resmi de katacak olursan~z kendime fazla vakit kalmad~~~n~~ anlars~ n~z. Ak~amlar~~ yorgunluktan bitkin bir halde eve dönüyorum, o kadar ki iki aydan beri babama Viyana'ya bile 6 mektup yazamad~ m". 1884 te eski eserleri devlet mal~~ sayan ve bunlar~ n d~~~ memleket- lere ç~ kar~lmas~ n~~ yasak eden "Asar~~ Atika Nizamnamesi" ç~ kt~. O zamanlar Avrupal~~ arkeologlar ve hâfirler aras~ nda büyük bir ho~nud- suzluk yaratan ve hattâ "Drakon" kanunlar~~ ile mukayese edilen bu nizamname, eski eser ihrac~ n~, saray taraf~ ndan yap~ lan müdahaleler yüzünden, tamamiyle önliyememekle beraber, bunlar~ n hiç olmazsa bir k~sm~ n~ n memleket içinde kalmas~ n~~ ve Istanbul Müzesine girmesini sa~lad~ . Küçük bir ta~ra müzesi karakterini ta~~yan Istanbul Müzesini zenginle~tirmek için Hamdi bey 1883 ile 1895 seneleri aras~ nda çe~itli yerlerde kaz~lar yapt~ , bu kaz~ larda ~ans kendisine yard~ m ederek bir hayli önemli eser bulma~a muvaffak oldu. Büyük bir k~sm~~ Istanbul'a naklolunan bu eserler müzenin zenginle~mesini ve kalitesinin yüksel- mesini sa~lad~ lar. Ayn~~ zamanda ilk defa Avrupa ve Amerika arkeo- loji çevrelerinde bir Türk arkeologunun ismi duyuldu. Hamdi bey kaz~~ hususunda kendisine yard~ mda bulunmu~~ olan iki alman bilginini, Bergama kaz~ lariyle ~öhret kazanm~~~ olan Carl Humann ve Alexander Conze'yi ~ ükranla yâd eder ve ~öyle dermi~ : "Humann'dan kaz~~ yap-

"Sanayii Nefise Mektebi"nin kurulu~u ve tarihçesi hakk~ nda Halil Edhem beyin "Elvaht Nak~iye Koleksiyonu" adl~~ eserinde (s. 24 v. dd.) mufassal mal~lmat mev- cuttur. 0 zamanlar Edhem pa~a Viyana'da sefir idi. 296 ARIF MeFID MANSEL ma~~~ ö~rendim". "Conze kendisine bildirdi~im her ba~ar~ya, kendinin ba~ar~s~~ imi~~ gibi, sevinirdi; bunu birçok defalar sözlü ve yaz~l~~ olarak ifade etmi~~ ve bana daima yeni te~ebbüslerde bulunmak cesaretini vermi~tir." Bu makalede Hamdi beyin Nemrud Da~~'ndan ba~lamak suretile Myrina, Kyme ve di~er Aiolya nekropollerinde, yahut 'da yapt~~~~ ve yahut nezareti alt~nda oldu o~lu mimar Edhem beye yapt~ r- t~rd~~~~ Alabanda ve Tralles kaz~lanndan bahsetme~e yer müsait de~il- dir. Bu kaz~lara dair çe~itli Avrupa ve Amerika dergilerinde raporlar ç~kt~~~~ gibi bunlar~~ toplu olarak S. Reinach'~ n "Chroniques d'Orient" adl~~ eserinde de bulmak mümkündür. Fakat 1887 senesi bu sahada Osman Hamdi beye en büyük mükafat~~ verdi: Hamdi bey Sayda civa- r~ nda Ayâ'da Fenike k~ rallanna ait bir yeralt~~ nekropolünde Istanbul Arkeoloji Müzelerinin ~öhretini sa~l~yan lâhitleri buldu. Toprak alt~ nda bir nekropolün bir tesadüf eseri olarak meydana ç~ km~~~ oldu~u kendisine bildirildikte E. Renan'~ n "Mission archdologique de Phinicie" adl~~ eserini okumu~~ ve bu bölgenin son derece önemli ke~iflere yol aça- bilece~i hakk~nda kanaat getirmi~~ olan Hamdi bey hemen faaliyete geçerek geni~~ çapta bir kaz~~ yap~lmas~~ için gerekli müsaade ve tahsi- sat~~ temin etti. Müze arkada~lar~ ndan Dimosten Baltac~~ beyle Sayda'ya giderek nekropolün aç~lmas~ nda, lâhitlerin hasara u~'ramaks- ~z~ n ç~ ka- nlmas~ nda ve vapurla Istanbul'a naklinde büyük bir ba~ar~~ gösterdi.7 Bu suretle Istanbul Müzeleri dünyan~ n en zengin lâhit koleksiyonla- r~ ndan birine sahip oluyor, Osman Hamdi ise Türk arkeologu olarak milletleraras~~ bir ~öhrete eri~iyordu. Bu ke~iften bir müddet sonra Hamdi beyin o devrin tan~ nm~~~ arkeologlar~ ndan Th. Reinach ile birlikte yazd~~~~ ve 1892 de ne~retti~i "Une Mcropole Royale de " adl~~ büyük eser bugün dahi de~erini muhafaza etmektedir. Bu lâhitlere Çinili Kö~k'te yer bulmak ~öyle dursun, bunlar~~ kö~kün kap~s~ ndan dahi geçirmek mümkün olmad~~~ndan kö~kün kar~~s~ nda, o devrin tan~nm~~~ mimarlar~ ndan Valaury'nin planlar~ na göre, klasik üslûpta yeni bir müze binas~~ in~a edildi. "Lâhitler Müzesi"

7 Hamdi bey bu ke~iften Avrupa ilim kurullar~n~ , bilhassa Paris'teki "Acad&nie de3 Inscriptions et Belles Lettres"i haberdar etmi~~ ve"" lâhdinin üzerindeki Fenike kitabesinin bir kopyas~n~~ Ernest Renan'a göndermi~ti. Benan kitabenin bir tercümesini telgrafla daha henüz Sayda'da bulunan Hamdi beye bildirmi~tir ki tarihi bir laymeti haiz olan bu telgraf~~ dercetmegi muvaf~ k bulduk. A. M. Mansel

Res. ~~ — Osman Hamdi bey (no. 6) Paristeki tahsili esnas~ nda frans~z arkada~lariyle birlikte. 1861 /2. Belleten C. XXIV A. M.Mansel Belleten C.XXIV

Res. 2 - O. Ham di bey Pariste A. M. Ma~~sel

Beller" C. XXIV A. M. Mansel

Belleten C. XXIV A. M. Mansel

Bellek,' C. XXIV A. M. Mansel

Res. g — Hamdi bey Legina kaz~s~nda (1892). Yan~ndakiler : frans~z arkeologlar~ndan Chamonard ve Carlier. Wein: C. XXIV A. M. Mansel

Res. ~~ o — Sayda yeralt~~ nekropolunden lâhitler, kaz~lan tünel vas~ tasiyle, ç~kar~l~ rken (1887). Belleten C. XXIV A. M. Mansel

Benden C. XXIV A. M. Mansel

‘0‘$lickikrrION/-414-1. jt4i ‘~.POSIC-4r ft llkfR E S CS' d~it,K.Si J. Emrelli', d d'arrl v &!.

,JL;j1 Heça de poar

• :0fr ~f7) r ji • ‘it 'Z/• 4- n i~~ L 9.94> J , 414 Ir.'e lo 1)441t laf h rn L' J ‘Z.JJ, L.3) ).17 L'tat ~~~ 'est son~als k aacune responsabilit‘ is raison da service de la correspondanee par la veto tlgraphi

e" • •

41- Ofe ~zi~~ /-,1- 147 ~i~e,,-rod; e ~~e__ ~ce

y., 1-61 • 14‹: ft ~,it.??„4:1 .d7.4 fr>

6)40i. _,,~- -er}~ 447~ * 610741

Res. 13 — Tabnit la'hdi üzerindeki Fenike kitabesinin tercümesini bildiren E. Renan'~ n telgraf~~ (20. 6. 1887). A. M. Ma~~sel

Belleten C. XXI V A. M. Mansel

Bellelen C. XXIV Mansel

Belleten C. XXIV A. M. Mansel

Re. 17 —"Sanayii Nefise Mektebi'inn eski bir foto~raf~ .

Belleten C. XXIV A. Al. Mansel

Res. 18 — Hamdi bey Eskihisar civar~ nda resim yapmakla me~gul iken. A. M. Mansel

Res. tg. — Hamdi bey Eskihisardaki köskünde yabanc~~ dostlar~ yla birlikte.

!Miden C. XXIV A. M. Mansel

Res. 20 — O. Hamdi bey ~stanbulda Kuruçe~medeki yal~s~nda resim atölyesinde. Bellek,: C. XXIV A. M. Mansel

Res. 21 — O. Hamdi bey bizzat kendisinin Ba~datl~~ Arap k~ yaretinde birçok portrelerini yapm~~ t~ r. Belirten C. XXIV A. M. Mansel

Res. 22 — O. Hamdi bey Ingilterede Oxford Üniversitesinde kendisine "Fahri doktorluk" payesi verildikten sonra (7. to. 19439).

Belleten C. XXIV M. Mansel

Res. 23 — Müzeler Umum Müdürü Osman Hamdi bey, son senelerinde. Belleten C. XXIV A. M. Mansel

~ 11~M~ 4=

Belleten C. XXIV OSMAN HAMD~~ BEY 297 ad~ n~~ alan bu binan~n aç~l~~~ töreni 1892 de yap~ld~. Fakat yeni müze k~sa bir zamanda doldu~undan ona kuzey taraf~nda ikinci bir bina ek- lendi (in~a tarihi ~~ 899- ~~ 903). 1904-1908 senelerinde ise bu in~aat~~ müze- nin güneyine ilâve olunan üçüncü bir bina takip etti. I~te bu suretle, 20 sene gibi k~sa bir müddet zarf~nda Çinili Kö~k'ün kar~~s~nda ve bu kö~kü adetâ kucaklar gibi, uzunlu~u a~a~~~ yukar~~ ~~ 90 metreyi ve iki kat~n~ n yüz ölçümü g000 küsur metre kareyi bulan amtsal bir müze binas~~ vücude getirilmi~~ oldu 8. Çinili Kö~k ise sadece islami eserlere tahsis edildi. Bir zamanlar yazd~~~= gibi "dünyada hemen hiç bir müze bu kadar k~sa bir müddet içinde bu kadar büyümemi~~ ve bu ka- dar büyük bir inki~afa mazhar olmam~~t~. Çinili Kö~k'teki müte- vaz~~ koleksiyonun Istanbul'un en amtsal binalar~ndan birini i~gal eden ikinci derecede Avrupa müzeleri âyar~nda bir müze haline geli~i müzecilik tarihinde mühim bir hâdise olarak an~lmal~d~ r." Eserlerin bu yeni binalara yerle~tirilmesinde, tertip ve tanziminde Hamdi bey, kendisine 1892 den beri muavinlik yapan karde~i Halil bey 8, kabiliyetli bir mimar olan o~lu Edhem 10, heykeltra~~ Osgan ve Ihsan, konservatör Makridiu ve Aziz beyler 12 ve di~er de~erli müze uzman ve memurlar~ ndan faydaland~. Ayn~~ zamanda A. Joubin ve G. Mendel gibi genç frans~z arkeologlar~~ da konservatör olarak müzede ça- l~~arak yeni kataloglar ne~rettiler. Bunlardan Mendel'in 9 ~~ 2- ~~ 9 ~~ 4 de Fransa'da bas~lan 3 ciltlik Yunan, Roma ve Bizans heykeltra~l~k eser- leri katalo~u bu kabil eserlerde ender tesadüf olunan bir mükemmeli-

/stanbul Müzelerinin geçirdikleri geli~me ve geni~leme safhalar~~ için bk.: Arif Müfid Mansel, Halil Edhem Hâttra Kitab~, cilt II, s. 13 v. dd. 9 Halil Edhem bey (1861-1938) için Türk Tarih Kurumu taraf~ ndan ne~rolu- nan esere bk.: Halil Edhem Hâttra Kitab~, 2 cilt, Ankara 1948. Bunlardan birinci cilt yabanc~~ bilginler taraf~ndan yaz~lm~~~ yaz~lar~, ikinci cilt ise yerli bilginler taraf~ndan kaleme al~nm~~~ do~rudan do~ruya Halil Edhem beyin hayat~~ ve eserleri ile ilgili makaleleri ihtiva eder. 10 Babas~ na mimar olarak gerek kaz~larda, gerek müze binalar~ n~n in~as~nda büyük yard~m~~ dokunan Edhem bey (1882-1957), Hamdi beyin vefat~ndan sonra, müzeler müdür muavini olmu~, fakat 1921 de aileyi baz~~ sebeplerden dolay~~ mesle~ini terkederek uzun müddet Paris'te ya~am~~, son senelerini ise istanburcla geçirmi~tir. Kendisi hakk~nda yaz~lan k~sa nekrolojiye bk.: N. F~ ratl~, Türk Arkeoloji Dergisi VIII-I, 1958, s. 45. Makridi bey için (1872-194o) ç~kan nekroloji: A. Ogan, Belleten 5, 1941, S. 163 V. dd. 12 Hamdi ve Halil beylerden sonra uzun müddet müze müdürlü~ünde bulun- mu~~ olan Aziz Ogan için bk.: Arif Müfid Mansel, Belleten 22, 1958, S. 117 v. dd. 298 ARIF MeF~D MANSEL

yette olup bugün dahi de~erinden bir ~ey kaybetmi~~ de~ildir. Hamdi bey ayn~~ zamanda Avrupa'da ne~rolunan peryodik arkeoloji dergileri ayannda " Archives Orientales" ad~n~~ ta~~yacak olan bir dergi ç~karmak istemi~~ isede Yunan-Türk harbi ve onu takip eden mali buhranlar yü- zünden yeter derecede tahsiat bulam~yarak bundan vazgeçmek zorunda kalm~~t~r. Müzelerin her ~eyden önce bir ara~t~rma merkezi oldu~unu pek iyi bilen Hamdi bey müzenin üst kat~nda bir kütüphane vücude getirdi. Dimosten Baltac~~ beyin müzeye hibe etti~i kitaplar bu seksiyonun ilk nüvesini te~kil etti ve kütüphane, büyük tahsisata lüzum göster- meksizin, s~rf Hamdi beyin gayreti ile, günden güne büyüdü ve zenginle~ti. Hamdi bey dostlar~na ~öyle dermi~~ : "Bu kitaplar~n bir- ço~unu ~uradan buradan ben dilendim; fakat bilhassa üç dost devlet, Almanya, Fransa ve Ingiltere, bize seve seve birçok kitap hediye ettiler." Müzenin, yukar~da izah etti~imiz sebeplerden dolay~ , ba~l~~ ba~~na bir dergisi olmad~~~ndan Osman Hamdi bey yeni buluntular~~ Avrupa akademileri ve ilim kurumlar~na muntazaman bildirirdi. Bilhassa ilk feyzini ald~~~~ Fransa ile s~k~~ temaslarda bulunurdu. Paris'teki "Aca- &mie des Inscriptions et Belles Lettres" 1893 de kendisini muhabir üye yapm~~t~. Fakat Hamdi beyin vücude getirdi~i eser dünyaca tak- diri mucip oldu~undan hemen her devlet kendisine ~eref payeleri, madalya ve ni~anlar tevcih etti. Nitekim Hamdi bey üç Alman ve iki Ingiliz üniversitesinin "fahri doktor"u idi. Uzun müddet pek te iyi olm~yan mali durumu müze müdürlü~ü yan~nda çe~itli mali müesseseler ve bankalarda i~gal etti~i yerlerden ald~~~~ ücretler sayesinde düzeldi ve kendisi kâh Kuruçe~me'deki yal~- s~nda, kâh Gebze civar~nda Eskihisar'daki malikânesinde müreffeh bir hayat sürme~e ba~lad~. Nitekim Hamdi bey 1894 den beri "Düyunu Umumiye"nin Osmanl~~ dâyinler vekili, ba~ta Tütün Rejisi olmak üzere birtak~ m kurumlar ve bankalarda meclisi idare reisi yahut üyesi idi. Esas mesle~inin d~~~nda kalan bütün bu müesseselerde de Osman Hamdi beyin, ilk hukuk formasyonunun verdi~i olgunluk ve ~ayan~~ hayret bir çal~~ma kabiliyeti sayesinde, büyük bir ba~ar~~ göstermi~~ oldu~unu salâhiyet sahibi kimseler müteaddid defalar beyan etmi~ler- dir. Yerli ve yabanc~~ mali çevrelerle yak~nda temas~~ esas me~galesine zarar vermek ~öyle dursun, bunun tam aksine faydal~~ olmu~tur; çünkü OSMAN HAMDI BEY 299 bu sayede bir çok defalar vücude getirilmekte olan eserlerin gerektir- di~i paray~~ sa~lamak imkan~~ has~l olmu~tur. Osman Hamdi bey yak~n dostlar~~ ile sohbet etti~i zamanlar bazan kendisinin "rate' bir insan oldu~unu söyler ve buna sebep olarak ta arzu etti~i kadar büyük bir ressam olamad~~~m ileri sürerdi. Fakat 906 da müze müdürlü~ünün 25 inci y~ldönümü geldi~i zaman yerli ve yabanc~~ ayd~ n insanlar, üniversiteler ve ilmi kurullar kendi mem- leketi, fakat ayn~~ zamanda dünya ilmi için bu kadar verimli geçen, fakat yava~~ yava~~ grubuna yakla~makta olan bir karyeri selâmlamak ve tebcil etmek için adetâ tehalük göstermi~lerdir. Nitekim Türkiye'de devlet rical~~ ve dostlar~~ kendisine tebriklerini sunmu~lar, Istanbul gazeteleri bu hususta geni~~ ne~riyat yapm~~lard~r. Bundan ba~ka Alman imparatoru II. Wilhelm kendisine Prusya saraylar~nda bulunan tab- lolardan bahseden iki ciltlik büyük bir eser hediye etmi~, her taraftan kendisine tebrik telgraflan ya~m~~, Avrupa ve Amerika bas~ n~nda bu büyük adam için sitayi~kar bir hayli yaz~~ yaz~lm~~~ 12, kendisine yeni birtak~ m payeler ve ni~anlar tevcih olunmu~tur. Vücude getirdi~i eserin bu derece takdir edildi~ini hayat~nda görmek bahtiyarl~~~na eri~mi~~ olan Osman Hamdi bey bundan hiç gururlanmam~~, bütün bunlar~~ büyük bir tevazu ile kar~~lam~~t~r. Hamdi beyin hiçbir zaman bugünkü anlamda "popüler" bir insan olmad~~~~ söylenebilir. Söhreti ayd~n insanlar ve ilim çevrelerine mün- has~r kalm~~t~r ki bu da, bir Alman yazar~n~n söyledi~i gibi "bu ~öhrete hususi, sakin ve güzel bir revnak" bah~etmi~tir. Hususi hayat~nda Osman Hamdi bey gayet mü~fik bir aile reisi idi. Son derece zeki, kocas~n~ n i~lerinin önemini kavram~~~ bir kar~s~, lisan bilgileri, terbiye ve zarafetleri ile temayüz eden k~zlar~~ ve parlak bir istikbal vadeden bir o~lu oldu~unu hat~rl~yacak olursak Hamdi beyin bahtiyar bir insan oldu~unu ifade edebiliriz. Kendisi Kuruçe~- me'deki muhte~em yal~s~ nda, resmi i~ler ve resim atölyesi çal~~malar~~ d~~~nda kalan zamanlar~nda dostlar~~ ile bulu~ur ve onlar~~ herhangi bir sunilikten âri tatl~~ ve son derece canl~~ ve nükteli sohbetleri ile mest ederdi. Yak~n dostlar~ndan Alman yazar~~ R. Lindau Kuruçe~me'deki yally~~ ~öyle târif eder: "Dostum a~a~~~ Bo~azda . . . . geni~~ ve bak~ ml~~ bir evde oturmakta ve orada dostlar~na son derece cana yak~n ve külfet- siz bir misafirperverlik göstermektedir. Bu ev üç metre kadar geni~likte bir r~ht~m ile Bo~azdan aynlm~~t~ r, öyle ki kay~kla do~rudan do~- ruya giri~~ kap~ s~n~ n önüne yana~mak mümkündür. Evin gerisinde, 300 ARIF MÜF~D MANSEL kokular saçan nebatlar, güzel çiçekler ve bak~ml~~ a~açlarla dolu büyük bir bahçe soka~a kadar uzanmaktad~r. Deniz üzerindeki oturma odalanndan insan~n gözü içinden oyna~arak yunus bal~klar~n~n ç~kt~~~~ ve su ku~lar~n~n büyük ve hareketli sürüler halinde üzerinden geçti~i Bo~az~n mavi sular~na dalmaktad~r. Evin kar~~s~nda Anadolu k~y~s~n~n hafif tepeler ~eklinde yükselen k~sm~~ görülmektedir Kendinden bahsetti~im bu ev sakin ve sevimli bir ev olup gürültüsüz mes'ud olmak isteyenlerin ikametgah~d~r. Bu evin sakin odalanndan birinde dostumla bulu~ur ve onun anlatt~~~~ hikâyelere seve seve kulak veririm "13 Siyasi hayat~nda Osman Hamdi bey Midhat pa~a ekolünden yeti~mi~~ oldu~undan müstebid idarelerin aleyhtar~~ ve hürriyet a~~k~~ idi. Bazan yak~n dostlar~ na istibdad hakk~nda en a~~r ithamlarda bulunmaktan çekinmezdi. Bununla beraber Abdülhamid gibi vesveseli bir hükümdar~n takibat~na u~ramam~~~ olmas~~ calibi dikkattir; padi~ah yaln~z bir defa 1889 da onun Avrupa'ya gitmesine izin vermemi~tir. Kendisini çekemeyenler ve hattâ kendisine dü~man olanlar~n devaml~~ entrikalar~~ ve sonu gelmeyen mali buhranlara ra~men Müze, Kütüp- hane ve "Sanayii Nefise Mektebi" için mühim paralar bulmu~~ olmas~~ ancak Hamdi beyin dürüst ve metin bir karaktere, büyük bir sab~r ve irade kuvvetine ve ~ayam dikkat bir ikna kabiliyetine sahip olmas~~ ile izah olunabilir. Avrupa'da edindi~i ~öhretin kendisi için ayr~~ bir kuvvet te~kil etti~ini, kendisini sevmeyenlerin dahi Avrupa umumi efkar~ndan çekindiklerinden, onun desteklemek lüzumunu hissettik- lerini de söyliyebiliriz. ~~te bu suretle istibdad idaresi alt~nda dahi Hamdi bey, bu idarenin hiçbir zaman suç orta~~~ olmaks~z~n, i~lerini yürütmek imkanlann~~ bulmu~~ ve yukar~da bir tasla~~n~~ yapma~a çal~~- t~~~m~z büyük eseri ortaya koymu~tur. Sohbetleri esnas~nda dostlar~na Abdülharnidin bir kerre dahi müzelere ayak basmam~~~ oldu~un- dan ve e~er enerjik müdahaleleri olmasayd~~ müzedeki baz~~ ~ahe- serlerin, mesela "~skender" lâhdinin yabanc~~ bir hükümdara çoktan hediye edilmi~~ olaca~~ndan bahsedermi~. Hamdi beyin ~ go8 de kurulan Me~rutiyet idaresini ne kadar büyük bir sevinçle kar~~lad~~~n~~ dostlar~na yazm~~~ oldu~u mektuplar- dan istidlal etmek mümkündür. O zamanlar kendisine Maarif Naz~r- l~~~~ teklif edilmi~, fakat Hamdi bey bu teklifi reddederek kendisini müzelere hasretme~i daha uygun bulmu~tur. 13 R. Lindau, Erzdhlungen eines Effendi, s. ~~ -2. OSMAN HAMD/ BEY 30 ~~ ~ gog senesinde Avrupa'ya yapt~~~~ son seyahatte her tarafta lâyik Oldu~u itibar~~ görmü~tü. Birçok yerlerde kendisine büyük törenler tertiplenmi~, yeni yeni payeler tevcih olunmu~, bu arada Oxford Üniversitesinin fahri doktoru da olmu~tu. Fakat dostlar~~ kendisinin, bariz bir hastal~~~~ olmaks~z~n, bir hayli y~pranm~~~ ve ihtiyarlam~~~ oldu~unu sezmekte gecikmemi~lerdi. Nitekim bir müddet sonra 24 ~ubat ~ g ~ o da, k~sa bir hastal~~~~ müteakip, Kuruçe~me'deki yal~s~nda vefat etmi~, bütün vükelân~ n, devlet ricalinin, yerli ve yabanc~~ dost- lann~ n i~tirak etti~i muazzam bir cenaze töreninden sonra, vasiyeti mucibince, pek sevdi~i Eskihisar'daki malikânesinin içinde, kö~künün arkas~ndaki bir tepeye defnedilmi~tir 14. Bugün çam ve servi a~açlar~~ ile çevrili mezar~ n~ n ba~~ ve ayak ucunda, o zamanlar heyeti vükelân~ n karariyle dikilmi~~ isimsiz iki Selçuk mezarta~~~ yükselmektedir. Bu sat~ rlarla, eski bir müzeci olarak, Osman Hamdi beyin hayat~~ ve vücude getirdi~i eser hakk~ nda belki zamanla unutulmu~~ baz~~ noktalan onun vefat~ n~ n ellinci y~ldönümü vesilesiyle, hat~ rlatmak istedim 15. E~er zaman~m~zda ilmi ve idari sahalarda çal~~an arkeoloji müntesipleri, arkeoloji ilmini tedris etmek ne yapmakla mükellef bizler ve Istanbul Arkeoloji Müzeleri çap~nda muazzam bir ilim müessesesini daima iyiye ve mükemmele götürmek gibi a~~r bir vazifeyi üzerlerine alm~~~ olanlar bundan kendilerine bir hisse ç~kar~ r- larsa kendimizi bahtiyar addederiz.

14 Biraderi Halil Edhem bey "Elvaht Nakliye Koleksiyonu" adl~~ eserinde (s. 28 not 28) Hamdi beyin kabri için ~unlar~~ yazrnaktad~ r:"Hamdi beyin kabri Gebze'ye tâbi ve sahili bahirde kAin Eskihisar karyesinde kendi kö~künün arkas~ nda hali ha- yat~nda intihap etti~i ~ss~z tepe üzerinde ve bir çam orman~~ içindedir. Gebze kasabas~~ ile buradaki mimar Sinan binas~~ olan Çoban Mustafa pa~a camiinde ve civar köy- lerinde ve kar~~~ yakadaki Hersek köyünde yapt~~~~ birçok nak~~lar~ ndan dolay~~ bu mevkie büyük bir muhabbetle merbut olmakla buraya defn olunmas~ n~~ vasiyet etmi~tir". 14 Osman Hamdi hakk~nda yaz~ lm~~~ biyografyalar ve ölümü vesilesiyle ne~r- olunmu~~ nekrolojileri 1910-1911 senelerinde ç~km~~~ olan çe~itli yabanc~~ arkeoloji yahut arkeoloji ile ilgili dergilerde bulmak mümkündür. Bunlann en güzellerinden biri Hamdi beyin yak~n dostu S. Reinach taraf~ ndan yaz~lm~~, olup "Revue Archiolo- gique, 1910, I, s. 407 v. dd." ne~redilmi~tir. Hamdi beyin yine eski dostlar~ndan R. Lindau taraf~ndan "Süd und Ost, Nr. 312, s. ~~ v. dd." adl~~ dergide ç~kan yaz~da da enteresan bir hayl~~ mal~lmat vard~r. Türkçe olarak hal tercümesi "Serveti Fünun'un Nisan 1326 ve "Nevsali Osmani"nin 1328 senesi nüshalar~nda münderiçtir. Vefat~- n~n 25. y~ ldönümü dolay~sile A. Ogan'~n ~u yaz~lar~~ ç~km~~t~r: reni Türk, Eminönü Halkevi Dergisi 32, 1935, S. 2040 V. dd.; Istanbul Müzeleri rtll~~t 2, 1937, s. 44 v. dd. En son olarak: I. H. Uzunçar~~l~, Halil Edhem Hât~ ra Kitab~~ II, s. 70 v. dd. . •