ABC mal ve değer sınıflandırma yöntemi (Alm. ABC Ordnungsverfahren des Lagerbestandes, n; Fr. méthode ABC, f; méthode de classification d'inventaire ABC, f; technique sélective de gestion des stocks, f; İng. ABC inventory classification method; selective inventory control; split inventory system) endst. Bir işletmenin para, mal ve varlıklarının yıllık toplam cirosuna katkısı en yüksekten en düşüğe doğru sıralandığında, Pareto kuralı kullanılarak A sınıfındaki ürünlerin çeşit olarak küçük, toplam değer olarak yüksek, B sınıfındaki ürünlerin çeşit ve toplam değer olarak orta düzeyde, C sınıfındaki ürünlerin ise çeşit olarak en fazla, toplam değer olarak en düşük düzeyde olmak üzere üç kategoriye ayrılması. açık depo sahası (Alm. Hof, m; Fr. parc de l'entreposage, m; İng. yard) endst. Depo binalarının dışında, ürünlerin depolanması, yüklenmesi ve boşaltılması, demiryolu araçlarının manevrası, gelen ve giden kamyonların park etmesi, konteynerlerin depolanması gibi her türlü ürün sevk faaliyeti ve hareketi için kullanılan açık alan. açık döngü sistemi (Alm. System mit offenem Regelkreis, n; Fr. système en boucle ouverte, m; İng. open-loop system) endst. Kontrol edilebilme amacıyla herhangi bir işaret geribesleme ya da geribildirimi olmayan sistem. açık saha yönetimi (Alm. Hofsteuerung, f; Hofmanagement, n; Fr. gestion de l'entreposage, f; gestion du parc de l'entreposage, f; İng. field management; yard management) endst. 1. Bir depo veya antreponun açık alanında, taşıtların, taşıma kaplarının (palet vb.) ve kapalı depo alanına taşınması zor oldukları ya da açık hava koşullarından etkilenmeyecekleri için bazı malzemelerin uygun şekilde depolanması ve hareketlerinin izlenmesi. 2. Depolama alanına gelen taşıtların yükünü, ne zaman gelip ne zaman boşaltma yaptıklarını, tesise giriş ve çıkış saatlerini ve tesis içindeki yönlendirmeleri izleme ve düzenleme işlemi. açık yenileşim (Alm. offene Innovation; Fr. innovation distribuée; innovation ouverte; İng. open innovation) endst. Bilgi ve düşüncelerin bilinçli olarak firma içinden dışarıya ve firma dışından içeriye akışını sağlayarak firma içi yenileşimi artırmak ve bu yenileşimin dışarıda da kullanımı için pazarı genişletmeye dayalı yenilikçilik yaklaşımı. açık zarfla teklif (Alm. informeller Ausschreibungswettbewerb, m; Fr. appels d'offres informel, m; İng. informal bid) endst. Bir teklife çağrıya açık zarfla ya da faks, e-posta, telefon gibi bir iletişim kanalıyla bildirilen ihale önerisi; eşanlam: resmi olmayan teklif. aday çözüm (Alm. Lösungskandidat, m; Fr. solution candidate, f; İng. candidate solution) endst. Matematiksel programlama problemlerinde, verilen tüm kısıtları sağlayan ve amacı kolay ve hızlı elde edilebilen bir çözüm oluşturarak optimizasyon problemini hızlandırmak olan çözümlerden biri. aerobik çalışma (Alm. aerobe Arbeit; Fr. travail aérobie, m; İng. aerobic work) endst. Yeterli oksijen solunumuyla yapılan kassal çalışma ya da egzersiz. aerobik özüştürüm (Alm. aerobischer Metabolismus; Fr. métabolisme aaérobie, m; İng. aerobic metabolism) endst. İnsan vücudunda oksijenin varlığında yiyeceklerin karbondioksit ve suya dönüşmesi ile birlikte bolca adenozin trifosfat adlı enerji moleküllerinin üretilmesi; eşanlam: oksijenli metabolizma. ağ (Alm. Netzwerk, n; Fr. réseau, m; İng. network) 1. blşm. Bilgisayarların birbirleriyle iletişim kurabildikleri yapı. 2. endst. Birbirleri ile belirli bir amaç veya konu çerçevesinde ilişkili birey veya gruplardan oluşan yapı. 3. müh. 1. Enerji dağıtım ağı örneğinde olduğu gibi birçok nokta ve bunlar arasındaki bağlantılarla gösterilebilen bir sisteme ilişkin yapı. 2. Ulaşım ve iletişim gibi alanlarda yöre, ülke ya da dünya çapında her yere yaygınlaştırılmış bağlantı yolları sistemi. 3. (Alm. Netz, n; Fr. filet, m; İng. net) Kale ağı, balık ağı örneklerinde olduğu gibi iplik, sicim, tel vb. ince malzemeden kafes biçiminde yapılmış örgü. ağ diyagramı (Alm. Graphzeichnen, n; Netzwerkdiagramm, n; Fr. tracé de graphes, m; İng. drawing of a graph; network diagram) endst. Bilgiyi görselleştirmek amacıyla geometrik çizge kuramından da yararlanılarak geliştirilen, düğüm noktaları ve bunlar arasındaki bağlantıları gösteren ayrıtlardan oluşmuş ağ yapısındaki çizim. ağ modeli (Alm. Netzmodell, n; Fr. modèle de réseau, m; İng. network model) endst. Düğüm noktaları ve bunlar arasındaki bağlantıları gösteren ayrıt ya da kenarlardan oluşan, çizge veya ağ şeklinde ifade edilebilen eniyileme modeli. ağaç diyagramı (Alm. Baumdiagramm, n; Fr. dendrogramme, m; İng. tree diagram) endst. Hiyerarşik seçeneklerin düğümlerde yer aldığı, dalların seçeneklerin açılımını gösterdiği ve tüm olabilir sonuçların yapraklarda bulunduğu, bir problem ve çözümlerinin tam kapsayıcı bir şemaya dökmek için kullanılan ağaç yapısında çizge. ağaçsı (Alm. gewurzelter Baum; Arboreszenz, f; Wurzelbaum, m; Fr. arbre enraciné; arborescence, f; İng. arborescence; out-tree) endst. Bir kök düğümü olan yönlü ağaç, diğer bir deyişle kök düğümünden başka herhangi bir düğüme tek bir yolağın olduğu çizge. ağız genişliği (Alm. Mündbreite, f; Fr. largeur lèvres, f; İng. mouth breadth) endst. Ağızlık örneğinde olduğu gibi tasarımda ve antropometrik çalışmalarda kullanılan, ağız kapalı şekildeyken ölçülen dudaklar arasındaki en geniş mesafe. akış 1. (Alm. Ablauf, m; Fr. flux, m; İng. flow) endst. Endüstriyel üretim amacıyla özkaynakların birbirini izleme süreci. 2. (Alm. Strömung, f; Fr. flux, m; écoulement, m; İng. flow) müh. Akıcı özelliği olan bir maddenin kütlesinin ya da enerji gibi bir niteliğinin konum değiştirme olayı. akış ağı 1. (Alm. Transportnetz, n; Verkehrsnetz, n; Fr. réseau de flot, m; İng. flow network; transportation network) endst. Biri kaynak diğeri yutak olmak üzere iki özel düğümü belirtilmiş ve her bir yönlü ayrıtı üzerinden gönderilebilecek en fazla akışın miktarı, yani yönlü ayrıtın kapasitesinin belirtilmiş olduğu çizge. 2. (Alm. Abflussnetz, n; Fr. réseau de lignes de courant, m; réseau d'écoulement, m; İng. flow net) inş. Bir yeraltı su akış alanında, sızan su miktar ve davranışını belirlemek üzere kullanılan, akış yönlerinin eşpotansiyel eğrileri ve akış çizgileri ile belirtildiği grafiksel gösterim. akış denge denklemi (Alm. Bilanzgleichung, f; Fr. équilibre de flux, m; İng. balance equation; flow balance equation) endst. En düşük maliyetli ağ akış problemlerinde bir düğüm noktasındaki giriş ve çıkış değerleri arasındaki farkın o düğüm noktasındaki net miktara eşit olmasını gerektiren kısıtın ifadesi. akış kontrol diyagramı (Alm. Ablaufsteuerungsdiagramm, n; Fr. diagramme de contrôle de cheminement, m; İng. flow control diagram) endst. Bir sürecin, programın ya da ticari işin, ardışık iş adımları, başka dallara sapma koşulları, çok şıklı seçme işlemleri gibi ögeleri kullanarak kontrol akışını betimleyen diyagram. akış tipi atölye çizelgelemesi (Alm. Fertigungssteuerung, f; Fr. ordonnancement d’un atelier monogamme, m; İng. flow shop scheduling) endst. Belli bir performans ölçütünü eniyileyecek biçimde, tek bir üretim rotasına sahip birden çok işin imalat aşamalarında hangi sıra ve zamanda gerçekleneceğinin belirlenmesi. akış tipi işlik (Alm. Fließfertigung, f; Fr. atelier monogamme, m; İng. flow shop) endst. İşlerin tek yönlü ardışık sıralı aktiviteler ile gerçekleştirildiği imalat atölyesi. akreditif uygulama kuralları (Alm. ERA 600; Einheitliche Richtlinien und Gebräuche für Dokumenten- Akkreditive,, pl; Fr. RUU; Règles et Usances Uniformes, pl; İng. UCP; Uniform Customs and Practice for Documentary Credits) endst. Uluslararası ticarette, akreditiflerin hazırlanışı ve kullanımına ilişkin kurallar. aktarma noktası (Alm. Umschlagpunkt, m; Fr. point de transbordement, m; İng. transhipment point; transshipment point) endst. Taşımacılıkta, malzeme ve ürünlerin farklı noktalardan getirildiği ve aynı tür taşıma türü ile gönderilmek üzere başka noktalara gönderilmek üzere başka araçlara yüklendiği nokta; eşanlam: kargo aktarma noktası. aktif 1. (Alm. aktiv; Fr. actif; İng. active) blşm. 1. Bağlı olan ya da bağlantı kabul eden bir düğüm ya da ağ aygıtına ilişkin. 2. Bilgisayarda ana bellekte kullanılmak üzere yer alan program veya dosyanın durumu. 2. (Alm. Aktiv, n; Fr. actif, m; İng. active; asset) endst. Bir işletmenin veya ortaklığın paraya çevrilebilen mal, nakit değerler ile şimdiki ve gelecekte beklenen haklarının tümü. aktif çizelge (Alm. aktive Fertigungssteuerung, f; aktiver Ablaufplan, m; Fr. ordonnancement actif, m; İng. active schedule) endst. Üzerindeki makinelerde belirlenmiş olan işlenme sıralarını değiştirerek en az bir işlemin daha erken tamamlanmasını sağlayıp diğer hiçbir işin tamamlanma zamanını artırmayan bir çizelge oluşturmanın olanaklı olmadığı çizelge türü. aktif devir hızı (Alm. Kapitalumschlag, m; Fr. rotation de l'actif, f; İng. asset turnover) endst. Satışların ve aktiflerin aynı para birimi üzerinden ederlerinin oranı ile hesaplanan, her bir aktifin bir birimlik ederine karşılık oluşan satış miktarı. aktif kısıt kümesi (Alm. aktive Nebenbedingungenmenge, f; Fr. jeu de contraintes actives, m; İng. active constraint set; working set) endst. Bir matematiksel programın çözümünde, var olan çözüm için bağlayıcı (aktif) kısıtlar kümesi. aktif net kârlılığı (Alm. Anlagerendit, f; Nettorendite auf das Anlagevermögen, f; Fr. rendement des actifs, m; rendement des actifs nets, m; İng. return on net assets; RONA) endst. 1. Bir şirketin net gelirinin duran varlıklarıyla işletme sermayesinin toplamına oranı olarak hesapladığı performans ölçütü; diğer bir deyişle, Net gelir/(Duran varlıklar + İşletme sermayesi) formülüyle hesaplanan oran. 2. İmalat sektöründe, gelirlerden maliyetler çıkarıldıktan sonra net varlıklara bölünerek bulunan performans ölçütü; diğer bir deyişle, (Gelirler – Maliyetler)/Net varlıklar formülüyle hesaplanan oran. aktifleştirme oranı (Alm. Kapitalisierungsfaktor, m; Fr. coût de renonciation de l'investissement en capital, m; taux d'actualisation, m; İng. capitalization rate; discount rate) endst. Gelecekteki para akışını bugünkü değere indirgemek için kullanılan faiz oranı. alacaklar (Alm. Forderungen, pl; Fr. créances, pl; débiteurs, pl; İng. accounts receivables; receivables) endst. Muhasebede, satılan mal ve ürünlerin ya da verilen hizmetlerin karşılığı olarak hesap gereğince henüz alınmamış olan mal veya para. alan testi (Alm. Einsatzprüfung, f; Betriebsversuch, m; Fr. essai sur place, m; İng. field test) endst. Yeni geliştirilen bir ürünün ya da tekniğin, hedef pazarındaki seçilmiş bir grup kullanıcı tarafından gerçek çalışma ortamında kullanılarak test edilmesi. algoritmik çizge kuramı (Fr. théorie des graphes algorithmique, f; İng. algorithmic graph theory) endst. Çizge kuramının, çizgeler üzerinde çeşitli optimizasyon problemlerini çözmek için algoritmalar tasarlayan dalı. alıcı banka (Alm. anwerbende Bank, f; Fr. banque acquéreuse, f; acquéreur, m; İng. acquirer; acquiring bank) endst. Bir tüccar ya da ticari kuruluş adına kredi kartı ya da banka kartı işlemlerini üstlenen banka ya da finans kuruluşu. alıma açık miktar (Fr. registre de contrôle des achats, m; İng. open-to-buy) endst. Bir tedarik sürecinde teslim alınacak planlanmış mal miktarından, sipariş edilecek mal miktarının çıkarılmasıyla elde edilen miktar. almaşık palet yükleme (Fr. palette pinwheeling, f; İng. pallet pinwheeling) endst. Konteynerlerde, daha fazla palet sığdırabilmek ve yükü daha duraylı hale getirebilmek için paletlerin yönlerinin 90o farklarla, yani bir yatay, bir dikey yönde sıralanması. almaşık yol (Alm. alternierender Pfad; Fr. chemin alterné, m; İng. alternating path) endst. Bir çizgede bir bağımsız ayrıt kümesine göre, bu kümeye ait olan ve olmayan ayrıtların ardarda birbirini izlediği yol. alt belirtim sınırı (Alm. unterer Grenzwert; Fr. limite de spécification inférieure, f; İng. lower specification limit) endst. Bir süreç ya da ürün için tanımlanan mühendislik sınır değerlerinden en düşük olanı. alt düzey kodlama (Alm. Dispositionsstufe, f; Stücklistenstufe, f; Fr. code de plus bas niveau, m; İng. low- coding) endst. Malzeme gereksinim planlamasında, son ürünü oluşturan hammadde, parça, alt montaj veya yarı ürün gibi bir bileşenin, ürün ağacı veya malzeme listesi içinde yer aldığı en düşük düzeyinin belirlenmesi; eşanlam: alt seviye kodlama. alt kol uzunluğu (Alm. Unterarmellänge, f; Fr. longueur du bras inférieur, f; İng. lower arm length) endst. Giysi örneğinde olduğu gibi tasarımda ve antropometrik çalışmalarda kullanılan, kişi ayakta dik ve kollar yanlarda serbest pozisyonda, avuç içi içe doğru bakacak şekildeyken ölçülen bilek eklemi ve dirsek arasındaki mesafe. alt kontrol limiti (Alm. untere Eingriffsgrenze, f; Fr. limite de contrôle inférieure, f; İng. lower control limit) endst. Kalite izleme diyagramında izlenen değişkenin alabileceği en düşük değer. alt parti (Alm. untere Fertigungspartie, f; Fr. sous-lot, m; İng. sublot; transfer batch) endst. Bir iş partisinin parçalanması sonucunda her bölümde yer alan iş miktarı; eşanlam: iş partisi bölümü, alt kafile. alt uzuv (Alm. unteres Ende, n; Fr. extrémité inférieure, f; membre inférieur, m; İng. inferior limb; lower extremity; lower limb; pelvic limb) endst. Antropometrik çalışmalarda kullanılan, omurgalı canlıların vücutlarının alt kısmına; kalça, bacaklar, dizler, ayaklar ve ayak parmaklarını kapsayan organ, kas ve eklemlere verilen genel ad; eşanlam: alt ekstremite. alt üst üçgen matris ayrıştırma (Alm. LU-Zerlegung; Fr. décomposition LU, f; factorisation LU, f; İng. LU decomposition; LU factorization) endst. Bir kare matrisi, çarpımları bu matrise denk olan alt ve üst üçgen matris olmak üzere iki çarpana ayrıştırma yöntemi; eşanlam: LU ayrıştırma. alt-üst limit kısıtları (Alm. obere und untere Nebenbedingungen, pl; İng. box constraint) endst. Bir matematiksel programlama modelinde karar değişkeninin alabileceği en düşük ve en yüksek değerlerin belirtildiği kısıtlar. alternatif en iyi çözüm (Alm. optimale Alternativlösung; Fr. meilleure solution alterne, f; İng. alternative optimal solution; multiple optimal solution) endst. Bir doğrusal programlama probleminde amaç fonksiyonunun aktif bir kısıta paralel olması sonucu karşılaşılan sonsuz sayıda eniyi çözümlerden biri. alternatif rota (Alm. Alternativroute, f; sekundäre Route, f; Fr. chemin alternatif, m; chemin secondaire, m; İng. alternative route; secondary route) 1. blşm. Bir teleiletişim ağında, birincil olsarak rota üzerinde karşılaşılan iletim aksamaları ya da trafik sıkışıklıkğı, tıkanıklığı gibi nedenlerden ötürü başvurulan ikinci tercihli rota. 2. endst. Taşımacılıkta, en iyi rotanın performansına göre, süresi, maliyeti, sürüş rahatlığı ve güvenliği gibi etmenler bakımından performansı en yakın olan ikinci rota; eşanlam: seçenek rota. altı sigma kalitesi (Alm. Sechs-Sigma Methode, f; Fr. qualité six sigma, f; İng. six sigma quality) endst. Bir üretim veya hizmet sisteminde, kusurlu ya da müşteri isteklerini karşılamayan çıktıların milyonda 3,4’ten az olduğunu bildiren, diğer bir deyişle kabul edilebilir ürün yüzdesinin 99.99966%olduğu bir kalite yönetim kavramı. altın bölümleme yöntemi (Alm. Methode des goldenen Schnittes, f; Fr. méthode du nombre d’or, f; İng. golden section search) endst. Tek bir modu olan bir fonksiyonun en büyük (küçük) değeri için arama yapılırken arama aralığının altın oran (1:1,618) değeri kullanılarak iki alt parçaya ayrılıp gerekli karşılaştırmalar yapılarak uygun alt parçanın seçilip bölümleme işleminin en büyük (küçük) değerin bulunmasına dek sürdüğü arama yöntemi. altın oran (Alm. goldener Schnitt; Fr. nombre d’or, m; İng. divine proportion; divine section; golden cut; golden number; golden proportion; golden ratio; golden section) endst. x2+x-1=0 denkleminin pozitif çözümü olup yaklaşık olarak 1,618 değerini alan, matematik ve sanatsal tasarımlarda sıklıkla kullanılan bir oran. amaç fonksiyonu (Alm. Zielfunktion, f; Fr. fonction-objectif, f; İng. objective function) endst. Bir eniyileme probleminde seçenek çözümler ya da kararlar arasında en uygununun seçilmesine yönelik olarak en büyük ya da en küçük kılınması istenen fonksiyon. amortisman (Alm. Abschreibung, f; Amortisation, f; Fr. dépréciation, f; amortissement, m; İng. amortization; depreciation) 1. endst. Belirli bir dönem içinde ya da ekonomik ömrü süresince ekonomik varlıkların eskime payı, kullanım süresiyle orantılı yıllık değer azalışı ve bunun parasal karşılığı. 2. tar. İşletmelerde kullanılan makine, donatım, bina gibi yatırım araçlarında ortaya çıkan fiziksel, ekonomik ve hukuksal aşınmayı ya da modasının geçmesi sonucu ortaya çıkan değer azalışını karşılamak üzere, yatırılan paranın kazancından ayrılan yıllık aşınma ve eskime payı. amortisman payı (Alm. Abschreibungsbetrag, m; Fr. déduction d’amortissement, f; İng. depreciation allowance) endst. Yıpranma ve kullanımdan dolayı bir malın değerindeki düşmeyi yansıtan indirim miktarı. amortismana esas değer (Alm. Abschreibungsbasis, f; Fr. base d’amortissment, f; İng. depreciation basis) endst. Bir malın yıpranma dönemi sonundaki hurda değerinin, o malın ilk satınalma fiyatından çıkarılması sonucu elde edilen değer. ampirik analiz (Alm. empirische Analyse, f; Fr. analyse empirique, f; İng. empirical analysis) endst. Araştırma sonuçlarının kurama değil, gözlemlere ve deneylere dayandırılması; eşanlam: görgül çözümleme. ampirik kural (Alm. empirische Regel; Faustregel, f; Fr. règle de pouce, f; règle empirique, f; İng. empirical rule; rule of thumb) endst. Kuramsal bir temele dayanmayan, gözlem ve deneyimlerle anlaşılmış olan kural. ana üretim çizelgeleme (Alm. Produktionsprogrammplanung, f; Fr. PDP; plan directeur de production, m; İng. master production scheduling; MPS) endst. Yapılan talep tahminleri doğrultusunda, şirketin hangi ürünü, hangi tarihlerde ve hangi miktarda üreteceğini belirten, orta dönemli üretim çizelgesi hazırlama çalışması. analitik ağ süreci (Alm. analytischer Netzwerkprozess; Fr. processus de réseau analytique, m; İng. analytical network process; ANP) endst. Ölçütler ve seçenekler arası iç ve dış bağımlılıklar ile geribeslemeleri değerlendirebilen, ikili kıyaslamalar ile ölçütlerin ve seçeneklerin ağırlıklarını belirleyen, çok amaçlı karar verme problemlerinin çözümünde kullanılan bir analitik karar verme yöntemi. anapara (endst. sermaye) 1. (Alm. Grundkapital, n; Fr. capital, m; İng. capital) endst. Bir işletmenin tecimsel işlevini sürdürebilmesi için elinde bulundurduğu nakit para ve diğer varlıkların tümü. 2. (Alm. Kapital, n; Fr. principal, m; İng. principal) müh. Bir mali araca yatırılan ya da bir borcun faiz katılmamış ilk tutarı. anlık arıza oranı (Alm. instantane Ausfallrate, f; instantane Betriebsstörungsrate, f; Fr. taux instantané de défaillance, m; İng. hazard rate; instantaneous failure rate) endst. Bir sistemin, bulunduğu durum ve zamana bağlı olarak birim zamanda bozulma sıklığı. anlık bozulma (Alm. instantane Betriebsstörung, f; Fr. échec instantané, m; İng. instantaneous failure) endst. Bir sistemin bulunduğu sürecin, durumun ve zamanın gerektirdiği değerler bakımından beklenmedik bir şekilde bozulma durumu; eşanlam: anlık arıza. anonim teslim (Alm. Blind-Shipment, n; Fr. expédition anonyme, f; livraison anonyme, f; İng. blind shipment; blind shipping) endst. Adrese bırakılan kolilerin üzerinde satıcı/tedarikçi hakkında hiçbir bilginin bulunmadığı, bunun yerine paket dağıtıcısının adı, logosu, adresinin göründüğü teslim türü. antropometri (Alm. Anthropometrie, f; Fr. anthropométrie, f; İng. anthropometry) endst. İnsan beden bölümlerinin uzunluk, hacim, şekil, kütle, kütle merkezi ve atalet gibi fiziksel özelliklerini ölçme bilimi. ara aktarma limanı (Alm. Feederhafen, m; Fr. port de collecte, m; İng. feeder port) endst. Yeterince taşınacak yük olmadığı ya da uygun rıhtım tesisleri olmadığı için büyük yük gemilerinin uğramadığı, yüklerin daha küçük gemilerle merkezi ana limana taşındığı liman. ara depolama (Alm. Zwischenlagerung, f; Fr. stockage tampon, m; İng. buffer storage) endst. Üretim akışını düzenlemek ve belirli bir hızda tutmak amacıyla iş merkezleri arasında yapılan depolama. araç filosu yönetimi (Alm. Flottensteuerung, f; Flottenmanagement, n; Fr. gestion de flotte, m; İng. fleet management; fleet vehicle management) endst. Kamyon, panevan, çaka, treyler, otomobil gibi ticari amaçla kullanılan taşıtların bakım ve onarımı, ruhsat işleri, yakıt ikmali, sürücü temini, hız ve rota kontrolü, kiralama ve finans kaynağı bulma gibi çeşitli işlerin yönetimi. araç rotalama problemi (Alm. Tourenplanung, f; Fr. problème de tournées de véhicules, m; İng. vehicle routing problem) endst. Talep, maliyet, süre, kapasite gibi kısıtlar altında, bir noktadan hareket eden taşıtların belirli noktalardaki müşterilere mal sevk edebilmeleri için izlemeleri gereken optimum yolları belirleme problemi. araçüstü gümrükleme (İng. sousplan) endst. Genellikle kara ve deniz yolu ile yapılan taşımalarda kullanılan, yükün taşımayı yapan araç üzerinde gümrüklemesinin yapıldığı durum; eşanlam: supalan. aralık çizgesi (Alm. Intervalgraph, m; Fr. graphe d’intervalle, m; İng. interval graph) endst. Bir çizgi üzerindeki aralıkların her birine denk gelen bir düğüm içeren ve iki düğümü ancak ve ancak ilgili aralıklar kesişiyorsa birbirine ayrıtla bağlı olan çizge. aralık kestirici (Alm. Intervallschätzer, m; Fr. estimateur d’intervalle, m; İng. interval estimator) endst. Örnek veri kümesi yardımıyla bir anakitleye ait bilinmeyen istatistiksel bir parametrenin alabileceği değerleri bir aralık içinde belirleyen fonksiyon. arama algoritması (Alm. Suchalgorithmus, m; Fr. algorithme de recherche, m; İng. search algorithm) endst. 1. Bir matematik probleminde ya da yordamda birçok aday çözümün bulunduğu bir uzayda belirli özelliklere sahip çözümü arama algoritması. 2. Bir veritabanında istenen özellikleri taşıyan öge ya da ögeleri bulma algoritması. ardıl (Alm. Nachfolger, m; Fr. successeur, m; İng. successor) 1. endst. Montaj hattında, başlaması ancak iş ögelerinin bitirilmesi ile olanaklı olan iş ögesi veya ögeleri. 2. müh. Bir sıralamada verilen bir ögeden sonraki öge. ardışık örneklemeli muayene (Alm. sequentielle Stichprobenprüfung; Fr. inspection par échantillonage progressif, f; İng. sequential sampling inspection) endst. Önceden belirlenen bir örneklem sayısı olmadan her örnekleme aşamasında gelen parti ürünün benimseme, geri çevirme ya da örneklemeyi sürdürme kararının alındığı, bir ürün denetleme yöntemi; eşanlam: ardışık örneklemeli denetim. arıza biçimi ve etkileri analizi (Alm. Ausfallarten- und Wirkungsanalyse, f; Fehlermöglichkeits- und Einfluss- Analyse, f; Fr. analyse des modes de défaillance et de leurs effets, f; İng. failure mode and effects analysis) endst. Endüstriyel sistemlerde oluşabilecek arızaların, sistem üzerindeki etkilerinin ve sonuçlarının belirlenmesi ve olası her türlü arıza biçimine göre sınıflandırılarak analiz edilme yöntemi. arızalanma oranı (endst. hata oranı) (Alm. Ausfallhäufigkeit, f; Ausfallrate, f; Fr. taux de défaillance, m; İng. failure rate) endst. Bir mühendislik sisteminin ya da sistemde yer alan bir bileşenin işlevini belirli bir zaman dilimi içinde yerine getirememe olasılığı; eşanlam: bozulma sıklığı. artan bozulma oranı (Alm. steigende Ausfallsrate; Fr. taux de défaillance croissante, m; İng. IFR; increasing failure rate) endst. Mühendislik ürünlerinin ya da bileşenlerinin genelde yaşlılık döneminde, zamanla giderek artan arızalanma oranı. artık kapasite (Alm. überschüssige Kapazität, f; Fr. capacité excédentaire, f; İng. excess capacity) endst. Bir üretim biriminin kullanılmayan kapasite miktarı; eşanlam: kapasite fazlası. artık kısıt (Alm. redundante Nebenbedingung; Fr. contrainte redondante, f; İng. redundant constraint) endst. Matematiksel programlama problemlerinde, başka kısıtlar tarafından açıklanabilen, dolayısıyla kaldırıldığı zaman olurlu çözüm bölgesini değiştirmeyen, fakat matematiksel çözüm için kolaylık sağlayabilen kısıt. artıksız kısıt kümesi (Alm. irredundante Bedingungsmenge; nicht übergeschlossene Bedingungsmenge; Fr. ensemble de contraintes non redondantes; İng. irredundant constraint set) endst. İçerisinde artık kısıt bulunmayan kısıt sistemi (topluluğu). artımsal yenileşim (Alm. Inkrementalinnovation, f; Fr. innovation incrémentielle, f; İng. evolutionary innovation; incremental innovation) endst. Adım adım gerçekleşen bir dizi geliştirme ve iyileştirme faaliyeti sonucu ortaya çıkan yenileşim türü; eşanlam: artımlı yenileşim. artıran değişken (Alm. Schlupfvariable, f; Fr. variable d’écart, f; İng. slack variable) endst. Matematiksel programlama problemlerinde, 'küçük ya da eşittir' şeklindeki eşitsizlik kısıtını eşitlik kısıtına dönüştürürken değeri eklenen yapay değişken. artıran yol (Alm. augmentierender Pfad; Fr. chemin augmentant, m; İng. augmenting path) endst. 1. Bir çizgede bir bağımsız ayrıt kümesine göre her iki uç düğümü de doymamış olan ve üzerindeki ayrıtlardan bağımsız ayrıt kümesinde olmayanlar ile bağımsız ayrıt kümesinde olanlar yer değiştirdiği takdirde var olan kümedeki ayrıt sayısını bir artıran almaşık yol. 2. Bir kapasite artığı ağda, kaynak noktasından yutak noktasına giden ve üzerinden ek bir akış gönderilmesi sonucu var olan akışın miktarını artıran yol. arz güdümlü model (Alm. Push-Modell, n; Fr. modèle du pousser; İng. push model) endst. Bir işletmenin, üretim masraflarını en aza indirmek ya da pazar dinamiğini değiştirmek amacıyla pazara sunduğu ürün miktarının, pazarın talebine göre değil de işletmenin elde etmeyi istediği miktara göre belirlendiği tedarik modeli. arz kısıtı (Alm. Angebotsgrenze, f; Fr. contrainte de fourniture, f; İng. supply constraint) endst. Ulaştırma probleminde bir kaynaktan müşterilere yapılabilecek dağıtımın üst sınırı. arz-talep dengeleme (Alm. Gleichgewicht von Angebot und Nachfrage, n; Fr. équilibre entre offre et demande, m; İng. demand-supply balancing) endst. Talep ile kaynaklar arasındaki dengeyi sağlamak üzere pazarlama, fiyatlandırma, üretim, depolama, paketleme vb. faaliyetler bazında ayarlamalar yaparak maliyetleri en iyi noktaya çekme çalışması. asal problem (Alm. primales Problem, n; Fr. problème primordial, m; İng. primal problem) endst. Kısıtlı eniyileme problemlerinde, fo(x) amaç fonkiyonu, x birincil değişken, gi(x) = 0, i = 1, ..., m, eşitlik kısıtları, hj(x) ≤ 0, j = 1, ..., n, eşitsizlik kısıtları olmak üzere, bu kısıtları Lagrange katsayıları ile amaç fonksiyonuna ekleyerek oluşturulan L(x, λ, η) = fo(x) + Σiλigi(x) + Σjηjhj(x) Lagrange fonksiyonu; eşanlam: birincil problem. asal problemin olurluğu (Fr. faisabilité du problème primordial, f; İng. primal feasibility) endst. Kısıtlı eniyileme problemlerinde, Ax – b olarak ifade edilen doğrusal kısıtlar durumunda, x* asal problemin çözümü olmak üzere, bu çözümün varlığının gerektirdiği Ax* - b = 0 koşulu; eşanlam: birincil olurluk. asıl kusur (Alm. größerer Fehler; Hauptfehler, m; Fr. défaut majeur, m; İng. major defect) endst. Bir endüstriyel üründe, arızaya ya da verimin düşmesine yol açabilecek nitelikte, işlevini tam yerine getirememesi ile sonuçlanabilecek, estetik bozukluğundan ötürü satışı etkileyebilecek türde kusurlar. askıda sipariş toplama sistemi (İng. pocket sorter; pouch sorter) endst. Depolarda sipariş toplama için kullanılan, raylı bir sistem üzerinde askıda hareket eden kaplara eleman ya da robot kollarının birer ürün koyması, raylı askı sisteminin sonunda kapların boşaltılarak siparişlerin ayrıştırıldığı sipariş toplama sistemi. aşama-geçit modeli (Alm. Stage-Gate-Modell, n; İng. phase-gate model; phase-gate process; stage-gate model) endst. Faaliyetlerin gerçekleştirildiği zaman dilimlerinin aşamalar ile ifade edildiği, bir önceki aşamada yapılması gereken işlerin tamamlanıp tamamlanmadığının kontrol edildiği ve bir sonraki aşamada hangi işlerin yapılması gerektiğinin görüşüldüğü karar noktalarının eşikler ile ifade edildiği, yeni ürün geliştirme sürecini betimleyen kavramsal model. aşamalı stok (Alm. Echelon-Bestand, m; Fr. stock à l'échelon, m; İng. echelon inventory) endst. Tedarik zincirinin bir aşaması ile nihai müşterinin stoku arasındaki stok. aşırı değişkenlik (Alm. exzessive Variabilität; Fr. variabilité excessive, f; İng. excessive variability) endst. Üretim süreçlerinin kontrolünde çoğu örneklem değerinin kontrol eşiklerinin dışına çıkmamakla birlikte bu eşiklere yakın bulunması. aşırı talep (Alm. überhöhte Nachfrage, f; Übernachfrage, f; Fr. demande excédentaire, f; excès de demande, m; excès en demande, m; İng. excess demand) 1. endst. Bir üretim biriminin kullanılabilir kapasitesinin karşılayamadığı talep miktarı. 2. tar. Piyasada üretimin sabit olduğu koşullarda, bir ürüne duyulan talebin normalin üzerine çıkması durumu; eşanlam: aşırı istem. atama problemi (Alm. Zuordnungsproblem, n; Fr. problème d’affectation, m; İng. assignment problem) endst. Toplam maliyeti en küçük kılmak amacıyla olası tüm eşleşmeler içerisinde, sonlu bir kümenin (çalışanlar ya da makineler kümesi) elemanlarının tümünün, başka bir sonlu kümenin (görevler kümesi) elemanları ile bire bir eşleştirilmesi problemi. atıl çalışma süresi (Fr. heures déficitaires, pl; İng. undertime) endst. İnsan özkaynakları analizinde, çalışanların normal çalışma süreleri içerisinde üretken olarak çalışmadıkları süre. atıl stok (Alm. inaktive Inventur, f; Fr. stock dormant, m; İng. idle stock; inactive inventory; inactive stock) endst. Bir stok sisteminde, belirli bir süre boyunca hareket görmeyen ürünler. atıl süre (Alm. Leerlaufzeit, f; Leerzeit, f; Fr. temps mort, m; temps à l’arrêt, m; İng. idle time) endst. İşlevsel bir birimin yararlanılabildiği zaman süresi içinde kullanılmayan kısmı; eşanlam: boş süre. atıl süresiz çizelgeleme (Alm. Terminplanung ohne Leerlaufzeit, f; Fr. ordonnancement sans temps mort, m; İng. no-idle scheduling) endst. Ardışık sıralı imalat aşamalarının her birinde bir işin bitişi ve yeni bir işin başlaması arasında atıl süre kalmasına izin verilmeyen çizelgeleme türü. atlama taşı yöntemi (İng. stepping-stone method) endst. Ulaştırma problemlerinin çözümünde kullanılan ve olurlu bir çözümden başlayarak olanaklı en iyi çözüme değin her adımda var olan çözümü iyileştirebilmek için yeni bir noktaya taşıma yapılmasına olanak tanıyan ve olurluluğu sağlayabilmek için diğer noktalara olan sevkiyatı düzenleyerek yeni bir çözüm bulan yöntem. atlamalı dallanma (İng. jumptracking) endst. Tamsayılı programlama problemlerinin çözümünde dal sınır algoritmasını kullanırken, amaç fonksiyonunun en iyi değerine hızlı erişilmesini sağlamak için dallandırmayı o ana kadar bulunan çözümler arasındaki en iyi noktadan sürdürme yaklaşımı. atölye 1. (Alm. Werkstatt, f; Fr. atelier multigamme, m; İng. job shop) endst. Farklı üretim rotalarına sahip işlerin gerçekleştirildiği üretim birimi. 2. (Alm. Werkstatt, f; Fr. atelier, m; İng. workshop) müh. Gerek alet takımlarının tutulduğu gerekse mamul malların bakım ve onarımının yapıldığı yer; eşanlam: işlik. atölye tipi çizelgeleme (Alm. Terminplanung der Werkstatt, f; Fr. ordonnancement multigamme; İng. job shop scheduling) endst. Belli bir performans ölçütünü eniyileyecek biçimde farklı üretim rotalarına sahip işlerin imalat atölyesinde yer alan makinelerde hangi sıra ve zamanda gerçekleneceğinin belirlenmesi. avans (Alm. Vorabzahlung, f; Vorschuss, m; Fr. avance d’argent, m; paiement anticipé, m; İng. advance of money; advance payment) endst. Bir mal ya da hizmetin bedelinin bir bölümünün teslim tarihinden önce ödenmesi; eşanlam: öndelik. avans ödeme (Fr. débours, m; İng. advance charge; advanced charge) endst. Bir sevkiyatta, yükün alıcısından tahsil edilmek üzere, bir taşımacılık şirketinin bir diğer taşımacılık şirketine veya gönderene önceden verdiği navlun veya ücret; eşanlam: ön ödeme.

Avrupa taşımacılık ağı (Alm. transeuropäisches Verkehrsnetz, n; Fr. réseau transeuropéen de transport, m; İng. trans-European transport network) endst. Bütünleşik Avrupa ağları çerçevesinde, uzun erimli, yüksek hızda, çok modlu taşımacılık hizmetleri sağlayabilen otoyollar, demiryolları, havayolları, suyolları, iç limanlar ve trafik yönetimi geliştirmelerini öngören plan; eşanlam: trans Avrupa taşımacılık ağı. ayak genişliği (Alm. ganze Fußbreite, f; Fr. largeur du pied, f; İng. foot breadth) endst. Ayakkabı ve fren örneğinde olduğu gibi ürün ve ekipman tasarımında yararlanılan, ölçümü kişi vücut ağırlığı ayaklara eşit dağıtılmış şekilde ayakta dik pozisyondayken yapılan, ayağın iki kenarı arasındaki en geniş yatay mesafe. ayak uzunluğu 1. (Alm. ganze Fußlänge, f; Fr. longueur du pied, f; İng. foot length) endst. Ayakkabı ve fren örneğinde olduğu gibi ürün ve ekipman tasarımında yararlanılan, ölçümü kişi vücut ağırlığı ayaklara eşit dağıtılmış şekilde ayakta dik pozisyondayken yapılan topuğun en arkasından en uzun parmağa kadar ölçülen ve ayağın uzun eksenine paralel olan mesafe. 2. (Alm. Stoßhöhe, f; Fr. longueur de taille, f; İng. face length) made. Uzunayak üretim yönteminde, alın boyunca üst ve alt taban yolları arasındaki uzaklık. ayakta diz yüksekliği (Alm. stehehende Kniehöhe, f; Fr. hauteur genou sujet debout, f; İng. standing knee height) endst. Kişi ayakta dik pozisyonunda iken ölçülen yerle diz kapağının en üstü arasındaki dikey mesafe. ayakta kalça genişliği (Alm. stehende Hüftbreite, f; Fr. largeur maximale niveau hanches sujet debout, f; İng. standing hip breadth) endst. Turnike ya da dönerkapı örneklerinde olduğu gibi tasarımda ve antropometrik çalışmalarda kullanılan, ölçümü kişi ayakta dik pozisyonda ve topuklar bitişik şekildeyken yapılan kalça genişliği. ayakta omuz yüksekliği (Alm. stehende Shulterhöhe, f; Fr. hauteur d'épaule debout, f; İng. standing shoulder height) endst. Raf örneğinde olduğu gibi tasarımda ve antropometrik çalışmalarda kullanılan, kişi ayakta dik pozisyonunda iken ölçülen, yerle omuzun yan kısımdaki en üst noktası arasındaki dikey mesafe. ayırıcı düzlem (Alm. teilende Hyperebene; Fr. plan séparateur, m; İng. separating hyperplane) endst. N-boyutlu bir vektör uzayını iki yarı-uzaya ayıran (N-1)-boyutlu düzlem. ayırıcı özellik (Alm. Charakteristik, f; Eigenschaft, f; Fr. caractéristique, f; İng. characteristic) 1. endst. Bir ürün veya malzemenin fiziksel, kimyasal, görsel, işlevsel ve diğer tanımlayıcı nitelikleri; eşanlam: karakteristik. 2. müh. Belirli bir topluluk içindeki bireyleri ayırt etmeye yarayan nicel (değişkenler) ya da nitel (öznitelikler) özellikler; eşanlam: ayırt edici özellik. ayla etkisi bkz. endst. hale etkisi. ayrılabilir eniyileme (Alm. separabele Programmierung, f; Fr. programmation séparable, f; İng. separable programming) endst. Doğrusal olmayan programlama modellerinde amaç ve kısıt fonksiyonlarının doğrusal terimlerin toplamı olarak ya da parçalı doğrusal fonksiyonlar yardımıyla ifade edilip problemin çözümünün geleneksel doğrusal programlama veya karışık tamsayılı programlama ile yakınsanması; eşanlam: ayrılabilir programlama. ayrıştırma ilkesi (Alm. Separationsprinzip, m; Fr. principe de décomposition, m; İng. decomposition principle) endst. Bir matematiksel programın özel yapılı bir bölümünü kalan kısımdan ayırmak amacıyla iki veya daha çok değişken ve ilgili kısıtlar kümesine ayrıştırma. ayrıt (Alm. Kante, f; Fr. arête, f; İng. edge) 1. elk. 1. Bir katı hacmin düzlemsel iki yüzünün arakesit doğrusu. 2. Bir şeklin kıyısının bir parçası olan doğru parçası. 3. (Alm. Kante, f; Fr. bord, m; İng. edge) Sayısal bir imgede, bir taraftaki imge ögelerinin belirli bir öznitelik ya da özniteliklerinin diğer taraftakilerden yeterince farklı olduğu yay, ani gri seviye ya da doku değişikliğinin yer aldığı noktalar topluluğu.(Alm. Kante, f; Fr. arête, f; İng. edge) 2. endst. Bir çizgede iki düğümü birleştiren bağlantı ögesi. ayrıt altbölümü (Alm. Kantenunterteilung, f; Fr. subdivision d’une arête, f; İng. subdivision of an edge) endst. Bir çizgede, bir xy ayrıtının ortasına yeni bir z düğümü ekleyerek xyz yolu haline getirilmesi ve xz ve zy ayrıtlarının ortaya çıkması. ayrıt büzülmesi (Alm. Kantenkontraktion, f; Fr. contraction d’arête, f; İng. edge contraction) endst. Bir çizgede, bir uv ayrıtının kaldırılarak u ve v düğümlerinin, bu düğümlerle çakışan tüm ayrıtların bağlandığı yeni bir w düğümü ile ornatılması. ayrıt çizgesi (Alm. Kantengraph, m; Linie-Graph, m; Fr. graphe de ligne, m; İng. edge graph; line graph) endst. Bir G çizgesi verildiğinde, L(G) simgesi ile gösterilen, L(G)’nin düğümlerinin G’nin ayrıtlarını gösterdiği, ancak ve ancak G’deki ilgili ayrıtlar bir düğüm paylaştıklarında L(G)’nin de bu iki düğümünün arasında bir ayrıta sahip olduğu çizge. ayrıt kapasitesi (Alm. Bogenkapazität, f; Fr. capacité d’un arc, f; İng. arc capacity) endst. Akışların ele alındığı çizge modellerinde, bir ayrıtın taşıyabileceği en büyük akış miktarı; eşanlam: kiriş kapasitesi. ayrıt kaplamı (Alm. Kanteüberdeckung, f; Fr. couverture d’arêtes, f; İng. edge cover) endst. Bir çizgede, tüm düğümleri içindeki ayrıtlardan en azından birini uç düğümü olarak içeren ayrıtlar kümesi; eşanlam: ayrıt örtüsü. ayrıt katlılığı (Fr. multiplicité d’arête, f; İng. edge multiplicity) endst. Bir çizgedeki bir düğüme ait olan katlı ayrıt sayısı. ayrıt renklendirme (Alm. Kantenfärbung, f; Fr. coloration d’arêtes, f; İng. edge coloring) endst. Bir çizgenin tüm ayrıtlarına iki bitişik ayrıt aynı rengi almayacak şekilde renk verme. ayrıt-üzerinde-faaliyet gösterimli ağ diyagramı (İng. activity-on-arc network diagram) endst. Bir projede yer alan her bir faaliyetin başlangıç ve bitiş noktalarının düğümlerle, faaliyetin kendisinin de bu düğümleri birleştiren ayrıtla gösterildiği ağ diyagramı. az gelişmişten başlayan yenileşim (İng. reverse innovation; trickle-up innovation) endst. Gelişmekte olan ülkelerde düşük gelirli kesimin gereksinimlerini karşılamaya yönelik ortaya çıkan ve daha sonra kullanımı gelişmiş ülkelere de yayılan yenileşim türü; eşanlam: tersine yenileşim. azalan bakiyeler amortismanı (Alm. degressive Abschreibung; Fr. amortissement des soldes dégressifs, m; İng. declining balance depreciation; reducing balance depreciation) endst. Sabit bir amortisman oranının varlığın defter değerine uygulanması. azalan bozulma oranı (Alm. abnehmende Ausfallrate; Fr. taux de défaillance décroissant, m; İng. decreasing failure rate) endst. Mühendislik ürünlerinin ya da bileşenlerinin genelde alıştırma döneminden sonra, zamanla giderek azalan arızalanma oranı. azami talep dönemi (Alm. Spitzennachfrageperiod; Fr. période d’appel de pointe, f; İng. peak demand period) endst. Bir kamu kuruluşunun ya da topluma hizmet veren herhangi bir sistemin en fazla hizmet talebiyle karşılaştığı dönem. bağımlı arıza (Alm. abhängiger Ausfall; Sekundärausfall, m; Fr. défaillance secondaire, f; İng. dependent failure) endst. Bir birimin, ilişkili olduğu bir başka birimin ya da birim takımının arızalanması nedeniyle verimsiz iş görmesi, yanlış iş görmesi ya da iş göremez durumda olması. bağımlı sınırlı değişken (Alm. beschränkte abhängige Variable, f; Fr. variable dépendante limitée, f; İng. limited dependent variable) endst. Alacağı değerlerin belirli aralıklarda olması gereken bağımlı değişken; örneğin olasılık değeri [0, 1] aralığında, ekonometride ücret değeri pozitif eksende olmak zorundadır. bağımlı talep (Alm. abhängige Nachfrage; Fr. demande dépendante, f; İng. dependent demand) endst. Ürün hiyerarşisinde alt bileşenlere olan talebin hiyerarşide üst düzeylerdeki ürünlerin talebine bağımlı olarak gerçekleşmesi, üst düzeylerdeki talebin ise alt bileşenlerin elde bulunmaması durumunda karşılanamaması; eşanlam: bağımlı istem. bağımlılık (Alm. Abhängigkeit, f; Fr. dépendance, f; İng. dependence) endst. 1. Bir değişkenin değerinin başka bir değişkenin değerine bağlı olma durumu. 2. Olaylar, koşullar ve görevler arasındaki ilişkilerin birinin ya da daha fazlasının başlamasına, gerçekleşmesine veya tamamlanmasına dayandırılması. bağımsız arıza (Alm. unabhängiger Ausfall, m; Fr. défaillance indépendente, f; échec indépendent, m; İng. independent failure) endst. Nedeni sistemdeki herhangi bir alt parça veya bileşenin bozulmasına bağlı olmadan ortaya çıkan arıza. bağımsız ayrıt kümesi (Alm. Matching, n; Fr. appariement, m; couplage, m; İng. independent edge set; matching) endst. Bir çizgede, ortak düğümleri olmayan ayrıtlar kümesi; eşanlam: eşleme. bağımsız düğüm kümesi (Alm. Co-Clique, f; stabile Menge, f; unabhängige Menge, f; Fr. coclique, f; ensemble indépendant, m; stable, m; İng. independent set; stable set) endst. Bir çizgede, doğrudan hiçbir ayrıtla birbirlerine bağlanmayan, dolayısıyla bitişik olmayan düğümlerin kümesi. bağımsız küme (Alm. stabile Menge; Fr. ensemble indépendant; ensemble stable, m; İng. independent set; stable set) endst. Bir çizgede, hiçbir düğüm ikilisi bitişik olmayan bir düğüm altkümesi. bağımsız seçenek (Alm. unabhängige Alternative; Fr. alternative indépendante, f; choix indépendant, m; İng. independent alternative) endst. Karar kuramında başka bir seçeneğin seçilip seçilmemesinin diğerleri hakkındaki kararların alınmasını etkilemediği seçenek. bağımsız talep (Alm. unabhängige Nachfrage; Fr. demande indépendante, f; İng. independent demand) endst. Üretim planlamada üretim miktarının belirlenmesinde diğer ürünlerin talebinden etkilenmeyen malzemeye yönelik talep; eşanlam: bağımsız istem. bağlantılı bileşen (Alm. Verbindungsteil, n; Fr. composante connexe, f; İng. connected component) 1. elk. Bir iki değerli imgede birbirleriyle temas halinde olan aynı etiketli piksellerin adası. 2. endst. Bağlantısız bir çizgede, daha büyük bağlı bir altçizgeye ait olmayan bağlı altçizge. bağlantılı çizge (Alm. gebundener Graph; Fr. graphe connexe, m; İng. connected graph) endst. Her bir düğüm çifti arasında bir yol bulunan yönsüz çizge. bağlantısız çizge (Alm. nicht gebundener Graph, m; Fr. graph non-connexe, m; İng. disconnected graph; non- connected graph) endst. En az bir düğüm çifti arasında yolak bulunmayan çizge. bağlayıcı kısıt (Alm. bindende Nebenbedingung; Fr. restriction contraignante, f; İng. active constraint; binding constraint) endst. Bir matematiksel programlama probleminde, karar değişkenlerinin eniyilenmiş değerleri yerlerine konulduğunda sol ve sağ tarafları birbirine eşit olan kısıt; eşanlam: aktif kısıt. bağlayıcı olmayan kısıt (Alm. nicht bindende Nebenbedingung; Fr. restriction non contraignante, f; İng. non- binding constraint) endst. Bir matematiksel programlama probleminde, karar değişkenlerin eniyilenmiş değerleri yerlerine konulduğunda sol ve sağ tarafları birbirine eşit olmayan kısıt; eşanlam: aktif olmayan kısıt. bakım kolaylığı (Alm. Instandhaltbarkeit, f; Wartbarkeit, f; Fr. facilité de maintenance, f; maintenabilité, f; İng. maintainability) 1. blşm. Bir yazılımın ya da bilgisayar sisteminin arızalanmasından ya da program hataları ortaya çıkmasından sonra tekrar çalışır duruma makul bir sürede getirilebilmesi; eşanlam: bakımı yapılabilirlik, bakım ve onarım elverişliliği. 2. endst. Bir ürün, aygıt ya da sistemin arızalarını tanılayıp onarabilme, yıpranmış parçalarını değiştirebilme, verimliliğini, güvenilirliğini ve güvenli kullanımını iyileştirebilme işlerinin kolaylıkla yapılabilmesi özelliği. bakışımsız enformasyon (Alm. asymmetrische Information, f; Fr. information asymétrique, f; İng. asymmetric information) endst. 1. Dağıtık karar vermedeki çok üstlenicili sistemlerde, üstlenicilerin birbirinden farklı bilgilere sahip olması durumu; eşanlam: asimetrik bilgi, asimetrik enformasyon. 2. Tedarik zinciri yönetiminde oyuncuların bir nicelik hakkında farklı bilgi ve görüşlere sahip olması. balık kılçığı diyagramı bkz. endst. neden-sonuç diyagramı. balpeteği depolama (Alm. Wabenlager, m; İng. honeycomb storage) endst. Ürünlerin raflarda balpeteğini andırır biçimde çapraz yerleştirildiği ve çaka hareketini kolaylaştırdığı için daha dar koridor kullanımını sağlayan depolama yöntemi. bandıra tercihi (Fr. préférence de pavillon, f; İng. cargo preference) endst. Bir ülkenin ticari yükünün hacim ya da ağırlık olarak belirli bir yüzdesini kendi bayrağını taşıyan gemilerle taşıtma hakkı. banka kredisi (Alm. Bankkredit, m; Bankdarlehen, n; Fr. crédit bancaire, m; emprunt bancaire, m; İng. bank credit; bank loan) endst. Bankadan, faizi ile birlikte geri ödenmek üzere, gösterilen teminatlar karşılığında ödünç alınabilecek parasal tutar. bantlı konveyör (Alm. Bandförderer, m; Gurtförderer, m; Riementransport, m; Förderband, n; Fr. bande transporteuse; convoyeur à courroie; İng. belt conveyor; conveyor belt) endst. Sanayi malzemelerin, tarım ürünlerinin ve benzerlerinin taşınmasında kullanılan, biri dışarıdan tahrikli iki veya daha fazla tambur etrafında sürekli döndürülen, kesintisiz bant; eşanlam: bantlı götürücü. basit faiz (Alm. einfache Zinsen, pl; Fr. intérêt simple, m; İng. simple interest) endst. Belirli bir dönem için belirli bir anapara üzerinden hesaplanan faiz. baskın ayrıt kümesi (Fr. ensemble d’arêtes dominant, m; İng. edge dominating set) endst. Kendisi ve içindeki ayrıtların her birinin bitişik ayrıtlarının birleşimi alındığında tüm ayrıtları veren ayrıt kümesi; çizgeden kaldırıldığında geriye bir kararlı küme bırakan ayrıt kümesi; eşanlam: başat ayrıt kümesi. baskın düğüm kümesi (Fr. ensemble de sommets dominant, m; İng. vertex dominating set) endst. Kendisi ve içindeki düğümlerin her birinin komşularının birleşimi alındığında çizgenin tüm düğümlerini veren düğüm kümesi; eşanlam: başat düğüm kümesi. baskın strateji (Alm. dominante Strategie, f; Fr. stratégie dominante, f; İng. dominant strategy) endst. Oyun kuramında bir oyuncunun rakiplerinin tüm stratejilerine karşı her durumda en yüksek getiriyi kazanmasını sağlayan strateji; eşanlam: üstün strateji. baskınlık (Alm. Dominanz, f; Fr. dominance, f; İng. dominance) 1. endst. Karar kuramında bir seçeneğin tüm ölçütler altında diğer seçenekleri değerlendirme dışı bırakacak kadar daha üstün ve daha uygun olması durumu; eşanlam: başatlık. 2. tar. Heterozigot bireylerde bir alelin belirlediği fenotipin ortaya çıkması hali; eşanlam: dominantlık. başabaş noktası (Alm. Gewinnschwelle, f; Fr. seuil de rentabilité, m; İng. break even point) endst. Bir üretimin toplam giderlerinin toplam satış gelirleri ile eşit olduğu, buradan itibaren kuruluşun kâra geçtiği nokta; eşanlam: kâra geçiş noktası. başabaşlık diyagramı (Alm. Rentabilitätsdiagramm, n; Fr. graphique de rentabilité; İng. break-even chart; break- even graph) endst. Satış hasılatı, değişken maliyet, sabit maliyet değerlerinin düşey eksende ve satış miktarının yatay eksende gösterildiği ve kârın sıfır olduğu satış miktarını ya da fiyatını gösteren diyagram. başarım karnesi (İng. scorecard) endst. 1. Stratejilerin uygulamaya dönüştürülmesinde hedeflerin belirlenebilmesi ve kritik alanların performans ölçümlerinin yapılabilmesi için kullanılan göstergeler sistemi. 2. Tedarikçilerin performans değerlendirilmesinde kullanılan performans göstergeleri tablosu. başat tasarım (Alm. dominante Darstellung; dominantes ; Fr. modèle dominant, m; İng. dominant design) endst. Girdiği pazarda öncülüğü kazanmış ve pazarda kendisinden sonra çıkan ürünler için örnek ve yol gösterici özelliği oluşturan ürün tasarımı; eşanlam: baskın tasarım. başlangıç arıza dönemi (Alm. Periode der Kinderkrankheiten, f; Fr. période de mortalité infantile, m; İng. infant mortality period) endst. Ürün yaşam çevriminde, ürünün pazara sunulduğu ilk dönemlerde karşılaşılan yüksek bozulma oranının görüldüğü süre. başlangıç düğümü (Alm. Anfangsknoten, m; Fr. nœud initial, m; İng. initial node) endst. 1. Bir çizgede analizin başlatıldığı düğüm. 2. Sadece iki çizge düğümü alındığında, ayrıtın yönünün belirtilmesi için sıra ile yazılan düğümlerden ilki. başlangıç maliyeti (Alm. Gestehungskosten, pl; Vorlaufkosten, pl; Fr. coût initial, m; İng. initial cost) endst. Bir yatırımı sermayelendirmek için gerekli olan taşınma, kurulum, hazırlık hizmetleri gibi ilk giderlerin tümü. batık maliyet (Alm. versunkene Kosten; Fr. coût irrécupérable, m; İng. sunk cost) endst. Önceden katlanılmış olup yeni bir kararla değişmeyecek olan, işlemin yapıldığı anda gerçekleşen ve vazgeçilmesi durumunda geri alınamayan, üretim sürecinde bir kez yapılan ve daha sonra yinelenmeyecek olan maliyet. beceriye dayalı ücret sistemi (Alm. erfolgsabhängige Lohnung; Fr. salariat basé sur les compétences, m; İng. ability-based wage system) endst. İşgörenin yaptığı işte gösterdiği becerileri dikkate alan ücret sistemi. bedensel güç (Alm. Menschenkraft, f; Fr. puissance musculaire humaine, f; İng. human power) endst. Bir insan bedeninin ürettiği ve yaklaşık 75 Watt’a karşılık gelen güç birimi. bedensel iş (Alm. körperliche Arbeit, f; Fr. travail physique, m; İng. physical work) endst. Bir mal ya da hizmetin üretimi ya da tamamlanmasına yönelik harcanan fiziksel çaba ve hareketlerin tümü. bedensel yorgunluk (Alm. körperliche Ermüdung; Fr. fatique physique, f; İng. physical fatigue) endst. İş yükü nedeniyle bir organın, bir kasın ya da tüm organizmanın işlevsel yeteneğinin, performansının azalması. bekleme kuyruğu (Alm. Warteschlange, f; Fr. file d'attente; ligne d’attente, f; İng. waiting line; waiting queue) endst. 1. Endüstriyel üretimde, birim zamanda hatta girmek üzere gelen ürünlerin çıkan ürünlerden fazla olması sonucu yığılma oluşan hatlar; eşanlam: kuyruk. 2. Herhangi bir sonlu hızda işlem yapan hizmet sistemi önünde işlem görmek amacıyla hizmet sistemine gelmiş müşterilerin oluşturduğu sıra; eşanlam: bekleme hattı. bekleme süresi (Alm. Wartezeit, f; Fr. temps d’attente, m; İng. wait time; waiting time) endst. Bir iş istasyonunda işlem görmüş malzemenin diğer bir iş istasyonu veya depoya gönderilmek için beklediği süre. beklemesiz çizelge (Alm. Ablaufplan ohne Wartezeit, f; Fr. ordonnancement sans attente, m; İng. no-wait schedule) endst. Ardışık sıralı imalat aşamalarında bir iş üzerinde bir işlemin bitişi ve yeni bir işleme başlanması arasında beklemeye izin verilmeyen çizelge türü. beklenen getiri (Alm. erwartete Rendite, f; erwarteter Ertrag, m; Fr. rentabilité attendue, f; rendement attendu, m; rendement espéré, m; revenu espéré, m; İng. expected return; mean return) endst. 1. Bir yatırım aracının farklı oranlardaki getirilerinin kazanma olasılıkları ile ağırlandırılmış olarak hesaplanan ortalaması. 2. Herhangi bir yatırımın belli bir dönem sonra sağlayacağı öngörülen getiri. beklenen kayıp (Alm. erwarteter Verlust, m; Erwartungswert einer Verlustfunktion, m; Fr. perte attendue, f; perte probable, f; perte prévue, f; İng. expected loss) 1. endst. Karar kuramında her durumun yol açacağı kaybın, durumların oluşma olasılığıyla çarpılarak toplanması sonucu bulunan risk değeri. 2. ist. Girdileri x vektörü, çıktısı y stokastik değişkeni olan ve θ parametresine sahip bir modelin parametre kestiriminde, L(.) maliyet fonksiyonu olmak üzere E{L(θ, y, x)} ifadesinin y ve x üzerindeki ortak olasılık fonksiyonuna göre beklenen değeri. beklenen ödül (Alm. erwartete Abfindung; Fr. récompense probable, f; İng. expected payoff) endst. Karar kuramında her durumun getirisinin, karşılık gelen gerçekleşme olasılıklarıyla çarpılarak toplanması sonucu bulunan beklenen getiri değeri. beklenen parasal değer (Alm. erwarteter Geldwert; Fr. valeur monétaire probable, f; İng. expected monetary value) endst. Bir karar ile ilintili olan çıktıların parasal değerlerinin, gerçekleşme olasılıklarıyla ağırlandırılıp toplanması sonucu elde edilen miktar. beklenen teslimat (Alm. erwartete Einnahmen, pl; Fr. réception prévue; İng. scheduled receipts) endst. İmalat veya satınalma emri önceden verilmiş ve teslim alınması beklenen parçanın miktarı. beklenen yarar (Alm. erwarteter Nutzwert; Fr. utilité probable, f; İng. expected utility) endst. Karar kuramı gereği her çıktıya atfedilen yararın, karşılık gelen olasılıklarla çarpılarak toplanması sonucu elde edilen değer; eşanlam: beklenen fayda, yararlılık. bekleyen sipariş (Alm. Lieferrückstand, m; Fr. carnet de commandes, m; İng. backlogged demand; backorder) endst. Müşteriden gelen ve zamanında karşılanamayıp gelecek dönemlerde karşılanmak üzere ertelenen sipariş. bel derinliği (Alm. Taillentiefe, f; Fr. profondeur abdominale niveau taille, f; İng. waist depth) endst. Operatör ve kontrol kumandası ya da direksiyon arasındaki mesafe ölçümü örneğinde olduğu gibi tasarımda ve antropometrik çalışmalarda kullanılan, kişi ayakta, dik ve karnını serbest bırakmış pozisyondayken belin yanlardaki en derin kıvrım hizasından ölçülen sırt ve karın arasındaki yatay mesafe. beleşe yemek yok kuralı (İng. no-free lunch theorem) endst. Eniyileme kuramında genelgeçer bir eniyileme stratejisinin olamayacağını, eğer bir eniyileme stratejisi daha iyi sonuç veriyorsa yapısının probleme özgü kılınmasından kaynaklandığını savlayan kural. belirlenebilir neden (Alm. zurechenbare Ursache; Fr. cause assignable, f; cause attribuable, f; İng. assignable cause; determinable cause) endst. Bir hizmet ya da üretim sürecinde, kalite özelliğindeki ya da süreç düzeyindeki değişime yol açan ve genellikle sistematik bozukluklardan kaynaklandığı anlaşılabilen neden; eşanlam: saptanabilir neden. belirsiz talep (Alm. unsichere Nachfrage, f; Fr. demande incertaine, f; İng. uncertain demand) endst. Kesin olarak değeri bilinemeyen, ancak bir rasgele değişken ve karşılık gelen olasılık dağılımı ile ifade edilebilen istem. belirsizlik altında karar verme (Alm. Entscheidung mit Unsicherheit, f; Fr. prise de décision sous l’incertitude, f; İng. decision making under uncertainty) endst. Karar verme sürecinde, verilen kararların sonuçlarının çeşitli olasılık dağılımları ile gerçekleştiği kabul edilen karar verme durumu. belirtilen noktada teslim (Alm. geliefert benannter Bestimmungsort; Fr. rendu au lieu de destination; rendu au lieu de destination convenu; İng. DAP; delivered at place) endst. Satıcının malları belirtilen, liman, gümrük noktası, havalimanı, fabrika vb. varış noktasına kadar taşıdığı, bu noktaya kadar taşıma, gümrük, operasyonel tüm giderlerin satıcıya ait olduğu, mallar gelen taşıma aracından boşaltılmadan alıcının tasarrufuna bırakmakla malın teslim edildiğini ifade eden teslim şekli; eşanlam: belirlenen yerde teslim. besleme hızı (Alm. Förderrate, f; Vorschubgeschwindigkeit, f; Fr. vitesse d'alimentation, f; İng. feed rate; feed ratio) 1. endst. Mekanik montaj hatlarında birim zamanda montaj hattına düzenli aralıklarla yüklenen parça sayısı. 2. kim. Birim zamanda bir aygıta, bir tanka ya da bir havuza verilen akışın hacimsel veya kütlesel niceliği. besler konveyör (Alm. Einlegerband, n; Fr. convoyeur alimentateur, m; İng. feeder conveyor) endst. Kimya, metalürji, besin sanayilerinde sıkça kullanılan, sürece gereken malzemeleri sürekli olarak uygun donatılara veya makinelere götüren bant, sarmal, havalı vb. türünde düzenek; eşanlam: besler götürücü. beş büyük faktör modeli (endst. beş etmen modeli) (Alm. Fünf-Faktoren-Modell, n; Fr. modèle des cinq grands facteurs, m; İng. the big five factors model) endst. Kişilik özelliklerinin; açıklık, dürüstlük, dışadönüklük, uyumluluk ve duygusal denge olmak üzere beş boyutu olduğunu öne süren, kişiliğin değerlendirilmesinde kullanılan model. beş etmen modeli bkz. endst. beş büyük faktör modeli. beş S ilkesi (Alm. 5S-Prinzip, n; Fr. principes de 5S, pl; İng. 5S principles) endst. Sınıflandırma, düzen, temizlik, standartlaştırma ve disiplin anlamlarına gelen ve bu şekilde sıralanan, asıl dili Japonca’da "s" sesiyle başlayan (seiri, seiton, seiso, seiketsu, shitsuke) beş sözcükten oluşan bir yalın üretim sistemi aracı. beyin fırtınası (Alm. gemeinsame Problembewältigung; Brainstormung, n; Fr. remue-méninges, f; İng. ) endst. Bir grup insanın belirli bir konuda diğerlerinin düşüncelerini eleştirmeksizin olabildiğince çok yaratıcı düşünce üretmesi temeline dayanan; yeni ürün, hizmet, süreç düşüncesi geliştirirken sıklıkla kullanılan yaratıcı düşünce üretme/problem çözme tekniği. bilanço (Alm. Bilanz, f; Fr. bilan, m; bilan comptable, m; İng. balance sheet; statement of financial position) endst. Bir tüzel kişiliğin (kurumun) belirli bir muhasebe dönemi sonundaki ya da belirli bir gündeki finansal durumunu özetleyen çizelge. bileşen (blşm. komponent) 1. (Alm. Komponente, f; Bestandteil, m; Fr. composant, m; İng. component) blşm. Başka programlarla çalıştırılmaya hazır durumda, derlenmiş ve dinamik olarak bağlanabilen program modülü.(Alm. Bauelement, n; Fr. composant, m; İng. component) 2. elk. Bir bilgisayar, elektrik ya da elektronik donanımını oluşturan en küçük herhangi bir öge. 3. endst. Son ürünün imalinde yararlanılan hammadde, parça, alt montaj veya yarı mamul.(Alm. Komponente, f; Fr. composant, m; İng. component) 4. kim. Kimyasal karışımları oluşturan bileşikler ya da elementlerden herhangi biri. 5. müh. 1. Bir vektörün belirli bir yöndeki koordinat eksenine izdüşümünün büyüklüğü. 2. Daha büyük bir bütünün ayrık bir parçası; örneğin optik sistemi oluşturan parçalardan biri olan mercek. bileşen çubuk diyagramı (Alm. Säulendiagramm, n; Fr. diagramme en bâtons de composants; İng. component bar chart) endst. Verilerin grafik gösteriminde kullanılan, verilerdeki her bir bileşenin bütüne olan oranıyla orantılı uzunlukta gösterildiği bir çubuk diyagramı çeşidi. bileşik değer çarpanı (Alm. Zinswert für Zeitraum, n; Fr. valeur composée, f; valeur finale, f; İng. compound amount factor) endst. Şimdiki zamanda tek bir nakit akışının ya da düzgün ödemelerin gelecek değerinin bulunması için kullanılan ve iskonto oranı ile iskonto edilen dönem sayısını içeren çarpan. bileşik faiz (Alm. Zinseszins, m; Fr. intérêts composés; İng. compound interest) endst. Anapara ve o ana kadar birikmiş faizlerin toplamının üzerinden uygulanan faiz. bileşik faiz dönemi (Alm. Zinseszinsperiode, f; Fr. période de calcul de l'intérêt, f; İng. compounding period) endst. Bileşik faizin uygulanacağı zaman dilimi. bilgisayar destekli bakım (Alm. rechnergestützte Wartung; Fr. maintenance assistée par ordinateur, f; İng. computer aided maintenance) endst. İş emirleri, makine durumları, önleyici/kestirimci bakım planları, bakım çizelgelemesi gibi temel bakım işlemleri ile bakım ve onarım işlemleri için destekleyici bilgiler olan ambar sayımı, satınalma, muhasebe ve maliyet hesabı gibi işlemleri izleme, ölçme ve denetim işlerinin bilgisayarlar tarafından, özel yazılım ve donanımlarla yapılması. bilgisayar destekli imalat (Alm. rechnerunterstützte Fertigung, f; Fr. fabrication assistée par ordinateur, f; production assistée par ordinateur, f; İng. CAM; computer-aided manufacturing; computer assisted manufacturing) endst. Bilişim desteğinin ürünün tasarımından son nitelik denetimine kadar sürdüğü, programlanabilir imalat ve kontrol düzenlerinin kullanıldığı teknik. bilgisayar destekli muayene (Alm. rechnerunterstützte Prüfung; Fr. inspection assistée par ordinateur, f; İng. CAI; Computer Aided Inspection) endst. Kalite kontrolü için bilgisayar teknolojisinin ve yazılımlarının etkin bir şekilde kullanılarak gerçekleştirildiği muayene sistemi. bilgisayar destekli mühendislik (Alm. rechnerunterstützte Entwicklung; Fr. ingénierie assistée par ordinateur; İng. CAE; computer-aided ) endst. Matematiksel problemlerin çözümü, süreç kontrolü, sayısal denetim, karmaşık ve uzun hesaplamaların yürütümünde bilgisayardan yararlanarak yapılan mühendislik çalışması. bilgisayar destekli tasarım (Alm. rechnergestützter Entwurf; Fr. conception assistée par ordinateur, f; İng. CAD; computer aided design) endst. Tasarım eyleminin bilgisayarda hazır ya da uyarlanan yazılımlar aracılığıyla ve veri işleme olanaklarından yararlanarak yürütülmesi. bilgisayar kontrollü tezgâh (Alm. CNC-Maschine, f; Fr. machine à commande numérique par calculateur, f; İng. CNC machine; computerized numerically controlled machine) endst. Talaşlı imalatta kullanılan elektronik kontrol mekanizmaları ve bir programlama dili yardımıyla programlanabilen ve kontrol edilebilen makine türü; eşanlam: sayısal kontrollü tezgâh. bilişsel görev (Alm. kognitive Aufgabe, f; Fr. tâche cognitive, f; İng. cognitive task; cognitive work) endst. Algılama, hatırlama, analiz ve karar verme gibi zihinsel işlem ve süreçler içeren görev; eşanlam: zihinsel görev. birbiriyle değiştirilebilir parçalar (Alm. austauschbare Teile, pl; Fr. pièces interchangeables, pl; İng. interchangeable parts) endst. Parçaların standartlaşması sonucunda bir ürüne ait parçaların aynı türdeki başka ürünlerde de kullanılabilmesi. birikimli toplam kontrol diyagramı (Alm. Diagramm von kumulativer Summe, n; Fr. carte de sommes cumulatives, f; İng. cumulative sum chart; CUSUM chart) endst. Birbirini izleyen örnek istatistiksel değerlerin birikimli toplamını gösteren kontrol grafiği. birikimsel travma hastalıkları (Alm. RSI-Syndrom, n; Fr. lésions dues aux mouvements répétitifs, pl; microtraumatismes répétés, pl; İng. cumulative trauma disorders; overexertion injuries; overuse disorders; repetitive motion disorder; repetitive strain disorder; repetitive strain injuries) endst. Tekrarlanan biyomekanik ve fizyolojik stresler sonucu çok sayıda küçücük yaralanmaların zaman içinde yavaş yavaş birikimi ile ortaya çıkan, karpal tünel sendromu gibi kas-iskelet sistemi hastalıkları. birim satınalma maliyeti (Alm. Einheitskosten, pl; Fr. coût d’achat unitaire, m; İng. unit purchasing cost) endst. Satınalma ile ilgili toplam tüm maliyetlerin satın alınan ürün sayısına bölümü ile elde edilen ürün başına düşen ortalama maliyet. birim taşıma ücreti (İng. freight cost per unit shipped) endst. Taşınan yükün standart ölçü biriminde olması durumunda toplam nakliye ücretinin taşınan toplam birim sayısına bölümü ile hesaplanan birim başına düşen ücret; eşanlam: birim nakliye ücreti. birleşik maliyet (Alm. gekoppelte Herstellungskosten, pl; Fr. coût commun, m; İng. joint cost) endst. Ürünlerin geliştirme sürecinde, iki ya da daha farklı ürün olarak ayrışmadan önceki geliştirme sürecine ait maliyet; örneğin mısır gevreği ve şurup olarak iki farklı ürün haline getirilecek mısırın, ayrışma noktasına kadarki yetiştirme maliyeti. birleşik örneklem (Alm. Mischprobe, f; Fr. échantillon composite, m; İng. composite sample) 1. çevr. Örneklenecek ortamdaki değişkenliği daha iyi temsil edecek bir örnek toplamak amacıyla belirlenmiş zaman aralıklarında su, atıksu ya da havadan alınan anlık örneklerin tek bir kapta toplanması ile oluşturulan deney örneklemi; eşanlam: kompozit numune. 2. endst. Kalite kontrolde, örneklerin farklı üretim partilerinden alınmış olduğu ve parti büyüklüğüne orantılı seçildiği örneklem; eşanlam: kompozit örneklem. birörnek paralel makineler (Alm. uniforme parallele Maschinen, pl; Fr. machines parallèles uniformes, pl; İng. uniform paralel machines) endst. Üretim sistemlerinde, farklı işlem hızlarına sahip olabilen ama özellikleri benzer olan makineler. birörnek paralel makinelerde çizelgeleme (Alm. Terminplanung der uniformen parallelen Maschinen, f; Fr. ordonnancement des machines parallèles uniformes, m; İng. uniform paralel machines scheduling) endst. Belli bir performans ölçütünü eniyileyecek biçimde farklı işlem hızlarına sahip benzer özellikli makinelerde bir veya birden fazla işlem görmesi gereken işlerin bu makinelerde hangi sıra ve zamanda işleneceğinin belirlenmesi. bitiş düğümü (Alm. Schlussknoten, m; Fr. nœud final, m; İng. end node; final node) endst. 1. Bir çizgede, analiz sonuçlarının gözlemlendiği düğüm. 2. Sadece iki çizge düğümü alındığında, ayrıtın yönünün belirtilmesi için sıra ile yazılan düğümlerden ikincisi. bitişik ayrıtlar (Alm. angrenzende Kanten, pl; Fr. arêtes adjacentes, pl; İng. adjacent edges) endst. Bir çizgede ortak bir düğümü olan iki ayrıt. bitişik düğümler (Alm. angrenzende Knoten, pl; Fr. sommets adjacents, pl; İng. adjacent nodes) endst. Bir çizgede birbirine bir ayrıtla bağlı düğümler. bitişik temel olurlu çözüm (Alm. angrenzende Basislösung; Fr. solution extrême adjacente, f; İng. adjacent basic feasible solution) endst. m kısıtlı bir doğrusal programlama modelinde (m-1) ortak temel değişkene sahip olan iki temel olurlu çözümün bulundukları komşuluk durumu. bitişiklik matrisi (Alm. Adjazenzmatrix, f; Fr. matrice d’adjacence, f; İng. adjacency matrix) endst. Satır ve sütunları ilgili çizgenin düğümlerini temsil eden, boyutları bir çizgedeki düğüm sayısına bağlı olan ve doğrudan komşu olan düğümler için elemanlarının değeri 1, diğer durumlarda ise 0 olan, ait olduğu çizgeyi ifade etmek için kullanılabilen bir veri yapısı. bitmiş ürün (Alm. Fertigprodukt, n; Fr. produit fini, m; İng. finished product ) endst. İmalat ya da üretim sürecindeki en son işlemden geçmiş ürün. blok planı (Alm. Blockabbauplan, m; Fr. plan en bloc, m; İng. block plan) endst. Bir yerdeki bina ve tesislerin ana hatlarının net bir şekilde gösterildiği, ölçekli bir harita. borç vadesi (Alm. Rückzahlungstermin, m; Fr. date de paiement, f; İng. redemption date) endst. Bir borcun ödenmesi için tanınan süre.

Borg ölçeği (Fr. mesure de perception de l'effort, f; échelle de Borg, f; İng. Borg scale; rating of percieved exertion; RPE scale) endst. Bir fiziksel aktivite boyunca harcanan eforun algılanma derecesini ölçmek için kullanılan; 6’dan (hiç güç harcanmadı) 20’ye (maksimum güç harcandı) kadar kalp ritmi baz alınarak derecelendirilmiş ölçek. boş çizge (Alm. leerer Graph; Fr. graphe vide; İng. empty graph; null graph) endst. Hiçbir ayrıtı bulunmayan çizge. boy uzunluğu (Alm. Statur, f; Fr. hauteur, f; stature, f; İng. stature) endst. Kişi ayakta dik pozisyonda, karşıya bakarken ölçülen, yerle başın en yüksek noktası arasındaki dik mesafe. bölgesel sipariş toplama (Alm. Zonenkommissioniersystem, n; Fr. prélèvement par zones, m; İng. zone order picking; zone picking) endst. Depo sistemlerinde sipariş toplamayı hızlandırmak ve etkinleştirmek amacıyla deponun bölgelere ayrılması, her bir sipariş hazırlayıcının tek bir bölgede görev yaparak hem ürünleri daha iyi tanımasını hem de daha kısa mesafelerde yürüdüğü için daha verimli olmasını sağlayan toplama yöntemi. brüt gereksinim (Alm. Bruttobedarf, m; Fr. besoins bruts, pl; İng. gross requirements) endst. Malzeme gereksinim planlaması sürecinde, ürün hiyerarşisinin üst düzeyindeki bağımsız talepli ürün için ana üretim çizelgesinde belirlenmiş miktar; ürün hiyerarşisinin alt düzeylerindeki bağımlı talepli bileşenler için ise ait oldukları üst parçanın planlanmış sipariş miktarı. brüt kâr (Alm. Bruttogewinn, m; Bruttoprofit, m; Fr. marge brute, f; bénéfice brut, m; İng. gross margin; gross profit) endst. Toplam gelirden idari maliyetler ve satış maliyetleri çıkarılmadan salt malların maliyetinin çıkarılmasıyla elde edilen gelir miktarı; eşanlam: gayrisafi kâr. budak 1. (Alm. Wurzelknoten, m; Fr. nœud de l'arbre, m; İng. cut off; fathom) endst. Dal sınır olarak nitelendirilen ve en iyi çözümü bulma algoritmasında arama yapılan ağaç üzerinde bulunan, bilinenden daha iyi tamsayılı olurlu bir çözüm veremeyeceği bilinen düğüm. 2. (Alm. Knoten, m; Fr. noeud, m; İng. knot) orm. Ağacın oduna gömülü olan dal kısmı. buluş (Alm. Erfindung, f; Fr. invention, f; İng. invention) endst. Daha önce olmayan bir ürün, aygıt, malzeme ya da yöntemin insan tarafından bir sorunu gidermek ya da bir gereksinimi karşılamak üzere yaratılması veya geliştirilmesi. buluşsal değerlendirme (Alm. heuristische Evaluierung, f; Fr. évaluation heuristique, f; İng. heuristic evaluation) endst. Birden fazla değerlendiricinin, tercihen uzmanın, bir ürün, araç, yazılım ya da donanımın bir dizi tasarım ilkesine uygun olarak tasarlanıp tasarlanmadığını incelemesine dayanan kullanılabilirlik çalışmalarında uygulanan bir değerlendirme yöntemi. buluşsal yöntem (Alm. heuristische Methode; Fr. méthode heuristique, f; İng. heuristic method) 1. endst. Bir matematiksel programlama probleminde çözüm uzayının büyüklüğü, amaç fonksiyonunun karmaşıklığı gibi zorlaştırıcı durumlar nedeniyle en iyi çözüme ulaşmanın zor ve yavaş olduğu durumlarda kesinlikten özveride bulunarak ve çoğunlukla problem özelliklerinden yararlanarak hızlı yaklaşık çözümler üretebilen yöntem; eşanlam: sezgisel yöntem. 2. müh. Sonuçları garanti olmamakla beraber bir arama sürecini iyileştirmeye yönelik, deneyim ve öznel yargılara dayalı yöntem. burun genişliği (Alm. Nasenbreite, f; Fr. largeur nez, f; İng. nasal breadth) endst. Burun tıkacı ve gözlük örneklerinde olduğu gibi tasarımda ve antropometrik çalışmalarda kullanılan, kişinin başı hafif yukarı kalkmış şekildeyken ölçülen burnun en dış kısımları arasındaki en geniş yatay mesafe. burun köprüsü yüksekliği (Alm. Nasenrückenhöhe, f; Fr. hauteur pont de nez, f; İng. nasal bridge height) endst. Farklı çeşitte yüz maskeleri örneklerinde olduğu gibi tasarımda ve antropometrik çalışmalarda kullanılan, burun kemiğinin alınla birleştiği kısımla çenenin en alt noktası arasındaki en geniş dikey mesafe. burun yüksekliği (Alm. Nasenhöhe, f; Fr. hauteur nez, f; İng. nasal height) endst. Yüz maskesi örneğinde olduğu gibi tasarımda ve antropometrik çalışmalarda kullanılan, kişinin başı hafif kişinin başı hafif yukarı kalkmış şekildeyken ölçülen burun kemiğinin alınla birleştiği kısımla burnun en alt kısmı arasındaki en geniş dikey mesafe. bütüncül tedarik zinciri yaklaşımı (Alm. Integration der Lieferkette, f; Fr. intégration de la chaîne des approvisionnements, f; İng. supply chain integration) endst. Hammaddeden bileşen üretimine, bileşen üretiminden ürüne, ürünün ambalajlanıp taşınması, depolanması, dağıtımına, satışından bakım desteğine kadar bütün aşamaların bilgi paylaşımı içinde eşgüdümlenmesini öngören tedarik zinciri felsefesi; eşanlam: tedarik zinciri entegrasyonu. büyük M yöntemi (Alm. Gross M Methode, f; Fr. méthode des pénalités, f; méthode du grand M, f; İng. big M method) endst. Var olan karar değişkenleri ile başlangıç temel çözümü olmayan doğrusal programlama problemleri için yapay değişkenler kullanarak uygun başlangıç temel çözümünü oluşturan bir yöntem.

Cauchy-Schwarz eşitsizliği (Alm. Cauchy-Schwartz Ungleichung, f; Fr. inégalité de Cauchy-Schwartz, f; İng. Cauchy-Schwarz inequality) 1. endst. İç çarpım uzayında her a,b vektörleri için bu vektörlerin iç çarpımlarının normunun, bu vektörlerin normlarının çarpımlarından küçük veya eşit olduğunu ifade eden |a.b| ≤ ||a||.||b|| eşitsizliği. 2. ist. Olasılıkta, iki rasgele değişkenin çarpımlarının beklenen değerinin karesinin, rasgele değişkenlerin karesel beklenen değerlerinin çarpımlarından küçük veya eşit olduğunu ifade eden eşitsizlik. cazip getiri oranı (Alm. minimale Ertragsrate, f; minimale Renditerate, f; Fr. déclaration requise, f; taux de revenu minimum, m; İng. minimum attractive rate of return; required return rate) endst. Bir yatırımın yapılabilir olması için kazandırması gereken en az getiri oranı; eşanlam: minimum gerekli getiri oranı.

Cholesky ayrıştırma yöntemi (Alm. Cholesky Zerlegung, f; Fr. décomposition de Cholesky, f; İng. Cholesky decomposition; Cholesky factorization) endst. Simetrik bir matrisi doğrusal denklem sistemlerine çözüm bulabilmek için alt-üçgen bir matris ve bu matrisin devriğinin çarpımı olacak şekilde ayrıştırmak için kullanılan yöntem. ciro (Alm. Geschäftsumsatz, m; Umsatzertrag, m; Fr. chiffre de ventes, m; chiffre d’affaires, m; İng. sales revenue; turnover) endst. 1. Bir şirketin bir yıllık aktivitelerinin sonucunda elde edilen toplam brüt iş hacmi. 2. Bir ticari işletmenin iş hacmi, elde edilen toplam satış hasılatı.

çakışım matrisi (Alm. Inzidenzmatrix, f; Fr. matrice d’incidence d’une graphe, f; İng. incidence matrix) endst. Matematikte ve özellikle de çizge kuramında iki nesne kümesinin elemanları arasında, komşuluk, bağlantılılık gibi bir ilişkinin olup olmadığını gösteren, matris ögelerinin ilişki varsa 1, yoksa 0 sıfır değerini aldığı matris.

çalışma döngüsü (Alm. Arbeitszyklus, m; Fr. cycle de travail, m; İng. work cycle) endst. Bir iş ögesinin tekrarlanmadan bir kez gerçekleşmesi için gereken, gerçekleştirme ve toparlanma evrelerinden oluşan kısmı; eşanlam: iş döngüsü.

çalışma duruşu (Alm. Arbeitshaltung, f; Fr. posture de travail, f; İng. working posture) endst. Vücudun, başın, gövdenin, kol ve bacakların yapılan işe ve işin özelliklerine göre hizalanması ve şekil alması.

çalışma karakteristiği (Alm. Betriebscharakteristikum, n; Leistungsdiagramm, n; Fr. caractéristiques de fonctionnement, pl; caractéristiques de régime, pl; İng. operating characteristics; performance chart) 1. endst. Endüstriyel üretimde, gelen malzemenin uygun olmayan yüzdesi ile gelen malzemenin kabul testini geçen yüzdesinin grafiği; eşanlam: işletme karakteristiği. 2. müh. Bir aygıtın veya sistemin davranışını gösteren veriler; eşanlam: işletme karakteristiği.

çalışma koşulları (Alm. Arbeitsbedingungen, pl; Fr. conditions de travail, pl; İng. working conditions) endst. Çalışma ortamındaki çevresel koşullar, gürültü, sıcaklık, hava kirliliği, kimyasal koku salıcıların varlığı gibi etmenler ya da sağlığı etkileyen etmenler.

çalışma süresi (Alm. Arbeitszeit, f; Fr. temps de travaille, m; İng. working time) endst. Bir kişinin ücretli olarak bir işte çalıştığı sürenin ölçüsü.

çalışma tempolama (Fr. cadencement, m; rythme de déroulement, m; İng. pacing) endst. Teşvik primi, üretim sürecinin ve diğer çalışanların hızının çalışanın hızını etkilemesi örneklerinde olduğu gibi çalışanların temposunu dış etkenler yardımıyla kontrol altında tutma işi; eşanlam: çalışma temposu kontrolü.

çalışma temposu (Alm. Arbetistempo, n; Fr. cadence d’un travail, f; İng. pace of work; work pace) endst. Makine, başka bir kişi veya kişiler ya da işgörenin kendisi tarafından belirlenen bir iş faaliyetinin yapılma hızı.

çalışma toparlanma döngüsü (Alm. Arbeits- und Erholungszyklus, m; Fr. cycle de travail et de rétablissement; İng. work recovery cycle) endst. Çalışanın ergonomik risk faktörlerine maruz kalmaması ve kas-iskelet sisteminin toparlanabilmesi için iş sürelerinin aralarına planlanmış molaların ya da farklı tür faaliyetlerin serpiştirilmesi.

çapraz esneklik (Alm. Kreuzelastizität, f; Fr. élasticité croisée, f; élasticité croisée d'une demande, f; İng. cross- elasticity of demand; cross-price elasticity of demand; cross elasticity) endst. Ekonomide bir malın fiyatındaki değişikliğin diğer bir malın talebine etkisi.

çapraz fonksiyonel takım bkz. endst. fonksiyonlar arası takım.

çapraz geçiş algoritması (Alm. Criss-Cross-Verfahren, n; Fr. algorithme de croix, m; İng. criss-cross algorithm) endst. Matematiksel programlama problemlerinin çözümünde başlangıç olur çözüme ihtiyaç duymadan ilkin ve eşiz çözümler arasında sırasıyla işlem yapılan ve simpleks algoritmasının aksine pivot belirlenmesine ihtiyaç duyulmayan bir çözüm algoritması.

çapraz sevkiyat (Alm. Kreuzverkupplung, f; Cross Docking, m; Fr. cross docking, m; passage à quai, m; İng. cross docking) 1. denz. Lojistikte, gelen treyler ya da vagonlardan alınıp depolanmadan ve taşıma kabı bazında içerikleri değiştirilmeden müşterilerin gereksinimlerine göre tasnif edilerek başka treyler ya da vagonlara yüklenerek sevk edilmesi işlemi. 2. endst. Mal ve ürünlerin toplu halde bir dağıtım merkezine geldiği ve buradan gidecekleri yere göre havuzlandıktan sonra palet üzerinde harmanlanıp bekletilmeden gönderildiği, stoklara bağlı döner sermayeyi en aza indirmek olan sevkiyat şekli. çarpımsal model (Alm. multiplikatives Modell, n; Fr. modèle multiplicatif, m; İng. multiplicative model) endst. İki ya da daha fazla etmenin birleşik etkisinin, teker teker etmenlerin etkilerinin çarpımı olduğu model.

çatışma çözümü (Alm. Konfliktlösung, f; Fr. résolution de conflit, f; İng. conflict resolution) endst. Çatışan tarafların dinlenmesi, tüm tarafların gereksinimlerinin ortaya konularak ortak bir paydada buluşulup anlaşmazlığın giderilmesi.

çavlan modeli (Alm. Wasserfallmodell, n; Fr. cycle en cascade, m; İng. waterfall model) endst. Bir ürün geliştirme sürecinde kavram belirleme, isterleri saptama, tasarımlama, gerçekleştirme, test etme, kurulum gibi faaliyetlerin bu sırayı izleyerek yapılması, dolayısıyla geri dönüş ve özyinelemelere izin verilmemesi.

çeki listesi (Alm. Packliste, f; Versandliste, f; Lieferschein, m; Fr. liste des articles, f; bordereau de marchandises, m; bordereau d'emballage, m; İng. bill of parcel; customer receipt; list; packaging slip; packing list; shipping list; unpacking note) endst. Taşımacılıkta, bir ambalajın veya konteynerin içindeki her bir malın, ağırlık ve boyut gibi bilgiler dahil olmak üzere ayrıntılarını veren liste.

çekici özellik (Alm. attraktive Eigenschaft; Fr. caractéristique attrayante; İng. attractive characteristic; attractive quality) endst. Müşterinin henüz gereksinim duymadığı, fakat ileride gereksinim duyacağı farklılıkları hayal etmeyi ve bu farklılıkları ürün ve hizmete geçirmeyi amaçlayan kalite anlayışı.

çekili konveyör (Alm. Unterflurkettenförderanlage, f; Fr. convoyeur entraîneur, m; convoyeur tracteur, m; İng. tow conveyor; towline conveyor) endst. Bir üretim yerinde ya da depoda ürün taşımak için, zeminin altına yerleştirilmiş ya da bir askı mekanizması üzerindeki sonsuz kayış veya zincir aracılığı hareket ettirilen birbirine kenetlenmiş bir dizi parça ürün taşıyıcısı.

çekinik strateji (Alm. rezessive Strategie; Fr. stratégie récessive, f; İng. recessive strategy) endst. Oyun kuramında bütün durumlarda bir başka stratejiye göre daha kötü olan strateji.

çene genişliği (Alm. Kieferbreite, f; Fr. largeur de la mâchoire, f; İng. jaw breadth) endst. Yüz maskesi örneğinde olduğu gibi tasarımda ve antropometrik çalışmalarda kullanılan, kişinin başı hafif yukarı kalkmış şekildeyken ölçülen yapılan alt çene kemiğinin arka ve ön kısımlarının birleştiği sağ ve sol köşeler arasındaki mesafe.

çene yüksekliği (Alm. Kieferhöhe, f; Fr. hauteur de la mâchoire, f; İng. jaw height) endst. Yüz maskesi örneğinde olduğu gibi tasarımda ve antropometrik çalışmalarda kullanılan, burun altı ve çenenin en alt noktası arasındaki en geniş mesafe.

çerçeveleme etkisi (Alm. Einrahmungseffekt, m; Fr. effet d'encadrement, m; İng. framing effect) endst. Psikolojide, bir bilginin sunum şekline bağlı olarak insanlarda algılama ve karar verme sürecinin etkilendiğini belirten sav.

çevre dostu üretim (Alm. saubere Produktion, f; Fr. production non polluante, f; production propre, f; İng. clean production; environment-friendly production) endst. Endüstriyel süreçler, hizmetler ve ürünlere bütüncül bir anlayışla uygulanan, daha az atık ve gaz emisyonuna yol açmak gibi çevreyi koruyan önlemleri gözeten üretim politikası.

çevreci tasarım (Alm. umweltfreundliches Design; Fr. conception écologique, f; écoconception, f; İng. design for the environment; ecodesign; ; ) endst. Herhangi bir ticari ürün geliştirirken, çevre sağlığı ve güvenliğine ilişkin konuların ürünün öngörülen yaşam döngüsü üzerine etkilerinin sistematik şekilde dikkate alındığı ürün tasarımı ve geliştirilmesi süreci; eşanlam: ekolojik tasarım.

çevreci taşıt (Alm. Ökofahrzeug, m; sauberer Fahrzeug, m; Fr. véhicule vert, m; véhicule écologique, m; İng. clean vehicle; eco-friendly vehicle; environmentally friendly vehicle; green vehicle) endst. Çevreye olumsuz etkisi az olan, fosil yakıt kullanmayan veya daha az kullanan, hidrojen ya da yakıt pilleri gibi alternatif enerji kaynakları kullanan taşıt; eşanlam: çevre dostu taşıt.

çevrim süresi (Alm. Durchlaufzeit, f; Zyklusdauer, f; Fr. durée du cycle, f; temps de cycle, m; İng. cycle time) 1. blşm. Bir bilgisayarın bir birim işlemi gerçekleştirdiği zaman aralığı. 2. endst. Endüstriyel imalatta bir ürünün ya da ürün grubunun üretilmeye başlandığı zaman ile nakledilmesine kadar geçen ve stokta bekleme zamanını da içeren süre.

çevrimsel davranış (Alm. zyklisches Verhalten; Fr. comportement cyclique, m; İng. cyclic behaviour) endst. Zaman serisi analizinde, periyodik gibi görünse de belirli bir periyodu olmayan, birbirini izleyen iniş ve çıkış dinamiklerini içeren davranış.

çıktı (Alm. Ausgangssignal, n; Fr. signal de sortie, m; İng. output; output signal) 1. blşm. 1. Enformatikte bir sistemden çıkan bilgi taşıyan işaret. 2. İnsan makine arayüzünde, bilgisayar programının kullanıcıya yansıtılan sonucu. 2. elk. Kontrol kuramında sistemin çıkışındaki, gerektiğinde bir bölümü geribesleme işareti olarak girişe gönderilen işaret. 3. (Alm. Ausbeute, f; Produktionsmenge, f; Ertrag, m; Fr. sorties, pl; İng. output) endst. Makroekonomi anlamında, belirli bir zaman diliminde bir insan, şirket, ülke vb. tarafından üretilen tüm ürün ve hizmetler. 4. (Alm. Leistung, f; Fr. débit, m; İng. output) enj. Süreç içinde işlenip çoğunlukla ürün olarak dışarıya çıkan madde, enerji ya da bilgilerin tümü.

çift kutu sistemi (Alm. zwei Behälter System; Fr. système à deux boîtes, m; İng. two bin system) endst. Üretim süreçlerinde ilk kutudaki malzeme tükendiğinde bu kutuya malzeme tedariki yapılana kadar üretim aksamasına yol açmayacak miktarda malzemenin ikinci kutuda bulundurulduğu stok yönetim sistemi; eşanlam: çift sele sistemi.

çift uzunluklu döngü (Alm. gerader Zyklus; Fr. cycle pair, m; İng. even cycle) endst. Bir çizgede, uzunluğu çift olan, yani çift sayıda düğüm ve ayrıt içeren döngü.

çizge çarpımı (Alm. Graphenprodukt, n; Fr. produit de graphes; İng. graph product) endst. G1=(V1,E1) ve G2=(V2,E2) çizgelerini alıp düğüm kümesi V1 ve V2’nin kartezyen çarpımı olan ve (u1, u2) ve (v1, v2) düğümleri ancak ve ancak u1, u2, v1, v2 düğümleri belli özellikleri sağladığında bağlı olan bir H çizgesi oluşturan işlem.

çizge gömme (Alm. Einbettung einer Graph, f; Fr. plongement d’un graphe, m; İng. graph embedding) endst. G2=(V2,E2) çizgesinin G1 =(V1,E1) çizgesine gömmesi, E2’deki her ayrıt G1’in (benzer diğer tüm yollardan farklı) bir yoluna denk gelecek şekilde V2 ’den V1’e bir eşlemdir.

çizge kuramı (Alm. Graphentheorie, f; Fr. théorie des graphes, f; İng. graph theory) endst. Çizgelerin matematiksel yapılarını konu edinen kuram.

çizge sınıfı (Alm. Graphklasse, f; Fr. classe de graphe, f; İng. graph class) endst. Belli bir yapısal özellik ile tanımlanan çizgelerin oluşturduğu küme.

çizgelerin Kartezyen çarpımı (Alm. kartesisches Graphenprodukt, n; Fr. produit cartésien des graphes; İng. Cartesian graph product) endst. G1=(V1,E1) ve G2=(V2,E2) çizgelerini alıp düğüm kümesi V1 ve V2’nin kartezyen çarpımı olan ve (u1, u2) ve (v1, v2) düğümleri ancak ve ancak u1= v1 ve u2 v2’ye bir ayrıtla bağlıysa ya da u2 = v2 ve u1 v1’e bir ayrıtla bağlıysa bağlı olan bir H çizgesi oluşturan işlem.

çizgenin çakışım matrisi (Alm. Graphinzidenzmatrix, f; Fr. matrice d’incidence d’un graph, f; İng. incidence matrix of a graph) endst. Çizge kuramında düğümlerle ayrıtların ilişkisini gösteren matris.

çizgenin çember boyu (Alm. Graphkreisumfang, f; Fr. circonférence d’un graph, f; İng. circumference of a graph) endst. Çizgenin en uzun döngüsünün uzunluğu.

çizgenin kalibresi (Fr. maille d’un graph, f; İng. girth of a graph) endst. Çizgenin en kısa döngüsünün uzunluğu.

çizgenin katlılığı (Alm. Graph-Vielfachheit, f; Fr. multiplicité d’un graphe, f; İng. graph multiplicity) endst. Bir çizgedeki en büyük ayrıt katlılığı.

çizgenin kertesi (Alm. Rang eines Graphs, m; Fr. rang d’un graphe, m; İng. graph rank; rank of a graph) endst. Bir çizgenin düğüm sayısından bağlantılı bileşen sayısını çıkararak elde edilen sayı; eşanlam: çizgenin rankı. çizgenin minörü (Alm. Minor; Fr. mineur d’un graph, m; İng. graph minor) endst. Yönsüz bir çizgeden bazı ayrıt ve düğümlerin silinmesi ve bazı ayrıtların büzülmesi ile elde edilen çizge.

çok amaçlı karar verme (Alm. multikriterielle Entscheidung, f; Fr. prise de décision multi-objectif, f; prise de décision multiobjective, f; İng. decision making with multiple objectives; multicriteria decision making; multiobjective decision making) endst. Karar problemlerinde birden çok kriterin veya amacın aynı anda iyileştirilmesi üzerine kurulu yaklaşım.

çok aşamalı stok (Fr. stock multi-échelon, m; İng. multi-echelon inventory) endst. Tedarik zincirinde birden fazla aşamada bulunan stok.

çok değişkenli kontrol diyagramı (Alm. multivariate Qualitätsregelkarte, f; Fr. carte de contrôle multivariée, f; İng. multivariate control chart) endst. Hotelling T2 istatistiğine dayanarak birden fazla değişkene ait ortalama ve yayılımların özetlendiği kontrol diyagramı, Shewhart diyagramı.

çok dönemli finans modeli (Alm. multiperiodisches Finanzmodell; multiperiodische Finanzmodelle, f; Fr. modèle financier multipériode, m; modèles financiers multipériodes, pl; İng. multiperiod financial model; multiperiod financial models) endst. Karar vericinin zaman içinde birden çok noktada karar verdiği ya da bulunulan durumda verilen kararların gelecekte verilecek kararları etkilediği, dinamik finans modelleri.

çok dönemli iş çizelgeleme (Alm. multiperiodische Arbeitsplanung; Fr. plan de travail multipériode, m; İng. multiperiod work scheduling) endst. Karar vericinin zaman içinde birden çok noktada karar verdiği ya da var olan durumda verilen kararların gelecekte verilecek kararları etkilediği iş çizelgeleme.

çok dönemli karar (Alm. multiperiodische Entscheidung; Fr. décision multipériode, f; İng. multiperiod decision) endst. Karar vericinin zaman içinde birden çok noktada karar verdiği ya da bulunulan durumda verilen kararların gelecekte verilecek kararları etkilediği durum.

çok etmenli sistem (Alm. Multiagentensystem, n; Fr. système multi-agent, m; İng. multiagent system) endst. Tek etmenli ya da monolitik bir sistem tarafından erişilmesi zor hedeflere ulaşabilen, birden çok akıllı etkileşimli yazılım etmeninden oluşan sistem.

çok kanallı pazarlama (Fr. marketing omnicanal, m; İng. omni-channel marketing) endst. Müşteriye sayısal (telefon, sosyal medya, web, televizyon, kiosk cihazı, çağrı merkezi, vb.) ve geleneksel (bayi, mağaza, market, vb.) kanalların hepsini kullanarak aynı biçimde ve standartlarda ulaşma sistemi.

çok ölçütlü karar problemi (Alm. multifaktorielles Entscheidungsproblem; multikriterielle Entscheidungsanalyse; Fr. problème de décision multicritère; İng. multi attribute decision problem; multiple-criteria decision-making; multiple-criteria decision analysis; multiple criteria decision problem) endst. Bir karar probleminin, birbiri ile çatışabilen birden fazla ölçütün önem sırası dikkate alınarak mevcut kısıtlar sağlanıp en iyi çözümünün bulunması.

çok ölçütlü yararlılık fonksiyonu (Alm. multifaktorielle Nutzenfunktion; Fr. fonction d’utilité multicritère, f; İng. multiattribute utility function) endst. Karar vericinin tercihlerini birden çok etmenin etkilediği durumdaki yarar fonksiyonu.

çok ürünlü ağ problemi (İng. multicommodity flow problem; multicommodity network problem) endst. Ağ üzerinde birden fazla ürünün akışlarının eniyilenmesi istenen problem.

çok yönlü değerleme sistemi (Alm. 360-Grad-Befragung, f; 360-Grad-Beurteilung, f; 360-Grad-Feedback, n; Fr. rétroaction multisources, f; rétroaction tous azimuts, f; rétroaction à 360 degrés, f; évaluation à 360 degrés, f; 360 degrés, pl; İng. 360-degree feedback; 360 degree evaluation system; full-circle feedback; multi-rater feedback; multi source assessment; multi source feedback) endst. İşgörenin performansının, kendisi, çalışma arkadaşları, yöneticileri, kendisine bağlı çalışanlar, müşterileri ve/veya tedarikçileri tarafından değerlendirildiği kapsamlı bir performans değerlendirme yöntemi; eşanlam: 360 derece değerleme sistemi. çoklu doğrusal yararlılık fonksiyonu (Alm. multilineare Nutzenfunktion; Fr. fonction d’utilité multilinéaire, f; İng. multilinear utility function) endst. Yarar kuramında karar vericinin tercihini etkileyen birden fazla özniteliğin bulunduğu ve yarar ilişkisinin her birine göre ayrı ayrı doğrusal olduğu fonksiyon.

çoklu örnekleme (Alm. Merhfachstichprobenentnahme, f; Fr. échantillonage multiple, m; İng. multiple sampling) endst. Bir ürün partisi hakkındaki kabul ya da ret kararlarının ikiden fazla örnek grubuna sıra ile uygulanan muayene işleminin sonucuna göre değerlendirildiği yaklaşım, kabul veya ret kararı tüm örnek grupları muayene edilmeden daha önceki adımlarda da verilebilir.

çoklu örneklemeli muayene (Alm. Mehrfachstichprobenprüfung, f; Fr. contrôle par échantillonage multiple, m; İng. multiple sampling inspection) endst. Her örnek grubu için ürün kontrol edildikten sonra, ürün partisini kabul etmek, kabul etmemek ya da başka bir örnek almak gibi belirlenmiş kurallara göre bir karara varılan, karar kurallarının, o partiden alınan tüm örneklerin birikimli toplam sonuçlarına dayandığı örnekleme muayenesi.

çözüm maliyeti (Alm. Auflösungskosten, pl; Fr. coût de résolution, m; İng. problem-solving cost) endst. Bir çizge ile modellenen bir problemde başlangıç düğümünden bulunulan düğüme kadar olan ayrıtların sayısı ya da maliyetlerinin toplamı. dağılım genişliği diyagramı (Alm. Distributionsbereichsdiagramm, n; R-Diagramm, n; Fr. diagramme du domaine de distribution, m; İng. distribution range diagram; R-chart) endst. İstatistiksel bir sürecin değişkenliğinin, örnek dağılım aralık değerlerinin görselleştirilerek izlenmesini sağlayan kalite kontrol diyagramı; eşanlam: dağılım aralığı diyagramı. dağıtılmış depo (Alm. dezentralisiertes Lagerhaus, n; Fr. entreposage décentralisé, m; İng. decentralized storage; decentralized warehouse) endst. 1. Çok katmanlı dağıtım sistemlerinde, doğrudan müşteriye cevap veren ve üst katmanlardaki depolardan beslenen dağıtım merkezi. 2. İşletmelerde, üretim ortamında gereksinim duyulan girdileri kullanım noktasına daha hızlı ulaştırmak amacıyla genel bir yönetim altında yerel depolardan oluşan ambar sistemi; eşanlam: merkezi olmayan depo. dağıtılmış karar verme (Alm. verteilte Entscheidung; Fr. prise de décision répartie, f; İng. decentralized decision making; distributed decision making) endst. Karar verme yetkisinin merkezi bir noktaya bağlı olması yerine, işletmenin değişik birim ve coğrafyalarına dağıtılmış olması. dağıtılmış stok (Alm. verteilter Bestand; Fr. inventaire réparti, m; İng. distributed inventory) endst. Dağıtımın hızlandırılması ve son adım lojistik maliyetlerinin düşürülmesi için son tüketim noktasına yakın değişik depolarda tutulan stoklar. dağıtım gereklilik planlaması (Alm. Distributionsbedarfsplanung, f; Fr. planification des besoins de distribution, f; İng. Distribution Requirements Planning; DRP) endst. Bir işletmenin dağıtım merkezlerindeki stok istemlerinin zaman evreli sipariş noktası yaklaşımına göre belirlenmesi. dağıtım kanalı (Alm. Verteilungskanal, m; Fr. canal de distribution, m; circuit de distribution, m; İng. distribution channel) endst. Hammaddenin üreticiye, ara ürünün bir üreticiden bir diğer üreticiye ve bitmiş ürünün son kullanıcıya ulaştırılmasını sağlayan tüm ara birimler ve ulaştırma seçeneklerinden herhangi biri. dağıtım özkaynakları planlaması (Alm. Distributionsbedarfsplanung-II, f; Fr. planification des ressources de distribution, f; İng. Distribution Resources Planning; DRP II) endst. Dağıtım merkezlerinin istemlerinin belirlenip bu istemlerin üretim ve malzeme planlama sistemlerinin girdisi olarak kullanılması ile tedarik zincirinde şirkete doğru stok seviyelerini minimuma indirerek bitmiş ürünün dağıtımının planlanması. dahili lojistik (Alm. Intralogistik; innerbetriebliche Logistik, f; Fr. intralogistique, f; İng. facility logistics; intra logistics; intralogistics) endst. Bir şirketin aynı lokasyondaki tesisleri arası ve/veya tesis içindeki lojistik operasyonlar. Bir üretim tesisine gelen ürün ve malzemelerin depolanması, fabrikanın farklı üretim birimleri arasında hareketi, montaj, ambalajlama ve sevk bölümüne kadarki sürecin lojistiği; eşanlam: tesis lojistiği. dairesel akış (Alm. Kreislauf, m; Fr. flux circulaire, m; İng. circular flow) endst. Akış sisteminde yer kısıtı ve üretim ya da montaj gereği yuvarlak masa ya da döner tezgâh kullanmak zorunluluğu bulunduğunda, malzeme ve yarı ürün akışının dairesel olarak gerçekleşmesi. dakiklik (Alm. Pünktlichkeit, f; Fr. ponctualité, f; İng. punctuality) 1. endst. Bir görevi ya da bir yükümlülüğü belirtilen zamanından önce veya zamanında gerçekleştirme özelliği; eşanlam: zamanındalık. 2. inş. Toplutaşımada, seferdeki taşıtların belirtilen zaman tarifesine tam uymaları. dal sınır ağacı (Alm. Verzweigen-und-Begrenzen Entscheidungsbaum, m; Fr. arbre de séparation et d’évaluation, m; İng. branch-and-bound tree) endst. Dal sınır algoritmasının uygulanması sırasında oluşturulan tüm alt problemlerin birbirine dallar ile bağlı düğümlerle gösterilerek görselleştirildiği veri yapısı. dal sınır algoritması (Alm. Verzweigen-und-Begrenzen Algorithmus, m; Fr. algorithme de séparation et d’évaluation, m; İng. branch-and-bound algorithm) endst. Tamsayılı programlama problemlerine veya genel anlamda global sürekli eniyileme problemlerine gevşetilmiş doğrusal programlama alt problemleri yardımıyla çözüm arayan bir yöntem. dayanma zamanı (Alm. Ausdauerzeit, f; Fr. temps d’endurance, m; İng. endurance time) endst. Bir çalışanın bir iş faaliyetini aynı performans seviyesinde en uzun devam ettirebilme süresi. deflasyon (Alm. Deflation, f; Fr. déflation, f; İng. deflation) 1. endst. Belirli bir gözlem süresinde mal ve hizmet fiyatlarının genel düzeyindeki azalış; eşanlam: para darlığı. 2. tar. Ürün fiyatlarındaki artışın, gelir düzeyindeki artışların altında kalması ya da gelirin sabit kalması durumunda, ürün fiyatlarının düşmesi. defter değeri (Alm. Buchwert, m; Fr. valeur comptable, f; İng. book value) 1. endst. İşletme varlıklarının muhasebe defterlerine göre hesaplanan değeri. 2. tar. İşletmelerde eldeki varlıkların işletme defterindeki kayıtlı değerleri; eşanlam: aktif değer. değer analizi (Alm. Wertanalyse, f; Wertprüfung, f; Fr. analyse de la valeur, f; analyse de la valeur des activités, f; İng. value analysis; value engineering) endst. Bir ürün veya sistemde müşteri veya kullanıcı için değer yaratmayan tüm unsurları belirleyip eleyerek optimum maliyet ile yeterli kaliteye ulaşmak için kullanılan analiz yöntemi. değer biçme maliyeti (Alm. Aufwandschätzung, f; Fr. coût d’évaluation; İng. appraisal cost) endst. Mevcut kalite durumunu belirleme ve ölçme maliyeti. değer döngüseli (Alm. Wertiteration, f; Fr. rétroinduction, f; İng. backward induction; value iteration) endst. Dinamik programlamada optimal politikanın seçiminde kullanılan değer fonksiyonunun bulunmasında kullanılan döngüsel yöntem. değer fonksiyonu (Alm. Wertfunktion, f; Fr. fonction de valeur, f; İng. value function) endst. Dinamik programlamada, durum uzayı göz önüne alındığında her bir durum için amaç fonksiyonunun optimum değerini veren fonksiyon. değer sırasına koyma (Alm. Rangfolge, f; Rangliste, f; Rangordnung, f; Fr. classement, m; rangement, m; İng. ranking) endst. Nesnelerin birbirlerine göre sıra ilişkisinin belirlenmesi. değer sunumu (Alm. Nutzenversprechen, n; Wertversprechen, n; Fr. proposition de valeur, f; proposition en matière de valeurs, f; İng. value proposition) endst. Bir kuruluşun müşterilerine sunduğu ürün ve hizmetlerin piyasadaki rakiplerine göre yarattığı fark. değer zinciri (Alm. Wertkette; Wertschöpfungskette, f; Fr. chaîne de valeur, f; İng. value chain) endst. Pazara sunulan bir ürün veya hizmete değer katan ve rekabet avantajı sağlayan peş peşe işlemlerin bütünü ve artımlı etkileşim. değişiklik kontrolü (Alm. Änderungssteuerung, f; Fr. contrôle de changement, m; İng. change control) endst. Bilişim teknolojisi ve kalite yönetim sistemlerinde, bir ürün ya da sistem üzerindeki değişikliklerin kurallara göre, eşgüdümlü biçimde yürütülmesini ve maliyet etkin biçimde gerçeklenmesini sağlayan süreç. değişken maliyet (Alm. variable Kosten, pl; veränderliche Kosten, pl; Fr. coût proportionnel, m; coût variable, m; İng. variable cost; variable expense) endst. 1. Belirli bir dönem içinde üretim miktarına orantılı toplam hammadde, aracısız işçilik, enerji tüketimi, fabrika malzemesi, amortisman ve komisyon ögeleri türü giderlerden oluşan maliyet; eşanlam: değişken gider. 2. Toplam üretim miktarındaki artış veya azalışa göre değişen maliyet. değişkenlere göre muayene (Alm. Variablenprüfung, f; Fr. contrôle par mesures, m; İng. inspection by variables) endst. Bir ürün numunesinin belirli kalite özelliklerini sayısal bir cetvele göre değerlendiren ve numunenin istenen kalite özelliklerini taşıyabilmesi için belirlenen isterlere uygunluk derecesini bir cetvel üzerinde kesin noktalar halinde gösteren muayene türü. değiştirilemez planlama zaman aralığı (Alm. Fixierungshorizont, m; Fr. borne de planification, f; limite de planification, f; İng. planning fence; planning time fence) endst. Ana üretim çizelgesini hazırlayan kişinin onayı olmaksızın bu çizelgenin talepteki değişiklikler karşısında otomatik olarak değiştirilmesi mümkün olmayan dönemlerini içeren zaman aralığı. değiştirilemez talep zaman aralığı (Fr. limite de période de la demande, f; İng. demand time fence) endst. Ana üretim çizelgesinin yönetim onayı alınmadan değiştirilmesi mümkün olmayan sabit veya dondurulmuş dönemlerini içeren zaman aralığı.

Delfi yöntemi (Alm. Delphi-Befragung, f; Delphi-Methode, f; Delphi-Studie, f; Delphi-Verfahren, n; Fr. méthode de Delphi, f; İng. Delphi method; Delphi process) endst. Belirli bir konuda geleceğe yönelik en olası çıktıyı tahminlemek için bir grup uzmanın ortak görüşe ulaşıncaya kadar tekrarlı şekilde görüşlerinin alındığı yöntem. demir stok (İng. iron stock) endst. Bir stok sisteminde, üretim yedekleri gibi bulundurulmak zorunda olunan stok. demirbaş (Alm. Anlagevermögen, n; Inventar, n; Anlagegüter, pl; Fr. actif immobilisé corporel, m; actifs fixes, pl; immobilisations, pl; valeurs immobilisées, pl; İng. fixed assets; fixtures) endst. Genellikle işletme defterlerinde bir yıldan fazla bir süre için bulunan, normal işlevlerini yerine getirdikleri süre boyunca tüketilmeyen ve satılmayan, işletmenin günlük operasyonlarının yerine getirilmesinde kullanılan varlıklar. demiryolu hat işgal ücreti (İng. wagon standstill fee for private wagons) endst. Özel şirketlere ait dolu veya boş vagonlar için uygulanan, idare tarafından belirlenen serbest sürenin aşılması durumunda alınan bekleme ücreti. denetçi (Alm. Abschlussprüfer, m; Fr. auditeur, m; Auditor, m; İng. auditor) endst. Denetim işlemini yapan kişi. denetim örgütü (Alm. Auditierungsorganisation, f; Fr. organisation d’audit, f; İng. auditing organization) endst. Mevcut bir sistem, süreç, ürün veya hizmetin belirlenmiş standartlara uygunluğunu doğrulamak için yetkilendirilmiş bağımsız kuruluş. denetlenen (Alm. Audierter, m; Fr. entité à auditer, f; İng. auditee) endst. Denetim işlemi gerçekleştirilen kuruluş. Denetime tabi tutulan örgüt, kuruluş, sistem ya da kişi. deneyim eğrisi (Alm. Erfahrungskurve, f; Fr. courbe d'expérience, f; İng. experience curve) endst. Bir üretim süreci ne kadar tekrarlanırsa, ürün maliyetinin o kadar azalacağını gösteren eğri. denge noktası (Alm. Gleichgewichtspunkt, m; Fr. point d’équilibre, m; İng. equilibrium point) endst. İki oyunculu ve sıfır toplamlı oyunda, tek taraflı bir stratejik değişimden oyunculardan hiçbirinin yarar sağlamayacağı nokta. dengeleme verimliliği (Alm. Gleichgewichtsleistung, f; Fr. efficacité de balance, f; rendement de balance, m; İng. balance efficiency) endst. İş ögesi süreleri toplamının dengeleme sonucunda montaj için ayrılması gerektiği saptanan süreye oranı. dengeli parça kullanımı (Alm. gleichmäßiger Brauch der Anbauteilen; Fr. utilisation des pièces uniforme, f; İng. uniform parts usage) endst. Montaj hatlarında etkin iş sıralarının geliştirilerek montaj bileşenlerinin zaman bazında dengeli tüketimi. dengeli ulaştırma problemi (Alm. ausgeglichenes Transportproblem; Fr. problème équilibré de transport, m; İng. balanced transportation problem) endst. Müşterilerin toplam ürün isteminin o ürünlerin toplam sunusuna eşit olduğu ulaştırma problemi. dengesiz atama problemi (Alm. unausgeglichenes Zuordnungsproblem; Fr. problème déséquilibré d’affectation, m; İng. unbalanced assignment problem) endst. Atanacak aday birimlerin, örneğin görev alacak insanların ve görev sayısının eşit olmadığı atama problemi. deniz trafik hizmetleri (Alm. Schiffsverkehrsdienst, m; Fr. service du trafic maritime, m; İng. vessel traffic service) endst. Liman idareleri tarafından uygulanan, deniz trafiğinin emniyetli ve etkin bir şekilde yürümesini planlayıp sağlayan sistem. denk kısıt (Alm. Ersatznebenbedingung, f; Fr. contrainte de substitution, f; İng. surrogate constraint) endst. Tamsayılı programlamada ana kısıtlardan tek başına çıkarsama yapılamayan ancak bu kısıtların doğrusal toplam halindeki birleşiminin bir sonucu olan ve kullanışlı bilgi yakalamak için tasarlanmış eşitsizlik; eşanlam: ikame kısıt, ornatık kısıt. depo (Alm. Lagerhalle, f; Fr. entrepôt, m; magasin, m; İng. warehouse) endst. Gelecekte gereksinim duyulabilecek malzeme, ürün, parça ya da araç gereçlerin geçici olarak bekletildiği tesis. depo otomasyonu (Alm. Lagerautomation, f; Lagerautomatisierung, f; Fr. automotisation d’ entrepôt, f; İng. warehouse automation) endst. Depolardaki ürün ile malzeme giriş ve çıkışları, anlık stok izlemesi, malzeme taşıma gibi süreçlerin çeşitli yazılım ve donanımlar yardımıyla yönetilmesi. depo takip kodu (Alm. SKU-Nummer, f; Fr. nombre d’unité de gestion de stock, f; unité de stock, f; İng. SKU code; stock keeping unit code; unit of issue) endst. Her bir stok bulundurma birimine atanmış biricik alfasayısal kod; eşanlam: stok bulundurma birim numarası. depoculuk (Alm. Lagerei, f; Lagerwesen, n; Fr. emmagasinage, m; entreposage, m; İng. warehousing) endst. Daha sonra dağıtılmak ve/veya satılmak üzere malların depolanması işi. depolama alanı (Alm. Lagerplatz, m; Fr. zone d’entreposage, f; İng. storage area) endst. Mal ya da malzemelerin depolanması için ayrılan fiziksel alan. deterministik bkz. endst. gerekirci. devşirim çizgesi (Alm. Permutationsgraph, m; Fr. graphe de permutation, m; İng. permutation graph) endst. 1’den n’ye kadar olan tamsayıların her bir π permütasyonu için düğümleri her bir sayıya denk gelen ve iki düğümü arasında ancak ve ancak ilgili rakamlar π permütasyonu içinde ters (büyük sayı küçüğünden önce) sıralı ise ayrıt bulunmasıyla tanımlanan çizge; eşanlam: permütasyon çizgesi. dış getiri oranı (Alm. externer Zinsfuss; Fr. taux de rendement externe, m; İng. external rate of return) endst. Bir yatırım için gereksinim duyulan maliyetlerin gelecekteki değerini, o yatırımın gelirlerinin gelecekteki değerine eşitleyen iskonto oranı; eşanlam: dış kârlılık oranı. dış kaynak kullanımı (Alm. Fremdbeschaffung, f; Fremdvergabe, f; Fr. externalisation, f; impartition, f; infogérance, f; İng. outsourcing) endst. Bir işletmenin faaliyetlerinin bir kısmını alanında uzman diğer işletmelere veya üstlenicilere kendi yerine yapmaları için aktarması; eşanlam: dış kaynaktan tedarik. dış kaynaklı üretim (Alm. ausgelagerte Fertigung, f; ausgelagerte Produktion, f; Fr. fabrication externalisée, f; İng. outsourced manufacturing) endst. Bir şirketin tasarımlamış, geliştirmiş olduğu ürününün montajını ya da tümünün üretiminin gerçekleştirmesini, emeğin daha ucuz olması, kapital yatırıma girmeden hazır kurulu bir tesisten yararlanma gibi gerekçelerle dış bir kuruluşa yaptırması. dış müşteri (Alm. äusserlicher Kunde; Fr. client externe, m; İng. external customer) endst. Bir ürün veya hizmeti satın alan ve bu ürün veya hizmeti sunan kuruluşun bir parçası olmayan müşteri konumundaki kişi ya da kuruluşlar. dışbükey bileşim (Alm. Konvexkombination, f; Fr. combination convexe, f; İng. convex combination) endst. Her bir vektörün çarpanının sıfıra eşit ya da sıfırdan büyük ve ağırlıklar toplamının bire eşit olması koşulunu sağlamak üzere, vektörlerin herhangi bir doğrusal bileşimi. dışbükey kuvadratik problem (Alm. quadratische Optimierung, f; quadratische Programmierung, f; Fr. optimisation quadratique, f; problème d'optimisation quadratique, m; İng. convex quadratic optimization; convex T T quadratic programming) endst. fo maliyet fonksiyonunun, fo(x) = ⅟2x Pox + ro, eşitsizlik kısıtlarının, gi(x) = ⅟2x Pix + T c x+ ri ≤ 0 ve eşitlik kısıtlarının Ax = b olarak yazılarak tanımlanan, bütün P matrislerinin kesin pozitif olduğu optimizasyon problemi; eşanlam: dışbükey kuadratik optimizasyon problemi. dışbükey olurlu bölge (Alm. konvexer zulässiger Bereich; Fr. région convexe réalisable, f; İng. convex feasible region) endst. Bir doğrusal programlama probleminin, tüm kısıtların olurlu bölgelerinin dışbükey küme kesişimi olan olurlu bölgesi. dışbükey programlama (Alm. konvexe Optimierung; Fr. programmation convexe, f; İng. convex optimization; convex programming) endst. Amaç fonksiyonu ve olurlu kümesi dışbükey olan matematiksel programlama modeli; eşanlam: dışbükey eniyileme. dışbükey zarf 1. (Alm. konvexe Hülle, f; Fr. enveloppe convexe, f; İng. convex hull) endst. Uzayda bir kümenin elemanlarını içine alan tüm yarı uzayların kesişimi ile oluşan dışbükey küme. 2. (Alm. konvexe Hülle, f; Fr. enveloppe convexe, f; İng. convex closure; convex envelope; convex hull) müh. Bir {x1, x2, …, xn} kümesi ele alındığında, {a1,a2, …, an} a1+ a2 + …+ an = 1 koşulunu sağlayan katsayılar olmak üzere C = x1a1+ x2a2 + …+ xnan toplamı. dışbükeylik kısıtı (Alm. Konvexitätbeschränkung, f; Fr. contrainte de convexité, f; İng. convexity constraint) endst. Doğrusal olmayan programlamada bir çözüm uzayında herhangi iki rasgele nokta seçildiğinde bu noktaları birleştiren doğrunun her bir noktasının çözüm uzayında olmasını sağlama. dikey bütünleşme (Alm. vertikale Integration, f; Fr. intégration verticale, f; İng. vertical integration) 1. endst. Tedarik, üretim ve dağıtım aşamalarında meydana gelebilecek aksamaların giderilmesi, stok masraflarının azaltılması ve dolayısıyla maliyetlerin düşürülmesi amacıyla firmaların tedarikçi ve/veya dağıtıcılarıyla birleşmesi; eşanlam: dikey tümleştirme. 2. tar. Bir tarımsal ürün tipinin üretim ve dağıtımının tüm değişik aşamalarının tek bir işletmenin yönetimi altında olması. dinamik benzetim (Alm. dynamische Simulation; Fr. simulation dynamique, f; İng. dynamic simulation; systems simulation) endst. Bir sistemin, zamanın bir fonksiyonu olarak sürekli türevsel bir denklem sistemi yardımıyla modellenmesi; eşanlam: dinamik sistem benzetimi. dinamik çizelgeleme (Alm. dynamische Planung; Fr. organisation dynamique, f; İng. dynamic scheduling) endst. Planlama süresinde farklı ve yeni işlerin ortaya çıktığı ve dolayısıyla eldeki çizelgede güncellemelerin yapılmasına olanak sağlayan yöntem. dinamik iş yükü (Alm. dynamische Arbeitsbelastung, f; Fr. charge de travail dynamique, m; İng. dynamic workload) endst. Farklı vücut bölgelerinin hareketini gerektiren değişken iş yükü. dinamik modelleme (Alm. dynamische Modellbildung, f; Fr. modélisation dynamique, f; İng. dynamic modelling) endst. Bir sistemin zaman içindeki davranışını açıklamak için kullanılan modelleme tekniği. dinamik parti büyüklüğü (Alm. dynamische Losgröße; Fr. taille de groupe dynamique, f; İng. dynamic lot size) endst. Dönemsel kontrol edilen bir stok sisteminde her dönem talep ve eldeki stok göz önüne alınarak belirlenen parti büyüklüğü miktarı. dinamometre (Alm. Dynamometer, n; Fr. dynamomètre, m; İng. dynamometer) 1. elk. Bir motorun ürettiği kuvvet ya da moment ölçümü için kullanılan aygıt. 2. endst. Kas kasılma kuvvetini ölçmeye yarayan bir aygıt; eşanlam: kuvvetölçer. dinlenme payı (Alm. Zugabe für Ruhezeit, f; Fr. majoration de repos, f; İng. rest allowance) endst. Çalışanların, çalışma süresi boyunca yorgunluklarını gidermek amacıyla çizelgelenmiş düzenli dinlenme araları. dirsek yüksekliği (Fr. hauteur point radial, f; İng. elbow height) endst. Çalışma yüzeyi, masa, sandalye örneklerinde olduğu gibi tasarımda yararlanılan, ölçümü kişi ayakta dik pozisyonunda, kollar yanlara doğal biçimde sarkıtılmış şekildeyken yapılan, yer düzlemi ve alt ve üst kol kemiklerinin birleştiği dirsek çukuru arasında ölçülen dikey mesafe. dirsekler arası genişlik (Fr. largeur coude-à-coude, f; İng. elbow-to-elbow breadth) endst. Koridor, sandalye ve koltuk örneklerinde olduğu gibi ürün tasarımında yararlanılan, ölçümü kişi dik oturma pozisyonunda, üst kollar dik konumda ve hafifçe yanlara değecek şekilde, alt kollar yatay olarak uzatılmışken yapılan dirseklerin yanal yüzeyleri arasında ölçülen en geniş mesafe. diyet problemi (Alm. Diätproblem, n; Fr. problème du régime alimentaire, m; İng. diet problem) endst. Minimum besin değer kısıtlarını sağlayan ve minimum maliyetli besin karışımının bulunması için kurgulanan doğrusal programlama problemi. doğal süreç limitleri bkz. endst. kontrol limitleri. doğal zayıflıktan doğan arıza (Alm. schwachstellenbedingter Ausfall; Fr. échec inhérent de faiblesse, m; İng. failure inherent weakness) endst. Endüstriyel bir parçanın kapasitesi dahilindeki bir stres düzeyinde kullanılmasına rağmen kendi doğasından kaynaklanan bir zayıflığından ötürü oluşan bozukluk; eşanlam: zayıflık kaynaklı bozulma. doğru üzerinde arama (Alm. lineare Suche; Fr. recherche linéaire, f; İng. line search) endst. Kısıtsız optimizasyon problemlerinde, optimal çözümün bulunabilmesi için başlangıç veya mevcut çözümde bulunulurken bir yön seçilip adım uzunluğu dikkate alınarak yeni bir çözüme ulaşıldığı ve böylelikle optimal çözüme dek her çözüm arasında bir doğru parçası üzerinde hareket edilen genel bir yöntem. doğrudan işgücü maliyeti (Alm. direkte Arbeitskosten, pl; Fr. coût de travail direct, m; İng. direct labor cost) endst. Ürünün üretiminde bizzat çalışan, hammaddenin ürün durumuna gelmesine doğrudan katkıda bulunan işçilere ödenen bedel. doğrudan maliyet (Alm. direkte Kosten, f; Fr. coûts directs, pl; İng. direct cost) endst. Bir işletmede bir ürüne, bir bölüme veya bir sürece doğrudan atanabilen harcama miktarı. doğrudan malzeme maliyeti (Alm. direkte Materialkosten; Fr. coût de matière directe, m; İng. direct material cost) endst. Malzeme maliyetinin belirli bir ürün ya da hizmetin oluşumuna her bir durumda atanabilen kısmı. doğrusal akış hattı bkz. endst. düz ürün hattı. doğrusal eniyileme problemi (Alm. lineares Optimierungsproblem, n; Fr. problème d’optimisation linéaire, m; İng. linear optimization problem) endst. Hem eniyilenecek amaç fonksiyonunun hem de kısıtların doğrusal olduğu matematiksel optimum sonuç bulma problemi; eşanlam: doğrusal optimizasyon problemi. doğrusal matris eşitsizliği (Alm. lineare Matrixungleichung, f; Fr. inégalité matricielle linéaire, f; İng. linear matrix inequality) endst. {A0, A1, …, Am} birer simetrik matris ve {b1, …, bm} pozitif katsayılar olmak üzere, A0, A0 + b1A1 + … + bm Am ifadesinin yarı-kesin pozitif olmasını sağlayan özellik. doğrusal modelleme 1. (Alm. lineare Modellbildung; Fr. modélisation linéaire, f; İng. linear modeling) endst. Bir problemdeki etmenlerin ilgilenilen amacı veya çıktıyı doğrusal olarak etkilediklerini kabul ederek modelin oluşturması. 2. (Alm. lineare Modellbildung, f; Fr. modélisation linéaire, f; İng. linear modeling) ist. Regresyon problemlerinde, bağımlı değişkenin, bağımsız değişkenlerin ya da bu değişkenlerin doğrusal olmayan fonksiyonlarının doğrusal bileşimi olarak ifade edilen model. 2. Zaman serileri analizinde, sürecin t anındaki değerinin, gerek bu sürecin t-1, .., t-p geçmiş anlarındaki değerlerinin, gerekse girdi değişkeninin t-1, …, t-r, r < p anlarındaki değerlerinin iki farklı doğrusal bileşiminin toplamı olarak ifade edildiği model. doğrusal olmayan bağıntı (Alm. nichtlineares Verhältnis; Fr. relation non-linéaire, f; İng. nonlinear relationship) endst. Bir sistemde girdi ve çıktı arasında doğrusal orantılı olmayan ilişki. doğrusal olmayan modelleme (Alm. nichtlineare Modellbildung; Fr. modélisation non-linéaire, f; İng. nonlinear modeling) endst. Amaç ve kısıtlarında doğrusal olmayan fonksiyonların bulunduğu eniyileme modeli oluşturma ve eniyi çözümünü arama. doğrusal olmayan programlama (Alm. nichtlineare Programmierung; Fr. programmation non-linéaire, f; İng. nonlinear optimization; nonlinear programming) endst. Kısıtlardan, ana denklemlerden ya da amaç fonksiyonundan en az birinin doğrusal olmadığı, amaç fonksiyonunu en büyük ya da en küçük kılmayı hedefleyen eşitlik ya da eşitsizlik sistemini çözme işlemi. doğrusal programlama (Alm. lineare Programmierung, f; Linearprogrammierung, f; Fr. programmation linéaire, f; İng. linear optimization; linear programming) endst. Tüm kısıtların doğrusal eşitlikler ya da eşitsizlikler olarak ifade edildiği ve amaç fonksiyonunun da karar değişkenlerinin doğrusal bir fonksiyonu olduğu eniyileme problemini çözme işlemi. doğum-ölüm süreci (Alm. Geburts- und Todesprozess, m; Fr. processus de naissance et de mort m, m; İng. birth-death process; birth and death process) endst. Durum değişkeninin kuyruk sisteminin nüfusunu gösterdiği, değişkeninin hizmet kuyruğuna gelen bir işle bir arttığı (doğum), hizmeti görülen işin kuyruktan çıkmasıyla bir azaldığı (ölüm) ve değişkenin negatif değer alamayacağı sürekli zamanlı stokastik bir süreç. dolaylı maliyet (Alm. indirekte Kosten; Fr. charges indirectes, pl; coûts indirects, pl; İng. indirect cost) endst. Bir işletmede veya özel olarak bir projede bir ürün ya da hizmet ile doğrudan ilişkilendirilemeyen, bakım, reklam, vergiler, güvenlik ve personel gideri gibi kalemleri içine alan maliyet. dolaylı tam sınama (Alm. implizite Aufzählung; Fr. énumération implicite; İng. implicit enumeration) endst. Tamsayılı programlama problemlerinde, dal-sınır yöntemi ile bazı dallarda budama yapıldığından mümkün tüm çözümlerin açık olarak sınanması gerekmeksizin çözüm uzayının sistematik bir şekilde eniyi çözümün bulunabilmesini sağlayacak şekilde aranması. doruk tüketim (Alm. Spitzenverbrauch, m; Fr. consommation maximale; İng. peak consumption) endst. Herhangi bir malın veya hizmetin tüketiminin belirli bir zaman aralığında ulaştığı, normal tüketim kalıplarından çok daha yüksek olan düzey. doruk üretim (Alm. Spitzenproduktion, f; Fr. production maximale, f; İng. peak output; peak production) endst. Bir malın üretiminin tüm olanaklar zorlanarak sürdürülebilir olmasa da kısa bir süre için ulaşabileceği en yüksek düzey. doymuş düğüm (Fr. sommet saturé, m; İng. matched vertex; saturated vertex) endst. Bir çizgede belirli bir bağımsız ayrıt kümesindeki ayrıtlardan birine ait olan düğüm. dönemlik sipariş miktarı (Alm. Periodenauftragsmenge, f; Fr. quantité périodique de commande, f; İng. fixed period ordering; period order quantity) endst. Bir üretim ve/veya tedarik sisteminde, bir planlama dönemine ait toplam gereksinim miktarını karşılayacak parti büyüklüğünü belirleme yöntemi. dönemsel stok (Alm. saisonaler Lagerbestand, m; Saisonslager, n; Fr. stockage saisonnier; İng. seasonal stock) endst. Kullanım miktarı yılın belirli dönemlerinde, bayramlar, okulların açılışı gibi özel tarihlerde ya da mevsimsel etkilere göre yüksek değişim gösteren parça ve ürünlere ait stokların, bu değişimlere cevap verebilecek kısmı ya da bu talebi karşılamak üzere planlanan stok; eşanlam: mevsimsel stok. dönemsel stok kontrol yöntemi (Alm. wiederkehrende Überprüfung; Fr. politique de gestion périodique, f; İng. periodic review policy) endst. Eldeki stok miktarının düzenli aralıklarla kontrol edildiği, stoku belli bir düzeye çıkarmak üzere sipariş verilen stok kontrol politikası. dönen varlık (Alm. aktuelles Vermögen, n; Umlaufvermögen, n; Fr. actif circulant, m; actif à court terme, m; İng. current asset) endst. 1. Üretim sürecinde, belirli bir dönem içinde yer alıp o dönemin sonunda nakde dönüşecek olan pay senetleri, alacaklar, kısa süreli yatırımlar, stoklar gibi değerler; eşanlam: dönen değer. 2. Bir firmanın satın aldığı hammaddelerin işlenmiş maddeye dönüştürülmesi için ayrılan, nakit veya kısa dönemde nakde çevrilebilecek varlık; eşanlam: aktif varlık, dönen değer. döngü 1. (Alm. Schleife, f; Fr. boucle, f; İng. loop) elk. Kapalı bir elektrik devresi. 2. (Alm. Schleife, f; Fr. boucle, f; İng. cycle) endst. 1. Bir çizgede düğümlerden ve ayrıtlardan bir kez geçen kapalı yolak. 2. Süreç diyagramlarında başlangıcı ve bitişi aynı nokta olan işlemler dizisi. dönüşüm süreci (Alm. Transformationsprozes, m; Fr. processus de transformation, m; İng. transformation process) endst. Üretim girdilerinin, çeşitli işlem ve faaliyetlerle çıktılara dönüştürülme süreci. dört renk teoremi (Alm. Vier-Farben-Satz, m; Vier-Farben-Theorem, n; Fr. théorème de quatre couleurs, m; İng. four color map theorem; four color theorem) endst. Tüm coğrafi haritaların iki komşu (bir noktadan fazla sınırı olan) bölge farklı renk almak koşulu ile her zaman en fazla dört renk kullanılarak boyanabileceğini gösteren teorem; tüm düzlemsel çizgeler dört renkle boyanabilir. durağan nokta (Alm. stationärer Punkt; Fr. point critique, m; İng. stationary point) endst. Bir fonksiyonun türevinin sıfır olduğu, maksimum, minimum ya da eyer noktalarından biri. duran varlıklar (Alm. Sachanlagen, pl; Fr. immobilization, f; İng. fixed assets; plant and equipment; ; tangible assets) endst. Bir ticari kuruluş tarafından satılmak amacıyla satın alınmayan, üretim faaliyetleri boyunca uzun süre kullanılabilen ve sağladığı yarar birden fazla yıla yayılan bina, ekipman, fabrika gibi maddi, yazılım, marka, gibi maddi olmayan varlıklar veya ticari alacaklar gibi varlıklar; eşanlam: sabit varlıklar. durumsal farkındalık (Alm. Lagebewusstsein, n; Situationsbewusstsein, n; Fr. connaissance de la situation, f; İng. situational awareness) endst. Savunma sistemleri, güç santralleri gibi karmaşık ve dinamik ortamlarda, karar vericilerin kritik çevresel faktörleri algılayabilme ve bilgiye dayanan kararlar verebilme yetisini inceleyen çalışma alanı. duyarlılık (blşm. duyarlık) (Alm. Sensitivität, f; Fr. sensibilité, f; İng. sensitivity) 1. blşm. Bilgisayarda sayıların gösteriminde kullanılan bit ya da bayt sayısı; örneğin sekiz sekizli kullanılmışsa çift duyarlı denir. 2. endst. Eniyileme problemlerinin bir ya da birkaç değişken veya parametresindeki değişimlerin amaç fonksiyonunun eniyi değeri üzerinde gerçekleştirdiği değişim büyüklüğü. 3. kim. Analitik kimyada bir maddenin kullanılan ayıraçla saptanabilecek en düşük niceliği. 4. orm. Ağaç yıllık halka genişliğinin yetişme ortamı koşullarına bağlı olarak bir yıldan diğerine gösterdiği değişim.(Alm. Empfindlichkeit, f; Fr. sensibilité, f; İng. sensitivity) 5. elk. Bir elektronik alıcı devresinde, belirli nitelikte bir çıktı elde edebilmek için alıcı aygıta uygulanması gereken minimum giriş işareti genliği. 6. müh. Bir ölçme aygıtının tepkisindeki değişimin, uyarımdaki değişime oranı. duyarlılık analizi (Alm. Sensitivitätsanalyse, f; Fr. analyse de sensibilité, f; İng. sensitivity analysis) 1. endst. 1. Bir eniyileme probleminde modelin bileşenlerindeki değişimin eniyi çözüm üzerindeki etkilerinin incelenmesi. 2. Temel değişkenlerin değerlerinde olabilecek değişimlerin yatırım ya da işletme sürecini nasıl etkileyeceğini kestirmek için değişik senaryoların kullanıldığı analiz tekniği. 2. müh. Bir işlevsel birimin ya da bir fonksiyonun bir ya da daha fazla girişindeki değişimin çıkış değerine yansımasının irdelenmesi; eşanlam: duyarlık çözümlemesi. düğüm büzülmesi (Alm. Knotenkontraktion, f; Fr. contraction de sommet, f; İng. vertex contraction) endst. Bir u,v düğüm çiftinin, aralarında ayrıt bulunması şartı aranmadan kaldırılıp bu düğümlerle çakışan tüm ayrıtların buluştuğu yeni bir w düğümü ile ikame edilmesi. düğüm düzleme (Fr. lissage d’un sommet, m; İng. smoothing of a vertex) endst. Derecesi iki olan bir düğümün çizgeden kaldırılarak iki komşusunun birbirine bitişik hale getirilmesi işlemi. düğüm kaplamı (Alm. Knotenüberdeckung, f; Fr. couverture de sommets, f; transversale, f; İng. transversal; vertex cover) endst. Çizgeden kaldırıldığında hiçbir ayrıt kalmamasına sebep olan, diğer bir deyişle tüm ayrıtların en az bir ucunun ait olduğu düğüm kümesi; eşanlam: düğüm örtüsü. düğüm kopyalama (Fr. faire une copie d’un sommet; İng. vertex cleaving; vertex copying; vertex splitting) endst. Bir çizgeye, çizgenin bir düğümünün komşuluğu ile özdeş olan yeni bir düğüm eklenmesi. düğüm renklendirme (Alm. Knotenfärbung, f; Fr. coloration de sommets, f; İng. node coloring; vertex coloring) endst. Bir çizgenin tüm düğümlerine iki bitişik düğüm aynı rengi almayacak şekilde renk verme. düğüm-üzerinde-faaliyet gösterimli ağ diyagramı (İng. activity-on-node network diagram) endst. Bir projede yer alan her bir faaliyetin bir düğümle ve faaliyet sıralarının ise düğümleri birleştiren ayrıtla gösterildiği ağ diyagramı. düz ürün hattı (endst. doğrusal akış hattı) (Alm. direkter Produktionsgang; Fr. ligne de production directe, f; İng. straight flow line) endst. Hammaddelerin bir uçtan verildiği, diğer uçtan işlenmiş ürünün çıktığı, malzeme ve yarı mamullerin doğrusal olarak akış yaptığı üretim hattı; eşanlam: doğrusal akış hattı. düzeltici muayene (Alm. gleichrichtende Inspektion; Fr. inspection avec correction, f; İng. rectifying inspection) endst. Kabul örneklemesi sonucu kabul edilmeyen bir partideki tüm elemanların %100 muayenesi sonucunda uygunsuz olan elemanların çıkartılması ve hatasız olanlar ile yer değiştirilmesi. düzeltici önlem (Alm. Korrekturmaßnahme, f; Fr. action correctrice; İng. corrective action) endst. Görülen bir uygunsuzluk, kusur ya da istenmeyen bir durumun bir daha oluşmaması için nedenlerini ortadan kaldırmada uygulanan eylem. düzeltilebilir neden (İng. correctable cause) endst. Bir üründeki tanımlanabilir ve ortadan kaldırılabilir uygunsuzlukların kaynağı. düzenli stok sayımı (Alm. kontinuierliche Bestandsaufnahme, f; kontinuierliche Warenbestandsaufnahme, f; Fr. prise d'inventaire continue, f; dénombrement des stocks continu, m; İng. continuous stock taking; continuous stocktaking) endst. Depo sistemlerinde, stokların düzenli aralıklarla sayımı ve muhasebe defterleri ile karşılaştırılarak doğrulanması. düzenlilik koşulları (Alm. Regularitätsbedingungen, pl; Fr. conditions de régularité; qualification des contraintes, f; İng. constraint qualifications; regularity conditions) endst. Bir doğrusal olmayan eniyileme probleminde, çözüme erişilip erişilmediğini sınamak için kullanılan KKT (Karush Kuhn Tucker) koşullarının bir çözüm noktasında sağlandığını göstermek için kısıt fonksiyonları tarafından sağlanması gerekli nitelikler; eşanlam: kısıt nitelendirme. düzensiz ve seyrek talep (Alm. sporadischer Bedarf, m; Fr. demande irregulière; demande en dents de scie, f; İng. lumpy demand) endst. Gelen sipariş az olduğu için ya da ürün çok pahalı olduğu için çok yavaş ticari hareket gören ürüne ilişkin talep durumu. düzgün artış dizisi (Fr. série à gradient uniforme; İng. uniform gradient series) endst. Bir yatırımın sağladığı kazanç ya da maliyetin her dönemde eşit miktarda artmasıyla karşılaşılan para akışı. düzlemsel çizge (Alm. ebener Graph, m; planarer Graph, m; Fr. graphe planaire, m; İng. planar graph) endst. Bir düzlem üzerine ayrıtları birbiriyle kesişmeyecek şekilde çizilebilen çizge. e-satınalma (Alm. elektronischer Einkauf; Fr. achat en ligne, m; İng. e-purchasing) endst. Firma ya da bireylerin, mal ve hizmetleri, bir elektronik satınalma yazılım sisteminin kurulumu ile internet üzerinden doğrudan satın alması; eşanlam: elektronik satınalma. e-satış noktası (Alm. elektronischer Verkaufsort; Fr. point de vente éléctronique, m; İng. electronic point of sales) endst. Malların elektronik ortamda, müşteri hareketlerini kayıt eden ve satış işlemlerini elektronik ortamda gerçekleştiren sistemlerin her biri; eşanlam: elektronik satış noktası. e-tedariklenme (Alm. elektronische Beschaffung; Fr. approvisionnement éléctronique, m; İng. e- procurement) endst. Satın alma işlemlerinin otomasyonunda, tekliflerin duyurulması ve alınmasından, lojistik hareketlerin gözlemlenmesi ve yönetilmesine kadar, tedarikçilerle yapılan tüm işlemleri elektronik ortamda gerçekleştiren bilişim teknolojisi; eşanlam: elektronik tedariklenme. efor (Alm. Anstrengung, f; Fr. effort, m; İng. exertion) endst. Fiziksel ya da zihinsel olarak sarf edilen çaba. ekip bazlı ücret sistemi (Fr. salariat basé sur l’équippe; İng. team-based wage system) endst. Ekibin önceden belirlenen hedeflere ulaşmadaki performansını dikkate alan ücret sistemi. ekipman ortaklama (Alm. gemeinsame Nutzung von Einrichtungen, f; Fr. mise en commun d'équipements, f; İng. equipment pooling; pooling of equipment) endst. Tedarik zincirlerinde, yatırım ve bakım giderlerini azaltmak amacıyla, bakımlarının ortak yapıldığı nitelikli konteyner ve paletlerin farklı müşteriler arasında kullanımı; eşanlam: ekipman havuzlama. eklem düğümü (Alm. Gelenkpunkt, m; Schnittknoten, m; Fr. sommet d’articulation, m; İng. articulation point; cut- vertex; separating vertex) endst. Kaldırıldığı zaman çizgeyi bağlantısız hale getiren düğüm; eşanlam: kesi düğümü. eklenmesiz özyinelemeler (Alm. nichtadditive Rekursionen; Fr. récursion non-additive; İng. nonadditive recursions) endst. Dinamik programlamada değer fonksiyonunun şeklinden ötürü içinde bulunulan ve sonraki dönemlerdeki maliyetlerin toplama yerine başka bir işlem ile hesaplanabilmesi. ekleyerek seçme yöntemi (Alm. Vorwärts-Einsetzverfahren; Fr. méthode de sélection en avant, f; İng. forward selection method) endst. Bağlanım analizinde, boş bir kümeyle yola çıkıp bağımlı değişkendeki varyansı açıklama derecesine göre modele teker teker değişken eklemek ve böylelikle değişken seçimiyle modeli kurmak. ekonomik büyüme oranı (Alm. wirtschaftsliche Wachstumsrate; Wirtschaftswachstumsrate, f; Fr. taux de croissance du marché, m; taux de croissance economique, m; İng. economic growth rate; market growth rate) endst. Belirli bir dönemin başlangıcı ve sonundaki ekonomik varlıklarda ya da üretim kapasitesinde sağlanan yüzde artış; gelir getirici yatırımların belirli bir zaman dilimi içinde yüzde olarak artışı; eşanlam: ekonomide büyüme oranı. ekonomik ömür (Alm. wirtschaftliche Nutzungsdauer; Fr. vie économique, f; İng. economic life) endst. Bir ürünün yaşam süresi içerisinde o ürünü kullanmak amacıyla elde bulundurmanın yenilemekten daha az maliyetli olduğu süre. ekonomik planlama (Alm. wirtschaftliche Planung; Fr. planification économique, f; İng. economical planning) endst. Kıt kaynakların en yüksek oranda fayda sağlamak amacıyla değerlendirilmek üzere tahsis edilmesi. ekonomik seçenek (Alm. wirtschaftliche Alternative; Fr. alternative économique, f; İng. economic alternative) endst. Mevcut durumla karşılaştırıldığında maliyetler açısından üstün olan seçenek. ekonomik sipariş miktarı (Alm. optimale Bestellmenge; Fr. quantité de commande économique, f; İng. economic order quantity) endst. Satınalma, sipariş verme ve elde bulundurma maliyetleri ile istem dikkate alındığında toplam maliyeti en düşüğe indiren sipariş miktarı. ekonomik stok (Fr. stock économique, f; İng. economic inventory; economic stock) endst. Mevcut stok ve siparişi verilmiş ama daha teslim alınmamış stok toplamından, satılmış ama daha teslim edilmemiş stok miktarının düşülmesi sonucu geriye kalan ve satış fiyatlarının düşme riskine maruz kalabilecek stok miktarını gösteren stok. ekonomik üretim miktarı (Alm. optimale Produktionsmenge; Fr. quantité de production économique, f; İng. economic production quantity) endst. Ekonomik sipariş miktarının hesaplanmasında kullanılan yaklaşımın üretimde kullanılması ile birim elde bulundurma maliyeti ile ortalama üretim maliyetini dengeleyen eniyi üretim miktarı. eksilten değişken (Alm. Überschussvariable, f; Fr. variable de surplus, f; İng. excess variable; surplus variable) endst. Matematiksel programlama problemlerinde, 'büyük ya da eşittir' şeklindeki eşitsizlik kısıtını eşitlik kısıtına dönüştürürken değeri çıkarılan yapay değişken. el kavrama kuvveti (Alm. Griffkkraft, f; Fr. force de serrage, f; İng. hand grip strength; maximum grip strength; maximum voluntary grip strength) endst. Bilinçli ve isteyerek bir kişinin, belirli bir yönteme göre, beş parmağını birlikte sıkarak ürettiği en yüksek sıkma kuvveti değeri; eşanlam: en yüksek istemli kavrama kuvveti. el uzunluğu (Alm. Handlänge, f; Fr. longueur main, f; İng. hand length) endst. Antropometrik çalışmalarda kullanılan, sağ el, sağ önkol ve parmaklar düz uzatılmış ve parmaklar bir arada tutulmuş şekilde elin iç tarafından ölçülen, bilek kıvrımından orta parmağın en ucuna kadar olan mesafe. el-kol titreşimi (Alm. Hand-Arm-Vibrationen, pl; Fr. vibrations main-bras, pl; İng. hand-arm vibration; hand- transmitted vibration) endst. Genellikle elektrikli ve havalı el aletleri gibi titreşimli el aletlerinden parmaklar veya el yoluyla el-kol sistemine iletilen mekanik titreşim veya şok. elde bulundurma (Alm. Lagerbestand, m; Fr. retenue, f; İng. holding) endst. Hammadde, ara ürün ya da ürünün son halinin stokta tutulması. elde bulundurma maliyeti (Alm. Lagerkosten, pl; Fr. coût de possession, m; İng. carrying cost; holding cost) endst. Sermayenin stokta bağlanmasından dolayı oluşan fırsat maliyetine karşılık gelen değer. elde olan stok (Alm. verfügbare Bestände, pl; Fr. stock disponible, m; İng. inventory on-hand; on-hand inventory) endst. Bir ürün veya ürün bileşeninin mevcut stok miktarı. elde olması hedeflenen stok (Alm. geplante verfügbare Bestände, pl; Fr. stock disponible projété; İng. projected on-hand inventory) endst. Malzeme gereksinim planlaması sürecinde bir döneme ait brüt gereksinimden bu dönem için beklenen teslimat ile dönemin başında elde olan stok miktarı toplamının çıkarılması sonucunda elde olması hedeflenen stok miktarı. eldeki çözüm (Fr. solution courante; İng. current basis) endst. Yinelemeli bir çözüm sürecinde optimal çözüm öncesi adımlardan biri sonucunda bulunan olurlu çözüm; eşanlam: mevcut çözüm. eldeki seçenek (Alm. Ist-Zustand; İng. defender) endst. Bir üretim sistemindeki donatımın yenilenip yenilenmemesine karar vermede, var olan ve halen kullanılmakta olan seçenek. elek konveyör (Alm. Siebförderband, n; Fr. bande transporteuse-tamiseuse, f; İng. screening conveyor) endst. Taşıyıcı bantların üzerine açılmış delikler sayesinde taşınan malzemenin içindeki istenilmeyen ince tanelerin taşıma sırasında ayrılmasını sağlayan düzenek; eşanlam: elek götürücü. elektrodermal aktivite (endst. galvanik deri tepkisi) (Alm. elektrodermale Hautleitfähigkeit, f; Hautleitwert, m; Fr. activité électrodermale, f; İng. electrodermal activity; galvanic skin response) endst. İç ve dış uyarılar sonucu ciltte meydana gelen elektrik iletkenliği değişiminden yararlanarak kişilerin duygulanım, dikkat ve bellek süreçlerinin tepkilerini ölçmekte kullanılan fizyolojik bir teknik. elektroensefalografi (Alm. Elektroenzephalografie, f; Fr. électroencéphalographie, f; İng. EEG; electroencephalography) endst. Beynin elektriksel aktivitesinin kafatasına yerleştirilen elektrotlar yardımıyla ölçülüp kaydedildiği, ergonomi alanında da çalışanların zihinsel yorgunluğunu ölçmekte yararlanılan nörofizyolojik bir teknik. elektrokardiyografi (Alm. Elektrokardiographie, f; Fr. électrocardiographie, f; İng. ECG; EKG; electrocardiography) endst. Kalbin elektriksel aktivitesinin vücut yüzeyine yerleştirilen elektrotlar yardımıyla ölçülüp kaydedildiği, ergonomi alanında, çalışanların fiziksel ve zihinsel yorgunluğunu değerlendirmekte yararlanılan nörofizyolojik bir teknik. elektromiyografi (Alm. Elektromyographie, f; Fr. électromyographie, f; İng. electromyography; EMG) endst. Ergonomide kas yorgunluğu ve uygulanan kas kuvvet seviyelerini ölçmede kullanılan, iskelet kaslarının ürettiği elektrik sinyallerini kaydetme ve değerlendirme tekniği. elektronik durum kanbanı bkz. endst. elektronik kanban. elektronik kanban (endst. elektronik durum kanbanı) (Alm. elektronisches Kanban-System; Fr. kanban électronique, m; İng. e-kanban; electronic kanban) endst. Genel olarak tedarikçilerin daha hızlı ve gerçek zamanlı bilgilendirilmesine uygun olan ve malzeme akışı sırasında çekmenin geleneksel kartlar yerine elektronik ortamda sağlandığı kanban sistemleri. elle malzeme elleçleme (Alm. manuelle Materialhandlung, f; Fr. manutention manuelle, f; manutention à bras, f; İng. manual handling of loads; manual material handling) endst. Yük kaldırma-indirme, itme-çekme, tutma ve taşıma gibi işlerin beden gücü ile gerçekleştirimi; eşanlam: manuel malzeme elleçleme. elle montaj (Alm. manuelle Montage; Fr. assemblage manuel, m; İng. manual assembly) endst. Bir montaj hattında, bileşen ekleme operasyonunun işgören tarafından yapıldığı montaj türü. elle sipariş toplama (Alm. manuelle Kommissionierung, f; Fr. collecte manuelle, f; prélèvement manuel, m; retrait manuel, m; İng. manual order picking; manual picking) endst. Bir siparişi karşılamak üzere depolarda herhangi bir ekipman kullanmaksızın, yürüyerek ya da bir taşıt üzerinde dolaşarak malların bulundukları yerlerden elle toplanması; eşanlam: manuel sipariş toplama. elleçleme (Alm. Fördertechnik, f; Handhabung, f; Fr. manutention, f; İng. handling) endst. Hammadde, yarı ürün ya da ürünlerin, imalat, dağıtım, tüketim ve yeniden kazanım sırasında elle ya da mekanik olarak taşınması ya da hareket ettirilmesi, stoklanması, kontrol edilmesi ve korunması. en dik tırmanış yöntemi (Alm. Methode des steilsten Anstiegs, f; Fr. méthode de plus grande montée, f; İng. steepest ascent method) endst. Kısıtsız doğrusal olmayan maksimum problemini çözmek için kullanılan, amaç fonksiyonunun en hızlı arttığı yöne doğru arama yapan sayısal çözüm yöntemi. en düşük birim maliyetli sipariş (Alm. gleitende wirtschaftliche Losgröße, f; Fr. méthode du moindre coût unitaire; İng. least unit cost ordering) endst. Bir üretim ve/veya tedarik sisteminde, sipariş verme ve stok bulundurma maliyetleri esas alınarak hesaplanan toplam maliyetin toplam gereksinimi karşılayan sipariş miktarına bölünmesiyle elde edilen birim maliyetinin en düşük olduğu sayıda döneme ait gereksinim toplamını karşılayan parti büyüklüğünü belirleme yöntemi. en düşük maliyetli akış problemi (Alm. Minimum-Cost Flow Problem; Fr. problème de flot à coût minimum, m; İng. flow at minimum cost problem; minimum-cost flow problem) endst. Her bir ayrıttan bir ünite akış göndermenin maliyetinin verildiği bir ağda, kaynak düğümünden yutak düğümüne istenen miktarda, en büyük ya da değil, akışın en düşük toplam maliyetle gönderilme problemi. en düşük stok düzeyi (Alm. Mindestbestand, m; Fr. niveau de stock minimum, m; İng. minimum stock level) endst. Herhangi bir anda tüketim hızı, tedarik süresi ve hizmet düzeyi gibi ölçütlerin de göz önüne alınmasıyla hesaplanan, bir malzeme, ara ürün veya ürüne ait elde bulundurulması gereken en az stok miktarı. en erken başlama zamanı (Alm. frühste Anfangzeit; Fr. temps de début au plus tôt, m; İng. earliest start time) endst. Kendisinden önce gelen tüm faaliyetlerin en erken başlaması koşuluyla bir faaliyetin başlayabileceği en erken zaman. en erken bitiş zamanı (Alm. frühester Termin für ein Ereignis; Fr. date de réalisation au plus tôt, f; İng. earliest event time) endst. Proje yönetiminde kullanılan kritik yol yönteminde bir iş adımının en erken bitirilebileceği zaman. en erken teslim tarihi kuralı (Alm. frühste Fälligkeitsdatum-Regel, f; Fr. règle de date d’éxigibilité au plus tôt, f; İng. earliest due date rule) endst. Teslim tarihi artan bir şekilde işlerin sıralanması esasına dayalı öncelik kuralı. en geç başlama zamanı (Alm. späteste Anfangzeit, f; Fr. temps de début au plus tard, m; İng. latest start time) endst. Kendisinden sonra gelen tüm faaliyetlerin proje bitimini geciktirmeden en geç başlaması koşuluyla bir faaliyetin başlayabileceği en geç zaman. en geç bitiş zamanı (Alm. spätester Termin für ein Ereignis; Fr. date de réalisation au plus tard, f; İng. latest event time) endst. Proje yönetiminde kullanılan kritik yol yönteminde bir iş adımının projenin bitiş zamanını geciktirmeden en geç bitirilebileceği zaman. en iyi sonuç (Alm. bester Gewinn; Fr. le meilleur résultat, m; İng. best outcome) endst. Oyun kuramında bir oyuncu için en doğru stratejinin kullanılması sonucunda elde edilebilecek en yüksek yarar. en iyi strateji (Alm. optimale Strategie; Fr. stratégie optimale, f; İng. optimal strategy) endst. Oyun kuramında oyuncu için en iyi sonuca ulaştıracak kararlar silsilesi. en iyinin en iyisi (Alm. Maximax-Kriterium, n; Fr. critère du maximax, m; İng. criterion of optimism; maximax criterion) endst. Belirsizlik altında karar verme probleminde seçeneklerin getirebileceği en yüksek kazanç değerlerine bakarak karşılaşılabilecek en yüksek kazanca ulaşabilme şansını veren seçeneğe öncelik veren (iyimser) yöntem; eşanlam: maksimaks ölçütü, iyimserlik yöntemi. en kısa işlem süresi kuralı (Alm. Mindestdauerregel, f; Fr. règle du temps d'opération le plus court, f; İng. shortest processing time rule) endst. İş çizelgelemesinde, işlem süresi artan bir şekilde işlerin sıralanması esasına dayalı öncelik kuralı. en kısa yol problemi (Alm. kürzester Pfad; Fr. problème du plus court chemin, m; İng. shortest path problem) endst. Kirişlerin uzaklık veya maliyetleri ifade ettiği çizge modellerinde başlangıç noktasından herhangi başka bir düğüm arasındaki en kısa, yani en düşük maliyetli yolu bulma problemi. en kısa zaman marjı kuralı (Alm. minimale Schlupfzeit- Regel, f; Fr. règle de la marge croissante, f; İng. minimum slack time rule) endst. Teslim tarihinden işlem süresi çıkarıldıktan sonra kalan boşluk süresi artan bir şekilde işlerin sıralanması esasına dayalı öncelik kuralı; eşanlam: en kısa zaman boşluğu kuralı. en kötü pişmanlığı en küçültme (Alm. Minimax - Reue, f; Fr. manque à gagner minimax, m; İng. minimax regret) endst. Belirsizlik altında karar verme problemlerinde o durum için en iyi sonucu veren seçeneği seçmemiş olmaktan kaynaklanan pişmanlığın olası durumlar göz önüne alındığında alabileceği en büyük değeri en aza indirgeyecek seçeneğe öncelik veren kural. en kötü sonuç (Alm. schlimmster Gewinn; Fr. le pire résultat; İng. worst outcome) endst. Oyun kuramında bir oyuncu için elde edilebilecek en düşük yarar. en küçüğün en küçüğü ölçütü (Alm. Minimin-Kriterium, n; Fr. critère du minimin, m; İng. minimin criterion) endst. Belirsizlik altında karar verme problemlerinde seçeneklerin değişik durumlarda oluşabilecek maliyetlerinin en küçüklerini karşılaştıran ve en küçük olası maliyete sahip seçeneğe öncelik veren kural; eşanlam: minimin ölçütü. en küçük kareler yöntemi (Alm. Methode der kleinsten Quadrate, f; Fr. méthode des moindres carrés, f; İng. least squares method) endst. En yaygın olarak eğri uydurmada ve model kestiriminde kullanılan, kuramsal model ile ölçümler arasındaki farkların karelerinin toplamını minimum kılma ilkesine dayanan, ölçüm sayısının model parametre sayısından daha fazla olduğu durumlarda çözüm üreten, doğrusal modellerde analitik çözümü olup doğrusal olmayan modellerde ise adım adım çözüme ulaşılabilen eniyileme yöntemi. en küçük kesi problemi (Fr. problème de coupe minimum, m; İng. minimum cut problem) endst. Bir ağdaki en küçük kapasiteli kaynak-yutak kesisini bulma problemi. en küçük kesi-en büyük akış teoremi (Alm. Max-Flow-Min-Cut-Theorem, n; Fr. théorème de coupe min - flot max, m; İng. min cut-max flow theorem) endst. Bir ağda, en büyük akışın değerinin her zaman en küçük kaynak- yutak kesisinin kapasitesine eşit olduğunu gösteren teorem. en küçük maliyet yöntemi (Alm. Methode der Mindestkosten, f; Fr. méthode à moindre coût, f; İng. minimum cost method) endst. Doğrusal programlama olarak modellenen ulaştırma problemlerinde, ulaştırma maliyetleri matrisinin en düşük maliyetli elemanından başlayarak mümkün olan en büyük taşıma atamasının yapılmasına dayanan temel olurlu çözüm bulma yöntemi. en olası süre (Alm. wahrscheinlichste Dauer; Fr. durée la plus probable, f; İng. most likely time) endst. Proje değerlendirme ve gözden geçirme yönteminde, her şeyin normal bir şekilde gelişmesi halinde bir faaliyetin beklenen en olası gerçekleşme süresi. en ucuz ekleme buluşsalı (Alm. Billigste-Einfügung-Heuristik, f; Fr. heuristique d'insertion à moindre coût, f; İng. cheapest insertion heuristic) endst. Gezgin satıcı problemlerinde uygulanan, başlangıç noktası olarak herhangi bir kentten başlanılan ve o kente en yakın kentin bulunduğu, başlangıç ve bitiş kentleri olarak belirlenen bu iki kentin arasına diğer kentlerin en ucuz maliyeti elde edecek şekilde sıralandığı yöntem. en uzun işlem süresi kuralı (Alm. längste Fertigungszeit-Regel, f; Fr. règle de la plus longue durée d’exécution, f; İng. longest processing time rule) endst. İş çizelgelemesinde, işlem süresi azalan bir şekilde işlerin sıralanması esasına dayalı öncelik kuralı. en yakın komşu buluşsalı (Alm. Nächster-Nachbar-Heuristik, f; Fr. heuristique de plus proche voisin, f; İng. nearest-neighbor heuristic) endst. Gezgin satıcı probleminde herhangi bir noktadan başlayarak ziyaret edilen noktadan, ziyaret edilmemiş en yakın noktaya gidilerek çözümün bulunmasına dayalı buluşsal yöntem. en yüksek istemli kasılma (Alm. maximale freiwillige Kontraktion; Fr. contraction maximale volontaire, f; İng. maximum voluntary contraction) endst. Bilinçli ve isteyerek bir kişinin bir veya daha fazla kasını belirli bir yönteme göre kasarak ürettiği en yüksek kuvvet değeri. enb işleci (Alm. max Operator, m; Fr. opérateur max, m; İng. max; max operator) endst. Bir fonksiyonun tanımlı olduğu tüm bölgelerde veya komşulukta aldığı en yüksek değeri veren matematiksel operatör. endüstriyel ambalaj (Alm. industrielle Packung, f; Fr. emballage industriel, m; İng. industrial packaging) endst. Bir üretim hattında, bir aşamadaki çıktının bir sonraki üretim aşamasına taşınması için kullanılan ambalaj. endüstriyel psikoloji (Alm. Arbeitspsychologie, f; Fr. psychologie industrielle, f; İng. industrial psychology) endst. İnsanı iş ortamında örgütsel davranışı bakımından, işveren ve çalışan ilişkileri açısından ve iş yerinin özellikleri yönünden ele alan psikoloji biliminin bir alt dalı. enerji harcanımı (Alm. Energieaufwand, f; Fr. dépense énergétique, f; İng. energy expenditure) endst. Birim zamanda harcanan kilokalori ya da vücut ağırlığının her kilosu için birim zamanda harcanan oksijen (O2) miktarı olarak ifade edilen, bir kişinin dinlenme veya bir faaliyet esnasında harcadığı güç miktarı. enerji tüketimi 1. (Alm. Energieverbrauch, m; Fr. consommation d'énergie, f; İng. energy consumption) endst. Belli bir dönemde üretilen çıktının üretilebilmesi için her türlü yakıt ya da enerji girdisinin kullanılması. 2. (Alm. Energiezerstreuung, f; Fr. dissipation d’énergie, f; İng. energy dissipation) inş. Deprem, rüzgâr ve benzeri dinamik yükler tarafından yapıya aktarılan enerjinin viskoz sönüm, sürtünme ve elastikötesi davranış gibi mekanizmalarla tüketilmesi. enflasyon (Alm. Geldentwertung, f; Inflation, f; Fr. inflation, f; İng. inflation) endst. Belirli bir gözlem süresinde mal ve hizmet fiyatlarının genel düzeyindeki artışın gelir artışının üzerinde olması durumu; eşanlam: para şişkinliği. eniyi çözüm (Alm. optimale Lösung, f; Fr. solution optimale, f; İng. optimal solution) endst. Karar değişkenlerinin, amaç fonksiyonunun değerini olurlu bölge içerisinde maksimum probleminde en büyük kılan değer, minimum probleminde ise en küçük kılan değer. eniyi özgüleme 1. (Alm. optimale Besetzung; Fr. allocation optimale, f; İng. optimal allocation) endst. Atama problemlerinde özkaynakların gereksinim duyulan işlere, amaç fonksiyonunun değerini bu fonksiyonun tanımına göre maksimum ya da minimum yapacak şekilde olurlu çözümler arasında seçilen atama kararı; eşanlam: en iyi atama. 2. (Alm. optimale Aufteilung, f; Fr. répartition optimale, f; İng. optimal allocation) ist. Katmanlı örneklemede, örneklerin farklı katmanlara ya da popülasyonun aşamalarına bir başarım ölçütünü en iyi olmasını sağlayacak şekilde dağıtılması; eşanlam: optimal atama. eniyilenmiş koşullar (Alm. optimale Bedingungen, pl; Fr. conditions optimales, pl; İng. optimal conditions) endst. Ergonomi alanında bir sistemin insan özelliklerine, kapasitesine ve gereksinimlerine fiziksel, zihinsel ve sosyal olarak en iyi uyum sağlayan koşulları; eşanlam: optimal koşullar. eniyilik ilkesi (Alm. Optimalitätprinzip, n; Fr. principe d'optimalité, m; İng. principle of optimality) endst. Dinamik programlamanın temelini oluşturan, eniyi çözümün alt eniyi çözümlerin birleşiminden oluştuğunu kabul eden görüş; eşanlam: optimallik ilkesi. enk işleci (Alm. min Operator, m; Fr. opérateur min, m; İng. min; minimum operator) endst. Bir fonksiyonun tanımlı olduğu tüm bölgelerde veya komşulukta aldığı en düşük değeri veren matematiksel operatör. envanter (Alm. Inventar, n; Fr. inventaire, m; İng. inventory) endst. Belirli bir amaca yönelik olarak derlenmiş varlıkların ya da malzeme, yarı ürün ve ürün gibi bir işletmenin stoklarında bulunan varlıkların listesi. ergometre (Alm. Ergometer, n; Fr. ergomètre, m; İng. ergometer) endst. Kondisyon bisikleti örneğinde olduğu gibi kassal çalışma sonucu üretilmiş enerjiyi ölçmeye yarayan alet. ergonomi (Alm. Arbeitswissenschaft, f; Ergonomie, f; Fr. ergonomie, f; İng. ergonomics; human factors; science of work) endst. İnsan-iş ve insan-teknoloji sistemlerinde insanla sistemin diğer ögeleri arasındaki etkileşimleri anlamaya ve bu etkileşimlerin insana uyumluluğunu ve sistemin toplam performansını eniyilemeye odaklı araştırma, tasarım ve planlama yapan çok disiplinli uygulamalı bilim ve mühendislik dalı; eşanlam: insan faktörleri mühendisliği, çalışmabilim. ergonomi programı (Alm. Ergonomie-Programm, n; Fr. programme d'ergonomie, f; İng. ergonomics program) endst. Bir sistemdeki sağlık ve ergonomik risk faktörleri gözetimi, iş analizi ve tasarımı, tıbbi yönetim ve eğitim bileşenlerini içeren ergonomi uygulamaları. ergonomik iş tasarımı (Alm. ergonomische arbeitsgestaltung, f; Fr. conception ergonomique du travail, f; İng. ergonomic work design) endst. Ergonomi ilkelerine bağlı kalınarak işi işgörenlere uygun tasarlama yöntemi. erken bitirilmiş iş (Fr. travail précocement accompli, m; İng. early job) endst. Planlanan teslim tarihi öncesinde bitirilmiş iş. erken bitirme süresi (Alm. Earliness; Frühezeit, f; Fr. précocité, f; İng. earliness) endst. Bir işin zamanından önce bitirildiği durumda, bitirildiği an ile planlanan teslim tarihi arasındaki süre. erteleme stratejisi (Alm. Aufschubstrategie, f; Fr. stratégie de temporisation, f; İng. postponement strategy) endst. Talepteki riski en aza indirmek ve beklenen faydayı en büyük kılmak için üretimin veya hizmete yapılan yatırımın mümkün olan en son ana bırakılmasına öncelik veren iş stratejisi. ertelemeli ödeme (Alm. aufgeschobene Zahlung, f; Fr. paiement différé, m; İng. deferred payment) endst. Bir mal ya da hizmet bedelinin, satıcı ile alıcının anlaşması ile mal teslim tarihinden önemli sayılabilecek bir süre sonrasında ödenmesi veya ödenmeye başlanması. esas dönem (Alm. Basisperiode, f; Fr. période de base, f; période de référence, f; İng. base period; reference period) endst. Ekonomide ve işletmelerde daha sonraki dönemlerle karşılaştırılmak üzere referans olarak alınan bir dönem. esnek akış tipi atölye (Alm. flexible Fließfertigung, f; Fr. atelier monogamme hybride, m; İng. flexible flow shop; hybrid flow shop) endst. En az bir tanesinde herhangi bir türden paralel makinelere sahip ardışık sıralı imalat aşamalarından oluşan ve tüm işlerin tek bir işlem rotası izlediği üretim birimi; eşanlam: melez akış tipi atölye. esnek akış tipi atölye çizelgelemesi (Alm. flexible Fließfertigungsplanung, f; Fr. ordonnancement d’atelier monogamme hybride, m; İng. flexible flow shop scheduling; hybrid flow shop scheduling) endst. Belli bir performans ölçütünü eniyileyecek biçimde, tek bir üretim rotasına sahip birden çok işin en az bir tanesinde herhangi bir türden paralel makinelere sahip ardışık sıralı imalat aşamalarında hangi sıra ve zamanda işleneceğinin belirlenmesi; eşanlam: melez akış tipi atölye çizelgelemesi. esnek imalat sistemi (Alm. flexibles Fertigungssystem, n; Fr. système de production flexible, m; İng. flexible manufacturing system; FMS) endst. 1. Değişken talepleri hızla karşılayabilmek amacıyla aynı imalat işleminin birden fazla makinede yapılması veya bir makinede birden fazla ürünün işlenmesi olanaklarından yararlanan imalat sistemi. 2. İmalat birimleriyle taşıma mekanizmalarından oluşan, imalat süreç değişikliklerine çok kolay uyarlanabilen ve genellikle sayısal yöntemlerle kontrol edilen sistem. esnek montaj (Alm. flexible Bestückung, f; Fr. assemblage flexible, m; İng. flexible assembly) endst. Otomasyona dayalı yükleme ve boşaltma araçları, yönlendirilebilen taşıma sistemleri ve rotalama sistemleri ile desteklenen, birbirinden çok farklı ürünlerin, kısa hazırlık zamanları ile bir araya getirilmesine olanak sağlayabilen montaj türü. esneklik 1. (Alm. Flexibilität, f; Fr. flexibilité, f; İng. flexibility) endst. Değişen çevre koşullarına hızlı uyum gösterebilme yeteneği. 2. (Alm. Elastizität, f; Fr. élasticité, f; İng. elasticity) tar. Ekonomide, bir değişkenin, diğer bir değişkende meydana gelen değişime göstermiş olduğu tepki. eşbiçimlilik (kim. izomorfizm) (Alm. Isomorphismus, m; Fr. isomorphisme, m; İng. isomorphism) 1. endst. G1 ve G2 çizgeleri ele alındığında, G1’deki iki düğümün bitişikliği G2’de karşılık düşen düğümlerin de bitişik olmasını sağlayan, G2’den G1'e de aynı bağıntıyı sağlayan ve G1’in düğüm kümesinden G2’nin düğüm kümesine bire bir ve örten bir eşlemin var olması; eşanlam: izomorfizm. 2. kim. İki ya da daha çok mineralin ya da nesnenin kimyasal bileşim, kristal yapıları, örgü boyutları ve bakışım sınıflarının benzer olması. 3. yerb. Kayatuzu (NaCl) ile silvin (KCl), periklaz (MgO) ve galenit (PbS) veya forsterit (Mg2SiO4) ile fayalit (Fe2SiO4) gibi bir katı çözelti oluşturacak şekilde benzer kimyasal formülasyonlu ancak farklı kimyasal bileşimli iki ya da daha çok mineralin kristal yapılarının aynı olması. eşdeğer yıllık maliyet (Alm. äquivalente jährliche Kosten, pl; Fr. coût annuel uniforme équivalent, m; İng. equivalent uniform annual cost) endst. Bir yatırımın finansal gereksiniminin o yatırımın yaşam süresi göz önüne alınıp yıllara eşit yayıldığında, her bir yıllık döneme karşılık gelen maliyeti. eşik çizgesi (Fr. graphe de seuil, m; İng. threshold graph) endst. Düğümleri bir klik ve bir bağımsız kümeye ayrılabilen ve bu ayrım yapıldığında bağımsız kümedeki (ya da eşdeğer olarak klikteki) düğümleri, bir sonraki düğüm komşuluğu bir öncekinin içine dahil olacak şekilde sıralanabilen ve düğümler değerliliklerine göre sıralandığında altında kalanların bağımsız kümeye, üstte kalanların klike ait olacağı şekilde bir eşik değeri bulunabilen çizge. eşit alt partiler (Alm. gleiche Vertigungslose; Fr. sous-lots égaux; İng. equal sublots; equal transfer batches) endst. Bir iş partisinin her birinde eşit büyüklükte iş miktarı olacak şekilde bölünmesinden elde edilmiş alt partiler; eşanlam: eşit aktarma kafileleri. eşitlik kısıtı (Alm. Gleichungsnebenbedingung, f; Fr. contrainte d’égalité, f; İng. equality constraint) endst. fo bir d maliyet fonksiyonu, x ∈ R , gi(x) = 0, i = 1, …, p; eşitlik kısıtları, hj(x) ≤ 0, j = 1, …, q eşitsizlik kısıtları olmak üzere, bu kısıtlar altında min {fo(x)}, fo(x) in minimumunu bulma olarak ifade edilen matematiksel programlama problemlerinde herhangi bir aday çözümün x* değeri yerine konulduğu zaman denklemin iki tarafının birbirine eşit olmasını sağlayan kısıt, diğer bir deyişle gi(x*) = 0 kısıtı. eşitsizlik kısıtı (Alm. Ungleichungsnebenbedingung, f; Fr. contrainte d’inégalité, f; İng. inequality d constraint) endst. fo bir maliyet fonksiyonu, x ∈ R , gi(x) = 0, i = 1, …, p; eşitlik kısıtları, hj(x) ≤ 0, j = 1, …, q eşitsizlik kısıtları olmak üzere, bu kısıtlar altında min {fo(x)}, fo(x) in minimumunu bulma olarak ifade edilen matematiksel programlama problemlerinde herhangi bir aday çözümün x* değeri yerine konulduğu zaman denklemin iki tarafının birbirine eşit olmasını sağlayan kısıt, diğer bir deyişle hi(x*) ≤ 0 kısıtı. eşiz (Alm. dual; Fr. dual; İng. dual) endst. Herhangi bir matematiksel programlama modeli ile ilişkisi olan ve bir anlamda orijinal problemin devriği olan başka bir matematiksel programlama modeli; eşanlam: dual. eşiz eniyi çözüm (Alm. duale Optimallösung; Fr. solution optimale duale, f; İng. dual optimal solution) endst. Bir doğrusal programlama probleminin eşiz problemi çözüldüğünde elde edilen eniyi çözüm. eşiz problem (Alm. Lagrange-Dualität, f; duales Problem, n; Fr. problème dual, m; problème dual de Lagrange, m; İng. dual problem; Lagrange dual problem) endst. Kısıtlı eniyileme problemlerinde, fo(x) amaç fonkiyonu, x birincil değişken, g(x) = 0 eşitlik kısıtları, h(x) ≤ 0 eşitsizlik kısıtları olmak üzere, bu kısıtları Lagrange katsayıları ile amaç fonksiyonuna ekleyerek oluşturulan L(x, λ, η) = fo(x) + λg(x) + ηh(x) Lagrange fonksiyonunu, birincil değişkene göre minimumu bulunduktan sonra elde edilen ve Lagrange katsayılarının (λ, η) bir fonksiyonu K(λ, η) = inf {L(x, λ, η)} olarak ifade edilen problem; eşanlam: Lagrange eşiz problemi. eşiz simpleks yöntem (Alm. duales Simplexverfahren, n; Fr. méthode de simplexe dual, f; İng. dual simplex method) endst. Bir doğrusal programlama probleminde olurluluk için yapay değişkenler mevcut olduğunda, sağ taraf değerleri ya da amaç fonksiyonu katsayılarından en az biri negatif ise, hem ilkin hem de eşiz problemin olurluğunu aynı anda sağlayarak problemi çözmek için kullanılan değiştirilmiş simpleks yöntemi. eşizlik açığı (Alm. Dualitätsabstand, m; Fr. saut de dualité, m; écarts complémentaires, pl; İng. duality gap) endst. Doğrusal programlama ile ifade edilebilen bir eniyileme probleminde, mevcut çözümün optimallikten uzak olup olmadığını sınamak için başvurulan, birincil ve eşiz amaç fonksiyonlarının değerleri arasındaki fark olarak tanımlanan aralık; eşanlam: eşiz çözümlerin farkı. eşlenik çift (Alm. konjugiert-komplexe Zahl, f; Fr. paire conjuguée, f; İng. conjugate pair) endst. Çarpımlarının değeri gerçek bir tamsayı veya değişkene karşılık gelen sayı çifti; eşanlam: eşlenik sayı çifti. eşli karşılaştırma (Alm. Paarvergleich, m; paarweiser Vergleich, m; Fr. comparaison par paires, f; comparaison par échantillons appariés, f; İng. paired comparison; pairwise comparison) endst. Varlıkları ikişerli olarak hangisinin yeğlendiğini ya da hangisinde istenen niteliklerden daha çok olduğunu anlamak için ölçüştürme. eşzamanlı mühendislik (Alm. simultane Entwicklung, f; Fr. ingénieire concourante; ingénierie simultanée; İng. concurrent engineering; simultaneous engineering) endst. Ürün tasarım ve üretim süreçlerinin birbirini izleyen şekilde ayrı ayrı fonksiyonlarca değil bütünleştirilmiş şekilde eşzamanlı olarak çok fonksiyonlu ekiplerce gerçekleştiği mühendislik yaklaşımı; eşanlam: paralel mühendislik. etiketleme algoritması (Alm. Bezeichnungsalgorithmus, m; Fr. algorithme d’étiquétage, m; İng. labeling algorithm) endst. Ağ problemlerinde, en kısa yol, maksimum akış algoritmaları gibi algoritmaların oluşturduğu algoritma grubuna, bu tür algoritmalar çalıştırılırken düğümlerin ya da ayrıtların etiketlenmesinden ötürü verilen genel ad. etkileşim etkisi (Alm. Interaktionseffekt, m; Fr. effet d'interaction, m; İng. interaction effect) endst. Çok değişkenli bağlanım analizinde iki değişkenin bir üçüncüsü üzerinde ayrı ayrı etkilerinin olabilmesinin yanında, ayrıca çarpımlarının istatistiksel bakımdan anlamlı bir etkisinin olması; eşanlam: çarpım etkisi. etkililik sınırı (Alm. effiziente Grenze, f; Fr. frontière efficiente, f; İng. efficient frontier) endst. 1. Çok kriterli optimizasyonda bütün kriterlerde birbirine baskın olmayan çözüm kümesi. 2. Ekonomide özkaynakların çeşitli ürünlere atanmasında Pareto en iyi çözümleri x-y düzleminde mevcut verilerle elde edilebilecek en düşük veya en yüksek çıktı arasındaki ilişkiyi gösteren eğri. 3. Portföy analizinde her bir portföy risk seviyesi için ulaşılabilecek beklenen en yüksek getiri seviyesini gösteren eğri; eşanlam: getiri sınırı. etkin faiz oranı (Alm. effektiver Zins; Fr. taux d'intérêt effectif, m; İng. effective interest rate) endst. Yıl içinde birden fazla birikme döneminin etkileri göz önüne alınarak hesaplanan yıllık faiz oranı; eşanlam: efektif faiz.

Euler çizgesi (Alm. Eulerscher Graph, m; Fr. graphe eulérien, m; İng. Euler graph; Eulerian graph) endst. Euler turu içeren yönlü ya da yönsüz çizge. evrensel ürün kodu (Alm. UPC-Strichcode, f; Fr. code universel de produits; İng. universal product code; UPC) endst. Gerek perakende malları gerekse satıcısını belirlemek üzere kullanılan, 12 rakamlı sayı kodu ve tanımlayıcı çubuklu etiket. eyer noktası (Alm. Sattelpunkt, m; Fr. point de selle, m; İng. saddle point) 1. endst. Oyun kuramında bir oyun matrisinde satırlardaki en küçük elemanlar arasından en büyüğünün, sütunlardaki en büyük elemanlar arasından en küçüğüne eşit olduğu nokta. 2. müh. 1. Bir fonksiyonun birinci dereceden türevlerinin sıfır olduğu fakat bir maksimum ya da minimumun yer almadığı, bir yönde dışbükey ve diğer yönde ise içbükey eğriliği olan nokta. 2. İki değişkenli bir f(x,y) fonksiyonu için fx = 0, fy = 0 şartlarının sağlandığı, ancak f’nin bir maksimum ya da minimum değerini almadığı nokta. eylem ekibi (Fr. cercle d’efficacité, m; İng. action team) endst. Kalite çemberleri gibi süreç geliştirme teknikleri kullanarak mevcut bir iş sürecinin iyileştirmesi için yeni düşünceler üretebilen nitelikli kişilerden oluşan ekip. ezberbozan olay (Alm. störendes Ereignis, n; Fr. effet perturbateur, m; événement imprévu, m; événement perturbateur, m; İng. disruptive event) endst. Herhangi bir süreci ya da sistemi sarsan, eskisi gibi devam edilmesinin uygun olmamasına yol açan, değişikliğe zorlayan olay. faaliyet (Alm. Aktivität, f; Fr. activité, f; İng. activity) endst. Bir projede zaman ve özkaynak tüketen, başı ve sonu tanımlı, belirli bir süre alan iş bütünü; eşanlam: aktivite, etkinlik. fabrika tasarımı (Alm. Anlagenkonzeption, f; Fr. études et plans des installations, pl; İng. plant design) endst. Yapılacak üretime göre bir fabrikanın yerinin, üretim sürecinin, hammadde gereklerinin belirlenmesinden yapılacak binalara, buralara yerleştirilecek donatıma, uygulanacak ölçüm ve kontrol sürecine dek ayrıntılara ilişkin çalışmaların tümü. fabrika yenileme (Alm. Anlagenreorganisierung, f; Fr. remodelage des installations, m; İng. plant revamp) endst. Fabrikanın daha verimli çalışmasını sağlamak için yapılan geniş kapsamlı bakım, onarım ve iyileştirme çalışması. faiz (Alm. Zins, m; Fr. intérêt, m; İng. interest) endst. Belirli bir dönem içinde anaparanın kazandırmış olduğu pay ya da paranın bir başkası tarafından kullanım kirası. fazla mesai (Alm. Überstunden, f; Fr. heures supplémentaires, pl; İng. overtime) endst. Olağan çalışma saatleri dışında yapılan ve karşılığında genellikle daha yüksek saat ücreti ödenen çalışma; eşanlam: ek mesai.

Fechner yasası (Alm. Fechners Gesetz, n; Fr. loi de Fechner, f; İng. Fechner’s ) endst. Fiziksel bir uyaranın neden olduğu psikolojik hissin, fiziksel uyaran şiddetinin logaritmasına bağlı olarak arttığını ifade eden kural. fırsat eşitliği (Alm. Chancegleichheit, f; Fr. égalité des chances, f; İng. equal opportunity) endst. Tüm çalışanların, cinsiyet, yaş, ırk, milliyet, din, cinsel tercih veya engelliliklerinden bağımsız olarak adil ve eşit davranış gördükleri bir ortamın güvence altına alınmış olması. fırsat irdelemesi (Alm. Opportunitätstudium, n; Fr. étude d’opportunité, f; İng. opportunity study) endst. Yeni gelişen bir pazarın, bir ürünün, geliştirilen bir projenin sağlayabileceği ticari kazanımları, bunun için gereken yatırımları öngörebilmek için hızla yapılan kısa çalışma. fırsat maliyeti (Alm. Opportunitätskosten, pl; Verzichtskosten, pl; Fr. coût de renoncement, m; coût d’opportunité, m; coût d’option, m; İng. opportunity cost) endst. 1. Bir üretim faktörünün seçilip belirli bir amaç doğrultusunda kullanılması sonucu vazgeçilen diğer seçeneğe göre kaybedilen olanağın ölçülebilir nitelikteki maliyeti. 2. Bir eniyileme ya da karar probleminde, seçenekler arasından biri seçilirken rakip seçenekten vazgeçilmesi nedeniyle uğranan kayıp ya da faydadan yoksun kalma. fırsatçı algoritma (Alm. Greedy-Algorithmus, m; Fr. algorithme glouton, m; İng. greedy algorithm; myopic optimization) endst. Eniyileme problemlerinde, performans uzayının tümünü gözlemlemeden her adımında amaç fonksiyonuna en büyük katkıyı yapacak adımı atarak global en iyi sonucu bulması umulan algoritma türü. fikir tarama (endst. fikirleri elekten geçirme) (Fr. sélection d’idées, f; İng. idea screening) endst. Yeni ürün geliştirme ya da yenileşim süreçlerinde, fikirlerin veya kavramların proje portföyüne dahil edilmek üzere çeşitli kriterlere göre değerlendirilme ve seçilme süreci. fikirleri elekten geçirme bkz. endst. fikir tarama. fikri mülkiyet hakkı (Alm. Rechte des geistigen Eigentums, f; Fr. droits de propriété intellectuelle, pl; İng. rights) endst. Zihinsel bir emeğin sonucunda ortaya çıkan ürünlerin sahibine belirli süre için tanınan patent, telif hakkı, endüstriyel tasarım hakkı gibi yasal haklar. filo 1. (Alm. Flotte, f; marine Flotte, f; Fr. flotte navale, f; İng. fleet; marine fleet; naval fleet) denz. Aynı komuta altında toplu olarak görevlendirilen uçaklar ya da savaş gemileri. 2. (Alm. Flotte, f; Fr. flotte, f; İng. fleet; naval fleet) endst. Tek bir yönetim altında işletilen kara, deniz veya hava taşıtları grubu. filo izleme (Alm. Überwachung der Flotten, f; Fr. suivi de flotte, m; İng. fleet monitoring) endst. Bir ticari filodaki taşıtların her birinin konum ve yük durumlarının, zaman planına uyup uymadıklarının denetlenmesi. filo planlama ve işletme hazırlığı (Fr. planification et préparation d'exploitation de flotte, f; İng. fleet operation planning and preparation) endst. Taşımacılıkta, bir filonun taşıt ve sürücüleri için çizelge hazırlama, gerekli belgelerin hazırlanması, güncellenmesi ve denetimi, yüklerin yükleme planı, rota belirleme gibi işlemler bütünü. finansal yükümlülük (Alm. finanzielle Haftbarkeit; Fr. responsabilité de dettes, f; İng. financial liability) endst. 1. Bir kuruluşun sözleşme gereği başka bir kuruluşa nakit ödeme ya da götürüsü de olabilecek türden aktif veya pasif değiş tokuş yapma zorunluluğu. 2. Kişi ve kurumların, geçmişteki mali hareketlerden, işlemlerden sorumlu olmaları ve bu sorumluluk gereği aktiflerin transferi, hizmet sunuşu gibi ekonomik getirisi olmayabilen şeyleri yapabilme durumları. fire 1. (Alm. Schwundmenge, f; Fr. freinte, f; gaspillage, m; İng. wastage) endst. 1. Bir malın üretimi sırasında kullanılan hammadde, yarı ürün ve diğer malzemelerden arta kalan ve geri dönüşüm açısından ekonomik değeri olmayan artıklar. 2. Envanterde zarar gören, onarımı ekonomik olmayan, epriyen mal ve/veya malzeme. 2. (Alm. Schwund, m; Fr. freinte, f; İng. shrinkage) tar. 1. Hayvanların nakliye, kötü hava koşullarında dışarıda kalma ve yem kısıtlaması gibi olumsuz faktörlere maruz kalmaları sonucunda vücut ağırlıklarında meydana gelen azalmanın miktarı. 2. Yapağıda yağın, terin ve diğer yabancı maddelerin yıkanarak veya karbonize edilerek uzaklaştırılmasından sonra gerçekleşen ağırlık kaybı. 3. Yaşlanma sürecinde karkas ağırlığında ortaya çıkan azalma.

Fitts yasası (Alm. Fitts Gesetz, n; Fr. loi de Fitts, f; İng. Fitts’s law) endst. Hareket zamanı olarak tanımlanan, bir hedefe varış süresinin, alınan mesafe ile hedefin büyüklüğüne, başka bir deyişle aktivitenin zorluğuna bağlı olduğunu ileri süren yasa. fiyat kırılma noktası (Fr. point de seuil de prix, m; İng. price breakpoint) endst. Sipariş miktarının bir fonksiyonu olarak değişen parçalı doğrusal fiyat grafiğinde, fiyatın değiştiği bir noktaya karşılık gelen sipariş miktarı. fiyat politikası (Alm. Preispolitik, f; Fr. politique de prix, f; İng. price policy) endst. 1. Bir firmanın sunduğu ürünler veya hizmetler için toptan ve perakende fiyatlarını belirleme politikası. 2. Devlet ya da belediyeler gibi ekonomiyi yönetenlerin fiyatları toplumun gelir düzeyine uygun seviyelerde tutabilmek için izledikleri yol. fiyat saydamlığı (Alm. Preistransparenz, f; Fr. transparence des prix, f; İng. price transparency) endst. Hizmet ve mallar için ihale fiyatlarının, satış fiyatlarının ve alım ve satım miktarlarının açıkça bilindiği durum. fiyatlandırma referans noktası (Alm. Referenzpunkt, m; Fr. point de parité, m; point de référence, m; İng. basing point) endst. Referans konumlu fiyatlandırma stratejisinde, nakliyelerde uzaklığın hesaplandığı coğrafi nokta. fiyatlandırma stratejisi (Alm. Preisstrategie, f; Fr. stratégie de tarification, f; İng. pricing strategy) endst. Pazarın ve ekonominin eğilimi, müşteri talepleri, rakiplerin fiyatları ve ürünlerin özellikleri dikkate alındığında mal ve hizmetlerin eniyi fiyatlandırması ile ilgili aktivitelerin tasarlanması, gerçekleştirilmesi, analiz edilmesi ve kontrolü için oluşturulmuş ilkeler bütünü. fiziksel çevre (Alm. physikalische Umgebung; Fr. environnement physique, m; İng. physical environment) endst. Bir ekonomik faaliyetin yapıldığı ortamdaki nem, sıcaklık, gürültü, aydınlatma, mekanik titreşimler ve zararlı maddeler gibi insan sağlığını ve iş verimliliğini etkileyen unsurlar. fiziksel dağıtım (Alm. Marketinglogistik, f; physikalische Distribution, f; Fr. distribution physique, f; distribution totale, f; İng. physical distribution; total distribution) endst. 1. Üretilen malların tüketicilere fiziksel olarak taşınması, depolanması, stok kontrollerinin yapılması, ambalajlanması, bilgi iletişimi ve sipariş işlemlerinin gerçekleştirilmesi; eşanlam: fiziki dağıtım. 2. Mal ve hizmetin üretildiği kaynak noktasından gereksinim duyulan noktalara aktarılması. fiziksel ergonomi (Alm. physikalische Ergonomie; Fr. ergonomie physique, f; İng. physical ergonomics) endst. İnsanla sistemin diğer ögeleri arasındaki etkileşimlerin insanın anatomik, antropometrik, fizyolojik ve biyomekanik gibi fiziksel özelliklerine uyumluluğu ile ilgili ergonominin ana dallarından biri. fiziksel ömür (Alm. Lebensdauer, f; Fr. durée matérielle, f; İng. physical life) endst. Bir aktifin mal ve hizmet üretemeyecek noktaya kadar bir varlık olarak bulunacağı süre. fonksiyonel ayak uzanım çevriti (İng. functional leg reach contour) endst. Temsili bir denek popülasyonunun belli bir yüzdesinin yapabildiği, çeşitli pedal yüksekliklerindeki fonksiyonel ayak uzanımını tanımlamak için kullanılan hareket zarfları; eşanlam: fonksiyonel ayak uzanım konturu. fonksiyonel kol uzanım çevriti (İng. functional arm reach contour) endst. Temsili bir denek popülasyonunun, kısıtlı ya da kısıtsız koşullar altında belli bir yüzdesinin yapabildiği, çeşitli yanal açılardaki fonksiyonel kol uzanımını tanımlamak için kullanılan istatistiksel hareket zarfları; eşanlam: fonksiyonel kol uzanım konturu. fonksiyonlar arası takım (endst. çapraz fonksiyonel takım; endst. işlevler arası takım) (Alm. funktionsübergreifendes Teams; Fr. équipe interfonctionnelle; İng. cross-functional team) endst. Araştırma-geliştirme, üretim, satış, pazarlama, finans gibi çeşitli fonksiyonel alanlarda çalışan bireylerin bir araya gelerek ortak bir amaca ulaşmak için birlikte çalıştığı takım; genellikle yeni ürün geliştirme takımları bu şekilde oluşturulur.

Frankfurt düzlemi (Alm. Frankfurter Horizontale, f; Frankfurter Horizontalebene, f; Fr. plan de Francfort, m; plan orbito-auditif, m; İng. Frankfurt horizontal; Frankfurt plane) endst. Yaklaşık kulak deliği ile göz çukurunun en alt noktasından geçen doğru ile belirlenen başı konumlandırmada kullanılan standart düzlem. galvanik deri tepkisi bkz. endst. elektrodermal aktivite.

Gantt diyagramı (Alm. Gantt-Diagramm, n; Fr. diagramme de Gantt, m; İng. Gantt chart; Gantt diagram) endst. 1. Henry Lee Gantt tarafından geliştirilen, işlerin zaman ekseni boyunca iş paketleri olarak temsil edildiği, iş ve zaman ilişkisinin grafik gösterimi. 2. Proje çizelgelemesi ve yönetiminde kullanılan, projedeki işlerin süresini, başlangıç ve bitiş zamanını yatay bir zaman ekseninde gösteren şema.

Gauss-Jordan eleme yöntemi (Alm. Gausssches Eliminationsverfahren; Fr. élimination Gauss-Jordan, f; İng. Gauss-Jordan elimination method; row reduction method) endst. Ax=b şeklinde vektör-matris ifadesi olarak verilen doğrusal bir denklem sisteminin, A matrisi üzerinde temel satır işlemleri gerçekleştirilerek birim matris haline dönüştürülmesi ile x çözümünün bulunması. gazete satıcısı problemi (Alm. Zeitungsverkäufermodell, n; Fr. problème du vendeur de journaux, m; İng. newsboy problem; newsvendor problem; single period model) endst. Talep tahmini bilgisiyle tek bir siparişin verilebildiği durumlarda, sipariş miktarını elde kalma ve yok satma maliyetlerini dengeleyerek belirleyen stok kontrol modeli; eşanlam: gazete dağıtıcısı problemi. gecikme süresi (Alm. Latenz, f; Verzögerungszeit, f; Fr. durée du retard, f; latence, f; temps de réponse, m; İng. lag time; latency) 1. elk. Bir sisteme uygulanan giriş büyüklüğündeki bir değişmenin başladığı an ile çıktıdaki değişmenin başladığı an arasındaki zaman farkı; eşanlam: tepki gecikmesi. 2. yerb. Bir akarsuyun ya da su kaynağının debisindeki artışın ya da yeraltı suyu düzeyi yükselmesinin başladığı an ile bu değişimlere neden olan yağışın gerçekleştiği an arasındaki süre. 3. (Alm. Verspätung, f; Fr. durée de retard, m; İng. tardiness) endst. Proje yönetiminde karar organının vermiş olduğu karar anı ile bu kararın uygulamaya sokulma anı arasındaki süre. gecikmiş iş (Alm. verspätete Arbeit; Fr. travail retardé; İng. tardy job) endst. Planlanmış teslim tarihi sonrasında bitirilebilmiş iş. geçici işitme kaybı (Alm. kurzzeitiger Hörverlust, m; Fr. perte auditive temporaire, f; İng. temporary hearing loss) endst. Risk oluşturan ses düzeyi aşıldığında meydana gelebilen ve belirli bir dinlenme zamanından sonra geçen işitme kaybı. geçici kabul 1. (Alm. vorübergehende Verwendung, f; Fr. admission temporaire, f; İng. temporary admission) denz. Bir ticari fuarda sergilenme üzere ya da bir gösteride kullanılma örneklerinde olduğu amaçlarla getirilen bir malın gümrük vergisinden bağışık tutulması. 2. (Alm. vorläufige Akzeptanz, f; vorläufige Annahme, f; Fr. acceptation provisoire, f; İng. provisional acceptance) endst. Bir projede, işin tamamının tam ve kusursuz bitirilmesinin yazılı olarak bir süreye bağlanması koşulu ile işverenin yükleniciyle işin sözleşme koşullarına uygun olarak yapıldığını ifade eden belge ile onaylaması. geçişli iş istasyonu (Alm. offener Werkstatt; Fr. poste de travaille ouvert, m; İng. open station; open workstation) endst. Montaj işinde çalışanların önceki ve sonraki iş istasyonlarının sınırlarının keskin olmadığı, iş bazında geçişmelerin olabildiği iş istasyonu; eşanlam: açık iş istasyonu. gelecekteki değer (Alm. Zukunftswert, m; Fr. valeur future, f; İng. future worth) endst. Bir yatırımın ya da aktifin gelecekteki belirli bir zamanda belirli bir faiz oranı ile artarak alacağı değer. geliş süreci (Alm. Ankunftsprozess, f; Fr. processus d'arrivée, f; İng. arrival process) endst. Hizmet edinimi için ögelerin zaman içinde bir kuyruk sistemine katılımlarının modeli; eşanlam: varış süreci. gelişigüzel depolama (Alm. chaotische Lagerung, f; Freiflächenlagerung, f; Fr. entreposage aléatoire, m; İng. random location storage; random storage; randomized storage) endst. Ürünlere göre ayrılmış sabit depolama yerlerinin olmadığı, ürünün herhangi bir yere konabildiği, pratikte ise gelen bir ürünün uygun olan ilk boş yere yerleştirildiği depolama sistemi; eşanlam: rasgele depolama. gelişler arası süre (Alm. Zwischenankunftszeit, f; Fr. temps entre les arrivées, m; İng. interarrival time) endst. Bir kuyruk sisteminde, birbiri ardına sisteme giren iki ögenin gelişleri arasında geçen süre; eşanlam: varışlar arası süre. geliştirme maliyeti (Alm. Entwicklungskosten, pl; Fr. coût de développement, m; İng. development cost) endst. Bir ürünün yenilenmesi, geliştirilmesi ve pazarlanması için kullanılan hammadde, sermaye, işçilik, enerji gibi girdilerin toplam parasal ifadesi. genel nakliye ücret tarifesi (Alm. allgemeiner Frachtsatz, m; Fr. tarif général, m; İng. all-commodity rate; general commodity rate) endst. Belirli kurallara uyan tüm yüklere uygulanan taşıma ücret tarifesi. geometrik programlama (Alm. geometrische Programmierung, f; Fr. programmation géometrique, f; İng. d geometric programming) endst. fo bir maliyet fonksiyonu, x ∈ R , {gi(x) = 1, i = 1, …, p} eşitlik kısıtları, {hj(x) ≤ 1, j = 1, …, q} eşitsizlik kısıtları, g fonksiyonlarının monomiyal adı verilen x1, …, xd değişkenlerinin, sırasıyla (a1, …, ad) kuvvetlerinin çarpımından oluştuğu, h ve f fonksiyonlarının bu monomiyallerin pozitif kombinasyonları halinde yazıldığı optimizasyon problemi. geometrik yorum (Alm. geometrische Interpretation; Fr. interprétation géométrique, f; İng. geometrical interpretation) endst. Bir mühendislik probleminde yapılan analizi veya elde edilen çözümü temel geometri kavramlarıyla betimleyip yorumlama. gerçek faiz oranı (Alm. Realzinssatz, m; Fr. taux d'intérêt réel, m; İng. real interest rate) endst. Enflasyon veya deflasyon etkisinden arındırılmış faiz oranı; eşanlam: reel faiz oranı. gerçek ikiz düğümler (Fr. vrai jumeaux, pl; İng. real twins) endst. Düğüm komşulukları aynı, birbirlerine bitişik olan iki düğüm. gerek ve yeter koşul (Alm. notwendige und hinreichende Bedingung; Fr. condition nécessaire et suffisante; si et seulement si; İng. if and only if; necessary and sufficient condition) endst. Mantık ve matematikte birbirlerine bağlı iki önermenin etkileşim türü; bir diğerinin doğru olması için kendisinin gerçekleşmesi gereken, gerçekleştiğinde de başka bir şeye gereksinim kalmayan koşul. gerekirci (endst. deterministik) (Alm. deterministisch; Fr. certain; déterministe; İng. deterministic) endst. 1. Dinamik denklemler ile ifade edilen kesin yasalar tarafından yönetilen öngörülebilir olayların niteliği; eşanlam: belirlenimci. 2. İçerisinde rasgelelik bulundurmayan, kesin olan; eşanlam: belirlenimci. gerekirci modelleme (Alm. deterministische Modellbildung, f; Fr. modélisation déterministe, f; İng. deterministic modeling) endst. Rasgele değişkenleri olmayan, tüm sistem elemanları arasındaki etkileşimleri düzenli ilişkilerle tanımlanan ve sabit ve kesin olarak yinelenebilen sonuçlar veren bir model kurma tekniği. gereksinim kadar sipariş (Alm. exakte Bestellmenge; Fr. commande lot pour lot, f; İng. lot-for-lot ordering) endst. Malzeme gereksinim planlamasında, bir döneme ait net gereksinim kadar sipariş veren parti büyüklüğü belirleme yöntemi. geri kazanılabilirlik için tasarım (Alm. recyclinggerechtes Design, n; Fr. conception axée sur le recyclage, f; conception en vue de recyclabilité, f; İng. design for recyclability; design for recycling) endst. Özellikle hızlı teknolojik yenilenmeye sahne olan elektronik sanayisindeki ürünlerin, ömürleri sonunda kolay demonte edilebilmesi, zararlı atıklara yol açmaması, yeniden kullanılabilir hammaddelere dönüşebilmesi gibi özelliklerini göz önüne alan tasarım. geri ödeme süresi (Alm. Amortisationsdauer, f; Fr. période de recouvrement de l'investissement, f; İng. payback period) endst. Yatırımın sağlayacağı kâr toplamının yatırım maliyetine eşitlendiği süre. geri yönde eleme (Alm. Rückwärts-Elimination, f; Fr. élimination déscendante; élimination régressive; İng. backward elimination) endst. Bağlanım analizi için değişken seçiminde, tam modelden başlanarak belirli bir anlamlılık düzeyi dikkate alındığında teker teker anlamlı olmayan değişkenlerin modelden çıkarılıp analizin sadece anlamlı değişkenler kalana değin tekrarlanması. geri yönde yerine koyma (Alm. Rückwärts-Einsetzverfahren, n; Fr. substitution régressive; İng. backward substitution) endst. Üst köşegen bir denklem sistemi düşünüldüğünde tek bilinmeyenli olan son satır için çözümün bulunması ve son satırdan ilk satıra doğru her satırda bulunan çözümlerin sırasıyla yerine konarak tüm bilinmeyenlerin bulunması. geriye dönük çizelgeleme (Alm. Rückwärtsterminierung, f; Fr. ordonnancement en arrière, m; İng. backward scheduling) endst. Üretim ya da proje aşamalarının, müşteriye belirli teslim tarihinde teslim edilmek üzere bu tarihten geriye doğru planlanması. geriye dönüşlü arama (Alm. Untersuchung mit Rücksetzen, f; Fr. recherche avec retour arrière, f; İng. backtracking; backtracking search) endst. Hesaplamalı problemlerde çözüm aranırken, başarısız bir aramadan sonra aramanın daha önceki bilinen bir duruma döndürülerek o noktadan başka yolaktan başlatılması. getiri tablosu (Alm. Auszahlungsmatrix, f; Fr. matrice des gains, f; İng. payoff matrix; payoff table) endst. Karar vericinin kontrolü dışındaki etkenlerin yol açacağı tüm olası senaryolar altında doğacak kazanç veya zararları gösteren, tüm karar seçeneklerinin karşılaştırılmasına elveren tablo. gevşek bağlantılı çizge (Fr. graphe faiblement connexe, m; İng. weakly connected graph) endst. Bir yönlü çizgede yön kısıtları göz önüne alınmadığında bağlantılı hale gelen çizge. gevşetme tekniği (Alm. Relaxationsverfahren, n; Fr. méthode de relaxation, f; technique de relaxation, m; İng. relaxation method; relaxation technic) endst. Bir matematiksel programlama probleminin, bazı kısıtlarının kaldırılması veya birleştirilmesi ile daha basit hale getirilmesi. gezgin satıcı problemi (Alm. Handelsreisenden-Problem, n; Fr. problème du commis voyageur, m; problème du voyageur de commerce, m; İng. traveling salesman problem; travelling salesman problem; travelling salesperson problem) endst. Bir satıcının uğraması gereken tüm şehirler ve şehir çiftleri arasındaki mesafeler verildiğinde, tüm şehirlere sadece bir kez uğrayarak başladığı şehre geri dönmesini sağlayacak en kısa yolu bulma problemi. girişimci (Alm. Unternehmer, m; Fr. entrepreneur, m; İng. entrepreneur; esk. müteşebbis) 1. endst. Sosyal veya ticari fayda sağlamak amacıyla mal veya hizmet üretmek için gerekli kaynakları bir araya getiren ve risk üstlenerek iş kuran kişi. 2. tar. Ekonomik anlamda kâr sağlamak amacıyla başkalarının ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik mal ve hizmet üretmek için faaliyette bulunan kişi. girişimcilik (Alm. Unternehmerschaft, f; Fr. entrepreneuriat, m; İng. entrepreneurship) endst. Ticaret, endüstri ve yazılım gibi alanlarda sermaye veya bilgi birikimi ortaya koyarak çeşitli yenilikçi fikirleri ekonomik ürünlere dönüştürebilmek için risk üstlenilerek yapılan faaliyetler. giysi yalıtım katsayısı (Alm. clo-Einheit, f; Fr. clo, m; İng. clo unit) endst. Giysilerin sağladığı ısı yalıtım ölçüsü. global eniyileme (Alm. globale Optimallösung, f; globale Optimierung, f; Fr. optimisation globale, f; solution optimale globale, f; İng. global optimization) endst. Bir eniyileme probleminin yerel en iyi noktaları varsa, tüm yerel eniyileri arasında en iyi amaç fonksiyonu değerini veren global en iyi noktasının bulunmaya çalışıldığı eniyileme alanı; eşanlam: global optimizasyon. global optimum (Alm. globales Optimum, n; Fr. optimum global, m; İng. global optimum) endst. Bir parametre uzayındaki tüm yerel optimum noktaları arasında en iyi olanı. göğüs derinliği 1. (Alm. Brusttiefe, f; Fr. profondeur mamelonnaire, f; profondeur thorax, f; İng. chest depth) endst. Giysi tasarımı uygulamalarında olduğu gibi ürün, araç-gereç tasarımda yararlanılan, ölçümü kişi ayakta dik pozisyonunda ve normal şekilde nefes alıp verirken yapılan, erkeklerde göğüs ucu seviyesinde; kadınlarda dördüncü kaburganın göğüs kemiğiyle birleştiği seviyede ölçülen, göğsün ön ve arka kısmı arasındaki yatay mesafe. 2. (Alm. Brusttiefe, f; Fr. profondeur de poitrine, f; İng. chest depth) tar. Memeli hayvanda, cidago ile göğüs kemiği arasındaki düşey uzaklık. göğüs genişliği 1. (Alm. Brustweide, f; Fr. largeur thorax, f; İng. chest breadth) endst. Giysi tasarımı uygulamalarında olduğu gibi ürün, araç-gereç tasarımda yararlanılan, ölçümü kişi ayakta dik pozisyonunda, normal şekilde nefes alıp verirken ve kollar yanda doğal bir biçimde sarkıtılmışken yapılan, erkeklerde göğüs ucu seviyesinde; kadınlarda dördüncü kaburganın göğüs kemiğiyle birleştiği seviyede ölçülen yatay göğüs mesafesi. 2. (Alm. Brustbreite, f; Fr. largeur de poitrine, f; İng. chest width) tar. Memeli hayvanda, kürek kemikleri arkasında bulunan çukurluklar arası uzaklık. 3. (Alm. Brustweite, f; Fr. largeur poitrine, f; İng. bust width) teks. Ön bedende, göğüs ekseni üzerinde kolun gövde ile birleştiği noktadan iki göğüs arasındaki orta noktaya kadar olan yatay ölçü. gönderi belgesi (Alm. Packzettel, m; Versandsschein, n; Fr. déclaration d’éxpédition, f; état de compte, m; İng. bill of parcels; delivery note; dispatch note; package list) endst. Ticari işlemlerde satıcıdan alıcıya gönderilen malın tüm özelliklerini ve kalem kalem fiyatlarını belirten, malın dökümünün yapıldığı belge; eşanlam: irsaliye. göndericinin konteyneri (Alm. Shipper-Owned-Container, n; Fr. conteneur appartenant à l’expéditeur, m; İng. shipper owned container) endst. Günlük kullanım ücreti ya da sürastarya ödemesi olmaması gibi avantajları olduğu için tercih edilen, konteynerin göndericinin iyeliğinde olması. görev ünvanı (Alm. Berufsbezeichnung, f; Stellenbezeichnung, f; Fr. appellation d’emploi, f; İng. job title) endst. Belirli işlerin yapıldığı bir görev kademesine veya birimine, yapılmakta olan işleri nitelemek amacıyla verilen isim. göstermelik değişken (Alm. fiktive Variable, f; Platzhalter Variable, f; Fr. variable intermédiaire, f; variable muette, f; İng. Boolean indicator; dummy variable; indicator variable; placeholder variable) 1. endst. İstatistiksel ve ekonometrik modellemede nicel olmayan değişkenleri, diğer bir deyişle kategorik bir değişkenin varlık veya yokluğunu temsil eden ve 0 ya da 1 değerini alan değişken; eşanlam: kukla değişken. 2. müh. Fiziksel bir anlam taşımayıp işlem ve yazım kolaylığı sağlayan değişken; örneğin, tümlev alma işleminde kullanılan argüman değişkeni. göz çevriti (İng. eye contour) endst. Temsili bir denek popülasyonunun belli bir yüzdesinin yapabildiği, deneklerin baş hareketlerine izin verildiği ya da verilmediği koşullarda, çalışma ortamında gözlerinin izleyebileceği hareket çevritlerini tanımlamak için kullanılan, elips biçimindeki istatistiksel zarflar; eşanlam: göz konturu. göz pınarları arasındaki mesafe (Alm. interokulare Breite, f; Fr. largeur bipalpébrale interne, f; İng. endocanthic breadth; intercanthic diameter; interocular breadth) endst. Göz koruyucu ekipman gibi aletlerin tasarımında ve antropometrik çalışmalarda kullanılan, sağ gözün alt ve üst kapağının birleştiği iç köşesiyle sol gözün alt ve üst kapağının birleştiği iç noktası arasındaki en uzak yatay mesafe. göz yüksekliği (Fr. hauteur œil, f; İng. standing eye height) endst. Ekipman tasarımında yararlanılan, ölçümü kişi ayakta dik pozisyonunda ve karşıya bakarken yapılan oturma yüzeyi ve gözün yanal (dış) köşesi arasındaki dik mesafe; eşanlam: ayakta dikiliş pozisyonunda göz yüksekliği. gözbebekleri arasındaki mesafe (Alm. Pupillendistanz, f; Fr. largeur interpupillaire, f; İng. interpupillary breadth) endst. Gözlem istasyonları ve mikroskop örneklerinde olduğu gibi tasarımda ve antropometrik çalışmalarda kullanılan, ölçümü kişi dik oturur pozisyonda karşıya bakarken yapılan gözbebeklerinin merkezleri arasındaki mesafe. gözetim (Alm. Überwachung, f; Fr. surveillance, f; İng. monitoring; surveillance) endst. Bir varlığın, koruma, yönetim ve yönlendirme açısından davranışlarının, hareketlerinin ve konumunun gözlemlenmesi ve izlenmesi. gözlerin dış köşeleri arasındaki mesafe (Fr. largeur bipalpébrale externe, f; İng. bicanthic diameter; biocular diameter; ectocanthic breadth) endst. Göz koruyucu ekipman gibi aletlerin tasarımında ve antropometrik çalışmalarda kullanılan sağ gözün alt ve üst kapağının birleştiği dış köşesiyle sol gözün alt ve üst kapağının birleştiği dış köşesi arasındaki en uzak yatay mesafe. gözün iç-dış köşeleri arasındaki mesafe (İng. extracanthic diameter) endst. Teleskop, dürbün gibi aletlerin tasarımında ve antropometrik çalışmalarda kullanılan, her bir gözün kendi iç ve dış köşeleri arasındaki yatay mesafe. gradyan vektörü (Alm. Gradientvektor, m; Fr. vecteur gradient, m; İng. gradient vector) endst. Çok boyutlu fonksiyonlarda bir noktada hesaplandığında, o noktada fonksiyon değerinin en yüksek artışının gerçekleştiği yönü gösteren vektör. grafik çözüm (Alm. graphische Lösung, f; Fr. solution graphique, f; İng. graphical solution) endst. 1. Doğrusal denklem sistemleri, eşitsizlikler, oyun kuramı problemleri gibi çeşitli problemlerin grafik araçlar kullanılarak çözümü. 2. Doğrusal programlama problemlerinde, koordinatların her birinin bir değişkeni temsil ettiğinde, kısıtların ve amaç fonksiyonunun birer doğru olarak gösterilerek eniyi çözümün grafik üzerinde bulunması. grup ambalajı (Alm. Sekundärverpackung, f; Fr. emballage secondaire, m; suremballage, m; İng. group packaging; secondary package; secondary packaging) endst. Ürünlerin bir grup halinde taşınırken ve depolanırken kolay elleçlenmesi için yararlanılan, oluklu mukavva kutu, streç folyo türü ambalaj; eşanlam: ikincil ambalaj. grup dinamikleri (Alm. Gruppendynamik, f; Fr. dynamique de groupe, f; İng. group dynamics) endst. Sosyal bir grup içerisinde veya sosyal gruplar arasında gerçekleşen davranışsal ve psikolojik süreçler bütünü. gruplanmış veriler (Alm. gruppierte Stichprobe; Fr. échantillons groupés; İng. grouped data) endst. Veri analizinde, bir rasgele değişkene ilişkin birbirinden bağımsız örneklerin, bu rasgele değişkenin dağılımını anlamak amacıyla hazırlanan çeşitli frekans tabloları. güncel değer (Alm. aktueller Wert; Fr. valeur actuelle; valeur à prix courants, f; İng. current value) endst. 1. Alım ve satıma konu olan herhangi bir iktisadi varlığın piyasadaki değeri; eşanlam: cari değer. 2. Geçmişteki bir nakit akışının enflasyon etkisi göz önüne alınarak hesaplanmış olan günümüzdeki değeri. gürültü kaynaklı sağırlık (Alm. Lärmschwerhörigkeit, f; Fr. surdité causée par le bruit, f; İng. noise-related deafness) endst. Uzun süre risk oluşturan ses düzeyine maruz kalmaktan ötürü kişide oluşan kalıcı duyma kaybı. güvenilirlik modellemesi (Alm. Modellierung der Zuverlässigkeit, f; Fr. modélisation de la fiabilité, f; İng. reliability modelling) endst. Bir sistemin ya da sistem elemanının güvenilirliğini anlama, analiz ya da tahmin etme süreci. güvenilirlik mühendisliği (Alm. Zuverlässigkeittechnik, f; Fr. ingénierie de fiabilité, f; İng. ) endst. Güvenilirlik ile ilgili teknikleri, uygulamaları ve yaşam döngüsü yönetimini inceleyen mühendislik dalı. güvenlik kapasitesi (Alm. Sicherheitskapazität, f; Fr. capacité en sécurité, f; İng. reserved capacity procurement; safety capacity) endst. Normalde atıl olup ivedi durumlarda kullanılmak üzere hazır bulundurulan kapasite. güvenlik mührü (Alm. Sicherheitssiegel, m; Fr. scellés de sécurité, f; indicateur d'effraction, m; système de fermeture inviolable, m; témoin d'inviolabilité, m; témoin d’effraction, m; İng. safety seal; security seal; tamper- evident seal; tamperproof seal) endst. Yük aracının yüklenmesinden sonra, izinsiz açılıp açılmadığını belirlemek amacıyla kullanılan bir çeşit kilitleme sistemi. güvenlik stoku (Alm. Sicherheitsbestand, m; Fr. stock de sécurité, m; İng. safety stock) endst. Tedarik sürecindeki ya da üretimin önceki aşamalarındaki belirsizliklere karşı, hedeflenen servis düzeyini tutturmak üzere elde bulundurulan stok miktarı; eşanlam: emniyet stoku.

H içermeyen çizge (Alm. H-freier graph; Fr. graphe sans H, m; İng. H-free graph) endst. Tetiklenmiş altçizgeleri arasında, belirli özelliklere sahip olup H simgesiyle anılan herhangi bir altçizge bulundurmayan çizge.

H-noktası (Alm. Hüftpunkt, m; Fr. point H, m; İng. H-point; hip point) endst. Taşıt tasarımında sürücü ya da yolcunun kalçasının görece konumunu belirlemek için kullanılan, gövde ve üst bacakları birbirinden ayıran eksen üzerindeki nokta. habersiz kontrol (Alm. unangemeldete Prüfung; Stichprobenkontrolle, f; Fr. contrôle par sondage, m; contrôle sans avertissement préalable, m; İng. spot check; spot checking) endst. Bir üretim sürecini oluşturan işlemlerden, kullanılan donatılardan, parçalardan ya da ürünlerden habersiz gelinip rasgele olarak belirli sayıda örnek alıp kontrol etme. hakça olmayan oyun (Alm. unfaires Spiel, n; Fr. jeu non-équitable, m; İng. unfair game) endst. Bir oyuncunun, doğru oynaması koşuluyla, her zaman kazanacağı oyun. hakça oyun (Alm. faires Spiel, n; Fr. jeu équitable, m; İng. fair game) endst. Oyuncuların şanslarının eşit olduğu, herhangi bir oyuncuya yanlılık gösterilmeyen oyun, beklenen getirisi beklenen giderine eşit olan oyun. hale etkisi (endst. ayla etkisi) (Alm. Halo-Effekt, m; Fr. effet de halo, m; effet de notoriété, m; İng. halo effect) endst. Kişinin bir özelliğinden yola çıkıp kişi hakkında genel bir yargıya varma şeklinde ortaya çıkan bir bilişsel önyargı; örneğin, bir yöneticinin bir işgöreni belli bir iş alanındaki mükemmelliğine bakarak diğer alanlarda da olduğundan daha yüksek değerlendirmesi; eşanlam: hale etkisi.

Hamilton çizgesi (Alm. Hamiltongraf, m; Fr. graphe hamiltonien, m; İng. Hamiltonian graph) endst. Hamilton turu içeren yönlü ya da yönsüz çizge. hammadde 1. (Alm. Grundstoff, m; Rohstoff, m; unverarbeitetes Material, n; Fr. matière première, f; İng. primary commodity; raw material; unprocessed material) endst. Bir ürünün üretiminde ana girdi olarak kullanılan, ürünün bir parçası olabilen, doğadan gelen işlenmemiş ya da yarı işlenmiş malzeme. 2. (Alm. Ausgangsmaterial, n; Fr. matière première, f; İng. feedstock) made. Ham petrol, cevher, yapı taşı gibi işlenmemiş doğal kayaç, mineral veya organik kökenli yeraltı kaynakları. harekât düzeyi yönetimi (Alm. Betriebslevelführung, f; Fr. gestion à niveau opérationnelle, f; İng. first line supervisory management; operational level management) endst. Yöneticilerin doğrudan işçilerle muhatap olduğu, şirketin rutin günlük işlerinin yönetimiyle yükümlü olunan, günlük iş dağıtımını yapan, işçilerin sağlıklı ve güvenli çalışma koşullarından sorumlu yönetim düzeyi. hareket aralığı (Alm. Bewegungsbereich, m; Bewegungsumfang, m; Fr. amplitude articulaire, f; amplitude de mouvement, f; İng. range of motion; range of movement; range of travel; ROM; ROT) endst. Bir vücut ekleminin belirli bir yöne hareket etmesi sonucu oluşan, açısal ya da doğrusal hareket miktarı; eşanlam: hareket açıklığı. hareket ekonomisi (Alm. Bewegungsstudie, f; Fr. économie du mouvement, f; İng. motion economy; motion economy study; motion study) endst. İnsanın kullandığı her türlü araç, gereç ve makineden oluşan sistemin zaman, enerji ve ekonomiklik yönünden optimum çalışması. hareketli ortalama bkz. endst. kayan ortalama. hareketlilik (Alm. Mobilität, f; Fr. mobilité, f; İng. mobility) 1. blşm. Bilişim uygulamalarının, telsiz iletişim sistemleri ve özellikle akıllı telefon teknolojileri sayesinde belli bir konuma bağlı olmadan çalıştırılabilmesi; eşanlam: gezginlik. 2. endst. Çalışanların iş ve görevlerini yatay veya dikey olarak değiştirme istek, olanak ve yeteneği. harmanlama problemi (Alm. Mischungsoptimierungproblem, n; Fr. problème de mélange, m; İng. blending problem; mixing problem) endst. Çeşitli girdilerin karıştırılıp bir araya getirilmesiyle hedef ürünün elde edilmesinin en düşük maliyetle sağlanması probleminin doğrusal programlama hali. hat dengeleme (endst. montaj hattı dengeleme) 1. (Alm. Leitungssymmetrierung, f; Linienanpassung, f; Fr. équilibrage de lignes, m; İng. line balancing) elk. İki telli iletişim sistemlerinde, her iki telin de bozucu girişimlerden eşit etkilenmesini ve sonradan bunların farkını alarak girişimlerin giderilmesini sağlamak amacıyla tellerin toprağa kapasitelerinin eşitlenmesi. 2. (Alm. Bandabgliech, m; Fr. équilibrage de chaînes, m; İng. assembly line balancing; line balancing) endst. Bir montaj hattı boyunca işlemlerin, verimliliği en büyük kılacak, örneğin kayıp süreleri en aza indirecek şekilde, birbiri ardına sıralanmış iş istasyonlarına atanması problemi. hat dengeleme kaybı (Alm. Gleichgewichtsverlust, m; Fr. perte d’équilibrage de chaînes, f; İng. line balance loss) endst. Bir üretim hattında, işlerin dengeli bir şekilde istasyonlara dağıtıldıktan sonra, saptanmış çevrim süresi ile bir iş istasyonundaki birim üretim için ayrılan toplam süre arasındaki farkın, çevrim süresine oranı. hata analizi (Alm. Fehleranalyse, f; Fr. analyse de l'erreur, f; İng. error analysis) endst. Hata mekanizması, hata nedeni ve hatanın sonuçlarını belirlemek ve analiz etmek için hatalı parçanın sistematik ve mantıksal açıdan incelenmesi. hata derecesi (Alm. Fehlergrad, m; Fr. degré d’erreur, m; pourcentage d'erreur, m; İng. degree of error) endst. Bir hatanın potansiyel olarak işlevsellik üzerindeki etki derecesi. hata oranı 1. (Alm. Fehlerrate, f; Fr. taux d'erreurs, m; İng. error rate) elk. Sayısal veri iletiminde, belirli bir gözlem süresinde oluşan sayısal hataların toplam gelen bitlerin sayısına oranı. 2. (Alm. Fehlerrate, f; Fr. taux d’erreurs, m; İng. error rate) endst. Bir çalışanın, yaptığı işe özgü birim zamanda yaptığı hata sayısı ve/veya yazı giriş hatası, kontrol vanasını yanlış yere döndürme, yanlış doz ayarlama gibi yapması gerektiği yerde işi ıskalama sayısı. hata-sakınma tekniği (Alm. Poka-Yoke; Fr. poka-yoke; détrompeur, m; İng. error-avoid technique; poka- yoke) endst. Japonca'da poke (hata) ve yoke (sakınma) sözcüklerinden oluşan, tasarım veya üretim sürecinde hataların oluşumunu önleme ve uygun olmayan ürünün kullanımından sakınma sistemini ifade eden etkin bir yaklaşım. hatalı duruş (Alm. ungeschickte Körperhaltung; ungünstige Körperhaltung; Fr. Fr. posture encombrante; İng. awkward posture) endst. Bedende bir veya daha fazla eklemin rahat duruştan sapması. havayolu kargosu (Alm. Luftfracht, f; Fr. cargaison aérienne, f; fret aérien, m; İng. air cargo; air freight) endst. Havayolu ile taşınan herhangi mal, yük, eşya ya da posta. havayolu konşimentosu (Alm. Luftfrachtbrief, m; Fr. lettre de transport aérien, f; connaissement aérien, m; İng. air transportation waybill; air waybill; airbill) endst. Taşımacının bir çıkış noktasından kargoyu yurtiçi ve yurtdışı uçuşları da kapsayacak şekilde belirlenmiş bir havaalanına sevk edeceğini bildiren belge.

Hawthorne olayı (Alm. Hawthorne-Effekt, m; Fr. effet Hawthorne, m; İng. Hawthorne effect) endst. İş etüdü çalışmalarında, verimlilikte görülen artışın yapılan yöntem iyileştirmeleri ile birlikte, işgörenlerin gözlem altında olduklarını bilmelerine ve işverenin bu iyileştirmelere duyduğu ilginin işgörenlerde yarattığı moral ve motivasyona da bağlanabileceğini gösteren Western Electric Şirketi'nde yapılmış çalışma. hedef stok düzeyi (Alm. Targetbestand, m; Fr. niveau de stock cible, m; İng. target stock level) endst. Bir ürün ya da parça için elde tutulmak istenen stok miktarı; örneğin bir çevrim döneminde gelen tüm istemi karşılayabilecek stok düzeyi. hedefe yönelik programlama (Alm. Zielprogrammierung, f; Fr. programmation par définition de l'objectif; İng. goal directed programming; goal programming) endst. Birden fazla amaç için belirlenen hedef değerleri sağlayan veya mümkün olduğunca onlara yaklaşan çözümü bulmaya çalışan eniyileme yöntemi. hesaplama döngüsü (Alm. Iteration, f; Fr. itération, f; İng. iteration) endst. Bazı matematik problemlerinin çözümünde sonuca adım adım yaklaşmak üzere bir girdi ile başlayıp her adımda elde edilen çıktının bir sonraki adımda girdi olarak kullanılmasıyla yürütülen adımların her biri ya da bu adımların tümü; eşanlam: iterasyon. hızlandırılmış proje süresi (İng. project crash time) endst. Bir projede yer alan faaliyetlerden bir ya da birkaçının normal sürelerinin azaltılması sonucunda oluşan yeni proje bitirme süresi. hiperayrıt (Alm. Hyperkante, f; Fr. hyper-arête, f; İng. hyperedge) endst. İkiden fazla düğüm içeren bir küme ile tanımlanan ayrıt. hiperçizge (Alm. Hypergraph, m; Fr. hypergraphe, m; İng. hypergraph) endst. Ayrıtları ikiden çok düğümü bağlantılayan, diğer bir deyişle hiper ayrıt içeren çizge. hissedar (Alm. Aktionär, m; Anteilseigner, m; Teilhaber, m; Fr. actionnaire, m; İng. shareholder; stockholder) endst. 1. Bir ortaklık ya da mal üzerinde payı olan kimse veya kuruluş; eşanlam: aksiyoner. 2. Bir şirkette bir veya daha fazla hisseye sahip olan kişi veya kuruluş. hiyerarşik ayrıştırma (Alm. hierarchische Zerlegung; Fr. décomposition fonctionnelle, f; İng. functional decomposition; hierarchical decomposition) endst. Bir sistemin yukarıdan aşağıya doğru alt parçalara, sonrasında fonksiyonlara ve daha sonra modüllere ayrılması; eşanlam: işlevsel ayrıştırma. hiyerarşik üretim planlama (Alm. hierarchische Produktionsplanung; Fr. planification de production hiérarchique, f; İng. hierarchical production planning) endst. Üretim planlama problemi ile ilgili kararların organizasyon hiyerarşisi dikkate alınarak alt karar problemlerine dönüştürülüp, organizasyonun aşağı seviyelerindeki karar problemlerinin çözümü sırasında üst seviyede alınan kararların kısıt oluşturması ve planlama probleminin bu tür kısıtlar dikkate alınarak bütünleşik olarak çözülmesi. hizmet süreçlerinin modellenmesi (Alm. Modellierung des Bedienprozesses, f; Fr. modélisation des processus de service, f; İng. modeling service processes) endst. Bir hizmet sistemine verilen girdiden çıktı oluşturma sürecinde sistemin durumunun betimlenebilmesi için süreç davranışlarının çeşitli araçlarla analiz edilmesi. hizmet süresi (Alm. Bearbeitungsdauer, f; Fr. durée de service, f; İng. service time) endst. Bir kuyruk sistemindeki müşterinin kuyruktan ayrılıp servis verilmeye başladığı an ile sistemden çıktığı an arasındaki süre. hurda değer (Alm. Schrottwert, m; Fr. valeur de rebut, f; valeur résiduelle, f; İng. residual value; salvage value) endst. 1. Bir ürünün yararlı ömrü sonunda beklenen değeri. 2. Satılamayıp elde kalmış perakende ürünlerin pazar değeri. hücre (Alm. Zelle, f; Fr. cellule, f; İng. cell) 1. biyom. Canlı organizmaların canlılık özelliği taşıyan, en küçük temel yapısal ve işlevsel birimi; eşanlam: göze. 2. blşm. 1. Bilgisayarda adreslenebilir olup temel bir işlem ya da veri birimini saklayabilen bellek saklama birimi. 2. Bir grafik tablodaki kutu. 3. elk. 1. Hücresel radyo sistemlerinde bir verici istasyonun aydınlattığı, iletişimin bu baz istasyonu üzerinden sağlandığı bölge. 2. Işıma enerjisini elektrik enerjisine dönüştüren ya da elektrik akımını ışıma yeğinliğine göre değiştiren birim. 4. endst. Belli bir ürün grubu ya da hizmeti yerine getirmek üzere bir araya gelmiş birbirlerini tamamlayacak şekilde birbirlerinden farklı süreçlere sahip sistem bütünü. 5. kim. Kimyasal enerjinin elektrik enerjisine dönüştürüldüğü ve bir elektrolite batırılmış elektrotlardan oluşan tepkime kabı. 6. meteo. Belli bir bölgede güçlü yukarı yönlü hava akışı içeren, bulut şeklinde organize olmuş boran birimi; eşanlam: göze. hücresel imalat (Alm. zellulare Produktion, f; Fr. fabrication cellulaire, f; İng. cellular manufacturing) endst. Makine ya da süreçlerin düşük parti büyüklükleriyle ve etkin bir akış sağlamak üzere ürün ailelerine göre bir araya getirildiği, en az malzeme taşıma, bekleme ya da gecikmenin amaçlandığı bir imalat sistemi. hücresel yerleşim (Alm. zellulares Layout; Fr. disposition cellulaire, f; İng. cellular layout) endst. Makinelerin ürün ailelerini üretmek üzere bağımsız hücreler şeklinde düzenlendiği yerleşim türü.

ırmakdaş ülke (Alm. Anliegerstaat, m; Fr. pays riverain, m; İng. riparian country) endst. Bir ırmakta kıyısı olan ülkelerden her biri.

ısı stresi (Alm. Wärmebeanspruchung, f; Fr. stress thermique, m; İng. heat stress) endst. Sıcak ortamlarda çalışma sonucu kalp ritmi, vücut ısısı ve terlemeyle birlikte yorulma hissinde artışa, performansın düşmesine ve aşırı durumlarda bitkinliğe veya ölüme dahi neden olabilen fizyolojik yük; eşanlam: ısıl stres.

ıskontolama (Alm. Abzinsung, f; Diskontierung, f; Fr. actualisation, f; İng. discounting) endst. Gelecekteki para akışlarının belirli bir faiz oranını dikkate alarak bugünkü değerinin hesaplanması; eşanlam: ıskonto yapma.

ısmarlama ve stok maliyetleri dengelemesi (Alm. Stückperiodenausgleich, m; Fr. lotissement de pièces par période, m; lotissement à couverture glissante, m; İng. part period balancing) endst. Bir üretim ve/veya tedarik sisteminde, sipariş verme ve stok bulundurma maliyetleri arasındaki farkın en az olduğu döneme kadar olan gereksinimlerin toplamı miktarında sipariş veren parti büyüklüğü belirleme yöntemi.

ışıklı gösterge kutusu (Alm. Zustandsbildanzeige, f; Andon, m; Fr. andon, m; İng. andon) endst. Bir imalat sisteminin güncel durumunu ya da sorunun kaynağını gösteren görsel kontrol aracı. iç kaynaklı değişken (Alm. endogene Variable; Fr. variable endogène, f; İng. endogenous variable) endst. İstatistiksel veri analizi ve modellemede, ait olduğu modelin yapısına ve diğer değişkenlerine bağlı, ancak dış etkenlerden etkilenmeyen değişken; eşanlam: iç yapı değişkeni. iç müşteri (Alm. innerlicher Kunde; Fr. client interne, m; İng. internal customer) endst. Kuruluş içindeki bir sürecin çıktılarını girdi olarak kullanan ve aynı kuruluşta yer alan kişi, üretim birimi ya da üretim bölümü. iç müşteri memnuniyeti (Alm. interne Kundenzufriedenheit; Fr. satisfaction des clients internes, f; İng. internal customer satisfaction) endst. Bir işletmede çalışanların gereksinim ve beklentilerinin karşılanması. iç nokta yöntemi (Alm. Innere-Punkte-Verfahren, n; Fr. méthode de points intérieures, f; İng. barrier method; interior point method) endst. Doğrusal ya da doğrusal olmayan dışbükey eniyileme problemlerinde, dışbükey kümeye karşılık gelen bir sed fonksiyonu yardımıyla olurlu bölgenin her zaman iç kısımda kalmasıyla çözümü arama yöntemi. idari tedarik süresi (Fr. délai de suite administratif, m; İng. administrative lead time) endst. Bir tedarik kararının alınmasından sonra sözleşmenin yapılması ya da siparişin verilmesine kadar geçen süre. ideal çalışma koşulları (Alm. optimale Arbeitbedingungen, pl; Fr. Fr. conditions optimales de travail, pl; İng. ideal working conditions; optimum working conditions) endst. Ergonomide, bir sistemde insan özelliklerine, kapasitesine ve gereksinimlerine fiziksel, zihinsel ve sosyal olarak en iyi uyan koşullar, optimal çalışma koşulları. iflas 1. (Alm. Insolvenz, f; Konkurs, m; Fr. faillité, f; İng. bankruptcy; insolvency) endst. Anaparasını yitiren, borçlarını ödeyemediği mahkeme kararıyla saptanan ve ilan olunan ticari kurumların durumu; eşanlam: batkınlık. 2. (Alm. einfacher Konkurs; Fr. faillite simple, f; İng. bankruptcy; non-fraudulent bankruptcy) tar. Gerçek ya da tüzelkişinin borçlarını ödeyemecek durumda olduğunun mahkemelerce saptanması. ihale (Alm. Angebotsausschreibung, f; Angebot, n; Fr. offre, f; soumission, f; İng. bid; tender) 1. endst. Bir işi ya da bir malı fiyat eksiltme ya da artırma yoluyla birçok istekli arasından en uygun koşullarla kabul edene verme. 2. inş. Bir inşaat projesinin yapımına talip olan, çalışma akışı, süresi ve fiyat şartlarını yazılı olarak belirten yükleniciler arasından uygun olanının seçilmesi işlemi. ihale işlem dosyası (Alm. Ausschreibungspaket, n; Fr. documents d'appel d'offres, pl; İng. bid-request package; tender package) endst. İhalesi yapılacak her iş için düzenlenen, ihale yetkilisinden alınan onay belgesi ve eki yaklaşık maliyete ilişkin hesap cetveli, ihale belgesi, ilan metinleri, adaylar veya istekliler tarafından sunulan başvurular veya teklifleri, ihale komisyonu tutanak ve kararları gibi ihale süreci ile ilgili tüm belgeleri içeren dosyadır. ihale işlem yönetimi (Alm. Ausschreibungsmanagement, n; Tendermanagement, n; Fr. gestion des appels d'offres, f; İng. bid management; proposal management; tender management) endst. Rekabetçi fiyatları ve riskleri göz önüne alarak kazanma şansı en yüksek ve uygun teklifi hazırlama faaliyetleri; eşanlam: ihaleye hazırlık yönetimi. ihaleye davet (Alm. Angebotseinholung, f; Ausschreibung, f; Fr. invitation à soumissionner, f; appel d’offres, m; avis d’appel d’offres, m; İng. call for bids; call for tenders; invitation to bid; request for bids; request for tenders; solicitation of bids) endst. Ürün, hizmet, malzeme temini için rekabetçi ortamda adaylardan uygun tekliflerin gelmesini sağlamak üzere yapılan bildirim; eşanlam: ihale için teklif isteme. ihaleye teklif verme (Alm. Abgabe eines Angebots, f; Angebotsabgabe, f; Fr. présentation d'une soumission, f; İng. bid submission; submission of bid) endst. Bir inşaat projesini üstlenmek ve/veya yönetmek için verilen teklif. ikame politikası (Alm. Ersetzungspolitik, f; Wiederbeschaffungspolitik, f; Fr. police de remplacement, f; İng. replacement policy) endst. 1. Bir ürünün başka bir şirketin ürünü ile değiştirilmesi kararına ilişkin kurallar; eşanlam: ornatma kuralı. 2. Bir sistemin ya da sistem bileşenlerinin yenileri ya da farklıları ile değiştirilmesi yaklaşımı ve kuralları; eşanlam: ornatma politikası. ikame ürün (Alm. Substitutionsartikel, m; Fr. produit de substitution, m; İng. substitute product) endst. Bir ürünün yokluğunda ya da fiyat yüksekliği gibi nedenlerle söz konusu ürünün yerini tutabilen ve işlevini yerine getirebilen ürün; eşanlam: ornatma ürün. iki aşamalı simpleks yöntemi (Alm. Zwei-Phasen Simplex-Verfahren, n; Fr. modèle de simplexe à deux phases, m; İng. two-phase simplex model) endst. Başlangıç temel olur çözümün bulunabilmesi için birinci aşamada yapay değişkenlerin toplamını minimum yapan doğrusal bir program modeli çözülüp, bu çözümün aldığı değere göre orijinal problemin çözümünün olup olmadığının sınandığı ve mümkünse eldeki temel olur çözümden hareketle ikinci aşamada orijinal problemin çözümünün bulunması. iki bölmeli çizge tümleri (Fr. biparti complémetaire, m; graphe cobiparti, m; İng. cobipartite graph; complementary bipartite graph) endst. 1. Düğüm kümesi iki klike parçalanabilen çizge. 2. Tümleri iki parçalı olan çizge. iki düzeyli program (Alm. Doppelstockoptimierung, f; Fr. programmation à deux niveaux, f; İng. bilevel optimization; bilevel program; bilevel programming) endst. İki farklı değişken kümesinden oluşan ve biri üst ya da dış, diğeri alt ya da iç problem olarak anılan iç içe geçmiş iki farklı matematik programından oluşan eniyileme yöntemi. iki limitli stok kontrolü (İng. max-min inventory control system; max-min stock control system; max-min system) endst. Stokların, her mal için tanımlanmış bir taban düzeyinin üstünde ve bir tavan düzeyinin altında kalmasını sağlayacak şekilde düzenlendiği, basit stok yönetim sistemi. iki oyunculu sabit toplamlı oyun (Alm. Konstantsummenspiel mit zwei Spieler, n; Fr. jeu à somme constant à deux agents, m; İng. two-person constant sum game) endst. Oyun kuramında iki tarafın da kârlı çıkabileceği ama toplam kazancın sabit olduğu oyun. iki parçaya bölme yöntemi (Alm. Bisektionsverfahren, n; Fr. méthode de bisection, f; İng. bisection method) endst. Tek değişkenli, kısıtsız bir optimizasyon probleminde, iki uç noktada fonksiyonun aldığı değerler ve çözümün bu iki nokta arasında olduğu dikkate alındığında, orta noktada fonksiyonun değerlendirmesine göre arama uzayını yarıya indiren ve böylelikle optimal çözüm bulunana kadar arama uzayını bölmeye devam eden yöntem. ikinci tip hata bkz. endst. yanlış ret hatası. ikişerli karşılaştırma matrisi (Alm. Paarvergleichsmatrix, f; Fr. matrice de comparaison par paires, f; İng. pairwise comparison matrices) endst. Çok amaçlı karar problemlerinde, ölçütlerin ana amaca göre ya da seçeneklerin ölçütlere göre ikili olarak birbirleriyle karşılaştırıldığı ve kriterlerin önem sırasının belirlenmesinde kullanılan matris. ileri yönde çizelgeleme (Alm. Vorwärtsterminierung, f; Fr. chargement aval, m; jalonnement au plus tôt, m; jalonnement aval, m; İng. forward scheduling) endst. Üretim ya da proje aşamalarının, başlayabilecekleri en erken zamanda başlamalarına bağlı olarak ileriye doğru planlanması; eşanlam: en erken başlama esaslı çizelgeleme. ileri yönde yerine koyma (Alm. Vorwärts-Einsetzverfahren, n; Fr. substitution progressive; İng. forward substitution) endst. Alt köşegen bir doğrusal denklem sistemi düşünüldüğünde ilk satır için bulunan çözümün ve ilk satırdan son satıra doğru her satırda bulunan çözümlerin sırasıyla yerine konarak tüm bilinmeyenlerin bulunması. ilişiksiz paralel makine çizelgeleme (İng. unrelated parallel machines scheduling) endst. Belli bir performans ölçütünü eniyileyecek biçimde, birbiriyle kıyaslanamaz özelliklere sahip, ancak yapabildikleri ortak bir iş kümesine sahip makinelerde bir veya birden fazla işlem görmesi gereken işlerin bu makinelerde hangi sıra ve zamanda gerçekleneceğinin belirlenmesi. ilişiksiz paralel makineler (İng. unrelated parallel machines) endst. Bir üretim ortamında birbiriyle kıyaslanamaz özellikler taşıyan ancak yapabildikleri ortak bir iş kümesine sahip makineler kümesi. ilk giren ilk çıkar kuralı (Alm. FIFO-Verfahren, n; Fr. premier entré premier sorti, m; İng. FIFO; first in first out) endst. 1. Ürünlerin geliş sıralarına göre üzerlerinde işlem yapılması. 2. Bir kuyruk sisteminde, sisteme giriş sıraları dikkate alındığında önceliğin sisteme en erken giren elemana verilerek hizmet sunulması. ilk parça muayenesi (Alm. Erststückprüfung, f; Fr. contrôle de première production, m; İng. first article inspection) endst. Tasarlanan kalite düzeyinin üretim aşamasında gerçekleştirildiğinden emin olmak için üretilen ilk parça üzerinde yürütülen ayrıntılı test, değerlendirme ve muayene. ilmik (Alm. Schleife, f; Schlinge, f; Fr. boucle, f; İng. buckle; self-loop) 1. endst. Çizgelerde her iki ucu da aynı düğüm olan ayrıt. 2. müh. Çözülmesi kolay düğüm, eğreti düğüm; eşanlam: ilmek. imalat (Alm. Fertigung, f; Herstellung, f; Fr. fabrication, f; İng. manufacturing) 1. endst. Makinelerin, aletlerin ve emek katkısı ile ortaya çıkarılan kullanıma ya da satılmaya elverişli mal üretimi. 2. mak. Malzemelere şekil verme ve şekillendirilmiş malzemeye özellik kazandırma amacıyla yapılan işlemler, yapım. imalat çevrim süresi (Alm. Durchlaufzeit, f; Fr. délai d'exécution, m; İng. manufacturing throughput time; throughput time) endst. Bir ürünün, hammaddeyi işlemeden başlayarak üretim süresi, kontrol süresi, depoya sevk süresi ve müşteriye sevk süresinin toplamı olan süre. imalat hattı (Alm. Fertigungslinie, f; Produktionsband, n; Fr. ligne de fabrication, f; İng. manufacturing flow line) endst. Bir fabrikada son ürünü oluşturmak üzere, ürünün ardışık süreçlerden geçtiği veya montajının yapıldığı alanlar bütünü. imalat partisi değiştirme (Alm. Umstellung, f; Fr. interversion, f; réorganization, f; İng. change over; changeover) endst. İmalatta, bir makinenin bir ürün üretiminden bir başka ürünün üretimine atanması. imalat tedarik süresi (Alm. Produktionsdurchlaufzeit, f; Fr. délai de mise en production, m; İng. manufacturing lead time) endst. Bir tedarik zincirinde, imalatın stoklama noktalarından veya müşteriden gelen siparişlere üretimle cevap verebildiği en kısa süre. indirgenmiş maliyet (Alm. Minderkosten, pl; Fr. coût réduit, m; İng. opportunity cost; reduced cost) endst. Doğrusal programlamada temel olmayan değişkenin çözüme girebilmesi için o değişkenin katsayısında gereken değişim miktarı. indirilmiş nakit akışı (Alm. abgezinster Geldfluss; Fr. valeur actualisée des flux de trésorerie, f; İng. discounted cash flow) endst. Paranın zaman değerini kullanarak bir yatırımın değerlendirilmesinde kullanılan ve gelecekteki nakit akışının geçerli faiz ile bugünkü değere indirilmesiyle bulunan ve bir karşılaştırma ölçütü olarak kullanılabilen değer; eşanlam: indirilmiş nakit akışı. indirim (Alm. Preisabschlag, m; Fr. démarquage, m; rabais, m; İng. discount; markdown; price cut; price markdown) endst. Bir mala olan talebi artırmak veya aynı düzeyde tutabilmek için malın fiyatının geçici veya kalıcı olarak düşürülmesi. indirim oranı (Alm. Rabatsatz, m; Fr. taux de rabais, m; İng. cut rate; discount rate) endst. Bir mal ya da hizmetin fiyatında yapılan değer düşürümünün normal fiyata oranı. insan kaynakları planlaması (endst. insan özkaynakları planlaması) (Alm. Personalplanung, f; Fr. planification des effectifs, f; planification des ressources humaines, f; İng. human resources planning) endst. İşletmedeki mevcut işgücü envanterini dikkate alarak işletmenin tüm birimleri için gelecekte nitelik ve nicelik olarak gerekli işgören ihtiyacının ve bu ihtiyacın ne zaman, nereden ve nasıl karşılanacağının önceden belirlenmesi; eşanlam: insan özkaynakları planlaması. insan kaynakları yönetimi (endst. insan özkaynakları yönetimi) (Alm. Personalwirtschaft, f; Fr. gestion du capital humain, f; İng. human resources management) endst. İşletme içinde, iş analizlerinin ve görev tanımlarının yapılması, insan kaynaklarının planlanması, insan kaynağının seçilmesi, eğitim ve kariyer geliştirme çalışmaları, performans değerlendirmeleri, iş değerlemesi ve ücretlendirme, özlük işleri, endüstriyel ilişkiler, iş güvenliği ve işçi sağlığı gibi işlevleri kapsayan, insanı merkez alan yönetim yaklaşımı; eşanlam: insan özkaynakları yönetimi. insan özkaynakları (Alm. Personalwesen, n; Arbeitskräftereserven, pl; Fr. ressources humaines, pl; İng. human resources) endst. Bir ekonomik faaliyet amacıyla bir arada bulunan ve bu amacı gerçekleştirmeye yönelik bilgi ve becerilere sahip olması istenen insan topluluğu. insan özkaynakları planlaması bkz. endst. insan kaynakları planlaması. insan özkaynakları yönetimi bkz. endst. insan kaynakları yönetimi. insan-bilgisayar etkileşimi (Alm. Mensch-Computer-Interaction, f; Fr. Fr. interaction homme-ordinateur, f; İng. human–computer interaction) endst. İnsanlarla bilgisayarlar arasındaki etkileşimi eniyilemeye yönelik araştırma, tasarım ve planlama ile ilgili ergonominin uğraşı alanı. insan-makine sistemi (Alm. Mensch-Maschine-System, n; Fr. système homme-machine, m; système personne- machine, m; İng. human-machine system; man-machine system) endst. Bir üretim faaliyetine ya da hizmetin gerçekleştirilmesine yönelik olarak bir veya birden fazla insanla bir makine veya makine grubunun işlevlerinin birleştirildiği sistem. insangücü bkz. endst. işgücü. iskontolu geri ödeme süresi (Alm. dynamische Amortisationsdauer; Fr. délai de récupération actualisée, m; İng. discounted payback period) endst. İskonto oranı ile bugünkü değere indirgenmiş gelecek nakit akışlarının ilk yatırımı karşılaması için gereken süre; eşanlam: indirilmiş geri ödeme süresi. israf (Alm. Verschwendung, f; Fr. gâchis, m; gaspillage, m; İng. waste) endst. Üretim ve hizmet sistemlerinde kaynak harcanan ürünün veya hizmetin katma değerine doğrudan katkı sağlamayan herhangi bir süreç. istasyon tıkanması (Alm. Blockierung eines Arbeitsplatzes, f; Fr. blocage d’un poste de travaille, m; İng. blocking of a workstation) endst. Bir montaj hattında, bir iş istasyonunun, önündeki iş istasyonu ile arasındaki stok alanının dolması ya da o iş istasyonu ile ilgili işlerin bitirme zamanının önündeki iş istasyonunda yapılmakta olan işlere ilişkin bitirme zamanından büyük olması durumu. istasyonun boş kalması (Alm. Wartezustand eines Arbeitsplatzes; Fr. état d’attente d’un poste de travaille, m; İng. starvation of a workstation) endst. Bir montaj hattında, iş istasyonunun önündeki iş istasyonu ile arasında stok olmaması ve işlem yapmakta olduğu ürüne ilişkin yapması gereken işlemleri bitirme zamanının önündeki istasyonun yapmakta olduğu ürüne ilişkin işlemleri bitirme zamanından küçük olması nedeniyle iş yapamama durumu. istatistiksel süreç kontrolü (Alm. statistische Prozesslenkung, f; Fr. maîtrise statistique des procédés, f; contrôle statistique du processus, m; İng. statistical process control) endst. Bir süreci farklı zaman ve noktalarda izleyerek toplanan verileri istatistiksel olarak değerlendirip hata ve sapmaları düzeltmeye ve sürecin en iyi performansla yürümesini sağlamaya yönelik teknikler. istifleme vinci (Alm. Stapelkran, m; Fr. grue empileuse, f; pont-gerbeur, m; pont roulant gerbeur, m; İng. overhead traveling stacking crane; stacker crane; stacking crane) endst. Limanlarda çekermeleri istiflemekte kullanılan, uzaktan kumanda özelliği bulunan köprülü vinç. istihdam 1. (Alm. Erwerbstätigkeit, f; Fr. emploi, m; İng. employment) endst. Bir ekonomide işgücünün işverenler ve çalışanlar arasında sözleşmelere dayanarak ekonomik faaliyetlere katılımı. 2. (Alm. Anstellung, f; Erwerbstätigkeit, f; Fr. emploi, m; İng. employment) tar. 1. Çalışabilir olarak belirlenen nüfus işgücü. 2. Çalışmak ve gelir elde etmek isteyen kişilerin hizmetlerinden yararlanmak üzere çalıştırılmaları; eşanlam: işlendirme. istihdam edilebilirlik (Alm. Beschäftigungsfähigkeit, f; Fr. employabilité, f; İng. capacity for work; employability; employment readiness; fitness for employment; job readiness; job suitability; work readiness) endst. Bir kişinin çalışabileceği bir işe yerleştirilebilecek düzeyde bilgi ve beceriye sahip olması ve bu durumunu sürdürme yeteneği. iş 1. (Alm. Arbeit, f; Job, m; Fr. job, m; travail, m; İng. job) blşm. Bilgisayar için bir çalışma bütünü olarak beliren komutlar öbeği ya da kullanıcı tarafından tanımlanan ve bilgisayar tarafından yerine getirilen herhangi bir görev. 2. (Alm. Arbeit, f; Fr. travail, m; İng. job; work) endst. 1. Ekonomik amaçlarla ürün ve hizmet üretmek üzere insanların birbirleriyle ya da teknoloji ile etkileşime girdikleri faaliyetler bütünü. 2. Kişinin fiziksel ve zihinsel çabayla faydalı bir görevi tamamladığı ve bunun karşılığında kendisine ödeme yapılan ticari değeri olan ya da olmayan bir faaliyet. 3. (Alm. Arbeit, f; Fr. travail, m; İng. work) mak. 1. Mekanikte bir noktaya sabit bir kuvvet etkimesi durumunda, kuvvetin büyüklüğü, noktanın aldığı yolun uzunluğu ve kuvvet yönüyle yol doğrultusu arasında kalan açının kosinüsü çarpımlarıyla belirlenen; kuvvetin sabit olmaması durumunda ise, ilgili integralle hesaplanan nicelik. 2. Termodinamikte bir sistemle çevresi arasında, ısı türü dışında hacimsel, elektriksel, yüzeysel her tür enerji alışverişinin ortak adı. iş akışı 1. (Alm. Eingabestrom, m; Fr. file de travaux, f; flot des travaux en entrée, m; İng. input job stream; input stream; job stream; run stream) blşm. Bilgisayara bir giriş biriminden girilen programın, verilerin ve iş komutlarının oluşturduğu ve bilgisayarın işletim sistemine sunulan işler. 2. (Alm. Arbeitsablauf, m; Arbeitsgang, m; Fr. file de travaux, f; flux de travaux, m; İng. work flow) endst. Herhangi bir iş sürecinde iş adımlarının koşullu ya da koşulsuz olarak art arda dizilişi. iş analizi (Alm. Arbeitsanalyse, f; Fr. analyse de poste, f; analyse des emplois, f; İng. job analysis) endst. İşin gerektirdiği görevleri, bu görevlerin yerine getirilme yöntemlerini ve gerekli insan beceri ve yeterliğini belirlemeye yönelik işlemler bütünü. iş anlaşmazlığı (Alm. Arbeitskonflikt, m; Fr. conflit de travail, m; İng. labour dispute) endst. İşçi ve işverenin iş koşullarında ücrette ya da sosyal haklarda uzlaşamaması durumu. iş biyomekaniği (Alm. Arbeitsbiomechanik, f; Fr. bio-mechanique de travail, f; İng. occupational biomechanics) endst. Fiziksel işlerin kas-iskelet sisteminin mekanik davranışlarına etkileri ile ilgili araştırmalar ve iş yükünün bu sistem üzerindeki zararlı etkilerini önlemeye yönelik uygulamalar yapan ergonomi dalı. iş cetveli (Alm. Arbeitszeitkonto, n; Fr. feuille de temps, f; İng. time sheet; timesheet) 1. denz. Gemi acentesi tarafından yükleme ve boşaltma limanında tutulan ve gemiye yükleme ve tahliye işleri için ne kadar zaman harcandığını gösteren belge. 2. endst. İşçilerin her bir iş birimi için harcadıkları zamanı gösteren tablo; eşanlam: bildirim cetveli. iş çizelgeleme (Alm. Arbeitablaufplanung, f; Fr. ordonnancement des tâches, m; İng. job scheduling) endst. 1. n adet işin, m adet makinede işlem görmeye ne zaman başlaması ve ne zaman bitirilmesi gerektiğinin detaylandırılıp gösterilmesi. 2. Zaman ve maliyet gibi performans ölçütlerini eniyilemek amacıyla hangi işin, hangi özkaynaklar ile hangi zaman aralığında yapılacağının belirlenmesi. iş dağıtımı (Alm. Arbeitsverteilung, f; Fr. répartition de travail, f; lancement, m; İng. dispatching) endst. Üretim ya da hizmet sektöründe, her bir iş merkezinde işlem görecek işlerin seçimi, sıralanması ve yapılacak işe onay verilmesi; eşanlam: görev dağıtımı. iş değerlemesi (Alm. Arbeitsbewertung, f; Fr. évaluation des emplois, f; İng. job valuation) endst. Ücret belirlemek amacıyla işletme içindeki işlerin birbiriyle karşılaştırılarak göreli değerlerinin sistematik bir biçimde belirlenmesi süreci. iş eksikliği süresi (Fr. durée de manque de travail, f; İng. work deficiency time) endst. Sürekli montaj hatlarında işgörenin yapması gereken işlemleri erken bitirmesi nedeniyle ve iş için bekleme olayını önlemek amacıyla önündeki iş istasyonunda çalıştığı süre. iş emri (Alm. Auftrag, m; Fr. bon de travail, m; ordre de travail, m; İng. work order) endst. Müşterinin istediği ürünün üretimine başlamak için hazırlanan ve üzerinde ne miktarda ve hangi zaman dilimlerinde üretim yapılacağına ilişkin bilgiler bulunan form. iş etüdü (Alm. Arbeitsstudie, f; Fr. étude du travail, f; İng. time and motion study; work study) endst. Verimliliği artırmak amacıyla iş yöntemlerini, tekniklerini ve süreçlerini daha etkin hale getirmek ve özkaynakları en iyi şekilde kullanmak için yapılan yöntem etüdü ve iş ölçümü çalışmaları. iş fırsatı (Alm. Geschäftschance, f; Fr. occasion d’affaires, f; İng. business opportunity) endst. Sistematik araştırma sonucu veya tesadüfen farkına varılan, firmanın mevcut durumu ile öngörülen geleceği arasında rekabet avantajı yakalamasını, bir tehdide cevap vermesini, bir sorunu çözmesini ya da bir zorluğun üstesinden gelmesini sağlayacağı düşünülen iş veya teknoloji farklılığı/olanağı. iş fizyolojisi (Alm. Arbeitsphysiologie, f; Fr. physiologie de travail, f; İng. work physiology) endst. Fiziksel işlerin insan vücudunun metabolik sistemi üzerindeki etkileri ve maliyetleri ile ilgili araştırmalar ve iş yükünün vücut üzerindeki zararlı etkilerini ve aşırı yorgunluğu önlemeye yönelik uygulamalar yapan ergonomi dalı; eşanlam: endüstriyel fizyoloji. iş genişletme (Alm. Arbeitserweiterung, f; Fr. extension d'un emploi, f; élargiseement des tâches, m; İng. horizontal job expansion; horizontal loading; job enlargement) endst. Tekrarlı basit bir iş görevinin getirdiği monotonluğu, sıkıcılığı ve vücudun sadece belirli bir kısmına yüklenilmesini önleyerek kişinin iş tatmini, sağlığı ve verimliliğine katkıda bulunmak amacıyla mevcut işe benzer zorlukta daha fazla görevin eklenmesi ile işin yatay olarak genişletilmesi. iş gerekleri (Alm. Arbeitsanforderungen, pl; Fr. exigences de l’emploi, pl; İng. job requirements) endst. Bir çalışanın iş görevlerini yerine getirirken yapması gereken tüm iş adımları ve/veya sahip olması gereken tüm özellikler. iş gerekliliği (Alm. Aufgabenanforderung, f; Fr. besoin d’une tâche, m; İng. task demand) endst. Belirli bir problemin tanımı, problemin çözümünden istenenleri belirleme, işi tamamlamak için gereken beceri ve çabayı kestirme, işi yapabilecek uzmanı saptama gibi adımları içeren koşulların tümü. iş görevi (Alm. Arbeitsaufgabe, f; Fr. tâche de travail, f; İng. work task) endst. Bir çalışma döngüsü içinde işgörenin yapmakla sorumlu olduğu birbiri ile ilintili bir grup iş ögesi; bir iş görevlerden oluşur. iş grubu kısıtı (Alm. Arbeitsgruppenbedingung, f; Fr. contrainte de group des tâches, f; İng. task group constraint) endst. Montaj hatlarında özel aygıt kullanımı gibi nedenlerden ötürü aynı iş istasyonuna atanması gereken iş ögelerinden oluşan ve hat dengeleme sırasında tek bir iş ögesi gibi düşünülmesi gereken iş ögesi grubu. iş güvenliği bkz. endst. işçi sağlığı ve iş güvenliği. iş güvenliği önlemleri (Alm. integriertes Sicherheitsmanagementsystem; Fr. sécurité intégrée de travail; İng. engineering controls) endst. İş kaynaklı hastalık ve kaza risklerini önlemek veya azaltmak ve iş verimliliğini artırmak amacıyla iş, ekipman, makine, ürün ve çevre tasarımı gibi çalışma koşullarının işgörenlere uygun hale getirilmesine yönelik fiziksel değişiklikler. iş istasyonu (Alm. Arbeitsplatz, m; Fr. poste de travail, m; İng. workstation) 1. blşm. Yüksek nitelikli video uçbirim ve büyük çapta bellek ile donatılmış ve genellikle bilgisayar destekli tasarım ve imalat, yazılım geliştirme, video işleme, masaüstü yayıncılık benzeri işlerde kullanılan bilgisayar. 2. endst. Bir üretim hattında bir işin veya iş grubunun bir veya birden fazla işgören tarafından yapıldığı alan. iş istasyonu süresi (Alm. Arbeitsplatzdauer, f; Fr. durée de poste de travail, f; İng. workstation time) endst. İş istasyonuna gelen bir parça üzerinde o iş istasyonunda yapılması gereken ilk iş ögesinin başlangıç anı ile son iş ögesinin bitiş anı arasındaki süre. iş kapsamı (Alm. Arbeitsbereich, m; Arbeitsrahmen, m; Fr. étendue des travaux, f; İng. scope of work) endst. Belirli bir işin veya projenin tamamının yapılması için gereken tüm iş kalemlerini, yapım için gereken yazılım ve donanımları, iş planlarını, süreleri, sözleşmeye girecek veya girmeyecek konuları açıkça belirten belge. iş kazası (Alm. Arbeitsunfall, m; Fr. accident du travail, m; İng. accident at work; occupational accident; work accident) endst. İşyerlerinde güvensiz koşullar altında çalışmaktan, iş güvenliği kurallarına uyulmamasından ya da dikkatsizlikten kaynaklanan kazalar. iş kes-baştan başlat (Fr. préemption avec recommencement du service, f; İng. preempt- repeat) endst. İşlenmekte olan bir işin durdurularak yerine önceliği daha yüksek bir başka işin işlem görmesi sonrasında kesintiye uğrayan işe kaldığı yerden devam edilemeyip baştan başlanması. iş kes-devam et (Fr. préemption avec reprise du service, f; İng. preempt-resume) endst. İşlenmekte olan bir işin kesilerek (durdurularak) yerine önceliği daha yüksek bir başka işin işlem görmesi sonrasında kesintiye uğrayan işe kalındığı yerden devam edilebilmesi. iş kesme üstünlüğü (Alm. Vorherbestimmung, f; Fr. préemption, f; İng. preemption) endst. Bir imalat ya da üretim sürecinde işlenmekte olan bir işin durdurularak yerine önceliği daha yüksek başka bir işin işlem görmesi. iş kesme üstünlüklü çizelgeleme (Alm. preämptive Ablaufplanung; Fr. ordonnancement préemptif; İng. preemptive scheduling) endst. İşlenmekte olan bir işin kesilerek (durdurularak) yerine önceliği daha yüksek bir başka işin gerçeklenmesine izin verilen çizelgeleme türü. iş kırılımı (Alm. Arbeitsunterteilung, f; Fr. décomposition d’un emploi, f; İng. job breakdown) endst. Bir işin o işi oluşturan en küçük iş parçalarına ayırılması. iş merkezi endst. 1. (Alm. Arbeitsstätte, f; Bearbeitungszentrum, n; Fr. centre d’exploitation, m; poste de charge, m; İng. work center) Bir endüstriyel üretim sürecinde, montaj, boyama, kaynak yapımı gibi işlevsel olarak birbirine bağlı iş istasyonlarından oluşan küme. 2. (Alm. Geschäftszentrum, n; Fr. centre d’affaires, m; İng. business center) Bir ticaret ortaklığının yönetildiği yer. 3. Birçok satış merkezinin bir arada bulunduğu ya da belli bir ürünün bütün çeşitleriyle sergilendiği ve satışının yapıldığı yer. iş modeli 1. (Alm. Geschäftsprozessmodell, n; Fr. modèle d'entreprise, m; İng. business model) blşm. Bir sistemi oluşturan bileşenler arasındaki iş akış ilişkilerinden oluşan gösterim. 2. (Alm. Geschäftsprozessmodell, n; Fr. modèle d’entreprise, f; İng. business model) endst. Bir kuruluşun ortaya çıkardığı ürün ve hizmetler yoluyla sunduğu değerler, kâr formülü, temel özkaynaklar ve süreçleri gibi kuruluşa değer katan ve stratejik amaçlarına ulaşmasını sağlayan unsurlar. iş ortaklığı (Alm. Konsortium, n; Fr. consortium, m; İng. consortium) endst. Belirli bir proje, iş ya da amacı gerçekleştirmek üzere bir araya gelen ve özkaynaklarını birleştiren iki ya da daha fazla uzman kişi, firma, hükümet ve örgütlerin birliği; eşanlam: konsorsiyum. iş ögesi (Alm. Arbeitselement, n; Arbeitsteil, n; Fr. élément du travail, m; İng. job element; task element; work element) endst. Toplam işin uygun ve pratik en küçük alt parçası. iş ölçümü (Alm. Arbeitsmessung, f; Fr. mesure du travail, f; İng. work measurement) endst. Doğrudan zaman etüdü, iş örneklemesi, temel hareket verilerinden hesaplanan önceden belirlenmiş zaman sistemleri, standart veri, zaman formülleri veya kuyruk yöntemleri ile bir işin yapılması gereken standart süreyi belirleme; eşanlam: zaman etüdü. iş partisi aktarma (Fr. chevauchement des opérations, m; İng. lot streaming; operations overlapping) endst. Bir iş partisinin belli sayıdaki alt partiye bölünerek iş istasyonunda tüm alt partilerin tamamlanmasını beklemeksizin işlem görmüş alt partilerin işlem rotasında yer alan bir sonraki istasyona gönderilmesi; eşanlam: kafile aktarma. iş partisi bölme (Alm. Splittung von Arbeitsvorgängen, f; Fr. division d’un lot, f; fractionnement d’un lot, m; İng. lot splitting; operations splitting) endst. Bir iş partisinin belli sayıdaki alt partiye bölünerek bu alt partilerin paralel iş istasyonlarında işlenmesi. iş paydaşı (Alm. Stakeholder, f; Interessenträger, m; Fr. partie prenante, f; İng. business stakeholder) endst. Bir işin veya bir girişimin sonuçlarından etkilenen, dolayısıyla buna ilgi duyan kişi ya da kuruluşlar. iş rotasyonu (Alm. Arbeitsplatzrotation, f; Fr. alternance des tâches, f; rotation des postes, f; İng. job rotation) endst. İşgörenleri yaptıkları işlerin zarar verici etkilerinden korumak veya farklı işlerde beceri kazanmalarını sağlamak amacıyla önceden belirlenmiş bir program dahilinde, farklı alanlarda ve farklı işlerde çalıştırmak. iş sağlığı ve güvenliği yönetim sistemi (Alm. Arbeitsschutz Managementsystem, m; Fr. système de gestion de hygiène et sécurité du travail, m; İng. occupational health and safety management system) endst. İş sağlığı ve güvenliği faaliyetlerinin kuruluşların genel stratejileri ile uyumlu olarak sistematik bir şekilde ele alınıp çalışanların sağlığını ve güvenliğini korumak amacıyla çalışma ortamlarında sürekli iyileştirme yaklaşımı çerçevesinde analiz edilmesi için geliştirilen yönetim sistemi. iş sıkışıklığı süresi (Alm. Arbeitstauzeit, f; Fr. temps de congestion de travail, m; İng. work congestion time) endst. Sürekli montaj hatlarında işgörenin yapması gereken işlemleri istasyon sınırına kadar yetiştiremediği durumlarda kendi istasyonu ve istasyon aşım sınırı arasında geçirdiği süre. iş sıralama problemi (Alm. Zeitplanungproblem der Auftragsfertigung, n; Fr. problème d'enchaînement de travail, m; İng. job squencing problem) endst. Aynı tezgâh veya tezgâh grubundan geçecek birden çok iş olduğunda, bu işlerin en kısa sürede bitirilmesi için sıralarının belirlenmesi problemi. iş sırası planlama bkz. endst. çizelgeleme. iş sırasından bağımsız hazırlık süresi (Alm. ablaufreihenfolgeunabhängige Rüstzeit, f; Fr. temps de mise en cours indépendant de séquence; İng. sequence independent setup time) endst. Bir makinede işlem görecek işten hemen önce işlem görmüş işten bağımsız olarak makinenin hazırlanması için gereken süre. iş sistemi (Alm. Arbeitssystem, n; Fr. régime de travail, m; İng. work system) endst. 1. Mesleki bir uygulama alanı olarak iş yöntemi, ölçümü ve yönetimini içeren sistem. 2. Yararlı bir iş yapmak için tasarlanmış, genel olarak insan, bilgi ve ekipmandan oluşan, örnek olarak bir operatör ve işlettiği makinenin verilebileceği, fiziksel bir örgütlenme. iş stresi (Alm. Arbeitsstress, m; Stress bei der Arbeit, m; Fr. stress au travail, m; İng. work stress; workplace stress) endst. İş gerekleri ve iş ortamı koşullarının işgören üzerinde oluşturduğu fizyolojik, zihinsel ve psikolojik baskılar toplamı. iş süreci (Alm. Geschäftsprozess, m; Geschäftsvorgang, m; Fr. processus administratif; processus opérationnel; İng. business process) endst. Bir ürün veya hizmetin üretiminde katma değer yaratan, birbirleriyle mantıksal olarak ilişkili işlemler bütünü. iş süreci iyileştirme (Alm. Geschäftsprozessoptimierung, f; Verbesserung von Geschäftsprozessen, f; Fr. amélioration des processus opérationnels, f; amélioration du processus d'affaires, f; İng. business process improvement; business process management; business process re-engineering; continual improvement process; process improvement) endst. İş süreçlerinde performansı ve kullanıcı memnuniyetini arttırma, maliyetleri azaltma, katma değer yaratmayan faaliyetleri ortadan kaldırma, en iyi uygulama kriterlerini sağlama gibi hususları geliştirme çalışmaları; eşanlam: süreç iyileştirme. iş takvimi (Alm. Terminplan, m; Zeitplan, m; Fr. horaire de travaux, m; planning, m; İng. time schedule) endst. Endüstriyel üretimde, hangi işin ne zaman başlayıp ne zaman bittiğini gösteren takvim. iş tanımı (Alm. Stellenbescreibung, f; Fr. description du poste, f; İng. job description) endst. 1. Belirli bir iş pozisyonundaki insanın yapması, yerine getirmesi gereken görevler, işlevler ve sorumlulukların listesi. 2. Bir işyerindeki çalışanların her birinin yapmakla yükümlü oldukları işlerin bütünü. iş tatmini (Alm. Arbeitszufriedenheit, f; Fr. satisfaction au travail, f; İng. job satisfaction) endst. Yapılmakta olan işin, kişi üzerindeki sosyal ve ekonomik açıdan ayrıca kişisel gelişim açısından yarattığı etki; eşanlam: iş doyuruculuğu. iş yapım süresi (Alm. Bearbeitungszeit, f; Durchlaufzeit, f; Fr. délai de production, m; temps d’exécution, m; İng. flow time; lead time; throughput time) endst. Endüstriyel imalatta, bir işin atölyeye gelişi ile tüm işlentilerinin tamamlanması sonucunda atölyeden çıkışı arasında geçen süre; eşanlam: akış süresi. iş yönetimi (Alm. Werksleitung, f; Fr. Fr. gestion des travaux, f; İng. work management) endst. Yüksek verimlilik sağlamak ve çalışanları etkili bir kontrol altında tutmak için yapılması gereken idari ve örgütsel işlevler. iş yükü (Alm. Arbeitsbelastung, f; Fr. charge d’emploi, f; İng. workload) endst. 1. Çalışmanın işgören üzerindeki doğrudan ve dolaylı etkilerinin toplamı. 2. Bir insanın sahip olduğu zihinsel kapasite ve/veya fiziksel güç miktarı ile bir işin gerektirdiği zihinsel ve/veya fiziksel güç miktarı arasındaki algılanan ilişki. 3. Bir makine ya da işgörene verilen ve yapılması gerekli olan iş miktarı. iş yükü dengeleme 1. (Alm. Lastausgleich, m; Fr. équilibrage des lignes, m; İng. load balancing) blşm. 1. Dağıtımlı bilgi işlemede, herhangi bir bilgisayarın çok fazla yüklenmemesi için iş yükünün başka bilgisayarlara dağıtılması. 2. İstemci-sunucu tipi bilgisayar ağ yönetiminde, yüklü bir trafik akışını birden çok ağ kesimine, trafiğin tıkanmasını önlemek amacıyla dağıtma. 2. (Alm. Arbeitsaufkommenglättung, f; Fr. lissage de la charge de travail, m; İng. workload smoothing) endst. Bir montaj hattında, iş istasyonlarının sürelerini birbirine yakınlaştırma işlemi. iş zenginleştirme (Alm. Arbeitsbereicherung, f; Fr. enrichissement des tâches, m; İng. job enrichment; vertical job expansion; vertical loading) endst. Değişen zorlukta iş görevleri içeren bir işi baştan sona tamamlama fırsatı ile kişiye yaptığı işte daha fazla sorumluluk almasını, karar vermesini ve kullanmadığı becerilerini kullanmasını sağlayarak ve vücudun sadece belirli bir kısmına yüklenilmesini önleyerek işgörenin iş tatminine, motivasyonuna, kişisel gelişimine, verimliliğine ve sağlığına katkıda bulunmak amacıyla işin dikey olarak genişletilmesi. iş zorlanması (Alm. Arbeitsbelastung, f; Fr. charge liée au travail, f; İng. work strain) endst. İş yükü ve stresine işgörenin gösterdiği fizyolojik, zihinsel ve psikolojik tepkiler toplamı. işaret kısıtı (Alm. Vorzeichenzwang, m; Fr. contrainte de signe, f; İng. sign constraint) endst. Matematiksel programlamada karar değişkeninin alabileceği değer aralığının pozitif, negatif ya da işaretten serbest olduğunu belirten kısıt. işçi (Alm. Arbeiter, m; Fr. ouvrier, m; İng. worker) endst. Başkasının yararına bedenini zihnini ya da el becerisini kullanarak ücret karşılığı çalışan kimse; eşanlam: işgören. işçi sağlığı ve iş güvenliği (endst. iş güvenliği) (Alm. Arbeitshygiene und –Sicherheit, f; Fr. hygiène et sécurité du travail, f; santé et sécurité au travail, f; İng. occupational health and safety) endst. Bir çalışma ortamında çalışanların sağlığının, güvenliğinin ve refahının korunması için uygulanması gereken disiplinlerarası yaklaşımlar bütünü. işgören (Alm. Arbeitnehmer, m; Fr. employé, m; salarié, m; İng. employee; labor) endst. 1. İş dünyasında, sermaye ve yönetici sınıfından olmayan, bir iş sözleşmesine göre işverene bağlı olarak çalışan kimse; eşanlam: emekçi. 2. Yasaların iş ilişkilerini düzenleyen bağıtlarında işçi karşılığı kullanılan hukuksal terim. işgören ilişkileri (Alm. Arbeitsverhältnis, n; Fr. relations de travail, pl; relations professionnelles, pl; İng. labor relations) endst. Sendikalaşmış işgörenlerin hem birbirleri arasındaki hem de işverenle olan ilişkilerini konu edinen disiplin. işgücü (endst. insangücü) endst. 1. (Alm. Arbeiterschaft, f; Belegschaft, f; Personalbestand, m; Fr. main-d'œuvre, f; effectif, m; İng. manpower; personnel; workforce) Belirli bir iş alanında, bir endüstride, şirkette ya da bir coğrafi bölgede çalışan emekçilerin toplam sayısı. 2. (Alm. Personalbestand, m; Fr. effectif, m; İng. personnel; staff) Belirli bir iş için belirli bir yer ve zamanda elde olan çalışanlar. 3. (Alm. Arbeiterschaft, f; Belegschaft, f; Fr. main-d'œuvre, f; population active, f; İng. workforce) Bir ülkedeki nüfusun, ekonomik faaliyete katılabilir kısmı. işgücü verimliliği (Alm. Arbeitsproduktivität, f; Produktivität der Mitarbeiter, f; Fr. productivité des employés, f; İng. employee productivity; labor productivity; worker productivity) endst. 1. Bir işgörenin ürettiği ürün sayısı veya hizmet türü iş miktarının işgörenin harcadığı zamana oranı. 2. Ergonomide, bir işgörenin ürettiği iş (ürün sayısı veya hizmet) miktarının işgörenin harcadığı enerji ya da kuvvet olarak nitelendirilen çabaya oranı. işgücü yoğun (Alm. arbeitsintensiv; Fr. à forte main-d'œuvre; İng. labour intensive ) endst. Büyük ölçüde insan emeğine dayanan geleneksel iş dallarının tanımı. işlemlerin kapanış zamanı (Alm. Annahmeschluss, m; Geschäftsschluss, m; Fr. heure de caisse, f; heure de tombée, f; heure limite, f; İng. cut-off time) endst. Bankacılık işlemlerinde, yatırılan paranın aynı gün içinde vadeli işlem görebilmesi için en son para yatırma saati. işletim karakteristik eğrisi (Alm. Annahmekennlinie, f; OC-Kurve, f; Fr. courbe caractéristique du test, f; courbe caractéristique efficace, f; courbe du caractéristique de fonctionnement, f; İng. OC-curve; operating characteristic curve) 1. endst. Kalite kontrolde bir numune alma programına göre, bir partinin kabul edilebilirliğinin kontrol limitleri içerisinde bulunma olasılığını sağlayan numune hacmini kalite düzeyinin fonksiyonu olarak gösteren eğri; eşanlam: kabul olasılığı eğrisi. 2. ist. 1. Bir sınıflandırma ya da karar verme probleminde, doğru pozitif olasılığının yanlış pozitif olasılığına karşı çizdirilen grafiği; eşanlam: kabul olasılığı eğrisi. 2. Kabul örneklemesi veya tek parametreli hipotez testi için testin gücünü tanımlayan işlem karakteristiğinin grafiği. işletme giderleri (Alm. Betreibsausgsaben, pl; Betreibungskosten, pl; Fr. charges d'exploitation, pl; charges opérationnelles, pl; dépenses d'exploitation, pl; İng. operating costs; operating expenses; OPEX) endst. Bir işletmenin üretim faaliyetleri dışında satış komisyonları, ulaşım ve yolculuklar, vergiler, onarımlar, kira ödemeleri, maaş ve ücret bordrosu, amortisman gibi giderleri. işletme maliyeti (Alm. Betriebskosten, f; Fr. coût d'exploitation, f; İng. operating cost) endst. Belirli bir ticari işin ya da endüstride üretimin yapılabilmesi için gereken doğrudan ve dolaylı giderlerin tümü. işletme oranı (Alm. Erfolgskennziffer, m; Fr. coefficient d'exploitat, m; ratio d'exploitation, m; İng. operating ratio) endst. Bir firmanın işletme giderlerinin net satışları oranı olarak hesaplanan şirket yönetim etkinliği. işletme sermayesi (Alm. Umlaufkapital, n; Fr. fonds de roulement, m; İng. working capital) endst. Bilançoda dönen varlıklardan dönen borçların çıkartılmasıyla elde edilen ve işletmenin o anki finansal akıcılığını gösteren değer. işletme sermayesi yönetimi (Alm. Umlaufkapitalsleitung, f; Fr. gestion des fonds de roulement, f; İng. working capital management) endst. İşletmenin tam kapasite ile çalışabilmesi, iş hacmini genişletebilmesi, üretimin kesintisiz olarak devam edebilmesi, yükümlülüklerini karşılayamama (likidite) riskini azaltması, kredi değerliliğini artırması, olağanüstü durumlarda mali yönden zor durumlara düşmemesi, faaliyetlerini kârlı ve verimli bir şekilde yürütebilmesi için gerekli olan sermaye. işletme ve bakım maliyeti (Alm. Wartungs-und Betriebskosten, pl; Fr. coûts de maintenance et d'exploitation, pl; İng. operation and maintenance cost) endst. Bir işletmenin çalışır durumda tutulabilmesi için yakıt ve malzeme girdileri dışında yapılması gereken harcamaların tümü. işlevler arası takım bkz. endst. fonksiyonlar arası takım. işlik çizelgeleme problemi (Alm. Werkstattsteuerung, f; Fr. problème d'ordonnancement d'atelier, m; İng. job shop problem; job shop scheduling problem; shop-floor scheduling) endst. Toplam işlem süresini en küçük kılacak şekilde n tane farklı işin m tane makinede hangi sırayla yapılacağını belirleyen zaman planlaması problemi; eşanlam: atölye çizelgeleme problemi. işsizlik (Alm. Arbeitslosigkeit, f; Fr. chômage, m; İng. unemployment) endst. Çalışabilir durumda olan ve çalışmak isteyen insanların çalışacakları iş aramalarına karşın yönetmeliklerle belirlenen bir süre içinde iş bulamamaları. işveren (Alm. Arbeitgeber; Fr. employeur, m; patron, m; İng. employer) endst. İşçileri zihin gücü ya da beden gücü için bir ücret karşılığında çalıştıran gerçek ya da tüzel kişi. işyeri (Alm. Arbeitsplatz, f; Fr. lieu de travail, m; poste de travail, m; İng. workplace) endst. 1. Bir işin tasarlandığı, düzenlendiği ya da uygulandığı mekân. 2. İşçinin bir iş sözleşmesine göre çalıştığı yer. ivedi gereksinim kanbanı (Alm. Notfall-Kanban; Fr. fiche de flux d'urgence, f; İng. emergency kanban) endst. Hatalı ürünler, makine arızaları ya da araya alınan işler nedeniyle geçici olarak kullanılan ve ivedilik durumu ortadan kalktığında sistemden toplatılan kanban türü. iyimser süre (Alm. optimistische Zeit; Fr. durée optimiste, f; temps optimiste, m; İng. optimistic time) endst. Proje değerlendirme ve gözden geçirme yönteminde, her şeyin olağanüstü iyi bir şekilde gelişmesi halinde bir faaliyetin en kısa gerçekleşme süresi. izlenebilir maliyet (Alm. direkt zurechenbare Kosten, pl; Fr. charge directe, f; İng. traceable cost) endst. Neden sonuç ilişkisine dayalı olarak bir maliyet kalemine veya bir işleme doğrudan aktarılabilen maliyet türü. izometrik kasılma (Alm. isometrische Kontraktion; Fr. contraction isométrique, f; İng. isometric contraction; static contraction) endst. Kasın, uzunluğunda görünürde bir değişim olmadan kuvvet üretmesi; eşanlam: statik kasılma. kaba kapasite planlama (Alm. Kapazitätsgrobplanung, f; Fr. planification sommaire de la capacité, f; İng. RCCP; rough-cut-capacity planning) endst. Toplu üretim planını veya ana üretim çizelgesini işgücü, makine saati, depolama, stok düzeyleri ve üretim maliyetleri gibi kritik özkaynaklara olan gereksinime çevirme süreci. kaba üretim modeli (Alm. Rohlingsherstellungsmodell, n; Fr. modèle de production brute, m; İng. brute production model) endst. Genel kabul görmüş bazı kısıtlardan oluşan ve her üründen ne kadar üretileceğini gösteren, en basit üretim süreci. kabul (Alm. Annahme, f; Fr. acceptation, f; İng. acceptance) 1. endst. Sağlanan mal ve hizmetlerin denetiminin yapılarak sorumluluğun satıcıdan devralınması. 2. tar. Ödeme ile ilgili bir değerli kâğıdın, bedelinin, vadesinde ödeneceğinin imza yoluyla taahhüt edilmesi. kabul edilebilir kalite düzeyi (Alm. annehmbare Qualitätslage, f; Fr. niveau de qualité acceptable, m; İng. acceptable quality level; admissible quality level; AQL) endst. Kalite kontrolünde, bir ürün partisinin kabul edilebilmesi için izin verilen en fazla kusurlu birim sayısı veya oranı. kabul edilebilir risk (Alm. akzeptables Risiko, n; geringfügiges Risiko, n; vernachlässigbares Risiko, n; Fr. risque admissible, m; risque négligeable, m; İng. acceptable risk; negligible risk) 1. biyom. Ortaya çıkabilecek hastalık ya da sakatlık olasılığının göz ardı edilebilir olan düzeyi. 2. çevr. Yasal yükümlülüklere ve işyerinin önleme politikasına uygun, kayıp veya yaralanma oluşturmayacak en düşük zararlı etki seviyesi. 3. endst. Sosyal, politik ve ekonomik yarar-maliyet analizi ışığında bir endüstriyel süreç sonucunda ortaya çıkabilecek mal ve insanlara yönelik zarar ve kayıpların kabul edilebilir derecesi. kabul edilebilir süreç düzeyi (Alm. annehmbare Prozessebene, f; Fr. niveau de processus acceptable, m; İng. acceptable process level) endst. Bir sürecin kontrol altında olduğunun kabul edilebildiği bölgenin dış sınırlarını oluşturan düzey. kabul edilebilir yük (Alm. annehmbare Belastung, f; Fr. charge de travail acceptable, f; İng. acceptable load) endst. Psikofizik deneyler sonucu elde edilen, bir kişinin belirli bir sürede, belirli frekansta ve belirli noktalar arasında aşırı yorulmama ve verimliliği azaltmama ölçütlerini göz önünde bulundurarak kaldırma, itme, çekme, taşıma ve benzeri işlerde deneme yanılmayla bulup seçtiği yük ağırlığı ya da kuvvet seviyesi. kabul kontrol diyagramı (Alm. Abnahmekontrollediagramm, n; Fr. tableau de contrôle d'acceptation, m; İng. acceptance control chart) endst. Kabul örneklemesinde, kabul ya da ret kararının verilmesinde ve öncelikle hatalı ürünleri ayıklamak yerine sürecin kontrol altında olduğunun bir göstergesi olarak kullanılan istatistiksel araç. kabul maliyeti (Alm. Annahmekosten, pl; Fr. coût de réception, m; İng. acceptance cost) endst. Bir ürün veya hizmet için yapılan test ve muayenelerden veya kabul programlarının işleyişinden kaynaklanan maliyetlerin toplamı. kabul muayenesi (Alm. Abnahmeinspektion, f; Fr. contrôle de reception, m; contrôle d'acceptation, m; İng. acceptance inspection) endst. Teslim alınan ya da önerilen bir parça ya da partinin teslimatının kabul edilip edilemeyeceğini belirleyen muayene; eşanlam: kabul denetimi. kabul ölçütü (Alm. Annakmekriterium, n; Fr. critère d'acceptation, m; İng. acceptance criterion) endst. Bazen tek bir ürün ya da hizmet, bazen de birkaç özellik için kullanılan kabul uygunluk ölçütü. kabul yöntemi (Alm. Abnahmeverfahren, n; Verfahren für die Abnahme, n; Fr. procédure de réception, f; procédure d’acceptance, f; İng. acceptance procedure) endst. Bir ürünün önceden tanımlanmış işlem basamakları ve yöntemlerine göre üreticiden müşteriye sunuluş şekli. kademeli zorlama testi (Alm. Beanspruchbarkeitsprüfung, f; Dauerprüfung, f; Fr. essai sous contrainte échelonnée, m; İng. step stress test) endst. Bir ürünün güvenilirliğini sınamak ve yaşam eğrisini ortaya çıkarmak amacıyla eşit zaman aralıkları ile ürün üzerinde art arda ve artan düzeylerde çalışma koşullarını (ortam sıcaklığı gibi) ağırlaştırarak yapılan test; eşanlam: adım adım zorlama testi. kafa çevriti (Fr. contour de tête, m; İng. head contour) endst. Temsili bir denek popülasyonunun belli bir yüzdesinin yapabildiği, çalışma ortamında başlarının konumunu betimlemek için kullanılan, deneklerin kafa hareketi hesaba katılarak ya da katılmayarak geliştirilebilen istatistiksel zarflar; eşanlam: kafa konturu. kafa genişliği (Alm. Kopfbreite, f; Fr. largeur de tête, f; İng. head breadth) endst. Koltuk başlığı, kulaklık ve kask örneklerinde olduğu gibi ürün tasarımında ve antropometrik çalışmalarda kullanılan, ölçümü kişi dik oturur pozisyonda ve öne doğru bakarken yapılan, kulakların üstünden düzleme dik şekilde ölçülen en geniş mesafe. kafa uzunluğu (Alm. Kopflänge, f; Fr. longueur de tête, f; İng. head length) endst. Antropometrik çalışmalarda kullanılan, ölçümü kişi dik oturur pozisyonda ve öne doğru bakarken yapılan, alnın en ön (anterior) noktasıyla (kaş kavislerinin arasında) kafanın arka tarafındaki en arka (posterior) noktası arasında, orta çizgiden ölçülen mesafe. kalça derinliği (Fr. portée arrière abdomen niveau fesses, f; İng. buttock depth; pelvis depth) endst. Turnike örneğinde olduğu gibi araç gereç tasarımında yararlanılan, ölçümü kişi ayakta dik pozisyondayken yapılan, karın bölgesi ve kalçanın maksimum çıkıntısı arasında ölçülen yatay mesafe. kalça-bacak uzunluğu (Fr. portée arrière talon, sujet assis, f; jambes allongées sujet assis, pl; İng. buttock-heel length; buttock-leg length) endst. Tekerlekli sandalye örneğinde olduğu gibi araç tasarımında yararlanılan, ölçümü kişi yerde dik oturma pozisyonundayken, dizler tamamıyla uzatılmış, bilek ve ayak arasındaki açı 90º olacak şekilde yapılan, kalçanın en uç arka (posterior) noktası ve topuk tabanı arasında ölçülen yatay mesafe. kalça-diz ardı uzunluğu (Alm. portée arrière point poplité, f; Fr. portée arrière creux poplité, f; İng. buttock- popliteal length; buttock popliteal point length) endst. Sandalye ve koltuk örneğinde olduğu gibi araç gereç tasarımında yararlanılan, ölçümü kişi dik oturma pozisyonunda, üst bacaklar yere paralel ve ayaklar yere düz basılmış, bilek ve ayak arasındaki açı 90º olacak şekilde yapılan, kalçanın en uç arka (posterior) noktasıyla dizin arkasında yer alan üst ve alt bacağın birleşme çizgisi arasında ölçülen yatay mesafe. kalça-diz uzunluğu (Alm. Gesäßbacke-Knielänge, f; Fr. distance fesse-genou, f; longueur fesse-genou, f; İng. buttock-knee length) endst. Uçak koltuğu örneğinde olduğu gibi araç tasarımında yararlanılan, ölçümü üst bacaklar yere paralel olacak şekilde kişi dik oturma pozisyonundayken yapılan, kalçanın en uç arka (posterior) noktası ve dizin en uç ön (anterior) noktası arasında ölçülen yatay mesafe. kalite (Alm. Qualität, f; Fr. qualité, f; İng. quality) endst. Bir ürün ya da hizmetin belirtilmiş ya da istenen gereksinimleri karşılayabilmesini gösteren özelliklerin ve niteliklerin toplamı; eşanlam: nitelik. kalite çemberi (Alm. Qualitätszirkel, m; Fr. cercle de qualité, m; İng. quality circle) endst. 1. Bir sistemdeki problemi tanımlamak, tartışmak, çözmek amacıyla oluşturulan ve düzenli aralıklarla toplanan küçük çalışma kümelerinden her biri. 2. Çalışanların işlerini zenginleştirmek ve örgütün verimliliğini artırmak amacıyla çalışma ortamının sorunlarını irdelemek, çözümlerini üst yönetime sunmak üzere gönüllülerden oluşturulan grup. kalite döngüsü (Alm. Qualitätskreis, m; Fr. boucle de la qualité, f; İng. quality loop) endst. Bir ürün veya hizmetin kalitesini etkileyen isterlerin belirlenmesi ve bunların yerine getirilip getirilmediğinin değerlendirilmesine kadar olan aşamaların tümü. kalite düzeyi sınırı (Alm. Ausschussgrenze, f; Fr. niveau de qualité limite, m; İng. limiting quality level) endst. Müşterinin hiçbir şekilde ürünü kabul etmeyeceği kalite sınırı. kalite eksikliği (Alm. Qualitätssdefizienz, f; Fr. déficience de qualité, f; İng. quality deficiency) endst. Kalite gereksinimlerini karşılayamaması sonucunda müşterinin memnun olmadığı bir ürün veya hizmetteki yetersizlik. kalite evi (Alm. Qualitätshaus, n; Fr. maison de la qualité, f; İng. house of quality) endst. Müşterinin istek ve beklentilerine en uygun yanıtı verebilmek amacıyla oluşturulan ve fonksiyonlar arası planlama ve iletişimi sağlayan, grafik gösterimi bir ev şeklini andıran kavramsal harita. kalite fonksiyonu uygulaması (Alm. Quality-Function-Deployment; Qualitätsfunktionendarstellung, f; Fr. déploiement de la fonction de qualité, m; İng. quality function deployment) endst. Müşteri isteklerini ölçülebilen performans değişikliklerine dönüştürerek tasarım kalitesini ürünün bileşenlerine, üretim ve dağıtım süreçlerine yayan, müşteri odaklı ve takım çalışmasını gerektiren bir kalite yöntemi. kalite güvencesi (Alm. Qualitätssicherung, f; Fr. assurance de la qualité, f; İng. quality assurance) endst. Bir ürün, süreç ya da hizmete ilişkin tanımlanmış isterlerin karşılanmasını güvence altına almak için gerekli olan tüm planlanmış ve sistematik faaliyetler bütünü. kalite isterleri (Alm. Qualitätsauflage, f; Qualitätsanforderungen, pl; Fr. exigence de qualité, f; İng. quality requirements) endst. Bir ürün veya hizmetin kalitesi ve sözleşme maddelerini bağlayan kalite standartları, muayene ve sözleşmedeki diğer kalite kontrol görevleri ile ilgili teknik açıdan zorunlu gereksinimler. kalite kontrol (Alm. Qualitätskontrolle, f; Qualitätswesen, n; Fr. contrôle de la qualité, m; İng. quality control) 1. endst. Üretilen mal ya da hizmetin niteliklerinin beklentileri sürekli karşılaması için uygulanan kontrol eylemlerinin tümü; eşanlam: nitelik kontrolü. 2. inş. İnsanlar, sistemler, malzemeler, evrak, teknik ve işçilik dahil tüm proje unsurlarının plan, şartname ve ilgili standartlara uygun olup olmadığını saptamak amacıyla yapılan sürekli inceleme, teftiş, belgeleme ve testleri. 3. tar. İşletmelerde tüketici memnuniyetini sağlamak için kalitenin korunduğunu veya geliştirildiğini gösteren sistem. kalite sistemi (Alm. Qualitätsmanagementsystem, n; Fr. système qualité, m; İng. quality system) endst. Kalite yönetiminin uygulanması için gerekli olan örgütlenme yapısı, sorumluluklar, yordamlar. kalite standardı (Alm. Qualitätsnorm, f; Gütestandard, m; Fr. norme de qualité, f; İng. quality standard) endst. Bir ürünün veya hizmetin üretilmesinde kesinlikle dikkate alınması gereken kalite isterleri. kalite yönetimi (Alm. Güteschutzwirtschaft, f; Qualitätsmanagement, n; Fr. gestion de la qualité, f; İng. quality management) endst. Kalite politikasını, amaçlarını ve sorumluluklarını belirleyen ve bunları kalite sistemi içinde kalite planlaması, kalite kontrol, kalite güvence ve kalite iyileştirmesi aracılığıyla uygulayan genel yönetim fonksiyonunun tüm faaliyetleri. kalp hızı değişkenliği (Alm. Herzfrequenzvariabilität, f; Herzvariabilität, f; Fr. variabilité de la fréquence cardiaque, f; İng. heart rate variability; HRV) endst. Kalp atışları arasındaki zaman aralığı değişkenliğinin ölçülüp kaydedildiği, ergonomi alanında, çalışanların fiziksel ve zihinsel yorgunluğunu değerlendirmekte yararlanılan fizyolojik bir teknik; eşanlam: nabız değişkenliği. kambiyo ıskontosu (Alm. Wechseldiskont, n; Fr. perte au change, f; disagio, m; déport, m; İng. exchange discount) endst. Kambiyo piyasasında, iki dövizin kur farkına bağlı olarak kambiyo esnasında spot değerde yapılan indirim. kanban (Alm. Kanban, n; Fr. kanban, m; İng. kanban) endst. Talep güdümlü sistemlerde süreçler arasında bilgi akışını sağlayan, üzerinde ürünü ve süreci tanımlayıcı bilgiler bulunan kart; eşanlam: üretim durum kartı. kanban karesi (Alm. Kanban Quadrat, n; Fr. carré de kanban, m; İng. kanban square) endst. Kanban sisteminde stok kontrolünün görsel olarak yapılabilmesi için malzeme ve yarı ürünlerin tutulduğu boyanmış alan. kanban posta kutusu (Alm. Kanban-Briefkasten, m; Fr. boîte aux lettres de kanban, f; İng. kanban post box) endst. Bir önceki süreçte işlemi tetikleyecek olan kanbanların ilgili malzeme taşıyıcı tarafından alınmayı beklediği geçici nokta. kapalı döngülü malzeme gereksinim planlaması (Fr. planification des besoins matières à boucle fermée; İng. closed-loop material requirements planning; closed-loop MRP) endst. Bütünleşik üretim planı, ana üretim çizelgesi ve kapasite gereksinim planından elde edilen bilgilerin yanı sıra üretim faaliyetleri denetimiyle elde edilen geribildirimin kullanılmasıyla her aşamasında değişiklik yapılması mümkün olan malzeme gereksinim planlaması. kapalı iş istasyonu (Alm. geschlossener Werkstatt; Fr. station de travail fermée, f; İng. closed station; closed workstation) endst. Montaj işçilerinin önceki ve sonraki istasyonlara geçemediği iş istasyonu. kapalı kuyruk şebekesi (Alm. geschlossenes Warteschlangennetz, n; Fr. réseau fermé de file d'attente, m; İng. closed queuing network) endst. İçerisinde sabit sayıda müşteri bulunan ve müşteri sayısı artmayan kuyruk şebekesi. kapanış zamanı (Alm. Schlusszeit, f; Fr. heure limite, f; délai d'acceptation, m; délai d'enlèvement, m; İng. cut-off time) endst. 1. Belirli bir döneme ilişkin sipariş, iş emri, talep, vd. isteklerin dikkate alınacağı en son tarih. 2. Bir yükün tarifeli bir gemi ya da trene yüklenebilmesi için rıhtıma ya da istasyona teslim edilmesi gereken en son gün ve saat. kapasite artığı ağ (Alm. Residualnetzwerk, n; Fr. réseau auxiliaire, m; réseau résiduel, m; İng. auxiliary network; residual network) endst. Akış ağındaki bir akışa göre oluşturulan ve bir yandan ağın yönlü ayrıtları üzerindeki arta kalan kapasiteyi gösteren, diğer yandan da her bir yönlü ayrıt üzerinde mevcut akış miktarında kapasiteye sahip ve o ayrıtın tersi yönünde bir ayrıt içeren akış ağı; eşanlam: artık ağ. kapasite gereksinim planlaması (Alm. Kapazitätsbedarfplanung, f; Fr. planification des exigences de capacité, f; İng. capacity requirements planning; CRP) endst. Ana üretim planının gerçekleşmesi için bir ürünün ana üretim izlencesine göre iş merkezlerinin her biri üzerindeki iş yüklerini belirleme süreci. kapasite kısıtı (Alm. Kapazitätsengpass, m; Fr. contrainte de capacité, f; İng. capacity constraint) endst. Bir matematiksel programlama probleminde kullanılması zorunlu özkaynakların azami kullanım miktarlarını sınırlandıran kısıtlardan her biri. kapasite kısıtlı parti büyüklüğü belirleme (Fr. détermination de la taille de lots avec capacité, f; İng. capacitated lot sizing) endst. Bir üretim ve/veya tedarik sisteminde, sipariş verme veya hazırlık ve stok bulundurma maliyetleri ile üretim veya satınalma kapasitesi kısıtları dikkate alınarak farklı dönemlere ait üretim veya satınalma miktarlarının birleştirilmesi yöntemi. kapasite kullanım oranı (Alm. Kapazitätsauslastung, f; Ausnutzungsgrad, m; Fr. degré d’utilisation de la capacité, m; taux d’utilisation de la capacité, m; İng. capacity utilization ratio; production capacity utilization) 1. endst. Bir sistemin belirli bir süredeki üretim miktarının ilgili sistemin belirlenen sürede tam kapasitede çalışması durumundaki üretim miktarına oranı. 2. tar. Belirli bir zaman süresinde bir firma, sanayi kolu ya da ülkenin bir mal veya hizmette ürettiği miktarın o alandaki üretebileceği üretim kapasitesine oranı. kâr 1. (Alm. Gewinn, m; Profit, m; Fr. profit, m; İng. profit) endst. Bir malın veya hizmetin satış fiyatı ile o malın veya hizmetin üretimi için karşılanması gereken tüm dolaylı ve dolaysız maliyetler toplamının farkı. 2. (Alm. Gewinn, m; Fr. profit, m; İng. profit) tar. 1. Mal ve hizmet üretimi ya da satışı için yapılan giderlerle, bu mal ve hizmetlerden piyasada elde edilen gelirler arasındaki pozitif fark. 2. Sermaye sahibinin, üretimden veya satıştan aldığı pay. kâr oranı (Alm. Gewinnmarge, f; Fr. marge bénéficiaire, f; ratio de la marge d’exploitation, m; taux de rentabilité, m; İng. net margin; net profit margin; net profit ratio; profit margin) endst. Bir malın satış fiyatı ile maliyeti arasındaki farkın malın maliyetine oranı; eşanlam: kâr marjı. kâr payı (Alm. Gewinnanteil, m; Fr. dividende, f; ristourne, f; Dividend, m; İng. dividend; payout) endst. Anonim şirketlerde kârdan ve bu amaçla ayrılmış yedek akçelerden ortaklara, şirkete yatırmış oldukları sermayeyle orantılı bir biçimde nakit ya da hisse senedi olarak dağıtılan kısım. karar ağacı (Alm. Entscheidigungsbaum, m; Fr. arbre de décision, m; arbre décisionnaire, m; İng. decision tree) 1. endst. 1. Karar analiz problemlerindeki iş akışı şemasının, ağaç tipi çizge şeklinde yapılandırıldığı, ağacın düğümlerinde kararların, ağacın ayrıtlarında ise alternatiflerin ve karşılık gelen maliyetlerin yer aldığı karar destek aracı. 2. Sınıflandırma problemlerinde, bir gözlem verisini, önce tüm sınıflardan başlayarak her düğümde genellikle sınıfları iki ayrı alt gruba bölerek hipotezleri tek sınıfa indirgeyene kadar sürdürülen ardışık istatistikel testler dizisi ve bunun ağaç biçimindeki bir çizge ile görselleştirilmesi. 2. gıda. Gıda güvenliği ile ilgili tanımlanmış olan fiziksel, kimyasal ve biyolojik her türlü tehlikenin kritik kontrol noktası olduğunu saptamak üzere sorulan ardışık sorular. karar değişkeni (Alm. Entscheidungsvariable, f; Fr. variable de décision, f; İng. decision variable) endst. 1. Bir matematiksel programlama probleminin çözümü sonucunda değeri belirlenen değişken. 2. Değerini karar vericinin ayarlayabildiği ve sistemin performansına doğrudan etkisi olan değişken. karar destek sistemi (Alm. Entscheidungsunterstützungssystem, n; Fr. système d’aide à la décision, m; İng. decision support system; DSS) endst. Yöneticilere analiz ve karar verme sürecinde destek olan programlardan, ilişkin verilerden ve bu verilerin en anlamlı bir şekilde sunumu ile bilgi üretimi sağlayan sistem. karar diyagramı (Alm. Entscheidungsdiagramm, n; Fr. diagramme de décision, m; diagramme d'influence, m; réseau de décision, m; schéma de pertinence, m; İng. decision diagram; decision network; influence diagram; relevance diagram) endst. Bayes ağlarının genelleştirilmesine dayanan, karar verme süreçlerini, hem istatistiksel çıkarsama hem de en büyük beklenen yarar kriterine göre karar verme süreçlerini modelleyen matematiksel ve çizgesel yaklaşım; eşanlam: etki diyagramı. karar düğümü (Alm. Entscheidungsknoten, m; Fr. nœud de décision, m; İng. decision node) endst. Karar süreçlerinin çizge aracılığıyla grafik gösteriminde, karar vermenin gerçekleştiği her aşamadan biri. karar grafik simgesi (Alm. Entscheidungskasten, m; Entscheidungssymbol, n; Fr. symbole de décision; İng. decision box) endst. İş akış şemalarında karar aşamasını gösteren baklava ya da kare biçimindeki simge; eşanlam: karar kutusu. karar kuramı (Alm. Entscheidigungstheorie, f; Fr. théorie de décision, f; İng. decision theory) endst. Rasyonel bir karar alabilmek için kullanılan varsayımlar, analitik yöntemler ve kurallardan oluşan istatistiksel ve eniyileme yöntemleri bütünü. karar kümesi (Alm. Entscheidungsmenge, f; Fr. ensemble des décisions, m; İng. decision set) endst. Seçilecek olurlu kararların kümesi. karar tablosu (Alm. Entscheidungstabelle, f; Fr. table de décision, f; İng. decision table) endst. Bir karar probleminde mümkün olan tüm eylemlerin ve her bir eyleme karşı düşen çıktıların, en iyi kararların alınmasına destek olmak üzere bir tablo halinde listelenmesi. kararlı eşleşme (Alm. stabiles Matching; Fr. couplage stable, m; İng. stable matching) endst. Her bir düğümün komşu olduğu düğümler üzerinde tercih sıralaması verilmiş bir iki bölmeli çizgede, kararsız çift içermeyen bağımsız ayrıt kümesi; eşanlam: kararlı bağımsız ayrıt kümesi. kararsız çift (Alm. unstabiles Paar, n; Fr. paire instable, f; İng. unstable pair) endst. Her bir düğümün komşu olduğu düğümler üzerinde tercih sıralaması verilmiş iki bölmeli bir çizgede, birbirine komşu olup her ikisinin de birbirinden daha çok tercih ettiği en az başka bir komşusu bulunan iki düğüm. karesel atama problemi (Alm. quadratisches Zuordnungsproblem, n; Fr. problème d’affectation quadratique, m; İng. quadratic assignment problem) endst. n farklı yere yerleştirilecek n farklı tesisin olduğu tesis yeri seçimi probleminde, her bir yerle diğer yerler arasındaki mesafeler ve her bir tesisle diğer tesisler arasındaki akış miktarları belirtilmiş olduğunda, ikinci derece bir amaç fonksiyonu güdümünde en az taşımayı hedefleyen yer seçimi problemi; eşanlam: kuadratik atama problemi. karesel programlama problemi (Alm. quadratische Programmierung, f; Fr. problème de programmation quadratique, m; İng. quadratic programming problem) endst. Kısıtları doğrusal, amaç fonksiyonu ise ikinci dereceden bir ifade içeren doğrusal olmayan eniyileme problemi. kargo yer ayırtımı (Alm. Frachtraumbuchung, f; Reservierung von Schiffsraum, f; Fr. réservation d’espace de fret, f; İng. booking of freight ; shipping space booking) endst. Bir taşıyıcı kuruluş ile yüklerin taşınması için yapılan anlaşma; eşanlam: taşıma yeri rezervasyonu. kârlı pazar varsayımı (Alm. Hypothese effizienter Märkte, f; Fr. hypothèse d'efficience des marchés, f; İng. efficient market hypothesis) endst. Pazar hakkındaki bilginin herkes tarafından aynı şekilde kullanılabileceği dikkate alındığında, ortalama pazar getirisinden daha yüksek getirilerin elde edilmesinin devamlı olamayacağını kabul eden görüş. kârlılık (Alm. Profitabilität, f; Rentabilität, f; Fr. profitabilité, f; rentabilité, f; İng. earning power; profitability) endst. 1. Bir yatırımın, kuruluşun ya da sermaye malının belli bir dönemde gelir sağlama, kâr getirme gücü; eşanlam: rantabilite. 2. Farklı yatırımların performanslarının karşılaştırılmasında kullanılan, belirli bir dönemde elde edilen kârın, o kârın oluşması için kullanılan sermayeye oranı. 3. İşletmenin belirli bir dönem sonunda elde etmiş olduğu kârın, o dönemde kullanmış olduğu sermayeye oranı; eşanlam: rantabilite. kârlılık göstergesi (Alm. Kapitalwertrate, f; Fr. indice de rentabilité, m; İng. profitability index) endst. Bir yatırımın gelecekteki pozitif nakit akışlarının şimdiki değerlerinin toplamının, yatırımın başlangıç yatırım maliyetine oranı. karma çizge (Alm. gemischter Graph; Fr. graphe mixte, m; İng. mixed graph) endst. Hem yönlü hem de yönsüz ayrıtları bulunan çizge. karma modelli montaj hattı (Alm. gemischtes Modell Fließbandfertigung, f; Fr. ligne de montage multi modèles, f; İng. mixed model assembly line) endst. İki ya da daha çok benzer ürünün ya da bir ürünün değişik modellerinin, aynı anda ve karışık olarak üretildiği montaj hattı. karma strateji (Alm. gemischte Strategie, f; Fr. stratégie mixte, f; İng. mixed strategy) endst. Oyun kuramında oyuncuların birden fazla stratejiyi olasılıkları oranında değiştirmeleri durumu. karma tamsayılı programlama (Alm. gemischt-ganzzahlige Programmierung, f; Fr. programmation mixte en nombres entiers, f; İng. mixed integer programming) endst. Karar değişkenlerinin tümünün değil, bir kısmının tamsayı olması istenen matematiksel programlama modeli. karpal tünel sendromu (Alm. Karpaltunnelsyndrom, n; Fr. syndrome du canal carpien, m; İng. carpal tunnel syndrome) endst. Medyan sinirin bilek kanalında sıkışması sonucu küçük parmak haricindeki parmaklarda uyuşma, sızı ve ağrıya neden olan bir tür birikimsel travma hastalığı. karşılaştırılabilirlik çizgesi (Alm. Vergleichbarkeitsgraph, m; Fr. graphe de comparabilité, m; İng. comparability graph; partially orderable graph; transitively orientable graph) endst. Ayrıtları geçişli olacak şekilde yönlendirilebilen, diğer bir deyişle, xy ayrıtı x’den y’ye ve yz ayrıtı y’den z’ye yönlendirildiğinde mutlaka xz ayrıtı da bulunan ve bu ayrıtı da x’den z’ye doğru yönlendirilen, dolayısıyla yükseklik fonksiyonuna göre aynı seviyede bulunmayan düğümlerin karşılaştırılabilir olduğu çizge. karşılaştırmalı tercih analizi (Alm. Verbundmessung, m; Fr. analyse conjointe, f; İng. conjoint analysis; multi- attribute compositional model; stated preference analysis) endst. Katılımcılara bir ürünün sistematik şekilde değişik düzeylerde değişik özelliklere sahip bir dizi yeni sürümleri (çeşitleri, türleri) sunularak katılımcıların tercihlerini anlamak amacıyla kullanılan pazar araştırma tekniği. kas (Alm. Muskel, m; Fr. muscle, m; İng. muscle) endst. Kasılması sonucunda vücut kısımlarının hareket etmesini ya da pozisyonunu sabit tutmasını sağlayan doku bandı ya da grubu. kas-iskelet sistemi (Alm. Bewegungsapparat, m; Stütz- und Bewegungsapparat, m; muskuloskelettales System, n; Fr. appareil locomoteur, m; système musculo-squelettique, m; İng. locomotor system; musculoskeletal system) endst. Vücuda şekil, destek, denge ve hareket sağlayan, iskeleti oluşturan kemik, kas, kıkırdak, kiriş, doku, eklem ve diğer bağdoku ve organlardan oluşan sistem. kas-iskelet sistemi hastalıkları (Alm. Muskel-Skelett-Erkrankungen, pl; Fr. trouble musculosquelettique, m; İng. musculoskeletal disorders) endst. Tekrarlı biyomekanik ve fizyolojik stresler sonucu çok sayıda küçük yaralanmaların zaman içinde yavaş yavaş birikimi veya bir defalık büyük bir yaralanma ile kas-iskelet, periferik sinir ve kas-sinir sistemlerinde meydana gelen bir grup yaralanma ve hastalığın genel adı. kassal çalışma (Alm. Muskelarbeit, f; Fr. travail musculaire, m; İng. muscular work) endst. Kas kuvveti ile gerçekleştirilen iş. katılımcı yönetim (Alm. partizipitives Management; Fr. direction participative; İng. participatory management) endst. Yalnızca yöneticileri değil çalışanları da yönetim ve karar verme sürecine dahil eden yönetim yaklaşımı. katlı ayrıt (Alm. Mehrfachkanten, pl; Fr. arêtes multiples, pl; arêtes parallèles, pl; İng. multiedge; multiple edges; parallel edges) endst. Aynı düğüm çifti arasında bulunan ayrıtlardan herhangi biri. katlı çizge (Alm. Multigraph, m; Fr. multigraphe, m; İng. multigraph) endst. Katlı ayrıt içeren çizge. katlı raf sistemi (Alm. mehrgeschossiges Regalsystem, n; Fr. mezzanine industrielle, f; İng. mezzanine rack system; mezzanine racking) endst. Özellikle küçük ve çok çeşitli ürünlerin olduğu durumlarda kullanılan, mal yerleştirme ve toplamayı yapacak personelin boyu ile orantılı rafları olan, depo hacminin etkin bir şekilde kullanımına elveren, dar koridorlu birden çok kat oluşturarak depolama yüzeyini yapılan kat kadar artıran sistem. katma değer (Alm. Wertschöpfung, f; Fr. valeur ajoutée, f; İng. value added) 1. endst. Bir ürünün benzerlerinden farklı bir özelliğinin, o ürünün değerine ve satış fiyatına olan etkisi. 2. tar. Herhangi bir malın veya hizmetin alış değeri ile satış değeri arasındaki fark. katma değer yaratan süreç (Alm. Wertschöpfungsprozess, m; Fr. procédé de valeur ajoutée, m; İng. value adding process) endst. Bir girdinin, müşterilerin kalite isterlerini ve beklentilerini karşılayacak bir değer haline dönüştürülmesi işlemi. katma değerli iş (Alm. Wertschöpfungsaktivität, f; Fr. activité à valeur ajoutée, f; İng. value-added activity; value added work) endst. 1. Bir ürünün son haline katkısı olan herhangi bir iş. 2. Bir organizasyonun amaçlarını yerine getirirken, yapılan harcamayla karşılaştırıldığında iç ve dış müşteriler için kazanılan değerin daha büyük olduğu çalışmalar. kayıp satış (Alm. verlorene Verkäufe, pl; Fr. ventes perdues, pl; İng. lost sales) endst. Müşteriden gelen talebin karşılanamaması ve ertelenememesi durumunda yitirilen satışlar; eşanlam: yok satma. kaynak düğümü 1. (Alm. Quellknoten, m; Fr. noeud d’origine, m; İng. source node) elk. 1. Bilgisayar iletişiminde verinin kaynaklandığı ağ terminali. 2. Elektrik devre analizinde sadece çıkan dalları olan bir düğüm. 3. Yapay sinir ağlarında verilerin girildiği nöronlar. 2. endst. Ulaştırma probleminde, sununun dolayısıyla akışın kaynaklandığı düğüm. kaynak tedarik süresi (İng. sourcing cycle time; sourcing lead time) endst. Bir üretim sisteminde, gereksinilen malzeme, yarı mamul ürün, mamul ürün vb. kalemlerin siparişinin verilmesinden üretimin yapıldığı yere ya da deposuna ulaşana kadar geçen süre. kaynak-yutak kesisi (Alm. s-t Schnitt, m; Fr. s-t coupe, f; İng. s-t cut) endst. 1. Bir akış probleminde, ağdan kaldırıldığında kaynak düğümünden yutak düğümüne herhangi bir akışın yollanmasını olanaksız kılan yönlü ayrıtlar kümesi. 2. İçerisinde çıkış düğümünü içeren fakat kaynak düğümünü içermeyen ağ düğümlerinden oluşan bir küme ele alındığında bu kümenin elemanı olmayan ağ düğümlerinden bu kümenin elemanı olan düğümlere yönelmiş ayrıtlardan oluşan küme. kazanç değeri (Alm. Ertragswert, m; Fr. valeur de rendement, f; İng. earnings value) endst. Yatırımlardan elde edilen kazançların değeri. kazanç-maliyet oranı (Alm. Kosten-Nutzen-Analyse, f; Fr. ratio avantages-coûts, m; İng. benefit-cost ratio) endst. Bir yatırıma ait gelirlerin şimdiki değerinin yatırımın maliyetine oranı ile hesaplanan ve birden büyük olması halinde yatırımın uygulanabilir olduğuna işaret eden oran. kazanılmış değer analizi (Alm. Leistungswertanalyse, f; Fr. technique de la valeur acquise, f; İng. earned value analysis) endst. Proje yönetiminde kullanılan, planlanan iş miktarı ve bütçe ile gerçekleşen iş miktarı ve maliyetleri karşılaştırarak proje performansını ölçmeye dayanan bir analiz yöntemi. kesen düzlem algoritması (Alm. Schnittebenenverfahren, n; Fr. algorithme du plan sécant; İng. cutting plane algorithm) endst. Tamsayılı programlamada en iyi çözüme ulaşmak için kullanılan ve gevşetilmiş bir çözümün kısıtlarından birinin ondalık değerleri kullanılarak ve yeni bir kesici kısıt eklenerek çözüme giden algoritma. kesi (Alm. Schnitt, m; Fr. coupe, f; İng. cut) endst. 1. Bir çizgede bulunan düğümler iki farklı alt kümeye bölüştürüldüğünde, bir alt kümede başlayan ve diğerinde biten ayrıtlar kümesi. 2. İçerisinde çıkış düğümünü içeren fakat kaynak düğümünü içermeyen ağ düğümlerinden oluşan bir küme ele alındığında bu kümenin elemanı olmayan ağ düğümlerinden bu kümenin elemanı olan düğümlere yönelmiş ayrıtlardan oluşan bir ayrıt kümesi. kesi kapasitesi (Alm. Kapazität eines Schnittes, f; Fr. capacité d'une coupe, f; İng. capacity of a cut) endst. Bir akış ağında, belli bir düğüm kümesinden çıkan yönlü ayrıtların kapasitelerinin toplamı. kesi kısıtı (Alm. Schnittbeschränkung, f; Fr. contrainte de coupe, f; İng. cut constraint) endst. Tam sayılı programlama modelinde çözüm uzayında değişkenlerin olurlu çözüme ilişkin değerlerini sınırlayan düzlem. kesi kümesi (Alm. Schnittmenge, f; Fr. ensemble déconnectant, m; İng. cutset) endst. Bir çizgede, bu kümeye ait tüm ayrıtlar kesildiğinde, çizgenin bağlantısız parçalarının sayısının arttığı, ancak söz konusu ayrıtlardan birinin kesilmemesi durumunda da bağlantısız parçaların sayısının değişmediği ayrıtlar kümesi; eşanlam: kesitleme kümesi. kesikli bileşik faiz (Alm. diskontinuierliche Aufzinsung; Fr. capitalisation discrète; İng. discrete compounding) endst. Şimdiki değer veya gelecek değer hesaplamalarında sonlu sayıda zaman dilimi göz önüne alındığında kullanılan bileşik faiz. kesikli işleme (Alm. Batch-Verarbeitung, f; Losfertigung, f; discontinuerliches Verfahren, n; Fr. traitement discontinu, m; İng. batch processing; batch treatment) endst. Üretim sistemlerinde, parçaların, malzemelerin vb. biriktirilmiş gruplar halinde ve her bir partinin aralıksız olarak bir kerede işlenmesi. kesikli kontrol (Alm. unstetige Regelung; Punkt zu Punkt Regelung, f; Fr. commande point à point; régulation discontinue, f; İng. discontinuous control; discrete control; point to point control) endst. Belirli aralıklarla yapılan süreç kontrolü. kesikli matematiksel programlama (Alm. ganzzahlige mathematische Programmierung; Fr. programmation mathématique discrète, f; İng. discrete mathematical program) endst. Tamsayı programlama ve kombinatoryal programlama örneklerinde olduğu gibi, değişkenlerinin sadece kesikli değer aldığı matematiksel programlama. kesikli olay benzetimi (Alm. ereignisorientierte Simulation; Fr. simulation à événements discrets, f; İng. discrete- event simulation) endst. Bir sistemdeki tüm olayların, gerçekleşme zamanları sırayla benzetim modelinde ele alınması ve sistem ögelerinin durumlarının değerlendirilmesi ve değişmesi; eşanlam: ayrık olay benzetimi. kesikli sistem (Alm. diskretes System, n; Fr. système discret, m; İng. discrete system) endst. Durum değişkenlerinin ancak zamanın belirli noktalarında değişebildiği, örneğin, örnekleme aralığının tamsayı katlarındaki anlarda değişebildiği sistem; eşanlam: ayrık sistem, zamanda kesikli sistem. kesikli süreç 1. (Alm. Batch-Verfahren, n; Fr. procédé en discontinue, m; İng. batch process; discrete process) endst. İşlemlerin tek veya bir grup halinde bulunan sistem ögeleri üzerinde gerçekleştirilebildiği süreç tipi. 2. (Alm. Batch-Verfahren, n; Chargenverfahren, n; Fr. procédé en discontinue, m; traitement intermittent, m; İng. batch process) kim. Fiziksel, kimyasal ve biyokimyasal değişimlerin gerçekleştiği bir tepkime kabında besleme yapıldıktan sonra giriş ve çıkış akışlarının kapatılması ile belirli bir süre içinde yapılan işlem ya da işlemler dizisi. kesikli talep (Alm. diskrete Nachfrage, f; Fr. demande discrète, f; İng. discrete demand) endst. Bir ürüne olan talebin zaman ekseninde süreklilik göstermeyip belli zaman noktalarında gerçekleşmesi. kesim noktası (Alm. Einschnittpunkt, m; Fr. limite d’inclusion, m; point de coupure, m; İng. cut-off point) 1. endst. Sermaye bütçelemesinde, yatırımın minimum kabul edilebilir getiri oranı. 2. kim. 1. Bir damıtma kulesinden istenen ürünün alınabilmesi için damıtma ürününün kuleden uygun yükseklikteki çıkış noktası. 2. Bir sürecin sürdürülmesinin uygun olmadığı işletme noktası. 3. made. Bir cevherdeki mineralin niceliğinin ekonomik işletme sınırında olması. kesin bilinirlik varsayımı (Alm. Gewissheit-Annahme, f; Fr. supposition de certitude, f; İng. certainty assumption) endst. Bir doğrusal programlama modelinde amaç fonksiyonu katsayılarının, kısıt denklemlerinin sağ ve sol tarafında bulunan parametrelerin tümünün kesin olarak bilindiğini öngören varsayım; eşanlam: belirlilik varsayımı. kesin eşitsizlik (Alm. strenge Ungleichung; Fr. inegalité stricte; İng. strict inequality) endst. Matematikte A < B veya A > B eşitsizliklerinden biri. kesin teminat (Alm. Erfüllungsbürgschaft, f; Erfüllungsgarantie, f; Fr. garantie de livraison, f; garantie d'exécution, f; cautionnement définitif, m; İng. contract bond; performance bond) endst. 1. Bir sözleşmede, üstlenici tarafın işi tamamlamasını garantilemek üzere, karşı tarafa, tipik olarak bir banka ya da sigorta şirketi tarafından verilen garanti mektubu. 2. Taşımacılıkta, taşıyanın sözleşmede belirtilen koşulları sağlayamadığı durumda taşıtanın zararını karşılayacak olan tutar. 3. Yüklenicinin üstlendiği işin tamamını yapacağını garanti altına almak için işverenin süreç sorunsuz olarak sonlanınca geri vermek üzere yükleniciden aldığı para; eşanlam: kesin güvence. kesintisiz efor (Fr. effort continu, m; İng. continuous work) endst. Yoğun efor gerektiren işlerde erken yorulmaya neden olan, ara vermeden ve dinlenmeden kesintisiz yapılan iş; eşanlam: kesintisiz iş. kesirli programlama (Fr. programmation fractionnaire, f; İng. fractional program) endst. Matematiksel programlamada genellikle sistem verimliliğini ifade eden ve çoğunlukla doğrusal olmayan iki fonksiyonun oranlanması ile oluşan amaç fonksiyonuna sahip özel bir matematiksel program. kıdeme dayalı ücret sistemi (Alm. Senioritätsentlohnung, f; Fr. salariat d’après l’ancienneté, m; İng. seniority- based wage system) endst. İşgörenin işletmede geçirdiği hizmet süresini dikkate alan ücret sistemi. kırılma noktası (Alm. Anhaltepunkt, m; Fr. point critique, m; İng. breakpoint) endst. Doğrusal parçalı bir fonksiyonun eğiminin değiştiği noktaların her biri. kısa dönem planlama (Alm. kurzfristige Planung; Fr. planification à court terme, f; İng. short term planning) endst. Planlama detayının saatlik, günlük veya haftalık gibi aralıklarla yapıldığı, altı aya kadar olan bir dönemi içeren planlama süreci. kısa mesafe taşıma ücreti (Alm. Anfuhrkosten, pl; Fr. frais de camionnage, m; İng. cartage) endst. İki yakın kent ya da en yakın terminal ile verilen adres arasında gibi kısa mesafeler için taşıma ücreti. kısa muayene (Alm. gekürzte Untersuchung, f; Fr. contrôle tronqué, m; İng. curtailed inspection) endst. Kalite kontrolde, karar vermek için yeterli verinin toplandığı belirlendiğinde muayenenin durdurulduğu örnekleme ve muayene şekli; eşanlam: kısaltılmış kontrol. kısıt (Alm. Nebenbedingung, f; Fr. contrainte, f; İng. constraint) 1. endst. Bir eniyileme probleminde, problem tanımının gerektirdiği ve problemin çözümü tarafından sağlanması gereken sınırlama. 2. müh. Yerine getirilmesi gereken koşul. kısıt kümesi (Alm. Satz der Nebenbedingung, n; Fr. ensemble de contraintes, m; İng. constraint set) endst. Bir eniyileme probleminde, karar değişkenleri üzerindeki kısıtları tanımlayan eşitlik ve eşitsizlikler kümesi. kısıt sağlama (Alm. Erfüllung der Nebenbedingungen, f; Fr. satisfaction de contraintes, f; İng. constraint satisfaction) endst. Yöneylem araştırması ve yapay zekâda, değişkenler üzerindeki birtakım kısıtları göz önüne alarak bir problemin bu kısıtları sağlayan çözümünü bulmak. kısıtlar kuramı (Alm. Engpasstheorie, f; Durchsatz-Management, n; Fr. théorie des contraintes, f; İng. constraint theory; ) endst. 1. "Bir zincir, en zayıf halkasından daha güçlü değildir" ilkesini benimseyen ve bir organizasyonun davranışının kendisini oluşturan elemanlar dikkate alındığında, bu elemanların en zayıfının kısıtları çevresinde tanımlanabileceğini savunan yönetim felsefesi. 2. Bir sistemin amacına ulaşmasını sağlayacak şekilde, sistematik olarak darboğazların ortadan kaldırılarak gelişmeyi amaçlayan yönetim felsefesi. kısıtlı dışbükey eniyileme (Alm. konvexe Optimierung unter der Nebenbedingungen, f; Fr. optimization convexe sous contraintes fonctionelles, f; İng. constrained convex optimization) endst. Kısıtlı eniyileme problemlerinde, f(x) bir dışbükey fonksiyon, C bir dışbükey küme olmak üzere, xεC kısıtı altında f(x) fonksiyonunun minimumunu bulma problemi; eşanlam: kısıtlı dışbükey optimizasyon. kısıtlı eniyileme (Alm. Optimierung unter Nebenbedingungen, f; Fr. optimisation sous contraintes, f; İng. constrained optimization; constraint optimization) endst. Eniyileme probleminde yer alan değişkenlerin belirli fonksiyonel kısıtlar altında olduğu eniyileme problemi; eşanlam: kısıtlı optimizasyon. kısıtsız doğrusal olmayan programlama (Alm. nichtlineare Programmierungsaufgabe ohne Nebenbedingungen, f; Fr. programmation non-linéaire sans contraintes, f; İng. unconstraint non-linear programming problem) endst. Doğrusal olmayan bir programlama modelinde herhangi bir kısıt bulunmaksızın problemin en iyi çözümünün var olup olmadığının ve varsa ilgili değerlerin bulunması. kısıtsız eniyileme problemi (Alm. Optimisierung ohne Nebenbedingungen, f; Fr. problème d’optimisation sans contraintes, f; İng. unconstrained optimization problem) endst. Eniyileme probleminde yer alan değişkenlerin herhangi fonksiyonel kısıtlar altında olmadığı, sadece amaç fonksiyonu olan eniyileme problemi; eşanlam: kısıtsız optimizasyon. kısmi altçizge (Alm. partieller Teilgraph; Fr. sous-graphe partiel; İng. partial subgraph) endst. Bir çizgeden düğümlerinin bir altkümesi ve iki ucu bu düğümler arasında olan ayrıtların bir altkümesini alarak oluşturulan altçizge. kısmi arıza (Alm. teilweiser Ausfall; Fr. défaillance partielle; İng. partial failure) endst. Bir sistemin bazı işlevlerini sürdürebilmesine rağmen gerekli olan tüm işlevlerini yerine getirmesini engelleyici sonuç doğuran bir arıza; eşanlam: kısmi bozulma. kısmi montaj (Alm. Teilmontage, f; Fr. sous-montage, m; İng. sub-assembly) endst. Son ürünün bir bölümünü veya bir bileşenini oluşturan parçaların birleştirilmesi ve toplanmasıyla yapılan montaj; eşanlam: ara montaj. kıvrak imalat (Alm. agile Fertigungswirtschaft, f; Fr. fabrication agile, f; İng. agile manufacturing) endst. Müşteri istemlerine ve pazar özellikleri değişimlerine karşı organizasyonun iç süreçleriyle, araçlarıyla ya da eğitim sistemiyle maliyet ve kalite özelliklerini kontrol altında tutarak bu değişimlere karşılık verebilen imalat sistemi; eşanlam: çevik imalat. kıyaslama (Alm. Benchmarking, n; Fr. analyse comparative, f; étalonnage concurrentiel, m; İng. benchmarking) endst. 1. Bir ürünün ya da hizmetin seçili benzerlerine göre incelenip değerlendirilmesi; eşanlam: karşılaştırmalı değerlendirme. 2. Bir işletmenin alanının en iyilerinden olan başka işletmelerin uygulamalarını incelemesi, kendi uygulamaları ile kıyaslaması ve performansını iyileştirmek için elde ettiği bilgileri kendine uyarlaması süreci. kiriş (biyom. tendon) 1. (Alm. Sehne, f; Fr. tendon, m; İng. tendon) biyom. Çizgili kasların üzerindeki bağdokunun akzar uzantısından oluşan ve bu kasların kemiğe tutunmasını sağlayan kordon ya da şerit şeklindeki yapı.(Alm. Sehne, f; Fr. corde, f; İng. chord) 2. blşm. Bir eğri ya da yüzey üzerindeki iki noktayı birleştiren doğru parçası. 3. endst. Bir çizgede, bir yol üzerinde ya da bir döngüde ardışık olmayan iki düğüm arasındaki ayrıt. 4. (Alm. Balken, m; Fr. poutre, f; İng. beam) inş. Betonarme, çelik ya da ahşap gibi yapı malzemelerinden oluşan, mesnetler arasında genellikle yatay konumda olan ve eksenine dik doğrultudaki yükleri taşıyan yapısal eleman. kirişli çizge (Alm. triangulierter Graph; Fr. graphe triangulé; graphe cordal, m; İng. chordal graph; rigid surface graph; triangular graph; triangulated graph) endst. Dört ve daha büyük uzunluktaki tüm döngülerinde kiriş bulunan çizge; eşanlam: üçgensel çizge. kişisel koruyucu ekipman (Alm. persönliche Schutzausrüstung; Fr. équipement de protection individuelle, m; İng. personal protective equipment) endst. İşgörenin çalışma ortamında tehlikeli maddelere ve çevresel faktörlere doğrudan maruz kalmasını önlemeye yardım eden gaz maskesi, eldiven, kulak tıkacı, baret gibi giysiler ya da cihazlar. kişisel özellikler (Alm. persönliche Eigenschaften, pl; Fr. caractéristiques personnelles, pl; İng. personal characteristics) endst. Ergonomide ve yönetim sistemlerinde, bir kişinin kas kuvveti, beden ölçüleri, eğitim ve deneyim düzeyi gibi o kişiyi diğerlerinden farklı kılan ve onu tanımlayan özellikler kümesi. klik (Alm. Clique, f; Fr. clique, f; İng. clique) endst. Yönsüz bir çizgede, tüm düğüm ikilileri aralarında birer ayrıt olan bir düğüm altkümesi. klik sayısı (İng. clique number) endst. Bir çizgenin indüklenmiş altçizge olarak içerdiği en büyük klikteki düğüm sayısı. klikli düğüm (Alm. Simplizialecke, f; Fr. sommet simplicial, m; İng. simplicial vertex) endst. Komşu düğümleri bir klik oluşturan düğüm. klimatik rahatlık (Alm. Klimakomfort, m; klimatischer Komfort, m; Fr. confort climatique, m; İng. thermal comfort) endst. Öznel olarak değerlendirilen ortamın sıcaklık, nem ve rüzgâr hızı gibi iklim şartlarından memnuniyeti ifade eden zihin durumu; eşanlam: termal konfor. kol işi (Alm. Armarbeit, f; Fr. travail des bras, m; İng. arm work) endst. Bel ve bacak kullanılmadan sadece kol gücüyle yapılan iş. kol uzanım mesafesi (Alm. Arm-Reichweite, f; Fr. envergure membres supérieurs, f; İng. arm reach) endst. Kişi ayakta dik, kollar yere paralel yanlara doğru açılmış duruşta iken ölçülen orta parmak uçları arasındaki mesafe. koli endst. 1. (Alm. Postpacket, m; Fr. colis; İng. parcel) Üzerinde alıcı ve gönderici adresleri ya da barkod gibi izleme bilgileri bulunan, kağıt, karton gibi uygun bir malzemeyle sarılmış, posta sistemi üzerinden gönderilme amaçlı paket. 2. (Alm. Gepäckstück, m; Packet, m; Fr. colis; İng. parcel) Bir veya birden fazla mal birimini dış etkilerden koruyan, onları bir arada tutarak taşıma, depolama ve dağıtım işlemlerini kolaylaştıran, kağıt, karton vb. malzemelerden yapılmış, görece küçük boyutlu koruyucu kap. kombinatoryal eniyileme (Alm. kombinatorische Optimierung, f; Fr. optimisation combinatoire, f; İng. combinatorial optimization) endst. Sonlu sayıda kesikli veya kesikliye dönüştürülebilir çok büyük sayıda olurlu çözümler arasında, kaba kuvvet arama yöntemlerine başvurmadan daha etkin en iyi çözümü bulma problemi. komşuluk bölgesi (Alm. Nachbarschaft, f; Umgebung, f; Fr. voisinage, m; İng. neighborhood) 1. elk. Bir matematik işleminde, bir noktada etkisi olduğu varsayılan bitişik noktaların topluluğu. 2. endst. Metrik bir uzayda, bir p noktasının etrafında r yarıçapındaki bir daire içinde olan tüm noktaların açık veya kapalı kümesi. konfor ölçeği (Alm. Komfortmessung, f; Fr. évaluation du confort, f; İng. comfort rating) endst. Verilen koşullarda kişinin kendini iyi hissetme durumunu belirli bir ölçeğe göre derecelendirdiği psikofiziksel bir ölçü. konsinye stok (Alm. Konsignationsbestand, m; Fr. marchandise en consignation, f; stock de consignation, m; İng. consigned stock; consignment stock; goods on consignment) endst. Bedeli satıldığı zaman üreticiye ödenecek olan ve satış işlemini yapan komisyoncu tarafından elde tutulan stok; eşanlam: ödünç stok. konsolosluk tasdikli fatura (Alm. Konsularfaktura, f; Konsulatrechnung, f; Fr. facture consulaire, f; İng. consular invoice; legalized invoice) endst. İhracatçı tarafından yabancı alıcıya kesilmiş ve ithalatçı ülkenin konsolosluğu tarafından tasdik edilmiş fatura. konteyner vinci (Alm. Containerbrücke, f; Containerkran, m; Portainer, m; Fr. portique à conteneurs, f; İng. container crane; container handling gantry rane; ship-to-shore crane) endst. Limanlarda, konteynerleri gemilere doğrudan yükleme ve gemilerden boşaltma amacıyla tasarlanmış vinç. kontrol (Alm. Regelung, f; Steuerung, f; Fr. commande, f; réglage, m; İng. control) 1. elk. Belirli amaçları gerçekleştirmek için bir sisteme uygulanan karar ya da eylemlerin tümü. 2. mak. Bir sistemin çıkışlarını istenen değerlere yöneltmek ya da önceden belirlenmiş bir davranışı izlemelerini sağlamak için sistemin kumanda girişleri üzerinde yapılan işlem. 3. (Alm. Kontrolle, f; Fr. contrôle, m; İng. control) endst. Üretilen parçanın ya da ürünün, amaca uygun şekilde üretilip üretilmediğinin incelenmesi. kontrol altındaki süreç (Alm. beherrschter Prozess; Fr. processus de fabrication sous contrôle, m; İng. in-control process; process under control) endst. İstatistiksel değerlendirmesi yapılan bir sürecin istatistiksel kontrol sınırları içinde olması. kontrol diyagramı (endst. ortalama diyagramı) (Alm. Qualitätsregelkarte, f; Fr. carte de contrôle, f; graphique de contrôle, f; İng. control chart; process-behavior chart; Shewhart chart) endst. 1. Kalite mühendisliğinde, sistem çıktısının oluşturduğu yığından seçilen örneklerin belirlenen bir özelliğinin ölçü değerlerinin işlendiği, bu değerlerin ortalama çevresindeki dağılımını gösteren diyagram. 2. Süreç çıktılarına ya da örneklem ortalamasına bağlı olarak hazırlanan alt ve üst kontrol limitlerinin gösterimi ile sürecin kontrol altında olup olmadığını takip etmek için kullanılan diyagram. kontrol limitleri (endst. doğal süreç limitleri) (Alm. Aussteuergrenze, f; Fr. limites de processus naturel, pl; İng. action levels; action limits; control levels; control limits; natural process limits) endst. Kalite mühendisliğinde test edilen parametre değerinin, aralığın içinde kaldığı sürece kalite performansının kabul edildiği, aralığın dışına çıkıldığında düzeltici bir eyleme başvurulması gerektiğini belirleyen üst ve alt kritik sınırlar. kontrol partisi (Alm. Prüflos, n; Fr. lot pour inspection, m; İng. inspection lot) endst. Endüstriyel kalite kontrolde, istatistiksel olarak güvenilir sonuçlara varmak üzere hammadde, üretilen birimler ya da sağlanan hizmetlerin belirli kabul kriterlerini sağlayıp sağlamadığını saptamak amacıyla seçilen örneklem topluluğu; eşanlam: muayene kümesi. konveyör sistemi (Alm. Förderer, m; Transportsystem, n; Fr. convoyeur, m; transporteur, m; transporteur de manutention, m; İng. conveyor; conveyor system) endst. Dökme malzemelerin, paketlerin ya da iş parçalarının taşınmasında makaralar yardımıyla sürekli dönen ve bir kayış ve zincir gibi taşıma yüzeylerinin kullanıldığı mekanik düzenek. koruyucu bakım (Alm. vorbeugende Instandhaltung; vorbeugende Wartung; Fr. maintenance préventive; İng. preventive maintenance) 1. endst. Bir ekipmana yapılan sistematik izlemeler ve bakımın, ekipman işlevsel halde iken gerçekleştirilmesi. 2. müh. Herhangi bir donatım, alet ya da aygıtta gelecekte çalışma sırasında ortaya çıkabilecek aksaklıkları önlemeyi amaçlayan bakım. koruyucu eylem (Alm. Vorbeugungsmaßnahme, f; Fr. action préventive, f; mesure préventive, f; İng. preventive action; preventive measure) endst. Uygun olmayan hizmet ve ürünlerle ya da hastalık ve kazalarla sonuçlanabilecek durumları önlemek amacıyla yönetim ya da ilgili kişiler tarafından alınan önlemler veya yapılan değişiklikler; eşanlam: önleyici eylem. koşullu kısıt (Alm. bedingte Nebenbedingung, f; Fr. contrainte conditionnelle; İng. if-then constraint; logical constraint) endst. Bir kısıtın sağlanmasının başka bir şartın sağlanması durumunda gerektirdiği kısıt. kotalı örnekleme (Alm. Quotaauswahl, f; Quotastichprobe, f; Fr. échantillonnage par quotas, m; İng. quota sampling) endst. İstatistiksel kalite kontrolde alınan örneklem içerisindeki hatalı oranının belirli bir kota değerini geçtiğinde örneklemin reddedildiği kalite kontrol planı. kök ücret (Alm. Gründlohn, m; Fr. salarie de base, f; İng. base pay) endst. Herhangi bir yan ödeme olmadan bir üretim birimi başına ya da bir zaman birimi başına çalışana ödenen ya da ödenmesi kararlaştırılan ücret miktarı; taban saat ücreti veya yıllık maaş olarak da ifade edilebilir. köken ülkesine iade (İng. return to the country of origin) endst. Siparişe uygun olmaması ve arızalı olması gibi nedenlerle alıcısı tarafından kabul edilmeyen eşyaların geri gönderilmesi; eşanlam: menşei ülkesine iade. köprü ayrıt (Alm. Brückenkante, f; Schnittkante, f; Fr. arête pont, f; arc de coupure, m; isthme, m; İng. bridge edge; cut arc; cut edge; isthmus) endst. 1. Kaldırıldığı zaman tüm çizgeyi bağlantısız hale getiren ayrıt; eşanlam: kesi ayrıtı. 2. Ortadan kaldırıldığı zaman çizgedeki bağlantılı bileşen sayısını artıran ayrıt. köprülü vinç (Alm. Portalkran, m; Fr. grue à portique, f; İng. bridge crane; gantry crane; overhead crane; portal bridge crane) endst. Raylar üzerinde ileri geri hareket edebilen bir yapının taşıdığı ve üstteki yatay kiriş üzerinde de sağa sola hareket edebilen kaldırma ekipmanı; eşanlam: kemeraltı, başüstü vinci, raylı köprülü vinç. köşe noktası (Alm. Eckpunkt, m; Fr. coin, m; İng. corner point) endst. Bir dışbükey küme içinden geçen tüm doğrular için uç nokta olan ve bu küme içerinde bulunan bir nokta. kötü kullanım kaynaklı arıza (Alm. Ausfall infolge Fehlnutzung, m; Fr. défaillance due au mauvais emploi, f; panne de mauvaise utilisation, f; İng. misuse failure) endst. Kullanım sırasında oluşan gerilmenin parçanın kaldırabileceğinden fazla olması sonucu ortaya çıkan arıza. kötülerin en iyisi yöntemi (Alm. Minimax-Kriterium, n; Fr. critère du minimax, m; İng. minimax criterion; minimum regret criterion) endst. Belirsizlik altında karar verme problemlerinde karşılaşılabilecek en yüksek maliyeti en aza indirgeyecek seçeneğe öncelik veren ölçüt; eşanlam: minimaks ölçütü, en az pişmanlık yöntemi. kötümser süre (Alm. pessimistische Zeit, f; Fr. durée pessimiste, f; temps pessimiste, m; İng. pessimistic time) endst. Proje değerlendirme ve gözden geçirme yönteminde, her şeyin en olumsuz şekilde gelişmesi halinde, bir faaliyetin en uzun gerçekleşme süresi. kötümserlik yöntemi (Alm. Maximin-Kriteriumsverfahren, n; Fr. procédé de critère de maximin, m; İng. maximin criterion procedure) endst. Belirsizlik altında karar verme probleminde, karar vericinin yüzde yüz olasılıkla en kötü koşulun gerçekleşeceğini düşündüğünü öngören karar verme yöntemi; eşanlam: kötünün en iyisi yöntemi. kötünün en iyisi ölçütü (Alm. Maximin-Kriterium, n; Fr. critère de pessimisme, m; critère du maximin, m; İng. criterion of pessimism; maximin criterion) endst. Belirsizlik altında karar verme probleminde, karar vericinin büyük olasılıkla en kötü koşulun gerçekleşeceğini düşünmesi gerektiği, seçenekler arasında seçtiği yolun en büyük kaybının, bütün diğer seçeneklerin kayıplarının en küçüğünden de daha iyi olanını tercih etme ölçütü; eşanlam: maksimin ölçütü. kötünün en iyisi teoremi (Alm. Minimax-Theorem, n; Fr. théorème du minimax, m; İng. minimax theorem) endst. Oyun kuramında sıfır toplamlı iki kişilik oyunlarda, en büyük olası kaybı en küçük kılan ve aynı zamanda en düşük kazancı en büyük kılan değerler olduğunu kabul eden teorem; eşanlam: minimaks teoremi. kritik başarı faktörü (Alm. kritischer Erfolgsfaktor, m; Fr. facteur clé de succès, m; İng. critical success factor) endst. Bir kuruluşun, programın veya projenin etkinliğine, verimliliğine ve geçerliliğine doğrudan etkisi olan sınırlı sayıda unsur, koşul veya değişkenlerden herhangi biri. kritik faaliyet (Alm. kritischer Vorgang; Fr. tâche critique, f; İng. critical activity) endst. Başlangıç ve bitiş zamanlamasında gevşeklik payı olmayan, dolayısıyla bu faaliyetin gerçekleştirilmesinde herhangi bir gecikmenin, tüm projenin bitiş zamanında gecikmeye yol açtığı faaliyet. kritik kusur (Alm. kritischer Fehler, m; kritischer Mangel, m; Fr. défaut critique, m; İng. critical defect) endst. Bir ürünün kullanımı sırasında önem taşıyan bazı olumsuz sonuçlara yol açabilecek ve otomatik olarak ürünün reddine sebep olabilecek kusur. kritik oran kuralı (Alm. kritisches Verhältnis-Regel, n; Fr. règle du ratio critique, f; İng. critical ratio rule) endst. İş çizelgelemesinde, her işin teslim tarihine kadar kalan süresinin o işin kalan işlemlerinin toplam süresine bölünmesinden elde edilen oranın artan bir şekilde işlerin sıralanması esasına dayalı öncelik kuralı. kritik zincir yöntemi (Alm. Methode des kritischen Kette, f; Fr. méthode de la chaîne critique, f; İng. critical chain project management) endst. Proje planlama konusunda kritik yol yöntemine bir alternatif olarak önerilen, özellikle kritik özkaynakların dengeli kullanılmasına öncelik veren ve bu amacın sağlanması için faaliyetlerin başlangıç zamanlarının daha esnek olmasını kabul eden proje yönetim ve planlama yöntemi. kromatik indeks (Alm. chromatischer Index, m; Fr. indice chromatique, m; İng. chromatic index) endst. Bir çizgenin tüm ayrıtlarını boyamak için gereken ve herhangi iki komşu ayrıtın aynı renkte olmaması şartını sağlayan en küçük renk sayısı. kromatik sayı (Alm. Kantenchromatische Zahl; Kantenfärbungszahl, f; Fr. nombre chromatique, m; İng. chromatic number) endst. Bir çizgenin düğümlerini boyamak için gereken ve aynı ayrıt üzerinde bulunan düğüm çiftlerinin renklerinin aynı olmaması şartını sağlayan en küçük renk sayısı. kukla (Alm. Dummy, m; Fr. mannequin, m; İng. dummy) endst. Sistem çıktısına doğrudan etki etmeyen ama alt sistemlerin çalışması ya da kısıtların sağlanması amacıyla kullanılan sistem elemanı. kukla faaliyet (Alm. Scheinvorgang, m; Fr. tâche fictive; İng. dummy activity) endst. Bir projede, aynı anda başlayan iki aktivite arasındaki öncelik sırasını gösteren, gerçekte var olmamakla birlikte proje ağ diyagramının çiziminde kullanılan ve işlem süresi sıfır olan faaliyet; eşanlam: etkisiz faaliyet. kulak genişliği (Alm. Ohrbreite, f; Fr. largeur oreille, f; İng. ear breadth; physiognomic ear breadth) endst. Kulaklık örneğinde olduğu gibi ürün tasarımında yararlanılan, kafa Frankfurt düzlemine göre konumlandırılmış şekildeyken dış kulağın uzun eksenini dik kesecek şekilde çizilen hayali hat üzerinde, dış kulağın en ön ve en arka noktası arasında ölçülen mesafe. kulak yüksekliği (Alm. Ohrhöhe, f; Fr. hauteur d’oreille, f; İng. ear height) endst. Kulaklık örneğinde olduğu gibi ürün tasarımında yararlanılan, kafa Frankfurt düzlemine göre konumlandırılmış şekildeyken, dış kulağın kavisli kenarının en yüksek noktasıyla kulak memesinin en alt sınırı arasında ölçülen mesafe. kullanıcı arayüzü (Alm. Anwendungschnittstelle, f; Benutzeroberfläche, f; Fr. interface d'usager, f; İng. user interface) 1. blşm. Kullanıcının bir program, sistem ya da aygıt ile etkileşmesini sağlayan yazılım, donanım ya da her ikisi. 2. endst. Kullanıcının sistemin durumunda değişiklik yapmasını ve/veya kullanıcı girdisinin sistemin durumunda yol açtığı değişikliği kullanıcıya geri bildirilmesini sağlayan donanım ve/veya yazılım ögeleri içeren kullanıcı, sistem ortak sınırı. kullanıcı merkezli tasarım (Alm. nutzerorientierte Gestaltung, f; benutzerzentriertes Design, n; Fr. conception axée sur l'utilisateur, f; conception orientée utilisateur, f; İng. UCD; user-centered design; user-driven development) endst. Kullanıcı istek, ihtiyaç ve kısıtlarının, tasarım ve değerlendirme sürecinin her adımına dahil olması gerekliliğini vurgulayan yaklaşım; eşanlam: kullanıcı odaklı tasarım. kullanılabilirlik mühendisliği endst. 1. (Alm. Usability Engineering; Fr. génie de l'utilisabilité, f; ingénierie de l'utilisabilité, f; İng. usability engineering) Kullanıcıların ihtiyaç ve yeteneklerini, kurum, kuruluş ya da organizasyonların iş gereksinimleri, süreçleri ve uygulamalarını göz önüne alarak değerlendiren, kullanılabilirlik uygulamalarını inceleyen mühendislik alanı; eşanlam: kullanışlılık mühendisliği. 2. (Alm. Software-Ergonomie, f; Fr. ergonomie des interfaces, f; ergonomie informatique, f; İng. usability engineering) Psikoloji, biliş bilimi, ergonomi gibi disiplinlerden yararlanarak hazırlanan, kullanıcıya dost, kullanımı kolay insan-makine veya insan- bilgisayar arayüzleri tasarımı; eşanlam: arayüz ergonomisi. kullanılabilirlik testi (Alm. Gebrauchstauglichkeitsprüfung, f; Fr. test d’utilisabilité, m; test utilisateur, m; İng. fitness for use test; usability test; usability testing) endst. Bir sistemin kullanıcılar için öngörülen işlevlerini yerine getirip getirmediğinin çeşitli yöntemlere göre seçilmiş kullanıcılarla sınanması; eşanlam: kullanışlılık testi. kullanıma hazır olma (Alm. Nutzbarkeit, f; Verfügbarkeit, f; Fr. disponibilité, f; İng. availability) endst. 1. Bir teçhizatın kullanılabilir olduğu sürenin, bakım, onarım ve yedek parça bekleme gibi nedenlerden dolayı işlevsel olmadığı sürelerin kullanılabilir olduğu sürelere eklenmesiyle elde edilen toplam süreye oranı; eşanlam: yararlanabilirlik. 2. Bir teçhizatın, iş gücünün ya da sistemin gereksinim duyulduğunda iş görmeye hazır olması, kullanıma elverişli olma derecesi ya da durumu; eşanlam: müsaitlik. kumarcının yıkımı (Alm. Ruin der Spieler, m; Fr. problème de la ruine du joueur, m; İng. gambler's ruin) endst. Adil olan bir ikili oyunda kısıtlı bütçeye sahip bir oyuncunun kısıtsız bütçesi olan diğer oyuncu karşısında istatistiksel olarak oyunu kaybetme gerçekliği. kur (Alm. Wechselkurs, m; Fr. cours du change, m; taux de change, m; İng. currency rate; exchange rate) endst. Belirli bir zaman ve piyasa ortamında bir para türünün diğer bir para türü cinsinden değeri. kuramsal verimlilik (Alm. theoretische Effizienz; Fr. rendement théorique, m; İng. theoretical efficiency) endst. Montaj hattının, belirlenmiş çevrim süresinden hareketle, en az iş istasyonu sayısıyla kurulması durumunda beklenen verimliliği.

Kuratowski teoremi (Alm. Satz von Kuratowski, m; Fr. théorème de Kuratowski, m; İng. Kuratowski’s theorem) endst. Bir çizgenin düzlemsel olması için gerekli ve yeterli şartın minör olarak beş düğümlü bir klik veya her bir tarafında üçer düğüm bulunduran ve iki tarafı arasında tüm ayrıtları olan iki parçalı bir çizge bulundurmaması olduğunu gösteren teorem. kurulum maliyeti (Alm. Rüstkosten, pl; Fr. coût de mise en route, m; coût de pré-ouverture, m; İng. setup cost) endst. Üretim sırasında bir partiden diğer partiye geçişte makinelerin hazırlanması, takımların değiştirilmesi, işçi değişimi gibi süreçlerin getirdiği maliyetlerin tümü. kurulum süresi (Alm. Rüstzeit, f; Fr. temps de mise en route, m; İng. setup time) endst. Üretimde birbirini takip eden iki partinin üretimlerinde farklılık var ise takip eden partinin üretimi için yapılan hazırlıkların tamamlandığı zaman dilimi. kurum içi girişimci (Alm. Intrapreneurship; Fr. intrapreneuriat, m; İng. intrapreneurship) endst. Firma bünyesinde çeşitli girişimcilik faaliyetlerinde bulunan çalışanlar. kurumsal iletişim (Alm. Unternehmenskommunikation, f; Fr. communication institutionnelle, f; İng. corporate communication) endst. Bir kuruluşun tüm iletişim gereksinimlerinin tutarlı bir şekilde yönetilmesi, kurum kimliğinin geliştirilmesi, ilgili çevrelere etkili bir şekilde iletilmesi ve arzulanan kurumsal imaj ve itibarın elde edilmesi. kurumsal karne (Alm. Balanced Scorecard, f; Fr. tableau de bord prospectif, m; tableau de bord équilibré, m; İng. balanced scorecard) endst. Bir şirketin performansını, müşteri boyutu, iç verimlilik boyutu, öğrenme ve gelişme boyutu ve finansal boyut olarak dört boyutta dengeli bir şekilde göz önüne alan kapsamlı performans ölçüm tekniği ile oluşturulan tablo. kurumsal özkaynak planlama (Alm. Unternehmensressourcenplanung, f; Fr. progiciel de gestion intégré, m; İng. enterprise resource planning; ERP) endst. Müşteri istemlerini en uygun şekilde karşılamak için farklı merkezlerdeki tedarik, üretim, yönetim ve dağıtım özkaynaklarının en etkin şekilde planlanması, eşgüdümü, kullanılması ve kontrol edilmesi için şirket içindeki tüm bilgi akışının bütünleştirilmesini sağlayan sistem. kurumsal yönetişim (Alm. gesellschaftliche Verwaltung; Fr. gouvernance d’entreprise, f; gouvernement d’entreprise, m; İng. corporate governance) endst. Ticari bir kuruluşun yasal, finansal ve etik gereklilikleri yerine getirmesi için tanımlanmış yetki ve kontrol çerçevesi. kusur çizelgesi (Alm. D-Diagramm, n; Fr. démerite barème, m; İng. D chart; demerit chart) endst. Kalite kontrolde, bir süreçte ortaya çıkan farklı sınıflardaki kusurların ağırlıklı toplam sayısını kontrol etmek için kullanılan diyagram. kusur sayımına göre muayene (Alm. Fehler Auszählung Prüfung, f; Fr. contrôle par nombre de défauts, m; İng. inspection by defect counting) endst. Bir ürün yığını içinde ele alınan örneklemlerdeki kusurları sayıp örneklem nüfusu üzerinden hesaplanan kusur ortalamasına dayanan kalite kontrolü. kusurlu parça (Alm. fehlerhaftes Teil; Fr. pièce viciée; İng. defected part) endst. Bir ya da daha fazla kusuru bulunan imalat parçası veya süreç çıktısı. kusursuz bağımsız ayrıt kümesi (Fr. couplage parfait, m; İng. perfect matching) endst. Bir çizgede, tüm düğümleri doymuş bağımsız ayrıt kümesi; eşanlam: kusursuz eşleşme. kusursuz çizge (Alm. perfekter Graph; Fr. graphe parfait; İng. perfect graph) endst. Kendisi ve her bir tetiklenmiş altçizgesi için kromatik sayısının klik sayısına eşit olduğu çizgeler sınıfı. kusursuz eleme sıralaması (Fr. ordre d’élimination parfait, m; İng. perfect elimination order) endst. Bir çizgede, her bir düğümün kendisinden sonra gelen komşularının bir klik oluşturduğu düğüm sıralaması. kutu istifleme problemi (Alm. Behälterproblem, n; Fr. problème de bin packing, m; problème de conditionnement de case, m; İng. bin packing problem) endst. Ele alınan bir paket kümesini en az sayıda kutuya yerleştirecek ve her bir kutuya atanan paketlerin hacimsel toplamının kutu kapasitelerini geçmeyecek şekilde paketlerin kutulara yerleştirilmesi problemi; eşanlam: kutu paketleme problemi. kuvvetli kusursuz çizge teoremi (Fr. théorème fort de graphes parfaits, m; İng. strong perfect graph theorem) endst. Bir çizgenin kusursuz olması için gerekli ve yeterli şartın hiçbir tek döngü veya tek döngünün tamamlayıcısını tetiklemiş altçizge olarak bulundurmaması gerektiğini gösteren teorem. kuyruğa katılmama (Alm. Ausweichen, n; Fr. impatience à l'arrivée, f; İng. balking) endst. Kuyruk kuramında bir hizmet sistemine gelenin, kuyruğa dahi girmeden sistemi terk etmesi. kuyruğa sokma (Alm. Schlangestehen, n; Fr. mise en file d’attente, f; İng. queueing) endst. Bir kuyruk sisteminde hizmet sunucusunda boş kapasite oluşmasını beklemek üzere daha önceden belirlenmiş bir kurala uyarak sıra oluşturma. kuyruk disiplini (Alm. Warteschlangendisziplin, f; Fr. discipline de file d'attente, m; İng. queue discipline) endst. Müşteri ve sunuculardan oluşan bir kuyruk sisteminde kuyruğun düzenlenmesi için gerekli kural ve öncelikler bütünü. kuyruk kuramı (Alm. Warteschlangentheorie, f; Fr. théorie des files d'attente, f; İng. queuing theory) endst. İşlem görmek üzere sırada bekleyen ögelerin bulunduğu sistemi inceleyen matematiksel analiz dalı. kuyruk modeli (Alm. Warteschlangenmodell, n; Fr. modèle de file d'attente, m; İng. queuing model) endst. Hizmet sunucu veya sunucuları, müşteriler, kuyruk kuralı ve gelişler arası süre ile işlem süresinden oluşan model. kuyruk sistemi (Alm. Warteschlangensystem, n; Fr. système de lignes d’attente, m; İng. queueing system) endst. Müşterilerin belirli gelişler arası süre dağılımına göre, belirli bir işlem süresi dağılımına sahip bir hizmet sunucusu için belirli bir kuyruk disiplinine göre sıraya girdikleri sistem. kuyrukta kalma süresi (Alm. Warteschlangenzeit, f; Fr. temps en file d’attente, m; İng. queue time) endst. Herhangi bir sonlu hızda işlem yapan imalat veya hizmet biriminde işlem görmek amacıyla gelmiş malzeme ya da müşterilerin işlem görmeden önce bekledikleri süre. kuyruktan terk (Fr. impatience dans la file, f; impatience à posteriori, f; İng. reneging) endst. Kuyrukta bekleyen bir müşterinin sabırsızlanarak hizmet görmeden kuyruktan ayrılması. kuzey-batı köşesi yöntemi (Fr. méthode du coin Nord-Ouest, f; İng. north-west corner method) endst. Ulaştırma problemleri için olurlu başlangıç çözümü bulabilmek için atama maliyetleri göz önüne alınmaksızın ulaştırma matrisinin sol-üst (kuzey-batı) köşesinden başlayarak atama yapılan ve olurlu çözüm bulunana değin arz merkezlerinden talep merkezlerine doğru atama yapılan yöntem. küçük kusur (Alm. geringer Fehler; Niebenfehler, m; Fr. défaut mineure, m; İng. minor defect) endst. Ürün fonksiyonunu veya performansını fiziki olarak etkilemeyecek, küçük ölçekte müşteri memnuniyetsizliğine yol açabilecek kusur. küçük parça deposu (Alm. Kleinteilelager, n; Fr. magasin pour petites pièces, m; stockage de petites pièces, m; İng. small-parts warehouse) endst. Karton ya da plastik kutularda, sepetlerde ya da bir tepsi üzerinde tutulan küçük boylu ürünlerin yer aldığı depo sistemi. kültür (Alm. Kultur, f; Fr. culture, f; İng. culture) 1. biyom. Mikroorganizmalar ile bitki ve hayvan hücrelerinin ya da dokularının vücut dışında kontrollü fiziksel ve kimyasal koşullar altında canlı tutulması, büyütülmesi veya çoğaltılması. 2. endst. Bir kuruluşta çalışanlar veya gruplar tarafından paylaşılan ve onların birbirleriyle ve kuruluş dışındaki paydaşlarla ilişkilerinin temelini oluşturan değerler ve normlar bütünü. küme kaplama (Alm. Mengenbedeckung, f; Fr. recouvrement d'ensemble, m; İng. set covering) endst. Bir kümenin tüm elemanlarının başka bir kümenin elemanları ile bire bir eşlenmesi. küme niceliği (Alm. Kardinalität, f; Fr. cardinalité, f; İng. cardinality) endst. Bir kümenin kaç ögesi olduğunu belirten sayı.

Lagrange çarpanı (Alm. Lagrange-Multiplikator, m; Fr. multiplicateur de Lagrange, m; İng. Lagrange multiplier) endst. Bir matematiksel programlama problemini çözebilmek amacıyla çok değişkenli bir amaç fonksiyonuna kısıtları eklemek üzere kullanılan her bir çarpan. Lagrange eşiz fonksiyonu (Fr. fonction duale de Lagrange, m; İng. Lagrange dual function) endst. Kısıtlı eniyileme problemlerinde, fo(x) amaç fonkiyonu, x birincil değişken, g(x) = 0 eşitlik kısıtları, h(x) ≤ 0 eşitsizlik kısıtları olmak üzere, bu kısıtları Lagrange katsayıları ile amaç fonksiyonuna ekleyerek oluşturulan L(x, λ, η) = fo(x) + λg(x) + ηh(x) Lagrange fonksiyonunu, birincil değişkene göre minimumu bulunduktan sonra elde edilen ve Lagrange katsayılarının (λ, η) bir fonksiyonu K(λ, η) = inf {L(x, λ, η)} olarak ifade edilen fonksiyon.

Lagrange fonksiyonu (Alm. Lagrange-Dichte, f; Fr. lagrangien, m; İng. Lagrangian) endst. Matematiksel programlama problemlerinde, eşitlik ve eşitsizlik kısıtlarının Lagrange çarpanları ile çarpılıp amaç fonksiyonuna eklenmesiyle elde edilen fonksiyon.

Lagrange gevşetmesi (Alm. Lagrange'sche Relaxation; Fr. relaxation lagrangienne, f; İng. Lagrangian relaxation) endst. Matematiksel programlama problemlerinde, eşitlik ve eşitsizlik kısıtlarının Lagrange çarpanları ile çarpılıp mevcut amaç fonksiyonuna eklenmesiyle kısıtlı eniyileme probleminin kısıtsız eniyileme problemi haline dönüştürülmesi. levha kesme problemi (Alm. Zuschnittproblem, n; İng. cutting stock problem) endst. Tabaka halinde gelen levha, kumaş ve benzeri malzemenin boyutları ve parça geometrileri dikkate alındığında bu tabakadan minimum fire ile parça kesme problemi.

Likert ölçeği (Alm. Likert-Skala, f; Fr. échelle de Likert, f; İng. Likert-type scale; Likert scale) endst. Araştırma ve anketlerde kişilerin herhangi bir ifade ya da önermeye katılıp katılmadıklarını belirlemek için kullanılan, 1’den (kesinlikle katılmıyorum) 5’e ya da 7’ye (kesinlikle katılıyorum) kadar yanıt seçenekleri içeren ölçek. limit çizge (Alm. extremaler Graph; Fr. graphe extrêmal, m; İng. extremal graph) endst. Belli bir özelliğe sahip çizgeler arasında, belli birtakım çizge parametreleri açısından (düğüm sayısı, ayrıt sayısı, kalibre) uç değerler (minimal ya da maksimal) alan çizge; eşanlam: uç çizge. limit çizge kuramı (Alm. extremale Graphentheorie; Fr. théorie de graphes extrêmaux, f; İng. extremal graph theory) endst. Çizge kuramının, uç çizgeleri inceleyen dalı. lisans (Alm. Lizenz, f; Fr. licence, f; permis, m; İng. licence) 1. endst. Telif hakkına sahip tarafın, eser üzerindeki haklarını korumayı düzenleyen ve eserin içeriğinin korunması üzerine düzenlemeler getiren yasal belge. 2. müh. Bir malı ya da hizmeti onu bulan adına ya da ona belirli bir hak bedeli ödeyerek kendi adına kullanma izni.

Little Yasası (Alm. Little’s Gesetz, n; Fr. loi de Little, f; İng. Little's Law) endst. Ortalama kuyruk uzunluğunun sisteme yeni giren müşterinin ortalama geçirdiği süre ile müşterilerin geliş hızının çarpımı olduğunu ifade eden eşitlik. lojistik (Alm. Logistik, f; Fr. logistique, f; İng. logistics) endst. 1. Ürün, hizmet ve insan özkaynaklarının gereksinim duyulan yerde ve istenen zamanda sağlanması. 2. Hammaddenin, tedarik zinciri üzerinde önce son ürüne işlenmesi, sonrasında da tüketim noktalarına iletilmesi süreçlerini içeren işlemler bütünü. lojistik mühendisliği (Alm. Ingenieurlogistik, f; Logistics Engineering, n; Fr. ingénierie logistique, f; İng. logistics engineering) endst. Ürün ve hizmetlerin lojistik bakış açısıyla ve mühendislik disiplininin bilimsel ve sayısal yöntemlerini kullanarak tasarlanarak uygulandığı mühendislik türü.

Macar yöntemi (Alm. ungarische Methode; Kuhn-Munkres-Algorithmus, m; Fr. algorithme de Kuhn-Munkres; algorithme hongrois; méthode hongroise; İng. Hungarian method) endst. Atama problemini polinom zamanda çözebilen kombinatoryal bir eniyileme yöntemi. maddi olmayan varlık (Alm. immaterielle Vermögenswerte, pl; immaterielle Werte, pl; Fr. bien immatériel; bien intangible; İng. incorporeal property; intangible assets; intangible property; intangibles; irreducibles) endst. Bir şirketin muhasebesinde doğrudan maliyet ya da kazanç terimleri ile ifade edilemeyen, soyut, elle tutulamayan marka, patent, şerefiye, bilgi birilimi imtiyaz vb. türü, gereğinde bir şirketten diğerine aktarılabilen öğeler. mafsallı konveyör (Alm. Plattenförderband, n; Fr. transporteur à lattes, m; transporteur à palettes, m; İng. apron conveyor) endst. Dökme malzemeleri yüksek yerlere taşımak için yapılan, birbirine bağlı, ancak bağımsız hareket eden metal tepsilerden oluşmuş taşıyıcı türü; eşanlam: levhalı konveyör, mafsallı götürücü. mağaza yerleşimi (Alm. Geschäftenbelegungsplan, m; Fr. aménagement de magasin, m; İng. store layout) endst. Müşteriye en uygun şekilde hizmet vermek amacıyla mağaza içi ürünlerin konumlandırılması. mahkûmun ikilemi (Alm. Gefangenendilemma, n; Fr. dilemme du prisonier, m; İng. prisoner’s dilemma; prisoner’s dilemma game) endst. Oyun kuramında iki kişinin çıkarları gereği olsa bile i birliğine gitmeyebileceklerinin klasik bir örneği olarak sunulan ve oyuncu olarak nitelenen iki tutuklunun her birinin alacağı cezanın hem kendi suçunu itiraf edip etmemesine hem de diğer suçlunun kendi suçunu itiraf edip etmemesine bağlı olarak değiştiği iki karar vericili, sıfır toplamlı olmayan oyun türü; eşanlam: tutuklunun ikilemi. makaralı taşıyıcı (Alm. Röllchenbahn, f; Fr. transporteur à galets, m; İng. skatewheel conveyor) endst. Depolarda, hafif ürünleri hareket ettirmek için iki ray arasında yer alan çaprazlar üzerinde bulunan plastik, alüminyum vb. tekerciklerden yararlanan düzenek; eşanlam: paten konveyör. makine onarım problemi (Alm. Maschinenreparaturproblem, n; Fr. problème de réparation des machines, m; İng. machine repair problem) endst. K adet makine ve R adet onarım elemanından oluşan, makinelerin bozulma ve onarım sürelerinin belirli olasılık dağılımlarına uyduğu bir sonlu özkaynak problemi. makine yenileme problemi (Alm. Maschinenauswechslungsproblem, n; Fr. problème de remplacement des machines, m; İng. machine replacement problem) endst. Kullanılmakta olan bir makinenin, satınalma maliyeti, işlem maliyeti ve ikinci el fiyatı dikkate alınarak yenilenmesi veya yenilenmemesi kararının verildiği problem. makineden makineye iletişim (Alm. Kommunikation von Gerät zu Gerät, f; Maschine-Maschine-Kommunikation, f; Fr. communication machine-machine; İng. machine-machine communication M2M; machine-to-machine communication) endst. Bir ağa bağlı otonom veya yarı otonom makinelerin, üstlendikleri görevleri yerine getirmek üzere gereksindikleri algılayıcı ve diğer verileri, kablolu ve kablosuz kanallar üzerinden doğrudan birbirleri ile paylaşımına dayalı makineler arası iletişim; eşanlam: makine makine iletişimi. maksimum (Alm. Maximum, n; Fr. maximum, m; İng. maximum) 1. endst. Bir fonksiyonun tanımlı olduğu tüm bölgelerde veya komşulukta aldığı en yüksek değer; eşanlam: enbüyük. 2. meteo. Belirli bir zaman aralığında sıcaklık, basınç veya rüzgâr hızı ve rüzgâr yönü gibi gözlemlenen bir zaman serisinde elde edilen en yüksek değer; eşanlam: azami. maksimum akış problemi (Alm. Maximaler-Fluss-Problem, n; Fr. problème de flot maximal, m; problème de flot maximum, m; İng. max flow problem; maximum flow problem) endst. Bir ağ yapısı verildiğinde, başlangıç düğümünden varış düğümüne olan akışı (malzeme, ürün ve bilgi gibi) ayrıtlardaki kapasite kısıtları altında enbüyük kılma problemi. maksimum bulma (Alm. Maximierung, f; Fr. maximisation, f; İng. maximization) endst. Matematikte bir gerçek fonksiyonun gerçek ya da tamsayı değerlerini tanımlı bir aralıkta seçip fonksiyona yerleştirerek sistematik olarak en büyük değerini inceleme; eşanlam: maksimumlaştırma, maksimizasyon. maksimum kafa uzunluğu (Alm. maximale Kopflänge, f; Fr. longueur tête maximale, f; İng. maximum head length) endst. Antropometrik çalışmalarda kullanılan, ölçümü kişi dik oturur pozisyonda ve öne doğru bakarken yapılan, burnun en uç (anterior) noktasından kafanın arka tarafındaki en arka (posterior) noktası arasında, orta çizgiden ölçülen mesafe. maksimum problemi (Alm. Maximierungsproblem, n; Fr. problème de maximisation, m; İng. maximization problem) endst. Matematiksel programlamada birçok çözüm seçeneği arasında en iyisini bulmayı amaçlayan ve bu seçeneklerin bir amaç, kazanç ya da fayda adı verilen fonksiyonla ifade edildiğinde, bu fonksiyonun en büyük değerini veren çözümü bulma problemi; eşanlam: maksimumu bulma problemi. mal bedeli ve navlun (Alm. Kosten und Frach; Fr. CFR; coût et fret, m; İng. CFR; cost and freight) endst. Satıcının sattığı malların gemiye yüklendiği anda alıcıya teslim edilmiş sayıldığı, sigorta giderleri hariç, malların gideceği yere kadar navlun masraflarının satıcıya ait olduğu uluslararası teslim kuralı; eşanlam: CFR, mal bedeli ve navlun ödenmiş teslim. mal gönderme belgesi (Alm. Ladeschein, m; Fr. letter de voiture, f; İng. consignment note; road consignment note) endst. Bir satıcıdan bir alıcıya gönderilen malın detay bilgilerini içeren ve malla birlikte taşınan belge; eşanlam: mal sevk ihbarnamesi. mal kabul alanı (Alm. Eingangsrampe, f; Fr. rampe de réception; quai de déchargement, m; İng. receiving dock) endst. Bir depoya mal getiren taşıtın boyut ve türüne uygun tasarımlanmış, gerektiğinde sızdırmaz bir şekilde taşıt ile giriş holü kapatılabilen, hidrolik sistem, hava yastığı gibi donatıma sahip olabilen giriş alanı. mal kabulü (Alm. Wareneingang, m; Fr. réception de marchandises, f; İng. goods receiving; receiving) endst. Bir depoya gelen malların, taşıyıcıdan indirilmesi, mal kabul alanına alınması, kayıtlı bilgilerle fiziksel bilgilerin karşılaştırılması, gerektiğinde malın etiketlenerek depoya taşınıp kaydının tutulması işlemleri. mal karşılığı ödeme (Alm. Geld gegen Ware, n; Fr. contre remboursement, m; İng. cash against goods; cash on delivery; collection on delivery) endst. İhracatçının, peşin ödeme olmaksızın malları ithalatçıya gönderdiği, mallar varış yerine ulaşıp ithalatçı tarafından teslim alındıktan sonra ithalatçının ödemeyi yaptığı ödeme şekli; eşanlam: mal mukabili ödeme. mal sayım görevlisi (Alm. Tallymann, m; Fr. pointeur, m; İng. tallyman) endst. Gemilerin yüklenmesi ve boşaltılması esnasındaki yük parçalarını sayan ve listeleyen uzman kişi; eşanlam: puantör. mal senedi (Alm. Dispositionsdokument, n; Dispositionspapier, n; Fr. titre documentaire, m; İng. document of title; documentary title; title document) endst. Temlik senedi, satış faturası, konşimento, antrepo makbuzu gibi sahibine bu belgelerde listelenen mallar üzerinde tasarruf hakkı veren resmi ticari belge; eşanlam: emtia senedi. mal yükleme alanı (Alm. Laderampe, f; Fr. rampe de chargement, f; quai de chargement, m; İng. loading bay; loading dock; loading platform) endst. Ticari binalar, endüstriyel tesisler veya antrepoların önünde karayolu ya da demiryolu araçlarına malların yüklenmesi ve boşaltılması için düzenlenmiş alan; eşanlam: mal yükleme rampası, mal yükleme peronu. malın alıcısı (Alm. Warenempfänger, m; Fr. destinateur, m; İng. consignee) endst. Bir mal sevkiyatında hukuki olarak taşıma evrakında yazılı olan ve malı alan taraf; eşanlam: malın gönderildiği kimse. malın göndericisi (Alm. Auflieferer, m; Fr. consignateur, m; déposant, m; İng. consignor) endst. Bir mal sevkiyatında hukuki olarak taşıma evrakında yer alan malı gönderen taraf; eşanlam: malı gönderen makam. maliyet (Alm. Kosten, pl; Fr. coût, m; İng. cost) endst. Bir sistemde belirli bir çıktının elde edilmesine kadar harcanması gereken değerler bütünü. maliyet analizi (Alm. Kostenanalyse, f; Fr. analyse de coûts, f; İng. analysis of costs; cost analysis) endst. Maliyetlerin kontrol altında tutulması ve maliyeti oluşturan kalemlerin her birinin ayrı ayrı ele alınarak incelenmesi. maliyet etkililik analizi (Alm. Wirtschaftlichkeitsrechnung, f; Fr. analyse d’efficacité par rapport au coût, f; İng. cost effectiveness analysis) endst. Belirlenmiş bir amaca ulaşmak için eldeki seçeneklerin dolaylı ve dolaysız tüm maliyetlerinin dikkate alınmasıyla elde edilen toplam maliyetlerin karşılaştırılması yöntemi. maliyet fonksiyonu (Alm. Straffunktion, f; Fr. fonction de coût, f; fonction de pénalité, f; İng. cost function; penalty function) 1. endst. Optimizasyon, istatistiksel kestirim ve sayısal analiz problemlerinde, hatalı bir kestirimin, bir adım atmanın, bir karar vermenin ya da olurlu bölgenin dışında olmanın maliyetini yansıtan eksi olmayan sayıl fonksiyon; eşanlam: değer fonksiyonu. 2. ist. İstatistiksel kestirim problemlerinde hatalı bir kestirimin maliyetini yansıtan eksi olmayan sayıl fonksiyon; eşanlam: ceza fonksiyonu. malzeme akış diyagramı (Alm. Sankey-Diagramm, n; Fr. diagramme de Sankey, m; İng. material flow diagram; Sankey diagram) endst. Bir süreçteki malzeme akışlarını daha iyi kavrayabilmek için akış okları kalınlığının malzeme miktarına orantılı kılındığı özel akış diyagramı, Sankey diyagramı. malzeme elleçleme (Alm. Materialhandhabung, f; Materialumschlag, f; Fr. manutention des matériaux, f; İng. material handling) endst. Malzemelerin doğrudan elle ya da araçlarla ayrıştırılması, gruplanması, başka bir noktaya aktarılması ya da depolanması aktiviteleri. malzeme elleçleme sistemi (Alm. Fördergeräte-und-Anlagen, pl; Transport- und Verladegeräte, pl; Fr. matériel de manutention, m; İng. material handling equipment; materials handling system) endst. Malzeme ve ürünlerin imalat, dağıtım ve bertarafı süreçlerinde taşıma, yükleme ve depolama işleri için kullanılan çatallı kaldırıcı, vinç, kafesli yük taşıyıcısı, palet yükleyici gibi çeşitli mekanik donatım; eşanlam: malzeme elleçleme donatımı. malzeme gereksinim planlaması (Alm. Materialbedarfsplanung, f; Fr. planification des ressources de production, f; İng. materials requirement planning; MRP) endst. Talep tahminleri, siparişler veya ana üretim çizelgesi, ürün ağaçları ve stok bilgileri yardımıyla parça ve malzeme gereksinim hesaplamasını sağlayan, satınalma ve imalat emirleri hazırlayan stok yönetim tekniği; eşanlam: malzeme ihtiyaç planlaması. malzeme talebi (Alm. Anforderung, f; Fr. demande, f; İng. requisition) endst. Bir ticari işletmede, gereksinilen malzemenin depodan alınması, depoda yoksa satınalma işleminin başlatılması için yapılan, ayrıca muhasebe ve stok kontrolü için belirli bir yazılı formda olması gereken talep. malzeme tedarik maliyeti (Alm. Waren Anschaffungskosten, pl; Fr. coût d'acquisition de matériaux, f; İng. material acquisition cost) endst. Tedarikçilerin saptanıp değerlendirilmesi, pazarlık, ihale ve siparişlerin hazırlanıp izlenmesi, mal kabul ve depolama türünden işlemlerin yol açtığı toplam maliyeti. malzeme yönetimi (Alm. Materialwirtschaft, f; Warenwirtschaft, f; Fr. gestion des matières, f; İng. materials management) endst. Malzemelerin satın alınması ve depolanması, üretim sürecindeki ara stokların planlanması ve denetimi, son ürünün depolanması ve sevkiyatını içeren tüm faaliyetlerin yönetimi. manüel palet taşıyıcı (Alm. Handhubwagen, m; Fr. transpalette manuel, m; transpalette à bras, m; İng. hand- operated pallet jack; manuel pallet jack) endst. Önünde yük taşımak için uzun çatalları, arkasında ağırlığı dengelemek üzere denk bir ağırlık olabilen, kol gücüyle hareket ettirilen, depolarda kullanılan tekerlekli yük taşıma aracı; eşanlam: manüel transpalet. marjinal analiz (Alm. Differentialanalyse, f; Grenzkostenrechnung, f; Marginalanalyse, f; Fr. analyse différentielle, f; analyse marginale, f; İng. differential analysis; incremental analysis; marginal analysis; relevant cost approach) endst. Ekonomide belirli bir yönetim kararının sonucunda ekonomik faaliyetteki artışın maliyetinin, bu artışın sağladığı ek yararlara bakılarak yapılan değerlendirme; gelirlerin ve giderlerin ya da nakit akışının marjinal değişikliklerinin analizi; eşanlam: marjinal maliyet analizi. marjinal maliyet (Alm. Differenzkosten, pl; Grenzkosten, pl; Marginalkosten, pl; Fr. coût incrémentiel, m; coût marginal, m; İng. incremental cost; marginal cost) endst. Üretim miktarının bir birim değişmesi sonucunda toplam maliyette meydana gelen değişme miktarı; eşanlam: artımsal maliyet. market tedarik zinciri (Alm. Lebensmittelkette, f; Fr. chaîne de revitaillement épicière, f; chaîne logistique alimentaire, f; İng. grocery supply chain) endst. Müşterilerin değişen isteklerine hızlı yanıt verecek, atık ürün miktarını en aza indirecek, firmadan firmaya ve firmadan müşteriye e-ticaret ve yapay zekâ yöntemlerinden yararlanarak yürütülen gıda tedarik zinciri. maruz kalma süresi (Alm. Einwirkungsdauer, f; Fr. durée d’exposition, f; temps de pose, m; İng. duration of exposure; exposure time) endst. Bir olayın, bir durumun etkisinde ya da bir etkenin karşısında bulunduğu süre. matris spektrumu (Alm. Spektrum einer Matrix, n; Fr. spectre d’une matrice, m; İng. spectrum of a matrix) endst. Bir matrisin özdeğerlerinden oluşan küme; eşanlam: matris izgesi. matrisin seyrekliği (Alm. Dichte einer Matrix, f; Fr. densité d’une matrice, f; İng. sparsity of matrix) endst. Bir matrisin sıfıra eşit eleman sayısının tüm eleman sayısına oranı. medyan bkz. endst. ortanca. medyan siniri (Alm. Mediannerv, m; Mittelarmnerv, m; Nervus medianus, m; Fr. nerf médian, m; İng. median nerve) endst. İnsan ve bazı hayvanların ön uzuvlarında yer alan, bileğin karpal tünelinden geçen tek sinir olan, iltihaplanması karpal tünel sendromuna neden olan kol siniri. mekanik montaj hattı (Alm. mechanische Montagelinie; Fr. ligne de montage mécanique, f; İng. mechanical assembly line) endst. Montajı yapılan ürünü istasyonlar arasında hareket ettiren bir bandın bulunduğu hat. mekik raf sistemi (Alm. Regalförderzeug, m; Regalbedienungsgerät, n; Fr. système de stockage et de récupération automatisé, m; İng. automated storage and retrieval system; shuttle rack system) endst. Raflara malların yüklenmesini ve raflardan alınmasını sağlayan, ileri ve geri, aşağı, yukarı ve çapraz yönde hareket edebilen, uzaktan kontrollü yarı otomatik depo taşıma sistemi; eşanlam: otomatik depolama ve alma sistemi. menkul değer bkz. endst. taşınır değer. merkez çizgisi (Alm. Mittelwertlinie, f; Fr. axe de valeur moyenne, m; İng. central line) endst. Kalite kontrolde, ölçülen değerlerin ortalamaya göre sapmalarının değerlendirildiği bir kontrol diyagramında alt ve üst limitlerin tam ortasında bulunan ve kontrol altında olan bir sürece ait ortalamaya karşılık gelen çizgi. merkeze taşıma hizmeti (Alm. Zubringerdienst, m; Fr. service de collecte, m; service d'apport, m; İng. feeder service) endst. 1. İkincil limanlardan ana limanlara, uzak yola gidecek büyük gemilere yüklenmek üzere yük getirip götürme hizmeti. 2. Yerel havaalanlarından merkezi ulusal ve uluslararası uçuşlar için yolcu ve yük taşıma hizmeti; eşanlam: merkeze aktarma hizmeti. merkezi depo (Alm. Zentrallager, n; Fr. entrepôt central; İng. central warehouse) endst. Genellikle büyük üretim tesislerinde bulunan, hammadde, yarı ürün ve ürünleri bir arada barındıran büyük ölçekli depo. merkezi olmayan tedarik zinciri (Alm. dezentralisierte Logistikkette, f; dezentralisierte Versorgungskette, f; Fr. chaîne d'approvisionnement décentralisée, f; İng. decentralized supply chain) endst. Bir tedarik zincirinde yer alan tedarikçiler, üreticiler, dağıtıcılar, perakendeciler gibi tarafların kendi amaçları doğrultusunda bağımsız olarak karar verdiği, müşteriye daha yakın ve daha esnek olma gibi avantajları olan tedarik zinciri. merkezi talep bilgisi (Fr. données sur la demande centralisées, pl; İng. centralized demand information) endst. Bir önceki dönemde alınan siparişlere dayanarak talep öngörüsü yerine, kamçı etkisini azaltmaya ve müşterinin istekleri hususunda daha doğru öngörüler yapabilmeye elverecek şekilde talep bilgilerinin bir merkezde toplanıp işlenmesi. merkezi tedarik zinciri (Alm. zentralisierte Logistikkette, f; zentralisierte Versorgungskette, f; Fr. chaîne d'approvisionnement centralisée, f; İng. centralized supply chain) endst. Bir tedarik zincirinde yer alan tedarikçiler, üreticiler, dağıtıcılar, perakendeciler gibi taraflar arasında kararların, bütün bilgiye sahip olan tek bir merkez tarafından optimal bir şekilde verilmeye çalışıldığı sistem. merkezi yol (İng. central path) endst. Matematiksel programlamada iç nokta yöntemi ile bulunan çözümlerde başlangıç çözümünden optimal çözüme kadar bulunan çözümlerden oluşan eğri. meslek (Alm. Profession, f; Beruf, m; Fr. profession, f; İng. profession) endst. Belirli bir öğrenim veya deneyim sonunda kazanılan bilgi ve beceriler yoluyla, belirli çalışma kurallarına uyularak yapılan çalışmalar bütünü. metakarpal el genişliği (Alm. Handbreit, f; Fr. largeur main, f; İng. hand breadth at metacarpal) endst. Antropometrik çalışmalarda kullanılan, ölçümü sağ el düz uzatılmış, parmaklar bir arada tutulmuş şekilde yapılan, parmakların avuçla birleştiği yerden ölçülen en geniş mesafe. metakarpal el kalınlığı (Fr. épaisseur main minimale, f; İng. hand thickness; hand thickness at metacarpal III) endst. Antropometrik çalışmalarda kullanılan, sağ el ve parmaklar düz uzatılmış ve parmaklar bir arada tutulmuş şekilde, orta parmağın sağ elin avcuyla birleştiği yerden ölçülen elin avuç ve arka kısmı arasındaki ek geniş mesafe. metalaşma (Alm. Kommodifikation, f; Kommodifizierung, f; Fr. marchandisation, f; İng. commodification; commoditization) endst. Daha önce ticari bir mal niteliğinde olmayan bir şeyin mallaşması, değiş tokuş edilebilir ticari bir eşya haline gelmesi. metroloji bkz. endst. ölçümbilim. miktara bağlı indirim (Alm. Mengenrabatt, m; Rabatt bei Mengenabnahme, m; Fr. remise quantitative, f; remise sur quantité, f; İng. bulk discount; quantity discount) endst. Büyük miktarlarda verilen siparişleri daha cazip kılmak için satıcının sunduğu, değere ve miktara orantılı olan birim fiyat indirimi; eşanlam: miktar ıskontosu. minimax en kısa yol problemi (Alm. Kürzester Pfad Minimax Problem; Kürzester Pfad - Problem, n; Fr. problème minimax de la plus courte distance; İng. minimax shortest route problem) endst. Başlangıç noktasından bitiş noktasına varılmanın zorunlu olunduğu ağ probleminde, geçilen yolların veya bulunulan düğümlerin bir özelliğinin en büyük değerinin minimum kılınmaya çalışıldığı yol problemi; eşanlam: enk enb yol problemi. minimum (Alm. Minimum, n; Fr. minimum, m; İng. minimum) 1. endst. Matematikte bir fonksiyonun tanımlı olduğu tüm bölgelerde veya komşulukta aldığı en düşük değer; eşanlam: enküçük. 2. meteo. Belirli bir zaman aralığında sıcaklık, basınç veya rüzgâr hızı ve rüzgâr yönü gibi gözlemlenen bir zaman serisinde elde edilen en düşük değer; eşanlam: asgari. minimum getiri oranı (Alm. Basisvergütung, f; Fr. taux de rendement minimal, m; İng. hurdle rate; minimum acceptable rate of return) endst. Bir şirketin bir projeye girmesi için riskleri ve vazgeçilen diğer projeleri göz önüne aldıktan sonra, beklediği getiri oranı; eşanlam: kabul edilebilir minimum getiri oranı. minimum problemi (Alm. Minimierungsproblem, n; Fr. problème de minimisation, m; İng. minimization problem) endst. Matematiksel programlamada birçok çözüm seçeneği arasından en iyisini bulmayı amaçlayan ve bu seçeneklerin bir amaç, maliyet, kayıp ya da enerji adı verilen fonksiyonla ifade edildiğinde, bu fonksiyonun minimum değerini veren çözümü bulma yöntemi; eşanlam: minimumu bulma problemi. misyon (Alm. Mission, f; Fr. mission, f; rôle fondamental, m; İng. mission) endst. Bir kuruluşun amacını veya varlık nedenini açıklayan ve paydaşları tarafından da kabul edilen ifade; eşanlam: özgörev. mobil depoculuk (Alm. mobile Lagerhaltung, f; Fr. entreposage mobile, m; İng. mobile warehousing) endst. Gerek müşteriye daha yakın olup daha kısa sürelerde siparişleri tamamlamak, gerekse sabit bir depo yatırımı yapma zorunda kalmamak için malların mobil taşıtlarda depolanması. mobil raf sistemi (Alm. Verschieberegalanlage, f; mobiles Regalsystem, n; Fr. rayonnage déplaçable, m; İng. mobile rack) endst. Genelde ray üzerinde yer değiştirtilebilen, kaydırılabilen, böylece çalışan veya ekipmanın manevrası vd. gereksinimlere göre koridor genişlikleri ayarlanabilen, çok sıra raf olmasına rağmen tek veya az sayıda koridor kullanılan raf sistemi; eşanlam: hareketli raf sistemi. mobil ticaret (Alm. Mobile Commerce, m; mobiler Handel, m; Fr. commerce mobile, m; m-commerce, m; İng. m- commerce; mobile commerce) endst. Akıllı telefon ve tablet gibi elektronik iletişim araçları ile gerek hizmet ve malların satımının ve satınalımının, gerekse ilgili bankacılık işlemlerinin kotarıldığı, e-ticaretin bir alt dalı. model tanımlaması (Alm. Modellspezifierung, f; Fr. spécification d’un modèle, f; İng. model specification) endst. Bir problemin çözümünün temelini oluşturacak yapı ve parametrelerin belirtimi. modüler tasarım (Alm. Modularbauweise, f; Fr. conception modulaire, f; İng. ) endst. Bir sistemin veya bir ürünün tasarımına, her birinin birbirinden bağımsız olarak geliştirilip test edildiği, farklı sistemlerde kullanılabilecek parçaların bir ürün halinde bir araya getirilmesine dayalı tasarım; eşanlam: birimsel tasarım. monolitik sistem (Alm. monolithisches System; Fr. système monolitique, m; İng. monolithic system) endst. Bir yazılım sisteminde fonksiyonel olarak birbirinden ayrılabilecek, veri giriş ve çıkışı, kullanıcı arayüzü ve veri işleme gibi özelliklerin, mimari olarak aynı yapıda bulunduğu sistem. montaj (Alm. Montage, f; Fr. montage, m; İng. montage) 1. elk. Belirli bir izlenim yaratmak üzere video çekimlerinin art arda düzenlenişi. 2. endst. İmalat sürecinde, bir ürünün parçalarını bir araya getirerek bir bütün olarak çalışmasını ve amaçlanan işi görmesini sağlamak. montaj hattı (Alm. Montagelinie, f; Fließband, n; Fr. chaîne de montage, f; ligne de montage, f; İng. assembly line) endst. Malzemelerin akış hattı boyunca işgücü ya da donanımdan yararlanılarak aktarıldığı ve parçaların öngörülen belirli ölçütlere göre birleştirilmesiyle ara ürünlerin ya da ürünlerin oluşturulduğu birimlerin bir hat boyunca sıralanmasıyla oluşan üretim sistemi. montaj hattı dengeleme bkz. endst. hat dengeleme. montaj hücresi (Alm. Montagezelle, f; Fr. cellule de montage, f; İng. assembly cell) endst. Montaj işlemleri ve tasarımlarında benzerlikler bulunan ürünlerden oluşan bir ürün ailesinin montajının yapılması için gerekli işgücü, donatım ve malzemeleri içeren iş hücresi. montaj için tasarım (Alm. Design zur Verbesserung der Montage, n; Fr. conception en vue du montage, f; İng. ) endst. Montaj işlemlerini kolaylaştırıp montaj süresini kısaltan ve montaj sırasında yapılan hataları en aza indirmeyi amaçlayan ürün tasarımı. montaj otomasyonu (Alm. Montageautomation, f; Fr. automatisation d’assemblage, f; İng. assembly automation) endst. Bir montaj sisteminin özel aparat, makine ve taşıma sistemleri yardımıyla işgücüne çok az ihtiyaç duyulacak veya hiç ihtiyaç duyulmayacak şekle getirilmesi. montaj sistemi (Alm. Montagesystem, n; Fr. système d’assemblage, m; İng. assembly system) endst. Montaj makine sistemlerinin, temel konstrüksiyon birimlerinin, bağlayıcı, besleyici, bilgi ve işgücü sistemlerinin birleşmesiyle oluşan yapı.

Monte Carlo yöntemi bkz. endst. Monte Carlo benzetimi. motor beceri (Alm. Motorik, f; Fr. habilité motrice, f; İng. motor skill) endst. Öğrenilmiş bir dizi hareketi düzgün ve etkin bir şekilde eşgüdümleyerek bir işi yapabilme becerisi. motor sistemi (Alm. Motoriksystem, n; Fr. système moteur; İng. motor system) endst. Merkezi sinir sisteminin hareket ile ilgili kısmı. motor tahrikli konveyör (Alm. angetriebenes Rollband, n; Fr. convoyeur à rouleaux motorisés, m; İng. motor driven roller conveyor; powered roller; powered roller conveyor) endst. Bazılarına dönme kuvveti uygulanarak sürekli hareketleri sağlanmış olan makaralar üzerinde yük taşıyan bir konveyör çeşidi; eşanlam: motor tahrikli götürücü. motorlu palet taşıyıcısı (Alm. Hubwagen, m; Fr. transpalette, m; İng. counterbalance forklift truck; motorized pallet truck; pallet truck) endst. Önünde yük taşımak için uzun çatalları, arkasında ağırlığı dengelemek üzere denk bir ağırlık olan, elektrikli, benzinli ya da dizel motor tahrikli, depolarda yük taşıma aracı; eşanlam: motorlu transpalet. muayene (Alm. Nachprüfung, f; Fr. contrôle, m; İng. inspection) endst. Bir hizmetin ya da ürünün bir ya da birden çok özelliğinin genellikle sistematik bir plan içinde ölçülerek incelenerek veya test edilerek şartnameye uygunluğunun belirlenmesi için gerçekleştirilen faaliyetler; eşanlam: denetleme. muayene düzeyi (Alm. Prüfstufe, f; Fr. niveau de contrôle, m; İng. inspection level) endst. Bir örnekleme planında, örneklem büyüklüğü ile parti büyüklüğünün ilişkilendirilmesini sağlayan, önceden seçilmiş göreli muayene miktarının bir indeksi; eşanlam: denetleme düzeyi. mutlak sorumluluk (Alm. Gefährdungshaftung, f; volle Haftung, f; Fr. obligation inconditionnelle, f; responsabilité absolue, f; İng. absolute liability) endst. Taşıyıcının tüm yükümlülüklerden sorumlu olduğu ve taşıma belgesi veya genel yasal düzenlemelerde bulunan, normal muafiyetlerle korunmadığı durum; eşanlam: kusursuz sorumluluk. mühendislik ekonomisi (Alm. Engineeringsökonomie, f; Ingenieur Wirtschaft, f; Fr. économique de l'ingénierie, f; İng. engineering economics) endst. 1. Mühendislik projelerinde kullanılan ekonomi bilimine ait yöntemler kümesi. 2. Mühendislik kararlarının ekonomik etkilerini inceleyen bilim dalı. müşteri (Alm. Kunde, m; Fr. client; İng. customer) endst. Bir tedarikçi, üretici ya da satıcı tarafından sunulan ürün ve/veya hizmetleri para ya da başka bir maddi karşılık ödeyerek alan kişi ya da kuruluş. müşteri geribildirimi (Alm. Rückmeldungen von Kunden, pl; Fr. réactions de clients, pl; İng. customer feedback) endst. Müşterilerin, sunulan ürün ya da hizmet hakkındaki düşünce, öneri, şikâyet ya da hoşnutluklarını şirkete bildirmesi. müşteri hizmet düzeyi (Alm. Kundenserviceebene, f; Fr. niveau de service client, m; İng. customer service level) endst. 1. Bir işletmenin sunduğu hizmet ya da ürünlerin müşteri beklentilerini ne derecede karşıladığının göstergesi. 2. Zamanında ve eksiksiz olarak karşılanan müşteri siparişlerinin, tüm müşteri siparişlerine olan oranı. müşteri kazanımı (Alm. Kundenakquise, f; Kundengewinnung, f; Fr. acquisition de clients, f; acquisition de clientèle, f; İng. customer acquisition) endst. Bir işletmenin hizmet ve ürünlerini satın almayan ve/veya başka rakip işletmelerden satın almayı yeğleyen potansiyel müşterileri ikna edip kazanma faaliyeti. müşteri odaklı (Alm. kundenorientiert; Fr. approche client, f; İng. customer oriented) endst. Müşterilerin gereksinim ve isteklerine odaklanmış ve tüm sistemin tasarım ve işletilmesini bu ilkeye göre şekillendirmiş yönetim biçimi. müşteri odaklılık (Alm. kundenorientierte Unternehmenspolitik, f; Kundenperspektive, f; Fr. approche axée sur la clientele, f; orientation vis-à-vis de la clientele, f; stratégie vis-à-vis de la clientele, f; İng. customer-oriented approach; customer centricity; customer focus) endst. Müşterinin ve müşteri sektörlerinin tanımlandığı, müşterinin sorunlarının ve işlerinin her aşamada kolayca giderildiği, olumlu deneyimler sayesinde müşterinin sadakatinin giderek pekiştirildiği, artan müşteri memnuniyetinin yeni müşterileri çekmesine yol açtığı ticari işletme felsefesi. müşteri tatmini (Alm. Kundezufriedenheit, f; Fr. satisfaction de la clientèle, f; satisfaction du client, f; İng. customer satisfaction) endst. Müşteriye sunulan ürün veya hizmetin kalite düzeyinin müşterinin beklentisine denk ya da bu beklentinin ötesinde olması. müşteri yönlü tedarik zinciri yönetimi (Alm. Lieferkettenmanagement zu dem nachgeschalteten Verwender, n; Fr. gestion de la chaîne d'approvisionnement en aval, f; İng. downstream supply chain management) endst. Bir tedarik zincirinde, müşteriye yani zincirin sonuna doğru bilgi ve mal akışının eşgüdümü ve planlaması faaliyetleri; eşanlam: aşağı yönde tedarik zinciri yönetimi. müşterinin sesi (Alm. Kundenstimme, f; Fr. expression des besoins du consommateur, f; voix du client, f; İng. voice of customers) endst. Müşterilerin tercihlerinin, isteklerinin ve beklentilerinin saptanıp değerlendirilmesine yönelik pazar araştırma tekniği. müşteriye özgü lojistik (Alm. maßgeschneidertes Netzwerk, n; Fr. réseau sur mesure, m; İng. tailored logistics network; tailored network) endst. Her bir müşteri grubu için, o gruba en uygun lojistik yönteminin araştırılıp tasarlandığı yaklaşım; eşanlam: butik lojistik. müşteriye satış ambalajı (Alm. Primärverpackung, f; Fr. emballage de base, m; emballage primaire, m; İng. basis packaging; primary package; primary packaging; sales packaging) endst. Ürünün müşteriye satışında kullanılan, ürünle doğrudan temas halinde olan ambalaj; eşanlam: birincil ambalaj. müşteriyi elde tutma (Alm. Kundenbindung, f; Fr. fidélisation de clientèle, f; İng. customer retention) endst. Bir işletmenin eldeki müşterilerinin firma ile ticari ilişkilerini sonlandırmalarını önlemek için yürüttüğü faaliyetler bütünü. müzakere (Alm. Verhandlung, f; Fr. négociation, f; İng. negotiation) endst. Birbirinden birtakım şeyler elde etmek isteyen kişi ve kurum gibi tarafların, etkileşim ve bilgi alışverişi aracılığıyla diğer tarafı ikna etmek ve etkileyerek, taleplerini kabul ettirmeye yönelik sağlamaya odaklanan dinamik iletişim ve karar verme süreci. müzakere süreci (Alm. Verhandlungsprozess, m; Fr. processus de négociation, m; İng. negotiation process) endst. Genel durum değerlendirmesi, seçeneklerin belirlenmesi ve değerlendirilmesi gibi aşamalardan oluşan, seçeneklerin nasıl müzakere edileceğinin tanımlandığı ve uygulandığı süreç. n kişili oyun (Alm. n-Personen Spiel, n; Fr. jeu à n-personnes, m; İng. n-person game) endst. Matematiksel oyun kuramında rekabetin ikiden fazla kişi arasında gerçekleştiği durumların benzetiminin yapılmasında, n tane oyuncudan oluşan oyun. nakil bkz. endst. taşıma. nakit akış diyagramı (Alm. Geldflussdiagramm, n; Fr. tableau de flux de liquidités, m; İng. cash flow diagram; cash flow table) endst. Bir yatırımın belirlenmiş zaman periyotları için ömrü boyunca yol açacağı nakit giriş ve çıkışlarının gösterildiği diyagram; eşanlam: nakit akış tablosu. nakit akışı 1. (Alm. Geldfluss, m; Fr. flux de trésorerie, m; flux d’encaissement, m; İng. cash flow) endst. Ele alınan bir zaman diliminde ticari bir faaliyete, üretime ya da projeye ilişkin nakit giriş ve çıkışları. 2. (Alm. Cashflow, m; Fr. liquidité, f; flux de trésorerie, m; İng. cashflow) tar. Bir işletmenin gelir ve giderleri için kasasında nakit olarak yer alan ve sürekli değişen para miktarı. nakit devir süresi (Alm. Geldumschlagsdauer, f; Kapitalbindungsdauer, f; Fr. cycle bénéficiaire, m; cycle d'exploitation, m; İng. asset conversion cycle; cash-to-cash cycle time; cash conversion cycle; earnings cycle; self-liquidating cycle) endst. 1. Bir şirketin faaliyetleri için yaptığı harcamaların alacaklarını tahsil ettiği güne kadar geçen süre; eşanlam: nakit dönüşüm döngüsü, nakit devir hızı. 2. Bir şirketin stoklara ve başka kaynaklara yatırdığı paranın satışlardan geri döndüğü tarihe kadar geçen gün sayısı. nakit indirimi (Alm. Barzahlungsrabatt, m; Barzahlungsskonto, n; Fr. escompte au comptant, m; escompte de caisse, m; escompte de règlement, m; İng. cash discount) endst. Satıcının alıcıya ödemeyi belirli bir tarihe kadar gerçekleştirme vaadi karşılığında yaptığı indirim; eşanlam: kasa indirimi, nakit ıskontosu. nakit kaynakları (Alm. Geldmittelquelle, f; Fr. source d’encaisse, f; İng. cash sources) endst. Alacakların tahsil edilmesi, mal satışı karşılığı para alınması, kira ve patent gelirleri gibi eldeki nakit miktarını artıran tüm ticari hareketler. nakliye komisyoncusu (Alm. Frachtmakler, m; Fr. courtier de fret, m; İng. cargo broker; freight broker) endst. Bir komisyon bedeli karşılığında taşımacı firma veya üçüncü parti lojistik olanaklarını araştırıp temin eden aracı işletme veya kişi. nakliyeci (Alm. Transportunternehmer, m; Fr. entrepreneur de transport, m; transporteur, m; İng. carrier; haulier; transport operator) endst. Herhangi bir taşımacılık moduyla yolcunun/yolcuların veya başkasına (müşterisine) ait yüklerin, ücret karşılığında taşınması işlerini yapan şirket; eşanlam: taşıyıcı.

NASA iş yükü indeksi (İng. NASA-TLX; NASA Task Load Index) endst. Bir ya da birden fazla operatörün, herhangi bir görevi yerine getirdiği sırada ya da hemen sonrasında, etkisinde kaldığı iş yükünü tahmin edebilmek için tasarlanmış; genel performansa ek olarak zihinsel, fiziksel ve geçici gereksinim, performans, harcanılan çaba ve hissedilen moral bozukluğu kriterlerinin de değerlendirilmesini sağlayan çok boyutlu bir ölçek. navlun faturası (Alm. Frachtrechnung, f; Fr. facture de fret, f; facture de transport, f; İng. freight bill; freight invoice) endst. Taşıyıcı tarafından taşıtan adına düzenlenen ve verilen hizmetin karşılığı ücreti gösteren, beraberinde taşınan malın tanımı, taşıyıcının adı, yükün ağırlığı, yola çıkış ve varış noktası vb. bilgilerin de yer aldığı belge. neden-sonuç diyagramı (endst. balık kılçığı diyagramı) (Alm. Ishikawa-Diagramm, n; Ursache-Wirkungs-Diagramm, n; Fr. diagramme d'Ishikawa; diagramme arêtes de poisson, m; diagramme de causes et effets, m; İng. cause- effect diagram; fishbone diagram; herringbone diagram; Ishikawa diagram) endst. Ürün tasarımında ve kalite garantisinde kusurların oluşmaması için olası faktörleri bir balık iskeletini andıran diyagram şeklinde gösteren, insanlar, yöntemler, çevre koşulları, makineler ve donatım, malzemeler ve ölçümler türü faktörler arasındaki neden-sonuç etkilerini modelleyen bir kalite kontrol yaklaşımı; eşanlam: İshikawa diyagramı. negatif alan kısıtı (Alm. negative Bedingung der Zonenbildung; Fr. restriction d’espace négative, f; İng. negative zoning constraint) endst. Montaj hatlarında yerleşim, iş güvenliği ve verimlilik açısından, aynı iş istasyonunda beraber olmaları istenmeyen iş ögelerini tanımlayan kısıt. negatif talep (Alm. negative Nachfrage, f; Fr. demande négative, f; İng. negative demand) endst. Potansiyel müşterilerin ürün veya hizmetin yararını görseler bile inanç ve sosyo-kültürel nedenlerle satın almamayı tercih ettikleri talep türü. net ağırlık (Alm. Netto Gewicht, n; Fr. poids net, m; İng. net weight) 1. endst. Bir taşıtın, yakıt, kargo, personel vb. dışındaki ağırlığı. 2. gıda. Ambalaj içindeki gıdanın, ambalaj malzemesi dışındaki ağırlığı. net gelir (Alm. Nettogewinn, m; Fr. revenue net, f; bénéfice net, m; İng. net income) endst. Vergi ve diğer harcamalar da dikkate alındığında tüm giderlerin toplam gelirden çıkartılması sonucu ortaya çıkan parasal değer. net gereksinim (Alm. Nettobedarf, m; Fr. besoins nets, pl; İng. net requirements) endst. Malzeme gereksinim planlaması sürecinde, bir döneme ait bir önceki dönem sonunda elde olması hedeflenmiş stok miktarı ile beklenen teslimat miktarının çıkarılması sonucunda kalan miktar; eşanlam: net ister. net varlıklar (Alm. Nettovermögen, n; Reinvermögen, n; Fr. actif net, m; İng. net assets; net worth) endst. Bir ticari kuruluşun tüm varlıklarından mali yükümlülüklerini çıkardıktan sonra elde edilen tutar; eşanlam: net aktifler. nihai ürün stoku (Alm. (fertige Erzeugnisse Inventar, n; Fr. stock des produits finis, m; İng. finished goods inventory; finished products inventory) endst. Bir imalat sürecinin en son aşamasından geçerek nihai ürün veya yedek parça niteliği kazanmış ürün stokları; eşanlam: bitmiş ürün stoku. noktadan noktaya taşıma (Alm. Punkt-zu-Punkt Transport, m; Fr. transport de point à point, m; İng. point-to- point transportation) endst. Tek bir taşıt ile insan ya da ticari malların, aktarma yapmaksızın veya bir dağıtım merkezinden geçmeksizin bir başlangıç noktasından varış noktasına taşınması. nominal değer (Alm. Nennwert, m; Fr. valeur nominale, f; İng. nominal value) endst. Nakit akış diyagramında giriş ve çıkışın gerçekleştiği anda nakitin değeri. nominal faiz oranı (Alm. Nominalverzinsung, f; Fr. taux d’intérêt nominal, m; İng. nominal interest rate) endst. Enflasyon etkisinin dikkate alınmadığı faiz oranı. normal iş süresi (Alm. normale Arbeitszeit, f; Fr. temps de travail normal, m; İng. normal work time) endst. Kişisel ihtiyaç, yorgunluk ve diğer gecikmeler için gerekli ek süreleri hesaba katmadan tanımlanmış ve standartlaştırılmış çalışma yöntemine sahip bir işi normal tempoda çalışan kalifiye bir işgörenin yapması için gerekli çalışma süresi. normal maliyet (Alm. Normalkosten, pl; Fr. coût normal; İng. normal cost) endst. Bir faaliyetin öngörülen normal koşullar altında ve sürede tamamlanması durumunda ortaya çıkan maliyet. normal süre (Alm. Normalzeit für einen Arbeitsgang, f; Fr. durée normale; temps normal; İng. normal time) endst. Bir faaliyetin öngörülen normal koşullar altında tamamlanması için gereken süre. odak grup (Alm. Fokusgruppe, f; Fr. groupe de consultation thématique, m; groupe de discussion, m; groupe d'entretien en profondeur, m; İng. focus group; in-depth group interview) endst. Sınırlı sayıda katılımcının bir araya gelerek bir moderatör eşliğinde belirli tüketici ve ürün problemleri ve bu problemlerin olası çözümleri üzerine tartıştığı, ürünlerin veya hizmetlerin geliştirilmesi için fikirlerin ele alındığı nitel pazar araştırma tekniği.

OEM parça (Alm. Fremdteil, n; Fr. pièce OEM, f; İng. OEM part) endst. Piyasada yaygın olarak bilinen üretici firmanın ismi ve logosu yerine, satıcı firmanın ismi ve logosu kullanılarak piyasaya sürülen ve orijinal muadili olan parçalar. oluk sistemi (Alm. Zwei-Punkte-Kontrolle, f; İng. AB control; full-work system; two point control) endst. İki makine ya da süreç arasında kurulan bir kanal sisteminin kanban işlevi görecek şekilde üretim içi stokun kontrol altında tutulduğu talep tabanlı stok yönetim sistemi. olumsal karar (Alm. eventuelle Entscheidung; Fr. décision contingente; İng. contingent decision) endst. Karar vermede belirli şartlar sağlandığında içlerinden sadece birinin seçilip ve uygulandığı karar kümesi. olurlu akış problemi (Alm. zulässiges Strömungsproblem; Fr. problème de flot compatible, m; İng. feasible flow problem) endst. Her bir ayrıtın kapasitesine ek olarak o ayrıttan geçmesi gereken en az akışın (alt sınır) da ek bir kısıt olarak verildiği bir ağda, kaynak düğümünden yutak düğümüne hem kapasite hem de eniyileme gerekmeksizin alt sınır kısıtlarını sağlayan bir akışın bulunması problemi. olurlu bölge (Fr. ensemble des solutions réalisables, m; İng. feasible region; feasible set; search space; solution d space) endst. fo bir maliyet fonksiyonu, x ∈ R , gix) = 0, i = 1, …, p; eşitlik kısıtları, hj(x) ≤ 0, j = 1, …, q eşitsizlik kısıtları olmak üzere, bu kısıtlar altında min {fo(x)}, fo(x) in minimumunu bulma olarak ifade edilen matematiksel d programlama problemlerinde, gi(z) = 0, i = 1, …, p, ve hj(z) ≤ 0, j = 1, …, q kısıtlarını sağlayan bütün z ∈ R değerlerinin oluşturduğu küme. olurlu çözüm (Alm. ausführbare Lösung; Fr. solution réalisable, f; İng. feasible solution) endst. Eniyileme problemlerinde verilen tüm kısıtları sağlayan olası çözümlerden herhangi biri. olurlu yön (Alm. durchführbare Richtung; Fr. direction compatible avec les contraintes, f; İng. feasible direction) endst. Doğrusal olmayan programlamada doğrusal kısıtların bulunduğu durumda çözüm bulunurken mevcut çözüm noktasından çözümün olurlu kaldığı ve iyileştiği yöne doğru geliştirilmesi. olurlu yön yöntemi (Alm. durchführbare Richtungsmethode; Fr. méthode des directions compatibles; İng. feasible direction method) endst. Doğrusal olmayan problemlerin çözümünde, her bir adımda olurlu bir yön seçilip o yönde ilerleyerek amaç fonksiyonunun değerinin iyileştirildiği yöntem. olursuz (Alm. undurchführbare; Fr. non réalisable; İng. infeasible; unfeasible) endst. Bir matematiksel programlama probleminin çözümünde kısıtlar göz önüne alındığında herhangi bir çözümün bulunamaması durumu. olursuz bölge (Alm. unausführbare Region; Fr. solution non réalisable, f; İng. infeasible region) endst. Eniyilemede verilen problemin çözümü için olursuz çözümlerin oluşturduğu küme. olursuz doğrusal programlama (Alm. unausführbare Linearprogrammierung; Fr. programmation linéaire non réalisable; İng. infeasible linear programming) endst. Tüm kısıtları sağlayabilen olurlu bir çözümü olmayan doğrusal programlama problemi. omurganın aşırı uzanması (Alm. Rückgrathyperextension, f; Fr. hyperextension de la colonne, f; İng. hyperextension of the spine; hyperextension of the vertebral column) endst. Omuz hizasından daha yukarıda çalışma örneğinde olduğu gibi, omurilik disklerindeki basıncın değişmesine ve omuriliğin tersine kavis yapacak şekilde gerilmesine yol açabilecek çalışma pozisyonu; eşanlam: omurganın aşırı ekstansiyonu. omuz genişliği 1. (Alm. Schulterbreite, f; Fr. largeur aux épaules, f; İng. shoulder breadth) endst. Sandalye ve koltuk örneğinde olduğu gibi tasarımda ve antropometrik çalışmalarda kullanılan, kişi dik oturma pozisyonunda, üst kollar yanlara hafif temas edecek ve alt kollarla arasında dik açı olacak şekildeyken ölçülen iki omzun yan kısımları arasındaki en geniş yatay mesafe. 2. (Alm. Schulterbreite, f; Fr. longueur d’épaule, f; İng. shoulder length) teks. Boyun ile omuzun birleştiği noktadan omuzun bitim noktasına kadar olan uzunluk. omuz-dirsek uzunluğu (Alm. Schulter-Ellenbogen Länge, f; Fr. longueur bras sujet assis; İng. shoulder-elbow length) endst. Çanta askısı örneğinde olduğu gibi tasarımda ve antropometrik çalışmalarda kullanılan, kişi dik oturma pozisyonunda, üst kollar yanlara hafif temas edecek ve alt kollarla arasında dik açı olacak şekildeyken ölçülen omzun yan kısımdaki en üst noktasıyla dirseğin en alt noktası arasındaki dikey mesafe. omuzun aşırı uzanması (Alm. Schulterhyperextension, f; Fr. hyperextension de l’épaule, f; İng. hyperextension of shoulder) endst. Bir objeye ulaşmak için vücudun arka tarafına uzanma örneğinde olduğu gibi kolun üst kısmının geriye doğru aşırı gerilmesine sebep olacak çalışma pozisyonu; eşanlam: omuzun aşırı ekstansiyonu. onay kodu (Alm. Genehmigungsnummer, f; Fr. code d'autorisation, m; numéro d'autorisation, m; İng. approval code; authorization code; authorization number) endst. Kredi kartı ya da banka kartı üzerinden bir işlem yapıldığında bu mali işlemin onaylandığını bildiren, altı ya da yedi basamaklı kod. onaylı bileşen (Alm. genehmigter Komponent, m; genehmigtes Bauteil, n; Fr. composant approuvé, m; İng. approved component) endst. Müşteri kalite gereksinimlerini karşılayan ve kullanımı için onay alınmış bir ürünü oluşturan her bir parça; eşanlam: onaylanmış parça. onaylı borçlar finansmanı (Alm. umgekehrtes Factoring, n; Fr. financement des comptes créditeurs approuvés, m; İng. approved payables finance; buyer-led supply chain finance; payables finance; reverse factoring; supplier payments; trade payables management) endst. Bir hizmet ya da mal satıcısının ödenmemiş faturalar cinsinden alacaklarının, ödenme tarihinden önce ıskonto edilmiş değeriyle alıcının düzenlediği banka kredisi sayesinde ödenmesi. onaylı fiyat tarifesi (Alm. geltende Tarifliste, f; Fr. liste de prix autorisée, f; İng. authorized price list) endst. Bir ticari sözleşmenin belirttiği süre içinde geçerli olan hizmet ve malların fiyatı. operasyon süresi (Alm. Betriebszeit, f; Fr. durée de l’opération, f; İng. operation time) endst. Bir ürün partisinin işlenmesi öncesinde yapılan hazırlık süresi ile ürün partisini işleme süresinin toplamı; eşanlam: işlenti süresi. optimal altı temel değişken (Alm. suboptimale Basisvariable; Fr. variable de base sous-optimale, f; variable principale sous-optimale, f; İng. sub-optimal basic variable) endst. Doğrusal bir programın çözümünü oluşturan temel değişkenler kümesi, duyarlılık analizi yapıldığında bozuluyorsa ve bu bozulma bu değişkenlerin sıfırıncı satırdaki katsayılarının negatif olması ile gerçekleşiyorsa, elde edilen yeni amaç fonksiyonu ve yeni temel başlangıç çözümü içindeki temel değişkenler kümesinin her bir ögesi; eşanlam: alt optimal temel değişken. optimal politika (Alm. optimale Politik, f; Fr. politique optimale, f; İng. optimal policy) endst. Bir istatistiksel karar verme sürecinde her adımda yararlılığı ya da ödüllerin, kazanımların toplamını en büyük kılan eylemleri seçme yöntemi. optimalden kötü algoritma (Alm. suboptimaler Algorithmus, m; Fr. algorithm sous-optimal, m; İng. suboptimal algorithm) endst. Optimum algoritma kadar iyi sonuç vermeyen, ancak hesaplama kolaylığı ve pratiklik açısından yeğlenebilen algoritma. optimallik açığı (Alm. Optimalitätsabstand, m; Fr. écart d’optimalité, m; İng. optimality gap) endst. Karma tamsayılı programlama problemlerinin çözümünde, mevcut en iyi çözüm ile mümkün olabilecek en iyi çözüm arasındaki fark; eşanlam: optimallik gediği. orantılılık varsayımı (Alm. Proportionalitätsannahme, f; Fr. hypothèse de proportionnalité, f; İng. proportionality assumption) endst. Doğrusal programlamada amaç fonksiyonunun değerinin her bir karar değişkeninin ayrı ayrı orantısal katkıları ile oluştuğu varsayımı. orijinal uzay (Alm. Originalraum, m; Fr. espace original; İng. original space) endst. Doğrusal programlama problemlerinde problemin ilk tanımlanmış olduğu, dolayısıyla henüz eşiz uzaya aktarılmamış olduğu uzay. ornatma analizi (Alm. Ersetzungsanalyse, f; Fr. analyse de remplacement, f; İng. replacement analysis) endst. Var olan bir sistemin ne zaman ve hangi sistem tarafından yenileneceğine ilişkin çeşitli mühendislik ekonomisi teknikleri kullanılarak yapılan analiz; eşanlam: ikame çözümlemesi. ornatma gideri (Alm. Wiederbeschaffungswert, m; Wiederbeschaffungskosten, pl; Fr. valeur de remplacement, f; coût de remplacement, m; İng. replacement cost; replacement value) endst. Bir donanımı aynı özelliklere sahip yeni bir donanım ile değiştirmenin maliyeti; eşanlam: ikame masrafı. ornatma seçeneği (Alm. Abfragesender, m; Herausforderer, m; İng. challenger) endst. Bir üretim sisteminde, yenilenmesi öngörülen donatımın analizinde, kullanılmakta olan donatımın yerine geçmek üzere aday gösterilen ve mevcut donatımla ile karşılaştırmalı analizi yapılan seçenek; eşanlam: ikame seçeneği. orta dönem planlama (Alm. mittelfristige Planung; Fr. planification à terme moyenne; İng. medium term planning) endst. Planlama detayının haftalık, aylık veya üçer aylık aralıklarla yapıldığı, on sekiz aya kadar olan bir dönemi içeren planlama süreci. ortak araç kullanımı (Alm. Fahrgemeinschaft, f; Fr. covoiturage, m; İng. car pool; car pooling; carpooling; ride sharing) endst. İnsanların bilişim teknolojilerini kullanarak araba yolculuklarını birlikte yapması, birden fazla kişinin arabada birlikte seyahat etmesi. ortak depo (Alm. Mehrmandantenlager, m; Multi-User-Lager, m; Fr. entrepôt partagé, m; İng. multi-client warehouse; public warehouse; shared warehouse) endst. Birden fazla işletmenin depolama hizmetlerinden yararlandığı, böylece elleçleme donatımının, işgücünün ve sermaye teçhizatının ortak kullanımından kaynaklanan tasarrufların sağlandığı, kullanıcıların kullanım oranında ücret ödedikleri depolama kuruluşu; eşanlam: paylaşmalı depo. ortak girişim (Alm. gemeinsames Unternehmen, n; Fr. association d'entreprises, f; coentreprise, f; entreprise commune, f; entreprise conjointe, f; İng. cooperative enterprise; joint enterprise; joint venture) endst. En az iki tüzel kişinin bir araya gelerek belirli bir projede birlikte çalışmak için kurdukları ortak işletme yapısı; eşanlam: iş ortaklığı, ortak ticari girişim. ortak maliyet (Alm. gemeinsame Kosten; Fr. charges communes; coûts communs; İng. common cost) endst. Bir işletme genelinde yapılan harcamaların farklı departman ve alt birimlere aktarılamayan maliyet türü; eşanlam: genel gider. ortak sigorta (Alm. Mitversicherung, f; Fr. co-assurance, f; İng. co-insurance; coinsurance) endst. 1. Riskin birden fazla sigorta şirketi tarafından, aynı veya farklı oranlarda ortaklaşa teminat altına alınması. 2. Sigorta edilen ile sigorta edenin belirli oranlarda riski karşılaması; örneğin, sağlık sigortasında sigorta edilenin %20, sigorta edenin %80 oranı karşılaması; eşanlam: koasürans. ortak yapım (Alm. gemeinsame Produktion, f; Fr. coproduction, f; İng. co-production; coproduction) endst. İki veya daha çok farklı üreticinin farklı yetkinlik ve kaynaklarından yararlanmak, ölçek ekonomisi yakalamak üzere ortaklaşa yapılan üretim. ortak yönetilen stok (Alm. Collaborative Managed Inventory, n; Fr. gestion partagée des stocks, f; stocks gérés conjointement, pl; İng. co-managed inventory; collaborative managed inventory; jointly managed inventory) endst. Ürün dağıtımında, satıcı şirketin ürün tedarikçisi şirket ile birlikte dağıtım kanalındaki stokların yönetimini üstlenmesi. ortaklaşa satınalma (Alm. Bezugsgenossenschaft, f; Einkaufsgenossenschaft, f; Fr. coopération à l'achat, f; achats en commun, pl; İng. cooperative purchasing) endst. Gerek idari giderleri azaltmak ve gerekse ölçek ekonomisinden yararlanmak amacıyla, farklı şirketlerin mal ve hizmet gereksinimlerinin toplulaştırılarak satın alınmas; eşanlam: merkezi satınalma. ortaklık (Alm. Partnerschaft, f; Fr. partenariat, m; İng. partnership) endst. Risk ve kârı paylaşmak üzere anlaşmış iki ya da daha çok sayıda kişi ya da kurumun oluşturdukları geçici ya da kalıcı işbirliği. ortalama bakım süresi (Alm. mittlere Instandhaltung, f; Fr. durée moyenne de maintenance, f; İng. mean maintenance time) endst. Üretim süreci içerisindeki makinelerin standartlar dahilinde üretimi sürdürebilmeleri için periyodik olarak yapılan bakım ve ayarlamalar için geçen süre. ortalama diyagramı bkz. endst. kontrol diyagramı. ortalama muayene sayısı (Alm. durchschnittlicher Stichprobenumfang, m; Fr. moyen de l’échantillon; moyen effectif; effectif moyen contrôlé, m; İng. average sample number; mean inspection number) endst. Belirli bir örneklem muayenesinde, belirli bir parti kalite düzeyine karar verebilmek için partide muayene edilmesi beklenen birim sayısı; eşanlam: ortalama örneklem sayısı. ortalama mutlak yüzde hata (Alm. gemittelter absoluter Prozentfehler; Fr. pourcentage moyen d’erreur absolute, m; İng. mean absolute percentage deviation; mean absolute percentage error) endst. Zaman serilerinde tahmin yapıldığında oluşan hataların mutlak değerlerinin, gözlem verilerinin mutlak değerlerine oranlarının ortalamasının yüzdelik değeri. ortalama ödeme süresi (Alm. durchschnittliche Außenstandsdauer, f; durchschnittliche Forderungslaufzeit, f; Fr. période moyenne de paiement, f; délai moyen de règlement des comptes fournisseurs, m; délai moyen de règlement des fournisseurs, m; İng. average payment period; days purchases in accounts payable; number of days' purchases in average payables) endst. Satın alınan mal ve hizmetin fatura tarihinden, ödeme yapılana kadar geçen sürelerin ağırlıklı ortalaması. ortalama stok (Alm. mittlerer Lagerbestand, m; Fr. stock moyen, m; İng. average inventory; average stock) endst. Stokta tutulan belirli bir malın veya mal grubunun bir muhasebe dönemi boyunca hesaplanan ortalama ederi. ortalama ürün istif miktarı (Fr. stockage par lot moyen, m; İng. medium lot storage) endst. Azami yükseklikte istif yapabilmek için gerekli 1 ila 3 paletlik ürün miktarı. oryantasyon eğitimi (Alm. Einweisung und Orientierung, f; Fr. formation et orientation, f; İng. orientation training) endst. Yeni işe giren işgörenin işe, çevresine, çalışma koşullarına ve bir bütün olarak işletmeye alıştırılması amacıyla düzenlenen, işletmeye ilişkin temel bilgiler, işletmenin politikaları, örgütsel yapısı, üretim konusu ve süreci, sosyal haklar ve sorumluluklar vb. konuları içeren eğitim. otomatik imalat hattı (Alm. Transferstraße, f; Fr. chaîne-transfer, f; İng. transfer line) endst. Endüstriyel üretimde, aynı parçalar üzerinde peş peşe işlentiler yapan ve otomatik ya da yarı otomatik çalışan makineler dizisinden oluşan sistem ; eşanlam: otomatik üretim hattı. otomatik konteyner denetim hattı (İng. automated container inspection lane) endst. Bir limana dışsatım ya da dışalım amacıyla gelen, vagon ya da treyler üstündeki çekermelerin mikrodalga ışınları ve parçacık detektörleri gibi sensörler aracılığı ile, treyler bir tünelden geçirilerek incelenmesi ve elde edilen görüntü ver kayıtların otomatik olarak bütün ilgili mercilere (örneğin, varış limanı) dağıtılmasına dayalı denetim. otomatik montaj (Alm. automatische Bestückung; Fr. montage automatique, m; İng. automatic assembly) endst. İş parçalarının montaj için özel olarak tasarlanmış mekanizmalar ile taşındığı ve otomatik makine veya robot ile gerçekleştirildiği montaj. otomatik stok düşümü (Alm. retrograde Entnahme, f; Fr. prélèvement rétroactif des postes de stock, m; İng. backflushing) endst. Gerçekleştirilen üretim miktarına göre o üretim için gerekli malzeme gereksiniminin ürün ağaçlarından yararlanarak hesaplanıp, söz konusu malzeme stok kayıtlarından otomatik olarak çıkarılması durumu. otomatik tanılama sistemi (Alm. automatisches Identifikationssystem, n; Fr. système d'identification automatique, m; İng. automatic identification system) endst. 1. Üretim ve hizmet sistemlerinde, bir nesnenin kimliğini elektronik yoldan tanımlayan ve bu veriyi işleyerek bilgi haline dönüştüren teknoloji. 2. Seyir güvenliği, gemilerin izlenmesi, çevre koruma, çarpışmaları önleme gibi amaçlarla her gemiye civarında bulunan diğer bütün gemilerin kimlik bilgileri, konumu, rotası, hızı gibi bilgileri bir veri protokol formuna göre radyo alıcı-verici sistemleri ve uydular aracılığı ile yayınlayan sistem. otoyol kuramı (Alm. Theorie der gebührenpflichtigen Autobahn, f; Zollschrankentheorie, f; İng. turnpike theory) endst. Temel amaç bulunulan noktaya bakılarak hedefin çok hızlı bir şekilde yeniden belirlenmesi, değişen durumlara anında tepki verilmesi ilkesine dayanan ve otoyol örneğine benzer olarak hedefe ulaşmada uzun olsa dahi daha hızlı yol alınan seçeneklere öncelik verilen bir dizi ekonomik kuramlar kümesi. oturma yüksekliği (Alm. Sitzhöhe, f; Fr. hauteur de l'assise, f; İng. sitting height) endst. Sandalye ve koltuk örneklerinde olduğu gibi tasarımda ve antropometrik çalışmalarda kullanılan, ölçümü kişi dik oturur ve karşıya bakar pozisyonda, dizler dik açı yapacak şekildeyken yapılan oturma yüzeyiyle başın en üst noktası arasındaki dik mesafe. oturma referans noktası (Fr. point de référence de place assise, m; point R, m; İng. R-point; seat reference point; seating reference point; SRP) endst. 1. Ergonomik çalışmalarda koltuk ya da sandalye arkalığı ile oturma bölümünü yatay olarak ikiye ayıran çizgi üzerindeki nokta. 2. Taşıt tasarımında koltuk en geri ve en aşağı oturma pozisyonundayken, kullanıcıların kalça noktasının görece konumunu tanımlamak için kullanılan kuramsal nokta. oturmada dirsek yüksekliği (Fr. hauteur coude, sujet assis, f; İng. elbow rest height; sitting elbow rest height) endst. Koltuk ve sandalyelerde bulunan kolçak tasarımında yararlanılan, ölçümü kişi dik oturma pozisyonundayken, alt ve üst kol birbirine dik konumdayken yapılan, oturma yüzeyi ve sağ dirseğin en alt noktası arasında ölçülen dik mesafe. oturmada diz ardı yüksekliği (Alm. stehende Länge des Unterschenkels, f; Fr. hauteur creux poplité-sol, f; İng. sitting popliteal height; stool height) endst. Sandalye ve koltuk örneğinde olduğu gibi tasarımda ve antropometrik çalışmalarda kullanılan, kişi dik oturma pozisyonunda, üst bacaklar yere paralel ve ayaklar yere düz basılmış, üst bacaklar ve dizlerin arka kısmı oturma yüzeyine hafifçe temas edecek şekildeyken ölçülen yerle dizin arkasındaki üst ve alt bacağın birleşme çizgisi arasında ölçülen dikey mesafe. oturmada diz yüksekliği (Alm. sitzende Kniehöhe, f; Fr. hauteur genou sujet assis, f; İng. sitting knee height) endst. Arabaların ön panel yüksekliği ve masa yüksekliği örneklerinde olduğu gibi tasarımda ve antropometrik çalışmalarda kullanılan, ölçümü kişi dik oturur pozisyonda ve dizler dik açı yapacak şekildeyken yapılan yerle dizin en yüksek noktası arasındaki dik mesafe. oturmada dizler arası mesafe (İng. sitting knee-to-knee breadth) endst. Uçak kokpit tasarımında gerekli diz boşluğunu belirleme örneğinde olduğu gibi tasarımda ve antropometrik çalışmalarda kullanılan, kişi dik oturur pozisyonda dizler dik açı yapacak ve birbirine hafif dokunacak şekildeyken ölçülen iki dizin yan yüzeyleri arasındaki en geniş mesafe. oturmada göz yüksekliği (Fr. hauteur œil, sujet assis, f; İng. sitting eye height) endst. Otomobil ve kokpit örneğinde olduğu gibi araç tasarımında yararlanılan, ölçümü kişi dik oturma pozisyonunda ve karşıya bakarken yapılan, oturma yüzeyi ve gözün yanal (dış) köşesi arasındaki dik mesafe. oturmada kalça genişliği (Alm. sitzende Hüftbreite, f; Fr. largeur maximale niveau hanches sujet assis, f; İng. sitting hip breadth) endst. Sandalye genişliği örneğinde olduğu gibi tasarımda ve antropometrik çalışmalarda kullanılan, ölçümü kişi dik oturur pozisyonda dizler ve bilekler dik açı yapacak ve bitişik şekildeyken yapılan kalça genişliği. oturmada omuz yüksekliği (Alm. sitzende Shulterhöhe, f; Fr. hauteur d'épaule assise, f; İng. sitting shoulder height) endst. Sandalye ve koltukların yaslanma yüzeyi örneğinde olduğu gibi tasarımda ve antropometrik çalışmalarda kullanılan, kişi dik oturma pozisyonunda iken ölçülen, oturma yüzeyiyle omuzun yan kısmındaki en üst noktası arasındaki dikey mesafe.

ödemesiz dönem (Alm. Gnadenfrist, m; Toleranztag, m; Fr. delai de grâce, m; delai de paiement, m; İng. grace period) endst. 1. Herhangi bir faizin uygulanmadığı ve ödeme yapılmayan dönem. 2. Son günü geçmişse bile sigorta korumasının devam ettiği süre.

ödence (Alm. Entschädigung, f; Fr. indemnité, f; İng. indemnity) endst. Bir gerçek ya da tüzel kişinin kusuru sonucunda zarar gören partiye zararı karşılamak üzere sözleşmede belirtilen koşullara göre yapılan ödeme.

ödül fonksiyonu (Alm. Preisfunktion, f; Fr. fonction de récompense, f; İng. reward function) endst. Markov karar süreçlerinde, sistem belli bir durumdayken ve karar verici bir eylemi seçtiğinde edineceği kazancı gösteren fonksiyon.

ödünleşim (Alm. Kompromiss, m; Fr. compromission, f; compromis, m; İng. compromise; tradeoff) 1. blşm. Aynı zamanda sağlanması mümkün olmayan etkenlerin dengelenmesi. 2. endst. Tarafların ortak veya uyumlu bir anlayışa ulaşabilmek için karşılıklı olarak görüşlerinden mümkün olan en az seviyede ödün vererek anlaşma süreci ve bunun sonucunda ortaya çıkan çözüm.

ölçek ekonomisi (Alm. Degressionseffekt, m; Skaleneffekt, m; Fr. économie d’échelle, f; İng. economies of scale) endst. Üretim miktarındaki artışın uzun dönemde birim maliyetlerde azalmaya neden olması durumu. ölçeklenebilirlik (Alm. Skalierbarkeit, f; Fr. échelonnabilité, f; İng. scalability) 1. blşm. Bir program ya da algoritmanın süresinin ve kullandığı bellek alanının üzerinde çalıştığı veri kümesinin büyüklüğüne orantılı olması ya da bu büyüklükten az etkilenmesi özelliği; ölçeklenebilir olmayan bir algoritma, veri hacmi çok arttığında süre ve/veya bellek gereksinimi bakımından işletilemez boyutlara ulaşır. 2. elk. Genellikle video olan çoğulortam işaretlerinin sıkıştırmaya yönelik kodlanması ve kodçözümünde, tek bir kodlama algoritması ile kodlanıp, alıcı tarafın nitelik isteklerine ve kodçözücü sistemin yeteneklerine orantılı olarak parametre seçimiyle istenilen veri hızı ve niteliğinde işaretin kodun çözülebilmesi. 3. endst. Bir sistemin artan iş miktarının girdileri de belirli bir oranda artırmakla karşılanabilmesi.

ölçümün tekrar gerçekleştirilebilirliği 1. (Alm. erweiterte Vergleichpräzision, f; Messreproduzierbarkeit, f; Fr. reproductibilité, f; reproductibilité de mesure, f; İng. measurement reproducibility; reproducibility) blşm. Değişik yöntemlerle, değişik ölçme aletleriyle, değişik gözlemcilerle, değişik laboratuvarlarda ve uzun zaman aralıklarıyla bir niceliğin aynı değeri üzerinde yapılan ölçümlerin yakınlığı. 2. (Alm. Reproduzierbarkeit, f; Vergleichbarkeit, f; Fr. reproductibilité, f; İng. reproducibility) endst. Bir deney veya çalışmanın tamamının yeniden gerçekleştirilebilmesi veya tekrarlanabilmesi; eşanlam: yeniden elde edilebilirlik.

ölü stok (Alm. toter Lagerbestand, m; totes Inventar, m; unverkäufliche Warenbestände, pl; Fr. stock en stagnation, m; İng. dead stock) endst. Bir stok sisteminde, satış listesinden çıkarılma gibi nedenlerle herhangi bir şekilde artık kullanılamayacak durumda olan ürünler.

ön sevk ihbarı (Alm. Versandvorabmitteilung, f; Fr. avis de livraison préalable, m; avis préalable d'expédition, m; İng. advance shipment notice; advance shipment noticing; ASN) endst. Malların gönderildiği tesise gelmeden önce mal girişini kolaylaştırmak amacıyla, genellikle elektronik formda yollanan, esasında yükün içerdiği kalemlerin listesi olup, ayrıca her bir ürünün tanımı, paketlenme türü, fiziksel özellikleri, taşıyıcı araç içinde nasıl konumlandığı gibi başka bilgileri de içerebilen belge.

önceden açıklama (İng. prior disclosure) endst. İthalatçının kendisine sorulmadan önce gümrük idaresine, yaptığı hata konusunda bilgi vermesi.

önceliğe dayalı çizelgeleme (Alm. prioritätsbasierte Ablaufplanung; Fr. ordonnancement prioritaire, m; İng. priority-based scheduling) 1. blşm. Bilgisayarda zaman planını yürütülecek izleklerin önceliklerine göre düzenlemek. 2. endst. Üretim planlamasında, yapılacak işlerin zaman planını önceliklerine göre düzenlemek.

öncelik diyagramı (Alm. Präzedenz-Diagramm, n; Fr. diagramme d'antécédence, m; İng. precedence diagram) endst. Ürün montajındaki her bir öncelik ilişkisinin öncül iş ögesinden artçıl iş ögesine çıkan bir okla gösterildiği ve iş ögesi sürelerini de içeren grafik gösterim.

öncelik kuralları (Alm. Prioritätsregeln, pl; Fr. règles de priorité, pl; İng. priority rules) endst. Üretim veya hizmet amacıyla kullanılan makine, çalışma merkezi, araç gereç vb. özkaynaklara işlem görmek üzere atanmış işlerin öncelik ölçütünün aldığı değerlere göre işlem sıralarının belirlendiği kurallar.

öncelikli hedef programlama (Alm. lexicographische Zielprogrammierung; İng. lexicographic goal programming; preemptive goal programming) endst. Karar vericinin hedeflere ilişkin tercih yapısını dikkate alan bir çözümün belirlenmesinin amaçlandığı, hedeflere ilişkin hiyerarşik bir yapının karar verici tarafından ortaya konmasının ve bu hedeflerin en önemliden daha az önemliye doğru sıralamasının söz konusu olduğu hedef programlama türü.

öncelikli kuyruk (Alm. Prioritätsschlange, f; Vorrangwarteschlange, f; Fr. file de priorité, f; İng. priority queue) endst. Bir kuyruk sisteminde bulunan nesnelerin öncelik ölçütünün aldığı değerlere göre kuyruktaki sıralarının belirlendiği kuyruk modeli.

öncü kullanıcı (Alm. Lead-User; Fr. utilisateur à l’avant-garde, m; İng. lead user) endst. Yeni bir ürün ihtiyacını ilk olarak fark eden ve ürün pazara sunulmadan önce bu ürünü öncelikle kendi kullanımları için geliştiren veya ürünün geliştirilme sürecinde yer alan kullanıcı kesimi.

öncül (biyom. prekürsör) (Alm. Vorgänger, m; Fr. prédécesseur, m; İng. predecessor) 1. blşm. 1. Bir sıralamada herhangi bir ögeden bir önce gelen öge. 2. (Alm. Prämisse, f; Voraussetzung, f; Fr. prémisse, f; İng. premise; premiss) Mantıkta, bir çıkarsamanın varsayımlar kümesini oluşturan önermelerden her biri. 3. (Alm. Präambel, f; Fr. préambule, m; İng. preamble) Yazılımda bir bileşenin, birimin, yazılım parçasının ya da iletişimde kullanılan bir bilgi paketinin önünde yer alan ve izleyen bölümün içeriği ya da biçimiyle ilgili olarak okuyucuya ya da işleyiciye hazırlık bilgisi veren ön bölüm.(Alm. Vorgänger, m; Fr. prédécesseur, m; İng. predecessor) 2. endst. Bir iş ögesinin yapılmaya başlanabilmesi için kesinlikle bitirilmiş olması gereken iş ögesi/ögeleri. 3. (Alm. Präkursor, m; Fr. précurseur, m; İng. precursor) kim. Ardışık tepkimelerde, her tepkime adımından önce gelen tepkime adımının ürünleri.

öndelik ilişkisi (Alm. Präzedenzsrelation, f; Fr. relation d'antécédence, f; İng. precedence relationship) endst. 1. Bir projede gerçekleştirilecek bir işlemin başlamasından önce tamamlanması gereken işlemlerin bulunması. 2. Montajın temel özelliklerinden dolayı, bir iş ögesinin başlaması için bitirilmesi gereken iş ögesi veya ögelerinin bulunması durumu; eşanlam: öncelik ilişkisi.

öndelik matrisi (Alm. Präzedenzsmatrix, f; Fr. matrice d'antécédence, f; İng. precedence matrix) endst. Aralarında doğrudan ya da dolaylı öndelik ilişkisi bulunan iş ögeleri için matriste önde gelen iş ögesi numaralı satırla; izleyen iş ögesi numaralı sütunun kesiştiği elemanın “1”, diğer elemanların ise “0” değerini aldığı matris; eşanlam: öncelik matrisi.

öngörü (Alm. Vorausberechnung, f; Vorheraussage, f; Vorhersage, f; Fr. prévision, f; İng. forecast) 1. endst. Geçmiş verilerden hareketle, gerek yönsemeleri izleyerek, gerekse istatistiksel yöntemleri kullanarak gelecekteki belli bir zaman aralığı içinde bir değişkene (satış, tüketim, enflasyon, nüfus vb.) ilişkin değerlerin kestirilmesi. 2. ist. Gelecekteki olayların gerek deneyim ve sezgilere, gerekse gözlemlere, matematiksel model sonuçlarına ya da istatistiksel verilere dayanarak yapılan kestirimi.

öngörülen tüketim (Alm. prognostizierter Verbrauch, m; Fr. actualisation de la prévision, f; consommation prevue, f; İng. forecast consumption) endst. Stok yönetiminde, öngörülen talebin içinde gerçekleşen siparişlerle “tüketilen” kısmı, diğer bir deyişle öngörülen talebin siparişlerle gerçekleşen kısmı.

önkol-el uzunluğu (Alm. Unterarm-Hand Länge, f; Fr. portée arrière dactylion, sujet assis, f; İng. forearm-hand length) endst. Antropometrik çalışmalarda kullanılan, ölçümü kişi ayakta dik pozisyonda, sağ üst kol ile alt kol arasında dik açı olacak şekildeyken yapılan sağ dirsek ucu ve en uzun sağ el parmağı arasındaki yatay mesafe.

örgütsel çeviklik (Alm. Organisationsagilität, f; Fr. agilité d’un organisation, f; İng. organisational agility) endst. Bir örgütün, yaklaşmakta olan bir tehdit veya fırsata zamanında yanıt verebilme veya uyum sağlayabilme yeteneği.

örgütsel ergonomi (Alm. Organisationsarbeitswissenschaft, f; Fr. ergonomie organisationnelle; İng. macroergonomics; organizational ergonomics) endst. İletişim, takım özkaynak yönetimi, çalışma süreleri tasarımı, takım çalışması, katılımcı tasarım, toplum ergonomisi, yeni iş paradigmaları, örgüt kültürü, sanal örgütler, tele- çalışma ve kalite yönetimi vb. konuları ele alan organizasyon yapıları, politikaları ve süreçleri ve sosyo-teknik sistemlerin eniyileştirilmesi ile uğraşan ergonominin dalı.

örgütsel yenileşim (Alm. organisatorische Innovation; Fr. innovation organisationnelle; İng. organizational innovation) endst. Firmanın ticari uygulamalarında işyeri organizasyonunda veya dış ilişkilerinde yeni bir örgütlenme yönteminin ortaya konulması; eşanlam: organizasyonel yenileşim.

örneklem miktarı (Alm. Probegröße, f; Fr. taille de l'échantillon, f; İng. sample size) 1. endst. Bir örnekleme işleminde alınan örneklemin hacim, ağırlık vb. türünden miktarı. 2. ist. İstatistiksel bir popülasyondan örnekleme işleminde alınan örneklem elemanlarının sayısı; eşanlam: örneklem boyu.

örnekleme birimi (Alm. Auswahleinheit, f; Fr. unité de sondage, f; unité d’échantillonnage, f; İng. sampling unit) 1. endst. Bir örnek toplama sürecinde, tek bir yerden, tek bir zamanda alınmış ve tek bir bütün oluşturan bir ürün, malzeme ya da hizmet birimi. 2. ist. Bir istatistiksel kütlenin bölünebildiği parçalardan her biri. 3. (Alm. Erhebungseinheit, f; Fr. unité d'échantillonnage, f; İng. sampling unit) orm. Ormanlara ait özelliklerin belirlenmesi amacıyla örnekleme işlerinin uygulandığı örnek alan birimi.

örnekleme programı (Alm. Stichprobenplan, m; Fr. plan d’ échantillonage, m; İng. sampling program) endst. Örnek grubunun kabul edilmesinde kullanılacak ölçütleri ve örnek grubu büyüklüklerini gösteren tanımlanmış bir program. örneklemeli muayene (teks. sondaj usulü kontrol) (Alm. Stichprobenprüfung; Fr. inspection par échantillonage, f; contrôle par échantillonage, m; prélèvement de contrôle, m; İng. sampling inspection) 1. endst. Kalite kontrolde, yüzde yüz muayene yerine bir anakütleden belirli istatistiksel yöntemlere göre tespit edilen ve rasgele seçilen belirli sayıda örneklem kullanılarak ürün ya da hizmetlerin muayenesi. 2. teks. Pamuk standardizasyonu için kontrole sunulan her partiye ait preslenmiş pamuk balyaları içinden belirli oranda ayrılan balyaların açılarak her balyanın ayrı ayrı incelenmesi; eşanlam: örnekleme usulü kontrol.

özdeş paralel makineler (Fr. machines parallèles identiques, pl; İng. identical parallel machines) endst. İmalat planlamada birbirleriyle hazırlık süresi, işlem süresi ve benzeri özellikler bakımından özdeş makineler.

özdeş paralel makinelerin çizelgelenmesi (Fr. ordonnancement de machines parallèles identiques, m; İng. identical parallel machines scheduling) endst. Belli bir performans ölçütünü eniyileyecek biçimde, birbirleriyle hazırlık süresi, işlem süresi ve benzeri özellikler bakımından özdeş makinelerde bir veya birden fazla işlem görmesi gereken işlerin bu makinelerde hangi sıra ve zamanda gerçekleneceğinin belirlenmesi.

özendirici ücret sistemi (Alm. Leistungslohnsystem, n; Fr. régime de rémunération au rendement, m; İng. incentive wage system) endst. İşgörenin kök ücretine ek olarak işinde gösterdiği verimlilik, başarı veya ilave hizmetin karşılığında ücret artışı sağlayan ücret sistemi.

özgünlük (Alm. Echtheit, f; Fr. originalité, f; İng. originality) endst. Bir buluş sonucu olan, nitelikleri bakımından benzerlerinden ayrı ve üstün olan.

özkaynak (Alm. Ressource, f; Betriebsmittel, n; Fr. ressource, f; İng. resource) 1. endst. Malzeme, para, hizmetler, bilgi ve deneyimli personel gibi kullanılabilen ve yarar ortaya çıkarılmasında katkıda bulunan olanaklar; eşanlam: varlıklar. 2. tar. İnsan ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olan mal ve hizmeti oluşturan temel unsurlar.

özmal aracı olmayan taşımacı (Alm. Frachtführer ohne eigenen Schiffsbetrieb, m; Fr. transporteur non exploitant de navires, m; transporteur public utilisant des réseaux de transport autres que maritime, m; İng. non- vessel operating common carrier) endst. Taşıyıcılardan yer (hacim) satın alıp, bu yerleri kendi müşterilerine satarak konsolidasyon sağlayan, gönderici için bir taşıyıcı gibi davranmasına rağmen, gemi, uçak vb. taşıma araçlarına sahip olmayan, taşıma işleri organizatörlerini acente olarak kullanabilen ve taşıyıcı sorumluluklarını üstlenerek taşıma sözleşmesi yapabilen kuruluş.

özniteliğe göre muayene (Alm. attributive Prüfung, f; Attributprüfung, f; Stichprobenerhebung zu Merkmalen, f; Fr. contrôle par attributs, m; İng. attribute sampling; inspection by attributes) endst. 1. Bir ürün yığını içinde, kaç tanesinde istenen bir özniteliğin bulunduğunun saptanıp sayılmasına dayalı kalite kontrolü. 2. Mali denetimlerde bir şirketin belgeleri arasında belirli bir özelliğe sahip olanlar arasından rasgele seçilmiş az miktarda belge ile yürütülen kontrol. p diyagramı (Alm. P-Diagramm, n; Fr. graphique en P, f; İng. fraction defective chart; p-chart; percent chart; proportion chart) endst. Bir sürecin kontrolünde, hatalı örnek sayısının örneklem büyüklüğüne bölünmesiyle bulunan hata oranını izlemek üzere kullanılan kalite kontrol diyagramı; eşanlam: kusurlu oranı diyagramı. paket (Alm. Paket, n; Fr. paquet, m; İng. packet) 1. blşm. 1. Bir bilgisayar ağı üzerinde bir aygıttan bir diğerine bir bütün olarak gönderilen veriler. 2. Paket anahtarlama düzeninde, gerek verilerden, gerek kontrol ve adres bilgilerini içeren başlık kısmından oluşan ve bir bütün olarak ele alınan veri iletişim birimi. 2. elk. Yük bağlaşımlı elektronik aygıtlarda, gelen ışınımın sonucunda oluşan elektrik yükü tutamı; elektronik kameralarda bir yük paketi imgedeki bir piksele karşı düşer. 3. (Alm. Paket, n; Fr. paquet, m; İng. package; packet) endst. Taşınacak veya depolanacak bir veya birden fazla mal birimini dış etkilerden koruyan, onları bir arada tutarak; pazarlama, taşıma, depolama ve dağıtım işlemlerini kolaylaştıran, metal, plastik, karton vb. malzemelerden yapılmış koruyucu kap. palet (Alm. Palette, f; Fr. palette, f; İng. pallet; skid) endst. Depolama ve taşımacılıkta kullanılan, çeşitli malzemelerden (tahta, metal, plastik vd.) üretilen, çaka (çatallı kaldırıcı) tarafından elleçlenen ve ürünün üzerine konulduğu platform; eşanlam: yük paleti. palet değiştirici (Alm. Palettenwendegerät, n; Fr. basculeur de palettes, m; İng. pallet inverter; pile turner) endst. Bir paletin üzerinde yükü, paletin kısmen kırık olması veya başka nedenlerle paleti değiştirmek üzere ya da daha güçlü koruma sağlamak üzere tüm istifi yere indirmeden aynı veya başka tür bir palete elle müdahaleye gerek kalmadan aktaran ya da bir palet üzerinde malın çökelme etkisi altında zarar görmesini engelleme amacıyla istifi döndüren düzenek. palet destek çubuğu (Fr. support‐palette, m; İng. pallet support bar) endst. Ağır veya standart dışı ölçülerdeki paletlerin rafa yerleştirebilmek amacıyla rafın boşluklarında orta yerine enine doğrultuda yerleştirilen çubuk elemanlar. palet plakası (Alm. Slipsheet, n; Fr. feuille de palette, f; feuille de palettisation, f; İng. slip sheet; slipsheet) endst. Depolarda bir paleti yerinden almak ya da kaydırarak yerine yerleştirmek için çakanın çatallarının üstüne konan karton, plastik, dayanıklı fiber malzemeden yapılmış plaka. palet raf sistemi (Alm. Palettenregal, n; Fr. palettier, m; İng. pallet rack) endst. Depolarda paletlerin yerleştirildiği, belirli standartlara uyan, çok katlı, raflı yapılar. palet robotu (Alm. Palettierer, m; Palettierroboter, m; Fr. machine à palletiser, f; palletiseur, m; İng. pallet loader; palletizer) endst. Ürerimde ve depolarda karton, koli, teneke, kutu, bidon vs. gibi ürünleri otomatik olarak ve kuralına göre paletler üzerine dizerek yerleştirmek için kullanılan ekipman; eşanlam: palet yükleyici. palet şirketi (Alm. Paletten-Pooling; Fr. location et gestion de palettes, f; İng. pallet pooling; pallet pooling company) endst. Taşıyıcı şirketlerin palet yatırımı yapmalarına gerek kalmadan, paletlerin bakım, onarım ve tedarik hizmetlerini veren şirket; eşanlam: palet havuz şirketi. palet uyumlu çekerme (Alm. palettenbreiter Container, m; Fr. conteneur adapté aux palettes, m; İng. pallet wide container) endst. ISO standardı çekermelere göre bir miktar daha geniş, boşluk hacmini en aza indirerek paletlerin yerlerinden (kımıldamasını tam önler şekilde ve 1200×800×144 mm boyutlarındaki Euro paletlere göre tasarımlanmış, daha fazla palet kapasitesi olan çekerme; eşanlam: 45’lik çekerme, palet uyumlu konteyner. paletleme (Alm. Palettisierung, f; Fr. palettisation, f; İng. palletization; palletizing) endst. 1. Ürünlerin, palet bazında birimleştirilmesi, birim yük haline getirilmesi. 2. Taşımak ya da depolamak amacıyla ürünleri paletlere kurallar çerçevesinde elle ya da robotlar aracılığı ile yerleştirme. paletli yükleyici (Alm. Ladenraupe, f; Kettenlader, m; Raupenlader, m; Fr. chargeuse sur chenilles, f; İng. tracked loader) endst. Paletler üzerinde hareket eden, malzeme kazımak ve taşımak için kepçeyle donatılmış inşaat makinası. panelvan (Alm. Lieferwagen, m; Fr. fourgon, m; İng. panel van; panelvan) endst. Sürücü ve yanındaki oturma yerleri dışında başka oturma yeri bulunmayan dolayısıyla arka koltukları ve camları olmayan, sürücü bölümü gövde ile birleşik, 3-5 metrelik kapalı kasaya sahip, minibüse benzer hafif ticari araç; eşanlam: furgon. paralel hizmet sağlayıcı (Alm. paralleler Server; Fr. serveur en parallèle, m; İng. parallel server; servers in parallel) endst. Bir kuyruk sisteminde hizmet sağlayıcıların tümü aynı tip hizmet sağlıyorsa, müşterinin işlemini tamamlayabilmek için herhangi bir hizmet sağlayıcısından geçmesinin yeterli olduğu düzenleme. paralel kuyruk sistemi (Alm. paralleles Warteschlangensystem; Fr. files d’attente en parallèle, f; İng. parallel queuing system) endst. Kuyruk sistemlerinde aynı tip hizmeti veren hizmet sağlayıcıların bulunduğu sistem. paralel sipariş toplama (Alm. Parallelekommissionierung, f; Fr. parallele Kommissionierung, f; prélèvement en parallèle, m; İng. parallel order picking; parallel picking; zone picking) endst. Depo sistemlerinde, bir toplayıcının birden fazla müşterinin siparişinin müşteri bazında ayrıştırarak veya ayrıştırmadan eşzamanlı toplanması. paralel sistemler (Alm. parallele Systeme, pl; Fr. systèmes en parallèle, pl; İng. parallel systems) endst. Güvenilirliğinin artırılması için belirli sistem bileşenlerinin birden fazla sayıda paralel olarak hazır tutulduğu sistem. paranın zaman değeri (Alm. Zeitwert des Geldes, m; Fr. valeur temporelle de l’argent, f; İng. time value of money) endst. Paranın, geçmişteki, bugünkü ve gelecekteki değerinin, faize ve zaman aralığına bağımlı ilişkisi. parça aktarma (Alm. Ausschlachtung, f; Fr. cannibalisation, f; İng. cannibalization) endst. Bozuk bir makineden ya da kullanılmayan bir sistemden başka bir makineyi ya da sistemi onarmak ya da en baştan kurmak amacıyla alınan parça; eşanlam: parça çalma. parça tüketim oranı (İng. parts consuming rate) endst. Bir montaj bileşeninin toplam talebi karşılamak için gereksinim duyulan miktarının toplam talebe bölünmesi ile elde edilen ve montaj hatlarında model sıralama sırasında kullanılan oran. parça yük (Alm. Massenstückgut, n; Fr. cargaison diverse, f; cueillette, f; divers, m; marchandises diverses, pl; İng. break bulk cargo; general cargo) endst. Çekermelerle taşınamayan, dökme yük gibi taşınması da uygun olmayan, tek tek gemiye yüklenmesi gereken kargo. parçadan ürüne geçiş (Alm. Implosion, f; Fr. implosion, f; İng. implosion) endst. Ürün ağaçları dikkate alındığında bir parçanın hangi ara üründe ya da ürünlerde bulunduğunu öğrenme süreci. parçalı teslimat (Alm. Teillieferung, f; Fr. livraison fractionnée, f; İng. split delivery) endst. Sipariş edilen malın, envanter yatırımını sınırlı tutmak, depo alanından tasarruf gibi nedenlerle zamana yayarak kısım kısım teslim edilmesi.

Pareto dengesi (Alm. Pareto-optimales Gleichgewicht; Fr. équilibre de Pareto, m; İng. Pareto-optimal equilibrium) endst. Bir sistem, oyun veya seçim probleminde, diğer elemanların değerini düşürmeden bir elemanın değerini yükseltmenin mümkün olmadığı çözüm kümesi.

Pareto optimumu (Alm. Pareto-Effizienz, f; Pareto-Optimum, n; Fr. optimum de Pareto, m; İng. Pareto efficiency; Pareto optimality) endst. 1. Oyun kuramında bir sonucun optimal çözüm olabilmesi için en az diğer tüm ölçütler kadar iyi ve en az bir ölçütten de daha iyi olması durumu. 2. Toplumdaki üretici, tüketici ve faktör sahiplerinden birinin durumunu kötüleştirmeden bunlardan bir başkasınınkinin durumunu iyileştirmenin mümkün olmadığı özkaynak tahsisi durumu.

Pareto yasası (Alm. Paretoprinzip, n; Fr. principe de 80/20, m; principe de Pareto, m; İng. law of the vital few; Pareto principle; Pareto's law; principle of factor sparsity) endst. İtalyan ekonomist Vilfredo Pareto tarafından ortaya konulmuş olan, bir olayda sonuçların önemli bir kısmının (örneğin %80'lik bir kısmının), sebeplerin yüzde olarak daha küçük bir kısmından (örneğin %20'sinden) ötürü ortaya çıkması durumunun kabulü. park et ve bin (Alm. Parken und Reisen, n; Fr. parc relais, m; stationnement incitatif, m; İng. incentive parking; park and ride) endst. Günlük gidiş-gelişlerde, şehir merkezine yönelen kişilerin özel taşıtlarını merkezin dışında bir noktada park edip, merkeze tramvay, metro, otobüs gibi toplu taşıma araçlarıyla devam etmeleri. parmak eklem yüksekliği (İng. knuckle height) endst. Bavul tutma yeri örneğinde olduğu gibi tasarımda ve antropometrik çalışmalarda kullanılan, kişi ayakta dik pozisyonda avuçlar bacaklara bitişik ve düz dururken ölçülen yer ile orta parmağın avuçla birleştiği en geniş eklem arasındaki dik mesafe. parmak kavrama kuvveti (Alm. Pinzettengriffkraft, f; Fr. force pincette, f; İng. maximum pinch strength; maximum voluntary pinch strength; pinch strength) endst. 1. Başparmak ile diğer bir veya iki parmağın birlikte uyguladığı sıkma kuvveti. 2. Bilinçli ve isteyerek bir kişinin, belirli bir yönteme göre, ürettiği en yüksek parmak sıkma kuvveti. parmak rampa (Alm. Fingerdock, n; İng. finger dock) endst. TIR, kamyon ve römorkların üç taraftan, hem yandan, hem arkadan yüklenmesine ve boşaltılmasına olanak veren depo önündeki çukur girinti biçimindeki yükleme-boşaltma alanı. parmak uzunluğu (Alm. Fingerlänge, f; Fr. longueur palmaire doigt, f; İng. finger length) endst. Eldiven gibi eşyaların tasarımında ve antropometrik çalışmalarda kullanılan, sağ orta parmağın avuçla birleştiği en alt çizgiyle parmak ucu arasında ölçülen mesafe. parsiyel taşımacılık (Alm. Teillieferung, f; anteiliger Transport, m; Fr. transport partiel, m; İng. partial transportation) endst. Bir nakliye taşıtında sadece bir müşteriye ait yükün tümünün taşınmadığı, aynı taşıt üzerinde başka yüklerin de yer aldığı taşıma türü; eşanlam: kısmi taşıma. parsiyel yük (Alm. Teilladungsverkehre, pl; Fr. transport de charges partielles, m; İng. less than truck load transportation; LTL shipping) endst. Kamyonet ve van gibi hafif bir ticari taşıt gerektirmeyen, ancak posta kolisi (70 kg’dan ağır) olarak da gönderilemeyen yüklerin taşınması için uygulanan taşıma çözümleri. parti (Alm. Los, n; Fr. lot, m; İng. batch; lot) endst. 1. Belirli sınırlar içinde aynı özellik ve kaliteye sahip olması beklenen, tek tipe, modele, sınıfa, boya vb. ait bir ya da daha fazla ürün veya bileşenler. 2. Yığın halinde stoklamada ya da işlemede birim olarak kabul edilen malzeme topluluğu. parti büyüklüğü (Alm. Losgröße, f; Fr. taille du lot, f; effectif du lot, m; İng. batch size; lot size) endst. Yığın halinde stoklanan ya da işlenen aynı tür ürün grubundaki ürün sayısı. parti büyüklüğü belirleme (Alm. Losgrößenrechnung, f; Fr. détermination de la taille de lots, f; İng. lot sizing) endst. Bir üretim ve/veya tedarik sisteminde, sipariş verme veya hazırlık ve stok bulundurma maliyetleri dikkate alınarak farklı dönemlere ait üretim veya satınalma miktarlarının belirlenmesi yöntemi. parti imalat (Alm. Losfertigung, f; Fr. production par lot; İng. batch production; lot production) endst. Farklı ürünlerin üretildiği endüstriyel üretim sistemlerinde, belirli bir zaman diliminde, belirli miktarda ürünün imal edilmesi yöntemi. parti işleme süresi (Alm. Laufzeit, f; Fr. temps de traitement alloué, m; İng. run time) endst. Bir ürün partisinin tek bir elemanını bir makinede işleme süresinin parti büyüklüğü miktarı ile çarpılması sonucu elde edilen süre. parti numarası (Alm. Losnummer, f; Fr. numéro de lot d'expédition, m; İng. lot number) endst. Depo yönetiminde sipariş toplamada kolaylık sağlamak üzere kullanılan, belirli bir ürünün belirli bir miktarı için atanmış sayı. parti sırası (Alm. Lossequenz, f; İng. lot sequence) endst. Depolarda, parti numarasına göre yürütülen sipariş toplamada izlenen sıra. parti sipariş toplama (Alm. Batch-Kommissionierung, f; Multi-Order-Picking, n; Fr. prélèvement par lot, m; İng. batch picking) endst. Sipariş toplama elemanının bir seferde birden fazla siparişi toplama yöntemi. parti tipi üretim (Alm. Kleinserienfertigung, f; Losfertigung, f; Fr. production par lot, f; production par petite série, f; İng. batch production; batch system; batch type of production) endst. Özel makine parçaları, özel kimyasallar, işlenmiş gıda ürünleri örneklerinde olduğu gibi, bir partiden diğerine belirtimlerin ve miktarların büyük oranda değişebildiği, genel amaçlı yöntemler ve donatımın kullanıldığı, miktarların görece küçük olduğu üretim. parti üretim (Alm. Kleinserienfertigung, f; Losfertigung, f; Fr. production de petite série, f; production par lots, f; İng. batch production; job lot production) endst. Belirli bir miktar ürünün belirli bir zaman diliminde imal edildiği endüstriyel üretim biçimi. pasif yükümlülük (Alm. Passiva, pl; Verpflichtungen, pl; Fr. passif, m; İng. liabilities) endst. 1. Bir firmanın geçmiş faaliyetlerinden kaynaklanan parasal yükümlülük. 2. İki ya da ikiden fazla kişi arasındaki karşılıklı yükümlülüğü belirleyen kavram, bu ilişkide alacaklıya, borçlu tarafından verilecek para. 3. Muhasebe terminolojisinde, alacaklıların işletme varlıkları üzerindeki talep haklarının para ile ifade edilmiş miktarı. pasta diyagramı (Alm. Kreisdiagramm, n; Fr. graphique circulaire, f; diagramme circulaire, m; diagramme en secteurs, m; İng. circular diagram; circular percentage chart; pie chart; sectogram; sector diagram) endst. Frekans dağılımlarında bir grubun ait olduğu kütledeki büyüklüğünü pasta dilimi şeklinde gösteren dairesel diyagram; eşanlam: pasta grafik. pazar bölümlendirme (Alm. Marktsegmentierung, f; Fr. segmentation du marché, f; İng. market segmentation) endst. Piyasayı tanımlanabilir gruplara ayırma ve bu grupların pazarlama amacıyla kullanılması; eşanlam: pazar bölütlendirme. pazarın yönlendirdiği kalite (Alm. marktgerechte Qualität, f; Fr. qualité dictée par le marché, f; İng. market- driven quality) endst. Kuruluşların müşteri tatmini üzerinde yoğunlaşması sonucunda müşterinin kalite gereksinimlerini karşılayan bir ürün veya hizmetin yaratılması; eşanlam: pazarın belirlediği kalite. pazarlama yenileşimi (Alm. neue Vertriebsidee; Fr. innovation de markating, f; innovation mercatique, f; İng. marketing innovation) endst. Ürün tasarımı veya ambalajlanması, ürün konumlandırması, ürün tanıtımı veya fiyatlandırmasında önemli değişiklikleri kapsayan yeni bir pazarlama yönteminin ortaya konulması. perakendeci güdümlü stok (Alm. händlergesteuerter Bestand, m; Fr. inventaire géré par le détaillant, m; İng. retailer managed inventory) endst. Stok ve sipariş miktarlarına perakendecinin karar verdiği stok yönetim sistemi. performans değerlendirme (Alm. Leistungsbewertung, f; Fr. évaluation de la performance, f; İng. performance appraisal; performance assessment; performance evaluation) endst. İşgörenin işteki başarımını işin gereklerine göre ölçmeye yarayan objektif analizler. performansa dayalı lojistik (Fr. sous-traitance liés aux performances, f; İng. performance-based contracting; performance-based life-cycle product support; performance-based logistics) endst. Sürekli yenileşimlere dayalı maliyet düşürme ve iyileştirmeleri dikkate alarak gerçekleştirilen lojistik. performansa dayalı ücret sistemi (Fr. salariat basé sur la performance, m; İng. performance-based wage system) endst. İşgörenin yaptığı işteki performansını dikkate alan ücret sistemi. periyodik tekrar (İng. cycling in linear programming) endst. Doğrusal programlamada optimal çözüme yakınsanamadan aynı temel çözüm sırasının takip edilerek bir çözüme tekrar ulaşılması durumu; eşanlam: periyodik başa sarma. peteklenme (Fr. alvéolage, m; İng. honeycombing) endst. Bir depo hacminde verimsiz düzenlemeden ötürü, ya da ürünlerin birbirleriyle uyuşmayan şekil ve boyutlarından ötürü, ya da sipariş toplamada hız kazanmak için ürünler arasında yararlanılamayan boşlukların olması; eşanlam: depo yerleşiminde peteklenme. pişmanlık (Alm. verlorene Opportunität; Fr. regret, m; İng. opportunity lost; regret) endst. Karar kuramında elde edilen sonuç ile başka bir eylem yolu seçilmiş olsaydı elde edilmiş olacak sonuç arasındaki fark. pişmanlık ölçütü (Alm. Minimax – Reue Kriterium, n; Fr. critère de regret minimax, m; İng. minimax regret criterion) endst. Belirsizlik altında karar verme problemlerinde bir durum için en iyi sonucu veren seçeneği seçmemiş olmaktan kaynaklanan pişmanlığın olası durumlar göz önüne alındığında alabileceği en büyük değeri en aza indirgeyecek seçeneğe öncelik veren kural; eşanlam: minimaks ölçütü, en kötü pişmanlığı küçültme ölçütü. pişmanlık tablosu (Alm. verlorene Opportunitätstabelle; Fr. tableau de regret, m; İng. regret table) endst. Seçenekler arasında bir seçenekten diğerine geçildiğinde yitirilecek değerleri gösteren tablo. pivot eleman (Alm. Pivotelement, n; Fr. pivot, m; İng. pivot element) endst. 1. Algoritmaların bir matris, dizi veya bir tür sonlu küme içinden, bir hesaplamada örneğin Gauss elemelerinde ya da Simpleks algoritmasında, kullanılmak üzere seçtiği eleman. 2. Simpleks tabloda pivot sütun ve pivot satırın kesişen elemanı; eşanlam: pivot terim. pivot satır (Alm. Pivotreihe, m; Fr. ligne pivotale, f; İng. pivot row) endst. Simpleks tablosunda son sütunun pivot sütuna eleman seviyesinde bölünmesi sonucu elde elden en küçük pozitif değerin olduğu satır. pivot sütun (Alm. Pivotkolonne, f; Fr. colonne pivotale, f; İng. pivot column) endst. Doğrusal programlamada temel değişkenler içinde olmayan ve mevcut çözümü en fazla iyileştirecek değişkene karşılık gelen simpleks tablosunun sütunu. piyasa faiz oranı (Alm. Marktzinssatz, m; Fr. taux d’intêrét du marché, m; İng. market interest rate) endst. Para piyasasındaki fonlara ve paraya olan talep ve arz etkileşimiyle belirlenen mevduat ve diğer yatırımlar için ödenen faiz oranı. planlama ufku (Alm. Planungshorizont, m; Fr. horizon de planification, m; horizon prévisionnel, m; İng. horizon length; planning horizon) endst. 1. Bir eniyileme modelinin kapsadığı, karar değişkenlerinin birbirini takip eden zaman periyotlarında birbirlerini etkiledikleri durumlarda veya planlama açısından bir yatırımın ya da planlanan projenin tamamlanabileceği toplam zaman dilimi. 2. İmalatta, bir şirketin gelecekteki belirli bir zaman dilimi içinde departmanlarının üretim işini ve malzeme gereksinimlerini planlaması. planlanmış sipariş başlatımları (Alm. geplante Auftragsfreigabe; İng. planned order releases) endst. Malzeme gereksinim planlaması sürecinde, herhangi bir dönem başında teslim alınması planlanmış sipariş miktarının, tedarik süresine eşit sayıdaki dönem kadar geriye taşınıp imalat veya satınalma emrinin verilmesi. planlanmış teslimat (Alm. vorgeplante Auftragseingang; Fr. réception prévisionnelle; İng. planned order receipts) endst. Malzeme gereksinim planlaması sürecinde, imalat veya satınalma parti büyüklüğü yöntemi kullanılarak planlama ufkundaki bazı dönemlerin net gereksinimlerinin birleştirilmesi sonucunda teslim alınması planlanmış miktar. planlı satınalma (Alm. planmäßiger Erwerb, m; Fr. achats programmés, pl; İng. scheduled purchases) endst. Tedarikçilere müşterileri tarafından malzeme gereksinimleri için bir zaman planının verildiği satınalma. platform vagon (Alm. Containerstauwagen, m; Doppelstock-Containertragwagen, m; Tiefbett-Tragwagen, m; Fr. wagon plat à conteneurs gerbés, m; wagon à évidement central, m; İng. double-stack car; stack car; well car; well wagon) endst. Konteynerlerin istif edilerek taşınmasına uygun olacak şekilde düşük tabanlı, zemini düz, duvarları ve tavanı olmayan vagon; eşanlam: konteyner vagonu. polinom zamanlı algoritma (Alm. Algorithmus in polynomischer Zeit, m; polynomiell lösbares Problem, n; Fr. algorithme en temps polynomial, m; İng. polynomial time algorithm) endst. Bir algoritmanın hesaplama karmaşıklığının, problem büyüklüğünü belirleyen değişken sayısı ve/veya kısıt sayısının bir polinomu cinsinden ifade edilebildiği durum. politika (Alm. Politik, f; Fr. politique, f; İng. policy) endst. 1. Amaç ve hedeflere ulaşmak için oluşturulmuş eylem planı. 2. Markov karar süreçlerinde, etmenin bulunduğu durum değişkenini (s), seçilen eylem değişkenine (a) gönderen fonksiyon: π(s) = a. politika döngüseli (Alm. Politikiteration, f; Fr. itération de politique, f; İng. policy iteration) endst. Dinamik programlamada en iyi çözümü bulabilmek için her bir periyot kararının nasıl seçildiğini tanımlayan kurallar kullanılarak uygulanan bir yöntem. portföy eniyileme problemi (Alm. Portfoliooptimierung, f; Portfoliooptimierungsproblem, n; Fr. optimisation de portfeuille, f; İng. portfolio optimization problem) endst. Değişik yatırım araçlarına dağıtılacak miktarları belirlemek suretiyle, sabit paranın beklenen getirisini maksimum kılmayı, riskini minimum kılmayı hedefleyen problem. posta ile alışveriş (Alm. Versandauftrag, m; Versandhandel, m; Fr. commande postale, f; vente par correspondance, f; İng. mail order) endst. Posta sistemi üzerinden, mektupla, telefonla ya da internet üzerinden sipariş verilip istenen hizmet ve malların posta ile dağıtımının sağlandığı alışveriş. pozitif alan kısıtı (Alm. positive Bedingung der Zonenbildung; Fr. restriction d’espace positive, f; İng. positive zoning constraint) endst. Montaj hatlarında yerleşim, iş güvenliği ve verimlilik açısından, gruplanarak aynı iş istasyonuna atanmaları istenen iş ögelerini tanımlayan kısıt. proforma fatura (Alm. Pro-forma-Rechnung, f; Fr. facture pro forma, f; İng. pro forma invoice; proforma invoice) endst. Satıcı tarafından düzenlenerek teslim öncesi alıcıya gönderilen ve satın alınan malların tanımı, bedeli, kargo ağırlığı gibi bilgileri içeren bir satış teklifi veya ön fatura niteliğindeki belge. program değerlendirme ve gözden geçirme tekniği (Alm. PERT-Methode, f; Fr. méthode PERT, f; technique d'évaluation et de révision des programmes, f; İng. PERT; Program Evaluation and Review Technique) endst. Proje yönetiminde, belirli bir projenin tamamlanması için gerekli görevlerin analiz edilmesi ve temsili için tasarlanan, işlem sürelerinin değişken olduğu durumlarda kullanılan ve proje tamamlanma süresini daha gerçekçi olarak bulmaya yarayan hesaplama yöntemi. programlanır kontrol devresi (Alm. speicherprogrammierbare Steuerung, f; SPS-Steuerung, f; Fr. automate programmable, m; contrôleur programmable, m; İng. PLC; programmable controller; programmable logic controller) endst. Robotlar, imalat süreçleri, montaj hatları gibi ortamlarda kullanılan, bulundukları çevre koşullarına göre sağlamlaştırılmış, yüksek güvenilirliğe sahip bilgisayar aygıtı; eşanlam: programlanır kontrolör. proje (Alm. Projekt, n; Fr. projet, m; İng. project) endst. Tanımlanmış beklentileri karşılamak amacıyla zaman, bütçe, özkaynak ve performans hedefleri ile sınırlanmış, karmaşık ve rutin olmayan tek seferlik bir girişim. proje çizelgeleme modelleri (Alm. Projektzeitplanung, f; Fr. ordonancement de projet et de travaux, m; İng. project scheduling models) endst. Projenin bitiş zamanının ve projeyi oluşturan her bir iş ögesinin en erken ve en geç bitiş zamanlarının hesaplanması ve projenin bitiş zamanının sarkmaması için her bir iş ögesindeki esneklikleri hesaplayan modeller. proje çizgesi (Alm. Projektnetz, n; Fr. réseau d’un projet; İng. project network) endst. Projeyi oluşturan her bir iş ögesinin öncelik ilişkileri dikkate alınarak düğümlerde işlem sürelerinin ise ayrıtlarda gösterildiği çizge. proje hızlandırma (Alm. Expediting, n; Fr. relance d’un projet, f; avancement d’un projet, m; İng. expediting; project crashing) endst. Bir projede, planlanan ve gerçekleşen iş çıktısı arasındaki zaman farklarını ortadan kaldırma amacıyla proje faaliyetlerinden bir ya da birkaçının normal sürelerinin azaltılması sonucunda projenin daha kısa sürede bitirilmesi; eşanlam: proje faaliyeti ivdirme. proje hızlandırma maliyeti (Fr. coût d’avancement d’un projet, m; İng. crash cost; project crashing cost) endst. Bir projede bir faaliyetin hızlandırılarak daha kısa sürede tamamlanması maliyeti. proje portföy yönetimi (Alm. Projektportfoliomanagement; Fr. gestion de portfeuille projets; İng. project portfolio management) endst. Bir kurum ya da kuruluşun stratejik işletme amaçlarını karşılamaya yönelik seçilmiş ve önceliklendirilmiş projeler ve/veya programlar bütününün kontrol ve eşgüdümünü sağlama süreci. proje portföyü (Fr. portfeuille de projets, f; İng. project portfolio) endst. Belirli bir zamanda devam etmekte olan ve farklı özkaynak kullanımına, süreye ya da stratejik öneme sahip projeler bütünü. proje takımı (Alm. Projektgruppe, f; Fr. équipe de projet, f; İng. project team) endst. Bir projeyi gerçekleştirmek üzere bir araya gelmiş, genellikle farklı fonksiyonel alanlardan üyelere sahip ekip. proje tipi üretim (Fr. production par projet, f; İng. project production) endst. Gemi inşası, uçak prototipi inşası gibi bir kereye özgü ortaya çıkarılacak ürünler için, ürün tasarımının teknik sınırlar içinde tümüyle müşterinin isteği doğrultusunda gerçekleştirildiği, genellikle malzeme, ekipman ve tezgâhın üretim alanına getirildiği üretim şekli. projeler program yöneticisi (Alm. Programmmanagement, n; Fr. gestion de programme des projets; İng. program manager) endst. Birbirleriyle bağlantılı ve eşgüdümlü bir şekilde yönetilerek daha olumlu sonuçlar sağlayan projeler bütününü yönetme sorumluluğuna sahip olan kişi; eşanlam: program yöneticisi. promosyon stoğu (Alm. Aktionsbestand, m; Fr. stockage d'articles en promotion, m; İng. promotion stock) endst. Pazarlama kapsamında yapılan promosyon (indirimli satış, hediyeli satış vb.) durumlarında oluşabilecek fazla satışlar için bulundurulan stok. prosedür bkz. endst. yordam. psiko-teknik değerlendirme (Alm. psycho-technischer Test; Fr. examen psycho-tecnologique, m; İng. psychotechnical evaluation) endst. Kişinin belirli bir işteki yeterliğinin ortaya konması amacıyla fizyolojik ve psikolojik niteliklerinin, fizyolojik ve psikolojik testler aracılığıyla değerlendirilmesi. psikoteknoloji (Alm. Psychotechnologie, f; Fr. méthode psycho-technique, f; İng. psychotechnology) endst. Kişinin bilişsel süreçlerini etkilemeyi ya da bir temel amaç doğrultusunda davranışları yönlendirmeyi amaçlayan disiplin. radikal yenileşim (Alm. disruptive Technologie, f; radikale Innovation, f; Fr. innovation de rupture, f; innovation radicale, f; technologie de rupture, f; İng. discontinuous innovation; disruptive innovation; disruptive technology; radical innovation; revolutionary innovation) endst. Bir pazar üzerinde ya da o pazar içindeki işletmelerin ekonomik faaliyetleri üzerinde önemli bir etki yaratan, mikrodalga fırın, cep telefonu, mp3 çalar örneklerinde olduğu gibi pazarda yeni tüketim modelleri ve davranış değişiklikleri oluşturan yenileşimler; eşanlam: ezberbozan yenileşim. radyal sapma (Alm. Radiusdeviation, f; Fr. inclinaison radiale, f; İng. radial deviation) endst. Bileği başparmak tarafına doğru bükme hareketi. raf açıklığı (Fr. espace libre entre les racks, m; İng. rack clearance; rack unit clearance) endst. Depolarda kullanılan çok katlı raf sistemlerinde, iki raf sistemi arasında ergonomik çalışabilmek ve/veya çatallı kaldırıcı gibi araçlarının görev yapabilmesi için bırakılması gereken minimum mesafe. raf bedeli (Alm. Einstellgebühr, f; Positionsgebühr, f; Fr. frais de presentation, m; frais de référencement, m; frais d'étalage, m; İng. pay-to-stay; shelving fee; slotting allowance; slotting fee) endst. Tedarikçilerin, perakendecilerin ve marketlerin ürünlerine raflarında yer vermeleri için, genelde raf konumuna orantılı biçimde ödedikleri bedel. raf çatısı (Alm. Lagergestell, n; Lagerregal, n; Fr. étagère, f; bâti, m; rack, m; İng. rack; shelf rack; storage rack) endst. Birden çok raftan oluşan, rafların bir çatıya ya da dört köşedeki ayaklara somunla, geçmeyle ya da kaynakla tutturulduğu eşya. raf dizisi (Alm. Palettenreihe, f; Fr. rangée de palettes, f; İng. pallet row) endst. Bir koridor boyunca sıralanmış raflardan oluşan dizi, raf öbeği. raf gözü (Alm. Rack Steckplatz, m; İng. rack slot) endst. Depolardaki raf sistemlerinde, bir yük veya ürünün, depolanmak amacıyla konulduğu, bu amaçla ayrılmış konum ya da alan. raf planı (Alm. Planogramm, m; Fr. diagramme de planification, m; İng. planogram) endst. Bir markette satışların arttırılabilmesi için ürünlerin kolayca erişilebilirliği, görsel uyum ve ürünlerin satışları arasındaki ilişkiler dikkate alınarak ürünlerin market raflarına nasıl yerleştirilmelerini gösteren çizim veya görsel. raf tablası (Alm. Ablageplatte, f; Fr. plaque de rayonnage, f; İng. shelf plate; shelf store plate) endst. Depolardaki rafların üzerine malzeme koyma zeminini oluşturan, genellikle galvanizli metalden yapılmış düz altlık. raflı yapı (Alm. Regalanlage, f; Gestell, n; Fr. bâti, m; système d'étagères, m; İng. rack; racking; racking system) 1. elk. 1. Santrallarda ve veri merkezlerinde, abone kartları ve diğer tüm elektronik devre kartlarının yerleştirildiği, standart boyutlarda, yuvalı raf yapısı. 2. Standart boyutta üretilmiş elektronik aygıtların, bilgisayar, elektronik ve görsel-işitsel aygıtların yerleştirildiği raflı dolap sistemi. 2. endst. Diklemesine ayaklara kaynakla, somunla veya geçme biçiminde tutturulmuş raflardan oluşan, ayakların çaprazlarla pekiştiridiği, genelde çelik malzemenin kullanıldığı, depolarda ürün ve malzemelerin yerleştirildiği raf düzeni. rahat duruş (Alm. neutrale Körperhaltung, f; Fr. posture neutre, f; İng. natural posture; neutral posture; normal posture; relaxed posture; resting posture) endst. Genel olarak bir vücut ekleminin hareket aralığının yaklaşık ortasına rastlayan, ilgili kasların en az stres ve enerji ile çalışabilecekleri ve en fazla kuvvet üretebilecekleri konum. rakip (Alm. Konkurrent, m; Fr. concurrent, m; İng. competitor) endst. Aynı pazarda benzer ürün veya hizmetler sunarak pazardan en yüksek kârı veya en büyük pazar payını almaya çalışan ticari kuruluş veya kişiler. rampa 1. (Alm. bewegliche Brücke; Fr. passerelle de type linkspan, f; İng. link-span; linkspan) denz. Ro-Ro ve araba vapuru türü gemilerin rıhtım üzerine uzatarak üzerinden araçların giriş çıkışını sağladıkları kapak. 2. (Alm. Rampe, f; Fr. rampe, f; İng. ramp) endst. Taşıma aracının kasası ile yükleme bölgesinin aynı yükseklik düzeyinde olmasını sağlayan ve böylece malzemenin boşaltma ve yükleme işlemlerini kolaylaştıran alan. 3. (Alm. Ladeplatz, m; Fr. place de chargement, f; zone de chargement, f; İng. loading area) orm. Orman içinde çeşitli teknik ve araçlarla orman yolu kenarına getirilen odunların araçlara yüklemek amacıyla geçici olarak istiflendiği yerler; eşanlam: ormaniçi istif yeri, geçici bekletme yeri. 4. bkz. inş. yokuş.

Ramsey sayısı (Alm. Ramsey Zahle, f; Fr. nombre de Ramsey, m; İng. Ramsey number) endst. Ele alınan a ve b sayıları için düğüm sayısı n olan tüm çizgelerin mutlaka ya a düğümlü klik ya da b düğümlü bağımsız küme içerdiği ve R(a,b) olarak ifade edilen en küçük n sayısı. rasgele etmenler (Alm. Zufallsfaktoren, pl; Fr. facteurs aléatoires; İng. chance factors) endst. İstatistiksel süreç kontrolünde, sürecin kontrol dışına çıkmasına yol açabilen ve sürecin doğasında var olan, önlenemeyecek değişimlere yol açan etmenler; eşanlam: şans faktörleri, rastlantısal etmenler. rasgele sırada hizmet (Alm. SIRO; Fr. service ordonné aléatoirement, m; İng. random order service; service in random order) endst. Kuyruk sistemlerinde hizmet alacak müşterinin kuyruktaki müşteriler arasından rasgele seçilmesi. rasgele stok sayımı (İng. random spot check stocktaking; random stocktaking) endst. Her gün hareket eden kalemlerden rasgele seçilen az sayıda ürün kaleminin sayılması ve kayıtlarla karşılaştırılması. rasgeleleştirilmiş stratejiler (Alm. randomisierte Strategie; Fr. stratégie aléatoire, f; İng. randomized strategies) endst. Karar vericinin karar verme sürecinde stratejilerini olasılıklar atayarak belirlemesi. rasyonel alt grup (Alm. rationale Untergruppe; Fr. sous-groupe rationnel; İng. rational sub-group) endst. Veri analizinde, grup içi farklılıkların belirlenemez nedenler olarak görüldüğü, gruplar arası farklılıkların ise belirlenebilir önemli nedenlerden kaynaklandığı varsayımına dayanan gruplama. ray kılavuzlu koridor (Alm. Gang mit Schienenführung, m; Fr. allée avec guidage par des rails, f; İng. rail-guided aisle) endst. Katlı raf sistemlerinde, raflar arasındaki dar koridorlarda çatallı kaldırıcı gibi motorlu araçların düzgün hareketini sağlamak için kullanılan kılavuz ray donatımı.

Raynaud sendromu (Alm. Weißfingerkrankheit, f; Raynaud-Phänomen, n; Raynaud-Syndrom, n; Fr. syndrome de Raynaud, m; İng. Raynaud’s phenomenon; Raynaud’s syndrom; vibration syndrome; white finger) endst. Aşırı soğuk ya da titreşime maruz kalan parmaklarda kan dolaşımının azalması nedeniyle meydana gelen renk değişimi; eşanlam: Raynaud olgusu. reasürans (Alm. Rückdeckung, f; Rückversicherung, f; Wiederversicherung, f; Fr. reinsurance, f; réassurance, f; İng. reinsurance) endst. Sigortacıların hazırlamış oldukları sigorta sözleşmesinde, sözleşmeden ileriye gelen risklerin tamamını veya bir kısmını başka bir sigortacıya devretmeleri; eşanlam: sigortanın sigortası, yinelemeli sigorta. referans noktalı fiyatlandırma (Alm. Preisgestaltung im Frachtbasissystem, f; Fr. point de parité, m; point de référence, m; İng. basing point pricing; basing point pricing system) endst. Şirketlerin ürün satış fiyatlarını bir taban fiyata, coğrafi bir referans noktasından uzaklığa göre belirlenen nakliye ücretini ekleyerek belirledikleri fiyatlandırma stratejisi. rekabet 1. (Alm. Konkurrenz, f; Fr. concurrence, f; İng. competition) endst. Aynı veya benzer ürün veya hizmet sunma amacını taşıyan kuruluşlar arasındaki öne geçme çabası.(Alm. Wettbewerb, m; Wettkampf, m; Wettstreit, m; Fr. concurrence, f; İng. competition) 2. müh. Aynı ortamı paylaşan insanların, bitkilerin, hayvanların, genelde organizmaların arazi, özkaynaklar, ödül, saygınlık, eş, yiyeceklere erişim için verdikleri mücadele ve yarışma. 3. orm. Belirli bir yetişme ortamında bulunan canlıların yaşam kaynaklarından daha fazla yararlanabilmek için birbirlerine üstünlük sağlama mücadelesi. rekabet incelemesi (Alm. Wettbewerbsanalyse, f; Fr. analyse concurrentielle; İng. competitive analysis) endst. Rakip kuruluşların ürünlerinin, hizmetlerinin ve süreçlerinin birbirleri arasındaki farklılıkları anlamak için yapılan inceleme. rekabet üstünlüğü (Alm. Konkurrenzvorteil, m; Wettbewerbsvorteil, m; Fr. avantage compétitif, m; avantage concurrentiel, m; İng. competitive advantages) endst. Bir firmanın ya da markanın rakiplerine göre ürün niteliği, dağıtım ve servis ağı, fiyat, teknolojik yenilik gibi bir ya da birden fazla faktöre göre daha üstün bir konumda bulunması, yarışım üstünlüğü. rekabetçi fiyat teklifi (Alm. wettbewerbsfähiges Preisangebot, n; wirtschaftliches Angebot, n; Fr. présentation de prix concurrentielle, f; présentation de prix en régime de concurrence, f; İng. competitive quotation) endst. İhaleye çıkılmasını gerektirmeyecek ölçeklerde satınalımlar için başvurulan, çok sayıda tedarikçiden fiyat teklifi alınarak en uygununun seçildiği satınalım yöntemi. rekabetçi konumlandırma (Alm. Wettbewerbsfähigkeit, f; Wettbewerbsposition, f; Fr. position concurrentielle, f; İng. competitive positioning) endst. Pazar bileşenleri yoluyla olası tüketicinin zihninde var olan diğer ürünlere kıyasla firmanın kendi ürününü rekabet edecek şekilde tüketicinin zihnine yerleştirmesi. resmen tanınmış bkz. endst. akredite. ret ölçütü (Alm. Ablehnungszahl, f; Züruckweisungszahl, f; Fr. critère de rejet, m; İng. rejection criterion; rejection number) endst. Kalite kontrolde özelliklere dayalı örnekleme muayenesinde, bir partinin reddedilmesine yol açan, örneklemdeki en az uygunsuz deney birimi sayısı; eşanlam: ret sayısı. rezerve alan (Alm. vorbestellte Stelle, f; Fr. location réservée, f; İng. reserved location) endst. Depolarda ürün koyma veya üzerinde işlem yapmak üzere ayrılan bazı raflar veya zemin alanlar. rezerve stok (Alm. reservierter Bestand, m; Fr. stock réservé, m; İng. reserved stock) endst. Belli bir ürün için açılan iş veya sipariş emri çerçevesinde gerekli miktarda ayırılmış stok. rıhtım atama problemi (Fr. attribution des postes d'accostage, f; İng. berth allocation problem; berth scheduling problem) endst. Limanlarda gemilerin yük boşaltma ve doldurma için yanaşacakları rıhtımların çizelgelenmesi problemi; eşanlam: rıhtım tahsis problemi. rıhtım ücreti (Alm. Kaigegebühr, f; Werftgebühr, f; Kaigebühren, n; Fr. droit de quai, m; droit de quayage, m; İng. quayage; wharfage; wharfage charge) endst. Gemilerin rıhtımda malları boşaltma ve yükleme ile bekleme süreleri için ödedikleri ücret; eşanlam: iskele ücreti. rıhtım vinci (Alm. Kaikran, m; Fr. grue portuaire, f; İng. dock crane) endst. Limanlarda gemilere yükleme ve boşaltma yapmak amacıyla kullanılan vinç. ring seferi (Fr. voyage circulaire, m; İng. circle trip) endst. Bir taşıtın iki ya da daha çok noktadan oluşan bir parkur üzerinde izlediği birden fazla durakta yolcu ve/veya yük indirip bindirdiği ve başlangıç noktasına döndüğü sefer. risk (Alm. Risiko, n; Fr. risque, f; İng. risk) 1. blşm. Bilgisayar güvenliğinde, bir tehdidin bir veri işleme sisteminin belirli bir zayıf noktasına yönelme olasılığı. 2. müh. 1. İstatistiksel karar kuramında bir yitim fonksiyonu tanımlanabilen olası kararlar için deneysellikten beklenen istatistiksel değer ile yitim fonksiyonunun beklenen değeri arasındaki fark. 2. Tehlike olasılığı ve tehlikenin gerçekleşmesi durumunda kaybedilecek değerlerin birlikte tanımlanması. 3. endst. 1. Bir olayın olma olasılığı ve bu olayın yol açacağı olumsuz sonuçlar. 2. Finansta, bir yatırımın getirisinin beklenen getirinin altında gerçekleşme olasılığı. 3. Önlemler alındığı takdirde olasılığı ve etkileri azaltılabilecek olan, iç ve/veya dış faktörler sonucunda kaza, kayıp ya da zarara uğrama olasılığı. risk analizi (Alm. Risikoanalyse, f; Fr. analyse des risques, f; İng. risk analysis) 1. endst. 1. İş veya teknolojik sistemlerin verimli ve güvenli çalışmasını tehlikeye atabilecek faktörlerin belirlenmesi ve değerlendirilmesi. 2. Karar verme sürecinde, verilecek karara bağlı değerlerin olasılık dağılımları kullanılarak olası risklerin tanımlanması ve hesaplanması. 2. müh. Riskli görünen olayları ve alanları inceleyerek her birinin olası sonuçlarını değerlendirme ve bunların giderilmesi için önlemler bulma; eşanlam: risk çözümleme. 3. gıda. Gıda güvenliği ile ilgili fiziksel, kimyasal ve biyolojik tehlikelerin insan sağlığı üzerine yaptığı etki ile bu tehlikelerin olasılığını gösteren çalışma. risk azaltma (Alm. Risikominderung, f; Fr. atténuation des risques, f; réduction des risques, f; İng. risk mitigation) endst. Bir yapım ve üretim sürecindeki risk olasılıklarının değerlendirilmesi sonucunda belirlenen riskleri en aza indirmeyi hedefleyen yönetim. risk faktörü (Alm. Risikofaktor, m; Fr. facteur de risque, m; İng. risk factor) endst. 1. Epidemiyolojide belirli bir hastalık ya da enfeksiyonun artmasına yol açabilen koşullar. 2. Ergonomide, karpal tünel sendromuna neden olabilecek iş, süreç ya da operasyon şartları. risk ortaklama (Alm. Poolvertrag, m; Risikopooling, n; Fr. mise en commun des risques, f; İng. risk pooling) endst. Birçok sigorta şirketinin bir araya gelerek, deprem, sel gibi çok büyük taleplerin olacağı durumlarda riski azaltma amacıyla ortak teminat vermeleri; eşanlam: risk havuzlama. risk sever karar verme (Alm. risikofreudiges Entscheiden; Fr. prise de décision avec goût du risque, f; İng. risk- seeking decision making) endst. Karar vericinin beklenen değerden yüksek kayıplar olma olasılığına karşın yüksek kârlı olan seçeneği yeğlemesi durumu. risk toleransı (Alm. Risikotoleranz, f; Fr. tolerance au risque, f; İng. risk tolerance) endst. Belirli bir yatırım için sorun olmadan karşılanabilecek risk düzeyi. risk-ödül matrisi (Alm. Risiko-Preis Matrix, f; İng. risk-reward matrix) endst. Risk değerlendirmede kullanılan ve olayların gerçekleşme olasılıklarının ve bunlara karşı getirilerinin çeşitli kategoriler halinde gösterildiği matris. riske duyarsız karar verme (Alm. risikoneutrale Entscheidung; Fr. prise de décision neuter aux risques; İng. risk- neutral decision making) endst. Karar vericinin riski almada ya da riskin beklenen değerini seçme arasında kayıtsız kalma durumu. riske duyarsızlık (Alm. Risikoindifferenz, f; İng. indifference to risk) endst. Bir karar verme sürecinde, seçeneklerin risklerini dikkate almama. riskten kaçınan karar verme (Alm. risikoaverse Entscheidung, f; Fr. prise de décision évitante les risques, f; İng. risk-averse decision making) endst. Karar vericinin beklenen getirinin altında ve riski düşük seçeneklere yönelmesi. riskten kaçınma (Alm. Risikoaversion, f; Risikoscheu, f; Fr. aversion pour le risque, f; İng. aversion of risk) endst. Öndeki karar seçenekleri arasından, düşük kârlı olma olasılığına rağmen daha güvenli seçeneğin yeğlenmesi durumu.

RO-LA taşımacılığı (Alm. rollende Landstrasse Transportation, f; Fr. chaussée roulante, f; route roulante, f; İng. rolling highway; rolling road) endst. Göreli kısa mesafeli karayolu taşımacılığı ile başlayan, ardından karayolu araçlarının vagonlar üzerinde uzun mesafeye taşındığı ve göreli kısa mesafeli karayolu taşıması ile sonuçlanan kombine taşımacılık. robot kolu zarfı (Alm. Arbeitsbereich, m; Fr. champ d’intervention, m; espace de la tâche, m; İng. working envelope) endst. Robot kolu ve eyleyicileri gibi çalışma araçlarının tüm yönlere maksimum uzanımını temsil eden ve robotun görevlerini yaparken kollarının içinde yer aldığı noktalar kümesi. robot toplama gözü (İng. bin picking robot cell; picking cell; robot cell) endst. Sipariş toplamada kullanılan, bilgisayarla görü ve robot kolu kontrolü aracılığı ile istenen parçaların içinden seçilerek toplandığı ürün kutusu. rota optimizasyonu (Alm. Routenoptimierung, f; Fr. optimisation d'itinéraire, f; İng. route optimization) endst. Çok duraklı dağıtım ve/veya toplama hizmetinde toplam süre veya toplam maliyet gibi seçilen bir ölçütü en küçük kılacak uygun bir rotanın belirlenmesi problemi.

Roterdam Kuralları (Alm. PIC-Konvention, f; PIC-Übereinkommen, n; Fr. Convention de Rotterdam, f; Convention Pic, f; İng. Rotterdam Convention) endst. Tamamen veya kısmen deniz yoluyla gerçekleştirilen uluslararası eşya taşınmasına ilişkin sözleşmeler hakkında anlaşma. s diyagramı bkz. endst. örneklem standart sapma diyagramı. s eğrisi (Alm. S-Kurve, f; Fr. courbe en S, f; İng. S-curve) 1. endst. Projenin ilerleyişini izlemek amacıyla kullanılan, projedeki çeşitli özkaynak harcamalarının (işgücü, hammadde vb.) zamana göre birikimli olarak durumunu gösteren eğri, sigmoid eğri. 2. inş. Hidrograf yardımıyla belirlenen toplam akışın düşey eksende, zamanın da yatay eksende gösterildiği, zamana göre yağışın nasıl dağıldığını gösteren S benzeri eğri.

S-tipi sipariş toplama (İng. S-shape picking; transversal picking) endst. Deponun sol yanından başlanarak koridorların sırayla geçildiği, her koridorun bitişinde bir sonraki koridora hemen yanındaki ucundan girildiği, mal toplanmayacak koridorların atlandığı, ters yönde hareketin istenmediği ve gezingenin bir slalom hareketini andırdığı sipariş toplama yöntemi; eşanlam: zikzaklı sipariş toplama. sabit aralıklı sipariş sistemi (Fr. méthode d'approvisionnement à intervalle fixe, f; modèle d'approvisionnement à intervalle fixe, m; İng. fixed-order-interval system) endst. Siparişlerin sabit zaman aralıklarında verildiği ama sipariş miktarının tavan stok düzeyi ile fiilî stok arasındaki fark kadar olduğu sistem. sabit arıza dönemi (Alm. Phase konstanter Ausfallrate, f; Fr. période à taux de défaillance constant, f; İng. constant-failure period; constant failure rate period) endst. 1. Bir yazılım ya da donanımın yaşam çevriminde, başlangıç arıza dönemi ve yıpranma sonrası arıza dönemlerinin dışında kalan dönemi. 2. Güvenilirlik analizinde U-eğrisinin ortası. sabit çizelgeleme problemi (Alm. stationäre Ablaufplanung; Fr. problème d’ordonnancement statique, m; İng. static scheduling problem) endst. Üretim planlamasında, bir çizelgeleme döneminde ele alınacak işlerin sayısının, sürelerinin ve diğer özelliklerinin değişmediği varsayılan çizelgeleme problemi. sabit dolar (Alm. Dollar im Bezugsjahr; Fr. dollars indexés, pl; İng. constant dollars) endst. Enflasyon hesabında başlangıç döneminden bağımsız olarak belirli bir yıl sonra sabit alış gücüne eşit nakit akışı. sabit fiyat (Alm. fester Preis, m; Festpreis, m; gebundener Preis, m; Fr. prix fixe, m; prix forfaitaire, m; İng. fixed price) endst. Bir mal veya hizmetin yetkili bir örgüt tarafından tavan fiyatı, taban fiyatı ya da tek fiyat olarak saptanan, alımsatımlarda pazarlık konusu olamayan fiyatı; eşanlam: sabitlenmiş fiyat. sabit fiyat tipi sözleşme (Alm. befristeter Vertrag, m; Festpreisvertrag, m; Vertrag zu festen Preisen, m; Fr. contrat à prix forfaitaire; contrat à forfait, m; marché à forfait, m; marché à prix global forfaitaire, m; İng. fixed-cost contract; fixed-price contract) endst. Sözleşme dönemince, işin tamamlanması için harcanan zamandan ya da kullanılan kaynaklardan bağımsız olarak fiyat üzerinde herhangi bir değişikliğin yapılmayacağı belirtilmiş sözleşme; eşanlam: değişmez fiyatlı sözleşme, sabit fiyatlı sözleşme. sabit giderler (Alm. fixe Kosten, pl; Fixkosten, pl; Fr. coûts fixes, pl; frais fixes, pl; İng. fixed costs) endst. Bir işletmede gerçekleştirilen üretim ya da alınan sipariş miktarlarına doğrudan bağlı olmayan, kira, patent, maaşlar gibi giderler; eşanlam: sabit maliyetler, değişmez maliyetler. sabit oranlı amortisman (Alm. lineare Abschreibung; Fr. méthode de l’amortissement linéaire; İng. straight-line depreciation) endst. Bir aktifin satınalma fiyatından hurda fiyatının çıkarılması sonucu elde edilen değerin aktifin ömrüne bölünmesi ile hesaplanan amortisman yöntemi; eşanlam: eşit taksitli amortisman. sabit seviyeli üretim stratejisi (Fr. production constante; İng. level production strategy; level strategy) endst. Ek işgücü edinilmesine veya işgörenlerin işten çıkarılmasına izin verilmeyip fazla mesai kullanılmasına, stoksuz kalmaya ve gerektiğinde dönem sonlarında stok oluşmasına izin vererek üretim hızını sabit bir seviyede tutmayı amaçlayan üretim planlama stratejisi. sabit sipariş miktarı (Alm. fixe Losgröße; Fr. quantité fixe de commande, f; İng. fixed order quantity) endst. Bir üretim ve/veya tedarik sisteminde, planlamacı veya tedarikçi tarafından belirlenen sabit bir miktar veya bunun katları kadar miktarlarda siparişlerin verildiği parti büyüklüğü. sabit ürün gözü (İng. fixed slot method; fixed slotting; fixed warehouse slotting) endst. Bir ürünün, en verimli elleçleme yöntemine uygun olarak belirlenen, depolarda yerleştirildiği koridor, raf ve raf üzerindeki gözü. saf strateji (Alm. reine Strategie; Fr. stratégie pure; İng. pure strategy) endst. Oyun kuramında bir oyuncunun karar kümesi içinden her bir durum için deterministik olarak belirlenmiş bir karara göre hareket etmesi. sağlam optimizasyon (Alm. robuste Optimierung; Fr. optimisation robuste, f; İng. robust optimization) endst. Eniyilenmesi istenen problemin model parametrelerindeki belirsizlik koşullarında bile optimumluğun sağlanmasına yönelik matematik teknikleri; eşanlam: dayanıklı optimizasyon. sanal mağaza (Alm. E-Shop, m; Internet-Shop, m; Online-Shop, m; Webshop, m; Fr. boutique en ligne, f; boutique virtuelle, f; boutique électronique, f; cyberboutique, f; cybermagasin, m; magasin en ligne, m; magasin virtuel, m; magasin électronique, m; İng. cyber shop; cyber store; cybershop; cyberstore; e-shop; e-store; electronic shop; electronic store; online store) endst. Fiziksel bir mağaza yapısına sahip olmayan, ürün ya da hizmetlerin pazarlanıp satıldığı bir internet sitesi ya da bir uygulama yazılımı; eşanlam: e-mağaza. sanayileşme (Alm. Industrialisierung, f; Fr. industrialisation, f; İng. industrialization) endst. Bir bölgede ya da ülkede sanayi aktivitelerini ön plana çıkarmak için yapılan sosyal, ekonomik ve mühendisliğe ilişkin çalışmaların tümü. sandık (Alm. Kiste, f; Vershlag, m; Fr. caisse, f; cadre, m; İng. crate) endst. İçine ev eşyaları ya da ticari ürünler konan, dikdörtgen biçiminde, tahta, metal veya plastik malzemeden yapılmış, kapaklı taşıma kabı. satılan malın maliyeti (Alm. Umsatzaufwendungen, pl; Verkaufkosten, pl; Fr. coût des produits vendus, m; coût des ventes, m; İng. cost of goods sold; cost of sales) endst. Belli bir dönemde satılan malların doğrudan işçilik, hammadde ve genel imalat giderleri toplamı. satılan malın maliyetinde dış kaynak (İng. outsourced cost of goods sold) endst. Bir ürün veya hizmet üretiminin maliyetleri düşürme, altyapı yatırımlarından kaçınma gibi nedenlerle kendi bünyesi yerine üçüncü taraf bir şirkete yaptırılması. satınalma (Alm. Einkauf, m; Fr. achat, m; İng. purchasing) endst. 1. Bir işletmenin ya da bir örgütün amaçları doğrultusunda mal ve hizmetleri edinme faaliyeti; eşanlam: satın alma. 2. İstenen kalite, zaman ve miktarda, üzerinde anlaşılmış fiyatta, uzlaşılmış bir teslim ve ödeme planı ile, gerekli görüldüğü takdirde ek koşullarla mal mülkiyetinin veya hizmetlerin satıcıdan alıcıya geçmesi; eşanlam: satın alma. satınalma emri (Alm. Bestellformular, n; Fr. bon de commande, m; bulletin de commande, m; İng. order form; purchase order; purchase order form) endst. Satınalma talebinin tedarikçiye bildirildiği; miktar, fiyat, teslim tarihi bilgilerini ve diğer sözleşme maddelerini veya sözleşme maddelerine yapılan atıfları içeren, ürün ya da hizmet istemi için kullanılan ticari belge; eşanlam: satınalma sipariş formu. satır oyuncusu (Alm. Reihenspieler, m; İng. row player) endst. Oyun kuramında kazanç matrisinde stratejileri satırlarda olan oyuncu. satış (Alm. Vertrieb, m; Fr. ventes, pl; İng. sales) endst. Bir mal veya hizmetin belirli bir para veya eşdeğeri karşılığı değişimi. satış bölgesi planlama (Alm. Planung von Vertriebsgebieten, f; Vertriebsgebietsplanung, f; Fr. planification du territoire de ventes, f; İng. sales territory planning; territory planning) endst. Müşteri hizmet düzeyi, müşteriye yakınlık, satış potansiyeli, rotalama gibi karakteristiklere bakarak, maksimum gelir veya kâr elde etmek için coğrafi satış bölgelerinin belirlenmesi. satış fiyatı bağlama (Alm. Preisbindung, f; Fr. imposition du prix de revente, f; İng. resale price maintenance; retail price maintenance) endst. Bir üreticinin bayileriyle yaptığı ve bayilerinin ürününü belirli bir taban fiyatının altında ve belirli bir tavan fiyatının üstünde satmamaları, diğer bir deyişle bir tavan ve bir taban fiyat aralığında rekabet ederek ürünü satmaları üzerine yapılan sözleşme. satış kanalı (Alm. Absatzkanal, m; Fr. circuit de ventes, m; İng. channel of sales; sales channel) endst. Ürünlerin müşterilerine pazarlanması ve satışı için kullanılan, doğrudan bayi ile, kapıdan kapıya dağıtım gibi ya da dolaylı e- ticaret, televizyon gibi kullanılan çeşitli fiziksel veya elektronik ortamlar. satış maliyeti (Alm. Herstellkosten der verkauften Erzeugnisse; Fr. coûts des ventes, pl; İng. sales cost) endst. Ürün veya hizmeti pazara son haliyle sunmak için yapılan giderlerin tümü. satış tahmini (Alm. Absatzprognose, f; Fr. prévision des ventes, f; İng. sales forecast) endst. Geçmişte gerçekleşmiş satış miktarlarından ve/veya bazı varsayımlardan yola çıkarak gelecekte belirli zaman aralıklarında gerçekleşmesi beklenen satış miktarı. satış ve operasyon planlama (Alm. Absatz- und Vertriebsplanung, f; Fr. planification industrielle et commerciale, f; İng. sales and operations planning; SOP) endst. 1. Geleceğe yönelik tedarik zinciri faaliyetleri kapsamında, çelişen işletme amaç ve planlarını ilgili birimlerin katılımıyla dengeleyen taktik planlama süreci. 2. İş planı kapsamında geleceğe yönelik talepleri kapasite ile dengelemek ve yatırım gereksinimlerini belirlemek amacıyla ilgili birimlerin katılımıyla yapılan stratejik ve taktik planlama faaliyeti; eşanlam: satış ve harekât planlama. savaş riski ücreti (Alm. Krieg Risikozuschlag, m; Fr. surcharge du risque de guerre, f; İng. war risk surcharge; WRS) endst. Savaş, işgal, korsanlık, isyan benzeri riskler taşıyan limanlara yapılan seferlerde navluna ek olarak alınan sigorta ücreti. SCOR Modeli (Alm. SCOR-Modell, n; Fr. modèle SCOR, m; İng. SCOR; Supply Chain Operations Reference Model) endst. Tedarik Zinciri Konseyi (SCC: Supply Chain Council) tarafından ilk defa 1996’da yayımlanmış, müşteri taleplerini karşılamaya yönelik, tedarik zincirlerinin yönetimi için standart bir yöntembilim ve terminoloji sağlayan, tedarik zincirinin karmaşıklığını azaltmayı amaçlayan, tedarik zincirinin performansını ölçmeyi sağlayan, yapısı ve kapsamı gereksinimlere göre değiştirilebilen ve geliştirilebilen bir referans süreç modeli. seçime bağlı ikmal (İng. optional replenishment; S-s stock control) endst. Stok kontrolünün ve/veya sipariş vermenin masraflı olduğu durumlarda başvurulan, S-s stok kontrol sisteminde, stok düzeyi çok azaldığını gösteren bir alt s stok düzeyine inildiğinde, stok miktarını bir üst S düzeyine getirecek şekilde üretim veya sipariş kararı verip uygulama. sefer öncesi kontrol (Alm. Pre-Trip Inspektion, f; Fr. inspection avant depart, f; vérification pré-départ, f; İng. pre- trip inspection) endst. Gerek kamyon ve treyler gibi taşıtların yakıt, lastikler, frenler, sinyaller, bağlantı mekanizması gibi bileşenlerinin denetimi, gerekse konteynerlerde yükün özelliğine göre sıcaklık, nem gibi ayarlamaların yapılması. seferdeki yük (İng. afloat) endst. Denizyolu taşımacılığında, limanda gemiye yüklenmiş durumda olan veya seyir halindeki gemi üzerinde bulunan, ancak karada olmayan mallar. senaryo (Alm. Szenario, n; Fr. scénario, m; İng. scenario) 1. blşm. Bir sistem, model ya da benzetimi geliştirmekte kullanılan başlangıç koşulları ve olaylar dizisi. 2. endst. Bir modelde tanımlanan bazı parametrelerin gelecekteki değerleri bilinemediği durumda, bu parametrelerin alabileceği her farklı değer için oluşturulan problem kümesi. senaryo analizi (Alm. Szenarioanalyse, f; Fr. conception de scénarios, f; création de scénarios, f; génération de scénarios, f; İng. scenario analysis; scenario planning; scenario thinking) endst. Olası koşulların zamana göre değişimini öngörerek seçenek uygulamalara yönelik etkin ve esnek kararların verilmesinde kullanılan bir planlama yaklaşımı. senkromodal taşımacılık (İng. synchromodal transport) endst. Tüm taşıma ağlarının hava durumu, grev, sıkışıklık vd. anlık değişen veriler ortamında maliyet, süre, mesafe veya karbon ayak izi değerlerinin biri veya birkaçı eniyilenmek üzere dinamik ve optimal kullanımı. sepet (Alm. Korb, m; Fr. panier, m; İng. basket) endst. Saz, kamış, dal, tel gibi malzemelerden örülerek yapılan, genellikle sapı olan ve eşya taşımak için kullanılan kap. serbest değişken (Alm. freie Variable; Fr. variable libre; İng. free variable) endst. Bir matematiksel programlama probleminde pozitif ya da negatif değer almakla koşullandırılmayan değişken. serbest dolaşımlı atölye (Alm. Beschäftigung ohne Gewerkschaftszugehörigkeit, f; Fr. atelier ouvert; İng. open shop) endst. Üretim rotası kısıtlaması olmaksızın işlerin imalat atölyesinde yer alan makinelerde işlendiği üretim birimi; eşanlam: açık atölye. serbest dolaşımlı atölye çizelgelemesi (Alm. offene Werkstattsteuerung; Fr. ordonnancement d’atelier ouvert, m; İng. open shop scheduling) endst. Belli bir performans ölçütünü eniyileyecek biçimde, üretim rotası kısıtlaması olmaksızın işlerin imalat atölyesinde yer alan makinelerde hangi sıra ve zamanda gerçekleneceğinin belirlenmesi, açık atölye çizelgelemesi. serbest düğüm (Alm. freier Knoten, m; Fr. sommet exposé, m; sommet libre, m; sommet non-saturé, m; İng. exposed vertex; free vertex; unsaturated vertex) endst. Bir çizgede belirli bir bağımsız ayrıt kümesindeki ayrıtlardan hiçbirine ait olmayan düğüm. serbestleştirme (Alm. Deregulation, f; Freigabe, f; Fr. déréglementation, f; İng. deregulation) endst. 1. Bir sektördeki faaliyetleri düzenleyen mevzuatın; korumaları ortadan kaldıracak, rekabet ve serbest piyasa ekonomisi oluşturacak şekilde yeniden düzenlenmesi. 2. Kamusal hizmetlerin sağlanmasında, pazara giriş ve çıkışlarda ve tarifelerde devlet düzenlemelerinin kaldırılması, kural ve kısıtların azaltılması; eşanlam: serbestleşme. seri kuyruk sistemi (Alm. hintereinanderes Warteschlangesystem; Fr. file d’attente en série, f; İng. serial queuing system; tandem queueing networks) endst. Kuyruk modellerinin birbirine seri şekilde bağlandığı durumda oluşan model; eşanlam: peş peşe kuyruk sistemi. seri numarası (Alm. Fabrikationsnummer, f; Seriennummer, f; Fr. numéro de série, m; İng. serial number) endst. İmalatçının kendi üretim hattından çıkan ürünlere verdiği, kalite ve garanti takibinde kullanılabilen, imalatçıya özgü, rakam ve/veya alfabetik karakterlerden oluşan ayırıcı kod veya numara. seri sunucular (Alm. Tandemserver, m; Fr. serveurs en tandem; İng. serial servers; tandem servers) endst. Kuyruk sistemlerinde, birbirine seri olarak bağlanmış hizmet birimleri topluluğu. seri taşıma kap kodu (Alm. Nummer der Versandeinheit, f; Fr. numéro séquentiel de colis, m; İng. serial shipping container code; SSCC,) endst. GS1 genel kurallarına göre tedarik zinciri içinde kapların (palet, konteyner, kasa vb.) kolayca izlenebilmesi için kullanılan 18 haneli kod. seri üretim (Alm. Reihenfertigung, f; Seriesgertigung, f; Fr. production à la chaîne, f; İng. flow production; repetitive flow production; serial production; series production) endst. Malların standart düzenlerde ileri mekanik yöntemler ve uzmanlaşmış işgücü kullanılarak büyük miktarlarda üretilmesi. sermaye bkz. endst. anapara. sermaye giderleri (Alm. Kapitalaufwand, m; nvestitionsaufwand, m; Fr. dépense en capital, f; dépenses d'immobilisation, pl; İng. CAPEX; capital expenditure; capital investments) endst. Bina, tesis, makina ve ekipman gibi sabit varlıkların veya diğer işletmelerin satın alınması, ortak olunması sırasında ya da işletmelerin aldığı kredilerin faizlerinin ödenmesi şeklinde yapılan harcamalar. sermaye yatırımı (Alm. Kapitalanlage, f; Fr. investissement en capital, m; İng. capital investment ) endst. Bir işletmede hizmet veya ürünü daha çok, daha iyi kalitede yapmak için eklenen donatılar, araçlar, binalar ve benzerlerinin tümü. sermayeleştirilmiş maliyet (Alm. aktivierte Kosten, pl; Fr. coût capitalisé, m; coût d’entrée, m; İng. capitalized cost) endst. 1. Bilançodan aktif değerine eklenerek aktifleştirilen maliyet; eşanlam: aktifleştirilmiş maliyet. 2. Duran varlıklar oluşturulurken ya da finanse edilirken oluşan giderlerin duran varlıkların maliyetine yazdırılıp harcama yılı içi yerine uzun dönemde amortismanda gösterilmesi. sertifikalama (Alm. Zertifikation, f; Zertifizierung, f; Fr. certification, f; İng. certification) 1. blşm. 1. Belirli bir yazılım ya da donanım ürününe, isterleri karşıladığını bildiren, örneğin başka yazılım ve donanımla beraber çalışabildiğini bildiren tanıtım belgesi verilmesi. 2. Bilgisayar yazılımı ya da donanımı alanında uzmanlaşmış bir kişiye yetki ve beceri belgesi verilmesi; eşanlam: sertifikalandırma. 2. endst. Bir ürünün, kişinin ya da örgütün sahip olduğu savlanan belirli özelliklerinin uzman ve tercihen bağımsız bir kuruluş ya da hakem tarafından değerlendirilerek doğrulanması. servis koridoru (Alm. Bedienungsgang, m; Fr. allée de service, f; couloir de service, m; İng. operating aisle; service aisle; storage aisle; warehouse aisle) endst. Depolarda, ana koridora dik yönde açılan, raf sistemi arasına girilip ürünleri depolama, raflarda yeniden düzenlemeler yapma ve sipariş toplama olanağı sağlayan görece dar koridor; eşanlam: servis geçidi. sesli sipariş toplama (Alm. Sprachkommissionierung, f; Fr. logistique par commande vocale, f; picking vocal, m; İng. pick by voice; voice picking) endst. Depolarda sipariş toplama için çalışanların, ellerinde kâğıt listeler kullanmayıp, iki eli de serbest bırakacak şekilde, ürün toplama bilgilerini kulaklık kullanarak ve merkezle iletişim kurarak yürüttükleri, konuşma, tanıma ve konuşma sentezi teknolojilerini kullanan yöntem. seviye kodu (Alm. Stufencode, m; Fr. code de niveau, m; İng. level code) endst. Son ürünü oluşturan hammadde, parça, alt montaj veya yarı mamul gibi bileşenlerin ürün ağacı veya malzeme listesi içinde yer aldığı seviye. sevk denetimi (Fr. controle d'opération de transport de fret, m; İng. freight operation control) endst. Bir yük gönderilmesinin ardından durumunu ve taşıma ve dağıtım aşamalarını izleme, teslim edildiğine dair bilgi edinme gibi denetim işleri. sevk ihbarı (Alm. Versandanzeige, f; Fr. avis d'expédition, m; İng. advice of shipment; shipping advice) endst. Alıcı tarafa malın sevkinin gerçekleşmiş olduğunu, alıcının varış noktasında malı izleyebilmesini kolaylaştırıcı rota, ambalajlama ve varış zamanı gibi bilgiler eşliğinde gönderdiğini bildiren ihbar mesajı. sevk irsaliyesi (Alm. Lieferschein, m; Verladeschein, m; Fr. déclaration d'expédition, f; bulletin d'expédition, m; İng. delivery note; dispatch note) endst. Sevk edilecek malların araca yüklendikten sonra, malın alıcıya teslim edilene değin yükle birlikte bulundurulma zorunluluğu olan, malın cinsi, miktarı, alıcı adresinin bulunduğu, parasal değerinin genellikle yazılmadığı belge; eşanlam: irsaliye, taşıma irsaliyesi. sevk trafiği yönetimi (Alm. Verkehrsabwicklung, f; Fr. gestion du transport, f; İng. traffic management) endst. Mal sevki için taşıma hizmetlerinin planlanması, kontrolü ve satın alınması, taşıma modlarının, taşıt, sürücülerin ve ilgili hizmetlerin yönetimi. sevkiyat (Alm. Lieferung, f; Warenbeförderung, f; Fr. expédition, f; İng. shipment) endst. Ürünün pazara veya diğer üretim tesislerine gönderilmesi için yapılan taşıma, yükleme, tartım, sayım, paketleme, faturalama ve sigortalama gibi belgeleme işlemlerini içeren çalışmaların tamamı. sevkiyat atama (Fr. affectation des expéditions, f; İng. shipment assignment) endst. 1. Ön sevk ihbarında, sevkiyatı izlemeye yarayan rota ve taşıt bilgileri alanı. 2. Bir sevkiyatın hangi rota üzerinden ve hangi taşıtla gönderileceğini belirleme. sevkiyat izleme (Alm. Sendungsverfolgung, f; Fr. repérage de marchandises, m; repérage d'expédition, m; İng. goods tracking; shipment tracking) endst. Bir sevkiyatın durumunun ve bulunduğu konumun sürekli gözlenip kaydının tutulması. sevkiyat kimlik numarası (Alm. Sendungs-Ladungs-Bezugsnummer, f; Fr. numéro d'identification de l'expédition, m; İng. shipment identification number) endst. Taşıyıcının, tek bir ambalajda yer almasalar bile tek bir grup halinde sevkini gerçekleştireceği mal ya da malları tanılamakta kullanılan, gruptaki her bir mal birimine aynısının verildiği kod. sevkiyat lojistiği (Alm. Absatzslogistik, f; Distributionslogistik, f; Vertriebslogistik, f; Fr. logistique externe, f; İng. outbound logistics) endst. Şirket ile müşteriler arasında gerçekleşen sipariş işlemleri, paketleme, dağıtım, araç- yük takibi, teslim, sigorta, gümrükleme, iade vb. lojistik faaliyetler. sevkiyat süresi (Alm. Lieferungszeit, f; Lieferzeit, f; Fr. date de livraison, f; délai de livraison, m; İng. delivery lead time; delivery time) endst. Üretilmiş bir malın depodan çıkıp müşteriye teslimine kadar geçen süre. seyrek matris (Alm. dünnbesetzte Matrix; schwachbesetzte Matrix; Fr. matrice creuse; İng. sparse matrix) endst. Sayısal analizde, elemanlarının çoğu sıfıra eşit olan matris. sezon öncesi indirimli sözleşme (İng. advance-purchase discount contract) endst. Erken siparişler için indirimin söz konusu olduğu, arz güdümlü model ile talep güdümlü modelin olumsuzluklarını gideren ara model. sıfır büyüme (Alm. Nullwachstum, n; Fr. croissance nulle, f; croissance zéro, f; İng. zero growth) endst. Sürekli büyümenin sonunun yeryüzü kaynakları açısından kötü olduğu için kararsız bir durum olduğunu öne süren çevrebilimciler tarafından geliştirilmiş olan tüm ekonomik çalışmaların ve politikaların bir denge durumuna ulaşmasını öngören kuram. sıfır stok (Alm. Nullbestand, m; Fr. stock zéro, m; zéro stock, m; İng. zero inventory) endst. Tam zamanında üretim sistemlerinde israfların yok edilmesi ile hammadde ve yarı ürün stoklarının azaltılıp salt gerektiği kadarının elde tutulması. sıfır talep (İng. all demand zero) endst. Müşteride genelde ürünü bilmemesinden kaynaklı var olmayan talep. sıfır-geçişli stok sayımı (İng. zero-crossing stocktaking) endst. Otomatik depolarda giriş ve çıkış sayım farkları ile yapılan sayım. sıkı bağlantılı bileşen (Fr. composante fortement connexe, f; İng. strongly connected component) endst. Sıkı bağlantılı olmayan bir çizgede, daha büyük sıkı bağlantılı bir altçizgeye ait olmayan sıkı bağlantılı altçizge. sıkı bağlantılı çizge (Fr. graphe fortement connexe, m; İng. strongly connected graph) endst. Farklı her bir düğüm çifti arasında bir yolak bulunabilen yönlü çizge. sıkıştırılmış çalışma haftası (Alm. komprimierte Arbeitswoche; Fr. semaine comprimée; semaine de travail comprimée; İng. compressed work week; compressed workweek) endst. Beş günden az çalışma haftası çizelgesi. sınıf bazlı depolama (İng. ABC storage policy; class-based storage policy) endst. Ürünlerin hareket vb. ölçütler dikkate alınarak sınıflandırıldığı ve bu sınıflar için ayrı stok alanlarının bulundurulduğu depolama politikası. sınırsızlık yönü (Alm. Richtung der Unbeschränktheit, f; Fr. direction illimitée; İng. direction of unboundedness) endst. Bir matematik programlama probleminde olurlu herhangi bir noktadan başlanarak hiçbir kısıta takılmadan çözümün sonsuza dek gidebildiği yön. sıralama 1. (Alm. Sortierung, f; Fr. ordination, f; tri, m; İng. sorting) blşm. Bir kümedeki ögeleri belirli bir özelliğine göre sıraya koyma. 2. (Alm. Anordnung, f; Fr. ordination, f; İng. ordering) endst. Bir grup işin belirli bir kıstasa göre gerçekleştirme sırasına dizilmesi. sıralı çekme (İng. sequenced pull) endst. Ürün istemi değişkenliğinin yüksek olduğu üretim ortamlarında ve tüm ürünler için bitmiş ürün stokunun tutulmasının pratik olmadığı durumlarda kullanılan, tempoyu düzenleyen sürecin yürütümündeki üretim sistemi. sıralı sipariş toplama (Alm. serielle Kommissionierung, m; Fr. rassemblement des commandes séquentiel, m; İng. serial order picking; serial picking) endst. Bir sipariş toplayıcının müşteri siparişini bütün depo bölgelerini gezerek toplaması ya da her bölgenin toplayıcısın kendi bölgesini bitirdikten sonra tüm topladıklarını bir sonraki bölge toplayıcısına devrederek siparişin toplamanın tamamlandığı yöntem. sıraya bağımlı hazırlık süresi (Alm. ablaufreihenfolgeabhängige Rüstzeit, f; Fr. temps de mise en cours dépendant de séquence, m; İng. sequence dependent setup time) endst. Bir makinede işlem görecek parçadan hemen önce işlem görmüş parçaya bağlı olarak makinenin hazırlanması için gereken süre; eşanlam: iş sırasına bağımlı hazırlık süresi. sırt çantası problemi (Alm. Rucksackproblem, n; Fr. problem de sac à dos, m; İng. knapsack problem) endst. Değerleri ve ağırlıkları verilmiş bir nesne kümesi için ağırlıklarının belirli bir eşiğin altında kalacak şekilde değer toplamlarının en büyük olmasını sağlayan alt kümeyi belirleme problemi. sırt sırta raf sistemi (Alm. Rücken-an-Rücken Regal, m; zurück zum Lager zurück Regalsystem, n; Fr. système d'étagère dos à dos, m; İng. back to back rack system) endst. Rafların ön yüzlerinin koridora, arka yüzlerinin birbirlerine bağlandığı, tüm ürünlere manuel olarak veya elleçleme ekipmanları ile doğrudan erişim olanağı sağlayan, palet kullanımı için oldukça uygun, en yaygın, ekonomik ve geniş kullanım alanına sahip olan raf sistemi. sigorta 1. (Alm. Sicherung, f; Fr. fusible, m; İng. fuse) elk. Elektrik devrelerini aşırı akımlara karşı koruyan ve akımın belirli bir süre belirli bir düzeyi aştığında eriyerek açık devreye yol açan aygıt. 2. (Alm. Versicherung, f; Fr. assurance, f; İng. insurance) endst. Sigortacının prim karşılığında, başka bir kimsenin para ile ölçülebilir bir değerine yönelik tehlikenin ortaya çıkması ya da sigortalının ölmesi durumunda zararını karşılamayı ya da başka edimlerde bulunmayı üzerine aldığı sözleşme, güvence. sigorta primi (Alm. Versicherungsprämie, f; Versicherungsbeitrag, m; Fr. prime d'assurance, f; İng. insurance premium; premium) endst. Sigorta poliçesinde belirtilen koruma için poliçe sahibinin sigortacıya ödediği para. simpleks (Alm. Simplex, n; Fr. simplexe, m; İng. simplex) endst. Geometride n boyutlu bir uzayda n+1 tane noktanın dışbükey zarfı. simpleks algoritması (Alm. Simplexalgorithmus, m; Fr. algorithme de Dantzig; algorithme du simplexe, m; İng. simplex algorithm) endst. Bir doğrusal programlama problemini salt komşu temel olurlu çözümler arasında ilerleyerek çözen algoritma. simpleks çarpanları (Alm. Simplexmultiplizierer, m; Fr. coefficients du simplexe, pl; İng. simplex multipliers) endst. Doğrusal programlamada temel çözümü oluşturan değişkenlerin amaç katsayılarından oluşan vektörle temel çözümü oluşturan matrisin tersinin çarpımı sonucu elde edilen değer. simpleks tablosu (Alm. Simplex-Tabelle, f; Fr. tableau du Simplez, m; İng. simplex table; tableau) endst. Simpleks algoritmasında çözüm bulunurken, çözümün ve pivot işlemlerinin takip edildiği tablo. sinyal kanbanı (Alm. Signalkanban, n; Fr. kanban de signalisation; İng. signal kanban) endst. Bir kanban kontrol mekanizmasında aynı süreçte üretilen ve monte edilen ürünler için parti değiştirme sürelerinin tek parça akışını uygulamaya izin vermediği durumda yeniden siparişi eşgüdümleyen kanban sinyal türü. sipariş (Alm. Bestellung, f; Fr. commande, f; İng. order) endst. Ürün ya da hizmet sağlanması için tedarikçi firmaya iletilen istem. sipariş başına hacim indeksi (İng. cube-per-order index) endst. Sipariş toplamada, depo alanından siparişlerin yüklenme noktasına kadarki operasyon maliyetini en aza indirmek için yararlanılan, hangi ürünlerin yükleme noktasından ne kadar uzaktaki raflara yerleştirilmesi gerektiğini hesaplamada kullanılan bir indeks. sipariş bazlı toplama (Alm. diskrete Kommissionierung, f; Fr. préparation de commande discrete, f; İng. discrete order picking) endst. Bir sipariş toplama görevlisinin elindeki siparişin tüm kalemlerini bitirmeden ikinci siparişin işlemlerine geçmediği toplama yöntemi; eşanlam: tek tek sipariş toplama. sipariş birleştirme (Alm. Auftragsverdichtung, f; Fr. consolidation de commandes, f; regroupment de commandes, m; İng. order consolidation) endst. 1. Aynı ürüne ait farklı müşteri siparişlerinin bütünleştirilerek üretilmesi veya tedarik edilmesi. 2. E-ticarette, aynı veya farklı ürünlerin siparişini vermiş müşteriye tanınan, bütün siparişleri tek bir gönderi olarak düzenletme hakkı. 3. Müşterinin belirli bir zaman diliminde aynı veya farklı tedarikçilerden ısmarladığı ürünlerin tek bir taşıma birimi, örneğin, tek bir koli haline getirilip tek bir seferde teslim edilmesi. sipariş çevrim süresi (Alm. Auftragszykluszeit, f; Fr. cycle d'exécution des commandes, m; İng. order cycle time) endst. 1. Belli bir siparişin kuyrukta bekleme süresi ile sipariş hazırlama süresinin toplamı. 2. Düzenli olarak sipariş edilen bir ürüne ait iki ardışık sipariş arasında geçen süre. sipariş eşleştirme noktası (İng. material decoupling point; order de-coupling point) endst. 1. Üretim akışında itme ve çekme sistemlerinin eşleştirildiği yer. 2. Müşteri siparişinin üretim sürecinin hangi aşamasında malzeme ile eşleştirildiğini gösteren, belli bir düzeye kadar yalın üretim, o düzeyden sonra müşteri siparişlerindeki değişkenliğe uygun bir şekilde çevik üretimin gerçekleştirildiği nokta. sipariş girişi ve planlama (İng. order entry and scheduling) endst. Müşterilerin siparişini alma, şirketin sipariş sistemine girme, kredi kontrol, stok rezervasyonu ve iş çizelgelemesi yapıldıktan sonra termin verme süreci. sipariş hazırlama alanı (Alm. Bereitstellungsraum, m; Fr. zone de rassemblement, f; İng. marshalling yard; order marshalling area) endst. Depolarda, karşılanmakta olan bir siparişe ilişkin ürünlerin bir araya getirilmesi ve herhangi bir kusur veya eksik olup olmadığının denetlenmesi için belirlenmiş olan yer. sipariş hazırlama rafı (İng. order picking rack) endst. Kutulu veya adetsel ürün siparişlerinin manuel olarak toplanmasında kullanılan, ayarlanabilir raf gözlerine sahip ve yüksekliği insan boyuna uygun olan raf. sipariş işleme (Alm. Bestellabwicklung, f; Fulfillment, n; Fr. traitement des commandes, m; İng. order fulfillment; order processing) endst. 1. Bir depo sisteminden bir siparişle ilgili ürünlerin alınması, paketlenmesi ve bir taşıyıcıya teslim edilmesi işlemleri. 2. Bir işletmede müşteri siparişini yerine getirmek için yapılan faaliyetler; eşanlam: sipariş karşılama. sipariş işleme merkezi (Alm. Service-Center zur Auftragsbearbeitung, n; Fr. centre d'exécution des commandes, m; İng. fulfillment center; order fulfillment center) endst. Bireysel müşteri siparişlerinin genellikle internet veya telefon üzerinden alınıp toplanarak paketlendiği ve müşteriye gönderildiği depo tesisi; eşanlam: e-ticaret deposu. sipariş karşılama oranı (Alm. Auftragserfüllungsrate, f; Erfüllungsrate, m; Fr. taux de couverture, m; taux d'exécution des commandes, m; İng. fill rate; fillrate; order fill rate) endst. Belli bir dönem için eksiksiz ve gecikmesiz olarak karşılanan siparişlerin yüzdesi şeklinde ifade edilen lojistik performans indeksi. sipariş karşılama süresi (Alm. Auftragsdurchlaufzeit, f; Fr. délai de réalisation de la commande, m; délai d'exécution de la commande, m; İng. order fulfillment lead time; order fulfillment time) endst. Müşteri siparişinin alınmasından, siparişin müşteriye teslim edildiği ana kadar geçen süre. sipariş maliyeti (Alm. Bestellkosten, pl; Fr. coût d'approvisionnement, m; İng. ordering cost) endst. Bir sipariş verme için iletişim giderleri, satın alma belgelerini hazırlama, satın alma çalışanlarının ücretleri gibi kalemlerden oluşan maliyet. sipariş miktarı (Alm. Bestellmenge, f; Fr. quantité de commande, f; taille de lot de commande, f; İng. order quantity) endst. Bir sipariş emrinde istenilen ürün miktarı. sipariş onay numarası (İng. receipt authorization number) endst. Bir malın belli bir tarihte teslim edilmesi kesinleşmiş siparişini gösteren, malı teslim almada ve borç hesabı süresince izlemede kullanılır numara. sipariş stok düzeyi (Fr. niveau de stocks après la commande, m; İng. on order inventory level) endst. Verilmiş olan siparişler karşılandıktan sonra stoku eski düzeyine getirmek üzere talimatı verilmiş ikmal düzeyi. sipariş tam karşılama oranı (Alm. perfekte Auftragserfüllung, f; Fr. taux de commande parfait, m; İng. perfect order fulfillment rate) endst. Bir siparişte yer alan ürünlerin, doğru içerikte, doğru zamanda ve koşullarda, doğru miktarlarda, doğru yere ve doğru evrak ile birlikte teslim edilme oranı. sipariş teslim süresi (Alm. Auftragsdurchlaufzeit, f; Fr. délai du fournisseur, m; İng. order lead time; purchasing lead time) endst. Endüstri ve ticarette, bir malın müşteri tarafından sipariş edilmesinden, o malın müşteriye teslimine kadar geçen süre. sipariş tipi üretim (Alm. Lohnfertigung, f; Fr. production individualisée, f; İng. job production; unit production) endst. Müşteri siparişi alındıktan sonra üretimine başlanan, talebin stoktan karşılanmadığı, bazen müşterinin isteklerine uygun şekilde tek bir birim olarak üretilen üretim tarzı; eşanlam: sipariş usülü üretim. sipariş topladıktan sonra ayrıştırma (İng. pick-and-sort; sorting after picking) endst. Bir depoda müşterilerin ürünlerinin önce hepsini topladıktan sonraki aşamada her birinin ürünlerini ayıklayıp ayrı kaplara koyma. sipariş toplama (Alm. Kommissionierung, f; Kommissionieren, n; Fr. préparation de commande, f; İng. order picking) endst. Bir siparişi karşılamak üzere depolardan malzeme ve/veya ürünlerin tek tek, gruplar halinde, birden çok hat üzerinde, bölgesel, müşteri bazlı gibi çeşitli yöntemlerle toplanması; eşanlam: sipariş hazırlama. sipariş toplama listesi (Alm. Kommissionierliste, f; Fr. bordereau de prélèvement, m; bordereau de prélèvement de stock, m; liste de prélèvement, m; İng. pick list; picking list; picking slip; picking ticket) endst. Sipariş karşılamak için toplanacak ürünlerin kod, miktar ve yerlerini gösteren liste. sipariş toplayıcı (Alm. Kommissionierer, m; Fr. préposé à la prise des commandes, m; İng. order picker) endst. 1. Depoda siparişleri karşılamak üzere raflardan ürünleri toplamak için görevlendirilmiş işgören. 2. Raflarda palet yükünden daha az olan siparişleri elle toplamak için tasarımlanmış, yatay ve dikey yönde sipariş toplama yaparken operatörün de yükselmesini sağlayan, diğer bir deyişle operatörün de makina üzerinde yer değiştirmesine olanak veren malzeme elleçleme ekipmanı. sipariş usulü üretim (Alm. Fertigung nach Auftrag, f; Fr. production à la demande, f; İng. build to order; make to order) endst. Müşteri istemi alındıktan sonra üretime başlanan, istemlerin stoktan karşılanmadığı üretim yapısı; eşanlam: sipariş için üretim. sipariş yönetimi (Alm. Auftragsverwaltung, f; Orderverwaltung, f; Fr. gestion des commandes, f; İng. order management) endst. Siparişlerin verilme aşamasından sipariş karşılamanın tamamlanma aşamasına kadar izlenmesi gereken işlemler ve bilgi akışı süreci. siparişe göre montaj modeli (Alm. Auftragsmontage, m; Fr. gestion des ordres de montage, f; İng. assemble to order model) endst. Ürünlerin, sipariş geldiğinde, hazır bileşenlerin montajı ile hazır hale getirildiği, bir miktar müşteri isteklerine göre değişiklik serbestisi olan depo yönetim modeli. siparişe göre son işlemler (İng. assemble to order) endst. Genelde standart bir üretim aşamasından sonra ürünlere ait boyama, katkı malzemesi, şekillendirme gibi son işlemlerin, müşteri isteklerine göre yapıldığı (sipariş gelmeden önce yapılmadığı) üretim türü. siparişe göre yapılandırma ve paketleme (İng. configure and package to order) endst. Siparişte belirtilen parametrelere (renk, boy, ölçü vb.) göre ürünün tanımlandığı ve bu yapılandırmaya göre üretiminin- paketlemesinin gerçekleştirildiği üretim-paketleme tipi; eşanlam: siparişe göre konfigürasyon ve paketleme. soğuk depo (Alm. Kühlhaus, n; Kühllager, n; Fr. entrepôt froid, m; İng. cold storage facility; cold storage warehouse; cool warehouse) endst. Özellikle yiyeceklerin çürüme, böceklenme ve filizlenmeye karşı korunması ve bazı kimyasalların bozulmaması için gereksindikleri düşük sıcaklık ortamını sağlayan depo. soğuk yük alanı (İng. cool dock) endst. Soğuk hava depolarında malın, depolandığı yer ile yük taşıma aracı arasında kalan, yükleme/boşaltma hazırlık işlemlerinin yapıldığı serin alan. soğutmalı konteyner (Alm. Kühlcontainer, m; Fr. conteneur frigorifique, m; conteneur réfrigéré, m; İng. reefer; reefer container; refrigerated container) endst. Belirli bir sıcaklığın altında olmadığında bozulabilecek yiyecekler ve kimyasallar gibi maddelerin taşınmasında kullanılan, soğutma enerjisini üzerindeki dizel ünitesinden ya da taşıyan treyler, gemi gibi araçlardan alan yalıtımlı konteyner; eşanlam: soğutuculu çekerme. son adım problemi (Alm. Problem der letzten Meile, n; Fr. problème du dernier kilomètre, m; İng. last mile problem) endst. Dağıtım kanallarında ürünlerin getirildiği son noktadan müşterilere taşınarak teslim edilmesi problemi. son geçerlilik tarihi (Alm. Ablauftermin, n; Fr. date de fin de validité, f; date d’expiration, f; date limite, f; İng. expiration date; expiring date; expiry date) endst. Bir belgenin, bir sözleşmenin vb. yasal geçerliliğinin sona erdiği tarih. son gelen ilk işlem görür (Alm. der Letzte wird zuerst bedient; Fr. choix dans l'ordre inverse des arrivées, m; İng. last come first served; LCFS) endst. Kuyruk teorisinde sisteme son dahil olan elemanın ilk olarak hizmet aldığını belirten kuyruk disiplini. son giren ilk çıkar (Alm. LIFO-Methode, f; Fr. dernier entré; premier sorti; İng. last in first out; LIFO) endst. Kuyruk teorisinde ve bilgisayar biliminde bir kuyruğa en son dahil olan elemanın ilk olarak kuyruk sisteminden ayrılmasını sağlayan kuyruk disiplini ya da bellek modeli. son giren ilk çıkar kuyruğu (Alm. Push-Down Warteschlange, f; Fr. file d'attente organisée en pile, f; İng. pushdown queue) endst. Kuyruğa katılan son ögenin hizmet sırasında birinci olduğu kuyruk. son kontrol işlemi (İng. last point of rest) endst. Montajı tamamlanmış araçların ihracatında sevkiyat öncesi, gemiye yüklenmeden yapılan en son işlemler veya bu amaçla bekletildikleri alan. son kullanma tarihi (Alm. Ablaufdatum, n; Verfalldatum, n; Fr. date de péremption, f; date limite d’utilisation, f; İng. expiration date; expiring date; expiry date) endst. İlaç ve yiyecekler gibi bozulabilir ürünlerin etiketlerinde belirtilmiş, kullanılabilecekleri son tarih. son montaj (Alm. Endmontage, f; Fertigmontage, f; Fr. assemblage final, m; İng. final assembly) endst. İmalat sürecinde, nihai ürünün elde edildiği en üst seviyedeki montaj aşaması. son montaj bölümü (Alm. Endmontagestelle, f; Fr. poste de montage final, m; İng. final assembly department) endst. İmalat sürecinde, en üst seviyedeki montaj aşamasının gerçekleştirilerek nihai ürünün elde edildiği üretim birimi. son montaj çizelgesi (Alm. Endmontageablaufplan, m; Fr. ordonnancement de montage final, m; İng. final assembly schedule) endst. İmalat sürecinde, farklı nihai ürünler için son montaj aşamasındaki işlem sıralarının oluşturulduğu çizelge. son rota etabı (Alm. letzte Etappe, f; Fr. dernière étape, f; İng. last leg) endst. Çok duraklı rotalamada en son kat edilecek aşama. son teslim alma maliyeti (Alm. Einstandskosten, pl; Kosten einschließlich Ausladen und Zoll, pl; Fr. coût d'achat rendu, m; coût en magasin, m; coût livré, m; İng. laid-down cost; landed cost) endst. 1. Üretim maliyetine, taşımacılık, depolama, elleçleme gibi ilgili lojistik maliyetlerin eklendiği toplam ürün maliyeti. 2. Alıcının bulunduğu yere varan bir malın, malın başlangıçtaki fiyatı, taşıma ücretleri, gümrük ve diğer vergileri, sigorta, kambiyo ücreti, ambalajlama ve elleçleme giderlerinin toplanması ile elde edilen maliyeti. son ürün (Alm. Endprodukt, n; Fr. produit final, m; produit terminal, m; İng. end product; final product) endst. Ardışık süreçlerin ve işlem adımlarının tamamlanması sonucunda ortaya çıkan ürün; eşanlam: tamamlanmış ürün. sondaki kullanıcı (Alm. Endbenützer, m; Endverbraucher, m; Fr. utilisateur final, m; İng. end user) 1. blşm. Bir bilgi işleme ya da iletişim sisteminde, verilerin en son vardığı nokta ya da verileri kullanan kişi, süreç, program; eşanlam: uçtaki kullanıcı. 2. endst. Bir ürünün ya da hizmetin amacı doğrultusunda tüketilmesi için ulaştırıldığı son kişi. sondaki müşteri (Alm. Endkunde, m; Fr. client final, m; İng. end customer) endst. Tedarik zincirinde mal ve hizmetleri, kullanıcısı olsa da olmasa da, doğrudan satın alan ya da bir dağıtıcı veya üreticiden dolaylı olarak edinen kişi. sonlu kapasite yükleme (Fr. chargement à capacité finie, m; chargement à capacité limitée, m; İng. finite capacity loading; finite loading) endst. Kapasiteyi dikkate alarak bir başka deyişle, kapasiteyi sonlu kabul ederek işlerin üretim veya hizmet amacıyla kullanılan makine, çalışma merkezi, araç gereç vb. özkaynaklara atanması. sonlu kaynak kuyruk modeli (Fr. modèle de file d’attente avec sources finies; İng. finite source queueing model) endst. Gelişleri oluşturan müşteri kaynağının sonlu olduğu kuyruk sistemleri. sonsuz çizge (Alm. unendlicher Graph; Fr. graphe infini; İng. infinite graph) endst. Sonsuz sayıda düğüm ya da ayrıt ya da her ikisini de içeren çizge. sonsuz kapasite yükleme (Fr. chargement à capacité illimitée, m; chargement à capacité infinie, m; İng. infinite capacity loading; infinite loading) endst. Kapasiteyi dikkate almadan bir başka deyişle, kapasiteyi sonsuz kabul ederek işlerin üretim veya hizmet amacıyla kullanılan makine, çalışma merkezi, araç gereç vb. özkaynaklara atanması ve aşırı veya eksik yüklemeler olduğunda düzgünleştirme yapılması. sonsuz matematik program (Fr. programmation mathématique non bornée; İng. unbounded mathematical programming) endst. Matematiksel programlamada olurlu bölge içerisinde amaç fonksiyonunun sonsuz veya eksi sonsuz değer alabilmesi; eşanlam: sınırsız matematik program. sorumlu teklif sahibi (Alm. verantwortunglicher Anbieter, m; Fr. soumissionnaire responsable, m; İng. responsible bidder) endst. Sözleşmenin koşullarını yerine getirecek düzeyde finans kaynaklarına sahip, yasa ve tüzüklere uyumlu, sözleşmenin bitiş tarihine kadar işi bitirme potansiyeline sahip, gerekli donatım, malzeme ve bilgiyi edinebilecek kapasitede tedarikçi, satıcı ya da üstlenici. sorun fişi (Alm. Fehlerbericht, m; Fr. dossier d’incidents, m; İng. trouble report; trouble ticket) endst. Bir işletmede ya da örgütleşimde saptanan bir problemin raporlanması ve çözümüne değin izlenmesi için kullanılan teknik. sosyal çevre (Alm. soziale Umgebung; soziales Umfeld; Fr. environnement social; İng. social context; social environment; sociocultural context) endst. Kültür aracılığıyla kişinin davranış ve düşünüş biçimini etkileyen, kişinin etkileşim durumunda bulunduğu topluluk. sosyal sorumlu yatırım (Alm. sozialverantwortliche Investition, f; ethisches Investment, n; Fr. investissement socialement responsable, m; placement socialement responsable, m; İng. ethical investment; social fixed capital investment; socially responsible investment) endst. 1. Devlet tarafından gerçekleştirilen ve kâr düşünülmeden topluma yararlı, faydalı olmak amacıyla yapılan yatırımlar; eşanlam: sosyal sabit sermaye yatırımı. 2. Parasal bir kazanç sağlamanın yanı sıra eğitim, sağlık, çevre vb. alanlara destek de sağlayan yatırım türü. sosyal sorumluluk (Alm. gesellschaftliche Verantwortung, f; soziale Verantwortung, f; Fr. responsabilité sociale, f; İng. social responsibility) endst. Bir işletmenin faaliyette bulunduğu ortamı ve toplumu koruma ve geliştirme konusundaki yükümlülükleri. sosyal yarar (Alm. Sozialleistung, f; gesellschaftlicher Nutzen, m; Fr. avantage social, m; emploi d'utilité sociale, m; intérêt social, m; İng. social benefit) endst. 1. Toplumun yararlandığı ya da toplum tarafından yararlı olarak algılanan herhangi bir hizmet ya da mal; eşanlam: toplumsal yarar. 2. Verilmiş bulunan bir ekonomik kararın tüm toplumun refahına olan olumlu etkisi. soyutlama (Alm. Abstraktion, f; Fr. abstraction, f; İng. abstraction) 1. blşm. 1. Bilgisayar programlamada farklı yazılım nesnelerinin ortak özelliklerini belirleyip herhangi bir kullanıma özgülenebilecek genel sınıflar kapsamında tanımlama. 2. Bir sistemin matematiksel modellenmesi amacına yönelik sadece gerekli bilgiler üzerinde odaklanan, bunun dışındakileri göz ardı eden yaklaşım. 2. endst. Kavramların temel ilkelerden hareketle, nesnelerden ve dünyadaki örneklerinden bağımsız olarak tanımlanması. sökme (Alm. Auseinanderbauung, f; Disassemblierung, f; Fr. démontage, m; désassemblage, m; İng. disassembly) endst. Bir ürünün açılıp içindeki bileşenlerine ayrılması işlemi; eşanlam: demontaj. sökme hattı (Alm. Demontagelinie, f; Fr. chaîne de démontage, f; İng. disassembly line) endst. Bir akış hattı boyunca sıralanan işgücü ya da donanımdan yararlanılarak ürünlerin sökülerek açıldığı ve içlerinden bileşenlerinin çıkarıldığı üretim hattı; eşanlam: demontaj hattı. sökme hattı dengeleme (Alm. Demontagelinieanpassung, f; Fr. équilibrage de chaînes de démontage, m; İng. disassembly line balancing) endst. Bir sökme hattı boyunca işlemlerin verimliliği en büyük kılacak şekilde, örneğin kayıp süreleri en aza indirerek birbiri ardına sıralanmış iş istasyonlarına atanması problemi. söz verilebilir miktar (Alm. ATP; Fr. disponible à la vente; İng. available-to-promise) endst. Olası siparişlerin ne kadarının ve hangi süre içinde karşılanabileceğini gösteren fonksiyonun değeri; eşanlam: karşılanabilir miktar. söz verilebilir miktar fonksiyonu (Alm. CTP; Fr. CTP; İng. capable-to-promise; capable to-match) endst. Olası siparişlerin gerek eldeki stoklar, gerekse üretim kapasitesi açısından değerlendirip ne kadarının hangi zaman diliminde karşılanabileceğini gösteren fonksiyon ve bununla ilgili yazılım; eşanlam: söz verilebilir kapasite fonksiyonu. sözleşme sonlandırma (Alm. Beendigung des Vertrags, f; Fr. résiliation de contrat, f; İng. contract termination; termination of a contract) endst. Belirli koşullar karşısında, taraflardan birinin veya her ikisinin birden isteği ile, tarafların sözleşme maddelerini tam olarak yerine getirmeden sözleşmenin yasal olarak sonlandırılması. sözleşme yönetimi (Alm. Vertragsmanagement, n; Fr. gestion des contrats, f; gestion des marches, f; İng. contract administration; contract management; management of a contract) endst. Sözleşmelerin oluşturulması, pazarlıkların yürütülmesi, sözleşmenin ve değişikliklerinin belgelenmesi, sözleşmenin yürütüme konması, sözleşme maddelerine uyulmasının gözetilmesi, finansal riskleri asgariye indirirken işletme ve finans performanslarını en yüksek seviyeye çıkarma süreci. sözleşmeli depo (Alm. eigener Lager, m; Single-User-Lager, m; Lagerhaus unter Vertrag, n; Fr. entreposage à contrat, m; entrepôt dédié, m; İng. contract warehouse; contracted warehouse; dedicated warehouse) endst. 1. Başka bir firmadan kiralanan ve bazı özel hizmetlerin de alındığı depo; eşanlam: anlaşmalı depo. 2. Bir sözleşmeye dayalı olarak, deponun tümünün veya bir bölümünün, kullanıcı ve depo sahibi arasında yapılan sözleşme esasları dahilinde kiralandığı ve riskin paylaşıldığı depo. sözleşmeli nakliyeci (Alm. Vertragsfrachtführer, m; Fr. transporteur contractuel, m; transporteur à forfait, m; İng. contract carrier) endst. Bir sözleşmeye uygun olarak, bir veya birden fazla sayıdaki müşterilerin gereksinimleri doğrultusunda mal ve personel taşıyan şirket. sözleşmeli paketleme (Alm. Kontraktpackung, f; Fr. mise en bouteille à forfait, f; conditionnement à forfait, m; services contractuels d'emballage, pl; İng. co-packaging; co-packing; contract packaging) endst. Paketleme, etiketleme vd. katma değerli hizmetlerin dış kaynaklı bir firmadan alınması; eşanlam: dış kaynaklı paketleme. spektral çizge kuramı (Alm. spektrale Graphtheorie; Fr. théorie spectrale des graphes; İng. spectral graph theory) endst. Çizge kuramının, çizgelerin bitişiklik matrisi, Laplace matrisi gibi matrislerinin karakteristik polinom, özdeğer ve özvektörleri ile bağlantılı özelliklerini inceleyen dalı. standart biçim (endst. temel biçim) 1. (Alm. Normaldarstellung, f; Fr. forme canonique, f; forme standarde, f; İng. standard form) endst. 1. Bir problemi Simpleks Algoritması ile çözerken, amaç ve kısıt denklemlerinin satırlar halinde yazıldığı, temel ve temel dışı değişkenler ile amaç fonksiyonunun aldığı sonuç değerini içeren gösterim biçimi. 2. Tüm kısıtlarının eşitlik ve tüm değişkenlerinin negatif değer almayan değişkenler olduğu doğrusal programlama modeli. 2. müh. Bilgisayarda çok büyük ya da çok küçük sayıların daha kısa yazılmasını sağlayan ve ondalık basamağın üstel olarak belirtilmesiyle oluşturulan temsil biçimi. standart dışı yük (Alm. Schwer- und Großlast, f; überdimensionale Ladung, f; Fr. charge de dimensions excédentaires, f; charge de poids excédentaires, f; İng. overload load; oversize load) endst. Karayolu taşımacılığında, kamyon, karayolu ve diğer altyapı standartlarının dışında, yasal boyut ve/veya ağırlık sınırlarını aşan yük. standart konteyner (Alm. Standardcontainer, m; Fr. conteneur normalisé, m; İng. dry container; dry freight container; general-purpose container; standard container) endst. 1. Her tarafı kapalı, bir ya da iki uçta, bir ya da iki yanda, hem uçlarda hem yanlarda kapıları olabilen, kuru her türlü yükün konulabildiği, en çok 6,1 m ve 12,2 m standart uzunluklarında kullanılan konteyner tipi. 2. Her tarafı kapalı, sadece arka kapıdan yükleme yapılan kuru her türlü yükün konulabildiği, konteyner tipi. standart operasyonlar (Alm. Standardverfahren, n; Fr. opérations standardisées; İng. standard operations) endst. Endüstriyel üretimde makineler ve onları işletenler için adım adım açıklanmış ve standartlaşmış işlemler. standartlaştırma (Alm. Standardisierung, f; Fr. standardisation, f; İng. standardization) endst. 1. Belirli bir faaliyetle ilgili olarak ekonomik fayda sağlamak üzere bütün ilgili tarafların yardım ve işbirliği ile belirli kurallar koyma ve bu kuralları uygulama işlemi; eşanlam: standardizasyon. 2. Endüstriyel ve tarımsal üretimde, birlikte çalışırlık, uyumluluk, altyapı kullanılırlığı, geniş ölçekli ticari aktivite gibi hedefler doğrultusunda malzemelerin, ölçülerin, süreçlerin, niteliklerin, başarım düzeylerinin evrensel kabul görecek şekilde düzenlenmesi; eşanlam: ölçünleme. statik depolama (Fr. rangement dédié, m; stockage fixe, m; stockage à emplacement fixe, m; système d'entreposage fixe, m; İng. dedicated storage; fixed-place storage; fixed slot storage; fixed storage) endst. Her stok biriminin depoda ayrılmış bir yerinin olduğu ve depodaki her yere karşılık bir ürünün bulunduğu mantığıyla yürütülen depolama sistemi; eşanlam: sabit konumlu depolama. statik iş yükü (Alm. statische Arbeitsbelastung; Fr. charge de travail statique, f; İng. static workload) endst. Çalışma esnasında kas iskelet sisteminin bütününün veya bir kısmının gergin olarak belirli bir süre hareketsiz durması sonucu oluşan fiziksel yüklenme ve stres. statik yükleme (Alm. ruhende Beanspruchung, f; Fr. charge statique, f; İng. static exertion; static loading; static posture) endst. Tutma, kavrama örneklerinde olduğu gibi gerçekleştirilen eylem süresince sabit pozisyonda ya da duruşta kalmayı gerektiren yükleme şekli. stok 1. (Alm. Bestand, m; Fr. stock, m; İng. stock) endst. Belirli veya belirsiz bir talebi, istenilen düzeyde karşılamak amacıyla elde tutulan ürünler. 2. (Alm. Grundbrühe, f; Kraftbrühe, f; Fond, m; Fr. fond; İng. broth; stock) gıda. Bir çok çorbanın ve sosların temeli olan aromatik sıvı. 3. (Alm. Fischbestand, m; Fr. stock, m; stock de poissons, m; İng. fish stock; stock) tar. Sınırı belirli bir su kütlesi içindeki su ürünleri miktarı. 4. (Alm. Gangstock, m; Intrusionkörper, m; Fr. stock, m; İng. stock) yerb. Yüzey alanı 100 km2'den daha az olan düzensiz şekilli ve çevre kayaçlarıyla uyumsuz plutonik sokulum. stok bulundurma birimi (Alm. Lagerbestandseinheit, f; Warenbestandseinheit, f; Fr. unité de gestion de stock, f; unité de stock, f; İng. SKU; stock keeping unit; unit of issue) endst. Stokta bulundurulan herhangi bir ürün için, imalatçısı, rengi, şekli, ambalaj tipi, garanti koşulları gibi çeşitli kategori seviyelerinde ayrışabilen, stok sayımlarında birim olarak kabul edilen ürün hiyerarşisinde mümkün olan en alt düzey; eşanlam: stok tutma birimi. stok bulundurma maliyeti (Alm. Bestandskosten, pl; Inventarbereitstellungskosten, pl; Fr. coût de détention des stocks, f; coûts de possession de stock, pl; coûts des stocks, pl; İng. carrying cost of inventory; inventory carrying cost; inventory holding cost) endst. Hammadde, parça, yarı mamul, alt montaj veya son ürünü, stok için ayrılan sermayenin fırsat maliyeti, vergiler, kırılma, hasar ve bozulma maliyetleri, yıpranma payı, sigorta, depolama vb. giderlerin toplamı; eşanlam: stok maliyeti. stok bulunurluğu (Alm. Lagerbestandverfügbarkeit, f; Fr. disponibilité des stocks, f; İng. stock availability) endst. Herhangi bir anda gelen bir siparişi karşılayabilecek miktarda stokun hazır olması. stok devir hızı (Alm. Lagerumschlagshäufigkeit, f; Lagerumschlag, m; Lagerumschlagsverhältnis, n; Fr. coefficient de rotation des stocks, m; ratio de rotation de stocks, m; rotation des stocks, m; taux de rotation de stocks, m; İng. inventory turnover; inventory turnover rate; inventory turnover ratio; inventory utilization ratio; rate of inventory turnover; stock turnover rate) endst. Ele alınan mali yıl gibi belirli bir faaliyet dönemi içinde stokların tümüyle satılıp yeniden tamamlanma sayısı; eşanlam: stok hızı. stok doğruluğu (Alm. Bestandsgenauigkeit, f; Genauigkeit der Bestände, f; Fr. exactitude des stocks, f; İng. inventory accuracy) endst. Kayıtlarda görülen stok mevcutları ile depodaki gerçek stok mevcutlarının farklılıkları. stok düzeyi (Alm. Bevorratungsebene, f; Lagerbestandsverlauf, f; Fr. niveau des stocks, m; İng. inventory level; stock level) endst. Herhangi bir anda depo ya da mağaza gibi stok tutma alanlarında bulunan stok miktarı. stok gün sayısı (Alm. Bestandsreichweite, f; Fr. durée moyenne du stockage, f; délai d'écoulement des stocks, m; délai moyen de rotation des stocks, m; İng. days in inventory; days inventory outstanding; days of supply; inventory coverage; inventory days of supply; inventory period) endst. Bir şirketin envanterindeki malların tümüyle satılıp envanterin yenilenmesi için geçen süre olarak hesaplanan envanter verimliliği indeksi. stok hazırlama (Alm. Bestandsentwicklung, f; Fr. déploiement des stocks, m; İng. inventory deployment) endst. Hedef müşteri istemleri göz önüne alınarak belirli bir ürün için tedarik ve satışıyla ilgili envanter dengeleme faaliyetleri. stok için sevkiyat (Fr. expédition au stock, f; İng. ship to stock) endst. 1. Ürünlerin üretim sisteminde denetim sürecinden geçirilmeden doğrudan stok sistemine gönderilmesi. 2. Standart ürünler için dağıtım kanalının her aşamasında stok bulundurarak ve aşamalar arası ürün ikmali yaparak müşteri isteklerinin hemen karşılandığı dağıtım sistemi. stok için üretim (Alm. Lagerfertigung, f; Fr. production sur stock, f; İng. build to stock; make-to-stock; manufacture to stock) endst. Müşteri taleplerinden bağımsız olarak depoyu ve mağazayı tam kapasite doldurana kadar üretimi sürdürme politikası. stok ikmal sistemi (Alm. Inventurauffüllung, f; Fr. réassortiment des stocks, m; İng. stock replenishment system) endst. Teslimleri zamanında bitirmeyi hedeflerken stokların tükenmemesini sağlamaya çalışan, kullanım oranları ve teslim zamanlarına ilişkin duyarlılığa ve doğru tahminlere dayanan stok kontrol sistemi; eşanlam: stok bütünleme sistemi. stok kalite oranı (İng. inventory quality ratio; IQR) endst. Mevcut stok miktarını gelecekteki talebe göre gereksinim miktarı açısından değerlendiren stok yönetimi kalite düzeyi performans göstergesi. stok kontrol modeli (Alm. Bestandskontrollmodell, n; Fr. modèle de gestion des stocks, m; modèle pour contrôle des stocks, m; İng. inventory control model) endst. Stok kontrol problemini çözmede yardımcı olan matematiksel modellerden biri. stok kontrol problemi (Alm. Bestandskontrollproblem, n; Fr. problème de contrôle des stocks, m; problème de gestion des stocks, m; İng. inventory control problem; stock control problem) endst. 1. Satışları olumsuz etkilemeden oluşabilecek maliyetleri en aza indirecek şekilde stoklarda bulunması gereken ürün veya parça miktarının belirlenmesi. 2. Talebi en düşük maliyetle veya belirli bir servis seviyesinin üstünde karşılayabilmek için verilmesi gereken sipariş miktarının hesaplanması. stok kontrolü (Alm. Bestandskontrolle, f; Lagerbestandskontrolle, f; Fr. contrôle des stocks, m; İng. inventory control; stock control) endst. Stokların sürekli veya periyodik olarak izlenerek, maliyetleri en düşük seviyede tutarken siparişlerin eksiksiz ve zamanında karşılanmasını sağlayacak şekilde stok seviyelerini ve stok tedariklerini ayarlama. stok planlama (Alm. Bestandesplanung, f; Fr. planification des stocks, m; İng. inventory planning; stock planning) endst. Öngörülen senaryolara göre belirlenmiş stok stratejileri kullanarak ve dinamik sipariş miktarı ve güvence stoku hesaplamalarına dayalı olarak tedarik zinciri boyunca müşteri hizmet ve stok düzeylerinin stratejik olarak dengelenmesi sistemi. stok rotalama problemi (Fr. problème de routage de l’inventaire, m; İng. inventory routing problem) endst. Belirli bir ürün için belirli bir zaman diliminde, depodan belirli miktarda talepleri olan belirli sayıda müşterilere, belirli kapasite ve sayıdaki dağıtım araçlarını göz önüne alarak hesaplanan en iyi ürün sevk politikası. stok sayımı (Alm. Bestandsaufnahme, f; Fr. prise d’inventaire, f; dénombrement des stocks, m; inventaire des stocks, m; İng. inventory checking; stock-taking; wall-to-wall) endst. Stokların fiziksel adetleri ile sistemde görülen rakamların birbirleri ile aynı olup olmadıklarını teyit etmek amacıyla yapılan sayma işlemi; eşanlam: envanter sayımı. stok tahsisi (Alm. Bestandsallokation, f; Fr. attribution de stock, f; İng. inventory allocation; stock allocation) endst. Eldeki toplam stokun, toplam talepten az olduğu durumlarda müşteriler veya kullanıcılar arasında, kârlılık, stratejik önem gibi kriterler doğrultusunda bölüştürülmesi. stok yatırımı (Alm. Beständeinvestition, f; Fr. investissement en stocks, m; İng. inventory investment) endst. Bir firma düzeyinde ya da bir ülkenin gayri safi milli hasılası düzeyinde hesaplanan satışlardan sonra elde kalan üretim miktarı. stokastik bkz. endst. rasgele. stokastik araç rotalama problemi (İng. stochastic vehicle routing problem) endst. Ana parametreleri rasgele dağılımlara göre değişen araç rotalama problemi. stokastik süreç (Alm. stochastischer Prozess; Zufallsprozess, m; Fr. processus aléatoire, m; processus stochastique, m; İng. andom process; stochastic process) endst. 1. Bir olasılık uzayından durum uzayına tanımlanmış rasgele değişken ailesi. 2. Davranışı belirlenimci olmayan, gelecek durumun önceki durum bilgisine dayanarak kestirilemediği ya da ancak kısmen kestirilebildiği, dolayısıyla aldığı değerlerin çokdeğişkenli dağılım fonksiyonlarıyla ifade edilen, zamana bağımlı rasgele değişkenlerin bir kümesi; eşanlam: rastgele süreç. stoklama birimi (Alm. Lagerhaltungeinheit, f; Fr. unité de gestion des stocks, f; İng. SKU; stock keeping unit) endst. Stokta bulunan ya da katalogda gösterilen bir ürünü belirtmek için kullanılan sayısal tanımlama kodu; eşanlam: stok tutma birimi. stokların şimdiki değeri (Fr. coût réel de stocks, m; İng. actual cost of stock) endst. Stokun doğrudan maliyetleri ve elde bulundurma maliyetlerinin toplamı. stoksuz kalma maliyeti (Alm. Fehlbestandkosten, pl; Fr. coût de rupture de stock, m; İng. shortage cost; stockout cost) endst. Elde stok bulunmaması veya yeterli miktarda olmaması nedeniyle talebin karşılanamaması sonucu oluşan maliyet. stoksuz satış (Alm. Direktlieferung, f; Direktverkaufssendung, f; Fr. expédition directe, f; livraison directe, f; İng. direct delivery; drop shipment; drop shipping) endst. Perakendecinin stokta mal bulundurmadığı, müşteri isteklerinin başka bir perakendeciye, bir imalatçıya ya da toptancıya aktarıldığı ve müşteriye malın doğrudan bu üçünden biri tarafından ulaştırıldığı tedarik zinciri modeli. stokta bulundurmama maliyeti (Alm. Fehlmengenkosten, pl; Fr. coût de pénurie, m; coût de rupture de stock, m; İng. inventory shortage cost; out-of-stock cost; stock-out cost) endst. Gereksinim olduğunda ürünün stokta bulunmaması nedeniyle oluşan müşteri bekletme, yitirilen satış fırsatı, imaj kaybı vb. maliyetler; eşanlam: elde bulundurmama maliyeti, yok satma maliyeti. stoktan karşılama yüzdesi (Fr. taux de couverture, m; taux de remplissage, m; İng. customer service ratio; fill rate; order-fill ratio) endst. Stoka yönelik üretim yapan firmalar için stoktan karşılanabilen müşteri talep yüzdesi. strateji (Alm. Strategie, f; Fr. stratégie, f; İng. strategy) 1. endst. Bir kuruluşun misyon ve vizyonunu gerçekleştirmesi için izleyeceği yolu tanımlayan, bu amaçla kuruluşun ne yapması gerektiğine odaklanan, birbirine uygun hale getirilmiş amaç ve hedeflere dönüşen, nihai sonuca odaklı, uzun dönemli ve dinamik kararlar topluluğu. 2. ist. Oyun kuramında sonucun hem kendi hem de başka oyuncuların kararlarına bağlı olduğu bilgisiyle, bir oyuncunun önündeki opsiyonları değerlendirerek aldığı kararlar dizisi. stratejik ortaklık (Alm. strategische Partnerschaft, f; Fr. alliance stratégique, f; partenariat stratégique, m; İng. inter-firm cooperative agreement; strategic partnering; strategic partnership) endst. İş ortakları arasında işbirlikçi ilişkilerin belirlenmesi; dikey bütünleşmenin gayriresmî şekli. stratejik plan (Alm. strategischer Plan; Fr. plan stratégique, m; İng. strategic plan) endst. Bir kuruluşun kısa, orta ve uzun dönemde yapacaklarını, gitmek istediği yönü belirlemesi, bunlar için ayıracağı para ve insan kaynaklarını saptayıp hazırlaması. stratejik yönetim (Alm. strategisches Management, n; Fr. gestion stratégique, f; İng. strategic management) endst. İşletmenin uzun dönemde yaşamını devam ettirebilmek, ona sürdürülebilir rekabet üstünlüğü ve dolayısıyla ortalama kâr üzerinde getiri sağlayabilmek amacıyla eldeki üretim kaynaklarının (doğal kaynaklar, insan kaynakları, sermaye, hammadde vb.) etkili ve verimli kullanılması. streç folyo (Alm. Schrumpffolie, f; Fr. emballage moulant, m; emballage rétrécissable, m; İng. shrink film; shrink wrap film) endst. Ürünleri kaplamakta kullanılan, sıcaklık arttıkça büzüldüğü için su ve hava geçirmez şekilde sarmalamanın sıkılaştığı polimer plastik malzeme. streç makinesi (Alm. Schrumpfmaschine, f; Fr. machine d'emballage sous film rétractable, f; İng. shrink packing machine; shrink wrap machine; shrinking machine) endst. Ürünleri dış etkilerden korumak ve bir arada tutmak amacıyla doğrudan üzerlerini polimer plastik filmle sarmalayarak paketleme işlemini gerçekleştiren makine; eşanlam: streçleme makinesi, şrinkleme makinası. stres (Alm. Anspannung, f; Stress, m; Fr. stress, m; İng. stress) 1. endst. Yapılan işin mahiyetinden, akışından ve çevre koşullarından doğan ve iş sırasında insandan beklenen görevlerin insan üzerinde oluşturduğu baskı; eşanlam: yüklenme. 2. tar. Çeşitli faktörlerin neden olduğu, hayvan vücudunun çalışmasında dengesizlik, sinir sisteminde bozukluk ve psişik gerilimle birlikte sağlığı tehdit edici durum. stres etkeni (Alm. Stressfaktor, m; Stressor, m; Fr. agent stressant, m; facteur de stres, m; facteur stressant, m; stresseur, m; İng. stress factor; stressor; stressor agent) endst. Bir organizmada strese yol açan olay, çevre koşulu, kimyasal ya da biyolojik etken. sunu (Alm. Angebot, n; Fr. fourniture, f; offre, f; İng. supply) endst. 1. Bir hizmet ya da ürünün müşteriye sunulması; eşanlam: arz. 2. Bir tedarikçinin veya hizmet sağlayıcının belirli bir fiyatta müşterilerine sunabileceği en fazla toplam ürün veya hizmet miktarı. sunu noktası (Alm. Angebotspunkt, m; Fr. point de fournissage, m; İng. supply point) endst. Bir hizmet ya da ürünün müşteriye sunulduğu yer; eşanlam: arz noktası. sunu ve istem (Alm. Angebot und Nachfrage; Fr. l'offre et la demande; İng. demand and supply; supply and demand) endst. Bir pazarda, tüketiciler tarafından istenen mal ve hizmetler ve buna karşı üreticiler tarafından sunulan mal ve hizmetler; eşanlam: arz ve talep. sürdürebilir üretim (Alm. nachhaltige Erzeugung, f; Fr. production durable, f; production responsible, f; production écoresponsible, f; İng. responsible production; sustainable production) endst. Çevre duyarlılığı yüksek, doğal kaynakları koruyan, ekonomik, çalışanlar, toplum ve tüketiciler için güvenilir ve sosyal yönü olan süreçlerle mal ve/veya hizmet üretimi. sürdürülebilir depo (Alm. nachhaltiges Lagerhaus, m; Fr. entrepôt vert, m; İng. green warehouse; sustainable warehouse) endst. Ekonomik, sosyal ve çevresel etkileri birlikte ve dengeli bir şekilde dikkate alarak tasarlanan ve yönetilen, örneğin enerji tasarrufunu göz önüne alan ve çevreye zarar vermeyen inşaat malzemeleri kullanarak yapılmış depo; eşanlam: yeşil depo. sürdürülebilir liman (Alm. grüner Häfen, m; Fr. port vert, m; İng. green port; sustainable port) endst. Çevre ve topluma duyarlı bir şekilde faaliyetlerini gerçekleştiren, örneğin temiz enerji kullanan, gemi atıkları için çözüm üreten, çevre temizliğini gözeten bir anlayışla idare edilen liman; eşanlam: yeşil liman. sürdürülebilir tedarik zinciri (Alm. nachhaltige Zulieferkette, f; nachhaltiges Beschaffungsmanagement, n; Fr. chaîne d’approvisionnement durable, f; chaîne logistique durable, f; İng. sustainable supply chain management) endst. Ürün ve hizmetlerin yaşam döngüsü boyunca çevresel, sosyal ve ekonomik etkilerini dikkate alarak oluşturulmuş tedarik zinciri; eşanlam: sürdürülebilir tedarik zinciri yönetimi. süreç (endst. kim. proses) (Alm. Ablauf, m; Prozess, m; Fr. processus, m; İng. process) 1. blşm. Veri işlemede, bir programın yürütümü ile ortaya çıkan olaylar dizisi. 2. müh. Bir şeyin nasıl çalıştığını ya da işlediğini anlatmaya yarayan olaylar ve eylemler dizisi. 3. endst. Bir ürün veya hizmet üretiminin aşamalarında bir veya birden fazla bileşenin herhangi bir durumunda üzerinde yapılması gereken işlemin yöntemi. 4. (Alm. Prozess, m; Fr. processus, m; İng. process) kim. Hammaddelerin ürünlere dönüşümünü gerçekleştiren birbirine ilişkin fiziksel ve kimyasal işlemler dizisi. süreç denetimi (Alm. Verfahrensaudit, m; Fr. audit d’un processus, m; İng. process audit) endst. Kaliteye yönelik uygulamaların etkinliğini artırmak için süreçlerin periyodik denetlenmesi. süreç içi muayene (Alm. Fertingungsprüfung, f; Fr. inspection en ligne, f; İng. in-process inspection; online inspection) endst. Uyumsuzlukların oluşmasını engelleme ve yararlı nitelikleri ve özellikleri en erken şekilde belirleyebilme çabası ile imalat ya da bakım döngüsü içinde uygulanan muayene. süreç içi sabit stok (Alm. CONWIP; Fr. CONWIP; niveau constant de produit en cours de fabrication, m; İng. constant work in process; CONWIP) endst. Makine, süreç ya da hücrelerden oluşan belli bir üretim hattının tümünde stoku kanban sistemi ile kontrol altında tutan bir melez talep tabanlı stok yönetim sistemi. süreç kontrolü (Alm. Prozesssteuerung, f; Fr. commande de processus, f; İng. process control) 1. endst. Bir sürecin izlenmesiyle oluşan sonuçları kullanarak sürecin yönetilmesi ve gerekirse değişiminin gerçekleştirilmesi, sürecin devamlı olarak tahmin edilebilir ve kabul edilebilir limitler içinde tutulması için gereken eylemler bütünü. 2. müh. Belirli bir fiziksel ya da kimyasal sürecin değişik algoritmalar, mimariler, mekanizmalar ve mühendislik istatistik tekniklerinden yararlanılarak gözlenmesi ve kontrol edilmesi. süreç ret düzeyi (Alm. Abnahmeverweigerungsebene; Fr. niveau de rejet, m; İng. rejection level) endst. Kalite kontrolde, izlenen bir sürecin çıktılarının tanımlanan kontrol sınırlarının dışında olduğunu gösteren düzey. süreç standart sapması (Alm. Prozessstandardabweichung, f; Fr. écart type d’un processus, m; İng. process standard deviation) endst. Süreç kontrolü sırasında elde edilen örnekleri kullanarak hesaplanan istatistiksel saçılma ölçüsü. süreç tipi üretim (Alm. Lohnfertigung, f; Fr. production individualisée, f; İng. continuous production; process type production) endst. Belirli ürünlere özgü üretim hatlarının kurulduğu, az sayıda aynı tip ürünün kitleler halinde çok büyük miktarlarda üretildiği üretim şekli; eşanlam: kitlesel üretim, proses tipi üretim. süreç verimi (Alm. Prozesseffizienz, f; Fr. rendement d’un procédé, m; İng. process efficiency; process yield) endst. Bir süreçte üretilen tüm ürünlerin kabul edilebilir kalitede olan kısmının tüm üretim miktarına oranı. süreç yenileşimi (Alm. Prozessinnovation, f; Verfahrenserneuerung, f; Fr. l'innovation de processus; İng. process innovation) endst. Yeni veya önemli derecede iyileştirilmiş bir üretim, hizmet veya teslimat yönteminin ortaya konulması. süreç yeteneği (Alm. Prozessfähigkeit, f; Fr. capacité opérationnelle d’un processus, f; İng. process capability) endst. Kontrol altında olan bir sürecin belirlenen teknik limitlere ne derece yakın üretim yaptığını gösteren bir süreç göstergesi. süreç yönetimi (Alm. Prozessführung, f; Prozessmanagement, n; Fr. gestion de processus, f; İng. process management) endst. 1. Ekonomide, maliyetleri düşürmek ve kârlılığı artırmak için süreçlerin yönetilmesini hedefleyen bir performans yönetimi aracı. 2. Süreçlerin tanımlanması, sahiplerinin, tedarikçilerinin, müşterilerinin, tüketici gereksinimlerinin belirlenmesi, gerekli adımlarda ölçümler alınarak performansının izlenmesi ve gerekli iyileştirmelerin yapılmasını içeren faaliyetlerin tümü. sürekli akış dağıtımı (İng. continuous flow distribution) endst. İtme yerine çekme ilkesine dayalı yalın ve sürekli dağıtım sistemi. sürekli bileşik faiz (Alm. stetige Verzinsung; Fr. calcul de l’intérêt composé en continu, m; İng. continuous compounding) endst. İskontolama zaman dilimlerinin sonsuz küçük olduğu ve her bir iskontolama döneminde kazanılan faiz getirisinin anaparaya eklenerek hesaplandığı faiz. sürekli geliştirme (Alm. japanische Methode zur Verbesserung eines Vorgangs; Kaizen; kontinuierliche Verbesserung; Fr. Kaizen; İng. Kaizen) endst. İlk kez Japonya’da geniş ölçekli olarak uygulanmaya başlanan, hizmet ve imalat sistemlerini israflardan arındırmak üzere, tepedeki kişiden montajdaki işçiye kadar herkesi katan, problemleri analiz edip çözme faaliyetleri ile sürgit iyileştirme çalışmaları; eşanlam: Kaizen. sürekli gözden geçirme kuralı (Alm. kontinuierliche Nachprüfungsmethode, f; Fr. politique de révision continue, f; İng. continuous review policy) endst. Eldeki stok miktarının belirli aralıklar yerine sürekli olarak kontrol edilmesi ve belirli bir sınırın altına düşmesinin sürekli olarak önüne geçilmesi durumu. sürekli gözden geçirme sistemi (Alm. kontinuierliches Nachprüfungssystem; Fr. système de révision continue, m; İng. continuous review system) endst. Stok düzeyinin art arda ölçüldüğü iki ardışık an arasının sıfıra yaklaştığı, tüm zamanlarda anlık stok düzeyinin bilindiği stok kontrol sistemi. sürekli hat (Alm. bewegendes Fließband; Fr. chaîne de montage en mouvement, f; İng. moving assembly line; moving line) endst. Parça montajının, ürün paletler üzerinde sabit bir hızda hareket ederken gerçekleştirildiği hat tipi. sürekli istem (Alm. kontinuierliche Nachfrage; Fr. demande continue; İng. continuous demand) endst. Ekonomide, bir ürüne olan talebin kesikli zaman aralıklarında değil sürekli olarak varolması durumu. sürekli iyileştirme (Alm. fortwährende Verbesserung, f; Fr. amélioration continue, f; İng. continual improvement; continuous improvement) endst. İş süreçlerinin küçük adımlı iyileştirmelerle üst düzeyde performansa erişim sağlayacak biçimde planlama, uygulama, kontrol etme ve önlem almaya dayalı iyileştirilmesi. sürekli örneklemeli muayene (Alm. kontinuierliche Stichprobenprüfung; Fr. inspection par échantillonage continu; İng. continuous sampling inspection) endst. Her parça bazında kabul ya da ret içeren ve gözlenen ürünün kalitesine bağlı olarak yüzde yüz muayene ve örnekleme dönemlerini seçenek olarak kullanan, ürünün her bir ayrı parçasının sürekli akışına uygulanması amaçlanan örnekleme muayenesi; eşanlam: sürekli örneklemeli yoklama. sürekli sipariş (Alm. Voraussetzung der kontinuierlichen Bestellung, f; Fr. commande continue; İng. continuous ordering) endst. Siparişin toplulaştırılarak belirli aralıklarla ya da kesikli zaman aralıklarında değil devamlı olarak verilmesi. sürekli stok ikmali (Alm. kontinuierliche Nachbestellung, f; Fr. réapprovisionnement continu, m; réapprovisionnement en continu, m; İng. continuous replenishment; continuous replenishment program; continuous replenishment system) endst. Tedarikçinin günbegün satışları ve depodan sevkiyatı izlemesi ve stokların tükenmesini ya da stok ikmali için talep beklemeden stokları eski seviyesine getirecek şekilde mal tedarik etmesi. sürekli stok sayımı (Alm. Dauerinventur, f; Fr. prise d'inventaire perpetuelle, f; dénombrement des stocks perpetuel, m; inventaire cyclique, m; inventaire tournant, m; İng. perpetual stock taking; perpetual stocktaking) endst. Depo sistemlerinde, stok kayıtlarının her stok hareketinden sonra güncellenmesi ve ürünlerin aralıksız. sürekli üretim (Alm. kontinuierliche Produktion; Fr. production continue; production en continu, f; İng. continuous production) endst. Endüstriyel üretimde, en kısa sürede en fazla ürünü üretmeyi amaçlayan, hammaddeler ve ara ürünlere ait akışların sürekli olduğu süreç. sürmeli palet rafı (Alm. Pushback Regal, m; Verschieberegal, m; Fr. palettier à accumulation statique, m; İng. push back rack) endst. Genellikle ilk giren ilk çıkar kuyruk modeli uyarınca, arka arkaya sıralanmış bir kanal oluşturan, önceki paleti iterek çoklu palet beslemeyi sağlayan, paletin kanalın bir yönünden verildiği ve diğer yönünden alındığı raf. sütun ekleme yöntemi (Alm. Spaltengenerierung; Fr. génération de colonnes, f; İng. column generation method; delayed column generation) endst. Doğrusal programlama modelinin çözümünde, kısıtların teker teker modele eklenmesi presibine dayanan ve her bir adımda en büyük ölçüde sağlanmayan kısıtın eklenip çoğu kez tam modelin çözümünü gerektirmeden çözüm bulabilen yöntem. sütunlu grafik (Alm. Spaltentabelle, f; Spaltendiagramm, n; Fr. graphique en colonnes, f; graphique en tuyeau d’orgue, f; İng. bar chart; column chart) endst. Verilerin yatay ya da düşey çubuklar ya da sütunlar halinde gösterildiği, genellikle de sütun boylarının verinin değerine orantılı olduğu grafik türü; eşanlam: çubuk grafik, çubuk diyagram.

şimdiki değer (Alm. aktueller Bestandswert, m; Gegenwartswert, m; Fr. valeur actuelle, f; İng. actual cash value; present value; present worth; value at present) endst. Ekonomide, ileride gerçekleşecek gelirlerin ve giderlerin geçerli iskonto oranı ile bugüne taşındığı durumdaki karşılık gelen değeri; eşanlam: bugünkü değer.

şirket (Alm. Firma, f; Gesellschaft, f; Fr. société, f; İng. company; firm) endst. İki ya da daha çok kişi ve/veya tüzel kişinin iş yaparak kazanç elde etmek için mevcut yasalara uygun olarak kurdukları ticari birlik.

şirketler arası işbirlikli lojistik (Fr. logistique en partneriat, m; İng. inter-firm logistics) endst. Lojistik hizmetlerinin daha sağlam bir yapıda olması için, başta bilgi paylaşımı olmak üzere lojistik şirketleri arasındaki işbirliği ile sağlanan hizmetler bütünü.

ştanga (İng. stange) endst. Askılı ürünleri kapalı kasalı taşıtlar içerisinde taşımak üzere iki yan duvar arasına bir kilit sistemi ile yerleştirilerek kullanılan metal çubuk. tahkim (Alm. Schiedsgericht, n; Schiedsgerichtsverfahren, n; Fr. arbitrage, m; İng. arbitration) endst. Ticari anlaşmazlıklarda, resmi yargı organları yerine taraflar tarafından belirlenen hakem kurulunca bir çözüme ulaşıldığı ve varılan uzlaşmanın yasal bağlayıcılığı olduğu uyuşmazlık çözüm yöntemi; eşanlam: yargıcılık. tahmin (Alm. Prädiktion, f; Fr. prédiction, f; İng. prediction) endst. Gerçekleşmesi olası bir olayın ampirik, deneysel, matematiksel, istatistiksel vb. bilimsel yöntemler ve teknolojiler kullanarak ve bulunulan koşullar da göz önüne alınarak oluşum yeri, zamanı, miktarı gibi durum değişkenlerinin kestirilmesi. tahvil (Alm. Obligation, f; Fr. obligation, f; titre obligatoire, m; İng. bond) endst. Belirli miktar anaparanın, belirli bir vade sonunda ödeneceğini ve sabit aralıklarla belirlenmiş dönemlerde ödenecek faizlerini gösteren, üzerinde düzenleme yeri ya da ödeme yeri ifadelerinden en az birinin bulunduğu borç senedi. takdiri ücret (Fr. post-transport, m; İng. arbitrary charge; on-carriage) endst. 1. Beklenmedik yerel koşulları (aktarma vd.) karşılamak üzere normal yük ücretine eklenen masraf. 2. Yükün limana tesliminden sonra, limandan müşterinin yerine kadarki taşıma ücreti. takım esaslı montaj (Alm. teamorientierte Montage; İng. team oriented assembly) endst. Aynı zamanda aynı ürün üzerindeki farklı montaj işlemlerini, bir iş istasyonu içerisindeki montaj takımlarının gerçekleştirdiği montaj sistemi. takımlaştırma (Alm. Kitting, n; Fr. mise en trousse, f; İng. kitting) endst. Birbirlerinden farklı, ancak bir bütün ürün oluşturacak şekilde ilişkili bileşenleri gruplandırılıp beraber paketlenmesi ve sunulması; örneğin, bir bilgisayarı oluşturacak farklı üreticilerin anakart, çevre birimleri, bellek, yazılımının birlikte paketlenmesi; eşanlam: takım hazırlama. takozlama (Alm. Garnierung, f; Fr. planchonnage, m; İng. dunnaging) endst. Yüklerin dibe temas etmemesi, ıslanmaması, yük aralarında havalandırma yapılabilmesı̇ , kolay tahliye edilebilmesı̇ , yükün kayarak birbirine veya çevresine zarar vermesinin engellenmesi ile yükleme boşaltma sırasında kaldırmak amacıyla vinç sapanı veya çakanın girebilmesi için yükün tahtalar ile ayrılması veya tahta üstüne konması. taksit (Alm. Ratenzahlung, f; Teilzahlung, f; Fr. versement échelonné; versement, m; İng. installment) endst. Bir borcun belirli zamanlarda ödenmesi gereken parçalarından her biri. takt süresi (Alm. Taktzeit, f; Fr. tact time, m; İng. takt time) endst. Müşteri isteklerini göz önüne alarak bir ürünün üretilme sıklığı; diğer bir deyişle, haftalık çalışma saatinin istenen birim ürün sayısına bölünerek bulunan, birim ürünün üretilmesi için planlanan süre; eşanlam: müşteri çevrim süresi. taktik düzey (Alm. taktische Ebene; Fr. niveau tactique, m; İng. tactical level) endst. Stratejik planın amaçlarına ulaşabilmek için tamamlanması gereken anlık ve kısa dönem işlerin belirlenip planlandığı ve uygulandığı düzey. talep (Alm. Nachfrage, f; Bedarf, m; Fr. demande, f; İng. demand) endst. Bir ürün veya hizmetin, fiyatı ölçüsünde piyasada müşteriler genelinde oluşturduğu toplam sahip olunma isteği; eşanlam: istem. talep abartma etkisi (Alm. Bullwhip-Effekt, m; Fr. amplification de la demande, f; effect coup de fouet, m; effet de Forrester, m; İng. bullwhip effect; Forrester effect) endst. Bir tedarik zincirinde, en sondaki tüketim noktasından başa doğru gittikçe her kademedeki tedarikçilerin ve dağıtıcıların gördüğü talep değişkenliğinin artması olayı; eşanlam: kamçı etkisi. talep değerleme (Alm. Bedarfsermittlung, f; Fr. évaluation de la demande, f; İng. assessment of demand) endst. Müşteri istemine ilişkin bilgilerin değerlendirilip maliyet, miktar, teslim tarihi gibi hususların saptanması ve bu istemin karşılanılabilirliğinin belirlenmesi. talep esnekliği (Alm. Bedarfselastizität, f; Fr. élasticité de demande, f; İng. demand elasticity; price elasticity of demand) endst. Bir ürün veya hizmete olan talebin fiyat ve benzeri diğer faktörlerdeki değişime bağlı olarak artma veya azalma oranı. talep güdümlü model (Alm. Pull Modell, n; Fr. modèle de tirer, m; İng. pull model) endst. Tedarik zincirinde üretim gereksinimlerinin müşterilerin taleplerine göre belirlendiği model. talep güdümlü tedarik zinciri (İng. pull-based supply chain) endst. Tedarik zincirindeki tedarik, üretim ve dağıtım faaliyetlerinin öngörülen talebe göre değil de müşterinden gelen somut taleplere göre yönetilmesi; eşanlam: talep odaklı tedarik zinciri. talep kadar üretim stratejisi (İng. chase demand strategy; demand matching strategy) endst. İşgörenlerin işe alınmasına veya işten çıkarılmasına, fazla mesai kullanılmasına ve üretmeyip başkasına yaptırmaya izin vererek her dönem sonunda stok oluşturmadan üretim hızını talebi karşılayacak şekilde ayarlama yapan üretim planlama stratejisi; eşanlam: talebi izleme stratejisi. talep kısıtı (Alm. Bedarfbedingungen, pl; Fr. contrainte de la demande, f; İng. demand constraint) endst. Matematiksel programlama modellerinde, özellikle ulaştırma problemlerinde, müşteri istemlerine göre karşılanılması gereken ürün miktarını gösteren kısıt. talep noktası (Alm. Bedarfsstelle, f; Bedarfspunkt, m; Fr. point de la demande, m; İng. demand point) endst. Ulaştırma problemlerinde malların ulaştırılması gereken noktalardan her biri. talep öngörü doğruluğu (Alm. Genauigkeit der Nachfrageprognose, f; Güte einer Nachfragevorhersage, f; Fr. exactitude des prévisions de la demande, f; İng. demand forecast accurac) endst. Müşterilerin belirli bir ürüne yönelik talep tahmini ile gerçekleşen talep arasındaki fark. talep öngörüsü (Alm. Nachfrageprognose, f; Nachfragevorhersage, f; Fr. prévision de la demand, f; İng. demand forecasting) endst. Üretim planlaması, stok yönetimi, kapasite analizinde kullanılmak üzere, gerek geçmişe ait verilerle ve istatistiksel yöntemlerle, gerekse test pazarlamaları ile ürün ve hizmetlere olan müşteri taleplerini anlama ve öngörme. talep planlaması (Alm. Bedarfsplanung, f; Fr. planification de la demande, f; İng. demand planning) endst. Gerek müşteri ve toptancılardan kaynaklanan, satış verilerini gerekse talebi etkileyecek iç ve dış faktörleri bir senaryo yaklaşımı ile göz önüne alarak yürütülen bir ürün ya da hizmet için talep öngörüleri. talep tarihçesi (Alm. Bedarfsgeschichte, f; Fr. histoire de la demande, f; İng. demand history) endst. Geçmiş dönemlere ilişkin, ürün, müşteri ve zaman seviyesinde hazırlanabilen istem verilerinin tümü; eşanlam: istem tarihçesi. talep uyumlu sevkiyat (Alm. bedarfsorientierte Lieferung, f; Fr. livraison à la demande, f; İng. on-demand delivery) endst. Müşterinin talep etmiş olduğu yer ve zaman dikkate alınarak yapılan sevkiyat. talep zinciri (Alm. Nachfragekette, f; Fr. chaîne de la demande, f; İng. demand chain) endst. Müşteri veya son kullanıcı talebine göre zincir boyunca ürün ve malzemelerin üretimini ve dağıtımını öngören tedarik zinciri. talep zinciri yönetimi (Alm. Demand-Chain-Management, n; Nachfragekette-Management, n; Fr. gestion de chaîne de la demande, f; İng. demand chain management) endst. Tedarik zincirinde, bir ürünün veya hizmetin talebine yönelik olarak tüm kaynakların en uygun düzeyde tutularak, istenen hizmet veya ürünleri en düşük maliyetle ve en uygun nitelikte sağlamayı amaçlayan, model analizini müşteri açısından ele alan, dolayısıyla çekme esaslı yönetim şekli olan yaklaşım. taleple tetiklenen üretim mimarisi (İng. DAMA; Demand Activated Manufacturing ) endst. Tekstil sektöründe tedarik zinciri üyeleri arasında yüksek düzeyde iş birliğine dayanan bir tedarik zinciri yönetimi modeli. tam bozulma (Alm. voller Ausfall, m; Fr. défaillance complète; panne totale; İng. complete failure) endst. Bir sistemin yerine getirmesi beklenen fonksiyonların tümünü engelleyici hata ya da bozukluk; eşanlam: tam arıza. tam çizge (Alm. vollständiger Graph; Fr. graphe complet; İng. complete graph; fully connected graph) endst. Tüm düğüm çiftleri arasında bir ayrıt bulunan çizge. tam eşizlik (Alm. starke Dualität, f; Fr. dualité forte, f; İng. strong duality) endst. Kısıtlı eniyileme problemlerinde, birincil çözüm ile eşiz çözümün birebir aynı olduğu durum. tam hizmet kapsamlı kiralama (Alm. Full-Service-Leasing, n; Fr. location de véhicules avec services, f; location longue durée de véhicules d'entreprise avec services, f; İng. full service leasing) endst. Kiralayan kuruluşun taşıtların periyodik bakımını ve arıza onarımını da üstlendiği taşıt kiralama iş modeli. tam iki bölmeli çizge (Fr. biclique, f; biparti complet, m; İng. biclique; complete bipartite graph) endst. Her bir bölmesindeki düğümün diğer bölmedeki düğüme komşu olduğu, dolayısıyla maksimum sayıda ayrıta sahip iki bölmeli çizge. tam konteyner yükü (Alm. Container Komplettladung, f; volle Containerladung, f; Fr. conteneur chargé complet, m; conteneur complet, m; İng. FCL; full container load) 1. denz. Taşıyıcı şirketin ve/veya mal sahibinin tasarrufu ve riski altında çekermenin tam olarak doldurulması hali. 2. endst. Dolu olsa da olmasa da, mal yüklü olarak tek bir satıcıdan tek bir alıcıya gönderilen konteyner. tam olmayan konteyner yükü (Alm. weniger als eine Containerladung, f; Fr. conteneur de groupage, m; İng. less-than-container load) endst. Tek bir müşterinin konteyneri tam doldurmadığı, birden fazla müşterinin yüklerinin taşındığı konteyner. tam olmayan treyler yükü (Alm. partielle LKW-Ladung, f; Fr. chargement partiel de camion, m; İng. less-than- load; less than truck load; LTL) endst. Tek bir müşterinin treyleri tam doldurmadığı durumlarda birden fazla müşterinin yüklerinin taşındığı treyler. tam otomasyonlu üretim (Alm. unbeaufsichtigte Produktion, f; Fr. fabrication dans le noir, f; İng. dark factory; lights-out manufacturing) endst. Üretim hattında idealde hiçbir işçinin yer almadığı, baştan sona tümüyle otomasyona dayalı endüstriyel üretim felsefesi. tam otomatik depo (Fr. dépôt dans le noir, m; İng. lights-out warehouse) endst. Bütün yükleme, boşaltma, raflara yerleştirme, sipariş toplama gibi elleçleme işlemlerinin tümüyle otomasyona dayalı olarak insansız bir şekilde yürütüldüğü, her bir raf koridorunda yerleştirme ve toplama amaçlı olarak yatay ve dikey yönde hareket edebilen robotların çalıştığı depo sistemi; eşanlam: tam otomasyonlu depo. tam sırasında üretim (Alm. Just-in-sequence-Produktion, f; Reihenfolgesynchronität, f; İng. in-line vehicle sequencing; just-in-sequence production) endst. Tam zamanında üretim kuralının bir uç modeli olan, üretim hattında tampon stokların bulundurulmadığı, böylece stok giderlerinin azaltıldığı, tedarikçinin üretim programındaki sıraya göre parçaları sıralandırılmış olarak sevk ettiği üretim modeli. tam treyler yükü (Alm. volle LKW-Ladung, f; Fr. chargement complet de camion; transport en camion complet, m; İng. FTL; full truck load) endst. Dolu olsa da olmasa da, tek bir satıcıdan tek bir alıcıya gönderilen mal yüklü treyler. tam ve zamanında teslim (Alm. termingerechte und vollständige Lieferung, f; Fr. livraison à temps et complet, f; İng. complete & on-time delivery; delivered in full; on time; on time in full delivery) endst. Siparişlerin tüm kalemlerinin zamanında ve eksiksiz teslim edilme yüzdesi olarak değerlendirilen ve müşteri hizmet düzeyi ölçümünde kullanılan temel performans göstergesi. tam zamanında üretim (Alm. fertigungssynchrone Herstellung, f; Fr. production juste-en-temps, f; juste à temps, m; İng. JIT production; just-in-time; just-in-time manufacturing; just-in-time production; just in time) endst. Stoktaki malzemelerin, sadece üretimde gereksinildiği kadarıyla ve sadece üretim aşamasında saklanmasına dayalı üretim tekniği; eşanlam: sıfır envanterli üretim. tam zamanında yönetim (Alm. einsatzsynchrones Management; Fr. gestion juste-à-temps, f; İng. just-in-time management) endst. Müşteri talebini karşılamak için stok bulundurmadan üretim yapmayı ve talebi en kısa sürede karşılamayı hedefleyen yönetim şekli. tamamlanma yüzdesi (Alm. Fortschrittprozent, n; Fr. pourcentage de travail accompli, m; pourcentage d'accomplissement, m; İng. progress percentage) endst. Fabrika, köprü, liman ve baraj gibi büyük projelerin yapım hızını denetlemek, yüklenicilere gereken ara ödemeleri yapabilmek için hesaplanan ve işin bitirilme yüzdesini ifade eden oran; eşanlam: pursantaj. tamamlanma zamanı (Alm. Zeit bis zur Fertigstellung, f; Fr. temps d'accomplissement, m; İng. completion time; time to completion) endst. Endüstriyel üretimde, bir işin tamamlanması için gereken bekleme ve iş akış sürelerinin toplamı. tamamlanmış ürün (Alm. Fertigerzeugnis, n; Fr. produit fini; İng. finished good) endst. Tüm üretim aşamalarını tamamlamış, son kullanıcıya satılmak ya da dağıtılmak üzere bekleyen ürün. tampon stok (Alm. Pufferbestand, m; Ausgleichslager, n; Fr. stock tampon, m; İng. buffer inventory; buffer stock) endst. 1. Bir üretim sisteminde iki iş istasyonu arasında sınırlı sayıda yarı mamullerin biriktirilebildiği yığın. 2. Talepteki ani artışlar gibi öngörülemeyen sorunlar yüzünden sunulan hizmet ya da üretimin aksamaması için fazladan elde bulundurulan hammadde veya yarı mamul miktarı. tamsayılı programlama (Alm. ganzzahlige Programmierung; Fr. programmation entière; İng. integer programming) endst. Kısıt ve amaç denklemlerinde bulunan karar değişkenlerinin her birinin tamsayı olduğu matematiksel programlama türü. tamsayılı programlamanın gevşetilmesi (Alm. LP-Relaxation, f; Fr. relaxation continue; İng. linear programming relaxation; relaxation of the integer programming) endst. Matematiksel programlamada bazı karar değişkenlerinin tamsayı olması kısıtının ortadan kaldırılarak sürekli değerler almasına izin verilerek çözülmesi. tarife dışı engeller (Alm. nichttarifäres Handelshemmnis, n; Fr. barrière non tarifaire, f; obstacle non tarifaire, m; İng. non-tariff barrier; non-tariff trade barrier) endst. Bir ekonomi politikası uygulaması olarak, gümrük vergileri dışında kota, ambargo, haciz gibi yöntemlerle ithalatı sınırlandırma amaçlı önlemler; eşanlam: tarife dışı kısıtlama. tasarım hakkı (Alm. Recht auf ein , n; Fr. droit sur un dessin industriel, m; dessins et modèles, pl; droits afférents au dessin industriel, pl; İng. design rights; right) endst. Bir ürünün tamamının veya bir parçasının çizgi, şekil, renk, biçim, doku, malzemenin esnekliği veya süslemesi gibi insan duyuları ile algılanabilen çeşitli unsur veya özelliklerinin oluşturduğu görünümün izinsiz olarak üçüncü kişiler tarafından kullanılmasını engellemeye yarayan tasarım sahibine belirli süre için verilen tekel hakları; eşanlam: endüstriyel tasarım hakkı. tasarım kalitesi (Fr. qualité de conception, f; İng. design quality) endst. Bir ürün ya da hizmetin kullanımı açısından uygunluğunu sağlayacak özellikler bütünü. tasdikli fatura (Alm. zertifizierte Handelsrechnung, f; Fr. facture certifiée, f; İng. certified invoice) endst. İhracatçı tarafından yabancı alıcıya kesilmiş, ihracatçı ülkenin ticaret odası tarafından onaylanmış fatura. taşeronluk (Alm. Nachunternehmen, n; Fr. sous-traitance, f; İng. subcontracting) endst. Biri diğerine göre ölçek olarak ekonomik üstünlüğe sahip iki firma arasındaki ilişki sonucu, küçük firmanın büyük firma için anlaştıkları türde, miktarda ve kalitede sürekli olacak şekilde üretim yapması ve bu üretimi anlaştıkları tarihte teslim etmesi. taşıma (endst. nakil) (Alm. Förderung, f; Transport, m; Fr. transportation, f; Transport, m; İng. transportation) endst. Mal ve canlıların bir yerden başka bir yere taşınması; eşanlam: ulaştırma. taşıma ambalajı (Alm. Tertiärverpackung, f; Transportverpackung, f; Fr. emballage de transport, m; emballage tertiaire, m; İng. tertiary packaging; transport packaging; transportation packaging) endst. Ürünlerin toplu halde taşınırken zarar görmemeleri ve kolay elleçlenmeleri için yararlanılan koruyucu özelliği olan sağlam ambalajlama; eşanlam: üçüncül ambalaj. taşıma aracına yüklenmiş durumda (Alm. frei Frachtführer, m; Fr. FCA; franco transporteur, m; İng. FCA; free carrier) endst. Satıcının sattığı malların gümrük işlemlerini bitirip alıcının belirlediği taşıma firmasına belirlenen adreste taşıta yüklenmiş olarak tesliminden sorumlu olduğu uluslararası teslim kuralı. taşıma firesi (Alm. Ladeverlust; Transportschaden, m; Fr. freinte de route, f; déchet de route, m; déchet ordinaire, m; İng. loss in route; loss in transit; ordinary wastage) endst. Bir malın taşınması sırasında sızma gibi nedenlerden dolayı kargoda meydana gelen hacim ya da ağırlık kaybı. taşıma işleri organizatörlüğü (Fr. service d'agents transitaires, m; İng. freight forwarding; freight forwarding service) endst. Bir veya birden fazla taşıma türü kullanılarak, yüklerin taşınması veya taşıtılması, depolanması, boşaltılması, yüklenmesi, istiflenmesi, dağıtımının yapılması, yüklerin konsolide edilmesi veya konsolide edilmiş yüklerin ayrılması, ambalajlama, paketleme, etiketleme vb. elleçleme işlemleri ile sipariş ve stok yönetimi, sigorta ve gümrükleme hizmetlerinin yaptırılması, ithalat, ihracat ve transit işlemler ile ilgili belgelerin müşteri (taşıtan) namına hazırlanması veya hazırlanmasında yardımcı olunması ve bu konularda danışmanlığı içeren hizmetlerin tamamının veya bir kısmının verilmesi; eşanlam: taşıma işleri komisyonculuğu. taşıma maliyeti (Alm. Beförderungskosten, pl; Transportkosten, pl; Fr. coût de transportation, m; İng. transportation cost) endst. Bir ürünü fiziksel olarak bir yerden başka bir yere götürmek için gereken depolama, yükleme, boşaltma, sigorta, navlun ve deniz, kara ve hava taşıma yöntemleri ile götürme maliyetlerinin toplamı; eşanlam: ulaştırma maliyeti. taşıma organizatörü (Alm. Frachführer, m; Güterspediteur, m; Fr. commissionnaire de transport, m; directeur de service d'expédition de fret, m; entrepreneur de transport, m; transitaire, m; İng. forwarder; forwarding agent; freight forwarder; non-vessel operating common carrier) endst. Yük taşımacılığı alanında ilgili mevzuat uyarınca yetki belgesi veya faaliyet izni almış gerçek veya tüzel kişilerin imkân, kabiliyet ve kapasitelerini kullanarak kendi nam ve hesabına yük taşıması yaptırarak taşıma faturası/sözleşmesi düzenleyen, taşıma, depolama, paketleme, etiketleme, ambalajlama, sipariş yönetimi, gümrük, sigorta, dağıtım vb. lojistik işlemleri gerçekleştiren bir veya birden fazla taşıma türü kullanarak taşımacılık ve lojistik hizmetlerini sunmayı meslek edinen ve Bakanlıkça yetki belgesi verilen gerçek ve tüzel kişi; eşanlam: taşıma işleri komisyoncusu. taşıma sözleşmesi (Alm. Frachtvertrag, m; Fr. contrat de transport, m; İng. contract of carriage) endst. Taşımalarında, gönderen ile yetki belgesi/faaliyet izni sahibi arasında akdedilen, ilgili mevzuatla belirlenen bilgileri içeren sözleşme belgesi veya bu tür bir sözleşmede bulunması gereken bilgileri içermesi halinde taşıma senedi yerine geçecek olan taşıma faturası, taşıma irsaliyesi veya irsaliyeli taşıma faturası; eşanlam: taşıma senedi. taşıma süresi (Alm. Stufenübergangszeit, f; Fr. durée d'acheminement, f; temps de transit, m; İng. transit time) endst. Bir malın gönderildiği noktadan alınıp varacağı noktada teslimine kadar geçen toplam süre. taşımacı (Alm. Verfrachter, m; Verschiffer, m; Versender, m; Fr. expéditeur, m; transporteur chargeur, m; İng. carrier; hauler; shipper) endst. Ticarete konu olan yükü taşımayı kabul eden ve bu yükün belli bir çıkış noktasından başka bir varış noktasına taşınmasını sağlayarak alıcıya teslim eden ilgili mevzuat uyarınca yetki belgesi veya faaliyet iznine sahip gerçek ve tüzel kişi firma; eşanlam: taşımacı firma, taşıyan. taşımacılık (Alm. Transport, m; Fr. transport, f; İng. transport; transportation) endst. Karayolu, demiryolu havayolu, denizyolu, suyolu, boru hattı veya bunların bir kaçını kullanılarak resmi belge ile gerçekleştirilebilen, yükün bulunduğu yerden başka bir yere götürülmesi; eşanlam: nakliye. taşımacılık planlama (Alm. Planung von Gütertransport, f; Frachtplanung, m; Güterverkehr-Planung, m; Fr. planification du transport de marchandises, f; İng. freight planning; freight transportation planning) endst. Ticari malların denizyolu, havayolu, karayolu, demiryolu veya çok modlu taşımacılık ile etkin, ekonomik ve emniyetli biçimde taşınmasına yönelik planlama çalışmaları. taşımacılık şirketi (Alm. peditionsfirma, f; Spedition, f; Fr. maison de transit, f; maison d'expédition, f; İng. forwarding agency; forwarding company; forwarding firm; freight forwarding agency) endst. Ticari malların güvenli, ekonomik ve etkin biçimde taşınmasını sağlayan, yük için ambalaj seçiminden sigorta işlerine, taşınmasından depolanmasına, dağıtılmasına kadar sürecin bütün adımlarında katkı veren ya da sorumluluk üstlenen şirket. taşımacılık yönetim sistemi (Alm. Transportmanagementsystem, m; Fr. système de gestion des transports, m; İng. transport management system; transportation management system) endst. Tedarik zinciri yönetimi yazılımının bir alt sistemi olarak, Kurumsal Kaynak Planlama (ERP) ve Depo Yönetim Sistemi (WMS) yazılımları ile etkileşim içinde sipariş yönetimi, fiyatlandırma, rotalama, filo yönetimi, alan yönetimi, maliyet yönetimi, belge yönetimi, vb. taşımacılık faaliyetlerinin, çağdaş teknolojiler kullanılarak yönetimini sağlayan yazılım sistemi. taşımacılık yönetimi (Alm. Transportmanagement, n; Fr. gestion des transports, f; İng. transportation management) endst. Bir tedarik zinciri ya da lojistik zinciri içinde malların ve yükün fiziksel olarak taşınma gereklilikleri sağlanarak süreç ve sisteminin yönetilmesi, diğer bir deyişle, sevkiyat ve konum bilgileri, taşıtlara yükleme ve boşaltma, rota planlaması, fiyatlandırma, sevkiyat evrakları ve takibi, performans değerlendirme gibi fonksiyonların kullanılarak özmal ve/veya kiralık araç filosunun yönetilmesi. taşınır değer (endst. menkul değer) (Alm. börsenfähiges Wertpapier, n; Wertpapier, n; Fr. valeur mobilière, f; titre financier, m; titre négociable, m; İng. marketable security; security) endst. Hisse senedi, tahvil, bono ve poliçe gibi finansal varlıklara verilen genel ad. taşıyıcı düzlem (Alm. Stützhyperebene, f; Fr. hyperplan d’appui, m; İng. supporting hyperplane) endst. Bir yarı- uzayın kaplamı ile en az bir noktada kesişen düzlem; eşanlam: destek düzlem. taşıyıcının konteyneri (Alm. Carrier-Owned-Container, n; Fr. conteneur appartenant au transporteur, f; İng. carrier owned container) endst. Günlük kullanım ücreti ya da sürastarya ödemesi olmaması gibi avantajları olduğu için tercih edilen, konteynerin taşıyıcının iyeliğinde olması. taşıyıcının sorumluluğunun başladığı nokta (İng. last point of rest) endst. Taşımacılıkta, tedarikçinin malı taşıyıcıyla anlaştıkları yere teslim ettiği, ondan sonra tüm sorumluluğun taşıyıcıya geçtiği nokta. taşıyıcıya teslim fiyatı (Alm. Preis frei an Bord, m; Fr. prix franco à bord, m; İng. FOB price; free on board price) endst. Bir malın gemi, kamyon gibi taşıma araçlarına teslimine kadar her tür giderin dahil olduğu fiyatı; eşanlam: FOB fiyatı. tedarik (Alm. Beschaffung, f; Fr. approvisionnement, m; İng. procurement) endst. Çeşitli hizmet ya da ürünlerin elde edilmesi, satın alınması uygun tedarikçilerden sağlanması amacıyla gerekli olan araştırma, seçme, planlama, stok kontrol, satınalma, nakliye, teslim alma, değerlendirme vb. faaliyetlerin tümü. tedarik çevrimi (Alm. Beschaffungszyklus, m; Fr. cycle de l'approvisionnement, m; İng. procurement cycle) endst. Bir işletmede tedarik sürecinin tamamlanması için sırayla izlenmesi gereken, gereksinimlerin saptanması, temin için seçeneklerin değerlendirilmesi, fiyat ve satış koşullarının pazarlığı, siparişin verilmesi, ürünün teslim alınması ve denetimi, faturanın ödenmesi, ürünün kayda geçilmesi gibi çeşitli aşamalardan oluşan çevrim. tedarik deposu (Alm. Auslieferungslager, m; Fr. entrepôt du service d'approvisionnement, m; İng. supply warehouse) endst. Hammadde ve komponentlerin depolandığı, sınıflandırıldığı ve üretici firma siparişlerinin karşılandığı depo. tedarik kanalı eşgüdümü (Alm. Versorgungswegkoordination, f; Fr. coordination des chaînes logistiques, f; İng. channel coordination; supply channel coordination) endst. Tedarik zinciri uygulamasının başarımını iyileştirmek üzere kullanılan şirketler arası dağıtılmış stok yönetimi, kanallar arası sipariş eşgüdümü gibi teknikler bütünü. tedarik lojistiği (Alm. innerbetriebliche Logistik, f; Fr. logistique amont, f; İng. inbound logistics) endst. Tedarikçiler ile şirket arasında gerçekleşen taşıma, depolama, sigortalama, gümrükleme, iade vb. lojistik faaliyetler. tedarik planlama (Alm. Bereitstellungsplanung, f; Fr. planification d'approvisionnement, f; İng. supply planning) endst. Ürün ve/veya hizmet tedarik kaynaklarını belirleme, önceliklendirme ve temin etme faaliyetlerinin işletmenin mali ve ticari amaçları doğrultusunda planlanması. tedarik süresi (Alm. Auftragsdurchlaufzeit, f; Fr. délai d’approvisionnement, m; İng. order lead time) endst. 1. Bir ürün için üretim emrinin verilmesi ile üretimin gerçekleşmesi arasındaki süre. 2. Sipariş emrinin alınması ile sipariş edilen ürünün veya hizmetin müşteriye ulaşması arasında geçen süre. tedarik talebi (Alm. Bestellanforderung, f; Fr. demande d'approvisionnement, f; İng. supply ordering; supply requisition) endst. Bir işletmede ihtiyaç sahipleri tarafından satınalma emrine esas olacak şekilde hazırlanan satınalma talebi. tedarik yönlü tedarik zinciri yönetimi (Fr. gestion de la chaîne d'approvisionnement en amont, f; İng. upstream supply chain management) endst. Bir tedarik zincirinde, zincirin başlangıcı yönünde tedarikçilerle yürütülen satınalma işlemlerinin planlanması ve eşgüdümü faaliyetleri; eşanlam: yukarı yönde tedarik zinciri yönetimi. tedarik zinciri (Alm. Beschaffungskette, f; Versorgungskette, f; Fr. chaîne logistique, f; İng. supply chain) endst. Hammadde tedarikçisinden son kullanıcıya kadar, ürünün ya da hizmetin üretiminde geçen süreçlerin müşteriye katma değer sağlayacak biçimde bütünleştirilip yönetildiği zincirleme sistem; eşanlam: sunu zinciri.

Tedarik Zinciri 4.0 (Alm. Supply Chain 4.0, n; Fr. chaîne d'approvisionnement conneéctée, f; Industrie 4.0, f; İng. Supply Chain 4.0) endst. Performansı ve müşteri memnuniyetini iyileştirmek amacıyla büyük veri analizi, nesnelerin interneti, robotbilim, yapay zekâ, bilgi ağları, ileri bilişim teknolojileri vb. ile donatılmış tedarik zinciri; eşanlam: dijital tedarik zinciri. tedarik zinciri ağı (Alm. Lieferkettennetzwerk, n; Supply-Chain-Netzwerk, n; Fr. réseau de chaînes d'approvisionnement, m; İng. supply chain network) endst. Tedarik zinciri kapsamında tedarikçi, üretici, depo ve dağıtım merkezi, satış noktaları ile müşteriler gibi çeşitli şirketlerin ve tesislerin üretim, depolama ve taşımacılık sistemlerinden oluşan bilgi akış ağı. tedarik zinciri bilgi yönetimi (Alm. Wissensmanagement am Supply Chain Management, n; Fr. gestion des connaissances pour la chaîne d'approvisionnement, f; İng. supply chain knowledge management) endst. Tedarik zinciri üyeleri arasında tedarik zincirine yönelik bilgilerin dolaşımı ve eşgüdümünün üyelerin yararına olacak şekilde çağdaş bilgi yönetimi araçları ile yönetimi. tedarik zinciri ekosistemi (Alm. Versorgungsketten-Ökosystem, n; Fr. écosystème de la chaîne d'approvisionnement, m; İng. supply chain ecosystem) endst. Bir tedarik zinciri kapsamında tedarikçiler, hissedarlar, kamu, müşteriler ve iş ortakları ilişkilerinin oluşturduğu ve potansiyel olarak herkesin birlikte fayda sağladığı sistem. tedarik zinciri eşzamanlaması (Alm. Synchronisierung der Lieferkette, f; Fr. synchronisation de la chaîne d'approvisionnement, f; İng. supply chain synchronization) endst. Bir tedarik zincirinin değişik aşamalarında rol alan birimlerin, talebe hemen yanıt verecek şekilde hammadde, malzeme ve ürün kapasitelerine sahip olması, geleceğe yönelik talepleri bütünleşik bir bilişim ağında yer alarak kestirmeleri gibi yeteneklere sahip olmaları ve birbirleriyle uyumlu hareket edebilmeleri için yapılan bütünleştirme; eşanlam: tedarik zinciri senkronizasyonu. tedarik zinciri olay yönetimi (Alm. Supply Chain Event Management, n; Fr. gestion des événements de la chaîne logistique, f; İng. supply chain event management) endst. Tedarik zincirinde ezberbozan olayları zamanında öngörmeye, gerekli tepkileri ve önlemleri oluşturmaya, yeniden planlama için tedarik zinciri paydaşları arasında bilgi akışını sağlamak, kısaca olayı yönetmek için kullanılan iş yazılımı. tedarik zinciri performans yönetimi (Fr. gestion de rendement de la chaîne d'approvisionnement, f; İng. management for supply chain performance) endst. Tedarik zinciri boyunca temel performans göstergelerini ölçerek ve saptanan hedef değerlerle karşılaştırarak yürütülen performans iyileştirici yönetim. tedarik zinciri risk yönetimi (İng. supply chain risk management) endst. İlk tedarikçiden son müşteriye kadar ürünlerin düzgün akışını güvenceye almak ve tedarik zincirinin planlandığı gibi çalışmaya devam etmesi için iç ve dış risklerin belirlenmesi, önceliklendirilmesi ve gerekli önlemlerin alınması faaliyetlerinin tedarik zinciri üyeleri arasında oluşturulacak işbirliği ile yönetimi. tedarik zinciri sözleşmesi (Alm. Lieferantenvertrag, m; Fr. contrat de la chaîne logistique, f; İng. supply chain contract) endst. Birbirleri ile tedarikçi ve müşteri ilişkisi içerisinde olan firmalar arasındaki teslimat sıklığı ve miktarı gibi konuları kurallara bağlayan ve böylelikle tedarik zincirindeki firmaların ilişkilerini düzenleyen anlaşma. tedarik zinciri uyarlanma süresi (İng. total supply chain adaptation time) endst. Bir tedarik zincirinin her bir bileşeninin piyasadaki bir değişikliğe tepki verip uyarlanması için geçen süre. tedarik zinciri yönetimi (Alm. Versorgungskettenmanagement, n; Fr. gestion de la chaîne logistique, f; İng. SCM; supply chain management) endst. 1. Hedeflenen müşteri hizmet düzeyini en düşük maliyetle karşılamak, doğru zamanda doğru miktarda ve doğru yerde mal üretimi ve dağıtımını sağlamak üzere tedarikçiler, üreticiler, bayiler ve perakendecilerin en etkin ve verimli şekilde eşgüdümünü sağlayan yönetim yaklaşımı. 2. Tedarik zincirinin ve bu zincir içinde yer alan tüm şirketlerin uzun dönem performanslarını arttırmak amacıyla, sözkonusu şirketlere ilişkin işletme fonksiyonları ve planlarının, zincirdeki tüm şirketleri içerecek şekilde, sistematik ve stratejik eşgüdümü. tedarik zinciri yürütümü (Alm. Logistikausführung, m; Fr. exécution de la chaîne logistique, f; traitement de la chaîne logistique, m; İng. supply chain execution) endst. Bir işletmede, kurumsal kaynak planlama, depo yönetim sistemi, taşımacılık yönetim sistemi, global ticaret yönetim sistemi, karar destek sistemi ve benzeri sistem bileşenlerinin eşgüdümlü olarak uygulamaya koyarak tedarik, üretim ve sevkiyatı etkin bir şekilde gerçekleştirme. tedarikçi (Alm. Anbieter, m; Lieferant, m; Fr. fournisseur, m; İng. seller; supplier) endst. 1. Bir işletme için gerekli girdileri sağlayan kişi ya da kuruluş. 2. Bir tedarik zinciri sisteminde, bir sonraki halkaya mal ve hizmet sağlayan taraf. tedarikçi değerlendirmesi (Alm. Lieferantenbeurteilung, f; İng. supplier asessment; vendor appraisal; vendor rating) endst. Sipariş verilmeden önce tedarikçilerin kalite ve diğer hususlar dikkate alınarak değerlendirilmesi. tedarikçi ilişkileri yönetimi (Alm. Lieferantenbeziehungsmanagement, n; Fr. gestion de la relation avec vos fournisseurs, f; İng. supplier relationship management) endst. Bir iş planı çerçevesinde en iyi sonucu almak ve riskleri en aza indirmek amacıyla mal ve hizmet sağlayan tedarikçilerin sistematik olarak değerlendirilmesi, farklı tedarikçilerle olan ilişkilerin nitelik, öncelik ve düzeyinin saptanması ve geliştirilmesi çalışmaları. tedarikçi kanbanı (Alm. Ausliefererskanban, n; Fr. fiche de flux de fournisseur, f; İng. supplier kanban) endst. Tedarikçinin istenen parçaları, istenen miktarda ve istenen zamanda getirmesini sağlayan talep güdümlü sistem aracı. tedarikçi yönetimli stok (Alm. lieferantengesteuerter Bestand, m; Vendor Managed Inventory, n; Fr. gestion partagée des approvisionnements, f; gestion partagée des stocks, f; inventaire géré par le fournisseur, m; stocks gérés par les fournisseurs, pl; İng. supplier managed inventory; vendor managed inventory; vendor managed replenisment) endst. Talep abartma etkisini control etmek üzere müşteri tarafından gönderilen satış ve stok bilgisine ve önceden tanımlanmış kurallara bağlı olarak gereğinde talep planlaması yaparak tedarikçinin müşteri stoklarını yönettiği, sipariş ve sevkiyat yönetiminin tedarikçi yönetiminde gerçekleştiği sistem; eşanlam: tedarikçi yönetimli envanter, tedarikçi güdümlü stok. tehlikeli madde 1. (Alm. Gefahrgut, n; Fr. marchandise dangereuse, f; matière dangereuse, f; İng. dangerous goods) endst. Sağlığa, güvenliğe ve bulunduğu ortamdaki diğer malzemelere zarar verme riski olduğu için taşıma ve depolama sırasında özel önem verilmesi ve önlemler alınması gereken malzeme. 2. (Alm. Gefahrstoff, m; gefährlicher Stoff, m; Fr. agent dangereux, m; İng. hazardous agent) gıda. Kontrol edilmediğinde tüketici sağlığında zarara yol açan fiziksel, kimyasal ve biyolojik maddeler. tek aşamalı stok (Fr. inventaire uni-échelon, m; İng. single echelon inventory) endst. Tedarikçinin deposu ile müşterinin mağazaları arasındaki tek bir lokasyonda yer alan stok. tek Avrupa taşımacılık ağı (Alm. einheitlicher europäischer Verkehrsraum, m; Fr. espace unique européen du transport, m; İng. single European transport area) endst. Avrupa Birliği üye ülkeleri arasında kişilerin, malların ve hizmetlerin serbest dolaşımını kolaylaştırmak amacıyla oluşturulan çok modlu taşımacılık ve akıllı ulaştırma sistemleri bazlı fiziki altyapı ağı, standartları ve yönetimi. tek dönemli stok problemi (Fr. modèle de stock pour vente unique, m; İng. single period inventory problem) endst. Tek dönemi aşmayan planlama ufkuna sahip karar modelleri ile temsil edilebilen stok kontrol problemi. tek makineli çizelgeleme (Fr. ordonnancement d’une machine unique, m; İng. single-machine scheduling; single-resource scheduling) endst. Belli bir performans ölçütünü eniyileyecek biçimde, tek bir makinede bir veya birden fazla işlem görmesi gereken işlerin bu makinede hangi sıra ve zamanda gerçekleneceğinin belirlenmesi. tek modelli montaj hattı (Alm. Fließbandfertigung mit dem Einzelmodell, f; Fr. ligne de montage à modèle unique, f; İng. single model assembly line) endst. Tüm kapasitesi tek bir model ya da ürünün üretimine ayrılmış özel hat. tek modlu taşıma (Alm. unimodaler Transport, m; Fr. transport unimodal, m; İng. unimodal transport) endst. Yükün karayolu, denizyolu, havayolu, demiryolu ve boru hatlarıyla taşıma türlerinden sadece biri kullanılarak taşınması. tek noktadan alışveriş (Alm. One-Stop-Shop, n; Fr. point de vente multiservices, m; İng. one-stop shop; one- stop source; one-stop store) endst. Devlet, belediye gibi kamusal kurumlardaki birden çok farklı işlemi veya finans hizmetleri gibi özel sektöre ait birden çok işi, kişinin tek bir yerden sağlaması, diğer bir deyişle şehirde farklı yerlere uğrama zorunluluğu olmadan birden çok işlemin sonuçlandırılması. tek örneklemeli muayene (Alm. Einfachstichprobenprüfung, f; Fr. inspection par échantillonage simple, f; İng. single sampling inspection) endst. Bir popülasyonun muayene edilmesi sırasında kabul ya da ret kararı için salt bir kez örneklem alınması. tek parça akışı (Alm. Einstückfliessfertigung, f; Einzel-Stück-Fluss, m; Fr. fabrication continue pièce par pièce, f; flux d’une seule pièce, m; İng. continuous flow; one-piece flow; single-piece flow) endst. 1. Büyük partilerin yeğlendiği sistemlerin aksine, üretimin ya da tedarikin tek parça olarak yapıldığı akış türü. 2. Tam zamanında imalat için gerekli olan, imalat hattı boyunca tampon stokların kullanılmadığı, bir parçanın gerektiği zamanda ve gerektiği miktarda istenen noktada hazır olmasını sağlayan üretim düzeni. tek seferde ödeme (Alm. Pauschale, f; Fr. paiement forfaitaire, m; İng. lump sum; lumpsum) endst. Ödenecek tutarın taksitler yerine tek seferde ödenmesi. tek tedarikçiyle çalışma (Alm. Einzelquellenbeschaffung, f; Fr. fourniture exclusive, f; İng. single sourcing) endst. Başka satıcılar olsa bile, pazarlık gücünü artırma, ölçek ekonomisi, uzmanlık gibi bazı avantajları olduğu için belirli ürün veya hizmetlerin tek bir tedarikçiden sağlanması; eşanlam: tek kaynaktan satın alma. tek uzunluklu döngü (Alm. ungerader Zyklus; Fr. cycle impair, m; İng. odd cycle) endst. Bir çizgede, uzunluğu tek olan, yani tek sayıda düğüm ve ayrıt içeren döngü. tek yönlü değiştirme (Alm. einseitige Substitution, f; Fr. substitution à sens unique, f; İng. one-way substitution) endst. Müşterinin istediği düşük fiyatlı üründen elde stok kalmaması durumunda, müşterileri olumsuz etkilememek üzere talebi daha yüksek, kaliteli, dolayısıyla daha yüksek fiyatlı ürünün, düşük ürün fiyatından müşteriye verilmesi. tek yönlü veri tablosu (Fr. tableau de données unidirectionnel, m; İng. one-way data table) endst. Birçok girdi ya da parametreden yalnızca birinin değiştirilmesi ile değişkenlerin aldığı yeni değerlerin hesaplandığı tablo. tekelci fiyatlandırma (Alm. monopolistische Preisfestsetzung, f; Fr. fixation de prix monopolistique, f; İng. monopolistic pricing) endst. Bir alanda tekel durumunda olan bir işletmenin kârını maksimum kılmak için ürününün birim fiyatını ve pazara sürülen toplam miktarını belirlemesi süreci. tekerlek çizge (Fr. graphe roue, m; İng. wheel graph) endst. Bir n-1 tane düğüm içeren döngü ve döngünün tüm düğümlerine bağlı bir merkezi düğümün oluşturduğu, genellikle Wn simgesi ile gösterilen n düğümlü çizge. teknoloji kümelenmesi (Alm. Technologiecluster; Fr. grappe technologique, f; İng. technology cluster) endst. Birbiriyle ilişkili teknoloji firmalarının, rakiplerini, tedarikçilerini, dağıtım firmalarını ve müşterilerini de içerecek şekilde genellikle bilimsel araştırma merkezleri ve üniversitelerin etrafında coğrafi olarak birbirine yakın bir alanda toplanması. teknoloji transfer ofisi (Alm. Technologietransfer büro, n; Fr. agence de transfert de technologies, f; İng. technology transfer office) endst. Ticari fayda potansiyeli olan bilimsel araştırma sonuçlarının verimli ve hızlı bir şekilde ürün olarak ticarileşmesine ilişkin faaliyetlerin yürütüldüğü, Ar-Ge kuruluşları, sanayi şirketleri ve üniversiteler arasında bilgilendirme, koordinasyon, araştırma, yönlendirme ve işbirliği geliştirme faaliyetlerinin gerçekleştirildiği organizasyon. teknoloji transferi (Alm. Technologietransfer, m; Fr. transfert de technologie, m; İng. technology transfer) endst. Araştırmalar sonucunda elde edilen bilgi ve teknolojinin geliştirildiği ortamdan başka ortamlara aktarılarak kullanımının sağlanması ve yaygınlaştırılması süreci. teknoloji yol haritası (Alm. Technologie-Roadmap; Fr. feuille de route technologique, f; İng. technology roadmap) endst. Uzun vadeli stratejik hedeflere ulaşmak amacıyla kullanılan, teknolojik özkaynaklar, örgütleşim hedefleri ve değişen çevre arasındaki dinamik etkileşimi dikkate alarak genellikle grafiksel şekilde oluşturulan zamana dayalı plan. teknolojik eskime (Alm. Obsoleszenz, f; Überalterung, f; Fr. dépreciation économique, f; obsolescence, f; İng. obsolescence) endst. Bir sistemin çalışır olmasına rağmen yerini alabilecek yeni bir sistem karşısındaki durumundan ötürü hizmetinin daha fazla sürdürülmemesi durumu. teleskopik konveyör (Alm. Teleskop-Förderer, m; telekopierbares Förderband, n; Fr. convoyeur télescopique, m; transporteur télescopique, m; İng. extendible conveyor; telescopic conveyor; telescoping conveyor) endst. Birden çok birbirine bağlantılı parçadan oluşan, belirli bir sırada birbirleri üzerinden kayarak taşıyıcı bandın uzamasına ve kısalması sayesinde depolarda ürünlerin yükleme-boşaltma operasyonunu daha etkin yapılmasına olanak veren konveyör. teleskopik yükleyici (Alm. Telehandler, m; Teleskoparmstapler, m; Teleskoplader, m; Teleskopstapler, m; Fr. chariot télescopique, m; İng. boom lift; reach forklift; telehandler; teleporter; telescopic handler) endst. İleri ve yukarı yönlerde hareket eden bir yük bumbası bulunan, bumbasının ucuna vinç, kova, kavrama parçası eklenebilen, çatallı kaldıraç görünümünde depolama aracı. telif hakkı (Alm. , n; Urheberrecht, n; Verlagsrecht, n; Fr. copyright; tous droit réservés; İng. copyright) endst. Kişinin her türlü fikri emeği ile meydana getirdiği eserlerin, izinsiz yeniden üretilmesine, yayımlanmasına veya satılmasına karşı, kişiye bulunduğu ülkenin mevzuatı uyarınca belirli süre için verilen yasal güvence. temas gerilmesi 1. (Fr. pressions de contact, f; İng. contact stress) endst. Karpal tünel sendromuna neden olabilen, vücut bölgesinin sürekli ve kuvvetli bir şekilde iş istasyonlarının ya da aletlerin sert ve keskin yüzeylerine maruz kalması. 2. (Alm. Flankenpressung, f; Flächenpressung, f; Fr. pression d'engrènement, f; pression sur flanc, f; İng. contact stress; Hertzian contact stress) mak. İki eğri yüzeyin birbirleri üzerine bastırılması ve basma kuvveti ile deformasyona uğraması nedeniyle bölgesel olarak oluşan gerilme. temel beden hareketi (Alm. Element der Bewegung, n; Therblig, n; Fr. therblig; İng. basic motion; therblig) endst. Fiziksel bir görevi yerine getirirken kol, bacak ve vücudun diğer kısımlarıyla yapılan ve herhangi fiziksel bir iş görevinin on yedi temel hareketin bileşimi olarak ifade edilmesine olanak veren hareket birimlerinden her biri. temel biçim 1. (Alm. Normalform, f; Fr. forme canonique, f; İng. canonical form) blşm. Boole cebrinde tüm eşdeğer ifadelerin kendisinden türetilebileceği ayrıntılı ifade. 2. bkz. endst. standart biçim. temel değişken (Alm. Basisvariable, f; Fr. variable de base, f; variable principale, f; İng. basic variable) endst. Doğrusal programlama modellerinin çözümünde mevcut çözümde sıfırdan büyük değer alan ve çözümün bir parçası olan her bir karar değişkeni. temel kaynak ayırma (Alm. Betriebsmittelzuweisung, f; Ressourcenallokation, f; Ressourcenbelegung, f; Fr. allocation des ressources, f; İng. resource allocation) 1. endst. Para, işgücü, hammadde gibi sınırlı miktarda var olan özkaynağın belirli amaçlar doğrultusunda birden çok üretim ve/veya hizmet faaliyeti arasında dağıtılması; eşanlam: özkaynak atama. 2. tar. Bir ülke ekonomisinin sahip olduğu özkaynakların, o ülke içerisinde bulunan alternatif kullanım alanlarına bölüştürülmesi; eşanlam: özkaynak tahsisi. temel olmayan değişken (Alm. Nichtbasisvariable, f; Fr. variable non principale, f; İng. nonbasic variable) endst. Doğrusal programlama modellerinin çözümünde mevcut çözümde sıfır değeri alan ve bu yüzden çözümde yer almayan her bir karar değişkeni. temel olurlu çözüm (Alm. Basislösung, f; Fr. solution basique principale; solution extrême, f; İng. basic feasible solution) endst. Doğrusal programlama problemlerinde, her değişkenin temel ya da temel olmayan değişken olarak belirlendiği, temel değişkenlerin sayısının kısıt sayısına eşit olduğu, temel olmayan değişkenlerin sıfıra eşitlendiği, temel değişkenlerin değerlerinin kısıtların eşzamanlı çözümü ile bulunduğu ve temel değişkenlerin sıfırdan farklı olma kısıtlarını sağladığı temel çözüm. temel sözleşme ihlali (Alm. wesentliche Vertragsverletzung, f; Fr. contravention essentielle au contrat, f; rupture essentielle du contrat, f; İng. fundamental breach of contract) endst. Taraflardan birinin bir sözleşmenin gereklerini, diğer tarafın kendi sorumluluklarını tamamlayamamasına yol açacak şekilde yerine getirmemesi. temel stok (Alm. Grundbestand, m; Fr. stock minimal; stock-outil, m; stock indispensable, m; İng. base stock; basis stock; standard stock) endst. Bir işletmenin, müşteri beklentisinin ötesinde gecikmelere yol açmayacak şekilde elinde bulundurması gereken minimum stok düzeyi. temel stok modeli (Alm. Grundbestandmodell, n; Fr. méthode du stock-outil, f; méthode du stock de base, f; İng. base stock model; base stock policy) endst. Stok belirli bir seviyenin altına düştüğünde sabit miktarda, örneğin, stoku belirli bir seviyeye yükseltecek kadar ikmal siparişinin verildiği istatistiksel stok modeli; eşanlam: temel stok politikası. temel yetkinlik (Alm. Kernkompetenz, f; Fr. compétence de base, f; İng. core competence; core competency) endst. Bir kuruluşun rekabet gücü, kârlılık ve verimliliğiyle doğrudan ilişkili ve iyi performans gösterdiği iç faaliyeti veya yeteneği; eşanlam: ana yetkinlik. teminat (Alm. Gewährleistung, f; Fr. engagement formel; garantie, f; İng. warranty) endst. Ticari sözleşmelerde yüklenilen maddi sorumluluğu karşılayan ve banka mektubu, senet ya da kişisel güvence türünde olabilen belge. tempo 1. (Alm. Tempo, n; Fr. rhythme, m; İng. pace) endst. İş ögesinin tamamlanma süresine etki eden işçinin çalışma hızı değeri. 2. (Alm. tempo; Fr. tempo; İng. tempo) meteo. Havalimanlarında havacılık faaliyetlerini etkileyebilecek olan bazı hava şartlarının bir saatten daha az bir sürede, fakat toplam uzunluğu bu sürenin yarısından daha fazla gözlenmeyen, geçici olarak etkili olması. tempo takdiri (Alm. Bewertung einer Leistung, f; Fr. jugement d'allure, m; İng. performance rating) endst. Endüstride çalışanın hızının ve aktivitesinin sayısal olarak değerlendirilmesi. tendon iltihabı (Alm. Tendinitis, f; Fr. tendinite, f; İng. tendonitis) endst. Kasları kemiklere bağlayan tendonların iltihaplanması; eşanlam: kiriş yangısı. tendon kılıfının iltihabı (Alm. Sehnenscheidenentzündung, f; Tendovaginitis, f; Fr. ténosynovite, f; İng. tenosynovitis) endst. Eklem ağrılarına ve hareket kısıtlılığına yol açan tendonları saran sıvı dolu kılıfın şişmesi ve iltihaplanması; eşanlam: kiriş kılıfı yangısı. tepkiyi önemseyen öngörü (Alm. reaktive Antizipation, f; Fr. anticipation réactive, f; İng. reactive anticipation) endst. Kuruluş ve işletmelerde örgütsel yapılanmadaki üst düzey birimin karar alırken alt düzeydeki birimin verebileceği tepkileri dikkate alması. tepkiyi yoksayan öngörü (Alm. nicht reaktive Antizipation; rückwirkungsfreie Antizipation; Fr. anticipation non- réactive; İng. non-reactive anticipation) endst. Birden fazla düzeyden oluşan dağıtık karar verme sistemlerinde üst düzey birimin, karar alırken, alt düzeydeki birimin verebileceği tepkileri dikkate almaması. terk endst. 1. (Alm. Überlassung, m; Fr. délaissement, m; İng. abandonment) Sigortacılıkta, sigorta edilenin, malın değerinin ödenmesi karşılığında hasarlı mallarını sigorta edene bırakması. 2. (Fr. laissé pour compte, m; İng. abandonment) Taşımacılıkta, göndericinin mallarının hasar görmüş ve değerini yitirmiş olduğu gerekçesi ile teslim edilen yükü kabul etmeyip taşıyıcıyı sorumlu tutması. 3. (Fr. abandon, m; İng. abandonment) Ticari malları gümrüğe, sigorta şirketine, taşıyıcıya vb. üçüncü bir tarafa bırakılması. terketme hakkı (Fr. droit de révocation, m; İng. right of avoidance) endst. Bir sözleşme ihlalinin oluştuğu düşünüldüğünde, karşı taraf (alıcı veya satıcı) uyarıldıktan sonra ilgili sevkiyatın kabul edilmeme hakkı. termin (Fr. date butoir, f; date d'échéance, f; date limite, f; İng. deadline; due date; target date) endst. 1. Bir işin bitirilmesi gereken son tarih. 2. Bir siparişin karşılanabileceği süre. terminal çekicisi (Alm. Terminal-Zugmaschine, f; Fr. tracteur de terminal, m; İng. shunt truck; spotter truck; terminal tractor; yard truck) endst. Limanlar veya açık saha depolarda, ön aksı olmayan treylerleri (yarı römorkları) hareket ettirme amacıyla kullanılan, karayolunda kullanılanlardan bazı özellikleri ile farklılaşmış, kasası olmayan çekici. terminal depo (Alm. Großhandelslager, m; Fr. entrepôt de grossiste, m; İng. terminal warehouse; wholesale warehouse) endst. Büyük kapasitelere sahip, büyük ölçekli pazarların merkezi noktalarında çok sayıda üretici ve dağıtıcı şirket ile lojistik şirketlere bağımsız depo olarak hizmet veren tesis. terminalde teslim (Alm. geliefert an Terminal; Fr. rendu au terminal; İng. DAT; delivered at terminal) 1. denz. Bir yük veya malın taşınmasında; satıcının malın belirlenen varış limanında güvertede gümrük vergisi ödenmiş ya da ödenmemiş olarak teslim ettiği ve taşıma maliyetleri ile terminal bağlantılı zarar risklerini üstlendiği, ticari teslim türü için kullanılan uluslararası ticaret terimi. 2. endst. Satıcının malları sözleşmede belirlenen varış noktasında taşıma aracından boşaltılmış bir şekilde alıcıya teslim etmesi olarak tanımlanan uluslararası ticaret kuralı. ters ağaçsı (Alm. Anti-Arboreszenz, f; Fr. anti-arborescence, f; İng. antiarborescence; in-tree) endst. Bir yutaktan başlayıp kök düğüme doğru olan yönlü ağaç. ters yönde sevk kanalı (Alm. Rückkanäle, pl; İng. reverse channel; reverse flow channel; reverse marketing channel) endst. Tüketicilerin, malları başka bir amaçla kullanmak üzere değiştirmesi ya da geri dönüşümünü sağlaması amacıyla üreticiye geri göndermesi. tersine lojistik (Alm. Rückführungslogistik, f; Umkehrlogistik, f; Fr. logistique des retours, f; logistique inverse, f; İng. return processing; reverse distribution; reverse logistics) endst. Müşteriye ürün teslimi sonrasında iade, boş kap dönüşü, paketleme malzemeleri ve diğer atıkların müşteriden geliş noktasına ya da belirlenmiş diğer noktalara yeniden kullanım, onarım, yenileme, yeniden üretim, geri dönüşüm, imha vb. amaçlarıyla geri götürülmesi. tescilli marka (Alm. eingetragenes Warenzeichen, n; Fr. marque de commerce déposée, f; marque de commerce enregistrée, f; İng. registered mark; registered ) endst. Uluslararası hukukun marka-patent protokolleri çerçevesinde belirlediği sınırlara ve yaptırımlara uygun olarak, şirket adı, sembol, yazım karakteri ve benzerlerinin kullanım imtiyazının tescil ettiren şirkette olduğu marka. tescilli ticari ad (Alm. anerkannter Handelsname; Fr. appellation commerciale approuvé, f; İng. approved ) endst. Resmî kayıtlara esas olan ticari ürün ya da hizmet adı; eşanlam: tescilli ticari ünvan. tesis (Alm. Anlage, f; Fertigungsstelle, f; Fr. établissement, m; immobilisations de production, pl; installations de production, pl; İng. plant; production facilities) endst. Üretim ya da hizmet amacıyla kurulmuş olan bina, makine ve gerekli araç gereçlerin bir arada bulunduğu yapı ve ilişkin kuruluş; eşanlam: üretim tesisi. tesis yeri (Alm. Standort, m; Fr. location de production, f; location d’usine, f; İng. facility location) endst. Üretim ya da hizmet amaçlı bir tesisin, taşıma ve yerleşim maliyetlerini minimum kılan, işletmede yerleşim ile ilgili oluşan kısıtları sağlayan yer. tesis yerleşimi (Alm. Anlagenplanung, f; Fr. implantation d’usine, f; İng. plant layout) endst. Ürün ve hizmet üretiminde kullanılan işgücü, malzeme, makine gibi fiziksel özkaynakların; kapasite, kalite, maliyet ve ergonomik koşulları da dikkate alarak en verimli bir şekilde üretimin yapılacağı alan üzerinde yerleştirilmesi işlemi. teslim belgesi (Alm. Abliefernachweis, n; Fr. preuve de livraison, f; İng. proof of delivery) endst. Göndericinin gönderdiği bir belge ya da bir malın alıcı tarafından alındığını kanıtlayan, teslim alan kişinin imzasını veya kaşesini içeren belge; eşanlam: teslim kanıtı. teslim koşulları (Alm. Lieferbedingungen, pl; Lieferungsbedingungen, pl; Fr. conditions de livraison, pl; İng. delivery terms) endst. Satış ya da taşıma sözleşmesinde belirtilen, nakliye ücreti, nakliye türü, teslim zamanı, teslim yeri gibi koşullar. teslim öncesi kontrol (Alm. Überprüfung vor der Auslieferung, f; Ausgangskontrolle, m; Fr. inspection avant livraison, f; İng. pre-delivery inspection) endst. Sevk veya varış noktasında (genellikle limanlarda) ürünlerin genel durumları ile ilgili alıcı ve/veya satıcı tarafından kontrolden geçirilerek, varsa eksikliklerinin giderilerek stok sahasına kabul işlemi. teslim öncesi ödeme (Alm. Kasse vor Lieferung, f; Fr. comptant avant livraison, m; İng. cash before delivery; cash in advance; cash with order) endst. Malın ancak ödemenin yapılmasından sonra gönderilmesi. teslim süresi (Alm. Lieferungszeit, f; Lieferzeit, f; Fr. date de livraison, f; délai de livraison, m; İng. delivery lead time; delivery time) endst. Üretilmiş bir malın depodan çıkıp müşteriye teslimine kadar geçen süre; eşanlam: sevkiyat süresi. teslim süresi azaltımı (Alm. Durchlaufzeitverkürzung, f; Fr. réduction de delai de livraison, f; İng. delivery lead time reduction; lead time reduction) endst. Ürün ya da hizmet temin süresinin, maliyetleri azaltacak, müşteri memnuniyetini artıracak şekilde, ancak kaliteden ödün vermeden düşürülmesi. teslim tarihinden sapma (İng. lateness) endst. İşin planlanmış teslim tarihinden önce veya geç bitirilmesi sonucunda oluşan; önce bitirilen işte negatif bir sayıya, geç bitirilen işte pozitif bir sayıya ve zamanında bitirilen işte ise sıfıra eşit olan sapma miktarı. teslimat (Alm. Ablieferung, f; Fr. livraison, f; İng. delivery) endst. 1. Bir ürünün satıcıdan alıcıya devri; müşteriye verilen mallar. 2. Bir projede belirlenen tüm işlemlerin tamamlanmasıyla, proje sonucunda ortaya çıkan tesis veya sistemin tüm denetim ve yönetiminin alıcıya yani proje sahibine devri. test edilebilirlik tasarımı (Alm. Design for Testability; Fr. conception pour test, f; İng. design for test; design for testability) endst. Elektronik donanım tasarım ve üretiminde, elektronik aygıtın kendi kendini test edebilmesi, dolayısıyla arıza saptama yeteneğinin geliştirilmiş olması. teşvik (Alm. Anreiz, m; Fr. incitatif, m; İng. incentive) endst. Herhangi bir faaliyetin gerçekleşmesi için harekete geçmeyi sağlayan ya da seçenekler arasından birinin seçimini cazip kılan etken veya destek. teşvikli iadeler (İng. incentive-dependent returns) endst. Kullanılmış ürünlerin toplama noktalarına getirilmesi ya da aldırtılması için teşviklerin uyguladığı tersine lojistik uygulaması. tetik parmağı (Alm. Schnappfinger, m; schnellender Finger, m; Springfinger, m; Fr. doigt à ressaut, m; İng. trigger finger) endst. Parmak eklemindeki tendonların aşırı kullanım sonucu şişerek parmağı sabit bir konumda kilitlemesi. tetiklenmiş altçizge (Alm. induzierter Teilgraph; Fr. sous-graphe induit; İng. full subgraph; induced subgraph) endst. Bir çizgenin düğümlerinin bir altkümesini ve her iki ucu da bu düğümler arasında olan ayrıtları alarak elde edilen altçizge; eşanlam: indüklenmiş altçizge. tezgâh (Alm. Werkbank, f; Fr. établi, m; İng. work bench; workbench) 1. endst. 1. Bir işyerinde el aletleri ile üzerinde işlem yapılan uzun masa. 2. İnsan kuvveti veya elektrik enerjisi ile üzerinde işlem yapılan üretim aracı. 2. müh. Üzerinde marangozluk, mekanik parça işleri ve benzeri el aletleri ile üzerinde işlerin yapıldığı atölye masası. tezgâh atama problemi (Alm. Maschinenbelegungsproblem, n; Fr. problème d’affectation d’équipment, m; İng. machine assignment problem) endst. İşlerin daha fazla sayıda tezgâh arasından her biri farklı tezgâhlara, genellikle en düşük toplam maliyet elde edilecek şekilde yüklenmesi sorunu. tezgâh sıralama problemi (Alm. Belegungsplanungproblem, n; Fr. problème d’ordonnencement d’équipment; İng. machine scheduling problem) endst. Belli bir performans ölçütünü eniyileyecek biçimde tezgâhlara gelen işlerin yapılma sırasını belirleme sorunu; eşanlam: tezgâh çizelgeleme problemi. ticaret ve ekipman dengesi (İng. trade and equipment balance) endst. Bir ticaret hattında karşılıklı olarak giden ve gelen yolcu, yük veya ekipman (araç/taşıt) miktarlarının aynı olması. ticari araç işletimi (Alm. Nutzfahrzeugbetrieb, m; Fr. exploitation de véhicule commercial, f; İng. commercial vehicle operation) endst. Bir kargo dağıtım seferi için taşıtın, sürücünün ve yükün durumlarını gözleme ve kayıtlarını tutma, rota seçimi, ücretlerin ödenmesi, değişen siparişler izleme türü tüm faaliyetler. ticari araç ön izni (Fr. autorisation préalable des véhicules commerciaux, f; İng. commercial vehicle pre- clearance) endst. Bir ticari taşıtın trafikte kontrol noktasına varmadan ağırlığının limiti aşmadığının, belgelerinin hazır olduğunun, güvenlik durumunun vb. gözden geçirilmesi. ticari fatura (Alm. Handelsrechnung, f; Fr. facture commerciale, f; İng. commercial invoice; export invoice) endst. Ödeme için geçerli olmayan, dış ticarette gümrük işlemleri için gerekli olan, uyumlandırılmış mal tanımı ve kodlama sistemine uygun olarak malın miktar, nitelik, satış şekli, ağırlık, adres, tarih, ihracatçı ve ithalatçının bilgilerinin verildiği, satıcı tarafından düzenlenen ve gümrük tarifesinin hesaplanmasında kullanılan fatura. ticari ortak (Alm. Handelspartner, f; Fr. partenaire commercial, m; İng. trading partner) endst. Bir ticari iş ilişkisinde kişi, tüzel kişi ya da şirketlerden herhangi biri. ticari ortaklık sözleşmesi (Alm. Gesellschaftsvertrag, m; Partnerschaftsvertrag, m; Fr. accord de partenariat commercial, m; İng. trading partnership agreement) endst. Birbirleriyle ticaret ilişkisi içinde bulunan iki taraf arasında yapılan, ticaret sürecinin koşullarını, sorumlulukları, mal ve bilgilerin nasıl gönderilip alınacağı, ücretler ve vergiler gibi hususları belirten sözleşme. ticarileştirme (Alm. Vermarktung, f; Fr. commercialisation, f; İng. commercialization) endst. Yeni ürün geliştirme sürecinde ürünün nihai üretimine başlanması ve pazara sunulması kararının verildiği ve uygulandığı aşama. tolerans limitleri 1. (Alm. Grenzspezifikationen, pl; Fr. limites de spécification, pl; İng. specification limits) endst. Bir malzeme, ürün veya servisin özelliklerine ait ölçümlerin bulunması gerektiği aralık. 2. (Alm. Toleranzgrenzen, pl; Fr. limites de tolérance, pl; İng. tolerance limits) ist. 1. Belirtilen bir güvenirlik seviyesinde, belirtilen bir yüzdeye düşen veri aralığını tanımlayan limitler. 2. İstatistikte tolerans aralığı oluşturmak üzere kullanılan limitler. tolerans süresi (Alm. Toleranzdauer, f; Toleranzzeit, f; Fr. intervalle de tolérance, f; İng. tolerance time) endst. Endüstriyel imalatta, bir iş parçasının hareketli banttan alınabilir olduğu durumlarda iş istasyonuna alınması için gerekli süre. toparlanma süresi 1. (Alm. Wiederbereitschaftszeit, f; Fr. temps de récupération, m; temps de rétablissement, m; İng. recovery time) blşm. Bir programın hatadan ya da insan kusurundan ötürü durmasından sonra tekrar çalışabilmesine değin geçen süre. 2. (Alm. Erholzeit, f; Fr. temps de désionisation, m; temps de récupération, m; temps de rétablissement, m; İng. recovery time) elk. Geçirme yönünde kutuplanmış bir yarıiletken diyodun kutuplama geriliminin ani olarak yön değiştirmesi halinde geçirme yönü akımının sıfıra düşmesi için geçen süre. 3. (Alm. Erholungsphase, f; Fr. temps de rétablissement, m; İng. recovery time) endst. Uzun süre sabit konumda durma örneğinde olduğu gibi yoğun efor sarf edilen işlerde çalışanların iş yükünü hafifleterek ya da mola vererek dinlenmesine izin verilen zaman aralığı. toplam atölye süresi (Alm. Produktionsdauer, f; Produktionsspanne, f; Fr. durée totale de fabrication, f; İng. makespan) endst. Proje bazında imalat yapan bir atölyede, bir projenin başladığı an ile tüm işlerin bitirildiği an arasında geçen toplam süre. toplam ekipman verimliliği (Alm. Gesamtanlageneffektivität, f; Fr. taux de rendement global, m; İng. overall equipment effectiveness) endst. Bir ekipmanın kullanılabilirlik, performans ve kaliteli üretim oranlarının çarpımından oluşan, kalite ürün üretmek için zamanın ne kadar etkin kullanıldığını gösteren ve iyileştirme çalışmalarında baz alınabilecek bir performans göstergesi. toplam envanter (Alm. Gesamtinventarliste, f; Fr. stock global; İng. aggregate inventory; aggregate stock) endst. Bir depoda farklı sınıflandırma kodlarında bulunan tüm malların toplam miktarı. toplam gecikme süresi (Alm. Gesammt-Verspätung, f; Fr. retard total, m; İng. total tardiness) endst. Endüstriyel imalatta, bir atölyeye gelen işlerden geç bitirilenlerin gecikme sürelerinin toplamı. toplam iş yapım süresi (Alm. Gesamtablaufdauer, f; Fr. temps de cycle total, m; İng. total flow time) endst. Endüstriyel imalatta, bir atölyeye gelen işlerin akış sürelerinin toplamı; eşanlam: toplam akış süresi. toplam kalite kontrol (Alm. totale Qualitätslenkung; Fr. contrôle de qualité total; İng. total quality control) endst. Tüketici isteklerini en ekonomik düzeyde karşılamak amacıyla işletme içindeki pazarlama, mühendislik, imalat ve müşteri hizmetleri gibi çeşitli birimlerin, kalitenin yaratılması, yaşatılması ve geliştirilmesi yolundaki çabalarını birleştirip bu çabalar arasında eşgüdüm sağlayan etkili sistem. toplam kalite yönetimi (Alm. totales Qualitätsmanagement; Fr. gestion intégrale de la qualité, f; İng. total quality management) endst. Çalışan katılımı ve müşteri odaklılık yoluyla organizasyonun tüm sistemlerinin kalitesini iyileştirme yaklaşımı. toplam lojistik maliyeti (Alm. Gesamtlogistikkosten, pl; Fr. coût logistique total, m; İng. total logistics cost) endst. Taşıma, depolama, stok tutma, sipariş yönetimi ve genel yönetim maliyetlerinin toplamı. toplam maliyet analizi (Alm. Gesamtkostenanalyse, f; komplette Kostenanalyse, f; Fr. analyse de l'ensemble des coûts, f; analyse des coûts totaux, f; İng. total cost analysis) endst. 1. Belirli bir müşteri hizmeti düzeyini karşılamak üzere, gerek taşımacılık, depolama, satınalma, sipariş işleme, stok bulundurma gibi çeşitli maliyetleri ve aralarındaki ilişkileri göz önüne alarak toplam maliyetin en küçük kılınmasına yönelik karar verme yaklaşımı. 2. Bir projenin ya da ürünün bütün yaşam çevrimi boyunca hesaplanan maliyetlerinin toplamı. toplam mülkiyet maliyeti (Alm. Gesamtbetriebskosten, m; Fr. coût total de possession; coût complet d’un bien, m; İng. total cost of ) endst. Bir ürün veya hizmeti satın alma maliyetinin yanı sıra, kullanma dönemindeki bakım, onarım ve işletme giderleri, kullanımdan kaynaklanan yıpranma, kullanılmayan dönemde (arıza, bakım vs. ile) giderler, gerektiğinde bertaraf maliyetlerini göz önüne alarak doğrudan ve dolaylı giderlerin analizi; eşanlam: toplam sahiplik maliyeti. toplam stok değerleme (Alm. gesamte Bestandsbewertung; Fr. évaluation totale de stock, f; İng. aggregate stock valuation) endst. Herhangi bir ürün ya da parçaya ilişkin eldeki toplam stokun parasal değerinin belirlenmesi. toplam tamamlama süresi (Alm. Gesamtfertigungszeit, f; Fr. temps d’exécution total, m; İng. total completion time) endst. Endüstriyel imalatta, bir atölyeye gelen işlerin tamamlanma sürelerinin toplamı. toplam tedarik zinciri yönetimi maliyeti (Fr. coûts totaux de gestion de la chaîne d'approvisionnement, pl; İng. total supply chain management cost) endst. Tedarik zincirinin çeşitli aşamalarındaki faaliyetlerin, yani planlama, tedarik, üretim, envanter, sevkiyat ve iade gibi kalemlerin maliyetleri toplamı. toplam üretken bakım (Alm. Total Productive Maintenance; Fr. maintenance productive totale, f; İng. total productive maintenance) endst. Makine ve ekipmanlarda arıza kayıplarını, ürün geçişi ve hazırlıktan, kısa duraklamalardan, kalite hatalarından ve pilot üretimden kaynaklanan kayıplarının toplam kalite yönetimi anlayışı ile en aza indirmeye veya ortadan kaldırmayı hedefleyen, kullanılabilirlik, performans ve kalite düzeylerini artırmaya yönelik kavram; eşanlam: üretkenlik artırıcı toplam bakım. toplam zaman marjı (Alm. gesamte Pufferzeit; Fr. marge totale; İng. total float; total slack) endst. Proje yönetiminde herhangi bir faaliyete başlama zamanının bütün projenin bitiş zamanını etkilemeyecek biçimde ertelenebileceği en uzun süre; eşanlam: toplam zaman kayarlığı. toplama listesi satırı (İng. pick by line) endst. Siparişleri toplamada kolaylık sağlamak üzere, toplanacak ürünlerin belli ölçütlere göre sıralanmış listesi. toplanabilirlik varsayımı (Alm. Additivitätshypothese, f; Fr. hypothèse d’additivité, f; İng. additivity assumption) endst. Doğrusal programlamada her bir kısıtın sol tarafının, ilgili değişkenlerin her birinin yaptığı katkının toplamına eşit olması varsayımı. toplu gelişler (Alm. Gruppenankunftsprozess, m; Fr. arrivée par groupe, f; İng. bulk arrival) endst. Kuyruk kuramına göre incelenen bir hizmet birimine veya sunucuya aynı anda birden fazla müşterinin gelmesi durumu. toplu sevk (Alm. Gemeinschaftsverladung, m; Fr. groupage, m; İng. consolidated shipment; consolidated shipping) endst. Fiyat avantajından yararlanmak üzere farklı kişi ya da kuruluşlara ait yüklerin nakliyesinin tek bir taşıtla yapılması. toplu sevk irsaliyesi (İng. combined delivery note; consolidated delivery note) endst. Farklı şirketlere ait yüklerin nakliyesinin tek bir taşıtla yapıldığı durumlarda, taşıyan tarafından düzenlenen taşıma irsaliyesi. toplu sözleşme (Alm. Kollektivvertrag, m; Fr. convention collective, f; İng. collective bargaining agreement) endst. İşveren ve işgörenler arasında, belirli süre için yapılan, çalışmanın süresi, ücreti ve diğer koşulları gibi ayrıntıları düzenleyen sözleşme. toplu üretim planı (Alm. gesamte Produktionsplanung, f; Fr. planification de la production totale, f; İng. aggregate production planning) endst. Aynı üretim hattı ya da alanında üretilen ürün aileleri bazında ve toplu talep tahmini esas alınarak yapılan, gelecek zaman dönemindeki üretim, talep ve stok miktarlarını, zaman dilimleri itibariyle toplu değerler (ton, hektolitre, adam∙saat, makina∙saat vb.) şeklinde gösteren, orta ya da uzun dönemli plan. toptan fiyat sözleşmesi (İng. wholesale price contract) endst. Alıcı tarafından toptan satın alınacak ürün satış birim fiyatının, tedarikçi tarafından belirlendiği sözleşme. toptancı hali (Alm. Lebensmittelgroßmarkt, m; Fr. marché de gros alimentaire, m; marché des grossistes en produits alimentaires, m; İng. wholesale food market) endst. Yasal düzenlemelerde yer alan asgari koşulları taşıyan projeler çerçevesinde belediyeler ile gerçek veya tüzel kişiler tarafından kurulan, genellikle gıda ürünlerinin ayrı ayrı yahut birlikte toptan alım ve satımı ile kaydının yapıldığı yer. toptancı pazarı (Alm. Großhandelsmarkt, m; Fr. marché de gros, m; İng. wholesale market) endst. Toptancı tüccarların üreticilerden büyük miktarda aldıkları ürünleri perakendecilere sattıkları pazar yeri.

Toyota üretim sistemi (Alm. TPS; Toyota Produktionssystem, n; Fr. système de production de type Toyota, m; İng. Toyota production system) endst. Toyota Motor Company tarafından geliştirilmiş, hazırlık ve tedarik süreleri ile parti miktarlarının düşürülmesine ve sistematik kalite gelişimine odaklanan tekniklerin tümü; eşanlam: yalın üretim. trampa eğrileri (Alm. Austauschkurven, pl; Fr. courbe de substitution, f; İng. exchange curves) endst. Toplam elde bulundurma ve elde bulundurmama maliyetlerini hesaplamanın güç olduğu durumlarda en uygun stok miktarı kuralını seçmede kullanılan ve yıllık sipariş verme maliyetine göre toplam maliyeti gösteren eğriler. transit taşıma (Alm. Umladung, f; Umschlag, m; Transhipment, n; Fr. transbordement, m; İng. transhipment) endst. 1. Taşımacılıkta, yükün bir taşıma türünden, örneğin denizyolundan demiryoluna, başka bir taşıma türüne aktarılması; eşanlam: aktarmalı taşıma. 2. Ticari taşımacılıkta, yükün bir yerden, nihai hedef olmayan bir ya da birden fazla başka yere, oradan da nihai yere taşınması; eşanlam: aktarmalı taşıma. 3. Uluslararası taşımacılıkta, yükün bir aktarma noktasında gümrük evrağı düzenlenerek ve mod değişimi olarak veya olmadan taşıt değişimi yapılarak nihai adrese sevk edilmesi. tutarlılık göstergesi (Alm. Konsistenzindex, m; Fr. indice de consistance, m; İng. consistency index) endst. Analitik Ağ Süreci’nde karar vericinin seçenekleri karşılaştırmadaki tutarlılığını ölçmek için hesaplanan ve en iyi durumda sıfıra eşitlenen büyüklük. tükenme (Alm. Auszehrung, f; Erschöpfung, f; Abbau, m; Fr. déplétion, f; appauvrissement, m; épuisement, m; İng. depletion) endst. Bir özkaynağın fiziksel olarak kullanılıp bitirilmesi; eşanlam: özkaynağın tükenmesi. tüketici 1. (Alm. Konsument, m; Fr. consommateur, m; İng. consumer) biyom. Kendi besinini üretemediği için diğer canlılar tarafından ya da organik maddelerle beslenen canlı. 2. (Alm. Konsument, m; Verbraucher, m; Fr. consommateur, m; İng. consumer) endst. 1. Ekonomide bir ürünü talep eden veya talep etme potansiyeli olan kitle. 2. Firmanın mevcut müşterilerinin yanında, rakiplerinin müşterilerini, benzer ihtiyaçta ve demografik yapıda olup henüz müşterisi olmayan kesimi de içeren hedef kitlesi. tüketici ambalajı (Alm. Einzelhandelsverpackung, f; Verpackung für den Endverbraucher, f; Fr. emballage de consommation, m; emballage de produits de consommation, m; emballage en unités de vente, m; İng. consumer packaging; retail packaging) endst. Satış noktasında ürünü nihai tüketiciye sunmak üzere kullanılan, üzerinde ürün etiketi bulunabilen ambalaj. tüketici riski (Alm. Konsumentenrisiko, n; Fr. risque du consommateur, m; risque d’achateur, m; İng. consumer's risk) endst. 1. Bir örnekleme planında, kalite düzeyinin belli bir değerinin plan tarafından yetersiz olarak kabulünden sonra bir partinin ya da sürecin kabul edilme olasılığı. 2. Tüketiciye yönelik ürünlerde kalite ölçütlerini sağlamamasına rağmen üreticinin kalite test planından yanlışlıkla başarılı olarak geçen ürün. tüketici testi (Alm. Verbraucherstest, m; Fr. test sur la consommation, m; İng. consumer test) endst. Bir ürünün, pazarı temsil eden bir grup tüketicinin beğenisine sunularak ürün özelliklerinin beğenilirlikleri hakkında istatistiksel veri toplamak. tüketiciyi koruma (Alm. Verbraucherschutz, m; Fr. protection du consommateur, f; İng. consumer protection) endst. Ürün kalitesi, kullanılırlığı, güvenilirliği, fiyatı, çevreye etkisi gibi ölçütlerle tüketicilerin ve toplumun çıkarlarının korunması. tüm riziko poliçesi (Alm. umfassende Versicherungspolice, m; Fr. police tous risques, f; İng. all-in policy; all-risk policy) endst. Poliçede kapsam dışı olduğu özellikle belirtilmediği sürece olabilecek bütün riskleri istisnasız kapsayan sigorta poliçesi; eşanlam: tüm riskler poliçesi. tüm vücut çalışması (Alm. Ganzkörperarbeit, f; Fr. travail avec le corps entier, m; İng. whole-body work) endst. Bir işin vücut kaslarının çoğunun, özellikle de bacak, bel, omuz ve kol kasları gibi büyük kasların, birlikte kullanılması ile yapılması. tüm vücut titreşimi (Alm. Ganzkörperschwingungen, pl; Fr. vibrations au corps entier, pl; İng. whole body vibration) endst. Genellikle titreşen araç koltuğu, zemin veya yaslanılan yüzeyler gibi geniş yüzeylerden temas eden kalça, ayaklar veya sırt aracılığıyla vücuda iletilen düşük frekanslı (0,5 Hz-80 Hz) mekanik titreşim veya şok. tümler ağaç (Alm. Co-Baum, m; Fr. coarbre, m; İng. cotree) endst. P4’süz bir G çizgesinin, yapraklarında G çizgesinin düğümleri, diğer düğümlerinde de alt dallarda gösterilen P4’süz çizgelerin sırasıyla hiç bağlı olmadığını gösteren 0 ya da tamamen bağlı olduğunu gösteren 1 etiketleri bulunan ağaç gösterimi. tümler çizge (Alm. komplementärer Graph; Fr. graphe complémentaire, m; İng. complementary graph) endst. Bir çizgenin tüm ayrıtlarının silinip yerine var olmayan ayrıtlarının eklenmesi ile elde edilen çizge. tümler gevşeklik (Alm. komplementäres Lagerspiel; Fr. écart complémentaire, m; İng. complementary slackness) endst. Doğrusal olmayan programlama problemlerinde, ya Lagrange çarpanı sıfıra eşit ve ilgili kısıtın aktif olmaması ya da Lagrange çarpanının sıfırdan farklı ve ilgili kısıtın aktif olması durumu. tünel kanbanı (Alm. Tunnelkanban, n; İng. through kanban; tunnel kanban) endst. Eğer iki ya da daha fazla süreç, birbirleriyle çok yakın bağlantılıysa ve dolayısıyla tek bir süreç gibi görülebiliyorsa, bu ardışık süreçler arasında kanban değişimine gerek bırakmayacak şekilde tasarlanan kanban. türevsiz arama yöntemi (İng. direct search method) endst. Eniyileme çözümlerinde amaç denkleminin türevine ait herhangi bir bilgi kullanılmadan gerçekleştirilen çözüm arama yöntemi.

U şekilli montaj hattı (Alm. U-förmiger Produktionsgang; Fr. ligne de production en form U, f; İng. U-type line) endst. Yer ve donanım kısıtlarını, görselliği sağlamak ve montaj akış süresini kısaltmak amacıyla iş istasyonlarının “U” şeklinde yerleştirildiği montaj hattı; eşanlam: U şekilli hat. uç nokta (Alm. Extremalpunkt, m; Fr. point extrêmal; İng. extreme point) endst. 1. Bir dışbükey küme içinde tamamen kalan her bir doğru parçasının geçtiği ve bu doğru parçalarının bitim noktası olan nokta. 2. Bir doğrusal programlama modelinde olurlu bölgenin sınırında bulunan ve temel olurlu çözüm olan nokta. uç nokta adayı (Fr. candidat pour point extrêmal; İng. extremum candidate) endst. Doğrusal olmayan ve/veya çok boyutlu bir fonksiyonun optimum noktasını bulmak için ele alınan yerel maksimum ya da yerel minimum noktalarından biri. ulaştırma problemi (Alm. Beförderungsproblem, n; Fr. problème de transport, m; İng. transportation problem) endst. Belirli bir malın toplam dağıtım maliyetini en aza indirecek şekilde, birden fazla sunu merkezinden birden fazla istem merkezine, çeşitli üst ve alt miktar sınırları ışığında hangi miktarlarda ve rotalardan gönderilmesi gerektiğinin araştırıldığı problem; eşanlam: taşıma problemi, transportasyon problemi. ulaştırma simpleksi (Fr. simplexe de transportation; İng. transportation simplex) endst. Pivot terimin sadece ekleme veya çıkarma işlemlerini gerektirdiği ve doğrusal ulaştırma problemlerini çözmek için kullanılan algoritma. ulnar sapma (Alm. Ulnardeviation, f; Fr. déviation cubitale des doigts, f; doigts en coup de vent, pl; İng. ulnar deviation; ulnar deviation of the fingers; ulnar drift) endst. Bileği serçe parmak tarafına doğru bükme hareketi. uyarı limitleri (Alm. Warngrenzen, pl; Fr. limites de surveillance, pl; İng. warning limits) endst. Bir kalite kontrol diyagramında aşılmaları halinde sürecin kontrol dışına çıkabileceğini işaret eden limitler. uyarlamalı kontrol diyagramı (Alm. adaptive Qualitätsregelkarte, f; Fr. carte de contrôle adaptive, f; İng. adaptive control chart) endst. Bir sürecin kontrolü için belirli standart seviyeden istenmeyen sapmaları önlemek için ihtiyaç duyulan ayarlamaları nicelendiren kontrol çizelgesi. uygun malzeme (Alm. übereinstimmendes Material; Fr. matériel conforme, m; İng. conforming material) endst. İlgili şartnameler ve belgelerde belirtilen kalite isterlerini karşılayan malzeme. uygunluk kalitesi (Alm. Qualitätskonformität, f; Fr. conformité de la qualité, f; İng. conformance quality) endst. 1. Endüstriyel üretimde süreç çıktılarının belirlenen tasarıma ne kadar doğru oranda uyduğunun ölçüm sonucu. 2. Tasarım isterlerini sağlayacak şekilde üretimin, hizmetlerin ve genelde süreçlerin düzenlenebilme derecesi. uygunluk kontrolü (Alm. Angemessenheitsprüfung, f; Fr. vérification d'adéquation, f; İng. adequacy audit) endst. Uygunluğun belgeler üzerinden değerlendirilmesi, örneğin, kalite belgelerinin yeterlilikleri açısından denetlenmesi. uygunsuz birim (Alm. fehlerhafte Einheit; Fr. unité défectueuse; İng. nonconforming unit) endst. Bir ya da birden fazla özelliğinde şartnameye ya da standartlara uygunsuzluğu olan ürün; eşanlam: uygun olmayan birim. uygunsuzluk (Alm. Nichtkonformität, f; Fr. non-conformité, f; İng. nonconformity) endst. Bir ürün ya da hizmete ilişkin özelliklerin beklentilere, standartlara veya şartnameye uygun olmaması. uyku zarfı (İng. sleep envelope) endst. Temsili bir denek popülasyonunun belli bir yüzdesinin, yüzüstü ya da cenin pozisyonu gibi belirli uyku pozisyonlarındaki yükseklik, genişlik ve uzunluk ölçülerini tanımlamak için kullanılan istatistiksel boyutların sınırları. uyum iyiliği (Alm. Anpassungsgüte, f; Fr. qualité de l’ajustement, f; İng. goodness of fit) endst. Bir gözlem kümesinin bir istatistiksel modelle uyumunu, gözlem kümesi ve model arasındaki farklılıkların ölçülerek gösterilmesi; eşanlam: uygunluk göstergesi. uyumluluk 1. (Alm. Verträglichkeit, f; Fr. compatibilité, f; İng. compatibility) endst. Bir sistemin alt parçaları arasında uygunluk ve bütünlük durumunda birlikte işlev görebilmeleri; eşanlam: bağdaşıklık. 2. (Alm. Abgleichung, f; Fr. appariement, m; İng. fit; matching) malz. Kaplama katmanı ile kaplanan malzeme arasındaki fiziksel, kimyasal ve mekanik özelliklerin uyumu. uyumluluk etiketi (Alm. Übereinstimmungszeichen, n; Fr. étiquette de conformité, f; İng. compliance label) endst. 1. Bir endüstri dalı için standart olarak kabul edilmiş ürün etiketi. 2. Dışalım ve dışsatım işlemlerinde, ilgili devletlerin organlarının saptamış oldukları etiket standardı. uzun dönem planlama (Alm. langfristige Planung; Fr. planification à long terme, f; İng. long term planning) endst. Planlama detayının yıllık aralıklarla yapıldığı, iki yıl ve üzeri bir dönemi içeren planlama süreci. uzun mesafe taşıma hattı (Alm. Linienführung, f; Linienbetrieb, m; Linienverkehr, m; Fr. parcours de ligne, m; transport de ligne, m; İng. line haul; linehaul; road haul) endst. Genellikle büyük şehirler arasında 1.500 km ve daha uzun bir mesafe boyunca demiryolu ya da karayolu ile yükleme veya boşaltma işleminin olmadan yük taşınması; eşanlam: uzun mesafeli taşınma. üçgen kanban (Alm. Dreieckkanban, n; Fr. kanban triangulaire; İng. triangular kanban) endst. Genellikle metalden yapılan ve üçgen şekline sahip sinyal kanbanı.

üretici riski (Alm. Lieferantenrisiko, m; Fr. risque du producteur, m; İng. producer's risk) endst. Ele alınan bir örnekleme planı için bir partinin, plan tarafından kabul edilebilir bir parti ya da süreç kalite düzeyi değerinde olduğu halde, kabul edilmeme olasılığı.

üretici riski kalitesi (Alm. Lieferantenrisikoqualität, f; Fr. qualité de risque du fournisseur, f; İng. producer’s risk quality) endst. Örnekleme planının belirli bir üretici riski ile eşleştiği bir parti ya da süreç kalite düzeyi.

üretici riski noktası (Alm. Lieferantenrisikopunkt, m; Produzentenrisikopunkt, m; Fr. point de risque du fournisseur, f; İng. producer risk point; producer’s risk point) endst. Kalite güvencesi ve güvenilirlik analizinde, operasyonel özellikler eğrisinde üreticinin riskini gösteren bir nokta.

üretilebilirlik için tasarım (Alm. Design zur Verbesserung der Herstellbarkeit, n; Fr. conception en vue de la fabrication, f; İng. design for manufacturability) endst. Ürünün tasarımı ve geliştirilmesi sürecinde üretim ile ilgili konuların ürün bileşenlerinin imalat ve montajını kolaylaştıracak şekilde sistematik olarak dikkate alınması; eşanlam: üretimi kolaylaştırıcı tasarım.

üretim (Alm. Erzeugung, f; Produktion, f; Fr. production, f; İng. production) 1. endst. 1. Ekonomik bir anlamı olan herhangi bir şeyi, hizmeti ya da ürünü ortaya çıkarmak amacıyla yapılan her türlü eylem. 2. Hammadde, yarımamul, makine gibi elle tutulabilir girdileri fikir, bilgi gibi elle tutulamayan girdiler ile birleştirerek kullanıcı için bir değere sahip olan sanayi veya hizmet ürünü ortaya çıkarılması. 3. Temel amacı topluma değer yaratmak olan ve insan gereksinimlerinin, doğa tarafından tam olarak karşılanmaması sonucu ortaya çıkan ve insanlar tarafından geliştirilen bir aktivite. 2. tar. Kıt malların miktarını veya talep edilen faydayı artırmak için yapılan çalışmaların tümü.

üretim çizelgeleme (Alm. Produktionsplanung, f; Produktionssteuerung, f; Fr. ordonnencement de la production, m; İng. production scheduling) endst. Üretime dair tüm işlerin ne zaman başlayıp ne zaman tamamlanacağının, işlerin hangi tezgâhlarda kimler tarafından ve hangi sırayla yapılacağına dair detayda belirlenmesi.

üretim genel giderleri (Alm. Herstellungsgemeinkosten, pl; Fr. coûts indirects de production, pl; frais généraux de production, pl; İng. factory overhead; manufacturing overhead costs) endst. Doğrudan işçilik ve doğrudan malzeme maliyetleri dışında kalan üretim maliyetleri.

üretim hattı (Alm. Produktionslinie, f; Fr. chaîne de production, f; ligne de production, f; İng. production line) endst. Sisteme giren birimlerin ardışık iş istasyonlarında çeşitli işlemler görerek çıktıya dönüştükleri üretim hattı yerleşimi.

üretim hızı (Alm. Produktionsrate, f; Fr. taux de fabrication, m; İng. production rate) endst. Birim zamanda üretim sisteminde tamamlanan ürün miktarı.

üretim içi stok (Alm. Ware in Arbeit, f; Arbeitsvorrat, m; Umlaufbestand, m; Fr. fabrication en cours, f; produits en cours de fabrication, pl; produits en voie de fabrication, pl; İng. goods in process; in-process inventory; work in process inventory; work in progress) endst. Üretimde sürekliliği sağlamak, iş sürelerindeki belirsizliklerin ve dengesizliklerin üretimi aksatmasını önlemek ve üretim maliyetlerini düşürmek amacıyla kaynak maddelerin, ürünün son durumuna dönüşümü sürecinde, işlenmekte olan ya da ara ürün olarak elde tutulan malzeme stoğu; eşanlam: süreç içi stok.

üretim kapasitesi (Alm. Erzeugniskapazität, f; Produktionskapazität, f; Fr. capacité de production, f; capacité productive, f; İng. production capacity; productive capacity) endst. Belirli bir zaman içerisinde belirli koşullarda bir firma, sanayi kolu ya da ülkenin bir mal veya hizmetten üretebileceği en yüksek miktar.

üretim maliyeti (Alm. Fertigungskosten, pl; Herstellkosten, pl; Produktionskosten, pl; Fr. coût de fabrication, m; coût de production, m; İng. factory cost; manufacturing cost; output cost; production cost) endst. 1. Üretim için kullanılan girdilere yapılmış olan ödemelerin toplamı. 2. Bir malın veya hizmetin üretimi, montajı ve testi için harcanan doğrudan malzeme ve işçilik giderlerinin yanında üretim genel giderlerin toplamı. üretim özkaynak planlaması (Alm. Manufacturing Resource Planning, n; Fr. planification des ressources globales de l’enterprise, f; İng. manufacturing resource planning; MRP-II) endst. Bir işletmenin üretim ile doğrudan ilişkili tüm özkaynaklarının öngörülmesi ve faaliyetlerinin etkin bir şekilde planlanması yöntemi; eşanlam: imalat özkaynak planlaması.

üretim rotalama (Alm. Arbeitsplan der Produktion, m; Fr. acheminement d’ensemble d’opérations, m; İng. operations routing; production routing; routing) endst. Bir ürün veya parçanın üretilmesi için gerçekleştirilecek operasyonların, operasyon sırasının, her operasyonun gerçekleştirileceği makine veya çalışma merkezinin, hazırlık ve işleme için standartların belirlenmesi; eşanlam: işlem güzergahı belirleme.

üretim rotası (Alm. Arbeitsvorgangsliste, f; Fr. gamme de fabrication, f; gamme d’opérations, f; İng. bill of operations; manufacturing data sheet; operation list; operations route; route sheet) endst. Bir ürünü üretmede takip edilecek işlem ve işlem sıraları ile ilgili talimatları gerçekleştirecek bölümlere iletmede kullanılan akış diyagramı; eşanlam: operasyon akışı.

üretim süre yüzdeleri (Alm. Fertigungsmix, m; Produktionsmix, m; İng. production mix) endst. Ürünlerin partiler halinde ya da karışık olarak üretildiği montaj hatlarında her bir ürün çeşidi için üretimine süre olarak ayrılan payların kümesi.

üretim süreci (Alm. Produktionsverfahren, n; Fr. processus de production, m; İng. production process) endst. Bir ürünün üretilmesi için gerekli mekanik veya kimyasal işlemler bütünü.

üretim sürecindeki iş (Alm. in Arbeit befindliche Ware, f; Halbfertigwaren, pl; Fr. fabrication en cours; produits en cours, pl; produits en voie de fabrication, pl; travaux en cours, pl; İng. goods in process; work-in-process; work in process; work in progress) endst. Henüz imalat sürecinde olan, yarı mamul ürün ya da tamamlanmamış bir hizmet ya da sözleşme; eşanlam: yarı mamül stoku.

üretim yönetimi (Alm. Produktionssteuerung, f; Produktionswirtschaft, f; Produktionsmanagement, n; Fr. gestion de la production, f; İng. production management) endst. Bir işletmenin elinde bulunan makine, işgücü ve hammadde gibi özkaynakların, ürünlerin istenen özelliklerde istenen miktarda, istenen zamanda ve en düşük maliyetle üretimini sağlayacak bir biçimde bir araya getirilmesi.

ürün (Alm. Produkt, n; Fr. produit, m; İng. product; esk. mahsül) 1. biyom. Doğadan elde edilen, üretilen yararlı şey. 2. endst. Çaba ve emekle üretilmiş olan, bir eylem ya da sürecin sonucunda ortaya çıkmış, genellikle de ticari değeri olan alınabilir ve satılabilir mal ya da hizmet. 3. kim. Bir kimyasal tepkimede oluşan madde.

ürün ağacı (Alm. Materialliste, f; Stückliste, f; Fr. nomenclature, f; nomenclature des matériaux et produits, f; bordereau matières, m; İng. assembly component list; bill of material; bill of materials; product structure; product tree) endst. Son ürünü üretebilmek için gerekli olan en alt kademedeki hammaddeden en üst kademedeki ürüne kadar tüm malzemeleri ve miktarlarını gösteren şema.

ürün ağacı açılımı (Alm. Stücklistenauflösung, f; Fr. décomposition d’une nomenclature, f; explosion de la nomenclature, f; İng. bill of material explosion; BOM explosion) endst. Bir ürün ağacının en üst düzeyinden başlanarak satın alınan tüm bileşenlerin gereksinimlerinin hesaplanması süreci.

ürün ailesi (Alm. Produktfamilie, f; Fr. familie de produits, f; İng. product family) endst. 1. Aynı firma tarafından üretilen birbiriyle yakın ilişkili ürünlerin oluşturduğu, birden fazla ürün serisinden oluşan ürün grubu; eşanlam: ürün dizisi. 2. Ortak bir ürün platformundan çıkan, ortak birçok parçaya ve montaj şekline sahip olan ürünlerin oluşturduğu grup; eşanlam: ürün dizisi.

ürün esaslı yerleşim (Fr. implantation par produit, f; aménagement linéaire, m; İng. product type layout) endst. 1. Üretim ortamında makine ve araç gereçlerin ürün benzerliklerine göre bir araya getirilmesi ile oluşturulan yerleşim düzeni. 2. Yüksek miktarlarda ve bir hayli standartlaşmış ürünlerin imalatında kullanılan, genellikle makine ve araç gereçlerin ardışık olarak düz bir hat üzerinde yer aldığı yerleşim.

ürün gamı (Alm. Produktpalette, f; Produktmix, m; Fr. gamme de produits, f; gamme d’assortiment, f; portfeuille de produits, f; İng. product assortment; product mix; product portfolio; product range; product spectrum) endst. Bir işletmede son ürün olarak müşteriye satılabilen ürünlerin kümesi; eşanlam: ürün kuşağı. ürün hattı (Alm. Ablauflinie, f; Fertigungsablauf, m; Fr. circuit de fabrication, m; İng. flow line; manufacturing sequence) endst. Endüstriyel imalatta, bir ürünün ardışık imalat ve işlenti adımları.

ürün kalite yetersizliği (İng. product deficiency; product quality deficiency) endst. Bir ürünün müşterinin kalite gereksinimlerini karşılayamaması.

ürün kârlılığı (Alm. Deckungsbeitrag, m; Fr. profitabilité du produit, f; İng. product profitability) endst. Bir ürünün belirli bir dönemde maliyetine karşı firmaya getireceği kazancın ölçüsü.

ürün mühendisliği (Alm. Produktentwicklung, f; Fr. génie de conception de produit, f; İng. product engineering) endst. Bir ürünün, maliyet, kalite, güvenilirlik ve bakım hizmeti gibi özellikleri göz önüne alınarak yürütülen tasarım, geliştirme, şartname oluşturma ve imalat ile satışa hazırlanmasına kadar gerekli teknik adımlar bütünü.

ürün platformu (Alm. Produktplattform, f; Fr. plate-forme de produit, f; İng. product platform) endst. Bir grup üründe ortak olan ya da zaman içerisinde ticarileştirilecek bir dizi ürünün temelini oluşturacak yapılar ya da temel mimariler.

ürün serisi (Alm. Artikelgruppe, f; Produktlinie, f; Fr. gamme de produits, f; ligne de produits, f; İng. line of products; product line) endst. Bir ürünün bazı özellikleri ile farklılaşan modellerinin tümü; eşanlam: ürün dizisi.

ürün topla ve devam et (İng. pick-n-go; pick up and go) endst. İş emrinin sipariş toplayıcıya ve toplama aracına eş zamanlı verildiği, toplayıcı toplama yaparken taşıma aracının bekleme durumuna geçtiği ve toplama yapıldıktan sonra bir sonra bitişikteki yere ilerlendiği otomatik taşıma aracı sistemi.

ürün topla ve paketle (Alm. Pick & Pack-Verfahren, n; Fr. prélèvement et l'emballage, m; İng. pick&pack; pick and pack) endst. Sipariş karşılama faaliyetinde, depoda ürünlerin bir koli içine toplanması ve aynı kolinin kapatılarak müşteriye gönderilmesi.

ürün yaşam döngüsü (Alm. Produktlebenszyklus, m; Fr. cycle de vie d’un produit, m; İng. product life cycle) endst. Bir ürünün satış miktarı ve kârına bağlı olarak geçirdiği giriş, gelişme, olgunluk ve düşüş olarak adlandırılan evrelerin bütünü.

ürün yenileşimi (Alm. Produkt-Innovation; Fr. l'innovation du produit; İng. product innovation) endst. Mevcut özellikleri veya öngörülen kullanımlarına göre yeni ya da önemli derecede iyileştirilmiş bir mal veya hizmetin ortaya konulması.

ürün yönetimi (Alm. Produktmanagement, n; Fr. gestion de produit, f; İng. product management) endst. Şirketlerde ürün ya da ürünlerin planlanması, geliştirme sürecinde nitelik ve özelliklerinin tanımı, satış tahminleri ve pazarlanması dahil yaşam çevriminin tüm adımlarının eşgüdümü ve denetimi.

ürüne özgü olmayan sistem (Alm. generisches Produktionssystem; Fr. système générique de production, m; İng. generic production system) endst. Yinelemeli olmayan üretim sistemlerinde uygulanması daha uygun olan ve ürün bilgisine dayanmadan çalıştırılan talep güdümlü sistem.

ürüne özgü sistem (Fr. système dédié de production, m; İng. product dedicated system) endst. Yinelemeli üretim sistemlerinde uygulanan ve ilgili ürün çeşidi ile ilişkilendirilmiş talep güdümlü sistem; eşanlam: ürüne tahsisli sistem.

üst bacak kalınlığı (Alm. Länge des Unterschenkels, f; Fr. encombrement de la cuisse sujet assis, m; İng. thigh clearance height; thigh clearance height sitting) endst. Sandalye ve masa örneklerinde olduğu gibi tasarımda ve antropometrik çalışmalarda kullanılan, ölçümü kişi dik oturur ve dizler dik açı yapacak şekildeyken yapılan oturma yüzeyiyle üst bacağın karınla birleştiği kısmının en üst noktası arasındaki dik mesafe.

üst düzey buluşsal algoritma (Alm. Metaheuristik, f; Fr. métaheuristique, f; İng. metaheuristics) endst. Optimizasyon problemlerinin çözümünde, genetik algoritmalar, tabu arama, karınca kolonisi ve benzetimli tavlama gibi buluşsal optimizasyon problemleri çözümlerinden hangisinin kullanılacağına karar veren üst düzey buluşsal yöntem; eşanlam: metasezgisel algoritma. üst kontrol limiti (Alm. obere Entscheidigungsgrenze; Fr. limite supérieure de contrôle, f; İng. upper control limit) endst. Kalite kontrol diyagramlarında ürünün sağlaması gereken özelliğin ortalama değerine karşı hesaplanan üst sınır değeri.

üst parça (Alm. übergeordnetes Objekt; Fr. objet parent, m; İng. parent item) endst. Endüstriyel imalatta, bileşenlerin bir araya getirilmesiyle, diğer bir deyişle montajıyla elde edilen parça; eşanlam: ata parça.

üst uzuv (Alm. obere Extremität, f; Fr. membre supérieur, m; membre thoracique, m; İng. superior limb; thoracic limb; upper extremity; upper limb) endst. Antropometrik çalışmalarda kullanılan, günlük dilde kola karşılık gelen, omurgalı canlıların vücutlarının üst kısımlarına, omuz, kollar, dirsekler, eller ve parmakları kapsayan organ, kas ve eklemlere verilen genel ad; eşanlam: üst ekstremite.

üst yönetim (Alm. oberste Betriebsführung; Fr. diréction générale, f; cadres supérieures, pl; İng. top management) endst. 1. Bir kuruluşu en üst seviyede idare ve kontrol eden kişi veya kişiler grubu. 2. Firmanın stratejik amaçlarının belirlenmesi, özkaynakların kullanımı, yeni ürün yatırımları, ortaklık ve işbirliği gibi çeşitli üst düzey konular ile ilgili kararları verme yetki ve sorumluluğuna sahip yönetici veya yönetici grubu.

üstel kuyruk (Alm. exponentielle Warteschlange; Fr. file d’attente exponentielle, f; İng. exponential queue) endst. Gelişler arası ve hizmet sürelerinin üstel gerçekleştiği varsayılan kuyruk sistemi.

üstel yararlılık (Alm. exponentielle Nutzenfunktion, f; Fr. utilité exponentielle; İng. exponential utility) endst. Ekonomi ve finansta, belirsizlik durumlarında kullanılan, üstel fonksiyonunun içinde riskten kaçınma çarpanı ile hedef değişkenin yer aldığı yarar fonksiyonunun özel bir formu.

üstel zaman algoritması (Alm. exponentielle Zeit Algorithmus, m; Fr. algorithme de complexité exponentielle, m; İng. exponential time algorithm) endst. Karmaşıklığı, ikinin problem büyüklüğünün kuvveti ile ifade edilen bir polinomu olan algoritma. vakıf fonu (Alm. Stiftungsfonds, m; Fr. fonds de dotation, pl; İng. endowment fund; financial endowment) endst. Bir kurum ya da kişiye belirli bir hedef doğrultusunda bağışlanan, genellikle sadece gelirinin kullanıldığı mal ya da paraların tümü. var olmayan ayrıt (Fr. non-arête, f; İng. anti-edge; non-edge) endst. Bir çizgede olmayan ayrıtlardan her biri. vardiya (Alm. Arbeitsschicht, f; Fr. journée de travail, f; İng. working shift) endst. Bir fabrikanın, hizmet biriminin kesintisiz üretim yapabilmesi için çalışanların nöbetleşe çalıştığı düzende bir grup çalışan için belirlenmiş günlük zaman dilimi. varış düğümü 1. (Alm. Zielknoten, m; Fr. nœud destinataire, m; İng. destination node) blşm. Bir bilgisayar ağında verilerin gönderilmesi amaçlanan düğüm, terminal ya da uçbirim gibi herhangi bir hedef nokta. 2. (Alm. Zielknoten, m; Fr. noeud terminal; étape fin; İng. sink node; terminal node) endst. Ulaştırma probleminde talebin oluştuğu ve taşımanın, dolayısıyla akışın tamamlandığı düğüm. varyans değişkenliği (Alm. Heteroskedastizität, f; Fr. hétéroscédasticité, f; İng. heteroscedasticity) endst. İstatistiksel analizde, bir grup rasgele değişken içinde varyansların aynı olmaması, varyansları farklılık gösteren alt grupların bulunması; eşanlam: ayrıkvaryanslılık.

Venn diyagramı (Alm. Venn-Diagramm, n; Fr. diagramme de Venn, m; İng. set diagram; Venn diagram) endst. Sonlu sayıdaki küme arasında tüm mantıksal ilişkileri göstermeye yarayan, kümelere ait elemanların küme sınırlarını temsil eden kapalı bir eğri içerisinde, küme ortaklıklarının da daire kesişimleriyle gösterildiği en temel küme gösterim biçimi. vergi (Alm. Steuer, f; Fr. taxe, f; impôt, m; İng. tax) endst. Kamu hizmetlerine harcanması amacıyla hükümetin ya da yerel yönetimlerin yasalara göre doğrudan doğruya ya da bazı malların fiyatlarına ekleyerek dolaylı yoldan topladığı para. vergi indirimi (Alm. Steuersenkung, f; Fr. réduction des impôts, f; İng. tax cut; tax deduction) endst. Özel koşullarda, örneğin belirli bir coğrafi bölge veya endüstri için yasalarla düzenlenen vergi yükümlülüğünün geçici olarak azaltması. vergi sonrası istenen verim oranı (Alm. Kappungssatz, m; Fr. taux de rendement minimal après les impôts, m; İng. cut off rate of return) endst. Bir yatırımın nakit akışından vergiler çıkarıldıktan sonra elde edilmesi beklenen en az getiriyi sağlayacak faiz oranı. vergilendirilebilir gelir (Alm. steuerpflichtiger Gewinn; Fr. revenu imposable, m; İng. taxable income) endst. Brüt gelirden mevcut tüm kesintiler çıkarıldıktan sonra geriye kalan ve gelir vergisi hesaplamada kullanılan gelir miktarı. veri analizi (Alm. Analytik, f; Datenanalyse, f; Fr. analyse de données, f; analyse exploratoire des données, f; analytique, f; İng. analytics; data analysis) endst. Farklı kaynak ve biçimde olabilen büyük veri kitlelerinin ayrıntılı ve sistematik biçimde incelenmesi, değerlendirilmesi, anlamlandırılması, içerdikleri ilişkilerin ve örüntülerin açınsanması, bu amaçlarla istatistiksel modeller kurulması; eşanlam: veri analitiği. veri kümesi (Alm. Datenbestand, m; Datensatz, m; Fr. ensemble de données, m; jeu de données, m; İng. data set; dataset) 1. blşm. Bir bilgisayar işletim sisteminin belirli yöntemleriyle erişilen ve kaydedilen veri grubu. 2. endst. 1. Benzer ve bağıntılı değişkenlerin bir araya toplanması ile oluşturulan sayısal ve kategorik değerler kümesi. 2. Genelde iki boyutlu bir tablo olarak sunulan, sütunların kategorileri, satırların özellikleri belirlediği veriler. veri toplulaştırma (Alm. Datenaggregation, f; Fr. aggrégation des données, f; İng. data aggregation) endst. Eldeki verilerin toplanıp belirlenen kurallar ve ölçütlere uygun şekilde özet bir tablo, rapor ya da form üzerinde gösterilme süreci. veri tümleştirme (Alm. Informationsintegration, f; Fr. intégration de données, f; İng. data integration) endst. Farklı kaynaklarda saklanan verilerin bir araya getirilip aynı düzen içinde kullanıcıya sunulması süreci. veri zarflama analizi (Alm. Dateneinhüllanalyse, f; Fr. méthode d’enveloppement, f; İng. data envelopment analysis; DEA) endst. Karar verme birimlerinin verimliklerini ölçmek ve karşılaştırmak amacıyla kullanılan deneye dayalı, parametrik olan ya da olmayan bir ölçü yöntemi. verimlilik (Alm. Effizienz, f; Fr. rendement, m; İng. efficiency) 1. elk. Elektronik kuvvetlendiricilerde yüke aktarılan işaret gücünün, devreyi besleyen toplam doğru akım gücüne oranı. 2. müh. Yatırılmış sermayenin, bir kuruluşun veya bir yatırımın gelir sağlayabilme olanağı; eşanlam: rantabilite. 3. (Alm. Produktivität, f; Fr. productivité, f; rendement, m; İng. efficiency) endst. 1. Üretimde özkaynakların ne kadar etkin kullanıldığını gösteren, gerçekleşen değerin bu kullanım ile ilgili olarak saptanan standart değere oranı. 2. Bir sistemin çıktısının toplam girdilere oranı. 3. Elde edilen ürün veya hizmet miktarının kullanılan özkaynaklara oranı. 4. (Alm. Bonität, f; Baumbestand, m; Fr. indice de qualité de station, m; indice de station, m; İng. site index) orm. Belirli bir ağaç türünün veya belirli bir orijinin meydana getirdiği belirli yaştaki bir meşcerenin veya bu meşcerenin bulunduğu yetişme ortamını ifade eden ağaç boyu ve hacim gelişimi; eşanlam: bonitet. vizyon (Alm. Vision, f; Fr. vision, f; İng. vision) endst. Bir kuruluşun uzun vadeli gelecekte erişmeye çalıştığı durum; eşanlam: özgörüş. vücut bölümü (Alm. Körpersegment, n; Fr. segment corporel; İng. body segment) endst. Ön kol ve üst kol gibi, iki eklem arasındaki vücut parçası. vücut derinliği (Alm. Körpertiefe, f; Fr. profondeur du corps, f; İng. body depth) endst. Turnike örneğinde olduğu gibi tasarımda ve antropometrik çalışmalarda kullanılan, kişi ayakta dik pozisyonda ve kollar yanlardayken ölçülen gövdenin ön ve arka kısmi arasındaki en geniş yatay mesafe. vücut duruşu (Alm. Körperhaltung, f; Fr. position du corps, f; İng. body position; body posture) endst. Kas-iskelet sistemi özelinde vücudun belirli bir referans noktasına göre konumu. vücut genişliği (Alm. Körperbreite, f; Fr. largeur du corps, f; İng. body breadth) endst. Kapı genişliği örneğinde olduğu gibi tasarımda ve antropometrik çalışmalarda kullanılan, kişi ayakta dik ve kollar yanlarda serbest pozisyondayken kolları da dahil ederek ölçülen en geniş yatay mesafe.

Wagner-Whitin algoritması (Alm. Wagner-Whitin-Algorithmus, m; İng. Wagner-Whitin algorithm) endst. Optimal sipariş planını bulmak amacıyla kullanılan dinamik programlama tabanlı bir sipariş miktarı belirleme algoritması. ya-ya da kısıtları (Alm. Entweder-Oder Beschränkungen, pl; Fr. contraintes ou – ou, pl; İng. either-or constraints) endst. İki kısıttan en az birinin sağlanması koşulunu oluşturan kısıt kümesi. yakınsama (Alm. Konvergenz, f; Fr. convergence, f; İng. convergence) 1. endst. Bir arama probleminde ya da bir optimizasyon probleminin her adımında çözüme yaklaşılması. 2. müh. 1. Matematikte bir dizinin ilk n tane teriminin toplamının, n sayısı sonsuza giderken sonlu bir limite yaklaşması. 2. Optikte dışbükey bir mercek tarafından ışınların birbirlerine doğru yaklaştırılması. yaklaşık öngörü (Fr. anticipation approximative; İng. approximate anticipation) endst. Dinamik karar vermede, öngörü hesaplamasında tam öngörü denkleminin yaklaşık biçimi kullanılarak yapılan reaktif öngörü biçimi. yaklaşım (Alm. Herangehensweise, f; Fr. approche, f; İng. approach) endst. Bir şeyin gerçekleştirilebilmesi için gereken ve süreçler, ilkeler ve politikalar çerçevesinde yapılandırılmış faaliyetler bütünü. yalancı ikizler (Fr. faux jumeaux, pl; İng. false twins) endst. Düğüm komşulukları aynı olan ve birbirlerine bitişik olmayan iki düğüm. yalın çizge (Alm. einfacher Graph, m; schlichter Graph, m; Fr. graphe simple, m; İng. simple graph) endst. İlmek ve katlı ayrıt içermeyen çizge. yalın matris (Alm. elementare Matrix; Fr. matrice élémentaire, f; İng. elementary matrix) endst. Sadece tek bir satırındaki veya sütunundaki elemanın birim matrisinkinden farklı olan matris. yalın tedarik zinciri (Alm. schlanke Beschaffungskette; Fr. chaîne logistique allégée; İng. lean supply chain) endst. Temin süresini kısaltmak amacıyla israflardan arındırılmış hammadde tedarik, üretim ve ürün dağıtım süreçlerinin bütünü. yalın üretim (Alm. schlanke Produktion; Fr. production allégée; İng. lean enterprise; lean manufacturing; lean production) endst. Üretim ortamındaki her türlü israfın en aza indirilerek müşteriye daha etkin yanıt verilmesini, müşterinin ancak ödemeye hazır olduğu değerler için masraf yapılmasını amaçlayan üretim sistemi. yalın yönetim (Alm. schlankes Management, n; Fr. gestion allégée, f; gestion sans gaspillage, f; İng. lean management) endst. Verimliliği ve kaliteyi yükseltmek için süreçlerde küçük ve artımlı değişimleri başarmayı sistematik bir biçimde araştıran ve devamlı gelişme kavramını destekleyen, müşterinin ancak ödemeye hazır olduğu değerler için masraf yapılmasını amaçlayan organizasyonu işleten yönetim yaklaşımı. yanak mesafesi (Fr. largeur des joues, f; İng. cheek breadth) endst. Koruyucu başlık tasarımı örneğinde olduğu gibi araç gereç tasarımında yararlanılan, kişilerin elmacık kemiklerinin en uç kısımları arasındaki en geniş mesafe. yanıt süresi (Alm. Antwortzeit, f; Fr. temps de reponse, m; İng. response time) 1. blşm. Bilgisayar sisteminde bir kullanıcı ya da herhangi bir birim tarafından, herhangi bir işin yapılması için yapılan talep ile sonucun alınması arasında geçen süre; eşanlam: cevap süresi. 2. endst. Müşteri isteğindeki ya da pazar koşullarındaki değişikliğe uyum sağlayabilme ya da müşteri isteğini karşılayabilme süresi; eşanlam: cevap süresi. 3. mak. 1. Bir sistemin istenen işlevi yerine getirmesi için gerekli süre; örneğin bir internet arama motorunun bilgi getirim süresi; eşanlam: cevap süresi. 2. Fiziksel bir sistemde sistemin içerdiği pasif elemanlara bağlı olarak bir giriş işaretine tepki vermesi için geçen süre. yapay ayrıt (Alm. künstlicher Bogen; Fr. arc artificiel; İng. artificial arc) endst. Çizge olarak ifade edilen ulaştırma problemlerinde, talebin ve sununun dengeli olmadığı durumlarda olurlu çözüm bulabilmek için kaynak ve varış düğümleri arasında doğrudan akışı sağlayan ve gerçekte fiziksel bir karşılığı olmayan ayrıt. yapay değişken (Alm. künstlische Variable; Fr. variable artificielle; İng. artificial variable) endst. Bir denklem sisteminde olurlu başlangıç çözümü bulmak için eşitsizlik biçimindeki ifadenin eşitlik haline getirilmesi amacıyla ifadeye eklenen ya da çıkarılan ve çözüme katılmaması beklenen değişken. yapay istem noktası (Alm. künstlicher Forderungspunkt; İng. dummy demand point) endst. Bir taşıma probleminde sununun istemi geçtiği durumda eşitliği sağlamak amacıyla oluşturulan yapay istem. yapım (Alm. Bau, m; Fr. construction, f; İng. construction) 1. endst. Makine ve elektrik donatısı gibi parçaların üretilmesi ya da bu parçaların bir iş yapacak biçimde veya bir ürün oluşturacak şekilde bir araya getirilmesi. 2. inş. Bina, otoyol, havalimanı, liman, köprü örneklerinde olduğu gibi her türlü inşaat işleri ve bu işlerle ilgili tesisat, büyük onarım, çevre düzenlemesi, güçlendirme benzeri yapım işleri. yapısal çizge kuramı (Fr. théorie de graphes structurelle, f; İng. structural graph theory) endst. Çizge kuramının, çizgelerin ve çizge sınıflarının yapısal özelliklerini inceleyen ve bunları algoritmaların tasarımında kullanan dalı. yaptırım fonksiyonu (Alm. Auslösefunktion, f; Forcing-Funktion, f; Fr. fonction de forçage, f; İng. forcing function) endst. İnsan-makine ya da insan-bilgisayar arayüzü tasarımında, kullanıcı hatasını önlemek amacıyla tasarlanmış, bir kullanıcının belirli bir eylemi gerçekleştirmeden herhangi bir değişikliğin olmasına izin verilmeyen tasarımlarda yer alan fiziksel kısıt ya da özellik. yarar-maliyet analizi (enj. yarar-maliyet analizi) (Alm. Kostennutzenanalyse, f; Fr. analyse coûts-avantages, f; İng. cost-benefit analysis) endst. Bir yatırımdan sağlanacağı düşünülen getirilerin olası yatırım bedeline karşı irdelendiği, bilinen tüm olumlu ve olumsuz yönlerin ortaya konduğu bir ekonomik analiz türü. yarardan bağımsız öznitelik (Fr. attribut indépendant de l’utilité, m; İng. utility independent attribute) endst. Birden fazla özniteliğin göz önüne alındığı karar verme problemlerinde, iki öznitelik kümesi ele alındığında, bir kümedeki öznitelikler değiştirildiğinde, diğer kümedeki özniteliklerin yararlılığının değişmemesi durumu. yararlılık (Alm. Nutzwert, m; Fr. utilité, f; İng. utility) endst. 1. Bir özkaynağın tüketilmesi ile elde edilen öznel kazanç. 2. Bir mal veya hizmetin edinimi veya kullanımı sonucunda elde edilen memnuniyetin veya refahın ölçüsü. yararlılık işlevi (Alm. Nutzwert-Funktion, f; Fr. fonction d’utilité, f; İng. utility function) endst. 1. Bir tüketim sepetindeki tüketim malları miktarının, o tüketim mallarının nominal değerleri ile ilişkisini gösteren işlev. 2. Mal ve hizmetler ile kişisel tercihleri ilişkilendiren işlev; eşanlam: fayda fonksiyonu. yaratıcı problem çözme teknikleri (Alm. kreative Problemlösungstechniken, pl; Fr. techniques pour la résolution de problèmes par la créativité, pl; İng. creative problem solving techniques) endst. Bir probleme etkili bir çözüm bulmak için kullanılan, beyin fırtınası ve bilişsel haritalandırma gibi farklı yaklaşımlara sahip teknikler. yaratıcılık (Alm. Kreativität, f; Fr. créativité, f; İng. creativity) endst. Yeni ya da iyileştirilmiş ürünler, hizmetler, süreçler ve toplumsal etkileşimler ortaya çıkarmak için fikirler üretme. yardımcı işçi (Alm. Hilfsarbeiter, m; Fr. travailleur utilitaire, m; İng. utility worker) endst. 1. Bir işletmede çeşitli vasıflı veya yarı-vasıflı tamir, bakım ve montaj işlerinde çalışma esnekliğine sahip ve sabit bir görevlendirme yapılmamış işgören; eşanlam: yardımcı işgören. 2. Sürekli montaj hatlarında işgörenlerin tek başlarına iş istasyonu aşım sınırına kadar işi yetiştiremeyecekleri durumlarda devreye giren işgören. yardımcı önerme (Alm. Hilfssatz, m; Lemma, n; Fr. lemme, m; İng. lemma) endst. Bir teoremin kanıtlanmasında kullanılan, doğruluğu kabul edilmiş önerme; eşanlam: önsav. yarı aktif çizelge (Alm. semiaktiver Ablaufplan; Fr. ordonnancement semi-actif; İng. semi-active schedule) endst. Bir çizelge üzerinde, herhangi bir makinedeki işlem sırasını değiştirerek herhangi bir işin daha erken tamamlanmasını sağlamanın mümkün olmadığı çizelge türü. yarı mamul (Alm. Halbfabrikat, n; Halbfertigprodukt, n; Ware in Arbeit, pl; Fr. produit intermédiaire, m; produit semi-fini, m; biens intermédiaires de production, pl; İng. goods in process; intermediate good; semi-finished good; semi-finished product) endst. Üretimine başlanmış ancak üretimi tamamlanmamış ve başka bir ürüne girdi olabilecek ürünler; eşanlam: yarı bitmiş ürün. yarı otomatik montaj (Alm. halb-automatische Montage; Fr. montage semi-automatique, m; İng. semi-automatic assembly) endst. Bazı parçaları beslemenin ya da eklemenin elle yapıldığı, tam otomatik olmayan montaj türü. yarı uzay (Alm. Halbraum, m; Fr. demi-espace, m; semi-espace, m; İng. half-space; halfspace) endst. n boyutlu bir uzayın, ya açık ya da kapalı iki küme oluşturacak biçimde bir hiper düzlemle ayrıldığı parçalardan her biri. yarı ürün (Alm. Vorprodukt, n; Zwischenprodukt, n; Fr. produit intermediaire, m; produit semi-fini, m; produit semi- ouvré, m; İng. intermediate product) endst. Son kullanıcıya gönderilen veya satılan nihai ürün niteliği taşımayan, tedarikçiler ve üreticiler arasında alınıp satılan ürünler; eşanlam: ara ürün. yarı zamanlı çalışma (Alm. Parttime-Arbeit, f; Teilzeitarbeit, f; Fr. travail à mi-temps, m; İng. part-time working) endst. İşgörenin, iş kanununun çerçevesini çizdiği tam gün çalışmayıp günün belirli bir kısmında çalışması. yarı-kesin programlama (Alm. semidefinite Optimierung, f; semidefinite Programmierung, f; Fr. problème d'optimisation semi-définie positive, m; İng. semidefinite programming) endst. Doğrusal bir amaç fonksiyonunu, yarı-kesin matris konilerinin kesiştiği bölgede eniyileyen, dışbükey programlamanın bir alt alanı olan optimizasyon yöntemi. yarma çizge (Fr. graphe scindé, m; İng. split graph) endst. Düğümleri bir klik ve bir bağımsız kümeye ayrılabilen çizge; eşanlam: yarık çizge. yasak altçizge betimlemesi (Fr. charactérisation par sous-graphes interdits, f; İng. forbidden subgraph characterization) endst. Bir çizge sınıfının, bir çizge ancak ve ancak belirli altçizgeleri içermiyorsa (tetiklenmiş altçizge, kısmi altçizge ya da minör olarak) o sınıfa aittir şeklinde ifade edilmesi. yaşam döngü maliyeti (Alm. Lebenszykluskosten, pl; Fr. coût du cycle de vie, m; İng. life cycle cost; whole life cost) endst. Bir sistemin ya da ürünün ömrü boyunca neden olacağı maliyetler toplamı; eşanlam: yaşam çevrim maliyeti. yatay bütünleştirme (Alm. horizontale Integration; Fr. intégration horizontale; İng. horizontal integration) endst. Faaliyette bulundukları sektördeki pazar paylarını artırma amacıyla aynı sektördeki rakip firmaların birleşmesi. yatırım (Alm. Investition, f; Fr. investissement, m; İng. investment) endst. Ulusal ekonominin ya da bir ticaret kuruluşunun üretim ve hizmet gücünü artırıcı nitelikte olan, aktif değerlere yapılan eklemelerin tümü. yatırım bütçelemesi (Alm. Investitionsrechnung, f; Fr. établissement du budget des investissements, m; İng. capital budgeting) endst. Bir işletmenin yeni makine satınalma, var olan makineleri yenileme gibi uzun dönemli yatırımlarını belirlemek amacıyla mühendislik ekonomisi tekniklerini de kullanarak gerçekleştirdiği planlama süreci. yatırım maliyeti (Alm. Investitionskosten, pl; Fr. coûts d'investissement, pl; İng. investment cost) endst. Bir yatırımı gerçekleştirebilmek için yapılan doğrudan ve dolaylı harcamaların tümü. yatırımın geri dönüşü (Alm. Kapitalverzinsung, f; Fr. rendement du capital investi, m; İng. return on investment) endst. Bir yatırımdan vergiden önce ve amortisman indirimlerinden sonra elde edilen ve genel olarak yatırım maliyetlerinin yüzdesi olarak hesaplanan getiri miktarı. yavaş hareket gören ürünler (Alm. Langsamdreher, pl; Fr. stock à rotation lente, m; articles à rotation lente, pl; İng. slow moving items; slow moving stock) endst. Belirli bir dönem boyunca tüketim miktarı ve sıklığı az olan ürünler. yedeklik (Alm. Reserve, f; Fr. réserve, f; İng. reserve) endst. Bir üretim sürecinde beklenmeyen durmalara karşılık sürdürülebilir olmak için elde bulundurulan özkaynak. yedi aşamalı model geliştirme süreci (İng. seven-step model building process) endst. Yöneylem araştırması tekniklerinin bir işletme probleminin çözümünde kullanılırken problemin formüle edilmesi, sistemin gözlenmesi, problemin matematiksel modelinin kurulması, modelin doğrulanması ve tahmini için modelin kullanılması, uygun seçeneğin saptanması, işletmeye çalışma sonuçlarının sunulması ve tavsiyelerin değerlendirilmesi ve uygulanmasından oluşan modelleme süreci. yeni siparişlere açık stok (Fr. stock disponible à la vente, m; İng. available-to-promise inventory) endst. Ana üretim çizelgesinde eldeki stoklar ile üretimi programlanmış miktarların toplamının henüz bir siparişe tahsis edilmemiş kısmı. yeni ürün geliştirme (Alm. Entwicklung neuer Produkte, f; Fr. développement de nouveaux produits, m; İng. ) endst. Yeni bir ürün fikrinin ortaya çıkmasından, bu fikrin geliştirilmesi, gerçekleştirilmesi ve pazara sunulmasına kadar tüm süreçleri kapsayan faaliyetler bütünü. yeniden elde edilebilirlik koşulları (Alm. erweiterte Vergleichbedingung, f; Reproduzierbarkeitsbedingungen, pl; Fr. conditions de reproductibilité, pl; İng. reproducibility condition of measurement; reproducibility conditions) endst. Aynı yöntemle özdeş test elemanları üzerinde farklı laboratuvarlarda farklı çalışanlar ve farklı ekipmanlarla ortaya çıkan aynı test sonuçlarının oluşturduğu ve bir kalite özelliğinin düzeyinin belirlenmesinde kullanılan koşullar. yeniden işleme (Alm. Wiederaufbereitung, f; Fr. remise en fabrication, f; réusinage, m; İng. reprocess; rework) endst. Fabrika üretiminde, istenen sonucu vermeyen bir parça üzerinde işlemlerin yeniden ele alınması. yeniden kullanılabilir alışveriş çantası (Alm. wiederverwendbare Einkaufstasche, f; Fr. sac réutilisable, m; sac à provisions réutilisable, m; İng. reusable shopping bag) endst. Tek kullanımlık kâğıt veya plastik poşetlere bir alternatif olan, kumaş, jüt gibi doğal lif ya da dayanıklı plastikten yapılan birçok kez tekrar kullanılabilen alışveriş çantası. yeniden kullanılabilir torba (Alm. wiederverwendbare Tasche, f; Fr. sac réutilisable, m; İng. reusable bag) endst. Çevre atıklarını azaltmak amacıyla çoklu kullanım için tasarlanmış, makinede yıkanabilir özelliği olan torba ya da çanta; eşanlam: tekrar kullanılabilir torba. yeniden sipariş (Alm. Nachbestellung, f; Wiederholung eines Auftrags, f; Fr. commande renouvelée, f; commande répétée, f; İng. reorder; repeat order) endst. Bir müşterinin daha önce sipariş vermiş olduğu bir ürün için yeniden verdiği sipariş. yeniden sipariş verme noktası (Alm. Nachbestellungspunkt, m; Fr. seuil de reapprovisionnement, f; İng. re- order point; re-order quantitiy) endst. Güvenlik stoku için belirlenen miktarı ve sipariş tedarik süresi boyunca gerçekleşecek tüketim miktarını göz önüne alarak yeni sipariş açma gereksinimine işaret eden stok düzeyi. yeniden yapılandırma (Alm. Umstrukturierung, f; Fr. restructuration, f; İng. restructuring) endst. Bir kuruluşun daha kazançlı ya da daha iyi hizmet verebilir duruma getirilmesi için işletme, iyelik, yasal ve parasal bakımlardan düzenlenmesi. yenileşim (Alm. Innovation, f; Fr. innovation, f; İng. innovation) endst. İşletme içi uygulamalarda iş yeri organizasyonunda veya dış ilişkilerde yeni veya önemli derecede iyileştirilmiş bir ürün (mal veya hizmet) veya süreç, yeni bir pazarlama yöntemi ya da yeni bir organizasyonel yöntemin gerçekleştirilmesi veya ortaya konulması. yenilik (Alm. Neuheit, f; Fr. nouveauté; İng. novelty) endst. Daha önce rastlanmamış, yeni veya sıradışı olma durumu. yenilikçilik (Alm. Innovationskraft, f; Fr. capacité d'innovation, f; İng. innovativeness) endst. 1. Araştırma geliştirme sonucu ürün, süreç ve hizmette yaratılan yeniliklerin paraya dönüştürülmesi. 2. Bir kişi ya da işletmenin özgün, yaratıcı, yeni katma değerler içeren, müşteriler tarafından açıkça dile bile getirilmemiş yenilikler içeren ürün geliştirme becerisi; eşanlam: yenileşimcilik. yerel maksimum (Alm. lokales Maximum; Fr. maximum local; İng. local maximum) endst. Belirli bir noktanın komşuluğunda yer alan, ancak fonksiyonun tüm tanım bölgesi için geçerli olmayan maksimum. yerel minimum (Alm. lokales Minimum; Fr. minimum local; İng. local minimum) endst. Belirli bir noktanın komşuluğunda yer alan, ancak fonksiyonun tüm tanım bölgesi için geçerli olmayan minimum. yerel uç nokta (Alm. lokales Extremum, n; Fr. extremum local, m; İng. local extremum point; relative extremum point) endst. Bir fonksiyona ait değeri hesaplandığında çevresindeki noktalara göre daha küçük ya da büyük değerler alan nokta. yerinde denetim (Alm. Baustelleinspektion, f; Fr. inspection des emplacements, f; İng. site inspection) endst. Yüklenicilere yapılacak işin yerini, çevresel koşullarını gösterip onları ticari tekliflerinden önce bilgilendirme süreci. yeşil pazarlama (Alm. grünes Marketing, n; Fr. marketing environnemental, m; marketing vert, m; éco-marketing, m; İng. eco-marketing; green marketing) endst. Ürün ambalajından, son kullanımından sonra atık haline geldiği aşamaya kadar, yeşil kaliteyi içermesini öngören ve bu amaçla, tüketicileri bilgilendirici işaret ve açıklamalara öncelik veren pazarlama yaklaşımı. yıllık değer (Alm. einjährige Geltung; Fr. valeur annuelle; İng. annual worth) endst. Bir yatırımın neden olduğu maliyetin ya da sağladığı kazancın, yatırım ömrünün ve zaman değerinin dikkate alınarak yıllara ayrıştırılması sonucu bulunan değer. yıllık ödenti (Alm. Annuität, f; Fr. annuité, f; İng. annuity) endst. Belirli bir süre, genellikle daha önce yapılmış bir yatırımın getirisi olarak sabit aralıklarla ilgili kişi veya kişilere yapılan sabit miktarlı ödemeler; eşanlam: düzgün ödeme. yıllık stok sayımı (Alm. jährliche Inventur, f; Stichtagsinventur, f; Fr. inventaire annuel, m; récolement annuel, m; İng. annual stocktaking) endst. Genellikle yılın son günleri tüm giriş çıkış hareketleri durdurularak yapılan ve tüm stok kalemlerini kapsayan sayım. yıpranma dönemi (Alm. Verschleißphase, f; Fr. période d’usure, m; İng. wearout period) endst. Ürün yaşam çevriminde bozulma oranının zamana göre artış gösterdiği son dönem. yinelenebilirlik standart sapması (Alm. Wiederholstandardabweichung, f; Fr. écart type de répétabilité, m; İng. repeatability standard deviation) endst. Yinelenebilirlik testleri sırasında aynı deneyin farklı laboratuvarlarda elde edilen sonuçlarının standart sapması. yinelenen ölçümler (Alm. wiederholte Messungen, pl; Fr. mesures répétées, pl; İng. repeated measures) endst. Zamanın insan davranışı üzerindeki etkisini ya da ayrı kümeler üzerinde çalışıldığında bireylerin ayrı ardalanlarından kaynaklanabilecek etkileri kontrol altına alabilmek amacıyla aynı koşullarda aynı bireyler üzerinde yinelenmiş bağımlı değişkenle ilgili ölçümler. yoğun talep ücretlendirmesi (Fr. tarification des encombrements, f; İng. congestion charging) endst. Toplu taşıma, elektrik, telefon, tren ve uçak seferleri, şehir trafiği gibi ürün ve hizmetlere aşırı talep oluştuğunda, sıkışıklık ve tedarik darboğazını hafifletmek üzere uygulanan fiyat artışı. yolak 1. (Alm. Bahn, f; Fr. voie, f; chemin, m; İng. path; pathway) biyom. 1. Bir organik maddenin başka bir organik maddeye, çoğunlukla enzimler aracılığıyla dönüştürüldüğü tepkimeler dizisi. 2. Elektrokimyasal işaret darbelerinin yol aldığı peş peşe bağlı sinir lifleri dizisi.(Alm. Pfad, m; Fr. chemin, m; trajet, m; İng. path) 2. blşm. 1. Bilgi işlemede, bir çıkarım ağacı üzerinde bir vargıya giden mantık adımları bütünü. 2. Bir iletişim ağının herhangi iki noktası arasındaki iletim bağlantısı. 3. endst. Bir çizgede birbirleriyle bağlantılı dalların üzerinden dal okları doğrultusunda yapılan geçiş; eşanlam: yönlü yol. 4. (Alm. Pfad, m; Fr. chemin, m; trajet, m; İng. pathway) çevr. Bir atığın ya da bir kirletici maddenin kaynağından ayrılıp bir alıcıya (insan, bitki, hayvan vb.) ulaşıncaya kadar izlediği yol. yoldaki stok (Alm. Transitbestand, m; Fr. marchandise en transit, f; stocks en transit, m; İng. intransit inventory; pipeline inventory) endst. Satıcı tarafından gönderilmiş, ancak henüz alıcı tarafına ulaşmamış ticari mal. yorgunluk (Alm. Müdigkeit, f; Fr. fatigue; İng. fatigue) endst. Bedensel veya zihisel aşırı çalışma sonucu belirli bir performans seviyesini sürdürme kapasitesinde azalma ile ifade edilen fiziksel veya zihinsel halsizlik durumu. yorgunluk matı (Alm. Anti-Ermüdungsmatte, f; Fr. tapis anti-fatigue, m; İng. anti-fatigue mat) endst. Uzun süre ayakta çalışılan iş istasyonlarında, ayak ve bacaklardaki yorgunluk ve baskıyı azaltmak amacıyla yere serilen dolgulu altlık ya da minder; eşanlam: yorgunluk giderici mat. yoz çözüm (Alm. degenerierte Lösung, f; Fr. solution dégénérée, f; İng. degenerate solution) endst. Geometrik olarak n temel değişkenin yer aldığı bir doğrusal programlama probleminde bir uç noktada n'den fazla düzlemin kesişmesi. yoz doğrusal programlama (Alm. entartete lineare Programmierung; Fr. programmation linéaire dégénérée; İng. degenerate linear programming) endst. Sıfıra eşit olan bir temel değişken içeren en az bir temel olurlu çözüme sahip doğrusal programlama yaklaşımı. yoz temel olurlu çözüm (Alm. entartete Basislösung; Fr. solution extrême dégénérée; İng. degenerate basic feasible solution) endst. Doğrusal programlama problemlerinde, en az bir temel değişkeni sıfıra eşit olan temel olurlu çözüm. yönerge (Alm. Direktive, f; Richtlinie, f; Fr. directive, f; İng. directive ) endst. Herhangi bir konuda izlenecek yol için üst makamlardan alt makamlara belli bir esasa dayanarak verilen buyruk; eşanlam: direktif, talimat. yönetici özeti (Alm. Executive Summary, f; Zusammenfassung, f; Fr. sommaire de gestion, f; İng. executive summary; management summary) endst. Ticari amaçlı bir veya birden fazla raporu veya belgeyi kısaca özetleyen, genellikle üst yönetim için hazırlanan, okuyanın kolayca anlayabileceği ve ilgili konu hakkında kısa sürede çok önemli fikirleri özümseyebileceği özet belge veya belge bölümü. yönetim bilimi (Alm. wissenschaftliche Betriebsführung; Wissenschaft der Unternehmensführung, f; Fr. science administrative; aide à la décision, m; İng. decision science; management science) endst. İleri matematiksel ve analitik araçların iş yönetimi ve ticarete uygulanışı ile daha iyi karar süreçleri üretmeyi amaçlayan disiplin. yönetim genel giderleri (Alm. Verwaltungsgemeinkosten, pl; Fr. frais d’administration, pl; İng. administrative overhead) endst. Üretim aktiviteleri için gerekli olan, ancak üretimle doğrudan ilişkili olmayan giderler. yönetim sistemi (Alm. Führungssystem, n; Managementsystem, n; Fr. système de gestion, m; İng. management system) endst. Kuruluşun misyon ve vizyonunu yerine getirmesini güvence altına almak için kullanılan süreçler, ilgili performans veya sonuç göstergeleri, süreç yönetimi ve iyileştirilmesi sisteminin bütünü. yönetmelik (Alm. Dienstvorschrift, f; Fr. réglement, m; İng. service regulations; working rules) endst. 1. Bakanlıkların ve kamu tüzel kişilerin kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanması için çıkardıkları hukuk kuralları. 2. Bir kuruluşun işleyişini belirleyen dâhili kuralları. yönetsel önlemler (Alm. Verwaltungsakt, m; Fr. contrôle administratif; İng. administrative controls) endst. İş kaynaklı kaza ve hastalıkları önlemek veya azaltmak ve iş verimliliğini artırmak amacıyla çalışma koşullarını dönüşümlü çalışma, iş zenginleştirme ve maruz kalma süresini azaltma gibi önlemlerle işgörenlere uygun hale getirme; eşanlam: yönetimsel önlemler. yöneylem araştırması (Alm. Operations Research, f; Operationsforschung, f; Fr. recherche opérationnelle; İng. operations research; esk. harekât araştırması) endst. Eldeki özkaynakların en iyi biçimde kullanımı ile ilgili karmaşık sorunlar için modellerin tasarlanması ve bu sorunların çözümü için matematiksel yöntemlerin uygulanması konularını kapsayan bilim ve araştırma alanı. yönlü ağaç (Alm. gerichteter Baum; Fr. arbre orienté; İng. directed tree) endst. Ayrıtlarının yönü göz önüne alınmadığında ağaç oluşturan yönlü çizge. yönlü döngü (Alm. Kreislauf; Fr. circuit, m; cycle orienté, m; İng. circuit; directed cycle) endst. Yönlü bir çizgede tüm ayrıtları saat yönü ya da tersi yönde yönlendirilmiş döngü. yöntem etüdü (Alm. Arbeitsmethodenuntersuchung, f; Fr. étude des méthodes, f; İng. methods study; work methods analysis) endst. Bir işi oluşturan işlemlerin analizi ile gereksiz olan her işlemi ortadan kaldırarak gerekli olan her işlemin yapılabileceği en basit, en hızlı ve eniyi yönteme, işgücünün sağlığı ve güvenliğini riske sokmadan yaklaşabilmek için yapılan çalışmalar; eşanlam: iş yöntemleri analizi. yutak 1. (Alm. Pharynx, m; Schlundkopf, m; Fr. pharynx, f; İng. pharynx; Lat. Pharynx) biyom. Sindirim sisteminin, burun boşluğu ve özofagus arasında bulunan ve kuvvetli kaslarla desteklenen bölümü; eşanlam: farenks. 2. (Alm. Senke, f; Fr. noeud collecteur, m; noeud récepteur, m; puit, m; İng. sink) elk. Elektrik, elektronik devreleri veya veri iletişim topolojilerinde, başka bir düğümden ya da aygıttan veri ya da işaret alan düğüm ya da aygıt. 3. (Alm. Senke, f; Fr. puit, m; İng. sink) endst. Yönlü bir çizgede hiçbir çıkış ayrıtı olmayan düğüm. yük aktarma problemi (Alm. Umladungsproblem, n; Fr. problème de transbordement, m; İng. transhipment problem; transshipment problem) endst. Malların toplam dağıtım maliyetini en aza indirecek şekilde, birden fazla sunu merkezinden birden fazla istem merkezine, belirli yük aktarma merkezlerinde taşıttan taşıta ya da taşıma modundan taşıma moduna geçiş hakkı olmak üzere, hangi rotalardan ve miktarlarda gönderilmesi gerektiğinin araştırıldığı problem. yük ticari işlemi (Alm. Frachtgeschäft Transaktion, f; Fr. opération commerciale de transport de fret, f; İng. cargo business transaction; freight business transaction) endst. Bir ticari yük taşıma işi için pazar araştırmasından ödeme, teslim ve fatura koşullarını içeren sözleşmeye kadar yapılan tüm işlemler. yükleme testi 1. (Alm. Belastungsprobe, f; Fr. épreuve de performance, f; essai de charge, m; İng. load test; volume testing) blşm. 1. Bir bilgisayar hizmetinin genel iş üretme yeteneği, gecikme ve güvenilirlik isterlerini karşılayıp karşılamadığının çalışırken saptanması. 2. Bir sistem veya aygıt üzerinde performansını ve tepkisini belirlemek üzere iş yükü oluşturma. 2. (Alm. Belastungsprobe, f; Fr. essai de charge, m; İng. hot test; load test) endst. Üretime hazır olan karmaşık bir makineye, üretim hattına gerçek malzemeler, hammaddeler yüklenerek ve enerji verilerek kısa bir süre üretim yapılması, bu sınama sonucunda zayıf noktaların bulunarak daha güvenilir bir üretim sürecinin hazırlanması; eşanlam: yük testi. yükleme ve boşaltma (Alm. Be- und Entladen, n; Fr. charge et décharge, f; İng. loading and unloading) endst. Fabrika, liman, depo gibi yerlerde gelen ve giden malzemeleri veya malları uygun ulaştırma araçlarına yükleme ya da onlardan alıp uygun depolama yerlerine aktarma işlemlerinin tümü. yükleme-boşaltma rezervasyonu (Fr. réservation de créneau, f; İng. slot booking; slot reservation) endst. Taşımacılıkta, bir depoda ürünleri bir taşıttan boşaltmak ya da taşıta yüklemek için ayrılmış tesis yeri ve zamanı. yüklenici değerlendirme (Alm. Unternehmersbewertung, f; Fr. évaluation d’un entrepreneur, f; İng. contractor assessment) endst. Yüklenicinin sözleşmelerde belirtilmiş gereksinimleri karşılayıp karşılamadığının belirlenmesi amacıyla yapılan inceleme. yüksüz test (Alm. Leerlaufprüfung, f; Fr. essai à vide, m; İng. no-load test) endst. Büyük ve karmaşık bir makinenin, üretim hattının kurulan tüm elektrik, elektronik ve mekanik parçalarının, devrelerinin tek tek incelenerek sınanarak üretim yapmaya hazır olup olmadığının denenmesi, bilgisayarlarla benzetim yapılması. yüz uzunluğu (Alm. Gesichtslänge, f; Fr. hauteur faciale, f; İng. facial length) endst. Maske ve kask benzeri ürünlerin tasarımında yararlanılan, alnın orta noktasıyla alt çenenin en alt orta noktası arasındaki mesafe. yüzde yüz muayene (Alm. hundertprozentige Inspektion, f; Fr. inspection cent pour cent, f; contrôle à cent-pour- cent, m; İng. hundred percent inspection; screening inspection) endst. 1. Bir partideki ögelerin yüzde yüzünün denetimden geçirilip hatalı ya da kontrol limitleri dışında bulunan tüm malzeme ve/veya ürünlerin çıkarılması. 2. Tedarikçiden gelen her bir parçanın teker teker isterleri sağlayıp sağlamadığını ve niteliğinin denetlenmesi. zaman dilimi 1. blşm. 1. (Alm. Zeitscheibe, f; Fr. intervalle de temps, m; İng. time slice; time slot) Bir programa, yürütülmesi için ayrılan işlemci süresi ya da bilgisayarda bir işlem biriminin bir görevi yerine getirmesi için gereken süre. 2. Elektronik iletişim ortamını paylaşan sayısal aygıtlar için tanımlanan ve tanınabilen herhangi bir periyodik zaman dilimi. 3. Yerel alan ağı teknolojisinde belirli bir zaman dönemi ya da bir dizide belirli bir aralık. 4. (Alm. Zeitscheibe, f; Fr. intervalle de temps; İng. time slice; time slot) Zaman çoğullamaya dayalı sayısal iletim teknolojisinde her bir kanala ya da aygıta ayrılan sabit zaman aralığı. 2. (Alm. Zeitfenster, n; Fr. intervalle de planification, m; İng. time bucket) endst. Malzeme gereksinim planlaması sürecinde, planlama amacıyla kullanılan ve genellikle bir haftaya karşılık gelen zaman aralığı. zaman etüdü (Alm. direkte Zeitstudie, f; Fr. étude chronométrique directe, f; chronométrage direct, m; İng. direct time study; stopwatch study; time study) endst. Bir işin yapılmasını doğrudan ve sürekli gözlemleyip kronometre gibi bir süreölçer ile işin yapılması gerektiği standart zamanı hesaplama yöntemi; eşanlam: kronometreli zaman etüdü. zaman marjı (Alm. freie Pufferzeit; Fr. marge libre, f; İng. free float) endst. Bir projedeki herhangi bir faaliyeti izleyen tüm faaliyetlerin tam zamanında başlatılmaları durumunda, projenin tümüne etkimeden o faaliyetin tamamlanmasının geciktirilebileceği en yüksek süre. zaman payı (Alm. Schlupfzeit, f; Fr. marge de temps, f; İng. slack time) endst. Bir projeyi geciktirmeden bu projenin parçası olan bir faaliyetin en geç bitirilme anı ile en erken bitirilme anı arasındaki zaman farkı; eşanlam: zaman marjı. zamanında teslim (Alm. rechtzeitige Lieferung, f; termingerechte Auslieferung, f; Fr. livraison dans le délai prévu, f; livraison à temps, f; İng. on-time delivery) endst. 1. Bir üretim sisteminde, istenen mamul ürünlerin beklenen zamanda ya da bu zamandan önce sevk edilenlerin tüm sevk edilenler arasındaki yüzdesi olan temel performans göstergesi. 2. Bir dağıtım sisteminde, istenen ürünlerin depodan müşteriye beklenen zamanda yetiştirilenlerin tüm dağıtıma konu olan ürünlerin sayısına oranı olan temel performans göstergesi. zayıf eşizlik (Alm. weiche Dualität, f; Fr. dualité faible, f; İng. weak duality) endst. Kısıtlı eniyileme problemlerinde, birincil çözüm ile eşiz çözümün birebir aynı olmadığı, dolayısıyla eşiz çözümün q*, birincil problemin çözümünün p* hep altında kaldığı q* < p* durum. zayıf kusursuz çizge teoremi (Fr. théorème faible de graphes parfaits, m; İng. weak perfect graph theorem) endst. Bir çizgenin, ancak ve ancak tümleri kusursuz ise kendisinin de kusursuz olduğunu gösteren teorem. zihinsel ergonomi (Alm. kognitive Ergonomie; Fr. ergonomie cognitive; İng. cognitive ergonomics) endst. İnsanla sistemin diğer ögeleri arasındaki etkileşimlerin insanın algı, bellek, bilgi işleme, muhakeme ve motor tepkisi gibi zihinsel özelliklerine uyumluluğunu irdeleyen ve zihinsel iş yükü, karar verme, insan-bilgisayar etkileşimi, insan güvenilirliği, iş stresi ve benzeri konuları ele alan ergonomi dalı; eşanlam: bilişsel ergonomi. zihinsel iş (Alm. Denkarbeit, f; Kopfarbeit, f; Fr. travail mental; İng. mental work) endst. Bir mal ya da hizmetin üretimi ya da tamamlanmasına yönelik harcanan zihinsel çaba ve hareketlerin tümü. zihinsel iş yükü (Alm. mentale Belastung; Fr. charge de travail mental, f; İng. mental work load) endst. 1. Çalışmanın işgören zihni üzerindeki doğrudan ve dolaylı etkilerinin toplamı. 2. Bir insanın bellek, dikkat, öğrenme ve algı gibi zihinsel yetileri ile yaptığı işin zihinsel gerekleri arasındaki algılanan ilişki. zihinsel yorgunluk (Alm. geistige Ermüdung; Fr. fatigue nerveuse; İng. mental fatigue) endst. Zihinsel çalışma ya da dış etkenlere bağlı olarak zihinsel faaliyetlerin yavaşlaması ya da zihinsel faaliyetlerde öznel zorlanma algısı. zikzak yakınsama (İng. jamming; zigzag phenomenon) endst. Bir matematiksel programlama probleminin çözümünde, genellikle çözümün zikzak şeklinde çok yavaş yakınsaması. zincirli konveyör (Alm. Förderkette, f; Kettenförderer, m; Fr. convoyeur à chaîne, m; İng. chain conveyor) endst. Motor gücüyle hareket ettirilen, sürekli bir zincirden oluşan ve uzun mesafe ve yüksek kapasitelerde yapısına bağlı olarak granüle malzemeden pakete kadar her tür materyal taşımak için kullanan sanayi aygıtı; eşanlam: zincirli götürücü. zorlanma (Alm. Anstrengung, f; Fr. effort, m; İng. effort; strain) endst. Fiziksel veya zihinsel yüklenmenin bir kişinin vücudu veya zihni üzerindeki algılanan etkisi.