BU ÖZET ÇALIŞMA

TÜBİTAK MUĞLA ÜNİVERSİTESİ HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

KATKILARI İLE AKYAKA’DA AÇILAN “DOĞA BİLİM KAMPI” İÇİN

AKYAKA KÜLTÜR VE SANAT DERNEĞİ BAŞKANI SELÇUK İNAÇ VE YÖNETİM KURULU ÜYESİ AYDIN TURUNÇ’UN İSTEĞİ ÜZERİNE HAZIRLANMIŞ

KAMP DÜZENLEYİCİSİ MUĞLA ÜNİVERSİTESİ’NDEN Doç. Dr. AYŞE OĞUZ İLE GÖRÜŞÜLEREK HAZIRLANMIŞ

02.07.2008 GÜNÜ ORMAN KAMPI İÇİNDE YAPILAN KAPANIŞ ŞÖLEN İNDE SUNULMUŞTUR.

SUNUM ARDINDAN PLAKET VERİLMİŞTİR

1

Sevgili Doğa Kampı Yöneticileri, Sevgili Veliler ve Doğa Bilim Kampına katılan gençler

Sizler tarihi zenginlikler içinde en güzel doğal ortamda yaşıyorsunuz. Kendinizi şanslı ve mutlu hissetmelisiniz. Umarım öylesinizdir. Akyaka’nın bu güzel denizi ve doğası için Türkiye’nin her ilinden ve dünyanın her ülkesinden insanlar buraya tatil yapmak için gelmektedir. Bu aynı zamanda size büyük bir sorumlulukta getirmektedir. Önce çalışıp okullarınızı bitirip bir meslek sahibi olmanız, ardından bu güzel çevreyi tanımak, tanıtmak, korumak için çaba sarf etmelisiniz. Ben önce çok kısa olarak kendimi tanıtmalıyım. Ben Konya’da 1939 yılında doğdum, 1957 yılında Konya Lisesi’nden ve 1962 de Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’nden İnşaat Yüksek Mühendisi olarak mezun oldum. Mesleki yaşamımı Konya’da sürdürürken deniz kenarında bir ev edinmek istedim. Bunun için bütün Akdeniz sahillerini gezdim, ilk defa 1975 tarihinde Gökova’ya geldiğimde buraya aşı k oldum. Daha sonra bir arsa, onun yerine 1985 tarihinde bir evim oldu. Yıl boyu işlerim dolayısıyla bu güzel beldede oturamadım, ama çok sevdiğim bu güzel çevre ve insanlarını tanımak için 1994 yılından bu güne çaba sarf ettim. Öncelikle tarihi değerlerini ve bugüne gelen kalıntıları inceledim, 2004 ve 2006 yılında “Gökova Akyakayı Sevenler Derneği”nin çalışmaları kapsamında Nail Çakırhan & Halet Çambel Kültür ve Sanat Evi’nde “İdima’dan Akyaka’ya” isimli belge ve fotoğraf sergisi açtım. Burada sergilediğim fotoğraf ve belgelerden size mini bir paket sunacağım. GÖKOVA-AKYAKA Gökova- Akyaka, Muğla ilinin Ula ilçesine bağlı bir belde merkezidir. Önceleri Gökova köyünün bir mahallesi iken, Akyaka köyü olmuş ve 1992 yılında da Akyaka Belediye Başkanlığı kurulmuş belde olmuştur. Bu bölgede bir Karia kenti olan İdima kenti kurulmuş, parlak günler yaşamı ş ama 3. yüzyıldan itibaren deprem, çok uzun süren veba hastalığı ve Roma yönetimin kaosa sürüklenmesi ile çevredeki pek çok kent terkedilmiş, çok az insan yaşar duruma gelmiştir. Burada sıtma hastalığına sebep olan sivrisineklerinde çok etkisi olmuştur. Cumhuriyetin kurulması ile bir canlanma başlamış, 1968 yıllarda Sakar yolunun açılması ile turizm canlanmaya başlamıştır. Bugün Türkiye’nin en güzel tatil yörelerinden biri haline gelmiştir. KARIA-MENTEŞE BÖLGESİ İçinde yaşadığımız bölge ilk çağlarda Karia olarak bilinir. Karia bölgesinin yaklaşık sınırları kuzeyde Aydın Çine ilçesi, Muğla ve güneyde ise Kaunos’a kadar uzanır. Karia bölgesinde yaşayan halk Karialı’lardır. Bölgede yaşayan ilk bilinen halktır. Dilleri Karia dilidir. Çevre halklardan ve Greklerden farklı gelenekleri vardır. Ancak bugün Karia dili çözülebilmiş değildir. Çünkü Karia dilinde yazılmış çok az sayıda yazıt bugüne gelmiştir. Bu halk daha sonra Helenizm Uygarlığı içinde kaybolmuştur. İlk çağdaki en önde gelen Karia kenti Milas (Mylassa) olup diğer önemli kentler Halikarnassus (), Alinda, Alabanda, Stratonicea (Muğla Yatağan), Keramos (Ören), İdima (Gökova-Akyaka) olmaktadır. Özellikleri şunu vurguluyorum, bugün il merkezi olan Muğla’da eskidir, ama ilk çağlarda çok küçük bir yerleşim yeridir. M.Ö 4. yüzyılda Perslere bağlı Satrap (Vali) Mousolos döneminde Bodrum dünyanın en önde gelen kentleri arasına girmiş, Mousolos adına ilkçağın 7 harikasından biri olan Mouselium anıt mezarı yaptırılmıştır. Türkiye’deki ikinci harika yapı Efes’teki Artemis tapınağıdır. Her ikisinin de maalesef bugün sadece temelleri bulunmaktadır. Yöremizde Karia kenti olarak kurulmuş, kendi adına para basılmış olan İdima kenti, önce Delos birliğine katılmış, gene bir süre Rodos’a bağlı kalmış, daha sonra Roma imparatorluğu içine katılmış, sonra Bizans tarafından yönetilmiş, ancak çevrenin ilk çağdaki parlaklığı büyük çapta sönmüştür. Bu dönemde devletin dili Grekçe’dir. 13. yüzyıldan itibaren bölge Müslüman Türkler tarafından fetih edilmiş, Türkçe dili yanında İslam dini bölgeye gelmiş, bölge Cumhuriyet önceki Menteşe Oğulları tarafından yönetilmiş, 15. yüzyıldan sonra Osmanlı İmparatorluğu’na katılmıştır. Bu dönemde en önde gelen kentler

1 Milas ve Muğla olmuştur. Bu kentler camiler ve diğer eserlerle bezenmiştir. Bu dönemde yöre Menteşe ismini almıştır. Çevrenin kısa tarihi konusunda, Gökova’yı Sevenler Derneğinin WEB sitesinde tarafımdan yazılmış Türkçe İngilizce, Fransızca ve Almanca çevrenin tarihi konusunda bilgiler vardır

AKYAKA VE ÇEVRESİNDE TARİHİ DEĞERLERİMİZ KAYA MEZARLAR Akyaka çevresinde en önemli tarihi kalıntılar İdima antik kentine ait kaya mezarlardır. Çevremizde kaya mezarlar Gökova köyünün kuzeyinde ve Akyaka-Gökova yolu üzerindedir. Buralarda çok sayıda kaya mezar bulunmaktadır. Çoğunda cephe yapılmamış, sadece ölü gömülen boşluklar vardır. Ancak mezarlar geçen uzun zaman içinde soyulmuş ve bozulmuştur. Bunlardan üç adedinin mimari özellikleri vardır. Bir tanesinde ölü gömülen boşluk önüne iki kolonlu iyon başlı kolonlar konulmuş çevresi dekore edilmiştir. Fotoğrafını göreceğiniz bu kaya mezar sadece bu bölgede görülen bir tiptir. Benzerleri Fethiye, Kaunos, Akyaka’nın doğusunda Elmalı köyünde (Kallipolis antik kenti), kuzeyde Yenice Köyünde (Killandos ?) görülebilmektedir. Akyaka-Gökova yolu üzerinde ise tek kolonlu bir mezar ile bir süre yol altında kalıp 2001 yılında tekrar kavuştuğumuz kaya mezar olup çok ilgi çekicidir. Yol altından çıkarılan kaya mezarın eski ve yeni durumunu gösteren fotoğrafları göreceksiniz. Bu konuda İngiliz Profesör George Bean ve Fransız araştırmacı Louis Robert araştırmalar yapmış, bu mezarlar M.Ö 4. yüzyıla tarihlenmektedir. Bu konuda İsveçli Paavo Roos da tüm çevredeki mezarlarla birlikte Akyaka’daki mezarlar incelenmiş ve İsveç’te 2006 yılında yayınlanmıştır. Diğer ilgi çekici bir mezarda bir kanal kazımı sırasında ortaya çıkan kayaya oyma mezarlara benzer şekilde olan yer altı mezarıdır. Bu mezarın içinden çıkan çok değerli buluntular Muğla Müzesi’nde sergilenmektedir. Ancak bu değerli buluntular maalesef uzmanlarca yeterince incelememiştir.

AKYAKA ÇEVRESİNDE GÖRÜLEN YAZITLAR Bir bölgenin tarihi hakkında en önemli belgeler yazıtlardır. Akyaka ve çevresinde yaklaşık 20 yazıt okunmuş ve kayıtlara geçmiştir. Bunların büyük çoğunluğu M.Ö. 2. ve 1. yüzyıla ait bölge Rodos tarafından yönetildiği döneme, 1 adedi Roma dönemine ve bir adedi de Bizans dönemine aittir. Bu yazıtlardan bölgenin tarihi hakkında çok önemli bilgiler gelmektedir. Bunların bazıları bugün koruma altında bir kısmı kayıptır. Akyaka-Gökova yolu üzerinde bir bahçe duvarında olan ve kaybolmaya aday bir yazıtın Grekçe orijinal metni ve Türkçe karşılığı verilecektir. Diğer çok önemli bir yazıtta su kanalı kazısı sırası nda Cennet Restoran önünde bulunmuş ve halen Muğla Müzesi’nin giriş kapısı yanındadır. Üzerindeki yazıtta İdima antik kentinde bir amfi tiyatronun olduğunu belirtmektedir. Bu değerli eserin bir gün ışığına çıkacağına inanıyorum. Osmanlı dönemine ait güzel bir yazıt da İnişdibi sarnıcının üzerindeki bölgeden bilinen ilk kadın hayırsever Ümmügülsüm Hanıma aittir. Fotoğrafı ve Türkçe olan kitabenin okunuşu verilecektir.

KALELER Çevremizde çeşitli kaleler bulunmaktadır. Bunların ikisi çok önemlidir. Birisi İdima kentinin Akropolis’i (eski antik kentlerde genelde yüksek yerde olan kale) Gökova beldesinin kuzeyindedir. Muğla- yolunun alt tarafında kalmakta görülebilmektedir. Üzerinde sarnıç ve yapı kalıntıları vardır. Diğeri ise İnişdibi’nde olan kaledir. Kalenin tarihinin çok eskilere gittiği sanılmaktadır. 1920’li yıllarda İtalyan işgal döneminde burada araştırma yapan Guidi yaptığı kazıda Roma

2 mozaiklerine rastlamıştır. Kalenin Orta çağda kullanıldığı ancak ne zaman terk edildiği bilinmemektedir. Kale bugün yıkıntı halindedir. Kalenin onarım ve restorasyonunun Akyaka’nın geleceği için fevkalade önemini vurgulamak istiyorum. Böylece Akyaka çok güzel tarihi bir tesise kavuşacak ve bölgemiz hakkında çok önemli buluntuların ortaya çıkacağına inanıyorum.

SARNIÇLAR – SU TESİSLERİ İnşaat Yüksek Mühendisi olarak benim ilgilendiğim ana konunun tarihi su yapıları olduğunu burada belirtmek istiyorum. Bu gözle bakıldığında Akyaka’daki tek tatlı su pınarı, beldenin içinden geçen Papazlık Deresi üzerinde bulunan su pınarıdır. Bu pınardan çok eski dönemlerde pişmiş toprak borularda İdima’nın İskelesine su getirildiği anlaşılmaktadır. Su yolunda bulunmuş çok kaliteli pişmiş toprak su boru parçaları bunu doğrulamaktadır. Bölgemizde seyahat eden yolcuların su ihtiyaçlarını karşılamak için dairesel bir yapı şeklinde su sarnıçları yapılmıştır. Çok çeşitli dönemlerden kalma yol üzerlerinde sarnıçları vardır. Bugün işlevini yitiren bu sarnıçlar bir kültür varlığı olarak korunmalıdır.

DÖŞEME YOLLAR (ANTİK YOLLAR) - KÖPRÜLER İlk çağlarda bölgenin çevre ile bağlantısı deniz yolu ile olmuştur. İç bölgelerde ulaşım ise halk tarafından DÖŞEME olarak isimlendirilen antik yollarla sağlanmıştır. Bu yollar genelde 1,60 genişlikte taş döşeme şeklindedir. Yöremiz çok dağlık olduğu için bu yollar araba için değil deve ve hayvan ve yaya içindir. Ne zaman yapılmıştır, bu konuda belgeler gelmemektedir. Yaptığım araştırmalara dayanarak Roma döneminden geldiği kanısındayım. Yöremizde bu yollarla ilgili çok kalıntılar bulunmaktadır. Bunlara çok güzel iki örnek Ula’ya Çaydere köyünden çıkan dağ yolu ile ovada yapılmış antik yollardır. Ovada hiç taş olmadığına göre döşeme taşları uzaklardan getirilmiştir. Bu yol üzerinde Akçapınar Azmağı üzerinde yıkılmış bir kemer köprü kalıntısı çok ilgi çekicidir. Bu yollardan Muğla- Marmaris ve Denizli Tavas’a deve kervanları ile ulaşılabilmekte idi.

DENİZ YOLLARI – İSKELELER İlk çağlardan 19. yüzyıl sonuna kadar bütün ticaret ve ulaşım deniz yolu ile ulaşılmakta idi. Antik İdima kentinin limanı bugün Orman Kampı içindedir. Orman Gazinosu önünde deniz altında liman yapılarının temelleri görülebilir. Benim evimin tapu kayıtlarında “Eski İskele” mevkiinde olduğu belirtilmektedir. Bu liman çevresinde dini ve liman yapılarının da bulunduğu tarihi bir yerleşim oluşmuştur. Daha sonra ise bugünde halen faal olan İskele (Yeni İskele) faaliyete geçmiştir. Ancak Eski İskele’nin ne zaman devre dışı kaldığı ve Yeni İskelenin ne zaman devreye girdiği konusunda elimizde bilgiler yoktur. Türk gezgin Evliya Çelebi’nin bahsettiği İskelenin Yeni İskele olduğu kanısındayım. Bu İskele’de Gümrük teşkilatı ve halen biri mevcut 3 adet Depo olduğu bilinmektedir. Bu İskeleden krom cevheri ve orman ürünleri yurt içi ve yurt dışına taşınmıştır. Akyaka’nın ilk sakinlerinden Mustafa Akkaya çocuk iken Brezilya’dan bir gemi geldiği ve ilk defa gördüğü şeker kamışı getirdiğini bana anlatmıştır. Bu İskele’den denize açılan gemilerin uğradığı ilk önemli liman Rodos’tur. Rodos Adası’nın Türkiye’den ayrılmasına kadar bölgenin ticaret ve kültüründe çok önemli etkileri olmuştur. Bölgeden dışa denize açılmanın bir diğer yolu döşeme yollarla Marmaris Limanına ulaşmak buradan dünyaya açılmaktır. Buraya gelen mallar ise deve kervanları ile Muğla, Tavas’a taşınmaktadır.

3 ÇEVREMİZDEKİ DİNİ YAPILAR Bilindiği gibi yöremizde tarih boyunca üç din görülmüş ve üç dil konuşulmuştur. Çok Tanrılı din, Hıristiyanlık ve Müslümanlıktır. Konuşulan diller ise Karya dili, Grekçe ve Türkçe’dir. Çıkan yazıt ve eski yapılardan günümüze gelen kalıntılardan Eski iskele’de tanrıçalar Leto ve Afrodit için bir tapınak olduğu kabul edilebilir. Hıristiyanlık döneminde ise Orman Kampı içinde bugünde temelleri görülen bir büyük Kilise olduğu bilinmektedir. Bu Kilise doktor azizler Kosma ve Damianus adına yapılmış ve körfezin ismi bir süre Aya Kosma olarak adlandırılmıştır. Ayrıca beldenin içinden geçen Papazlık deresinin alt kısmında Erendede olarak bilinen mevkide ve derenin üst kısmında Kilise kovanlığı olarak bölgede iki şapel (küçük kilise) yeri ve Haşim Bahçe olarak bilinen ve Akyaka’nın doğusunda olan yerde bir kilise ve manastır kalıntısı bulunmaktadır. Halen mezarlık içinde eski taşlar bugünde görülmektedir. Burada konulan bir çeşme toprağı oyarak mozaik izlerini ortaya çıkarmıştır. Ancak korunması gereken bu kültür varlığı dozer sokularak kaybedilmek istenmiştir. Bunu da burada kınıyorum. Çevrenin Türkler eline geçmesi ile çevrede gezgin Yörük ve Türkmenlerin yaşadığı görülmektedir. Maalesef Akyaka ve çevresinde devletin eliyle yapılmış cami ve medrese yoktur. Bu gezgin Türkmenler zamanla ihtiyaçları olan camileri kendi olanakları ile inşa etmişlerdir. Çevrede yapılan en eski camiler Akyaka İskele, Gökçe (Ferek) ve Kuruköy’deki camilerdir. Bunların yapılışları tam bilinmemektedir. Ancak İskele ve Ferek (Gökçe) camileri yıkılarak yerlerine yenisi yapılmıştır. Ancak Atakent yolu üstündeki Kuruköy’deki Cami yıkıldığı gibi durmaktadır. Yörede en eski Türk yapısı olması dolayısıyla orijinal halinde restore edilmelidir.

BÖLGEDEN GELİP GEÇEN TARİHİN ÖNEMLİ KİŞLERİ Bölgeden geçen ilk önemli kişi Büyük İskender’dir. M.Ö 334 yılında bölgenin çok yakınından ordusu ile geçmiştir. O zaman henüz yollar olmadığı için nereden geçtiğini tam belirlemek mümkün değildir. Bu olay ile tüm Anadolu ve bölgeye Helen uygarlığı girmiş, uzun yüzyıllar bölgede etkili olmuştur. Bölgeden deniz yolu ile geçen önemli kişi Mısır Kraliçesi Cleopatra’dır. M.Ö 1. yüzyılda gerçekleşen bu gezinin ardından güzelliği ile halkı etkilemiş pek çok yere ismi verilmiştir. Sedir Adası’nda onun denize girdiği sanılan Cleopatra koyu bunlardan biridir. Büyük İskender Ordusunun ardından bölgeden geçen diğer önemli kişi Osmanlı Sultanı Kanuni Sultan Süleyman’dır. 1522-1523 yıllarında Rodos adasını fethi için ordusu ile Marmaris’e gitmiş ertesi yıl geri dönmüştür. Büyük Türk denizcisi 16. yüzyılda bölgeden geçmiş ve yazdığı Kitabı Bahriye isimli eserinde körfez hakkında doğru bilgiler vermektedir. Onyedinci yüzyılda ise Evliya Çelebi bölgeyi ziyaret etmiş ve çevrenin o günkü durumu ile bilgiler vermektedir. Son olarak Cumhurbaşkanı olarak bölgeyi ziyaret eden kişi Turgut Özal’dır. Bölgenin güzelliklerinin ilk defa farkına varan Turgut Özal, Gökova Körfezini Türkiye’de ilk yapılan uygulama ile koruma bölgesi ilan etmiştir. Bölgeyi çok seven Gökova Körfezi’nde Cumhurbaşkanlığı köşkü yaptıran Özal küçükler için Akyaka’da Çınar’da Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Perez de Cuellar ile bir izci kampının açılışında bulunmuştur.

BÖLGENİN COĞ RAFYA ZENGİNLİĞİ Kerme Körfezi olarak da bilinen Gökova Körfezi Türkiye’de Mavi Yolculuk için çok uygun bir denizdir. Akyaka’dan yazları her gün bu körfezde deniz turları düzenlenmekte, Sedir Adası, çeşitli koylar, kuzey sahilde Akbük’e kadar gidilmektedir. Körfezin balık ve su altı zenginlikleri de çok değerli olup incelenmeyi beklemektedir.

4 Sedir Adası tarihte Cedrea ismi ile bir antik kenttir. Üzerinde tarihi kalıntılar, amfi tiyatro bulunmaktadır. En güzel plajı, çevrede başka bir yerde olmayan beyaz organik kumlu Cleopatra koyudur. Burada yüzmek çok farklı bir duygudur.

KANYON (KABIZ) Ula’nın güneyinde çok derin vadi yer alır, Muğlalı dilinde bunun adı kabızdır. Çok derin vadi görmeye değerdir.

AZMAK Çevrenin jeolojik bir özelliği olarak kuzeyindeki yüksek dağlar ve üzerlerindeki ovaların suları Akyaka’da kaynar sular olarak denize karışır. Bu olay bütün sahil boyu devam eder. Ama iki yerde yöresel Azmak olarak bilinen iki nehir oluşturur. Bunlardan biri Akçapınar Azmağı, diğeri Kadın Azmağıdır. Bu kaynar sular yanında Akyaka’nın en güzel gazino ve restoranları yer alır. Kadın Azmağı (antik İdimos nehri) Akyaka’nın en güzel doğal zenginliğidir. Balıkları ve tatlı su bitkileri ile incelemeye değerdir. Azmağın su altı ATLAS Dergisi tarafından resimlenmiş olup tüm güzelliğini ortaya koymaktadır.

AKYAKA’NIN DOĞUŞU Akyaka Beldesi İdima tarihi kentinin kalıntıları üzerinde Eski İskele’nin yaklaşık 500 m yukarısında Muğla Marmaris yolu üzerinde Cumhuriyet dönemi ile yerleşim başlamış, 1950’li yıllarda yaklaşık 8-10 hane iken bugünkü aranan tatil beldesi durumuna yaklaşık 40 yıl içinde gelmiştir. Değerli şair yazar Nail Çakırhan’ın 1983 yılında Ağa Han Mimari Ödülü alan evi ve uygulama yaptığı diğer binalar ile seçkin ahşap evleri olan bir belde durumuna gelmiştir. Akyaka’daki ilginç bu gelişmelerinde toplu olarak başka bir etkinlikte inceleneceğini, bizzat gezerek ele alınacağını umuyorum

SONUÇ VE BİR DEĞERLENDİRME Akyaka’nın tarihi güzellikleri konusunda 2004 ve 2006 yılında “İdima’dan Gökova Akyaka’ya “ sergisinde bulunan tüm fotoğraf, belge ve incelemeler CD ortamında ilgilenen gençlere vermeye hazırım. Bunun içinde çok önemli bazı bölümler “Gökova Akyakayı Sevenler Derneği”nin WEB sitesinde bulunmaktadır. Çevrede gezilecek yerlere nasıl ulaşılacağı konusunda gene “Gökova Akyaka’yı Sevenler Derneği”nin “Gökova Akyaka Yürüyüş Rehberi” bulunmaktadır. Ayrıca çevre değerlerini tanımak “Akyaka Kültür ve Sanat Derneği”nin yaptığı geziler kaçırılmaması gereken cinstendir. Bölgenin en önemli ekolojik değerleri benim ilgi alanım dışında olduğu için bilgi verilememiştir. Bu konuda 1992 yılından bu tarafa Akyaka’da yaşayan ve çevre değerlerimiz konusunda araştırma yapan yayınları olan Bahar Suveren (Heike Thol-Schmitz) ve yayınları çok önemli bir kaynaktır. Güzel bir etkinlikte bu güzel yerleri yerinde sizlerle incelemek dileğiyle

MEHMET BİLDİRİCİ 0 542 241 0302 [email protected]

5 FOTOĞRAFLARLA GÖKOVA AKYAKA

İKİ İYONİK KOLON BAŞLIKLI KAYA MEZAR (Gökova ) (BU TİP KAYA MEZAR SADECE BU YÖREDE GÖRÜLÜYOR)

KAYA MEZARIN CEPHESİNİN ÇİZİMİ (PAAO ROOS)

6

YOL ALTINDAN ÇIKARILAN KAYA MEZAR ( L.ROBERT 1930’LU YILLAR)

KAYA MEZAR 2001 YILINDA YOL ALTINDAN ÇIKARILDIĞINDA

7

AKYAKA- GÖKOVA YOLU ÜZERİNDE TEK KOLONLU KAYA MEZAR

8

KANAL KAZIMI SIRASINDA ORTAYA ÇIKAN YER ALTI MEZAR ODASI

MUĞLA MÜZESİNDE YER ALTI MEZARDAN ÇIKARILAN TARİHİ OBJELER

9 YAZITLAR

İDİMA KENTİNİN İSMİNİN GEÇTİĞİ EN UZUN VE EN ÖNEMLİ YAZIT (AKYAKA- GÖKOVA YOLU ÜZERİNDE BİR BAHÇE DUVARINDA

TÜRKÇE’Sİ ……. Artemon oğlu Zenon Karpothikeitas'lı Kallinikos, Mindos'lu Nikias Halikarnassob'lu Ekatais, Mindos'lu Demetrios Halikarnassos'lu Mionides, Laodikeus'lu Lisimakhos, Bizantios'lu Papias, Zenas Aristomakhos, Iason, Anteros, Zozimos, İdima'lı grammatikos Demetrios İdima'lı Antipatros oğlu Apollonios Mindos'lu Euparos,Hekaton oğlu Dionisos Halikarnassos'lu Neon, Laodikeus'lu Lisimakhos Alabanda'lı Niketas yaptığı hayırlar için Tanrılara

10

MUĞLA MÜZESİ GİRİŞİNDE OLAN YAZIT (AKYAKA’DA CENNET RESTORAN ÖNÜNDE SU KANALI KAZISINDA BULUNMUŞ) ÜZERİNDE HEYKEL OLDUĞU ANLAŞILAN YAZITTA İDİMA TİYATROSU İÇİN KATKIDA BULUNAN ARİSTONIDAS MENIPPO’DAN SÖZ EDİLMEKTEDİR

11

İNİŞDİBİ SARNICINDA H 1250 (1834) TARİHLİ KİTABE (ÜMMÜGÜLSÜM HANIMIN MEZAR TAŞI) (Diş Hekimi Settar Tamer kitabeyi okuyor)

İnişdibin’de sarnıç üzerinde (1250 H) 1834 tarihli Ümmügülsüm Hanım mezar taşı Settar Tamer tarafından şu şekilde okunmuştur. Sene 1250 Ya cennet-ül hayrat ve hasenat Menteşe Sancaktarı Osman Ağa’nın Celilei muhteremleri Ümmügülsüm Ruhuna fatiha

12 KALELER

İNİŞDİBİ KALESİ BURCU

İNİŞDİBİ KALESİNDE 1920’Lİ YILLARDA GÖRÜLMÜŞ ROMA MOZAİK’İ (GUIDI)

13

İDİMA AKROPOLU ÜZERİNDE HELENİSTİK ÇOK DÜZGÜN DUVARLAR

İÇİ TAMAMEN DOLMUŞ AKROPOL SU SARNICI

14 SARNIÇLAR SU YAPILARI

ULA’YA ÇIKAN ROMA YOLUNDA SU SARNICI

PAPALIK DERESİ ÜZERİNDE SONRADAN DÖŞENEN DEMİR BORU ÜZERİNDE İLGİNÇ ÇEŞME (HORTUM AŞAĞI ALINIP EMİLİRSE SU İÇİLİR, HORTUM YUKARI ATILINCA SU KESİLİR)

15

SAKAR YOLU ÜZERİNDE SARNIÇ (HALEN YARASALAR YAŞIYOR)

ULA’YA ÇIKAN DÖŞEME ROMA YOLUNDA SARNIÇ (FOTOGRAF THOMAS SCHMITZ)

16 TARİHİ YOLLAR

ULA’YA ÇIKAN YOL

17

İKİ AZMAK ARASI OVADA TAŞ DÖŞEME YOLLAR

18

DENİZ YOLLARI LİMANLAR

GÖKOVA KÖRFEZİNDEN AKYAKANIN LİMAN VE PLAJLARI

19

M.Ö ÜÇÜNCÜ- İKİNCİ YÜZYILLARDA DENİZ TAŞIMACILIĞINDA KULLANILMIŞ AMFORA SAPLARI (MERYEM KUZEY)

YENİ İSKELEDE BUGÜNE GELEN GÜMRÜK DEPOSU

20

GÖKOVA KÖRFEZİ AKBÜK-AKYAKA ARASINDA AKBÜK ASARI (HELENİSTİK KULE) YAPIDAKİ MERMER TAŞ İŞÇİLİĞİ DİKKAR ÇEKİCİ

21 DİNİ YAPILAR

22

ADINA KİLİSE YAPILAN DOKTOR AZİZ AYA KOSMA İKONASI

23

ESKİ DİNİ YAPILARDAN GELEN MİMARİ PARÇALAR

24

KABIZ KANYON

25

GÖKOVA KÖRFEZİ ÜZERİNDE DENİZ KIZI HEYKELİ YAPTIRAN

26

AKYAKA YÜCELEN OTELDE NAİL ÇAKIRHAN BÜSTÜ

NAİL ÇAKIRHAN – TEOMAN ÜNÜSAN İDİMA’DAN AKYAKA’YA SERGİSİ AÇILIŞINDA (2004)

27 ÇEVREMİZDE İZ BIRAKMIŞ TARİHİ KİŞİLER

BÜYÜK İSKENDER M.Ö 334 YILINDA ORDUSU İLE BÖLGEDEN GEÇTİ

BÖLGEYİ ZİYARET EDEN GÜZELLİĞİYLE HALKI BÜYÜLEYEN MISIR KRALİÇESİ CLEOPATRA M.Ö 1. YÜZYIL

28 MİNİ SERGİDEN GÖRÜNTÜLER

29

30