SAYI/ISSUE ﺍﻟﻌﺩﺩ 56 56 QARDASHLIQ QARDASHLIQ KARDAŞLIK YIL/YEAR 14 ﺍﻟﺳﻧﺔ KARDAŞLIK 14

KÜLTÜR SANAT EDEBİYAT VE FOLKLOR DERGİSİ EKİM - ARALIK REVIEW OF CULTURE ART LITERATURE AND FOLKLORE OCTOBER-DECEMBER 2012 ﻣﺟﻠﺔ ﺛﻘﺎﻓﻳﺔ ﻓﻧﻳﺔ ﺍﺩﺑﻳﺔ ﺗﺭﺍﺛﻳﺔ ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ 2012

ﻃﻭﺮﺧﺎﻦ ﻳﺎﺯﻏﺎﻦ ﻔﻲ ﺫﻤﺔ ﺍﻠﺧﻟﻭﺪ TÜRKMEN HEYETİ ABDULLAH GÜL’Ü ZİYARET ETTİ

KERKÜK VAKFI KERKÜK VAKFI ISSN 130228573-4 Kerkük Türkmen Kardaşlık Ocağının KERKÜK VAKFI 2 adet CD hediyesi ile birlikte KARDA�LIK Şahin Koçak Kültür Sanat Edebiyat ve Folklor Dergisi Şahin Yıl 14 Sayı 56 Ekim - Aralık 2012 Koçak Fiyatı : 6 TL (KDV Dahil)

Kerkük’ten İki Şair Kerkük Vakfı Adına KARDEŞİME Kerkük’ten İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü Sen orda bir mezar Biz burda pür keder İki Şair İzzettin KERKÜK Ayırdı bak bizi Acımayan kader Editör ve Genel Koordinatör pür ateşim Billâh Suphi SAATÇİ Hiç dinmiyor yaşım Bas bağrına beni Yazışma adresi Benim tek kardeşim

P. K. 20 Cerrahpaşa/İSTANBUL Hüsam Hasret Tel. (0212) 584 00 75 Ulu Belgegeçer (0212) 584 00 76 Türkmenim

www.kerkukvakfi.com Hasret Hüsam www.kardaslik.org

email: [email protected] Suphi Saatçi

KERKÜK VAKFI İdare Merkezi: Suphi Hüsam Haseki Sultan Mahallesi Kuka Sokağı ULU TÜRKMENİM

Ulu Türkmenim Ulu Hasret Saatçi KERKÜK VAKFI Huzur Apt. No: 1/1 ISBN 975684931-6Bitmemiş hala yaşıyorum ben

Fındıkzade/İSTANBUL Başımın Tacı Kerkük Çelik irade taşıyorum ben Üst üste engel aşıyorum ben Ulu BaşımınBu benim, bu da yolumdur benim Temsilciler Hakkımdan geçmem, gitse de canım Türkmenim Habib HÜRMÜZLÜ (Ankara) BAŞIMIN TACI KERKÜK TacıGüneş görmeyen dereden akmam Kara dağ üste şimşek dek çakmam Çift hecelik adın var Timur TAŞ (İzmir) Millet yolundan dışarı çıkmam Doyum olmaz tadın var Bu benim, bu da yolumdur benim Ali İhsan NAQIB (ABD) Tarihlerde yâdın var KerkükBu yolda ancak yükselir şanım Başımın tacı Kerkük Bilim Kurulu Horyatla gürler od püskürürüm Gökte ayım yıldızım Prof. Dr. Ziyat AKKOYUNLU Türk benliğimi canla korurum Yürekte acım sızım Ereğe giden yolda yürürüm Hem türküm hem de sazım Prof. Dr. Yavuz AKPINAR Bu benim, bu da yolumdur benim Prof. Dr. Haşim KARPUZ Başımın tacı Kerkük Başı dik duran ulu Türkmen’im Prof. Dr. Mahir NAKİP İstemem başka diyar Prof. Dr. Suphi SAATÇİ Türkmen’e Kerkük uyar Olma sen ağyara yar Prof. Dr. Saim SAKAOĞLU Başımın tacı Kerkük Prof. Dr. Abdüsselam ULUÇAM Türkmen’in övüncüsün ISBN 975684931-6

Yurdumun sevincisin 975684931-6 ISBN Yazı Kurulu Bulunmaz bir incisin Kemal BEYATLI Başımın tacı Kerkük Kemal ÇAPRAZ Babagurgur ateşi Aydil EROL Kıskandırır güneşi Dünyada yoktur eşi KERKÜK VAKFI KERKÜK VAKFI Erşat HÜRMÜZLÜ Başımın tacı Kerkük Habib HÜRMÜZLÜ İzzettin KERKÜK Mahir NAKİP Türkmen Müziğinin Acar OKAN Ömer ÖZTÜRKMEN Suphi SAATÇİ büyük ustası Suphi SALT KARDAŞLIK Kerkük Vakfı İktisadi İşletmesi tarafından Türkçe, İngilizce ve Abdülvahit Irak Türkmenlerinin kültür, tarih, Arapça olarak üç ayda bir yayınlanır hakemli bir dergidir. Dergide yayınlanan yazıların sorumluluğu imza sahiplerine aittir. Dergide yayınlanmış yazılar ve fotograflar kaynak gösterilerek alınabilir. Küzecioğlu’nun edebiyat ve sanatını tanımak için Abone yurtiçi yıllık 30 YTL, yurtdışı yıllık 50 $ veya 40 Euro Posta Çeki No: 5325057 Cerrahpaşa/İstanbul veya İş Bankası İstanbul, Fındıkzade Şubesi Hes. No: 1068 840492 kitabını Kerkük EUR Hes. No: 1068 3312429 Dolar Hes No: 1068 3312415 Kerkük Vakfı’nın kitap yayınlarını Tasarım Vakfı’ndan Ercan ŞİMŞEK Baskı izleyiniz. Kerkük Vakfı 58 kitap Yaylacık Matbaacılık Litros yolu Fatih Sanayi Sitesi Nu: 12, 197-203 isteyiniz Tel : (0212) 612 58 60 * (0212) 567 80 03 yayını ile hizmetinizde. İçindekiler Editör’den • Yalnızlık Denizinde Yüzen Şehir: Kerkük / 2 Mahir NAKİP • Şehir Hayatı, Savaş ve Kültür (Kerkük Örneği) / 4 İzzettin KERKÜK • Kerkük Hatıralarım - XI / 7 Ali SEMİN • Bağdat-Erbil İlişkilerindeki Krizler ve Türkmenlerin Konumu/ 10 Yasin Cemal GALATA - Ahmet Cahit ŞAHİNER • Türkmeneli Diyarında Beş Gün - 1 - / 15 2 Ata TERZİBAŞI • Yeni Yayımlanan Şahâne Üç Eser / 20 Esmira • Kerkük • şiir / 23 Necat KEVSEROĞLU • Ustaca Anlatılan, Büyük Bir Usta! Kerkük’ün Sesi Abdulvahit Küzecioğlu / 24 Suphi SAATÇİ • Türkmen Dağarcığı / 26 Sadeleştiren ve Hazırlayan: Veysel ERGİN • Poliste Fikr-i Tecessüs - Sarı Defter- / 30 Reşit BOSTANCI • Dörtlük ve Hoyratlar • şiir / 32 Basından • Gül Erbil Türkmen Heyetini Kabul etti / 33 Hasan KANBOLAT • Erbil Türkmenlerinin Gölgede 7 Kalan Ankara Ziyareti / 34 Kardaşlık • Türkiye Garantör Olsun/ 35 Önder SAATÇİ • Kerkük Hoyrat Ve Mânilerinde Millî Duygular -I- / 36 Aydil EROL • Fahri Ersavaş / 40 Seyyah-ı Fakir Evliya Çelebi • Evliya Çelebi Kerkük’te IX / 43 Kardaşlık • Kerkük Vakfı 31. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarına Katıldı / 46 Kardaşlık • Kerkük Türkmen Kardaşlık Ocağı’nın Çalışmaları / 47 15 Kardaşlık • Prof. Dr. Turan Yazgan Hakka Yürüdü / 48 Osman OĞUZ • Mahşerin Dört Atlısı • şiir / 50 Irak İnsan Hakları Merkezi • İsveç’in Malmö Şehrinde Türkmen İnsan Hakları Toplantısı / 52 Kardaşlık • Kopenhag’da Türkmenler Bir Araya Geldi / 53 Türkmen Albümünden Editörün Seçtikleri / 54 Mehmet TÜTÜNCÜ • Basın Bildirisi / 56

İnglizce / 57 - 61 33 Arapça / 62 - 64

1 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ Editör’den

Yalnızlık Denizinde Yüzen Şehir: Kerkük

rinde çöp yığınlarından geçilmiyordu. Bu konuda herkes suçu bir başkasına yüklüyordu. Çöpçüler maaş alıyor ama görevlerini yapmıyorlardı. Tra- fik kuralları rafa kaldırılmış, yol kapanın elinde kalmıştı. İsteyen herkes boş bulduğu binayı işgal ediyor ve mülkiyet hakkını, hukuku tanımıyordu. Başvurulacak devlet otoritesi bulmak mümkün de- ğildi. İşin en garip tarafı dünyada bir petrol şehri olarak tanınan Kerkük’te benzin yoktu. Şehrin altı servet, üstü sefaletti. Kerkük petrollerinin ürünle- ri diğer şehirlerde vardı. Fakat Kerkük benzinden mahrumdu. Kerkük’e 2004 yılından sonra tekrar gideme- miştim. Düşündüm ve baktım ki aradan 8 yıl geç- mişti. Biraz da utandım doğrusu… Yıllar da çok Tahrip edilen evler çabuk geçmişti. Tıpkı Yunus’un “Gelip Geçti Öm- rüm” şiirinde dediği gibi: Sevdamızın göbeğinde yer alan Kerkük, içi- Bunca yıllar geldi geçti mizde hicran yarası olarak yaşıyor. Uzaktan gö- Bir yel esip geçmiş gibi rünüşü bir efsane, bir masal şehir gibi görünüyor. Hele bana şöyle geldi Gözümüzde, gönlümüzde yaşayan o, geceleri rü- Bir göz açıp yummuş gibi. yalarımızı süsleyen o… Tekrar Kerkük’e gitmek için hazırlık yaptım. 1978 yılından 2003 yılına kadar 25 yıl hasre- Kerkük’ü görmeyen eşimi ve kızımı da bu sefer gö- tini çektiğim Kerkük’e 2003 yılının mayıs ayının türmeye kararlıydım. Özellikle kızımın Kerkük’ü başlarında girdiğim zaman, kendimi bir hayalet ül- görmesini, dedesinin, babaannesinin ve akraba- kesinde geziniyor gibi hissetmiştim. Yılların zul- larının aile mezarlığını görmelerini istemiştim. münü, baskısını yaşamış olan bu şehir yorgun ve Kerkük’te durmadan patlamalar da oluyordu. Yıl- bitkindi. Ülkenin yaşadığı ambargodan en çok et- lar durmadan akıp gidiyordu ve patlamalar da dur kilenen şehir Kerkük’tü. Çünkü bu şehrin sakinleri durak bilmiyordu. Artık tahammülüm kalmamıştı. Türkmen olduğu için çifte ambargo uygulanmıştı. Allah’a tevekkül eylemekten başka çare yoktu. Biri genel ambargo, diğeri ise Saddam’ın uygula- Böylece Erbil üzerinden Kerkük’e yola çıktık. dığı özel ambargo idi. Eşim ve kızıma Erbil’in tarih boyunca bir Türk- 2004 yılının Kurban Bayramında tekrar men şehri olduğunu söylemiştim. Bugünde bile bu Kerkük’ü ziyaret etmiştim. Bakımsızlıktan dolayı şehrin Türkmen rengi kaybolmamıştır diyordum. iyice hırpalanan Kerkük’ün hâl-i pür melâli yü- Erbilli kardeşimiz Nazım Terzi gezimizde bize eş- rekler acısıydı. Delik deşik olan yolları, asfalt dö- lik etti. Bu amaçla Erbil Kalesini, oradaki Türk- şenmediği için kullanılamaz durumdaydı. Bu yol- men konaklarını, kaledeki küçe ve buruğları, Ulu- lardan değil araba, yayalar bile yürümekte zorluk cami ve hamamı, aşağıdaki çarşı-pazar ve kapalı çekiyordu. Çamur gölüne dönen çukurları aşmak, çarşı olan Kayseriyi gezdik. Esnafların Erbil’in motorlu araçlar için adeta bir çileye dönmüştü. o güzelim Türkmen ağzıyla konuşmalarına tanık Elektrik ve su bulmak lüks sayılıyordu. Bir za- olmamız, bir kez daha iman gücümüzü tazeledi. manlar Irak’ın en temiz şehri olan Kerkük, bir çöp Sevgi dolu sözlerle konuşan Erbillilerin ne kadar deryasına dönüşmüştü. Şehrin en muteber semtle- çalışkan ve sabırlı olduklarını görmek, bizi gurur-

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 2 Editör’den

landırdı. Hepsinin doya doya fotoğraflarını çektik. Kerkük’e vardığımız zaman esas o zaman he- yecanımız tekrar doruğa çıktı. Kerkük’te bu sefer yolların asfaltları iyiydi. Hava yağmurlu olmasına rağmen, yollar fazla çamurlu değildi. Her tarafta inşaat şantiyeleri dikkat çekiyordu. 4 gün süren ziyaretimizde Musalladaki aile mezarlığımızı zi- yaret ettik. Burada yatan Şehit Nejdet Koçak’ın mezarına da uğrayıp Fatihalar okuduk. Atlas Caddesinin sonundaki Şehitler Mezarlı- ğının giriş kapısı adeta işgal edilmiş gibiydi. Me- zathane diye her tarafta eski kapı ve pencere parça- ları, yayaların geçişine ve mezarlığa girişine engel oluyordu. Ziyaret etmek mümkün değildi. Kerkük’te yeniden yapılan Taşköprü üzerinden Eski Yaka’ya geçtik. Merdivenli yoldan Kerkük Araştırmacı-Yazar Av. Ata Terzibaşı Kalesi’ne çıktık. Buradaki eski eserlerin ne durum- görgüsünden habersiz mağara devrinden arta kalan da olduklarını tekrar görmek heyecanı içindeydik. seyyar satıcılar, şehrin yerlisi olmayan kimselerdi. Kaledeki Gök Kümbet perişan vaziyette idi. Yapılan Kerkük’e gidenler bu şehrin hafızası olan de- niteliksiz ve yanlış uygulamalar sonucu her tarafı ğerli araştırmacı ve yazar Ata Terzibaşı’yı ziyaret dökülüyordu. Bu aslında ayrı bir makale konusu ola- etmeden, hacları kabul olmazdı. Biz de değerli cak vahametteydi. Kaledeki kayseriyi, Ulucami ile üstadımızı ziyaret edip, sohbeti ile mütelezziz ol- Danyal Peygamber Camisi, Tayfur evi, Mustafa Ağa duk. Eşim ve kızım da, sürekli ismini duydukları evi ve diğerlerini gezdik. Hepsi birbirinden bakımsız bu kıymetli insanı tanımak şerefine nail oldular. ve perişandı. Restorasyon işleri çok yavaş biçimde Bu buluşmada başlıca sohbet konumuz elbette ki ilerliyordu ve bunlar çok yetersizdi. Aslında Kerkük Kerkük’tü ve yaşanan belirsizliklerdi. Kerkük ken- Kalesi için bir master planı hazırlamak gerekir. di kaderine terk edilmiş gibiydi. Her yerde büyük Kaleden inerek Büyük Bazar denilen ve Eski yatırımlar yapılıyor ama Kerkük’te doğru dürüst Yaka’nın en yoğun ticaret merkezi olan bölgeyi do- ciddi büyük projeler bugüne kadar uygulanmamış- laştık. Önce Kırdarlar Külliyesini gezdik. Burası iki tır. Hâlâ bu şehirde değil 5 yıldızlı, 3 yıldızlı olan katlı olan Kırdarlar Hanı, Kırdarlar Camisi ve Kaye- bir otel bile yoktu. seri (kapalıçarşı) den oluşuyordu. Çarşı bölgesi çok Paylaşılmayan bu şehrin asıl sahipleri Türk- kalabalıktı. Yürümede bile zorluk çekiliyordu. Yol- menler, yalnız ve desteksiz bırakılmıştır. Türk- lar çamur ve pislik içindeydi. Hanlar tıklım tıklım in- menlerin dışında herkesin sahibi ve dostu vardır. san doluydu. Oradan Kerkük’ün ünlü kapalı çarşısı Türkiye, Irak için hayatî öneme haiz bir devlet. Kayseri’ye girdik. 19. yüzyıl yapısı bu güzel çarşının Irak’ın kuzeyindeki şehirlerde, iğneden ipliğe her arka kapısından çıkıp, Nakışlı Minare Camisi’ne ve şey Türkiye’den sağlanıyor. Bütün yatırımların ve bunu arkasındaki Gülhanlar evine girdik. imar hareketlerinin baş aktörü Türkiye. Bakımsız, sahipsiz ve kimsesiz olan Kerkük’ün, Kerkük’e sahip çıkanların tek derdi petroldü. buna rağmen duruşu vakur ve asildi. Bunca ihmale Yüz yıldan beri Kerkük’ün başına açılan bunca fe- rağmen, bunca haksızlığa rağmen, şehrin kuruluşu ve laketin ana sebebi de buydu. “Herkese yakın olan yapısı asaletini hissettiriyordu. Şehrin yerlisi ve ger- Türkiye, Türkmenlere neden bu kadar mesafeli” çek sahipleri olan Türkmen esnafı ve çalışanlarının diye sordu Terzibaşı. Cevap veremedim. Türk- müşterilerle olan diyalogları, medenî insanlara hastı. menlerin Türkiye’den talebini Terzibaşı tek cüm- Tatlı dilleri, hitap biçimleri birer zarafet sembolü idi. lede özetledi: “Türkiye bari herkese eşit mesafede Eski Yaka’dan yaya köprüsü üzerinden karşı olsun, başka bir şey istemiyoruz.” yakaya geçerken, köprülerden Hasa Çayı’na atılan Evet, Türkiye mesafesini Türkmenlerle de eşit- çöp yığınları, bu şehre yakışmayan bir manzara lesin… Sevgili Anavatanımız, Türkmenlerin sesini arz ediyordu. Belediye’nin zabıta elemanları buna duyuyor musun? nasıl izin vermiştir, diye sormadan edemedim. Şe- hirde zabıta, kontrol ve önlem almak gibi kavram- lar halkın beyninde henüz oluşmamıştı. Özellikle nerelerden geldikleri bilinmeyen, şehir kültürü ve

3 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ Türkmeneli’nden Türk’ün Dilinden Mahir NAKİP [email protected]

Şehir Hayatı, Savaş ve Kültür (Kerkük Örneği)

GİRİŞ muş şehirlerin çoğu tarih seyri içerisinde el değiş- İnsanlık, şehirleşme kavramıyla tanıştığından tirmiştir. El değiştirmelerin çoğu savaşla olmuş- bu yana, bir şehrin kaynakları, mümbitliği, strate- tur. Her savaş ise şehirlerden bir şeyler koparıp jik mevkii, güzelliği hep ihtilaf, kavga ya da savaş götürmüştür. Kimi zaman savaşlar, 13. Yüzyılda sebebi olmuştur. Dolayısıyla, bütün siyasî yöne- Cengiz Han’ın Otrar şehrini yerle bir etmesi gibi, timler yaşadıkları şehirleri surlarla çevirerek koru- bir şehrin haritadan silinmesine yol açmıştır. Kimi maya almışlar, şehri büyüterek nüfusu arttırmışlar, zaman da tarih, Alman şehirleri gibi önce savaşla insanları eğiterek savunmayı güçlendirmişler, şe- nasıl yok olduğunu, arkasından yeni bir imar ham- hir içi çeşitli hizmetler sağlayarak da refahı temin lesiyle, şehre ve hatta ülke ekonomisine nasıl bir etmişlerdir. dinamizm kazandırdığını bize göstermiştir. Başta Doğal olarak nüfus arttıkça şehirler büyümüş- Berlin olmak üzere bütün Almanya’yı ayağa kal- tür. Bu büyüme, çeşitli hizmetlere olan ihtiyacın dıran, o ülkenin şehircilik politikasıdır ve geliş- şiddetini arttırmıştır. Küçük bir yerleşim merke- tiren de belediyecilik anlayışıdır. Kısacası, kendi zinde herkes kendi ihtiyacını kendisi görebilirken, toplum değerlerine karşı duydukları sorumluluğun orta boy bir yerleşim merkezinde bile bazı ihtiyaç- bir yansımasıdır. Bu yönüyle belediye hizmetleri ların topluca giderilmesi zaruret halini almıştır. munis, şefkatli ve kucaklayıcı olması gerekmek- Mal pazarları ve mezarlıklar gibi mekânlar bu bü- tedir. Demek ki günümüz belediyeciliğinin bir yümenin önemli bir parçasını oluşturmuştur. Ne- başka görevi de savaştan çıkan şehirlerin yara- tice itibariyle siyasî yönetimler bu konuda uzman larını sarmak ve o şehirde hayatı tekrar normale kurumlar ihdas ederek sorumluluklarını ve dola- dönüştürerek savaşın izlerini silmektir. Nitekim yısıyla yetkilerini belediye dediğimiz kurumlara bugün Berlin’de II. Dünya Savaşı’nın izine ancak devretmeyi uygun görmüşlerdir. müzelerde rastlamaktayız. Çünkü Savaştan hemen sonra Almanya’da bütün yerel yönetimler güçlen- Yirminci asrın başlarına kadar insanlığın bü- dirilerek belediyecilik hizmetlerine öncelik veril- yük bir çoğunluğu birer tarım toplumu olarak köy- miştir. lerde, kasabalarda ve şehirlerde yaşamışlardır. Ta- rım toplumlarının belediye hizmetlerine duyduğu Bosna-Hersek’te ve Kosova’da yıllarca süren ihtiyacın kuşkusuz ki belirli bir düzeyi olmuştur. savaş, sadece insanların ölümüne sebep olmamış, Ancak, endüstri devriminin sosyo-ekonomik ha- birer tarihî miras olan kilise ve camilerin de yıkılıp yata kattığı yenilikler, bir devrim niteliğinde olup, yakılmasına sebep olmuştur. Prizren’de kiliseler şehir hayatına kimi yerde olumlu kimi yerde de zarar görürken, camiler de cayır cayır yakılmıştır. olumsuz etkileri olmuştur. Sanayileşme süreci, şe- Savaşın üzerinden bir süre geçmesine rağmen, bu hir içi hizmetlerine teknolojiyi sokarak en azında şehrin belediyesi hayatı tam olarak normale çevi- hizmetlerin hızlanmasına, etkinleşmesine, teknik- rememiş ve özellikle de zarar gören tarihî ibadet- leşmesine ve ucuza mal edilmesine katkı sağlamış- haneleri restore edememiştir. Gerçekten de yık- tır. Öte yandan çevre ve hava kirliliği, sanayi şehir- mak kolay, yapmak zor bir iştir. Kısacası, faturanın lerine aşırı nüfus akımı ve çarpık yapılaşma gibi ödenmesi, yarların sarılması ve hayatın normale olumsuz sonuçların da doğmasına vesile olmuştur. dönüştürmesi, yine belediyelere kalmıştır. Kısacası, sanayileşme bir nimetse, getirdiği kirlilik İşgallerin Şehirlere Etkileri ve ölçüsüz izdiham da onun külfeti olmuştur. Tarihin her devrinde bazı şehirler cazibe mer- Savaşların Şehirlerden Götürdükleri kezi olmuş ve başka milletlerin iştahını kabartmış- Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş tır. Dolayısıyla bir şehri ele geçiren bir milletin o sırasında değişmeyen en önemli şey, savaşların şehirden ne beklediği ve o şehre nasıl baktığı ve ne şehirlerden götürdüğü değerlerdir. Dünyada kurul- katmak istediği önemlidir. Bazı milletler bir şeh-

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 4 Türkmeneli’nden Türk’ün Dilinden Mahir NAKİP [email protected]

ri ele geçirdikten sonra orayı ülke edinir, o şehre 1361 yılına, yâni, Celayırlılar dönemine denk gel- medeniyet, imar ve diğer belediye hizmetleri geti- mektedir. Kerkük kalesinin tek yerleşim bölgesi rir; yani orayı vatan parçası yapar. Arapların Şam olduğunu ve Kale sakinlerinin büyük çoğunluğu- ve Kahire’yi, Selçukluların Konya ve Kayseri’yi, nun Müslüman Türk, azının da Hıristiyan ve Yahu- Osmanlıların da Bursa ve İstanbul’u vatan parçası dilerden oluştuğunu Kanunî Sultan Süleyman’ın haline dönüştürmeleri, bunun en güzel örneklerini 1534 yılında hazırlattığı Tahrir defterinden öğre- oluşturur. Bu, doğal bir oluşumdur. Böyle bir de- niyoruz. ğişimin şehirde yaratacağı sarsıntı geçici olur ve Kerkük’ün ilk mahalleleri Kale’nin içinde ku- dolayısıyla hayatı normale çevirmek kolay olur. rulmuştur. Halk, kaleye sığamayınca, kalenin etra- Belediye hizmetleri de burada ciddî rol oynar. fındaki mahalleleri oluşturmaya başlamışlardır. Bu İstilacı ya da bir şehrin sadece kaynaklarını mahallelere yerleşmeler tahminen IV. Murad’ın kullanmak için gelen müstevli; şehri yağmalar, Bağdat fethinden sonraki bir tarihe rastlar. Şehri kaynaklarını kullanır ve işi bitince de şehri yüz ikiye bölen ve halk tarafından Hasasu olarak bi- üstü bırakarak çeker gider. Moğolların Anadolu’yu linen çayın diğer tarafına yerleşmeler tahminen kasıp kavuran istilası, hem geçici olmuş, hem de 1700’lü yılların sonlarında olmuştur. 1900’lü yıl- unutulmaz acı izler bırakmıştır. Rusların Bakü’yü ların başlarına kadar yerleşmeler ve siyasî geliş- ele geçirdikten sonra toplum sağlığına bakılmaksı- meler doğal bir şekilde geliştiği için, şehrin sosyal zın her yere petrol kuyuları açması ve çevreyi kir- ve etnik dokusunun homojen olduğunu görüyoruz. letmesi; nihayet de 1990 yılında çekilip gitmesi, bu Türkmenler kendi millî kültürlerine ve coğrafi güzel şehre telafisi zor sorunlar bırakmıştır. Bugün şartlara uygun kendi sivil mimarilerini geliştirmiş- Bakü Belediyesi’nin en çok uğraştığı konulardan ler. Bu şaheser halk mimarisinin izleri günümüze birisi, şehrin ortalarına kadar gelen bu petrol kuyu- kadar gelebilmiştir. larının zararlarını minimize etmektir. Petrolün önemli bir enerji kaynağı olarak keş- Bugün Artık bir şehirde yaşayan halkın iradesi fedilmesi, İngilizlerin şehre olan iştahını kabartmış dışında bir savaş, bir statü değişikliği ya da ciddî ve 1918 yılında şehri Osmanlılardan savaşla ala- bir çevre kirliliği gibi olağanüstü bir durumda, o rak, şehirde ilk huzursuzluğun tohumları atılmıştır. şehirde yaşayan insanların hayatını garanti etmek, 1919-1922 yılları arasında Kerkük’te askeri vali sorunlarını çözmek, sunulan hizmetlerin sürekli- olan Edmond’s, “Kürtler, Türkler, Araplar” isimli liğini sağlamak ve en önemlisi kültürel varlıkları kitabında Kerkük nüfusunun yaklaşık 25.000 ol- korumak yerel yönetimlerin gücünü aşmaktadır. duğunu ve çoğunluğun Türkmenlerden, dörtte bi- Birleşmiş Milletler gibi önemli uluslararası kuru- rinin Kürtlerden ve az sayıda da Arap, Hıristiyan luşların burada önemli bir rol ve sorumluluk üst- ve Yahudilerden oluştuğunu kaydeder. Şehir halkı lenmesi kaçınılmazdır. ile şehri yönetenler barışık olmadıklarından, özel- Yukarıda sıralanan tespitleri, 20 yüzyılın baş- likle Türkmenlerin iki ayrı tarihte katliama maruz larından itibaren birçok süper ülke, rejim ve etnik kaldıklarını görüyoruz. Petrol üretiminin seri bir grupların iştahını kabartan bahtsız bir şehir örne- şekilde artması üzerine, şehirde iş alanları açılır ve ğinde görmeye çalışalım: civar köylerden şehre insan akını başlar. Bu arada şehirde Osmanlılar devrinde yaptırılmış tarihî Taş- Petrolüyle Kendini Yakan Şehir: Kerkük köprü sebepsiz yere yıktırılır. Şehrin Süleymaniye Son birkaç yılda hemen hemen bütün dünya yolu üzerinde yeni etnik yapıyı barındıracak mahal- ülkeleri tarafından petrolüyle tanınan Kerkük, bu- leler kurulur. Irak, 1958 yılına kadar İngiltere’nin günkü Irak’ın eski bir şehridir. İlk yerleşim, şehrin mandacılığında krallık rejimi ile idare edilir. 14 kalesinde olmuştur. Günümüze kadar ulaşan en eski Temmuz 1959 günü şehirde etnik bir çatışma çıkar eser, Danyal Peygamber Camii’dir. Selçuklulardan ve 28 Türkmen hunharca katledilir. Bu katliamda önce bir Yahudî havrası olduğu bilinmektedir. Sel- şehir belediyesi ve Kürt kökenli Başkanı Maruf çuklular döneminde havraya bir minare eklenerek Berzenci taraf olur; dükkânlar yağmalanır, evlere camiye çevrilmiştir. Türkmenler, bugünkü Danyal ateşe verilir. Şehirde huzursuzluk artar ve dayanış- Peygamber Camisi yanındaki Yahudî yatırlarına mayı bozan yeni bir problem peydahlanır: Etnik saygı duymuşlar ve kendi ölülerini de bunların ya- ikilik. Bir etnik grubun şehir yönetimine hâkim nına gömmüşlerdir. olarak petrol kuyuları üzerinde kontrolü sağlamak, Kalenin içinde günümüze kadar ayakta kalabi- bu katliamın ana sebebi olarak görülebilir. Şehirde len bir diğer Türk eseri de Gök Kümbet’tir. Yapımı bu sefer Erbil yolu üzerinde yeni bir yerleşim böl-

5 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ Türkmeneli’nden Türk’ün Dilinden Mahir NAKİP

400.000 Kuzey Iraklı Kürt şehre girmiş ve şehrin etnik ve demografik yapısını alt-üst etmiştir. Yerli halkın tapulu arsaları izinsiz olarak işgal edilmiş ve şehirde imarsız ve biçimsiz yapıların ortaya çık- masına sebep olmuştur. En basit belediye hizmeti- nin bile verilmesi zor hale gelmiştir. Kısacası şu anda bu şehirde ne yerli halk ne de sonradan gelen halk mutlu. İnsanın aklına asude bir soru gelebilir. Devlet- ler, milletler ya da etnik gruplar Kerkük petrolleri için birbiriyle mücadele edebilir ya da savaşabilir. Pekiyi bu şehirde yüzyıllardır yaşayan güçsüz in- sanların günahı ne? Onların petrolün nimetinden yararlanmadıkları halde, külfetine niye kan döke- rek katlansınlar? Çözüm Devletler, milletler ve etnik gruplar arasında savaşı bitirmek insanlığın uzak bir ülküsüdür. Ama en azından bu savaşları ve etnik çatışmaları şehir- lerden ve silahsız kişilerden uzak tutmaya çalış- mak gerekmektedir. Bugün Felluce’de, Bağdat’ta, Musul’da, Telafer’de, Necef’te, Basra’da ve gesi daha kurulur; çarpık ve gelişi güzel. Kerkük’te meydana gelen patlamalar, bombalama- 1968 yılında iktidarı ele geçiren Baas Partisi, lar, şehir ortalarında yığın halinde duran araba en- 1970’li yılların başlarından itibaren bu şehrin et- kazları, yıkılan evler ve camiler, o şehirde yaşayan nik yapısına değiştirmeyi plana bağlar. Şehrin adı insanların mutsuz, mağdur ve perişan olmalarına değiştirilir, Türkmenler şehirden sürülmeye başlar, sebep olmaktadır. Diğer taraftan bir şehirde asırlar gayrimenkul alım satımı bazı katı şartlara bağlanır. boyu biriken mimarî, müzik, edebiyat gibi kültür Planlı bir şekilde güneyden insanlar getirerek şeh- değerleri, petrol gibi bir enerji kaynağı yüzünden re yerleştirilir. Etnik yapı bir sefer daha bozulma- birkaç yılda yozlaşabiliyor ve silinebiliyor. Yirmi- ya başlar. Sebep yine aynıdır: Petrol kaynaklarını birinci asır için hiç de kabul edilebilecek bir durum elde tutmak hatırına şehrin dokusunu bozmak ve değildir. Pekiyi ne yapmalıyız? şehir sakinlerini huzursuz etmektir. Şehir sakinle- riyle yerel yönetim arasındaki bağ kopma nokta- Şehirleri cazibe merkezi olmaktan mutlaka çı- sına gelirken, şehrin etnik yapısı da iyice karışık karılmalıdır. Ekonomik kaynaklar mümkün merte- hale gelir. Bu sefer de şehrin Bağdat yolu üzerinde be şehirlerden uzaklaştırılmalıdır. Ya da yeni şehir- yeni yerleşim bölgeleri ihdas edilir. Türkmenlerin ler bu gibi kaynaklardan uzak yerlerde kurulmalı- ilk yerleşim bölgeleri ve bir zamanlar bütün şehir dır. Şehirler birer sosyal merkezler haline gelme- halkını barındıran tarihî Kerkük Kalesi yıktırılır. lidir. Savaşlarda kimyasal silahların kullanılması nasıl ki yasaksa, bir şehrin elektrik ve telefon sant- 1980-1988 yılları arasında devam eden sa- rallarının, okullarının, hastanelerinin, köprülerinin vaşı, 1990 yılında başlayan ambargo 2000’li yılla- vurulması da aynı şekilde yasaklanmalıdır. Şehir ra doğru şehirde belediye hizmetlerini iyice azalt- mış, toplumsal dokuyu zayıflatmış ve üç etnik yapı yönetimlerinin büyük bir oranını belediyelere bı- arasındaki uzlaşmayı olumsuz yönde etkilemiştir. rakmak, medeni ve çağdaş bir davranıştır. Farklı Esas şehri çözülme noktasına getiren ve bugünkü etnik mensubiyet, din ve mezhep, hizmetlerde esas çıkmaz sokağa iten hadise, kuşkusuz ki 10 olmamalıdır. Belediyecilik siyasetten uzak ve ku- 2003 günü, şehirden devrik Saddam yönetiminin caklayıcı olmalıdır. Şehirlerdeki eski eserler ve askerlerinin çekilmesinden sonra, yerine kuzeyden kültürel varlıklar bütün insanlığın ortak mirasıdır. gelen silahları Kürt milislerinin girmesi olmuştur. Savaşta bu eserlerin vurulması, yıktırılması ya da Tapu ve nüfus daireleri gibi resmi kurumlar ve bazı yağmalanması, savaş suçu sayılmalıdır. evler önce yağmalanmış sonra da ateşe verilmiştir. İnsanlığın Kerkük’teki kültürel mirası yok ol- İki yıl gibi kısa bir süre içerisinde şehre yabancı mamalıdır.

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 6 İzzettin KERKÜK

Kerkük Hatıratım - XI

sokulmasını ve basında yayınlanmasını yasakla- mıştı. Bu yasak 27 Mayıs 1960 ihtilalından sonra kaldırılınca katliamda şehit edilen ve sokaklarda sürüklenen Türklere ait fotoğraflar Türk basının- da yayınlanmıştır. O dönemdeki hükümette Sağ- lık Bakanlığı yapan merhum Dr. Lütfü Kırdar’ın bana bizzat anlattığına göre Menderes Hükümeti katliam dolayısı ile Irak Cumhurbaşkanı General Kasım’a büyük baskı yaparak katliamı alenen tak- bih etmesini sağlamıştı. Nitekim General Kasım, biri Mar-Yusuf Kilisesinde diğeri de basın toplan- tısında olmak üzere iki defa menfur katliamı şid- detle kınamıştı. O dönem Türk gazeteleri bütün bu olayları manşetten okurlarına duyurmuştur. Türk Haber Ajansının katliamla ilgili bu haberi aynı yıl Türk Gazeteciler Cemiyetinin birincilik ödülünü Şehit Ata Hayrullah kazanmıştı. Bütün “Birlik” üyeleri seferber olup gündemi Burada o dönemdeki Türk hükümeti ile Ankara yakından takip ederek, duruma göre hareket et- Radyosu’nun iki ayıbını zikretmeden geçemeyece- mekte idi. Kerkük’te olan bitenleri, kurduğumuz ğim. Birincisi; katliam vuku bulduktan sonra Türk haberleşme sistemi sayesinde Türk basınına akset- Hükümeti uzun müddet suskun kalmış ve yetkili- tirip gerektiğinde Cumhurbaşkanına, Başbakana lerden bu hususta her hangi bir beyanat sadır olma- ve Dışişleri Bakanlığına “Irak Türkleri Yüksek mıştır. Bu yetmiyormuş gibi, olayı müteakip sıca- Tahsil Gençliği” adına telgraflar çekerek duruma ğı sıcağına Irak’tan Türkiye’ye gelen Abdulhalik müdahale etmeleri için müracaatta bulunurduk. O sıralarda (1953- 1961) benim özel bir basın ku- ruluşu olan Türk Haber Ajansı’nda çalışmamın da bunda büyük katkısı olmuştur. Ayrıca Milli Türk Talebe Birliği ile çok yakın temas halinde idik. Kerkük’te Salah Terzi’nin Kürtler tarafından öldü- rülmesi olayı üzerine İstanbul’da aynı günde biri Beyazıt Meydanında diğeri de Taksim Meydanın- da olmak üzere iki büyük protesto mitingi yapıl- mıştı (19 Mart 1961). 14 Temmuz 1959 tarihinde komünistler ve şovenist Kürtlere tarafından Kerkük’te Türklere karşı yapılan ve 3 gün 3 gece devam eden, dün- yanı en vahşi ve hunhar katliamı ile ilgili haber ve fotoğraflar, “Birlik” kanalı ile temin edilerek Türk basınında yayımlanmış ve Türk kamuoyu galeyana gelmişti. Meydana gelen büyük infial üzerine o devrin hükümeti, Kerkük Katliamı ile ilgili her türlü fotoğraf ve malzemenin Türkiye’ye Dünya, 2 Ağustos 1959

7 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ İzzettin KERKÜK

bildirilmişti. Ankara Radyosunun Kerkük’te din- lenen bu haberi Irak Türklerini adeta kahretmiştir. Dünya radyoları olay hakkında ne söylüyor, ümitle dinledikleri anavatanın radyosu ne diyor diye ha- yal kırıklığına uğramışlardı. “Birlik”in başka önemli bir faaliyeti de Türk Hükümetine, Irak Türklerinin istekleri hakkında bir muhtıra sunması olmuştur. 1958 yılı Nisan ayında benim de katıldığım 3 kişilik bir heyet ta- rafından Başbakan Adnan Menderes’in Ankara dı- şında olduğu için Başbakanlık özel kalemine tevdi edilen muhtırada, Irak Türklerinin dilekleri özetle şu şekilde dile getirilmekte idi: “Biz Türkiye’de öğrenim gören Kerküklü Şehit Osman Hıdır gençler, Irak Türklerinin dert ve dileklerine T. Hükümetinin dikkatini çekmek ve acil tedbir alın- Beyatlı adında bir Türk gencinin Cağaloğlu’ndaki masını istiyoruz. Irak Türklerine yapılan baskıların Halkevinde katliam hakkında bir basın toplantı- başlıcaları şunlardır: Araplaştırma politikası, kül- sı yapmak istemesi, sivil polislerin de buna mani tür alanında çeşitli baskılar, Türk eserlerinin yok olmasıdır. Bunun üzerine adı geçen genç, benim edilmesi, ekonomik baskılar ve Kürt tehlikesi.” çalıştığım Türk Haber Ajansına gelerek katliamı Dilekler ise şunlardır: anlatmıştı. 1. Türk Hükümetinin Kerkük’te bir Türk kon- Bu beyanat ertesi gün birçok gazetede manşet- solosluğu açması, ten yayımlandı, ayrıca Halkevindeki basın toplan- 2. Kerkük’te Türk Kültür Merkezi kurulması, tısının da polisçe engellendiği de yazıldı. Böylece 3. Türk okulları açılıp öteki okullarda da Türk kamuoyu olayın mahiyetini canlı bir kişinin Türkçe dersleri konulması, ağzından duymuş oldu. İkincisi katliamla ilgili ha- 4. Yeni Türk harfleri ile bir gazete çıkarılması berler dünyaya o zamanlarda Irak’a karşı aleyhte ve bunun için bir matbaa kurulması, bir siyaset izleyen Mısır’da Kahire Radyosu ile İsrail Radyosu tarafından detaylı şekilde duyulur- 5. İş Bankasının Kerkük’te şube açması, ken, Ankara Radyosu büyük bir yaptı ve Ba- 6. Irak Türklerinin can ve mallarının güvence tılı haber ajansından alındığı anlaşılan bir haberi altında alınması, aynen vermek suretiyle herkesi şaşırttı. Bu habere 7. Irak Türklerine Türkiye’den kitap ve gazete göre Kerkük’te bazı karışıklıklar olmuş, ancak ora- gönderilmesi, daki Irak Petrol Şirketinde çalışan İngilizlerin can 8. Anakara Radyosunun Dış Türklere yönelik ve mal güvenliğine her hangi bir zarar gelmediği yayınlarının arttırılması ve bu yayınlarda Kerkük Türkülerine de yer verilmesi, 9. Irak’a ve özellikle Kerkük’e Türk filmleri- nin gösterilmesi, 10. Irak’ta Türk eserlerinin onarılması, 11. Türkiye’de Irak Türkleri öğrencilerine öğ- renim bursları verilmesi, Irak Türklerinin, birçoğu bugün için dahi geçerli olan isteklerini ihtiva eden bu muhtırayı, 1961 yılı ortalarında Dışişleri Bakanlığında uzaman olarak çalışmaya başladığım Dış Türklerle ilgili 5 inci dai- rede, Irak Türklerine ait dosyalarda görmüştüm. Muhtıradaki isteklerin çoğu kültürel mahiyette olmakla beraber, Irak Türklerinin can ve malları- nın güvence altına alınması isteği günümüz için de Şehit Emel Muhtar son derece önemlidir. Nitekim 1959 Kerkük Katli-

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 8 İzzettin KERKÜK

amı muhtıranın sunulmasından bir yıl sonra vuku Kasım’ın yaptığı iki konuşmada Kerkük’teki vah- bulmuştur. Katliam olayı haddi zatında bir soykı- şeti çok sert bir dille kınamasından cesaret alarak rım teşebbüsüdür. Bunun tam gerçekleşmemesinin kendi gazetelerinde Kerkük’te olup bitenleri bütün iki sebebi vardır. Birincisi, sonraki yıllarda Irak detayları ile dünya kamuoyuna duyurdular. Gene- Cumhurbaşkanı olan General Abdurrahman Arif ral Kasım, tarihe geçen söz konusu demeçlerinde komutasındaki kuvvetlerinin katliamın 3. gününde ilk defa olarak Irak’ta Türklerden “Türkmenler” Kerkük’te girerek duruma müdahale etmesi, ikin- diye söz etmişti. Bu tarihten sonra Irak Türkleri bu cisi de katliama katılan Kürtlerin çapulculuk ve ülkede “Türkmenler” olarak anılmaya başlanmış- yağma işlerine dalmasıdır. lardı. Aslında Türk ve Türkmen aynı anlamı ifade Bilindiği üzere soykırımının ana ölçülerinden ettiği için Irak Türkleri de kendilerine “Türkmen” biri, soykırımı yapanların çocuk, genç, ihtiyar tef- denilmesinde bir mahzur görmemişlerdir. rik etmeksizin önlerine çıkanları öldürülmesidir. Katliamla ilgili haberlerin Türk basınında ge- Türkmen liderinin yanında sokaktan geçen yaşlı in- niş şekilde yer alması üzerine konu Niğde millet- sanlar, hatta 12 yaşında olan Emel Muhtar adındaki vekili Asım Eren tarafından Türkiye Büyük Millet bir kız çocuğu, genç yaştaki iki ağabeyi ile birlikte Meclisine getirilmiştir. Asım Eren Türkiye’nin evlerinde öldürülmesi buna en büyük delildir. İşin Irak’a karşı misilleme yapılmasını teklif etmiş ise ilginç yanı, Kürtlerin hiçbir zaman yaptıkları bu de, konu Türkiye’deki bazı çevreler tarafından çar- katliamdan dolayı pişmanlık duyduklarını beyan pıtılarak başka yönlere götürülmek istenmiştir. etmemesi ve Türkmenlerden özür dilememeleridir. Kerkük katliamı her yıl 14 Temmuzda Bu da gösteriyor ki, bu olay fanatik Kürtler tarafın- Türkiye’deki Türkmen kuruluşlarına toplantılarda dan önceden planlamış olup komünistler de bu işe anılmaktadır. Ancak katliamının bütün detaylarını bulaştırılmışlardır. Bu hususu Irak Komünist Partisi anlatan derli toplu bir kitap bugüne kadar maalesef lideri Adil Selam, Moskova’da yayınlanan hatırala- yazılmamıştır. Bu görev katliamı bizzat yaşayan rında Kürtlerin oyununa geldiklerini açıkça ifade et- Türkmen araştırmacı ve yazarlarına düşmektedir. mektedir. Adil Selam’ın beyanına göre Irak Komü- Türkmenlere karşı büyük bir insanlık suçu işlen- nist Partisi Merkez Komitesinin Kerkük Katliamı miştir. Bunun hayatta olan sorumluları bu cinayetin konusunda her hangi bir kararı yoktur. Ayrıca Kürt- hesabını uluslararası mahkemelerde vermelidirler. ler bir taraftan Marksist-Leninist görünürken, diğer Zira soykırım cinayetlerinin zaman aşımı yoktur. taraftan ırkçı ve şovenist bir siyaset izlemekten geri Katliamı kimlerin tertiplediği, kimlerin katıldığı kalmamışlardır. Kürtlerin katliamdan günler önce bilinmektedir. Gerçi katliama katılmaların büyük Türklerin oturdukları evleri işaret etmiş olmaları da kısmı General Kasım’ın devrilmesinden sonra bu cinayetin planlı olduğunun başka bir delildir. iktidara gelen Abdusselam Arif döneminde idam Adil Selam, lideri olduğu Irak Komünist Parti- edilmişlerdir. Ama adaletin pençesinden kurtulan sini temize çıkarmak için bu partinin Kerkük katli- bazıları hâlâ hayattadır. amıyla ilgisinin bulunmadığını hatırlarında yazar- ken, diğer yandan Moskova radyosunun bu konu- daki yorumu, komplonun nerelerde tezgâhlandığını ve boyutlarının ne ölçüde olduğunu açıkça gözler önüne sermektedir. Kerkük Katliamını müteakip Moskova radyosunun yaptığı ve yabancı ajanslarca dünya basınına yansıyan yorumunda katliamı yapan caniler adeta alkışlanmakta, başını Neftçi ailesinin çektiği “Turancılar” ile “gerici güçler”in Kerkük’ü Türkiye’ye ilhak amacıyla isyana kalkıştıkları ve bu isyanın “barışsever” ve “ilerici güçler” tarafın- dan bastırıldığı iddia olunmakta idi. Irak Komünist Partisinin Bağdat’taki yayın organları da Moskova radyosunun bu yoldaki hezeyanlarını aynen tekrar- layarak Türkleri suçlamışlardı. Ne var ki, Kerkük katliamından önce komünistlerin Musul’da yap- tıkları vahşice katliamda canları yanan ve o zaman seslerini çıkaramayan Arap milliyetçileri, General General Abdülkerim Kasım

9 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ Ali SEMİN*

Bağdat-Erbil İlişkilerindeki Krizler ve Türkmenlerin Konumu

Orta Doğu coğrafyasının birçok bakımdan kar- siyasi sürecinde bir Kürt-Şia stratejik ittifakı oluş- maşık bir ülkesi olan Irak, siyasi krizlerin odağı turulmuş oldu. Dahası ABD ile birlikte Irak’ta ya- haline gelmiştir. Dini ve etnik farklılıklar, ülkenin pılan üç genel seçim ve bir anayasa referandumu demografik yapısındaki değişimler ve zengin ye- sürecinde Kürt-Şia eksenindeki işbirliğinin geliş- raltı kaynakları bu konudaki en önemli etkenlerdir. mesi giderek önem kazandı. Fakat ABD’nin Aralık Irak’ın siyasi istikrarı bölge açısından da önem arz 2011’de Irak’tan askerlerini çekmesi ve Bağdat’ta etmektedir. yaşanan siyasi krizler ülke içindeki dengeleri de- ABD’nin Irak’tan askerlerini çekmesiyle bir- ğiştirmiştir. Özellikle Başbakan Nuri El-Maliki’nin likte Bağdat yönetimindeki siyasi gruplar arasında Cumhurbaşkanı yardımcısı Sünni Arap kökenli yaşanan mücadele sonucunda ülke içinde ciddi bir Tarık El-Haşimi hakkında çıkardığı tutuklama ka- otorite boşluğu ve siyasi istikrasızlık söz konu- rarının ardından El-Haşimi’nin Kuzey Irak Kürt sudur. Bağdat-Erbil arasında yaşanan güncel ge- Yönetimi’nin koruması altına girmesi ile Bağdat- lişmelerin ülkedeki siyasi dengeler açısından bir Erbil ilişkilerindeki gerilim giderek tırmanmıştır. değişime sebep olacağını söylemek mümkündür. Bağdat-Erbil ilişkilerinde yaşanan krizlerin Bu analizde Bağdat-Erbil arasındaki krizin perde temelinde Kuzey Irak Kürt Yönetimi’nin yet- arkası irdelenerek Kürtlerin ve Şiilerin stratejile- ki alanlarının belirsizliği bulunmaktadır. Irak rinin nerede çakıştığı sorununa değinilmeye çalı- Anayasası’na yerel yönetimlerin yetkilerini tanım- şılacaktır. Buna ek olarak Bağdat-Erbil arasındaki lama konusunda ucu açık maddelerin konulması krizler zincirinde Türkmenlerin durumuna ışık tu- ve bu maddelerin yoruma açık olması belirsizliği tulacaktır. arttırmaktadır. Dolayısıyla Bağdat-Erbil arasında anayasal anlamda yetki tanımlama problemi oldu- Bağdat-Erbil İlişkilerindeki Krizlerin Ne- ğunu ifade etmek mümkündür. Aslında söz konu- denleri su anayasal sorun temelinde Bağdat-Erbil arasın- ABD’nin Mart 2003’te Irak’ı işgal etmesinin da başta Kerkük olmak üzere tartışmalı bölgeler ardından Irak’ın siyasi yapısı etnik ve mezhepsel (Musul, Selahaddin ve Diyale) ve bu bölgelerin niteliklere dayalı bir temel üzerine kuruldu. Kürt- güvenliğinin kimde olacağı sorunu, petrol-doğal ler dışındaki tüm kesimler mezhepsel olarak ikiye gaz yasası sorunu, Kürt yönetiminin yabancı şir- bölündü. Bu bağlamda Arap kavramının Irak’ın ketlerle yaptığı petrol anlaşmasından doğan sorun etnik literatüründen çıkarılması ve bunun yerine ve Kürt bölgesini koruyan Peşmerge güçlerine Irak Şii-Sünni terimlerinin yerleştirilmesi günümüzde- İçişleri Bakanlığı tarafından bütçe tahsis edilmesi ki siyasi krizlerin temel nedenlerinden birini oluş- meselesi gibi sorunlardan oluşmaktadır. Sözü edi- turmaktadır. ABD sonrası Irak’ta Arapların etnik len sorunlar zincirinin çözümlenmediği müddetçe köken yerine mezhepsel olarak ikiye bölünmesi Bağdat-Erbil arasında siyasi, ekonomik ve askeri başlangıçta Bağdat’ta başlayan yeni siyasi süreçte krizin devam edeceğini söylemek yanlış olmaya- Iraklı Kürtlerin elini güçlendirmiştir. Çünkü Kürt- caktır. ler, Irak’ın yeni döneminde Şii Araplarla işbirliği Öte yandan, tartışmalı bölgelerin yasal olarak yaparak Sünni Arapları karşılarına aldılar. Özellik- Irak Merkezi Hükümeti’ne bağlı olmasından do- le 2005 yılında yazılan Irak’ın yeni anayasasında layı bu bölgelerin güvenliğinin Bağdat tarafından Irak’ın federal bir yapıya oturtulmasının ardından sağlanması gerekmektedir. Şu hususa dikkat edil- Kürtçe’nin resmi dil olması ve ülkenin yer altı kay- mesinde fayda vardır ki bu bölgeler hem etnik hem naklarından elde edilen gelirden Kuzey Irak Kürt de mezhepsel olarak karışık bölgelerdir. İşgalden Yönetimi’ne %17’lik bir bütçe tahsis edilmesi gibi sonra Kürt yönetiminin sözü edilen kentlerde ya- birçok imtiyaza sahip oldular. Böylece Bağdat’ın şayan Türkmenlere ve Sünni Araplara yönelik uy- *Bilgesam Ortadoğu Uzmanı guladığı politikanın yanlış olduğunu ifade etmek

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 10 Ali SEMİN

gerekir. Kürtler sahip oldukları güç sayesinde ülke kurmay Başkanlığı gibi kilit konumlara sahip ol- içinde mutlak bir başarıya sahip olduklarını düşün- salar da, Kürtlerin Bağdat yönetimiyle yaşadıkları mektedirler. Hâlbuki yaşanan güncel olaylar Kürt- krizin çözümü konusunda gerekli gücü kaybettik- lerin beklediği sonuçları tam olarak vermemekte- leri öne sürülebilir. 30 Ocak 2005 tarihinde Irak’ta dir. Örneğin, bu bölgelerdeki idari yönetimlerin yapılan ilk seçimlerde Kürtler, Irak parlamento- ve güvenlik birimlerinin Kürtlerin elinde olması, sundaki 275 sandalyeden 75 tanesini elde etmiştir. Kürtler açısından bir başarı olarak görülmektedir, 15 Aralık 2005 tarihinde Kürtler, Irak parlamen- fakat bölge halkına karşı izlenen dışlayıcı ve bas- tosunda 58 milletvekiliyle Bağdat’ta üçüncü sıra- kıcı tutum Kerkük, Selahaddin ve Diyale’de Kürt- ya düşmüşlerdir. 2010 yılındaki seçimlerde ise 57 lerin aleyhine işlemiştir. Bilhassa tartışmalı böl- milletvekili kazanmıştır. Başka bir ifadeyle 2005 gelerde yaşayan Sünni Arapların, El-Kaide terör yılında Kürtler, Bağdat yönetiminde ikinci büyük örgütüne bağlı olma gerekçesiyle kuzey Irak’taki grubu temsil ederken, 2010 yılında dördüncü sı- hapishanelere götürülmesi, Kürt güvenlik güçleri- raya gerilemişlerdir. Dolayısıyla Irak parlamento- ne karşı bölge halkında tepkiye neden olmaktadır. sunda çıkan yasaları boykot etseler veya hayır oyu Bu sebeple Kuzey Irak Kürt Yönetimi’nin tartış- kullansalar da eskisi gibi etkili olamamaktadırlar. malı bölgelerde ortak idare yönündeki görüşleri Kuzey Irak Kürt yönetiminin, 2005 yılından desteklemesinde kendi açısından kısa vadede fay- bu yana yabancı şirketlerle petrol-gaz anlaşma- da sağlayabilir. Ayrıca 2003 yılından beri Kerkük ları yapmaya yönelmesi neticesinde Bağdat’tan sorunu çerçevesinde Kürt yönetiminin sergilediği uzaklaşmaya başladığı söylenebilir. Diğer yandan tutum, Türkmen-Arap ittifakını ve irili ufaklı Şii- Irak Anayasası’nın 110. maddesinin 1. fıkrasına Sünni ittifaklarını da beraberinde getirmiştir. bakıldığında, bu fıkranın dış politika, diplomatik Tüm bu gelişmeler dikkate alındığında Bağdat- temsil faaliyetleri, uluslararası sözleşmeler ve an- Erbil yönetimleri arasındaki çeşitli sorunların gi- laşmalar, dış borç siyasetinin müzakere edilmesi, derilmesiyle beraber tartışmalı bölgelerin güven- imzalama ve onaylama, dış ekonomi ve ticaret po- liğini ve gelişmesini sağlayabilmek için adil bir litikasının belirlenmesi konularını içerdiği görül- paylaşıma giden yolların aranması gerekmektedir. mektedir. 111. maddeye göre ise Irak’ta bulunan Aksi halde bu bölgeler Bağdat ve Erbil arasında petrol ve doğal gaz tüm bölge ve vilayetlerde yaşa- sürekli olarak yeni krizlerin başlamasına sebep yan Irak halkının malıdır. Yine Irak Anayasası’nın olacaktır. 112. maddesinin 1. bendinde Federal Hükümet’in Bağdat’ın Yeni Siyasi Dengesinde Kürt Rea- mevcut yataklardan petrol ve doğal gaz çıkarma litesi ve Petrol Krizi işlemini Bölge Hükümetleri ve vilayetlerle birlik- ABD Irak’ı işgal ettiğinde Bağdat’taki siyasi te yapacağı yazılmaktadır. Devamında ise “Elde vitrinini Şii-Kürt ekseninde oluşturmaya çalışmış- edilen gelir, ülkenin tamamında nüfus dağılımına tır. Sünniler bu duruma karşılık Irak’ın yeni siyasi göre adaletli bir biçimde dağıtılır” şeklinde bir oluşumunu boykot ederek Ocak 2005’teki seçim- ifade bulunmaktadır. Aynı maddenin 2. bendinde lere katılmamıştır. Böylece Irak’ta yeni süreçte ise “Federal Hükümet ile petrol ve gaz üreten Böl- Şii-Kürt hâkimiyeti söz konusu olmuştur. Fakat ge ve Vilayet Hükümetleri bir araya gelerek, Irak Irak’taki siyasi gelişmelerin ardından 15 Aralık milletine en fazla menfaati sağlayacak şekilde ve 2005 tarihinde yapılan parlamento seçimlerine mevcut en ileri pazarlama ve yatırım ilkelerini ve Sünni Arapların dâhil olması ile Bağdat’taki siyasi teknolojisini kullanarak petrol ve doğal gaz yatak- denklem Şii-Sünni ve Kürt üçgeni arasında yetki- larını geliştirmek için gerekli strateji ve siyaseti lerin paylaşılması üzerine kurulmuştur. Sünnilerin tayin ederler” denmektedir. siyasi süreçte kısmen de olsa güç kazanmasına Bu açıdan dikkat edildiğinde Bağdat rağmen Irak Anayasası Şiilerle Kürtlerin istek ve Hükümeti’nin onayı olmadan yaptığı petrol anlaş- hedefleri doğrultusunda yazılmıştır. maları ve elde ettiği petrol gelirlerini tüm Iraklı- Kürtlerin 2005 yılından 2010 yılına kadar larla paylaşmadığı için Erbil yönetiminin hareket Irak’ın siyasi dengesinde önemli bir faktör olduğu tarzı yasal değildir. Bu nedenle Kürt yönetiminin, söylenebilir. Ancak Kürtlerin, Irak’taki dengeler anayasaya konulan maddeler gereği Bağdat ile iş- değiştikçe Bağdat yönetiminden uzaklaşmaya baş- birliği içerisinde bu petrol anlaşmalarını yapması ladıkları görülmektedir. Kürtler, 2003 yılından bu gerekmektedir. Bu durumda Bağdat’taki dengele- yana Bağdat yönetiminde Cumhurbaşkanlığı, Baş- rin Kürtlerin aleyhine değişmeye başladığı gözlen- bakan yardımcılığı, Dışişleri Bakanlığı ve Genel- mektedir. Buna ek olarak Kürtlerin, özellikle Tür-

11 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ Ali SEMİN

kiye ve Körfez ülkeleri ile (Katar-Birleşik Arap Operasyonu Gücü Emirliği gibi) politik, ekonomik ve ticari ilişkileri- Irak Başbakanı ve Silahlı Kuvvetler Komutanı ni genişleterek Bağdat’ı göz ardı ettiği değerlendi- Maliki, 2012 yılının Temmuz ayında aldığı karar- rilebilir. Kuzey Irak Kürt yönetimi yalnızca kendi la Diyale bölgesinde Kara Kuvvetleri Komutanı kontrolündeki vilayetlerin (Erbil, Süleymaniye ve Orgeneral Abdulemir El-Zeydi komutanlığında Dohuk) istikrarı ve gelişmesi için çalışarak Bağdat Dicle Operasyonu Gücü’nü kurdu. Maliki Irak Hükümeti’nin yetkisi dışında bir iç ve dış politika anayasasının 110. maddesinin 2. fıkrasında belir- tavrı geliştirmeye başlamıştır. tilen görevler kapsamında bu kararı almıştır. Dicle Irak’ta Kürt-Şii İttifakı Dağılabilir mi? Operasyon Gücü’nün kurulmasının temel amacı, Bağdat-Erbil arasında yaşanan krizler silsile- tartışmalı olarak adlandırılan Kerkük, Musul, Se- sinde 2003 yılından bu yana muhafaza edilmeye lahaddin ve Diyale vilayetlerinin güvenliğini kont- çalışılan Kürt-Şii stratejik ortaklığının sürdürül- rol etmektir. Ancak Kuzey Irak Kürt Yönetimi, mesi önemli bir konudur. Bu stratejik ortaklığın Maliki’nin kurduğu bu birliğin kendilerine karşı özellikle Kürtler açısından hayati öneme sahip ol- bir güç olduğunu sık sık dile getirmektedir. Aslında duğunu yukarıda da belirtmiştik. Cumhurbaşkanı Maliki’nin hedefi, Türkmenlerin ve Sünni Arapla- Yardımcısı Tarık El-Haşimi olayından sonra Erbil rın 20 Nisan 2013 tarihinde yapılacak olan yerel yönetiminin Sünni Arap politikacılarla işbirliğine seçimler için bir ön hazırlık yapmaktır. Kerkük’te gitmesinin Kürt-Şii stratejisine zarar verme ihti- Maliki’nin bu adımına hem Türkmenlerden hem mali Kürt liderler arasında ciddi kaygılara neden de Kürtlerden büyük tepki gelmiştir. Kürtlerin asıl olmaya başlamıştır. Bilhassa Cumhurbaşkanı ve kaygısı, Bağdat yönetiminin kurduğu bu güçler Kürdistan Yurtseverler Birliği lideri Celal Talaba- sebebiyle Kerkük’te kendilerinin etkisiz hale gel- ni, Kürt-Şii stratejik ortaklığının muhafaza edil- mesi ihtimalidir. Kerkük’teki çıkarlarından dolayı mesi gerektiğini belirtmiştir. Hatta Cumhurbaşka- Kürtler bu gelişmeye oldukça tepkilidir. Bunun nı Talabani, 4 Aralık 2012 tarihinde yaptığı açık- yanı sıra 2003 yılından beri her fırsatta Kerkük’ün lamada, Şii Irak Ulusal İttifakı olmadan Başbakan Bağdat’a bağlanması için planlar sunan Türkmen- Maliki’den güvenoyunun geri çekilmesinin Şiile- ler de Merkezi Hükümet’in kurduğu askeri birliğe rin haklarının çiğnenmesi anlamına gelebileceğini karşı çıkmaktadır. Bu durum Türkmen politikası ifade etmiştir. Böylece Kürt-Şii stratejik ortaklığı- açısından yukarıda belirtilen gerekçeler göz önü- nın dağılması durumunda Kürtler açısından iki so- ne alındığında çelişkili görünmektedir. Çünkü söz nuçtan bahsedilebilir. Bunlardan birincisi, Kuzey konusu tartışmalı bölgelerin çoğu Türkmenlerin Irak Kürt Yönetimi, Irak’ın yüzde 60-65’lik Şii nü- yoğun olarak yaşamakta olduğu bölgelerdir. Türk- fusunu karşısına alarak Bağdat yönetimi üzerinde- menler de bu sebeple kurulacak yeni askeri birlikte ki etkilerinin ve rollerinin azalmasına yol açabilir. yer alarak bu birliğe destek verebilir. İkinci olarak ise bu durum, İran’la olan ilişkileri- Kerkük sorunu yukarıda da belirtildiği gibi nin kötüleşmesine neden olabilir. Kürtlerin yeni kurulacak askeri birliğe karşı çık- Dolayısıyla Irak’ta 2003 yılından beri malarındaki temel nedeni oluşturmaktadır. Bu- Bağdat’ın siyasi ekseninde geliştirilmeye çalışılan günün şartları altında Kerkük sorunu, sadece ve Kürt-Şii stratejik ortaklığının, Kürtler açısından sadece Erbil merkezli bir plan ile çözülecek gibi korunmasında fayda vardır. Genel olarak Kürtlerin görünmemektedir. Çünkü Kürtlerin en büyük he- Bağdat’a yönelik izledikleri politikaların iki temel defi Kerkük’ü kuzeye bağlamaktır. Şu hususa çizgide seyrettiği söylenebilir. Bunlardan birin- dikkat etmekte yarar vardır ki kuzeyden Kerkük’e cisi Cumhurbaşkanı ve KYB lideri Talabani’nin, yerleştirilen Kürtlerin çoğu yerleşim birimlerini Irak’ta Şii-Kürt ittifakının gelişmesi ve İran ile Türkmen arazilerinin üzerine yapmışlardır. Buna ilişkilerin gelişmesine yönelik izlenen stratejidir. ek olarak kentin tüm idaresi Kürtler tarafından İkincisi ise, Kürt yönetimi Başkanı ve Kürdistan kontrol edilmektedir. Bütün bu gelişmeler göz Demokrat Partisi lideri ’nin, gerektiğinde önüne alındığında Türkmenlerin, etnik olarak Kürt Kürt-Şii stratejik ortaklığından vazgeçip konjonk- veya Arap unsurların yanında yer alması oldukça türe göre yeni ittifak arayışlarına girilmesinden sakıncalı sonuçlar doğurabilecektir. Bu nedenle yana aldığı tavrıdır. Tabi bu farklı görüşler aynı Türkmenler, Dicle Operasyonu Gücü’ne karşı çık- zamanda Talabani-Barzani rekabetini de bir kez mak yerine Bağdat yönetimiyle pazarlık yaparak daha gözler önüne sermektedir. ve Kürt-Arap dengesini koruyarak tartışmalı böl- Bağdat-Erbil İlişkisinde Yeni Kriz: Dicle gelerde etkin olmak kaydıyla bu birliğin içinde yer

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 12 Ali SEMİN

alma şartını öne sürebilirdi. Çünkü Türkmenlerin, hattındaki gelişmelerin Maliki-Barzani ekseninde artık hem finansal, hem de siyasi olarak Irak’ta tek kişiselleştiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Baş- başına askeri bir güç oluşturmaları zor gözükmek- ka bir ifadeyle Barzani’nin Bağdat’ı, Maliki’nin tedir. Türkmenlerin yalnızca Irak’ın askeri yapı- ise Erbil’i kontrolü altına alma çabası iki yöneti- lanması içerisinde askeri bir güç olmak için çaba min çatışmasına yol açmaktadır. harcamaları gerekmektedir. Bununla birlikte Türk- 3. Irak’ın federal bir yapıya sahip olmasına menler Bağdat-Erbil arasında arabuluculuk rolünü karşın, Maliki’nin her geçen gün merkeziyetçi bir üstlenerek iki taraf arasındaki sorunları kendi leh- politikaya ağırlık vermesi, Kürt yönetimini rahat- lerine de dönüştürebilirlerdi. sız etmektedir. Ayrıca federal ülkelerde yerel yöne- Öte yandan, 16 Kasım 2012 tarihinde Selahad- timlerin merkeze bağlı olması gerekirken, Kuzey din vilayetine bağlı Tuzhurmatu şehrinde Dicle Irak Kürt yönetiminin tamamen merkezden uzak Operasyonu Gücü ile Peşmergeler arasında çıkan bir iç ve dış politika izlediği görülmektedir. Bu hu- çatışmada bir sivil hayatını kaybetmiştir.(1) Böy- sus ister istemez iki yönetimin ilişkilerine olumsuz lece Bağdat-Erbil çatışmanın eşiğine gelmiştir. Bu yansımaktadır. olayın ardından Dicle Operasyonuna karşın Kürtler 4. Maliki, Tahran eksenli bir bölgesel strateji de Hamrin Gücü’nü kuracaklarını açıklamıştır. As- oluştururken Barzani, Ankara üzerinden bölgesel lında Bağdat-Erbil arasında 2008 yılının Ağustos bir strateji geliştirmektedir. Dahası, bölgesel bir ayında benzer olaylar yaşanmıştır. İki taraf, 2009 sorun haline gelen Suriye krizinde Maliki ve Bar- yılında Bağdat-Erbil arasında tartışmalı bölgeler- zani arasındaki görüş ayrılığı, Bağdat-Erbil arasın- deki kontrollerin Irak ve Kürt Yönetimi’nin ortak güvenlik gücü tarafından sağlanması konusunda da pek çok krizin yaşanmasına neden olmaktadır. anlaşmışlardır. 26 Kasım’da Kuzey Irak Kürt Böl- Özellikle Barzani’nin, Suriyeli Kürt muhalefeti gesinden teknik ve askeri bir heyet Bağdat’a gi- desteklemesi ve Kürt gençlere askeri eğitim ver- derek, Irak İçişleri ve Savunma Bakanlığı heyeti mesi, Bağdat yönetimini rahatsız etmektedir. ile görüşmüştür. Fakat iki taraf arasında herhangi Yukarıda sözü edilen etkenler değerlendirildi- bir anlaşma sağlanamamıştır.(2) Ancak Irak Mec- ğinde, Bağdat-Erbil ilişkilerindeki krizlerin birçok lisi Başkanı Usame Nuceyfi’nin arabulucu olarak farklı boyutu olduğunu görmek mümkündür. Ör- devreye girmesiyle Bağdat-Erbil arasında bu böl- neğin, Maliki-Barzani arasındaki rekabet Talabani- gelerdeki askeri güçlerin çekilmesi için uzlaşmaya Barzani ilişkilerindeki güç mücadelesi olarak gö- varılabilmiştir. Kürt Yönetimi, söz konusu çatış- rülebilir. Bilhassa Maliki-Talabani’nin bölgesel manın sonucunda Kerkük’e, Tuzhurmatu’ya ve hedeflerinde İran’la yakın ilişkiler kurulmasına Diyale’nin Hanekin bölgesine Peşmerge gücünü karşılık Barzani’nin de Türkiye ile ilişkilerini ge- konuşlandırmıştır. 3 Aralık 2012 tarihinde ise Kürt liştirmesi, Bağdat-Erbil koridorundaki krizlerde Yönetimi Kerkük’ün çevresine 200’e yakın araba, tüm aktörlerin etkin olduğunu ortaya koymaktadır. tank ve ağır silahlar konuşlandırmıştır.(3) Bütün Bunun yanı sıra Maliki’nin, Kürt yetkililerin tar- bu gelişmelere bakıldığında Bağdat-Erbil ilişki- tışmalı bölgelerde Türkmenlere ve Sünni Arapla- lerinde her geçen gün krizin giderek tırmanmakta ra uyguladıkları baskıcı politikaları kendi lehine olduğunu ve çıkmaz bir yola girildiğini söylemek çevirdiği görülmektedir. Bu sebeple Maliki’nin mümkündür. Kriz daha fazla büyümeden iki taraf sözü edilen bölgelerdeki Türkmen ve Sünni Arap- arasındaki sorunların giderilmesi için bazı adımla- ları yanına çekmesi söz konusu olabilir. Başka bir rın atılması gerekmektedir. ifadeyle yaklaşan yerel seçimlerde Maliki’nin bu Maliki-Barzani arasındaki anlaşmazlıklar şu bölgelerden oy kazanması, Erbil ile ilişkilerinde şekilde sıralanabilir. Bunlar; yaşanacak gelişmelere bağlı hale gelmiştir. 1. Kuzey Irak, yabancı şirketlerle yaptığı pet- Sonuç rol anlaşması konusunda Bağdat’tan onay almadan Irak’ta yaşanan siyasi krizler, çekişmeler ve ve bağımsız bir devlet olarak hareket etmemelidir. güç mücadelesi ülkedeki iç dinamiklerin değişti- Tüm petrol anlaşmalarının Bağdat’la paralel yürü- ğine işaret etmektedir. Bir tarafta Şii-Kürt stratejik tülmesi taraflar arasındaki gerilimi nispeten düşü- ortaklığının yerini bazı bölgelerde Şii-Sünni Arap rebilir. ittifakı alabilir. Diğer tarafta da Bağdat-Erbil ara- 2. Bağdat-Erbil ilişkilerinde artan gerilimin sındaki askeri güç mücadelesi olası bir Arap-Kürt Maliki-Barzani arasında adeta bir güç mücadelesi- çatışmasına dönüşebilir. 2003 yılından beri mu- ne dönüştüğü gözlenmektedir. Artık Bağdat-Erbil hafaza edilmeye çalışılan Şii-Kürt ittifakı siyasi

13 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ Ali SEMİN

طوقس ىلإ يدؤت ةيداحتالا نمألا تاوقو ةكرمشيبلا نيب ةحلسم تاكابتشا (anlamda zedelenmeye başlamıştır. Ancak Bağdat- (1 http://www.aawsat.com/details.asp?section=4&article=70 ,اياح Erbil arasındaki krizlerin Irak’ta bir iç çatışmaya 4707&issueno=12408, Erişim, 19.11.2012. dönüşmesini ne Maliki, ne de Barzani göze alama- فيفختل ةفافشو ةينهم ءاوجا هتداس ةكرمشيبلاو شيجلا عامتجا: ليكولا (2) _http://www.burathanews.com/news ,طلتخملا قطانملا يف رتوتلا yacaktır. Bunun iki temel sebebi vardır. Bunlardan birincisi, Kürt Yönetimi’nin Bağdat’la çatışmaya article_176520.html, Erişim, 27.11.2012. ,كوكرك هاجتاب كرحتت ةكرمشيبلا نم ةريبك ةيركسع ةوق :ردصم (girerek, Irak’ta yaşanan güvenlik sorununun ken- (3 di bölgelerine sıçramasını istememeleridir. Çünkü http://www.alsumaria.tv/news/67538/, Erişim,3.12.2012. Kuzey Irak Kürt yönetiminin, Bağdat ile herhangi http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_c bir çatışmaya girmesi durumunda bunun bir etnik ontent&view=article&id=2266:badat-erbil-likilerindeki- krizler-ve-tuerkmenlerin-konumu&catid=77:ortadogu- çatışmaya dönüşmesi kaçınılmazdır. Dolayısıyla analizler&Itemid=150 Irak’ın neresinde olursa olsun olası bir Arap-Kürt çatışması, kuzey Irak’ın ekonomik ve ticari anlam- daki cazibe merkezi olmasını olumsuz yönde etki- leyecektir. Bu yüzden Kürt yönetimi, böylesi bir krizde sadece Kürt kamuoyunu tatmin etmek ama- cıyla yalnızca bazı sert açıklamalarda bulunabilir. Aktif bir tutum olarak dengeleri bozacak bir eylem içine girmesi beklenmemelidir. İkinci neden ise, Iraklı politikacıların hiçbirinin bir Arap-Kürt ça- tışması çıkmasını desteklememeleridir. Şu nokta- ya dikkat çekmekte yarar vardır ki Maliki-Barzani arasındaki çekişmelerin bir Arap-Kürt çatışmasını ortaya çıkarması iki liderin de siyasi olarak güç kaybetmesine neden olabilir. Burada Türkmenlerin durumuna bakmak ge- rekir. Olası bir Arap-Kürt çatışması büyük oran- da Türkmen bölgelerinde yaşanacaktır. Böylece silahlı gücü olmayan Türkmenler bundan hem maddi hem de manevi zarar görecektir. Bu açıdan bakıldığında Türkmenlerin, Merkezi Hükümetin başında kim olursa olsun Bağdat yönetimi ile bera- ber hareket etmeleri önem arz etmektedir. Dahası Türkmenler (Irak Türkmen Cephesi), Bağdat-Erbil arasında uzlaşma sağlanması için taraflarla görüş- melere bir an önce başlamalıdır. Türkmenlerin artık Irak’ın iç siyasetinde “bekle-gör” politika- sı izleyecek zamanları kalmamıştır. Çünkü Dicle Operasyonu Gücü ile Peşmerge güçleri arasında yaşanan gerilim bir Bağdat-Erbil krizi olarak gö- rünse de, Türkmen bölgelerinde meydana geldiği için Türkmenleri yakından ilgilendirmektedir. Bu bağlamda Türkmenlerin dengeli bir politika izle- mesi ve Bağdat-Erbil-Ankara üçgeninde daha aktif bir rol üstlenmesi gerekmektedir. Özetle söylemek gerekirse, Bağdat-Erbil hattında her geçen gün sorunların artması, doğal olarak bir önceki soru- nun çözümünü tıkamaktadır. Hâlihazırda Bağdat yönetiminde eskisi gibi etkili olmasalar da Kürt- lerin, 2014 yılında yapılacak olan Irak Parlamento seçimlerinde Bağdat’ta hükümet kurma sürecinde yine kilit noktada olacakları unutulmamalıdır. Dipnotlar:

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 14 Yasin Cemal GALATA - Ahmet Cahit ŞAHİNER [email protected] - [email protected]

Türkmeneli Diyarında Beş Gün - 1 -

Türkmeneli diyarı gezisine başlamadan önce bizim için bu sevdanın nerede başladığını an- latalım. Türkiye’nin Musul’a, Kerkük’e yani Türkmeneli’ne hasreti Misak-ı Milli kararları ile başlar.600 yıl boyunca üç kıtada hüküm süren Osmanlı imparatorluğunun son günlerinde Mecli- si Mebusan’da alınan kararlar milli yemin olarak anılır.16 maddelik bu yemin içerisinde Türkiye Cumhuriyetinin bugünkü sınırları çizilir tabi Mu- sul ve Kerkük hariç… Emperyalist devletlerin planları ile başlayan uzun yıllar süren hasretlik başlar ama her an ka- vuşacakmış gibi devam eder bu hasret….. Tarih bir kent olarak karşılamıştı bizi. Güneşin doğma- içinde kimi zaman hasretlik bitecek gibi olmuş- sıyla birlikte bindiğimiz taksiye bizi meşhur çay- tur; ancak hep bir engel çıkmıştır. Bu engellerin hanelerde indirmesini söyledik. Çayhaneye girdi- en önemlisi ise petrol olmuştu. Petrol ateşi onların ğimiz an hani derler ya “tavşan kanı olsun“ de- ceplerini ısıtırken bizim de gönlümüzü kor gibi ya- yimini aratmayacak şekilde önümüze çaylar geldi. kıyordu. Aroması tadı bizim buradaki çaylara çok benzemi- Türkiye’deki genç nesil için ders kitaplarında yordu, tabi en önemlisi de şekerin bize sorulmadan Misak-ı Milli ile başlayan bu dava çoğu zaman fazlaca atılması bizi şaşırtmıştı. Çayhane meşhur yine kitaplarda kalır. Milli değerlerine sahip çı- dedik ya burada ayrı bir kültürü var. İnsanlar güne kanlar için ise hep bir yaradır Türkmeneli.Bizim bu küçük mekanlarda merhaba derler. Burada çayı de üniversite yıllarında hep hayallerimizi süslerdi yarım bırakmak mekan sahibine yapılmış büyük bu diyarlar.Artık buraları görmenin zamanı gel- bir saygısızlık olarak anlaşılır, bize garip gelen mişti bizim için… başka bir şey de çay tabağından da çay içilmesi Nasip 10 Ekim 2012’deymiş, gece vakti İs- oldu. Artık çayhaneden çıkmanın zamanı gelmiş- tanbul Atatürk Havalimanından bindiğimiz uçak ti. Elimizdeki bavullarla Erbil Kalesinin yanından bizi Erbil’e indirdi. Bizim için artık bu hasretlik yürüyerek (hawle) meydanına geldik. Orada bizim bitecekti. Beş gün sürecek seyahat başlamıştı artık. gibi Türkiye’den gelen iki kişi ile karşılaştık. On- Gece indiğimiz Erbil’e bakarak yorumlar yapmaya larla kısa bir sohbetin ardından Erbil’deki mih- başlamıştık. Erbil beklediğimizden daha gelişmiş mandarımız Dilşat Bey ile buluştuk. Bizim için

15 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ Yasin Cemal GALATA - Ahmet Cahit ŞAHİNER [email protected] - [email protected]

bir gün sürecek ancak ezberlerimizi bozacak ön var.Konaklar adeta bir şaheser her tarafında ayrı yargılarımızı tümden değiştirecek Türkmen şehir- bir el işçiliği, bir zerafeti görmek mümkün..Duvar lerinden Erbil’i gezmeye başladık. süslemelerinde genelde koyu mavi renk kulla- Türkiye’den bakınca Erbil bizim için nasıl nılmış.Konaklar birden fazla bölümden oluşuyor. görünüyordu daha doğrusu ne bekliyorduk bize İçeri girdiğimizde bizi eyvan olarak adlandırılan kalsın ancak buradaki tarihsel ve kültürel varlıklar büyükçe bir avlu karşılıyor. Odalara girdiğimiz- her şeyi apaçık şekilde anlatıyordu. de duvar süsleri büyük oranda korunabilmiş. He- men hemen baktığımız tüm tavanlarda dönemi Dilşat Bey ile tanışmamızın üzerinden saniye- yansıtan motifler gözümüze çarpıyor.Konakların ler geçmesine rağmen orada olmanın heyecanıyla pencerelerinden Erbil’e bakmak ise ayrı bir zevk ses kayıt cihazını açarak çevremizdeki tarihi ya- . Buralar bize adeta İçiçe geçmiş bir şehir görün- pıları sormaya başladık.İlk fotoğraf karesine Erbil tüsü veriyor. Buradaki mahalleler Erbil’in en eski Kalesininin o görkemli duruşunu çekerek başladık. mahallelerinden biri . Burada yapılan Restorasyon Erbil’e sınırlı zamanımızdan bir gün ayırdığımız işinde yabancı ve Türk firmalarının çalıştığını gö- için bizim için çok değerliydi ,kaybedecek bir da- rüyoruz. Konaklar onlarca yıla rağmen hala güzel- kikamız bile yoktu. Hemen Erbil Kalesine doğru liklerinden hiçbir şey kaybetmemişler ancak ken- yürümeye başladık.Kale şehrin tam ortasında tüm dini bilmezlerin etrafa zarar verdiğini, duvarlarına heybetiyle karşımıza çıktı. Kalenin girişinde en az slogan yazıldığını görüyoruz ve kendi kendimize kapısı kadar büyük olan dev bir heykel vardı. Bu söylenmeden edemiyoruz. heykel ünlü bilim adamı İbn-i Mustavfi’ye ait. Ki- Konak mimarisinde bizim medeniyetimize ait tabesinde yazıldığı üzere 1169-1239 yılları arasın- birçok unsur gözümüze çarpıyor. Kalede iki cami da yaşadığı, ünlü bir tarihçi ve o dönemde nazırlık var .Birisi Türkiye’nin çok yakından tanıdığı Doğ- yapmış birisi. Tarih ve edebiyat konularında birçok ramacı ailesine ait olan ancak faal olmayan küçük eserlerinin olduğu da yazılı. İbn-i Mustavfi’nin ki- bir cami, diğer camii ise Haneke , bu caminin sa- tap okurken tasvir edilmesi bölgeye verilebilecek dece Cuma namazları için açıldığını öğreniyoruz. en büyük mesaj çünkü yıllarca sömürülmüş ve taş Kalenin çıkışında antika dükkânına uğradığımızda üstüne taş konulmayan bu topraklar bu düzenden konaklarda kullanılan eşyaları görüp fotoğraflarını ancak okuyarak kurtulabilir. çekip kalenin diğer kapısından aşağı doğru indik. Kaleden içeri girdiğimizde yüzyıllar boyunca birçok olaya şahitlik eden konaklarla karşılaştık. Çoğu yılların vermiş olduğu yorgunluğa dayana- mamıştı. Kale meskûn üç mahalleden oluşuyor. 2010’lı yıllarda alınan bir kararla konaklar istimlâk edilmiş, boşaltılmış şimdi ise hummalı bir çalışma var. Bölgesel yönetim burayı kültür merkezi yap- mayı düşünüyormuş. Kalenin iki kapısını birleştiren uzunca caddede yürüdükten sonra artık tarihi evleri daha yakından incelemeye başladık. Burada Cemil ağa, Çelebi ve Doğramacı ailelerinin ve bir çok ailenin konağı

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 16 Yasin Cemal GALATA - Ahmet Cahit ŞAHİNER [email protected] - [email protected]

Kalenin çevresinden de fotoğrafları çekip kentin caddelerinde gezmeye başladık. Orada her cad- dede çok sayıda seyyar satıcı var ve caddeler bir hayli kalabalık. Bir seyyar satıcıdan bizim kura- biye veya kahke dediğimiz, orada külçe denilen kurabiyelerden satın aldıktan sonra Irak Türkmen Cephesi Erbil bürosuna doğru yola çıktık. Yolda gelişen ve büyüyen Erbil’e bir kez daha şahit olu- yoruz. Burada Fransızlara karşı ayrı bir hayranlık duyuluyor. Büyük bir caddeye Fransız bir düşünü- rün adı verilmiş. Büroda Dilşat bey ve Cephenin Erbil yürütme kurulu üyesi Aydın Maruf bey ile görüşüp kendileri ile sohbet ettikten sonra Erbil’in rak kulağımıza Türkçe kelimeler geliyor. Öğren- meşhur kebabı bizlere ikram edildi. Meşhur dedik diğimiz üzere esnafın büyük bir kısmı Türkmen. ama bilmediğimiz tatlar değil. Adana kebabı ve ta- Bunu öğrenmenin verdiği mutluluk ile çarşıdan vuk kebabı bütün süslü haliyle önümüze getirildi. ayrıldık. Akşam saatine doğru Erbil tarihiyle yaki- Burada verdiğimiz kısa bir molanın ardından nen ilgilenen Zilşat beyi ziyaret etmeye karar ver- ilk durağımız İmam Ahmet kabristanı oldu .Bu dik. Zilşat Bey sağlık problemi olmasına rağmen kabristan şu an şehrin içinde kalmış tamamiyle bizi kabul etti. Kendisiyle Erbil tarihinden konu- Türkmenlere ait bir mezarlık.Mezar taşlarını ince- şuyoruz, Erbil’in kadim bir Türk şehri olduğunu lemeye başladık, aradığımız ortak bir damga idi. söylüyor bizlere. Kendisinin araştırma yapmış Ancak garip simgeleri barındıran mezar taşları ile olduğu konulardan ve kitaplarından bahsediyor. karşılaştık ,kendimizce yorumlamaya başladık; Bizimde incelediğimiz kadarıyla Dilşat beyin ki- görebildiğimiz bir çok mezar taşında tüm Türk tapları birer hazine niteliğinde. İnşallah Dilşat Bey dünyasında ki mezar taşlarında görülebilen motif- tarafından yazılan bu kitaplar Türkiye tarafından ler yer alıyordu. Taşların üstünde hançer, kolye, Türkçe olarak da basılır ve Erbil hakkında yanlış tüfek gibi. Burada İran-Irak Savaşında şehit düşen kanaat besleyenler Erbil’i orada yaşayan bir kültür askerlerin mezarları da bulunuyordu. adamından öğrenirler. Erbil’in iki simgesi var birisi kale diğeri ise Güzel bir sohbetin ardından ertesi sabah minare. Bu minare 1190 tarihinde Sultan Muzaf- Kerkük’e gitmek üzere odamıza çıkmadan önce fareddin Gökbörü zamanında yapılmış. Minare Dilşat bey ile vedalaşıyoruz. Otel’de bir günün mimarisi ve Erbil açısından ayrı öneme ha- analizini yaparken Erbil’in tarihini, yapısını an- izdir. lamanın en doğru yönteminin burada yaşayarak ve Artık yavaş yavaş hava kararmaya başladığın- tadarak olduğunu fark ediyoruz. da Erbil Kayserisini gezmeye başladık. Bu böl- Selam Olsun Kerkük’e gede kapalı çarşıya kayseri deniliyor. Artık hava Seyahatimizin geri kalan kısmını Kerkük’te karardığı için çarşı, dükkânların ışığı ile aydınla- geçirdik. Erbil’den bindiğimiz taksi ile bir saat- nıyor. Çarşı birçok bölümden meydana geliyor. lik yolculuğun sonrasında şimdiye kadar hep ki- sarraflar, marangozlar, manifaturacılar ve meslek taplarda okuduğumuz Kerkük’e vardık. Bu kadim dallarından oluşuyor. Çarşıyı gezerken sürekli ola- şehri tüm varlığı ile her şeye rağmen dimdik kar- şımızda görmenin heyecanı ile fotoğraf çekmeye çoktan başlamıştık ,ancak fotoğraf karelerinde kontrol noktalarının fotoğrafı bulunduğu için bizi durdurdular.Bizden o fotoğrafları silmemizi istedi- ler, fotoğrafların silinmesinin akabinde yolumuza devam ettik. Bu olaydan sonra Erbil gezisindeki rahatlık yerini temkinli olmaya bıraktı. Taksiden indiğimizde Kerkük’teki mihmandarımız Türk- men Kardeşlik Ocağı Kerkük Şube Başkanı sa- yın Abdülhalık Hürmüzlü ağabeyi aradıktan sonra onu Mecidiye çayhanesinde beklediğimizi söyle- dik. Abdülhalık Bey ile Türkmenlerin baba ocağı

17 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ Yasin Cemal GALATA - Ahmet Cahit ŞAHİNER [email protected] - [email protected]

olarak niteledikleri Türkmen Kardeşlik Ocağına kapsayıcı geniş törenler yapılıyor. doğru yola yola çıktık. Abdülhalık Bey, Kardeşlik Ocağının tarihten En işlek caddelerden birinde görmüş oldu- günümüze hep ilkleri başardığını belirtiyor. Örnek ğumuz bir heykel dikkatimizi çekti. Heykelin olarak da bizim de ilgilimizi çeken sadece Türk- kime ait olduğunu sorduğumuzda 1959 yılında men gençlerce değil tüm Kerkük gençlerinin fay- Kerkük’te şehit edilen Türkmen liderlerden Ata dalandığı uluslar arası sınav olan TOEFL’ı yapa- Hayrullah’a ve Selahaddin Avcı’ya ait olduğunu bilme yetkisini gösteriyor. öğrendik ve kendilerini rahmetle andık. Burada Türkmeneli gazetesi genel yayın yönetmeni bizi şaşırtan heykellerin Saddam döneminde 1992 Necat Kevser Bey Kardaşlık Ocağına teşrif ettik- yılında yapılmış olması oldu. Kardaşlık Ocağına ten sonra bir restorana giderek Kerkük mutfağının gelene kadar Irak bayrağından daha çok Türkmen tadına bakıyoruz. Yemekte maklube, kebap ve bayrağını görmemiz buradaki kardeşlerimizin bü- meze çeşitlerini görüyoruz, porsiyonların büyük- tün olumsuzluklara rağmen nasıl ayakta durdukla- lüğü bizi şaşırtıyor. Karnımızı doyurduktan sonra rını gösteriyordu bize. meşhur Kerkük Kalesine doğru yol alıyoruz. Hassa Erbil’de görmediğimiz aşırı güvenlik önlem- Çayının üstünden geçerek Kaleye çıkıyoruz, biraz leri Kerkük’te sıkı bir şekilde uygulanmaktay- gezdikten sonra dı. Kerkük’teki tüm kamu binalarının önü beton bloklarla çevrilmiş ve önlerinde keskin nişancılar bulunmaktaydı. Kısa bir şehir turunun ardından Kardaşlık Ocağına girdik. Kardaşlık Ocağı 1960 yılında Bağdat’ta Dr. Merdan Ali ve arkadaşları tarafından kurulmuş. Buradaki Türkmenlere hak tanınan ilk sosyal ve kültürel kuruluş. Kardaşlık Ocağı 1977 yılına kadar Türkmen toplumunun kültürel ve sosyal ihtiyaçlarını biraz da olsa kar- şıladı, zaman içinde birçok yöneticisi tutuklanıp idam edildi. Bütün bu baskılara rağmen yılmayan Kardaşlık Ocağı Türkmen kültürünün korunmasın- da en büyük paya sahiptir. 2003’ten sonra ise Erbil ve Musul’da şubeleri açılmış. Kerkük şubesi ise tüm çabalara rağmen 2009’da açılmış. İki katlı bir binada faaliyetlerini sürdüren ocakta kütüphaneyi ve toplantı salonunu geziyoruz. Toplantı salonun- da duvarlarda “Nerede Kale var Orada Türkmen var.” ve Fuzuli’nin resimlerini görüyoruz. Kardaş- lık Ocağı yapmış olduğu faaliyetlerde Türkmen gençlerine milli ve manevi değerleri aşılamaya çalışıyor. Faaliyetler sadece Kerkük ile ilgili yapıl- mıyor; Çanakkale Zaferini anma töreni, “Türkmen şairlerin vicdanında Rauf Denktaş sevgisi” gibi

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 18 Yasin Cemal GALATA - Ahmet Cahit ŞAHİNER [email protected] - [email protected]

“Yıktılar Kalamızı Sürdüler Balamızı Daha can bogazdayken Çektiler salamızı” türküsünde tasvir edilenleri hissediyoruz. Kalenin içinde Danyal Peygamber Camisi var. Geziye buradan başlıyoruz. Camii sadece namaz vakitleri açık oluyor. İkindi ezanı ile birlikte Dan- yal Peygamber Camii’ne gidiyoruz. Camii’nin içinde üç peygamberin kabri bulunmaktadır; Dan- yal, Üzeyir ve Huneyn peygamberlerin. Danyal Peygamber Camii sadece Müslümanlar için de- ğil, Hıristiyan ve Museviler için de önem taşıyor. Cuma günü Müslümanlar, Cumartesi Museviler, Pazar günü ise Hıristiyanlar tarafından ziyaret edi- liyor. Caminin içinde türbedar sohbetimiz sırasın- da, Danyal Peygamber Camii’nin Saddam döne- minde 20 yıl boyunca kapalı olduğunu ve metruk bir hale geldiğini öğreniyoruz. Camii’nin avlusun- da ise diğer önemli bir yer olan Osmanlı şehitliği bulunuyordu. Osmanlı şehitliğinde dua ediyoruz ve bu şehitlikte vatansever bir kişinin kabrini de ziyaret ediyoruz. Atatürk’ün Harbiye’den sınıf arkadaşı olan vatansever Ömer Naci’nin mezarı başına geçiyoruz. Ömer Naci Kerkük’te ilk siyasi teşkilatlanmayı kuran kişi, 29 Temmuz 1916 yı- zamana karşı direnen tarihi eserin çinileri kırılmış lında yakalandığı tifüs hastalığı sonucu Kerkük’te etrafı viraneye çevrilmiş durumda. Böyle bir tari- şehit olduğunu öğreniyoruz. hi eserin bu halde olması bizi çok üzüyor. Fatma Danyal Peygamber Camisinin hemen yanında- Hatun’un kabri Gök Kümbet’te bulunmaktadır, ki Ulu Cami’ye uğruyoruz. Ulu Cami’de bayanlar Kümbetin üstündeki çiniler ve altı köşeli yıldızlar için yapılmış bir mevlid-i şerif olduğu için gir- bu kümbetin kimler tarafından yapıldığını söylü- mekten çekiniyoruz; ama Türkiye’den geldiğimizi yor bizlere. duydukları için ısrarla davet ediyorlar. Daveti kıra- Gök Kümbet’in fotoğraflarını çektikten sonra mayıp yanlarına oturuyoruz. Kale’de sağlam kalabilen konakları gezmeye baş- Kerkük kalesi içindeki önemli eserlerden biri- lıyoruz. Konaklara doğru giderken Kale’nin Kay- si de Gök Kümbet’tir.14. yüzyılda yapılmış olan serisi çıkıyor karşımıza bu çarşı diğer Kayserilere eser Irak Türkmenleri için simge durumundadır. göre daha küçük. Bir konağa vardığımızda yıkıl- Türkiye’de de birçok örneği bulunan kümbetin maya yüz tutmuş olduğunu görüyoruz. ’daki buradaki durumu ise içler acısı. 700 yıl boyunca veyahut Türkiye’nin güneydoğusundaki ev mima- risinin yansımasını görüyorduk. Konaktaki mima- ride birçok Türk coğrafyasında gördüğümüz altı köşeli yıldız karşımıza çıkıyordu. Koltuk veya kanepe kenarlarında gördüğümüz dayancakların yerde ve koç şekline benzer olması Akkoyunlu ve Karakoyunlu dönemlerine ait olduğunu vurgulu- yor. Bilinçli bir şekilde yapılan tahribatın izlerini görüyoruz, o konaklara yapılan tahribat sadece Kerkük’teki Türk mirasına değil insanlık mirası- na yapılmaktadır. Bütün yapılan bu tahribatlara ve bakımsızlığa rağmen Konak hala çekiciliğini ko- ruyor.

19 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ Ata TERZİBAŞI

Yeni Yayımlanan Şahâne Üç Eser

Söz başı halkın güçlü varlığı nüfus kalabalığıyla değil, Bir ülkenin kalkınmasında rol oynayan araş- müteffekir yazarlarının ortaya koydukları yararlı tırmacı yazarların kaynak eserleri önemli bir yer kültür eserleriyle belirlenir. tutar. O ülkede yaşayan İşte son günlerde yayımlanan görkemli üç eserin, Türkmânoloji alanında mevcut boşlu- ğun bir kısmını doldurmuş olması bakımın- dan tanıtılması uygun görülmüştür. Gerçi gö- rünen köy kılavuz istemez ama bu kitapları okumak fırsatı bulmayanlar için değerlen- dirmeleri yakışır ve yerinde olmuştur. Kerkük’ün Sesi Abdülvahit Küzeci- oğlu: Söz konusu üç kitaptan biri Kerküklü Dr. Suphi Saatçi’nin Kerkük’ün Sesi Ab- dülvahit Küzecioğlu unvanlı olanıdır. Müellif, kültür alanında çok yönlü bir ilim adamıdır. Yüksek öğretim mimarı, eğitimci, edip, şair, derleyici, dergici ve araştırmacı yazar olup verimli eserleriy- le ün kazanmayı hak etmiştir. Daha önce yayımladığı eserler arasında Kerkük Ev- leri unvanlı kitabı, şehrimizin tarihî ya- pılarını içeren mimarî bir şah eserdir. Sonki kitabı olan “Kerkük’ün Sesi….” ise ölümsüz ses sanatkârı ve türkü bestekârı Abdülvahit’in geniş ha- yat hikâyesini ve eserlerini kapsayan, büyük hacimli parlak kuşe kâğıda ba- sılmış, bol resimlerle süslü nadide bir yapıttır. Kitap İzzettin Kerkük Kültür ve Araştırma Vakfı İktisadî İşletme- si tarafından Haziran 2012 tarihinde İstanbul’da basılmıştır. Müellif, kitabını üç ana bölümde ele almıştır. Geniş bir giriş mahiye- tinde olan birinci bölümde Irak’ın musikî tarihi ve geçen asrın ikinci yarısında yaşayan müzisiyenleri, Bağdat Güzel Sanatlar Enstitüsü ve mensubu Türk ve Iraklı musikişi- naslar hakkında tarihî bilgiler sun- muş, bu arada ünlü müzikolog Şerif

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 20 Ata TERZİBAŞI

Muhittin Targan başta olmak üzere Mesut Cemil, Iraklı Cemil Beşir ve bunun kardeşi Münir’e ait bilgiler vermiştir. Aynı zamanda Kerkük’te Türk- man müziğine hizmet edenlerden ve bu şehirde musikî icrasında yaşanan yeniliklerden söz et- miştir. Kitabın ikinci bölümünde ise Küzecioğlu’nun hayat hiyâyesini doğumundan ölümüne değin geniş şekilde anlatmakta, radyo ilişkileri ve Türkiye’ye yaptığı sanat ziyaretlerinden ve coş- kulu müzik törenlerinden, ayrıca etkilendiği sa- natçılardan söz açmıştır. Suphi, kitapta üçüncü bölümü, Küzecioğlu’nun repertuvarıyla ilgili taş plak (kıyr kavan)lara doldurduğu türkü, gazel, hoyrat, divan ve uzun havaların sözlerini saptamıştır. Şu var ki sanat- çının yerli ağızla söylediği kelimeleri yazı dili- ne dönüştürmüş, bununla imla ve bazen kafiye pürüzleri belirlenmiştir. İnşallah kitabının ikinci baskısında bu pürüzleri gidermiş olur. Kendisine şimdiden başarlar dileriz. Müellifin genel olarak yararlandığı kaynak- larından kitabına aktardığı en ufak alıntıları bile ilmî emanete sadık kalarak parantez içine koyup sahiplerine işarette bulunması saygılı ve iradeli bir harekettir. Bir de kitabına mülhak olarak sesli iki CD kursunu terfik etmesi münasip ve yerinde olmuştur. Bunlar sanatçının taş plaklarda okudu- ğu ve Bağdat Radyosu Türkmanca Bölümünde sunduğu ezgi örneklerini ihtiva etmektedir. Saatçi kitabının kapağında Küzecioğlu hak- kında on sekiz parçadan oluşan ve Osman Oğuz rında millî gaye ve maksadının dışına çıkmayan müstearıyla yazdığı okşayıcı manzum methiye bu çalışkan insan bu kez Kerkük’te yayımladığı ile bir çeşit tevazu jesti yapmıştır. 512 sayfalık yeni kitabında yaklaşık 2500 tarihî ve cografî özel yer adlarını sergilemiştir. Şehir, Her halde Kerkük’ün güzelim ezgilerini tatlı kasaba, köy, mahalle, sokak, dağ, tepe, ırmak, sesiyle âleme duyuran rahmetli Abdüvahit’i bu göl ve başkalarını orijinal kaynaklara dayanarak kitabıyla her yana yayan Sayın Suphi’yi yürek- açıklanmıştır. ten kutlarız. Bu özel adlar her ne kadar kitabın unvanında Irak’ta Türkçe Yer Adları Kılavzu: “Türkçe” diye tavsif edilmiştir; ama aralarında Söz konusu üç kitaptan ikincisi Necat Türkçe olmayan bir kısım adlar da bulunmakta- Kevseroğlu’nun telif ettiği Irak’ta Türkçe Yer Ad- dır. Ne var ki bunlar halkın düşüncesinde “Türk- ları Kılavuzu unvanlı yapıttır. Müellif daha önce manca” olarak kabul gördüğünden üzerinde faz- Türkman tarihiyle ilgili iki yararlı eser meydana laca durmak istemiyorum. koymuştur. Ayrıca haftalık Türkçe-Arapça Türk- meneli gazetesiyle aynı adı taşıyan aylık edebiyat Maddeleri alfabe sırasıyla düzenlenen kitap ve sanat dergisinin başyazarlığını üstlenmiştir. dil konusuyla ilgili olmayıp, bunda yerli özel ad- Bu zor işi yıllardır hiç aksatmadan ciddiyetle sür- ların gelecekte başkaları tarafından keyfî surette dürmektedir. Gençliğini hep Türkman varlığını değişikliğe uğratılmaması hedefi güdülmüştür. ve tarih olaylarını saptamaya adamıştır. Yazıla- Kitabın zengin muhteviyatı âdet gereği mü-

21 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ Ata TERZİBAŞI

ellifin “ön sözü” ile başlamış, ardından “giriş” Tarih Ül-Edebi Ti-Türkî Fi’l Irak: yapılmış ve akabinde “Irak’ta Türk Varlığı”ndan Makalede tanıttığımız yeni yayınlarından söz edilmiştir. Özel adlar ise Celayirliler, Karako- üçüncüsü “Irak’ta Türk Edebiyatı Tarihi” anla- yunlular, Akkoyunlular, Safavîler, Osmanlılar ve mına gelen Tarih ul- it-Türkî fi’l-Irak adlı daha önceki dönemlere ait olup, orijinal kaynak- 540 sayfalık Arapça bir eserdir. Kerkük ilinde ların ışığı altında aydınlığa kavuşturulmuştur. basılmıştır. Müellifi uluslararası kültür alanında Az önce adları geçen yerli gazete ve derginin ün yapmış büyük bir tarihçi olan Avukat Abbas sorumluluğunda çalıştığı süreye bir o kadar za- El-Azzavî’dir. man daha katarak ve iğneyle kuyu kazarcasına Bu kitapta yer verdiği konular arasında şu bö- yorucu bir uğraşıyla hazırladığı bu eseri dolay- lümler göze batmaktadır. sıyla Sayın Necat’ı bir defa değil birkaç kez teb- Türk ve Türkmanlar, Türkler’in başka kavim- rik eder başarılı çalışmasının devamını dilerim. lere tercihi, Abbasiler zamanında Türk edebiya- tı, divanu luğat it-Türk, Türklerin dili Moğol ve Türkmanlar döneminde Türk Edebiyatı, şiir ve şa- irler, Nesimî Bağdadî, Hurufîler, düz yazı (nesir), Arap ve Uygur yazıları, Moğolca ve Türkmanca (dil), Osmanlı döneminde Irak’ta Türk Edebiyatı, Fuzulî, Ruhî ve bunlarla muasır şairler, Memlük- lüler dönemimnde edebiyat, Kerküklü Nevres-i Kadim, Erbilli Garibî, Osman Nevres, Kerküklü Şeyh Rıza, Türk Edebiyatının Irak’ta yerleşim merkezi, Kerkük ve saire… Azzâvî şu kocaman başlıklar altında sunduğu ufak bilgileri Arap âlemine aktarmıştır. Edebiyat tarihini daha çok inşavâri bir üslupla ifade et- miştir. Çok sayıda yazma kaynak kitaplara sahip olduğu hâlde eserini telifte ne yazık ki bu yerli mühim kitaplar yerine az çok ikinci el genel eser- lerden yararlanmıştır. Kitabında şiir örneklerine nadir olarak rastlanılmaktadır. Rahmetli Abbas El-Azzâvî bu eseriyle edebi- yatımıza görkemli bir katkıda bulunmamışsa da araştırmacıların ileriki çalışmaları için yol göste- rici yararlı bir yapı Kılavuzu ortaya koymuştur. Gömütü nurla dolsun. Söz konusu kitabı üstat Hasan Kevser ile Necat Kevseroğlu birlikte hazırlamışlar, yaz- dıkları müşterek ön söz ve haşiye yorumları ile gereken katkıyı sağlamışlardır. Bunlardan Necat Kevseroğlu’ndan daha önce söz etmişimdir. Ha- san Kevser ise Rahmetli Mevlut Taha Kayacı’dan devraldığı Türkman Edebiyatçılar Birliği’nin başkanığını üstlenen ve Türkmeneli gazatesinin yazı işleri müdürü olan ve bu gazetedeki çalışma ve mumaresesi sebebiyle Arapça’da mükemmel bir edip ve Türkçe’de kabiliyetli bir şair olarak tanılmış belirgin bir şahıstır. Azzâvî’nin karanlıkta kalan kitabını gün ışı- ğına kavuşturan Hasan ve meslektaşı Necat sevgi ve saygıya hak kazanmışlardır.

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 22 Kerkük

Oy kökümüz talandı Babagurgur alovlanır Ezizim vetenimdedir Bu ne tütsü dumandı? Dede ruhu da canlanır Aşqım vetenimdedir qan göl içinde Türkmeneli bayrağı Canım gurbette olsa Kerkük’üm yağmalandı Her bir elde dalgalanır Ruhum vetenimdedir

Şu Türkmen balası mı? Kerkük’de dağ daş ağlar Sona göle gelende Ağlayan anası mı? Dar günde qardaş ağlar Bülbül güle gelende Daş üste daş kalmayan Bu toplu mezarlığa Türkmeneli hiç susmaz Kerkük’ün Qalası mı? İnsan sussa daş ağlar Hoyrat dile gelende

Kerkük’ün qalası mı? Unutma gel torpağını Türk elinin acarı bu Uçmayan sonası mı? Qoyma yağı tapdağını Turan elin yazarı bu Şu tarixten silinen: Türkmen halqın qanıdır Bir gün bele deyecekler Türkmen Qalası mı? Qoru Kerkük torpağını Bir ğeribin mezarı bu

Ezizim qala qalam Kerkük’ümden doymayan Göyde yıldız bellidir Dağılmaya qala qalam Qelbini dert oylayan Belke yüz yox ellidir Türk izini silmeyin Dedem Qorqud ruhudur Dağılsa Turan eli Kerkük’e qala qalam Seni rahat qoymayan O yurdundan bellidir

Ezizim daşım ağlar Ezizim derd ekerem Qaralma gizli gizli Dıvarım daşım ağlar Dert biçib dert ekerem Saramla gizli gizli Kerkük’ün dar gününde Kerkük’ün dar gününde Veten deyib sızlayıb Olsa qardaşım ağlar Yox mu hiç derde kerem Darılma gizli gizli

Ezizim biçen gelsin. Kerkük’e bax şehid verib Şirin şirin dile bak Gem günü biçen gelsin: Yenilmez çox igid verib Derde duçar ele bak Türkmeneli safıdır Sebebi var “Türk” olması Telafer’i yakdılar Şerbetıi içen gelsin Bu gün de bak şehid verib Yurdumdaki küle bak

Ezizim gün olacağ Burla xatun nevesiyem Ezizim bize sarı an ,gun olacağ Kerkük’de men gezesiyem Gem gelib bize sarı Kerkük’ün haq sözünü Kerkük’ümde gezinmesem Musul şehid verende Tutan bir gün olacağ Gözü açığ ölesiyem Qan geldi dize sarı

Kerkük’te qasırgalar Ezizim gül üzüme Ezizinem oku gel Çox esdi qasırgalar Yurdumda sen gül üzüme Ozan qardaş oku gel Biz haqqa inanırığ Men gurbete düşeli Cahil olma heyatda Biter şu qasırgalar Gem düşdü gül üzüme Fizulini oku gel

ESMİRA

23 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ Necat KEVSEROĞLU

Ustaca Anlatılan, Büyük Bir Usta! Kerkük’ün Sesi Abdulvahit Küzecioğlu

Kerkük’ün yetiştirdiği çok yönlü ünlülerden, Türkmen kültür ve mücadele tarihinde önemli bir yere sahip olan, yılmayan ve yorulmayan çalış- malarını sürdüren değerli mimar, araştırmacı ya- zar, tarihçi, folklor derlemecisi, hikâyeci, gazeteci ve akademik bilim adamı Prof. Dr. Suphi Saatçi, “Kerkük’ün Sesi, Abülvahit Küzecioğlu” adlı yeni kitabını yayımladı. Kerkük Vakfı tarafından yayınlanan kuşe kağıt- lı, güzel ciltli, büyük boy, 100 sayfa tutan kitapta, Türkmen çağdaş müzik tarihini konu eden ve 20. Yüzyılın ikinci yarısında, Türkmen müziğinin ye- tiştirdiği birçok meşhur sanatçılardan büyük usta Abdülvahit Küzecioğlu her yanıyla ustaca incelen- miştir. Kısa bir ön söz yazısı ile başlayan eser, üç bölüm ile Küzecioğlu’nun taş plakalara okuduğu Hoyratlar ve Türküler alınmıştır. Son sayfada ise, Abdülvahit Küzecioğlu’nun eserlerini okuyan sa- natçılar listesi verilmiştir. Kitabın birinci bölümünde, Irak Türkmen mü- ziğinin tarihi ele almıştır. Saatçi, yaptığı inceleme sırasında Irak musiki tarihine genel bir bakış ya- parak, Irak Türkmen ezgilerinin doğuşu ve geliş- mesinden söz ederken, Irak makamının Kerkük’te doğup, Musul’da geliştiğini ve Bağdat’ta son bul- duğunu belgelerle okuyucuya sunmuştur. Tartışma konusu olan, Türk, Arap ve Fars musikilerinin arasında benzerliklere hocamız de- ğinerek Ortadoğu ülkeleri arasındaki karşılıklı et- kilenmelerden söz ederken, Türkiye’nin Şanlıurfa, Elazığ ve Diyarbakır gibi Güneydoğu Anadolu bölgeleri ile Kerkük, Erbil, Tuzhurmatu ve Telafer 1967) getirilmiştir ve daha sonraki yıllarda İstan- gibi Türkmeneli beldeleri arasında görülen musiki bul Radyosu Müdürü olan tanınmış müzikolog benzerlik ve yakınlıklarının varlığını okuyuculara Mesut Cemil (1902-1963) dört yıl (1955-1959) akademik metotlara dayanarak açıklamıştır. görev yapmıştır. Aynı kurumda ünlü bestekâr ve Irak’ta müzik çalışmalarının akademik düzeye ud virtüözü Cinuçen Tanrıkorur (1936-2000) da ulaşmasında ve Bağdat Güzel Sanatlar Enstitüsü- iki yıl görev üstlenmiştir. nün 20.yüzyılın ilk yarısında kurulmasında hep Irak müziğinin, bugünkü gelişmiş hali yukarı- Türk musikinin tanınmış sanatçılarının denetimi da adı geçen büyük Türk müzikologların etkisi ile ve etkisi altında kurulup gerçekleşmiştir. olmuştur ve Irak’ın önde gelen ud, keman, kanun “Bağdat Konservatuarı” 1936 yılında kurul- ve diğer aletlerin virtüözlerinin yetişmesinde bü- muştur ve başına Şerif Muhittin Targan (1892- yük katkıları olmuştur.

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 24 Necat KEVSEROĞLU

Kitapta, Irak müzikologları hakkında geniş bil- Osman Oğuz’un Küzecioğlu’nun üzerine yazdığı giler sunulmuştur. Onların da Türkmen müziği ve güzel şiiri sunulmuştur. Şiir, Küzecioğlu’nun ha- kitap konusu olan Abdülvahit Küzecioğlu ile çalış- yatını, sanatını, Türkmen Toplumunun yetiştirdiği maları ve Türkmen müzik alanında katkıları da yer sanatçısına olan sevgisini özet olarak kitapta geçen yer eserde geçmektedir. Örneğin Beşir Kardeşler bilgilerin özetidir. Bunun için bence Osman Oğuz (Cemil Beşir ve Münir Beşir) gibi müzikologlar- değerli Hocamız Suphi Saatçi’nin takma adından dan geniş bilgiler sunulmuştur. başka bir kimse değildir. Çünkü, Küzecioğlu’nu Irak’ın genel müziği hakkında geniş bilgiler bilen anlatan Prof. Dr. Saatçi, Osman Oğuz da aynı verildikten sonra Saatçi, Türkmen müziğinin geliş- düşünceyle anlatıyor. mesine hizmet edenleri ele alıp, onlardan da oku- Değerli Hocamız Suphi Saatçi, eserini özgün yuculara geniş bilgiler sunmuştur: Ayrıntılı bilgiler belgelere dayanarak eseri hazırlamıştır. Ömür isteyenler için de, metnin sol tarafında kaynakları- boyu sanatçımızla dostluğu ve sık sık kendisiyle nı göstermiştir. görüşmesi, sanatçı hakkında etraflı bilgi edinmiş İkinci bölümde “Abdülvahit Küzecioğlu’nun ha- ve hakkında zengin bir foto arşivine ve bilgilere yatı, Doğumu ve Ailesi, Çocukluğu, Gençliği, Bağ- sahip olmuştur. dat Radyosu’nun Türkmence Yayını, Türkiye Seya- Ayrıca, yazarımız, Küzecioğlu’nun yakın dos- hatleri, Küzecioğlu hakkındaki ilkyazı, Ankara’da tu ve ömür arkadaşı Türkmen toplumunun medar-ı Düzenlenen Kerkük Gecesi, Türkiye’de Moda olan iftiharı olan kültür tarihçimiz Ata Terzibaşı’nın, “Çakmağı Çak” Türküsü, Sanat ve Yorum Gücü, Küzecioğlu hakkında yazdığı ilk yazıyı ve fotoğraf- Azeri Türkülerini okumadaki başarısı, Etkilendi- ları esere alması, esere ayrı bir değer vermiştir ve ği Sanatçılar ve Sanat Hayatı ve Küzecioğlu’nun çağdaş Türkmen müzik tarihine de bugüne kadar son yılları” başlıklı konuları belgelere dayanarak bilinmeyen sayfalar eklemiştir. Küzecioğlu’nun sanatı ve her yanı incelenmiştir. Bunun için, eser Abdülvahit Küzecioğlu’num Bu enteresan bilgileri hep belgelerle ve yerine göre, hayatını ve eserlerini inceleme sırasında, çağdaş- zengin arşivinden nadir fotoğraflarla eseri hem gü- larını ve okudukları makam ve hoyrat usullerini, zelleştirmiş, hem de çok zenginleştirmiştir. Türkmen müzik geleneği, müzik aletleri, genel- Üçüncü bölüm ise, Küzecioğlu’nun Repertuarı likle Irak Türkmenlerinin Müzik tarihini, özellikle verilmiştir. Bu bölümde Küzecioğlu’nun sunduğu de Kerkük müzik sanatını her yanıyla incelemiştir ve hazırlamış olduğu eserleri aşağıdaki başlıklı ko- böylece Türkmen Müzik Tarihine ölmez bir eser nular üzerinde durularak liste halinde sunulmuştur. sunulmuştur. A.Taş plakları, B. Küzecioğlu’nun Türkiye Radyo- Küzecioğlu’nun maddi hayat çeşmesi 83 larında Kayıtlı Olan Repertuvarı, C. Bağdat Rad- yaşında kurumuşu, eserle, beraber sunulan yosu Türkmence Kısmında Kayıtlı Olan Parçalar, Küzecioğlu’nun iki CD’si ve o CD’lerde verilen D. Küzecioğlu’nun Yayımladığı Kitap, Hoyrat, eserler rahmetli Küzecioğlu’nun manevi hayat, Gazel ve Uzunhavalar, Türküler, üzerinde yapı- çeşmesi, toplumun içinde devam etmektedir. Tek lan çalışma, Küzecioğlu’nun sanatını ve ustalığını kalan tesellimiz budur.! gösteren kıymetli eserler, Türkmen müzik tarihine Saatçi bir müzikolog, tarihçi ve dava adamı de paha biçilmez sayfalar eklenmiştir. olarak kollarını sıvayıp, Irak Türkmenlerinin son Aynı bölüme ek olarak, Küzecioğlu’nun Taş asır yetiştirdiği üstat bir şahsiyeti ve eserini ustaca Plaklara Okuduğu Hoyrat, Gazel, Uzun hava ve anlatması, çekici bilgiler vermesi, Türkmen kütüp- Türkülerin sözlerini, plağın yapımcı firması, nu- hanesinin bir eksik yanını doldurmuştur ve zengin- marası, yapım tarihi, söz ve müziğinin açıklaması leştirmiştir. yapılmıştır. Okuyucalara güzelce ve ustaca sunul- Büyük emek mahsulü olan bu eser, değerli ho- muştur. Taş Plakların da orijinal fotosunu gösteril- camız Prof. Dr. Suphi Saatçi ağabeyimi ve basıl- miştir, bu da esere belgesel nitelik kazandırmıştır. masını temin eden Kerkük Vakfı’nı yürekten kut- Kitabın son yapraklarında, Küzecioğlu’nun larım. Temennimiz, müzik tarihimizi ve Türkmen Eserlerini okuyan Türkiye ve Azerbaycan sanatçı- müziğinin en büyük şahsiyetini anlatan bu ölmez larının listesi alfabetik sıraya göre verilmiştir. eser, Kerkük’te basılması ve tüm ev kütüphane- Son sayfada da, bu kıymetli ve değerli eseri lerimizde bulunmasıdır. İkram olunan CD’ler de hazırlama sırasında, dayanılan kaynakların listesi Türkmen medyasında yer almalı ve devamlı top- verilmiştir. Ayrıca arka kapakta da Kerküklü şair luma dinletilmelidir.

25 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ Türkmen Dağarcığı Türkmen Dağarcığı Suphi SAATÇİ Suphi SAATÇİ [email protected] [email protected]

Mehmet Ali Ahmet Beyatlı (1899-24 Haziran 1963)

Osmanlı dönemi eğitimi ile yetişen ve dır. Bu öğretmenler arasında Müftüzade Namık Kerkük’te öğretmen olarak önemli hizmet yapan- Efendi, Esad Naib, Said Besim ve Fazıl Tahir ilk lar arasında unutulmaz şahsiyetler vardır. Bu şah- akla gelen isimlerdir. siyetler. özellikle öğrencilere millî duygular aşıla- Yeni yetişen kuşaklar üzerinde önemli etkiler mış, onların vatansever ve iyi ahlaklı birer evlat bırakan bu öğretmenler arasında Mehmet Ali Ah- olarak yetişmeleri için büyük çaba harcamışlar- met Beyatlı da önemli bir yere sahipti. Öğrencileri dır. Otoriter ve ciddî duruşları ile bu öğretmenler, üzerinde izler bırakmış olan Mehmet Ali Efendi, edebî görgüleri sayesinde öğrencilere edebiyatı hem edebiyatçı hem ressam yanı ile eğitim alanın- sevdirmede de önemli roller üstlenmişlerdir. Sağ- da uzun yıllar hizmet vermiştir. lam edebiyat bilgilerine sahip olan bu öğretmenler, Mehmet Ali Efendi Kimdir eğitim tarihimizde her zaman saygı ile anılmışlar- Öğretmen Mehmet Ali Efendi, 1899 yılında Kerkük’te doğmuştur. Asıl adı Mehmet Ali’dir. Beyatlı soyadını kullanmaları, babası Ahmet Efendi’nin Bayat boyuna mensubiyetinden ileri gelmektedir. İlk eğitimini mahalle mektebinde görmüştür. Daha sonra İstanbul’a giderek Rüşdiye İdadisini bitirmiştir. Kerkük’e dönünce öğretmen olarak tayin edilmiştir. Bu görevini Telafer’de, Erbil’de, Tavuk, , Leylan ve en son yine Kerkük’te eği- tim hizmetine devam etmiştir. Kerkük’ün Korya, Kale, Tahire ve Gazi ilkokullarında öğretmenlik, müdür yardımcılığı ve müdürlük yapmıştır. Bu gö- revini emekli olana kadar sürdürmüştür. Evli ve 12 evlat sahibi olan şairin çocuklarının adları yaş sırasına göre şöyledir: Bedia, Sabiha, Rabia, Lütfiye, Mehmet Tarık, Celal, Gülten, Or- han, Türkân, İlham, Kemal ve Yavuz. Çocukları- nın dördü küçük yaşlarda (Bedia, Mehmet Tarık, İlham ve Yavuz), diğer dördü ise (Sabiha, Rabia, Gülten ve Orhan) yetişkin yaşlarda hayata veda etmişlerdir. Hayatta olanların adları şöyledir: Lüt- fiye, Celal, Türkân ve Kemal. Mehmet Ali Ahmet Beyatlı 14 Temmuz 1959 tarihinde Türkmenlere karşı girişilen Kerkük Kat- liamına da tanık olmuştur. Tarihe kanlı bir vahşet olarak geçen bu katliamda şehit düşenlerin ara- sında şairin kardeşi Abdullah Ahmet Beyatlı’nın da yer alması, onu derinden sarsmıştır. Hayatının bu en acılı olayı karşısında “Kerkük’te Kanlı Bir Bayram” şiirini kaleme almıştır. Aşağıda verilen bu manzumede şair, Kerkük Katliamının canlı bir tasvirini dile getirmiştir. Şairliğinin yanı sıra ressamlığı da olan Meh-

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 26 Türkmen Dağarcığı Türkmen Dağarcığı Suphi SAATÇİ Suphi SAATÇİ [email protected] [email protected]

met Ali Efendi’nin yaptığı yağlı boya tabloları da maalesef günümüze ulaşmamıştır. Kendisi millî duygulara sahip, vatansever bir öğretmendi. ilko- kulda öğrencisi olan İzzettin Kerkük, onunla ilgili bir anısını şöyle dile getirmiştir: Öğretmenimiz Mehmet Ali Efendi, Atatürk’ün vefat haberi duyulduğu zaman, okulda sınıfa gire- rek bütün öğrencilere hitaben “bugün dünyanın en büyük liderlerinden biri olan Atatürk vefat etmiştir. Hepimizin başı sağ olsun” dedi. Gözlerinden yaş- lar aktığını gördük. O günü ders yapmayarak sa- dece Atatürk’ü anlattı. Bu anıyı unutmak mümkün değildi ve gözlerimin önünde hâlâ canlı bir tablo olarak durmaktadır. O tarihte okuldaki bütün öğ- rencilerin bu anıyı unutmaları mümkün değildir. Şairin yayımlanmış 3 şiiri dışında, kendisin- den naklen ulaşan bir kaç mısra, bugüne kadar yayımlanmamıştır. Şairin oğlu değerli dostumuz Kemal’den aldığımız bir beyit ile bir dörtlük aşa- ğıda verilmiştir: Bilinmez bir felaket yeli bir gün esiyordu Ah o bad-ı şeamet yayılıp yükseliyordu Çıktım feza-yı dehre Böcek: İndim eza-yı kahre Acından ölmemiş kimse dünyada Çok ağladım bî-behre Durma şarkı söyle bu hoş havada Efsus böyle zamana Karınca: Şairin bir şiir defteri olduğu biliniyorsa da, bu- Hoş havada durmaz buğday toplarım nun akıbeti hakkında bilgi sahibi olunamamıştır. Kışta ise çalgı çalar oynarım Yayımlanmış şiirlerini okuyucularla paylaşır- Böcek: ken, şairimizi rahmetle anıyoruz. Yaz günü eğlenir şarkı söylerim Mehmet Ali Ahmet Beyatlı’nın Şiirleri: Allah’tan hem sana rahat dilerim 1 Ağustos Böceği ile Karınca Karınca: “Osmanlı devrinde -talebe iken- bir kıraat ki- Yaz günü çalışır çekerim safa tabında Karınca ile Ağustos Böceği arasında bu Ambarım dolunca sürerim safa manada kısa bir muhavere okumuştum. O muha- Böcek: vereyi bu suretle uzun bir şiirle canlandırmak is- Biçare bu hayat güzel bir fırsat tedim.” Bütün gün çektiğin nedir bu mihnet Mevsim Yaz Karınca: Ağustos böceği karıncaya: Çalışkan dayanır elbet mihnete Sabahtan akşama durmaz gezersin Baş eğmez gayretli asla zillete Bu güzel canını böyle ezersin Böcek: Karınca: Benim gibi çalgı çal şarkı söyle Sabahlar yuvamdan erken çıkarım Ömürler kısadır hep eğlen böyle Gezmek için değil buğday ararım Karınca: Böcek: Müstakbel düşünmeyen nadim olur Hamal gibi çalış zahire kaldır Güz gelir başkasına hadim olur Yaz günleri canın ateşe saldır Böcek: Karınca: Hiç çalışmam Tanrı aç koymaz beni Şimdi yaz mevsimi fırsattır bana Gebermiş görürüm yollarda seni Kış gelir o vakit acırım sana Karınca 1. Kardeşlik, yıl: 1, sayı: 11, (Mart 1960), s. 38- Murada ermezsin bin etsen dua 39. Leyse li’l-isanî illâ mâ-se‘a

27 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ Türkmen Dağarcığı Türkmen Dağarcığı Suphi SAATÇİ Suphi SAATÇİ [email protected] [email protected]

Yiyecek ödünç ver bu yaz gelince Karınca: Bugün de git şarkı söyle durmadan Haydi geber def‘ ol şimdi buradan O anda böceğin rengi de soldu Acından düşerek nihayet öldü

Bu masal bak sana iyi bir öğüt Eğri yola gitme doğru yolu tut

Dersine -öğrenci- her zaman çalış Başta ahlak gelir bunu da alış *** Herkesin Az Çok Vefalı Dostu Gam2 Sor hâlimi ey dost bak bana n’oldu Ayakta duranlar Orhan, Mehmet Ali Efendi, kardeşi Sait, kızı Türkân. Oturanlar: oğlu Kemal, kızı Sabiha, kızı Rabia, eşi Hayriye, Kan gibi kalbime acı gam doldu kızkardeşi Sadiye Ağlayarak doğdum üç beş yıl güldüm Kış Geldi Ama gençliğim hep kederle soldu Yağmurla kar yağdı hele kış geldi Böceğin başına fena iş geldi Bana gizli söyle ey Türkmen oğlu Bu sonsuz gam neden kalbine daldı Her taraf karla su çamurla doldu Böcek dedi mutlak kıyamet oldu Bir vefalı dostum var adı gamdır Gölgem gibi benden ayrılmaz oldu Çok korktu hem şaştı bu hâle böcek Yuvasında yok idi hiçbir yiyecek Dostumla şarabı çakır içerken Çok defa ben ona o bana güldü Aç kaldı böcek boş yuvasında Kabre kadar senden ayrılmam dedi Hiç kalmadı kuvvet asla sesinde Çünkü en çok beni vefalı buldu

Kalktı yerinden bitap düştü yola İtap etme benden kimseye deme Acından düşüyor gâh sağa sola Son nefeste dostum benden ayrıldı

Yetişti karıncanın kapısına Âdem ile Havva benim ilk dostum Hayret etti çalgı cümbüş sesine Kabilçin (i)kisinin aklı bozuldu Çok çaldı kapıyı hem çok bağırdı Kabil’in katline delirdi Âdem Yana yana karıncayı çağırdı Biçare Havva da saçını yoldu Koşarak kapıya geldi karınca Bugün dünyanın bak yüzde doksanı Gülmeğe başladı onu görünce Dört kolla hep bunlar bana sarıldı Karınca: Çabuk söyle herif nedir muradın Çünkü insanların o dar kalbinde Neşemizi bozdu muz‘ic feryadın Benim hiç sarsılmaz ‘arşım kuruldu Böcek: çalışmadım bugün aç kaldım Herkesin dostuyum pek yazık ancak İmdada yetiş bi-ilaç kaldım Deli ve körpeler bana darıldı Karınca: Aklı olmayanın canı azapta Yazınız ey dostlar kabrim taşına Tembelin hayatı döner girdapta “Bayatlı gamıyla yere gömüldü” Böcek: Duramaz hâldeyim komşu karınca 2. Kardeşlik, yıl: 2, sayı: 8, (Aralık 1962), s. 38.

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 28 Türkmen Dağarcığı Türkmen Dağarcığı Suphi SAATÇİ Suphi SAATÇİ [email protected] [email protected]

*** Ona yalvardım “beni öldür- Kerkük’te Kanlı Bir me Allah aşkına” Bayram3 Dedi “izinlidir Allah gitti Elli dokuz senesi kendi köşküne” Temmuz’un on beş gecesi Her taraftan koptu Koşan kim düşen kim kadın er- Kerkük’te bir vaveyla sesi kek sanki bir mahşer Öyle vahşet ettiler ki görme- Elli dokuz senesi miş çeşm-i beşer Temmuz’un on dördü ta- mam Beni türlü azapla parça par- Gün sararmıştı birader ça ettiler başladı bir katliam Kırk bir Türk’ü diri diri bir kuyuya attılar Bu kızıllar çıkarmıştı bize bir kara ferman Hep Türkmen’i sürükleyip Yüzlerce gencimiz gitti sinesine bastılar bu dil uğruna kurban Şairin kardeşi şehit Abdullah Ahmet Beyatlı Sonra dönüp ayağından ağaçlara astılar Birçok Türk’ün koyun gibi başın kesip attılar Etlerini parçalayıp veresiye sattılar Böyle vahşet gördü mü dünyanın eyvah neresi? Aramızda türedi katil sefiller zümresi Birer büyük arabaya bağlandı Türk ayağı İki parça etti cismi sanki kasap bıçağı Bu hadisedir çıkaran mertleri meydana Yoksa hakiki Müslüman uymaz şeytana Böyle üç gün üç gece yüzlerce Türk öldürdüler Bunları çöldeki birkaç kuyuya doldurdular Hangi din ehli etmiş bu zulmü öz dindaşına Dinsiz de etmez tahammül yetimin gözyaşına Bin kızıl katil musellah4 üşüştüler hep başıma Etmedi hiç merhamet kimse benim genç yaşıma Yüzlerce Türk’ün ya Rap gitti canı hem de malı Kaldı muinsiz anneler hem de yetim etfalı 3. Mevlut Taha Kayacı, Şehitleri Anarken, Kerkük, 1963, s. 31-33. Tarih utanma yaz bunu safha-i siyahına 4. Silahlı Yoksa girersin binlerce yetimin günahına

Unutulmaz bu felaket daha binlerce sene Kazınız siz bunu ahfadınızın sinesine

Gökte ya Rap şüheda ruhu sana dâd ediyor İntikam bu yetimler dahi feryâd ediyor

Feryâd eden yavru ana birbirini yitirdi Ah yondu binlerce saçlarını bitirdi

Bu kızıllar aldı Rus’tan bu vahşet dersini Yırttı bu mulhid ibahîler şeref perdesini

Duydu feryadı öz kardeşim kendi damında Koymadı abimi gelsin anam tuttu yanında

Sabret kardeşim elbet gelecek beklediğin gün O vakit siz de yapın şanlı şerefli bir düğün

29 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ Külliyat-I Haşim Nahid: Hikayeleri Külliyat-I Haşim Nahid: Hikayeleri Sadeleştiren ve Hazırlayan: Veysel ERGİN* Sadeleştiren ve Hazırlayan: Veysel ERGİN

Poliste Fikr-i Tecessüs** -Sarı Defter-

Kıymetli Kardaşlık okuyucuları… Ailevi se- ki sade menfaat noktasından muhakeme eder- bepler dolayısıyla bir sayı ara verdiğimiz Haşim sek bize tevdi olan vazifeyi ifa etmenin bizim Nahit Erbil’in hikâyelerini Latin harflerine aktara- için bir istihsal-i menfaatten ibaret olduğunu rak neşretmeye devam ediyoruz. yine göreceğiz. Bizzat menfaat-i maddiye, va- Fıtratı gibi neşriyatı da çok renkli olan Haşim zife hissinin varlığını istilzam eder. Hâlbuki Nahit, dönemin tüm gazete ve mecmualarıyla ir- millet, biz ve memleket -bizim olmak itibarıyla tibatlıdır. Bunun en açık delili ise, otuzdan fazla da- ifa-yı vazifede bir menfaat-ı aliyemiz de var. çeşitte yayın organında beş yüzden fazla yazısını Ben işte bu menfaat-ı aliyeyi hesaba katmadan yayımlatmasıdır. sade maddi menfaatle lüzumunu ispat etmek istiyorum. Bugünkü hikâyemiz de, bir polis mecmuasın- da ve yaşanan bir olay üzerine kaleme alınmıştır. *** Sözü daha fazla uzatmadan, bu polisiye öyküyü Arkadaşları arasında ona bir mevki-i ihtiram fikkatlerinize sunuyoruz… temin eden böyle doğru mütalaaların isabet ve te- sirini her gördükçe mağrur olacak yerde, her gün *** daha fazla şeyler öğrenmeye çalışır ve daima teva- Fecrin eşyaya renk ve hayat veren aydınlığı zudan da ayrılmazdı. içinde sanki bütün yorgunluğunu, uykusuzluğu- Şimdi ben tenha sokaklardan geçerken bütün nu unutmuş gibi tatlı bir inşirah ile artık nöbetini etrafındaki evlerin sükûn ve harap ile dinlenen bitirmiş, karakola dönüyordu. Zekai Efendinin bu hayatından kalbine sanki bedii bir haz ve şükran sevinci, gecenin uzun, hüzünlü ve esrarlı boşlu- akıyordu. Köşe başında sopası koltuğunda bekçiye ğundan sonraki o, şefik ziyalarının ruha verdiği tesadüf etti ve selam verdi: tabii neşe ve şetaretten ziyade, vazifesini yapmak istirahat-ı vicdaniyesinden geliyordu. Onun haya- -Nöbetimi ikmal ettim, yatmaya gidiyorum, ta ait birçok şeyler hakkında olduğu gibi vazifesi dedi. hakkında da kati bir nazariyesi, bir düsturu vardı: *** -Mademki bu işle geçiniyorum, bu işte kal- Gün, ortaya doğru idi. Bir ihtiyar kadın, üç ba- mayı istiyorum, bunu itina ile yapmalıyım. samaktan ibaret bir merdivenle çıkılan ziyadar bir Vazife hissini pek ummalı surette, âdi bir hesap sofranın iki tarafında iki odadan ibaret sarı boyalı meselesi, bir tüccar işi gibi bir gün arkadaşlar ya- bir binanın önünde tevakkuf etti. Bir elini kırmızı nında, muhakeme ederken onlardan biri, beyaz hatlarla narin ve dilfirib duran fener direğine dayadı, öbür elini de göğsünün üstüne koydu. Ka- -Pekiyi demişti, eğer öyleyse size her nerede dının bu halinden pek yorgun yahut da heyecanlı olursa olsun fazla aylıkla bir vazife teklif edil- olduğu anlaşılıyordu. Bir jandarma neferi, soldaki diği zaman memnuniyetle kabul edeceksiniz odadan başını uzatarak, demek! -Madama, bir şey mi söyleyeceksin, ne var, Zekai, söyleyen arkadaşı yaşça kendisinden ile- diye haykırdı. Kadın titriyordu: ride olduğu için, hiddet ve isyanını kalbinde zapt -Efendi, diye başladı. Heyecanlı kelimeler, ederek tatlı tatlı ve ihtiramla mukabele etmişti: buruşuk ve titreme nöbetine tutulmuş dudak- -Hayır, efendim, biz uhdemizde tevdi edilen ları arasından karışık bir surette dökülüyordu. vazifelerden bahsediyorduk. Demek istiyorum Birden polis memuru Zekai Efendi dışarı çıktı: -Madam, telaş etmeyiniz, içeriye geliniz. (*) Gazi Üniversitesi Yeni Türk Edebiyatı doktora öğrencisi (**). Poliste Fikr-i Tecessüs -Sarı Defter-, Polis mecmuası, S: İhtiyar kadının merdiveni çıkmasına yardım 10, 30 Teşrinisani 1329, s. 333-335 ederek sağındaki odaya girdiler. Zekai Efendi

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 30 Külliyat-I Haşim Nahid: Hikayeleri Külliyat-I Haşim Nahid: Hikayeleri Sadeleştiren ve Hazırlayan: Veysel ERGİN* Sadeleştiren ve Hazırlayan: Veysel ERGİN

kadını bir sandalyeye oturtarak sormaya başladı. gibi gözüküyordu, çizginin pek eski olmasında Anlaşıldı ki Madam Haykanuş’ın pansiyonundaki hiç şüphesi kalmadı. Kapıyı bir kere açıp kapadı. kiracılardan (A) Efendi kendini öldürmüş. Madam Çizginin mebdei kapının devrettiği saha dâhilinde Haykanuş, bu sabah odasında mutadında fazla geç iken öbür ucu bu sahayı pek geçmiyordu. Derhal kalan (A) Efendinin kapısını birkaç defa çalmış, kapının arkasında bir cismin mevcut bulunduğunu ses yok! Kapı da kilitli değilmiş. Madam, içeri gi- farz ile sandalyelerin, masanın ayaklarını muayene rince (A) Efendiyi elinde tabancısı kanlar içinde etti lakin onlarda bu çizgiyi husule getirebilecek yatıyor görmüş. bir demir parçası bulamadığı gibi, esasen o sıklet Derhal tahkikat-ı iptidaiyeye başlandı. Madam, dahi yoktu. Hatırına sandık geldi: Bunu muayene karakola haber vermeye gelirken (A) Efendinin etmezden evvel odaya girilip çıkılıyorken çizginin mektep arkadaşlarından (M) Efendiye de intiharı kirletileceğini düşünerek çizginin üstüne bir şey haber verilmiş. (M) Efendi, bu intihara birdenbire serdirmek istedi. Lakin tetkikat yapılmış kimsenin inanmayarak derhal müdde-i umumiye işi ihbar et- yeniden içeriye girmesine lüzum kalmamıştı. Ve mişti. Biraz sonra bir heyet-i tahkikiye pansiyonun bir aralık tahkikatını ikmale çalışan heyetin ya- biraz karanlıkça merdivenlerini çıkarak ikinci kat- nında, sofada durmaya mecbur oldu. İşte bu sırada ta vakanın cereyan ettiği odanın önüne geldiler. müntehir hakkındaki hatıratını yeniden hafızasın- (A) Efendinin şimdi cenazesine makber olan da yaşamaya başladı. karyola, kapının ta karşısındaydı. Üstü kitapla “A” Efendiye ait mülahazalar içinde onun dolu bir masa, iki sandalye, ahşap bir sandık; kar- intihar etmesi fikrini terviç ettirecek hiçbir şey yolanın ayakucuna mukabil olan duvarın askısına bulamadı. Ve bu, çizginin ehemmiyetini naza- asılı elbiseler ve nihayet karyolayı sağda perdeleri rında bir kat daha artırdı. yarısı inmiş bir pencerenin solgun ziyaları tenvir Heyet yaptığı tahkikat ile şu neticeye vasıl ol- ediyordu. Heyet, tahkikatını pek itina ile yaptı. Ce- muştu: nazenin yataktaki vaziyetinden odadaki eşyanın en “A” Efendi, müteaddit şahitlerin şahadetiyle ehemmiyetsiz teferruatına kadar her şeyi dikkatle sabit olduğu üzere, kendi malı olan ve ekseriya muayene ettiler. Ve bütün bu teferruat bir tek mev- yanında taşıdığı (..) markalı tabanca ile intihar cudiyetin öz eczası gibi aynı intihar fikrini teşkil etmiş; tam alnının ortasında açılan ve mevtini ve ilan ediyor. Sonra yarım satırlık bir kâğıt da, intaç eden yaranın suret-i tekevvünü, hariçten maruf bir marka gibi, bu fikrin tasdiknamesi ye- taarruz vukuuna dair hiçbir imarenin adem-i rine geçiyordu. “A”nın el yazısı olan kâğıt bütün vücudu, yataktaki vaziyeti ve nihayet hat-ı des- şüpheleri dağıtacak mahiyetteydi: tiyle yazdığı kağıt… Bütün bu delaile göre bu- -İntiharımdan hiç kimse mesul değil. nun bir intihar olduğu görülüyordu. Mamafih İfadeler alınıyor, rapor yazılıyor ve zabıtname feth-i meyyit ameliyatı da yapılacaktı. ikmal ediliyordu. Bu pek acıklı sahneden yalnız Ertesi günü bir heyet-i tıbbiyenin icra ettiği iki çehrenin ifade-i maneviyesi en çok heyecanlı feth-i meyyit ameliyatının netayicini hikâye eden idi: (A)nın mektep arkadaşı (M) Efendi ile Zekai rapor dahi intihar hakkındaki kanaati teyit etti ve Efendininki. cenazenin defnine ruhsat verildi. (M)nin bir mektep arkadaşı için hicran-ı müeb- Lakin yine önündeydi ki Zekai Efendi “A”nın betle yanan kalbinden boğazına kadar hücum eden odasında içeriden sandığı kapının arkasına daya- gizli hıçkırıklarla siması takallüs etmiş, sararmıştı. dıktan sonra hariçten birinin kapıyı itmesiyle aynı Zekai Efendinin gözlerinde öyle bir mana-i istiğ- çizginin husulünü tecrübe etmişti. Kapı, zaten ki- rak vardı ki heyetle beraber ve onların her hareke- litlendikten sonra da küçük bir tazyikle açılıyordu. tine müşterek iken asil hüviyetinin uzak ve meçhul Çünkü kilit demirle ikinci kanattaki deliğe tama- bir düşünce için kapandığını hariçten bir nazarın mıyla girmiyordu. Zekai Efendi pek mantıki bir keşfedememesi mümkün değildi. muhakeme ile faraziyesini yürüttü: “A” Efendi ge- Zekai Efendiyi böyle çok meşgul eden şey, ka- celeyin hariçten bir başkasının odasına gireceğini pının eşiğinden itibaren içeriye doğru uzanan bir zaten tahmin ettiği için bu ihtiyata lüzum görmüş, tahta çizgisiydi. Çizgi, tahtanın üstünde amudî, pansiyonun haricinden bir başkasının gelemeye- biraz pervazlı ve pek parlak idi. Tahkikatın umu- ceğinden birçok tahkikat ile kanaat hâsıl etmişti. mi hareketi arasında son defa için çizgiyi yeniden Pansiyonun dâhilinde olan bu düşman kim olabi- tetkik etti: Ziyanın akisleriyle uzaktan bir hızma lirdi? “A”dan başka kiracı olarak bir de “S” ismin-

31 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ Külliyat-I Haşim Nahid: Hikayeleri Sadeleştiren ve Hazırlayan: Veysel ERGİN Basından

de yirmi beşlik bir Ermeni vardı. meşk defteriydi. Zekâsının bütün kuvvetiyle yazı- Zekai Efendi, meçhul bir fikrin cazibesiyle ları tetkik etti. Defter dolusu çizilen siyah hututun “A”nın arkadaşı “M”yi görmeye gitti ve onu uzun “A” Efendinin yazısını taklitten başka bir maksada uzadıya isticvap etti. Vakadan bir ay evvel “A”nın matuf olmadığını derhal anladı ve bazen ufukları memleketinde babasından kalma yegâne bir evi kaplayan mutlak bir zulmeti âni bir hamle ile şim- sattırıp parasını aldırdığını bir de aynı pansiyon- şekler nasıl aydınlatırsa; sarı defterin karışık satır- da beraber oturdukları “S” ile araları iyi olmasına ları da “A”nın katl ve intiharında olan müphemiye- rağmen takriben dört ay evvel bir meselenin mü- ti Zekai’nin nazarında öylece tevzi etti. nakaşası esnasında “A”nın “S”yi şiddetle tahkir *** etmiş olduğunu öğrendi. Müntehirin hayat-ı hu- Üç gün sonra Zekai Efendi karakoldaki oda- susiyesi hakkında aldığı pek çok malumat intihar sında fecrin eşyaya renk ve hayat veren aydınlığı fikrini tervice katiyen mani olmakla beraber Zekai içinde hâlâ sahir ve mübtehic gündüzü, o günün Efendiyi çokça düşündüren paradan ziyade tahkir getireceğini bekliyordu. Nihayet ilk mevzunun si- meselesiydi. siyle basamakları atlayarak bir gazete aldı. “İntihar Zaten “A” Efendinin eşyası arasında yüz sek- Değilmiş” ser-levhası altında şu fıkrayı okudu: sen beş lirayı ihtiva eden bir “Kesedumas” bulun- (İntihar ettiğini on gün evvelki nüshamızda muştu. Zekai Efendi, “M”den ayrıldığı zaman ilk beyan ettiğimiz “A” Efendinin müstecir bulun- işi pansiyona gitmek oldu. İhtiyar kadın evde yal- duğu pansiyonda sakin “S” tarafından “A”nın nızdı. malik olduğu tabanca sisteminde başka bir ta- -Madam, dedi, “A” Efendinin eşyasından banca ile katledildiği ve maktulün yazısını takli- bir iki kitap eksik, nerede acaba? den “İntiharımdan kimse mesul değil!” ibaresini Ve arkadaşlık münasebetiyle “S”ye iade etmiş de “S”nin bizzat yazdığı ve hane sahibesi Madam olması ihtimalini de ima ett. Biraz sonra ikisi be- Haykanuş‘ın da bu cinayette müdahildar olduğu raber “S”nin odasına girdiler. Zekai Efendi, ehem- tahakkuk etmiştir. Cinayetin keşfi de mevki-i miyetsiz bir şeyle meşgulmüş gibi bir taraftan polis memuru Zekai Efendi’den tahkikat-ı husu- Madamla konuşuyor, bir taraftan masa üstündeki siyesi sayesinde olduğu cümle-i müstahber etme- kitapları dikkatle muayene eyliyordu. Birdenbire mizdendir. Umum-i ileyhin bu hususta gösterdiği sarı bir defter dikkatini avdet etti. Bu, Türkçe bir zekâ ve dirayet takdire şayandır.) Dörtlük ve Hoyratlar Dertliyem adım Reşit Lal degi dillerimiz Dağda Yaşar Qulax as sesim işit Bağlıdır ellerimiz Geziri dağda Yaşar Kerkük’ün derdi mende Demirden daha’da sert Türkmenler şehir köyde Bir degi bin bir çeşit Bükülmez qollarımız Qatiller dağda yaşar Yılın dört mevsiminde O qadar cahiller ki Derinleşti yarası Yeşildir dallarımız Onlara dağ da şaşar Çox yükseldi narası Üstünde barış için Ey mert ve yiğit asker Türkmen’deki bu derdin Öter Bülbüllerimiz Görevin dağda başar Birliktir tek çarası Çalsın sazlar durmasın Kerkük uğruna Türkmen Qırılmaz tellerimiz Su dere dağ da aşar Qaldırdığım sert yüktü(r) Axsın sevgi pınarı Ağırlığı bel büktü Şen olsun İllerimiz Çöp ekler Yer yüzünde bir cennet Çöpçü çöpe çöp ekler Varsa bizim Kerkük’tü(r) Ayı doldu Kerkük’ü boş gördünüz Türkmenelinde yas var Gün hafta ayı doldu Havlayın ey köpekler İşlenen büyük suçtu(r) Dünyaya ilim irfan Qaf dağının adı var Kerkük’e ayı doldu Derdimiz çox büyüktü(r) Reşit BOSTANCI

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 32 Külliyat-I Haşim Nahid: Hikayeleri Sadeleştiren ve Hazırlayan: Veysel ERGİN Basından

Gül Erbil Türkmen Heyetini Kabul Etti

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Erbil’den gelen Türkmen heyetini kabul ederek bir süre görüştü. Gül kabulde, Irak toplumunun bütün katmanlarının dost, kardeş ve akrabalarımızdan oluştuğunu belirtti. İki ülke ve halkları arasında kadim bağlar bulunduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, günümüzde de ayakta duran Erbil Kalesi’nin bu kadim geçmişin en müşahhas örneklerinden birisi olduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül, Iraklı Türkmenlerin gönlümüzde müstesna bir yere sahip olduğunu ve bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da içinde yaşadıkları toplumla tam bir uyum içinde, dayanışma ve iş birliği kültürünü pekiştirerek öz varlıklarını sürdürmelerinin Türkiye’nin en temel Türk işadamlarının gayretleriyle Erbil’in her geçen arzusu olduğunu sözlerine ekledi. gün daha modern bir yapıya kavuştuğuna dikkat Türkmen heyeti sözcüleri ise kabulde, çeken heyet üyeleri, bu bakımdan Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanı Gül tarafından kabul edilmelerinin Gül’ü, müteakip Irak ziyaretlerinde mutlaka kendileri için büyük şeref olduğunu vurgulayarak, Erbil’e de beklediklerini dile getirdiler. Irak’ın bu vilayetinde adetlerine, geleneklerine Kabulde Erbil’in tanınmış Türkmen şairi Nesrin ve göreneklerine güçlü şekilde bağlı köklü bir Erbil, Cumhurbaşkanı Gül’e hitaben yazdığı bir Türkmen mevcudiyeti bulunduğunu belirttiler. şiirini okudu.

33 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ Hasan KANBOLAT Kardaşlık

Erbil Türkmenlerinin Gölgede Kalan Ankara Ziyareti

Son haftalarda Türkiye’nin gündem konula- yon nüfusa sahip olan Irak Kürt Bölgesel Yönetimi rından biri Erbil. Erbil ile Bağdat arasındaki geri- sınırları içerisinde 250-400 bin civarında Türkmen lim sürerken Erbil’de “Kürdistan-Irak Petrol ve olduğu tahmin ediliyor. Türkmenler, vatanları olan Gaz Konferansı”nın ikincisi düzenlendi. Bağdat’ın Erbil’de Türkmen olarak yaşamak istiyorlar. Türkçe Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın konuşan Kürt olarak anılmak istemiyorlar. Erbil’deki konferansa gitmesini engellemesine kar- Irak’ta sadece Saddam döneminde değil, Os- şın Ankara konferansa siyasi destek verdi. manlı Devleti’nin çekilmesinden itibaren Türkmen- Bağdat’ın Ankara ve Erbil ile kriz yaşadığı bir ler Irak’ta Türkiye’nin bir uzantısı ve beşinci kolu dönemde Erbil Türkmenleri Heyeti Ankara’daydı. olarak görülmüştür. Bundan dolayı hem Bağdat’ın Yoğun gündem nedeniyle gölgede kalan bu ziyare- hem Arap, hem Kürt milliyetçiliğinin çok fazla tin gerçekleşmesinde Cumhurbaşkanı’nın Ortadoğu baskısı altında kalmışlardır. Türkmenler Türk kim- Danışmanı Erşat Hürmüzlü’nün katkılarını bir defa liklerinden dolayı birçok aydınını ve siyasetçisini daha takdir etmek gerekiyor. Aslında, bu ziyaret bir- kaybetmiştir. Suikastlara uğramışlardır. İşkence kaç açıdan önemli bir ziyaretti. Birincisi, Erbil Türk- görmüşlerdir. İdam edilmişlerdir. Evleri, köyleri, menleri heyet olarak ilk defa resmi bir ziyaret için mahalleri yakılmış, bombalanmıştır. Çeşitli zulüm- Türkiye’deydi. İkincisi, heyet Ankara’da ilk defa lerle karşılaşmışlardır. Saddam’ın düşüşüne kadar en üst düzeyden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ta- bu zulüm katlanarak devam etmiştir. Bu baskılar rafından kabul edildi. Üçüncüsü, heyet Cumhurbaş- neticesinde Türkmenlerin Irak siyasi sahasında kanlığında Elçi Kabul Salonu olarak bilinen kırmızı kendi kimlikleri ile varlığı çok fazla olamamıştır. salonda kabul edilerek Türkiye’nin heyete verdiği 2003 sonrasında da Türkmenler yine baskı ve şid- önem vurgulandı. Erbil Türkmenleri daha kalabalık det görmüştür. Birçok Türkmen lidere ve aydına bu bir heyetle Ankara’ya gelmek istemişlerdi. Ama he- yeni dönemde suikastlar düzenlenmiş, kaçırılmış, yetin on kişi ile sınırlandırılmasının nedeni 2009’da öldürülmüştür. Türkmenlere yönelik saldırılar de- yenilenen kırmızı salonda Cumhurbaşkanı’nın sa- vam etmiştir. 2003 sonrasında Türkmenler kendile- ğında misafirlere ayrılmış on sandalyenin olmasıy- rini siyasi olarak geliştirmişlerdir ve önemli siyasi dı. kazanımlar elde etmişlerdir. Bir halkın tarihinde 10 Erbil Türkmenleri Heyeti’ne sıcak mesajlar ve- veya 20 yıl çok küçük zaman aralıklarıdır. Bu küçük ren Gül, “Erbil’deki soydaşlarımız her zaman kal- zaman diliminde Türkmenler çok büyük mesafe kat bimizde. Erbil gibi Kerkük de kalbimizde” dedi. etmişlerdir. Türkmenler Türkiye’nin memuru gö- Türkmenlerin Irak’ın kurucu ana unsuru olduğunu rüntüsünden yavaş yavaş uzaklaşmaktadırlar. Kendi vurgulayan Gül, Irak’ın birlik ve bütünlüğünün ko- ayaklarının üstünde durarak haklarını elde etmeye runmasının bölgenin huzur ve istikrarı için önemli başlamışlardır. olduğunu belirtti. Gül, Türkiye’nin Irak’taki her ke- Erbil Türkmenleri, Saddam döneminde ve Türki- simle eşit mesafede ilişki kurduğunu, Türkmenlerin ye ile Irak Kürtlerinin arasının açık olduğu yıllarda kendi köklerine bağlı kalarak vatandaşı oldukları yoğun baskı görmüşlerdi. Erbil’de Saddam dönemin- Irak’ın diğer tüm unsurlarıyla uyum içinde yaşama- de iki defa Türkmen köy ve arazileri kamulaştırıldı. larını arzu ettiğini vurguladı. Erbil Türkmenleri de, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi döneminde de Erbil’in kentin yeniden inşasında Türk işadamlarının önemli belediye sınırları birkaç defa genişletilerek Türk- rol oynadığını belirterek, Türkiye’den daha fazla ya- menlere ait arsalar kamulaştırıldı. Bugün, Erbil’de tırım beklediklerini söylediler. “İtalyan Köyü” olarak bilenen en lüks mahalle dahil Erbil aslında bir Türkmen şehri. Erbil’in Kürtçe olmak üzere iş ve alışveriş merkezleri Türkmenlerin adı olduğu ileri sürülen “Hewler” de Türkçe köken- arsaları üzerine inşaa edildi. Örneğin, Erbil kalesinde li bir kelime. Bölgenin şehir olduğunu vurgulayan bulunan Türkmen evlerinin kamulaştırılma bedelle- “evler”den türetilmiş Selçuklu kökenli bir kelime. rini Türkmenler almamışlar. “Bugün Erbil kalesinde Kesin rakamlar olmamakla birlikte yaklaşık 4 mil- Kürdistan bayrağı dalgalansa da kale evleri dün bi-

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 34 Hasan KANBOLAT Kardaşlık

Türkiye Garantör Olsun

Türkmeneli Dernekler Federasyonu Başkanı Türkmenlerin ise silahsız olduğunu söyleyen Ke- Kemal Beyatlı, “Türkiye’nin garantörlüğünü talep mal Beyatlı, “Her taraf silahlı ise bizi bir gücün ediyoruz” dedi. koruması lazım. Son zamanlarda Irak hükümetiile Türkmeneli Dernekler Federasyonu Başkanı Kuzey’deki yönetim arasında Türkmenlerin yaşadı- Kemal Beyatlı, “Son zamanlarda Irak hükümetiyle ğı şehirlere silah yığınakları yapılıyor. İhtilaflı böl- ile Kuzey’deki yönetim arasında Türkmenler’in ya- geler Türkmenlerin ana toprakları olan bölgelerdir. şadığı şehirlere silah yığınakları yapılıyor. İhtilaflı 1991 yılında Irak Ordusu ile Peşmergeler arasındaki bölgeler Türkmenlerin ana toprakları olan bölge- çatışmada arada kalan Türkmenler katliama uğra- lerdir. Olası bir çatışmada Türkmenler’in zarar gör- mışlardır. Irak’ta etnik ayrıma meydan vermeden memesi için Türkiye’nin garantörlüğünü talep edi- birlikte yaşamayı ilke edinmiş bir topluluğuz. El- yoruz” dedi. Irak Türkmenler’i adına yapılan ortak leri tetikte bekliyorlar. Geçen Cuma günü itibariyle açıklamada, Irak’ta Kürt ve Arapların hızla silahlan- Peşmegreler Kerkük’te gasp edilen araziler üzerinde dığı ve ortaya çıkması muhtemel çatışmada en çok ev yapıp, buraya yerleştirdikleri Kürtlere silah da- zararı Türkmenlerin göreceği vurgulandı. ğıtmaya başladılar. Kerkük’te sadece Türkmenler İstanbul Aksaray’daki Irak Türkleri Kültür ve silahsızdır” ifadelerini kullandı. Yardımlaşma Derneği Merkezi’nde düzenlenen ba- Türkmenlerin İstekleri sın toplantısına Türkmeneli Dernekler Federasyonu Irak Türkmenlerinin isteklerini de sıralayan Başkanı Kemal Beyatlı, Irak Türkleri Kültür ve Yar- Türkmeneli Dernekler Federasyonu Başkanı Kemal dımlaşma Derneği Başkanı Mehmet Tütüncü ve Irak Beyatlı bölgede tüm gruplardan oluşan bir ortak güç Türkmenleri Kardeşlik ve Kültür Derneği Selman kurulmasını ve yönetimin de Türkmenlere verilme- Nalbant katıldı. Ortak açıklamayı Türkmeneli Der- sini istedi. Beyatlı bunun sebebini Türkmenlerin nekler Federasyonu Başkanı Kemal Beyatlı okudu. Araplar ve Kürtler arasında tarafsız kalabilecek bir Bölgelerinde kardeşçe yaşamak istediklerini söyle- grup olmasına bağladı. Beyatlı Türkmenlerin istek- yen Beyatlı, “Bölgede patlak verecek savaşta en çok lerini de şöyle sıraladı: zarar görecek olan Türkmenlerdir” dedi. Türkmeneli bölgesinde Irak hükümetiyle Kürt Bölgesel bir güç olarak Türkiye’nin barışa ver- grupları arasındaki gerilime son verilmelidir. Türk- diği önem ve gücünün verdiği misyonla, arabulu- meneli toprakları üzerindeki işgaller kaldırılmalı, cuk çabalarını artırmasını isteyen Beyatlı, “Olası Sivillere dağıtılan silahlara el konulmalı, Türkmene- bir çatışmada Türkmenlerin zarar görmemesi için li bölgesinde her 3 gruptan silahlı güç oluşturmalı, Türkiye’nin garantörlüğünü talep ediyoruz” şek- kontrol Türkmenlere verilmelidir. Kürt ya da Arap- linde konuştu. Bölgede tüm grupların silahlandığı, lara verilirse diğerinin muhalefetine uğrayacaktır”.

zimdi, yarın da bizim olacak” diyorlar. ve ekonomik yansımasının olmamasından, bölgenin Erbil Türkmenleri Kürtlerle çatışmak istemiyor- zenginleşmesini seyretmekten şikayetçiler. Nitekim lar. Kürtlerle uyum içinde yaşamak istiyorlar. Ço- Türkmenlerin Erbil’de televizyon kanalları ve rad- cuklarının iyi iş bulabilmesi için çocuklarını Türk- yoları yok. Sadece Kürt hükümetinin denetiminde men okullarından ziyade Kürt ve Arap okullarına on beş günde bir çıkan “Saray” adlı bir gazeteleri veriyorlar. Türkmen okullarına ve Türk vakıflarının bulunuyor. açtığı okullara ise genelde Kürtler çocuklarını gön- Erbil Türkmen şiirinin solmayan çiçeği Nesrin deriyor. Onların amacı da çocuklarının Türkiye ve Erbil’in dizeleri ile noktayı koyalım: Türklerle iş yapmasını sağlamak. “Bir başağın taneleriydik Günümüzde Ankara-Erbil hattında gerilimin ol- Delice rüzgârlar, maması Erbil Türkmenlerini de rahatlatmış durum- Diyar diyar da. Ancak Erbil Türkmenleri Ankara-Erbil ilişkile- Memleket memleket rinin olumlu gelişiminin kendilerine siyasi, kültürel Dağıttı bizi.”

35 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ Önder SAATÇİ [email protected]

Kerkük Hoyrat Ve Mânilerinde Millî Duygular -I-

Mâniler Türk halk edebiyatının en ilgi çekici Irak Türkmenlerinin son bir asırda yaşadıkları ve en değerli verimlerindendir. Bütün Türk dünya- olumsuz şartlar bu kitlenin duygularının dışa vuru- sında tarihin en eski çağlarından bu yana süregelen şunda hoyratları daha da önemli kılmıştır. 20. yüz- bir geleneğin ürünü olan mâniler Türklerin ruhun- yıl boyunca -bugün dahi- varlıkları inkâr edilen, dan kopan eşsiz dil incileridir. Mânilere hayatın horlanan, temel hak ve hürriyetleri sürekli budanan her anını, her rengini sığdırabilen Türkler bu na- Irak Türkleri, 1921’de kurulan krallık rejimi ve zım biçimini zamanla işleyerek edebî açıdan olgun 1958’den itibaren başa geçen cumhuriyet idareleri bir hâle getirmişlerdir. tarafından, öz yurtlarında hep ikinci sınıf vatandaş Mâni söyleme geleneği Anadolu’da olduğu gibi muamelesine tabi tutulmuşlardır. Bu süreçte Irak Irak Türkleri arasında da yaygındır. Hatta denebilir Türkleri sürgün edilmiş, mallarına el konmuş, ken- ki Irak Türkleri, son bir asırda mâni tarzını, bilhas- di dillerini ve kültürlerini yaymalarının ve yaşat- sa hoyrat(kesik mani)ı, iç dünyalarının, günlük ve malarının önü kesilmiş, çeşitli haksızlıklara ve en sosyal hayatlarının, dünya görüşlerinin en önemli büyüğü 14 Temmuz 1959’da olmak üzere, birçok edebî ifade vasıtası haline getirmişlerdir(Terzibaşı kere katliamlara uğramışlardır. Bütün bu yaşanan- 1975: 12-15, Tuzlu 2011: 41-42, Paşayev 1998: lar, tarihi çok eskilere dayanan bu topluluğun fert- 129). Kerkük’ün yetiştirdiği güzide kalemlerden leri üzerinde derin izler bırakmış; yörede yaygın Abdulhakim Mustafa Rejioğlu bir yazısında, hoy- olan hoyrat düzme geleneği de konu bakımından rat için şunları söylüyor: “Kerkük’ün sesi bu. Bu gittikçe zenginleşerek millî temaların da hoyrat ve ses ruhlarımızın amentüsü. Bu ses dertlerimizin mânilerde sıklıkla işlenmesi sonucunu doğurmuş- dermanı. Bu ses yüreklerimizin şifasıdır.” (Rejioğ- tur. Böylece, Irak Türkleri arasında Anadolu’dakine lu 1967: 28). Nefi Demirci de “Kerküklü için her göre çok daha farklı ve bu yöreye has ürünler ortaya hoyrat bir anıyı, bir olayı, sevinçli veya kederli bir çıkmıştır. Biz bu yazımızda, millî duyguların Ker- günü anlatır. Hoyrat denince Kerkük’le Türklük kük hoyrat ve mânilerinde hangi ayrıntılarla işlen- akla gelir.” (Demirci 1976: 7) diyerek Irak Türk- diğini gösteren örneklere yer vererek hem Kerkük lerinin hayatında hoyratın ne derece önemli bir yer ve çevresindeki bu ürünlere dikkat çekecek hem tuttuğunu ifade ediyor. de ileride girişilecek bir sınıflandırma çalışmasına Irak Türkleri arasında hoyrat o derece sevilmiş- malzeme sağlamaya ve bu hususta çalışacak araştı- tir ki bu nazım biçimi zamanla şiirin de omurgasını rıcılara ışık tutmaya çalışacağız. teşkil etmeye başlamıştır. Öyle ki bu yörede birçok İncelememize geçmeden önce gerek Anadolu şair şiir yazmaya hoyrat düzmeyle başlamış; Hicri gerek Kerkük mânilerinin konu bakımından ele Dede, Osman Mazlum, Mustafa Gökkaya, İz- alındığı çalışmalara bir göz atmak yararlı olacaktır. zettin Abdi Beyatlı, Nazım Refik Koçak, Nasıh Bunlardan en önemlisi Doğan Kaya’nın, mânileri Bezirgân, Mehmet İzzet Hattat gibi şairler şiirin, konularına göre sınıflandırma çalışmasıdır. Bu ça- hatta bazıları nesrin çeşitli dallarında ürün verse- lışmasında Kaya, konularına göre anonim mânileri ler de hoyratı hiçbir zaman elden bırakmamışlar- 26 başlıkta inceleyerek tasnifinin 5. maddesinde dır. Ali Marufoğlu, Nihat Akkoyunlu, Cumhur “Millî Hislerle Söylenmiş Mâniler” başlığını kul- Kerküklü, Debbağ Samet Bayraktar, Taha Sakı lanmış ve bu başlık altında Anadolu’dan derlenen Hamzalı ve birçokları da şairliklerini büyük ölçü- 12 düz mâniye yer vermiştir (Kaya 2004: 89-90). de hoyrat üzerinden sürdürmüşlerdir. Bu yüzden Ata Terzibaşı ve Erşat Hürmüzlü de millî muh- hoyrat nazım biçimi Kerkük ve çevresinde zaman- teva taşıyan Kerkük hoyratlarıyla ilgili birer ma- la çok gelişmiş; aşk, gurbet, hasret, vatan sevgisi, kale kaleme almışlardır. Hürmüzlü makalesinde, hikmet, mizah, hiciv, vb. konularla zenginleşmiş- Kerkük hoyrat ve mânilerinde millî duyguların tir. (Terzibaşı 1975: 85-93, Paşayev 1998: 85-93, “kadere küsmek, Türk bölgelerini tespit etmek ve Saatçi 1997: 157). sevgi göstermek, Türk meseleleriyle ilgilenmek ve

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 36 Önder SAATÇİ [email protected]

sarsılmaz bir ümitle beklemek” konuları etrafında mahrumdurlar. Bu duygu hoyrat ve mâni metin- işlendiğini belirtir (Hürmüzlü 1967: 113-120). Di- lerinde çeşitli mecazlarla da örülerek(yâr, dost, ğer makaledeyse Terzibaşı, 20. yüzyıl başında ya- mertler “Türkler”) dile getirilmiştir. Bu tür mecazlı şanan, hem Türkiye’yi hem de Irak Türkmenlerini kullanımlar bir taraftan konunun edebî anlatımına ilgilendiren bazı siyasî hadiselerin hoyratlarımıza güç ve zarafet katarken diğer taraftan Irak Türkle- nasıl yansıdığını ele alır (Terzibaşı 2003: 14-15). rinin ruhundaki isyanı örtülü bir biçimde yansıt- Bunların yanında, Suphi Saatçi, “Kerkük’ten Yük- ma ihtiyacına da cevap verir. Aşağıdaki mâni ve selen Ses” yazısında son yıllarda Irak Türklüğünün hoyratlar Osmanlı’nın Irak’tan çekilmesi üzerine uğradığı mağduriyetlerin hoyratlara yansımalarını söylenmiştir (Terzibaşı 2003: 14).1 sunarken (Saatçi 1998: 24-26), Nefi Demirci de Daġlar sende bir hal var ünlü eseri Mum Kimin Yanan Kerkük’ün girişin- Bir elif var, bir dal var. de (Demirci 1976: 5-33) ve Kerkük Sönmeyen Yâr bízden küsti gétti Ateş Dinmeyen Hasret kitabının “Kerkük’ün Gizli Koyma gétsin çox yalvar Dili: Hoyrat” bölümünde (Demirci 2011: 105-111 ) millî duyguların hoyratlarımıza dökülmesini gös- Bir daş attım kuşlara teren örneklere yer verirler (Küzeci 2007: 26-29). Kanadı gümüşlere Görüldüğü üzere, yukarıdaki çalışmalar pek Merdler baş aldı géttí kıymetli olmakla beraber, Kerkük ve çevresin- Dünye kaldı puşlara de dünden bugüne vücut bulmuş millî muhtevalı hoyrat ve mânilerin bütün ayrıntılarını ortaya koy- Gédísen mení apar mamaktadır. Bundan dolayı, bu yazıda, yukarıda Yoxsa kıyamat kopar belirttiğimiz maksat doğrultusunda millî temalı Arxavca gözüm yaşı Kerkük hoyrat ve mânilerini çeşitli ayrıntılarıyla Ögívce seller kopar ele almaya çalışacağız. Géttíler yurt koydılar Bu çalışmada benimsediğimiz bazı tutumları da Yarama murt koydılar göz önüne sermekte fayda var: Öncelikle, yazımı- Eski yaram ístíne zın başlığında her ne kadar “Kerkük” ibaresini kul- Yéngiden dert koydılar landıysak da söz konusu ettiğimiz ürünlerin bütün Irak Türklüğünün ortak malı olduğu unutulmama- 2. Türkiye Cumhuriyeti’nden beklentileri lıdır. Bu yazıda sunulan ürünler yalnızca Kerkük’te dile getiren mâni ve hoyratlar: değil, Türkmeneli’nin bütün yörelerinde sevilir ve Irak Türkleri Osmanlı’nın bıraktığı boşlu- birçoğu musıki eşliğinde dile getirilir(Terzibaşı ğun doldurulmasını o gün bugündür Türkiye 1975: 121-178, Nakip 2009: 11-19, 39-129; Saatçi Cumhuriyeti’nden beklemektedirler. Kerkük’te 2012: 10-12 ). Şunu da eklemek isteriz ki mâni ve birkaç nesil, Türk ordusunun bir gün gelip ken- hoyratlarımız konu bakımından incelendiğinde bir dilerini esaretten kurtaracağı, kendilerinin de o üründe birden fazla konunun işlenmiş olabileceği şanlı orduyu Türk bayraklarıyla karşılayacakları gözden uzak tutulmamalıdır. Buna göre, bu çalış- ümidiyle yaşamış ve bu emelle ruhunu Mevlâ’sına mada asıl öne çıkarmak istediğimiz husus, hangi teslim etmiştir. Kerküklünün bu kara sevdası za- hoyratın hangi başlık altında değerlendirilebilece- manla, yer yer içli duygulanmalara ve Anavatan’a ğinden ziyade, hoyrat ve mânilerin hangi başlıklar sitem dolu mısralara dönüşmüştür. Aşağıdaki me- altında toplanabileceğidir. tinler bu duyguların çağıltısıdır: Buna göre, millî temalı Kerkük hoyrat ve Dad édím mânilerinin alt konularını aşağıdaki başlıklar altın- Naxsı derdím dad édím da toplayabiliriz: Dost bízden üz çévírdí Men kíme feryad édím 1. Kerkük’ün Osmanlı’dan kopuşunu işle- yen mâni ve hoyratlar: Vér yarım, Birinci Dünya Harbinin sonunda Osmanlı Doldır bâde, vér yarım kuvvetlerinin Irak’ı terk etmesinin ardından, Irak Türklerinin tarihinde yeni bir sayfa açılmıştır. O 1. Bu bölümdeki hoyrat örneklerinden birçoğunu Ata Terzibaşı siyasî hoyratlar olarak vasıflandırırsa da biz, tarihe günden bu yana Irak’ta Türkler artık yalnızdır. tanıklık eden bu gibi ürünlerin bu başlık altında toplanabilece- Kendilerini himaye edecek bir siyasî şemsiyeden ği kanaatindeyiz.

37 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ Önder SAATÇİ [email protected]

İllerdi gözím yolda Türkiye, bir daşıvı Gelmedi nazlı yârim(Aydın Bezirgân) Degişmem bin diyara (Abdulhalik Bakır)

Axşam arada kaldı Istanbul kar içínde Xençer yarada kaldı Etrefi nar içinde Menim sevgilí yârim Şad ossın Istanbul’ım Bilmírem harda kaldı Türkmannar var içínde (Metin Dağlıoğlu)

Su çayda Kerkük indí. Saf olmırı su çayda Ne xoştı Kerkük indí. Kalmışıx karannuxta Saġ gözím Istanbul’a Suç yuldızda, suç ayda Sol gözím Kerkük’índí. 4. Siyasî mesajlar taşıyan mâni ve hoyratlar: Can Kerkük Canan Kerkük Her söze kanan Kerkük İlk iki maddede gözlenen sembollerle anlatma Kalıptı yardan uzax tavrı, yukarıda söz ettiğimiz gibi Irak Türklüğünün Mum kimín yanan Kerkük karşılaştığı siyasî baskıların neticesidir. Zira, uzun yıllar devam eden dikta rejimleri Irak’ta ifade hür- En qerení2 riyetini büyük ölçüde kısıtlamış, Arap ırkçılığına Girmişix en qerení dayanan Irak hükûmetleri Irak Türklüğünü ya yok Yırgalavın3 oyadın saymış ya da bu kitlenin varlığını sindirmek için Uyumış Anqara’nı (Nihat Akkoyunlu) her türlü yola başvurmuştur. Hatta, millî duygu- ları seslendiren hoyratlar çağırdıklarından dolayı Odun yada Sıdık Bende Gaffur, Hâba, Ekrem Tuzlu gibi pek Hiç vérmem odun yada çok sanatçı takibata ve haksız muamelelere ma- Kerkük gétse ‘af olmaz ruz kalmışlardır. Ünlü ses sanatçısı Abdurrahman Ankara o dünyada Kızılay’ın da aile fertleri Saddam rejiminde emni- yet güçlerince sürekli taciz edilmiştir. Ancak, buna Kazan qere rağmen Irak Türkleri hoyrat ve mânilerinde kâh Göz qere kazan qere üstü örtülü kâh açıktan siyasî mesajlar vermeyi de Kerkük’e göz tíkenin ihmal etmemişlerdir(Terzibaşı 2003: 14-15, Saatçi Türbesin kaz Ankara (B. Akasya) 2004: 30-31). Meselâ, Musul sorununun çözümü 3. Türkiye sevgisini dile getiren mâni ve için gerçekleştirilen plebisit (kamuoyu yoklaması) hoyratlar: sırasında bir Türkmen kocasına Musul vilâyetinin, Bununla birlikte, “Türkiye” ve onu en iyi sem- Türkiye’ye mi yoksa Irak’a mı bağlanması hususu bolleştiren “İstanbul” Irak Türklerinin göz bebeği- sorulduğunda, bu kişinin, komisyon üyelerine aşa- dir. “Türkiye sevgisi” bu topluluğun âdeta gönül ğıdaki mâniyle cevap verdiği görülmüştür (Terzi- dağıdır, vird-i zebanıdır. Irak Türklüğünün gözü başı 2003: 14-15): kulağı her an Türkiye’dedir. Türkiye, onun dünya- Men cígerden kebabam ya ve medeniyete açılan kapısıdır. Irak Türklerinin Bir xanası xarabam Anavatan’a besledikleri sevgi ve bağlılık hisleri Kanım Türk dilim Türkman yer yer içli ve duygu yüklü mısralara dönüşerek Néce diyim ‘Ereb’em aşağıdaki hoyrat ve mânilere can vermiştir: Şu mâni de aynı dönemin siyasî havasını yansıtır: Kan baġlar Wéran ossın Musul’ı Her terefte kan bağlar Bilmezler yâr usulı Kerkük’ü Türkiye’me Kör ossın reqib gözí Can bağlarsa kan bağlar Koydı bízí küsilí Irak Türkleri Araplaştırma politikalarına ve Bindí yara bunlardan kaynaklanan baskı ve zulme hiçbir za- Birdí dert bindí yara man boyun eğmemiş, hürriyet ateşiyle yanan ruh- 2. siyahı larındaki isyanı zarif dörtlükler halinde millî vic- 3. sarsın dana mal etmişlerdir:

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 38 Önder SAATÇİ [email protected]

Baharda gülím Irak Türkmenleri, sonraki dönemlerde de bir- Soldı baharda gülím çok siyasî hoyrat ve mâni düzmüşlerdir. Aşağıya Bırda gülmex yasaxtı aldığımız, Cumhur Kerküklü’ye ait olan ve “Yıx- Gédím be harda gülím (M. İzzet Hattat) tılar kalamızı…” diye başlayan mâni, son yıllarda ünlü sanatçı Mehmet Özbek tarafından bestelenip Ya dalında seslendirilerek bütün Türkiye’ye mal edilmiştir. Bu Öt bílbíl ya dalında hoyrat ve mânilerde Ba’s rejiminde Irak Türkleri- Bir diyar mezar ossın nin maruz kaldığı haksızlıklar, 2003 sonrasındaki Kalmasın yad elinde (Osman Mazlum) siyasî gelişmeler dile getirilmiştir. Hatta, seçimlere katılmanın ne kadar önemli bir husus olduğu da Kerkük’im maxmur Kerkük Irak Türklerince yine hoyrat ve mânilerle ifade Terixte meşhur Kerkük edilmiştir. Aşağıdaki ürünlerden Ekrem Tuzlu’ya Barını yadlar yirí ait olansa Saddam Hüseyin’in devrilmesi üzerine Baġvanı mağdur Kerkük (Osman Mazlum) söylenmiştir(Saatçi 2006: 82-83): Kerkük’ím yaralıdı Kerkük’üm bir gül tekin4 Gök gíríp qerelídí. Yandıx oldıx kül tekin Her gelen hükmédírí Baġında yad eglení(r) Bilmíríġ haralıdı Millet işler kul tekin (Sıdık Bende Gafur) 1946’da Sovyetler Birliği’nin Çanakkale ve Kerkük’ten geçer Xasa İstanbul Boğazları üzerinde hak iddia etmesi ile Xasa batıptı yasa meydana gelen krizde Irak Türkleri Türkiye’nin Kerkük’í véran ettí tarafını tutarak Sovyet Rusya’ya karşı açıktan açı- Yad ayax basa basa ğa aşağıdaki hoyratlarla tavır almışlardır. Bu ürün- lerde dikkati çeken husus, Irak Türkleri, siyasî ve Kerkük’ím bileg íster sosyal alanda Türkiye’den hiçbir destek almama- Daştan bir üreg íster larına rağmen, yine de Türkiye’nin geleceğini ya- Buġdasında zıvan var kından ilgilendiren böylesi hassas bir konuda gö- İyí bir elek ister (Cumhur Kerküklü) nül ve kader birliğini elden bırakmamışlar, yıllarca söylenegelen ve hâlâ anlatım gücünü koruyan aşa- Yıxtılar kalamızı ğıdaki hoyratları kalplerinde yanan Türkiye ateşin- Sürdíler balamızı den ilham alarak mısralara dökmüşlerdir: Hele rüḥ buġazdayken Buġaza Çektiler salamızı (Cumhur Kerküklü) Derdím çıxtı buġaza Mıskof gözív oyaram Günde émiz bastılar Yan baxarsav Buġaz’a Xérí bízden kestiler Yüzlerce gencimizi Bı ġazlar Suçsız yere astılar (Cumhur Kerküklü) Göge çıxar bı ġazlar Arz çıxsa miḥverinnen On bina Türk’ten çıxmaz Buġazlar Bir yapıdı(r) on bina Kerkük’te yer kalmadı Buġazlar Yer paylandı Onbin’e5 Kassap qoyın buġazlar Tanrı yer daġıdanda O Türkmen’e Türk’e düştü Buğazlar Çox dosttı o Türk mene Seçím güní ses vérí Buġazdan Kurbanam o Türkmen’e (Sirvan Saçıuzun) Neler geçer buġazdan 5. Onbin: Seksenli yılların başında Irak’ın güneyinden get - Sular geçse heqqí var rilen Araplara Türkmenlerden devlet eliyle gasp edilen evler Mıskof geçmez buġazdan verilmiş ve bu gibilerin ceplerine Irak devleti hazinesinden 10000 dinar konmuştur. (O zamanki kurlara göre 1 Irak dinarı: 4. gibi 3 ABD doları)

39 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ Aydil EROL

Fahri Ersavaş

1920 yılında Sakarya’nın Geyve ilçesinde Şiir kitapları: Kırçiçeği (1956), Yüzüncü dünyaya geldi. İlköğrenimini memleketinde, Yıl’a Şiirler (1961), Sularda Yüzen Dallar (1996) orta öğrenimini Bursa’da, yüksek öğrenimini Bir Gençlik Hikâyesi (2012). Ankara’da tamamlayıp 1946’da Erkek Teknik Güldesteleri: Kıbrıs Şiirleri Antoloji- Öğretmen Okulu’ndan mezun oldu. Sırasıyla si (1954, ilâveli 2. b. 1965, genişletilmiş 3. b. Edremit, Uşak, Haydarpaşa Meslek Liseleri’nde 1998), Tanzimat’tan Bu Yana Hamâsî Türk Şiiri 32 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra 1977 yılında Antolojisi (1961, 1997), Kıbrıs Şiirleri Güldeste- kendi isteğiyle emekli oldu. Emekliliğinin ilk si (2007), Çanakkale Geçilmez (2000), 3 yılında özel okullarda çalıştı. Daha sonra Ay- Bir garip ölmüş diyeler dınlar Ocağı’nda 1.5 yıl idare müdürlüğü, Carlo Üç günden sonra duyalar Erba ilâç fabrikasında da 13 yıl depo şefliği yap- Soğuk su ile yuyalar tı. Şiir yazmaya 17 yaşındayken başladı. İlk şiiri 1940 yılında Yeni Mecmua’da çıktı. Daha sonra Şöyle garip bencileyin şiirlerini 7 Gün, Yarım Ay, Her Hafta, Dikmen, Millî Heyecanların Şairi Varlık, Kaynak, Millet, Yeşil Ada, Orkun, , Davet etmek de inceliktir, davete icabet et- Gurbet, Oğuz, Toprak, Türk Sanatı, Ötüken, Tür- mek de. Hele bu “Davet”, Fahri Ersavaş gibi bir keli, Millî Işık, Uyanış ve Teknik Öğretim dergi- edip ve şairin olursa katılmamak mümkün mü- lerinde yayımladı. 2 Ekim 2012’de Istanbul’da dür?.. hayata gözlerini yumdu. Ne tatlı renklerle girerdin

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 40 Aydil EROL

Düne kadar rüyalarıma sevda ile yanmak isterseniz buyurun gül bahçe- Bazen, bir lâle kadar güzel lerine: Bazen, bir mehtap kadar aydınlık. Gelsem sana gönlüm kırık, üzgün Lâkin bu gün, Tatsak yeniden maziyi bütün. Dağıldın artık rüyalarımdan, Sevda ile yansak da ah o gün Nasıl dağılırsa bulutlar. Geçsek yine gül bahçelerinden Uykularımın Gülle, bülbülle, denizle ve bütün bir tabiat- la hemhâl olan şairimiz, zaman zaman vatanın Sükûn dolu semalarında köşe bucağını da dolaşır. “Geyve”den, “Galata Yine bekliyorum seni Rıhtımı”ndan, “Marmaris”ten, “Sakarya”dan, Gel “Anadolu Ekspresi”nden, “Burgaz”dan, E mi... “Kıbrıs”tan, “Çanakkale”den ve “Kore”den ses- Her yiğidin yoğurt yiyişi gibi, herkesin mut- ler verir. Yiğitliğe, Mehmet’e, Çanakkale’ye des- luluk anlayışı da farklı olabilir. Şairin “Mutlu- tanlar yazar. Ser-mîmârân-ı cihan Koca Sinan’a luk” anlayışı nasıldır diye düşündünüzse bu seslenir. Oğuz Han’la, Atsız’larla konuşur. Hür- dörtlük size: riyet ateşiyle yanar için için, Kür Şad ile iline, yurduna girer Çin’in. Ağabeğimizin, Aksakalı- Gözlerimizde gülen neşe, mızın, Hocamızın bir gül yaprağı gibi narin kalbi Bir gonca gül kadar taze. kim bilir nasıl incinmiştir ki, teselliyi çocukluğu- Renk renk, çiçek çiçek, na dönmekte arar: Mutluluk içimizde. Mümkün olsa da Rabbim “Hatıralarda yaşamak” belki iyidir ama, aca- Dönebilsem çocukluğuma. ba kâfi midir, hele sevdiğiniz yanınızda değil- Sızıları dinen, kalbi rahat olan, mutluluğu öz- se… Ne dersiniz?.. leyen ve Tanrı’ya: Sensiz gezilmiyor bu yollar, Dindi şimdi sızılar, rahat kalbim Şu kırlar, şu sokaklar, Doğacak galiba mutluluk dolu sabahlar. Çiçeklerini sevdiğimiz şu yeşil park. Aylardır, çektiğim yeter Rabbim, Yanımda olmalısın, yanımda Sürsün huzurum, bir bahara kadar. Yaşaman kâfi değil hatıramda... diye yakaran Ersavaş Hoca’yla görüşmeye Densizler, düşüncesizler, saygısızlar her za- giderken Sularda Yüzen Dallar adlı şiir kitabı man, her yerde görülebilir. Vaktinizi de çalarlar, elimizdeydi. Yol boyunca okumaktan, bazılarını naktinizi de, emeğinizi de, hakkınızı da ... Ya ba- da tekrarlamaktan kendimizi alamadık. harınızı çalana ne demeli!... Bütün iş yapan, eser veren kişiler gibi Hoca- Yıllardır anlayamadım, nasıl geçip gittiniz, mız da az konuşan, çalışan; sessiz ve sakin bir Bana üzüntü veren şu hayat takvimimden, kişiliğe sahip. Şiirleri ölçüsünde, hazırladığı gül- Ruhumu ateş dolu potada erittiniz, desteler de önemli. Onunla şiire başlamasıyla, Cumhuriyet dönemi Türk şiirini, Kıbrıs Şiirleri Baharımı çaldınız, koparıp can evimden. Antolojisi’ni konuştuk. Bülbül güle vurgundur, şair de her ikisine... Şiire başlayışınız ne zaman ve nasıl oldu? O çeşit çeşit güllerin kokusuna, rengine; doyu- lur mu bülbülün sesine! Bakmalara, koklamalara Şiire ortaokul sıralarındayken başladım. İlk doyamadığımız o güzelim güller karşımıza “hic- şiirim 1940 yılında Yeni Mecmua’da yayınlan- ran gülleri” şeklinde çıkarsa ne olur? dı. O sıralarda 7 Gün’de de şiirlerim çıkmaya başladı. Bunlar o devrin magazinleriydi ama, Göğsüme taktığın hicran gülleri şiire ve edebiyata da önem veriyorlardı. Bu der- Bazı bir kor olur kalbimi dağlar. gilerin sanat-edebiyat bölümlerini daha çok İbra- Gönlünüz kırıksa, üzgünse; maziyi tatmak, him Alaattin Gövsa yönetiyordu. Bizim nesilden

41 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ Aydil EROL

Ferit Ragıp Tuncor, İlhan Geçer, Halil Soyuer, nalp, ben ve bir kaç milliyetçi şair, Bulgarlar’ı Mehmet Çakırtaş, Ahmet Tufan Şentürk, Ayhan lânetleyen şiirler yazdık. Bunun ardından, Kıbrıs Hünalp gibi şairlerin de bu dergilerde şiirleri çı- şiirinden sonra Kıbrıs’ta çıkan Halkın Sesi ga- kıyordu. Dahası; Çetin Altan ve Nesin gibi zetesiyle Çardak dergisinde duyurularda bulun- yazarların da ilk şiirleri bu dergilerde yayınlanı- dum. Kıbrıslı şairlere seslendim. Türkiye’de şair yordu. Daha sonra Türkiye’de çıkan bütün dergi- Abidin Mümtaz Kısakürek’in çıkardığı Türk lerde şiirlerimi yayınlamaya başladım. Özellikle Sanatı adında bir dergi vardı. O dergide de aynı Mehmet Kaplan’ın yönetiminde yayınlanmakta çağrıda bulundum. Gelen şiirleri toplayıp derle- olan Eminönü Halkevi’nin yayın organı İstan- dim; 1954’te Kıbrıs Şiirleri Antolojisi adıyla bul dergisinde de şiirlerim çıktı. Varlık, Kaynak, ilk baskısını yaptım. Kapağında bir Türk bayrağı Yeşilada ve Orkun’da yayınlandı. ve Kıbrıs adası vardı, bu kitabın gördüğü ilgi bü- Şiir hakkındaki görüşleriniz? yük oldu. 1965’te ikinci baskısını yaptı. Şimdi Şiir, insan muhayyilesinin ahenk ve duygula- ise üçüncü baskısını yaptık. rını düşünce ile birleştirip mısralaştıran ve mu- İlk şiir kitabınız kaç yılında yayınlandı? siki gibi insanı sürükleyen, haz veren, renk ve- İlk şiir kitabım 1956’da Kır Çiçeği adıyla ren bir mısralar topluluğudur. Hem hissî ve hem yayınlandı. 1961 yılında Yüzüncü Yıl’a Şiirler, de millî olabilir. Lirik ve epik de olabilir. Ben 1996’da Sularda Yüzen Dallar çıktı. her iki tarza da önem veriyorum. Gerek hamâsî türde olsun, gerekse lirik türde olsun şiirler yaz- Efendim, müsaadenizle gelelim Hamâsî dım. Bence şiir, insana, memleket duygularına Türk Şiiri Antolojisi adlı eserinize. Mevcutla- ve millî konulara yönelik olmalı. Günümüzde rın içinde hem en kapsamlısı ve hem de en ha- sineğe, akrebe, sigaraya şiir yazanlar görülüyor. cimlisi olduğu derhal göze çarpıyor. Bu kitap, Oysa şiir nezih olmalıdır. Güzelliklerden söz et- hangi ihtiyacın eseridir? melidir. Duygulara hitap etmelidir. İnsanlar da Okullarda okunacak hamâsî şiirler bulunamı- zaman zaman bu şiirleri mırıldanmalı, hatta ez- yordu. Şairlerin hayat hikâyeleri bilinmiyordu. berlemelidir. Şiirleri bulsalar, şairlerini tanımıyorlardı. Ben “Garip” akımı için düşünceleriniz? bu düşüncelerle 20 formalık (320 sayfa) bir ki- “Garip” akımıyla Türk şiirinin sadeleştiğini, tabı 1961 yılında Hamâsî Türk Şiiri Antolojisi fakat bu arada bazı şairlerin bu akımdan yola çı- adıyla insanımıza sundum. Daha sonra geniş- karak şiiri yozlaştırdığını gördük. Zira bu akımı leterek Tanzimat’tan Bu Yana Hamâsî Türk daha çok solcular kullandılar. Şiirde nezih keli- Şiiri Antolojisi adı altında, 1997’nin sonunda meler kullanılması gerekirken ona argoyu sok- yayınladım. Büyük bir ilgiyle karşılandı. 38 for- tular. Adları gibi şiirimizi “garip” şekle soktular. malık (608 sayfa) bu eserde 107 şairimizin 600 Fakat içlerinde güzel şiirlere imza atan şairler de şiiri geniş biyografileriyle yer aldı. vardı: Orhan Veli gibi, Oktay Rıfat gibi, Melih Hocam, kitapta dikkat çeken bir husus Cevdet gibi... var. Hiç bir edebiyat kitabında göremediği- Şiir güldestelerinizle, Kıbrıs şiirlerinizle miz bir nokta. tanınıyorsunuz. Bu ilginizin kaynağını sor- Ne kastettiğini anladım sanıyorum, ama söy- mak istersem ne söylersiniz? le bakayım. 1949 yılında Kıbrıs Destanı adlı bir şiir yaz- Edib Ayel, 1938 yılında yazdığı Fransızca dım. Bunun sebebi şudur: O zamanlar Kıbrıs’ta bir şiirle Fransa’da yapılan bir şiir yarışma- Rumlar, Türklere ve İngilizler’e saldırmaya baş- sında birincilik aldı, diyorsunuz. lamışlardı. Belki inanmayacaksınız ama gerçek- tir: Ankara Radyosu, Lefkoşe’den ‘’Nikosia’’ Bunu sorarken gurur duyduğunuz gözleriniz- diye söz ediyordu... Ben bu duruma çok öfkelen- den de anlaşılıyor... Bir Türk olarak gururlanma- miştim. Zira bizim nesil, Türklük ve millî haysi- mak mümkün değil... O haber, o günün gazete- yet hususunda çok hassastı. O zamanlar Bulgar- lerinde çıkmıştı. lar bir Türk uçağını düşürmüşlerdi. Ayhan Hü- (Bamteli, 2005)

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 42 Seyyah-ı Fakir Evliya Çelebi

Evliya Çelebi Kerkük’te IX Türkmeneli’nin Cenub Vilayetlerine Seyahat

Kerkük’den ayrılub, Tazehurmatu kasabası toprak damlu kerpiç evleri ile pek latif bağlu- bahçelu bir belde-i ‘atike olmağla, ahali-yi Kerkük’ün mesîre yeri sayılur. Halkın Teze didügi beldede a‘la üzüm, bamya, domates ve diğer sebzeler yetişür. Meyve ü sebze mahsulâtı ekseriyetle Kerkük’te pazarlanur. Bel- dede gayet güzel kokulu güller de yetişür. Halkın çoğu gül suyu i‘mal idüb pazarlanur. Kasabada pek makbul olan üzüm cinsleri vardur. Eskiden Kerkük’e bağlu Tisin karyesinde dahi üzüm çeşit- leri varmış. Bilhassa Mendeli nâmı ile meşhur-i cihan olan bir cins üzüm pek lezîzmiş. Mendeli bi- zatihi Diyale livasına bağlu bir Türkman kasabası- dur. Orada yetişen pek lezzetlü bir üzüm çeşidine dahi Mendeli dirler. Kerkük’ün şa‘iri şehîri olan Nefs-i Kerkük’ü dolaşub, tamamladukdan son- Hicrî Dede Türkman lehçesiyle söyledigü cinaslu ra Türkmaneli’nin cenub kısmında vaki‘ kasaba ü ma‘ni hatıra hutur eyledi: sayir beldelerini ziyareti murad idündim. Ba‘de salatü’l-fecr yola çıkub, vakt-i gurubdan akdem Hurma yeri Mendeli bilâd-ı Türkman deyu ma‘ruf olan Tazehurmatu, Yarım akkıl men deli Dakuk, Tuzhurmatu, Kifri, Karatepe kasabaları- Tisin’de Ferhad Bağı na vasıl olmak gerekdür. Eşyalarımızı hazırlayub Şirin barı Mendeli bekleyen melek yaverim, sefer içün müheyya ol- duğumızu haber verdi. Vedalaşub yola revan ol- Hayyakallah. Tazehurmatu’da Hacı Bektaş-ı mak istedikde, Koryalı Zeynel biraderimiz bizi Velî’ye ‘atfen bir makam vardur. Hünkâr Tekyesi götürmek üzere bir ahbabının seyyare-i ateş-pare adı ile ma‘ruf olan bu makam-ı şerîf ehl-i kura- misal binek arabasını hazırladuğını söyledi. nın ziyaretgâh yeridir. Biz dahi bu makam-ı şerîfi ziyaret eyledikden sonra yola devam itdük. Pek Doğrusı Zeynel biraderimizin bize karşu gös- sür‘atli giden seyyare ile müddet-i kasirede Dakuk terdiğü bila-hadd ü hudud misafirperverliği tafsil nâm nahiyeye vasıl olduk. ü ta‘rif itmek gayri kabil olmağla, tastir itmekde dahi hame ‘aciz kalur. Ol sebebden Zeynel bira- Evsâf-ı Nahiye-i Dakuk derimizle vedalaşub teşekkür eyledik. Bindiğimiz Kerkük’ün cenup cihetinde ve bir menzillik seyyare-i devvare, yıldırım hızıyla yola revan mesafededur. Nefs-i kasaba düz bir ovada vaki‘ oldı. Pek mürih ü latif olan binek arabasının de- olup, câbecâ meşhud olan hurma ağaçları ka- rununda serin heva cereyan idüb, soğuk meşrubat sabanın manzarasını tezyin eylemiştir. Nahiye dahi ikram iderdi. Her dürlü musiki seslerini çı- merkezi Bağdat güzergâhı üzerinde vaki‘ olduğu karan aletleri mevcut olub yol boyu istima‘ itmek için ehemmiyeti hâizdir. Çevresinde akarsular ve kabildi. Bu seyyarede bir dahi tembelizyon nam yanı başında Dakuk Çayı olub, münbit arazilere camlu kutunun derununda raks idüb, saz ü çengi sahibdür. Sebzesi ve meyvesi mebzuldür. Bağlu söyleyenleri cümle ‘âlem görüb anları temaşaya ve bahçelu latif bir nahiyedür. Nahiyenin ahalisi duruşur. Yola devam idüb henüz fazla mesafe al- tamamen Türkman olub Türkçe tekellüm iderler. madan Tazehurmatu nâm kasabaya varduk. Türkmanî lehçeleri tıpkı Kerkük ağzı ile tevafuk Kasaba-i Tazehurmatu halindedür.

43 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ Seyyah-ı Fakir Evliya Çelebi

Dakuk, pek kadim bir şehirdir. Devr-i ‘Abba- i‘tibaren mâh-ı Recebin ilk haftasına kadar halk siyeden beru tanınmış olub, pek çok vakayı‘-ı ta- tarafından ziyaret idilür. Halk ağzında nur ayı di- rihiyede namı mündericdir. Hanedan-ı Selcukiye nülen bu tarihte her tarafdan gelen ziyaretçilerle devrinde ve bunlara bağlu müluk-ı Atabekiye za- İmam Zeynelabidin Köyü bir cesîm panayır ve manında mühim bir mevki‘e olmuşdur. Ka- mesîre yerine münkalib olur. Halkın i‘tikadına saba haricinde mevcud olan bir cami‘in kalıntıları nazaran İmam Zeynelabidin hazretleri, emraz-ı asâr-ı ‘atikeden ma’duddur. Bir kısmı münhedim basara müptela olanları tedavi idüb şifâ dağıttuğı olan musanna‘ minare-i ‘atikesinin kalan kısmı içün, bu makam halkın uğrağı kutlu bir ziyaretgâh otuz arşun irtifâ‘ındadır. Bu cami‘in inşası, Erbil sayılur. Atabeki Emir Muzaffereddin Gökbörü’ye ‘aiddir. Halkının kamusu Türkman olub, Türkî tekel- Burada yapılan hafriyatda, Teymur-ı A‘rec deyu lüm iderler. İmam Zeynelabidin’de Derviş Abbas meşhur-ı cihan olan Teymurlenk ile Karakoyunlu Tekyesi dinülen bir yapı vardur. Ehl-i kura Bektaşî devletlerine ait gümüş sikkeler çıkmışdur. ‘an‘anâtına bağludır. Bektaşî mürid ü muhible- Dakuk’un tarihî kabristanında İmam Bakır’a ri eskiden bu tekyede toplanub, nefes ve ilâhîler nisbet olan tarihî bir türbe dahi calibü’l-enzardur. icrâ iderler imiş. Âşık havaları ve halk oyunları Haricden ve dâhilden mukarnaslı bi-mesil kubbesi i‘tibarıyla bu köy Türkmeneli’nde yegâne bir bir tarz-ı bi-bedîldir. Nahiyede 4 cami‘, büyük bir mevki‘e sahibdir. çarşu, pek çok dükkân, hanlar, hamamlar, furun ve Belde-i Cesîme Tuzhurmatu kahvehâneler vardur. İmam Zeynel‘abidin’den ayrıldukdan son- Dakuk halkı arasında Bektaşî ‘an‘anâtı yaygın- ra, hayırlı du‘alarla yola revan olub, târik-i ‘âm dur. Eskiden burada dahi birkaç Bektaşi Tekyesi Bağdat yolunda ilerledük. Türkmeneli’nin cenub mevcud imiş. Burada Büyük Tekye namı ile dahi cihetinde vasi‘ bir ovada kâin cesîm bir belde-i ma‘ruf olan Dede Ca‘fer Tekyesi, eski Bağdat- Türkmanî olan Tuzhurmatu nam kasabaya vasıl Kerkük yolu üzerindeki Bazar (Pazar) mahallesin- olduk. Ahali-yi belde Tuzhurmatu adına Duzhur- de kâindir. Diğer Bektaşi Tekyesi Aşağı Tekye adı matı, tuz yerine dahi duz dirler. Pek çok kimesne ile meşhurdur. Babalar Tekyesi Dakuk’un Götürge kasabayı kısaca Duz deyu tesmiye itmişlerdür. mahallesinde yer alur. Kasabada sinin-i ahirelere Kasabanın nüfus-ı küllisi Türkman olub, bir dek kalabalık ziyaretçileri olan Dede Ca‘fer ve tarafında dumanlu dağlar vardur. Aksu nam ça- Aşağı Tekye adlı tekyelerde sufîler tarafından ne- yın kenarında vaki‘ olan kasaba, bağlu bahçelu fes ve ilâhîler icra edilirdi. Ol sebebden Dakuk na- pek şirin bir manzara kesb itmişdür. Ol sebebden hiyesi tekye musikisi sahasında mühim Türkman Tuzhurmatu’ya yaklaşurken, kapudan-ı seyyare merkezlerindedür. alet-i ‘acîbe ile güftesi latif bir şarkı söylemeye Tekye musikisi haricinde Dakuk’da halk mu- başladı: sikisi, sına‘at-ı yedeviye, edebiyat ve halkiyat Bilmem neden gamgin bu Duz’un dağları meraklısı pek çokdur. Dakuk’taki Türkmanlar Aksu susuz komaz çiçeklü bağları arasından ‘ilim-‘irfan sahibi şair ve münşi pek çok Tuzhurmatu üzerine Türkman şairleri dahi şiir kimesne sadır olmuşdur. ve bu beldeye mahsus hoyratlar söylemişlerdir. Makam-ı İmam Zeynelabidin Bu hoyratlardan biri Reşid Ali Dakuklu merhuma Dakuk nahiyesi 33 ma‘mur karyeyi müştemil ait bir cinaslu numunedir: olup ‘umum arazisi münbit ve mahsuldardır. Kar- Duza bax yelerinin en yakını İmam Zeynelabidin namı ile Ekmege bax duza bax meşhur-ı cihan 80 hanelik bir Türkman köyüdür. Toprak damlı köy hanelerinin bir kısmı, mezarının ‘Ali Murtuz dağınnan yer aldığı tepenin şimal cihetine inşa idilmişdür. Bı kahraman Duz’a bax Burada İmam Zeynelabidin hazretlerinin ma- Kasabanın yanında yükselen dağın tepesin- kamı deyu bilinen merkad ile yanındaki mescid, de Hz. Ali’yyu’l-Murtaza’ya nisbet edilen bir tarihî bir tepe üzerindedür. Cümle kapusunun makam-ı şerîf vardur. Ol sebeden kasaba halkının üzerindeki kitabeden H. 1059 (M. 1647) tarihin- tesmiyesi ile bu dağa dahi ‘Ali Murtuz Dağı dir- de Şemsi Paşa’nın oğlu Ahmet Paşa tarafından ler. ta‘ olduğı mukayyeddür. Bu makam her sene-i Tuzhurmatu’da zengin birer tuz ve neft made- Hicriyenin Cemaziyelâhir mâhının 26-27’sinden ni, külliyetli hurma ve limon ve narınç ve portakal

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 44 Seyyah-ı Fakir Evliya Çelebi

ağaçları vardur. Dâhil-i kazada birçok merakıd-ı Kifri Nâmı ile Ma‘ruf Salahiye Kazası mübareke ve şerife mevcuttur. Tuzhurmatu ka- Bayat Ovasını dolaşdukdan sonra tarihî Türk- sabası eskiden Salahiye kazasına merbut idi. El- man kasabası Kifri’ye vasıl olduk. Merkez-i yevm Tuzhurmatu büyük ve vasi‘ bir kaza olup, livanın şark-i cenubî cihetinde olup eski namı Selahaddin livasına marbut olmuşdur. Tuzhurmatu gibi Karatepe nahiyesi dahi Hanedan-ı ‘Osmaniye Salahiye’dir. Kasaba Kerkük’e 24 sa‘at bu‘d-i me- devrinde Salahiye kazasının mülhakatındandı. Bu safede vaki‘dir. Kasabanın nâm-ı kadimi Kifri’dir. nahiyenin dahi ahali-yi küllisi Türkman’dır. Kazanın ism-i atiki Zengabad’dır. Kifri ezmine-i Tuzhurmatu kazasında Türkman halkının pek kadîmeden beru mühim bir Türkman beldesi olub, düşkün olduğu hoyrat ‘an‘anâtı dahi yaygındur. cümle ahalisi Türkçe tekellüm iderler. Uzun hava tarzında icra idilen musiki meydanın- Evleri bağlu bahçelu bir ovada kâindir. Sulu, da kasaba halkının mühim bir yeri vardur. Bura- meyve ve sebzesi bol avadan bir kasabadır. dan yetişen bülend avaz pek çok hoyrat ustası, Derûnunda 3000 hâneyi havî, zükur ve ünas 20 Türkmeneli’nin her tarafında sevilir. Matarı hoy- bin nüfusu vardır. Devr-i Osmanide 1 hükümet ratı ile Kızıl hoyratı dahi bu beldeden sadır olmuş- durur. konağı, 1 kışla-yı hümayun, 2 cami‘, 2 medrese, 2 tekye, 1 mekteb-i rüşdi, 2 mekteb-i sıbyan, 9 Tuzhurmatu’da nefis evâni-yi türabiye i‘mâl kahvehâne, 675 dükkân, 2 hamam, 35 değirmen, 1 olunur. Hususen küp, küze, şerbe dinülen testiler calibü’l-enzar sına‘at-ı yedeviyyeden olub, her telgrafhâne mevcûd idi. evde isti‘mal olunur. Tuzhurmatu şerbeleri aslan, Ahalinin ekserisi Bayat boyuna mensubdur. güvercin misali dürlü dürlü hayvan şekillerinde ter- Kasabanın hududu dâhilindeki köylerde de konar- sim olunmuşdur. Bu san‘at bütün bilad-ı ‘Irak’da göçer hayatı sürdüren ve eyyam-ı sayfde hayme- şöhret-afak olub, buradan mürur iden kamu sey- nişîn dolaşan aşiretler vardur. Mıntıka dâhilinde yah ü züvvar Tuzhurmatu’nun tahayyürü’l-‘ukul Aştöken, Birefekire, İlancı, Tatran, Sındıç nam bu sına‘at-ı yedeviyyelerden numuneler satun Türkman kurası hep Bayat aşiretine bağludur. alurlar. Ahali-yi kasaba Bektaşî meşreblüdir. Bu bel- Türkman nüfusunun çoğu okur-yazar olub, denin pala bıyıklu ricali, Türkmanî kıyafet teleb- pek çok şair ve münevver kimesnelerdir. Pek çok büs idüb dolaşırlar. Anlara kasaba halkı “kenger devlet adamı yetişdiren Kifri’den, mekteb ü me- bıyık” deyu tesmiye etmişlerdir. Hoş sohbet yaren darislerde hizmet iden mu‘allimîn ü mu‘allimât kimesnelerdür. sadır olmuşdurur. Kifri’ye civar köylerden mu- Tuzhurmatu’ya Bağlu Bayat Kurası sallat olan kimesneler, ahali-yi beldeyi na-rahat Kerkük kazasının cenup cihetinde vaki’ Cebel-i eylemişlerdür. Ol sebebden beldenin Türkmen Himrin eteğinde ve inzibat altında cesîm ve zen- halkının ekserisi terk-i diyar olub, Kerkük’e ve gin bir tuz madeni vardur. Tuzhurmatu kazasının Bağdat’a muhacerete başlamışlardur. Elveym bu hudud-ı dâhiliyesinde elliden ziyâde karyeden belde-i kadîmede idame-i hayat iden Türkman müteşekkil ve dâhi yine tâifeyi Oğuzan’a mensup ahalinin a‘dâdı azalmuşdır. Bayat nâmındaki ‘aşiret-i cesîme, hâlen Cebel-i Himrin’den Kifri kasabasına kadar memdûd olan Kifri’nin âb ü havası pek latiftir. Buradaki mevâki‘de meskûndurlar. Ehl-i kuranın efrâdı hânelerin tarz-ı binası tıpkı Kerkük’e müşabih mevâşi ü a‘lâ atlar besleyüb umûmen arpa ü buğ- olub, kârgir ve kerpiç ile inşâ olunmuşlardır. Pek day gibi tahıl mahsûlâtı ile müşteğil olurlar. çok zengin konakları dahi vardır. Ayam-ı sayfde Münbit arazisi olub buralara Bayat Ovası dir- harâret nâdiren kırkbeş dereceye kadar vasıl olur. ler. Eyyam-ı rebî‘de, Bayat obaları bu mıntıkada Ol sebebden geceleri hâne damlarının gecesefası yaylaya çıkub hayme-nişîn dolaşurlar. Şühur-ı pek tatludır. sayfın evahirinde tekrar köylerine ‘avdet iderler. Kayseri dinilen kapalu çarşusı vardır. Bazarın- Bayat aşîretinin Eymürlü kasabası en cesîm mer- da her dürlü sebze ile meyve bulunur. Etrafı bağ u kezi olub, ba‘dehü Bastamlu, Yengice, Karanaz, bostan olan beldede enva‘-ı çeşit narenciye, nar, Abbud, Biravcılu, Çardağlu, Hasadarlu, Muratlu (Süleymanbeg), Şahseven, Zengülü nam köylerde incir, elma ve hurma yetişür. iskân iderler. Ma-ba‘di Var

45 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ Kardaşlık

Kerkük Vakfı 31. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarına Katıldı

TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım AŞ tara- fından Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliğiyle Büyükçekmece’deki TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde açılan fuara 600 yayınevi ve sivil toplum kuruluşu, 40 ülkeden yayınevleri, telif ajansları ve konuk yazarların katılımıyla açıldı. Gülten Dayıoğlu’nun “Onur Yazarı” olduğu ve ana teması ‘’Çocukluğum Yurdumdur-Çocuk ve Gençlik Edebiyatı’’ olarak belirlenen kitap fuarı, birbirinden renkli çocuk etkinliklerine ev sahipliği yaptı. Fuar süresince Gülten Dayıoğlu’nun katılı- mıyla çocuk edebiyatı üzerine panel ve söyleşiler düzenlendi. İstanbul Kitap Fuarı bu yıl özellikle çocuk ve gençlik edebiyatının önde gelen isimle- rini ağırlandı. Yurt dışından çok sayıda yayınevi fuarın ilk dört günü 10 No’lu salonda yer aldı. Bu yıl 40 ül- keden yayıncıların katıldığı uluslararası salonda, Almanya, Azerbaycan, Hollanda, Hindistan, İngil- tere, İran, İtalya, İspanya, Romanya, Rusya, Suudi Arabistan ve Macaristan’dan yayınevleri bulundu. Kitap fuarı ayrıca, önemli sergilere ev sahipliği yaptı. Fuarın öne çıkan bir diğer sergisi ise bu yıl “Çocuk ve Gençlik Edebiyatı” olarak belirlenen tema çerçevesinde Türkiye Yayıncılar Birliği ile gerçekleştirilen Türkiye’nin değerli illüstratörle- rinin resimlediği ‘’Kitap Resimleri İllüstrasyon Sergisi’’ oldu. Kitap fuarıyla ilgili en güncel haberler, ko- Doğan Hızlan Kerkük Vakfı standında. nuk yazarlar, katılımcı yayınevleri, imza günle- ri ve etkinlik programıyla ilgili her türlü güncel haber ‘’www.facebook.com/istanbulkitapfuari’’ ve ‘’www.twitter.com/kitapfuari’’ üzerinden takip edilebildi. Ellinin üzerinde kitapları ve 55 sayıya ulaşan Kardaşlık dergisi ile Kerkük Vakfı bu yıl da fuarı- na katıldı. Büyük ilgi gören Kerkük Vakfı’nın stan- dını ünlü edebiyatçı ve yayıncılar da ziyaret etti. Özellikle Hürriyet Gazetesinin köşe yazarı Doğan Hızlan ve Türk Edebiyatı dergisini çıkaran Yazar ve Edebiyatçı Beşir Ayvazoğlu, Kerkük Vakfının Beşir Ayvazoğlu Kerkük Vakfı standında. standına misafir oldu.

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 46 Kardaşlık

Kerkük Türkmen Kardaşlık Ocağı’nın Çalışmaları

Kerkük’ü ziyaret eden Kardaşlık muhabiri, Merkezi Bağdat’ta bulunan Türkmen Kardaşlık Ocağı’nın Kerkük’teki temsilcisi Türkmen Kar- daşlık Ocağını ziyaret etti. Türkmen sivil toplum kuruluşları arasında faaliyetleri ile en çok ilgi çe- ken Kardaşlık Ocağı, sosyal ve kültürel anlamda gençlerin de buluşma yeri hâline gelmiştir. Türkmeneli gazetesi ile dergisinin Başyazarı Necat Kevseroğlu ile birlikte Kerkük Kardaşlık Ocağı’nın merkezinde Başkan Abdulhalik Hür- müzlü ile yönetim kurulu üyeleri İbrahim Avcı, Edip Cerrah ve Eyüp Akkoyunlu ile görüşüldü. Çalışkan ve sürekli etkinlik içinde bulunan Kar- daşlık Ocağı’nın yönetim kurulu üyeleri, ocağın yerinin faaliyetlerine dar geldiğini, daha büyük bir mekâna ihtiyaç duyulduğunu dile getirdiler. Türkmen Tiyatrosunu Yeniden Sahneye Ta- şınacak Kerkük Kardaşlık Ocağı’nın oluşturduğu tiyat- ro ekibi de, hızlı bir şekilde çalışmalarını sürdürü- Kerkük Türkmen Kardaşlık Ocağı’nın teşvik yor. Kardaşlık Ocağı’nın yönetim kurulu, tiyatro ettiği bu güzel ekibin içinden de eminim ki daha çalışmaları için mütevazı da olsa bir mekân tahsis güçlü oyuncular yetişecektir. Bu hususta Türkme- etmiş. neli Televizyonun da bu piyesi yayımlayarak halka ulaştırması hem teşvik, hem de sosyal ve toplum- Şemsettin Türkmenoğlu tarafından yazılan sal yaralara da çözüm yolları bulması mümkün “Dil Cemresi” adlı oyunu Rejisör Mehmet Kuş- kılacaktır. çuoğlu sahneye koymuştur. Ziyaret münasebetiyle tiyatro ekibinin hazırladığı piyesten, kısa bir bölü- Bu vesileyle Başkan Abdulhalik Hürmüzlü’nün mü seyretme imkânı oldu. Aralarında usta oyuncu şahsında Kardaşlık Ocağı’nı ve bu kıymetli genç- Aydın Kasap dışında genç yetenekler de yer alıyor. lerimizi can ü gönülden kutlamak gerekir. Diğer oyuncuların adları ise şöyle: Cemal Kerkük- lü, Mustafa Ocuşlu, Visam Ocuşlu, Mehmet Ab- dulkadir, Mustafa Mehmet, Mehmet Aydın Kasap, Suzan Abbas Mehmet, Sevsen Mehmet Bekir ve Raid Hidayet Hayrettin. Çok güzel ve etkileyici bu oyunun biran önce sahnelenmesi ve halkla buluşması büyük önem taşıyor. Aslında Türkmen toplumu tarafından en çok sevilen sanat dallarından biri olan tiyatro, her zaman halkın gözdesi olmuştur. Bir zamanlar efsane isim olan “Tembel Abbas” piyesi, hatırla- nacağı üzere kapalı gişe oynayan bir oyun olmuş, başoyuncu olan şehit Hüseyin Ali Demirci’yi halk bağrına basmıştı.

47 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ Kardaşlık

Prof. Dr. Turan Yazgan Hakka Yürüdü

22 Kasım Perşembe günü 07.55’te hakka yürü- sans Enstitüsü Müdürü Hasan İSRAFİLOV, Azer- yen Prof. Dr. Turan Yazgan Hocamızın cenaze töre- baycan Milletvekili Şair Sabir RÜSTEMHANLI ve ninin birinci bölümü 24 Kasım 2012 Cumartesi günü Kırım Türkleri Lideri, Kırım Millî Meclis Başkanı İstanbul Üniversitesi Rektörlük binası içinde başla- Mustafa Abdulcemil KIRIMOĞLU konuşma yaptı. dı. Buradaki törende: Yrd. Doç. Dr. İbrahim AKIŞ, Bu program İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fa- Prof. Dr. Turan YAZGAN Hocamızın Biyografisini kültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ab- okudu; İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi De- dülkadir Donuk Hocanın sunumu ile gerçekleşti. kanı Prof. Dr. Sedat MURAT, İstanbul Üniversite- Konuşmaların sonunda Hocamızın naaşı omuz- si Rektörü Prof. Dr. Yunus SÖYLET, Azerbaycan lar üzerinde Üniversite önündeki cenaze aracına Bakü Türk Dünyası İşletme Fakültesi Dekanı Prof. kadar taşındı. Cenaze aracının önünde Türk Bay- Dr. Eyyüp AKTEPE, Torununa Hocamızın adını rağı, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Bayrağı, veren ve üniversitesinde Hocamızın adına bir ens- ortasında Hocamızın torunlarının taşıdığı fotoğrafı titü kuran, Kazakistan-Çimkent Miras Üniversitesi ve çapan giymiş kırk genç, otuzunun elinde Türk Rektörü Prof. Dr. Bolat MİRZALİYEV, Kırgızistan- Devletleri ve Türk topluluklarının bayrağı vardı. Celalabad İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi Rektö- Cenaze aracının etrafını Bağımsız Türk rü Prof. Dr. Kantörö Şaripoviç TOKTAMAMATOV, Devletleri’nin (Azerbaycan, Türkmenistan, Özbe- Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi Yüksek Li-

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 48 Kardaşlık

lik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu,İstanbul Emniyet Mü- dürü Hüseyin Çapkın Birçok bakan, milletvekili, eski bakan ve eski milletvekili; Sanatçılarımızdan Bozkurt İlham Gencer, Orhan Gencebay, Esat Ka- baklı, Serdar Gökhan, Sezen Cumhur Önal, eski futbolcu Saffet Sancaklı ve Fatih Camisi bahçesini tıklım tıklım dolduran sivil toplum örgütü liderle- ri, öğretim üyeleri, öğrenciler ve gençlerin yanında geniş bir halk topluluğu katılımıyla cenaze namazı kılındı. Buradan araçlar ve otobüslerle Edirnekapı, kistan, Kırgızistan, Kazakistan, Kuzey Kıbrıs Türk Topkapı üzerinden Eski Kozlu Mezarlığı’nda Ho- Cumhuriyeti) bayraklarını taşıyan altı genç bir hilâl camızı en çok sevdiği vatan toprağına emanet ettik. şeklinde sarmışlardı. Diğer Türk Toplulukları’nın Definden sonra topluca Vakıf merkezimize gelindi bayraklarını taşıyan yirmi dört genç ise altı sıra ve Hocamız için ikramda bulunuldu. Şehzadeba- halinde dizilmişlerdi. Bunların iki metre arkasında şı Camisi’nde yatsı namazından sonra Hocamızın ilk safta Aksakallar kol kola girmişler ve ardınca aziz ruhuna Kur’an okundu. da cenazeye katılanlar sıralanmıştı. Bu vaziyette saat 11.40’ta Üniversite’nin merkez bahçesinden yürüyüşe başlayan topluluk, Prof. Dr. Ümit Ya- şar Doğanay Caddesi, 16 Mart Şehitleri Caddesi, Şehzadebaşı Caddesi ve Bukalıdede Sokak üze- rinden saat 12.30’da Ankaravî Mehmet Efendi Medresesi’nde bulunan Vakfımızın merkezine ula- şabildi. Vakıf merkezindeki Cenaze Töreni’nin ikinci bölümünde ise; Kırım Türkleri Lideri ve Kırım Milli Meclis Başkanı Mustafa Abdulcemil KIRI- MOĞLU, Azerbaycan Türk Kadınlar Birliği Baş- kanı Tenzile RÜSTEMHANLI, Makedonya Türk Milletvekili Erdoğan SARAÇ, Prof. Dr. Mustafa ERKAL, Prof. Dr. Ahmet GÖKÇEN, Yrd. Doç. Dr. Namık Kemal KURT, Emekli İstanbul Vali Yar- dımcısı Murat KOCABAŞ, Türk Edebiyatı Vakfı Başkanı Servet KABAKLI Aksakalımız Nefi DE- MİRCİ, Batı Trakya Türkleri Lideri Rahmetli Dr. Sadık Ahmet Beyefendi’nin eşi Işık Sadık Ahmet ve Hocamızın sağ kolu Saadet Pınar YILDIRIM birer konuşma yaptılar. Bu program Türk Dünyası Araştırmaları Vak- fı Eğitim Kültür Müdürü Metin Köse’nin sunu- mu ile gerçekleşti. Buradaki törenin 13.15’de son bulmasıyla aynı şekilde harekete geçen topluluk yürüyerek Bukalıdede Sokak, Şehzadebaşı Cad- desi, Macar Kardeşler Caddesi, İtfaiye Caddesi ve Fatih Türbesi Sokağı üzerinden saat 14.00’te Fa- tih Camisi’ne ulaşabildi. Fatih Camisi’nde ikindi namazından sonra; Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek, Cumhuriyet Halk Partisi Ge- nel Başkanı Kemal Kılıçtaroğlu, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Büyük Bir-

49 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ Mahşerin Dört Atlısı

MAHŞERİN DÖRT ATLISI - 1 MAHŞERİN DÖRT ATLISI - 2 KOÇAKLAMA ABDULLAH ABDURRAHMAN Şafak vakti gardiyanlar dizildi Koçak için kara yazı yazıldı Göğsünü hep siper etti Dost yürekler ezim ezim ezildi Türkmen’e hizmet yolunda Tan ağarmış az kalmıştı sabaha Mum gibi eridi bitti Artık yollar açılmıştı Allah’a Türkmen’e hizmet yolunda

Loş zindandan gıcırtılar duyuldu Sabırlı şefkatli huyu Ortalığa küf kokusu yayıldı Gezdi durdu oba köyü İdamlıklar teker teker sayıldı Hiç durmadı ömür boyu Darağacı dünden beri kurulmuş Türkmen’e hizmet yolunda Yağlı ipler sıkı sıkı gerilmiş Yükseltti Türkmen sesini Önce Nejdet kucak açtı ölüme Hiç kırmadı hevesini “Ruhum diri siz bakmayın ölüme” Tüketti tüm nefesini Böyle dedi aldırmadı zulüme Türkmen’e hizmet yolunda Kerkük için bayrak gibi sallandı Bayrak rengi biraz daha allandı Türkmen’e bir yuva buldu Kardeşlik Ocağı doldu Başı dikti korkusuzdu yiğitti Canı malı feda oldu Bu yiğitlik atalardan öğüttü Türkmen’e hizmet yolunda Cümle âlem onun şanın işitti Koçak’tır bu ser verir de sır vermez Çalıştı durdu yoruldu Bu işe hiç akıl ermez sır ermez Ona mahkeme kuruldu İdam suçu onu buldu Gece gündüz düşünürdü Kerkük’ü Türkmen’e hizmet yolunda Her mecliste öne sürdü Kerkük’ü Gözdesiydi tek görürdü Kerkük’ü İnsan gibi yaşamaktı ülküsü Özgürlüktü dilindeki türküsü

Vatan aşkı silmiş gönül pasını Er kişiler bilir erin hasını Ana bacı gelin tutsun yasını Kerkük’ümün oydu asil evlâdı Zaman geçer unutulmaz hiç adı

Koçak der ki adım kalsın yadigâr Üzülmeyin bana yoksa bir mezar Bize destan yazılmasa ne çıkar Kerkük üste gezinen bir bayrağım Elbet bir gün azâd olur toprağım

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 50 MAHŞERİN DÖRT ATLISI - 3 MAHŞERİN DÖRT ATLISI - 4 RIZA DEMİRCİ ADİL ŞERİF

Altaylardan gelen budun Türkmen’e yapılan zulmü Ötüken’de yerin yurdun Kabul etmedi vicdanı Dayandı vermedi ödün Göze alarak ölümü Dönmedi fikirlerinden Boş bırakmadı meydanı

Demirci ata mesleği Suçluları o yokladı Ergenekon’da küreği Katilleri hep hakladı Eritti büktü çeliği Türkmen yüzünü akladı Söktü dağları yerinden Boş geçirmedi zamanı

Kürşat’tı onun rehberi Yapılan zulmü reddetti Kur’an okurdu dilleri Bir süre yurdu terk etti O bir Türkmen o bir çeri Sonunda dönüp çark etti Bilge Kağan erlerinden Hasretten kavruldu canı

Elinden düşmedi bayrak Zalimler tuzak kurunca Hakka yürüdü yüzü ak Her yerde onu sorunca Kucak açtı ana toprak Dört etrafını sarınca Arınarak kirlerinden Kuruldu zulüm divanı

O bir Türkmen beyi idi Elin ayağın kestiler Ölüme göğsünü gerdi Üstüne ateş bastılar Şafak vakti göğe erdi Bir şafak vakti astılar Hızır tuttu ellerinden Ahı sardı asumanı

Osman OĞUZ

51 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ Irak İnsan Hakları Merkezi - İsveç Temsilciliği

İsveç’in Malmö Şehrinde Türkmen İnsan Hakları Toplantısı

27 Ekim 2012 tarihinde İsveç’in Malmö şehrinde Irak İnsan Hakları Merkezi’nin düzenlemiş olduğu “Irak’ta Türkmenlerin Son Durumu ve İnsan Hakları” konulu seminere İsveç ve Danimarka’dan çok sayıda sivil toplum kuruluşu, politikacılar, gazeteciler ve bilim insanları katıldı. Türkiye’den davet edilen Prof. Dr. Suphi Saatçi, Uluslarası İnsan Hakları Avrasya Forumu (IHAF) İnsan Hakları Uzmanı Dr. Abdullah Buksur ve İsveç Parlamentosu’ndaki tek Türk milletvekili olan Mehmet Kaplan son gelişmeler ışığında Irak Türkmenlerinin durumunu konuştu. İlk konuşmacı olan İsveç Milletvekili önemli görevler düştüğüne değinen Saatçi, milli Mehmet Kaplan, Avrupa’daki Türk ve Türkmen şuurun diaspora gençlerine aşılanmasında anne diasporasının sorunlarını ve bu sorunlara çözüm babaların büyük rol oynadığını söyledi. önerilerini anlattı. Siyasi ve sosyal hakları elde Daha sonra konuşma yapan Dr. Abdullah etmenin yolunun siyasette aktif olarak yer almaktan Buksur, Irak Türkmenlerinin ve genel anlamda geçtiğini belirten Kaplan, bu noktada diasporanın Türk dünyasının maruz kaldığı insan hakları birlik beraberlik içinde ve sosyal sorunlara duyarlı ihlallerinden bahsetti. Toplantı sonrasında olarak yaşadıkları ülkelerin vatandaşlarıyla iletişim katılımcılara Türkmen yemeklerinden çeşitli halinde olması gerektiğini belirtti. örnekler ikram edildi. Seminere İsveç ve Kaplan’dan sonra konuşma yapan Prof. Dr. Danimarka’da yaşayan Irak Türkmenlerinin yanı Suphi Saatçi, Avrupa’daki Türkmen diasporasının sıra Türkiye, Balkan ve Azerbaycan Türklerinden Türk Dünyası ile el ele mücadele vermesi gerektiğini çok sayıda katılım gerçekleşti, toplantı sonunda ve birlik beraberliğin diaspora içinde örgütlenme konuşmacılara, milletvekili ve gazetecilere Irak ile sağlanabileceğini belirtti. Gençlere bu noktada İnsan Hakları Plaketi verildi.

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 52 Kardaşlık

Kopenhag’da Türkmenler Bir Araya Geldi

28 Ekim 2012 Pazar günü saat 14.00’te Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da diasporada yaşayan Irak Türkmenleri bir araya geldi. Danimarka Türkmen Düşünce Forumu tara- fından düzenlenen toplantı Sjaellands Privatskole Nattergalevej 32, 2400 Kobenhavn’da gerçekleşti. Tekafül Hayır Cemiyeti Başkanı Şükran Kayacı’nın konuşması ile başladı. Ardından Av. Munazıl Sebzeci‘nin açış konuşması ve Türkiye’den davet edilen Prof. Dr. Suphi Saatçi’nin özgeçmişini an- latması ile başladı. Üç bölümden oluşan bu toplantının birinci bö- lümünde kürsüye gelen Saim Hasip, Irak Türkmen- lerinin tarihini özet olarak anlatan bir sunum yaptı. Daha sonra kürsüye davet edilen Prof. Dr. Suphi Saatçi, Irak’taki Türkmen toplumunun tarihi, kül- türü ve siyasî mücadelesi hakkında bilgiler verdi. Bin yıldan beri Irak’ta varlık gösteren ve her türlü baskı ve asimilasyona maruz kalan Türkmenlerin, buna rağmen kimliğini kaybetmediğini söyledi. Ardından Uluslararası İnsan Hakları Avrasya Forumu (IHAF) İnsan Hakları Uzmanı Dr. Ab- dullah Buksur, Türkmen toplumu ile birlikte diğer Türk topluluklarının da maruz kaldığı insan hakla- rı ihlallerinden söz ederek, bu alanda daha aktif bi- çimde çalışılmasının zorunlu olduğuna işaret etti. İkinci bölümde Türkmenlerin Irak içindeki si- yasi mücadeleleri üzerinde duruldu. Bu bölümde tekrar kürsüye gelen Saatçi, toplumların başarı- lı bir mücadele verebilmesi için örgütlenmesinin şart olduğunu, bu bakımdan birlik ve beraberlik Nevres-i Kadim, Abdurrahman Halis ve çocukla- içinde hareket edilmesi gerektiğini vurguladı. rı Şeyh Faiz ile Şeyh Rıza, Abdullah Safî, Kabil Avrupa’daki Türkmen diasporasının Türk Dünyası ve Hicrî Dede gibi büyük şair ve edebiyatçı şah- ile el ele mücadele vermesi gerektiğine işaret eden siyetler yetiştirdiğini söyledi. Saatçi Türkmenlerin Saatçi, birlik beraberliğin ancak diaspora içinde halk edebiyatı ürünleri açısından da zengin bir mi- örgütlenme ile sağlanabileceğini belirtti. Bu otu- rasa sahip olduklarını, özellikle hoyrat vadisinde rumda da konuşan Dr. Abdullah Buksur, birlik ve dünyaca marka olduklarını dile getirdi. Sözlerini beraberlik ruhuna vurgu yaptı. hoyrat örnekleri ile tamamlayan Saatçi, daha sonra Toplantının üçüncü oturumunda Türkmenlerin yöneltilen soruları cevaplandırdı. dili, kültürü ve edebiyatı ele alındı. Bu oturumda Geç saatlere kadar süren toplantıya İsveç’ten, Edip Kerküklü bir sunuş yaptı. Sözlerini şiir ve Danimarka’nın değişik bölgelerinden de sivil top- hoyratlarla süsleyen Kerküklü’den sonra Saatçi, lum kuruluşlarının temsilcileri, politikacılar, gaze- Türkmenlerin tarih boyunca Nesimî, Fuzulî, Ruhî, teciler ve bilim adamları katıldı.

53 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ Türkmen Albümünden

Kerkük Kalesinde Tayfur Evi

Kerkük Kalesinde kaderine terkedilen binalar

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 54 Editörün Seçtikleri

Danyal Peygamber Camisi

Kerkük Kalesinden görünüş

55 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ Mehmet TÜTÜNCÜ

Basın Bildirisi

Son günlerde Kerkük’te özellikle Türkmen Silahsız ve savunmasız olan Türkmenlerin semtlerinde yaşanan ona yakın patlama ve iki böyle bir çatışmada bir katliam ile karşı karşı- eğitimcinin kaçırılarak öldürülmesi, Tikrit Üni- ya kalması kaçınılmazdır. Bu gibi durumların versitesindeki Türkmen öğretim görevlisine yö- yaşanmaması için Peşmerge güçleri tarafından nelik suikast, Tuzhurmatu ve Tazehurmatu’daki Kürt yerleşimcilere dağıtılan silahlara Devlet ta- patlamalar ve saldırılar, Altunköprü’ye yapılan rafından derhal el konulması gerekmektedir. füzeli saldırı Türkmenler için artık geri dönü- Ayrıca anayasaya aykırı olarak şehirde bu- lemez bir noktaya gelindiğinin sinyallerini ver- lunan tüm silahlı grupların şehri terk etmesi ve mektedir. Aynı zamanda Bölgeye kuzeyden Bar- bölgelerine çekilmesi sağlanmalıdır. zani peşmergeleri, Bağdat’tan ise Irak merkezi hükümetine bağlı Dicle kuvvetleri sürekli olarak Güvenliğin sağlanması açısından, bölge hal- askeri sevkiyat yapmaktadır. Daha önceki yıllar- kından oluşan ve içinde bütün etnik grupları eşit da yaşandığı gibi bu kaos ortamında Türkmenle- şekilde barındıran bir güvenlik gücü kurulma- rin bir katliama uğrama ihtimali an meselesidir. lıdır. Bunun acilen sağlanamaması durumunda Barzani’nin Kerkük’ü Kürt federe bölgesine Türkmenlerin can güvenliklerini korumaları bağlamaya yönelik girişimlerine karşı bir sü- için merkezi yönetime bağlı bir Türkmen gü- redir bölgeye kuvvetlerini sevk eden Merkezi venlik gücünün oluşturulması artık kaçınılmaz Hükûmete bağlı Irak ordusunun bekleyişi sür- olacaktır. mekte ve Bağdat tarafından kuzeydeki yönetime Yönetim açısından, yakın vadeli çözüm ola- uyarılar verilmektedir. Ancak 2003 ABD işgalin- rak ilk aşamada Kerkük’ün özel bir statü ile den bu yana Anayasaya aykırı olarak Kerkük’te merkezi hükûmete bağlanması ve şehirdeki üç bulunan Kürt gruplara bağlı Peşmerge milisleri ana etnik grup arasında eşit dağılımlı ortak bir ve Asayiş güçleri Bağdat’tan gelen tüm uyarıla- idare ile yönetilmesi sağlanmalıdır. ra rağmen şehri terk etmemiş, Türkmen bölgele- rinde başta güvenlik birimleri olmak üzere resmi Sonuç olarak bilinmelidir ki Kerkük, tarihi dairelerin tamamına yakınını defakto bir durum ve kültürel dokusuyla Türkmen karakterli bir yaratarak kontrol altına almışlardır. Şehirde pat- Irak şehri olup belirli bir bölgeye veya gruba lamalar, kaçırma ve her türlü insanlık dışı peşkeş çekilmesi mümkün değildir. Türkmen- muamele sürekli bir hal almıştır. ler Irak Anayasasından aldıkları güç ve Irak’ın Özgür ve demokratik bir Irak’ta yaşamayı temel unsurlarından biri olduklarının bilinci ile ilke edinen Türkmenler ülkede etnik, dini ve başka bir etnik oluşumun parçası olmayı redde- mezhebi her türlü ayrımcılığa karşıdır. Bu se- der; aynı zamanda Irak Hükûmetini filli duru- beple Kerkük’te çıkarılmak istenen kardeş kav- ma el koymaya ve etnik bir kıyımla karşılaşma gasına engel olmak için her türlü çabayı göster- ihtimali yüksek olan Türkmenleri korumak için miş ve göstermeye devam edeceklerdir. Ancak gerekli tedbirleri almaya davet eder. Barzani yönetiminin Kerkük ve Tuzhurmatu Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma gibi ihtilaflı bölgeleri Kürt bölgesiymiş gibi lan- Derneği se etmesi ve Kerkük’e kuzeyden getirilen Kürt Yönetim Kurulu Adına yerleşimcilere silahlar dağıtması barış girişimle- rini baltalamakta ve olası bir çatışmaya davetiye Genel Başkan çıkarmaktadır. Mehmet TÜTÜNCÜ

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 56 KERKÜK VAKFI KERKÜK FOUNDATION QARDASHLIQ REVIEW OF CULTURE ART LITRERATURE AND FOLKLORE Year: 14 Issue: 56 October-December 2012 ISSN : 1302-2857 On behalf of the Kerkük Foundation Owner of the right and editor in Chief İzzettin KERKÜK Editor and Genel Coordinator Suphi SAATÇİ Correspondence Address P. O. Box 20 Cerrahpaşa/İSTANBUL Tel. (0212) 584 00 75 Fax (0212) 584 00 76 www.kerkukvakfi.com www.kardaslik.org email: [email protected] Administrative Office Haseki Sultan Mahallesi Kuka Sokağı Huzur Apt. No: 1/1 Fındıkzade/İSTANBUL

Representavtives Habib HÜRMÜZLÜ (Ankara) Timur TAŞ (İzmir) Ali İhsan NAQIB (ABD) Consulted by an Anditorial Referrence Counsul Prof. Dr. Ziyat AKKOYUNLU Prof. Dr. Yavuz AKPINAR Prof. Dr. Haşim KARPUZ Prof. Dr. Mahir NAKİP Prof. Dr. Suphi SAATÇİ Prof. Dr. Saim SAKAOĞLU Prof. Dr. Abdüsselam ULUÇAM Editorial Board Kemal BEYATLI Kemal ÇAPRAZ Aydil EROL Contents Erşat HÜRMÜZLÜ Habib HÜRMÜZLÜ İzzettin KERKÜK Mahir NAKİP Nasrat MARDAN • Encyclopaedia Acar OKAN Ömer ÖZTÜRKMEN of Turkmen Poets in Erbil / 58 Suphi SAATÇİ Suphi SALT QARDASHLIQ Section in Turkish / 01-56 Published quarterly in Turkish, English, and Section in Arabic / 62-64 by İzzettin Kerkük Culture and Research Foundation (Kerkük Fondation)

Authors are responsible for the raticles and photographs published in this review. Articles and photographs published in the review may be used elsewhere by indicating the source

57 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ By: Nasrat MARDAN Translated by Ahmed Al-Hurmezi

Encyclopaedia of Turkmen Poets in Erbil

The Turkmen brilliant lead, Professor Atta Tirzi come a guest of Alwali Taimoor Pasha, he was char- Pashi, documented in his encyclopaedia, which is acterized by his moving emotions and his capability composed of three parts, Erbil poets during the last to improvisatory recite a poem. Most of his poems three centuries since Erbil was a province within describe nature and one of his important divans that, Region till nowadays. Tirzi Pashi dealt with composed of 129 pages, was printed in Turkish in the curricula and poems of 40 Turkmen poets who 1284AD, he also wrote pentameter, item composition lived and still living under Erbil’s sky, among which and item return. there are some unknown poets and some only there One of the first part poets is Othman Agha sur- poems were mentioned as there was not enough in- named as ( Alothmani), as poets at that time had the formation about their curricula. However he recorded habit of choosing surnames to themselves. Strangely in his enormous and distinctive work, the curricula of his trend was to write religious poets although he large number of poets and his references were news- used to drink alcohol. Also there was poet Abdullah papers and old manuscripts, in addition to his reliance whose surname was (Qasid) who was interested in on narration of personalities close to the poets. sciences in addition to poetry, and he was distinctive The first poet of the encyclopaedia is Abdullah in syntax and grammar. As well as Poet Hafidh whose Afendi who was born in 1133H; he was famous for poetry was engraved in the mosque that was built in his writings about Alwali (the ruler) Sulaiman Pa- Erbil Castle when Alwali Mohamed Najeeb Pasha sha, in which he saluted his bravery and courage in was in charge: protecting Mousal city. One of his known books is (Najeeb Pasha decorated this religiousness (Curator’s Fountain), (Blooming Meadows) and his house) divan (His Saloon) that was a collection of his poems, Agha Haj Qasim Dizdar is considered one of drew attention of scientists and poets in Erbil. As well Erbil genius poets; he was used to document events as poet Abdi Mathil who lived during the reign of Al- and occasions by poems. He was born and he died in wali Dawood Pasha and translated the book (Poets Erbil in 17 in 1875, he belonged to Turk- Memorandum) from Turkish to Arabic. men Albayat tribe and he held Erbil governor posi- From the first part, poet Abdulla Nami Afendi, tion (which was called zadardar at that time). The judge of Erbil, who left the city after disagreeing with researcher Atta Tirzi Pashi valued him and described Motasalim (governor) of the city, choosing to live in him as the most important poet in the third half of Baghdad where Alwali Dawood Pasha appointed him the 19th century. He wrote a poetic system in military judge of Basrah. His poetry was characterized by be- Qashla building in Erbil. The poet Khudar Hamad ing moving and creative. whose name was mentioned in the article (Turkmen Poet Aldharir Garibi was famous for his poem public heritage in Erbil, no. 43, year 1987), he was (Blind Yusif) and his divan was printed in Baghdad known to write sarcastic poems. Poet Sudad Erbili by Rushdi Bek son of Alwali Rasheed Pasha Koz- wrote about him in Bashir newspaper that was issued likli titled (The Erbili Afendi Blind Yusif Garibi in Arabic and Turkish languages in Kirkuk under the Book) also his name was included in the book (Poets column (literary conversations), numbers issued in Memorandum) by Anstas Alkermeli that was printed 6/1/1959 and 13/1/1959. in Baghdad year 1936AD, and it is a translation of the There are other poets less important than the ones memorandum of Abd-Alqadir Khadib Alsharbanli. mentioned like Mola Yasin , poet Mohamed Khorabi Garib says about himself: (Garibi has changed who held position of writer in Rania and Rowandoz from distress and grief to Yusif’s beauty and to Yakub provinces that were within Kirkuk, and poet Ahmed whose sight is all black). Thuraya held several positions in Istanbul before Garibi was born in Erbil in1775AD, he continued his retirement from the position of inspector in the to live in his city and earn his daily bread by teach- knowledge ministry, he died in 1907 and was bur- ing substances syntax,grammer and logic science in ied in Istanbul, he has three publications (The high- Alhamidia school, he used to travel to Wan city to be- est meadows in explaining the holly names of god),

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 58 By: Nasrat MARDAN Translated by Ahmed Al-Hurmezi

(Opportune of the most merciful’s explanation of were related to Alhanafi doctrine. He was related the universe) and (Opportune of the most merciful’s from his mother side to head of (Alaq Qawinlo) Ozon creation of the universe). He also wrote his octet that , his mother family came from Iraq because contained a creative art. of sectarian conflicts, and their great grandfather Poet Abd-Alrazaq Agha who wrote a manuscript Mohamed Haider Bir Aldin spoke about his curriculum vitae composed of 384 pages, (Aljegtaia). he was born in Erbil in 1843, he belonged to a well Poet Khazani (Ibrahim Haqi) who went to Istan- known and deep rooted family, he is a son of Fette- bul for studying, he was born in Erbil 1865, he spe- halla Agha who was from Erbil nobles, he held four cialized in doctrine and Islamic law, he was appointed rounds in position of head of Erbil council in 1888, as a judge in Aljazeera, then as a ruler in Commerce 1892 and 1896 and he published his poems in Hawa- and Reward Court in Jeddah, later he held a position dith and Nainowa newspapers issued in Mousal. of attorney general in Mousal, he returned to Iraq af- Poets of the second part: Mohamed Asaad, son ter being appointed as Sheikh of Islam in Istanbul as of Mr. Mohamed Saeed Afendi, chief of Naqesh- he held Alawkaf ministry in Yasin Alhashimi govern- bindia method, he was born in 1843; he headed to ment in 2/8/1924, and after the fall of Alhashimi, he Istanbul after he published his book (Knowledge in was chosen to be a member in the Assistants Council, the most merciful’s prophet conversations) in Turkish and his membership was renewed in 12/10/1929 as language. To his bad luck he was denounced at Al- he was needed. He died in Baghdad in 1931. Among sultan Abd-Alhameed the Second, as a result he was his works in Turkish are (History of Doctrines and deported to Erbil and forced to be in a house arrest. Islamic Methods), (Speech to the ) which The researcher Atta Tirzi Pashi said about the men- he organized after the British occupation of Iraq, and tioned book :( If we had a careful look on this book, his book (An explanation of the principalities of the we would find a lot of different conversations that honourable prophet properties). harms the community and its values). However the Poet Mohamed Hamdi held a position of Erbil’s poet soon returned to Istanbul after the fall of Alsul- Mufti, he died in 1940, his son Mohamed Rashad tan Abd-Alhameed and the announcement of condi- held a position of Kirkuk’s judge in 1957 in Legiti- tionality in 1908 as he was invited from some friends, mate Court, while his brother Ahmed Othman Afendi he became a chief of one of the Tekyas (which is a held the leadership of Erbil Council and at the same place for religious ceromonies), also he held other time he was the first governor of Erbil’s county. positions later in a number of mosques. He lived an Poet Abdullah Gawthi, born in 1890, was char- isolated life after formal cancellation of the Tekyas acterized by writing poetry in Arabic, Turkish and in in 1925 until he died in 1931. He was fa- Persian languages, he was famous for being a skilled mous to write shiny poetry in Arabic and Persian lan- hand writer, and he died in 1945. guages in addition to Turkish poems, he left behind a Poet Yunis Naji published his poets that were divan in love poetry composed of 68 pages, his book dominated by religious emotions in (Hawadith) (Knowledge Treasure in the most Merciful’s Prophet newspaper and (Maarif) magazine, issued in Kirkuk. Conversations) was printed up to five times till now, Also there were poet Yihya Nezhet who pub- and he also has poems in Persian about the birth of lished his intellectual articles in Hawadith newspa- Fatima Alzahra (peace be upon her). per, and poet Kamal Safwat who was a son of the Poems of poet Sheikh Ali Mohamed Alasaad, known author and Professor Saood Kamal Yetkin, he who was born in 1865 and died in 1930, were char- informed Professor Ata Terzibashi during his visit to acterized by strong poetry; he translated his father’s Istanbul that his grandfathers had Tekyas and masters poems, Sheik Mohamed Alasaad, from Persian to in Erbil and that they arrived there from the Turkish Turkish: city (Urfa). (Let us first mention the name of God and thank The most important personality worth to mention his kindness and blessings- everyone mentions the among Erbil poets is poet Hashim Nahid Erbil, born name of God will be happy and his ruins will be re- in 1890, in addition to his poetry; he was an emi- built again). nent writer, economist and social scientist. He stud- Poet Ibrahim Haqi Haider Zada mentioned in his ied in Law College in Istanbul University in 1909, book (The Title of Glory) in Arabic that the roots of he spoke about the details of his trip from Erbil to his family (Alhaider) goes back to Central Asia, they Istanbul in a series of tourist articles, he graduated are grandchildren of Sheikh Safi-Aldin from Alghiz in 1911, he was able to master French in solitary ef- Turkmen, that Alshah Ismael Safawi also belonged fort, he published his literary articles in (Fortune of to them. It was mentioned in his book that he be- Art) and (Turk yur di) magazines that were the most longed to Shia (Alqazal Pasha) while his relatives important ones at that time. Hashim Nahid Erbil was

59 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ By: Nasrat MARDAN Translated by Ahmed Al-Hurmezi

regarded as the first educator who was interested in ploring the books present in his uncle’s library poet defining the cultural identity for from Abd-Aljabar Kani and he expressed his gratitude to early times, he published series of cultural articles in his uncle by his say: (Iqdam) newspaper in 1923, he was considered the (It is due to your favour my chest is full of rare first to define areas of their population spread in Iraq, sciences-If I go to school I will guide the teachers). he went to Paris to study in Sorbonne University in However in 1944 unfortunately he published with 1924, he published a number of scientific articles, poet Yunis shiny poetry in Turkish and Kurd- however he returned to Ankara in 1925 without fin- ish languages, he mocked at his uncle Kani’s poetic ishing his study in France, later he was appointed work. Borhan Jahid moved after the Second World as a consular in the Turkish embassy there, he was War to Kirkuk, he spent a decade there, he was home- dismissed from the Turkish foreign ministry because less and lived on financial aids from his friends, and he wrote a criticizing book titled (Symptoms of the he even became a fortune teller, and spent his day Turkish Economic crisis) in French and published drunk. The poet wrote most of his poems in Turkish it in Paris. Later he met the Iraqi head of ministers and languages and rarely in Arabic, he pub- Tawfeeq Alsiwidi who was studying social and eco- lished a booklet titled (Philosophy and Quadruples of nomic sciences in Sorbonne. Nahid headed towards Jahid). writing economic articles in the Turkish Olos news- Ata Terzibashi included in his book Prof. Ihsan paper, as well as he wrote criticizing articles against Dogramji to Erbil poets’ list, whose grandfathers the Turkish government and when he was called to were sent to Iraq by Sultan Murad to practise carpen- attend the police station, he escaped to Iraq in 1935, try as Aldogramji means carpenter, he is Erbili from where Tawfiq Alsiwidi who was minister of justice his father’s side and Kirkuki from his mother’s side, at that time appointed him a teacher of history and his father Ali Pasha held the position of head of Erbil geography in Kirkuk secondary school, he was trans- council for a period of time, also he was a member of ferred to Almerkazia secondary school in Baghdad as the Assistants Council, his mother Esmat Khanim is a teacher of . However he resigned the daughter of Kirkuk deputy in the ottomans del- after he was transferred to Hilla and returned to Tur- egates council, Aldogramji was married to lady Aiser key in 1939. daughter of Hikmat Sulaiman, head of Iraqi ministers During the latest period of his life the poet suf- in 1936. fered from hallucinations, delusions and fear, he con- The poet was born in Erbil in 1915, graduated tinued to suffer from feeling of prosecution and police from Medicine College in Istanbul and specialized is chasing him everywhere that had an impact on his in paediatrics from Hartford and Washington Univer- life, so he was miserable, devastated and got divorced sities; he had an eminent educational and scientific although his marriage did not last for long time. He personality on an international level. He founded the died in Hisar hotel in Qonya city in 20th March 1962 two top and important universities in Turkey that are after he had cerebral haemorrhage. (Hajettepe) and (Bilkent). Terzibashi considered him Poet Hashim Nahid Erbil was proficient in Lati- as a poet in scientific clothes. His most famous poem ni and Persian languages in addition to Turkish and was (Eagerness to Erbil), French, he is considered as the first Turkmen poet to I spent my days in Erbil’s school write poetic plays (The prisoner with mania) and it My patriotic feelings grew up there was displayed on the theatre, he put in the personality I sigh every time I remember those moments of the prisoner his views, reactions and opinions. Deep inside me there is a bulbul from there. In a special message about his curriculum that was As for the poet Sanaan Ahmed Agha, son of sent by Abd-Aljabar Kani to Ata Terzibashi, he men- Ahmed Agha one of known families in Erbil, born tioned that his roots belong to the known Aldogramji in1942 in Tekya quarter in Erbil Castle, graduated family, which was sent by Sultan Murad the Fourth to from Law College in Baghdad University in1968, Iraq, also he was a son of Mola Abd-Alrahman Afendi he is characterized by a distinctive and affectionate who worked as an interrogator in Erbil before the first personality among Turkmen, he held the leadership world war, and he was uncle of poet Borhan Jahid, his of Turkmen Akhaa Club that was established in Erbil divan was released in 1980, he wrote Kurdish poems in 31/12/1974 and he continued till 1996. In 2000 he in addition to Turkish poems, and he translated the held membership of the consultation council of Turk- eternal poetic heroic (Mad of Layla) by the greatest men front. Terzibashi described his attitudes as being Turkmen poet Fudholi Al-Baghdadi to Kurdish. courageous and patriotic, Ata Terzibashi considered Poet Borhan Jahid belongs to the deep rooted Al- him an intellectual man more than a poet. He released dogramji family, he was born in Saray quarter located his book (Turkmen Originality) in 1997, his book in Erbil Castle, he was able to develop poetry by ex- that caused a hurricane (Erbil-Erbili) in 2001, (Iraqi

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 60 By: Nasrat MARDAN Translated by Ahmed Al-Hurmezi

Turkmen and the Economic and Cultural Bridge with the most productive among all Erbil’s poets his di- Turkish States) and in 2002 he issued (A Poem to vans (Hesrat),(Triple Emotions) in 1990, (Poems of Every Event). a Month) 1999, (Humanity has tears in our Places) The most important poets of the third part from 2001, and a book about the departed poet Adnan Terzi the book (Erbil’s poets) is the poetess Nesreen Er- in 2003. Poet Borhan Yarali 1947, who was arrested bil 1939, daughter of Attaullah Agha one of the im- in 1968 and 1974 because of his national and patriotic portant people in Erbil city, her mother belonged to trends, among his books (Life Stream), (Expatriate the well known family (Sari Kahiya) in Kirkuk, and Nights), and (Erbil Castle between the Past and the was a daughter of Ezet Pasha, minister of health and Present), in 2004 in which he highlighted social and knowledge in the first Iraqi government formed in cultural heritage of Turkmen in Erbil. 25/10/1920 and her aunt was Mustafa Ragib Pasha’s Among poets confined to publish their poems in wife who was the leader of the second squad and the newspapers and magazines and did not release any hero of Janin battle in 1948. divans, are Dr. Jamal Erbil and Nihad Elkhani, and Nisreen learned her mother’s language by ex- among young poets is Diyar Erbil 1966, one of the ploring the books present in her father’s prosperous founders of Turkmen authors and poets union in Er- library, she learned Arabic by following radio pro- bil that had been established in 10th of October 1994, grammes and reading some books. Despite leaving he was exposed to a terrible accident during the up- her study after primary stage, she continued to learn heaval in 1991, as a result of bombardment he lost English by joining teaching courses in Baghdad. She his fiancée, three sisters, nine of his relatives and his reached a level of performance to write poems, she cousin and his wife. This tragedy affected his poetry wined a competition for talented amateurs, which that was characterized by a sad note. Prof. Atta con- was arranged by American music institution in 1956 sidered him as a prominent writer in prosaic texts in as her poem (Always for Love) wined the first award Erbil. He mentioned in his divan (Pain, do not touch and it was tuned and printed on records by Nordic me) that he headed to poetry so he would not lose in California. She learned when she visited his mind. her brother Rashad who was studying in Germany in Part three of the encyclopaedia included cur- 1960; she started to publish her first poems in Albashir ricula and poems of Mahmood Qasab Oghlo, Shams newspaper which was issued in Kirkuk in Arabic and Aldin Wali whose divan (Flying Birds from a Cas- Turkmen languages. In 1969 she released her divan tle to a Castle-Qaladan Qalaia Uchan Qushlar) was (Dream of the Sea-Diniz Royasi) that included tradi- well known about his participations in publications of tional and modernized poems, divan (Two Cities- Iki several magazines issued in Erbil in Arabic, Turkish Shehir) released in Istanbul in 1998, and the cultural department of Iraqi Turkmen front printed her third and English like Aseen, Shinasi, Banar, Kokbori and divan (I will come back- Kla Jekim). Despite their Atabek, in addition to two magazines (Independent- distinctve poetic experiments for her three brothers Bagemsiz), and (Sound Concept-Doghro doshonja), (Murad Erbil, Sudad Erbil and Rashad Erbil), they poet Riyadh Demirji one of the founders of Poets and did not reach her level of performance. Authors Union in Erbil, Poet Murad Yashar who has Other poets of this part is Jerjees Bagjaji, who divan (Passion Moments- Ashken Anlari) grandson was interested in writing (Alkhoriat) and traditional of the Turkmen singer in Erbil, Shawket Saeed sur- poems, Poet Farhan Joshgan born in 1943 and died named (Mishkoo). in1998, was characterized by his patriotic poems, The book Erbil’s Poets included in his three parts he held teaching and educated positions in Turkmen curricula and texts of 48 poets. Writing about cur- front in Erbil, and the front printed his solitary divan ricula of those poets and their poems is not an easy in 2002, Poet Asaad Erbil 1951 held several responsi- matter, especially if we took into consideration the bilities in Turkmen Alakhaa club, Erbil branch since few literary resources and even their absence. It was its foundation, he published his poems in Yord news- impossible to make an encyclopaedia if it is not for paper and Qardashliq and Birlik sa si magazines, he Ata Terzibashi who devoted his pencil and his cre- released several divans like (Patriotic Emotions), ativity to define the social and cultural identity for (Forgive Me) and 100 poets and 100 melodies. Iraqi Turkmen for over half of a century, during Poet Adnan Qasaboghlo 1952, held responsibil- which he printed his encyclopaedia on his own ex- ity of media director in Erbil Alakhaa club, he has pense, achieving a foundational role in the absence of a printed divan (Come – kel), the Atta Terzibashi Turkmen cultural institutions and the denial of Iraqi described his style in his emotional and patriotic government systems to the humanitarian and cultural poems as being pleasant and fluent. Poet Hussam rights of Iraqi Turkmen along decades to silence and Hesrat born in Erbil Castle 1965, was considered as deny this original Iraqi voice.

61 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ وجدي مصطفى محمد

ولكنه مقام مصغر ومركز، يحمل أركان المقام العراقي من تحريرأو بدوة والجلسة والميانة والقرار والتسلوم أي التسليم . وتنسجم مع االنغام الرئيسية اآلتية )الراست - البيات - ﺍﻠﺴﻳﮕﺎه - العجم - الحجاز- الحسيني( ماعدا نغمتى النوى والصبا حيث ال توجد قوريات تنسجم مع هاتين النغمتين. وصهرت بحنجرة كركوكية. ويغنى على عشرين نمط يختلف كل نمط عن اآلخر في جميع التفاصيل بعضها عن البعض. وباالضافة الى فروع المقامات الرئيسية المعروفة في كركوك وبغداد والموصل، يضاف انماط القوريات الى جانب المقامات الفرعية في كركوك وحسب انسجامه مع المقام الرئيسي كما يلي: فمع نغم الراست ينسجم قوريات )بشيري - يتيمي - قزل( ومع نغم البيات ينسجم قوريات )عمره ﮔﻠﻪ - مزان - درﻤﻧﮕﺎها - آتيجى - مال هللا - شريفة( ومع نغم اﻠﺴﻳﮕﺎﻩ ينسجم قوريات )مخالف بنوعيه الغنائي: تيللى وتيلسز - كاسوك - محمد اسكندر( صنف المقامات العراقية وصنف القوريات وصنف ومع نغم العجم ينسجم قوريات )مطارى( الغزل وصنف البستة وبمصطالحات دالة فيطلق لصنف مغني المقام )أوخوجى( ولمغنى القوريات )ﭼﺎﻏﺮﭼﻰ( ومع نغم الحجازينسجم قوريات )نوباﺗﭼﻰ - موﭼﺎال ولمغنى البستة )بستا ﭼﻰ( ولمغنى الغزل )اوخويان(. - ده للى حسانى( أشهر مغني مقامات القوريات في مدينة كركوك: ومع نغم الحسينى ينسجم قوريات )يوﻠﭼﻰ - عيده له( محمد ﭽول بويون - عثمان تبله باش - مال طه كركوكلى - مال محمد طوﭙﺎل - أمين باغوان - ياسينه ومع نغم المحير ينسجم قوريات )كوردو( - مصطفى قاليى - مصطفى عليك -رشيد كوله رضا - غناء القوريات في كركوك عزالدين نعمت - صديق بنده غفور - فائق نجار - ممد ﺇ ّما تغنى بصورة مطلقة ومن جماليتها عندما تكون جاﻤﭽﻰ - كريم كوله من - عبدالواحد كوزه ﭽﻰ اوغلى هناك مقابلة بين مؤديين بارعين حيث الثانى يسمع االول - طوﭙﺎل حمه - سيد أحمد ﭙﺎﻤﻐﭽﻰ - ممد قااليى - ممد ثم يجاوب واالول يسمع الثانى ويجاوبه وهكذا، واذا عزالدين - بزوانه- صمد دباغ- كمال مال محمد طوﭙﺎل - غنى أحدهم مثال قوريات المخالف فان مقابله يجاوبه فخرالدين أركيج - محمد رؤوف - هابه - ماموستا هشام بقوريات مخالف وبالمعنى الذي يناسبه. - حمه درﻴﮊ- سيد أنور ترزى - اسماعيل ترزى - حسن أوتغنى بعد تسليم المقام العراقي مباشرة. وتدخل نجار - مؤيد حسن - عدنان قازاﻧﭽﻰ - وآخرون...... في بعض المقامات كقطع تحلية، أويسبق غناء البستات واالخير يعتبر شيخ مغني القوريات في كركوك ويتخللها للتحلية أيضا. حاليا بشهادة االديب المحامي عطا ترزي باشي و خيرة وأعتقد أنه من الروائع النادرة )الفترة الزمنية القليلة( العارفين بالقوريات وكاتب السطور المتواضع. التى قد ال تتجاوز الدقيقة الواحدة تستغرقها غناء بعض قارئ ومدرس المقام العراقي القوريات ويجلب كامل انتباه المستمع من الناحيتين مؤسس بيت المقام العراقي فرع كركوك عام أعاله . 1994 يالحظ في كركوك وجود عدة أصناف من الفن 2010 م – 1431 ﻫ

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 62 وجدي مصطفى محمد

مقامات القوريات

عندما نسمع كلمة القوريات في بغداد يتبادر الى خدام ديمش ياز بله االذهان مفهوم انه مقام عراقي من نغم البيات كما جناس تام مركب / ياره مانى غناه محمد القبانجي فـــــــي حين ان مفهوم القوريات درد مانى ياره مانى في كركوك واربيل يختلف عن مفهومه في بغداد يا آل يارادن جانم فباالضافة الى كونه مقام عراقي لكن من نغم الراســت يا يتر يارا مانى كما غناه الحافظ خليل اسماعيل بتالوه معطرة من آيات الذكــــــرالحكيم وغناه الفنان الكركوكي عبدالكريم كوله جناس مقرون / اينه داندى مان بنفس النغمة. باالضافة الى هذا ينبغي دراسته من جمالو اى نداندى ناحيتين جميلتين أيضا: ﭽﺨﺘﻡ آيى كورمغه أ - الناحية االدبية )الكالم(: تعرف القوريات بأنه كورنماز آى نداندى منظوم على شكل رباعيات، االشطر االولى والثانية جناس الحق / بو خنان والرابعة مقفات وأما الشطر الثالث فهو حر ويستعمل كروان ﮔﻴﭽربو خنان فيه الجناس األدبى بأنواعه المختلفة. زلفوى صال مزاته أمثلة على أنواع الجناس األدبي: مانى قورتار بو قنان جناس تام / ياز بله جناس ناقص / دوردى غم بهار بله ياز بله آﭽﺘﺪى يارام دوردى غم كاتبن نه صوﭽﻰ وار من مسكين اولدغمجون اوستمه قودردى غم جناس محرف / يوز يول وار يوز ﺘﭙﻪ وار يوز يول وار خدام بيلدغن ايلر سن خدامه يوز يالوار المستزاد : يعنى أضافة شطرين آخرين الى المنظوم الرباعي ، مثال : ياره ييرى سزلدار ياره ييرى كروان كوﭺ ايتدى كيدتى يالورام ياره ييرى نه سنان غم توكاندى نه منان يره ييرى ب - الناحية الغنائية : وهوغناء شبيه بالمقام العراقي

63 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ السنة 14 العدد 56 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ-ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ 2012

السنة 14 العدد 56 ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ 2012

مقامات القوريات / 63 وجدي مصطفى محمد

57 - 61/ ϱίϟϳΠϨϻ΍ ϡγϗϟ΍ 1 - 56 / ϲϜέΗϟ΍ ϡγϗϟ΍

ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ Ekim-Aralık/October-December 2012 العدد Sayı/Issue 56 السنة Yıl/Year 14 ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ / KARDAŞLIK/QARDASHLIQ 64 Kerkük Türkmen Kardaşlık Ocağının KERKÜK VAKFI 2 adet CD hediyesi ile birlikte KARDA�LIK Şahin Koçak Kültür Sanat Edebiyat ve Folklor Dergisi Şahin Yıl 14 Sayı 56 Ekim - Aralık 2012 Koçak Fiyatı : 6 TL (KDV Dahil)

Kerkük’ten İki Şair Kerkük Vakfı Adına KARDEŞİME Kerkük’ten İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü Sen orda bir mezar Biz burda pür keder İki Şair İzzettin KERKÜK Ayırdı bak bizi Acımayan kader Editör ve Genel Koordinatör pür ateşim Billâh Suphi SAATÇİ Hiç dinmiyor yaşım Bas bağrına beni Yazışma adresi Benim tek kardeşim

P. K. 20 Cerrahpaşa/İSTANBUL Hüsam Hasret Tel. (0212) 584 00 75 Ulu Belgegeçer (0212) 584 00 76 Türkmenim

www.kerkukvakfi.com Hasret Hüsam www.kardaslik.org email: [email protected] Suphi Saatçi

KERKÜK VAKFI İdare Merkezi: Suphi Hüsam Haseki Sultan Mahallesi Kuka Sokağı ULU TÜRKMENİM

Ulu Türkmenim Ulu Hasret Saatçi KERKÜK VAKFI Huzur Apt. No: 1/1 ISBN 975684931-6Bitmemiş hala yaşıyorum ben

Fındıkzade/İSTANBUL Başımın Tacı Kerkük Çelik irade taşıyorum ben Üst üste engel aşıyorum ben Ulu BaşımınBu benim, bu da yolumdur benim Temsilciler Hakkımdan geçmem, gitse de canım Türkmenim Habib HÜRMÜZLÜ (Ankara) BAŞIMIN TACI KERKÜK TacıGüneş görmeyen dereden akmam Kara dağ üste şimşek dek çakmam Çift hecelik adın var Timur TAŞ (İzmir) Millet yolundan dışarı çıkmam Doyum olmaz tadın var Bu benim, bu da yolumdur benim Ali İhsan NAQIB (ABD) Tarihlerde yâdın var KerkükBu yolda ancak yükselir şanım Başımın tacı Kerkük Bilim Kurulu Horyatla gürler od püskürürüm Gökte ayım yıldızım Prof. Dr. Ziyat AKKOYUNLU Türk benliğimi canla korurum Yürekte acım sızım Ereğe giden yolda yürürüm Hem türküm hem de sazım Prof. Dr. Yavuz AKPINAR Bu benim, bu da yolumdur benim Prof. Dr. Haşim KARPUZ Başımın tacı Kerkük Başı dik duran ulu Türkmen’im Prof. Dr. Mahir NAKİP İstemem başka diyar Prof. Dr. Suphi SAATÇİ Türkmen’e Kerkük uyar Olma sen ağyara yar Prof. Dr. Saim SAKAOĞLU Başımın tacı Kerkük Prof. Dr. Abdüsselam ULUÇAM Türkmen’in övüncüsün ISBN 975684931-6

Yurdumun sevincisin 975684931-6 ISBN Yazı Kurulu Bulunmaz bir incisin Kemal BEYATLI Başımın tacı Kerkük Kemal ÇAPRAZ Babagurgur ateşi Aydil EROL Kıskandırır güneşi Dünyada yoktur eşi KERKÜK VAKFI KERKÜK VAKFI Erşat HÜRMÜZLÜ Başımın tacı Kerkük Habib HÜRMÜZLÜ İzzettin KERKÜK Mahir NAKİP Türkmen Müziğinin Acar OKAN Ömer ÖZTÜRKMEN Suphi SAATÇİ büyük ustası Suphi SALT KARDAŞLIK Kerkük Vakfı İktisadi İşletmesi tarafından Türkçe, İngilizce ve Abdülvahit Irak Türkmenlerinin kültür, tarih, Arapça olarak üç ayda bir yayınlanır hakemli bir dergidir. Dergide yayınlanan yazıların sorumluluğu imza sahiplerine aittir. Dergide yayınlanmış yazılar ve fotograflar kaynak gösterilerek alınabilir. Küzecioğlu’nun edebiyat ve sanatını tanımak için Abone yurtiçi yıllık 30 YTL, yurtdışı yıllık 50 $ veya 40 Euro Posta Çeki No: 5325057 Cerrahpaşa/İstanbul veya İş Bankası İstanbul, Fındıkzade Şubesi Hes. No: 1068 840492 kitabını Kerkük EUR Hes. No: 1068 3312429 Dolar Hes No: 1068 3312415 Kerkük Vakfı’nın kitap yayınlarını Tasarım Vakfı’ndan Ercan ŞİMŞEK Baskı izleyiniz. Kerkük Vakfı 58 kitap Yaylacık Matbaacılık Litros yolu Fatih Sanayi Sitesi Nu: 12, 197-203 isteyiniz Tel : (0212) 612 58 60 * (0212) 567 80 03 yayını ile hizmetinizde.

SAYI/ISSUE ﺍﻟﻌﺩﺩ 56 56 QARDASHLIQ QARDASHLIQ KARDAŞLIK YIL/YEAR 14 ﺍﻟﺳﻧﺔ KARDAŞLIK 14

KÜLTÜR SANAT EDEBİYAT VE FOLKLOR DERGİSİ EKİM - ARALIK REVIEW OF CULTURE ART LITERATURE AND FOLKLORE OCTOBER-DECEMBER 2012 ﻣﺟﻠﺔ ﺛﻘﺎﻓﻳﺔ ﻓﻧﻳﺔ ﺍﺩﺑﻳﺔ ﺗﺭﺍﺛﻳﺔ ﺘﺷﺮﻴﻥ ﺍﻻﻭﻝ - ﻜﺎﻨﻭﻦﺍﻻﻭﻝ 2012

ﻃﻭﺮﺧﺎﻦ ﻳﺎﺯﻏﺎﻦ ﻔﻲ ﺫﻤﺔ ﺍﻠﺧﻟﻭﺪ ERBİL TÜRKMEN HEYETİ ABDULLAH GÜL’Ü ZİYARET ETTİ

KERKÜK VAKFI KERKÜK VAKFI ISSN 130228573-4