2020’nin ardından... HER CUMARTESi 11.30 Geleceğin yayıncılık vizyonu Ülkemizin yayıncılık tarihine adını yazdırmış büyük bir okul olan TRT, her dönemde olduğu gibi 2020 yılını etkisi altına alan salgın döneminde de önemli işlere imza attı. Salgın tedbirleri kapsamında dizi setlerine ara veren ilk yayın kuruluşu olurken yeni normal sürecine geçişte de set ve stüdyolarda uygulanacak TRT normlarıyla sektöre önemli bir katkı sundu.

Değişen koşulların geleceğin yayıncılığını şekillendirdiği günlerden geçiyoruz. Bu değişime insanı temel alan bakış açısıyla en hızlı adımlarla uyum sağlayan hatta öncülük eden TRT, küresel yayıncılık alanını daha da genişletti. Bu dönemde; “Ev Hayat Dolu” sloganı ile farklılaşan yayın akışlarının yanı sıra, dijital yayıncılık ağına TRT Deutsch ve TRT Russian gibi yabancı dilde yayın yapan platformları da ekledi. Tüm bunlarla birlikte; Koronavirüs tedbirleri kapsamında okulların kapanmasıyla çok kısa bir sürede uzaktan eğitim altyapısı oluşturarak TRT EBA’yı kurdu ve 18 milyon öğrenci için eğitim yayınlarına başladı.

Geleceğin yayıncılık temellerini atan TRT, 42’incisini gerçekleştirdiği TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği’ni dijital ortama taşıyarak, çocukların bayram sevincini pandemi ortamında da yaşayabilmesi için yeni bir formata imza attı. “TRT ile 23 Nisan’da Evler Şenlik Dolu” kampanyası ile çevrim içi gerçekleştirilen şenliğe, rekor bir video katılımı olması bu dönemde hedef kitleye ulaşmadaki başarımızın da bir göstergesidir.

TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği, TRT Geleceğin İletişimcileri, TRT Yetenek, TRT World Forum, 12 Punto TRT Senaryo Günleri gibi birbirinden önemli projeleri geçtiğimiz yıl salgın koşullarına uygun şekilde gerçekleştirdik. Ortak olduğumuz yapımlarla dünya festivallerinde yarışıp, ödül alırken bir yandan da TRT Uluslararası Film Platolarını İstanbul ve Konya’da olmak üzere sektöre kazandırıyoruz. TRT 1 dünya izleyicisinin de ilgiyle takip ettiği dizi ve programlarıyla milletimizin ilk tercihi oldu. Ülkemizde haber yayıncılığı alanında belirleyici bir görev üstlenen TRT Haber, ulusal ve uluslararası haber ağıyla 2020 yılının en çok izlenen haber kanalıydı. TRT Belgesel, TRT Müzik, TRT Spor ve TRT Çocuk, kendi alanlarında en çok izlenen kanallar arasında yer aldı. Uluslararası yayın kanallarımız TRT World ve TRT Arabi’nin etki alanı ise günden güne genişlemeye devam ediyor.

Türkiye’nin ihtiyaçlarına cevap verecek, uluslararası yayıncılık vizyonuna sahip, yeniliklere uyum sağlama becerisi yüksek bir Kurum olarak; yapım ve yayın süreçlerimizi değişime uygun şekilde iyileştirdik, insanlığın ortak değerlerini ve idealini küresel etki oluşturacak şekilde yansıtan bir yayın anlayışı benimsedik. Yüzümüzü ileriye dönerek, gücünü insan ve değer odağından aldığımız çalışma kültürümüz, elbette kurumsal birikimlerimizin de bir sonucu... Tüm bu ortak anlayış ile geliştirdiğimiz “Özü sözü insan” ilkemizle 2020 yılında da tüm yayın faaliyetlerimizi insanlığa artı değer kazandırarak gerçekleştirdik.

Ulusal ve uluslararası alanda TRT’yi başarıdan başarıya taşıyan tüm çalışma arkadaşlarıma canıgönülden teşekkür ediyorum. Umut ediyorum ki 2021 yılı da içeriklerimizle ülkemizde ve dünyada ses getirdiğimiz bir yıl olur.

İbrahim Eren Yönetim Kurulu Başkanı Genel Müdür İÇİNDEKİLER 10

14 30 01 Başyazı

10 Biri bizi gözetliyor mu? WhatsApp’ın reddedilmesi TÜRKİYE RADYO TELEVİZYON mümkün olmayan şartnamesi KURUMU ADINA SAHİBİ yeni tartışmalara gebe Ali SAĞLAM 14 Koronavirüs güncesi GENEL YAYIN YÖNETMENİ 2020 yılında dünyanın kaderini Masum EKİNCİ belirleyen salgının güncesini tuttuk SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ 38 Ceren BÖLÜKBAŞIOĞLU 20 Evde kalma sınavı devam ediyor Bu süreçte psikolojimizi EDİTÖRLER korumanın yollarını uzmanından Özlem KARADAYI DOĞAN öğrendik Zeynep ÖYMEZ 30 “Selam ben İskender; Tozkoparan YAZI KURULU İskender” Ela TEKİN TRT’nin yeni dizisinde macera ve Meral ÜNSAL tarih iç içe Mine Sultan ÜNVER Özlem KARADAYI DOĞAN 38 Annelikte acemilik hiç bitmez Öztürk Miraç SARAL Özel bir formata sahip Şeyma HARMANYERİ Acemi Anneler Stüdyo’da annelik Zeynep ÖYMEZ ve aileye dair her şey KONUK YAZAR 42 Kürşat SAYGILI 42 Bir yılın muhasebesi Yeni yıla umutla girerken 2020’de GRAFİK TASARIM yaşadıklarımızı gözden geçirdik Gamze ÖZGÖREN 54 Başımız sağ olsun YÖNETİM YERİ Adı TRT ile özdeşleşmiş TRT GENEL SEKRETERLİK Muammer Sun’un vefatı sanat TRT SİTESİ B BLOK KAT: 11 dünyasını derinden üzdü ORAN/ANKARA 06550 56 TRT yeni senaristler arıyor Tel : (312) 463 23 00 12 Punto TRT Senaryo Günleri Faks: (312) 463 23 07 için geri sayım başladı

ISSN 1308-7495 58 TRT, Türkiye’yi film platosuna YAYIN TÜRÜ Yaygın/Süreli dönüştürdü 54 Hiç anlatılmamış öyküler, yurdun BASIM TARİHİ farklı köşelerindeki setlerde can 25 Ocak 2021 buluyor

BASILDIĞI YER 62 Orada bir kamp var uzakta Ege Reklam Basım Sanatları TRT çalışanı Barkın Bülbül ile San. Tic. Ltd. Şti. kampçılık ve doğal yaşama dair Esatpaşa Mah. Ziyapaşa Cad. No:4 34704 Ataşehir / İstanbul 74 Kitabın minyatür hali Tel : (216) 470 44 70 Minyatür kitaplar sayesinde Faks : (216) 472 84 05 en sevdiğiniz romanı cebinizde taşıyabilirsiniz www.trt.net.tr/vizyondergisi facebook.com/TRTVizyonDergisi 78 Derviş Hoca 62 instagram.com/trtvizyon Karanlık Oda’da Derviş Zaim [email protected] sinemasına öznel bir bakış attık AYIN KARELERİ Meral ÜNSAL / [email protected]

4 TRT VİZYON TRT VİZYON 5 Meral ÜNSAL / [email protected]

Çok yakışmış Hem yurdun dört bir yanına hem de dünyaya dağılmış geniş yayın ağıyla Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, geçmişte olduğu gibi bugün de yayın dünyasında önemli bir marka. 1 Mayıs 1964 tarihinde kurulan TRT ve ülkemiz için 31 Ocak 1968 tarihi büyük önem taşıyor. Çünkü ilk televizyon yayını bu tarihte başladı. Cumhuriyetimizin kalbi Ankara’mızda bulunan Genel Müdürlük binamızın bu masalsı fotoğrafıyla, TRT’yi bir dünya markası olma aşamasına getiren her bir meslektaşımıza selam gönderelim. Elbette, ebediyete intikal etmiş meslek büyüklerimizin tümünü saygı ve rahmetle analım. Fotoğraf: AA 4 TRT VİZYON TRT VİZYON 5 6 TRT VİZYON TRT VİZYON 7 Derya kuzuları Kış aylarının gelmesi ve havaların biraz soğumasıyla Karadeniz’de alışık olduğumuz hamsi avı bu yıl çok farklı yaşandı. Yasal olarak yeterli büyüklüğün altında avlanan hamsiler nedeniyle Tarım ve Orman Bakanlığı duruma el koydu. Hamsi avına 8 Ocak 2021 itibari ile on gün süreyle yasak getirildi. Bakanlık, hamside istenilen büyümenin olmaması nedeniyle yasağı, yine onar günlük süreyle iki kez daha uzattı. Fotoğraf: AA 6 TRT VİZYON TRT VİZYON 7 8 TRT VİZYON TRT VİZYON 9 Aşı umudu İlk kez Çin’de varlığı duyurulan virüsün salgına dönüşmesinden tam bir yıl sonra, yine Çin’den gelen aşılar umudumuz oldu. Geçtiğimiz Aralık ayında ülkemize gelen aşılar, bu ayın ortalarında uygulanmaya başlandı. Kademeli şekilde, öncelikli gruplardan başlanan aşılama, çok yaşlı veya sağlık problemleri nedeniyle sağlık kuruluşlarına gidemeyecek vatandaşlarımız için evlerinde gerçekleştirildi. Şimdi tüm dünya gibi bizler de nefesimizi tutarak, aşıların ilerleyen günlerde bu salgının sonunu getirmesi için dua ediyoruz. Fotoğraf: Depophotos 8 TRT VİZYON TRT VİZYON 9 TEKNOLOJİ Öztürk Miraç SARAL / [email protected] Tek çare fişi çekmek WhatsApp’ın reddedilmesi mümkün olmayan yeni sözleşmesinin son kabul tarihi 15 Mayıs’a ertelendi ama tartışmalar hız kesmedi.

epimiz değişimi hissediyoruz. Metadata özetle dijital ayrıldılar. Hepimizin bildiği gibi WhatsApp Belki gösteremiyoruz, dünyanın en popüler anlık iletişim direkt anlatamıyoruz ama dünyada bıraktığınız uygulaması. Dünyada en düşük tahminle damarlarımızda akan her şeydir. Telefon 1.3 ile 2 milyar arası telefonda kullanılıyor. kan gibi dünyanın alışık WhatsApp’ta sadece mesajlaşma imkânı olduğumuz düzenden numaranızdan, gezdiğiniz yok, veri paylaşımından görüntülü aramaya çıktığını hissedebiliyoruz. O kadar ki yere, izlediğiniz videodan kadar bütün mecralarda iletişim yapılıyor. Hçocuklarımızın bizden çok daha farklı Facebook, şirketi satın aldıktan iki sene kullandığınız ödeme bir dünyada yaşayacağını zaten kabul sonra WhatsApp kullanıcıları için veri etmiş, kendimizi alıştırmıştık. Yeni yöntemine kadar her şey, paylaşım sözleşmesinde bazı değişikliklere dünyada ise değişim o kadar hızlı ki biraz da ironik şekilde gitti. Bu durum aslında kullanıcılarıyla bırakın çocuklarımızı, bizim bile iletişim paylaşıldı ancak küçük bir ayarla devre yöntemlerimizden, teknolojik alışkanlıklara telefonunuzda saklanır. dışı bırakılabiliyordu. Yeni değişikliğe göre kadar yepyeni bir âlemde yaşama ihtimali Paylaşılmasına izin hem Facebook hem WhatsApp telefon var. verdiğinizde ise kullanılır. numaraları, cihaz bilgileri, IP adresleri, Bir yandan da dünya hâlâ aynı yer, hikâye tarayıcı verisi, işletme sistemi, uygulama hep aynı. İyi niyetlilerle kötü niyetlilerin versiyonları, mobil ağlar, dil ve zaman olduğu gibi: “İnternette bir şey bedavaysa, kadim mücadelesi… Bu mücadele dilimi, kullanıcıların iletişim tercihleri aslında bedel sizsinizdir.” doğal olarak değişmiyor sadece şekil gibi bilgileri kullanma hakkına sahipti. Dünyanın en önemli teknoloji şirketlerinden değiştiriyor. Aynı zorlu mücadele teknoloji Depoladıkları bilgileri ise Facebook’un olan ve veri güvenliği-paylaşımı konusunda ve iletişim alanında da var. Teknoloji iyi temel gelir kaynaklarından olan 50 milyon sicili pek de parlak sayılmayan Facebook, ellerde bir nimetken, kötü ellerde bir silaha iş ortağı ile paylaşma izni de vardı. Bu 2014 yılında 19 milyar dolar bedelle dönüşebiliyor. Çünkü özellikle dijital dünya; veri paylaşımının kötücül sonuçlarını ve WhatsApp’ı satın aldı. Satın aldıktan iletişim araçları içeriğini, gücünü ve fiyatını siyasi etkilerini Donald Trump’ın kazandığı sonraki süreçte şirketin kurucuları Brian tamamen insanların bizzat kendisinden; seçim özelinde daha önceki yazılarımızda Acton ve Jan Koum görevlerinden oluşturdukları içerikten alıyor. Ünlü alıntıda anlatmıştık. Verilerinizi kullanabilecek

10 TRT VİZYON TRT VİZYON 11 Dünyada her gün 60 milyardan fazla WhatsApp mesajı gönderiliyor

Alternatif program Signal’i kullananlar arasında Amerikan istihbaratına ait çok gizli dokümanları basına sızdıran Edward Snowden, WhatsApp’ın şirketten ayrılmış kurucusu Brian Acton ve üst düzey güvenliğiyle bilinen Amerikan Senatosu’nun çalışanları yer alıyor. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç’un uyarıları dikkate değer işletmeler mesela sadece sizin gittiğiniz yerlerin coğrafik durumunu belirleyebilir ve bir ayakkabı şirketi ise size yürüyüş ayakkabısı reklamı sunabilir. Şimdi söz konusu olan, 15 Mayıs’ta yürürlüğe girecek güncellemede ise üsteki verilere ek olarak ödeme verileri ve konum bilgileriniz de paylaşılabilecek. Daha da önemlisi ve en çok tartışılanı ise bu veri paylaşmayı reddetme şansınız yok. Kurtulmak için de tek bir çözüm var: programı silmek. 21. yüzyıl dünyasında absürt görünen bu durum üzerine dünyada olduğu kadar belki daha fazla ülkemizde bir tartışma alanı açıldı. Ütopik iddialardan gerçekçi olanlara kadar pek çok insan kendince sebeplerden WhatsApp’larını silerek alternatif programlara yöneldiler. Sadece Yerli yazılım BİP, Pakistan’da çok kullanılan bir programa dönüştü 72 saat içinde Telegram 25 milyon yeni kullanıcı kazandı. Elon Musk’ın kullanmayı yerli markası olan BİP de pek çok kullanıcı endişelenmeliyiz? Alternatiflerimiz nedir? tavsiye ettiği Signal ise tek gecede üye kazandı. Bu “meseleler” göründüğü kadar korkutucu sayısını yüzde 4 bin arttırdı. Türkiye’nin Peki normal kullanıcılar olarak ne kadar mu yoksa biraz evham mı yapıyoruz? Bu

10 TRT VİZYON TRT VİZYON 11 Yerli anlık mesajlaşma uygulamalarının bizler için avantajı serverlarının ülkemizde bulunması ve Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) dâhil ülkemizdeki yasalara karşı sorumlu olması. Gerektiğinde hakkınızı hukuk yoluyla arayabilme fırsatımız var.

sohbet için mesajı sadece o sohbete özel üretilmiş kriptoya sahip olan kullanıcılar okuyabiliyor. Signal protokolü adıyla bilinen bu yöntem 2013 yılında kâr amacı gütmeyen bir grup yazılımcı tarafından geliştirilerek Twitter ortamında kullanılmaya başlandı. Bugün WhatsApp, Facebook Messenger ve Google bu protokolü kullanmaya devam ediyorlar. Facebook Messenger kullanan pek çok kullanıcı ise bu modu aktif etmek için “gizli sohbetler” özelliğini açmak zorunda olduğunun farkında değil.

Telegram’ın farkı Elon Musk kişisel sosyal medya hesabından Signal’i övdü Ülkemizde fazlasıyla rağbet gören Telegram ise Signal’den farklı bir protokol soruların cevaplarını kendimiz bulacağız. ve dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar kullanıyor. Rus menşeli sosyal ağ Bunun için de biraz konunun derinliklerine arkadaşlarınız ve ailenizle özel iletişiminizi uygulaması, Facebook’un rakibi VK’nın inelim. etkilemiyor. WhatsApp insanların gizliliğini kurucusu Pavel Durov, Telegram’ın korumaya derinden bağlı. Önümüzdeki arkasındaki isim. Kardeşiyle kurduğu Uçtan uca şifreleme mi? O da ay boyunca yeni güvenlik politikamızı şirketten daha sonra kendince gerekçelerle ne? inceleyebilmeleri için WhatsApp üzerinden ayrıldı. Bunu muhalifliği ile Kremlin WhatsApp’ın son güncellemesine dair direkt olarak kullanıcılarla iletişim halinde arasındaki çatışmaya bağlasa da şu itiraz sesleri yükselmeye başlayınca olmaya devam edeceğiz.” andaki şirketinin Kremlin ile ilişkileri çok da gerek WhatsApp gerek Facebook Benzer bir açıklama da Facebook kötü değil. Telegram, MPROTO ismindeki yöneticilerinden ardı ardına açıklamalar yöneticisi Will Cathcart tarafından kendi protokolünü kullanıyor. Sürekli geri gelmeye başladı. Şirket, teknoloji haber paylaşıldı. Twitter hesabından yaptığı bildirimle gelişen bir kripto olsa da kâğıt sitelerine yaptığı açıklamalarda şu ifadeleri açıklamaya göre bu yeni güncelleme üstünde rakiplerinden çok farkı yok. Aşağı kullandı: “WhatsApp platformu üzerinden sadece iş ortaklarını ilgilendiriyor. yukarı aynı teknolojiyi kullanıyorlar. Peki, yapılan alışverişleri ve işletmelerden alınan İşletmelerin artık WhatsApp üzerinden ikisi de aynıysa Telegram’ı öne çıkaran, yardımları kolaylaştırmak istiyoruz. Birçok güvenli şekilde müşterilere ulaşabileceğini güvenilir hale getiren nedir? Cevap insan WhatsApp’ı aileleri ve arkadaşlarıyla belirterek, medarı iftiharları olan “uçtan aslında dijital ağlarda insanların ürettiği en iletişim kurmak için kullansa da işletmelere uça şifreleme” sayesinde mesajlaşan değerli şey olan Metadatayla ilgili bir şey. ulaşan kullanıcı sayısı da artıyor. Bu kişiler dışında kimsenin mesajları Çünkü WhatsApp ve türevlerinin uçtan sayede, işletmeler ana şirketimiz Facebook okuyamayacağını tekrar dile getiriyor. uça şifreleme teknolojisi sizin metadatayla üzerinden güvenli hosting hizmeti alma Uçtan uça şifreleme en yalın haliyle (üst veri) toplanmasını ve paylaşılmasını seçeneğine sahip olabilecekler. Bu mesajınızın bir protokolle şifrelenerek engellemiyor. Telegram ise bu dataların güncelleme WhatsApp’ın Facebook’la alıcıya gönderilmesi ve onun da deşifre bazılarını topladıklarını ancak kesinlikle veri paylaşımı pratiklerini değiştirmiyor etmesi olayına verilen isim. Temelde, her paylaşmadığı iddiasını savunuyor.

12 TRT VİZYON TRT VİZYON 13 Signal meselesi Yerli uygulamalarımız aslında sihir Elon Musk’ın bu süreç boyunca yapmıyorlar, teknolojileri yukarıda kullanılmasını önerdiği bir program Signal. anlattığımız programlardan çok da farklı Yazıda bahsettiğimiz şifrelenmiş uçtan uca değil. Mesajlaşma uygulamalarının konuşma protokolünün ilk yaratıcısı da yazılımlarında zaten çok fazla seçenek onlar. Kâr amacı gütmeyen Signal Vakfı ve yok. Yerli uygulamalar da eninde sonunda Signal Messenger LLC tarafından işletiliyor. verilerinizin bazılarını görmek ve kaydetmek Kapasitesi, gücü ve bütçesi akranları durumunda kalacak. Yerli yazılımların bizler kadar güçlü değil. Hâlâ zaman zaman hata için avantajları ise serverlarının ülkemizde vermeye ve çökmeye devam ediyor. Farkı bulunması ve Kişisel Verilerin Korunması ise tanımlayıcı olarak standart cep telefon Kanunu’na (KVKK) dâhil ülkemizdeki numaralarını kullanıyor ve tamamen açık yasalara karşı sorumlu olması. Gün sonunda kaynaklı. Yani isteyen herkes programdaki hakkımızı hukuk yoluyla arayabilme bütün yazılımı görüp kontrol edebiliyor. fırsatımız olacak. Yavaş yavaş küresel Signal ayrıca kullanıcıların mesajlara şirketler de ülkemizde temsilcilik açmaya zamanlayıcı koymalarına izin veriyor. başlasa da bu konuda hâlâ adım atmamış Belirtilen bir zaman aralığından sonra yazılım firmaları var. mesajlar fiziksel olarak da siliniyor. Kullanıcı WhatsApp bizim gibi AB dışındaki ülkeler tarafından aksi istenmediği sürece mesajları için bir açıklama daha yayınladı: “Facebook ve verileri herhangi bir yerde saklamıyor, şirketlerinin bir parçası olan WhatsApp, kullanmıyor ve paylaşamıyor. Signal’i diğer Facebook şirketlerinden bilgi alır ve kullananlar arasında Amerikan istihbaratına bu şirketlerle bilgi paylaşımında bulunur. ait çok gizli dokümanları basına sızdıran Hizmetlerimizin ve Facebook Şirketi Ürünleri Edward Snowden, WhatsApp’ın şirketten dâhil bu şirketlerin sunduğu olanakların ayrılmış kurucusu Brian Acton ve üst düzey yürütülmesi, sunulması, iyileştirilmesi, güvenliğiyle bilinen Amerikan Senatosu’nun anlaşılması, özelleştirilmesi, desteklenmesi çalışanları yer alıyor. ve pazarlanması amacıyla bu şirketlerden aldığımız bilgileri kullanabiliriz ve bu şirketler HAVELSAN’ın geliştirdiği yerli yazılım İleti de Yerli uygulamalar ve AB meselesi de bizim onlarla paylaştığımız bilgileri kamuda kullanılmaya başlandı WhatsApp’ın yeni güncellemeleri kabul kullanabilirler.” Bu programların bildiğiniz gibi masaüstü Metadata bizi biz yapan her şeydir etmek için verdiği son tarihi mayıs ayına ertelemişti. Bununla birlikte ülkemiz özelinde versiyonları da mevcut. Bilgisayarımızdan Veri kullanımının arkasında ellerinde bağlandığımız için teoride buradaki verilere klasörce bilgileri büyük dosyalara saklayıp, karşı çıkılan diğer bir durum da bu zorunlu kabullenişte AB ülkelerinin muaf olması. Yani erişme fırsatları da kâğıt üzerinde var. hınzır hınzır gülen, casus filmlerindeki Aynı güvenlik önlemleri masaüstü için de karanlık tiplere benzeyen insanlar yok. herhangi bir Alman, Fransız ya da İtalyan geçerli. Yakın zamanda gelecek başka bir Aslında temele indiğimizde arkasında vatandaşı programı eskisi gibi kullanmaya güncellemede WhatsApp, masaüstü ve web insan da yok. Hatta ondan ötesi, bizim devam edebilecek. Bunun nedeninin sürümleri için biyometrik kimlik doğrulaması tek başımıza verilerimizin evren üzerinde kullanıcı sayısı olduğu kadar Facebook’un getiriyor. Artık kullanıcılar WhatsApp değeri bile yok. Ben, biz olduğunda, o bizler serverlarının aslında ABD’de değil İrlanda’da büyüdüğünde çoğaldığında ve analize olması gibi nedenler sayılabilir. Dolayısıyla hesaplarını bağlamak için yüz okuma veya hazır veriler haline dönüştüğünde, bir WhatsApp meselesi bir gerginliğe dönüştü parmak izi sensörünü kullanmak zorunda değeri var. Meta haline geliyoruz. Metadata ve devlet kademesinden de açıklamalar kalacak. özetle dijital dünyada bıraktığınız her geldi. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Şu anda WhatsApp ya da herhangi bir şeydir. Telefon numaranızdan, gezdiğiniz Ofisi Başkanı Ali Taha Koç hem Rekabet seçenek önemli değil, hiçbiri size yüzde yere, izlediğiniz videodan kullandığınız Kurulu hem de Kişisel Verileri Koruma Kurulu 100 veri güvenliği vaat etmeyecek, zaten ödeme yöntemine kadar her şey, biraz bir denetim mekanizması işlettiği bilgisini etme imkânı da yok. İnternete bağlandığınız da ironik şekilde telefonunuzda saklanır. paylaşarak vatandaşlarımızın kullandıkları her cihaz bu riski arttıracak, yazdığınız ve Paylaşılmasına izin verdiğinizde ise uygulamalarda “onaylıyorum” ifadesine okuduğunuz bütün mesajlar bir anlamda kullanılır. Kötücül versiyonlarında ise sizin basmadan önce, neyi onayladıklarına çok potansiyel tehlikeydi, olmaya devam üzerinizden arkadaşlarınızın verilerine de dikkat etmeleri ve bu konuda da toplumsal edecek. Bugünün dünyasında maalesef ulaşabiliyor. Bu verileri ne yaptıkları sorusu farkındalığın oluşması gerektiğini belirtti. takip edilmemenin veyahut verilerini ise karmaşık. Kâğıt üstünde tehlikeli hiçbir Kamuda ise Kamunet ağına işaret ederek, çaldırmamanın tek yolu var. Teknolojiye şey yapmaya izinleri yok. Yine de madem 2021 yılındaki hedeflerden en önemli dair her şeyden vazgeçmek ve köydeki kullanılmayacak, böyle verilere neden ihtiyaç olanları arasında bu ağın genişletilerek evlerimize dönmek. Şehir hayatında duyuyorlar? Tamamen ücretsiz programlar yaygınlaştırılması olduğunu belirtti. Tabii ki yapabileceğimiz tek şey ise dikkatli olan Facebook, WhatsApp ve türevleri milyar bizi ilgilendiren kısımda ise BİP ve Dedi gibi olmak, özel verilerimizi paylaşmamak dolarlık şirket değerlerine nasıl ulaşıyorlar? yerli uygulamalarının kullanılmasını tavsiye ve mümkünse yerli veya güvendiğimiz Bunlar cevaplanması kolay sorular değil. etti. yazılımları kullanmak.

12 TRT VİZYON TRT VİZYON 13 GÜNCEL Meral ÜNSAL / [email protected] Salgın güncesi

2019’un son günü Çin’den gelen “gizemli solunum yolu enfeksiyonu” haberi yeni yıl heyecanıyla pek de dikkat çekmemişti. Oysa bu haber, dünyayı kasıp kavuracak koronavirüs salgınının ilk kıvılcımıydı.

14 TRT VİZYON aşamak başlı başına sancılı bir eylem aslında. Hayal ettiklerimizle yaşadıklarımız arasında çoğunlukla kapanmayan bir uçurum var. Ancak yine de umudu diri tutup o hayallerin gerçekleşeceğini umarak Yyaşıyoruz. Yeni yıllar da bu umutların tazelendiği, geçmiş yılın bir muhasebesinin yapıldığı zamanlar… Geride bıraktığımız 2020 yılının muhasebesini yapmaya kalktığımızda önümüzde koca bir duvar gibi duran ve tüm dünyayı kasıp kavuran salgından ötesini pek göremiyoruz. Şu an bile salgınla mücadele hız kesmeden devam ediyor. Dilerseniz her şeyin en başına gidip, güzel dünyamızın salgın güncesinde neler yaşandı biraz hatırlayalım. El hijyeni çok önemli

Kıvılcım Vuhan’dan Sıkıntılarla başlayan bir yıldı 2019… Nefesimizi tutmuş yılın bir an önce bitmesini beklerken, o son gün kucağımıza bir paket bıraktı. 31 Aralık 2019 salgın sürecinin başlangıç günü olarak tarihe geçti. O gün Çin’in Vuhan kentinde gizemli bir solunum yolu enfeksiyonu ile karşı karşıya olduklarını belirten Çinli yetkililer de büyük olasılıkla durumun buralara geleceğini kestirememişlerdi. Aslında bombanın fitili çoktan ateşlenmiş ve tüm dünyayı yakacak o yangının ilk kıvılcımı Vuhan’da çakmıştı. Peki, sonra ne oldu? Aslında gelişmelerin çoğuna hep birlikte tanıklık ettik ama dilerseniz şöyle kısaca üstünden birlikte geçelim. Salgının başlangıç tarihi resmi kayıtlara 31 Aralık 2019 olarak geçse de bilim insanları çok daha erken başladığını düşünüyor. BBC’nin haberine göre, araştırmacılar 11 ay sonra, geriye dönük laboratuvar incelemelerinde bulundular. Çin’in açıklamasından iki hafta önce, ABD’nin sadece üç eyaletinde 39 kişinin yeni korona virüsüne karşı antikor geliştirmiş olduğunu Aşının salgına son vermesi en büyük umudumuz belirlediler.

TRT VİZYON 15 Tarihte ilk kez milli ve dini bayramlar evde kutlandı

hem can kayıpları çığ gibi büyüdü, hem de salgının ulaştığı ülkelerin sayısı… Japonya, Güney Kore, Amerika Birleşik Devletleri arka arkaya virüsün ülkelerinde de tespit edildiğini açıkladı.

Ciddiye alınmadı Bu arada ilginç bir biçimde, Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, 23 Ocak’ta gerçekleştirilen toplantıda acil durum komitesinin tüm önerilerine rağmen salgının, uluslararası boyutta endişe verici bir halk sağlığı sorunu olmadığını bildirdi. Avrupa 25 Ocak’ ta Fransa’da görülen ilk koronavirüs vakasıyla birlikte hastalıkla tanışmış oldu. Orta Doğu ise 29 Ocak’ta Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki 4 kişilik ailenin virüse yakalanmasıyla salgınla yüz yüze geldi. 31 Ocak’ta İngiltere, Rusya, İsveç ve En çok etkilenenler yaşlılar oldu İspanya’da ilk koronavirüs vakalarının Dünya, bir yandan Çin’deki gelişmeleri görüldüğü duyuruldu. Aynı gün, İtalya da iki İlk can kaybı koronavirüs vakasını rapor etti. Aslında Çin 12 Aralık’ta tanımlayamadığı izlerken bir yandan da bunun bölgesel bir kriz olduğunu düşünüyordu. Oysa yeni 2020’nin ilk ayı bir çırpıda geçerken, virüs bu virüsle karşılaşmıştı. Haberi dünyaya de göz açıp kapayana kadar yayılmış oldu. açıkladıklarında ise 27 kişi enfekte olmuştu virüs, baş döndürücü bir hızla yayılmaya başlamıştı ve bu aşamada onu “sınırlar” bile. Çinli bilim insanları 9 Ocak’ta bu Bize dokunmayan virüs gizemli virüsü yeni tip koronavirüsü olarak durdurabilecekmiş gibi durmuyordu. İtiraf etmek gerekirse, bu süreçte böyle tanımladı. Bu açıklamanın ardından iki gün Çin’de görülmesinden bir ay sonra yani 13 bir salgınla hiç yüzleşmemiş biz sıradan geçmişti ki, ilk can kaybı yaşandı. Ocak’ta Tayland’da görüldü. Sonrasında

16 TRT VİZYON TRT VİZYON 17 Koronavirüs salgını ile mücadele eden dünya, bu mücadeleden başarıyla çıkarsa, ilk yapması gereken çok hızlı bir biçimde iklim değişikliğine yönelik topyekûn bir mücadele başlatmak olmalı. Hatta bu mücadelenin hiç beklemeden başlatılması lazım. Aksi takdirde hem yeni salgınların hem de daha büyük felaketlerin kapımızı

çalması an meselesi. Salgında en büyük mücadeleyi sağlık çalışanları verdi

vatandaşlar, durumun vahametini henüz tam kavrayamıyorduk. Dünya Sağlık Örgütü’nden gelen açıklama da bu yönde olunca, günlük yaşamımızı her zamanki gibi sürdürüyorduk. Sahi hatırlıyor musunuz o günleri? Siz neler düşünüyordunuz? Neyse ki bilim insanları bizim gibi değildi ve hızla alınabilecek önlemlere dair çalışmaya başladılar. Onların tavsiyesiyle Türkiye 5 Şubat’ta Çin’den gelen tüm uçuşları durdurdu.

Artık adı vardı 11 Şubat’ta dünyayı kasıp kavuran bu virüs SAR-CoV-2, sebep olduğu hastalık ise Corona Virus Desease 19 yani Covid-19 olarak adlandırıldı. Artık yeni adıyla hitap edilen virüs, 12 Şubat’ta Japonya’ya gelen yolcu gemisinin 175 yolcusunda görüldü. Gemi, 5 ülke tarafından reddedildikten sonra, Kamboçya’da bir limana yanaşabildi.

Afrika’ya sıçradı Mısır’da görülen ilk vaka ile Afrika kıtası virüsle tanışmış oldu. 19 Şubat ise virüsün yanı başımıza, İran’a kadar geldiği tarihti. Dört gün sonra kara hudut kapılarımızı bu ülkeye kapattık. Yaşananlar öylesine ani ve beklenmedik oldu ki, aslında hiç kimse tam olarak ne yapacağını bilemedi. Dünyanın gözü kulağı haberlerde ve bilim insanlarındaydı. Bir bölüm insan ise tozu dumana birbirine katarak komplo teorileri üretmekle meşguldü. Ancak durum sanılandan daha ciddiydi. İki sağlıkçı böyle evlendi

16 TRT VİZYON TRT VİZYON 17 İbadetler de sosyal mesafeye uygun yapıldı

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 28 Şubat’ta yasağı ilan etti… Yani her ülke kendince Ülkemiz neredeyse iki buçuk ay salgına yaptığı bir açıklamayla küresel risk tedbirlerle bu salgının önünü kesmeye direnmiş, ancak küresel düzeyde önüne seviyesini “yüksek”ten, “çok yüksek”e çalıştı. Türkiye’de ise 21 Mart’ta 65 yaş geçilemeyen boyutlardaki büyük salgın çıkardı. üstü ve kronik rahatsızlığı olanlara sokağa ülkemize de sıçramıştı. Mart ayının ilk haftası bittiğinde vaka sayısı çıkma yasağı ilan edildi. Bu süreçte her ülke bir nevi kendi savaşını dünya genelinde 100 bini aşmıştı. vermeye devam etti. Salgının önüne set Virüs kimseyi kayırmadı çekebilmek için 14 Nisan’da THY tüm dış Salgın ilanı İran Sağlık Bakanı, siyasi kimlikler hat uçuşlarını 20 Mayıs’a kadar durdurdu. Tarihler 11 Mart’ı gösterdiğinde, arasında virüse yakalanan ilk isimlerdendi. 18 Nisan’da İstanbul’a deniz yoluyla giriş açıklanan can kaybı sayısı 4 bin 291 İngiltere Başbakanı Boris Johnson da çıkışlar yasaklandı. idi. DSÖ koronavirüsün salgın olarak testinin pozitif çıktığını duyurdu. Göz nitelendirildiğini duyurdu. önündeki isimlerin de birer birer hastalığa İki kedide virüs 11 Mart tarihi bizim için de önemliydi çünkü yakalanması, durumun ciddiyetini Virüse yakalanıp ölenler, hastalıkla ülkemizdeki ilk vaka Sağlık Bakanlığı kavrayamamış olanlara bir kez daha durum mücadele edenler ve iyileşenler… Hem tarafından o gün açıklandı. Ertesi gün 16 değerlendirmesi yaptırıyordu… ülkemizde hem de dünyada sürekli izlenen Mart’tan itibaren ilk ve orta dereceli okullar Bu arada en ilginç gelişmelerden biri rakamlar olarak haberlerde yerini alırken, ve üniversitelerde eğitime ara verileceği yine Çin tarafından duyuruldu. Ülkede ilk çoğunluklar belki de yavaş yavaş salgının kez ölüme rastlanmıyordu ve Vuhan’daki duyuruldu. 21 Mart’ta da kapsamlı kısa süreli olmayacağı düşüncesini karantina kaldırılıyordu. Dünya ateşle karantina tedbirleri uygulanmaya başlandı. kanıksamaya başladı. imtihan olurken Çin yavaş yavaş normal Bu sırada dünyadaki vakalar 300 bini Nisan ayı kimi ülkenin yavaş yavaş hayatına dönmeye başladı. geçmişti. Ancak burada dikkat çeken tedbirleri gevşeteceğini açıkladığı bir nokta, 100 bine ulaşmasının 3 ay, ikiye Türkiye’de ilk can kaybı… ay oldu. Ancak DSÖ bunun iyi bir fikir katlanmasının 12 gün ve 300 bine olmadığı konusunda uyarılarda bulundu. Ülkemizde koronavirüsten ilk can kayıbı 18 ulaşmasının sadece 3 gün sürmesiydi. Mart tarihinde açıklandı. Ancak daha sonra DSÖ tarafından yapılan bir başka açıklama Bu arada Avrupa Birliği, ülkelerine 15 Mart’ta kaybedilen eski Kara Kuvvetleri da bütün kanıtların koronavirüsün hayvan dışarıdan gelecekler için seyahat yasağı Komutanı Aytaç Yalman’ın koronavirüsten kökenli olduğunu gösterdiği şeklindeydi. uyguladı, Hindistan 21 gün sokağa çıkma öldüğü öğrenildi. Bu bilgi, komplo teorilerinde iddia edildiği

18 TRT VİZYON TRT VİZYON 19 gibi virüsün laboratuvarda üretilmiş bir biyolojik silah olmadığını ortaya koyuyordu. • İçişleri Bakanlığı verilerine göre, “evde kal” çağrıları kapsamında kendini karantinaya alan Öte yandan belli ki virüs insandan da ailelerde geçimsizlik arttı. Verilere göre yılın ilk üç ayında boşanmak isteyenlerin çiftlerin hayvanlara geçiyordu artık. 23 Nisan’da ilk sayısı 4 kat arttı. kez New York’ta iki kediye Covid-19 teşhisi • Salgın ruh sağlığı krizlerini tetikledi. Çalışmalar ABD’de her üç vatandaştan birinde klinik kondu. depresyon ve anksiyete belirtisi olduğunu ortaya çıkardı. • Çin’in Gansu eyaletindeki Lancou şehrinde, dondurulmuş karides paketinde virüs tespit edildiği bildirildi. Buruk ilk bayramımız • Son günlerde virüs mutasyona uğradı haberleri ardı ardına pek çok ülkeden gelirken, Dünya salgınla mücadele ederken, ülkemiz aşıların bundan etkilenip etkilenmeyeceği tartışmaları da gündeme oturdu. hiç unutamayacağı bir ilki yaşadı. 23 Nisan • Salgın süresince pek çok gariplik de yaşandı. Fısıltı gazetesi akla hayale gelmeyecek Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı alışık önerileri bilimsel dayanaktan yoksun bir şekilde virüsü yenmede çare olarak gösterdi. olduğumuzun dışında, evlerde, balkonlarda Bunlardan en akıl almazı belki de burun içine fön makinesiyle sıcak hava vermekti! kutlandı. Buruktuk. Tüm ülke tek yürek, aynı saatte balkonlardan İstiklal Marşı’mızı okuduk… ülkeler arasında olduğu araştırmalara aşısının Koronavirüs hastalığına yansıdı. Bu gelişmeler herkesi karşı yüzde 90’dan fazla etkili olduğu Nisan ayının sonlarına doğru salgının umutlandırsa da bu umut sonbahara doğru açıklandı. Üstelik aşıyı bulanlar iki Türk başlangıç noktası Çin’den gelen bir haber yerini tekrar kaygıya bırakacaktı. bilim insanıydı. BioNTech’in kurucuları, hepimizi umutlandırdı. Salgının biteceğini Yaz ayları salgın tablosunda ölüm ve ağır Türkiye’den Almanya’ya göçmüş bir ailenin düşündük. 27 Nisan’da Çin, Vuhan hasta sayılarını aşağıya çekti. Sonbahara çocukları olan Özlem Türeci ve aynı eyaletindeki tüm hastaların taburcu edildiği doğru beklenen hareketlenme yaşanmaya zamanda şirketin CEO’su olan Uğur Şahin duyuruldu. 29 Nisan Güney Kore’nin yurt başladı. Bunun sonucunda gevşetilen göğsümüzü kabarttı. içi vakaya rastlanmadığını açıkladığı tarih tedbirler yavaş yavaş yeniden hayata Hemen ardından ikinci müjde de Amerikan oldu. Ancak bu sevincimiz ve umudumuz geçirildi. biyoteknoloji şirketi Moderna’dan geldi. kısa sürecekti. 26 Ağustos’ta Türkiye tarihinde ikinci kez Moderna da yeni tip koronavirüse karşı kamu kurum ve kuruluşlarında esnek ve geliştirdikleri mRNA aşısının yüzde 95’in Mayıs yasaklarla geldi uzaktan çalışmaya izin verildi. üzerinde etkili olduğunu paylaştı. Her Ülkemiz ilk kez 30 büyükşehir ve iki aşı da sırayla Amerikan Gıda ve İlaç Zonguldak’ı kapsayan bir sokağa çıkma Sonbahar geldiğinde Dairesi (FDA) ve Avrupa Birliği (AB) yasağı ilan etti. Yasak 1 Mayıs gecesi DSÖ, dünya nüfusunun yüzde 10’una virüs tarafından acil kullanım onayı aldı. Bu 00.00’dan 4 Mayıs aynı saate kadar sürdü. bulaşmış olabileceğine dair bir açıklamada gelişmeler tüm dünyayı temkinli de olsa bir Ülkemizde daha önce satılması bulundu. Ekimin ilk günleri Sağlık Bakanı sevince boğarken yılsonunda İngiltere’den yasaklanan maskelerin satışının önü açıldı Fahrettin Koca, yerli aşının insanlar de, Oxford-AstraZeneca’nın viral vektör ve 7 Mayıs’ta maskenin tavan fiyatı 1 lira üzerinde deneneceği bilgisini paylaştı. aşısına onay geldi. Bu süreçte Sinovac olarak belirlendi. Grip mevsiminin de yaklaşması endişeleri şirketinin inaktive aşısı Coronavac’ın da 23 Mayıs - 27 Mayıs arasında Ramazan iki katına çıkardı. Her zaman olduğu gibi Türkiye, Brezilya ve Endonezya’da faz-3 Bayramı ve Arifesi süresini kapsayacak maske, mesafe ve hijyene dikkat edilmesi çalışmalarına başlandı. Aşısının ülkemize şekilde tüm yurtta sokağa çıkma yasağı gerekliliğinin altı her fırsatta bir kez daha getirilmesi için Çinli şirket Sinovac ile ilan edildi. Mili bayramlarımız gibi dini çizildi. Bir ölüm kalım meselesi olmasına sözleşme imzalandı ve ilk parti 30 Aralık rağmen, halkımız kullanılmış maskeleri bayramlarımız da rutininden koparak, 2020’de Türkiye’ye ulaştı. yerlere atmakta bir beis görmedi. Dahası buruk bir hâl aldı. Belki de ilk kez bu Kasım ayında ayrıca salgının başından bilinçsiz bir kesim, kumarsız, eğlencesiz kadar kitlesel bir biçimde “çevrimiçi” itibaren paylaşılan verilerde bir değişikliğe yaşayamadıklarını fark etmiş olacaklar ki, bayramlaşıldı. gidildi ve yine Sağlık Bakanı tarafından virüsle dans edercesine yasakları delerek önceden açıklanmayan asemptomatik bir araya geldiler. Yazla birlikte ferahlama vakaların da açıklanacağı bilgisi kamuoyu Haziran ayıyla birlikte yaz kendini Kasım’da aşı müjdesi başkadır ile paylaşıldı. Böylece 25 Kasım tarihinde ilk kez 28 bin 351 vaka ve 6 bin 814 yeni hissettirmeye başladı. 20 Haziran’da Salgının üzerinden geçen 11 ay, tüm hasta bilgisi verildi. LGS, 27-28 Haziran tarihlerinde YKS dünyayı kasıp kavurdu. Vaka sayısı tüm Sınavı yapıldı. Bu günlerde sokağa çıkma dünyada 54 milyonu aştı. Ölümler ise ne kısıtlaması uygulandı. yazık ki 1 milyon 314 binden fazlaydı. Z Raporu 22 Mart’ta başlayan dönüşümlü ve esnek Vakalar, ABD’de 11 milyon 70 bin, 2021’in gelişiyle salgın sürecinde “aşı” çalışma uygulamasına son verildi. Hindistan’da 8 milyon 775 bin, Brezilya’da dışında her şey benzer ilerliyor. Ancak biz Aralarında Almanya, ABD, Fransa ve 5 milyon 819 bin ve Fransa’da ise 1 milyon 31 Aralık 2019’dan sonraki bir yıllık süreci İran’ın da bulunduğu ülkelerin ikinci dalga 922 bine yükseldi. işlediğimiz yazımızı burada noktalıyoruz. tehlikesiyle karşı karşıya olduğu açıklandı. Ancak umut veren açıklamalar da Elbette sayfalarımızın elverdiği kadar 45 ülkeden 21’i önlemleri gevşetirken, Kasım ayında geldi. Dünyada yaklaşık gelişmeye yer verebildik ve çok daha fazla şey yaşandı bu süreçte. Dileriz aynı yazıyı bunlardan 10’unda vakalar yeniden 10 aşı çalışması vardı. İlk önce Alman bu yılın sonunda da yazmak zorunda artışa geçti. Türkiye’nin ise önlemlerdeki BioNTech ve Amerikan Pfizer ortaklığıyla kalmayız. gevşemelere rağmen iyileşme görülen koronavirüse karşı geliştirilen mRNA

18 TRT VİZYON TRT VİZYON 19 GÜNCEL Mine Sultan ÜNVER / [email protected]

Yeniden evlerdeyiz Ne yapmalı? Salgın, alışageldiğimiz yaşam sitilimizden bizleri kopardı, hayatımızı pek çok yönde olumsuz etkiledi. Bununla birlikte salgının kazananları da oldu. Nitekim başarılı insanların ortak bir söylemi vardır; dezavantajları avantaja çevirenler kazanır! Mevzubahis maddi kazanç değil elbette.

çinde bulunduğumuz koronavirüs Kimimiz bu süreci dünyadan ve yaşamdan oldu. Hayatın nasıl çekilmez ve anlamsız salgını süresince ruhi yapımız ve kopuş olarak nitelendirerek karamsarlaştı, olduğunu vurgulayanlar çoğaldı. Maalesef karakterimize göre her birimiz farklı çürüdüğünü hissetti, hırçınlaştı, bencilleşti. bu türden yaklaşımlar ve algılayış bizler davranışlar geliştirdik. Marcus Aurelius Öncesinde mükemmeliyetçi ve titiz kadar çocuklarımızı da olumsuz etkiledi. bu neden-sonuç ilişkisini gayet davrananların kaygıları daha da arttı. Bu Yetişkinlerin hislerini ve davranışlarını güzel açıklıyor: “Eğer dış dünyada insanlar çevresindekileri de kaygılandırdı. model alan, içselleştiren çocuklarımız canınızı yakan bir şey varsa, bu aslında Felaket senaryosu yazmaya meraklı ruhsal dalgalanmalarımızdan nasibini İdış dünyadaki olaydan değil, olayla ilgili olanlar içinse salgın iyi bir ilham kaynağı aldı. Belki bu dönem, gelecekteki yargılarınızdan kaynaklanır.”

20 TRT VİZYON Mine Sultan ÜNVER / [email protected] Belirsizlik tedirgin edicidir ama hayatın bizi nereye götürdüğünü bilmediğimiz böyle anlarda kaybolmuş sayılmayız. Aksine tam da kendimizi bulmaya en yakın olduğumuz zamanlardır bu zamanlar. birçok yetişkinin ruhsal alt yapısını da şekillendirmiş oldu. Evet, salgın tüm dünyayı endişeye sevk etti fakat hayat böyle geçmezdi. Nitekim her koşula kısa sürede uyum

sağlama becerisine sahip tek canlı olan Salgın çalışma yöntemlerimizi de yeniden şekillendirdi insanoğlunun bir kısmı, tarih boyunca atalarının yaptığı gibi kabullenmeyi seçti. Şartlara, karantinaya, kurallara uyum sağlamaya çalıştı, hayatını ona göre düzenledi. Bardağın dolu tarafını görmeye odaklandı. Bunlardan kimileri yıllardır şikâyet ettiği mesai saatleri kıstaslarından kurtulup evde iş üretebilmenin keyfini yaşadı. Artık sabah erkenden kalkmak, zamanını yollarda geçirmek, üretimini belli saatlere göre planlamak zorunda değildi. Eve kapanmak gibi görünse de aslında evde iş yapabilmek harikulade bir hürriyetti. Kimileri evde kalmayı ailesiyle beraber olma fırsatı bildi, hep özlemini çektiği şekilde ailesiyle dolu dolu zaman geçirdi. Bazıları ise izlediği filmlerde ve eski tarihli haberlerde insanların maskesiz, Avrupa Tekvando Şampiyonu Sude Yaren Uzunçavdar, günde 3 saatlik sıkı antremanlarıyla yarışmalara temas etmekten korkmayarak özgürce hazırlanıyor yaşayışı üzerinden ibretlik bir okuma yaptı; kendisinin ve insanoğlunun yaşayışını muhasebe etti. Aslında hayattan ne istediğine, ne beklediğine ve bunun için ne yapması gerektiğine karar verdi. Öncesinde farkına varmadığı nice güzelliğin değerini salgın vesilesiyle gördü; sarılmanın, dokunmanın ne kadar önemli olduğunu anlayarak sevdiklerini daha sık arar oldu, kıymetlerini bildi. Dolayısıyla salgının kazananları da vardı. Nitekim başarılı insanların ortak söylemi şudur; dezavantajları avantaja çevirenler kazanır! Karamsarlığa kapıldıysak zamanı daha katlanılabilir kılmak ya da dezavantajı avantaja çevirebilmek adına yapabileceğimiz şeyler var: Psikolojik Danışman Dr. Feyza Çelen bizler için maddeler halinde neler yapabileceğimizi anlattı. Sanatçı ve akademisyen Mustafa Demirci evde kalmanın mahrumiyet ya da mahkumiyet olmadığını düşünüyor

TRT VİZYON 21 • Sürece ilişkin bilgilendirme yapan bu süreci dengeleyeceği gibi geleceğe medya organlarını bilgi ve güven dair olumlu bir kişilik inşası ve duygusal filtresinden geçirelim, görüşüne yatırım hesabı açmanızı sağlayacaktır. güvendiğimiz uzmanları daha yakinen Önce aynı evi paylaştığımız insanlardan takip edelim. Kafa karışıklığından başlayarak hayatımızdaki her değerli uzak durabilmek için bu tür bir bilgi insan için harekete geçelim. filtrelemesine girmek önemlidir. • Sürekli hizmet satın aldığımız • Süreçte kendi kontrol edebileceğimiz mekânlarda (hastane, eczane, kasap, becerilere odaklanalım. Örneğin okulların büfe, bakkal, market, manav vs) bulunan açılması bizim kontrolümüzde değilse görevlileri gülümseyerek selamlamamız, bunun için çocuğumuza en uygun hâl hatır sormamız, teşekkür etmemiz, yöntemin neler olacağını düşünelim. bazen çocuklarımızın onlar için yaptıkları Evde sürekli televizyon karşısında resimleri vermemiz ufak bir eylem gündemi yıkıcı bir şekilde eleştiren bir değil, hepimizin birbirine ihtiyacı olduğu ebeveyn yerine çözüm odaklı, bilgiye gerçeğinin şefkat ve sevgiyle altını çizen önem veren, gerektiğinde çocuğu için değerli davranışlardır. online destekler sunan bir ebeveyn, çocuğunun aklında her zaman üretken • İşyerinizin online süreçlerine ve ve bilge bir ebeveyn olarak kalacaktır. kazanmanızı istediği yeni becerilere ilişkin iyi bir gelişim ve eğitim planı • Yerli yersiz tüm düşüncelerimizi hazırlamanız, süreci kolaylaştırırken durdurmak yerine, onlara verdiğimiz yeni dünyanın iş temposu için de Dr. Feyza Çelen tepkileri durdurabiliriz. Yasaklara, Psikolojik Danışman hazırlık yapmanızı sağlamış olacaktır. sınırlılıklara, iş yönetimine ilişkin İşinize uygun veya hayat amacınıza aksamalara, ailemizin karmaşık yapısına, eşlik edebilecek sosyal sorumluluk Sağlıklı psikoloji için salgın kısacası sorunlara odaklanmak yerine, projelerinde yer almak ruhsal açıdan sürecinde neler yapabiliriz? nasıl sorusunu sorarak çözümlere kendinize ve bu dünyaya yeni bir odaklanmak daha sağlıklı olacaktır. anlam katacaktır. Hayatın size ne • Kaygılarımızın nedeni belirsizlik hissidir. Gerektiğinde uzman desteği almaktan getireceğini beklemek yerine hayata Bu yüzden önce güven ve ait hissetme çekinmeyelim. Online seans olsa bile. duygumuzun farkında olalım. Bize güven katabileceklerinizi gözden geçirin. veren ortamların, kişilerin ve uğraşların • İçimizden gelen endişelerin, korkuların, •Evde daha nitelikli zaman geçirebilmek bir listesini yapalım. ufak panik fısıltılarının farkında olup, için kitap, film, video listesi oluşturmak zihnimizi başka bir yere yönlendirerek kadar, ailenizin her ferdinin bireysel • Hep iyi hissetmeliyim, olumsuzluktan düşüncelerimize nasıl yön verebildiğimizi hızına, tercihine ve kapasitesine eşlik hemen kurtulmalıyım şeklinde görebilmeye odaklanalım. Başlat, sürdür edebilmek için ortak zamanlar belirleyin. düşünmek, mükemmeliyetçi yapımızı ve bitir tuşlarımızın olduğunu bilmek, öne çıkarır. Oysaki her duygumuzun beynimizi kontrol etme sürecini aktif hale Zinciri kırma yöntemi kullanarak, yeni bir farkında olmak, acının da dönüştürücü getirecektir. beceri edinebilmek için küçük adımlarla ve olumlu etkisinin olduğunu başladığınız aktiviteler, çocuklarınızın bilmek önemlidir. Hata yapıyorum, • Yenilikler yapın. Mindfulness hayatında daha etkili bir rol model yanlış düşünüyorum diye kendimizi (farkındalık kazanma becerisi) olmanızı sağlayacaktır. suçlamadan, ne düşündüğümüzün uygulamaları deneyin, doğada vakit farkında olarak yola devam edelim. geçirmeye çalışın, izole olabildiğiniz •Her zaman üretken, her zaman olumlu, yürüyüşler planlayın ve bunları rutin her zaman başarılı ve mutlu olmak • Belirsizlik ve kontrol edemediğimiz haline getirin. Şefkat ve minnet zorunda değilsiniz. Bazen boş boş süreçlere ilişkin öfkemizi, kas gücü duygusunun öğrenilebilir olduğunu oturmak, elini kolunu kaldırmamak hatta gerektiren işlere aktarmak, daha fazla hatırlayarak; endişe ve korkunun tembelleşip saçmalamak hakkınızı spor yapmak, tamirat ve tadilat işleriyle panzehiri haline getirin. da kullanmak için kendinizi serbest uğraşmak, çocuklar için de stres topuna, bırakın. Hayatı zorlaştırmayın, rahatlayıp oyun hamuruna veya ritim çalışmalarına • Güzel iltifatlar listesi, teşekkür ve duygularınızı serbest bırakın. Hayat; tüm yönelmek rahatlatıcı olacaktır. minnet duyduklarım arşivi hazırlamak coşkusuyla sizinle birlikte aksın.

22 TRT VİZYON İÇİNDEKİ TRT’DEN Ela TEKİN / [email protected] Yaşarlarken hayatlarına şahit olmak Doğanın eşsiz tasarımına tanıklık etmeye hazır mısınız? Belgesel “Yok Olmadan Keşfet” sizleri Anadolu topraklarında gerçekleşen bir maceraya çağırıyor.

nsanoğlu, cazibesine kapılarak Hayallerin ötesinde bir dünya geziyor. Şekercioğlu, seyahatleri, bilimsel büyülendiği, kucağında büyüttüğü Bir çoğumuz doğanın derinliklerinde araştırmaları ve gözlemleriyle, Türkiye’nin sayısız canlı türüyle dünyanın ziyneti saklı gizemleri çözmek, canlıların zenginlikleri ve biyoçeşitliliği hakkında olan doğayı hayranlık ve şaşkınlıkla yaşantılarını görmek, bilmediklerimize hayallerin ötesindeki bir dünyayı “Yok izlemeye devam ediyor. Peki, onun şahit olmak istiyoruz. Bu isteği, özel Olmadan Keşfet” ile yansıtıyor. Hâlâ süregelmesi gereken varlığı için yapımların tanıdığı imkânlar sayesinde, yaşarken onların yaşantılarını kaçırmayın ne yapıyor? Aslında bu sorunun cevabı evimizin içinde kolaylıkla giderebiliyoruz. demek de bize düşüyor. İçok açık: Yetersiz kalan birkaç iyi niyetli Doğa severler için ufuk açıcı belgeseller davranış, o kadar. Beşer, doğanın çarpıcı görsellikler ile sunuluyor. Bu Eski bölümler heyecan yaratmıştı barındırdığı muhteşemliği kabul ederken belgesellerden biri de “Yok Olmadan “Yok Olmadan Keşfet”, eski sezon bir yandan da trajik bir şekilde onun Keşfet” programı. bölümlerinde, Türkiye kuş türlerinin ayarlarıyla oynamaya meyilli gözüküyor. Ülkemizde 10 binden fazla bitki türü, çoğunu ve kara hayvanlarının yüzde Henüz tam olarak keşfedemediğimiz bazı 171 memeli, 486 kuş, 422 kelebek, 168 kırkını barındıran, Kuzey Doğu Anadolu’da türleri kaybediyoruz; istemesek de doğayı sürüngen ve amfibi tür yaşamakta. Ekolog, Iğdır- Kars sınırında, Aras Nehri Kuş yavaş yavaş yok ediyoruz. Oysa, doğal kuş bilimci ve doğa korumacı Prof. Dr. Cenneti’nde yaşayan ‘Büyük Kamışçın’ın hayatın her bir parçasının korunarak Çağan Şekercioğlu da bu canlı türlerini nefes kesici göç hikâyesini ekrana gelecek kuşaklara hasarsız bırakılması araştırmak, onları belgelemek ve doğayı getirmişti. Kars’ın Sarıkamış ormanlarında gerek. korumanın önemini anlatmak için Türkiye’yi yaşayan bozayının izini sürerken Çağan

Prof. Dr. Çağan Şekercioğlu, Türkiye’yi geziyor

24 TRT VİZYON TRT VİZYON 25 Ela TEKİN / [email protected]

Ülkemizde 10 binden fazla bitki türü, 171 memeli, 486 kuş, 422 kelebek, 168 sürüngen ve amfibi tür yaşamakta. Ekolog, kuş bilimci ve doğa korumacı Prof. Dr. Çağan Şekercioğlu da bu canlı türlerini araştırmak, onları belgelemek ve doğayı korumanın önemini anlatmak için Türkiye’yi geziyor.

Şekercioğlu ve vahşi yaşam biyologlarının nefes nefese bozayı yakalama mücadelesi tüm detaylarıyla yansıtılmıştı. Iğdır’da bulunan Tuzluca çöplüğünde küçük akbabalar, Kars Sarıkamış ormanlarının en yüksek noktalarında soyu tehlikede olan Kafkas vaşakları, Küre Dağları Milli Parkı’nın en sevimli hayvanı karaca, Kayseri Sultan Sazlığı’nın en ilginç hayvanı alacasansar, Doğu Karadeniz’in kıyı dağlarında yaşayan atmacalar, Hatay Amanos Dağları’nda görülebilen dağ Yaban keçilerinin dünyası ceylanı da diğer içerikleri oluşturmuştu. bulunduğu bölgeyi istila eden su “yarasacı hoca” lakaplı Prof. Dr. Ahmet Bilmediğimiz yaşamlardan maymununu ve Anadolu’da neredeyse her Karataş ile buluşuyor. Yarasaları bulmak kesitler yerde bulunan ama karşılaşması güç olan için, ekosistemi diğer ekosistemlere göre “Yok Olmadan Keşfet” ikinci sezonunda da çakalı kayda almayı başarıyor. oldukça farklı olan mağaralarda sürecek pek çok bölümüyle heyecan verici anlara Tunceli’nin Mazgirt ilçesinde, sert kayalar olan bu arayış oldukça zorlu. tanık olmamızı sağlıyor. İşte bunlardan üzerinde dans eder gibi gezen yaban Akdeniz bölgesinin en sıcak şehirlerinden bazıları: keçileri takip ediliyor. Buranın aynı Adana’da bir saz kedisi… Prof. Dr. Çağan “Yok Olmadan Keşfet” ekibi yüksek zamanda yaban hayatının birçok farklı Şekercioğlu, ağırlığı 15 kilograma kadar rakımlarda yaşadığı için görüntülenmesi türüne ev sahipliği yapıyor olması da çıkabilen, küçük kedigillerin en iri üyesi oldukça zor olan Şamua ya da diğer oldukça heyecan verici. olan saz kedisini görüntülemek istiyor. adıyla Çengel Boynuzlu Dağ Keçisi olarak Adıyaman ve Şanlıurfa’yı birbirinden bilinen bir türün peşine düşüyor. Prof. Dr. ayırarak sınır görevi gören Fırat Nehri Yeni bölümlerle macera devam Çağan Şekercioğlu Munzur sıradağlarının kenarındaki Kızılin Köyü… Bu muhteşem ediyor zirvesine doğru zorlu bir yolculuk coğrafya, görüntülenmesi oldukça zor olan İzleyicilerin önceki bölümlerine TRT yapıyor. Bin 100 metrelik bu tırmanış çizgili sırtlana da ev sahipliği yapmakta. İzle’den ulaşarak seyredebileceği “Yok sonunda Çengel Boynuzlu Dağ Keçileri’ni Prof. Dr. Çağan Şekercioğlu, sırtlangil Olmadan Keşfet” programı yepyeni görüntüleyerek onların davranışlarını kayıt sülalesinin Türkiye’de rastlanılabilen tek bölümleriyle TRT Belgesel kanalında altına alıyor. temsilcisi olan çizgili sırtlanını Doç. Dr. her cumartesi, saat 21.00’de ekrana Iğdır’ın Ermenistan, İran ve Nahçıvan Şafak Bulut ile görüntülemeye çalışıyor. geliyor. Akdeniz bölgesinin en sıcak sınırında, gece çakal, gündüz ise Ağrı Dünyanın en büyük yarasalarının yer aldığı şehirlerinden Adana’da, kuyruk sürenin Dağı’nın eteklerinde istilacı bir tür olarak meyve yarasaları ailesinin Türkiye’deki peşine düşülüyor. Yumurtalık ve Karataş nitelendirilen su maymunu araması tek temsilcisi olan ve sadece Akdeniz ilçeleri yakınında yer alan bölgede yapılıyor. Prof. Dr. Çağan Şekercioğlu, Bölgesi’nde düşük rakımlarda görülen Mısır görülebilen ve firavun faresi olarak da Sovyet döneminde kürk çiftliklerinden Meyve Yarasası’nın peşinden gidiliyor. bilinen kuyruksüren, görüntülenmesi kaçarak bizim topraklarımıza yerleşen, Prof. Dr. Çağan Şekercioğlu, Hatay’da pek de kolay olmayan bir tür. Prof. Dr.

24 TRT VİZYON TRT VİZYON 25 “Yok Olmadan Keşfet” ekibi, gece gündüz demeden çalışıyor ve yaşadığı tecrübeleri kayıt altına alıyor

Prof. Dr. Çağan Şekercioğlu kimdir? Utah Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi olan Prof. Dr. Çağan Hakkı Şekercioğlu, ekolog, ornitolog, doğa koruma bilimci ve Türkiye’nin ilk tropikal biyoloğudur. Türkiye’nin en önemli bilim ödülü olan TUBİTAK Özel Ödülü’nü alan en genç bilim insanı, Kars Kuyucuk Gölü’nde doğa koruma, araştırma, ekolojik restorasyon ve ekoturizm projesiyle, 2008 yılında, Prenses Anne’den İngiltere’nin en prestijli doğa koruma ödülü olan Whitley Gold ödülünü almıştır. 2011’de ise ABD’de National Geographic Derneği tarafından “Çocukluk hayalinden yola çıkarak doğal hayatın ve “Yılın Kâşifi” seçilmiştir. Türkiye, Etiyopya, Kosta Rika ve Utah başta olmak üzere, ekolojik dengenin korunması için onlarca çalışma bilimsel araştırmaları için her kıtada yürüttüm. Şimdi hedefim Anadolu toprakları…” yetmişten fazla ülkeye seyahat eden Şekercioğlu, üç kitap, yetmişi aşkın Prof. Dr. Çağan Şekercioğlu bilimsel yayın ve 2 bin 500’ün üzerinde bilimsel atıf sahibidir. Çağan Şekercioğlu da usta bir kazıcı ve Bozdağ Milli Parkı’nda, Anadolu’daki tam bir yılan avcısı olan kuyruksüreni endemik türlerden biri olup, tüm dünyada görüntülemek istiyor. Çağan Hoca’ya bu sadece Türkiye’de yaşayan yaban Farkına varacaksınız konuda destek olacak Biyolog Lale Aktay, koyunlarını araştırıyor ve görüntülemeye Profesör Dr. Çağan Şekercioğlu, yok günlerce hem yaban hayatı geliştirme çalışıyor. Bakalım, özellikle erkek olmadan keşfedilmesi gereken türleri sahasını hem de dış çevresini arıyor bireylerinin görüntülenmesi çok zor olan bu görüntülemek ve tanıtmak için, onlara ve Yumurtalık Doğa Koruma ve Milli tür ile karşılaşabilecekler mi? doğal yaşam alanlarında ulaşmaya Parklar Şefliğinin yönlendirmesiyle birçok çalışıyor. Bazen yerel bir rehber tarafından ize rastlıyor. Bakalım görüntülenmesi Arap tavşanı bazense bir bilim insanı tarafından zor olan saz kedisini görüntülemeyi “Yok Olmadan Keşfet” ekibi, Iğdır’ın davet edildiği bu eşsiz yaban hayatında başarabilecekler mi? yukarı Çıyrıklı Köyü’nde, Arap tavşanının araştırmalar yapıyor. Bu hayvanların peşinde. Beş parmaklı Arap tavşanı davranışlarını incelemek için gece gündüz Leylekler ve yaban koyunları bölgede yaşayan çok özel türlerden demeden çalışıyor ve yaşadığı tecrübeleri “Yok Olmadan Keşfet” ekibi, Iğdır’ın Aralık bir tanesi. Prof. Dr. Çağan Şekercioğlu kayıt altına alıyor. Türkiye’nin zenginlikleri ilçesine bağlı Kolikent Köyü’ne sonra da özellikle geceleri ortaya çıkan Arap ve biyoçeşitliliği hakkında, tahminlerinizin Konya’nın Karatay ilçesine gidiyor. Prof. Dr. tavşanını görüntülemek istiyor. Bu konuda ötesinde bir dünyanın kapıları sizler için Çağan Şekercioğlu Iğdır’da, Türkiye’nin ilk da ona Kuzeydoğa Derneği kuş gözlem açılıyor. Siz o kapıdan her geçtiğinizde, sertifikalı yaban hayatı rehabilitatörü olan istasyonu şefi Kayahan Ağırkaya yardımcı bu doğa harikalarına bir kez daha hayran Ayşegül Çoban ile leylekler hakkında bilgi olacak. Oldukça zorlu geçecek olan gece olacak, canlı türlerini herkesin görmesi ve alışverişinde bulunuyor. Ardından Prof. arazi arayışlarının sonunda, Arap tavşanı koruması gerektiğinin farkına varacaksınız. Dr. Ahmet Karataş ile birlikte Konya’nın görüntü verecek mi?

26 TRT VİZYON TRT VİZYON 27 26 TRT VİZYON TRT VİZYON 27 TRT’DEN Meral ÜNSAL / [email protected] Televizyonun yeni yaşı 31 Ocak 1968 tarihinde deneme televizyon yayınlarına başlayan TRT, bugün Türkiye’nin ilk ve tek kamu yayın kurumu olarak, ulusal ve uluslararası alanda etki oluşturan bir marka.

yayınlarını da bünyesine katarak 1 Mayıs 1964’de kurulan Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, ilk meyvesini bundan yaklaşık 4 yıl sonra 31 Ocak 1968 akşamı gerçekleştirdiği televizyon yayınıyla veriyordu.

Heyecan doruktaydı Dilerseniz önce hep birlikte 31 Ocak 1968 akşamına uzanalım ve o gün yaşananları kısaca anımsayalım. Genç ülkenin, çiçeği burnunda tek yayın kuruluşu TRT, kendisine Anayasa ile verilen görevlerden birini layığıyla yerine getirebilmek için titizlikle ve uzun süre hazırlandı. Zamanın ruhu ve imkânlarıyla mucizeye yakın bir şekilde Ankara’da, Mithatpaşa Caddesi’ndeki binanın bodrumunda oluşturulan stüdyoda ilk yayının hazırlıkları tamamlandı.

“Çığlıklarla zıpladık” “Sayın seyirciler burası 3. bant 5. kanaldan deneme yayınları yapan Ankara Televizyonu. Bugün 31 Ocak 1968. Bu akşamki deneme yayınına başlıyoruz.” Nuran Devres’in akıllarımıza kazınan ilk anonsu, tarihi bir anın ilk görüntüleriyle ekranlara yansıdı. Dünyadaki örneklerinden 31 yıl sonra Türkiye televizyonla tanışmış ve bu TRT sayesinde olmuştu. Nuran Devres yıllar sonra TRT Haber’e verdiği bir röportajda o anları şu cümlelerle anlatıyordu: “Bir saniyesini bile unutmam mümkün değil. Acayip bir heyecan. Şunu bir yüzümün akıyla yapayım sonra öleyim falan diyorsunuz.

Fotoğraf: Meral Ünsal Orada söyleyeceğim üç cümleyi haftalarca ir çınar ağacı düşünün, İşte eskilerin “teşbihte hata olmaz” sözüne ezberledim. Herkes çok heyecanlıydı. Bir her geçen gün dallanıp güvenerek oluşturduğum bu metafor, de canlı yayın yapıyoruz. Bant ve düzeltme budaklanan ve gökyüzünün benim gözümde TRT’yi temsil ediyor. imkânı yok. O zamanlar bütün yayınlar en uç noktalarına ulaşmak Minicik bir tohumken, toprakla buluşup canlı… Hatanın affı yok, geri dönüşü yok. için sürekli büyüyen… devleşen, güçlü kimliğiyle sadece İlk televizyon yayınını profesyonel olarak Güneşten ve topraktan ülkemizde değil, dünyada yayıncılık yaptıktan sonra hepimiz çığlıklarla zıpladık. aldığının karşılığını vermek için mücadele alanında söz sahibi olmaya evrilen ve bunu Bu bizim için unutulmaz bir anı değil; bizim içimizde yaşayan bir şey. O günü hâlâ Bedip, tohumlarıyla yeni başlangıçlar başaran bir kurum… yaşıyoruz.” oluşturabilen… Ülkemizde 1927’de başlayan radyo

28 TRT VİZYON TRT VİZYON 29 “Lütfen bekleyiniz” İlk gün yayını açılış anonsu sonrasında Televizyon Müdürü Mahmut Tali Öngören’in konuşması ile devam eder ve bir sonraki program olan “Atatürk ve İnkılapları” Prof. Dr. Afet İnan’la ekrana gelmeden bir arıza yaşanır. Türkiye televizyon tarihinin ilk günü yaşanan ilk arıza da ekrandaki “Lütfen Bekleyiniz” yazısıyla tarihe geçer. Saatler 20.00’yi gösterdiğinde deneyimli radyo spikeri Zafer Cilasun ilk kez televizyonda haberleri okur. Hava durumu ve ardından “Kötü Adam ve İnatçı Çiçek” adlı bir Bulgar çizgi filmi yayımlanır. Daha sonra “Antalya’nın Suları” ve “Antalya’nın Ormanları” adlı iki belgesel film arka arkaya gösterilir. İlk yayın saat 21.00’de İstiklal Marşı ile sona erer. Türkiye’de ilk televizyon yayını Nuran Devres’in yaptığı unutulmaz anons ile başladı İlk TRT ekibi O günlerin ilk ekibini Taner Ağabeyimizi, Türkiye Radyo Televizyon da olmasak da TRT programlarının bize Milliyet Gazetesinin deneyimli televizyon kattığı mutlaka bir şeyler var. Hâl böyle muhabiri Taner Dedeoğlu’nu kaynak Kurumu, sadece yurdun olunca, özellikle de biz TRT çalışanları, göstererek, onun cümleleriyle paylaşalım: dört bir yanına değil, böyle bir kurumun parçası olmaktan “Adnan Öztrak’ın genel müdür olduğu tüm dünyaya dağılmış duyduğumuz onur ve gururu her zaman TRT’nin ilk ekibi şu isimlerden oluşuyordu: sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz. Sedat Örsel, Arsal Soley, Ayhan Önal, geniş yayın ağıyla Kar, kış, soğuk ayaz demeden kâh Erşan Başbuğ, Bülent Çakacı, Tunca geçmişten günümüze bir dağın tepesindeki vericide kâh bir Yönder, Şehriban Durgun, Melih Aşık, yayın dünyasında farkını futbol sahasının kenarında görev yapan Yavuz Kürkçü, Zeynep Esen, Attila İlvan, meslektaşlarımız… Kimi zaman bir savaşın Tuncer Tezel, Emin Gerçeker, Taylan hissettiriyor. tam göbeğinde canı pahasına haber Gökçen, Tülay Eratalay, Tülin Eraslan, Tüm dünyaya; 17 farklı peşinde koşan, kimi zaman dünyanın öbür ucundaki gelişmeleri anında bizlere aktaran Tülin Oral, İskender Salgırlı, Okan Güngör, uydudan, 4 bin 359 Adem Yavuz, Varlık Özmenek, Atilla haberciler… Yayının aksaksız devamı için Arsoy, Koray Düzgören, Ayla Erdemli, karasal vericiden ve dijital günlerce sahada çekim yapan, elde edilen Emel Ceylan, Emel Uygur, Önder Aktaç, medya platformlarından; görüntüleri saniye hatta salise titizliğiyle Ergin Ertem, Erdoğan Aklan, Erdem elden geçiren ve düzenleyen programcılar, Tugal, Kaynak Gültekin, Gelincik Gültekin, 17 televizyon kanalı, 16 kurgucular… Mühendisinden teknisyenine, Mehtap Uyguner, Önce Kurşunlu, Atik radyo kanalı, 4 basılı dergi ulaşım sorumlusundan eğitim görevlisine, Çatalpınar, Mehmet Deniz, Ahmet Derin ve ve 41 dilde ulaşıyor. üst düzey yöneticisinden dramaturguna Fermani Uygun.” kocaman bir aile Türkiye Radyo Televizyon Kurumu… Bu, geçmişten bu güne hiç Genç fidan doğum gününü kutlayacağız. Ülkemizin bir değişmedi. Bu vesileyle, başlangıcından İşte o günden bu güne geçen yıllar içinde asra yaklaşan varlığının yarıdan fazlasına bu güne, TRT’yi TRT yapan tüm isimsiz tüm dünya değişti, bizim çınar büyüdü, tanıklık etmiş bir kurumdan bahsediyoruz. kahramanlara buradan selam gönderelim… serpildi ama bazı şeyler hiç değişmedi. Bu, gururumuzun temelini oluşturuyor. Artık gelenekselleşmiş program ve Parçası olmaktan duyduğumuz onur TRT’nin yalnızca televizyon ya da etkinlikleriyle olduğu kadar, modern mesela… Göreve başladığımız ilk günkü radyo yayıncılığında değil, diğer yayın dünyanın nabzını tutarak, yeniliğe dair ne gibi… mecralarında ve sektörün ihtiyacı olan her varsa tüm yayın mecralarında kullanan Bu koca çınarın, henüz genç bir fidanken konuda öncü olduğu herkesin kabulü. TRT, adeta geçmişten geleceğe bir köprü ve o zamanın koşulları çerçevesinde adeta olmanın ayrıcalığını yaşıyor ve yaşatıyor. mucizevi bir biçimde başlattığı televizyon Geçmişten bu güne Halkımızdan aldığımız güçle yine onların yayınlarının 53. yaşını kutladığımız bu Geriye dönüp baktığımızda hemen istek ve taleplerini, ihtiyaçlarını gözeterek günlerde hepimizde tarifi imkânsız bir gurur hepimizin hafızasında TRT ile örtüşen bir yayın dünyasının amiral gemisi unvanını var. Çok değil birkaç ay sonra da TRT’nin anı mutlaka var. Bugün farkında olsak ya büyük bir onurla taşıyor TRT ailesi.

28 TRT VİZYON TRT VİZYON 29 TRT’DEN Ela TEKİN / [email protected]

Süper kahraman İskender “Selam, ben İskender, Tozkoparan İskender. En uzun menzile ok atma rekorunun sahibiyim. Bu zamanda çok ilginç şeyler gördüm. Ama size bir sır vereyim mi? Siz çok daha ilginç şeyler göreceksiniz!”

aha çocuk yaşta rekorlara Tozkoparan dizisinden tanınan isimlerin hafta saat 17.30’da ekrana gelecek şekilde imza atmış süper kahraman yanı sıra sürpriz oyuncular da var. Dizinin TRT 1 kanalındaki yerini aldı. İskender günümüze geliyor; çocuk oyuncuları arasında Çağan Efe Ak, üstelik yol arkadaşları Salih Tuana Naz Tiryaki, Esat Polat Güler, Yağız Zamanda yolculuk burada ve Fikri, peşinden ayrılmayan Kılınç, Ülkü Hilal Çiftçi, Leya Kırşan, Defne mümkün ezeli düşmanı Giovanni ile Erşen, Deniz Erayvaz ve Mert Erdoğdu 12 yaşında olmasına rağmen olağanüstü birlikte… TRT 1 farkıyla ekranlara gelen gibi birbirinden yetenekli isimler bulunuyor. yeteneklere sahip olan kemankeş Dve ailece izlenecek olan yeni çocuk dizisi Çocuk oyunculara Yusuf Gökhan Atalay, İskender, 2020 yılından yaşadığı döneme “Tozkoparan İskender”de macera ve tarih Burak Alkaş, Fırat Albayram, Sera Tokdemir, geri dönmez ise tarihin seyri değişecek; iç içe… Yapım, çocuklara okçuluk ve Muhittin Korkmaz, Esin Gündoğdu, Mehmet Tozkoparanlar yok olacak ve kötüler kahramanlık dolu hikâyesiyle kahkaha dolu Emin Kadıhan ve Suna Selen gibi çok kazanacak. Fakat İskender’in derdi sadece anlar vadediyor. sevilen yetişkin oyuncular eşlik ediyor. bu değil. Onu günümüzde de pek çok sorun “Tozkoparan İskender”, çocuklara yeni yıl bekliyor. İskender’i, bir türlü kontrol etmeyi Çocuk ve yetişkin oyuncular bir sürprizi yaparak, TRT 1 kanalından 2 Ocak beceremediği güçleri, sürekli peşinde olan arada Cumartesi akşamı ilk iki bölümüyle birden Venedikli okçu Giovanni, okuldaki baş “Tozkoparan İskender”in kadrosunda, “merhaba” dedi; 10 Ocak itibariyle ise her belası Kasırga Takımı… Tabii ki tüm bu

30 TRT VİZYON TRT VİZYON 31 Ela TEKİN / [email protected]

Kahraman İskender, günümüze geliyor

Elif Hamamcı Yapımcı Muhteşem yetenekleriyle hayatımıza girdi “Tozkoparan İskender”, kendi içimizden, bizden birisinin kahramanlık öyküsü. Sadece beden olarak, fiziki süper güçlerle donanmanın değil; asıl olarak ruhen böyle bir gücü taşıyabilmenin süper kahramanlık olduğunu anlatan bir proje. İskender bizlere, maddiyatın değil sevginin, kazanmanın değil adil olmanın, hırsın değil ahlaklı olmanın önemini, geçmişten günümüze gelen bir süper kahraman olarak geçmiş ve günümüz mukayeseleriyle bizzat hatırlatıyor. Çok şükür setimizde her şey yolunda. Çocukların enerjisi ve sete kattıkları neşe, bulunmaz nimet. Bu kadar harika çocuklarla çalıştığım için dünyanın en şanslı yapımcısı olabilirim. Yetişkin oyuncularımız da bir o kadar güzel insanlar. Set ekibimiz de yaptıkları işin öneminin bilincinde olarak inanılmaz bir özveriyle çalışıyor. Hepsine teşekkür ediyorum. Çizgi romanların beyaz perdeye aktarılmasıyla birlikte hızını arttıran süper kahraman dünyası, özellikle çocuklara ve gençlere hitap eden dinamik ve eğlenceli yapısıyla birlikte giderek popülerleşti. Çocuklarımızın ve gençlerimizin özenerek izlediği süper kahraman filmlerinin kendi kültürel değerlerimizle yoğrulmasının, genç nesillerin motivasyonlarını ve inançlarını doğru yöne kanalize edebilmeleri açısından önemli olduğunu düşündük. Böylelikle kendi tarihimizden birisini, Tozkoparan İskender’i yardıma çağırdık, o da muhteşem yetenekleri ile girdi hayatımıza. İyi ki de girmiş öyle değil mi?

tehlikelere karşı Mavi Ay Takımı onu yalnız Macera ve tarihin iç Bugün… bırakmıyor. Günümüzde de işler, Temrenli kasabasında içe geçtiği hikâyesiyle zorlu gitmektedir. Arda, Asya, Sinan ve Geçmiş… “Tozkoparan İskender”, Elif’ten oluşan okçuluk takımı Mavi Ay, burslu Zaman yolculuğu yapan Salih ve Fikri, özellikle çocukları ekrana olarak TAYGU Koleji’ne yazılmıştır. Yeni kötülerin geçmişte Tozkoparan İskender’in okullarına uyum sağlamak için ellerinden okçular tekkesine girmesini engellediklerini bağlayacak bir aile dizisi… geleni yapan Mavi Ay’ı, Tayfun, Duygu, Ece fark eder. Köyünde sıradan bir yaşam ve Ayberk’ten oluşan bir başka okçuluk süren İskender’i arayıp bulan Salih ve anda karşısına çıkan İskender, Tozkoparan takımı Kasırga karşılar. Ancak Kasırga, Mavi Fikri, İskender’in içindeki cevheri fark unvanını da alarak Cihangir’in önüne Ay’ın okula gelişinden pek mutlu olmamıştır. etmesine ve okçular tekkesine girmesine geçer ve okçular tekkesinin en iyi okçusu Daha ilk günden Mavi Ay ile Kasırga yardımcı olur. olur. Tozkoparan İskender, Sultan’ın takımlarının arasında soğuk rüzgarlar İskender okçular tekkesinde eğitim korumalığını yapmak ve Yeniçeri Ocağı’na esmeye başlar. alırken, onu yakından takip eden birisi girmek üzere yola koyulur. Fakat Giovanni Kasırga ve Mavi Ay’ın arası düzelecek mi? vardır; Cihangir. Venedikli bir casus yüzünü gizleyerek adamlarıyla birlikte Günümüze ışınlanan Tozkoparan İskender’i olan ve asıl ismi Giovanni olan Cihangir, Salih, Fikri ve İskender’e saldırır. Saldırı neler bekliyor? Kötü olduğu kadar sakar ve okçular tekkesinin en iyi okçusu olmayı esnasında zaman makinesine bir ok komik bir karaktere sahip olan Giovanni, amaçlamaktadır. Böylece Osmanlı saplanmasıyla birlikte aniden çalışan günümüzde İskender’i bularak ona zarar sultanının koruması olacak ve Sultan’a makine, Salih, Fikri ve İskender’in yanı sıra verebilecek mi? Salih ve Fikri, İskender’i zarar verebilecektir. Ancak hiç beklemediği Giovanni’yi de günümüze ışınlar. korumayı başarabilecek mi? Hep beraber izleyip göreceğiz... 30 TRT VİZYON TRT VİZYON 31 Bora Onur Yönetmen “Sevilerek yapılan işler seyirciye geçiyor” Projemiz “Tozkoparan İskender”, kemankeş İskender’in öyküsü. Salih ve Fikri zamanda yolculuk yaparak kötülerin Tozkoparan İskender’in Okçular tekkesine girmesini engellediklerini ve Tozkoparanların hiç var olmadıklarını fark eder. Salih ve Fikri, İskender’in yeniden okçular tekkesine girmesini sağlar ancak tekkede İskender’i yok etmek isteyen bir Venedik casusu Giovanni vardır. Kalabalık bir oyuncu kadrosuyla çalışıyoruz. Başrolde dokuz karakter var. Genellikle bu dokuz kişinin olduğu sahnelerin çekimi de provaları da uzun sürmekte. Ancak ben çok şanlıyım: Dokuz tane birbirinden akıllı, sevimli, disiplinli, yetenekli ve azimli çocukla çalışıyorum. Onların gençlikleri, enerjileri hiç bitmiyor. Çok çalışkanlar. Her sahneyi çalışmış olarak geliyorlar ve kendilerinden bir şeyler katıyorlar. Bu sahnede şöyle desem, şurada dursam gibi fikirlerle bana geliyorlar. Onların işe bu denli sahip çıkması, benimsemeleri çok önemli. Severek yapılan işler arada beyaz cam olsa bile seyirciye direk geçiyor. “Tozkoparan İskender” de bence böyle bir iş. Oyuncular ve teknik ekipten herkes severek işini yapıyor. Çok tempolu, hareketli, fit bir dizi “Tozkoparan İskender”. Dolayısıyla böyle bir tempoyu yakalamak için tüm ekibin çok dikkatli ve titiz çalışması gerekmekte. Her hafta senaryodan yepyeni mekânlar, icatlar, turnuvalar çıkmakta. Çok profesyonel bir ekiple çalıştığım için kısa sürede yeni tasarımlar yapılıyor, böylece çekime başlayabiliyorum. Kısacası Tozkoparan İskender’i izlemesi kadar çekmesi de keyifli.

Çağan Efe Ak Oyuncu “Çağrıldığımda çok heyecanlandım” İskender karakterini canlandırıyorum. İskender çok akıllı, merhametli, adaletli iyi kalpli bir çocuk. Özel güçleri var ama bu gücünü saklaması gerekiyor ancak iyilik için kullanmaya da engel olamıyor. Yüzyıllar öncesinden gelip, günümüz dünyasına ayak uydurmaya çalışıyor. İskender’in serüveni çok heyecanlı ve ben bu karakteri canlandırdığım için çok mutluyum. Çekimler çok keyifli geçiyor. Sette yaşıtlarımla olmak büyük avantaj. Eğlenceli ve güzel vakit geçiriyoruz. İskender karakteri için görüşmeye çağırıldığımda çok heyecanlanmıştım. Hem karakteri hem hikâyeyi çok sevdim. Bir an bile tereddüt etmedim. Şimdi de iyi ki bu proje olmuş diyorum.

Esat Polat Güler Oyuncu “Keyifli geçiyor, mutluyuz” Tayfun karakterini canlandırıyorum. Tayfun karakteri, hırsı olan, havalı, lider yapısına sahip, kibirli, asil ve kendi isteklerinin yerine gelmesi için her an her şeyi yapabilecek bir karakter. Şu sıralar çekimlerimiz yoğun ama bir o kadar da keyifli geçiyor, gayet mutluyuz. Ben her zaman oynayacağım yeni karakterleri duyunca sevinirim, çünkü yeni tecrübeler edineceğimi düşünürüm. Bu teklif geldiği zaman da heyecanlandım, sevindim ve kendi oyunculuğuma hiç canlandırmadığım bir karakter daha ekledim, benim için oyunculuk bir sanattır.

32 TRT VİZYON TRT VİZYON 33 Yusuf Gökhan Atalay Oyuncu “TRT, önemli bir boşluğu dolduruyor” Salih başta hayata küsmüş, ormana sığınmış, bir kulübede yaşayıp kemankeş ocağının bekçiliğini yapan bir adamken, tanıştığı bu çocukların sevgisi, saflığı onu hem hayata döndürüyor hem de kaybettiği çocuğunun üzüntüsünü unutturuyor. O da hayatını çocuklara adayarak kendince teşekkürünü ediyor diyebiliriz. Epey bir stokla gidiyoruz bu da daha rahat bir çalışma ortamı sağlıyor. Bölüm yetiştirme telaşı, zaman zaman kaliteden götürebiliyor. Tozkoparan İskender’de bu dezavantajı yaşamıyoruz. Genelde projelere başlarken tabii bir öngörümüz olur ama karşılık bulup bulamayacağını kestirmek mümkün değil aslında. Yine de güzel bir iş olacağını tahmin etmiştim. Daha önce çocuklarla çok çalışma fırsatım oldu; hep de iyi anlaştık ama bir çocuk dizisinde oynamıştım. Aslına bakılırsa bu ülkece ihmal ettiğimiz bir konu. Sinema izleyicisi, tiyatro izleyicisi, müze gezen, sergiye, konsere, söyleşiye giden insanlar yetiştirmek çok çok mühim. Çocuklar için yapılan işler çoğunlukla para temelli olduğu için de kültür, sanat, estetik, kalite gibi kaygıları pek olmuyor. TRT, burada önemli bir boşluğu dolduruyor ve tabii altmış dakika olması da tüm arkadaşlarımız gibi benim için de bir tercih sebebi.

Sera Tokdemir Oyuncu “Çok güzel bir enerji ve samimiyet var” Rüya Hoca Tarih öğretmeni ve okul müdürü. Öğrencilerinin her birini evladı gibi seviyor. İyi kalpli, sevgi dolu, iyimser biri ama haksızlık karşısında; özellikle öğrencileri yani çocukları söz konusu olduğunda herkesin karşısına dağ gibi dikiliyor. En büyük isteği, yetiştirdiği her çocuğa doğruyu ve yanlışı ayırt edebilmeyi, iyi ve merhametli birer insan olabilmeyi ve kaybederken bile kazanabilmeyi öğretebilmek. Çekimler çok şükür gayet yolunda gidiyor. Setten ziyade evlerimizden çıkıp diğer evimize geçiyor gibiyiz. Çok güzel bir enerji ve samimiyet var. Çocuk oyuncularla ilişkilerimiz çok güzel. Pandemi döneminde herkes kadar biz de zorluklar yaşıyor olsak da yapımcılarımızın aldığı tedbirler sayesinde çok daha güvenli çalışma ortamı şansı yakalamış olan şanslı setlerden biriyiz. Bu projede yer almaya çok kolay karar verdim. Hikâyenin sıcaklığı ve Rüya Hoca gibi benim de çocukları çok seviyor olmam bu projede yer almayı istememin en büyük nedenlerindendi. Amacım ise, bana emanet edilen bu karaktere maksimum derecede fayda sağlayabilmek. Teşekkürler…

Olağanüstü yeteneklere sahip olan kemankeş İskender, bir kaza sonucu geldiği 2020 yılından yaşadığı döneme geri dönmez ise tarihin seyri değişecek; Tozkoparanlar yok olacak ve kötüler kazanacak.

32 TRT VİZYON TRT VİZYON 33 TRT’DEN Zeynep ÖYMEZ / [email protected]

Acemi anne olur mu? Sımsıcak aile dizisi “Acemi Anneler” gündüz kuşağına yepyeni bir soluk getirdi. “Acemi anne olur mu?” sorusuna cevap arayan dizi izleyicilerden yoğun ilgi görüyor.

nne olan veya anne Ne mesai bitimi var ne de tatili. Üstelik “Yeterince çalışırsanız her işte usta olmak için gün sayan; anneliğin bir kitabı da yok. Annelerimizden olursunuz, yalnızca annelik bir ömür evladı 40 yaşında da öğrenilse, kitaplardan okunulsa, uzmanlara boyu acemiliktir” sözüne hak vermemek olsa hep endişelenen; danışılsa da hep eksik bir şeyler vardır mümkün değil bu yüzden. İster tek çocuklu çok isteyen ama anne anneler için; bu yüzden de zaman ister çok çocuklu bir anne olun pek fark olamayan… Annelik bin zaman acemi hissederler kendilerini. etmez. Her durumun kendine özgü getirileri bir türlü durumu içinde barındıran ve Hayatlarımızın bilirkişisi annelere acemiliği ve götürüleri vardır çünkü. Her çocuk tümA kadınları dolayısıyla ailelerini de hiç yakıştıramasak da onlar da çaresizlik kendine has özellikleri olan bir bireydir. O yakından ilgilendiren uzun bir süreç. duygusuna kapılırlar zaman zaman. yüzden de matematiksel bir formülü yoktur

34 TRT VİZYON TRT VİZYON 35 Zeynep ÖYMEZ / [email protected]

anneliğin. Söylenecek çok söz, anlatılacak çok hikâye var bu konuya dair. Tam da bu noktada TRT 1 ekranında yayınlanan “Acemi Anneler” dizisi yetişiyor imdadımıza. Söylenemeyenleri sanki bizim adımıza dile getiriyor, duygularımıza tercüman oluyor bu dizi. Unutulan aile değerlerini hatırlatıyor. Belki de bu yüzden izleyicilerin bağrına bastığı “Acemi Anneler” dizisi, 19 Ekim Pazartesi gününden beri hafta içi her gün saat 15.45’te TRT 1 ekranlarında ilgiyle izleniyor. Çekimleri Ankara’da gerçekleştirilen dizi, anne olmaya hazırlanan dört yakın arkadaşın hem hüzünlü hem neşeli hikâyesini sıcacık bir aile atmosferinde ekranlara taşıyor. İzleyicilerden tam not alan dizinin oyuncu kadrosunda genç ve yetenekli oyuncuların yanı sıra deneyimli oyuncular da rol alıyor: Merve Üçer, Begüm T. Turay, Melis Yıldıran, Yağmur Öztürk, Berk Unutulan aile değerlerini aile kavramının önemini, tek çocuklu Bakioğlu, Cantuğ Tural, Tolga Akman, aileler için kardeş kavramının zaruretini Önder Atakanlı, Cansın Yılmaz, Ege hatırlatan “Acemi Anneler” duygusal ve sıcak bir atmosferde seyirciye Semih Eken, İpek Çeken, Zeynep A.Metin, dizisi dört yakın arkadaşın aktaracak, hayatın içindeki en güçlü Nermin Uğur, Murat Volkan Benli, Deniz duyguları gerçeğe yakın karakterler G.Koçman, Başak Vural, Tüğçe Özbey, anne olma süreçleri aracılığıyla ekrana yansıtacak, bir proje Tamer Aykut, Aslı Bayyiğit, Rümeysa Ay, çerçevesinde yaşadıkları hayal ettiklerinden bahsettiler. Olayların Ayça Dokumacı, Doğukan Demirci, Bade acı ve tatlı anları getiriyor 4 anne adayı kadının çevresinde Çalışkan. anlatılmasını istediler. 6 aylık bir senaryo ekrana. çalışması yapıldı. Böylece “Acemi Anneler” “Hislerime tercüman oldun” edindiğim bir bebeğim var, bununla ilgili projesi senaristlerimiz Baran Yıldırım ve Dizide dört yakın arkadaşı canlandıran çok güzel geri dönüşler oluyor. Acemi Merve Ateşoğlu’nun kaleminden çıktı. Bu Merve Üçer, Begüm T. Turay, Melis Anneler dizisi aslında her eve giren, kiminin süreçte 20 kişilik ana cast oluşturuldu, Yıldıran, Yağmur Öztürk’e izleyicilerden gözyaşına kiminin kahkahasına ortak olan platolar inşa edildi, kostüm ve sanat nasıl dönütler aldıklarını sorduk. Olumlu bir dizi. Dizide her yaş var en gencinden çalışmaları gerçekleştirildi. 1 buçuk aylık geri dönüşler aldıklarını vurgulayan en yaşlısına. Bazen en küçüğüyle en bir çekim sürecinden sonra da 19 Ekim oyuncular entrikasız, hayatın içinden, büyüğünü yan yana gördüğümüz sahneler 2020 tarihinde “Acemi Anneler” dizimiz izleyenlerin kendilerinden bir parça oluyor ve konular öyle güzel işleniyor ki yayın hayatına başladı. Şu an 10 kişilik buldukları böyle bir projede yer aldıkları bize unuttuklarımızı tekrar hatırlatıyor.” senaryo grubu tarafından yazılmakta, için mutlu olduklarını dile getiriyorlar. yaklaşık 100 kişilik bir ekip tarafından Oyuncu Yağmur Öztürk, “Bir kere şunu “Çocuklarla birlikte anne babalar gerçekleştirilmektedir. samimiyetle belirtmek isterim ki, olumsuz da tekrar öğreniyor hayatı” hiçbir geri dönüş almadım. Diziyi takip Dizinin yönetmen koltuğunda Bergüzar Acemi anne olur mu, neden bu isim edenler sanki dizide kendileri varmış Demiroğlu oturuyor. Yapımcısı ise Mehmet seçildi? gibi mutlu ve heyecanlı. Sürecin nasıl Erişdi. Bu sımsıcak aile dizisine dair Dizimizin hikâyesi dört yakın arkadaşın gelişeceğini, bizlerin nasıl birer anne ayrıntıları yapımcı Erişdi ile konuştuk. anne olma sürecini en başından itibaren olacağını şimdiden çok merak ediyorlar. Sorularımıza samimiyetle cevap veren anlatıyor. Bu dört arkadaş, candan öte Bu haliyle bizleri de çok mutlu ediyor” Mehmet Erişdi’ye sözü verelim şimdi… can, aileden öte ailedir birbirlerine. Birinin derken; Melis Yıldıran şunları söylüyor: canı yansa öteki canında hisseder o acıyı. “Düşük yaptığım bölümden sonra bebeğini Dizi projesinin oluşma sürecinden Bir bakışından, bir kırık tebessümünden kaybeden annelerden çok fazla mesaj bahsedebilir miyiz? hissederler birbirlerinin derdini, hissetmekle aldım. ‘Seni anlıyoruz Beyza’, ‘Hislerime TRT 1 Kanal Koordinatörlüğü ve TRT de kalmaz, deva olurlar, merhem olurlar. tercüman oldun’, ‘Bebeğimi kaybettikten Uluslararası/Global TV Trendleri Araştırma Bu dört kadın da aynı zamanda anne sonra ben de böyle haykırmak istemiştim’ Biriminde görevli uzman bir ekip projenin adayıdır. Anne olmaya giden bu süreçte de gibi birçok mesaj aldım. O kadınlarla fikrini ve çerçevesini oluşturdu. Mart bizler onların yaşadıklarına ekran başında acılarını paylaşmak, paylaşabilmek 2020’de başlayan görüşmelerimizde tanıklık ediyoruz. Aslında her doğumda benim için çok kıymetli. Şimdi dizide evlat annelik ve babalık duygularının değerini, anne ve baba da yeniden doğuyor; bir

34 TRT VİZYON TRT VİZYON 35 Dizide Beyza’nın düşük yaptığı sahne anneleri derinden etkiledi acemilik dönemi başlıyor. Her çocuğun başarılı işlere imza atmış çok yetenekli Sevda - Begüm Topçu Turay büyüme sürecinde anne - baba da acemilik oyuncular. Devlet Tiyatrosu Ankara’daki en Meğer içimde bir Sevda yaşıyor. Çocuklarla birlikte anne ve babalar büyük şanslarımızdan biri. Bünyesinde pek yatıyormuş da tekrar öğreniyor hayatı. Aslında bu çok çok yetenekli oyuncu barındırıyor, bizim Sevda karakterini oynuyorum, “Acemi da keyifli bir süreç. için de tam bir oyuncu vahası. Tabii cast Anneler”in anne olarak en deneyimlisi, çalışmamızda kendimizi sadece Ankaralı Beyza - Ceren - Nil üçlüsünün yol “Acemi Anneler” dizisi izleyicisine ne oyuncular çerçevesinde sınırlandırmadık. göstereni, hayat tecrübeleri sayesinde söylüyor? Birçok oyuncumuz da İstanbul’dan gelip, en çok akıl danışılanıyım. Sevda; 3 “Acemi Anneler” seyircisine anne baba ekibimize dâhil oldu. Tecrübeli Devlet çocuğu olan, kocasını çok seven, olmanın ne kadar ulvi bir duygu olduğunu, Tiyatrosu sanatçılarımızla, genç oyuncu hayata her zaman pozitif bakan, ailenin en kıymetli hazinemiz olduğunu, arkadaşlarımızın buluştuğu bir proje oldu gülümsemeyi çok seven, hayatta dostluğun arkadaşlığın paha biçilemez bir “Acemi Anneler”. her şeyi çekip çeviren, yol gösteren, değer olduğunu söylüyor. Kısacası iyiliğin idare eden, aslında hayatın içinden, ve iyilerin dizisi “Acemi Anneler”… Hafta içi her gün yayınlanan bir dizi herkesin kendini gördüğü, yaşayan Dizimizde birçok açıdan birbirinden farklı hazırlıyorsunuz, ne gibi zorluklar canlı bir karakteri canlandırıyorum. olan dört güzel ailenin bir araya gelip yaşıyorsunuz? Beni bu projede cezbeden ve ilk duyduğumda seyircilerimizin ilgisini kocaman bir aile oluşunun sıcak hikâyesini Diziler bir maratondur… Senaryo çekeceğini düşünmeme sebep olan anlatmaya çalışıyoruz. Dostluk, arkadaşlık, yazımından yayınına kadar çok dinamik en önemli faktör; aile dizisi olmasıydı. manevi ve ahlaki değerler dizimizin temel bir süreçtir. Aslında birbirine bağlı bir Herkesin izleyebileceği, şiddetin, yaklaşım perspektifini oluşturuyor. Bu çok çarkın uyum içinde çalışmasıyla entrikanın yer almadığı, tıpkı bizim çerçevede ekran başındaki izleyicimize gerçekleşiyor bu süreç. Senaryo yazılır, 2 çocukluğumuzda yayınlanan “İkinci sosyal yaşamın ahengini sağlayan iyilik ya da 3 ekip yapılan iş programına göre Bahar”, “Süper Baba” gibi aile ve dostluk duygusunu bir nebze de olsa çekimleri yapar, çekilenler kurgulanır, dizilerine özlemimden dolayı proje ile hissettirebiliyorsak ne mutlu bize. Bu arada renk düzeltmesi yapılır, yayına hazır hale heyecanlandım ve benim gibi düşünen bize böyle bir proje de çalışma imkânı getirilir. Günlük dizi olarak “Acemi Anneler” insanların da izlemek isteyeceğini verdikleri için TRT yönetimine özellikle haftada 250 - 275 dakika arasında yayın düşündüm. teşekkür ederiz. vermekte; bu da disiplinli bir çalışma ve İlk olarak Beyza karakteri için oyuncu programlama ile mümkündür. Haftalık seçmelerine girip, Sevda karakterine Dizinin castında Devlet Tiyatrosu dizilerden günlük dizileri ayıran en önemli seçildiğimi öğrenince çok şaşırmıştım; “ Nasıl yani? Benden 3 çocuk annesi oyuncularının da olduğunu görüyoruz, kıstas yayın süresidir. Senaryo yaşayan olur mu?” dedim ilk olarak... Daha oyuncu kadrosundan da bahseder bir organizma gibidir, bütün süreci sonra kadro belli olduğunda ve rolün misiniz? belirleyen odur, rutini yoktur. Her an yeni daha da içine girdikçe “Evet, benden Oyuncularımız pek çok aday arasından mekânlar, yeni oyuncular, yeni kostüm ve Sevda olurmuş!” dedim. Meğer içimde yapılan titiz çalışmalar sonucunda özellikle aksesuarlar gerekir. Çok kısa bir zamanda bir Sevda yatıyormuş da haberim TRT 1 Kanal Koordinatörlüğündeki bunların temin edilmesi, işin yapılabilmesi, yokmuş. Şaka bir yana Sevda profesyonel bir ekibin bakış açısı pek çok ekibin uyum içinde çalışması karakterini oynamayı çok seviyorum, doğrultusunda belirlendi. İlk kıstasımız ile gerçekleşebilir. Bunlarda meydana eğleniyorum, “Orhan” karakterini senaryoya en uygun, senaristlerimizin gelebilecek aksaklıklar işi yapılamaz hale oynayan arkadaşım Önder Atakanlı oluşturduğu karakterlerimizi en iyi getirir. Ana malzemesi insan olan bir işte sayesinde iyi bir ekip, aile olduğumuzu, şekilde canlandıracak oyuncuların çıkabilecek sıkıntıları giderebilmek de bir bütün olduğumuzu, çocuklarla da olmasıydı. Dizimizde yer alan oyuncu ancak uyumla çalışabilen, yaptığı işin güzel bir uyum içinde olduğumuzu hissediyorum, hissettirdiğimizi arkadaşlarımızın pek çoğu daha önce sorumluluğunu bilen senarist, yönetmen, düşünüyorum. başka dizi ve tiyatro projelerinde yer almış, teknik ekip ve oyuncu ile mümkündür.

36 TRT VİZYON TRT VİZYON 37 Nil - Merve Üçer Ceren - Yağmur Öztürk Beyza - Melis Yıldıran Son dönemlerde eksikliği Toplumumuzun özlediği değerler “Acemi Anneler” ilk göz ağrım hissedilen bir proje Ceren, ailesine ve sevdiklerine Beyza, annesiyle babasını küçük yaşta Nil karakterini canlandırıyorum. Nil yürekten bağlı, onların iyiliği için her trafik kazasında kaybetmiş, bir kız karakteri kariyer odaklı, eşine âşık, türlü mücadeleyi veren, bu mücadeleyi kardeşi var, anneannesiyle büyümüş. iyi niyetli bir kadın. Kemal ressam, verirken her zaman doğrudan ve Annesini çok küçük yaşta kaybettiği birbirlerini çok seviyorlar ve mutlu hakkaniyetten yana bir tavır sergileyen, için küçüklüğünden beri hep anne bir evlilikleri var. Can dostlarını her iyi huylu, güler yüzlü, son derece naif bir olmak, annesiyle yaşayamadıklarını şeyin üstünde tutan mutluluğunu ve kadın, sadık bir eş ve iyi bir anne adayı. çocuklarıyla yaşamak istemiş fakat mutsuzluğunu hep ilk onlarla paylaşan Ana sınıfı öğretmeni ancak evlendikten Beyza maalesef tekrarlayan gebelik biri Nil. Arkadaşları aslında onun ailesi. sonra işini bırakmak zorunda kalıyor. kayıpları yaşamış bir kadın. Aynı şekilde Kemal de Nil’in en yakın Bu hayatta en çok istediği şey çocuk Küçük yaşta yaşadığı kayıplar doğal arkadaşlarının eşleriyle dost ve onlar sahibi olmak. Eşinin ve kayınvalidesinin olarak psikolojisini etkilemiş ve bunun da en zor ve en güzel zamanlarında desteğiyle, uzun süren tüp bebek dışa vurumunu da takıntılı bir yapıya hep birlikte. sürecinden sonra ikiz bebeklerini sahip olmasıyla görüyoruz. Örneğin, Nil’in çocuğunu doğurma konusunda beklemeye başlıyor. Ceren karakter evden çıkarken her şeyin fişini çekmek, endişeleri olsa da arkadaşları olarak benimle oldukça farklı bir yapıya tabloları duvardan indirmek, evde sayesinde ve Kemal’i çok sevdiği için sahip. Bu yüzden karaktere çalışırken olduğu zamanlarda elektriğe bağlı olan doğruyu görüp kararını veriyor. Yıllardır başlarda biraz zorlansam da bu süreçte şeyleri sürekli kontrol etmek gibi... Ama baba hasreti çeken ve çocukları partnerim Cantuğ Turay’ın çok desteğini Beyza’nın takıntılarını dizginlemekteki olmasını her şeyden çok isteyen aldım. Özellikle geçmiş dizilerden en büyük şansı kardeşinden sonra eşi Kemal’i bu kararıyla dünyanın en mutlu gelen deneyimiyle hem karakteri Murat. Aile hekimliğinde doktor olarak insanı yapıyor. Hem kariyer sahibi olup oluşturmamda hem de sette bana hep çalışan Murat ile Beyza’nın ortak hem de çocuk sahibi olunabileceğinin destek oldu. noktası aslında anne babasız büyümüş de güzel bir örneğini vermiş oluyor. Günümüz dizi sektöründe entrika ağırlıklı olmak çünkü Murat da küçük yaşta Bu arada dizide eşim rolünde yer alan dizilerin konu olarak daha çok işlendiği anne - babasını kaybetmiş ve onu oyuncu arkadaşım Berk Bakioğlu’nun bir ortamda, “Acemi Anneler”; doğruluk, ablası büyütmüş. Murat aynı zamanda bir partner olarak desteğini de ifade dürüstlük, iyi niyet ve yardımseverlik Beyza’ya, kardeşine yönelik erken etmeliyim. konularının yoğun olduğu, aile ve yaşta aldığı annelik sorumluluğunu “Acemi Anneler” dizisi güzel mesajlar arkadaşlık bağlarının çok güzel işlendiği üstleniş şeklinden ötürü de saygı veren, ailecek herkesin izleyebileceği bir proje olarak toplumumuzun özlediği duyuyor. Kısaca bu çifti ayrılmaz kılan ve insanların kendilerinden bir şeyler değerler üzerinden mesaj vermeyi en önemli unsurlardan biri aşklarıyla bulacağı, entrikasız, hayatın içinden bir fazlasıyla başardı. Böyle bir projenin beraber kader arkadaşlıklarını hayat dizi. Böyle olduğu için de geri dönüşler parçası olmak ve iyi bir amaca hizmet arkadaşlığına çevirebilmiş olmaları. olumlu yönde. Ben de son dönemlerde etmek, içinde bulunduğum topluma Tabii bu ilişkinin seyirciye güzel eksikliği hissedilen ve insanların katkıda bulunmak, köşesinden de bir şekilde geçmesini sağlayan olsa insanların kalbine dokunmak beni hayatına dokunan böyle bir projede unsurlardan biri de eşimi oynayan rol gururlandırıyor. Hayatım boyunca yer aldığım için kendimi çok şanslı arkadaşım Tolga Akman ile uyumlu bir minimum sürede maksimum sayıda hissediyorum. çalışma içinde olmamız. Bir oyuncu insanın hayatına dokunabilmeyi için bu durumlar o kadar önemli ki. hedeflemiştim. Aile içi yaşananları, “Acemi Anneler”, okuldan mezun arkadaşlar arasındaki bağları kendi olduktan sonra televizyonda ilk uzun ailesi ve arkadaşlarıyla ilişkilendiren çok soluklu işim. Aslında ilk göz ağrım sayıda izleyicimizin olması gerçekten diyebilirim. çok güzel.

36 TRT VİZYON TRT VİZYON 37 TRT’DEN Zeynep ÖYMEZ / zeynep.oymeztrt.net.tr Yeni nesil program “Acemi Anneler” dizisinin eşlikçi programı “Acemi Anneler Stüdyo” anne odaklı program olarak yayıncılık tarihinde dünyada bir ilki gerçekleştirdi. Cumartesi günlerinin vazgeçilmezlerinden biri olmaya aday programı, TRT’nin sevilen yüzü Şahla Orujova sunuyor.

afta içi her gün ilgiyle izlenen anne, iş ve yaşam arasındaki dengeyi nasıl Stüdyo” programı TRT İstanbul Ayazağa “Acemi Anneler” dizisi sağlayabilir? Sağlıklı bir gebelik ve bebek Stüdyoları’nda, koronavirüs salgınından kahramanlarının hikâyeleri için ideal yaş var mıdır? Eşlerin çocuk korunma kurallarına titizlikle riayet edilerek yepyeni bir programa konu sahibi olma konusundaki uyuşmazlığı nasıl çekiliyor. İzleyiciler 0542 904 29 46 nolu olmaya başladı. TRT’de ilk çözülebilir? Hamilelik dönemi beslenmede BİP hattı, programın Instagram, Facebook kez yer alan bu formatta, nelere dikkat edilmeli? Hamile çalışanların ve Twitter hesapları üzerinden anında dizide yaşanan olay ve konular uzman hukuki hakları nelerdir? Bu ve benzeri pek sorularını yönelterek uzmanlardan cevap Hkonuklar eşliğinde stüdyoda canlı yayında çok soruya programda cevap aranıyor. alabiliyorlar. İlk bölümünden itibaren ele alınıyor. Dizinin eşlikçi programı “Acemi izleyicilerden çok soru ve mesaj alan Anneler Stüdyo” yeni nesil formatıyla İnteraktif bir program programın yayın süresine sığmayan izleyicilerin dikkatini çekiyor. 9 Ocak TRT İç Yapımlar tarafından hazırlanan iletilere program sonrasında dönüş Cumartesi saat 11.30’de TRT 1 ekranına “Acemi Anneler Stüdyo”nun yönetmeni yapılıyor. Kaçıran ya da tekrar izlemek gelmeye başlayan “Acemi Anneler Stüdyo”, Canan Şahin, yapımcısı ise Ayla Kutlat. isteyenler “Acemi Anneler Stüdyo”ya deneyimli sunucu Şahla Orujova’nın Programa uzman konuklar Kadın TRTİZLE uygulamasından ulaşabiliyorlar. sunumu ile her cumartesi evlere konuk Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. oluyor. Zehra Neşe Kavak, İç Hastalıkları Uzmanı Dopdolu bir program “Acemi Anneler Stüdyo”da “annelik” Dr. Ayça Kaya, Uzman Aile Danışmanı Her hafta farklı bir konu seçilerek bu ve hayata dair her şey konuşuluyor. Hatice Kübra Tongar stüdyoda, Avukat Afet konuya dair “Acemi Anneler” dizisi Bir evi yuva yapan nedir? Annelik bir Gülen Büberci Çifçi ise online bağlantı ile sahnelerinden videolar hazırlanıyor ömür boyu acemilik midir? Korkular, katılıyor. İleriki bölümlerde farklı konularda ve bu görüntüler ışığında konu uzman takıntılar hayatımızı nasıl etkiliyor? Çocuk farklı uzmanlar da katkı sağlayabilecek. konuklar eşliğinde işleniyor. Program yetiştirmenin altın kuralları var mıdır? Anne Cumartesi sabahlarının vazgeçilmezi ekibi sokaklara çıkıyor ve vatandaşlara olmak için doğurmak mı gerekir? Çalışan olması beklenen “Acemi Anneler mikrofon uzatarak sokak röportajları

38 TRT VİZYON Zeynep ÖYMEZ / zeynep.oymeztrt.net.tr

Uzman konuklar eşliğinde anneliğe ve aileye dair her şeyin konuşulduğu canlı programa izleyiciler, mesajları ve soruları ile interaktif olarak katılabiliyor.

yapıyor. “Sizden gelenler” adı altında izleyicilerden gelen görüntülü mesajlar yayınlanıyor. “Doğru bilinen yanlışlar”, “Bunları biliyor muydunuz?” bölümlerinde doğrular ile yanlışlar ayırt ediliyor. “Acemi Anneler” dizisi oyuncuları online olarak canlı yayına katılıyor. Ayrıca Zahide Yetiş, Simge Fıstıkoğlu gibi ekran yüzleri internet bağlantısı ile canlı yayına katılarak annelik sürecinde yaşadıklarını paylaşıyorlar. “Acemi Anneler Stüdyo”da İşaret Dili Tercümanı Sibel Şengün, ekranın sağ alt köşesinde duyma engelleriler için programın anlık tercümesini yaparak engelleri aşıyor.

“Acemi Anneler Stüdyo ile 3 boyutlu bir drama projesi ortaya çıktı” TRT ekranlarının sevilen yüzü Şahla Orujova programın ev sahibesi. Güler

yüzüyle izleyicilerin gönlünde taht kuran Yurdakul Fotoğraflar: İsmail Furkan sunucu izleyiciler ile uzmanlar arasında Programın doğuşu, fikir aşamasından yaratmak ve uzmanlar aracılığıyla seyirciyi köprü oluyor. Şahla Orujova ile “Acemi itibaren nasıl gerçekleşti? Nasıl bir bilgilendirmek amacıyla eşlikçi programlar Anneler Stüdyo”ya dair sohbet ettik… hazırlık çalışması yapıldı? üretildiğini biliyoruz. Projenin rehberlik “Acemi Anneler Stüdyo” TRT 1 Kanal misyonu için eşlikçi bir programa da ihtiyaç Programı bize birkaç cümle ile Koordinatörlüğü tarafından geliştirilmiş vardı. Böylece hafta içi her gün yayınlanan anlatmanızı istesem neler söylersiniz? bir proje. Hepimiz biliyoruz ki içerik dizimiz, beraberinde devam eden sosyal Biliyorsunuz ki TRT 1’de hafta içi her trendleri sürekli değişiyor ve dönüşüyor. medya hikâyesi ve hafta sonları yayınlanan gün yayınlanan ve ilgiyle izlenen “Acemi Bu değişimin nabzını tutmak ve yeniliklere eşlikçi programı “Acemi Anneler’ Stüdyo Anneler” dizisi var. 4 arkadaşın annelik öncülük edebilmek için, TRT Strateji ile 3 boyutlu bir drama projesi ortaya çıktı. macerasını anlatan, aynı zamanda Geliştirme Dairesi Başkanlığı Uluslararası “Acemi Anneler” dizisi “Acemi Anneler hayatın içinden birçok konuya değinen Medya Uygulamaları birimi dünyadaki Stüdyo” programı ile profesyonel bir sımsıcak bir aile dizisi. Biz de “Acemi içerik trendlerini takip ederek ve izleyiciyi rehbere dönüştürüldü. “Acemi Anneler” Anneler Stüdyo” programında diziden yakalayacak yeni nesil program önerileri izleyiciye diğer dizilerden farklı olarak kesitlere de yer vererek aslında hepimizin geliştiriyor. “Acemi Anneler” işte böyle fazladan özdeşlik kurabileceği bir ortam hayatının merkezindeki olayları, konuları bir çalışmanın ürünü. Projenin nasıl yaratmakta ve ona dâhil olabileceği uzman konuklarımızla konuşuyoruz. geliştiğine gelirsek; ekranda annelere ve bir hikâye evreni sunmakta. Proje bir Mesela hamilelik, çocuk yetiştirme, aile içi anne adaylarına özel içerik eksikliğinden kar küresine benzetilebilir. Hem içinde ilişkiler, iş hayatı, farklı alanlardaki hukuki yola çıkılarak TRT 1 kanalı tarafından dolaşabiliyorsunuz hem de dışında… haklarımız, beslenme gibi. Programımızda oluşturuldu. Amaç ebeveyn olmanın tüm Öncelikle “Acemi Anneler” dizisini ben izleyicilerimizin görüşlerine, yorumlarına aşamalarını öyküleştirmek ve izleyiciye ve ekibim zaten yakından takip ediyor ve sorularına da sıkça yer vermeye aynı rehberlik etmekti. Dünyada sosyal ve ilgiyle izliyorduk. Programımız dizi ile zamanda hepimizin yakından tanıdığı ve medya geçişli projeler vardı ama hiç paralel ilerleyecek olması nedeniyle tabii sevdiği ünlü isimlerin, işlediğimiz konu annelik konusu üzerinden bir çalışma ki diziyi artık daha farklı bir gözle izlemeye ile ilgili deneyimlerini izleyicilerimizle yapılmamıştı. Özellikle mesajı olan başladık. Yani dizide geçen hangi olaylara paylaşmasına vesile oluyoruz. dizilerde, o mesaj çerçevesinde farkındalık ve konulara odaklanmalıyız, neleri ön plana çıkarmalıyız ve nasıl işlemeliyiz?

TRT VİZYON 39 ve izleyicilerimizin beklentisi doğrultusunda bir program için çalışmakta, izleyicilerimize en iyisini sunmak için çabalamaktayız.

Uzman konuklarla birlikte canlı bir yayın gerçekleştiriyorsunuz? Konuklarınıza dair neler söylemek istersiniz? Konuklarımızın her biri alanında uzman, çok değerli ve izleyicilerimizin de yakından tanıdığı isimler. Programımız henüz çok yeni olmasına rağmen konuklarımızın birbirleriyle ve izleyicilerimizle etkileşimi de çok güzel oldu. Ayrıca konuştuğumuz konular daha önce de bahsettiğim gibi o kadar hayatın içinden ki, konuklarımız yeri geliyor uzman kimliklerini bir yana bırakıp bazen anne, bazen kadın bazen de bir dost gibi konuyu ele alabiliyor. Bu da programa farklı bir renk ve samimiyet katıyor.

İzleyicilerden pek çok tebrik mesajı ve uzmanlara sorular aldınız. Bu mesajlar size neler hissettirdi? Öncelikle böyle bir diziye ve böyle bir programa ekranların gerçekten ihtiyacı olduğunu belirten çok fazla mesaj alıyoruz. Bu mesajlar da bize şunu hissettiriyor öncelikle; doğru yerde ve doğru bir işin içindeyim. Kim olursak olalım, herkesin derdini paylaşmaya, yalnız olmadığını bilmeye, farklı bir bakış açısına, farklı bir yoruma ihtiyacı olabiliyor zaman zaman. Bunlarla ilgili ön bir çalışma yaptık. Tabii var. Bu ana başlıkları belirledikten sonra Uzmanlarımızla beraber bizi izleyenlerin ki hâlâ da yapıyoruz çünkü her gün içeriği daha fazla nasıl zenginleştirebiliriz uzaktan da olsa hayatına dokunabiliyorsak, yayınlanan ve devam eden bir dizimiz konusuna yönelerek her hafta farklı, zengin seslerine ses olabiliyorsak ne mutlu bize.

40 TRT VİZYON TRT VİZYON 41 40 TRT VİZYON TRT VİZYON 41 KAPAK Özlem KARADAYI DOĞAN / [email protected] 2020’nin ardından

oltaire’in de dediği gibi tarih, cinayetlerin ve felaketlerin bir tutanağı aslında. Ve tarih bu kez çok acımasızdı. 2020’yi her zaman olduğu gibi “sağlık, mutluluk ve başarı” dilekleriyle karşılamıştık oysa. Yeni yılla ilgili umutlarımız, hayallerimiz vardı. Ama güzel beklentilerin yerini karamsarlığa bırakması çok uzun sürmeyecekti. Birbiri ardına yaşanan felaketler yetmezmiş gibi hesapta olmayan bir virüs dünyayı altüst etti. Bir neslin daha önce hiç tanımadığı küresel bir salgınla test ediyordu sanki bizi 2020. Hiç aklımızda olmayan, hiç ummadığımız, sadece bilim kurgu filmlerine konu olabileceğini sandığımız bir salgınla… Dünyanın en güçlü ülkeleri bile bu küçük bela karşısında çaresiz kaldı, yenik düştü çoğu zaman. Öylesine büyük kayıplar yaşadık ki, V2021’den neredeyse tek beklentimiz sağlık oldu. Kültürel, ekonomik ve hatta siyasi değişim ve dönüşümlerin başlangıcı olabilecek bir milattı belki de geçtiğimiz yıl. Hemen herkes, ardında büyük acılar ve derin izler bırakan, tarihe damga vuran 2020’nin bir daha açılmamak üzere kapanmasını istiyor; biliyoruz. Ama gelin, 2021’i umutla ve hasretle kucakladığımız şu günlerde geleneği bozmayarak geride bıraktığımız bu unutulmaz yıla son bir kez bakalım.

Ortadoğu kaynıyor 2020 Ortadoğu’da sıcak gelişmelerle başladı. 3 Ocak’ta Irak’ın başkenti Bağdat’ta havaalanına düzenlenen füze saldırısında İran Devrim Muhafızları Ordusuna bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ve İran yanlısı Haşdi Şabi örgütünün Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis’in öldürülmesinin hemen ardından İran hükümeti nükleer anlaşmadaki taahhütlerin hiçbirine uymayacağını duyurdu. Kasım Süleymani’nin Kirman kentinde düzenlenen cenaze töreninde çıkan izdihamda 56 kişi öldü, 213 kişi yaralandı. İzdiham nedeniyle defin işlemi ertelendi. Saldırı, tepkileri beraberinde getirse de Washington yönetimi aldığı tartışmalı kararın arkasında durdu. Bu arada misilleme yapan İran Devrim Muhafızları Ordusu, ABD’nin Irak’taki Ayn el-Esed Hava Üssü’nü onlarca balistik füzeyle vurduğunu açıkladı. İran, saldırılarda en az 80 ABD askerinin öldüğünü iddia etti. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), İran’ın ABD askerlerinin konuşlu olduğu Irak’taki el-Esed ve Erbil üslerine 12’den fazla balistik füzeyle saldırdığını doğruladı ama saldırıda hiçbir Amerikalının yaşamını yitirmediği bilgisini verdi. Gerilim iyice tırmanmışken İran’ın başkenti Tahran’da Ukrayna Hava Yolları’na ait “Boeing 737” tipi yolcu uçağının, Kiev’e gitmek üzere Tahran Uluslararası İmam Humeyni Havalimanı’ndan havalandıktan kısa süre sonra düşmesi gündem oldu. İran Genelkurmay Başkanlığı, 11 Ocak’ta uçağın “hassas askeri bir noktanın” üzerinden geçerken “insani hata” sonucu hava savunma sistemince fırlatılan iki füzeyle yanlışlıkla düşürüldüğünü açıklarken; 176 kişilik yolcu ve mürettebattan kurtulan olmadı. İlerleyen aylarda bir açıklama yapan Birleşmiş Milletler (BM) Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard, ABD’nin Süleymani’yi öldürmesinin “uluslararası hukuka aykırı” olduğunu vurgulayacaktı.

42 TRT VİZYON Salgın ve değişen yaşamlar 2019 sonlarında Çin’in Vuhan kentinde henüz ne olduğu bilinmeyen bir hastalık yerel gündemi meşgul etmeye başlamıştı. Tabii dünyanın büyük kısmı lokal olarak ortaya çıkan ve kendisine çok uzak olduğunu düşündüğü bu hastalıkla pek ilgilenmemişti o sıralar. Bu yeni virüsün ne denli tehlikeli olduğunu fark eden bazı Çinli doktorlar sosyal ağlarda durumun vahametini paylaştı ancak ya susturuldular ya da yeterince dikkate alınmadılar. İlk anda SARS virüsünün yeniden ortaya çıktığı şüphesi oluşsa da devam eden günlerde salgının muhtemel nedeninin “yeni bir tip koronavirüs” olduğu duyuruldu Çinli yetkililer tarafından. İlk can kaybı 11 Ocak’ta Vuhan’da yaşanırken, kentin dış dünyayla bağlantısı kesildi. Başlangıçta Çin’de yaşanan gelişmelere sadece seyirci kalan dünya ülkeleri çok kısa bir süre içinde nasıl bir yanılgıya düştüğünü acı bir şekilde fark edecekti. Asya’da başlayan salgın bir anda Avrupa’nın göbeğine sıçradığında artık iş işten geçmişti. Şubat ayına gelindiğinde koronavirüs salgınının ne kadar yıkıcı olabileceği henüz tam anlamıyla fark edilemezken, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Sekreteri Tedros Adhanom Ghebreyesus, Çin’de ortaya çıkan yeni tip koronavirüsün sebep olduğu hastalığa “Covid-19” adı verildiğini duyurdu. Kısa bir süre sonra da DSÖ’den üst düzey açıklama geldi. Koronavirüs resmen “pandemi” sınıflandırmasına alınmıştı. Dünyada o günden sonra bir gün bile bu kelimeler gündemden düşmeyecekti. Dünyada alınan önlemler kapsamında “maskeler” günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası haline geldi, karantina, seyahat kısıtlaması gibi uygulamalara geçildi. Ve ekonomiden günlük yaşantımıza kadar her şey bir daha geri dönülmeyecek şekilde değişti.

Doğa küle döndü Yeni yılın ilk günleriyle birlikte Avustralya kıtasında bir felakete tanıklık etti tüm dünya. Aslında koca bir kıtada yaşanan trajedi sonunda dünyanın dikkatini çekti demek daha doğru olacak. Zira 2019 sona ermeden birkaç ay önce başlamıştı aslında her şey. Dünyanın koronavirüs salgınına dair haberlere gömülmesinin hemen öncesinde 2020 gündemini en çok meşgul eden konulardan biriydi uzak kıtadaki felaket. Eylül ayında başlayan yangınlar yeni yılın ilk günlerine geldiğimizde henüz söndürülememiş, doğal yaşam alanını büyük ölçüde tahrip etmişti. Uzun süre kontrol altına alınamayan yangınlarda milyonlarca hektar alan küle dönerken, 1 milyardan fazla hayvan can verdi. Evet, yanlış okumadınız 1 milyar! Üstelik yarasa, böcek ve kurbağalar bu rakamın dışındaydı. Yangınların büyümesine pek çok sebep gösterilip, komplo teorileri bile üretilse de en büyük etken küresel ısınmaydı şüphesiz. Facianın boyutu iktidarı da eleştiri oklarının hedefi haline getirdi. Başbakan Scott Morrison hızlı ve yeterli önlem almamasından dolayı tüm dünyadan eleştiri aldı. Yangınlar 240 günde söndürülebildi ve insanlık tarihinin en büyük yangınlarından biri olarak kayıtlara geçti.

Basketbol efsanesinin trajik ölümü Henüz Ocak ayı bitmemişti ki talihsiz bir kaza dünya gündemine oturdu. Basketbol tarihinin efsane isimlerinden Kobe Bryant, Kaliforniya eyaletinin Calabasas kentinde geçirdiği bir helikopter kazasında yaşamını yitirdi. Kazada Bryant’ın 13 yaşındaki kızı Gianna ve pilot dâhil 9 kişiden kurtulan olmadı. Kobe, çok düşkün olduğu ve kendisi gibi basketbola gönül veren kızı ile birlikte basketbol maçı izlemeye gidiyordu. Helikopterde Gianna’nın takım arkadaşı ve ailesi de vardı. NBA takımlarından Los Angeles Lakers ile 5 kez şampiyonluk kazanan ve Olimpiyat Oyunları’nda 2 kez altın madalya alan Kobe Bryant, basketbol tarihine adını bir efsane olarak yazdırmayı başarmış bir sporcuydu. Geçmişte adı bir taciz skandalına karışan basketbolcunun trajik ölümü camiayı ve hayranlarını yasa boğdu.

TRT VİZYON 43 Saadet bozuldu, yollar ayrıldı Brexit düğümü 2019’a da damga vurmuş ve birkaç başbakan eskittikten sonra nihayet sona gelinmişti. Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılma serüveni Brexit’te düğüm 2020’de tamamen çözüldü. Başbakan Boris Johnson, göreve gelmeden önce verdiği sözü tutarak ülkesini AB’den ayıran sürecin başında yer aldı. Yankıları çok ses getiren uzun bir sürecin ardından, AB defterini tam 47 yıl sonra bu kez sessiz sedasız kapatmayı tercih eden Birleşik Krallık’ta, sade bir tören düzenlendi. Birleşik Krallık’ta 2020 başında çok konuşulan bir gelişme daha yaşandı: Prens Harry ve Meghan Markle çifti, kraliyet ailesine veda etti. Sussex Dükü Prens Harry ve eşi Düşes Meghan Markle yaptıkları açıklamada, “Kraliyet ailesinin üst düzey üyeliğinden çekilmeyi ve mali açıdan bağımsız çalışmayı planlıyoruz. Bunları yaparken Kraliçe’ye tam desteğimiz sürecek” diye konuştu. Çift oğulları Archie’yle birlikte ABD’ye yerleşirken; The Independent yazarı Sean O’Grady’nin konuyla ilgili yorumu oldukça manidardı. BK’nin Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılması arasında benzerlik kuran O’Grady, “Seçmece yok ve hepsi gözyaşlarıyla bitecek” dedi.

Türkiye depremlerle sarsıldı 2020 ülkemiz için de kötü başladı. Takvimler 24 Ocak’ı gösterirken bu kez felaketin adresi Türkiye idi. Merkez üssü Elazığ Sivrice olan 6,8 büyüklüğündeki deprem büyük bir yıkıma sebep oldu. Elazığ ve çevre illerde çok sayıda bina kullanılamaz hale geldi. 41 kişiyi hayattan koparan deprem, binlerce insanın da yaralanmasına sebep oldu. Depremzedelere yardım etmek için birçok sivil toplum örgütü adeta seferberlik ilan etti. Elazığ yaralarını sarmaya çalışırken bir kez daha sarsıldı Türkiye, hem de bir öncekinden daha yıkıcı bir şekilde. İzmir’de, 30 Ekim’de önce bir uğultu, ardından derin bir karanlıkla geldi felaket. Tozu dumana katarak yıkılan 11 bina için yurdun her yerinden kurtarma ekipleri seferber oldu. Günlerce sürdü kurtarma çalışmaları. Tüm Türkiye tek yürek, dualarla, nefesini tutarak izledi çalışmaları. Eşi, benzeri görülmemiş bir yardımlaşmaya tanık oldu herkes. Binin üzerinde insanın yaralandığı depremde 116 kişi yaşamını yitirdi. Acı ve kayıpların yanı sıra İdil, Elif, Ayda ile yer etti İzmir depremi belleklerimizde. Onlar depremin mucize çocuklarıydı. Umudu, inancı, karanlıklar içindeki ışığı hatırlattı hepimize bir kez daha.

44 TRT VİZYON TRT VİZYON 45 Sözde “Yüzyılın Anlaşması” Henüz Ocak ayı bitmemişti ki ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, düzenledikleri ortak basın toplantısında “Yüzyılın Anlaşması’”adlı tek taraflı planı açıkladı. Sözlerine Kudüs’ün İsrail’in “bölünmez başkenti” olduğunu vurgulayarak başlayan Trump, Filistin’e başkenti Kudüs’ün doğusunda bir yerlerde olacak bağımsız bir devlet öngördüğünü söyledi. Planı “İsrail için çok büyük ve tarihi bir kazanım” şeklinde nitelendiren Netanyahu ise ABD’nin sözde Ortadoğu barış planı kapsamında Batı Şeria’daki Yahudi yerleşim yerlerini İsrail toprağı olarak tanıyacağını açıkladı. Tabii ki Trump’ın, İsrail-Filistin sorununa çözüm olarak sunduğu “barış planı”na tepkiler gecikmedi. En büyük tepki ise Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’tan geldi. Ramallah kentinde basın toplantısı düzenleyen Abbas, “Stratejimiz, işgali sona erdirme mücadelemize dayanıyor ve halkımız bu planı tarihin çöplüğüne atacak. Kudüs satılık değildir” diye konuştu.

Van’da çığ felaketi 2020 Türkiye’yi sınamaya devam ediyordu. Van - Bahçesaray yolundaki Karabet Geçidi’ne yakın bölgeye 4 Şubat’ta çığ düştü. Yoldan geçen bir iş makinesi ile bir minibüs kar yığınları altında kaldı. Çığ altında kalanları kurtarmak için bölgeye çok sayıda ekip yönlendirildi. Maalesef 5 kişi yaşamını yitirdi. Çığ altında kalan 2 kişiyi arama çalışmaları sırasında, ilkinden daha büyük bir felaket yaşandı. Aynı bölgede yine çığ meydana geldi ve bu kez tonlarca kar yığını, arama kurtarma ekiplerinin üzerine düştü. Ne yazık ki bu kez bilanço çok ağırdı. Çığ altında kalanlara ulaşmak için zor coğrafya ve kış şartlarına rağmen zamanla yarışılırken, felaket tüm Türkiye’yi yasa boğdu. Peş peşe yaşanan iki çığda 11 jandarma ve 9 güvenlik korucusu şehit oldu. Toplam 42 kişi kar altında can verdi, 84 kişi yaralandı. Van’daki çığ felaketinin hemen ardından 5 Şubat’ta, Sabiha Gökçen Havalimanı’nda Pegasus Havayolları’na ait Boeing 737-800 tipi yolcu uçağı iniş sırasında pistten çıktı. İzmir - İstanbul seferini yapan yolcu uçağı, iniş yaptığı sırada piste tutunamayıp sürüklenerek düştü ve parçalara ayrıldı. Kazada 3 kişi yaşamını yitirdi.

44 TRT VİZYON TRT VİZYON 45 İdlib’te Türk askerine saldırı 27 Şubat’ta, Suriye’nin İdlib kentinde Rusya destekli Esed yönetiminin düzenlediği hava saldırısında en az 33 askerimiz şehit oldu bu kez. NATO, İdlib’deki saldırı sonrası Türkiye’nin talebiyle olağanüstü toplandı. Toplantının ardından NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, “Türkiye çok değerli bir NATO müttefikidir ve Türkiye aynı zamanda Suriye’deki çatışmadan en derin şekilde etkilenen NATO müttefikidir. Çok sayıda terör saldırısına maruz kalmış ve milyonlarca mülteciye kapılarını açmıştır. NATO hava savunması dâhil Türkiye’ye destek veriyor. Müttefikler, Türkiye için daha fazla ne yapılabileceğine bakıyor” şeklinde açıklama yaptı. Bu arada Türkiye, İdlib’de Türk askerine yapılan saldırının hemen ardından göçmenlere Avrupa kapılarını açtı. Yüz bini aşkın göçmen Türkiye’nin kapılarını açması sonrası sınırlara akın etti. Yunanistan tarafından sınırlardan mültecilerin geçişine izin verilmedi ve göçmenler gaz bombalarıyla dağıtılmaya çalışıldı. İki ülke arasında ilişkiler gerildi. Uluslararası Af Örgütü Araştırma Direktör Yardımcısı Massimo Moratti yaptığı yazılı açıklamada; Yunanistan ve Bulgaristan’a, topraklarına girmeye çalışan sığınmacılara kapılarını açmaları ve sınır muhafızlarının da sınırda toplanan insanlara karşı aşırı güç kullanmaktan geri durmaları çağrısında bulundu. Moratti, sığınmacıların pazarlık unsuru olarak kullanılmasına sebep olduğunu öne sürerek AB - Türkiye Geri Kabul Antlaşması’nı eleştirirken Avrupa Birliği üyesi ülkelerin de Türkiye’ye varan sığınmacıların yükünü paylaşmak için daha fazla şey yapması gerektiğine vurgu yaptı.

NATO büyüyor NATO müttefikleri, Kuzey Makedonya’nın üyelik sürecini onayladı. Kuzey Makedonya, 27 Mart’ta tüm resmi süreçlerin tamamlanmasının ardından NATO’nun 30’uncu üyesi oldu. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada “Kuzey Makedonya, bugün NATO ailesinin bir parçası oldu. 30 uluslu ve yaklaşık 1 milyar nüfuslu bir aile. Bu aile, ne tür sınama olursa olsun birlikte daha güçlü ve güvenli olduğu gerçeğine dayanan bir aile” ifadelerini kullandı. 30 Mart’ta ise NATO karargâhında düzenlenen törenle Kuzey Makedonya’nın bayrağı göndere çekildi. NATO ile Kuzey Makedonya arasında katılım protokolü, 6 Şubat 2019’da imzalanmıştı.

“Siyahilerin Hayatı Önemlidir” Yaz başında siyahi George Floyd’un öldürülmesiyle parlayan kıvılcım bir anda önce Amerika’yı, ardından tüm dünyayı sardı. Minneapolis kentinde 25 Mayıs’ta yaşanan olayda, kendisini gözaltına almak isteyen polisin diziyle boğazına bastırması nedeniyle “Nefes alamıyorum” diye yardım isteyen Floyd, 8 dakika 46 saniye sonra hayatını kaybetmişti. Floyd’un hayatta kalmak için çırpındığı anlar kameralara yansıdığında olanlar oldu. Siyahi kurbanın ölümü, yalnızca ABD’de değil dünyanın birçok yerinde eylemleri beraberinde getirdi. “Nefes alamıyorum” sözleri, “Siyahilerin Hayatı Önemlidir” hareketine dönüştü, dalga dalga yayıldı. Irkçılığın izlerini taşıyan tarihi liderlerin heykelleri de bir bir yıkıldı. Kitlesel eylemler, polis birimlerini destekleyen Trump’a karşı öfkeyi daha da artırırken, Floyd’un hayatını kaybettiği Minnesota eyaletinde Vali Tim Walz, acil durum ilan ettiğini açıkladı. Floyd’u gözaltına alırken ensesine dizini basıp ölümüne neden olan polis memuru Derek Chauvin ise tutuklandı.

46 TRT VİZYON 100 yaşında bir çınar 23 Nisan 1920 tarihi ve Ankara’da açılan ilk Büyük Millet Meclisi, Türkiye’nin Milli Mücadele tarihinde bir dönüm noktası niteliğindeydi. 2020’de millet egemenliğine adım attığımız o büyük günün 100’üncü yıl dönümünü; bir ulusun, kendi kendini yönetmeye başladığı o kutlu günün yıl dönümünü, bayramımızı kutladık. Bugün de tıpkı 100 yıl öncesi olduğu gibi o Meclis, demokrasinin, milli iradenin ve aydınlık yarınların güvencesi ve sarsılmaz bir çatısı olarak dimdik ayakta duruyor; “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir” ilkesiyle… Salgın nedeniyle hayatlarımızı eve sığdırmış olsak da; sevincimiz, coşkumuz pencerelerden, balkonlardan sokaklara taştı gürleyerek.

Pakistan uçak kazası Pakistan Uluslararası Havayolları’na (PIA) ait, Lahor-Karaçi seferini yapan Airbus A320 tipi yolcu uçağı, 22 Mayıs günü Karaçi kentinde bir yerleşim alanına düştü. Birçok evin yıkılmasına yol açan kazada, 91 yolcu ve 8 mürettebatın bulunduğu uçaktan yalnızca iki kişinin sağ çıktığı haberi geldi. PIA Sözcüsü Abdullah Hafız pilot hatası iddiasının ağırlık kazandığı kazanın ardından başlatılan soruşturma kapsamında, pilotlarla ilgili de bir çalışma yürütüldüğünü açıkladı. Bu soruşturma kapsamında şüpheli yollardan lisans edindiği iddia edilen yüzlerce pilota uçuş yasağı getirildi.

Gerilim 2020’de devam etti ABD ve Çin arasındaki kadim çekişme geride bıraktığımız yıl da devam etti. Mayıs ayıda Çin’de kabul edilen Ulusal Güvenlik Yasası’nın Hong Kong Özel İdare Bölgesi’nde yürürlüğe girmesi Pekin yönetiminin başta ABD olmak üzere Batı ülkeleriyle ilişkilerinin gerilmesine sebep oldu. Yasa, Çin’in ulusal güvenliğine tehdit olarak görülen “her tür eylem ve etkinliği” yasaklıyor ve suç sayıyor. Ayrıca Çin güvenlik güçlerinin kentte aktif olmasının yolunu açıyor. ABD Başkanı Donald Trump, 15 Temmuz’da imzaladığı başkanlık kararnamesiyle ABD’nin Hong Kong’a uyguladığı ekonomik ayrıcalığa son verdi. Trump, Kongre’nin onaylanan ve Hong Kong’a yönelik ulusal güvenlik yasasında imzası olan Çinli yetkililerle iş yapan bankalara cezai yaptırım getiren yasayı da imzaladı. Washington yönetimi, 7 Ağustos’ta aralarında Hong Kong Baş Yöneticisi Carrie Lam’in olduğu 11 kişiyi listeye aldı. TRT VİZYON 47 ABD-Çin arasındaki gerilim bununla sınırlı kalmadı. Hong Kong’un yanı sıra casusluk iddiaları, Uygur Türklerine yönelik baskılar ve Tayvan da zaman zaman iki ülke arasındaki ilişkileri zora soktu. Bu arada ABD, bina dışında belge yakılarak imha edildiği gerekçesiyle 22 Temmuz’da Çin’in Houston kentindeki başkonsolosluğunu 72 saat içinde boşaltmasını istedi. Çin Başkonsolosluğu kapatılırken, Pekin yönetimi buna karşılık ABD’ye, ülkenin güneybatısındaki Çıngdu kentinde bulunan Başkonsolosluğunu kapatma talimatı verdi.

Virüse yenilsek de uzaya gidebiliriz Dünya, aylardır hayatları durduran minik bir virüsle ölüm - kalım savaşı verirken bir yandan da her şeye inat dönmeye ve kendi mucizelerini yaratmaya devam edecekti. Bundan 500 yıl önce Amerika kıtasının varlığından bile bihaber olan insanoğlu, Mayıs ayında tam da o kıtadan insanlı uzay aracının fırlatılışına tanıklık etti canlı yayında. Dünya, tüm derdi, tasayı bir kenara bırakıp mucizevi bir olayın seyrine daldı kısa süreliğine de olsa. Uzaya ilk defa insan gönderilmiyordu elbette. Bu yolculuğu mucizevi kılan asıl nokta başkaydı. Uzay aracını gönderen özel sektördü ve işte bu dünyada bir ilkti. İş adamı Elon Musk’ın sahibi olduğu Kaliforniya merkezli SpaceX firması, ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) astronotları Doug Hurley ve Bob Behnken’i Uluslararası Uzay İstasyonu’na (ISS) götüren Crew Dragon adlı uzay aracı ile tarihte bir ilki gerçekleştirdi. Son altı yılını Crew Dragon kapsülünü inşa etmek ve test etmek için harcayan SpaceX, yıllarca uzay istasyonuna malzeme taşımak için birçok sefer düzenlemişti aslında. 30 Mayıs’ta ise ‘’SpaceX Demo-2’’ isimli test uçuşuyla ise ilk defa içinde mürettebatı olan bir uzay mekiğinin alçak yörüngeye ulaştırılması denenmiş oldu.

Putin’e yeşil ışık Temmuz ayında, Rusya’da dönem dönem yaptığı makam değişiklikleriyle başbakanlık ve devlet başkanlığı koltuğunun sahibi olarak son 20 yıldır ülke siyasetine yön veren Vladimir Putin’in “nihai” iktidar süresini belirleyecek referandumdan “evet” cevabı geldi. Oylamayla kabul edilen anayasa değişikliği Putin’in 2036’ya kadar iktidarda kalmasının önünü açtı. Daha önce verdiği bir röportajda anayasa değişikliğinin kabul edilmesi halinde yeniden aday olabileceğini işaret eden Putin, Rus yetkilileri kendisine karşı halef arayışına girmemeleri konusunda uyarmıştı. Diğer yandan Sun gazetesi kasım ayında Putin’in parkinson hastalığı nedeniyle Ocak 2021’de görevden ayrılabileceği iddiasını ortaya atarken, aynı tarihlerde Rusya’da parlamentonun alt kanadı Duma, Putin’e görevden ayrılması halinde “ömür boyu dokunulmazlık” sunabilecek bir tasarıyı görüşmeye başladı.

Beyrut dumanlar altında 2020’nin sarsıcı gelişmelerinden biri de Lübnan’ın başkenti Beyrut’u yıkıp geçen patlama oldu. Bölgesel çatışmaların göbeğinde yer alan Lübnan bir yandan son yılların en büyük ekonomik kriziyle boğuşurken diğer yandan da dünyayı saran salgınla başa çıkmaya çalışıyordu. Ağustos başlarında yaşanan patlama ile kapanması çok zor olan büyük bir yara aldı. Limanda depolanmış 2 bin 750 ton amonyum nitratın çıkan yangın sonucu infilak etmesiyle ortaya çıkan felakette 220 kişi hayatını kaybetti, binlerce kişi yaralandı, çok sayıda ev ve işyeri enkaza döndü. Patlama sonrası göğe yükselen ve başkentin üstünü kaplayan mantar bulutu hafızalardan silinmeyecek görüntülere sebep oldu. Asıl trajedi ise toz bulutunun kalkması ile birlikte ortaya çıktı.

48 TRT VİZYON TRT VİZYON 49 Mars’ta yaşam izleri NASA’nın bugüne kadarki en büyük, en komplike Mars keşif aracı Temmuz sonunda Kızıl Gezegen için uzay yolculuğuna başladı. Atlas 5 roketiyle Florida’daki Cape Canaveral Uzay Merkezi’nden fırlatılan Perseverance adlı araç, Kızıl Gezegen’de geçmişin izlerini arayacak. Adı “azim” anlamına gelen Perseverance, Mars’a 2011’de gönderilen Curiosity gezginci keşif aracına benzer bir tasarıma sahip. Aracın Kızıl Gezegen’in 49 kilometre genişliğindeki Jezero Krateri yüzeyinde incelemeler yapması hedefleniyor. Jezero Krateri üzerinde milyarlarca yıl önce büyük bir nehir ve göl olduğu biliniyor. Perseverance’in Şubat 2021’de Mars’a ulaşması ve daha önce yerinde hiç incelenmemiş kurumuş bir göle iniş yapması planlanıyor. Perseverance, üzerindeki çeşitli ekipmanlar sayesinde buranın jeolojik şartlarına ve toprak yapısına dair incelemelerde bulunacak. Elde edilen verilerin ise 2031 yılında dünyaya ulaştırılması bekleniyor.

Dağlık Karabağ’da son nokta Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki savaşın fitilini ateşleyen çatışmaların başlaması, 2020 yılının üçüncü çeyreğine damgasını vurdu. Azerbaycan- Ermenistan sınırında 14 Temmuz’da çıkan çatışmalarda, Azerbaycan ordusundan biri tümgeneral olmak üzere 7 askerin şehit edilmesi, Dağlık Karabağ’ın işgalden kurtarılmasına kadar uzanan bir savaşın fitilini ateşlemişti. Azerbaycan ordusu, 27 Eylül’de Ermeni güçlerinin Dağlık Karabağ yakınlarında sivil yerleşimlere ateş açması üzerine topraklarını işgalden kurtarmak üzere karşı saldırı başlattı. İki ülke arasında 44 gün süren savaşın sonunda anlaşmaya varıldı. Erivan yönetimi teslim olduklarını duyururken, tarafların onay verdiği anlaşma 9 Kasım’da Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından imzalandı. Azerbaycan’da zafer çığlıkları atılırken, Ermenistan’da deprem etkisi yaşanıyordu. Başkent Erivan başta olmak üzere ülke genelinde Paşinyan aleyhinde eylemler düzenlendi. Azerbaycan lideri Aliyev ise, ulusa sesleniş konuşmasında üçlü anlaşmanın, sorunun çözümü konusunda “son nokta” olacağını söyledi. 5 il, 4 kasaba ve 286 köyün işgalden kurtarıldığı savaşta Azerbaycan ordusu 2 bin 783 askerini kaybetti maalesef.

Biden, Trump’a karşı Kasım başlarında gerçekleştirilen ABD başkanlık seçimleri şüphesiz tüm dünyanın nefeslerini tutarak takip ettiği bir gelişme oldu. ABD’nin sıra dışı başkanlarından biri olarak tarihe geçen Trump, 3 Kasım seçimleri öncesi önemli bir engeli aşmak zorundaydı. Hatırlayacağınız üzere Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, 24 Eylül 2019’da “ABD’nin ulusal güvenliğine zarar verdiği” ve “başkanlık yeminine ihanet ettiği” gerekçesiyle Trump’a yönelik azil soruşturması başlatıldığını açıklamıştı. Uzun süre ABD siyasetinin ilk sırasına oturan tartışmaya Senato Şubat ayında son noktayı koydu ve Trump yapılan oylamada kendisine yöneltilen iki azil maddesinden de aklandı. Azil soruşturması, Rusya’nın seçimlere müdahale edebileceği iddiaları, Demokrat Joe Biden’ın ülkeyi yönetmeye haiz olmadığı söylentileri, ırkçılık karşıtı protestolar ve Amerika’yı kasıp kavuran pandemi gölgesinde yapılan seçim sırasında, tansiyon bir hayli yükseldi. Sonuçlar Biden’ın lehine oldu. 81 milyon oy toplayan ve 306 delege çıkaran Biden, 74,2 milyon oy alarak 232 delege çıkarabilen Trump’a karşı zaferini ilan etti. Yenilgiyi kabul etmeye yanaşmayan Trump, yargı savaşı başlatmaya kalkışsa da bir sonuç elde edemedi.

48 TRT VİZYON TRT VİZYON 49 Afganistan’da barış havası Afganistan’da 19 yıldır devam eden savaşı sona erdirmek için ABD yönetimiyle Taliban arasında bir süredir devam eden müzakereler anlaşmayla sonuçlandı. Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenen törende anlaşmaya Washington yönetimi adına ABD’nin Afganistan Özel Temsilcisi Zalmay Halilzad, Taliban adına da Siyasi Ofis Başkanı Molla Abdulgani Berader imza attı. ABD’nin 2001’den bu yana Afganistan’da bulunan askeri varlığının kademeli olarak sona ermesini içeren anlaşmada taraflara ne gibi sorumluluklar düştüğü maddeler halinde ortaya kondu. Uzlaşma Afganistan’da bir parça da olsa barış havasının esmesine neden oldu.

Özlem Türeci

Uğur Şahin

Beklenen ışık göründü Pandemiyle birlikte bilim insanları hızla aşı çalışmalarına geçerek zamana karşı yarışa başladı. İlk olarak Rusya Sputnik V adlı aşısının başarı oranını yüzde 90’ların üzerinde olduğunu duyurdu ve kısa sürede Rusya’da onay verildi. Birbiri arkasına gelen aşı haberleri, salgın boyunca devam eden umutsuzluk ve karamsarlığı biraz osun hafifletti. Tabii aynı oranda aşı karşıtlığı da kendine önemli bir yer buldu. Kasım ayında Alman BioNTech ve Amerikan Pfizer ortaklığıyla koronavirüse karşı geliştirilen mRNA aşısının Covid-19 hastalığına karşı yüzde 90’dan fazla etkili olduğu açıklandı. BioNTech’in kurucuları Özlem Türeci ile Uğur Şahin, Türkiye’den Almanya’ya göçmüş bir ailenin çocukları olan iki Türk bilim insanıydı ve haliyle dünya gündeminde en az geliştirdikleri aşı kadar yer buldular. İngiltere, 2 Aralık’ta BioNTech’in geliştirdiği Covid-19 aşısının yaygın kullanımına onay verdi. Böylece İngiltere, aşının yaygın kullanımına onay veren ilk ülke, Pfizer/BioNTech aşısı da “dünyada tescillenen ilk Covid-19 aşısı” oldu. İlk aşı 90 yaşındaki Margaret Keenan’a yapıldı. Bir aşı müjdesi de Amerikan biyoteknoloji şirketi Moderna’dan geldi. Moderna da yeni tip koronavirüse karşı geliştirdikleri mRNA aşısının yüzde 95’in üzerinde etkili olduğunu paylaştı. Bu süreçte Sinovac şirketinin inaktive aşısı Coronavac’ın da Türkiye, Birezilya ve Endonezya’da faz-3 çalışmalarına başlandı.

50 TRT VİZYON TRT VİZYON 51 Virüs ayrım yapmıyor Tüm dünyada 1,8 milyon insanın ölümüne sebep olan koronavirüs salgınından dünya liderleri de nasibini aldı. Covid-19’a yakalanan ilk lider İngiltere Başbakanı Boris Johnson oldu. Nisan ayında virüse yakalanan Johnson, hastalığı ağır geçirdi ve bir süre yoğun bakımda kaldı. Ardından onu, Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Guatemala Devlet Başkanı Giammattei izledi. Salgını ciddiye almamakla suçlanan Donald Trump, Kasım seçimlerinden hemen önce koronavirüse yakalanan liderler arasındaydı. Son olarak Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da Aralık ayında koronavirüs testinin pozitif çıktığını açıkladı.

Boris Johnson Emmanuel Macron

Yaprak dökümü Pek çok ünlü ismi son yolculuklarına uğurladığımız bir yıl oldu 2020 aynı zamanda. Kimi salgına yenik düştü, kimi kansere ya da kalp krizine, kimiyse trajik bir kazayla ayrıldı aramızdan. Türk edebiyatının asırlık kalemi Adalet Ağaoğlu, ünlü besteci, piyanist, yorumcu ve orkestra şefi Timur Selçuk, gazeteci-yazar Bekir Coşkun Türkiye’nin Huysuz Virjin’i Seyfi Dursunoğlu, tiyatro ve sinema oyuncusu, seslendirme sanatçısı Levent Ünsal, Yönetmen Özer Kızıltan,oyuncu Ayşegül Atik, tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu Üstün Asutay, Türk asıllı Alman aktör Birol Ünel, “Ömercik” filmlerinin başrol oyuncusu Ömer Dönmez, Muhterem Nur, ABD’li ünlü aktör Kirk Douglas, Japonya’nın moda ikonu Kenzo Takada, James Bond filmlerinin efsane oyuncusu Oscar ödüllü Sean Connery, ülkesine, dünya kupası heyecanını yaşatan eski İtalyan futbolcu Paolo Rossi, tüm zamanların en iyi futbolcusu kabul edilen Arjantinli golcü Diego Armando Maradona, İtalyan besteci Ennio Morricone, oyuncu Kelly Preston ve adını sayamadığımız niceleri…

50 TRT VİZYON TRT VİZYON 51 TRT’DEN Ela TEKİN / [email protected] “Bizim Yunus” İnsani değerleri, insan sevgisini ve toplumsal barışı temsil eden sembol bir isim olan, büyük Türk düşünürü, aşk ve irfan adamı Yunus Emre yepyeni bir program ile ’de.

NESCO’nun 2019’da Aralık Cuma günü, ilk bölümüyle TRT derleniyor. Halk edebiyatımızın gelmiş gerçekleştirilen 40. Genel Radyo 1’de yayına başladı. Kıvanç geçmiş en büyük şairi Yunus Emre’nin Konferansı’nda alınan karar Nalça’nın hazırlayıp sunduğu yapım, günümüze ulaşan dört yüzden fazla şiiri gereğince Yunus Emre’nin Yunus Emre’nin vefatının 700. yıl dönümü her cuma, saat 14.00’te TRT Radyo 1’de vefatının 700. yıl dönümü, olan 2021 yılı boyunca TRT Radyo 1’de olacak. Türkiye, Azerbaycan, dinleyiciyle buluşacak. Bosna-Hersek, Kuzey Makedonya ve Yunus Emre’nin Moğol istilası altındaki Cemal Süreya’dan Yunus UÖzbekistan’ın desteğiyle, 2021 UNESCO Anadolu’da, yoksul bir çiftçi olarak Emre’ye bakış Anma ve Kutlama Yıl Dönümleri arasına başlayan yolculuğunun anlatıldığı program, İngiliz Dili ve Edebiyatı’nda William alındı. Bu vesileyle TRT Radyoları da yıl Yoksul Yunus’un önce Derviş Yunus, Shakespeare, Alman Dili ve Edebiyatı’nda boyunca sürecek, “Sevelim, sevilelim; ardından Yunus Emre ve en sonunda da Johann Wolfgang von Goethe ne ifade bu dünya kimseye kalmaz” diyen Yunus yüzyıllar ötesine seslenen büyük bir şair ve ediyorsa Türkçe’de de Yunus Emre o Emre’yi yeni kuşaklara tanıtmak gayesiyle mutasavvıf, yani “Bizim Yunus” oluşunun mertebededir. Hatta tasavvuf boyutuyla yepyeni bir programa imza attı. hikâyesi… hepsinin üzerindedir Yunus Emre… “Yunus Emre Divanı”, büyük şair ve Cemal Süreyya ne güzel, ne doğru, ne de Büyük şaire dair mutasavvıfın dilden dile anlatılan mucizevi Yunusça anlatmıştır Yunus’u; “Yunus Emre Divanı” isimli program 4 menkıbelerden ve muhteşem şiirlerinden “Yunus ki sütdişleriyle Türkçenin

52 TRT VİZYON TRT VİZYON 53 Ela TEKİN / [email protected]

Ne güzel biçmişti gök ekinini, Düşman müşman girmeden araya Dolanıp bütün yukarı illeri Toz duman içinde yollar boyunca Canından sızdırmıştı şiiri Vasf-ı Hal’inde öyle esrikti…”

Diri, arı, duru Yunus’un şiiri ve sözü 13. yüzyılda söylenmiş olmasına rağmen bugün bile anlaşılacak denli diri, arı ve durudur. Yunus’un 417 şiirinden 138’i aruz, diğerleri hece vezniyle yazılmıştır. Onun yaşadığı yıllar, Anadolu’nun Moğol akın ve yağmalarıyla, iç kavga ve çekişmelerle, siyasî otorite zayıflığıyla, dahası kıtlık ve kuraklıklarla perişan olduğu yıllardır. İşte Yunus, böyle bir dünyada insan, Tanrı ve doğa sevgisini, barışı, kardeşliği ve tüm güzellikleri dile getirmeyi başarmış büyük bir yürektir. O zaman sözü bir Yunus şiiriyle sonlandırmak gerekir;

Sen bu cihân mülkünü Kâf’dan Kâf’a tuttun tut Yâ bu âlem mâlını oynayıp da üttün tut Emre Divanı’nın ilk iki sayfası Yunus Sen Süleymân köşkünde taht kurup oturdun bil Devlere, perîlere hükümler eyledin tut Yunus Emre Bu dünyâ bir lokmadır ağızdadır çiğnenmiş 13. yüzyıl ortalarından 14. yüzyılın ilk çeyreğine kadar Orta Anadolu havzasında Çiğnenmişi ne tutarsın hâ sen onu yuttun tut Eskişehir’in Sivrihisar ilçesinde yer alan Sarıköy’de yetişmiş; Ankara’nın Nallıhan Ömrün sivri bir oktur yay içinde dopdolu ilçesindeki Taptuk Emre Dergâhı’nda bulunmuştur Yunus Emre. Dolmuş oku ne tutarsın hâ sen onu attın tut Türk Tasavvuf Edebiyatı sahasında kendine has bir tarzın kurucusu olan Yunus Emre, Ahmed Yesevî ile başlayan tekke şiiri geleneğini özgün bir söyleyişle Anadolu’da İş bu cihân mülkinden ansızın ses verirler yeniden ortaya koymuştur. Halk ve tekke şiirinin yanı sıra divan şiirini de etkiler Ansızını şimdi bil toparlanıp gittin tut Yunus Emre. Tasavvufla beslenen dizelerinde insanın kendisiyle, nesnelerle, Allah’la Say denize gark oldun boğazına geldi su olan ilişkilerini işlerken ölüm, doğum, yaşama bağlılık, ilahi adalet, insan sevgisi Deli gibi çırpınma ey bî-çâre battın tut gibi konuları ele almıştır. Çağının düşünüş biçimini ve kültürünü yalın bir söyleyişle Her an ki nefes gelir o kesenden eksilir dile getirmiştir. Yunus Emre’nin şiirleri 14. yüzyıldan itibaren abdallar ve dervişler Say kese ortalandı sen onu tükettin tut vasıtasıyla Osmanlı fetihlerine paralel şekilde bütün Anadolu ve Rumeli coğrafyasına İş bu ecel şerbetini elbet tadıverirsin yayılmıştır. Şiirleri aynı zamanda asırlardan beri Anadolu’da ve Rumeli’de faaliyet Tadacağına şüphe yoktur şimdi onu tattın tut gösteren tarikatların ortak düşüncesi ve sesi hâline gelerek, Alevi -Bektaşi edebiyatı Âhir bir gün ölürsün ölüm vardır bilirsin ile Melami - Hamzavi edebiyatını meydana getiren halk edebiyatının kaynağı olur. Herkesten ayrılıp da şu mezarda yattın tut Yunus Emre 20. yüzyılda, yansıttığı insan sevgisi bakımından yeniden dikkatleri Yüz yıllar hoşluk ile ömrün olursa Yûnus çekerek yeni bir gözle değerlendirildi. 1991 yılı, UNESCO tarafından Yunus Emre’nin Sonucu bir nefestir gel ondan da geçtin tut doğumunun 750. yılı olarak da anıldı.

Yoksul Yunus’un önce Derviş Yunus, ardından Yunus Emre ve en sonunda da yüzyıllar ötesine seslenen büyük bir şair ve mutasavvıf, yani “Bizim Yunus” oluşunun hikâyesi…

Bana Seni Gerek Seni Bana seni gerek seni Bana seni gerek seni Aşkın aldı benden beni Aşkın şarabından içem Cennet cennet dedikleri Bana seni gerek seni Mecnun olup dağa düşem Birkaç köşkle birkaç huri Ben yanarım dün ü günü Sensin dünü gün endişem İsteyene ver anları Bana seni gerek seni Bana seni gerek seni Bana seni gerek seni Ne varlığa sevinirim Sufilere sohbet gerek Yunus’dürür benim adım Ne yokluğa yerinirim Ahilere ahret gerek Gün geçtikçe artar odum Aşkın ile avunurum Mecnunlara Leyla gerek İki cihanda maksudum Bana seni gerek seni Bana seni gerek seni Bana seni gerek seni Aşkın âşıklar oldurur Eğer beni öldüreler Yunus Emre Aşk denizine daldırır Külüm göğe savuralar Tecelli ile doldurur Toprağım anda çağıra Yunus Emre şiirleri Yunus

52 TRT VİZYON TRT VİZYON 53 GÜNCEL Zeynep ÖYMEZ / [email protected]

Büyük ustaya veda Müzisyen, besteci, eğitmen… TRT Yönetim Kurulu Üyesi, TRT Müzik Dairesi ve TRT Ankara Radyosu Çok Sesli Korosu’nun kurucusu Muammer Sun’un vefatı TRT ailesini ve sanat dünyasını derinden üzdü.

aha dün gibi hafızalarımızda. sonunda kazananlardan 56 kişiyi TRT ardından yaklaşık bir yıl geçmişti ki acı Kurucusu olduğu TRT Ankara Radyosu Çoksesli Korosu’na haberle sarsıldık. 16 Ocak günü 88 Ankara Radyosu Çoksesli sanatçı olarak dâhil ettik. Eğitim, yaşındaki büyük usta Muammer Sun’u Korosu’nun 50. sanat yılı sonrasında da devam etti. Bugün 50’nci kaybettiğimizi öğrendik üzüntüyle. TRT anısına verilen konserde yıl kutlanıyor ve ben büyük mutluluk Yönetim Kurulu Üyesi, TRT Müzik Dairesi onur konuğu olarak duyuyorum. Ekip halinde yaptık bu işi. ve TRT Ankara Radyosu Çok Sesli Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Ankara Radyosu Çoksesli Korosu, 50 yıldır Korosu’nun kurucusu olan Sun, uzun D(CSO) Konser Salonu’ndaydı. Mutlu ve konserler, müzik yapan harika bir kuruluş. zamandır mücadele ettiği çoklu organ onurluydu. Duayen besteci ve eğitimci Ben kendi ve arkadaşlarım adına övünç yetmezliğine kaldırıldığı Hacettepe Tıp Muammer Sun, geçmişe bir yolculuk doluyum. TRT’yi kutluyorum, 50’nci yılı Fakültesi Hastanesinde yenik düşmüştü. yaparak o günleri şöyle anlatmıştı: kutladığı için.” “İzmir, Adana, Diyarbakır, Trabzon, Programın sonunda TRT Yönetim Kurulu Sanat dünyası yasta İstanbul, Ankara’da 950 kişi dinledik. Başkanı ve Genel Müdürü İbrahim Eren, TRT ailesini ve sanat dünyasını yasa Bunlardan 128 kişiyi seçtik. Ankara Devlet Muammer Sun’a plaket taktim etmişti. boğan bu haber sonrasında taziye Konservatuvarında kurs yaptık. Kurs Bu güzel ve anlamlı organizasyonun mesajları geldi ard arda. Kültür ve Turizm

54 TRT VİZYON TRT VİZYON 55 Zeynep ÖYMEZ / [email protected]

Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Twitter hesabından paylaştığı taziye mesajında, “Müzik tarihimizin en önemli isimlerinden besteci ve eğitmen Muammer Sun’un vefat haberini büyük üzüntüyle öğrendim. Kıymetli sanatçımıza Allah’tan rahmet, ailesine ve sevenlerine sabır diliyorum. Sanat camiamızın başı sağ olsun” ifadelerini kullandı. TRT Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İbrahim Eren Twitter hesabından yayınladığı mesajla dile getirdi üzüntüsünü: “TRT Ankara Radyosu Çoksesli Korosu’nun 50. yılını, geçtiğimiz yıl koromuzun kurucusu Muammer Sun ve kıymetli sanatçılarımızla kutlamıştık. Bugün ise Kurumumuza büyük hizmetler sunmuş Muammer Sun’un vefatını öğrendik. Allah rahmet eylesin. Sevenlerinin başı sağ olsun.” Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Murat Karahan da Türk müzik kültürünün defnedildi. TRT Radyo Dairesi ve Müzik Konservatuvarlarında, Siyasal Bilimler ulusal ve evrensel çapta gelişmesine Dairesi Başkanı Ahmet Akçakaya da Fakültesi Basın Yayın Yüksekokulu’nda, ve yaygınlaşmasına üstün katkıları olan oradaydı. Akçakaya, “Ömrünün son Ankara Radyosu’nda öğretmenlik yaptı. Muammer Sun’un vefatından dolayı büyük gününe kadar müziğe olan hizmetini 1969 yılında, sanat kurumlarının temsilcisi üzüntü duyduğunu belirtti. devam ettirdi. Biz de kendilerini, geçen olarak TRT Yönetim Kurulu üyeliğine Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası yıl kuruculuğunu yaptığı Ankara Radyosu seçildi. (CSO) yayımladığı mesajında, “Büyük Çoksesli Korosu’nun 50’nci yılında TRT Ankara Radyosu Çok Sesli Korosu’nu müzik insanı, eğitimci ve besteci Muammer onurlandırmıştık. Başkanlığını yaptığım ve TRT Müzik Dairesini kurdu. 1971’de Sun’u kaybetmenin derin üzüntüsü TRT Müzik Dairesinin de kurucusuydu. TRT Kültür Sanat Ödülleri Sistemini (Murat içindeyiz. Ailesine ve müzik camiasına Türkiye’de müziğin kurumsallaşması Katoğlu ile birlikte) hazırladı, TRT’nin başsağlığı dileriz” ifadelerine yer verdi. anlamında en büyük emektarlardan gerçekleştirmesini sağladı. Piyanist Gülsin Onay ve Fazıl Say da birisiydi. Emekleri dünya var olduğu Millî Eğitim Bakanlığı Müşavirliği sırasında, üzüntülerini dile getiren sanatçılardandı. sürece unutulmayacak bir isim. Yönetici, Çocuk ve Gençlik Koroları Yönetmeliği’ni sanatçı, eğitici olarak üretken bir isimdi. hazırladı. Bütün Türkiye’de 166 çocuk ve Sun anısına 1967-1969 TRT derlemelerini yapmıştı, gençlik korosu kuruldu. TRT ailesinin en değerli fertlerinden biri biz onun yaptıkları üzerinden TRT Halk Sun, 1967 ve 1969’da, biri TRT adına; olan ünlü besteci ve eğitimci Muammer Müziği derlemelerini yeniden yapmaya öteki de TRT ve ODTÜ adına, iki büyük Sun anısına programlar yer aldı radyo başladık. Başımız sağ olsun. Büyük bir folklor derlemesi düzenledi; kendisi de bu ve televizyonlarda. 16 Ocak gecesi TRT insandı, hocaların hocasıydı.” sözleriyle derlemelere uzman derleyici olarak katıldı. Radyo 1’de “Gecenin İçinden” ve Radyo Muammer Sun’u kaybetmenin üzüntüsünü 1975’te İzmir Devlet Konservatuarı’na, 3’te özel programlar yapıldı. “TRT Ankara yaşadıklarını dile getirdi. 1980’de Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Radyosu Çoksesli Korosu 50. Yıl Konseri” Konservatuarı’na, 1987’de Hacettepe tekrar TRT 2’de yayınlandı. Muammer Sun kimdir? Üniversitesi Devlet Konservatuarı’na Muammer Sun’un eşine ithafen yazıp 15 Ekim 1932’de Ankara’da doğan atandı. 1988’de doçent, 1993’te profesör bestelediği, TRT Ankara Radyosu Çoksesli Muammer Sun, Askeri Mızıka Okulu’nda oldu. Gençlik Korosu tarafından seslendirilen 1947 yılında müziğe başlamıştı. 1953’te Hacettepe Üniversitesi Devlet “Sevgi Her Şeydir” adlı eseri yayınlandı Ankara Devlet Konservatuarı Kompozisyon Konservatuvarı Kompozisyon bölümü TRT sosyal medya platformlarında. Bölümü’ne girip; Ahmed Adnan Saygun’un öğretim üyeliğinden Ekim 1999’da Türkiye’nin en önemli bestecilerinden, öğrencisi oldu. Ayrıca Mahmut Ragıp emekliye ayrıldı. eğitimci Muammer Sun için TRT Müzik’te Gazimihal, Mithat Fenmen, Muzaffer Muammer Sun, TRT’nin yapımını üstlendiği “Anısına” programı hazırlandı. Sarısözen, Ruşen Ferit Kam’dan ders aldı. ve tarihsel olarak çok büyük önem Kemal İlerici ile Türk musikisi makamları taşıyan Kurtuluş ve Cumhuriyet filmlerinin “Emekleri unutulmayacak” ve armonisi konularında çalıştı. 1960 müziklerini de yaptı. Prof. Dr. Muammer Sun’un cenaze namazı, yılında Ankara Devlet Konservatuvarı Besteciler, Orkestra Şefleri ve Müzikologlar öğlen vakti Kocatepe Camii’nde kılındıktan Kompozisyon Bölümü’nden pekiyi Birliği Derneği (BESOM) Kurucusu ve sonra naaşı Gölbaşı Mezarlığına derece ile mezun oldu. Mezuniyetinden Onursal Başkanı, Sun Yayınevi’nin kurucu sonra Ankara, İzmir, İstanbul Devlet ve yöneticisiydi.

54 TRT VİZYON TRT VİZYON 55 TRT’DEN Şeyma HARMANYERİ / [email protected] 12 Punto heyecanı başladı! Türkiye’nin en büyük senaryo geliştirme ve ortak yapım platformu olan 12 Punto TRT Senaryo Günleri için geri sayım başladı.

12 Punto; her sene birbirinden önemli isimleri bir hafta süren etkinliklerinde ağırlıyor

inema dünyasında önemli Uzun ve kısa metrajlı film düşük paylı ortak olduğu uluslararası bir marka haline dönüşen projeleri ortak yapımlar da 12 Şubat 2021 tarihine “12 Punto TRT Senaryo Her sene olduğu gibi bu sene de uzun kadar etkinliğe başvurabilecek. Geçen Günleri”ne başvurular metrajlı film kategorisinde uluslararası yıl ilk kez verilen “TRT Uluslararası Ortak başladı. TRT tarafından bu jüri tarafından seçilen 12 finalist proje Yapım Ödülü” ile birlikte Türk sinemasının yıl üçüncüsü düzenlenecek arasından 4 projeye “TRT Ortak Yapım uluslararası alanda bilinirliğinin artması olan etkinlik için başvurular 12 Ocak 2021 Ödülü”, 4 projeye ise “TRT Ön Alım Ödülü” hedefleniyor. Sitibariyle www.trt12punto.com adresinden verilecek. kabul ediliyor. Senaryo aşamasındaki İlk kez geçen sene ödül verilen kısa Geçen yıl 600’e yakın proje projeleri desteklemeyi, Türk sinemasına metrajlı film projelerine ise bu yıl da ödül başvurmuştu nitelikli senaryolar kazandırmayı ve verilmeye devam ediliyor. Kısa metrajlı İlk senesinde Oscar Başkanı John Bailey bu projelerin filme dönüştürülmesini film başvuruları arasından 12 proje “TRT 2 ve “E.T” filminin başarılı kurgucusu hedefleyen 12 Punto; her sene birbirinden Kısa Film Yapım Ödülü” alacak. Çekimlerin Carol Littleton’u ağırlayan 12 Punto TRT usta isimler ile genç sinemacıları bir tamamlanmasıyla birlikte filmler TRT 2’de Senaryo Günleri, koronavirüs salgını araya getiriyor. Sinemaseverlerin merakla izleyici ile buluşacak. Ön jüri üyelerinin nedeniyle geçen sene birbirinden önemli beklediği, Türkiye’nin en büyük senaryo değerlendirmeleri sonucunda seçilen isimlerle sinemaseverleri çevrimiçi ortamda geliştirme ve ortak yapım platformu olan 12 uzun metrajlı ve 12 kısa metrajlı film buluşturmuştu. 2020 yılında gerçekleştirilen etkinliğe başvurular 12 Şubat 2021 tarihine projeleri 12 Nisan’da açıklanacak. etkinlikteki uluslararası jüri üyeleri arasında kadar yapılabilecek. Bunun yanı sıra, Türk yapımcıların Avrupa Film Akademisi Başkanı, Cannes

56 TRT VİZYON Cinefondation Genel Müdürü, Doha Geçen sene ilk kez Nuri önemli. Kazanan projelere ödüller bu Film Enstitüsü CEO’su, Films Boutique Bilge Ceylan’ın “Kuru Otlar etkinliklerin sonrasında 12 Haziran 2021’de Direktörü ve Saraybosna Film Festivali gerçekleşmesi planlanan kapanış töreni ile Endüstri Başkanı gibi çok önemli isimler Üstüne” projesine verilen teslim edilecek. yer almıştı. Uluslararası marka isimlerin “Ustaya Saygı TRT Ortak katılımıyla gerçekleştirilen geçen yılki 12 Punto’ya kimler başvurabilir? etkinliğe, 600’e yakın uzun ve kısa metrajlı Yapım Ödülü” bu sene 12 Punto her yıl seçkisinde Türkiye’den film proje başvurusu yapılmış; başvuran “Bağlılık Fikret” projesi ile ve dünyadan deneyimli yönetmen ve isimler arasında, Türk sinemasının usta Semih Kaplanoğlu’nun oldu. yapımcıların yanı sıra, kariyerinin başındaki isimlerinden; Zeki Demirkubuz, Reha genç yeteneklerin de yeni film projelerine Erdem, Tayfun Pirselimoğlu gibi isimler de günümüz arasında seyahat ederek yer veriyor. yer almıştı. Bu sayede, genç sinemacılarla anlatıyor. 12 Punto’ya uzun metrajlı film usta isimleri de aynı etkinlikte buluşturan Sinema yolculuklarının farklı evrelerindeki projelerinin yanı sıra, kısa film projeleri festival çok yönlü bir sinema etkinliği profesyonellerin çalışmalarını destekleyen de başvurabiliyor. Uzun metrajlı olmayı da şimdiden başarmışa benziyor. bu proje ile 12 Punto; Türk sinemasının senaryolar için başvuruların bir yapım duayen isimlerinin projelerinin altına da şirketi tarafından gerçekleştirilmesi şartı “Ustaya Saygı” Semih imzasını atmış oluyor. aranıyorken, kısa metraj kategorisinde Kaplanoğlu’na bireysel başvurular da kabul ediliyor. Geçen sene ilk kez Nuri Bilge Ceylan’ın Kapanış 12 Haziran’da “Kuru Otlar Üstüne” projesine verilen Türkiye’de sinema sektöründe senaryoya 12 Punto’daki ödüller neler? “Ustaya Saygı TRT Ortak Yapım yönelik gerçekleştirilen ilk ve tek proje Ödülü”nün, her sene Türk sinemasının bir olma özelliği taşıyan 12 Punto TRT Uzun Metrajlı Projeler için: başka usta ismine verileceği duyuruldu. Senaryo Günleri bu yıl da Türk ve dünya * 1 projeye Ustaya Saygı TRT Ortak Yapım Ustaya Saygı TRT Ortak Yapım Ödülü sinemasının önde gelen isimlerini bir araya Ödülü bu sene Semih Kaplanoğlu’nun “Bağlılık getirecek. 12 Punto TRT Senaryo Günleri * 4 projeye TRT Ortak Yapım Ödülü Fikret” isimli yeni film projesinin oldu. süresince sinema endüstrisinin en önemli * 4 projeye TRT Ön Alım Ödülü * TRT Uluslararası Ortak Yapım Ödülleri “Bağlılık Fikret,” Ahmet Hamdi Tanpınar’ın konularının ve güncel tartışmalarının Huzur romanını sinemaya aktarmak masaya yatırıldığı ve uluslararası isimlerin Kısa Metrajlı Projeler için: isteyen 40 yaşlarında bir yönetmenin katıldığı paneller, ‘masterclass’lar ve * 12 projeye TRT 2 Kısa Film Yapım Ödülü hikâyesini 1930’ların Türkiye’si ve söyleşiler sinema dünyası için oldukça

TRT VİZYON 57 TRT’DEN Zeynep ÖYMEZ / [email protected]

TRT, Türkiye’yi film platosuna dönüştürdü

TRT, dizileri, belgeselleri ve ortak yapımcısı olduğu sinema filmleri ile Anadolu’yu anlatıyor. İstanbul’dan Gaziantep’e, Manisa’dan Artvin’e kadar yurdumuzun dört bir yanında kurulan setlerde, bugüne kadar hiç anlatılmamış öyküler kayda alınıyor.

58 TRT VİZYON Zeynep ÖYMEZ / [email protected]

oğal güzellikleri, tabiat Uyanış: Büyük Selçuklu TRT, kurduğu setler ile hem varlıkları, kültürel İzleyicilerden gördüğü yoğun ilgi ve sektöre can suyu oluyor zenginliği, tarihi sevgi ile reyting rekorları kıran TRT 1’in dokusu ve modern yeni tarihi dizisi Uyanış: Büyük Selçuklu, hem de çekim yapılan çağın dayatmalarına Sakarya, İstanbul ve Kocaeli’de çekiliyor. mekânların farkındalığını rağmen hâlâ var olan Çekimlerinin bir kısmı TRT Uluslararası gelenekleri ile Türkiye, yedi bölgesinde Film Platosunda yapılan dizi için özel arttırarak turizmin Dyedi iklim aynı anda yaşanabilen ender olarak hazırlanan 7 bin 500 m2 kapalı canlanmasına katkıda coğrafyalardan biri. Dahası, anlatmakla plato içerisine saray, medrese ve bulunuyor. bitmeyecek, kendine özgü öyküleri var bu kervansaray inşa edildi. 50 bin m2 açık toprakların. Sinematik ögeler açısından platoda Anadolu Selçuklu Obası ve Kınık çok zengin olan Anadolu, adeta doğal Obası, Şelemzar şehri, İsfahan şehri ve ön planda olduğu bir dizi. bir film platosu. Tüm bu ayrıcalıkları alt Bizans Kalesi kuruldu. Savaş sahneleri Kalk Gidelim ile birlikte ilgi odağı haline alta topladığınızda, sinema aktörleri için ile fark yaratan dizinin özellikle Haçlılar gelen Saburhane ve Yeşilyurt köyleri bulunmaz bir nimet olan ülke çıkıyor ile yapılan savaş sahneleri merakla yurdumuzun saklı hazinelerinden. Kiraz karşınıza. bekleniyor. ve erik ağaçlarının yükseldiği serin Bizim hikâyelerimizi televizyon ekranına avluları, ahşap oymalı pencereleriyle bir ve sinema perdesine yansıtmayı görev Masumlar Apartmanı eski zaman mahallesi olan Saburhane’de bilen TRT, çok önemli bir misyonu TRT’nin reyting rekorları kıran bir diğer evlerin tamamı kentsel sit alanı olarak üstleniyor aslında. Kurumun yapımcısı yeni dizisi ise Masumlar Apartmanı. Güçlü koruma altında. Köy meydanında olduğu dizi ve filmler, birer kültür elçisi oyuncu kadrosu ve farklı senaryosu ile ziyaretçilerini karşılayan ve bin yıllık gibi Türkiye’yi ve Türk insanını tüm izleyiciyi ekrana bağlayan dizinin çekimleri olduğu söylenen çınar ağacı ise hem dünyaya anlatıyor. TRT yapımları İstanbul’un tarihi dokusu muhafaza edilen Yeşilyurt’un hem de dizinin sembolü. uluslararası organizasyonlarda ve yayın Balat ve Beyoğlu semtlerinde yapılıyor. kuruluşlarında “bizi” temsil ediyor. Masumlar Apartmanı’nın çekildiği Gönül Dağı Bu bilinçle hazırlanan TRT dizi ve filmleri apartman, daha önce başka dizilere de TRT’nin iddialı dizilerinden biri olan Gönül hatta belgeselleri ödüller kazanarak ev sahipliği yapmış tarihi bir yapı. Asmalı Dağı, Eskişehir’in Sivrihisar ilçesinde göğsümüzü kabartıyor. Türkiye’yi cazibe Mescit Mahallesi’ndeki apartmanda çekiliyor. Anadolu mimarisini oldukça iyi merkezi haline getiren bu yapımlar, çekimler meraklı mahalle sakinleri yansıtan Sivrihisar’da, otantik ve samimi “çekildiği yerler” ile de merak konusu eşliğinde yürütülüyor. ortam vadeden dizi ile birlikte yöreyi oluyor ve arama motorlarında en çok görmek isteyenlerin de sayısının artması arananlar listesine giriyor. Böylelikle Kalk Gidelim bekleniyor. Türkiye turizmine ve bölge ekonomisine Dört sezondur sevilerek izlenen Dizide kullanılan konak izleyicilerde dolaylı da olsa katma değer sağlanıyor. Kalk Gidelim dizisinin çekimleri Ege büyük merak uyandırdı. Gönül Dağı’nın Biz de bu kez farklı bir perspektiften Bölgesinde sürüyor. Muğla’nın Saburhane çekimlerinde kullanılan konak Sivrihisar’ın bakalım istedik TRT yapımlarına. Bu ay ve Yeşilyurt mahallelerini set olarak en güçlü mimari eserlerinden biri ve ilçe okuyucularımız için halen çekimleri süren kullanan dizinin ekibi yeni bölümler için belediyesine ait. veya bir süre önce tamamlanan dizi ve bu bölgede çekimlere devam ediyor. filmlerin nerelerde kameraya alındığını Ege Bölgesi’nin hem tarihi ve doğal Benim Adım Melek araştırdık. İlmek ilmek rengârenk işlenmiş güzelliklerini hem de kültürel yapısını Sevilen dizi Benim Adım Melek, bir açık bir kilim gibi olan Anadolu’yu anlatan izleyicilerle buluşturan Kalk Gidelim, hava müzesini andıran Gaziantep’te yapımlara gelin bir göz atalım: eğlendirirken düşündüren, aile bağlarının çekiliyor. Şehirle adeta bütünleşen ve Adeta gönüllü bir kültür edildi. Platonun haricinde, Yalova’da ve sağlayan otoriter bir baba ile çocukları İstanbul’un Yıldız, Dolmabahçe ve Eyüp arasındaki çatışmaya odaklanan filmin elçisi gibi tüm dünyada semtlerinde farklı tarihi mekânlarda da başrollerinde Timur Acar, Emine Meyrem, Türkiye’yi temsil eden TRT çekimleri devam ediyor. Hakan Aslan, Yusuf Bayraktar ve Macit Koper yer alıyor. yapımları, kazandıkları Tövbeler Olsun ödüller ile göğsümüzü TRT 1’de pazar akşamları yayınlanan ve Kovan kabartıyor. yıllar sonra televizyon ekranına dönüş Olağanüstü bir güzelliğe sahip Maçahel’de yapan Hasan Kaçan tarafında kaleme çekilen diğer bir TRT ortak yapımı ise alınan aile komedisi dizisi Tövbeler Kovan filmi. Yeni tip koronavirüs salgın yörenin birbirinden özel mekânlarında Olsun Horanta ve Necipli ailelerinin süreci ardından atılan normalleşme çekimleri süren dizinin seti Gaziantep’in hikâyesini konu alıyor. Başrolünde Güven adımlarında vizyona giren ilk Türk filmi Şahin Bey Belediyesine kuruldu. Belediye Kıraç, Erkan Can ve İpek Tuzcuoğlu olma özelliği taşıyan “Kovan” filmini Eylem tarafından restore edilen Haleplizade gibi usta oyuncuların olduğu Tövbeler Kaftan yönetiyor. Filmin başrollerinde Konağı, çekimlerin merkez üssü. 1600 Olsun İstanbul’un Beykoz ve Pendik Meryem Uzerli, Feyyaz Duman, Hakan yıllık geçmişi olan Gazi Konağı da Benim ilçelerinde çekiliyor. Büyük ölçüde İstanbul Karsak ve Burcu Salihoğlu oynuyor. Adım Melek dizisinin çekim alanlarından. Beykoz’daki eski kundura fabrikasında Artvin Borçka’ya bağlı Maçahel Vadisi Beldenin en güzel tarihi yapılarından biri kurulan platoda dizi için mekan olurken, Camili Köyünde çekilen “Kovan”, zamanın olan ve 1725 yılında inşa edilen Mecidiye Namzet Horanta’nın konağı ise Pendik ruhunu yakalayan, insanı doğayla kurduğu Han, yine Şahin Bey Belediyesi tarafından ilçesi bulunuyor. Bunlar dışında Belgrad ilişkiye dair farkındalığa çağıran bir doğa restore edildi. Tek avlulu, iki katlı mimarisi Ormanı, Garipçe Kalesi gibi dış mekânlar ve çevre filmi olarak nitelendiriliyor. Film, ile Gaziantep’in en güzel hanlarından biri da sıkça ekrana taşınıyor. Almanya’da yaşayan Ayşe’nin annesinin olan Mecidiye Han, dizide dikkat çeken hastalık haberini almasıyla memleketi mekânlardan biri oldu. Af Artvin’e geri dönerek geride bıraktığı Restore edilen bu yapılar ilk kez Benim TRT ortak yapımı “Af” filmi, 2019 yılında hayatın ağırlığıyla yüzleşmesini ve Adım Melek dizisi ile görücüye çıktı. Artvin’in Borçka ilçesine bağlı Maçahel kendisini keşfetme yolculuğunu anlatıyor. Dizi, Halfeti gibi Güneydoğu’nun saklı Vadisi’nin bir dağ köyünde çekildi. Ulaşımı cennetlerini de zaman zaman ekrana bir hayli zor olan bölge Kafkas Arılarının Mavzer taşıyor. Antep adetleri ve yemek kültürü de yuvası. Doğal hayatın hüküm sürdüğü Yönetmen ve senarist Fatih Özcan’ın ilk diziye ayrı bir renk katıyor. vadide boz ayı, çengel boynuzlu dağ uzun metraj filmi “Mavzer” Orta Anadolu’da keçisi, dağ horozu ve yırtıcı göçmen çekilmiş, yerel bir hikâyeyi anlatan Payitaht Abdülhamid kuşlarını gözlemlemek mümkün. evrensel bir film. Hikâyesi Anadolu’da Bu yıl 5. sezonu ile ekrana gelen, birçok Yılın büyük bir kısmı karlar altında olan bir dağ köyünde geçen film, koyunlarını ödül kazanan, yurtdışında geniş bir kitle yörede gelenek ve görenekler ilk günkü kurtlardan korumak için bir mavzer satın tarafından ilgiyle takip edilen, TRT’nin gibi muhafaza ediliyor. Türkiye’nin ilk ve almaya çalışan Veysi’nin, oğlu Mustafa ve çok sevilen dönem dizilerinden biri olan tek biyosfer rezerv alanı olan Maçahel, kardeşleriyle yaşadıklarını konu ediniyor. Payitaht Abdülhamid, büyük ölçüde kendine has kültürü, doğası, şelaleleri ve “Dağlar kurtların yurdu, insan insanın İzmit’te yer alan SEKA Film Platosunda tarihi yapılarıyla görenleri adeta büyülüyor. kurdudur” temasını işleyen film Niğde’nin çekiliyor. 1800’lü yılların sonlarında Camili, Düzenli, Efeler, Kayalar, Maral ve Çamardı ilçesi Demirkazık ve Aladağlar’da Osmanlı’yı anlatan dizi, dönemin göz Uğur köylerini bünyesinde barındıran ve 25 çekildi. alıcı mimarisinin izlerini taşıyacak şekilde bin 395 hektardan oluşan Maçahel’de, 23’ü TRT Ortak Yapım Ödülü’ne layık görülen dekore edilen platoda kameraya alınıyor. endemik 990 bitki türü yayılış gösteriyor. filmin kadrosunda, Seda Türkmen, Ahmet SEKA Film Platosunda Yıldız Sarayı’na Geçimini bir dağ köyünde ağaç ticaretiyle Aydın, İbrahim Kalkan, Burçak Dilekli, ait bazı mekânlar da dizi için birebir inşa

60 TRT VİZYON TRT VİZYON 61 Güliz Şirinyan, Mehmet Ali Kaptanlar, Umut, tedavi olmak için Bursa’ya gelen Yurt dışında ilgiyle takip Kemal Zeydan, Erengül Öztürk, Yaşar annesinin tedavisiyle ilgilenmek zorundadır. Karakulak ve Tuba Erdem de yer alıyor. Bu arada sürpriz bir şekilde eşi Asiye’nin edilen TRT dizi ve filmleri, hamile olduğunu öğrenir. Eşi ve annesi ülkemizin tarihi - kültürel Muallim aniden ortadan kaybolan Umut, gece Kültür Bakanlığınca desteklenen, TRT’nin boyunca onları arar ama bulamaz. Sabah zenginliği ile doğal ortak yapımcılığını üstlendiği “Muallim” her ikisinden de beklenmedik haberler güzelliklerine dikkat çekiyor. filmi, tarihi ve doğal güzellikleriyle ön plana alır. Fakat sadece birine yetişebilme şansı çıkan sinemacıların gözde mekânlarından vardır!.. Manisa’nın Kula ilçesinde çekiliyor. Yapımcılığını İbrahim Elma, yönetmenliğini Melih Selçuk, Sevtap Özaltun, Ruhi Sarı, Suveyda Ali Ayyıldız’ın üstlendiği film Ayvalık’ın Halit Karaata gibi oyuncuların yer aldığı Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel muhteşem atmosferinde geleneksel filmin yönetmen koltuğunda Müslim Şahin Müdürlüğü ile TRT tarafından desteklenen değerlerine bağlı bir aileyi anlatıyor. oturuyor. “Suveyda”nın yönetmenliğini usta sinemacı Film, Osmanlı’nın son döneminde Mesut Uçakan üstleniyor. Gözde mekân: Kapadokya Avrupa’ya mühendislik eğitimi için Anadolu’da bir köyde 11 yaşında bir çocuk Güzel ülkemiz ve insanlarımız, sadece gönderilen bir gencin, bir Anadolu olan Hadim’in hafız olma mücadelesini dizi ve filmlere değil belgesellere de konu kasabasına öğretmen olarak tayininin anlatan filmin çekimleri Kayseri’nin Bünyan, oluyor elbette. Örneğin, bu zamana dek çıkmasını konu alıyor. Talas ve Develi ilçelerinde gerçekleştirildi. TRT’nin sayısız belgeseline ev sahipliği Manisa’nın şirin ilçesi Kula, sokakları, Filmin oyuncuları arasında Necip Fazıl yapan Kapadokya… Ürgüp, Göreme tarihi evleri ve filme sahip çıkan insanları Belge, Fatih Küçük, Yusuf Duru, Suat yöresine gidenler bilirler; bambaşka bir ile doğal bir film platosu adeta. Filmde Keskin, Mehmet Kefli ve Hülya Akyol yer atmosferi, iklimi, ışığı vardır oranın. Bu oynayan figüranların çoğu halk arasından alıyor. sebeple yerli yönetmenler kadar yabancı seçildi. Türkiye’nin yakın tarihine ışık tutan filmin, yapımcılar için de cazibe merkezidir. post prodüksiyon çalışmalarının ardından Kırkın üzerinde yapıma ev sahipliği yapan Bir Umut önce ulusal ve uluslararası festivallere Kapadokya, ülkemizde en çok film çekilen Yönetmenliğini Ümit Köreken’in üstlendiği katılması daha sonra ise vizyonda yerlerden biri. “Bir Umut” filminin çekimleri yeni tip izleyiciyle buluşması planlanıyor. Sadece Kapadokya değil, Anadolu’daki koronavirüs önlemleri doğrultusunda pek çok yer yabancı sinemacıları kendine Bursa’da gerçekleştiriliyor. Hanım Ağanın Gelinleri çekiyor. Filminin başrollerinde, “En İyi Erkek TRT tarafından Kurban Bayramı için özel Oyuncu” ödülünü sahibi Baran Şükrü olarak hazırlanan “Hanımağa’nın Gelinleri” Aamir Khan Aladağlar’da Babacan ile “Umut Vadeden Kadın filmi Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde çekildi. Mavzer filminin çekildiği Aladağlar’ın Oyuncu” ödülünün sahibi Eylem Yıldız ve Film, Ayvalık’ta geniş bir çiftliğe sahip olan Ağustos ayında dünyaca ünlü konukları çeşitli dizi projelerinde rol almış Funda Dilber Hanım’ın, çocuklarıyla bir araya vardı. Dünya sinemasının en önemli Eskioğlu yer alıyor. gelmek istediği bayram öncesi aniden isimlerinden Aamir Khan, yeni filminin Çarpıcı hikâyesi ile dikkatleri üzerine rahatsızlanması üzerine yaşananlar çekimleri için Niğde’ye geldi. Khan, 1994 çekmesi beklenen iddialı film, sürprizlerle anlatılıyor. ABD yapımı “Forrest Gump” filminden dolu olacak: Umut (35), 14 yaşındayken Filmin oyuncu kadrosunda Aslıhan Güner, uyarlanan “Laal Singh Chaddha”nın, babasını kaybetmiş, annesinin üç çocuklu Burak Serdar Şanal, Benian Dönmez, koronavirüs salgını nedeniyle yarıda kalan bir adamla evlenmesi üzerine Bursa’da Sinan Çalışkanoğlu, Ferdi Sancar, Giray çekimlerini Niğde’nin Çamardı ilçesinde yaşayan dayısının yanına gönderilmiştir. Altınok, Berfu Öngören, Güzide Arslan ve bulunan Aladağlar ve Demirkazık dağında 20 yıl boyunca annesi ile hiç görüşmeyen Cezmi Baskın yer alıyor. tamamlayacak.

60 TRT VİZYON TRT VİZYON 61 GÜNCEL Öztürk Miraç SARAL / [email protected]

Çılgın kalabalıklardan uzak TRT çalışanı Barkın Bülbül ile şehirden kaçışı, kampçılığı, yaban hayatını ve daha fazlasını konuştuk

oronavirüs yüzünden hakkında konuştuk. Ayrıca tabii ki bir ayı ile başlıyor. Yapacağınız aktivitenin şekline, neredeyse bir yıldır alıştığımız karşılaşırsak ne yapacağımızı da öğrendik. gideceğiniz mesafeye, kalacağınız yere sosyal hayatın fazlasıyla göre bütün malzemeleri teker teker uzağındayız. Hafta sonları Plansız olmaz planlamak zorundasınız. Öteki türlü sizi kısıtlamalara tabiyiz. Hafta Barkın Bülbül’ün doğa sevgisi, dedesi ve hayatta tutacak bir malzemeyi örneğin içleri kontrollü şekilde onun balık avına olan tutkusu sayesinde uyku tulumunuzu unutabilirsiniz. Mesela sokağa çıkabiliyoruz. Pek çok hobimizi başlamış. İlk profesyonel doğa aktivitesi arabanızı park ettiniz, 1,5 metre karda Kyapmaya imkân bulamıyoruz. Bu salgının beraber gittikleri balık avı olurken, dağlara kadar yürüdünüz, bütün enerjiniz atlatılmasına dair “büyük ihtimalle” zamanla bu ilk uğraşı, lisede okuldan tükendi, ateş yakacak dahi gücünüz son viraja girmişken, herkes arkadaş kaçıp doğa yürüyüşü yapmaya ve en son kalmamış. Çantanızı açıyorsunuz uyku çevresinde “Her şey normale döndüğünde kamp kurmaya kadar uzanmış. Sürekli tulumu yok. Ayakkabınız su geçiriyorsa ne yapacaksın?” sohbeti yapmaya doğanın içinde devam eden maceraları, ayağınız ıslandığı anda hipotermiye (vücut başladı bile. Yine de bu günler hep bir gün hayatın doğal akışı içinde “Neden ısısındaki olağanüstü değişim) karşı böyle sürmeyecek ya, o gün geldiğinde, gece burada kalmıyoruz?” sorusunun savunmasız durumdasınız.” pek çoğumuz kendimizi şehir hayatına, doğmasına neden olmuş. Sonrası ise Kampta dikkat edilmesi gereken tek şey kalabalığın içine atacağız. Bazılarımız ise temel kamp malzemelerinin toplanması ve malzeme ve mekân değil elbette. Doğa bu şansı doğayla kucaklaşma fırsatı olarak kampın kurulması… en büyük dost olduğu gibi gerekli önlemler görecek. TRT çalışanı Barkın Bülbül de Kamp kurmak peki gerçekten göründüğü alınmadığında sizi cezalandırabilir de. uzun süredir doğa yürüyüşleri, kampçılık kadar kolay mı? Sadece çantayı alalım Hava şartlarının da şakası yok. Barkın ve yaban hayatı ile ilgileniyor. Bu konuda ve hadi gidelim demekle oluyor mu? Bu Bülbül buna özellikle dikkat çekiyor: “Belirli bir de Youtube kanalı var. Kendisiyle sorunun cevabını kendisinden aldık: hava şartlarında belirli bölgelerden uzak buluşarak bu merakı, uğraşı ve kanalı “Hazırlıklarım bir hafta öncesinden durduğumuz oluyor. Mesela heyelan

62 TRT VİZYON TRT VİZYON 63 bölgelerinden, çığ bölgelerinden, kuvvetli yaz sağanağı beklenen yerlerden, meteorolojik kırmızı uyarı yapılan yerlerden feragat ediyoruz. Bundan 1,5 ay önce 400 km uzaklıktaki İnegöl’e gittik, bütün programımızı 10 gün önceden hazırlamıştık. Gideceğimiz noktanın yolu kötüydü onun için araç bile kiralamıştık. Ormanda yoğun bir sis ve fırtına vardı, ağaçların dalları kopuyordu. Kampı orada kursaydık yaralanma olasılığımız çok yüksekti. Hayati tehlikeyi görünce o yoldan döndük.”

Kampçıların kâbusu gıda Malzemelerin ağırlığı bazen 7 kilograma ulaşabiliyor zehirlenmesi Her şeyin başının sağlık olduğunu içinden geçmekte olduğumuz malum dönem sebebiyle hepimiz fazlasıyla anladık. Her şeyin başı ve her yerde öncelikli olması gereken şey sağlık. Bu kesin kanun kampçılık için de farklı değil. Barkın Bülbül’e bu konuyu da danıştık: “İlk yardım çantamız daima yanımızda. Temel ilk yardım bilgisi de çok önemli çünkü bazen en yakın hastane 3-4 saat uzaklıkta oluyor. Bölgedeki herhangi bir yaralanma ve kan kaybı durumunda, acil yardım isteyebileceğimiz kolluk kuvvetlerinin bize ulaşması büyük bir operasyon gerektirecek. Bu yüzden Yaban hayatı güzel sürprizlerle doludur tavsiyelerimden bir tanesi ilk yardım eğitimi alınması olacaktır.” Bülbül de doğa keşiflerinde dönüşüyor. Protein ağırlıklı gıdalar ise yaptığınız aktivitenin kalitesini ciddi oranda Her kampçının başına gelmesinden sadece belirli bölgelere korktuğu sağlık sıkıntılarının başında gıda artırıyor.” zehirlenmesi geliyor. Aracınızdan uzakta gidip yürüyüş veya Temel malzemeler belli yapılacak her kamp, ister kış ister yaz fark kamp yapmıyor. Bunları Bütçe konusu ise biraz beklentilerinizle etmez, gıda konusunda fazlasıyla dikkatli ilgili. Yapacağınız aktiviteye göre olmanızı talep ediyor. Yaz sıcaklarında kaydediyor, montajlıyor, cebinizden çıkacak para da değişiyor: bozulabilir gıdalar yerine vakumlanmış; yayınlıyor ve takipçilerini “Everest’te tırmanmak istiyorum, ona göre hava geçirgenliği bulundurmayan konserve “Barkın’la Doğa Aşkına” ile hazırlanacağım derseniz bütçe yüz binlerce tarzı ya da suyu alınmış fermente lirayı buluyor. Sadece doğa yürüyüşü etler gibi gıdalara yönelmenizi tavsiye buluşturuyor. yapacağım dediğiniz zaman bütçe çok daha eden Bülbül, gıdada kendi tercihlerini geliyor: “Genelde kalorisi yüksek gıdalar düşüyor. İlk başta belirli temel ekipmanlar de paylaştı: “Gıdanın ağırlığı dışında tercih ediyoruz. Keyif kampı dediğimiz gerekiyor. Mesela tulumunuzun altına mevsim koşullarına göre saklamak da kamplarda biraz daha lezzeti ön plana yerden gelecek soğuğu kesecek bir mat. çok önemli. Yaz sıcaklarında çabuk alıyoruz tabii ama limitlerinizi zorladığınız Üstüne geceleyin hipotermi geçirmemek bozulabilir gıdalar yerine konservelere, aktivitelerde alacağımız her kalorinin ve vücut sıcaklığınızı kaybetmemek için dayanıklı gıdalara yöneliyoruz. Bozulmaya bizim için değeri var. Proteini yüksek bir uyku tulumu. Sizi yağış gibi şeylerden müsait bir gıda varsa yanımızda evden gıdaları tercih ediyoruz. Düzgün bir koruyacak bir çadır. Bunları taşımak için dondurup götürüyoruz, sıcakta çözüldükten sabah kahvaltısı; yumurta ve peynir de bir çanta. Bunlar temel ekipmanlar. sonra ilk gün onu tüketiyoruz. Çünkü ağırlıklı beslenirseniz onun verdiği enerji Çaydanlık, kap kacak, kamp tüpü gibi gıda bozulduğu anda orada bir gıda başka oluyor. Ben bunu kötü yakıtla iyi ekipmanlarımız da var. Temel ekipmanları zehirlenmesi geçiriyorsanız sonuçları yakıt arasındaki farka benzetiyorum. Biz aldıktan sonra yapacağınız aktiviteler gerçekten fazlasıyla ağır oluyor.” de ilk başlarda gittiğimizde yanımızda şehirde harcayacağınız alternatifleriyle Kampçılıkta aynı zamanda güçlü sandviç götürüyorduk, baktık ki iyi sonuç hemen hemen doğru orantılı, bazen çok beslenmek, iyi bir kamp anlamına alamıyoruz. Ekmek acıktıran bir şeye daha hesaplı olacaktır.”

62 TRT VİZYON TRT VİZYON 63 aşamasını da gerçekleştiriyorum. Burada ekip arkadaşım Mert Önenoğlu’nun hakkını vermek istiyorum. O da ben çekim yaparken mesela odun kırma işini, yemek hazırlamak gibi işleri üstlenerek çekimi rahat gerçekleştirmemi sağlıyor. Takipçiler için içerik hazırlarken kimi zaman aileme zaman ayıramadığım da oluyor. Kaliteli içerik üretmek için emek gerekiyor.” Foto kapanlar ise son yıllarda popüler hale gelse de aslında uzun süredir kullanılan bir teknoloji. Yaban hayatını, hayvanları da korkutmadan takip edebilmek için kullanılıyor. Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte bu işle hobi açısından uğraşanların da dünyasına girdi. Barkın Bülbül Anadolu’nun yaban hayatını takip etme açısından foto kapan kuranların arasında yer alıyor: “Yaptığımız doğa Anadolu’nun eşsiz doğası ne yazık ki kötü niyetli insanlara da kucak açıyor aktivitelerimizde çevremizde sesler duyuyorduk, hayvan izleri görüyorduk, Doğada Youtuber olmak zor Kampçılığın en zor ama dışkı izleriyle karşılaşıyorduk. Hangi zanaat keyifli tarafları arasında hayvanların yaşam alanlarına konuk Bugünlerde artık görüntü ve içerik yer alıyor kış kampları… olduğumuzu merak ettik. Çevremizdeki çağında yaşıyoruz. Akıllı saatlerden, film hareketlilikleri ne durumda, popülasyonları kameralarına kadar neredeyse herkesin Çünkü zaten hazırda var nasıl gibi soruların peşinden koşmaya elinde bir görüntü kaydetme aracı olan bütün zorlukların karar verdik. Biz bunları görmek istiyoruz var. Video sitelerini açtığımızda doğa üstüne hava koşullarının ama zarar verip korkutmak da istemiyoruz, maceracılarının kaydettiği görüntülerle böyle bir teknolojiyi kullanmaya karar karşılaşıyoruz. Çalışma arkadaşımız etkisi de ekleniyor. Üstelik verdik. Birkaç tane aldık, amatör düzeyde Barkın Bülbül de doğa keşiflerinde sadece kış kampı sadece “soğuk başladık. Bu cihazlarda hareket sensörü belirli bölgelere gidip yürüyüş veya kamp var, önünde herhangi bir cisim hareket yapmıyor. Bunları kaydediyor, montajlıyor hava” ile açıklanacak kadar ettiği zaman kayda giriyor. Biz belirli ve yayınlıyor. “Barkın’la Doğa Aşkına” basit değil. En ufak hata, sizi bölgeler içerisinde belirli dönemlerde kanalının başlangıç hikayesini öğreniyoruz: ciddi problemlerle baş başa hayvanların davranışlarını gözlemlemek “Aslında benim böyle bir niyetim yoktu. açısından kapanlar kuruyoruz. Onları İlk önce amatör düzeyde bir video bırakabilir. da daha sonra derleyip video haline koymuştum. Önceki iş tecrübelerimde getiriyorum. Ankara’mızla ilgili güzel bir fotoğrafçılık ve görüntü yönetmenliğiyle de gereken ve hâlâ keşfedilmemiş zenginlikleri video hazırlamıştık. Üç aylık bir dönemde ilgilendiğim için çevremdeki arkadaşlarım var. Bunları aktararak insanlardaki doğa Kızılcahamam civarında foto kapan benden daha iyisini beklediklerini bilincini, sevgisini ve bilinirliğini arttırmayı çalışması yaptık ve sonuçlar gerçekten bizi belirtiyorlardı. Amatör düzeydeki işi ufak hedefliyorum.” mutlu etti. Kurdundan vaşağına, tilkisinden ufak geliştirerek ve öğrenerek profesyonel Kampa hazırlanırken video çekimlerine ayısına, sakallı akbabasına kadar birçok seviyeye doğru çıkartabildim. Maddi ve dair malzemeler neler oluyor derseniz, türün varlığını devam ettiğini görmek bizi manevi imkânlar dâhilinde sürekli daha çekimlerin de hazırlığı en az on gün mutlu etti.” iyisini yapmak için de çalışıyorum.” önceden başlıyor. DSLR video kamera, Kendisi için asıl önemli olanın izlenme aksiyon kamerası, gimbal kamera, drone Başkentin yaban hayatı sayısından ziyade içeriğin kalitesi olduğunu kamerası, kamera slider ve bunlara Ankara’nın her geçen gün genişlemeye belirten Barkın Bülbül, hedefinin az ama enerji sağlayacak bir sürü batarya ve devam eden “şehir merkezinde” aslında öz içerik olduğunu söylüyor: “Benim için powerbankler… Malzemelerin ağırlığı yoğun bir yaban hayatı var. Günlük hayatın en önemli kıstas izleyici sayısından ziyade ise yedi kilograma ulaşıyor, hatta bazen içinde yaban hayvanlarını gördüğümüz içeriğin kalitesindeki artış. Çünkü takipçi geçiyor bile. Çekimlerin planlanması da bile oluyor. Aslında bize sevimli gelen bu sayısı fazla olan kanalların bazısı içerik kampı planlamak kadar zorlayıcı Bülbül’e durum, belki de düşündüğümüz kadar açısından yeterli olmayabiliyor. İleride belki göre: sevimli olmayabilir: TRT’mizde, yöneticilerimiz fırsat tanırlarsa “Çekimleri 10 gün önceden planlıyorum, “Ankara coğrafi açıdan zengin bir bölge. bu tür projelere dâhil olmak gibi hedeflerim story board şeklinde notlar alıyorum. Bozkırda yaşayan hayvan türlerine, Mogan var. Çünkü Anadolu’muzun keşfedilmesi İçeriği kafamda yerleştiriyorum. Kurgu Gölü veya Eymir Gölü üzerinde yüzden

64 TRT VİZYON TRT VİZYON 65 Yaban hayatının asıl sahipleri onlar “Ülkemizin, Asya ile Avrupa arasındaki eşsiz konumu, iklimi ve coğrafi şartları, Türkiye faunası olarak da bilinen yaban hayatı çeşitliğinde fazlasıyla zengin. Yazımızda daha önceden de belirttiğimiz gibi Orta Doğu, Karadeniz, Kafkaslar ve Arap yarımadasından canlıları dahi topraklarımızda görebiliyoruz. Bilinen ve daha az bilinen türlerin arasında vaşak, çizgili sırtlan, balık baykuşu, toy kuşu, oklu kirpi gibi türler ön plana çıkıyor. Bu hayvanlarla ilgili yaban hayatındaki herkesin küçük ya da büyük bir hatırası var: “İnsanlar bu ülkede ne kadar değerliyse, bu ülkenin canlıları da o kadar değerli. Bu canlılar Anadolu’nun önemli hazineleri. Bir vatandaş olarak da çevremizdeki yaban hayvanlarını korumak önceliğimiz. Tabii korurken de karşılaşmamaya özen göstermeliyiz. Onun için de halkın gerçekten bilinçlenmesi gerekiyor. Bu canlıların bir tanesinin yok olması demek, bütün sistemin çökmesi demek. Zincirdeki bir tane halkanın kaybolması demek, zincirin kopması demek. Onlara saygı duyacağız, yoluna çıkmamaya çalışacağız; onların da bizim yolumuza çıkmamasını sağlayacak bilgi ve tecrübeyle donanacağız.” Bu hayvanların yoluna çıkmamayı nasıl becereceğimize dair sorduğumuzda ise aldığımız cevap aslında beklenmedik oldu. Yapılacak şey görünmez olmak değil görünür hale gelmekmiş. “Yaban hayvanları ile ilgili en temel noktalardan bir tanesi insanlara göre duyularının çok gelişmiş olması. Koku alma, görme ve işitme gelişmiş olduğu için yapabileceğiniz şeylerden önemlisi ormanda sesli yürümek. Anadolu’daki ayı saldırılarının önemli bir kısmında yaşlıların mantar toplama dönemlerinde hedef olduğunu görürüz. Bunun nedeni ise yaşlıların tek başlarına ve sessiz bir şekilde yürüyüş yapmalarıdır. Mantarlar için ayı popülasyonunun fazlalaştığı yerlerde hareket etmeleridir. Bu durumda yapılacak şeylerden bir tanesi doğada olabildiğince sesli yürümek. Kamp yapıyorsanız da çevrenize uyumadan önce herhangi koku yayacak çöp ya da yemek artığını kamp alanınızda barındırmamak.”

fazla kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Kuzeyine gittiğiniz zaman Karadeniz ikliminin izlerini görüyoruz. Orada da çok ciddi bir hayvan çeşitliliği var. Biz Ankara yaban hayatı videolarını paylaştığımızda Ankara’da bu kadar hayvan mı yaşıyor gibi geri dönüşler aldık. Ankara yaban hayatı olarak, doğal zenginlik açısından gerçekten birçok güzelliği içinde barındıran eşsiz bir coğrafya. Konu TRT Genel Müdürlüğü kampüsünde arada sırada gözümüze çarpan yaban hayvanlarına geliyor. Bülbül, bu durumun negatif taraflarına dikkat çekiyor: “Doğayla olan bağımız bundan 100 yıl önce koptu diyebiliriz. Artık modern dünyanın içinde yaşayan bireyleriz. Dünya nüfusunu doğal kaynaklar karşılayamaz duruma Hava koşullarına uygun bir çadır seçimi önemli geldi. Bundan kaynaklı doğa tahribatı da aynı düzeyde arttı. Böyle olunca “Kış kampları mental ve fiziksel açıdan parkurlarında hareket ediyorsanız çığ da yaban hayatının içine şehir hayatı sağlamlık isteyen kamplar. Bir mücadele riskiyle karşı karşıya kalabilirsiniz. Gittiğiniz eklemlenmeye başlıyor. Onların sınırlarına var ve bu mücadele sonunda hayatta bölge ciddi oranda kar yağışı alıyorsa yaklaştık. Sürekli organik karşılaşmalar kalmayı başarabilmek, zor kış koşullarında ve ağaçların üzerinde kar birikmişse, yaşıyoruz. Mesela bizim TRT kampüsünde belirlediğiniz bir rotaya ulaşabilmek, siz de çadırınızı o ağaçların olduğu gördüğümüz bir tilki buraya yiyecek sınırları zorlamak farklı bir keyif veriyor. Bu bölgeye kurduysanız herhangi bir dal arayışıyla geliyor. Haber bültenlerinde artık kamplarda -20’yi gördüğüm oldu, sıcaklığın kırılmasında yüzlerce kiloluk karın altında ayı fabrikaya girdi, geyikler ilçe merkezinde ortalama -10’dan yükselmediği zamanlar kalabiliyorsunuz.” dolaştı, vaşak kasabanın çarşısında yürüdü da… Gerçekten zor bir durumdu ve tam gibi haberler yer alıyor. Bu haberlere anlamıyla hayatta kalmaya çalıştık. Birkaç Kötü kampçı kimdir? rastlamamız kaçınılmaz çünkü biz onların tane kritik hata yapmış olsaydık hayati Yazımızın başından beri kampçılığın alanlarına dâhil olduk.” tehlikeler yaşayabilirdik. Mesela tozluk güzel taraflarına değinmeye çalıştık. götürmeseydik ve ayağımız su ve kar Çünkü hakkı verilerek yapıldığında, doğa Kampın en meşakkatlisi kışın dolsaydı ayaklarımızdan dolayı hipotermi hâlâ kaçılabilecek en güzel yer. Doğa yapılır veya kangren durumuyla karşılaşabilirdik. herkese kucağını açtığı gibi ne yazık ki Kampçılığın en zor ama keyifli tarafları Çadırın bütün havalandırmalarını bazı kötü niyetli insanları da ağırlıyor. arasında yer alıyor kış kampları… Çünkü kapatıp vücudumuzdan çıkan nemi Tamamen kişisel zevklerini veya egolarını zaten hazırda var olan bütün zorlukların tahliye etmeseydik sabah kalktığımızda tatmin etmek için kamp alanlarına gelen üstüne hava koşullarının etkisi de ekleniyor. vücudumuzdan çıkan nem sebebiyle insanlar, şehirdeki hayatlarını doğaya Üstelik kış kampı sadece “soğuk hava” ile eşyalarımız ıslak olacaktı. Kış kamplarında taşımaya çalışıyorlar. Barkın Bülbül’e “kötü açıklanacak kadar basit değil. En ufak hata, en büyük tehlike hipotermi. İkincisi yoğun kampçı”nın kim olduğunu soruyoruz: sizi ciddi problemlerle baş başa bırakabilir: kar. Yoğun kar yağışının olduğu kar “En büyük yanlışlarımızdan biri şehirdeki

64 TRT VİZYON TRT VİZYON 65 eğlence kültürümüzü doğaya adapte etmeye çalışıyoruz. Doğanın dinamiklerini bilmeden, doğaya o kültürü edinmeden gidiyoruz ve ihmallere neden oluyoruz. Bunların hepsini yaşayarak gördük. Bundan üç yıl önce sosyal medya üzerinden bir toplu etkinlik organize edilerek Mengen Şirinyazı göletinin kenarında binlerce kişinin katıldığı bir aktivite yapıldı. Gelenlerin birçoğu hayatlarında ilk kez kamp yapıyorlardı ve doğaya dair hiçbir fikirleri yoktu. Bundan dolayı orada DJ kabinleri kuruldu, havai fişekler atıldı, bir gençlik festivaline dönüştürdüler. Bunu doğa kaldırmaz. Doğada doğanın dinamiklerine göre hareket etmeliyiz, şehirdeki kendi dinamiklerimize göre değil.” Kampı “partilemek”le karıştıran insanlar dışında doğaya ciddi zarar veren define avcıları veya kaçak avcılar ise çok daha ciddi problemler. Bülbül’ün sözleri oldukça Kamp ateşi, yemek ve ısınma dışında verdiği keyifle de büyük anlam ifade ediyor kampçılar için çarpıcı: uzaklaşmak ruhuma ve bedenime ciddi “İnsanlar bir piknikte yaş bir ağacı oyarak Doğaya çıkmadan önce… anlamda iyi geliyor. Kendimi daha sağlıklı çıra çıkartıyorlar. Bu ağaç yüzyıllarca Kampçılığa merak saldınız, siz de yapmak hissediyorum. Herkese de öneriyorum. zor bir şekilde dayanmış bir ağaç ve istiyorsunuz ama nereden ve nasıl Ben şuna inanıyorum: ‘doğa miligramı sadece ateş yakmak için ağacı yarıyorlar. başlayacağınızı bilmiyorsunuz. Barkın en yüksek antidepresandır.’ Doğada Ormanlarımızın bir kısmında ciddi Bülbül’e göre ilk adres güvenli, bilinen sadece doğayı keşfetmeyeceksiniz; şekilde define avcılığı yapılıyor. Define popüler destinasyonlar olmalı: “Doğaya kendinizi keşfedeceksiniz, dinleyeceksiniz, avcılığı adı altında birçok yer patlatılmış, çıkmadan önce kesinlikle teorik bilgi ruhunuz huzur bulacak. Hatta kaygı kazılmış, talan edilmiş durumda. Bunun dağarcığını genişletmek lazım. Doğada bozukluğu olan bir arkadaşımı doğaya yaban hayatına zararı çok ciddi. Derin yaşam kültürünü bilmek gerekiyor. götürdüğümde hayatında ilk kez bu kadar kuyular ve tüneller açıldığı için buradan Okumak, kaliteli içeriklerden videolar huzurlu hissettiğini ifade etmişti. Stresli iş yaban hayvanları geçerken bu çukurlara izlemek lazım ve tabii ki gideceğiniz bölge ve aile hayatınız varsa, mutlaka kendinizi düşüp hayatlarını kaybedebiliyorlar. hakkında araştırma yapmanız da şart. doğada şımartın diyorum. Tabii ki doğaya Bir de maalesef kaçak avcılık var. Sağ Hava koşullarından doğal güzelliklere çıkmadan önce bilgi sahibi olmak çok olsunlar Orman Genel Müdürlüğü ve Milli kadar, hatta tehlikeli durumlara kadar önemli. Doğaya çıkıp huzur bulurken Parklar Genel Müdürlüğü ciddi denetim onların hepsine vâkıf olmanız gerekiyor. oradaki canlıları, orada yaşayan insanları çalışmaları yapıyorlar. Tabii yüzlerce İlk başta bakir noktalar değil de daha çok da rahatsız etmemek adına fikir sahibi kilometre genişliğinde milli parklarımız kamping alanları tabiat parkları, mesela olarak ihmallerden kaçınmak gerekiyor.” olduğu için belirli kış koşullarında bu art Ankara’daki Şahinler Tabiat Parkı veya Bir çocuğun ağaca dokunmadan, toprağa niyetli insanlara denetlemek çok zor. Abant ve Yedi Göller Milli Parkları olabilir, basmadan oranın kıymetini bilemeyeceğini Kaçak avcılık her dönem vardı ama sosyal genellikle çevresinin kapalı bulunduğu, ifade eden çalışma arkadaşımız, doğayı medyanın yaygınlaşması ve denetimlerin belirli bir güvenlik sisteminin yer aldığı koruyacak nesiller için ailelere seslendi: sıklaşmasıyla daha iyi mücadele ediliyor. aksi bir durumda bir insanın yardım “Çocuklarınızı AVM’lerdeki kum havuzları İyi insanlar gibi kötü insanlar da ne edebileceği yerleri tercih edelim. Hepimizin yerine doğaya götürün. Ayakları toprağa yazık ki aramızdalar. Sosyal medyanın amacı biraz şehir hayatının gürültüsünden bassın, ellerine taş alsınlar. Eminim ki yaygınlaşması hayvan katliamlarını biraz kaçmak olduğu için tecrübe kazandıkça, çok daha sağlıklı ve mutlu olduklarını daha görünebilir kıldı. Mesela bundan 30 öğrendikçe, daha bakir noktalara doğru göreceklerdir. Ben çevremde ayağı yıl önce de belki bu hayvan katliamları yürüyüşler aktiviteler başlıyor.” toprağa basmamış, çimende yürümemiş vardı ama biz haber alamıyorduk. Şu Doğa ile bu kadar haşır neşir olmadan çocuklar görüyorum. Çıplak ayakla toprağa anda kendi akılsızlıklarıyla yaptıkları önceki hayatında çok fazla alışveriş basmaktan çocuğunun zarar göreceğini şeyleri sosyal medyada paylaşarak deşifre yapan, sürekli tüketen ama tükettiğinden düşünen aileler var. Çocuklarınızı gerçek oluyorlar. Sosyal medyanın genellikle de mutluluk alamayan bir insan olduğunu doğal hayat deneyimi yaşayabilecekleri olumsuz noktalarını konuşuyoruz ama bu söylüyor Barkın Bülbül: “Artık daha yerlere götürün. İşte o zaman doğayı da aslında olumlu bir noktası.” çok doğada zaman geçirmekten keyif alıyorum, şehir hayatının kaosundan koruyacak nesiller yetiştirebililiriz.”

66 TRT VİZYON TRT VİZYON 67 66 TRT VİZYON TRT VİZYON 67 GÜNCEL Meral ÜNSAL / [email protected]

Yıldızların altında Doğadan kopuk, şehrin betonları arasında yaşarken hepimizin kurduğu bir düş var. Bir gün toprağa değecek ayağımız, egzoz dumanı değil, bir kır çiçeğini koklayacağız. Sınırsızca göğe bakabileceğiz. Peki, bunu yapmış iki aileyle tanışmak ister misiniz?

iz büyükşehir insanları… bir karabasan hepimizi dört duvar arasına Gelin hep birlikte önce Bozcaada’ya, sonra Şehrin labirentlerinde hapsetti, işte o zaman daha çok göçüp da Kaş’a gidelim… yaşayıp gidiyorduk… İki gitmek istedik. Şehirden uzağa, çok bina arasından gökyüzünü uzağa… Belki bir köye… Bozcaada’da dört yıl görürsek mutlu oluyor, Bizler isterken, hayal ederken, korkarken, Ayça Oğuş, eşi ve oğluyla İstanbul’dan parktaki ağaca sarılabilirsek önümüze zamanlar koyarken, nereden Bozcaada’ya yerleşeli dört yıl olmuş. kendimizi şanslı sayıyorduk. Bazen başlayacağımızı düşünürken birileri bunu Kendisi fotoğrafçı, eşi ise bilişim Bpenceremize, balkonumuza koyduğumuz çoktan başarmış bile. Sizi, daha önce uzmanıymış. Büyükşehirde yaşarken de saksıya bir kelebek konsa, zarar vermesin İstanbul’da yaşarken Bozcaada’da hayat çoğunlukla doğada vakit geçirip zaman diye rüzgâr esmesin istiyorduk. Biz şehir kuran Oğuş ve Kaş’a yerleşen Çakırca içinde ufak ufak şehirden ayrılmaya insanları, hep içimizde doğa özlemiyle aileleriyle tanıştırmak istiyoruz. Değişen başlamışlar. Uzun yıllar Bozcaada’da yaşayıp gidiyorduk. Aslında aklımızın hayatlarında neler yaşamışlar öğrenmek yaşama hayallerini oğullarının 4. sınıfı bir köşesinde hep vardı. Ne zaman ki, çoğumuzun hayali olan “köye dönüş” ve bitirmesiyle gerçeğe dönüştürmüşler. Bir yıl salgın adı altında üzerimize çöreklenen “doğal yaşam” fikrine katkıda bulunacak. oğullarını okula göndermeyip bu süreçte

68 TRT VİZYON TRT VİZYON 69 “Büyük şehirde kalbimizin sesini dinlemekten uzaklaşıyoruz. Koşturmaktan ve uyaranlardan ötürü gerçekte ne istediğimizi unutuyoruz. Ben buna tutunarak çıktım. Kalbimin sesini kaybetmeye başladığımı fark ettiğim an şehirden çıkmak ve kendime doğru bir yolculuk yapmak istedim. İnsan, Oğuş ailesi Bozcaada’da yaşıyor kendine doğru yolculuğu şehirdeki binaların arasında biraz kaybediyor.” Ayça Oğuş

karavan ve trenle yolculuklar yapmışlar. Ayça Oğuş’a yaşadıkları ilk zorluğu ve alıştıkları hayatın sunduğu konforu geride bırakmanın bir korkuya yol açıp açmadığını soruyoruz: “Aslında pek çok zorluk yaşadık ama bunları zorluk olarak görmedik. Eşim zaten uzun yıllardır şehirden ayrılmak istemişti ve ben buna direnmiştim. Benim için zor olur diye düşünüyordum ama bir şekilde uyumlandım. Zor olanı ne iş yaparım kısmıydı benim adıma. Yeniden bir çevre edinmek belki biraz zordu. Bir de bir adada yaşamanın getirdiği psikolojik bir zorluk var ama bunun tamamen kafamızda bir sınır olduğunu yaşadıkça fark ettim. Ada yaşamı biraz daha farklı. Başlarda kolay olmadı. Vapurların çalışmadığı ya da pazarın kurulamadığı zamanlar oluyor; fırtınanın çok olduğu bir yer. Yine de uyum sağlamamız çok zor olmadı. Alıştığımız konforu geride bırakma noktasında tabii ki kaygılarımız oldu ama eşim de ben de konfor alanının dışına çıkmayı seven insanlarız. Konfor alanının içinde kaldıkça gelişemediğimizi düşünüyoruz. Bunu bir deneyim olarak düşünüp, deneyime korkuyla direnmek yerine akışına bırakmayı tercih ettik.” Yumurtalar en doğalından sormadıklarını ve ikna etmek zorunda ya da yürüyerek gittiği bir okulda ve Tek katlı okul kalmadıklarını dile getiriyor: “Eşimin çocukluğunu yaşayabildiği bir yerde Yaşadıkları ortamı, ailelerini ve beni ikna etmesi 8 sene sürdü. Biz olmasını istedik.” arkadaşlarını İstanbul’da bırakarak çocuğumuzun küçük bir yerde büyümesini Bozcaada’daki hayatlarının ilk günlerinde böylesi bir karar almak cesaret işi. Peki deneyimlemek istedik. Tek şubesi olan, onları hayal kırıklığına uğratan bir şey oldu ailelerin itirazı olmuş mu merak ediyoruz. sınıfta 10 kişinin olduğu tek katlı, bisikletle mu diye merak ediyoruz… Ayça Oğuş, kimseye bu kararlarını

68 TRT VİZYON TRT VİZYON 69 “İnsan şehirde yaşarken doğanın bir parçası olduğunu unutuyor ya da hiç fark etmiyor. Kendimizi onun dışında ya da daha acısı üstünde sanıyoruz. Doğada daha fazla vakit geçirdikçe aslında kendimizin ve dertlerimizin ne kadar gelip geçici olduğunu hissediyoruz. Yüzlerce yıllık ağaçların

Ayça Oğuş, Bozcaada’nın enfes altında oturup, dağlarda doğasının tadını çıkarıyor tepelerde dolandıkça gündelik konulardan uzaklaşıp, bütünün bir parçası gibi hissediyoruz.” Zeynep Çakırca

zamanı var, benim buraya gelmeye hazır olmam gerekiyordu demek ki. Ama keşke ben oğlumu çok daha küçük yaşlarda buraya getirmiş olsaydım ve ben de daha erken gelmiş olsaydım. Bunu çok söylediğim oldu. Ama belki de daha önce gelseydim buraya bu kadar bağlanıp kökleşemeyecektim.”

Toprağa dokunmak Yeni yaşamlarında olumlu manada onu neyin çok etkilediğini merak ediyoruz. Ayça Oğuş şöyle yanıtlıyor: “Burası bir turizm kasabası ama biz bir arazide yaşıyoruz. Kendi bağımız ve zeytin ağaçlarımız var. “www.kampagidelimmibaba.com” sitemizde de görebileceğiniz gibi doğada kamp etkinlikleri düzenliyoruz. Beni burada en çok etkileyen şey toprağa dokunmak oldu. Bir yaşama aracılık etmek oldu. Tohumu toprağa verip onun yaşamına şahit olmak beni etkiledi. Kendi gıdamı yetiştirmek. Temiz gıda tüketmek. Ne yediğimi bilmek. Kitaplardan daha fazlası doğadan öğreniliyor Beni sonsuz etkileyen bir döngü var burada.” “Hayal kırıklığı yaşadığım bir şey olmadı. yaşıyorsunuz. Özellikle vahşi turizmin Uzun süre büyük bir şehirde yaşayıp Sadece küçük yerde insan ilişkilerinin olduğu bir yer burası. Yazları çok kalabalık, sonra daha kısıtlı imkânların olduğu bir zor olduğunu fark ettim. Büyük şehirlerde kışları çok yalnız bir adada yaşıyoruz. yere taşınmak aslında hepimizi biraz de bu kolay değil ama tabii ki kapınızı Sosyal aktivitelerin olmaması zorluklar ürkütür öyle değil mi? Alışkanlıklar, kapatıp başka seçeneklere kapınızı arasında sayılabilir. aile ya da arkadaşlar belki hafta sonu açabiliyorsunuz. Burada öyle bir seçenek Neden bunu daha önce yapmadım diye gidilen etkinlikler… İllaki birileri ya da yok. Seçenekler hep aynı. Çok az kişiyle çok sorguladım. Yaşamda her şeyin bir bir şeyler özlenir. Ayça Oğuş da öyle

70 TRT VİZYON TRT VİZYON 71 olduğunu söylüyor: “Şehir hayatından özlediğim şeyler oluyor. Dostlarımı özleyebiliyorum. Bazen istediğim bir şeyi gidip alabilmeyi özlüyorum. Burada haftada bir pazar kuruluyor. Açıkçası şehirle ilgili özlediğim çok sayıda şey yok. Zaten çok özlersem, bir buçuk saatte Çanakkale’ye ulaşabiliyorum. Şehirdeki yaşam mücadelesini, o çok büyük uyaranları da özlediğimi düşünmüyorum. Ailemi ve annemi özlüyorum.”

Kalbimizin sesi Hepimiz büyük beton binalarda, şehrin kalabalığında doğadan kopuk yaşarken pek çok şey kaybediyoruz. Kimimiz farkında ama kimimiz değil. Eminiz Zeynep ve Ürün Çakırca’nın bu yaşamdan uzaklaşınca ve doğaya 3 yaşında bir kızları var karışınca daha çok hissediliyordur bu… Oğuş, “Kendi adıma cevap vereyim.” diyor orayla hem de Bozcaada ile bağımızı kazanmaya başlamanın heyecanıyla ve ekliyor: “Kalbimizin sesini dinlemekten kesmeyeceğiz. Gelecek yıl Çanakkale’de kurumsal hayattaki ilk yılımızı geride uzaklaşıyoruz… Koşturmaktan ve oğlumuz liseye başlayacak. Ama bildiğim bırakırken zihnimizde bazı şüpheler uyaranlardan ötürü gerçekte ne istediğimizi bir şey var ki, burası oğlumun güvenli oluşmaya başladı. Kurumsal hayatta unutuyoruz. Ben buna tutunarak çıktım. limanı. İleriki yaşlarında da buraya gelecek. kaldığımız ve her şeyin yolunda gittiği Kalbimin sesini kaybetmeye başladığımı Bunu kendi bile şimdiden söylüyor.” bir senaryoda, kendimizi 10 yıl sonra fark ettiğim an şehirden çıkmak ve kendime gördüğümüz yerin ikimizde de herhangi doğru bir yolculuk yapmak istedim. İnsan Yolun içinde olmak bir heyecan ya da tatmin yaratmadığı kendine doğru yolculuğu, şehirdeki Oğuş ailesi, çoğumuzun hayalini gerçeğiyle yüzleştiğimizde kararımızı binaların arasında biraz kaybediyor.” gerçekleştirmiş ve doğanın içinde verdik. Kaybedecek bir şeyimizin olmadığı, kendilerine bir yaşam kurmuşlar. Zor en azından kırsal hayatı deneyimlememiz Güvenli liman olanı başarmışlar. Bu hayali kuranlar gerektiğinin adını koymuş olduk. Böyle bir radikal karar vermek özellikle de için birkaç cümle daha duymak istiyoruz: Eşim Ürün ile üniversitede tanıştık. çocuğu olan bir aile için eğitim, sağlık gibi “Şehirdeki konfor tabii ki burada yok. Boğaziçi’ni bitirdikten sonra ikimiz konuları, internet erişimini de sorgulamak Evinize gelip doğalgaz düğmesini bizden beklendiği şekilde kurumsal demek bir bakıma. Belki de şehir çevirme rahatınız yok. Odununuzu şirketlerde beyaz yakalı olarak çalışmaya alışkanlığından baktığımız için bu kaygı kömürünüzü ayarlamak zorundasınız. başlamıştık. Ben Siyaset Bilimi, Ürün bizde mevcut. Ayça Oğuş durumu şöyle Fırtınalar kopuyor, çatı uçacak mı diye de Endüstri Mühendisliği mezunu. Ben özetliyor: korkuyorsunuz. Çok yağmur yağıyor, bir bankada teftiş kurulunda, Ürün de “Eğitimle ilgili bir kaygım olmadı. Ama tavuklar ne olacak diye bakıyorsunuz. O başka bir bankanın teknik bir bölümünde adada sağlıkla ilgili kaygılarım hep oldu. kadar ürün ekip biçiyorsunuz çok yağmur analist olarak çalışırken, halihazırdaki Burada küçük bir sağlık ocağı var. Tam yağıyor, onlar can alamıyor. Şehirden mesleklerimizin niyet ettiğimiz kırsal teşekküllü bir hastane yok. Çok şükür bakıldığında çok romantik görünen şeyler hayatta bir karşılığı olmadığını düşündük. bugüne kadar ihtiyacımız olmadı. İnşallah gerçekten yaşamaya başladığınızda çok Buna paralel olarak ben işimi bıraktım ve bundan sonra da olmaz. Çok mutlu da romantizm taşımıyor içinde. Kolay 2013 yılında aşçılık eğitimine başladım. olduğumuz bir okul bulduk. Ders sırasında olmadığını söyleyeceğim. Ama her zaman Şimdi “Oburus Momus” isminde vejetaryen kedilerin, köpeklerin rahatlıkla girip diyorum ki, bir kişi bile yaptıysa herkes bir restoranımız var. Ben mutfaktan, Ürün çıkabildiği harika bir ortamı var. Rüzgarla, yapabilir. Sadece yolun içinde olmak ve o ise işletme kısmından sorumlu.” doğayla iç içe okuyor çocuklar. Güvende yolun tadını çıkarmak burada esas amaç ve mutlular. O yüzden akademik eğitimle olmalı.” “Ailemiz de sevdi” ilgili en ufak bir kaygı taşımadım altını Ailelerini ve sosyal çevrelerini geride çizerek söylüyorum. Yaşamsal olarak hem Kaş serüveni bırakmanın zor olduğunu söyleyen Zeynep çocuğumuza hem bize çok büyük katkıları Zeynep Çakırca, eşi ve oğluyla birlikte Hanım kendilerine sıfırdan bir hayat oldu bu yaşamın. İnternet erişimimiz var. şu an Kaş’ın köylerinden birinde yaşıyor. kurmaları gerektiğini ve tüm yeniliklere Tabii ki bazen zayıf oluyor ve 13 yaşındaki Eşi de kendisi de Boğaziçi Üniversitesi alışmanın ilk yıl kendilerini gerçekten oğlumuzun taleplerini karşılamıyor belki mezunu. Onları İstanbul’daki hayatlarından zorladığını söylüyor. İstanbul’dan ve ama buna da alıştık. ayrılıp kırsalda yeni bir hayat kurmaya oradaki hayatlarının konforundan ayrılma Çanakkale’de köyde bir evimiz var. Hem yönlendiren öyküyü kendisinden dinliyoruz: kararları da bir hayli zor olmuş: “Uzun “Öğrencilik sona erip de kendi paramızı uzun plan yaptık. Yaptığımız şey bir

70 TRT VİZYON TRT VİZYON 71 Ayça ve Ürün Çakırca Kaş’ın bir köyüne yerleşip sakin ve dingin bir hayat sürmek isterken biraz yoğunluk içinde bulmuşlar kendilerini… Yeni işleri onları yorsa da, yine de büyük şehirden uzaklaşmış olmaktan mutlular.

kendi yapmalı. Kırsalda bir hayat belli fedakârlıklar gerektiriyor doğru, ancak Çakırca ailesi Kaş’ın bir köyüne yerleşmiş büyük şehirde yaşarken peşinen kabullendiğimiz onca fedakârlığı da hesaba macera olarak görünse de aslında biz bulduk. Hatta diyebilirim ki, daha önce katmak gerekiyor.” pek maceracı insanlar değiliz. Tam da bu çalışmadığımız kadar çalışmamız gerekti. Tüm bunların ötesinde, şehirden gelmeye yüzden 2 yıl kadar ince ince düşündük Aslında bu çalışma ve stres durumu, niyetlenenler için en kritik konu finansal ve her adımımızı planladık. Sanırım plan bütünüyle bizim adımıza bir hayal kırıklığı olarak sürdürülebilir bir düzen kurmak. yapmak korkuları bir ölçü dindirdi. Bir de halini aldı. Restoran işletme hakkında Bu konuda geliri olduğu gibi giderleri de ‘En kötü ne olabilir, olsa olsa İstanbul’a geri bütün tecrübemizi oldukça fedakârlık gerçekçi bir şekilde düşünmek gerekiyor.” döneriz’ dedik.” yaparak edindik diyebilirim.” Büyük şehirden ayrılma noktasında aile Geceyi, mevsimi hissetmek ve çevrelerinin nasıl tepki verdiğini merak Bütünün parçası Onlar genç ve çocuksuz olmanın getirdiği ediyoruz: Şehir hayatından arkadaşları ve rahatlığı kullanmışlar ilk başta ve yeni “Arkadaşlar zaten çok coşkulu idi. Bir sosyalleşme alanları dışında özledikleri hayatlarında sağlık ve eğitim konusunda şekilde herkes gitmemiz konusunda destek pek bir şey olmadığını söylüyor Zeynep gerçek anlamda endişelenmemişler. Şimdi veriyordu. Hanım. Salgın sürecinde ikisi de erişilemez 3 yaşında bir kızları var ve bu konular Ancak ailelerimizi ikna etmek, bizler olunca, akılları hiç İstanbul’da kalmamış. haliyle artık gündemlerinde. Yine de için hayli uzun ve zorlu bir süreç oldu. Üstelik onlar da Oğuş ailesi gibi beton olumlu taraftan bakıyor Zeynep Çakırca: Beklenen şekilde, ‘Bunca yıl bunun için mi binalarda, şehrin kalabalığında doğadan “Doğrusu özel okul olmaması ve içinde okudunuz?’ tepkisi aldık. Uzak ve küçük bir kopuk yaşarken neleri kaybettiklerini fark yaşadığımız toplumun farklı kesimleriyle yere yerleşmek de onlara hiç hoş gelmedi. etmişler: “Çok temel bir şeyi kaybettiğimizi aynı okula gidecek olması bizi mutlu ediyor. Ancak aradan 5 yıl geçti, şimdi hem düşünüyoruz. İnsan şehirde yaşarken Ama sağlık konusunda bir adım sıkıntı Ürün’ün ailesi hem de benim ailem yılın en doğanın bir parçası olduğunu unutuyor ya çektiğimizi itiraf etmeliyiz. Sık sık 2-3 saat az 6 ayını Kaş’ta geçiriyor ve burayı çok da hiç fark etmiyor. Kendimizi onun dışında mesafedeki büyük şehirlere sağlık sorunları seviyor.” ya da daha acısı, üstünde sanıyoruz. ya da kontroller sebebiyle gidiyoruz.” Doğada daha fazla vakit geçirdikçe aslında Salgın koşulları elverse idi belki her iki “Daha çok çalıştık” kendimizin ve dertlerimizin ne kadar gelip aileyle de yüz yüze ve daha sağlıklı bir Böylesi kökten bir değişiklik belki bazı geçici olduğunu hissediyoruz. Yüzlerce görüşme yapabilirdik. Ancak yine de iki hayal kırıklıklarını da getirmiş olabilir. Veya yıllık ağaçların altında oturup, dağlarda cesur aileyi tanıma ve sizlere tanıtma tam tersi daha önce başka bir hayatta tepelerde dolandıkça gündelik konulardan fırsatı bulduk. Son olarak yine sözü Zeynep Çakırca’ya veriyoruz ve köy geçirilmiş zaman beyhude kalabilir. Çakırca uzaklaşıp, bütünün bir parçası gibi hayatında onları çok etkileyen şeyleri Ailesi’nin bu deneyimini merak ediyoruz: hissediyoruz.” şehirle kıyaslayarak anlatıyor bize: “Şehirde “Yaş itibariyle daha önce yapmamışız diye apartmanların arasında fırtınayı, kombili hayıflanabileceğimiz bir durum yok tabii. Herkes hak ediyor evlerde kışı, klimalı alanlarda sıcağı ve de Kaş’a taşınmaya karar verdiğimizde 26 İsteyen herkesin aslında böyle bir hayat şehrin ışıklarıyla geceyi bile hissetmiyoruz. yaşındaydık. kurabileceğini düşünüyor Zeynep Çakırca Kırsalda ise doğanın döngüsü tüm hayata Diğer taraftan biz Kaş’a taşınırken mekân da: “Kırsalda kesinlikle çok daha rahat, hükmediyor. Gece olunca karanlığı, fırtına değişikliğinden öte mesleğimizi de keyifli ve kaliteli bir hayat yaşanıyor. Ve da rüzgârı, kışın soğuğu hissediyor ve tüm değiştirmiş olduk. Ancak buraya yerleşirken herkesin böyle bir hayatı hak ettiğini hayatımızı ona göre şekillendiriyoruz. Bir aklımızda çok daha sakin ve dingin bir düşünüyoruz. Diğer tarafta ise hayat süre sonra üzerimizde battaniyelerle soba hayat tasavvuru varken, kendimizi kayda beklentileri ve türlü farklı motivasyonları başında oturmak bir konforsuzluk değil, değer bir stres ve koşturmacanın ortasında var. Herkes kendi hesaplaşmasını keyifli bir ritüel haline geliyor.”

72 TRT VİZYON TRT VİZYON 73 72 TRT VİZYON TRT VİZYON 73 GÜNCEL Mine Sultan ÜNVER / [email protected]

Minyatür kitaplar okuma şeklimizi değiştirebilir mi?

Uçak, tren ya da otobüsle seyahat ediyorsanız el bagajınızda, arabanızla seyahat ediyorsanız torpido gözünde istediğiniz kadar kitap bulundurabilirsiniz. Kitaplarınız için ayrı bir çantaya gerek yok. Dilerseniz cebinizde bile birkaç kitabı bir arada taşıyabilirsiniz.

74 TRT VİZYON TRT VİZYON 75 on birkaç on yılda, yayıncılıktaki önemli ilerlemelerin çoğu elektronik kitapta, sesli kitapta ve genel olarak dijital yayıncılıkta oluyor gibi görünse de, klasik yayıncılıkta da yeni girişimler Sgerçekleşiyor. Bunlardan biri; avuç içine sığabilen minyatür kitaplar. Günümüzde yeniden ilgi gören minyatür kitaplar, kolay taşınılabilmesi, dolayısıyla istenildiği an ulaşılabilmesi, hafif olması gibi avantajlara sahip. Küçük bir kitapta kelimeler de küçük olur, bu haliyle nasıl okunur endişesi doğabilir. Ancak sanılanın aksine normal Napolyon’un Shakespeare’in oyunlarından oluşan bir kitapta harf büyüklükleri nasılsa taşınabilir minyatür kitap seti vardı minyatür kitaplarda da öyle. Okunabilme kolaylığını ancak minyatür bir kitabı elinize aldığınızda tam olarak anlayabilirsiniz. Tek dezavantajı ise küçük oluşu nedeniyle kolay kaybedilebilme ihtimali! Bugünlerde yayıncılık endüstrisini etkileyecek ve biz okurların tercihlerini yeni baştan biçimlendirebilecek şekilde kimi klasik kitaplardan bir seçki yapılarak minyatür kitaplar seti yayımladı. Kafka’dan Sabahattin Ali’ye, Zweig’dan Virginia Woolf’a birçok büyük yazarın klasik kitapları çantada veya cepte rahatlıkla taşınabilir, istenilen her an, her yerde okunabilir boyutlarda basıldı. Okurlara, özellikle de genç okurlara yeni bir okuma deneyimi sunan girişim şimdiden büyük ilgi görmüş. Minyatür kitapların neden bu kadar ilgi gördüğüne ve günümüzde yeniden yıldızı parlamaya başlayan bu formatın 17. yüzyıla ve hatta öncesine uzanan geçmişine değinelim. Tarihi asırlar öncesine Kutsal kitaplar minyatür dayanan minyatür kitap boyutlarda Orta çağda rahipler, kemerlerinde minyatür Minik hazinelerin tarihi geleneği yeniden hayata Pek çoğu 7.62 cm’den daha kısa ve kitaplar taşırdı ve 17. yüzyıl Hıristiyanları bazıları neredeyse görülemeyecek geçirildi. Klasik eserler çocuklara başparmak İncilleri dağıtırlardı. kadar küçük olan minyatür kitaplar, arasından seçilen 28 kitap Yüzyıllar içinde Kuran-ı Kerim’in de pek çok minyatür formu hazırlanmış. asırlardır okuyucuları memnun ediyor 8.5cm x 6.5cm boyutunda ve müptelaları var. Pek küçük olanları Emeviler’den günümüze kadar kimi sanatsal amaçlarla koleksiyonerler için basıldı ve raflardaki yerini zaman el yazması kimi zaman da matbaa üretilmiş. Okurlar için üretilenler ise aldı. Boyutların küçük kullanılarak minyatür boyutta Kuran-ı kolayca taşınmaları veya saklanmaları Kerim’ler basıldı ve kutsal kitabı her daim nedeniyle, başparmak boyutundaki olduğuna bakmayın yazı yanında bulundurmak isteyenler için kutsal kitaplardan tekerlemelere kadar puntoları büyük olduğundan fayda sağladı. Azerbaycan’da bulunan çeşitli kitaplardan oluşuyor. Bu minyatür okunması oldukça kolay. minyatür kitaplar müzesi 66 ülkeden kitapların sayısı matbaanın gelişimiyle kitapları sergiliyor ki müzenin en değerli birlikte, daha ince kâğıtlara daha parçalarından biri 7. yüzyıla ait minyatür küçük yazı tiplerinin uygulanabilmesi bir el yazması olan Kur’an–ı Kerim. rekabete girmişler. Soylular, askerler ve sayesinde artmış. Ressamlar, bu kitaplara Müzede, ülkemizden de birçok minyatür öğrenciler ceplerinde ve el çantalarında bu kaplumbağa kabuğu, deri, gümüş, nakış basılmış esere yer verilmiş: Kitab-ı Dede minyatür kitaplarla seyahat etmişler. ve parşömenlerle abartılı ciltler yaparak Korkut, Köroğlu, Atatürk’ün Nutuk’u, Alpaslan Türkeş’in Dokuz Işık adlı kitabı

74 TRT VİZYON TRT VİZYON 75 Dijital kitap okuma biçimini çekici bulmayanlardan, gerçek kitaplardan vazgeçemeyenlerdenseniz; yani iyi bir kitabı ellerinizde tutmayı, cümlelerin altını çizerken dokusunu ve kokusunu hissetmeyi seviyorsanız, minyatür boyutlarda basılmış kitaplar size göre. Üstelik bu kitaplar şarj edilmeye gerek Yüzyıllar içinde Kuran-ı Kerim’lerin de pek çok farklı boyutta minyatür versiyonları hazırlandı duymaz, düşerse kırılmaz, bir hırsızın hedefi olmaz, çalınırsa da kolayca yenisi alınabilir.

Apollo 14 Ay’a minyatür İncil götürmüştü Ay İncili girişimi; 1968 yılında NASA bünyesinde çalışan papazlar tarafından “astronotların güvenliği ve uçacakları roketleri yapan NASA çalışanlarının becerisi için dua etmek” amacıyla kurulan bir organizasyon olan APL tarafından başlatıldı. Misyonun en önemli görevlerinden biri Ay’a bir İncil’in götürülmesiydi. 5 Şubat 1971’de Ay’a inen Apollo 14, Apollo 12 ve Apollo 13’ün iki başarısız girişiminin ardından İncil’i ay yüzeyine başarıyla taşıyan ilk uzay görevi oldu. Küçük İnciller uzay aracındayken ile Ümit Yaşar Oğuzcan’ın şiir kitapları, binlerce Amerikan askeri Fransa’nın fazla yer kaplamadı. Apollo 15 görevi Nazım Hikmet ve Yaşar Kemal’in kitapları Normandiya sahillerine çıkarma yapmaya sırasında ise, Apollo 15’in komutanı David bunlardan. hazırdı. Gemilere binmek için sıraya Scott tarafından Ay’a götürülen kırmızı girdiklerinde, her birine bir silahtan daha kapaklı minyatür bir İncil, terk edilmiş Ay Napolyon’un minyatür kitap az kullanışlı ama aynı derecede değerli gezici aracının kontrol panelinde bırakıldı. kütüphanesi bir şey verildi: ince, kartpostal boyutunda, Ay İncillerinden biri 2012’de New York’taki Napolyon’un Shakespeare’in oyunlarından yumuşak kapaklı kitaplar. Sotheby’s’deki açık artırmada 56 bin 250 oluşan taşınabilir minyatür kitap seti 1943 ile 1947 arasında Amerika Birleşik dolara satıldı. vardı. Hevesli bir okuyucu olan Napolyon, Devletleri ordusu, denizaşırı ülkelerde seferlerinde ve savaşlarında minyatür hizmet veren birliklere binden fazla kitabın Gerçek kitaplarla seyahat etmeyi kütüphanesini yanında taşırdı. Sovyetler 123 milyon kopyasını gönderdi. Bu kitaplar sevenlerden misiniz? Birliği’nin dağılmasının ardından ise uzun mücadeleler sırasında eğlenme Gelelim günümüze. 1700’lerde, erkekler minyatür kitaplar, kolay saklanabildiği ve ve rahatlama işlevi sunarak askerlerin ve kadınlar, aydınlanma ve kültür taşınabildiği için propaganda amacıyla hayatlarını iyileştirdi. Savaş sona gelişimlerine yardımcı olacak kitaplarla Doğu Avrupa’da kullanılmıştı. erdiğinde ise yayıncılık endüstrisi normal dopdolu bir sandıkla seyahat etmiş boy kitaplara dönse de alçakgönüllü olabilirler ama zaman değişti. Hep bir Askerlerin cepleri için tasarlanan ciltsiz kitaplar Amerikan demokrasisi ve yerlere yetişmek zorunda olduğumuz kitaplar pratikliğinin sembolü haline geldi. bugünlerde hafif seyahat önem kazandı. 1944 yılının Haziran ayı başlarında, on Yanınızda götürmek istediğiniz her

76 TRT VİZYON şarj edilmeye gerek duymasın diyor ve elektronik bir cihazda okumayı hayal edemiyorsanız minyatür boyutlarda basılmış kitaplar size göre. Üstelik bu kitaplar düşerse kırılmaz, bir hırsızın hedefi olmaz, çalınırsa da kolayca yenisi alınabilir.

Eskiden ilham alan yeni nesil kitaplar Kâğıda basılan kitabın evrimi iki bin yıldır oldukça yavaş ilerliyor. Dik açılan kapaklar, ciltten karton kapağa geçiş, cep boylar ve 3D görünüm derken fiziki yapısıyla bir kitap ne kadar çeşitlendirilebilir! Öte yandan dijital kitap ve dijital okuma alışkanlıkları hızla değişmeye, çeşitlenmeye devam ediyor. Örneğin son gelişmelerden biri olan sesli kitaplar hareket halindeyken bile, bir kitaptan istifade etmenizi sağlıyor. Klasik ve dijital olarak ikiye ayrılan yayıncılık sektöründe kitabı alırsanız çantanız ağırlaşacak, bu seçeneklerin hiçbiri çekici gelmiyorsa klasikçiler, internet ve akıllı telefonlarla hatta kitaplarınız kendi bavuluna ihtiyaç ve gerçek kitaplardan vazgeçemiyorsanız okuyan gençlerin ilgisini minyatür kitaplara duyacak. Dijital okuma tercih edilerek ne yapmalı? İyi bir kitabı ellerinizde çekecek gibi. Çağımızın hızına hizmet tablette, dizüstü bilgisayarda veya ince tutmayı, ağırlığını hissetmeyi seviyorsanız, edebilecek minyatür kitaplarla yayıncılık akıllı telefon ekranında kitap okunabilir, cümlelerin altını çizerken kâğıt kokusunu endüstrisi, insanların okuma biçimini e-kitap mecraları değerlendirilebilir. Fakat duymayı istiyorsanız, dolayısıyla kitap yeniden klasiğin lehine değiştirebilir.

TRT VİZYON 77 KARANLIK ODA Kürşat SAYGILI / [email protected]

Derviş Hoca Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü kazanan Derviş Zaim ve sinemasına bir bakış…

alum üç aydır edebiyat gündeme getirmek için Derviş Zaim’in kısa Hoca, sadece - Peter Greenaway ve diğer uyarlamalarıyla ilgili bir bir portresini sizlerle paylaşmak istedim. estetler gibi - estetiğin fildişi kulesinden yazı dizisi yazıyorum. seslenmez seyirciye, aynı zamanda Bu ay bu yazı dizisine Kimdir Derviş Zaim? tehlikeli politik alanlarda da gezinir. Nitekim bir mim koyup portre Derviş Zaim ki - kendisine Derviş Hoca ödül töreninde Cumhurbaşkanı Erdoğan, yazmak istedim. Özel demek yerinde olur - 80 sonrası Türk Zaim’in 100 yılı aşkın bir maziye sahip olan bir sebebi var elbette… Yıl sonunda Sineması’nda sinema dili ve entelektüel tavrı Türk sinemasının millî bir kimlikle varlığını MCumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük ile ayrı bir öneme sahiptir. Zaim, geleneksel sürdürebilmesi ve insani hassasiyetlerini Ödülleri sahiplerini buldu ve ödül alanlar Türk sanatlarından esinle - Filler ve Çimen’de muhafaza edebilmesi için büyük mücadeleler arasında pek de rastlamadığımız bir ebru, Cenneti Beklerken’de minyatür, veren bir sanatçı olduğunu dile getirdi. kategori de vardı: Sinema. Böyle anlamlı Nokta’da hat, Gölgeler ve Suretler’de Derviş Hoca’nın sermaye ve güç odaklarını bir ödül sinemamızda kime verilmeliydi diye karagöz [gölge] sanatı - sinemamızda yerli elinde bulunduran iktidar ile ilişkilerini ve sorsalar, sanırım ben de ilk elden onun ve farklı bir dil oluşturma gayretiyle yıllardır seyircinin film dolayımıyla iktidar ile kurduğu adını zikrederdim ki kurulun ödüle layık filmler yapmaktadır. İlk filminden itibaren ilişkiler üzerine düşünmüş, bu ilişkiler ağını gördükleri isim de oydu: Derviş Zaim. Yıl egemen ideoloji ve temsil ilişkilerini, Türk sinema diline dönüştürerek; içeriği yeniden başında hem yazı dizisine bir soluk aldırmak kimliği ve buna bağlı olarak kimliğin oluşumu inşa edip bağımsız film yapmanın ve hem de bu önemli ödülü bir kez de burada gibi konulara da kafa yormuştur. Derviş seyircinin bakışını özgürleştirmenin yollarını

78 TRT VİZYON TRT VİZYON 79 Derviş Zaim filmlerindeki estetik arayışı birçok açıdan okumak ve tartışmak mümkündür: Gelenek ve yerellik, postmodernizm, ulusal üslup ve Türk ikonolojisi yaratma çabası…

aramıştır. Muhtemeldir ki Atıf Yılmaz’ı saymazsak bakma, bakış, seyirci, seyretme pratiği gibi felsefi konuları sinemamızda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın takdim ettiği ödülü kavramsal zeminden film zeminine taşıyan yönetmen adına yapımcı Emre ilk isimdir Derviş Zaim. Batı - Türkiye dışı Oskay aldı topraklarda festivaller aracılığıyla fon, hamilik ve sponsorluk yoluyla film üreten diğer bağımsız film yönetmenlerinden ayrı bir yerde durmaktadır. Bu duruş bize sanat eserinin işlevinin dönüştürülmesi üzerine yeni imkânlar açabilmektedir. Zaim, sürekli olarak fon ve sponsorluk kaynaklarını değiştirmekte, bağımlılık ilişkileri üzerine kafa yormakta ve sürekli farklı film üretme yordamları deneyerek bağımsız kalabilmenin ve bağımsız film üretebilmenin imkânlarını araştırmaktadır. Derviş Zaim filmlerindeki estetik arayışı birçok açıdan okumak ve tartışmak mümkündür: 2006 yılında vizyona giren Gelenek ve yerellik, postmodernizm, ulusal “Cenneti Beklerken” filmi üslup ve Türk ikonolojisi yaratma çabası… minyatür sanatını öne Zaim’in filmlerindeki estetik arayışın politik çıkarıyordu bir çaba olduğunu da unutmamak gerekir. Yani üzerine derinlemesine düşündüğü ve ilişkisi içinde temellenir. Kıbrıs, Zaim’in Mağusa’da bitiren Zaim, lise yıllarında seyirciye sunduğu politik tartışmaların dışında sinematografisini ve düşünce yapısını teşkil edebiyata ilgi duyar. Adını titizlikle andığı filmlerinin dilini inşa ederken kullandığı eden parçalardan bir tanesidir. Bu coğrafyada edebiyat öğretmeni Oğuz Yorgancıoğlu, estetik; Batılı mimetik anlayışı tersyüz etmesi Zaim’in düşünce iklimini besleyen iki önemli yazdıklarını okuyarak ona görüşlerini ve seyirci pratiklerini dinamitlemesi açısından nokta vardır: Birincisi; Kıbrıslı olmanın “farklı bildirmektedir. Lise yılları boyunca edebiyata bizatihi politiktir. kültürlere karşı duyarlı olmak ve kendi olan ilgisinin yanı sıra atletizmle de uğraşan kültürüne de dışarıdan bakabilmek” anlamına Zaim, bir uzun mesafe koşucusudur. Zaim, Entelektüel bir yönetmen portresi gelmesidir. Çünkü içinde yetiştiği çok kültürlü genç yaşta adadan ayrılsa da coğrafyası Asıl adı Derviş Zaimağaoğlu olan yönetmen, toplum; bir yanda Rum kültürü diğer yanda ile yüzleşme yükümlülüğünü hiç unutmaz 1964 yılında Limasol’da doğmuş ve Türk kültürü böyle bir kültürlerarasılığın ve kendi toprağının sorunlarını evrensel üniversite çağına kadar bu adada yaşamıştır. (interculturalism) beşiğidir. İkincisi; Zaim’in sorunlarla mezcederek estetik evrenini daima Kıbrıs’ta doğup büyümek Derviş Zaim’in 10 yaşındayken maruz kaldığı siyasi kargaşa bu etik zeminde kurar. entelektüel olarak derinleşmesinde ve Türkiye Cumhuriyeti’nin adaya askeri Zaim’in sinema ile ilişkisi ise Limasol’daki önemli bir yere sahiptir. Gilles Deleuze, müdahalesidir. Zaim’in, iki halk arasındaki Şahin ve Taksim sinemalarında izlediği düşünmenin salt özne ve nesne arasında bu mücadeleye çocuk yaşta şahit olması “vurdulu kırdılı” kovboy filmleri ile başlar. gerçekleşmediğinin altını çizdiği “Felsefe onun hayatın gerçekliğine, sorgulayarak Çocuk yaşta sinemaya ilgi duysa da Nedir?” metninde şöyle der; “Özne ve nesne, eğilmesini sağlayacaktır. Kırel ve Duyal’a profesyonel anlamda sinema ile ilişkisi düşünce hakkında yetersiz bir değerlendirme göre; “Zaim, bir yandan olanları anlamayı Boğaziçi Üniveristesi’nde İşletme eğitimi yapmamıza yol açıyorlar. Düşünmek ne bir denerken, öte yandan insanların içindeki alırken kaydolduğu Boğaziçi Üniversitesi özne ile bir nesne arasında gerili bir ip ne de iktidar, hırs, açgözlülük üzerine düşünecek ve Sinema Kulübü’nde başlar. Sinema alanında birinin öteki çevresinde yaptığı bir çevrimdir. iyilik ve kötülük gibi kavramlara hassasiyetle üretme isteği ise Dersu Uzala (1975, Düşünmek, daha çok toprakla yurtluğun yaklaşmaya çalışacaktır.” On yaşına Kurosawa) filmini seyrettikten ve aynı yıl ilişkisi içinde gerçekleşir.” Zaim’in entelektüel kadar Limasol’da yaşayan Zaim, harekât Üstün Barışta’nın seçmeli sinema dersini duruşu ve sanatsal perspektifi de tam olarak sonrasında ailesiyle birlikte Gazimağusa’ya aldıktan sonra başlar. Daha sonra Barışta, toprak ile kurduğu yurtluk (yahut yurtsuzluk) yerleşmiştir. İlkokul, ortaokul ve liseyi Derviş Zaim’i kendi reklam filmlerini de

78 TRT VİZYON TRT VİZYON 79 Gösterime 2009 yılında giren “Kıskanmak” filmi Safranbolu’da çekildi

Kıbrıs doğumlu yönetmen İstanbul’da hayatını sürdürüyor Yönetmen şu anda Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin sınırları içinde bulunan Limasol’da doğdu

Zaim’in entelektüel duruşu 10 dakikalık bir kısa film çeker. Sinema yazarak bölümü bitiren Zaim, film çekme yapmanın koşullarını yaratamadığı dönemde isteğiyle İstanbul’a döner. İstanbul’a döner ve sanatsal perspektifi gerçekleştirilebilir bir alan olarak edebiyatla dönmez romanını bastırır ve İngiltere’de de tam olarak toprak ile ilgilenir, öyküler yazar, daha kalıcı bir esere yazdığı Muz Eğrisi adlı senaryosu ile dönüşen ise 1988 yılında, yazmaya başladığı Yeşilçam ve Yeşilçam’ın dışındaki tüm kurduğu yurtluk (yahut Ares Harikalar Diyarında adlı romanı yapımcıları dolaşır; fakat filme yapımcı yurtsuzluk) ilişkisi içinde bitirmek olur. 1992 yılında Cumhuriyet olması için kimseyi ikna edemez. Zaim, artık temellenir. Kıbrıs, Zaim’in Gazetesi’nin verdiği Yunus Nadi Ödülü’nü kendi ayakları üstünde durması gerektiğini “yayımlanmamış roman” dalında kazanır. fark eder ve filmini tek başına yapmanın sinematografisini ve Edebiyatla olan ilişkisi sinema ve senaryo yollarını arar. düşünce yapısını teşkil eden yazma konusunda Zaim’i bir hayli besler. Zaim, nihayet 1996 yılında Tabutta Röveşata Zaim; “Dramatizasyon, karakter, sahne adlı filmi yapmayı başarır. Bu ilk uzun parçalardan bir tanesidir. oluşturulması gibi meseleler üzerinde metrajlı filmini gerilla tarzı dediği bir yöntemle çektiği Cengiz Topel’deki stüdyosuna çağırır. düşünmemi sağlamıştır roman veya hikâye yapar. İlk filmi ile bazı geleneksel sinema Zaim; reklam çekimlerini izler, bir süre orayı yazıyor olmak. Senaryo sanatıyla ilgili eleştirmenlerinden sert eleştiriler almıştır. mekânı gibi kullanır. Teknik ekipmanla ilk bazı şeylerin daha erken farkına varmamı Örneğin; Atilla Dorsay filmi izledikten sonra yakınlaşması bu çekimlerle olur. Zaim bu sağlamıştır” der. Yine bu yıllarda - 1993 yılı Zaim için şunları yazmıştır; “Bir yönetmen yılları şöyle anlatacaktır: “Sinemaya ama - Türkiye’deki rock müzik kültürünü anlatan olması için kırk fırın ekmek yemesi lazım.” ciddi anlamda sinematik olarak uğraşmaya Caminin Etrafındaki Taş (Rock Around The O ise Altın Portakal’da en iyi film dâhil üniversitenin ilk yıllarında başladım. Mosque) adlı bir televizyon belgeseli yapar. dört ödül birden kazanır. Daha sonra yurt Sadece teorik anlamda şeyler değil; yavaş Zaim, daha sonra kendisini teorik olarak da dışından başka ve önemli birçok ödül alır. yavaş senaryolar yazmak, yazdığım kısa besleyecek önemli bir adım atar. Zaim o Zaim eleştirmenlerin burun kıvırmalarına senaryoların fotoromanlarını çekmek, daha adımı şöyle anlatır: “İngiltere’den Warwick rağmen, ilk filmi ile dikkatleri üzerine sonra video yapımlarını çekmek biçiminde Üniversitesi Kültürel Çalışmalar Bölümü’nden çekmeyi başarmıştır. Bu başarılı ilk filmden gelişti. Bol bol deneme yaptım. Televizyonlar (Cultural Studies) bir yıllık bir yüksek lisans sonra Zaim, Via Beyrut adlı konusunu için belgeseller yapmak gibi bir şansım oldu o bursu kazandım. Fakat ben Sinema Bölümü Kıbrıs’tan alan bir film yapmak ister; fakat yıllarda. Özellikle yerel televizyonlar için yaz (Film Studies) ile ortak çalışmak istedim ve yine finans sorunları ile karşılaşır ve Tabutta tatillerinde. Bütün bunlar hata yapma lüksünü kabul edildim, oldukça şanslıydım o açıdan. Röveşata’dan tam dört yıl sonra Filler ve bağışladı. Hata yapma lüksünü bulduğum, Daha ziyade teorik eğitim veren bir bölümdü Çimen’i yapar. Filler ve Çimen (2001) hem hata yaptığım için de pek çok şeyi öğrendim, orası ve önemli birkaç akademisyen vardı. anlatımı hem içeriği bakımından Tabutta diyebilirim. Tabii sadece pratik kısmından Televizyon deneyiminden sonra tam istediğim Röveşata’dan farklı bir filmdir. Sonraki bahsediyorum.” şey ayağıma geldi diyebilirim. Çünkü o filmlerinde de ortak temalarını farklı anlatım Zaim, Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’nde aşamada benim ihtiyacım olan şey teorik olanakları ve değişik içerikleri ile seyirciye yüksek lisans yapmaya başlar. Bu sırada bir bakış açısını yetkinleştirmekti, teorik bir sunan, heybesinden sürekli farklı şeyler sinema yapma arzu ve çalışmaları devam perspektifti. İngiltere’de az çok bunu elde çıkartan bir hikâyeci olmayı yeğlemiştir. eder. Kendi imkânlarıyla 1992 yılında etmeye çalıştım.” Zaim: “Daha farklı şeyler yapmaya Boğaziçi Üniversitesi’nde Kamerayı As adlı Midnight Express (1978) filmi üzerine bir tez çalışacağımı biliyordum. Her defasında

80 TRT VİZYON TRT VİZYON 81 Geleneksel bir Türk sanatının formunu sinema diline tercüme etmeyi denemiş ve başarılı da olmuştur. Filler ve Çimen’de ebru, Cenneti Beklerken’de minyatür, Nokta’da hat sanatını anlatımın olanaklarına dâhil ederek farklı bir estetik arayışın imkânlarını zorlamış, bir “Türk ikonografisi”, “Türk anlatısı” yaratmanın peşine düşmüştür. aynı şeyleri çekmek yerine değişik olgular denemenin daha hoş, daha enerji verici bir güzergâh olacağını düşünüyordum. Gerek konu gerek anlatım biçimi gerekse içerik bakımından kendimi her defasında farklı biçimlerde sınamanın bir zenginlik olacağına inanıyordum” diyerek niyetinin böylesi bir zenginlik olduğunu dillendirmiştir. Derviş Zaim Filler ve Çimen ile Türk Sineması’nda pek girilmeyen bir yola girmiştir. Geleneksel sanatlar ile sinemanın anlatım olanaklarını mezcederek farklı üslup arayışlarının ilkini gerçekleştirmiştir. Yine Atıf Yılmaz’ın birkaç denemesini saymazsak bu film sinema tarihimizde bir ilktir. Geleneksel bir Türk sanatının formunu sinema diline tercüme etmeyi denemiş ve başarılı da olmuştur. Filler ve Çimen’de (2001) ebru, Cenneti Beklerken’de (2007) minyatür, Derviş Zaim Gaziantep’te bir film setinde Nokta’da (2008) hat sanatını anlatımın olanaklarına dâhil ederek farklı bir estetik insanının trajedisini anlatarak insanoğlunun modernizmin tekdüze kalıbının bilincimizi bir kaba sokup tek tip insan yetiştiremeyeceğini, arayışın imkânlarını zorlamış, bir “Türk açgözlülüğüne vurgu yapmıştır. Tül A. coğrafyamızın bize sunduğu imkânları ikonografisi”, “Türk anlatısı” yaratmanın Süalp’a göre; Zaim, politik filmler yapmaz; değerlendirdiğimizde zenginliğimizi peşine düşmüştür. Sinematografisi sadece filmleri politik olarak yapar. keşfedeceğimizi bize göstermiştir. Elbette estetik açılımlarla sınırlı değildir Zaim’in. Zaim, hâlâ arayışlarını sürdürmekte ve üzerine çok şey söylenebilecek bir Etik değerleri hiç göz ardı etmemiş ve estetik - etik değer ve yargılarını filmleri aracılığı ile seyircisi ile paylaşmaya devam yönetmendir Zaim, lakin şimdilik burada Filler Çimen’de Türkiye’nin önemli politik keserek Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat meselelerine değinmiş, Paralel Yolculuklar etmektedir. Bu noktada Zaim’i özellikli kılan en önemli nokta ise onun estetik arayışının Büyük Ödülü’nün çok yerinde ve isabetli bir (2001) gibi Kıbrıs savaşı ile yüzleşilmesi karar olduğunu tekrar vurgulamak isterim. politik bir tavra dönüşmesidir. Bu tavrın 80 gerektiğini söyleyen bir belgeselin ortak Latife Tekin, Aşk İşaretleri’nde “Büyü yapmayı sonrası apolitik sinemamız için çok verimli yapımcılarından birisi olarak Kıbrıs değil/Büyülenmeyi öğretir/Büyücüler” der. olduğunu düşünüyorum. Beşir Ayvazoğlu’nun meselesine eğilmeye başlamış; Çamur Derviş Zaim, diğer sinemacılar gibi bize (2003) ve Gölgeler ve Suretler (2011) gibi “Geleneğin Direnişi” kitabında altını kalın büyülenmeyi öğretmekle kalmadığı, tıpkı filmler üreterek Kıbrıs ile ilgili ciddi politik çizgilerle çizdiği üzere geleneğin ölmediğini, Gölgeler ve Suretler’de perdenin arkasını filmler yapmıştır. Devir (2012), Balık (2014) form değiştirerek yaşadığını Derviş Zaim görmeye çalışan meraklı çocuk gibi bize ve Rüya’da (2016) ise insanın doğa ile olan filmleriyle ispat etmektedir. Anlatım biçiminin büyü yapmayı da öğrettiği için ona “Derviş ilişkisine odaklanarak kapitalizm ve gelenek içeriği de değiştirdiğini hiç unutmayarak, Hoca” diyor ve bize öğrettiği tüm büyüler için arasında git-geller yaşayan günümüz öğretilen biçimin tek anlatı formu olmadığını, kendisine teşekkür ediyorum.

80 TRT VİZYON TRT VİZYON 81 KLAPE Öztürk Miraç SARAL / [email protected] Hayatın provası yok Bir Filiz Akın portresi

eşilçam’ın altın çağı sayılan 60 ve 70’ler, Türkiye için kültürel çeşitliliğin, iyi ve kötü anlamda patlama yaptığı bir zamandır. TRT televizyon yayınlarına bu zamanlarda başlar, hippi kültürü ve hatta Yarabesk yavaş yavaş hayatımıza girer. Gündelik hayatı yaşama biçimi değişir, alışkanlıklar da değişir ve tabii sinema artık tamamen kitleselleşir. Yeşilçam, güçlü film şirketlerinin, toplumsal talebin ve yetenekli oyuncu kadrolarının da etkisiyle zirve dönemlerini yaşar. Filiz Akın, bu altın dönemin en önemli figürlerinden birisi olarak kabul ediliyor. Ankara’da doğmuş, taklit yeteneğiyle bilinen, aktrisliği setlerde öğrenmiş ama uzun dönem de kamera korkusu yaşamış bu kadın, “artist yaşamı” ve sonrasındaki hayatıyla yaşayan efsanelerimizden bir dönüşebilirdi. Avukatlar ve menajerler tanesi… Filiz Akın’ın TRT’deki son etrafını sarıp, Yeşilçam’ın kapılarının Klapemizde bu ay Türkan Şoray, projesi olan Geçmiş Bahar kendisi için aralandığını anlayınca panik Hülya Koçyiğit, Fatma Girik’le birlikte oldu. Defalarca çekimlerden vazgeçip sinemamızın “altın kızları” arasında yer Mimozaları’nı ve diğer pek ailesinin yanına döndü. Bu stresli günler alan Filiz Akın var. nostaljik görüntülerini filmin rejisörü ve devrin en önemli TRT Arşiv internet sitesi sinemacılarından Memduh Ün’ün ricalarıyla Yarışmadan gelen şöhret sona erdi. Gerçek ismi Suna Akın olan Filiz ve YouTube adresinden Akın, 2 Ocak 1943 tarihinde Ankara - izleyebilirsiniz Özel bir sarışın Beypazarı’nda doğdu. Babası Sami Akın Filiz Akın’a kadar Türk sinemasında yüksek hâkimdi, ailesiyle üç yaşına kadar oyunculuğu ve basmakalıp diyalogları sarışınlar, belirli bir tipleme karakteri bugün hâlâ ayakta olan bir konakta yaşadı. eleştiriyordu. Kader bu ya, daha sonra canlandırıyordu. Seyirci beyazperdede Daha sonra şehir merkezine taşındılar. kendisi de buna benzer filmlerde Cahide Sonku ve Neriman Köksal gibi Henüz yedi yaşındayken annesiyle babası oynayacak, bu mektubu da gülerek oyuncularımızın başarıyla canlandırdığı ayrıldı, daha sonra babası da annesi de röportajlarında paylaşacaktı. fettan, “saf kıza” planlar kuran kötü başka kişilerle evlenecekti. Annesi ve Artist dergisinin açtığı yarışmayı karakterlere alışmıştı. Filiz Akın ile birlikte anneanesiyle beraber yaşamaya başladı. kazandı. Birincilik ödülü Memduh Ün’ün bu ayrımcı stereotip de yıkıldı. Masum, Anneannesi Halime Hanım’ın ailesi yeni filminde oynamaktı. O yıllarda Avrupai ve zarif güzelliği henüz ilk filmden Atatürk’ün yaşadığı dönemden itibaren filmler senaristlere ısmarlama şeklinde dikkati çekmeye başlamış, Türk sinema Çankaya Köşkü’ne yakın isimlerdi. yazdırılıyordu. Yapımcı, senariste konunun seyircisi belki de aradığı Batılı, “Barbie” Üniversite için Arkeoloji bölümünü kazandı. temelini, hangi oyuncularla çalışacağını güzeli bulmuştu. Mezuniyetinden sonra uçak ve gemi söyler ve bir de avans öderdi. Senarist, Kendisine ödül kazandıracak unutulmaz bileti satan bir şirkette çalışırken yakın uygun senaryoyu parça parça çıkartırdı. “Ankara Ekspresi” filmi için ilk düşünülen arkadaşının ısrarıyla Artist dergisinin Kariyerinde 117 filmde oynamış Filiz oyuncu değildi. İkisinin de başka yerlerde yarışmasına katıldı. Artist mecmuasına Akın’ın ilk filmi 1962’de yayınlanan itiraf edeceği gibi rol için düşünülen ilk fotoğraflarını gönderirken bir de mektup Akasyalar Açarken oldu. İlk partneri kişi Türkan Şoray’dı. Filiz Akın’ın yapımcı yazdı; “Türk sinemasında neler değişmeli?” de Göksel Arsoy’du. Kamera önündeki Muzaffer Arslan’a rolü almak için yapacağı Mektubunda Yeşilçam filmlerindeki teatral ilk tecrübesi, son tecrübesi haline de Behiye Aksoy taklidi başarılı olunca rolü o

82 TRT VİZYON TRT VİZYON 83 Hayatın provası yok Bir Filiz Akın portresi

82 TRT VİZYON TRT VİZYON 83 eğilen, siyasi sayılabilecek filmlerinde Paris’te yaşam de önemli roller aldı. Oyunculuğu, Filiz Akın’ın “devletin gelini” olması ise kendisinin de itiraf edeceği gibi setlerde, 1994’te gerçekleşti. MİT Müsteşarı olan bu önemli isimlerle çalışırken öğrendi. Sönmez Köksal ile hayatını birleştiren Filiz O zamanlar bugünkü gibi yönetmenlerin Akın’ın düğün şahitleri ise tanıdık isimlerdi: monitörden izlemesi diye bir şey yoktu. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Filiz Akın neredeyse oynadığı filmlerin Demirel ve Meclis Başkanı Hüsamettin tamamını ancak bir sene sonra sinemalara Cindoruk… Dört sene sonra eşi Paris geldiğinde görebiliyordu. Büyükelçisi olunca onun için Paris yolları tekrar göründü. Üstelik bu sefer Türkiye’nin Beyazperdeye elveda Paris Büyükelçisi’nin eşi olarak. Verdiği 1975’te Cüneyt Arkın’la çevirdiği davetler, açtığı sergiler, yaptığı çalışmalar “Babaların Babası” ve oğlu İlker ile ve faaliyetler iz bırakacaktı. Özellikle de oynadığı “Yumurcak Belalı Tatil” filmleri yaptığı muhteşem yemekler...… Akın, Paris ile beyaz perdeye veda etti.Televizyonun sefaretinde verdiği davetler için bizzat da yaygınlaşmasıyla birlikte artık bu yeni kendi mutfağa giriyordu. Fransa’nın ünlü mecrayı denemeye karar verdi. Oraya şefleriyle ve gurmelerle dostluk kurdu. Yakın geçti. TRT’de yayınlanan “Podyum arkadaşı Demet Erginsoy’dan tavsiyeler Şov” programının sunuculuğunu yaptı. aldı. Aşçılık konusundaki maharetlerini daha Banka reklamlarında boy gösterdi. sonra 2013’te “Lezzete Merhaba” kitabıyla Haldun Dormen’in yönettiği “Bir Ayrılık” okuyucularıyla buluşturdu. tiyatrosunda oynadı. İzmir Fuarı’nda assolist olarak sahneye çıktı. Bir süre alacak ve bu taklit ona 1971’deki 8. Altın Zorlu mücadele böyle devam ettikten sonra 1979’un Milenyum, Filiz Akın için pek de hoş Portakal Film Festivali’nde “En İyi Kadın Eylül ayında sahneleri bırakmasına, Oyuncu” ödülünü kazandıracaktı. sürprizler getirmedi. Altı ay Amerika’da hatta Türkiye’den geçici bir süre de ve Türkiye’de ağır bir kanser tedavisi Sinemaya başladıktan 1-1,5 sene sonra olsa ayrılmasına neden olan bir olay yapımcı Türker İnanoğlu ile evlendi ve gördü. Tedavinin ilk aşamasından sonra gerçekleşti. İzmir’de bir otelde sahnesine oğulları İlker İnanoğlu doğdu. On yıl süren Türkiye’ye kısacık saçlarıyla kesin dönüş çıkarken bir saldırgan tarafından bu evlilik ve boşanma süreci magazin yaptı. Türkiye’deki kansere dair farkındalık bıçaklandı. Saldırgan önce kıskançlık sayfalarında oldukça yer bulacaktı. Bu çalışmalarında bulundu. Hacettepe yüzünden bu olayı gerçekleştirdiğini süre zarfındaki ihtişamlı yaşamı, Pontiac Üniversitesi’nin Umut Evi Projesi’ne söylese de daha sonra ifadesini arabası, İstanbul’da dergilere açtığı evi, destek verdi, Türkiye Meme Vakfı yararına değiştirerek “İnci Baba” lakabıyla bilinen yurt dışından ona özel dikilmiş elbiseleriyle başlatılan Sarı Bilezik kampanyasına devrin mafya babalarından biri tarafından ikonik bir isme dönüştü. katılarak, bir milyon bileziğin satılmasına Filiz Akın, kariyerindeki en verimli seneler azmettirildiğini söyleyecekti. 1982’de yardımcı oldu. Bir tanesi kanserle olan olan 1962 ve 1972 arasında dile kolay Leon Rubinstein isimli iş insanı ile evlendi. mücadelesini anlattığı “Hayatın Provası Yok” 105 film çevirdi ve Yeşilçam’ın belki de İkili Paris’e taşınarak Neuilly ve Bougival olmak üzere üç kitap yazdı. Gazetelerde en tanınan yüzü haline geldi. Annesi semtlerinde yaşadı. Gurbet günlerinde de köşe yazarlığı ve özel kanallarda sunuculuk menajerliğini yapıyordu. Bu filmlerdeki rol Türkiye ile bağını kopartmadı. 1989’da yaptı. arkadaşları Ediz Hun, Kartal Tibet, Cüneyt Okan Uysaler, Rutkay Aziz ve Müşfik Kanser tedavisinden sonra yine kendisi gibi Arkın, Tarık Akan, Sadri Alışık, İzzet Günay Kenter ile birlikte TRT klasiklerinden olan kanserle mücadele eden Nilüfer ve Deniz ve Ekrem Bora ile halkın favori çiftleri haline “Geçmiş Bahar Mimozaları” dizisinde Uğur’a yardımcı oldu. İstanbul’da hayatına dönüştü. İran gibi ülkelerden film teklifleri oynadı. 2011’deki denemesini saymazsak, devam eden Filiz Akın bugün 78 yaşında ve aldı. Halit Refiğ’in “Gurbet Kuşları” veya bu dizi Filiz Akın’ın ekranlardaki son yaşantısına devam ediyor. Eskisi gibi hâlâ “Umutsuzlar” gibi toplumsal sorunlara projesi olacaktı. masum ve güzel.

84 TRT VİZYON TRT VİZYON 85 84 TRT VİZYON TRT VİZYON 85 KISA KISA Mine Sultan ÜNVER / [email protected]

TRT’ye iki medya Oscar’ı Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği’nin 2019 Medya Oscar’ları sahiplerini buldu. Medyanın başarılı isimlerine ödüllerini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan verdi. Yılın Haber Programı Oscar’ını, TRT Haber’de yayınlanan “Birinci Sayfa” programı ile Cengizhan Cevahiroğlu aldı. TRT, diğer bir ödüle ise Yılın Radyo Yapımcısı kategorisinde layık görüldü. Ödülü, TRT Türkü’deki “Türküler Ne Der” adlı radyo programı ile Mehmet Özbek aldı.

TRT EBA’ya yayıncılık ödülü Ders içerikleri ve özel programlarıyla 18 milyon öğrenciye hizmet veren TRT EBA, iki ödüle değer görüldü. Milli Eğitim Türkiye Yazarlar Birliği’nden TRT’ye Bakanlığı ve TRT iş üç ödül birliğinde gerçekleştirilen, Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) tarafından verilen koronavirüs tedbirleri “Yılın Yazar, Fikir Adamı ve Sanatçıları” ödüllerini kapsamında okulların almaya hak kazanan isimler açıklandı. Türkiye kapanmasıyla öğrencilerin Yazarlar Birliği’nin 2020 ödülleri kapsamında, okul ve dersleriyle bağlantılarının kopmamasını sağlayan “TRT EBA Kanalları”, basın, yayın, televizyon ve radyo alanında 2020 Eğitim Yöneticileri ve Uzmanları Derneği (EYUDER) Altın Meşale ödüller sahiplerini buldu. TRT, belgesel, radyo Ödülleri’nde “Yılın Örnek TV Programı” seçildi. Ders içerikleri haricinde öğrenci, ve dizi dallarında birer ödüle layık görüldü. TRT öğretmen ve velilere yönelik de özgün programlar hazırlayan TRT EBA’da, özel 1’de yayınlanan “Gönül Dağı” Yılın Dizisi, TRT eğitime ihtiyaç duyan çocuklar için hazırlanan “Hazır Mısın?” yarışma programına Belgesel’de yayınlanan “Anne Gidince” En İyi ise Türkiye Engelsiz Sanat Birliği tarafından bu yıl 6’ncısı düzenlenen Engelsiz TV Belgeseli, TRT Nağme radyo kanalında Sanat Ödülleri kapsamında “Yılın TV Programı” ödülü verildi. yayınlanan “Musikiye Dair” programı ise En İyi Radyo Programı seçildi. TRT’nin meşhur kedileri yeni yuvalarında TRT’nin Harbiye’deki Radyoevi binası, kedileriyle de meşhurdu. Yıllarca özenle bakıldılar; TRT ailesinin bir parçası oldular. Radyonun kedisi Gece’nin sosyal medya hesabı bile var. Deprem güçlendirmesi için Harbiye’deki binanın taşınması sürecinde kedilere yeni yuva arayışı başladı. Onlara sahip çıkan yine TRT çalışanları oldu. Önce Gece, ardından Cevriye sahiplendirildi. Vaktinin çoğunu TRT Haber ve Özel Haber Birimi’nde geçiren Lokum’u ise TRT Haber muhabiri Sezen Ceceli Köse sahiplendi. İstanbul Radyosu binasının bahçesinde yaşayan Titrek de TRT çalışanlarının girişimi ile yeni yuvasına “Mozart ve Verdi Anma Konseri” kavuştu. TRT 2’de İstanbul Devlet Opera ve Balesi tarafından TRT’ye üç ödül birden Wolfgang Amadeus Mozart’ın doğum, Giuseppe 11. İbrahim Keresteci Basın Verdi’nin ölüm yıl dönümü nedeniyle özel bir Ödülleri sahiplerini buldu. anma konseri düzenlendi. 35 yıllık kısa ömrüne TRT, üç kategoride ödüle altı yüzden fazla eser sığdıran, müzik tarihinin layık görüldü. Dosya haber zirvelerinden kabul edilen Mozart’ın ve tüm dalında TRT Haber muhabiri dünyada eserleri en çok sahnelenen opera Kemal Gümüş, diplomasi bestecilerinden birisi kabul edilen Verdi’nin dalında ise TRT Haber anısına düzenlenen, klasik müzik severlerin Brüksel Muhabiri Döndü yakından bildiği eserlerin seslendirildiği, “Mozart Sarıışık ödül aldı. TRT Belgesel’de yayınlanan “Hastane İstanbul-Korona” adlı ve Verdi Anma Konseri” canlı yayınla TRT 2’de yapım da ödüle değer bulundu. ekrana geldi.

86 TRT VİZYON Mine Sultan ÜNVER / [email protected] Kıvırcık Ali, Onno Tunç ve Safiye Ayla TRT Müzik’te anıldı Türk Halk Müziğinin sevilen sesi Kıvırcık Ali, ölümünün 10’uncu yılında türkülerle anıldı. “Kıvırcık Ali Anısına” programı 11 Ocak’ta TRT Müzik’te ekranlara geldi. Ölümünün 25’inci yılında, eserleri ile Türk Pop Müziğinde iz bırakan ünlü besteci ve aranjör Onno Tunç, “Onno Tunç Anısına” programında yad edildi. Onno Tunç’un hayat verdiği eserlere ve sanatçının hayat hikâyesine yer verilen program, 14 Ocak’ta TRT Müzik ekranlarında sanatseverlerle buluştu. Türk Sanat Müziğinin güçlü yorumcusu Safiye Ayla’nın unutulmaz eserleri ise ölümünün 23’üncü yılında “Safiye Ayla Anısına” programıyla 14 Ocak’ta TRT Müzik’te izleyiciyle buluştu.

Acı kaybımız TRT Ankara Radyosu’nda 44 yıl spiker ve diksiyon uzmanı olarak çalışan, Kurumumuzun değerli isimlerinden Aylin Özmenek koronavirüse karşı verdiği mücadele sonrasında kalp yetmezliğinden hayata gözlerini yumdu. TRT Radyosu’nun duayen isimlerinden Aylin Özmenek, Radyo TRT Arabi yeni yüzüyle iki yaşında 3’te uzun yıllar gençlere, Beyaz On bir yıl önce yayın hayatına başlayan TRT Perde’den, Ses Ustaları, Yeni Arabi, iki yıl önce yenilediği yüzü ve vizyonu Plaklar Yeni Yorumlar gibi çok sayıda klasik ve hafif müzik programları yaptı. Yıllarca doğrultusunda Arap dünyasında etkin bir Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın hafta sonu konserlerinin canlı yayınlarını sundu. şekilde yayınlarını sürdürüyor. Yaptığı tüm Jülide Gülizar, Çetin Çeki, Ülkü Kuranel, Zafer Cilasun, Elçin Temel, Cemile Kutgün, yayınlarda insanı odağına alan TRT Arabi, Şebnem Savaşçı, Mahmut Balçın ve Bilgi Gökçeer gibi isimlerle beraber çalıştı. Aralıksız şeffaf haberciliği ile daha güvenilir ve görünür 43 yıl 8 ay 14 gün vardiya usulüyle çalışan Özmenek, bu süreyle de Türkiye yayıncılık bir kanal olmayı hedefliyor. tarihinde bir ilke imza atmıştı. Ustamıza rahmet, yakınlarına sabır diliyoruz.

TRT Deutsch bir yaşında TRT’nin Almanca haber platformu olan TRT Deutsch birinci yaşını kutluyor. Web sitesi ve sosyal medya platformları üzerinden yayın yapan TRT Deutsch, başta Almanya olmak üzere, Almanca konuşulan ülkelerde yaptığı yayınlarla etkin ve güvenilir haberciliğin adresi olma yolunda ilerliyor.

Yetenek sende, işin TRT’de Yayıncılığın okulu TRT’nin yeni mezunlara ve iş hayatının başlangıcında olan gençlere yönelik istihdam programı TRT Yetenek’e başvurular 29 Ocak’ta başlayacak. Bu yıl ikincisini düzenlenen TRT Yetenek İtalya Kupası heyecanı TRT programında, yayıncılıktan finansa, bilgi Spor’da teknolojilerinden pazarlamaya 7 farklı başvuru İtalya Kupası’nda son on altı turun heyecanı ve çalışma alanı bulunuyor. Son başvuru tarihi TRT Spor’da yaşandı; Türkiye’nin spor 12 Mart 2021 olarak belirlenen TRT Yetenek programıyla ilgili detaylı bilgi için web sitemizi kanalından ekranlara canlı yayınla taşındı. ziyaret edebilisiniz. kariyer.trt.net.tr/yetenek

TRT VİZYON 87 AYRAÇ Mine Sultan ÜNVER / [email protected] Farklı bir salgın serüveni “Belki de bu virüs insanlığa insanlığını yeniden hatırlatma işlevi olarak başımıza geldi... Kim bilir? Şu kesin ki hayatımız ve bundan etkilenen herkesin yaşama bakış tarzı bambaşkalaşacak.”

bakındılar. Günlük hayatın derininde bir şeyler var, durup oraya dalalım dediler.

Herkese ait bir deneyim Okurla keyifli bir sohbet edercesine, mizah ve hüzünle dolu bir anlatıma sahip olan #SeninİçinEvimdeydim, Shirli Barcelona’dan; bu sürecin aslında benzerlikleri olduğu kadar herkesin kendi içsel dönüşümü için de biricik olduğunun altını çiziyor. Koronavirüs salgını sürecinde tüm insanlığın yaşadığı belirsizlik ve endişe dolu günleri, yer yer değişen ruh halini olumlu bir bakış açısıyla ve cesurca okura “içini dökerek” anlatan kitapta, mesafe ne olursa olsun aynı duyguların paylaşıldığını görmenin ve ne kadar izole olunsa da yalnızlığın sadece zihnin oyunu olduğunun vurgusu yapılıyor. Yazarın pozitif farkındalık ve u ayki kitabımız; nasıl “Dışarıya kapanmak mindfulness konularındaki birikimi, okura bakarsan öyle görürsün hayata dair olumlu bazı ipuçları vermeyi düşüncesiyle yepyeni esasen içeriye açılmaktır. de satır aralarında sürdürüyor. bir dünyanın ütopyasını Huzur mu istiyorsun? Az Sistematik değerlendirme süreçlerinin kurgularken kendine de yanı sıra, liderlik, yetenek yönetimi, Kafka sorular sorarak yanıtlarını insan, az eşya.” performans yönetimi, örgütsel davranış arayan bir kadının hüzün ve mizah dolu (endüstri psikolojisi), pozitif psikoloji, Bhikâyesi. Dr. Shirli Ender Büyükbay, bu duygusal zekâ (EI), farkındalık, nörobilim, hikâyeyle İspanya Barselona’da yaşadığı Dur ve etrafına bak Ömrümüzde neye yatırım yapıyorsak, iş - yaşam dengesi / entegrasyonu, koronavirüs salgınını anlatıyor. Yazar tüm koçluk ve mentorluk alanlarında uzman dünyanın aynı anda evlerine kapandığı, sıkıntılı dönemlerde bunun yankılarını olan Dr. Shirli Ender Büyükbay; şu anda belirsizlik ve umutla bekleyiş sürecini çok yaşıyoruz. Mesela dışa dönük, bağımlı akademik araştırma, akademik makale özgün bir anlatı halinde okurla paylaşıyor. insanlar kısıtlamalar nedeniyle süreçten incelemesi, blog yazarlığı, gönüllü koçluk Sosyal medyada günbegün paylaştığı olumsuz etkilendi, özgürlüklerini yazılarını çevresinden gelen yorumlarla yitirdiklerini düşündüler. Fakat onların ve mentorluk görevlerini sürdürürken kitaplaştırmaya karar veren Shirli Ender aksine içsel yolculuğu sevenler, üniversitede de yarı zamanlı ders Büyükbay, insanlığın dönüşümünü, kendisiyle ahbap olmayı becerenler veriyor. Çalışanların iyi olma halinin doğanın bizlere söylemek istediklerini salgın ve karantina dönemini daha çalışan performansı üzerindeki etkisini kendi içsel serüveniyle birleştiriyor. “Belki gelişerek atlatma sürecine girdiler. Hızla vurgulamak için doktora tezini “Yeni Bir de bu virüs insanlığa insanlığını yeniden akıp giden günlük koşturmacadan birden Çalışan Esenliği Modeli Önerisi: Çalışan hatırlatma işlevi olarak başımıza geldi... bire sıyrıldıklarında hızla dönen zamanın Bütünlüğü” başlığı ile tamamladı. Bu Kim bilir? Şu kesin ki hayatımız ve çarkından savrularak sakinliğe düşenler kitabı ise, hafızalardan kolay kolay bundan etkilenen herkesin yaşama bakış şöyle bir durup kendilerine ve etraflarına silinmeyecek 2020 yılının bambaşka bir tarzı bambaşkalaşacak.” anlatısı olarak okurla buluşuyor.

88 TRT VİZYON TRT VİZYON 89