VE LİMANI KAZILAR BAŞLARKEN ÖN-DÜŞÜNCELER1

NEVZAT ÇEVİK*

MYRA AND HER HARBOR ANDRIACE Some Forethought as the Excavations Begin

Abstract This article includes the evaluations, hypotheses, and descriptions about Myra which was a from the Classical to the Byzantine Age, and her harbor Andriace, which was an international commercial centre all along this history. As the excavations begin, it was aimed to present views and evaluations consisting surface observations, and examinations of the data at hand as well, before the excavations shed light upon these cities. Besides the archaeological value of the city of Myra in its being buried like Pompei, and the special research model developed to better understand this, the article also contains some new discoveries such as the early name of Myra being “Muri”, and the city having a goddess called Artemis Myrhh (Myrian Artemis) as a unique vege- tation goddess. In the final section of the article, some special quotations from the early researchers who have worked in Myra and Andriace, which reflect their cultural and natural wealth, have been included along with some that reflect times of pillage of the European voyagers during the dark age of Anatolian archaeology. Key Words: Myra, Andriace, , Excavation, Archaeology, Myrian Artemis.

Özet Bu makalenin içeriği, Klasik Dönem’den Bizans Dönemi’ne kadar metropol olan Myra antik kenti ve uluslara- sı antik ticaret merkezi olan Limanı Andriake’ye ilişkin değerlendirmeler, öngörüler ve bu yerleşimlerin tanım- lanmasından oluşmaktadır. Kazı ve araştırmalara başlarken, henüz kazılar kentleri aydınlatmadan önce yü- zey gözlemleri ve eldeki verilerin incelenmesinden oluşan bakış ve özgün değerlendirmeler de sunulmak isten- miştir. Myra’nın “Pompei benzeri” örtülmüşlüğünün arkeolojik değeri ve bunu anlamak için geliştirilen yöntem yanında, Myra’nın erken adının “Muri” olması ve Myra Artemisi-Artemis Myrhh olarak özel bir vejetasyon tanrıçasına sahip olması gibi bazı ilk keşifler de anlatılmıştır. Makalenin sonunda da Myra ve Andriake’yi er- ken araştıranlardan, Myra’nın doğal ve kültürel zenginliğini ve özellikle Anadolu arkeolojisinin karanlık yılla- rında Avrupalı araştırmacıların talan zamanlarını yansıtan bazı özel alıntılar yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Myra, Andriake, Likya, Kazı, Arkeoloji, Myra Artemis’i.

1803’te L. Meyer,2 1811’de F. Beaufort,3 olojik yüzey araştırmalarını yapar. Bu çalış- 1836’da C. Texier,4 1840’ta C. Fellows,5 ma 1975’te yayımlanır.9 Th. Marksteiner 1842’de T. A. B. Spratt–E. Forbes–E. Th. 2004-2008 yıllarında Andriake yüzey araş- Daniel,6 1884’te O. Benndorf ve G. Ni- tırmalarını gerçekleştirir.10 G. Forstenpoin- emann’ın7 ve 1889’da E. Petersen ile F. von ter ise bölge için çok önemli olan murex Luschan’ın8 erken incelemelerinin ardın- üretimiyle ilgili arkeozoolojik bir çalışmayı dan, 1964-1968 yılları arasında J. Borch- 2004 yılında yapar. 1988’den itibaren de Y. hard Myra ve çevresinde ilk kapsamlı arke- Ötüken başkanlığında St. Nikolaos Kilisesi

* Prof. Dr., Akdeniz Üniversitesi, F.E.F., Arkeoloji Bölümü, . Myra-Andriake Kazıları Başkanı. [email protected]

53 kazıları sürdürülür.11 Bu makalenin yazarı Kekova suları “en ak denizi” sunar. Antik ise 1988’den itibaren çok sayıda ziyaretinin Çağ’ dan bugüne 1,5 m çöken bölgenin an- ardından 2000 yılında “Taşların İzinde Lik- tik kentlerinin sahil yapılarını altına alan bu ya” kitabı için Myra ve Andriake’yi değer- sular zengin ekosistemler denizidir. Kaya lendirir.12 Tüm kenti limanıyla birlikte kap- mezarlarının benzersiz görkemi Klasik Dö- sayan bütüncül arkeolojik kazı ve araştırma- nem’de Likya’nın en önemli birkaç yerleşi- lar ise ilk kez 2009 yılında “Myra ve Limanı minden biri olduğunu göstermektedir. Kla- Andriake Kazıları” adıyla yazar tarafından sik Dönem’in en önemli kentleri arasında başlatılır.13 sayılan Ksanthos, , ya da ’ta bile Myra kaya mezarlarının nicelik Myra, Antalya’nın ilçesinde, deniz ve ve niteliğinde mezarlar bulunmamaktadır. kara yollarının buluştuğu Orta Likya’da, her Yazıtlarda “Likya’nın Metropolisi” olarak dönemde Likya sanat ve kültürünü nitelikle anılmaktadır. Myra kenti, Likya’nın baştan- temsil eden parlak bir metropoldür.14 Myra rısı Apollon Syrios’un kehanet tapınağı ve ve çevresi sadece kültür ve tarihiyle değil kaynaklarda “Likya’nın en güzel tapınağı” doğasıyla da özeldir.15 Bugün bataklık-göle olarak geçen Artemis Tapınağı ile Likya’nın dönüşmüş olan limanda 146 canlı türü ya- tanrı ailesine ev sahipliği yapar. 11.500 kişi şamaktadır. Bu faunal zenginliği Akdeniz kapasiteli, bölgenin en büyük ve en nitelik- floraları çevreler. Myra Denizi’nde batmış li tiyatrosu, alüvyon altında gömülü kentin olan antik yerleşimleri kucaklayan masmavi Roma Dönemi’nde bölgenin en büyük mer-

Resim 1: Myros Vadisi.

54 kezi olduğunu göstermektedir. Montes- bir alanda yayıldığını da belgelemektedir. quieu’nun “antik dünyanın en mükemmeli” Alüvyona gömülmüşlüğün niteliği St. Niko- diye övdüğü Likya Birliği federal anayasa- laos Kilisesi’nin çevresindeki 5,5 m yüksek- sıyla yönetilen demokratik birlik16 içindeki liğindeki alüvyal dolgudan da anlaşılmakta- önemli yerini, Strabon,17 “3 oy hakkına sahip dır. en büyük 6 kentten biri” olarak belirtir. Bu du- Klasik Dönem’den Osmanlı’ya kadar her rum, Myra’nın güçlü ekonomisi ve büyük dönemde sığınılmış kalesi, çok özel örnek- metropol oluşundan kaynaklanan politik ve leriyle kaya mezarları, tiyatro, hamam, siyasi ayrıcalığını belgeler. Bölgenin en nymphaion gibi yüzeyde görünen anıtsal önemli limanı Andriake ve mükemmel sı- kalıntılarıyla Myra, Likya denilince akla ge- ğınma olanakları sunan doğal limanı taçlan- lenleri en nitelikli örneklerle anlatır. Daha dıran görkemli liman yapıları ile Antik Dö- nemlerde uluslararası bir ticaret merkezi ve da önemlisi, 4-8 m yüksekliğindeki alüvyon asal bir uğraktır. Andriake kazılarında ele örtünün altında saklanmış olan koca bir an- geçen bulguların çeşitliliği tam bir uluslara- tik kentin görünenlerle karşılaştırılamaya- rası kozmopolit yerleşim karakteri yansıt- cak kadar şaşırtıcı bulgular vereceğini de maktadır. Aziz Nikolaos nedeniyle Hıristi- müjdeler. Myros Çayı’nın taşıdığı yüksek yanlık hac merkezi ve İmparator Constanti- alüvyonlara (Res. 1) gömülerek akıl almaz nus Porphyrogenitus’un tanımıyla, “Tan- bir bilgi deposu olarak korunup saklanan rı’nın hizmetkarı kudretli Nikolaos’un üç kez Myra kentinin kalıntıları arkeolojide yanıtı kutsanmış ve mür soluyan şehri”dir. Bugün de karanlıkta kalmış pek çok soruyu aydınlat- yıllık 500.000 turist sayısıyla bölgede rakip- mak için güçlü bir adaydır. Katman katman siz bir kültür ve doğa turizmi merkezidir. çoğalmış olması beklenen ancak en son 13. Seracılık ve narenciye üretimiyle de tarımda yy baskınıyla20 kente son darbeyi vurduğu önemli bir yer edinmiştir. Myros18 (Demre) anlaşılan bu alüvyon örtü (Res. 2) hem Lik- Çayı’nın etkileyici-dev kanyondan taşıdığı 8 ya arkeolojisi için hem de Anadolu ve Akde- m yüksekliğe varan alüvyon dolgu altındaki niz için büyük bir şanstır. Bu şansın boyut- saklı ve korunmuş haliyle de, Likya kültür ları kazılar sonucu anlaşılacaktır. Bugün ve tarihinin karanlıkta kalmış pek çok nok- Demre’de gezginleri yönlendiren “Myra” tasını aydınlatma konusunda bilime çok şey levhası sadece tiyatroya götürmektedir. Ar- katmaya aday olan bir tür “Pompeii”dir. keolojik Sit’in alan sınırları da, sadece tiyat- Demre’nin farklı yerlerinde açılmış olan su- ro ve akropolü içermektedir. Yani, Myra’nın, lama kuyuları ve kanallarında, 4-5 m derin- sadece tiyatro ve arkasında yükselen akro- likte ele geçen kalıntılar, bu “antik bilgi re- pol olduğu sanılmıştır. Yüzeydeki veriler ışı- zervuarı”nın zenginliğinden izler vermekte- ğında yapılabilecek kolay bir arkeolojik dir. Dere yatağı ıslah çalışmalarında 3 m de- gözlem tüm kentin durumu hakkında yeter- rinlikten ve soyulmamış halde iskeletler ve li izler verecektir. Myra’nın bu özel/benzer- bulgularla birlikte bulunmuş olan 6 lahit19 siz durumunu göz önüne alarak şartlarına veya bir tek kuyudan çıkan 6 adet yuvarlak uygun biçimde kurguladığımız araştırma altar alüvyon altında korunmuş “zengin var- yöntemi bu nedenle üç ana ayaktan oluş- lık”tan iz vermektedir. Lahitlerin yanında maktadır: 1. Yüzeydeki tüm kalıntıların be- bulunan köpek mezarı ve kremasyon ocak- lirlenmesi, 2. Kuyu ve benzeri temeller açan ları alüvyon baskınlarının yok etmekten zi- Demrelilerin tanıklığına dayanan bilgileri yade koruduğunu gösterirken, kenti kapla- derlemeye yönelik sözlü tarih çalışması (ar- yan alüvyonun bazı kesimlerde 6 m’yi aştı- keolojik olmayan kazılardan elde edilen ve- ğını ve kentin sınırlarının ne kadar büyük rilerin derlenmesine yönelik anket) sonuç-

55 ları, 3. Arkeojeofizik taramalar ve elde edi- laos Kilisesi arasında kentin kamu merkezi- len tüm bilgilerin sayısal bir harita üzerinde nin olması beklenmektedir. Asıl merkezî ya- detay bağlantılarıyla gösterilmesi-kaydedil- pı yoğunluğu da tiyatro ile hamam arasında- mesi (CBS). Bu üçlü kurguya dayanan ve ki alandadır. Akropol eteğinde bir yarımada kazı yapmadan yer altındaki şehri öğrenme- gibi öne doğru uzayan kısımdaki kalıntı yo- yi hedefleyen bu çalışmalar devam etmekte- ğunluğu alüvyon altında devam etmelidir. dir. Şu anda sahip olduğumuz bilgilerin ışı- Nihayet, sel baskını sonucu genişleyen dere ğında bile Myra’nın, neredeyse bugünkü yatağının kıyılarında (okulun arkasında) or- Demre yerleşiminin tamamının altındaki taya çıkan in situ sütunlar ve başka kalıntılar alüvyal dolgu içinde yayıldığını ve yoğun bunu doğrulamaktadır. Tüm bunların ön kentleşme alan sınırlarını genel hatlarıyla gördürdüğü görünmez Myra’nın hayali, söyleyebilecek durumdayız (Res. 2). Bunun yaptığımız jeofizik çalışmalar ve arkeolojik anlamı, antik kentin en az 2-3 km çapında- kazılar sonucunda berraklaşacaktır. Sürpriz ki bir alanda gizlendiğidir. Bu büyük kent olmayacak tek şey ise büyük bir metropole alanının doğusundan akan Myros’un vadi- ait kent ve yapı parçalarının ortaya çıkacak sinin kenarında 2,5 m derinlikte bulunan olmasıdır. Ve dolayısıyla Bean’in “kent İ.S. 5. lahitler ve batı sınırında tapınak formlu anıt yy’dan sonra önem kazanır; tarihte de küçük mezarlar Myra kentine gelen ve giden ana bir rol üstlenmiştir”21 değerlendirmesindeki yolların güzergâhlarını göstermektedir. Ti- gibi yanlışlıklara düşülmeyecektir. Bean de yatro ile 1,5 km güneyde yer alan St. Niko- sanırım kalıntıların dilinden çok sadece ya-

Resim 2: Akropolden, tiyatro ve Demre.

56 zıya bakanlardandı. Yoksa muhteşem kaya Bugüne kadar bu basit benzerlik görülme- mezarlarından yansıyan Klasik Dönem ve miştir ama Myrrh adının Likçe’deki yerel Likya’nın en büyük tiyatrosundan ve lima- isim “Muri”den kaynaklandığı kolaylıkla nından yansıyan ‘Roması’nın “önemsiz” ol- düşünülebilir. Bunun en kesin kanıtı, Limy- duğunu düşünemezdi. ra’nın Likçe adının “Zemuri” olmasıdır. Myra’nın Likçe adının da Myrrh’in de kay- “Myra kent adının Helen öncesi yer adlandır- nağı olan “Muri” gibi bir kelime olması bek- maları içerisinde her hangi bir karşılığı henüz lenmelidir. Limyra = Myra, Zemuri = Muri belgelenmemiştir”. Bean, “Myra kent adının (Zemuri-Limyra = Muri-Myra) eşleşmesi sa- kökeni belirsizdir. Bilinmeyen bir Likya adının nırım en doğru isim kaynağını açıkça gös- biçim değiştirmiş hali olabilir” der.22 Sadece termektedir. Aynı kaynaktan doğan “Luk- bir küçük değini ile karşılaşılmaktadır: ka”nın, Eski Yunanca’da “Lykia” olarak de- “Lykia B dilinde (Ksanthos steli 44c 40) geçen ğişmesi gibi. Yanıltıcı olmakla birlikte diğer ‘muri’ sözcüğünün Myra yer adıyla aynı olma bir isim kaynağı mür’dür (Murex brandaris= olasılığı söz konusudur”.23 adının imperial purple). Andriake’de Antik Dönem Myrrh ile ilişkisi, aynı ilişkinin Myra adı için boyunca üretildiğini ve satıldığını bildiği- de geçerli olabileceğini de düşündürmekte- miz kırmızı-mor renk maddesi de kentin dir. Olasılıkla Myra’ya ve sonra da Demre’ye adını çağrıştırır. Myra’daki yoğun varlığı, dönüşmüş olabilecek “Myrrh” yer adı ünlü önemi ve cazibesi nedeniyle Myra’nın adı Myra yağının üretildiği mersin bitkisinden Murex’ten de gelseydi normal olurdu. (Commiphora myrrha) gelmektedir. Kabu- ğundan Adonis’in doğduğu bitkidir mersin. Myra tarihi, Bronz Çağı’ndan itibaren izle- Tanrıça Aphrodite’yi kıskandıracak kadar nebilen Lukka-Likya tarihine paralel gider. güzel olan Kıbrıs Kralı Kinyras’ın kızı Myra tarihinin önemli anlarından bazıları Myrrha, tanrıça tarafından babasına aşık ol- şunlardır: İ.Ö. 3. bin içlerindeki Bronz Çağı makla cezalandırılır. Gizlice koynuna girdi- yerleşimcilerinin varlığı; Gelidonya ve Ulu- ği için babası tarafından öldürülmek üze- burun batıkları ile Doğu Likya’da bulduğu- reyken Myrhha’nın yardımına tanrılar yeti- muz verilerin doğruladığı, hem karada hem şir ve onu mersin ağacına dönüştürerek de denizdeki yaşamsal varlık; sahil yerle- kurtarırlar. Ancak, babası Kinyras’tan hami- şimleri açısından Demir Çağı’nda şimdilik ledir. Ve, mersin ağacına dönüştükten sonra bir alacakaranlık; İ.Ö. 546’da Harpagos’la kabukları arasından, gelmiş geçmiş en güzel gelen Pers egemenliği; İ.Ö. 333’de Büyük insan olan Adonis’i doğurur. Bu mitoloji en İskender’in gelişiyle değişerek hızlanan çok bu sahnesiyle sanata yansımıştır. Bu kentleşme; İ.Ö. 197’de III. Antiokhos’un, dünya güzeli kızın adı olan Myrhha ile mer- Andriakos Çayı ağzındaki limandan girerek sin ağacı ve Myra’nın ve de Demre’nin ismi Myra’yı alması; İ.Ö. 168’de kurulan Likya benzer olmalıdır. Daha da önemlisi vejetas- Birliği’nde, Merkezî Likya temsilcisi olarak yon tanrıçası Artemis ile özdeştir. Kazılar- 3 oy hakkı ve ayrıcalığıyla bulunması; İ.Ö. dan çıkan mür yağı şişeleri, kilise çevresin- 42’de Brutus’un, komutanı Lentulus Spin- deki yağ işlikleri ve hala bulunan mersin ther’i para toplamak için Myra’ya gönder- ağaçları, her dönemde kentin adına yansı- mesi ve Spinther’in Andriake liman girişin- yan en kesintisiz özelliğini sunar: Myrhh - deki zincirleri kırıp kenti işgal etmesi; İ.S. Myra - da Myra (Demre). Neredeyse hiç de- 18’de Germanicus ve karısı Agrippa’nın ğişmeksizin gelmiştir günümüze. İsim kay- Myra ziyareti ve Andriake’ye heykellerinin nağı, Adonis’in annesi güzeller güzeli dikilmesi; İ.S. 60 yılının Ekim ayında Aziz Myrhha’ya da adını veren mersin bitkisidir. Paulus’un Kudüs’te yarattığı huzursuzluğun

57 man yapımı için kararı; İ.S. 129’da Hadri- anus adına Andriake liman yapılarının inşa edilmesi; İ.S. 142 depremi; İ.S. 2. yy’da “metropolis” unvanı alması; II. Theodosius (İ.S. 408-450) Dönemi’nde “Likya’nın baş- kenti” ilan edilmesi; bu tarihten itibaren bölgenin metropolisi olması, metropolitin makamı ve rezidansının Myra’da olması; Antik Dönem dinlerini yansıtan mimarlık ve heykeltıraşlık eserlerinin Hıristiyanlar ta- rafından tahribi; İ.S. 529 depremi; İ.S. 789’da Arap donanmasının Myra’ya saldır- ması; İ.S. 809’da Harun Reşid’in Myra’ya saldırması; İ.S. 1034’te Afrikalı Ziridlerin iş- gali; İ.S. 1147 yılında Türklerin Myra’ya ge- Resim 3: Artemis Myrhha. Kazı logosu. lişi; son başpiskopos Eustathios’un İ.S. hesabını vermek üzere Roma’ya giderken 1174 yılında atandığı halde görevine başla- yamaması; 17. yy’da dinsel idarenin Andriake limanına ve ana kent Myra’ya uğ- Myra’dan Meis Adası’na geçmesi; Osmanlı raması; Nero Dönemi’nde gümrük yapılan- idaresi; 1923 Türkiye Cumhuriyeti Dönemi; ması ve bunun belgesi olarak limana dikilen Akropol eteğinde küçük bir köy olarak ku- ünlü yazıt; Traianus’un uluslararası bir li- rulan Demre’nin bugün 18.000 nüfuslu bir

Resim 4: 1915'de Demre (Lethaby).

58 ilçe haline gelmesi; 2009 arkeolojik kazıla- ortaya çıkacak olan Bizans katmanı Roma rın başlaması… hakkında da önemli urbanistik bilgileri ve- Kentin politik ve ekonomik gücüne destek recektir. Örneğin Dioskori Meydanı’nın ta- vermek isteyen ünlü Likya zenginleri en mamen Roma Dönemi meydanlarından biri önemli yardımlarını Myra’ya yapmışlardır. olduğunu söylemek büyük bir öngörü ol- Likya’nın en büyük kapitalisti ve euergetes’i mayacaktır. Bu bilgiler, bugünlerde kapsam- olan Opramoas’tan da en büyük yardımı lı bir jeofizik projesiyle yer altını anlamaya Myra almıştır: Opramoas İ.S. 142’deki bü- çalıştığımız koca kentten minik izler verdiği yük depremin yıktığı yapıların onarımı için ve beklentilerimizi biçimlendirmekte yar- 100.000, tiyatro yapımı için …?, Eleuthera dımcı olduğu için çok değerlidir. tapınağı ve exedra için …?, gymnasion’un Roma ve Bizans kent merkezi çoğunlukla perystili ve diğer işler için 56.000, yağ için alüvyon altında görünmez olmuştur. Bugün 12.000, altın kaplı Tykhopolis heykelinin de, bin yılların alüvyon örtüsü seralar ve onarımı için 10.000 dinar bağışlamıştır.24 portakal bahçeleri ile süslenmiş ve antik Oinoandalı Lykiarkhes Licinnius Longus kenti tamamen saklamıştır. Bu büyüklükte- 40.000 dinar, Kyaneailı zengin Iason ise kı- ki bir kentte mutlaka bulunması gereken zı Lykia ile birlikte Myra’da stoa yapımı için sütunlu cadde, , toplantı salonu, tapı- 10.000 dinar, kayınpederi Polykharmos ile naklar, konutlar ve nekropoller gibi çok sa- birlikte Myra tiyatrosu için 10.000 dinar yıda yapıdan oluşmuş olması kaçınılmaz yardım yapmıştır. Kent henüz kazılmadığı olan şehir şimdilik sadece imaj dünyamızda için Myralı zenginlerin neler yaptırdığını restitüe olabilmektedir. 150-160 yıl önce ilk bilmiyoruz. Bunlar, sadece, diğer kentlerde kez kenti ziyaret eden Mayer (1800), Bed- bulunmuş yazıtlar aracılığıyla bildiğimiz ford ve Gandy (1812), Texier (1836), Fel- Likya kentlerinden Myra’ya gelen yardım- lows (1840), Ross (1844), Spratt-Forbes lardır. Bu bilgiler kente yapılan yardımları (1842), Colnaghi (1865), Lethaby (1915)26 anlatmakla beraber asıl, alüyonlar altında gibi erken gezginlerin notlarında ve çizimle- kalan gizli yapılardan hiç olmazsa bazıları- nın varlığını haber verdikleri için çok önem- rinde bugün görünmeyen bazı bilgiler de, lidir: “Artemis Eleuthera Tapınağı”, “Tykho- görünmeyen kenti canlandırabilmemize polis Heykeli”, “Gymnasion”, “Exedra”, yardımcı olmaktadır (Res. 4). Bu canlandır- “Lykia Stoa’sı”. Burada anılan “stoa”nın adı- madan çıkan en kötümser sonuç, komşu nı şimdiden ve de henüz bulmadan “Likya Limyra antik kentinin yakın benzeri bir yer- Stoası” olarak vermemiz arkeolojik bir ke- leşim dokusudur. Akropol kayalığıyla, düz- yiftir. Çünkü stoa’yı kızı adına yaptıran Ia- lükte yayılımıyla, bir metropol oluşuyla, son, bu yapıya kızının adını vermiş olmalı- Limyros Çayı’nın akışıyla biçimlendirdiği dır. Ayrıca antik kaynaklar, İ.S. 6. yy’da “Ha- topografya ve taşıdığı alüvyonla, Limyros’un gios Eirene Katedrali”, “Piskoposluk Sarayı”, doğuya doğru yatak değiştirişiyle, tiyatrosu- “Dioskori Meydanı”, “Leo Mahallesi”, “Aziz nun konumu, kaya mezarları ve önlerinde- Kallinike Kilisesi”, Myralı Martyr Aziz ki düzlükte yayılan sular içinde kalmış yapı- “Kreskens Kilisesi” ve Myralı Martyr Aziz larıyla ve de Phoinikous Limanı’yla ilişkisi “Dioskorides Kilisesi”nin varlığını bildir- açısından gerçekten Limyra, Myra’ya çok mektedir.25 Bizans Dönemi kenti Roma alt benzemektedir. Bu benzerlikler, Limyra’ya yapısına oturmuş olacağından, özellikle benzeyen, olasılıkla daha büyük ölçekte bir caddeler, meydanlar gibi kullanımı devam kent varlığının Myra için söz konusu olabi- etmek zorunda olan alanlar ve yapılar var- leceğini düşündürmektedir. Çünkü, tiyatro, lıklarını sürdürmüş olmalıdır. Dolayısıyla kaya mezarları, akropol, hamam gibi görü-

59 Resim 5: Akropol, hava fotoğrafı. nen her kalıntı Limyra’daki benzerlerinden Akropol ve Savunma Sistemi,27 Myra’nın daha görkemlidir. Myra için, henüz hiçbir en çok gün ışığında olan kalıntılarıdır (Res. yol parçası görünmeden erken bir öngörü- 5). Daha önce J. Borchhardt28 ve Urs Pesch- mü paylaşmak isterim. Doğudan, Limy- low29 tarafından incelenmiştir. En erkeni ra’dan gelen ana yol, Myros’u (Demre Çayı) akropolde olduğu saptanan yerleşim sonra- uzun bir köprüyle (olasılıkla Limyros’u ge- ki dönemlerde dağ sırasıyla deniz arasında çen 300 m uzunluktaki köprüye benzer) kalan düzlükte gelişmiştir. Arkadaki dağ sı- geçtikten sonra akropol eteği yapılarının raları yerleşime kolay savunulabilir doğal önünden geçerek bugünkü kavşak çevresin- bir şans vermiştir. Aristoteles’in “doğal fizi- de ikiye ayrılmalıdır. Yollardan biri hamam ğin ideal konfigürasyonu” olarak tanımladı- ve St. Nikolaos Kilisesi üzerinden nympha- ğı ideal yerleşim şartlarını içermektedir.30 ion’a ve oradan da Andriake’ye varmalıdır. Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerinin İkinci yol ise doğudan gelip tiyatro önün- metropolü düzlüktedir. Çevresini kuşatan den geçerek anıt mezarın olduğu Karabucak yalçın dağlar ve önünde uzayan denizle do- Mahallesi’nden Kyaneai güzergahına yönel- ğal korumaya alınmıştır. Metropolü besle- melidir. Yukarıda öngörülen iki ana aks ara- yen şans Myros Vadisi’nin dağlık bölgeyle sında da pek çok cadde ve sokak bulunma- kurduğu güçlü organik bağlantıyla çoğal- lıdır. Kamu merkezi ise tiyatro ile hamam maktadır. Kara bağlantıları da bugün ço- arasında yoğunlaşmalıdır. Alüvyonlar altın- ğunlukla izlenebildiği gibi, ayrıca Miliarium da büyük bir Bizans metropolü çıkacaktır. Lyciae’de de okunmaktadır.31 Strabon’a göre Bizans katmanı altındaki Roma metropolü- Myra akropolü denizden 20 içerde- ne ve erken dönemlere ait kalıntıların ise ne dir.32 Bugün alüvyon dolgu nedeniyle bu kadarının kaldığı Bizans Dönemi şehirciliği- mesafe artmıştır. ne bağlı olarak kazılınca görülecektir. Kilise çevresindeki kastron duvarlarındaki malze- Kalıntılar Myra akropolünde Klasik Dö- menin tamamının Roma Dönemi yapıların- nem’den itibaren Osmanlı’ya kadar her dö- dan devşirme olduğu görülmektedir. Bu du- nemde savunma yapısının (kale) bulundu- rum St. Nikolaos Kilisesi’nde de söz konu- ğunu göstermektedir. Hellenistik Dönem ve sudur. Dolayısıyla, olasılıkla çoğunlukla sonrasındaki sur duvarı onarımları ve reviz- tahrip olmuş bir Roma şehri söz konusu yonları kalenin yüzyıllar boyu aktif olarak olabilir. Kilise çevresinde ise beklenen şehir- kullanılmış olduğunu göstermektedir. Ak- cilik, güneyden çok kuzeye doğru yapılaş- ropolde sur içinde görülen yapı ve yapı manın devam ettiğidir. alanları içerisinde en önemlisi dikdörtgen

60 formlu oturma basamakları olan, ana kaya- garnizonlar bulunmaktadır. Korunma tak- dan oluşturulmuş erken yerleşimin toplan- tiklerine bağlı ilişkileri ve yapım stilleri bu ma yapısıdır. Yaklaşık 25x15 m ölçülerinde savunma birimlerinin İ.Ö. 3.-2. yy’lar arasın- olan ve batı dar yönde basamaklarla inilen da yapıldığını göstermektedir. Bu kuleler ay- bu alanın kuzey kesimi oldukça nitelikli ka- nı zamanda ve bir savunma ağının parçaları ya işçiliğiyle biçimlendirilmiştir. Güney tara- olarak inşa edilmiştir. Tehlike anlarında, bir- fında ise 3 basamaklı yapılanma görülmekte- birlerini gören bu kulelerden hızlı bir haber- dir. Hemen doğu yanında bir kaya mezarı leşme ağının kurulduğu da anlaşılmaktadır. bulunmaktadır. Aşağı kentle akropolü bağla- Bizans Dönemi’ne gelindiğinde birçok yer- yan antik yol bugün çoğunlukla izlenebil- leşimde olduğu gibi, Myra akropolünün de mektedir. Myra’da ticaretin gelişmesiyle ve tekrar surlarla çevrilmiş olduğu görülmek- bunun kente yansımasıyla birlikte akropol tedir. Nedeni Bizans Dönemi’nde korsanlar eteklerinden başlayan ve denize doğru yayı- ve Arap akınları gibi büyük tehlikelerin var- lan bir genişleme söz konusudur. En geç İ.Ö. lığıdır. Osmanlı Dönemi’nde de yeniden re- 4. yy’dan itibaren var olduğunu düşündüğü- vize edilerek kullanılmıştır. Bu dönemlerde- müz akropol savunma sisteminin bağlantıla- ki savunma düzenlemeleri seramik ve diğer rı akropol tepesinin güney eteklerinde de bulgularla da desteklenmektedir. Andriake bulunmaktadır. Bu kalıntılar etekteki erken savunma sisteminin varlık nedeni Hellenis- Demre evleri arasında parça parça görül- tik ve Roma dönemlerinde çok gelişen li- mektedir. Etekteki kalıntılar aynı zamanda man ticareti ve organizasyonunu koruma bu kesimdeki yerleşimle de ilgilidir. amaçlıdır. Çünkü varlık arttıkça, korsanlık Myra’nın extraurban savunma sistem ve ya- ve diğer tehlikeler de buna paralel olarak pılarının tamamı Hellenistik Dönem’e tarih- artmaktadır. Kuleli-savunmalı çiftlikler de lenmektedir. Myra’nın deniz tarafında asal Myra çevresinde şehrin güvenliğini sağladı- savunma noktası Andriake limanıdır. Andri- ğı gibi kırsaldaki tarım arazileri ve üretimi ake’nin yüzeyde görünen kalıntıları kroki ve de korumaya yönelikti. Bu durum Likya’nın fotoğraflarla W. Wurster tarafından daha ön- diğer bölgelerinde de gözlemlenmiştir.34 ce özetlenmiştir.33 Andriake güney kentte Kentsel sur sisteminin yerleşim dışı bağlan- tepe sırtı boyunca 200 m kadar uzanan sur tıları olan bu güvenlik noktaları aynı za- duvarları ve kulelerinde duvar işçiliği izo- manda haberleşmenin sağlanması için de domdur. Yerleşimi çevrelemeyen ve hatta kullanılmaktaydı. aynı hatta doğuya devam da etmeyen plan- Sonuçta savunma sisteminin varlık nedeni lamasıyla anlamlandırmak zor gözükse de 4 Myra’nın savunulması; teritoryal toprak kulenin de güneye deniz tarafına bakması egemenliğinin, yol ağının, tarımsal üretimin ve sarnıç gibi yaşamsal ünitelerin liman- ve üretim alanlarını, ekonominin, ticaretin kent tarafında olması bu kesimde tek hatta ve halkın korunmasıdır. Savunma sistemi ve bir savunma önlemi alındığını göstermekte- yapılarıyla ilgili olarak gelecek yıllarda yapı- dir. Duvar tarihlemesi zor olsa da savunma lacak araştırmalar bu konuları daha çok ay- kalıntılarının İ.Ö. 4. yy’dan önceye gitmesi dınlatacaktır. zor görünmektedir. İ.Ö. 5.-4. yy Myra’sının benzersiz kaya me- Myros Vadisi boyunca karasal ana ulaşım zarları üç ana alanda toplanmıştır. Klasik noktalarında, Beymelek’ten Gürses’e kadarki Dönem nekropol organizasyonunun ve me- yakın alanda Myra’nın çevresini kuşatan sıkı zar inşa tekniklerinin tüm detaylarını vere- bir güvenlik sistemini oluşturan kuleler – cek niteliktedir. Hem akropolden hem de

61 Resim 6: Nehir (Doğu) Nekropolü.

Resim 7: Deniz (Batı) Nekropolü.

62 aşağıdan çıkış yolları oluşturulmuştur. Tüm bi aile “fotoğrafıyla” muhteşemdir. Tanrıça mezarlara kaya yüzündeki patikalarla ulaşım figürü Myra sikkelerinde betimlenen kırla- sağlanmıştır. Bu yollar bazen dar geçitler ba- rın, doğanın, bitkilerin tanrıçası Arte- zen de basamaklı çıkışlar biçimindedir. Tam mis/Myrhh ile aynıdır. Kabartmada ve sik- bir ölüler kenti olarak kaya yüzünde bir yer- kede görünen figürün adını ilk kez bu ma- leşim dokusu gibi eksiksiz bir planlama ya- kalede koymak gerekirse, “Tanrıça pılmıştır. Karşıdan bakıldığında bir yamaç Myra”dır, “Myra Artemis’i”dir. Myra sikke- yerleşimi duygusu verilmiştir: Klasik Dönem sinde Myra tanrıçası çok açık betimlenmiş- yamaç yerleşimi kaya mezarlarında yaşıyor tir.. Bir mersin ağacı (Myrrh) içinden çıkan gibidir. Dolayısıyla Likya kaya mezarlıkları tanrıça, Myra’ya adını veren mersin ağacının sadece sivil mimarlıktaki ahşap yapı imitas- tam da özü olduğunu belgelemektedir. Geç- yonu değil, aynı zamanda sivil bir yerleşim mişte Myra’nın simgesi olan bu betim artık imitasyonudur. Ve, bugün olmayan sivil ah- Myra-Andriake Kazıları’nın kurumsal sim- şap yapılar hakkında bilgi aktarmakla kal- gesi olarak kesintisiz yerleşim “idolü” özelli- maz, bugün bilemediğimiz Klasik Dönem si- ğini tekrar kazanmıştır (Res. 3). İ.S. 4. yy vil yerleşimleri hakkında da bilgi verirler. başlarında, Hıristiyan bir imparatorun başa Çoğunlukla İ.Ö. 4. yy’ın ilk yarısına tarihle- geçmesi ile birlikte yerel piskoposlar kötü- nirler. Batı Nekropolü (Deniz Nekropolü) lüklerin kaynağını yok ettiklerine inanarak (Res. 6), tiyatronun hemen batı yanındaki antik tapınakları ve heykelleri yok etmişler- kayalıklarda düşey ve yatayda sıralanmış dir. Ve ne yazık ki, “Likya’nın en güzel Arte- olan 47 mezardan oluşmaktadır. Güney mis Tapınağı” da36 olasılıkla Myra piskoposu Nekropolü Batı ve Doğu nekropolü arasın- tarafından temellerine kadar yıkılmış olabi- daki kayalıklardaki 11 kaya mezarından olu- lir. şur. Doğu Nekropolü (“Nehir Nekropolü”) Likya için olağanüstü olan diğer kaya meza- (Res. 7) ise 40 mezardan oluşmaktadır. Bu rı, Doğu Nekropolü’nde kayaya oyulmuştur. mezarlarda 13’ü Likçe, 10’u Eski Yunanca Ev tipindeki mezarın cephesinde 11 figür olmak üzere, toplam 23 yazıt bulunmakta- gerçek ölçülerde kayalara oyulmuştur. Bu dır. Birisi oldukça dokunaklıdır: “Moskhos, nedenle halk doğal adını koymuştur: “Re- Demetrios’un kızı Philiste’yi seviyor”. simli Mezar” (Res. 8).37 Ahşap sivil mimar- Toplam 17 kabartma da kaya mezar deko- lıktan esinlenen mezarların Likya’da tam bir rasyonları arasında çok önemli bir yer alan ölü evi mantığıyla yapıldıklarını resimli me- ve içerik-nitelikleriyle bölgede benzersiz zar bir kez daha hem mimarisi hem de ka- olan eserlerdendir. Kabartmalar Likya Kla- bartmalarıyla bir arada göstermektedir. Me- sik Dönem kabartmalarının önemli bir gru- zarın ön alanının sol duvarında mezar beyi bunu oluşturur.35 Hem Klasik Likya yontu- kline’de yatar pozisyonda verilmiş, karşı du- culuk sanatının geldiği düzeyi hem de ölü varda da eşi ve çocukları resmedilmiştir. gömme geleneklerini anlatmaları açısından Mezarın dış yüzündeki yanal kaya duvarla- özeldirler. Bu kabartmalar mezarların 7’sini rından soldaki, kline’deki mezar beyine süslemektedir. Kabartmalar genellikle İ.Ö. benzeyen bir erkek figürüdür: Bey, bu kez 4. yy’a tarihlenir. Özellikle ikisi, kabartma- ayakta ve asasıyla başka bir pozda verilmiş- larıyla tüm Likya’nın en etkileyici kaya me- tir. Karşı duvardaki figürler diğer aile üyele- zarlarıdır. Tapınak cepheli ilk mezar, mima- rinin farklı “fotoğraflarından” oluşmaktadır. risiyle, bitkilerden çıkan tanrıça (Arte- Mezar kabartmaları bir aile albümü gibidir. mis/Myrrh) dizisiyle, aslan boğa kabartma- Mezar kabartmalarından bir genç erkek ka- larıyla ve tam ortada betimlenen mezar sahi- bartması kesilerek Atina Ulusal Müzesi’ne

63 balık bir Likya popülasyonu barındırdığı anlaşılmaktadır. Bu kalabalık Klasik Dönem nüfusunun seçkinleri korunaklı akropolde, geri kalan halk ise akropol eteklerinde, özel- likle de ilk Demre’nin kurulduğu güney eteklerinde yaşamaktaydı. Bu kesimde köy evlerinin içlerinde ve aralarında sıkça görü- len yapı kalıntıları bunu doğrular. Myra’nın Roma ve Bizans dönemlerinde görkemli bir metropol olduğu bugün alüv- yon dolgu üstünde kalan kısımları nedeniy- le sadece birkaç yapıdan anlaşılabilmekte- dir. Bunlar tiyatro, hamam, aquaductus ve nymphaion yanında St. Nikolaos Kilisesi çevresinde kazılar sonucu 4-5 m derinlikte ortaya çıkan kalıntılardır. Tiyatro ile ilgili değiniler en erken Likya li- teratüründen itibaren görünür.38 Altta 29, üstte 9 oturma basamak sırası 11.500 kişiye Resim 8: Nehir Nekropolü Resimli Mezar. hizmet etmektedir (Res. 9): Likya’da daha kaçırılmıştır. Klasik Dönem’de beyaz kaya kapasitelisi yoktur. İ.S. 142’deki deprem yüzeyi ve kırmızı, sarı, mavi ve mor renkler- sonrasında miktarı bilinmeyen bağış tiyatro- le boyanmış halleriyle oldukça farklı, çok nun onarımı için Rhodiapolisli Opramoas etkileyici bir görüntü sunmaktaydılar. Bu- ve Kyaneailı Iason tarafından kente yapıl- gün bu renklerden kırmızı ve mavi kalabil- mıştır. Opramoas bu değerli yardımlarından miştir. Likya’nın boyasıyla kalmış tek meza- dolayı Myra vatandaşı olarak onurlandırıl- rını korumak için bir restorasyon projesi ya- mıştır. Myra tiyatrosu bölgenin en görkemli pılmaktadır. ve en nitelikli dekorasyona sahip tiyatrosu- Kaya mezarlığında 4 mezar dışında tamamı dur; bu bakımdan benzersizdir. Hellenistik tek odalı, ve 17’si de ön odalı düzenlenmiş- karakterde kayalık yamaca oturan cavea’nın tir. Tapınak tipli 4 mezar dışındaki tüm me- ön ve yan kesimleri tamamen kemerli-to- zarlar “ev tipi” mezarlardandır. Bunların nozlu alt yapıya oturur. Hellenistik-Roma ti- içinde kayadan tamamen koparılmış bağım- pindedir. İlk yapım yılıyla ilgili belge olma- sız duran örnekler olduğu gibi, kayalığın makla birlikte onarımların tarihleri bilinir: içinde soyutlanmış olanlar da bulunmakta- ilki 141 depremi sonrası onarım, ikincisi ise dır. Kaya mezarları ahşap mimariyi taklit İ.S. 3. yy’ın ilk çeyreğindeki onarımdır. Ay- eden imitasyon cepheleriyle geleneksel Lik- nı yüzyılda Roma tarzı oyunların gerçekle- ya Klasik Dönem mezarlarıdır. İç mimarile- şebileceği biçimde bazı düzenlemeler yapıl- ri ise “ev”in yatak odasını taklit eder. Ço- mıştır: 40 m çapındaki orkestranın çevresi- ğunlukla üç yataklıdır. Kaya mezarlarının ne parapetler yerleştirilmiştir. 62.00x 12,5 orta ve üst sınıfın mezarları olduğu düşü- m ölçülerindeki 3 katlı sahne binası frizle- nüldüğünde ve buna kayalara mezar yapma rinde Tanrıça Eleuthera, Ganymedes, Ze- gücü olmayan çoğunluk fakir halk eklendi- us’un kartalı, Mithras, Medusa ve çok çeşit- ğinde Klasik Dönem Myra’sının hayli kala- li masklar, syren ve menadlar tarafından ta-

64 şınan girlandlar gibi zengin kabartmalar ve da bir zamanlar yapılan gösterilerde izleyici- dekorasyonla bezeli sahne binası çoğunluk- lere çerez satan satıcıdan sıcak sesler taşır. la yıkılmış halde durmaktadır. Likya’da ilk Başka biri ise resmi ve yazısıyla bir dilek içe- kez sahne binasının dış yüzü de kabartma- rir: Zafer Tanrıçası’nın figürü önünde, “ken- larla bezelidir. 8 m yüksekliğinde alüvyon te şans getir ve sürekli galip ol” yazılıdır. kaplanmış kentte, bugün, Antalya Müze- Böylesine bir metropolün elbette bir Agora- si’nin 1960’larda yaptığı çalışma sonucu sı, hatta agora’ları da olmalıydı. Bugün her- tüm iç temizliği orkestra zeminine kadar ya- hangi bir yapı gözükmemesine karşın daha pılmış olduğu için görülebilen en büyük si- önce Borchhardt’ın da değindiği bazı öneri- vil bina tiyatrodur. Mimarisiyle gerçek bir ler bulunmaktadır.39 Bu konuda yol gösteri- Roma Çağı tiyatrosudur. Oturma sıralarını ci en önemli belge 1837’de İngilizler’in yap- taşıyan tonozlar giriş çıkış için organize tığı topografik kent planıdır. Tiyatronun gü- edilmişlerdir. Tiyatro’da bulunan yazıtlar neyinde bulunan ve “Ağanın Evi” diye ad- kentin değişik yönlerine ilişkin bilgiler ve- landırılan kare formlu büyük alan ve bugün rir. Orkestra’daki yazıtta kentin ithalat-ihra- hâlâ kalıntılarıyla izlenen St. Nikolaos Kili- cat işlerinden kazandığı paradan Likya Bir- sesi’ni çevreleyen kastron’dur. Kastron’a dö- liği’ne 7000 dinar vergi ödediği yazar. Bu nüşen yapının Roma evresinden kalan du- miktar en yüksek vergidir. Bu miktara en var parçaları ve devşirme bloklar burada çok yaklaşan bile 6.000 dinar vergi Roma Dönemi’nde de büyük bir yapı oldu- ödemektedir. Batı galerisi duvarında ise “ge- ğunu düşündürmektedir. Spratt ve Forbes zici esnaf Gaius’un yeri” yazılıdır. Duvara da her duvarı 274 m uzunlukta olan, güney kazınmış harfler, sessizce duran dev tiyatro- ve doğusunda anıtsal kapıları bulunan kare

Resim 9: Tiyatro hava fotoğrafı.

65 planlı bir Roma çarşısından kalıntılar olabi- Roma Dönemi’ne ilişkin yer üstünde en çok leceğini düşünürler.40 L. Ross da buradaki görünen önemli yapılardan biri hamam- kapıyı bir Roma takının kalıntıları olarak ta- dır.43 (Res. 10) Tuğla ve harç kalınlıklarına nımlar.41 1854 Likya gezisini anlatan D. E. göre Borchhardt İ.S. 3. yy’a, Farrington İ.S. Colnaghi, St. Nikholaos Manastırı’nın Roma 2. ya da 3. yy’a tarihler.44 Bugün yol kena- Dönemi’nden kalma kesme taşlarla örülü rında, seralar arasına sıkışmış olarak olduk- büyük kare bir yapı içinde yapılaştığını an- ça iyi korunmuş olan hamamın tüm bölüm- latır.42 “Colnagi agora” olarak tanımlanan leri görünmese de görünen 5 odası tanımla- bu alanın güneydeki ikili girişinin denize ve nabilmektedir. Klasik Likya hamamı planın- limana yönelik yapılmış olduğunu belirtir. dadır. 3 dikdörtgen birim, uzunlamasına, Bugün St. Nikolaos Kilisesi’nin çevresini yan yana sıralanmış ana yıkanma birimleri- oluşturan bu büyük alan aslında Roma Dö- nin (tepidarium-caldarium) doğusu boyunca nemi’nde de kentin çarşı merkezi olmalıydı da hamamın asal odası uzanır. KD köşedeki ki sonradan Bizans kastron’u ve içindeki di- küçük ilk oda apoditerium olmalıdır. Ha- ğer yapılar aynı yerde yapıldı. Halkın bah- mamın güney duvarı ortasında güçlü bir alt- settiği kiliseden tiyatroya giden “tünel” de yapı üzerine hamamın su deposu (castellum) yerleştirilmiştir. Aynı yöndeki duvarların alt büyük olasılıkla ana caddenin altındaki ka- kesimlerinde praefurniumlar sağlam korun- nalizasyon olmalıdır. Tiyatroyla kilise mey- muştur. Duvarlardaki izlerden hamamın alt- danı arasında beklenen ana aks da buradaki tan ve duvarlardan ısıtıldığı görülmektedir. çarşı bölgesini, sosyal merkezi biçimlendi- Duvar örgüsü çoğunlukla tuğla-harç ağırlık- ren tiyatroya ulaşıyor olmalıydı. lıdır. Myra hamamı planından çok inşaat Öteki alan ise tiyatronun doğusunda bir malzemesiyle özeldir. Pür Roma tekniğinde, agora’nın varlığından iz veren sütun ve sü- tamamen tuğlalarla örülen yeğane hamam- tunlu bir revaka ait üst yapı elemanlarıdır. dır. 3-4 m yüksekliğinde alüvyon kaplanmış Diğer kentlerden alışılagelen şehirciliğe göre olması yanında, tuğlanın sağlamlığı ve özel- merkezi agora’nın tiyatronun yakınlarında likle de devşirme malzeme olarak blok taş bulunması beklenir. Bugün Alakent Mahal- kadar uygun olmayışı yapının sağlam ko- lesi’nde bulunan bir sütun belki de Myra runmuşluğundaki temel nedenlerdir. Jeofi- çarşısından kalan, görünürdeki tek yapı ele- zik ölçümlere göre 3 m derinde hamam ze- manıdır. mini ve altında da yaklaşık 1,5 m yüksekli-

Resim 10: Myra, hamam.

66 ğinde hypocaustum sistemi bulunmaktadır. çıkma vaktidir. Bir grup İtalyan tüccar, Bundan başka, yazıtlar kentte aynı dönem- Aziz’in, esasında bir Roma Çağı lahdi olan de 2 hamam/gymnasium daha olduğunu mezarını açar ve ağır kokulu mür içinde ko- göstermektedir. Bunlar Iason’un stoa ekledi- runan kemikleri yağmalayıp götürürler. Gi- ği hamam,45 diğeri de Opramoas’ın exedra den kemiklerin mezarına geri dönmesi ve eklediği46 hamamdır. Ancak bunların aynı Aziz’in artık anavatanında huzur içinde yat- hamam mı yoksa farklı hamamlar mı olup ması için Vatikan bir şeyler yapmalıdır. İ.S. olmadığı açık değildir. Anlaşılan Pax Roma- 342’de, yaklaşık 70 yaşında Myra’da, anava- na boyunca doruk yapan Likya’daki Roma tanında öldüğünde, mezarında gömülmek şehirciliğinin önemli bir örneğini de Myra Aziz’in isteği/vasiyetidir. Buna her dinden oluşturmaktadır. herkes saygı duymalıdır. Tanrının tekil anıldığı zamanların başlangı- Sahibi Mari’de yatan yalnız kalmış kilise- cından itibaren Likya’nın en ünlü ve önem- nin47 en erkeni İ.S. 5. yy başına kadar li kenti Myra’dır. Bu dönemdeki ününü, inen48 birçok yapı evresi bulunmaktadır Myralı St. Nikolaos’a borçludur. Azizin, öğ- (Res. 11). 3 nefli kiliseye sonradan bir nef retisini geliştirdiği ve ününü yayarak tüm daha eklenmiştir. Kilise, Aziz’in yaşamını yaşamını tamamladığı yer Myra’dır. İmpara- anlatan benzersiz freskolarıyla özeldir. Sah- tor Constantinus Dönemi’nde (İ.S. 324- neler N. Çorağan Karakaya’nın cümlelerin- 337) de piskopos olarak görev yapmıştır. de detaylıca işlenmiştir.49 Prothesis meka- İ.S. 4. yy’da imparatorluğun dini olan Hıris- nında bulunmasıyla şaşırtan “Havari Ko- tiyanlık çok daha önceden bu bölgelerde ol- münyonu” sahnesinde İsa ekmek-şarap da- gunlaşmıştır. Sionlu Nikolaos’un martyri- ğıtmaktadır: Ekmek tarafındaki havarilerin on’u ziyareti ve Rosallia Günü’nde din en önünde Petrus, şarap tarafındakilerin adamlarını bir araya getiren Synodos’un önünde de Paulus durmaktadır. Yahuda ise Myra’da toplanmasıyla ünlenen Myra, o gün yine kendini sahneden dışlamış pozisyon- bu gündür turistlerin/hacıların ilgi odağı ol- muş, kutsal bir merkez sayılmıştır. Mucize- dadır. Freskolar stilleri ve ikonografileriyle leriyle ünlenen St. Nikolaos, geçmişte ço- İ.S. 11.-12. yy’lara aittir. Kilisenin güneyin- cuklar, denizciler, tacirler ve bilim adamları- deki mezar nişlerinde İsa’nı Doğuşu, Çar- nın koruyucusuyken, bugün tüm dü- mıhta İsa, Anastasis, Göğe Çıkış ve Koime- şenlerin sığınağı olmaya devam etmektedir. sis–Meryem’in Ölümü- sahnelerinden olu- Dara düşenlere gizlice verdiği yardımların, şan Beş Bayram sahnesi işlenmiştir. Kemer anlatıldıkça çoğalan öyküleri nedeniyle bu- yüzlerinde ise St. Nikolaos’un yaşamını an- gün dünyanın hemen her yerinde yılbaşın- latan siklustan 15 sahne işlenmiştir: Bu ben- da armağan veren Noel Baba olarak ünlen- zersiz freskolar arasında yine N. Karaka- miştir. Çocukları koruma/sevindirme, de- ya’nın tanımlamalarıyla “Deniz mucizeleri”, nizcileri kurtarma, kayıp eşyaları bulma, ge- “Üç komutan hapiste”, “Aziz’in İmparator lecekten bilgi verme gibi pek çok mucizesi Konstantinos ve Vali Ablabius’un rüyalarına anlatılagelir. Sanki eskiden medet umulan girmesi”, “Üç komutan İmparator Konstan- Önbilici, Işık Tanrı Apollon yok olmamış tinos’un Önünde”, “Üç komutanın Nikola- sadece adı değişmiştir. İnançlar değil inanı- os’a teşekkürü”, “Nikolaos’un Basileus’u lanın ve aracıların adı değişmiştir. Yaşarken Araplardan kurtarışı”, “Nikolaos’un Demet- Demre’den ayrılmayan Aziz’in ölüsünü, rios’u boğulmaktan kurtarışı”, “Aziz’in ço- İsa’dan sonra 808’de Arap istilacılar yok et- cuğu olmayan bir aileye yardımı”, “Aziz’in mek ister. Ancak başka bir rahibin mezarını büyülü bir kişiyi iyileştirmesi” (Res. 12), dağıtırlar. 1087, Aziz’in naaşının gurbete “Üç bekar kızın öyküsü” bulunmaktadır.50

67 İ.S. 808 ve 1034 yıllarında Araplar tarafın- dan yapılan tahribat, 1043 yılında IX. Kons- tantinos Monomakhos tarafından onarıl- mıştır. Gördüğü onarımların yakın işçilik- lerde olması orijinal binayı ayrımlamamızı güçleştirir. Mimarisinde kolay ayırt edilen en büyük değişiklik 1850 yıllarındandır: Rus Çariçesi Anna Galicia satın aldığı kilise- de büyük çaplı bir onarım başlatır. Orijinal yapıya uymadığı hemen göze çarpan kubbe- lerin 1885’deki onarımda eklendiği kilise duvarındaki Rusça yazıtta anlatılmaktadır. Son 20 yıldır sürdürülen kilise kazıları Y. Ötüken tarafından tamamlanmıştır.51 Restorasyon işleri devam etmektedir.52 Myra’nın içme suyu, vadi boyunca çoğun- lukla ana kayaya oyulan kanalla getirilmiş- tir. Hamam ve de tüm kentin su ihtiyacını bu kanallar sağlamıştır. Aquaductus’la ta- mamlanan su kanalı Myra’dan Andriake’ye su taşımaktadır. Myra ve Andriake yol kav- Resim 11: St. Nikolaos Kilisesi. şağında bulunan “Nymphaion” bu suyolu

Resim 12: St. Nikolaos Kilisesi freskolarında aziz (N. Karakaya).

68 üzerindedir (Res. 13). Erken araştırmacı- yu içinde bulunmaktadır. Yaşlılarla yapılan lardan sonra, 1915’de Lethaby’nin ziyareti sözlü tarih araştırmalarından bu alüvyon ardından, Borchhardt 1965 yılı çalışmaları- dolgunun son 60-70 yılda geldiği anlaşıl- nı 1975’te yayımladığında 2 sayfasını bu mıştır. Kazılar sonrasında bu veri doğrulan- anıta ayırır. “Das Nymphaeum im Andria- mış, açılan alanlarda zemine kadar inildiği kos-Tal” başlığında ele aldığı yapı için halde en küçük bir seramik parçası dahi bu- “Nymphaion –kaynak tapınağı– olduğunu lunamamıştır. Zemin suyu yüksekliği nede- ve bir hamam yapısı olarak da kullanılmış niyle, yeraltı kaynaklarının her bir yerden olabileceğini” belirtir. çıkarak biriktirdiği sular doğal akışla gide- mediğinden (denizden 1.46 m yükseklikte) 2009 sezonuyla birlikte kazılmaya başlanan açılan her alan suyla tekrar dolmaktadır. Ka- yapı -Andriake-Myra yolları kavşağında zılar sonucunda yapıya ilişkin ortaya çıkan bulunmaktadır. Burası bugün de Andriake tanımlamalar şöyle sıralanabilir: –Çayağzı/Kokarçay–, Demre ve Kaş yolları kavşağıdır. Sırtını kaya tepenin yamacına Kuzeybatı-güneydoğu yönünde konumlan- dayayan yapı tam güneye –kavşağa– bak- mış 10.55 x 13.20 m ölçülerindeki ana/mer- maktadır. Tamamen kesme taşlarla örülen kezi mekan güneydoğu yönde bulunan 6.45 yapı arka ve alt kesimlerde ve tüm zeminde m genişliğindeki apsisle sonlanmaktadır. ana kayaya oyulmuştur. Bugün özellikle ba- Mekanın arka kesiminde ana kayaya oyulu, tı kesimde kemerlerin üstüne kadar sağlam 0.90 m genişliğinde bir seki bulunmaktadır. korunmuştur. Tüm yapı 2 m ile 1,5 m ara- Ana mekanın arka duvarlarının çoğu kesimi sında yükseklikte alüvyon –mil– kaplan- ve tüm zemin ana kayaya oyulmuştur. Me- mıştır. Ve yapının farklı yerlerinden dışarıya kanın doğu ve batı duvarları yan birimlerle çıkan kaynak suları nedeniyle 1m zemin su- bağlantıları sağlayan açıklıkların dizildiği

Resim 13: Nymphaion-termal hamam.

69 duvarlardır. Kapı ve kemer açıklıklarının risinde 1.90 m eninde yarım yuvarlak bir üstlerinde 1.82 x 0.80 m ölçülerinde kemer aedicula kayaya oyulmuştur. Ana mekanın bitimli, eşit aralıklı ve aynı ölçülerde nişler batı kesiminde, batı yan birimlerle geçenek- dizilidir. Duvarın güney yanında dizili 3 leri sağlayan açıklıklar bulunmaktadır. Bu adet nişin yanında 4.5 m genişlikte anıtsal bölüm tüm yapıda olduğu gibi kesme taşlar- bir kemer üst yapıyı biçimlendirir. Kemerin la örülmüştür. 3.22 x 5.22 m ölçülerindeki kuzey yanında da bir adet niş bulunur. Bu birimde kazılar zemine kadar indirilemediği durum karşı duvarda da tekrarlanır. Zemin- için fonksiyonuna ilişkin ayrı bir veri elde den kemer üstüne kadarki yükseklik 8.35 edilememiştir. Ancak burası yapının termal m’dir. Mekanın doğusunda iki kapıyla giri- fonksiyonlarına hizmet edebilecek küçük len küçük yan mekanlar vardır. Güneyde bir birim olmalıdır. Ya da termal kaynak ori- kalan kapı çift kanatlıdır ve duvarın güney jinalde bu kesimden akıyor olabilir. Bura- içine giren kilit direklerinin yuvaları bulun- dan 2.40 m batıda sarnıç yer alır. Bugün Os- maktadır. Kuzey yanındaki diğer kapı ise tek manlı üst yapısıyla izlenen sağlam korun- kanatlıdır. En kuzeyde kalan kemerli geçe- muş sarnıcın alt kesimi tamamen ana kaya- nek ise doğu taraftaki havuza açılmaktadır. ya oyuludur. Sarnıcın ana kayaya oyulu alt Ana mekanın doğusunda kalan kesimde du- yarısı nymphaion’la çağdaş ve ona ait bir re- var 10.20 m doğuya doğru ilerlemektedir. zervuardır. 4.80 x 8.70 m ölçülerindeki sar- Duvar boyunca 0.90 m eninde, ana kayaya nıcın doğu ve kuzey duvarlarında su girişle- oyulu bir seki bulunmaktadır. Bu duvar içe- ri bulunmaktadır. Doğu duvarında da mü-

Resim 14: Andriake hava fotoğrafı, doğudan.

70 dahale/insan girişi vardır. Dikdörtgen sarnıç taşımacılığına göz diken ve sık sık da ihlal iki kubbe ile örtülüdür. Su toplama derinli- eden korsan gemiciler için büyük cezalar ği ortalama 5 m’dir. Ortadan bir ayakla taşı- konulmuştu. nan iki kemer üst örtüyü taşımaktadır. Yapı- Andriake ayrı ve bağımsız bir yerleşim de- nın birçok yerinde yarım bırakıldığına iliş- ğildir. Myra’nın liman mahallesidir, bir phla- kin pek çok iz tespit edilmiştir. Bunu belirt- ie’dir. Antik kentlerde alışılan tiyatro, top- mek için erken olsa da, bu yapı belki de hiç lantı salonu gibi kamusal yapıları içermez ve kullanılmamıştır. Ancak bir termal hamam bu nedenle normal bir antik yerleşim urba- olarak inşa edildiği anlaşılmaktadır. nistiği göstermez. Andriake’nin arkeolojiye Andriake şansını korunaklı, denizden saklı, ve Likya bilimine katkısı çok özeldir. Çün- muhteşem doğal deniz girintisinden alır kü Antik Dönem’de çok sayıda önemli- (Res. 14). Yaklaşık 10.000 yıl önce bir ada önemsiz liman yerleşimlerinin varlığı ve do- iken, 5000 yıl önceden itibaren karasal bağ- kusu bilinmektedir. Ancak salt liman fonk- lantısı oluşmuş ve derin bir koy oluşmuştur. siyonlarını karşılayan yapılardan oluşan ve Andriakos ağzındaki bu koy, özellikle Roma sadece liman olan bir yerleşim, bilinme- Dönemi’nde ünlenen Andriake limanına dö- mektedir. Andriake, Roma Dönemi’nde ve nüşmüştür. Sonradan nehrin taşıdığı alüv- öncesinde sadece limanlarda bulunan depo- yonlarla bir iç göle dönüşüp kapanmıştır. En lar, ticari alanlar ve ticari yapılardan oluşan az 2000 yıllık bir liman kullanımının söz ko- dokusuyla ve bu dokunun nicelik ve nite- nusu olduğu anlaşılmaktadır. Myra’nın li- likte bölgenin en iyisi olmasıyla özel bir ör- man mahallesi Andriake,53 Akdeniz seferle- nek sunmaktadır. Bizans Dönemi’nde ise li- rinin Likya ile buluştuğu ve Likya’nın dün- man fonksiyonlu kullanımın devam etmesi yaya açıldığı bu nokta Akdeniz limanlar zin- yanında sayısı artan konutlarla ve bu yo- cirinin önemli bir halkasıdır. Livius, Andri- ğunlaşmaya bağlı olarak yapılan 6 kilisey- ake’yi Güney Likya kentlerinden biri olarak le55 küçük bir yerleşime dönüşmüştür. Li- anar.54 Antiokheia-Roma hattı yanında İs- man yapıları dışındaki oluşum 6 kiliseden tanbul-Kıbrıs-Mısır hattının da önemli bir ve 1 sinagogdan görülse de, Andriake hiçbir uğrağıdır. Akdeniz sahillerinin olasılıkla en zaman piskoposluk listelerinde anılmamış- yüksek kapasiteli uluslararası ticaret limanı- tır. Myra metropolisinin bir mahallesi olma- dır. Hemen yanı başında bulunan Gelidonya ya devam etmektedir. Andriake’nin tarihi, Batığı (İ.Ö. 1200) ve Uluburun Batığı (İ.Ö. tam bağlılığı nedeniyle Myra ile paralel ve 1316) İ.Ö. 2. binden beri bu sahillerde ulus- ortak gelişmiştir. Dolayısıyla en geç Klasik lararası denizcilik faaliyetlerinin yapıldığını Dönem’den itibaren Myra’nın varlığına bağ- ve muhteşem doğal korunaklı yapısıyla lı olarak Andriake limanının işlediği düşü- Andriake’nin de Akdeniz’in deniz trafiğinde nülür. Ancak adının Skylaks’ın Portola- ve ticaretinde büyük rolü olduğunu göster- nı’nda geçmemesi Klasik Dönem’deki varlı- mektedir. Doğudaki komşu kent Limyra’nın ğına kuşku düşürse de bu limanın Klasik limanı Phoinikous () ve batıdaki kom- Dönem’de kullanılmamış olması mümkün şu kent Antiphellos ve gibi tüm Keko- görünmemektedir. İ.Ö. 200 yıllarında And- va sahil yerleşimleriyle de bölge içi bağlantı- riakos’un (Kokarçay) ağzında Andriake diye yı sağlar. Finike-Andriake limanları arasında bir yerleşimin varlığı bilinmektedir. İ.Ö. bir tekne düzenli seferler yaparmış. Deniz 197’de Antiokheia (Antaya)’dan yola çıkan yolu, zorlu dağ yolculuğuyla ancak ulaşıla- III. Antiokhos Ptolemaioslar’ın elinde bulu- bilen komşu kentlere rahat bir ulaşım seçe- nan yerleri alıp filosuyla Andriake’ye gel- neği sunar. Kent yönetimine ait olan deniz miştir. III. Antiokhos daha önceden beri

71 kullanılmakta olan –bilinen– bir limana gel- krates liderliğinde ayaklanmışlardır. Ama, miş olmalıdır. Bu nedenle tarihi kaynaklar- Ksanthos Vadisi’nde gerçekleşen bu direniş da ilk kez adının anıldığı İ.Ö. 2. yy’da lima- başarısız olur. Sikkeler üzerinde Brutus’un nın kurulmuş olduğu söylenemez. Klasik zaferini simgeleyen tropaion ve esir alınan Dönem’in görkemli kenti Myra’nın Klasik Likyalılar vardır. Lentulus Spinther, Brutus Dönem’den itibaren bu limanı kullanıyor adına, Ksanthos’u zorla, Patara’yı da teslimi- olması beklenir. Piri Reis’in Kitab-ı Bahri- yetle aldıktan sonra Myra’yı da işgale gelir. ye’sinde adının geçmemesi 15. yy öncesinde Asıl amaç Roma yönetimine karşı yardım limanın işlemez hale geldiğini düşündür- toplamaktır. Spinther, liman ağzını kapatan mektedir. 1478’de Cem Sultan’ın gelişinden zinciri kırıp donanmayla içeri girince Myra sonra kapanmış olduğu düşünülen Patara da artık direnemez ve işgale boyun eğer. Bir limanıyla aynı dönemlerde ömrünü tamam- Brutus sikkesinin arka yüzünde, trophaion lamıştır. altında betimlenmiş olan iki gemi pruvasın- dan biri Cassius’un Rodos işgalini, diğeri de Caesar’ın öldürülmesinden sonra, Roma Se- Lentulus Spinther’in Myra-Andriake işgalini natosu Brutus’u Girit Adası’na sürer. Brutus simgeler. Part Savaşı’ndan sonra Myra’ya ge- da güçlenmek üzere kentlere baskınlar dü- lip konaklayan İmparator Traianus Lik- zenler. Hedefte Likya’nın metropolleri de ya’nın bu noktasında büyük bir liman inşa vardır. Oinoanda gibi gönüllüce Brutus’tan edilmesi gerektiğine karar verir.56 Bu plan yana olanların varlığı yanında, çoğunlukla ancak Hadrianus zamanında gerçekleştirile- gönülsüzce teslimiyetler yaşanır. Rodoslular bilmiştir. Bizans Dönemi’nde liman yerleşi- gibi Likyalılar da Caesar’a olan saygıların- mi boyutlarını aşıp bir kent yerleşimi karak- dan Brutus’a karşı cephe almışlar ve Nau- terini kazanmıştır. Bu durum yerleşimin bo-

Resim 15: Andriake Granarium ve liman agorası.

72 yutlarını etkilemiş olsa da kentsel yapı zen- rol etmek amacıyla eyalet valilerinin hizmetin- ginliğinde değişime yol açmaz. de olmak üzere granarium’da muhafaza edile- Akdeniz sahillerinde sadece iki benzeri bu- cektir”. 7. bölümün cephesinde ise bir blok lunan Andriake Granarium’unun (Horrea üzerinde granarium sorumlusu “Herakleon Hadriani - İmparatorluk Silosu) arkeolojide gördüğü rüya üzerine bunu adadı” yazmakta- çok özel bir yeri vardır (Res. 14-15). 8 bö- dır. Adadığı kabartmada Isis-Serapis ve Plu- lümden oluşan çok iyi korunmuş yapı ton ile griphon bulunmaktadır. Herakleon 64,24 x 38,65 m ölçülerindedir. Duvar yük- tarafından Isis’e adanmış bir adaktır. Anado- seklikleri 6.40 m.’dir. Toplam 2.307 m2 ala- lu’nun en büyük granarium’unun, daha kü- na oturan granarium’un kapalı bölümleri- çük benzerlerini komşu kent Patara’da ve nin iç alanları toplamı 2.081 m2’dir. Ve her Kuzey Afrika’da Djemilla’da bulunmakta- 59 bölümün ayrı kapısı bulunduğu gibi, içer- dır. Detaylardaki farklar dışında, asıl fark, den her bölüm birbirine birer kapıyla bağ- Patara’da granarium’un çevresinde başka lanmaktadır. Binanın iki yanında bekçi bi- herhangi bir liman yapısı ve savunma yapı- rimleri vardır. Andriake’ye özgü denilebile- larının bulunmamasıdır. Çünkü Patara li- cek bir yapı malzemesi olarak arkeolojide manındaki ticari hareket doğu yakadaki ilk kez burada murex harcı’ndan bahsetmek kent organizasyonu içine taşınmıştır. Grana- gereklidir. Uzunca yazıt ve girişteki İmpara- rium’da sadece depolama işlevinin karşılan- tor Hadrianus ve karısı Sabina’nın büstleri dığı anlaşılmaktadır. Andriake’de tüm bu li- yapımın İmparator Hadrianus’un III. Kon- mansal fonksiyonlar ana kent Myra’nın 5 süllük dönemine denk geldiğini belgeler km güneybatısında aynı organizasyonda (İ.S. 129): “HORREA IMP. CAESARIS DIVI gerçekleştirilmiştir. TRAIANI PARTHICI F. DIVI NERVAE NE- İ.S. 2. yüzyılla birlikte Roma’nın erzak te- RONIS TRAIANI HADRIANI AVGVSTI min politikası değişmiştir. Artık belli nokta- COS. III.”57 Aynı kesimde büyük bir yazıt larda büyük toplama merkezleri yapılmakta levhasının asıldığına dair izler vardır. Dör- ve buralardan Roma’ya büyük gemilerle sev- düncü kapının sol tarafında, Myra ve Arne- kiyat yapılmaktaydı. Bu biriktirip taşıma iş- ai kentlerindeki “ölçümler”in nasıl yapılaca- lemi nedeniyle İmparatorluk horreum’u de- ğına ilişkin bir kararname bulunmaktadır. nilen bu dev silolar yapılmıştı. hor- Buradaki yazıt Flavius Eutolmius Tati- reum’u yapılmadan önce Andriake limanın- anus’un valiliğinde (İ.S. 388-392) yazdırıl- da mutlaka liman yapıları ve depolarının mıştır:58 “Efendimin yönetimi sırasında ve her varlığı beklenmelidir. Zaten yazılı belgeler işinde derin hayranlık uyandıran pek ünlü ve bunu kanıtlamaktadır: Andriake liman cad- pek haşmetli kutsal valilik makamlarının sahi- desinde bulunmuş ve değerlendirilmiş olan bi Flavius Eutolmius’un eyalet valiliği sırasında 87 satırlık uzunca bir gümrük yazıtı, Likya iki adet demir fragellium ve iki adet üç Augus- limanlarındaki gümrük uygulamaları ve ti- tia hacminde bakır Ksestes gönderilmek üzere caret mallarına ilişkin bilgileri çarpıcı bir bi- imal edilmiş bulunmaktadır. Bunlardan 1 adet çimde tümlemektedir. Yazıtı çalışan B. Tak- fragellium Myralıların metropolis’ine, diğeri ise mer,60 Nero döneminde Eyalet Valisi olan Arneaelıların kentine verilecektir. Xesteslerden Licinius Mucianus’un adının geçmesinden biri Myra’ya diğeri ise Arneae’ya verilecek. dolayı yazıtı İ.S. 60-63 yıllarına tarihlemek- Myralılara iki modius ve ayrıca iki adet hemi- tedir. Likya’nın tek gümrük yazıtı, Roma li- modius verilecek. İki adedini ise Arneaelılar manları gümrük vergileri ve kurumsal siste- alacak, bir adet hemimodius ise (sıvı ve katı minin nasıl çalıştığını göstermektedir. Buna malzemelerin) ölçü birimi zaman zaman kont- göre limana giren ve çıkan mallara ilişkin

73 vergileri Roma maliyesi adına Likya Birliği sı’dır (Res. 15). Ticaret limanının bu uluslar- ve ilgili kent toplamaktaydı. Toplanan vergi- arası alışveriş merkezi limana bakan ve orta- lerden de Roma’nın hakkı ödenmekteydi. dan açılan anıt kapısıyla girilmekte ve çev- Andriake limanındaki ticari trafiğin daha resini iki katlı mekanlar çevrelemekteydi. fazla olduğu en yüksek vergiyi ödemesin- Limana bakan ön yüzü revaklı olan agora, den anlaşılmaktadır. Bu limandan sevk edi- Likya’nın bu en önemli limanında ticaret len malların tam listesi çıkmasa da, yazıta mekanları konusunda gelişmiş olanaklar su- göre içlerinde, tahıl, purpur, katı katran, nuyordu. safran, zeytinyağı, şarap, incir ve balık bu- Agora’nın ortasında yerin altındaki sarnıcın lunmaktaydı. Alım satımı hayli hareketli ölçüleri 23.62 x 12.09 m’dir (Res. 16), olan ve her bölgeden yüksek talep gelen kö- yüksekliği ise 7 m’den fazladır. Dikdörtgen le ihracatında da Myra, Likya’nın en hare- planlı sarnıç, tamamı korunmuş olan 2 sıra- ketli pazarıydı. Anıtsal Andriake yazıtının da 8’erden toplam 16 kemerle taşınmakta- bulunması gereken yer, denizden karaya çı- dır. Sarnıcın çörtenleri çoğunlukla güney kan herkesin hemen okuyabileceği liman kesimdedir. Çünkü yamaçlardan toplanan agorası’nın önünde bulunan gümrük binası- su bu yönde sarnıca dolabilmektedir. Bir nın önü olmalıdır. Bu yazıt bugün Antalya oluk da kuzey yönden toplanan sular için Müzesi’nde korunmaktadır. bırakılmıştır. Büyük dikdörtgen taşlarla ör- Limanın çevresinde, liman yerleşimine iliş- tüldüğü için plakoma denilen sarnıç üst ala- kin pek çok yapı kalıntısı bulunmaktadır. nı agora’nın ortasında bir meydan merkezi Bunların en önemlisi görkemli liman agora- oluşturmaktadır. Agora zemininden 40 cm

Resim 16: Plakoma altındaki sarnıç.

74 yüksekte bir “oturma alanı” da sunmaktadır. granarium ve agora önünde yük indirip bin- Plakaların üzerindeki izlerden bu kaplama dirmek için yanaşan gemilere hizmet etmiş zemin üzerinde bazı anıtların bulunduğu olan liman/rıhtım caddesi kıyının doğal for- anlaşılmaktadır. Sarnıcın orijinal girişi ise mu boyunca ilerlemektedir. Özellikle grana- batı yandan inen ve bugün bir kısmı korun- rium ve liman agorası önünde nitelikleşen muş basamaklarla verilmiştir. Plakoma’nın bazı alanlarda cadde içeriye doğru alansal güney ve batı yanlarında işlenmiş murex ar- bir girinti yapıp genişlemektedir. Meydanın tıklarının yığınları görülmektedir. Hatırı sa- güney tarafında limandan gelenleri karşıla- yılır bir renk maddesi üretimi-satışı olduğu, yan iki anıta ilişkin podyumların kalıntıları 300 m3’ü bulan bu yığınlardan rahatlıkla bulunmaktadır. Podyumlara ait pek çok mi- anlaşılmaktadır.61 Agora ile Granarium ara- mari blok yerlere dökülmüştür. Bunlar ara- sında İ.S. 6. yy’da yapılmış olan murex işli- sında Agrippa, Germanicus ve Gaius adları ğinin artıklarının agora’ya yığılmış olması geçen 9 yazıt parçası bulunmuştur. Anlaşı- agora’nın İ.S. 6. yy’dan sonra önceki fonksi- lan bu alan, heykellerle donatılmış nitelikli yonda kullanılmadığını göstermektedir. Ay- liman meydanlarından biridir. Liman bo- rıca agora mimari malzemelerinin 6. yy kili- yunca olduğu gibi burada da yapı araların- selerinde kullanılmış olması da bu işlev kay- da limanla granarium arasındaki yokuşu çı- bını doğrulamaktadır. kan basamaklı sokaklar bulunmaktadır. De- niz koduyla karşılaştırmalı yaptığımız su Agora’nın doğusunda ve kuzeyinde kalan, düzeyi ölçümlerine göre liman caddesini su 200 m’den fazla uzayan büyük düzlük boş dışında görmemiz şimdilik olanaklı görün- bırakılmışlığıyla dikkati çekmektedir. Li- memektedir. Ancak bir üst koddaki liman man yapılarının bunca sıkışık düzenine kar- yapıları görülecek hale gelebilecektir. şın Andriake’nin bu en uygun düzlüğünde- ki yapısızlığın nedeni buranın boş haliyle Sinagog, 2009 kazı sezonu çalışmalarında bir işlevi karşılamış olmasıdır. Granarium ve büyük bir sürpriz bulgu olarak ortaya çık- agora odaklı limanın karasal bağlantı yönü- mıştır (Res. 17). Bu önemli keşif bilim dün- nün doğu olması, bu taraftan gelmek zorun- yasıyla paylaşmak üzere gecikmeden tarafı- 63 da olan kervanlara, konaklayabilmek ve mızdan yayımlanmıştır. Yapı, Horrea Had- yükleme-boşaltma işlerini görebilmek için riani’nin batı köşesi önünde, limana (kuze- böyle bir düzlüğün zorunlu olduğunu dü- ye) bakar biçimde konumlandırılmıştır. şündürmektedir. 3.90 m çapındaki apsisin bulunduğu ana odanın ölçüleri 7.25 x 5.08 m’dir. İki giriş- Deniz ve karadan alışverişe ve yolculuğa ge- ten biri kuzeyde, diğeri de batıdandır. Yapı- lenlerin fazlalığı nedeniyle yapılmış olduğu nın batı bağlantısında bir oda daha bulun- anlaşılan iki hamam62 Andriake gibi bir li- maktadır. Sinagogdan toplam 282 parça mandan olağan beklenenlerdendir. İ.Ö. 30 eser/eser parçası ele geçmiştir. Bunların bü- yılında yapıldıkları düşünülen Büyük ve yük çoğunluğu apsis dolgusundan ele geç- Küçük hamamlar oldukça iyi korunmuş du- miş erken buluntulardır. En yoğun buluntu rumdadırlar. Limanlarda bulunması gere- kümesi, çoğunlukla kandil ve kandil meme- ken önemli bir kuruluş olarak genelevin de lerinden oluşan Hellenistik seramiklerdir. fonksiyon olarak liman hamamlarının için- Bunlardan siyah glazürlü komedi masklı de olması muhtemeldir. Limanın güney kı- kandil, kurbağa kabartmalı tabaklar, ilaç ve yısında yamaçla liman caddesi arasındaki az kozmetik kapları ve akıtma kanallı minik eğimli alan boyunca sahil şeridinin tama- kap dikkat çeken buluntulardır. Çok sayıda mında yapılar sıralanmaktadır. Özellikle yerel üretim terra sigillata tabak tüme yakın

75 ele geçmiştir. Kandillerden sadece 1’i Bizans nagogla aynı döneme ve doğrudan yapıya Dönemi’nden, diğerleri ise Hellenistik Ro- ait taş eserler ve eser parçalarıdır. Bu çalış- ma dönemlerindendir. 3 adet terra-cotta mada irdeleneceklerdir. Eserlerin etüdlük tanrıça figürini ele geçmiştir. Cam eserlerin olanları halen Myra-Andriake kazıları depo- yoğunluğunu kadeh-kandil ve omurgalı ka- sunda korunmaktadır. Müzelik olanlar An- seler oluşturmaktadır. En fazla kadeh-kan- talya Müzesi’ne teslim edilmiştir. Bunlardan dil sinagogun 2 numaralı odasından ele geç- en önemlisi olan sağlam menora levhası An- miştir. 68 adet cam eser parçası, altın ve talya Müzesi teşhir salonundaki özel yerin- bronz takılar, spatula ve çuvaldızdan oluşan de sergiye alınmıştır. Şimdilik Antalya Mü- metal buluntular, fildişi ve kemikten spatu- zesi’nin yegane Yahudi objesidir (Res. 18). la ve saplar yanında Eros gemma’lı altın yü- Sinagog kazılarında ele geçen sikkelerin ço- zük ele geçen buluntular arasında dikkat çe- ğunluğu Hellenistik Birlik sikkeleridir. Bun- kenlerdir. Büyük çoğunlukla sinagogla ilgisi lar apsis dolgusu ve akıntı katmanları içinde bulunmayan bu erken buluntular başka bir bulunmuştur. Diğerlerinin bazıları tarihle- çalışmada ayrıca değerlendirilecektir. Apsis mede yol gösterici olabilir gibi görünmekte- dolgusunda kullanılmış olan zengin bulun- dir. Sinagogun kuruluş dönemine yakın za- tular Andriake’nin nasıl bir kozmopolit tica- manlardan olan sikkeler I. Iustinianus (527- ret yerleşimi olduğuna dair önemli ipuçları 565), Phokas (602-610), II. Iustinus (565- verir niteliktedir. Asıl önemli bulgular ise si- 578), II. Valentinianus 375-392 ve Galerius Valerius Maximianus (305-311) sikkeleri- dir. Burada en önemli konu sinagog öncesi malzemelerin dolgu olarak bulunduğu apsis çukurunda ele geçenlerdir. Bu çukurdaki en geç tarihli sikke sinagog için tarih sınırını apsisin yapıya eklenme tarihi olarak vere- cektir. Bu durumda apsis dolgusunda ele geçen en geç sikke II. Valentinianus sikkesi- dir (375-392). Oda içinde bulunanların (alt tarih sınırı veremeyecek olsa da) 6. yy’dan olmaları dikkate değerdir.64 Ana odada iki sütun, iki sütun altlığı, iki korkuluk payesi, mimari bezemeli ve soffit- li arşitrav parçaları ve biri düz, üçü figürlü olan dört adak levhasına ait parçalar ele geç- miştir. Ele geçen mimari elemanlar tamam- landığında, apsisin önünde iki sütunla oluş- turulmuş bir aedicula ve sütunlar üzerinde de yan yana kandillerden oluşan menorah frizi bulunmaktadır. Menorah plakalarını taşıyan işlemeli mermer payeler ve küresel tepelikleri oda içinde ele geçmiştir. Apsisten yapının zemininde düşmüş ve kırılmış hal- de bulunan mermer levhalar üzerinde Mu- sevi dininin bildik sembolleri bulunmakta- Resim 17: Sinagog hava fotoğrafı. dır. Menorah plakalarından biri tam, biri ya-

76 rımdır. Diğer plakadan da küçük bir parça kült alanının kaya duvarlarında bulunan ka- ele geçmiştir. 87 x 44 m ölçülerinde, birinci bartma steller üzerinde Apollon Surios ra- sınıf işçilikli profilli bir mermer adak levha- hiplerinin listesi sıralanmıştır. Andriake li- sı tümlenebilmiştir: (Res. 18) Ortasında 7 manıyla bakışan derin vadideki Apollon kollu Musevi şamdanı (menorah), sağ ya- kaynak tapınağı ve kilise, ziyaretçileri geç- nında şofar ve sol yanında da lulav işlenmiş- mişin büyülü günlerine taşır. 13,70 x 7,20 tir. Üstündeki silmede de 3 satırlık yazıt m ölçülerindeki podyum üzerinde 13,0 x vardır. Yazıtta, plakayı adayan kişilerin isim- 6,0 m boyutlarında ve Dor düzenindeki ke- leri geçmektedir: Macedonius, Prokles, Ro- hanet tapınağının iç duvarlarında bağış ya- manus, Theodote ve Roma. Samuel’in oğlu panların listesi yer alır. Ancak bu bağışların Joshua ise bu isimler arasındaki tek İbrani Apollon’a değil de at binici tanrı Sozon’a ya- adıdır. Bulunan üç ayrı yazıttan ikisinde pılmış olması dikkati çeker. Tapınak yanın- “erini epi ton Israel (Barış İsrail’in üzerine da kehanetle ilgili bir kalıntı şimdilik gö- olsun)” yazmaktadır. “Amen” ve “Şalom” gi- zükmese de, antik kaynaklarda kehanetle il- bi diğer dinsel ifadelerle de yazıt sonlandı- rılmıştır. Ele geçen üç yazıt genelde bilinen Eski Musevi adak yazıtlarıyla benzeşmekte- dir. Yapı ve mimari bezemeler sinagog ka- lıntılarının İ.S. 5. yy’dan olduğunu göster- mektedir. Keşfin önemi şöyle özetlenebilir: Likya bölgesinde ilk kez Yahudi varlığına ilişkin tümcül bulgular ortaya çıkarılmıştır. Mimari, ikonografik ve yazılı kanıtlar bir arada ve in situ olarak ele geçmiştir. Likya kültür katmanlarına bir yenisi daha eklen- miştir. Bulgular, Hıristiyanlığın merkezi olan Myra’da ve üstelik de en baskın olduğu 5. yy’da, Bizans Dönemi dinsel/sosyal yapı- lanmasında Yahudi cemaatinin yerini ve er- ken varlığını açıkça anlatmaktadır. Sinagog hem limandaki küçük Yahudi topluluğuna hem de özellikle limana ticaret için gelen Musevilerin kullanmasına yönelik bir liman sinagogudur. Yahudi varlığının bu dönemde Likya’nın en önemli uluslararası ticaret mer- kezi olan Myra’nın limanında (Andriake’de) keşfedilmiş olması tüccar karakterli Yahudi halkı için tesadüf de değildir. Asıl Yahudi topluluğunun da ana kent Myra’da yaşamış olması beklentilerimiz arasındadır. Andriake’nin Myra’ya ait bir ticaret merkezi- limanı olduğu gibi, Sura da, Myra’nın Apol- lon kehanet merkezidir.65 (Res. 19) Tıpkı Letoon’un Ksanthos’un kült merkezi olduğu gibi. Likya’nın en büyük lahdi önündeki Resim 18: Menorah levhası.

77 gili ayrıntılı anlatımlar vardır: Plutarkhos, başlangıçta halkı ve yetkilileri tam bilgilen- “Lykia’da, Myra yolundaki Sura’da, diğer in- dirmek, arkeolojik ve kültürel çabalarımız- sanların kuşla yaptıkları profesyonel sistemi, da bilimin ve korumanın içinde, yanımızda balıkların dönüşlerine, kaçışlarına ve kovala- olmalarını sağlamak amaçlanmıştır. Uluslar- macalarına bakıp bunlardan ilahi sonuçlar çı- arası ticaret merkezi olan limanı, kehanet kararak yaptıklarını duydum” der.66 Plinius merkezi olan Apollon Tapınağı, Roma Dö- ise şöyle anlatır: “Myra’da Curium denilen nemi metropolünü özetleyen benzersiz ti- Apollo kaynak koruluğunda balıklar üç kez yatrosu, Myra’nın dünyaca ünlü simgesi flütle çağrılır ve kehanette bulunmak için gelir- olan Klasik Dönem kaya mezarları ve St. Ni- lerdi. Balık eti koparsa bu mutlu bir haber de- kolaos’u ve daha pek çok özel yanıyla kazıl- mekti”.67 Aynı yere kurulan Bizans kilisesi madan bile bölge arkeolojisine/Likya ile ilgi- ile tapınım merkezi Orta Çağ’a kadar da li bilgilerimize büyük katkılar sağlamıştır. ününü korumuştur. Önbilicilik görevini de Yüzeyde görünenlerin bile akıl almaz zen- Hıristiyanlıkla birlikte St. Nikolaos yüklen- ginliği, en az 2-3 km çapında ve 8 m yük- miştir. Vadide yapmayı planladığımız “Apol- sekliğe ulaşan derin alüvyon altında gizle- lon Tapınağı Kurtarma Projesi” ile kehanetle nen kentin asıl büyük kısmının neler kazan- ilgili bilinmeyenlerin gün yüzüne çıkması dıracağını düşünmek bile büyük heyecan umulmaktadır. vermektedir. 2009 yılında henüz başlayan kazılar ilerledikçe bilimsel sürprizler yaşan- Myra ve Limanı Andriake 2009 yılında ka- ması ve Likya’nın karanlıkta kalmış kısımla- zılmaya başlamış ve kapsamlı bir araştırma rının daha çok aydınlanması umulmaktadır. programı devreye girmiştir. Kazıların ilk yı- lında 1 workshop, 1 panel, 1 sempozyum, 2 Myra hakkında ve kazılar henüz başlamış- sergi ve 2 klasik konser kazı başkanlığı tara- ken yazdığım bu ilk toplu bakış makalesini, fından düzenlenmiştir. Bu yolla da daha Myra ve çevresini hem kalıntı hem de yaşam açısından geçmişle bugünün şartlarını karşı- laştırma şansı veren ve en önemlisi, bilim- den çok talan yılları olduğunu da hatırlatan Myra araştırmacılarının cümlelerinden özel alıntılarla bitirmek isterim:68 “…Bu toprakların şimdiki yoksulluğu ve terk edilmişliği bir yana, sahip olduğu birçok antik dönem kalıntısı onun bir zamanlar antik dün- yanın en kalabalık ve en bahtiyar bölgelerinden birisi olduğunu anlatır…” (William Martin Leake, 1800). “Surların orasına burasına birkaç küçük top yerleştirilmişse de, sadece kendilerini ateşleme- ye kalkışacak olanlara zarar verecekleri belli oluyor: Zaten ağa daha içerilerde yaşamakta olduğundan ve kıyıdaki birkaç perişan, harap damda barınanlar da yaz aylarında dağlara göç etmiş bulunduklarından, artık buralarda savunulacak bir şey de yoktur” Sir Francis Be- Resim 19: Apollon Önbilicilik Tapınağı aufort, 1811 – 1812).

78 “Aziz Nicolaus hazretleri kilisede hemen öne çı- dikkate değer antik dönem kalıntılarını götür- kan bir figürdür. Aziz’in Anadolu’da Myra’daki mek amacıyla geldi. Ocak ve Şubat ayları süre- türbesinden aldığım topraktan küçük bir mik- since tayfası, Ksanthos kalıntıları arasında ka- tarın şimdi yanımda bulunmaması ne yazık! zı yapmakla, ve mermerleri almak için hazırlık Papaz için çok uygun bir armağan olabilirdi” yapmakla meşgul oldu…” (Thomas Abel B. (Charles Robert Cockerell, 1812, İtalya’da Spratt, Edward Forbes, 1841 – 1842). Mezzojuso adlı Arnavut köyünde). “… hiç şüphem yok ki, Fellows bu kabartmala- “Aziz Nikolaos’un Myra’daki mezarı, sayısız rı severek ve mutlulukla birçok Ksanthos kalın- hac yolculuğunun merkezi oldu, ve Osmanlılar tısına tercih edecek ve onları Britanya Müze- da ona dualarında yer vermeyi ihmal etmedi- si’ne götürmek isteyecektir” (Schönborn’un ler. Bazı Latinler, gizlice Likya kıyısına gelerek Berlin Kraliyet Müzesine yazısı). Myra’da ve manastırda Müslümanların baskı- “…(en azından) Gölbaşı kabartmalarının en sından kimse kalmadığını anladıktan sonra St. gerekli olanlarının Berlin Kraliyet Müzesi’ne Nikola’nın gömülü olduğu Syon Manastırı’na kazandırılması …” (Berlin Kraliyet Müze- gelmişler ve orda mezarın bekçiliğini yapan in- si’nin Schönborn’a yanıtı: Julius August zivaya çekilmiş üç kişi bulmuşlar ve ‘Eski Ro- Schönborn, 1841 – 1842). ma’nın Papa’sı tarafından gönderildiklerini, orada gömülü olan şahsa yaraşır bir şekilde “Geride bıraktığımız son kültür bölgesi olan Rhodos’un zirveleri ufukta kaybolup da, doğru- emniyet altına alınması amacıyla oradan taşın- ca dilini ve geleneklerini bilmediğimiz ve gü- ması için görevlendirildiklerini’ söyleyip, bunla- venlik durumu hakkında iç açıcı olmayan du- rı kandırarak ve para vererek mermer lahdi kı- yumlar aldığımız karanlık ülkeye giderken, rıp açmışlardı. Lahdin içinde yine mermerden içim beklenti ve heyecan doluydu” (Otto Benn- bir kavanoz bulmuşlar ve bunun yarısına ka- dorf, 1881 – 1882). dar temiz, yağa benzer bir madde varmış. Kı- sacası iskeleti çok temiz bir sandığa koyarak 20 “Myra’nın ünlü mezarlıklarında pek çok çeşit Nisan 1087 tarihinde oradan götürdüler” (M. cepheli mezar bulunur; düz, bezeksiz kapı açık- Charles Texier, 1833 – 1834). lıklarından, görkemli, kabartma ve boya bezeli tapınak cepheli mezarlara kadar, çoğunlukla da “İnsanların yeni gördükleri heyecan verici şeyle- büyük olan mezarlar Likyalılara aittir” (Felix ri daha önce gördüklerinin üzerine çıkarmasına von Luschan, Eugen Petersen, 1881-1884). sık rastlanır, ama dağların arasındaki bu geçidin içinden at ile yaptığım beş saatlik yolculuk bo- “Çevre duvarlarındaki kabartmaları 10 yıl ön- yunca İngiltere, Almanya, İsviçre, İtalya ve Yu- ce Benndorf tarafından Viyana’ya götürülen nanistan’da gördüğüm manzaraları aklıma ge- Gölbaşı heroonunda, ağaçların gölgesinde Gi- tirdim, ve bunun üzerine söylemeliyim ki böyle- esshübel ve süt içilirken o günler anıldı ve şar- si görkemli şekilde güzeli ve böylesi uzun süreni kılar söylendi” (Ernst Krickle, 1892). ile daha önce hiç karşılaşmadım. Burası binler- “Buralar, istikbal vaat eden çok önemli yer- ce ayak yüksekliğinde dağların arasında anlaşı- ler…” (Ekrem Akurgal, 1957; Demre’deki lamaz bir şekilde oluşmuş öylesi dar bir vadidir evinde iki hafta kaldığı Yılmaz Bayraktaroğ- ki tabanında yalnızca içinden akan nehre yer lu’ndan sözlü alıntı). vardır” (Sir Charles Fellows, 1838- 1843). “25 yıllık keşiflerime baktığımda en zevkli yol- “HMS Beacon gemisi Likya kıyılarına 1842 yı- culuklarımı Likya’da yaptığımı anımsıyorum. lının Ocak ayı başlarında, Ksanthos’ta Sir Bu ülke başka yerlerde dengi olmayan bir etki- Charles Fellows tarafından keşfedilmiş olan ye sahiptir. Manzara muhteşemdir. Ay ışığında

79 başka bir evren olur…” (George E. Bean, 2. L. MAYER, Views in the Ottoman Empire, chiefly 1952 – 1966). in Caramania, London (1803). 3. F. R. BEAUFORT, Karamania, or a brief descrip- “Myra: Antik Dönem’de ve Bizans Dönemi’nde tion of the South Coast of Asia Minor (1817). bir Likya Metropolü” (J. Borchhardt, 1964). 4. CH. TEXIER, Description de l’Asie Mineure III, “İyi ki biz bazı kalıntıları götürmüşüz. Yoksa Paris (1849), 205 vdd. siz onları da tahrip ederdiniz. Viyana Müze- 5. CH. FELLOWS, Discoveries in Lycia, London si’nde bulunan kabartmaların kopyalarını size (1841), 196-203. verebiliriz” (J. Borchhardt III: Likya Sempoz- 6. T. A. B. SPRATT – E. FORBES, Travels in Lycia, yumu’nda yaptığı kapanış konuşmasından). Milyas and Cibyratis I, II, London (1847), 125 vdd. “Tanrı ve insan bir olup Likya’yı yaratmış. İn- 7. O. BENNDORF – G. NIEMANN, Reisen in sana boşluğu duvarlarla sınırlamak mekanlar Lykien und Karien (1884), 28 vdd. yapmak düşmüş. İstemiş ki evinde kendisi, ka- 8. E. PETERSEN – F. von LUSCHAN, Reisen im mu binalarında yönetimi, tapınakta tanrısı, Südwestlischen Kleinasien Band II. Reisen in Lyki- onurlansın. Tanrı da tüm bunlar için cömertçe en Milyas und Kibyratis (1889), 28 vdd. malzeme sunmuş insanına: taş sunmuş, çamur 9. J. BORCHHARDT, Myra. Eine lykische Metropo- sunmuş, ağaçların en iyisini sunmuş. Üstüne le in antiker und byzantinischer Zeit, IstForsch 30, üstlük eksilmez ışık düşürmüş üstlerine. En ma- (1975). vi denizi de değdirmiş eteklerine. Tanrı ve insan 10. TH. MARKSTEINER, ANMED 4, 2006, 71- bir olup Likya’yı yaratmış” (N. Çevik 2000). 74; TH. MARKSTEINER, ANMED 5, 2007, 98- 101; TH. MARKSTEINER, ANMED 7, 2009, 105-107. Not: Foto 4 Lethaby’den, foto 8 Fellows’tan, foto 11. Y. ÖTÜKEN, “Myra-Demre Aziz Nikolaos Ki- 12 N. Çorağan Karakaya’dan alınmıştır. Bunlar lisesi Mimari Değerlendirmeler”, III. Likya Sem- dışındaki tüm fotoğraflar Myra-Andriake Kazıları pozyumu Bildirileri. Vol II.(2006), 523-536. Arşivi’ne aittir. 12. N. ÇEVİK, Taşların İzinde Likya, Arkeoloji ve Sanat Yayınları (2002), 105 vdd. NOTLAR 13. N. ÇEVİK, “Myra. The Sunken Metropolis of 1. Myra-Andriake Kazıları’nın başlangıcı, izni, St. Nicolas”, Current World Archaeology Vol. 41, “ilk kazması” ve destekleri için Kültür Bakanı 2010, 18-25; N. ÇEVİK – S.BULUT – O. TIBI- Sayın Ertuğrul Günay’a; Myra-Andriake Kazıla- KOĞLU – B. ÖZDİLEK – A. AYGÜN, “Myra ve rını destekleyerek daha ilk yılından büyük bo- Andriake Kazılarında İlk Yıl: 2009“, XXXII. yutlu bir projeye dönüşmesini sağlayan Kültür Uluslararası KST, 2010 (Baskıda); N. ÇEVİK – Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Akde- S.BULUT – O. TIBIKOĞLU – B. ÖZDİLEK – A. niz Üniversitesi, Demre Belediyesi, Demre Kay- AYGÜN, “The First Season of Excavations in makamlığı ve yöre halkı ile başta S. Bulut, O. Myra and Andriake: 2009”, ANMED 8, 2010 Tıbıkoğlu, B. Özdilek ve Ç. A. Aygün olmak (Baskıda); N. ÇEVİK – S. BULUT – O. TIBI- üzere tüm kazı ekibime bilim, kültür ve turizm KOĞLU – B. ÖZDİLEK – A. AYGÜN, “Myra - minnet borçlu olacaktır. Bu teşekkürün ve bor- Andriake Kazılarında İlk Yıl: 2009”, XXXII. cun büyüklüğü, Myra’da alüvyonlar altından KST, 2010 (Baskıda). bir metropol çıkmaya başlayınca ve görkemli 14. W. RUGE, “Myra”, RE XVI.1, 1083. bir liman yapılanması Andriake’de görülür ha- 15. Myra Kazıları Başkanlığı olarak, 10-11 Nisan le gelince daha çok anlaşılacaktır. Aziz Nikola- 2010 tarihlerinde gerçekleştirdiğimiz, os’un kemiklerinden süzülüp lahitten akan ve “Myra/Demre Sempozyumu”nda yerleşim, ar- hacı şişelerinde “myron”a (kutsal hacı yağına) keolojisi, Bizans’ı, tarihi yanında doğası, tarımı, dönüşen Myrhha belki yardım eli uzatanlara turizmi, etnografyası, jeolojisi ve yerel dil özel- armağan olarak geri dönecektir. likleriyle 32 uzmanın katılımıyla değerlendiril-

80 miştir. Sempozyum sonuçları 2010 sonunda 30. Aristoteles, Politika, VII, 1327a. basılmak üzere kitaplaştırılmaktadır. 31. H. İŞKAN, “Yapı ve İçerik”, Şurada: Miliari- 16. S. JAMESON, “The Lycian League: Some um Lyciae. Patara Yol Kılavuz Anıtı (Eds. F. Problems of its Administration”, ANRW 7.2, Işık-H. İşkan), 44 vd.: Anıtın C yüzünde, Sta- 1980, 666 vdd.; R. BEHRWALD, Der lykische diaları içeren blok eksik olmakla birlikte, Myra Bund (2000). güzergahında batı komşunun Phellos üzerin- 17. Strabon, Geographika XIV,III,3. den Kyaenai olduğu anlaşılmakta, doğu kom- 18. J. TISCHLER, Kleinasiatische Hydronymie. Se- şunun ise Limyra olduğu okunmaktadır. mantische und morphologische Analyse der griec- 32. Strabon XIV, 666; Plinius, NH, V 100. hischen Gewässernamen (1977), 103. 33. W. WURSTER, “Das sicherungssystem des 19. Myros Yatağı’ndaki kurtarma kazıları 2006 ve Polisgebietes durch befestigte Wehranlagen 2007 yılında Antalya Müzesi tarafından gerçek- und Wachtürme”, şurada: BORCHHARDT leştirilmiştir. Dolu ele geçen lahitler hala Antal- 1975, 49-55, Fig. 3, 8. ya Müzesi depolarında korunmaktadır. Bu la- 34. N. ÇEVİK – S. BULUT, “The Belen and Kel- hitlerin dokunulmamış olarak ele geçmiş olma- bessos farmsteads with towers on the border of ları, alüvyon altında gömülü kentten beklediği- miz bulgular konusunda ümit vermektedir. Pisidia-Lycia and some thoughts on security in the countryside”, Adalya X, 2007, 105-130. 20. Kilise kazılarında bulunan II. İzeddin Keyka- vus (1249-1250) sikkesi ele geçen en geç bul- 35. CH. BRUNS-ÖZGAN, Lykische Grabreliefs des gudur: ÖTÜKEN 2006, 523. 5. und 4. Jhs. V. Jhr. (IstMitt Beiheft 33, 1987). 21. G. BEAN, Eskiçağda Likya Bölgesi (Çev. H. 36. R. JACOBEK 111. KÖKTEN 1998), 125. 37. Bu benzersiz mezar, 2002 yılında Arkeoloji 22. Bean 1998, 125. ve Sanat Yayınları tarafından yayımlanan “Taş- 23. G. NEUMANN, Glossar des Lykischen (2007), ların İzinde Likya” kitabımın kapağı olmuştur. 228. 38. J. H. STRACK, Das altgriechische Theatergebä- 24. N. ÇEVİK, “ ve Kumluca Sınırla- ude (Potsdam 1843) Lev. VII 3; SPRATT-FOR- rı İçindeki Antik Yerleşimler”, Şurada: Arkeolo- BES 1847, 131 vd; TEXIER 1849, 205-209 Lev. jisi, Tarihi, Doğası ve Tarımıyla Kumluca – Rhodi- 215-221. 237-238; H. BULLE, Untersuchungen apolis, Ed. N. ÇEVİK, (2008), 26 vdd. an griechischen Theatern, Abhandlungen der ba- 25. G. ANRICH, Hagios Nikolaos. Der heilige Niko- yerischen Akademie der Wissenschaften, philo- laos in der griechischen Kirche (1913), 69. Adı soph.-philolog. und hist. Klasse 33 (1928) 267; D. geçen Myralı Azizler’in portreleri St. Nikolaos DE BERNARDI FERRERO, Teatri classici in Asia Kilisesi mezar şapeli duvarlarındaki freskolarda Minore III (Rom 1970) 199-206 Abb. 234-252 işlenmiştir. Bunlar halesiz tasvir edilmiş yerel Lev. XL-XLIII A; BORCHHARDT 1975, 57-60; azizlerdir: N. ÇORAĞAN KARAKAYA,”Resto- Y. ÖZBEK, “Myra, Tlos ve Tiyatroları rasyon Sonrası Demre Aziz Nikolaos Kilisesi Araştırmaları” XI. AST 1993, 397-404; ÇEVİK, Duvar Resimleri”, III. Likya Sempozyumu Bildi- CWA, 18-24. rileri. Vol I.(2006), 336 vd., Res.15. 39. BORCHHARDT 1975, 56-57 Tf. 2a. 26. W. R. LETHABY, Myra and Lycian Sculpture, 40. SPRATT-FORBES 1847-I, 133 vd. Antiquites of Ionia V. (1915) 17’de 100 yıl önce- 41. L. ROSS, Kleinasien und Deutschland (1850), ki bakir Demre’nin topoğrafyası görülür. 32. 27. Bu konuda kapsamlı bilgi için bak. N. ÇE- 42. NEWTON, Travels 1865, 342. VİK-I. P. PÉDARROS, “Fortifications et système défensif de Myra”: Recherches 2009” , Anatolia 43. BORCHHARDT 1975, 61 Abb.10; A. FAR- Antiqua XVIII, 2010. RINGTON, The Roman Baths of Lycia. An Archi- 28. Borchhardt 1975, 45-56, Abb.2. tectural Study (1995), 154, Fig. 7. 29. U. PESCHLOW, “Die Burg von Myra”, 44. FARRINGTON 1995, 154. Festschrift Borchhardt I (1996), 209 vdd. 45. IGR 3, No 704 IIA, 11-12.

81 46. TAM 2, No 905 XIX A 9-15. cettepe Üniv. S.B.E. Yayınlanmamış Doktora 47. Y. DEMİRİZ, “Demre’deki Aziz Nikolaos Kili- Tezi 2000). sesi“, TürkAD 16, 1966-1, 13 vdd.; U. PESCH- 56. Dio Cassius, LXUIII 291. LOW, “Die Kirsche des hl. Nikolaos in Myra“, 57. CIL 3, no. 6738; ILS, no. 5908. AW 6, 1975-4, 15 vdd. 58. G. MANGARO, “Due Note Tardoantiche”, 48. ÖTÜKEN 2006, 523. ZPE 94 [1992] 283–294. 49. ÇORAĞAN – KARAKAYA 2006, 331-344; 59. C. LAURIER, “Les greniers d’Hadrien à And- Ayrıca detay için bak. N. ÇORAĞAN-KARA- riaké et Patara”, Bull. Monumental de la Soc. Fr. KAYA, Antalya’nın Demre İlçesi’ndeki H.Nikolaos d’Archéologie, 151-1, 1993, 95-110; F. IŞIK, Pa- Kilisesi Freskoları. Hacettepe Üniv. S.B.E. Yayın- tara. The History and Ruins of the Capital City of lanmamış Doktora Tezi (1998). Lycian League (2000), 142 vdd. 50. ÇORAĞAN – KARAKAYA 2006, 334; Ayrıca 60. B. TAKMER, Lex Portorii Provinciae Lyciae: bak, N. KARAKAYA, “The Burial Chamber Wall Likya Eyaleti Gümrük Yasası (Akdeniz Üniversi- Painting of St. Nicolas Church at Demre (Myra) tesi SBE Yayınlanmamış Doktora Tezi 2006). Following Their Restoration”, Adalya VIII, 61. 2004 yılında Forstenpointer Andriake’deki 2005, 288-309. murex kalıntılarını incelemiş ve kapsamlı bir 51. Kilise hakkında bak. ÖTÜKEN 2006, 523- yayına dönüştürmüştür: G. FORSTENPOINT- 536. NER ve diğ., “Purple-dye Production in Lycia - Results of an Archaeozoological Field Survey in 52. Restorasyon çalışmaları Kazı ekibi ve R. İşler Andriake (South-West )”, Oxford Journal tarafından sürdürülmektedir: S.Y. ÖTÜKEN – of Archaeology 2007, 201-214. N. ÇORAĞAN – B. İŞLER, “Myra-Demre Aziz 62. FARRINGTON, 1995, 148. Nikolaos Kilisesi Kazısı ve Duvar resimlerini Belgeleme-Koruma-Onarım Çalışmaları 2004”, 63. N. ÇEVİK, “The Ancient Synagogue Uncove- ANMED 2005-3, 51-56. red at Andriake, Port of Myra – the First in the Mediterranean Region of Anatolia”, Bulletin of 53. HIRSCHFELD, “Andriake”, RE I.2, 2140; Judaeo-Greek Studies 2010; N. ÇEVİK, “Lik- BORCHHARDT 1975, 64 vdd.; WURSTER ya’nın İlk Musevi Tapınağı”, Aktüel Arkeoloji 13, W. W. , “Antike Siedlungen in Lykien”, AA 1976, Ocak 2010, 44-45; N. ÇEVİK – Ö. ÇÖME- 23-49; ÇEVİK 2002, 109 vdd.; G. FORSTEN- ZOĞLU – H. ÖZTÜRK – İ. TÜRKOĞLU, “A POINTER ve diğ., “Purple-dye Production in Unique Discovery in Lycia: The Ancient Syna- Lycia - Results of an Archaeozoological Field gogue at Andriake, Port of Myra”, Adalya XIII, Survey in Andriake (South-West Turkey)”, Ox- 2010, 36-65. ford Journal of Archaeology 2007, 201-214; T. 64. Sikkeleri değerlendiren Myra-Andriake Kazı- MARKSTEINER, “Andriake Yüzey Araştırması ları Başkan Yardımcısı Süleyman Bulut’a çok te- 2004 Yılı Çalışmaları”, ANMED 2006-4, 71-74; şekkür ederim. T. MARKSTEINER, “Andriake Yüzey Araştır- 65. SPRATT – FORBES 1847, 135 vdd; PETER- ması 2005 Yılı Çalışmaları-Surveys in Andriake SEN,- von LUSCHAN 1889, 43 vdd; BORCH- in 2005”, ANMED 2006-4, 2007, 71-74; T. HARDT 1975, 76 vdd., Abb.16 ; W. RUGE, MARKSTEINER, “Bericht zu den arbeiten in “Sura”, RE IV A.1, 960; ÇEVİK 2002, 111 vdd. Andriake im Jahr 2006”, AST 25.3, 2008, 205- 66. D. ÇIĞIR, Antik Kaynaklarda Likya ve Likyalı- 216; N. ÇEVİK – S. BULUT – O. TIBIKOĞLU lar (İÜ. Yayınlanmamış Tezi 2003), 299: Plu- – B. ÖZDİLEK – A. AYGÜN, “The First Season tarkhos, “The Cleverness of Animals”, Moralia of Excavations in Myra and Andriake: 2009”, 976C. ANMED 8, 2010. 67. ÇIĞIR 2003: Plinius, Naturalis Historia V, 54. Livius 33-19.9. XXVIII, 100-103. 55. Andriake kiliseleri için ayrıntılı olarak bak. V. 68. Erken araştırmacıların cümlelerinden yapılan M. TEKİNALP, Geç Antik Dönem Sonrasında ve seçimlerdeki yardımları için B. Özdilek ve Ç.A. Ortaçağ’da (MS. 4.-14.yy) Andriake Kenti (Ha- Aygün’e çok teşekkür ederim.

82