Mehmet Kurtoğlu

Mehmet Âkif Ersoy Kültür Evi

Mehmet Kurtoğlu* Öz

Çalışmamızda Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 2008 yılında restorasyonu yapılan Taceddin Der- gahı’nın, kaynaklarda geçen ismiyle ‘kasr-ı ebniye’, yaygın bilinen adıyla ‘Dergah Evi’nin tarihsel geç- mişi ve 2009 yılında Mehmet Âkif Ersoy Kültür Evi’ne dönüştürülmesi anlatılmaktadır. İstiklal Şairi Mehmet Âkif Ersoy ve İstiklal Marşı’nın yazılış öyküsünün de anlatıldığı makale kültür evinin tanıtıl- masını amaçlamaktadır.

Anahtar Kelimeler: , Taceddin Camii, külliye, Mehmed Âkif Ersoy, İstiklal Marşı, Kültür Evi, Hamamönü/Hacettepe

Mehmet Âkif Ersoy Cultural House

Abstract

Taceddin Dervish Convent was restored by Directorate General of Foundations in 2008. It is called “Kasr-ı ebniye” in the historical records and widely known as “Dervish Convent House”. In this article Dervish Convent House’s historical background and its transformation to Mehmet Âkif Ersoy Cultur- al Center in 2009 has been put into words. Besides mentioning Turkish Mehmet Âkif Ersoy and the wording story of Turkish National Anthems, the article targets publicity of the Cultural Centre.

Keywords: Ankara, Taceddin Mosque, Complex, Mehmed Âkif Ersoy, National Anthem, Cultural Center

* Yayın ve Kütüphaneler Müdürü, Vakıflar Genel Müdürlüğü; [email protected] Vakıflar Dergisi 44 - Aralık 2015 131 Mehmet Âkif Ersoy Kültür Evi

Mehmet Âkif’in Ankara’ya gelişi 24 Nisan’da ulaşmış, gelişi sevinçle karşılanmıştır.

Mehmet Âkif on iki yaşındaki oğlu Emin ile birlik- Âkif, oğlu Emin ve Ali Şükrü Bey trenden indik- te, ’dan Geyve yakınlarında bir köye atla ten sonra yaylı bir araba ile İstasyondan Meclis’in gelerek Kuşçubaşı Eşref ile buluşur ve sonrasın- önüne geldiklerinde Mustafa Kemal Paşa ile kar- da Eskişehir üzerinden trenle Ankara’ya hareket şılaşırlar. Paşa önce Ali Şükrü Bey’in elini sıkar, ederek 24 Nisan 1920 ‘de Ankara’ya ulaşırlar. Mehmet Âkif ile konuşur: “sizi bekliyordum efen- Âkif’e bu seyahatinde eşlik eden Trabzon Mebusu dim, tam zamanında geldiniz, şimdi görüşmek Ali Şükrü Bey’dir. Zira Mehmet Âkif’in Ankara’ya kabil olmayacak, ben size gelirim” der (Doğan gelişini de Ali Şükrü Bey ayarlamıştır. Eşref Edib, 2008: 44-47). Daha sonra Mustafa Kemal Paşa, Mehmet Âkif’in Ankara’ya gidişini şöyle anlatır: Sebilürreşad’ın başmuharriri Mehmet Âkif ve sahibi ve muharriri Eşref Edib’le görüşmek ister. “Bir gün Âkif ile Sebilürreşad’ın idarehanesinde Söz konusu görüşme Ankara İstasyonu’nda ger- konuşuyorlarken, Ali Şükrü geldi. ‘Haydi, hazır- çekleşir. Mustafa Kemal, Âkif ve Eşref Edib’i güler lanın gidiyoruz’ dedi. ‘Nereye’ dedik. ‘Ankara’ya, yüzle ayakta karşılar ve bir gerçeğin altını belir- Oradan sizi çağırıyorlar. Paşa (Mustafa Kemal) gin şekilde çizer: “’da vatanseverliğe sizi istiyor, Sebilürreşad’ın Ankara’da neşrini is- yakışır yoldaki çalışmalarınızdan çok memnun tiyor. Sebilürreşad’ın Ankara’da intişarı Milli Ha- oldum. Sevr Antlaşmasının memleket için ne rekât’ın manevi cephesini kuvvetlendirecektir.’ kadar feci bir idam hükmü olduğunu Sebilürre- Âkif’le bakıştık, Ali Şükrü kat’i bir lisanla ‘hiç dü- şad kadar hiçbir gazete memlekete neşretmedi. şünmeyiniz, gideceğiz, herhalde gideceğiz.’ Âkif Manevi cephemizin kuvvetlenmesine Sebilürre- sordu, ‘nasıl gideceğiz’ Ali Şükrü cevap verdi: şad’ın büyük hizmeti oldu. Her ikinize de bilhassa ‘Basbayağı gideceğiz. Biz ikimiz Üsküdar’da yola teşekkür ederim.” Mustafa Kemal’in bu ifadeleri çıkacağız. İngiliz hatlarını yararak geçeceğiz. Hiç karşısında Mehmet Âkif ve Eşref Edib’in cevapları kimsenin haberi olmasın Sen de( Eşref Edib) ida- çok kısa ve alabildiğine de mütevazıdır: “Estağfu- rehanenin işlerini derle topla, sebilürreşad klişe- rullah. Ancak vazifemizi yaptık” derler. Bir saate sini al, arkamdan gel. Meşihattakilerle de temas yakın bir görüşmede Mustafa Kemal, “görüştü- et. Harekât-ı Milliye aleyhine bir halt etmesinler” ğümüze memnun oldum. İnşallah beraber çalışı- (Eşref Edip: 108-109). rız” der, bunun üzerine onlar da “Tabi, beraber Mehmet Âkif’in kendisi ise o günleri şöyle anla- çalışmak için geldik. Ne vakit bizim sahamızda bi- tır: zim yolumuzda, bizim yapabileceğimiz bir hizmet olursa emrinizdeyiz” (Eşref Edib: 124) diye cevap “İstanbul’dan, mücadele aleyhine fetva çıktığı verirler. gün ayrılmıştım Üsküdar’dan araba ile şimdi is- mini hatırlamadığım bir köye gittik, oradan Cu- ma’yı tuttuk. O zaman Adapazarı’nda karışıklıklar Tâceddin Camii ve Türbesi vardı, kenarından geçtik, kâh öküz arabasıyla kâh beygirlerle Lefke’ye geldik ve trenle Ankara’ya Mehmet Âkif’in Ankara’ya ayak bastığı yıllarda ulaştık. Ankara… Ya Rabbi, ne heyecanlı ne hele- mesken sorunu vardır. İstanbul’dan Ankara’ya canlı günler geçirmiştik. Hele Bursa’nın düştüğü Milli Mücadele’ye katılmak için gelen asker, ay- gün… Ya Sakarya günleri… Fakat bir gün bile ümi- dın, şair, yazar, gazeteciler yer bulmakta sıkıntı dimizi kaybetmedik, asla yeise düşmedik. Zaten çekmektedirler. Bu sıkıntıyı bilen Tâceddin -Der başka türlü çalışabilir miydi? Ne topumuz vardı gâhı Şeyhi, Eşref Edib’in deyişiyle ‘bir hürmet-i ne tüfeğimiz. Fakat imanımız büyüktü” (Yıldırım mahsusa olmak üzere’ Âkif’e dergâhı tahsis eder. 2007: 154). Dergâhı Âkif’e ikameti için veren Tâceddin-i Veli aynı zamanda Camiyi inşa ederek Tâceddin Der- Mehmet Âkif Ankara’ya Türkiye Millet Meclisi’nin gâhı’nı kuran kişidir. Dergâh şeyhinin açık adı es açıldığı 23 Nisan 1920 tarihinden bir gün sonra Seyyid Şeyh Mustafa Tâceddin bin Tâceddin’dir. Vakıflar Dergisi 44 - Aralık 2015 132 Mehmet Kurtoğlu

Fotoğraf 1. Taceddin Camii. Fotoğraf: Orhan Kaymak Bazen ismi kaynaklarda açık yazılmakta, bazen ğını kazanan, resmi kayıtlara ‘veli’ olarak geçen, de Ankaravî Şeyhi Tâceddin Mustafa, Tâceddin- halkın gönlüne ‘sultan’ olarak nakşedilen esas zade Mustafa, Tâceddinzâd-ı Veli, Tâceddin-i Veli ismi Mustafa, ailesinden dolayı ‘Tâceddin’ veya olarak zikredilmektedir. Bir başka ifade ile baba- ‘Tâceddinzâde’ olarak bilinen, köken olarak An- sı Tâceddin olan, Ankara’da kendi adıyla anılan karalı olduğu için ‘Ankaravî’ mahlasını kullanan camiinin batısında yer alan türbesinde meftun şahıs aynı kişidir (Öztürk 2007: 208). Doğum ve bulunan, Tâceddin Camii ve dergâhını yaptıran, ölüm tarihleri kesin olarak bilinmemektedir (Öz- geriye bıraktığı eserleriyle iyi bir eğitim aldığı türk 2007: 217). Tacettin cami, türbe ve dergâhı anlaşılan, edebi ve şer’i ilimlerin yanında Celveti inşa tarihinden sonra farklı zaman dilimlerinde tekkelerinde seyr-i sülûkunu tamamlayan, Anka- onarım geçirdiği görülmektedir. ra’da inşa ettirip vakfettiği Tâceddin Dergâhı’nda posta oturan, hazırladığı Arapça evrâd-ı şerifle “Altındağ ilçesi, Hacettepe semtinde bulunan Celvetiliğin Tâci kolunu kuran, yazdığı risale ile Tâceddin Velî Camii ve Türbesi, Şeyh Tâceddîn bu tasavvuf kolunun usûl ve erkânını açıklayan, oğlu Şeyh Mustafa Tâceddin Efendi tarafından on kaleme aldığı ilâhi formundaki Türkçe şiirleriy- yedinci yüzyılda yaptırılmıştır. Anadolu erenlerin- le manevi coşkusunu edebi metinlere aktaran, den Hacı Tuğrul Baba’nın torunu Şeyh Paşa’nın coşkulu halleri ve manevi tasarrufları sebebiyle zâviyesi, on altıncı yüzyılda Celâliler tarafından yakın çevresinin ve Ankaralıların sevgi ve bağlılı- harap edilmiş ve yerine Şeyh Mustafa Tâceddin Vakıflar Dergisi 44 - Aralık 2015 133 Mehmet Âkif Ersoy Kültür Evi

Fotoğraf 2. Mehmet Âkif Evi dış cephe Fotoğraf: Orhan Kaymak Efendi tarafından bir cami ve zâviye inşa etti- ve türbenin eklentileri kaldırılmış, dergâh evi ile rilmiştir. Sultan II. Mahmud döneminde büyük birlikte kapsamlı onarım gerçekleştirilmiştir. 2008 çapta onarım gören Tâceddin Veli Camii, 1901 yılında tamamlanan onarımda Türbe’nin batısına yılında Sultan II. Abdülhamid Han tarafından ye- 30 yıl kadar önce cami kısmını genişletmek ama- niden yaptırılmıştır. Cami bitişiğindeki Tâceddin cıyla eklenen, iki katlı batonarme eklenti bölümü Veli Türbesi’nin giriş kapısı üzerindeki kitabede1 kaldırılmış, cami ve türbe aslına uygun şekilde Hükümdarlar hükümdarı Hazret-i Sultan Hamid, onarılmıştır (Kırpık vd. 2015: 292). bu dergâhı, Tâceddin’e yakışır şekilde yaptı. Ahit kulubu yapının tarihini tam olarak şöyle söyledi: Tâceddin Türbesi, caminin batı duvarına bitişik Bin üç yüz ondokuzda (1901-2) bu cami tamam- olup ana giriş kapısı, avluya bakan kuzey cephe- landı. Hulûsi.” (Kırpık vd. 2015: 289). dedir. Giriş kapısı üzerinde ise II. Abdülhamid Han tarafından 1901 yılında yapılan onarım kitâbesi Cami harîminin türbeye açılan penceresindeki ve tuğrası bulunmaktadır. Türbe kapısı üzerinde 1242/1826 tarihi de yine bir onarımı göstermek- Hattât Kâmil tarafından 1343/1924 yılında sülüs tedir. Sultan II. Abdülhamid’in 1901 yılında çektir- hattıyla yazılmış “Yâ Hazret-i Pîr Tâceddîn Velî” diği fotoğrafta Tâceddin Camii’nin onarım önce- ibaresi bulunan bir levha yer almaktadır (Kırpık sinde ahşap minareli, son cemâat yeri açık, ahşap vd. 2015: 295). karkas bir yapı olduğu, batıya bitişik eğik çatının türbeyi örttüğü ve çeşmenin caminin karşısında Tâceddin Dergâhı ve İstiklal Marşı’nın Yazılışı yer aldığı görülmektedir. Vakıflar Genel Müdür- Tâceddin Şeyhi tarafından Âkif’e tahsis edilen lüğü’nce 1988 yılında yapılan onarımda ise, cami Kasr-ı Ebniye’ yani ‘Dergâh Evi’ni Eşref Edib şöy- 1 Kitabenin Transkripsiyonu: le tasvir eder: “Dergâh deyince dervişler, ayinler, “Tâc-dâr-i tâc-dârân hazret-i Sultân Hamid hatıra gelmesin… Eşraftan birinin adeta selamlık Yapdı bu dargâh-ı Tâceddîn’i tahsîne sezâ Söyledi Âhid kulu lafzan tâmâm târihini dairesi. Ufak bir köşk gibi muntazam yapılmış. Bin üçyüz ondokuzda oldu bu camî binâ İçi dışı boyalı. Döşenip dayanmış, güzel ve geniş Hulûsi 1919 (1901-2)” Vakıflar Dergisi 44 - Aralık 2015 134 Mehmet Kurtoğlu bir bahçesi var. Türlü türlü meyveler. Önünde mümteni dediğimiz şiirler öyle kolay olmuyor- bir şadırvan, şarıl şarıl sular akıyor” (Eşref Edib: du. Bazen bir beyit üzerinde günlerce uğraştığı 124). Mehmet Âkif, Tâceddin Dergâhı’na yerleş- olurdu. Şiir tamam olup da tebyiz edildiği zaman tikten sonra yapı ilgi merkezi olmuş, kendisini çaylar demlenir, hep arkadaşlar toplanır, bilhassa ziyarete gelen dostlarıyla edebi meclis, sohbet pek sevdiği Basri’ye (Hasan Basri Çantay) haber meclisi oluşturmuştur. Mehmet Âkif, Ankara’da gönderilir, o elinde uzun çubuğu, sallana sallana zaman içinde çeşitli yerlerde ikamet etmiş, ancak gelir, Üstad’ın yanına oturur, Üstad, tamam olan geride iz bırakanı, en önemlisi Tâceddin Dergâ- şiirini kendisine mahsus âhenkle okurdu, çaylar hı olmuştur (Yıldırım 2007: 200). Mehmet Âkif, da tevâli ederdi. İstiklal Marşı kabul edildikten Tâcedin Şeyhi’nin önemli misafirlerini kabul edip sonra dergâhta çok samimi bir merasim yapıldı. ağırladığı ve ikramlarda bulunduğu, ‘kasr-ı ebni- Üstad’ın sevdiği bütün arkadaşlar, birçok me- ye’ de ikamet etmiş, İstiklal Marşı’nı da 17 Şubat buslar Üstad’ı tebrike geldi. Güzel sohbetler ol- 1921’de ‘Dergâh Evi’nde yazmıştır. İstiklal -Mar du.”(Eşref Edib: 124-125). şı’nın yazılışını Âkif’in yakın arkadaşı Eşref Edib şöyle anlatır: Mithat Cemal Kuntay ise; “İstanbul’da bazı ga- zeteler manda isterken Âkif’in göğsü Ankara’da “Ankara’daki bütün şiirlerini, İstiklal Marşı’nı hep yazacağı İstiklal Marşı ile dolu idi. Yalnız marşın bu dergâhta yazmıştır. Yüzlerce asır Türk milletiy- sesini Ankara’da buldu” (Yıldırım 2007: 210) diye le beraber yaşayacak olan bu marşı ne vakit oku- yazar. sam, Tâceddin Dergâhı’nda Üstad (Âkif Ersoy)’ın bu şiiri yazarken düşündüğü zamanları hatırla- Gerçekte İstiklal Marşı Mehmet Âkif ile Türk rım. Odanın bir tarafına çekilmiş, elinde ufak Milletinin Milli Mücadele hikâyesidir ve -İstik bir kâğıt… Tefekküre dalmış… Arasıra bir kelime lal Marşı Milli Mücadelemiz üzerine yazılmış yazıyor… Bazen yazdığını çiziyor… Sonra tekrar en büyük ve en anlamlı şiirdir. İstiklal Marşı’nın yazıyor… Bazen saatlerce düşünüyor. Üstad şii- yazılışına karar verildiğinde ilk akla gelen isim rini yazmak için çok zaman sarfederdi. O sehl-i Mehmet Âkif’tir. Vaat edilen mükâfat sebebiy-

Fotoğraf 3. Mehmet Âkif Evi iç mekan. Fotoğraf: Orhan Kaymak Vakıflar Dergisi 44 - Aralık 2015 135 Mehmet Âkif Ersoy Kültür Evi le önce yarışmaya katılmayan, ancak şairliği ve marş yazdırmasın!” sözleriyle karşılık vermiştir. bu konudaki kabiliyeti herkes tarafından bilinen Akif bu anlamda üstün ahlakı ve erdemli kişiliği Mehmet Âkif’ten Maarif Vekili Hamdullah Suphi ve inanmışlığıyla mümtaz bir şahsiyettir. ve Balıkesir Mebusu Hasan Basri (Çantay) böyle bir şiiri ancak kendisinin yazabileceğini beyan- Mehmet Âkif kadar kendisini milletiyle özdeşleş- la bir şiir talep ederler. Hasan Basri (Çantay) ve tiren, milletinin derdiyle dertlendiren başka bir Hamdullah Suphi’nın ısrarları sonucu yazılan şiir, şaire rastlanmaz. Mehmet Âkif, İstiklal Marşı’nın Meclis tarafından beğenilerek okunmuş ve Millî her satırında milletine seslenirken gerçekte ken- Marş olarak kabul edilmiştir. Bunun üzerine 12 dine seslenmektedir. Örneğin; “Arkadaş! Yurdu- Mart 1921 günü kabul edilen ve milletin ruhuna ma alçakları uğratma, sakın/Siper et gövdeni, ve ordumuzun kahramanlığına ithaf edilen marş, dursun bu hayâsızca akın” diye yalnızca milletine Maarif Vekili Hamdullah Suphi tarafından yeni- seslenmez, aynı zamanda kendine de seslenmiş den okunmuş, milletvekilleri tarafından ayakta olur. Ayrıcaİstiklal Marşı’nın bir başka kıtasında; dinlenilerek büyük bir coşkuyla alkışlanmıştır. “Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım/ Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım!” İstiklal Marşı gibi Türk milletinin yaşadığı acı diye kendi kendine seslenir sanılır. Oysa bu ses- günleri vurgulu sözcüklerle en iyi dile getiren bu leniş de hem kendine hem de milletinedir. Çünkü şiiri, Mehmet Âkif’in iki gün gibi kısa bir sürede o kendini hiçbir zaman milletinden ayırmamış bir yazması hayret edilecek bir durumdur. Taceddin insandır. Dergâhı’nda İstiklal Marşı’na yoğunlaştığı bir sı- rada, gece uykusundan kalkıp ışığı yakacak fırsatı Mehmet Âkif Ersoy Kültür Evi/Müze Evi bulamadan İstiklal Marşı’nın bazı kıtalarını oda- Tâceddin Camii, türbe ve dergâh evinden oluşan nın duvarına çiziktirmesini hayret makamında Taceddin Külliyesi: değerlendirmek gerekir. Bu aynı zamanda Milli Mücadeleyi ruhunda yaşayan şairin, zamanı ve “… gerek mimari özellikleri ve gerek kullanılan yeri geldiğinde, önceden ruhunda ve kafasın- malzemeler ve hepsinden daha önemlisi türbe da bitirdiği şiiri kaleme dökmesinden başka bir kapısının üzerindeki II: Abdülhamid’in tuğrası al- şey değildir… Milli Mücadelemizin bayraklaştığı tında yer alan dört satırlık kitabeden mevcut ya- en büyük edebi metin hiç kuşkusuz İstiklal Mar- pıların XIX. Yüzyılın son senelerinde inşa edildiği şı’dır. İstiklal Marşı’nın yazılması, kabul edilmesi anlaşılmaktadır. Vakıflar Genel müdürlüğü Abide ve Mecliste okunurken Mehmet Âkif Ersoy’un Dairesi’ndeki tescil dosyasında bulunan sanat ta- ortaya koymuş olduğu müstesna tavır Türk mil- rihçisi Ekrem Şentürk’ün 28.Ocak 1963 tarihli ra- letinin hafızasından silinmeyecek izler bırakmış- porunda ‘caminin ilk şeklinin toprak ve ahşaptan tır. Mehmet Âkif’in İstiklal Marşı’nı kaleme aldığı ibaret olduğu’ yazılıdır. Ekrem Şentürk’ün, kay- Ankara günlerinde oldukça büyük maddî sıkıntı- nak göstermeden yaptığı bu tespitten sonra, II. lar içindedir. Öyle ki, İstiklal Marşı’nın okunaca- Abdülhamid döneminde yapılan bugünkü camiin ğı gün, Meclis’e giderken yakın arkadaşı Hasan mevcut durumu anlatılmaktadır.” (Öztürk 2007: Basri Çantay’ın paltosunu ödünç almıştır. Palto 211). alacak parası yoktur. Böylesine bir maddi sıkıntı Mehmet Âkif’in kaldığı, İstiklal Marşı ve Bülbül içinde olmasına rağmen yine de kendisine vaat şiirlerini yazdığı bu yapı maalesef uzun yıllar atıl edilen ödülü kabul etmemiş, Dârü’n-Nisâiye’ye2 kalmıştır. Mehmet Âkif’in hatırasına sokağa ‘Şair bağışlamıştır. Sonraki yıllarda, İstiklâl Marşı gibi Mehmet Âkif Ersoy’ adı verilmesine karşın, Vakıf- bir şiirin yeniden yazılıp yazılamayacağı tartış- lar Genel Müdürlüğünün onarımını yapıp Kültür malarına ise; “Allah bu millete bir daha böyle bir Evi olarak hizmete açmasına kadar çok az kişi ta- rafından Mehmet Âkif Ersoy’un kaldığı ve İstiklal 2 Dârü’n-Nisâiye: Arapça kadınlara mahsus yer. Âkif, fakir ço- cuk ve kadınlara örgü öğretmek, bir geçim sağlamak eme- Marşı’nı yazdığı mekân olarak bilinmiştir. Örne- liyle teşekkül etmek üzere bulunan Dârü’n-Nisâiye’ye aldığı ğin Hicran Göze, Emin Erişgil’e dayanarak anlat- ödülü bağışlamıştır. Vakıflar Dergisi 44 - Aralık 2015 136 Mehmet Kurtoğlu

Fotoğraf 4. Mehmet Âkif Evi ön cephe. Fotoğraf: Orhan Kaymak tığı bir olay Akif Evi’nin durumunu gözler önüne levîhânesi’nin onarımları için karar almıştır. Mec- sermektedir. Göze kitabında; “Erişgil’in 1949 lis kararında ‘bu eserlerin böyle harap ve perişan senesinde Ankara’ya geldiğini, gençlik yıllarının bir vaziyette bırakılarak kerâmet sahibi bu aziz bir köşesinde temiz bir hatıra olarak sakladığı kişilerin ruhaniyetlerinin incitilmemesi ve ahâlî- Âkif’i özlemiş olacaktır ki, içinde ilk konakladığı nin bu konudaki hassasiyetlerine uyulması isten- yer olan Tâceddin Dergâhı’nı ziyaret etmek isteği mekte; yapılması gereken onarım ve inşâatların uyanmış, Ulus meydanından bir taksiye binerek tamamlanması halinde, burada bulunan fukara şoföre “beni şair Mehmet Âkif Ersoy sokağına gö- ve dervişanın devletin bekası için dua edecekleri’ tür” dese de sokağın adını şoför dahi hiç kimse- ifadesi kullanılmış, ayrıca İmar Meclisi’nin aldığı nin bilmediğini yazar (Göze 2009: 78). İlginç olan onarım kararına, Tâceddin Dergâhına ilave olarak Erişgil’in anlattığı bu olayın geçtiği 1949 yılında yeni bir ‘Kasr-ı Ebniye’ yapılması da dâhil edil- Şehir Meclisinin kararıyla Mehmet Âkif’in kaldığı miştir. Kasr-ı Ebniye Tâceddin Dergâhı şeyhinin bu evin, müze haline getirilmiş olmasıdır. Fakat önemli misafirlerini kabul edip ağırladığı selamlık bu “müze ev” pek uzun sürmez. binasıdır. 1853 yılında Tâceddin Dergâhı’nın tef- tiş raporunda keşif raporları doğrultusunda der- Tarihi olarak baktığımızda; “İstiklâl Şairimiz Meh- gâhın bakım ve onarımlarının yapıldığı, selamlık met Âkif Ersoy’un Millî Mücâdele yıllarında Anka- binasının inşaatının tamamlandığı, mutfağının ra’da kaldığı ve İstiklâl Marşı’nı yazdığı Tâceddîn kaynadığı, gelirin tahsil edildiği, harcamaların Dergâh Evi, Tâceddîn dergâhı şeyhi Şeyh Osman yapıldığı ve muhasebe kayıtlarının tutulduğu, Vâfi Efendi’nin şeyhliği döneminde ve onun dela- bir bütün halinde Tâceddin Külliyesi’nin hizmete letiyle yaptırılmıştır. Kasr-ı Ebniye’ adıyla bilinen açık olduğu belirtilmektedir. Tekke ve zaviyelerin ‘Dergâh Evi’, 5 Ağustos 1845 tarihinde Tâceddin kapatılmasına ilişkin 677 Sayılı Kanun ve o döne- Dergâhı şeyhi, Şeyh Osman Vâfî Efendi’nin de min teamülüne göre, daha önceden yürürlüğe azası olduğu Ankara Îmâr Meclisi, Tâceddîn Kül- konulan ‘Tekke, Zaviye ve Türbelerin Seddi Hak- liyesi, Hacı Bayrâm-ı Velî Camii ve Ankara Mev- kındaki 2 Eylül 1341/2 Eylül 1925 Tarihli Hey’et-i

Vakıflar Dergisi 44 - Aralık 2015 137 Mehmet Âkif Ersoy Kültür Evi

Fotoğraf 5. Mehmet Âkif Evi iç mekan. Fotoğraf: Orhan Kaymak Vekile Kararının Suveri Tatbikiyesini Mübeyyin Marşı’nın yazıldığı bir mekan olarak yeniden dü- Talimat’ hükümleri; ‘Tekke ve zaviyelerden cami zenlenen Taceddin Dergahı Ankara Vakıflar Böl- ve mescid olarak kullanılanların aynı amaçlarla ge Müdürlüğünce 2008’de restorasyon ve çevre kullanılmalarına devam edilmesini, mektep itti- düzenlemesi yapılarak 2009 yılında Mehmet Âkif hazına elverişli olanlar varsa bunların da mezkûr Ersoy Kültür Evi (Müze ev) olarak hizmete açıl- heyetlerce tefrik edilerek idare-i hususiyelere mıştır. (Özel idareler) devredilmesini’ (Madde.2-3) ön- görmektedir. Bu mevzuat hükümleri uyarınca Tâceddin Dergâh Evi iki katlı, ahşap karkas çatılı Tâceddin Dergâhı da o tarihlerde ‘avlulu ahşap küçük bir yapıdır. Basık bir giriş katı ile üst kattan mektep’ olarak Ankara Vilayeti İdare-i Hususiyesi oluşur. Giriş katı servis, üst kat yaşam mekânları- (Özel idare Müdürlüğü) adına devredilmiş, daha na ayrılmıştır. İçi ve dışı beyaz sıvayla kaplı yapının sonra çeşitli sebeplerle Hazine, belediyeler ve çatısı alaturka kiremitle kaplıdır. Doğudan girilen hususi idarelerin mülkiyetine geçen tarihi vakıf bir ana kapı ile kuzeyde bir servis kapısına sahip taşınmazların yeniden vakıflara iadesini öngören yapının altında bir hol ile üç diktörtgen mekân 7044 sayılı Kanun ve bu Kanun’un uygulama şek- yer alır. Üst katta iki dolap ve batıdakinde de bir lini gösteren tüzük hükümleri uyarınca, Tâceddin ocak vardır. Dergâh evinin kuzeyi kapalıdır ancak Dergâhının tapusu, 1986 yılında tekrar Vakıflar doğu ve güney cephelerinde ahşap kafesli bir kaç Genel Müdürlüğü adına tescil edilmiştir (Kırpık pencere yer almaktadır. Ahşap tavanları çıtalarla vd. 2015: 295-296; Öztürk 2007: 212-213). süslenmiş ve salon tavanı merkezinde altıgen bir rozet bulunmaktadır. Bu rozette kalem işi süsle- Yapı topluluğu 1974 yılında Hacettepe Üniver- meler görülür. Kireç sıvalı duvarları ile yapı, sivil sitesine tahsis edilmişse de daha sonra yapılan mimarimizin seçkin örneklerindendir (Kırpık vd. bu tahsis 2007 yılında iptal edilmiştir. İstiklal 2015: 295-296). Dergâh Evi günümüzde ‘Meh-

Vakıflar Dergisi 44 - Aralık 2015 138 Mehmet Kurtoğlu met Âkif Ersoy Müzesi’ olarak düzenlenmiş ve sunan balmumu derviş heykelleri yer almaktadır. ziyarete açıktır. Müzenin üst katındaki Odalar dö- Mütevazı bir yaşamı tasvir eden odanın duvar- nemin ruhuna uygun olarak düzenlenmiş, Meh- ları hat levhalarıyla süslenmiş, küçük bir kitaplık met Âkif ve dostlarının balmumu heykelleriyle yerleştirilmiştir. Dervişlerin biri düşünceli şekilde tanzim edilmiştir. Geleneksel Ankara ev hayatını tasvir edilmiş, diğeri ise önünde ise bir ekmek ve tasvir eden odanın duvarları ise Mehmet Âkif’in tepsi bulunur şekilde oturtulmuştur. Müzenin alt Osmanlıca el yazısı mektupları, İstiklal Marşı ve kısmı ise kiler olarak düzenlenmiştir. şiirleriyle süslenmiştir. Müzenin Avlusunda ise aynı şekilde Mehmet Âkif’in fotoğrafları, resim- Kadim Ankara’nın en güzel dini ve mistik mekân- leri ve el yazısı mektup ve şiirleri sergilenmekte- larından Tâceddin Dergâhı, Milli Şairimiz Meh- dir. Bir diğer odada ise dergâh yaşamından kesit med Akif Ersoy’un İstiklal Marşı’nı yazdığı dergâh

Vakıflar Dergisi 44 - Aralık 2015 139 Mehmet Âkif Ersoy Kültür Evi eviyle birlikte daha bir anlam kazanmıştır. Özellikle Mehmet Âkif’in kaldığı evin, Kültür Evi olarak tan- zim edilmesi, burayı, Milli Mücadele dönemi ruhunun yaşadığı bir mekâna dönüşmüş ve Ankara’nın en çok ziyaret edilen mekânlarından biri yapmıştır.

Kaynaklar

Ankara Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, Mehmet Âkif Ersoy Müze Evi Rölöve Restorasyon Pro- jesi Raporu. Doğan, D. Mehmet (2008). İslam Şairi ve İstiklal Şairi Mehmet Âkif, Ankara. Doğan, D. Mehmet (Haz.) (2009) Mehmet Âkif Edebi ve Fikri Akımlar, TYB Yay. Ankara. Erdoğan, Abdülkerim (2011). Ankara’da Milli Mücadele Yılları ve İstiklâl Marşı, Büyük Şehir Bel. Yay. Ankara. Erdoğan, Abdülkerim (2011). Şeyh Tâceddin Veli, Ankara Büyük Şehir Belediyesi Yay. Ankara. Erişgil, Emin (1986). İslamcı Bir Şairin Romanı, Türkiye İş Bankası Yay. Ankara. Ersoy, Emin Âkif (2010). Babam Mehmet Âkif, Kurtuba Yay. İstanbul. Eşref Edib (Tarihsiz). Mehmet Âkif, Beyan Yay. İstanbul. Göze, Hicran (2009). Mehmet Âkif Hüzünlü Bir Yolculuk, Kubbealtı Yay. İstanbul. Kırpık, Güray-Erdoğan, Abdülkerim-Akyol, Hasan-Kılcı, Ali-Çam, Mevlüt (2015). Şehr-i Kadim Ankara, C. 3, Ankara Büyük Şehir Belediyesi Yay. Ankara. Kuntay, Mithat Cemal (2007). Mehmet Âkif, LM Yay. İstanbul. Öztürk, Nazif (2007). “Geçmişten Günümüze İstiklâl Marşı’nın Yazıldığı Mekân”, Mehmed Akif Türkiye’de Modernleşme ve Gençlik, TYB Yay. Ank., s. 204-227. Öztürk, Nazif (2008). Taceddin Sultan’dan Mehmed Akif’e”, Mehmet Âkif Dönemi ve Çevresi, TYB Yay. Ankara, s. 212-253. Süleyman Nazif (2015). Mehmet Âkif, Cümle Yay. Ankara. Uzun, Mustafa İsmet (2011). Mehmed Akif Ersoy, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay. Ankara. Yıldırım, Ercan (Haz.) (2011). Mehmet Âkif Milli Mücadele ve İstiklâl Marşı, TYB Yay. Ankara. Yıldırım, Ergün (2014). Âkif’in Leylâsı, Etkileşim Yay. İstanbul. Yıldırım, Tahsin (2007). Milli Mücadelede Mehmet Âkif, Selis yay. İstanbul.

Vakıflar Dergisi 44 - Aralık 2015 140 Mehmet Kurtoğlu

Ekler Ek 1. İstiklal Marşı’nın Osmanlıcası

Vakıflar Dergisi 44 - Aralık 2015 141 Mehmet Âkif Ersoy Kültür Evi

Ek 2. Mehmet Âkif Evi zemin kat plan.

Vakıflar Dergisi 44 - Aralık 2015 142 Mehmet Kurtoğlu

Ek 3. Mehmet Âkif Evi üst kat plan.

Vakıflar Dergisi 44 - Aralık 2015 143 Mehmet Âkif Ersoy Kültür Evi

Ek 4. Mehmet Âkif Evi dış cephe planları.

Vakıflar Dergisi 44 - Aralık 2015 144