2

● Bu kitapta ve di¤er çal›flmalar›m›zda evrim teorisinin çöküflüne özel bir yer ayr›lma- s›n›n nedeni, bu teorinin her türlü din aleyhtar› felsefenin temelini oluflturmas›d›r. Ya- rat›l›fl› ve dolay›s›yla Allah'›n varl›¤›n› inkar eden Darwinizm, 140 y›ld›r pek çok insa- n›n iman›n› kaybetmesine ya da kuflkuya düflmesine neden olmufltur. Dolay›s›yla bu teorinin bir aldatmaca oldu¤unu gözler önüne sermek çok önemli bir imani görevdir. Bu önemli hizmetin tüm insanlar›m›za ulaflt›r›labilmesi ise zorunludur. Kimi okuyucu- lar›m›z belki tek bir kitab›m›z› okuma imkan› bulabilir. Bu nedenle her kitab›m›zda bu konuya özet de olsa bir bölüm ayr›lmas› uygun görülmüfltür. ● Belirtilmesi gereken bir di¤er husus, bu kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Yazar›n tüm ki- taplar›nda imani konular, Kuran ayetleri do¤rultusunda anlat›lmakta, insanlar Allah'›n ayetlerini ö¤renmeye ve yaflamaya davet edilmektedirler. Allah'›n ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›rakmayacak flekilde aç›k- lanmaktad›r. ● Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan samimi, sade ve ak›c› üslup ise kitaplar›n yediden yet- mifle herkes taraf›ndan rahatça anlafl›lmas›n› sa¤lamaktad›r. Bu etkili ve yal›n anlat›m sayesinde, kitaplar "bir solukta okunan kitaplar" deyimine tam olarak uymaktad›r. Dini reddetme konusunda kesin bir tav›r sergileyen insanlar dahi, bu kitaplarda anlat›lan ger- çeklerden etkilenmekte ve anlat›lanlar›n do¤rulu¤unu inkar edememektedirler. ● Bu kitap ve yazar›n di¤er eserleri, okuyucular taraf›ndan bizzat okunabilece¤i gibi, karfl›l›kl› bir sohbet ortam› fleklinde de okunabilir. Bu kitaplardan istifade etmek iste- yen bir grup okuyucunun kitaplar› birarada okumalar›, konuyla ilgili kendi tefekkür ve tecrübelerini de birbirlerine aktarmalar› aç›s›ndan yararl› olacakt›r. ● Bunun yan›nda, sadece Allah'›n r›zas› için yaz›lm›fl olan bu kitaplar›n tan›nmas›na ve okunmas›na katk›da bulunmak da büyük bir hizmet olacakt›r. Çünkü yazar›n tüm kitaplar›nda ispat ve ikna edici yön son derece güçlüdür. Bu sebeple dini anlatmak is- teyenler için en etkili yöntem, bu kitaplar›n di¤er insanlar taraf›ndan da okunmas›n›n teflvik edilmesidir. ● Kitaplar›n arkas›na yazar›n di¤er eserlerinin tan›t›mlar›n›n eklenmesinin ise önemli sebepleri vard›r. Bu sayede kitab› eline alan kifli, yukar›da söz etti¤imiz özellikleri ta- fl›yan ve okumaktan hoflland›¤›n› umdu¤umuz bu kitapla ayn› vas›flara sahip daha bir- çok eser oldu¤unu görecektir. ‹mani ve siyasi konularda yararlanabilece¤i zengin bir kaynak birikiminin bulundu¤una flahit olacakt›r. ● Bu eserlerde, di¤er baz› eserlerde görülen, yazar›n flahsi kanaatlerine, flüpheli kay- naklara dayal› izahlara, mukaddesata karfl› gereken adaba ve sayg›ya dikkat edilmeyen üsluplara, burkuntu veren ümitsiz, flüpheci ve ye'se sürükleyen anlat›mlara rastlaya- mazs›n›z.

ARAfiTIRMA YAYINCILIK

Kartaltepe Mahallesi Belediye Caddesi Limano¤lu ‹flmerkezi No: 3/64 Sefaköy - ‹stanbul

Bask›: Entegre Matbaac›l›k Sanayi Cd. No: 17 Yenibosna-‹stanbul Tel: (0 212) 451 70 70

www.harunyahya.org - www.harunyahya.net 3 4

Harun Yahya müstear ismini kullanan Adnan Oktar, 1956 y›l›nda Ankara'da do¤du. ‹lk, orta ve lise ö¤renimini Ankara'da tamamlad›. Daha sonra ‹stanbul Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde ve ‹stanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde ö¤renim gördü. 1980'li y›llardan bu yana, imani, bilimsel ve siyasi konularda pek çok eser haz›rlad›. Bunlar›n yan› s›ra, yazar›n evrimcilerin sahtekarl›klar›n›, iddialar›n›n geçersizli¤ini ve Darwinizm'in kanl› ideolojilerle olan karanl›k ba¤lant›lar›n› ortaya koyan çok önemli eserleri bulunmaktad›r. Yazar›n müstear ismi, inkarc› düflünceye karfl› mücadele eden iki peygam- berin hat›ralar›na hürmeten, isimlerini yad etmek için Harun ve Yahya isim- lerinden oluflturulmufltur. Yazar taraf›ndan kitaplar›n kapa¤›nda Resulul- lah'›n mührünün kullan›lm›fl olmas›n›n sembolik anlam› ise, kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Bu mühür, Kuran-› Kerim'in Allah'›n son Kitab› ve son sözü, Pey- gamberimiz (sav)'in de hatem-ül enbiya olmas›n› remzetmektedir. Yazar da, yay›nlad›¤› tüm çal›flmalar›nda, Kuran'› ve Resulullah'›n sünnetini kendine rehber edinmifltir. Bu suretle, inkarc› düflünce sistemlerinin tüm temel iddiala- r›n› tek tek çürütmeyi ve dine karfl› yöneltilen itirazlar› tam olarak susturacak "son söz"ü söylemeyi hedeflemektedir. Çok büyük bir hikmet ve kemal sahi- bi olan Resulullah'›n mührü, bu son sözü söyleme niyetinin bir › olarak kullan›lm›flt›r. Yazar›n tüm çal›flmalar›ndaki ortak hedef, Kuran'›n tebli¤ini dünyaya ulaflt›rmak, böylelikle insanlar› Allah'›n varl›¤›, birli¤i ve ahiret gibi temel imani konular üzerinde düflünmeye sevk etmek ve inkarc› sistemlerin çürük temellerini ve sapk›n uygulamalar›n› gözler önüne sermektir. Nitekim Harun Yahya'n›n eserleri Hindistan'dan Amerika'ya, ‹ngiltere'den Endonezya'ya, Polonya'dan Bosna Hersek'e, ‹spanya'dan Brezilya'ya, Malez- ya'dan ‹talya'ya, Fransa'dan Bulgaristan'a ve Rusya'ya kadar dünyan›n daha pek çok ülkesinde be¤eniyle okunmaktad›r. ‹ngilizce, Frans›zca, Almanca, ‹talyanca, ‹spanyolca, Portekizce, Urduca, Arapça, Arnavutça, Rusça, Boflnak- ça, Uygurca, Endonezyaca, Malayca, Bengoli, S›rpça, Bulgarca, Çince, Kish- wahili (Tanzanya'da kullan›l›yor), Hausa (Afrika'da yayg›n olarak kullan›l›- yor), Dhivelhi (Mauritus'ta kullan›l›yor), Danimarkaca ve ‹sveçce gibi pek çok dile çevrilen eserler, yurt d›fl›nda genifl bir okuyucu kitlesi taraf›ndan takip edilmektedir. Dünyan›n dört bir yan›nda ola¤anüstü takdir toplayan bu eserler pek çok 5

insan›n iman etmesine, pek ço¤unun da iman›n- da derinleflmesine vesile olmaktad›r. Kitaplar› okuyan, in- celeyen her kifli, bu eserlerdeki hikmetli, özlü, kolay anlafl›l›r ve samimi üslubun, ak›lc› ve ilmi yaklafl›m›n fark›na varmaktad›r. Bu eserler süratli etki etme, kesin netice verme, itiraz edilemezlik, çürütüle- mezlik özellikleri tafl›maktad›r. Bu eserleri okuyan ve üzerinde ciddi biçimde düflünen insanlar›n, art›k materyalist felsefeyi, ateizmi ve di¤er sapk›n görüfl ve felsefelerin hiçbirini samimi olarak savunabilmeleri mümkün de¤ildir. Bundan sonra savunsalar da ancak duygusal bir inatla savunacaklard›r, çün- kü fikri dayanaklar› çürütülmüfltür. Ça¤›m›zdaki tüm inkarc› ak›mlar, Harun Yahya külliyat› karfl›s›nda fikren ma¤lup olmufllard›r. Kuflkusuz bu özellikler, Kuran'›n hikmet ve anlat›m çarp›c›l›¤›ndan kay- naklanmaktad›r. Yazar›n kendisi bu eserlerden dolay› bir övünme içinde de- ¤ildir, yaln›zca Allah'›n hidayetine vesile olmaya niyet etmifltir. Ayr›ca bu eserlerin bas›m›nda ve yay›nlanmas›nda herhangi bir maddi kazanç hedeflen- memektedir. Bu gerçekler göz önünde bulunduruldu¤unda, insanlar›n görmediklerini görmelerini sa¤layan, hidayetlerine vesile olan bu eserlerin okunmas›n› teflvik etmenin de, çok önemli bir hizmet oldu¤u ortaya ç›kmaktad›r. Bu de¤erli eserleri tan›tmak yerine, insanlar›n zihinlerini buland›ran, fikri karmafla meydana getiren, kuflku ve tereddütleri da¤›tmada, iman› kurtarma- da güçlü ve keskin bir etkisi olmad›¤› genel tecrübe ile sabit olan kitaplar› yaymak ise, emek ve zaman kayb›na neden olacakt›r. ‹man› kurtarma amac›n- dan ziyade, yazar›n›n edebi gücünü vurgulamaya yönelik eserlerde bu etki- nin elde edilemeyece¤i aç›kt›r. Bu konuda kuflkusu olanlar varsa, Harun Yah- ya'n›n eserlerinin tek amac›n›n dinsizli¤i çürütmek ve Kuran ahlak›n› yaymak oldu¤unu, bu hizmetteki etki, baflar› ve samimiyetin aç›kça görüldü¤ünü okuyucular›n genel kanaatinden anlayabilirler. Bilinmelidir ki, dünya üzerindeki zulüm ve karmaflalar›n, Müslümanlar›n çektikleri eziyetlerin temel sebebi dinsizli¤in fikri hakimiyetidir. Bunlardan kurtulman›n yolu ise, dinsizli¤in fikren ma¤lup edilmesi, iman hakikatlerinin ortaya konmas› ve Kuran ahlak›n›n, insanlar›n kavray›p yaflayabilecekleri fle- kilde anlat›lmas›d›r. Dünyan›n günden güne daha fazla içine çekilmek isten- di¤i zulüm, fesat ve kargafla ortam› dikkate al›nd›¤›nda bu hizmetin elden geldi¤ince h›zl› ve etkili bir biçimde yap›lmas› gerekti¤i aç›kt›r. Aksi halde çok geç kal›nabilir. Bu önemli hizmette öncü rolü üstlenmifl olan Harun Yahya külliyat›, Allah'›n izniyle, 21. yüzy›lda dünya insanlar›n› Kuran'da tarif edilen huzur ve bar›fla, do¤- ruluk ve adalete, güzellik ve mutlulu¤a tafl›maya bir vesile olacakt›r. GİRİŞ ...... 10

BİRİNCİ BÖLÜM: Kuran'ın Bilimsel Mucizeleri ...... 9 Parmak ‹zindeki Kimlik ...... 12 Difli Bal Ar›s› ...... 14 Baldaki fiifa ...... 16 Kuran'da Dikkat Çekilen Hurma ve Faydalar› . .20 Mükemmel Bir Meyve: ‹ncir ...... 26 De¤erli Bir Besin Kayna¤›: Bal›k ...... 31 Domuz Eti ve Sa¤l›¤a Zararlar› ...... 39 fiifa Kayna¤› Bir Bitki: Zeytin ...... 41 Koroner By-Pass Ameliyat› ...... 50 Hareket Etmenin, Y›kanman›n ve Su ‹çmenin Sa¤l›¤a Faydalar› ...... 51 Mikroskobik Hayat›n Varl›¤› ...... 54 Hayvan Topluluklar›n›n Varl›¤› ...... 56 Biyomimetik: Canl›lardaki Tasar›mlar› Örnek Alma ...... 59 Toplu Hareket Eden Çekirgeler ...... 65 Kar›ncalar›n ‹letiflimi ...... 67 Besin Döngüsü ...... 69 Uykuda Kulaklar›n Aktif Olmas› ...... 71 Uykuda Hareket Etmenin Önemi ...... 72 Gece Hareketlili¤in Azalmas› ...... 74 Yükseklik Art›kça Gö¤sün Daralmas› ...... 76 İKİNCİ BÖLÜM: Kuran'ın Gelecekle İlgili Haberleri . . . .78

GİRİŞ ...... 79 Bizans'›n Galibiyeti ...... 80 Firavun'un Cesedinin Korunmas› ...... 87 Mekke'nin Fethi ...... 89 ‹srailo¤ullar›'n›n Kibirli Yükseliflleri ...... 92 Uzay›n Keflfi ...... 94 Ay'a Gidifl ...... 96 Modern Ulafl›m Araçlar› ...... 98 Uçak Teknolojisi ...... 100 Görüntü Nakli ...... 101 Koku Nakli ...... 104 Elektrik Kullan›m› ...... 106 Artezyen Kuyusu ...... 108 Teknolojide Kar›nca Ordusu ...... 112 Atom Enerjisi ve Nükleer Fizyon ...... 116

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: Kuran'ın Geçmiş Dönemlerle İlgili Haberleri ...... 118 ve Eski M›s›r Yaz›tlar› ...... 119 Hz. Musa ve Denizin Yar›lmas› ...... 122 Firavun ve Yak›n Çevresine Gelen Belalar . . . . .128 Hz. Musa'dan Sihirbaz Olarak Bahsedilmesi . . .131 Kuran'da Firavun Kelimesi ...... 132 Nuh Tufan› ...... 134 ‹rem fiehri ...... 142 Sodom ve Gomorra fiehirleri ...... 146 Sebe Halk› ve Arim Seli ...... 151 Hicr Halk› ...... 156

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: Kuran'ın Matematiksel Mucizeleri . . . . .158 Kuran'da Kelime Tekrarlar› ...... 159 Kuran'da Ebced Hesab› ...... 167 Kuran'da 19 Mucizesi ...... 171

BEŞİNCİ BÖLÜM: Kuran'ın Edebi Yönden Mükemmelliği ...... 184 Kuran'›n Taklit Edilemezli¤i ...... 185 Ayd›nlar›n Kuran Hakk›ndaki Yorumlar›ndan Baz›lar› ...... 196

SONUÇ: Kuran Allah'ın Sözüdür ...... 217

EK BÖLÜM: Evrim Yanılgısı ...... 219

Notlar ...... 246

10

Allah, bundan 14 as›r önce, insanlara yol gösterici bir kitap olan Kuran-› Kerim'i indirmifl ve tüm insanl›¤› Kuran'a uyarak kurtulufla ermeye davet etmifltir. Ayette de bildirildi¤i gibi Kuran "alemlere bir zikr (ö¤üt, hat›rlatma, hüküm ve üstün bir fleref)den baflka bir fley de¤ildir." (Kalem Suresi, 52) Kuran indirildi¤i günden k›yamet günü- ne kadar da, insanl›¤›n yegane yol göstericisi olan son ‹lahi kitap ola- cakt›r. Kuran indirildi¤i günden bu yana her ça¤da yaflayan her insan grubunun anlayabilece¤i, kolay ve anlafl›l›r bir dile sahiptir. Allah, Ku- ran"›n bu üslubunu "Andolsun Biz Kuran'› zikr (ö¤üt al›p düflün- mek) için kolaylaflt›rd›k..." (Kamer Suresi, 22) ayetiyle haber verir. Kuran'›n, ayn› zamanda edebi dilinin mükemmelli¤i, benzersiz üslup özellikleri ve içerdi¤i üstün hikmet de, onun Allah'›n sözü oldu¤unun kesin delillerindendir. Kuran'›n bu özelliklerinin yan› s›ra, Allah'›n sözü oldu¤unu is- patlayan pek çok mucizevi özelli¤i vard›r. Bu özelliklerden biri, ancak 20. ve 21. yüzy›l teknolojisiyle eriflti¤imiz baz› bilimsel gerçeklerin 1400 y›l önce Kuran'da bildirilmifl olmas›d›r. Elbette ki Kuran bir bilim kitab› de¤ildir. Fakat çeflitli ayetlerinde, son derece özlü ve hikmetli bir anlat›m içinde aktar›lan baz› bilimsel gerçekler, ancak 20. yüzy›l teknolojisi ile keflfedilmifltir. Kuran'›n indi- rildi¤i dönemde bilimsel olarak saptanmas› mümkün olmayan bu bil-

Kuran Mucizeleri 11

giler, insanlara Kuran'›n Allah'›n sözü oldu¤unu bir kez daha ispatla- maktad›r. Kuran'›n bilimsel mucizelerini anlamak için, öncelikle bu ‹lahi ki- tab›n indirildi¤i dönemdeki bilim düzeyine bir göz atmak gerekir. Kuran'›n indirildi¤i 7. yüzy›lda, Arap toplumu bilimsel konular hakk›nda say›s›z hurafeye ve bat›l inanca sahipti. Evreni ve do¤ay› in- celeyecek teknolojiye sahip olmayan Araplar, nesilden nesle aktar›lan efsanelere inan›yorlard›. Örne¤in, gökyüzünün da¤lar sayesinde tepe- de durdu¤u san›l›yordu. Bu inan›fla göre Dünya düzdü ve iki uçtaki yüksek da¤lar birer direk gibi gök kubbeyi ayakta tutmaktayd›. Ancak Arap toplumunun tüm bu bat›l inan›fllar› Kuran'la birlikte ortadan kald›r›ld›. Örne¤in "Allah O'dur ki, gökleri dayanak olmak- s›z›n yükseltti..." (Ra'd Suresi, 2) ayeti gö¤ün da¤lar sayesinde tepede durdu¤u inanc›n› geçersiz k›ld›. Bunun gibi daha pek çok konuda, o dönemde hiçbir insan›n bilmedi¤i önemli bilgiler Kuran'da verildi. ‹n- sanlar›n astronomi, fizik ya da biyoloji hakk›nda çok az fley bildikleri bir dönemde indirilen Kuran, evrenin yarat›l›fl›ndan insan›n oluflumu- na, atmosferin yap›s›ndan, yeryüzündeki dengelere kadar pek çok ko- nuda kilit bilgiler içermekteydi. fiimdi, Kuran'da yer alan bu bilimsel mucizelerden bir bölümünü birlikte görelim.

Harun Yahya 12

Kuran'da, insanlar› ölümden sonra diriltmenin Allah için çok ko- lay oldu¤u anlat›l›rken, insanlar›n özellikle parmak uçlar›na dikkat çe- kilir:

Evet; onun parmak uçlar›n› dahi derleyip-(yeniden) düzene koymaya güç yetirenleriz. (K›yamet Suresi, 4)

Ayette parmak uçlar›n›n vurgulanmas›, son derece hikmetlidir. Çünkü parmak izindeki flekiller ve detaylar, tamamen kifliye özeldir. fiu an dünya üzerinde yaflayan ve tarih boyunca yaflam›fl olan tüm in- sanlar›n parmak izleri birbirinden farkl›d›r. Dahas›, ayn› DNA dizili- mine sahip tek yumurta ikizleri dahi farkl› parmak izine sahiptirler.1 Parmak izi do¤umdan önce cenin üzerinde son fleklini al›r ve ka- l›c› yara olmas› d›fl›nda ömür boyu sabit kal›r. ‹flte bu nedenle parmak izi, herkese özel çok önemli bir "kimlik kart›" say›lmakta ve parmak izi bilimi ise insanlar taraf›ndan yan›lmaz kimlik tespit yöntemi olarak kullan›lmaktad›r.

Tek yumurta ikizleri de dahil ol- mak üzere, her insan›n parmak izi kendine özeldir. Baflka bir deyiflle, insanlar›n parmak uçla- r›nda kimlikleri flifrelenmifltir. Bu flifreleme sistemini, günü- müzde kullan›lmakta olan bar- kod sistemine benzetmek de mümkündür. 13

Ancak önemli olan, parmak izinin özelli¤inin ancak 19. yüzy›l›n sonlar›na do¤ru keflfedil- mifl olmas›d›r. Ondan önce, insanlar parmak izini hiçbir özel- li¤i ve anlam› olmayan çizgiler olarak görmüfltür. Fakat Kuran'da, o dönemde kimsenin dikkatini dahi çekmeyen parmak izleri vurgulan- makta ve bu izlerin ancak ça¤›m›zda fark edilen önemine dikkat çekil- mektedir.

Parmak izi ile kimlik saptama sistemi (AFS) teknolojisi, son 25 y›ld›r çeflitli polis teflkilatlar›nda geçerlili¤i ispat- lanm›fl, yasal olarak onaylanm›fl bir yöntem olarak kul- lan›lmaktad›r. Günümüzde genifl kapsaml› kimlik tespiti çal›flmalar›nda parmak izi kadar isabetli sonuç veren bir teknoloji bulunmamaktad›r. Parmak iziyle kimlik tespiti 100 y›ldan fazlad›r hukuki süreçlerde kullan›lmaktad›r ve uluslararas› geçerlili¤e sahiptir.2

A. A. Moenssens, Fingerprint Techniques (Parmak ‹zi Teknikleri) adl› kitab›nda parmak izinin her insana özel oluflunu flu flekilde de¤erlendirmifltir: "fiimdiye dek farkl› par- maklardaki iki parmak izinden hiçbirinin birbiriyle ayn› ol- du¤una rastlan- mam›flt›r…"3

Harun Yahya 14

Rabbin bal ar›s›na vahyetti: Da¤larda, a¤açlarda ve onlar›n kurduklar› çardaklarda kendine evler edin. - Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylaflt›rd›¤› yollarda yürü-uçuver. Onlar›n kar›nlar›ndan türlü renklerde flerbetler ç›kar, onda insanlar için bir flifa vard›r. fiüphesiz düflünen bir topluluk için gerçekten bunda bir ayet vard›r. (Nahl Suresi, 68-69)

Her ar›n›n çok fazla görevinin oldu¤u ar› kolonilerindeki tek is- tisna erkek ar›lard›r. Erkek ar›lar ne kovan›n savunmas›na, ne temiz- li¤ine, ne besin toplamaya, ne de petek veya bal yap›m›na bir katk›- da bulunurlar. Erkek ar›lar›n kovan içindeki tek fonksiyonlar› kraliçe ar›y› döllemektir.4 Çiftleflme organlar› d›fl›nda di¤er ar›larda bulunan özelliklerin hemen hemen hiçbirine sahip olmad›klar› için erkek ar›- lar›n kraliçe ar›y› döllemekten baflka bir ifl yapmalar› da mümkün de- ¤ildir. Koloninin tüm yükü üzerinde bulunan iflçi ar›lar›n ise, kraliçe ar›- lar gibi difli olmalar›na ra¤men yumurtal›klar› geliflmemifltir, yani k›- s›rd›rlar. Kovan›n temizli¤i, ar› larvalar›n›n ve yavrular›n›n bak›m›, kraliçe ar› ve erkek ar›lar›n beslenmesi, bal yap›lmas›, peteklerin infla- s› ve onar›m iflleri, kovan›n havaland›r›lmas›, kovan›n güvenli¤i, nek- tar (bal özü), polen (çiçek tozu), su, reçine gibi malzemelerin toplan- mas› ve bunlar›n kovanda depolanmas› gibi görevleri vard›r. Arapçada iki çeflit fiil kullan›m› vard›r ve fiillerin bu kullan›mla- r›ndan, öznenin erkek mi yoksa difli mi oldu¤u anlafl›lmaktad›r. Nite- kim yukar›daki ayetlerde ar› için kullan›lan fiiller (alt› çizili kelimeler), fiilin difli için olan flekliyle kullan›lm›flt›r. Böylece Kuran'da bal yap›- m›nda çal›flan ar›lar›n difli oldu¤una iflaret edilmektedir.5

Kuran Mucizeleri 15

Unutulmamal›d›r ki ar›larla ilgili bu ger- çe¤in bundan 1400 sene önce bilinmesi mümkün de¤il- dir. Ama Allah bu gerçe¤e dikkat çekerek Kuran'›n bir mucize- sini daha bize göstermifltir. 16

Rabbin bal ar›s›na vahyetti: Da¤larda, a¤açlarda ve onlar›n kurduklar› çardaklarda kendine evler edin. Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylaflt›rd›¤› yollarda yürü-uçuver. Onlar›n kar›nlar›ndan türlü renklerde flerbetler ç›kar, onda insanlar için bir flifa vard›r. fiüphesiz düflünen bir topluluk için gerçekten bunda bir ayet vard›r. (Nahl Suresi, 68-69)

Bal, yukar›daki ayetlerde vurguland›¤› gibi, "insanlara flifa" olma özelli¤i tafl›maktad›r. Bilimde en ön s›ralar› alan ülkelerde, bal›n insan sa¤l›¤› aç›s›ndan öneminden ötürü, ar›c›l›k ve ar› ürünleri art›k bafll› ba- fl›na bir araflt›rma dal› olmufltur. Bal›n yararlar› genel hatlar›yla flöyle s›- ralanabilir: Kolayca sindirilir: ‹çindeki flekerlerin bir baflka cins flekere (frukto- zun glikoza) dönüflebilme özelli¤i sayesinde bal, yüksek miktarda asit içermesine ra¤men, en hassas mideler taraf›ndan bile kolayl›kla sindiri- lir. Ayn› zamanda ba¤›rsaklar›n ve böbreklerin daha iyi çal›flmas›na yar- d›mc› olur. Süratle kana kar›fl›r; h›zl› bir enerji kayna¤›d›r: Bal ›l›k suyla kar›fl- t›r›ld›¤›nda 7 dakika içinde kana kar›fl›r. ‹çerdi¤i serbest flekerlerden do- lay› beynin çal›flmas› kolaylafl›r. Bal, fruktoz ve glikoz gibi basit flekerle- rin do¤al bir kar›fl›m›d›r. Yap›lan son araflt›rmalara göre, flekerlerin bu kendine has kar›fl›m› yorgunlu¤un giderilmesinde en etkili yöntemdir ve atletik performans› art›rmaktad›r. Kan yap›m›na destek olur: Bal, kan yap›m› için vücudun gereksi- nim duydu¤u enerjinin önemli bir bölümünü karfl›lar. Ayr›ca kan›n te- mizlenmesine de yard›mc› olur. Kan dolafl›m›n› düzenleyici ve kolaylafl- t›r›c› yönde etkisi vard›r. Damar sertli¤ine karfl› önemli bir koruyucudur. Antimikrobiktir: Antimikrobik etmenler belirli bakterilerin, maya-

Kuran Mucizeleri 17

n›n ve küfün büyümesine engel olur. Bal›n, bakterinin bar›nmas›na olanak tan›mayan özelli¤i "in- hibine etki" olarak adland›r›l›r. Bal›n antimikrobik olmas›n› sa¤layan pek çok sebep vard›r. Bunlar›n aras›nda, mikroorganizma- lar›n, büyümek için ihtiyaç duyduklar› su miktar›n› s›n›rlayan yüksek fle- ker içeri¤i, yüksek asit oran› (düflük pH), bakterileri bü- yümeleri için ihtiyaç duyduklar› nitrojenden mah- rum b›rakan içeri¤i say›labilir. Balda hidrojen pe- roksit bulunmas› ve bal›n içerdi¤i antioksidanlar da bakterinin ço¤almas›na engel olur. Antioksidand›r: Sa¤l›kl› yaflamak isteyen herkesin özellikle antioksidan tüketmesi gerekir. Antioksidanlar, hücrelerde normal metabolizma- n›n zararl› yan ürünlerini temizleyen bileflenlerdir. Bunlar g›dalar›n bozulmas›na yol açan ve birçok kro- nik hastal›¤a sebep olan y›k›c› kimyasal tepkimeleri ya- vafllatabilen elementlerdir. Uzmanlar antioksidan bak›- m›ndan zengin besinlerin kalp hastal›klar› ve kanser gi- bi hastal›klar› önleyebilece¤ine inanmaktad›rlar. Bal›n içeri¤inde de güçlü antioksidanlar mevcuttur: Pinocemb- rin, pinobaxin, chrisin ve galagin. Bunlardan pinocembrin,

Yap›lan klinik gözlemler ve deneysel araflt›rmalar sonucunda, bal›n an- tibakteriyel ve antienflamatuar özelliklere sahip oldu¤u ortaya ç›km›fl- t›r. Bal, yaralardaki enfeksiyonun ve bu bölgedeki ölü hücrelerin a¤r›- s›z olarak temizlenmesinde ve yeni dokular›n geliflmesinde son derece etkilidir. Bal›n ilaç olarak kullan›l›fl›ndan en eski tarihi yaz›tlarda dahi bahsedilmektedir. Günümüzde de bilim adamlar› ve doktorlar bal›n ya- ralar›n tedavisindeki etkisini yeniden keflfetmektedirler. 20 y›ld›r bal araflt›rmas›n›n öncülü¤ünü yapan ve Yeni Zelanda'daki Waikato Üniversitesi'nde biyokimya profesörü olan Dr. Peter Molan, bal›n antimikrobik özellikleri konusunda bir uzman olarak flöyle de- mektedir: "Yap›lan denemeler bal›n yan›k yaralar›ndaki enfeksi- yonu kontrol etmede, hastanelerde ço¤unlukla anti- bakteriyel merhem olarak kullan›lan gümüfl sülfa- diazinden daha etkilidir ve yeni dokular›n gelifli- mini harekete geçirmektedir."6 18

yaln›zca balda bulunan bir antioksidan- d›r.7 Vitamin ve mineral deposudur: Bal, fruktoz ve glikoz gibi flekerlerin yan› s›ra magnezyum, potasyum, kalsiyum, sod- yum klorür, kükürt, demir ve fosfor gibi mineralleri de içerir. Nektar ve polen kaynaklar›n›n niteliklerine göre de¤iflmekle birlikte, balda B1, B2, C, B6, B5 ve B3 vitaminleri bulunmaktad›r. Ayr›ca bak›r, iyot, demir ve çinko da az miktarlarda bulunur. Yaralar›n tedavisinde kullan›l›r: - Yaralar›n tedavisinde kullan›ld›¤›nda, bal›n havadan nem çekebilme özelli¤i, iyileflmeyi h›zland›rarak yara izi kalmas›n› önler. Çünkü bal, yara- n›n üzerini kaplayan yeni deriyi oluflturan epitel hücrelerin büyümesini h›zland›r›r. Böylece büyük yaralarda bile bal kullan›ld›¤›nda doku nakli yap›lmas› ihtiyac› ortadan kalkar. - Bal, iyileflme sürecine dahil olan dokular› yeniden büyümeleri için uyar›r. Yeni k›lcal damarlar›n oluflumunu h›zland›rarak, derinin daha de- rindeki ba¤ dokusunun yerini alan fibroblastlar›n büyümesini teflvik eder ve iyileflmenin gücünü art›ran kolajen liflerinin üretimini h›zland›r›r. - Bal›n, yaran›n etraf›ndaki fliflkinli¤i azaltan antienflamatuar bir etki- si vard›r. Bu, kan dolafl›m›n› art›r›r; böylece iyileflme süreci h›zlanm›fl olur ve hissedilen ac› azal›r. - Bal, yaran›n alt›ndaki dokulara yap›flmaz; bu nedenle yeni oluflan dokular›n y›rt›lmas› ve ac› söz konusu olmaz. - Radyasyon tedavisi uygulanan kanserli hastalar›n vücutlar›nda olu- flan yara ve ülserlerin tedavisinde baflar›yla kullan›lmaktad›r.8 - Ayr›ca bal›n daha evvel belirtti¤imiz antimikrobik etkisinden ötürü, bal enfeksiyon oluflmas›n› önleyen koruyucu bir engel oluflturur. Mevcut enfeksiyonu da yaralardan h›zla temizler. Bakterilerin antibiyotik dirençli özelliklerine karfl› bile etkilidir. Antiseptiklerin ve antibiyotiklerin tersine, yaradaki dokular›n üzerinde olumsuz etkiler oluflmaz.9 Bu bilgilerden de anlafl›laca¤› gibi bal, "flifa" yönü son derece güçlü bir besindir. Kuflkusuz bu da, sonsuz kudret sahibi Allah'›n indirmifl oldu¤u Kuran'›n mucizelerinden biridir. Yandaki tabloda bal›n besin de¤eri aç›s›n- dan incelemesi görülmektedir: 19

10-13 Eylül 2000 tarihlerinde Avustralya'n›n Melbourne flehrinde yap›lan "Dünya Birinci Yara Tedavisi Kongresi"nde, en- feksiyonlu yaralar›n tedavisinde bal›n kullan›lmas› konufluldu. Toplant› flu yorumlar çerçevesindeydi: "Birçok antibakteriyel madde bakteriden dolay› enfeksiyon kapm›fl yaralar›n tedavi- sinde antibiyotiklere direnç gösterirler. Bu durum önemli bir t›bbi sorun oluflturur. Ayn› flekilde birçok do¤al madde de yaralar›n tedavisinde etkili de¤ildir. Ancak bal çok fark- l›d›r, yaral› dokular›n tedavisindeki kullan›m› 4 bin y›ll›k bir geçmifle sahiptir. Balda çok güçlü anti-bakteriyel aktiviteler mevcuttur; dolay›s›yla yaralardaki enfeksiyonun temiz- lenmesinde ve yaralar›n enfeksiyondan korunmas›nda çok etkilidir."10

Besin de¤erleri 1 porsiyondaki 100 gr.'daki ortalama miktar ortalama miktar Su 3.6 gr 17.1 gr Toplam karbonhidratlar 17.3 gr 82.4 gr Fruktoz 8.1 gr 38.5 gr Glikoz 6.5 gr 31.0 gr Maltoz 1.5 gr 7.2 gr Sakaroz 0.3 gr 1.5 gr

Besinsel ‹çerik Toplam kalori (kilokalori) 64 304 Toplam kalori (kilokalori) (Ya¤ olarak) 0 0 Toplam ya¤ 0 0 Doymufl ya¤ 0 0 Kolestrol 0 0 Sodyum 0.6 mg 2.85 mg Toplam karbonhidrat 17 gr 81 gr fieker 16 gr 76 gr Diyet lifler 0 0 Protein 0.15 mg 0.7 mg

Vitaminler B1 (Tiamin) < 0.002 mg < 0.01 mg B2 (Riboflavin) < 0.06 mg < 0.3 mg Nikotinik asit < 0.06 mg < 0.3 mg Pantothenik asit < 0.05 mg < 0.25 mg B6 vitamini < 0.005 mg < 0.02 mg Folate < 0.002 mg < 0.01 mg C vitamini 0.1 mg < 0.5 mg

Mineraller Kalsiyum 1.0 mg 4.8 mg Demir 0.05 mg 0.25 mg Çinko 0.03 mg 0.15 mg Potasyum 11.0 mg 50.0 mg Fosfor 1.0 mg 5.0 mg Magnezyum 0.4 mg 2.0 mg Selenyum 0.002 mg 0.01 mg Bak›r 0.01 mg 0.05 mg Krom 0.005 mg 0.02 mg Manganez 0.03 mg 0.15 mg ASH 0.04 mg 0.2 gr 20

Hurma, Kuran'da pek çok ayette bahsi geçen, cennet nimetleri aras›nda "eflsiz-hurma" (Rahman Suresi, 68) ifadesiyle nitelendirilen bir meyvedir. Allah'›n Kuran'da bildirdi¤i bu meyve incelendi¤inde, pek çok önemli özelli¤i oldu¤u ortaya ç›kmaktad›r. Bilinen en eski bit- ki çeflitlerinden biri olan hurma, günümüzde lezzetinin yan› s›ra bes- leyici özelli¤i nedeniyle de tercih edilen bir besindir. Her geçen gün keflfedilen faydalar› hurmay›, hem g›da hem de ilaç olarak kullan›lan bir besin haline getirmifltir. Hurman›n sahip oldu¤u bu özelliklere Meryem Suresi'nde dikkat çekilmifltir.

Derken do¤um sanc›s› onu bir hurma dal›na sürükledi. Dedi ki: "Keflke bundan önce ölseydim de, haf›zalardan silinip unutuluverseydim." Alt›ndan (bir ses) ona seslendi: "Hüzne kap›lma, Rabbin senin alt (yan)›nda bir ark k›lm›flt›r." Hurma dal›n› kendine do¤ru salla, üzerine henüz oluflmufl-taze hurma dökülüversin." Art›k, ye, iç, gözün ayd›n olsun... (Meryem Suresi, 23-26)

Allah'›n, Hz. Meryem'e "hurma yemesini" bildirmesinin pek çok hikmeti vard›r. Allah'›n Hz. Meryem'in do¤umunu kolaylaflt›rmak için sundu¤u nimetlerden biri olan hurman›n, özellikle hamile ve do- ¤um yapan kad›nlar için önemi ve faydalar›, bugün bilimsel olarak da

Kuran Mucizeleri 21

bilinmektedir. Hurma, içerdi¤i %60-65 oran ile en çok fleker içeren meyvelerden biridir. Doktorlar, hamile kad›nlara do¤um yapt›klar› gün meyve flekeri içeren yiyecekler verilmesi gerekti¤ini belirtmektedirler. Bunun amac›, an- nenin zay›f düflen vücuduna enerji ve canl›l›k kazand›rmak, ayn› za- manda da yeni do¤an bebe¤e gerekli olan sütün oluflabilmesi için, süt hormonlar›n› harekete geçirmek ve anne sütünü ço¤altmakt›r. Ayr›ca do¤um s›ras›nda meydana gelen kan kayb›, vücut flekeri- nin düflmesine sebep olur. Hurma vücuda tekrar fleker giriflinin sa¤- lanmas› aç›s›ndan önemlidir ve tansiyon düflmesini de engeller. Kalo- ri de¤erinin çok yüksek olmas› sebebiyle hastal›ktan güçsüz düflmüfl ya da yorgun olan kimseler için özellikle çok faydal›d›r. Bu bilgiler, Allah'›n Hz. Meryem'e, hem kendisine enerji ve canl›- l›k verecek hem de bebe¤in tek g›das› olan sütün meydana gelmesini sa¤layacak "hurma"dan yemesini bildirmesindeki hikmetleri ortaya koymaktad›r. Örne¤in hurma, insan vücudunun sa¤l›kl› ve zinde ka- labilmesi için hayati önem tafl›yan 10'dan fazla element içermektedir. Bu nedenle günümüzde bilim adamlar›, insan›n sadece hurma ve suy- la y›llarca yaflayabilece¤ini belirtmektedirler.11 Bu konuda tan›nm›fl uzmanlardan biri olan V. H. W. Dowson ise, bir hurma ve bir bardak sütün bir insan›n günlük besin ihtiyac›n› karfl›lamaya yetece¤ini söy- lemektedir.12 Hurmada bulunan oksitosin maddesi de, modern t›pta do¤umu kolaylaflt›r›c› bir ilaç olarak kullan›lmaktad›r. Oksitosin, do¤umu ko- laylaflt›r›c› etkisi nedeniyle pek çok kaynakta "rapid birth" yani "h›zl› do¤um" ifadesiyle tan›mlanmaktad›r. Do¤um sonras›nda ise anne sü- tünü art›r›c› etkisiyle bilinmektedir.13 Oksitosin esas olarak beyinde salg›lanan, do¤um sanc›lar›n› bafllatan bir hormondur. Do¤um öncesi vücudun tüm haz›rl›klar› bu hormon sayesinde bafllar. Hormonun et- kisi, ana rahmini oluflturan kaslarda ve anne sütünün salg›lanmas›n› sa¤layan kas yap›s›ndaki hücrelerde görülür. Do¤um esnas›nda ana

Harun Yahya 22 23

rahminin etkili olarak kas›lmas› do¤umun gerçekleflebilmesi için son derece önemlidir. Oksitosin de, rahmi oluflturan kaslar›n çok güçlü bir flekilde kas›lmas›- n› sa¤lar. Ayr›ca oksitosin, yeni do¤mufl olan bebe¤in beslenmesi için anne sütünün salg›lanmas›n› bafllat›r. Hurman›n tek bafl›na bu özelli¤i -oksitosin içermesi- bile Kuran'›n Allah'›n vahyi oldu¤unun önemli bir delilidir. Hurman›n t›bbi olarak faydalar›n›n tespit edilme- si ancak yak›n tarihlerde mümkün olmufltur. Halbuki Kuran'da yakla- fl›k 1400 sene evvel Allah'›n Hz. Meryem'e hamilelik döneminde hur- ma ile beslenmesini vahyetti¤i bildirilmektedir. Ayr›ca hurmada insan vücuduna bol miktarda hareket ve ›s› enerjisi kazand›ran, vücutta parçalan›p kullan›lmas› kolay olan bir fle- ker türü bulunmaktad›r. Üstelik bu fleker kan flekerini h›zla yükselten glikoz de¤il, meyve flekeri fruktozdur. Özellikle fleker hastalar›nda kan flekerinin h›zla yükselmesi, pek çok organ› olumsuz olarak etkiler, ancak en çok hasar gören organ ve sistemler göz, böbrekler, kalp-da- mar sistemi ve sinir sistemidir. Gözde görme kayb›na kadar varan ra- hats›zl›klar, kalp krizi, böbrek yetmezli¤i gibi pek çok ciddi hastal›¤›n en önemli nedenlerinden biri, kan flekeri yüksekli¤idir. Hurma içerik olarak çok çeflitli vitamin ve minerale sahiptir. Lif, ya¤ ve proteinler aç›s›ndan da çok zengindir. Hurmada sodyum, po- tasyum, kalsiyum, magnezyum, demir, kükürt, fosfor ve klor da bu- lunmaktad›r. Hurma ayr›ca A vitamini, betakaroten, B1, B2, B3 ve B6 vitaminlerini de içerir. Hurmada bulunan vitamin ve minerallerin, normal insan vücudunda ve hamilelik zamanlar›ndaki faydalar›ndan baz›lar›n› ise flöyle s›ralayabiliriz: *Hurman›n besleyici oran›n›n gücü, içerdi¤i uygun mineral den- gesinden kaynaklanmaktad›r. Hurmada, hamilelikte kad›nlar›n alma- s› gereken bir B vitamini olan folik asit de bulunmaktad›r. Folik asit (B9), vücutta yeni kan hücresi yap›m›nda, vücudun yap› tafl› olan ami- no asitlerin yap›m›nda ve hücrelerin yenilenmesinde önemli görevler

Harun Yahya 24

üstlenen bir vitamindir. Bu yüzden hamile- likte folik asit ihtiyac› belirgin flekilde artar ve günlük ihtiyaç iki kat›na ç›kar. Folik asit seviyesi yetersiz oldu¤unda yap›sal olarak normalden büyük, ancak ifllevleri düflük alyuvar hücreleri meydana gelir ve kans›zl›k belirtileri ortaya ç›kar. Özellikle hücre bölünmesinde ve hücrenin genetik yap›s›n›n oluflmas›nda önemli rol oynayan folik asit, hamilelik s›ras›nda gereksinimi iki kat›- na ç›kan tek maddedir. Hurma da, folik asit aç›s›ndan çok zengin bir besin türüdür. *Öte yandan hamilelikte meydana gelen uzun süreli bulant› ve fi- ziksel tepkimeler nedeniyle potasyum eksikli¤i a盤a ç›kar ve bu du- rumda da potasyum takviyesi yap›lmas› gerekir. Hurmada bol mik- tarda bulunan potasyum bu aç›dan büyük önem tafl›d›¤› gibi, vücut- taki su dengesinin korunmas›nda da son derece etkilidir. Ayr›ca potas- yum, beyne oksijen gitmesine de yard›mc› olarak berrak düflünebil- meyi sa¤lar. Bununla beraber vücut s›v›lar› için uygun alkalik özelli¤i sa¤lar. Zehirli vücut at›klar›n› d›flar› atmas› için böbrekleri uyar›r. Yüksek kan bas›nc›n› düflürmeye yard›m eder ve sa¤l›kl› deri oluflu- munu sa¤lar.14 *Hurman›n içerdi¤i demir, k›rm›z› kan hücrelerinde bulunan he- moglobin sentezini kontrol eder ve bu da hamilelikte kans›zl›¤›n en- gellenmesini ve bebe¤in geliflimi için hayati önem tafl›yan kandaki al- yuvarlar dengesinin uygun hale gelmesini sa¤lar. Bilindi¤i gibi alyu- varlar kanda oksijen ve karbondioksiti tafl›yarak hücrelerin canl›l›¤›n› sürdürmesinde rol oynarlar. Çok fazla demir içermesi sebebiyle, bir insan günde 15 tane hurma yiyerek vücudunun demir ihtiyac›n› kar- fl›layabilir ve demir eksikli¤inden kaynaklanan rahats›zl›klardan ko- runmufl olur. *Hurmada bulunan kalsiyum ve fosfat ise, iskelet oluflumu ve vücudun kemik yap›s›n›n dengelenmesi için çok önemli elementler- dir. Hurma, içerdi¤i bol fosfor ve kalsiyum ile kemik zay›fl›¤›na karfl›

Kuran Mucizeleri 25

bünyeyi korur ve bu hastal›klar›n azalt›l- mas›na yard›m eder. *Bilim adamlar› hurman›n stres ve gerginli¤i giderici et- kisine de dikkat çekmektedirler. Berkeley Üniversitesi uzmanlar›- n›n yapt›¤› araflt›rmalar, sinirleri güçlendiren B6 vitamininin ve kasla- r›n çal›flmas›nda önemli rol oynayan magnezyum mineralinin hurma- da yüksek miktarda bulundu¤unu ortaya koymufltur. Hurma ayr›ca içerdi¤i magnezyum ile, böbrekler için de son derece önemlidir. Bir in- san günde 2-3 tane hurma yiyerek vücudunun magnezyum ihtiyac›n› karfl›layabilir.15 *‹çerdi¤i B1 vitamini ile sinir sisteminin sa¤l›kl› olmas›n› kolay- laflt›r›r. Vücuttaki karbonhidratlar›n enerjiye çevrilmesine, protein ve ya¤lar›n vücudun di¤er ihtiyaçlar› için kullan›lmas›na yard›mc› olur. B2 vitaminiyle de, vücudun enerji sa¤lamas› ve hücrelerin yenilenme- si için protein, karbonhidrat ve ya¤lar›n yak›lmas›na yard›mc› olur. *Hamilelikte A vitaminine olan ihtiyaç da artar. Hurma, içindeki A vitamini sayesinde, görme gücünü ve vücut direncini art›r›r, kemik ve difllerin güçlenmesini sa¤lar. Hurma, betakaroten aç›s›ndan da son derece zengindir.16 Betakarotenin hücrelere sald›ran molekülleri kont- rol alt›na alarak, kanseri önleyici özelli¤i vard›r. *Ayr›ca di¤er meyveler genellikle protein aç›s›ndan yetersizdir, ancak hurma protein de içermektedir.17 Bu özelli¤i sayesinde vücudun hastal›klara ve enfeksiyonlara karfl› korunmas›n› sa¤lar, hücreleri ye- niler ve vücut s›v›s›n› dengeler. Örne¤in et de faydal› bir g›dad›r an- cak özellikle böyle bir dönemde taze bir meyve olan hurma kadar fay- da vermeyebilir. Hatta böyle bir dönemde etin fazla tüketilmesi vücut- ta zehirlenmeye neden olabilir. Hazm› kolay olan, hafif sebze, meyve türü yiyeceklerin tercihi daha uygun bir seçimdir. Hurma ile ilgili tüm bu bilgiler, Allah'›n sonsuz ilmini ve insanla- ra olan rahmetini ortaya koymaktad›r. Görüldü¤ü gibi modern t›bb›n ancak günümüzde tespit edebildi¤i hurman›n -özellikle de hamilelik dönemindeki- faydalar›na Kuran'da 14 as›r önce iflaret edilmifltir. Harun Yahya 26

"‹ncire ve zeytine andolsun" (Tin Suresi, 1)

Tin Suresi'nin birinci ayetinde Allah'›n incire "andolsun" fleklinde bildirmesi, bu meyvenin faydalar› aç›s›ndan son derece hikmetlidir.

İncirin İnsan Sağlığına Faydaları:

‹ncir herhangi bir meyve ya da sebzeye göre en yüksek lif içeri¤i- ne sahiptir. Sadece 1 adet kuru incir 2 gram lif sa¤lamaktad›r, ki bu tavsiye edilen günlük ihtiyac›n %20'si'dir. Son 10-15 y›lda yap›lan araflt›rmalar, bitkisel g›dalarda bulunan liflerin sindirim sisteminin düzgün olarak çal›flmas› aç›s›ndan çok önemli olduklar›n› ortaya koy- mufltur. Besin olarak al›nan lifin sindirime yard›mc› oldu¤u ve baz› kanser türlerinin riskini azaltmada etkili oldu¤u bilinmektedir. Bes- lenme uzmanlar› lif al›m›n› art›rman›n ideal bir yolu olarak, lif aç›s›n- dan zengin olan incir tüketimini tavsiye etmektedirler. Lifli yiyecekler çözünür ve çözünmez olarak ikiye ayr›l›rlar. Çö- zünmez lif aç›s›ndan zengin g›dalar, vücuttan at›lacak maddelere su kazand›rarak ba¤›rsaklardan geçifli kolaylaflt›rlar. Böylece sindirim sistemini h›zland›r›rarak, düzenli çal›flmas›n› sa¤larlar. Ayr›ca çözün- mez lifli besinlerin kolon kanserine karfl› koruyucu oldu¤u da tespit edilmifltir. Çözünür lif aç›s›ndan zengin besinlerin ise kandaki koles- terol seviyesini %20'den fazla düflürdükleri ortaya konmufltur. Bu ne- denle kalp hastal›klar›n›n riskini azaltmak aç›s›ndan büyük önem ta- fl›rlar. E¤er kanda fazla miktarda kolesterol varsa, bu kan damarlar›n-

Kuran Mucizeleri 27

da birikir ve kan damarlar›n›n sertleflmesi- ne, daralmas›na yol açar. Kolesterol, hangi organ›n da- mar›nda birikirse o organa ait hastal›klar ortaya ç›kar. Örne- ¤in, kalbi besleyen atardamarlarda kolesterol birikimi olursa, gö¤üs a¤r›s›, kalp krizi gibi sorunlar oluflur. Böbrek damarlar›nda kolesterol birikimi ise, yüksek tansiyon ve böbrek yetmezli¤ine yol açabilir. Ay- r›ca çözünür liflerin al›m› mideyi boflaltarak, kan flekerini düzenleme- si aç›s›ndan da önem tafl›r, çünkü kan flekerindeki ani de¤ifliklikler ha- yati riskler tafl›yan rahats›zl›klarla sonuçlanabilir. Nitekim beslenme- leri lif aç›s›ndan zengin olan toplumlar›n kanser ve kalp hastal›klar› gibi rahats›zl›klara daha az oranda yakaland›klar› tespit edilmifltir.18 Çözünür ve çözünmez liflerin her ikisinin birarada bulunmas› ise sa¤l›k aç›s›ndan ayr› bir avantajd›r: Her iki lif türünün birarada bu- lunmas›n›n, kanseri engellemede, tek bafl›na olduklar›ndan daha etki- li oldu¤u ortaya ç›km›flt›r. ‹ncirde her iki lif türünün -hem çözünür hem de çözünmez liflerin- birarada bulunmas› bu bak›mdan inciri son derece önemli bir besin maddesi k›lmaktad›r.19 George Washington Üniversitesi T›p Merkezi'nde Hastal›klara Karfl› Korunma Enstitüsü'nün baflkan› Dr. Oliver Alabaster, incirden flu ifadelerle bahsetmektedir: 28

... burada ger- çek anlamda sa¤l›k- l› ve yüksek lif oran›na sahip bir besini ekleme imkan› bulunmaktad›r. ‹n- cirleri ve di¤er yüksek lif oran›na sahip besinleri s›k- l›kla tercih etmek... ömür bo- yu sa¤l›¤›n›z aç›s›ndan önem tafl›maktad›r.20 California ‹ncir Dan›flma Kurulu'na (California Fig Advi- sory Board) göre, meyvelerde ve sebzelerde bulunan antioksi- danlar›n insanlar› birçok hasta- l›ktan korudu¤una inan›lmakta- d›r. Antioksidanlar, vücudu- muzdaki kimyasal reaksiyonlar sonucu oluflan veya d›flardan al›nan zararl› maddeleri (ser- best radikalleri) etkisiz hale ge- tirirler ve hücrenin tahrip edil- mesini engellemifl olurlar. Scranton Üniversitesi tara- f›ndan yürütülen araflt›rmada, kuru incirin, antioksidan bak›- m›ndan zengin fenol bileflimine di¤er meyvelere göre çok daha fazla sahip oldu¤u belirlenmifl- tir. Fenol, mikroorganizmalar› öldürücü -antiseptik- bir madde 29

olarak kullan›lmaktad›r. Scranton Üniversi- tesi'nde yap›lan de¤erlendirmelere göre, ‹ncirdeki fe- nol miktar›, di¤er meyvelerle k›yasland›¤›nda çok daha fazla- d›r. 21 New Jersey'deki Rutgers Üniversitesi taraf›ndan yürütülen arafl- t›rmada ise, kuru incirin içerdi¤i Omega-3, Omega-6 ya¤ asitleri (EFA: Essential fatty acids: vücut için zaruri ya¤lar) ile fitosterol (bitkilerde bulunan ya¤›ms› madde) sayesinde kolesterolü düflürücü olarak da önem tafl›d›¤› anlafl›lm›flt›r.22 Bilindi¤i gibi Omega-3 ve Omega-6 ya¤ asitleri vücutta üretile- mezler ve g›dalarla al›nmalar› gereklidir. Ayr›ca bu ya¤lar özellikle kalp, beyin ve sinir sisteminin sa¤l›kl› flekilde ifllev görmesi aç›s›ndan vazgeçilmez öneme sahiptirler. Fitosterol ise, hayvansal g›dalardaki kalp ve damar sa¤l›¤› aç›s›ndan tehlikeli olan kolesterolün yolunu t›- kayarak kana kar›flmadan vücuttan at›lmas›n› sa¤lar. California ‹ncir Dan›flma Kurulu taraf›ndan "adeta do¤an›n en mükemmel meyvesi"23 olarak bahsedilen incir, insano¤lunun bildi¤i en eski meyvelerden biri olmas›na ra¤men, g›da üreticileri taraf›ndan yeniden keflfedilmektedir. Çünkü besin de¤erinin yüksek olmas›, sa¤- l›k için faydalar›, bu meyveye ayr› bir önem kazand›rmaktad›r. ‹ncir hemen hemen her özel diyetin parças› olabilir: ‹ncir do¤al olarak ya¤, sodyum ve kolesterol içermedi¤i ve yüksek lif oran›na sa- hip oldu¤u için, kilo vermeye çal›flan kifliler için de uygun bir besin- dir. Ayn› zamanda incir, bilinen tüm meyvelere göre en yüksek mine- ral içeri¤ine sahiptir. 40 gram incir, 244 mg potasyum (günlük ihtiya- c›n % 7'si), 53 mg kalsiyum (günlük ihtiyac›n %6's›) ve 1.2 mg demir (günlük ihtiyac›n %6's›) içermektedir.24 ‹ncirde kalsiyum oran› çok yüksektir; meyveler aras›nda kalsiyum içeri¤i aç›s›ndan portakaldan sonra ikinci s›rada gelmektedir. Bir kase kuru incir, bir kase süt ile ay- n› miktarda kalsiyum sa¤lamaktad›r.

Harun Yahya 30

‹ncir, uzun süreli hastal›klardan sonra h›zl› flekilde iyileflmeye yard›mc› olan, güç ve kuvvet veren bir ilaç olarak da düflünülmektedir. Fiziksel ve zihinsel zorlanmay› ortadan kald›r›r ve vücuda enerji ve güç sa¤lar. ‹ncirin en önemli besin ö¤esi, tüm meyvenin % 51-74'ünü oluflturan flekerdir ve tüm meyveler aras›nda en yüksek fleker oran›n› içermektedir. Ayr›- ca incir, ast›m, öksürük ve so¤uk alg›nl›¤› gibi durumlarda da tedavi amaçl› tavsiye edilmektedir. Burada çok s›n›rl› olarak yer verdi¤imiz incirin faydalar›, Allah'›n insanlar üzerindeki rahmetinin bir göstergesidir. Rabbimiz zevkle ye- nen bu meyve içinde, insan›n ihtiyac› olan maddeleri, onun sa¤l›¤›na uygun bir denge ile, adeta paketlenmifl flekilde yarar›na vermektedir. Allah'›n bu özel nimetinin Kuran'da zikredilmesi de, incirin insanlar için önemine bir iflaret olabilir. (En do¤rusunu Allah bilir.) ‹ncirin be- sin de¤erinin, insan sa¤l›¤› aç›s›ndan öneminin, ancak geliflen t›p ve teknolojik imkanlarla tespit edilebilmesi, kuflkusuz Kuran'›n, herfleyin bilgisine sahip Allah'›n sözü oldu¤unun göstergelerinden biridir.

100 gram taze incirdeki besin de¤erini gösteren tablo

Kuran Mucizeleri 31

Deniz av› ve onu yemek size ve (yeryüzünde) dolaflanlara bir yarar olarak helal k›l›nd›... (Maide Suresi, 96)

Kalp hastal›klar›na yakalanan ve bu nedenle hayat›n› kaybeden kiflilerin yafl ortalamalar›n›n gün geçtikçe düflmesi, kalp sa¤l›¤›na gös- terilen önemi büyük ölçüde art›rm›flt›r. T›pta, kalp hastal›klar›n›n teda- visi konusunda pek çok yeni geliflmeler kaydedilse de, uzmanlar›n as›l tavsiye etti¤i, bu hastal›¤a yakalanmadan önce al›nacak önlemlerin ti- tizlikle uygulanmas›d›r. Uzmanlar kalbin sa¤l›kl› iflleyiflinde ve hasta- l›klar›n önlenmesinde önemli bir besini tavsiye etmektedirler: Bal›k Bal›¤›n önemli bir besin olmas›n›n nedeni; hem insan vücudu için gerekli maddeleri sa¤lamas›, hem de bedeni çeflitli hastal›k risklerin- den mümkün oldu¤unca uzak tutacak içeri¤e sahip olmas›d›r. Örne- ¤in içerdi¤i Omega-3 asidi ile vücut sa¤l›¤› için adeta bir kalkan göre- vi gören bal›¤›n, düzenli olarak tüketildi¤inde kalp hastal›klar› riskini azaltt›¤› ve ba¤›fl›kl›k sistemini güçlendirdi¤i ortaya ç›km›flt›r. Bilimsel olarak faydalar› yeni kan›tlanan bal›¤›n, de¤erli bir be- sin kayna¤› oldu¤u günümüzden yaklafl›k olarak 1400 y›l önce indi- rilen Kuran'da da bildirilmektedir. Yüce Allah, Kuran'da deniz ürünlerini, "Denizi de sizin emrinize veren O'dur, ondan taze et yemektesiniz..." (Nahl Suresi,14), "Deniz av› ve onu yemek size ve (yeryüzünde) dolaflanlara bir yarar olarak helal k›l›nd›..." (Maide Suresi, 96) ayetleriyle haber vermektedir. Ayr›ca Kehf Suresi'nde de, bal›¤a özel olarak dikkat çekilmektedir. Bu surede Hz. Musa ve

Harun Yahya 32

genç yard›mc›s›n›n uzun bir yolculu¤a ç›kt›klar› ve yanlar›na da yiyecek olarak bal›k ald›k- lar› bildirilmektedir:

Böylece ikisi, iki (deniz)in birleflti¤i yere ulafl›nca bal›klar›n› unutu- verdiler; (bal›k) denizde bir ak›nt›ya do¤ru (veya bir menfez bulup) kendi yolunu tuttu. (Varmalar› gereken yere gelip) Geçtiklerinde (Musa) genç-yard›mc›s›na dedi ki: "Yeme¤imizi getir bize, andolsun, bu yapt›¤›m›z-yolculuktan gerçekten yorulduk." (Genç-yard›mc›s›) Dedi ki: "Gördün mü, kayaya s›¤›nd›¤›m›zda, ben bal›¤› unuttum..." (Kehf Suresi, 61-63)

Kehf Suresi'nde uzun bir yolculuk s›ras›nda, yorulduktan sonra yiyecek olarak özellikle bal›¤›n seçilmifl olmas› dikkat çekicidir. Dola- y›s›yla bu k›ssadaki hikmetlerden biri olarak, bal›¤›n faydalar›na, bes- leyici yönüne iflaret ediliyor olabilir. (En do¤rusunu Allah bilir.) Nitekim bal›¤›n besin olarak özelliklerini araflt›rd›¤›m›zda çarp›- c› bilgilerle karfl›lafl›r›z. Rabbimiz'in bizlere büyük bir nimeti olan ba- l›klar özellikle protein, D vitamini ve eser elementler (vücutta çok az miktarda bulunan, fakat vücut için çok önemli baz› elementler) aç›s›n- dan mükemmel besin kaynaklar›d›r. ‹çerdikleri fosfor, sülfür, vanad- yum gibi mineraller sayesinde ise büyümeyi ve dokular›n iyileflmesi- ni sa¤larlar. Sa¤l›kl› difl etleri ve difl yap›s› oluflmas›na yard›mc› olur, cilt rengini güzellefltirir, saçlar›n daha sa¤l›kl› olmas›n› sa¤lar, bakteri- yel enfeksiyonlarla mücadeleye katk›da bulunurlar. Ayr›ca kandaki kolesterol oran›n› düzenleyici etkileriyle, kalp krizlerinin önlenmesin- de önemli bir rol oynamaktad›rlar. Niflasta ve ya¤lar›n parçalanarak vücutta kullan›lmas›na yard›m ederler. Böylece daha enerjik ve daha kuvvetli olunmas›n› sa¤larlar. Öte yandan zihinsel faaliyetlerin dü- zenli çal›flmas›nda etkilidirler. ‹çerdikleri D vitamininin ve di¤er mi- nerallerin yeterli miktarlarda al›nmamas› durumunda ise, raflitizm

Kuran Mucizeleri 33

(kemik zay›fl›¤›), difl eti hastal›klar›, guatr, hipertiroit gibi rahats›zl›klar ortaya ç›kabilir.25 Bunlar›n d›fl›nda günümüz t›bb›, bal›¤›n içerdi¤i Omega- 3 ya¤ asitlerinin sa¤l›k aç›s›ndan çok önemli bir yere sahip oldu¤u- nu keflfetmifltir. Hatta bu ya¤lar zaruri ya¤ asitleri (EFA: essential fat- ty asit) olarak belirlenmifltir.

Balık Yağındaki Omega-3'ün Faydaları

Bal›k ya¤›nda sa¤l›¤›m›z için özellikle çok önemli olan 2 farkl› doymam›fl ya¤ asidi türü bulunmaktad›r: EPA (eicosapentaenoic asit) ve DHA (docosahexaenoic asit). EPA ve DHA çoklu doymam›fl ya¤lar olarak bilinmektedirler ve önemli Omega-3 ya¤ asitlerini içermekte- dirler. ‹nsan vücudu Omega-3 ve Omega-6 ya¤ asitlerini üretemez do- lay›s›yla d›flar›dan besinlerle al›nmalar› gerekir. Bal›k ya¤›n›n -Omega-3 ya¤ asitlerini içermesi nedeniyle- insan sa¤l›¤›na faydalar› hakk›nda çok fazla delil bulunmaktad›r. Omega-3 ya¤ asitleri, bitkisel ya¤larda da bulunmas›na karfl›n, insan sa¤l›¤›n› korumada çok daha az etkilidirler. Buna karfl›n deniz planktonlar› Omega-3 ya¤ asidini EPA ve DHA'ya dönüfltürmede çok etkilidirler. Bal›klar bu planktonlar› yediklerinde EPA ve DHA aç›s›ndan zengin hale gelirler. Bu nedenle bal›k, vücut için son derece önem tafl›yan bu ya¤ asitleri aç›s›ndan en zengin besinlerden biridir.26

Balıktaki Yağ Asitlerinin Hayati Faydaları

Bal›ktaki ya¤ asitlerinin bafll›ca özelli¤i ise vücudun enerji üreti- mine katk›da bulunmas›d›r. Bu ya¤ asitleri, vücutta oksijene ba¤lana- rak, elektron transferini gerçeklefltirmekte ve vücuttaki birtak›m kim- yasal ifllemler için enerji sa¤lamaktad›rlar. Bu nedenle bal›k ya¤› aç›-

Harun Yahya 34

s›ndan zengin bir beslenmenin yorgunlu¤u giderdi¤ine, kavrama gücünü ve hareket kabiliyetini art›rd›¤›na dair deliller de bulunmaktad›r. Omega-3, kiflinin enerji seviyesini oldu¤u kadar konsantrasyon yetene¤ini de artt›r- maktad›r. Bal›¤›n "zeka besini" olarak ifade edilmesinin bilimsel bir te- meli vard›r çünkü, beyindeki ya¤›n ana bileflimi Omega-3 ya¤ asitleri içeren DHA'd›r.27 35

Kalp ve Damar Sağlığında Balığın Önemi

Bal›kta bulunan Omega-3 ya¤ asidi kandaki kolesterolü, trigli- seridi ve kan bas›nc›n› düflürerek, kalp sa¤l›¤›n› koruyucu etkisi ile bi- linmektedir.28 Trigliserit bir çeflit ya¤d›r ve içerdi¤i zengin ya¤ ve dü- flük protein bak›m›ndan LDL'ye (kötü kolesterole) benzer. Yükselmifl trigliserit seviyesi, özellikle yüksek kolestrol durumunda kalp hastal›- ¤› riskini art›r›r. Ayr›ca bal›k ya¤lar›, bir kalp krizinden sonraki anor- mal kalp ritmlerinin, hayat› tehdit eden risklerini de azaltmaktad›r. Amerikan T›p Birli¤i taraf›ndan yap›lan bir araflt›rmada, haftada 5 porsiyon bal›k yiyen kad›nlarda kalp krizi geçirme oranlar›n›n 1/3 oran›nda azald›¤› görülmüfltür. Bunun, bal›k ya¤›nda bulunan Omega-3 ya¤ asitlerinin, kan›n daha az p›ht›laflmas›na neden olmas›n- dan kaynakland›¤› düflünülmektedir. Kan›n damarlar›m›zdaki nor- mal h›z› saatte 60 km'dir ve kan›n yeterli derecede ak›flkan olmas›, yo- ¤unlu¤unun, miktar›n›n, h›z›n›n normal seviyede olmas› hayati dere- cede önem tafl›r. Kan›m›z için en büyük tehlike -kanama gibi gerekli durumlar haricinde- p›ht›laflarak ak›c›l›¤›n›n azalmas›d›r. Bal›k ya¤la- r› kandaki trombositlerin (vücutta kanama oldu¤unda kan› yo¤unlafl- t›ran kan plakç›klar›) birbirlerine yap›flmalar›n› engelleyerek kan›n p›ht›laflmas›n› azaltmada da etkili görünmektedir. Aksinde kan›n yo- ¤unlaflmas› damarlar›n daralmas›na sebep olur. Bu durum da baflta kalp, beyin, gözler ve böbrekler olmak üzere vücuttaki pek çok orga- n›n kanla yeterli miktarda beslenememesine, a¤›r çal›flmalar›na ve za- manla fonksiyonlar›n› yitirmelerine sebep olur. Örne¤in atardamar p›ht›laflma yüzünden tamamen t›kand›¤›nda, damar›n bulundu¤u ye- re ba¤l› olarak, kalp krizi, felç veya baflka hastal›klar meydana gelebil- mektedir. Omega-3 ya¤ asitleri alyuvarlar içindeki oksijen tafl›yan hemog- lobin molekülünün üretiminde ve hücre zar›ndan geçen besinlerin

Harun Yahya 36

kontrolünde de önemli rol oynamakta ve vücut için zararl› ya¤lar›n zarar›n› engellemekte- dir.Araflt›rmalar bal›ktaki Omega-3 ya¤ asitlerinin kalp krizi riskini azaltt›¤›n› ortaya koymaktad›r.29

Yeni Doğan Bebeklerin Gelişimi İçin Önemi

Omega-3 ya¤ asitleri insan beyni ve retinas›n›n önemli bir bilefle- ni olmalar›ndan ötürü, özellikle yeni do¤an bebeklerin ihtiyaçlar›yla ba¤lant›l› olarak, geçti¤imiz on y›lda önemli araflt›rmalara konu ol- mufltur. Omega-3'ün bebe¤in anne rahmindeki geliflimi ve yeni do¤- mufl bebe¤in geliflimindeki önemini kan›tlayan çok fazla delil bulun- maktad›r. Omega-3 özellikle hamilelik dönemi boyunca ve bebeklik döneminin bafllar›nda, beyin ve sinirlerin uygun flekilde geliflimi için çok önemlidir. Anne sütü de do¤al ve mükemmel bir Omega-3 depo- su oldu¤undan, bilim adamlar› anne sütünün önemini özellikle vur- gulamaktad›rlar.30

Kuran Mucizeleri 37

Eklem Sağlığına Faydası:

Romatizmal artrit hastal›¤›nda (romatizmaya ba¤l› ek- lem enfeksiyonu) en önemli risk, eklemlerde meydana gelen afl›n- man›n, geriye dönüflü olmayan bir tahribata yol açmas›d›r. Omega-3 ya¤ asidi bak›m›ndan zengin bir beslenmenin, artrit oluflumuna engel oldu¤u, fliflmifl ve hassas eklemlerdeki rahats›zl›klar›n da hafifledi¤i kan›tlanm›flt›r.31

Beyin ve Sinir Sisteminin Sağlıklı Çalışması Açısından Faydaları

Omega-3 ya¤ asidinin beyin ve sinir sisteminin sa¤l›kl› flekilde çal›flmas›ndaki etkileri yap›lan pek çok araflt›rmada ortaya konmufl- tur. Ayr›ca bal›k ya¤› takviyelerinin depresyon ve flizofreni belirtileri- ni hafifletebildi¤i, Alzheimer hastal›¤›n› (bellek kayb›na sebep olan, günlük yaflam aktivitelerini engelleyen bir beyin hastal›¤›) önledi¤i gösterilmifltir. Örne¤in depresyon geçiren ve 12 hafta boyunca 1 gram Omega-3 ya¤ asidi alan kiflilerde, belirtilerin -endifle, hüzün ve uyku problemleri gibi- azald›¤› belgelenmifltir.32

Enfeksiyonel Rahatsızlıklara Faydası, Bağışıklık Sistemini Güçlendirmesi

Omega-3 ya¤ asitleri ayn› zamanda, anti-enflamatuar (enfeksiyon önleyici) olarak görev yaparlar.33 Bu nedenle; *Romatizmal artrit (romatizmaya ba¤l› eklem enfeksiyonu), *Osteoartrit (zamanla eklemlerin ifllevlerini bozan bir hastal›k), *Ülseretif kolit (ba¤›rsak enfeksiyonuna ba¤l› yaralar) ve *Lupus (ciltte yara oluflmas›na sebep olan deri hastal›¤›) hastala-

Harun Yahya 38

r›n›n hepsinde kullan›labilir. Ayr›ca miyelini (sinir hücrelerini kaplayan zar) koruma özelli¤i vard›r. Bu nedenle; *Glokom (göz içi bas›nc›n artmas›yla körlü¤e sebep olan hastal›k), *Multipl skeleroz (beyin ve omurilikte doku sertleflmesi sonucu oluflan ölümcül hastal›k), *Osteoporoz (kemik dokusunda yap›sal zay›flamaya sebep olan hastal›k) ve *fieker hastalar›n›n tedavisinde kullan›l›r. Tüm bunlar›n yan› s›ra; *Migren hastalar›nda, *Aneroksiyada (ölümcül olabilen yeme bozuklu¤u), *Yan›k tedavisinde *Cilt sa¤l›¤› ile ilgili problemlerin tedavisine de yard›mc› oldu¤u belirtilmektedir. Yüksek oranda Omega-3 ya¤ asidine sahip bal›kla beslenen Grönland eskimolar› ve Japonlar gibi topluluklar›n daha az kalp, da- mar hastal›klar›na, ast›m ve sedef hastal›¤› gibi hastal›klara yakalan- d›klar›n› gösteren çok kapsaml› veriler bulunmaktad›r. Bal›k, bu ne- denle tedavi edici bir besin olarak da tavsiye edilmektedir. Omega-3 ya¤ asitleri kalp sa¤l›¤› için, kan›tlanm›fl faydalar›yla, günümüzde beslenme uzmanlar›n›n bafll›ca tavsiye ettikleri maddelerden biridir. Genel hatlar›yla yer verdi¤imiz bal›¤›n faydalar›na her geçen gün yenileri eklenmektedir. Üstelik bal›¤›n yararlar›n› ortaya ç›karmak, pek çok bilim adam›n›n, üstün teknolojik imkanlarla donanm›fl arafl- t›rma merkezlerinin kullan›lmas›yla mümkün olabilmifltir. Böylesine de¤erli bir besin kayna¤›na Kuran'da iflaret edilmesi ve Kehf Sure- si'nde özellikle yorgunluk giderici bir besin olarak bildirilmifl olmas› da elbette son derece hikmetlidir. Bal›ktan sa¤lanan tüm faydalar Rab- bimiz'in bizlere verdi¤i büyük bir nimettir. Tüm besinlerde oldu¤u gi- bi bal›klardaki üstün yap›y› da bizler için yaratan Alemlerin Rabbi olan Allah't›r. Kuran Mucizeleri 39

O, size ölüyü (lefli)- kan›, domuz etini ve Allah'tan baflkas› ad›na kesilmifl olan (hayvan)› kesin olarak k›ld›. Fakat kim kaç›n›lmaz olarak muhtaç kal›rsa, taflk›nl›k yapmamak ve haddi aflmamak flart›yla ona bir günah yoktur. Gerçekten Allah, ba¤›fllayand›r, esirgeyendir. (Bakara Suresi, 173)

Domuz eti yenmesinin sa¤l›¤a zararl› pek çok yönü bulunmakta- d›r. Bu zararlar geçmifl dönemlerde oldu¤u gibi, al›nan her türlü ted- bire ra¤men günümüzde de söz konusudur. Herfleyden evvel domuz, her ne kadar çiftliklerde, bak›ml› ortamlarda yetifltirilirse yetifltirilsin, kendi pisli¤ini yiyen bir hayvand›r. Gerek pislikle beslenmesi gerekse biyolojik yap›s› nedeniyle domuzun bünyesi di¤er hayvanlara oranla çok fazla miktarlarda antikor üretir. Yine domuzun vücudunda di¤er hayvanlara ve insana oranla çok yüksek dozda büyüme hormonu üre- tilir. Do¤al olarak bu yüksek dozdaki antikorlar ve büyüme hormonu, dolafl›m yoluyla domuzun kas dokusuna da geçerek birikir. Bunun ya- n› s›ra domuz eti çok yüksek oranlarda kolesterol ve lipid içerir. Bun- lar›n sonucunda tüm bu afl›r› düzeydeki antikorlar, hormonlar, koles- terol ve lipidlerle yüklü olan domuz etinin insan sa¤l›¤› aç›s›ndan önemli bir tehdit oldu¤u bilimsel olarak kan›tlanm›flt›r. Bugün domuz etinin yo¤un olarak tüketildi¤i ABD, Almanya gi- bi ülkelerin nüfuslar›n›n önemli bir bölümünü oluflturan normalin çok ötesinde fliflman kimselerin varl›¤›, art›k al›fl›lm›fl bir durum olmufltur. Domuz etine dayal› bir beslenme sonucunda, afl›r› büyüme hormonu- na maruz kalan insan bünyesi, önce çok fazla kilo toplamakta, sonra da vücut deformasyona -flekil bozukluklar›na- u¤ramaktad›r.

Harun Yahya 40

Bunlar›n d›fl›nda, domuz etindeki sa¤- l›¤a zararl› maddelerden biri de "triflin" parazitidir. ‹n- san vücuduna girdi¤inde do¤rudan kalp kaslar›na yerleflerek ölümcül tehlike oluflturan triflin parazitine domuz etinde s›kl›kla rastlanmaktad›r. Günümüz teknolojisiyle triflinli domuzlar› teknik olarak tespit etmek mümkünse de önceki as›rlarda böyle bir yöntem bilinmiyordu. Bu nedenle, domuz eti yiyen herkes için triflin paraziti- ni kapma ve ölümle karfl› karfl›ya kalma riski vard›. Görüldü¤ü gibi tüm bu sebepler, Rabbimiz'in domuz etini yasak- lanmas›n›n hikmetlerinden bir k›sm›d›r. Ayr›ca Rabbimiz'in bu emri, her koflulda sa¤l›¤a zararl› etkilerini sürdüren, denetimsiz üretiminde ise ölümcül bile olabilen domuz etinin yenmesine karfl› tam bir koru- mad›r. 20. yüzy›la kadar domuz etinin insan sa¤l›¤›n› do¤rudan tehdit eden zararlar› oldu¤undan haberdar olmak mümkün de¤ildi. Bugün- kü t›bbi cihazlarla, biyolojik testlerle somut biçimde ortaya konmufl bu zarara karfl›, daha kimsenin mikrop, bakteri, triflin, hormon, anti- kor gibi kavramlardan haberi olmad›¤› 14. yüzy›lda indirilen Ku- ran'da kesin önlem al›nmas› da, Kuran'›n üstün ilim sahibi Rabbi- miz'in vahyi oldu¤unu gösteren mucizelerdendir. Bugün de domuz üretiminde al›nan her türlü önlem ve denetime ra¤men, domuz etinin fizyolojik olarak insan vücuduna uygun bir besin türü olmad›¤›, insan sa¤l›¤›na kesin zarar› olan bir et çeflidi oldu¤u gerçe¤i de¤iflmemifltir.

Resimde "triflin" paraziti görül- mektedir. 41

Kuran'da dikkat çekilen besinlerden biri de zeytindir. Son y›llar- da yap›lan araflt›rmalar, zeytinin yaln›zca lezzetli bir besin de¤il, bu- nun yan›nda önemli bir sa¤l›k kayna¤› oldu¤unu da ortaya koymufl- tur. Zeytinin yan› s›ra zeytinin ya¤› da önemli bir besin kayna¤›d›r. Kuran'da zeytin a¤ac›n›n ya¤›na ise flu ayetle dikkat çekilmifltir:

Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun misali, içinde çera¤ bulunan bir kandil gibidir; çera¤ bir s›rça içerisindedir; s›rça, sanki incimsi bir y›ld›zd›r ki, do¤uya da, bat›ya da ait olmayan kutlu bir zeytin a¤ac›ndan yak›l›r; (bu öyle bir a¤aç ki) neredeyse atefl ona do- kunmasa da ya¤› ›fl›k verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu Kendi nuruna yöneltip-iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, herfleyi bilendir. (Nur Suresi, 35)

Yukar›daki ayette "mubareketin zeytunetin" ifadesiyle zeytin, "bereketli, kutlu, u¤urlu, say›s›z yarar sa¤layan" anlamlar›na gelen mübarek s›fat›yla nitelendirilmifltir. "Zeytuha" ifadesiyle bildirilen zeytinya¤›, di¤er kat› ya¤lar›n aksine, tüm uzmanlar taraf›ndan baflta kalp ve damar sa¤l›¤› için olmak üzere en çok tavsiye edilen ya¤ çefli- di olarak bilinmektedir. Zeytinya¤›n›n sa¤l›k aç›s›ndan faydalar›n› flöyle s›ralayabiliriz:

Kalp ve Damar Sağlığına Faydalı Olması

Zeytin ve zeytinya¤ içinde bulunan ya¤ asitlerinin ço¤u tekli doymam›fl ya¤d›r. Tekli doymam›fl ya¤lar kolesterol içermezler. Bun-

Harun Yahya 42 43

dan dolay› zeytinya¤ kandaki kolesterol oran›n› yükseltmemekte, tam tersine kontrol alt›nda tutmaktad›r. Zeytinya¤ ayr›ca vücut için zaruri olan (EFA: es- sential fatty asit) Omega-6 ya¤ asidi (linoleik asit) içermektedir. Bu özelli¤iyle sa¤l›k örgütleri, (Dünya Sa¤l›k Örgütü/WHO) damar sertli- ¤i, fleker hastal›¤› oranlar›n›n yüksek oldu¤u toplumlarda kullan›lan ya¤lar›n içindeki ya¤ asidinin en az %30'unun Omega-6 ya¤ asidi (lino- leik asit) olmas›n› önermektedirler ki, bu da zeytinin de¤erini büyük öl- çüde art›rmaktad›r.34 Bu konuda yap›lan çal›flmalar, 1 hafta boyunca her gün 25 mililitre - yaklafl›k 2 yemek kafl›¤›- do¤al zeytinya¤› tüketen insanlar›n daha az LDL (kötü kolesterol) ve daha yüksek antioksidan seviyeleri gösterdikle- rini ortaya ç›karm›flt›r.35 Antioksidanlar, "serbest radikaller" denilen vü- cudumuzdaki zararl› maddeleri etkisiz hale getirmeleri ve hücrenin tah- rip edilmesini engellemeleri bak›m›ndan son derece önemli maddelerdir. Ayr›ca zeytinya¤› kullan›m›n›n kolesterol seviyelerini düflürdü¤ü ve kalp hastal›klar›n› önledi¤i pek çok araflt›rma ile de tasdik edilmifltir.36 Zeytinya¤›, kanda dolaflan LDL adl› zararl› kolesterol düzeyini dü- flürdü¤ü, ayn› zamanda HDL adl› faydal› kolesterol düzeyini ise yük- seltti¤i37için kalp ve damar hastalar›na ilaç olarak tavsiye edilmektedir. Yüksek oranda kalp ve damar hastal›klar› vakalar›na rastlanan ülkeler- de ço¤unlukla yüksek kolesterol düzeyine sahip doymufl ya¤lar tüketil- mektedir. Bunun yan› s›ra zeytinya¤›, vücutta bulunan Omega-6 ya¤ asidinin Omega-3 ya¤ asidine oran›n› da bozmamaktad›r. Omega-3 ve Omega-6 ya¤ asitlerinin vücuda belli bir oranda al›nmas› çok önemlidir. Çünkü bu oranlardaki dengesizlik durumunda kalple, ba¤›fl›kl›k sistemi ile il- gili hastal›klar ve kanser de dahil olmak üzere birçok hastal›¤›n ilerle- mesi söz konusu olmaktad›r.38 Tüm bu sebeplerden dolay› pek çok insan zeytinya¤› ile sa¤l›k bulmaktad›r. Amerikan Kalp Toplulu¤u, kalp has- tal›¤› riskini azaltmak için yüksek tekli doymam›fl ya¤ diyetlerinin, %30 düflük ya¤l› diyete bir alternatif olabilece¤ini ileri sürmektedir.39 Harun Yahya 44

Kanser Önleyici Olması

The Archives of Internal Medicine'de yay›nlanan bir çal›flma, yüksek oranda tekli doymam›fl ya¤ tüketen kad›nlar›n gö¤üs kanserine yaka- lanma riskinin daha az oldu¤unu göstermifltir.40 New York'ta Buffalo Üniversitesi araflt›rmac›lar›n›n yürüttü¤ü ayr› bir çal›flmada ise, zey- tinya¤› gibi bitkisel ya¤larda bulunan bir ya¤ olan B-sitosterol'ün, prostat kanseri hücrelerinin oluflumunu engellemede yard›mc› olabil- di¤i belirtilmifltir. Araflt›rmac›lar B-sitosterol'ün, hücrelerin bölünme- mesi emrini veren hücre içi haberleflme sistemini güçlendirdi¤i, böy- lece hücre büyümesi kontrolsüz hale gelmeden kanserin engellenebi- lece¤i sonucuna varm›fllard›r. Oxford Üniversitesi'ndeki doktorlar taraf›ndan yürütülen son araflt›rmada da, zeytinya¤›n›n ba¤›rsak kanserine karfl› koruyucu özelli¤e sahip oldu¤u bulunmufltur. Doktorlar zeytinya¤›n›n, ba¤›rsak kanserlerinin bafllamas›n› engellemek için midedeki asitle tepkimeye girdi¤ini keflfetmifllerdir. Oxford araflt›rmac›lar› ayn› zamanda zeytin- ya¤›n›n safra asiti miktar›n› azaltarak ve DAO (diamin oksidaz adl› enzim) seviyesini yükselterek, anormal hücre art›fl›na ve kansere kar- fl› koruyucu oldu¤unu keflfetmifllerdir.41 Kuran Mucizeleri 45

Artriti (eklem enfeksiyonu) Önlemesi

Araflt›rmac›lar›n raporlar›na göre bol miktarda zeytinya¤› ve pifl- mifl sebze yiyen insanlar›n eklemlerdeki kronik enfoksiyonel bir has- tal›k olan romatizmal artrit geçirme riskleri azalabilmektedir.

Kemik Gelişimine Yardımcı Olması

Zeytinya¤›n›n içerdi¤i E, A, D, ve K vitaminleri, çocuklar›n ve eriflkinlerin kemik geliflimine yard›mc› olmas›, kalsiyumu sabitleyerek kemikleri güçlendirmesi bak›m›ndan oldukça önemlidir. Ayn› zaman- da yafll›lara da özellikle tavsiye edilmektedir, çünkü sindirimi kolay- d›r ve minerallerle vitaminlerin vücutta kullan›lmas›na yard›mc› olur. Ayr›ca kemik mineralizasyonunu (minerallerin kemiklerde çökmesi) harekete geçirerek kalsiyum kayb›n› engeller.42 Kemikler organizma- n›n mineral yap›lar›n›n deposunu oluflturur ve kemiklerde mineral bi- rikimi olmad›¤› takdirde kemik yumuflamas› gibi ciddi rahats›zl›klar ortaya ç›kar. Bu bak›mdan zeytinya¤›n›n, iskelet yap›s› üzerinde çok olumlu katk›s› vard›r.

Yaşlanmayı Önlemesi

Zeytinya¤›n›n içerdi¤i vitaminler, hücre yenileyici özelliklere sa- hip olduklar› için, yafll›l›k tedavisinde de kullan›l›r, cildi besler ve ko- rurlar. Besinler bedenimizde enerjiye çevrilirken oksidan denilen baz› Harun Yahya 46

maddeler ortaya ç›kar. Zeytinya¤›, içerdi¤i çok say›daki antioksidan maddeyle zararl› maddelerin tahribat›n› önler, hücrelerimizi yeniler, doku ve organlar›m›- z›n yafllanmas›n› geciktirir. Zeytinya¤› ayn› zamanda vücudumuz- da hücreleri tahrip eden, yaflland›ran "serbest radikal"leri bask›layan E vitamini aç›s›ndan da zengindir.

Çocukların Gelişimine Katkısı

Zeytin ve zeytinya¤›, içinde bulunan linoleik asitten (Omega-6 ya¤ asidi) ötürü yeni do¤mufl bebekler, geliflim ça¤›ndaki çocuklar için son derece faydal› bir besindir. Linoleik asitin eksikli¤i, bebekteki geliflimin yavafllamas›na ve birtak›m deri rahats›zl›klar›n›n ortaya ç›k- mas›na neden olur.43 47

Zeytinya¤›, vücudumuzdaki zararl› maddelerin tahribat›n› önleyen antioksidan elementle- ri ve insan için büyük önem tafl›yan ya¤ asitleri içerir. Bunlar da hormonlara destek olur ve hücre zar›n›n oluflumuna yard›mc› olurlar. Zeytinya¤›, insan sütündeki ya¤ asidi oran›na benzer, dengeli bir çoklu doymam›fl bileflime sahiptir. ‹nsan vücudu taraf›ndan elde edi- lemeyen, ayn› zamanda vücut için vazgeçilmez önemi olan bu temel ya¤l› asitleri aç›s›ndan, zeytinya¤› yeterli bir kaynakt›r. Bu faktörler zeytinya¤›n›, yeni do¤mufl bebekler için oldukça faydal› k›lmaktad›r. Do¤um öncesi ve sonras›nda bebek beyninin ve sinir sisteminin do¤al geliflimine katk›da bulunmas›ndan dolay› uzmanlarca, annelere önerilen tek ya¤, yine zeytinya¤›d›r. Anne sütüne yak›n miktarda lino- leik asit içermekle beraber ya¤s›z inek sütüne zeytinya¤› kat›ld›¤›nda anne sütü kadar do¤al bir besin kayna¤› özelli¤i kazan›r.44

Tansiyon Düşürücü Etkisi:

Archives of Internal Medicine dergisinin 27 Mart 2000 tarihli say›- s›nda yay›nlanan bir çal›flma, zeytinya¤›n›n yüksek tansiyona olumlu etkisini bir kez daha vurgulamaktad›r. Ayr›ca zeytin a¤ac›n›n yapra¤› ile tansiyon düflürücü ilaçlar yap›lmaktad›r.

İç Organlara Faydaları:

‹ster s›cak, ister so¤uk olarak tüketilsin, zeytinya¤› mide asitini azaltarak mideyi gastrit ve ülser gibi hastal›klara karfl› korur.45 Bunun yan› s›ra safra salg›s›n› harekete geçirerek, en mükemmel hale gelme- sini sa¤lar. Safra kesesinin boflalma ifllemini düzenler ve safra tafl› ris- kini azalt›r.46 Ayr›ca içindeki klor sayesinde de karaci¤erin çal›flmas›na yard›mc› olur ve böylece vücudun at›klardan kurtulmas›n› kolaylaflt›- Harun Yahya 48

r›r. Bunlar›n yan› s›ra beyin atardamarlar›- n›n sa¤l›¤›na da olumlu etkisi vard›r.47 Zeytinya¤›, tüm bu özellikleri dolay›s›yla son y›llarda uzmanlar›n oldukça dikkatini çekmektedir.48 Uzmanlar›n yorumla- r›ndan bir k›sm› flöyledir: Sa¤l›k ve beslenme konusunda önde gelen otoritelerden biri, CNN'in ödüllü muhabiri, The Food Pharmacy (Besin Eczanesi) ve Food- Your Miracle Medicine (Yiyecekler-Mucizevi ‹laçlar›n›z) kitaplar›n›n ya- zar› ve ayn› zamanda uluslararas› bir köfle yazar› olan Jean Carper: Yeni ‹talyan araflt›rmas› zeytinya¤›n›n, LDL kolesterolünün atarda- marlar› t›kama özelli¤i de dahil olmak üzere baz› hastal›k süreçleriy- le savaflan... antioksidanlar içerdi¤ini bulmufltur. Diyetisyen ve beslenme uzman› Pat Baird: Zeytinya¤›n›n çok yönlülü¤ü... onun beden sa¤l›¤›na olan faydas› hakk›nda daha ö¤renece¤imiz çok fley var. Harvard Üniversitesi Halk Sa¤l›¤› Okulu Epidemiyoloji Bölümü baflkan› Dr. Dimitrios Trichopoulos: Amerikal› kad›nlar doymufl ya¤lar›n yerine daha fazla zeytinya¤› tüketmifl olsalard› gö¤üs kanseri riskinde %50 kadar azalma gerçek- leflebilirdi. ... Zeytinya¤› baz› habis tümör türlerine karfl› koruyucu bir etkiye sa- hiptir: prostat, gö¤üs, kolon, pullu hücre ve yemek borusu tümörle- ri. Miami Üniversitesi T›p Fakültesi'nden D. Peck: Zeytinya¤›n›n farelerdeki ba¤›fl›kl›k sistemini güçlendirdi¤i ortaya ç›kar›lm›flt›r... Milano Eczac›l›k Fakültesi'nden Bruno Berra: ... natürel s›zma zeytinya¤›n›n küçük polar bileflenleri LDL'nin oksi- dasyona olan direncini belirgin flekilde art›r›r. II. Federico Üniversitesi Dahiliye ve Metabolizma Hastal›klar›

Kuran Mucizeleri 49

Bölümü'nden A. A. Rivellese ve G. Riccar- di, M. Mancini: Zeytinya¤› insülin direncini engeller ve kandaki glikozun daha iyi kontrolünü sa¤lar. Napoli Üniversitesi T›p ve Kimya Fakültesi'nden Patrizia Gallet- ti: Zeytinya¤› polifenollerinin besin olarak al›m›, reaktif oksijen meta- bolitlerle ilgili olan hastal›klar›n riskini azaltabilir -mide ve ba¤›rsak- la ilgili baz› hastal›klar ve damarlar›n t›kanmas› gibi. Zeytinya¤› hid- roksitirosolu insan eritrositlerini oksidatif tehlikeye karfl› korur. Harvard Üniversitesi Halk Sa¤l›¤› Okulu'ndan Frank Sacks: Zeytinya¤› aç›s›ndan zengin bir diyet, afl›r› fliflmanl›¤› kontrol alt›na almada ve tedavi etmede düflük ya¤l› bir diyetten daha etkilidir. Ay- r›ca daha uzun süreli kilo kayb›na neden olur ve kiloyu korumak da- ha kolayd›r... Görüldü¤ü gibi bugün birçok bilim adam› zey- tinya¤›n› esas alan beslenme modelinin en ideal flekil oldu¤unu düflünmektedir. Bu özelliklerinden dolay› günlük beslenme program›nda her ö¤ünde bulunma- s› gereken en temel besinler, zeytin ve zeytinya¤› ola- rak belirtilmektedir. Allah'›n pek çok ayette dikkat çekti¤i zeytin bitkisinin faydalar›, t›p bilgisinin art- mas›yla paralel olarak keflfedilmifltir.

Sizin için gökten su indiren O'dur; içecek on- dan, a¤aç ondand›r (ki) hayvanlar›n›z› onda ot- latmaktas›n›z. Onunla sizin için ekin, zeytin, hurmal›klar, üzümler ve meyvelerin her türlü- sünden bitirir. fiüphesiz bunda, düflünebi- len bir topluluk için ayetler vard›r. (Nahl Suresi, 10-11)

Harun Yahya 50

Biz, senin gö¤sünü yar›p-geniflletmedik mi? Ve yükünü indirip- atmad›k m›? Ki o, senin belini bükmüfltü; Senin zikrini (flan›n›) yüceltmedik mi? Demek ki, gerçekten zorlukla beraber kolayl›k vard›r. Gerçekten güçlükle beraber kolayl›k vard›r. (‹nflirah Suresi, 1-6)

Bilindi¤i gibi her organ›n canl›l›¤›n› sürdürmesi ve görevini yap- mas› için kan yoluyla beslenmesi gereklidir. Kan, kalp kasımıza da "koroner arter" adı verilen atardamarlar yoluyla gelmektedir. Damar sertli¤i (ateroskleroz) durumunda, bu damarlarda daralma ve tıkan- malar oluflabilmektedir. Bu durum ilerledi¤inde ise kan ak›fl› engelle- nir ve kalp yeterince beslenemez hale gelir. Bu da kalbin görevini ya- pamad›¤›n› gösteren gö¤üs a¤rısına ve kalp krizine neden olmaktad›r. Yukar›daki ayetlerde "Biz, gö¤sünü yar›p-geniflletmedik mi" olarak tercüme edilen "E lem neflrah leke sadreke" ifadesi, bu tür bir kalp rahats›zl›¤›na ve günümüzde yap›lan koroner by-pass ameliyat- lar›na bir iflaret olabilir. (En do¤rusunu Allah bilir.) Çünkü ayette ge- çen "lem neflrah" ifadesi, ilk anlam› itibariyle eti ve benzeri fleyleri aç- mak fiilini ifade etmektedir. Nitekim bu ameliyatlarda da gö¤üs kemi- ¤i boydan ikiye ayrılarak gö¤sün içine girilmektedir. Yap›lan ameliyat sonucunda kan ak›fl› tekrar sa¤lanmakta ve gö¤üs a¤rısı ortadan kalk- maktad›r. Ayette geçen geniflleme ifadesi de söz konusu damarlardaki daralmalar›n ortadan kald›r›lmas›na iflaret olabilir. Ayr›ca bu surenin hemen ard›ndan Allah'›n kalp sa¤l›¤›na fayda- l› bir bitki olan "zeytin" üzerine and içmesi de (Tin Suresi, 1), son de- rece hikmetlidir.

Kuran Mucizeleri 51

Kuran'da dikkat çekilen davran›fllardan biri, Hz. Eyüp'e gelen bir vahyi anlatan ayetlerde bildirilir:

Kulumuz Eyyub'u da hat›rla. Hani o: "Herhalde fleytan, bana kahredici bir ac› ve azap dokundurdu" diye Rabbine seslenmiflti. "Aya¤›n› depret. ‹flte y›kanacak ve içecek so¤uk (su," diye vahyettik). (Sad Suresi, 41-42)

Hz. Eyüp'e fleytan›n vermifl oldu¤u s›k›nt› ve rahats›zl›¤a karfl›l›k Allah'›n bildirdi¤i tavsiyelerden biri "aya¤›n› depretmesi"dir. Ayette geçen bu ifade hareket etmenin, spor yapman›n faydalar›na iflaret edi- yor olabilir. (En do¤rusunu Allah bilir.) Nitekim "Aya¤ını depret, yere vur" diye tercüme edilen "urkud" kelimesi, Enbiya Suresi 12. ve 13. ayetlerde "koflmak" anlamında kullanılmaktad›r. Bu da burada kaste- dilen hareketin "koflma" veya "hızlı yürüme" fleklinde olabilece¤ini göstermektedir. Spor esnas›nda, özellikle bacak kaslar› gibi uzun kaslar›n hareket ettirilmesi (izometrik hareketler) ile kan dolafl›m› h›zlan›r, hücrelere giden oksijen miktar›nda art›fl olur. Bunun sonucunda kiflinin üzerin- deki bitkinlik kaybolur, toksik maddelerin vücuttan at›lmas›yla da ki- fli dinçleflir.49 Ayn› zamanda vücut mikroplara karfl› çok daha dirençli bir hale gelir. Düzenli egzersiz yapan kifliler genifl ve temiz damarlara

Harun Yahya 52

sahip olurlar. Bu da damarlar›n t›kanmas›- n›, dolay›s›yla kalp hastal›klar›n› önleyici etki yapar.50 Ayr›ca düzenli yap›lan egzersiz, kan flekerinin dengesini sa¤- layarak fleker hastal›¤›n› önleyici rol oynar. Sporun karaci¤er üze- rindeki olumlu etkileri, "iyi kolesterol" diye adland›rabilece¤imiz ko- lesterol seviyesini yükseltir.51 Ayr›ca ayaklar›n ç›plak olarak yere bas›l- mas› vücutta birikmifl statik elektri¤in boflalt›lmas›nda çok etkili bir yöntemdir. Bu yöntem vücut için bir nevi topraklama görevi görür. Bunun yan›nda ayette dikkat çekildi¤i gibi y›kanman›n da, vücut- taki statik elektri¤in at›lmas›nda en etkili yöntem oldu¤u bilinmekte- dir. Y›kanmayla birlikte vücutta oluflan fiziksel temizli¤in yan› s›ra, ki- flinin üzerindeki muhtemel gerilim ve s›k›nt› da azal›r. Bu nedenle y›- kanmak, hem stres hem de ateflli hastal›klar baflta olmak üzere, birçok fiziksel ve psikolojik rahats›zl›k üzerinde iyilefltirici etkiye sahiptir. Ayette, y›kanmaya ek olarak bir de su içilmesi tavsiye edilmifltir. Suyun vücudun her organ› üzerinde oluflturdu¤u faydalar göz ard› edilemeyecek kadar fazlad›r. Ter bezleri, mide, ba¤›rsaklar, böbrekler, cilt ve bunlar gibi daha pek çok organ›n sa¤l›¤›, suyun vücuda yeterli miktarda al›nmas›na ba¤l›d›r. Bu konuda meydana gelebilecek bir ra- hats›zl›¤›n telafisi de yine suyla yap›lan takviye ile mümkün olur. Bit- kinli¤in, yorgunlu¤un ve uyku halinin çözümü de yine vücuttaki su miktar›n›n art›r›lmas›, böy- lece toksik maddelerden ar›n›lmas› sa¤la- narak gerçekleflir. Her biri beden ve ruh sa¤l›¤›m›z için hayati önem tafl›yan bu tavsiyele- rin birarada uygulanmas› ise, en ideal sonucu verecektir. Bu tavsiyelerin her biri Allah'›n "Kuran'dan mü'minler için flifa ve rahmet olan fleyleri indiriyoruz..." (‹sra Suresi, 82) ayetinin bir tecellisidir.

Kuran Mucizeleri 53 54

Yerin bitirdiklerinden, kendi nefislerinden ve daha bilmedikleri nice fleylerden bütün çiftleri yaratan (Allah çok) Yücedir. (Yasin Suresi, 36)

... daha sizlerin bilmedi¤iniz neleri yaratmaktad›r? (Nahl Suresi, 8)

Yukar›daki ayetlerde, Kuran'›n indirildi¤i dönemde insanlar›n bilmedi¤i hayat formlar›n›n oldu¤una iflaret edilmektedir. Nitekim mikroskobun keflfi ile birlikte insan gözünün göremedi¤i küçüklükte yeni canl›lar keflfedilmifltir. Böylece Kuran'da dikkat çekilen, bu canl›- lar›n varl›¤› hakk›nda insanlar bilgi sahibi olmaya bafllam›fllard›r. Ç›p- lak gözle görülemeyen ve genellikle tek bir hücreden ibaret olan mik- ro canl›lar›n varl›¤›na iflaret eden di¤er ayetler ise flöyledir:

... Göklerde ve yerde zerre a¤›rl›¤›nca hiçbir fley O'ndan uzak (sakl›) kalmaz. Bundan daha küçük olan› da, daha büyük olan› da, istisnas›z, mutlaka apaç›k bir kitapta (yaz›l›)d›r. (Sebe Suresi, 3)

... Yerde ve gökte zerre a¤›rl›¤›nca hiçbir fley Rabbinden uzakta (sakl›) kalmaz. Bunun daha küçü¤ü de, daha büyü¤ü de yoktur ki, apaç›k bir kitapta (kay›tl›) olmas›n. (Yunus Suresi, 61)

Yeryüzünün her yan›na yay›lm›fl olan bu gizli dünyan›n üyeleri yani mikroorganizmalar, yeryüzündeki hayvanlar›n 20 kat› kadard›r- lar. Gözle görülmeyecek kadar küçük bu mikroorganizmalar toplulu- ¤u, bakteriler, virüsler, mantarlar, su yosunlar› ve akarlardan oluflur. Kuran Mucizeleri 55

Bu mikrocanl›lar, yeryüzündeki yaflam dengesinin önemli bir unsurudur. Örne¤in Dünya üze- rinde yaflam›n oluflumunu sa¤layan temel ö¤elerden bir tane- si olan azot döngüsü, bakteriler taraf›ndan sa¤lan›r. Bitkilerin top- raktaki mineralleri alabilmelerini sa¤layan en önemli unsur ise kök mantarlar›d›r. Salata veya et gibi nitrat içeren besinlerden zehirlenme- mizi ise dilimizde bulunan bakteriler önler. Ayn› zamanda baz› bakte- riler ve algler, dünyada canl›l›¤›n var olmas›n›n temel unsuru olan fo- tosentez yapabilme yetene¤ine sahiptirler ve bu görevi bitkilerle pay- lafl›rlar. Baz› akar türleri organik maddeleri parçalayarak besinleri bit- kilerin kullanabilece¤i hale dönüfltürebilirler. Görüldü¤ü gibi ancak teknolojik aletlerle hakk›nda bilgi edinebildi¤imiz bu küçük canl›lar, insan yaflam› için vazgeçilmez öneme sahiptirler. Kuran'da as›rlar öncesinden gözle gördü¤ümüz alemlerin d›fl›n- da da canl›lar olaca¤›na dikkat çekilmesi, kuflkusuz Kuran'›n bir bafl- ka mucizesidir.(Detayl› bilgi için bkz. Harun Yahya, Mikrodünya Muci- zesi, Araflt›rma Yay›nc›l›k)

Harun Yahya 56

Yeryüzünde hiçbir canl› ve iki kanad›yla uçan hiçbir kufl yoktur ki, sizin gibi ümmetler olmas›n... (Enam Suresi, 38)

Günümüzde hayvan ve kufl ekolojilerinde yap›lan incelemeler sonucunda, tüm hayvanlar›n ve kufllar›n ayr› topluluklar halinde ya- flad›klar› bilinmektedir. Uzun süreli ve kapsaml› araflt›rmalar sonucu hayvanlar hakk›nda elde edilen bilgiler, hayvanlar aras›nda oldukça sistemli bir sosyal düzen oldu¤unu ortaya koymufltur. Örne¤in sosyal hayatlar› ile bilim adamlar›n› hayrete düflüren bal ar›lar›, koloniler halinde a¤aç kovuklar›nda veya benzeri kapal› me- kanlarda kendilerine yuva yaparlar. Bir ar› kolonisi, bir kraliçe, birkaç yüz erkek ve 10-80 bin iflçi ar›dan oluflur. Daha önce de de¤indi¤imiz gibi, ar› kolonilerinin her birinde sadece bir kraliçe bulunur ve krali- çenin temel görevi yumurtlamakt›r. Bundan baflka, koloninin bütün- lü¤ünü ve kovandaki sistemin iflleyiflini sa¤layan önemli maddeler de salg›lar. Erkeklerin ise tek fonksiyonlar› kraliçeyi döllemektir. Kovan- da petek örme, yiyecek toplama, ar› sütü üretme, kovan ›s›s›n› düzen- leme, temizlik, savunma gibi akla gelebilecek tüm iflleri ise iflçi ar›lar

Kuran Mucizeleri 57

yaparlar. Ar› kovan›ndaki hayat›n her aflamas›nda bir düzen vard›r. Larvalar›n bak›m›ndan, kovan›n genel ihtiyaçlar›n›n teminine kadar her görev hiç aksamadan yerine getirilir. Kar›ncalar da dünyan›n en kalabal›k nüfusuna sahip olmalar›na ra¤men, teknoloji, kollektif çal›flma, askeri strateji, geliflmifl iletiflim a¤›, hiyerarflik düzen, disiplin, kusursuz bir flehir planlamas› gibi pek çok alanda insanlara örnek olacak bir düzen sergilerler. "Koloniler" denen topluluklar halinde yaflayan kar›ncalar, öylesine geliflmifl bir düzen içindedirler ki, bu aç›dan insanlar›nkine benzer bir uygarl›¤a sahip olduklar› bile söylenebilir. Kar›ncalar besinlerini üretip depolarken, yavrular›n› gözetir, ko- lonilerini korur ve savafl›rlar. Hatta "terzilik" yap›p, "tar›m"la u¤raflan, "hayvan yetifltiren" koloniler bile vard›r. Aralar›nda çok güçlü bir ile- tiflim a¤› bulunan bu hayvanlar, toplumsal örgütlenme ve uzmanlafl- ma aç›s›ndan bak›ld›¤›nda, hiçbir canl› ile k›yaslanamayacak üstün- lüktedirler. (Detayl› bilgi için bkz. Harun Yahya, Kar›nca Mucizesi, Araflt›rma Yay›nc›l›k) Topluluk halinde yaflayan hayvanlar düzenli yaflant›lar›n›n yan› s›ra tehlikeye de birlikte karfl› koyarlar. Örne¤in küçük kufllar, do¤an veya baykufl gibi y›rt›c› kufllar bölgelerine girdiklerinde topluca bu hayvanlar›n çevresini sararlar. Bu arada çevredeki di¤er kufllar› da bölgeye çekmek için özel bir ses ç›kart›rlar. Küçük kufllar›n topluca gösterdikleri sald›rgan hareketler, y›rt›c› kufllar› genellikle bölgeden uzaklaflt›r›r.52

Harun Yahya 58

Birarada uçan bir kufl sürüsü de ayn› flekilde tüm sürü üyeleri için bir koruma sa¤lar. Örne¤in sürü halinde uçan s›¤›rc›klar aralar›nda genifl bir mesafe b›rakarak uçarlar. Ancak bir do¤an gördüklerinde aralar›ndaki boflluklar› kapat›rlar. Böylelikle do¤an›n sürünün ortas›- na dalmas›n› zorlaflt›r›rlar, do¤an bunu yapsa bile kanatlar›n› sakatlar ve avlanamaz.53 Memeli hayvanlar da sürülerine bir sald›r› oldu¤un- da, toplu olarak hareket ederler. Örne¤in zebralar düflmanlar›ndan ka- çarken yavrular›n› sürünün ortas›na al›rlar. Yunuslar da hep grup ha- linde gezerler ve en büyük düflmanlar› olan köpekbal›klar›na karfl› grupça karfl› koyarlar.54 Hayvanlar›n sosyal hayatlar› ile ilgili verilebilecek say›s›z örnek ve çok fazla detay vard›r. Hayvanlarla ilgili elde edilen bu bilgiler, uzun y›llar boyunca yap›lan kapsaml› araflt›rmalar neticesinde elde edilebilmifltir. Görüldü¤ü gibi her alanda oldu¤u gibi hayvanlarla ilgi- li Kuran'da verilen bilgiler de, onun Allah'›n sözü oldu¤unu göster- mektedir. Kuran Mucizeleri 59

Sizin için hayvanlarda da elbette ibretler vard›r, size onlar›n kar›nlar›ndaki fers (yar› sindirilmifl g›dalar) ile kan aras›ndan, içenlerin bo¤az›ndan kolayl›kla kayan dupduru bir süt içirmekteyiz. (Nahl Suresi, 66)

Gerçekten hayvanlarda da sizin için bir ders (ibret) vard›r; kar›nlar›- n›n içinde olanlardan size içirmekteyiz ve onlarda sizin için daha birçok yararlar var. Sizler onlardan yemektesiniz. Onlar›n üzerinde ve gemilerde tafl›nmaktas›n›z. (Müminun Suresi, 21-22)

Bugün pek çok bilim adam› ve araflt›rma-gelifltirme (ARGE) uz- man› projelerine bafllamadan önce, bunun canl›lardaki örneklerini araflt›rmakta, onlardaki sistem ve tasar›mlar› taklit etmektedirler. Di- ¤er bir deyiflle bilim adamlar›, Allah'›n do¤ada yaratt›¤› tasar›mlar› görüp incelemekte ve bunlardan ilham alarak yeni teknolojiler gelifl- tirmektedirler. Bu yönelim yeni bir bilim dal› do¤urmufltur: "Biyomimetik". "Do- ¤adaki canl›lardan taklit" anlam›na gelen bu bilim dal›, özellikle son dönemlerde teknoloji dünyas›nda yayg›n bir uygulama alan› bulmufl- tur. Kuran'da Müminun Suresi'nin 21. ve Nahl Suresi'nin 66. ayetlerin- de "ders alma, ö¤üt, önem, önemli fley, örnek" anlamlar›na gelen "ibre- ten" kelimesinin kullan›lmas› bu bak›mdan çok hikmetlidir. Biyomimetik, insanlar›n do¤ada bulunan sistemleri taklit ederek

Harun Yahya 60

yapt›klar› maddelerin, aletlerin, mekaniz- ma ve sistemlerin tümünü ifade eden bir terimdir. Do- ¤adaki tasar›mlar örnek al›narak yap›lan aletlere, özellikle na- noteknoloji, robot teknolojisi, yapay zeka (AI), t›bbi endüstri ve as- keri donan›m gibi alanlarda kullan›lmak için gerek duyulmaktad›r. Biyomimetik (biyomimikri), ilk defa Montanal› bir yazar ve bilim gözlemcisi olan Janine M. Benyus taraf›ndan ortaya at›lm›fl bir kav- ramd›r. Türkçe karfl›l›¤› "biyotaklit" olan bu kavram, daha sonra pek çok kifli taraf›ndan yorumlanm›fl ve uygulamaya geçirilmifltir. Biyomi- metik hakk›nda yap›lan yorumlardan biri flöyledir: Biyomimikrinin ana temas› do¤adan model, ölçü ve ak›l olarak ö¤- renecek çok fleyimiz oldu¤udur. Bu araflt›rmac›lar›n ortak noktas›, do¤adaki tasar›ma sayg› göstermeleri ve insanlar›n karfl›laflt›klar› problemlerin çözümünde bunlar› kullanarak ilham almalar›d›r.55 Ürün kalitesini ve verimini art›rmada do¤adan faydalanan flirket- lerden biri olan Interface'in ürün stratejisti David Oakey de biyomi- metik konusunda flunlar› söyler: Do¤a, benim ifl ve tasar›m konular›nda ak›l hocam, yaflam tarz›m için bir model. Do¤an›n sistemi milyonlarca senedir çal›fl›yor… Biyo- taklit, do¤adan ö¤renmenin bir yoludur.56 Son y›llarda bilim adamlar› h›zla yayg›nlaflan bu fikri benimsedi- ler; önlerindeki benzersiz ve kusursuz modelleri örnek alarak çal›flma- 61

lar›na h›z kazand›rd›lar. Do¤adaki tasar›m- lar, en az malzeme ve enerji ile en fazla verim almala- r›, kendi kendilerini onarma özellikleri, geri-dönüflümlü ve do¤a-dostu olmalar›, sessiz çal›flmalar›, estetik, dayan›kl› ve uzun ömürlü olmalar› bak›m›ndan teknolojik çal›flmalara örnek teflkil eder- ler. High Country News adl› bir gazetede biyomimetik bilimsel bir ha- reket olarak tan›mlanm›fl ve flöyle bir yorum yap›lm›flt›r: Do¤al sistemleri model alarak, bugün kulland›¤›m›zdan çok daha uzun süreli teknolojiler oluflturabiliriz.57 Do¤ada gördü¤ü mükemmellikler üzerinde düflünerek, do¤ada- ki modellerin taklit edilmesi gerekti¤ine inanan Janine M. Benyus'un, Biomimicry (Biyomimikri) adl› kitab›nda verdi¤i örneklerden baz›lar› flunlard›r: * Ar› kufllar›n›n 10 gramdan daha az bir ya- k›tla Meksika Körfezi'ni geçebilmeleri, * Yusufçuklar›n en iyi helikopterlerden bile daha iyi manevra yapa- bilmeleri, 62

* Termit kulelerinde bulunan iklimlen- dirme ve havaland›rma sistemlerinin, donan›m ve enerji sarfiyat› bak›m›ndan insanlar›n yapt›klar›ndan çok da- ha üstün olmalar›, * Yarasan›n çok-frekansl› ileticisinin, insanlar›n yapt›¤› radarlar- dan daha verimli ve duyarl› çal›flmas›, * Ifl›k saçan alglerin vücut fenerlerini ayd›nlatmak için çeflitli kim- yasallar› biraraya getirmeleri, * Kutup bal›klar› ve kurba¤alar›n donduktan sonra yeniden ha- yata dönmeleri ve organlar›n›n buz nedeniyle hasara u¤ramamas›, * Bukalemunun ve mürekkep bal›¤›n›n, bulunduklar› ortamla tam bir uyum içinde olacaklar› flekilde derilerinin renklerini, desenle- rini an›nda de¤ifltirmeleri, * Ar›lar›n, kaplumba¤alar›n ve kufllar›n haritalar› olmadan uzun mesafeleri katetmeleri, * Balinalar›n ve penguenlerin oksijen tüpü kullanmadan dalmala- r›, Yukar›da sadece birkaç örne¤ine yer verdi¤imiz do¤adaki hay- ranl›k uyand›ran bu gibi mekanizma ve tasar›mlar, teknolojinin birçok alan›n› zenginlefltirme potansiyeline sahiptir. Bilgi birikimimizin art- mas› ve teknolojik imkanlar›n geliflmesi ile birlikte bu potansiyel her geçen gün daha da ortaya ç›kmaktad›r. Hayvanlar›n her biri, insanlar› hayrete düflüren birçok yarat›l›fl özelliklerine sahiptir. Kimileri suda hareket etmelerini sa¤layan en ideal flekle (hidrodinamik) sahipken, kimileri de bizim için oldukça yabanc› olan duyular› kullan›r. Bunlar›n birço¤u insanlar›n ilk defa karfl›laflt›klar›, daha do¤rusu yeni fark›na vard›klar› özelliklerdir. Ba- zen bir canl›n›n tek bir özelli¤ini bile taklit etmek için bilgisayar, me- kanik, elektronik, matematik, fizik, kimya ve biyoloji gibi bilim dalla- r›n›n önde gelen isimlerinin biraraya gelmesi gerekmektedir. Bilim adamlar› her geçen gün do¤ada keflfettikleri benzersiz ya-

Kuran Mucizeleri 63

p›lar ve sistemler karfl›s›nda hayrete düflmekte ve bunlara duyduklar› hayranl›¤› insanl›k yarar›na yeni teknolojiler üretmek için kullanarak göstermektedirler. Do¤ada var olan mükemmel sistemlerin, uygula- nan ola¤anüstü tekniklerin bilim adamlar›n›n bilgisinin ve akl›n›n çok üstünde oldu¤unun, mevcut problemlere benzersiz çözümler sundu- ¤unun fark›na varan bilim adamlar›, art›k senelerce u¤raflarak çözüm getiremedikleri pek çok konuda do¤adaki tasar›mlar›n yard›m›na bafl- vurmaktad›rlar. Bunun sonucu olarak da k›sa zamanda, baflar›l› so- nuçlar elde etmeleri mümkün olmaktad›r. Ayr›ca do¤an›n taklidi ile birlikte bilim adamlar› gerek vakit ve emek aç›s›ndan, gerekse maddi

Harun Yahya 64

kaynaklar›n isabetli kullan›lmas› bak›m›n- dan da çok önemli kazançlar sa¤lamaktad›rlar. Bugün görmekteyiz ki geliflen teknoloji yarat›l›fl mucize- lerini tek tek keflfetmekte ve "biyomimetik" biliminde oldu¤u gibi canl›lardaki ola¤anüstü tasar›mlar› örnek alarak insanl›¤a hizmet et- mektedir. Janine M. Benyus da, do¤ay› taklit etti¤imiz takdirde yiye- cek ve enerji üretimi, bilgi depolama, sa¤l›k gibi birçok alanda kendi- mizi rahatl›kla gelifltirebilece¤imizi belirtmifltir. Bu konular›n ele al›n- d›¤› pek çok bilimsel makaleden birkaç tanesinin bafll›klar›n› flöyle s›- ralayabiliriz: Bilim Do¤ay› Taklit Ediyor58 Hayat›n Tasar›mdaki Dersleri59 Biyomimikri: Gözümüzün Önünde Gizlenen S›rlar60 Biyomimikri: Do¤an›n ‹lham Verdi¤i Bulufllar61 Biyomimikri: Bizi Çevreleyen Üstün Yetenek62 Biyomimetik: Do¤adan ‹yi Dizaynlar Ç›karmak63 Biyomimetik: Do¤adaki Tasar›mlardan Malzemeler Meydana Ge- tirmek64 Mühendisler Tasar›m için Do¤adan Örnek Al›yorlar65 19. yüzy›lda do¤an›n taklidi sadece estetik aç›dan uygulama sa- has›na sahipti. Dönemin ressam ve mimarlar› do¤adaki güzellikler- den etkilenmifl, yapt›klar› eserlerde bu yap›lar›n d›fl görünüfllerini ör- nek alm›fllard›. Ama do¤adaki tasar›mlar›n ola¤anüstülü¤ünün ve bunlar›n taklidinin insanlar için fayda sa¤layaca¤›n›n anlafl›lmas›, an- cak do¤al mekanizmalar›n moleküler seviyede incelenmesiyle -20. yüzy›lda- bafllam›flt›r. Bugün bilim adamlar› ve araflt›rmac›lar Ku- ran'da yaklafl›k 1400 sene evvel bildirildi¤i gibi canl›lardan "ders" al- maktad›rlar. (Detayl› bilgi için bkz. Harun Yahya, Biyomimetik: Tekno- loji Do¤ay› Taklit Ediyor, Araflt›rma Yay›nc›l›k)

Kuran Mucizeleri 65

Gözleri 'zillet ve dehfletten düflmüfl olarak', sanki 'yay›lan' çekirgeler gibi kabirlerinden ç›karlar. (Kamer Suresi, 7)

Yukar›daki ayette, iman etmeyenlerin ahiretteki durumlar› tarif edilmektedir. Gelmifl geçmifl milyarlarca insan›n topluca dirilifli, yay›- lan çekirgelere benzetilmektedir. Kuflkusuz Allah'›n bu örne¤i verme- sinin pek çok hikmeti vard›r. 20. yüzy›lda çekirgeler üzerinde mikro kameralarla yap›lan kap- saml› araflt›rmalar esnas›nda birçok bilgi edinilmifltir. Çekirge sürüle- ri çok kalabal›klard›r ancak adeta tek bir vücut olarak hareket ederler. Milyarlarca çekirge biraraya gelerek kilometrelerce uzunluk ve genifl- likteki kapkara bir ya¤mur bulutunu and›r›rlar. Bu sürülerin baz›lar›- n›n 3-5 kilometre geniflli¤inde ve metrelerce derinlikte oldu¤u tespit edilmifltir. Çekirge sürüleri bu yo¤unluklar›ndan ötürü, havan›n ka- rarm›fl gibi görünmesine sebep olurlar.66 Bu canl›larla ilgili tespit edilen bir di¤er bilgi de yumurtalar›n› topra¤›n içine tohum gibi yerlefltirmeleri ve çekirge larvalar›n›n uzun bir süre topra¤›n alt›nda kald›ktan sonra, yeryüzüne topluca ç›kmala- r›d›r. Difli çekirgeler topra¤›n içine 10-15 cm'lik bir tünel kazd›ktan sonra, bir seferde 95-158 larva b›rak›rlar. Bir çekirge bu ifllemi yaklafl›k üç sefer tekrarlar. Larvalar olgunlaflt›klar›nda -havan›n s›cakl›¤›na ba¤l› olarak 10-65 gün aras› bir zamanda- toplu olarak topra¤›n alt›n- dan ç›karlar. 1m2'lik bir alanda 1.000 yumurta çukuru bulunabilir. Çe- kirge sürüleri birkaç yüz km2'lik alan› kaplayabilecek çokluktad›rlar. Km2 bafl›na düflen çekirge miktar› ise 40-80 milyon aras›nda de¤ifl-

Harun Yahya 66

mektedir.67 Çekirgelerin topra¤›n alt›nda ol- malar›, uzun bir süre kald›ktan sonra topluca ve çok kalabal›k olarak yeryüzüne ç›k›yor olmalar›, k›yamet günü insanlar›n dirilifline benzer bir görünüm olabilir. (En do¤rusunu Allah bilir.) Günümüzde çekirgeleri araflt›rmak üzere özel birimler kurul- mufltur ve bu araflt›rmalar›n bir k›sm›nda uzaktan kumandal› görün- tü elde etme sistemleri kullan›lmaktad›r. Hatta NASA'n›n uydu veri- leri dahi, Afrika'da çöl çekirge kolonilerinin gelifltikleri alanlar› tespit etmek amac›yla kullan›lmaktad›r. Uydu verileri sayesinde 18 milyon km2'lik alanlar içinde yerden ve havadan kapsaml› araflt›rmalar yapa- bilmek mümkün olabilmektedir. Görüldü¤ü gibi çekirgelerle ilgili tespitte bulunabilmek için kul- lan›lan bu teknolojilerin bulunmad›¤› bir dönemde, böyle bir benzet- menin yap›lmas› Kuran'›n, herfleyin bilgisine sahip Allah'›n vahyi ol- du¤unun delillerinden biridir.

Kuran Mucizeleri 67

Kuran'da Hz. Süleyman'›n ordular›ndan bahsedilirken, kar›nca- lar›n aras›nda bir "haberleflme sistemi" oldu¤una iflaret edilmektedir:

Nihayet kar›nca vadisine geldiklerinde, bir difli kar›nca dedi ki: "Ey kar›nca toplulu¤u, kendi yuvalar›n›za girin, Süleyman ve ordular›, fark›nda olmaks›z›n sizi k›r›p geçmesin." (Neml Suresi, 18)

20. yüzy›lda kar›ncalar üzerinde yap›lan bilimsel araflt›rmalar, bu küçük hayvanlar›n çok organize bir sosyal yaflant›lar› oldu¤unu ve bu organizasyonun gere¤i olarak aralar›nda çok kompleks bir iletiflim a¤›n›n var oldu¤unu ortaya koymufltur. National Geographic dergisin- de yay›nlanan bir makalede bu konudan flöyle bahsedilmektedir: Büyük veya küçük herhangi bir kar›nca, bafl›ndaki karmafl›k duyu organlar›yla, milyonlarca hatta daha fazla kimyasal ve görsel sinyal- leri yakalar. Beyin 500.000 sinir hücresi içerir; gözler birlefliktir; an- tenler insandaki burun ve parmak ucu gibi hareket eder. A¤z›n alt›n- daki projeksiyonlar tad› alg›lar, k›llar dokunmaya karfl›l›k verir.68 Biz fark›na varmasak da kar›ncalar, hassas duyu organlar› saye- sinde oldukça farkl› iletiflim yöntemleri kullan›rlar. Avlar›n› bulmak- tan birbirlerini takip etmeye, yuvalar›n› kurmaktan savaflmaya kadar hayatlar›n›n her an›nda bu duyu organlar›ndan faydalan›rlar. 2-3 mi- limetrelik vücutlar›n›n içine s›¤d›r›lm›fl 500.000 sinir hücresiyle, insan- lar› hayrete düflürecek bir iletiflim sistemine sahiptirler. Bu hayvanlar›n iletiflimlerindeki tepkileri belli bafll› kategorilere ayr›lm›flt›r: Alarm verme, toplanma, besin yerini haber verme, temiz- lenme, s›v› besin de¤iflimi, gruplaflma, tan›ma, kast belirleme...69 Harun Yahya 68

Bu tepkilerle düzenli bir toplum yap›s› oluflturan kar›ncalar›n, karfl›l›kl› haber al›flverifline da- yal› bir hayatlar› vard›r. Kar›ncalar bilgi al›flverifli sa¤lamada, kimi zaman insanlar›n konuflarak halledemedi¤i konularda (toplan- ma, paylaflma, temizleme, savunma vs. gibi) çok daha kusursuz bir iletiflim sergilerler. Kar›ncalar daha çok kimyasal düzeyde bir iletiflim gerçeklefltirir- ler. Kar›ncalar›n iletiflim kurmak amac›yla kulland›klar› kimyasal maddeler, yar›-kimyasallar (semiochemicals) olarak bilinen "fero- men"lerdir. Koku olarak alg›lanan ve iç salg› bezlerinde salg›lanan bir s›v› olan "feromen"ler, kar›nca topluluklar›n›n organizasyonunda en önemli rolü oynar. Bir kar›nca sinyal olarak bu s›v›y› salg›lad›¤›nda, di¤erleri koku veya tat alma yoluyla mesaj› al›r ve cevap verirler. Ka- r›nca feromenleri üzerinde yap›lan araflt›rmalar, tüm sinyallerin kolo- ninin ihtiyaçlar›na göre salg›land›¤›n› ortaya ç›karm›flt›r. Ayr›ca kar›n- calar›n salg›lad›¤› feromenin yo¤unlu¤u, içinde bulunduklar› duru- mun aciliyetine göre de de¤iflmektedir.70 Görüldü¤ü gibi, kar›ncalar›n yapt›klar› ifllemleri yapabilmek için, kapsaml› bir kimya bilgisine ihtiyaç vard›r. 14 as›r öncesinde, kar›nca- lar hakk›nda böylesine ayr›nt›l› bilgi sahibi olunmad›¤› bir dönemde, kar›ncalar›n iletiflimine dikkat çekilmesi Kuran'›n bilimsel mucizele- rinden biridir. (Detayl› bilgi için bkz. Harun Yahya, Kar›nca Mucizesi, Araflt›rma Yay›nc›l›k)

Kuran Mucizeleri 69

Taneyi ve çekirde¤i yaran flüphesiz Allah't›r. O, diriyi ölüden ç›kar›r, ölüyü de diriden ç›kar›r. ‹flte Allah budur. Öyleyse nas›l oluyor da çevriliyorsunuz? (Enam Suresi, 95)

Yukar›daki ayette Kuran'›n indirildi¤i dönemde bilinmesi müm- kün olmayan bir besin döngüsüne dikkat çekilmifltir. Bir canl› öldü¤ünde, mikroorganizmalar onu süratle parçalarlar. Böylece ölü beden organik moleküllere ayr›flm›fl olur. Bu moleküller topra¤a kar›flarak, bitki ve hayvanlar›n, dolay›s›yla da insanlar›n te- mel besin kayna¤› olur. E¤er bu dönüflüm olmasa hayat da mümkün olmazd›. Bakteriler de canl›lar›n ihtiyac› olan mineral ve besinleri haz›rla- makla sorumludurlar. K›fl boyunca neredeyse ölü olan bitki ve baz› hayvanlar›n yaz›n tekrar canlan›rken ihtiyaç duyacaklar› tüm besin ve mineraller, k›fl›n bakterilerin yapt›¤› faaliyetler ile sa¤lan›r. K›fl boyu bakteriler, organik at›klar› yani hayvan ve bitki ölülerini ayr›flt›rarak minerallere dönüfltürürler.71 Böylelikle canl›lar baharda uyand›klar›n- da besinlerini de haz›r olarak bulurlar. Bakteriler sayesinde hem bu- lunduklar› ortamda bir "bahar temizli¤i" yap›lm›fl, hem de baharda yeniden canlanan do¤a için yeterli miktarda besin haz›rlanm›fl olur. Görüldü¤ü gibi ölen canl›lar, yeni canl›lar›n hayat bulmas›nda bi- rinci dereceden rol oynarlar. Böylelikle Allah'›n ayette "diriyi ölüden ç›kar›r, ölüyü de diriden ç›kar›r" ifadesiyle dikkat çekti¤i bu dönü- flüm en mükemmel flekilde gerçekleflmifl olur. Kuran'da böylesine de- tay bir bilgiye as›rlar öncesinden dikkat çekilmesi, Kuran'›n Allah'›n sözü oldu¤unun delillerinden biridir.

Harun Yahya 70

Ölen bitki ve hayvanlar

A¤aç kökleri taraf›ndan emilen mineraller fiemada canland›r›ld›¤› gibi ölen bitki ve hayvanlar bakte- riler taraf›ndan ayr›flt›r›larak minerallere dönüfltürülürler. Topra¤a kar›flan bu organik art›klar da bitkilerin temel be- sin kayna¤›n› olufltururlar. Dolay›s›yla bu besin döngü- sü tüm canl›lar için hayati önem tafl›maktad›r.

Kuran Mucizeleri 71

Böylelikle ma¤arada y›llar y›l› onlar›n kulaklar›na vurduk (derin bir uyku verdik). (Kehf Suresi, 11)

Yukar›daki ayette geçen "kulaklar›na vurduk" ifadesinin Arapça- s› "darabe" fiilidir. Arapçada bu fiil, mecazi olarak "onlar› uyuttuk" an- lam›n› tafl›maktad›r. Ayr›ca "darabe" kelimesi kulakla beraber kullan›l- d›¤›nda "kula¤›n duymas›n›n engellenmesi" anlam› da tafl›maktad›r. Ayette uyku ile ilgili sadece iflitme duyusuna dikkat çekil- mesi ise asl›nda çok önemli bir bilgi içermektedir. Bilim adamlar›n›n keflif- lerine göre kulak, insan uyur- ken aktif olan tek duyu orga- n›d›r. Uyanmak için saatin alarm›na ihtiyaç duymam›z›n sebebi de budur.72 Allah'›n Kehf Ehli ile ilgili olarak kul- land›¤› "kulaklar›na vurduk" ifadesinin hikmeti de, söz ko- nusu gençlerin iflitme duyu- lar›n›n kapat›ld›¤›na ve bu yüzden uzun y›llar uyanma- dan uykuda kald›klar›na ifla- ret olmas› muhtemeldir.

Harun Yahya 72

Sen onlar› uyan›k san›rs›n, oysa onlar (derin bir uykuda) uyuflmufllard›r. Biz onlar› sa¤ yana ve sol yana çeviriyorduk. Köpekleri de iki kolunu uzatm›fl yat›yordu. Onlar› görmüfl olsayd›n, geri dönüp onlardan kaçard›n, onlardan içini korku kaplard›. (Kehf Suresi, 18)

Yukar›daki ayette yüzlerce y›l uykuda kald›klar› bildirilen Kehf Ehlinden bahsedilmektedir. Ayr›ca Allah bu ayette bu kiflilerin beden- lerini sa¤ ve sol yanlara çevirdi¤ini bildirmektedir. Bunun hikmeti ise çok yak›n bir tarihte keflfedilmifltir. Uzun süre ayn› yat›fl pozisyonunda kalan insanlar ciddi sa¤l›k problemleri ile karfl›lafl›rlar: Kan dolafl›m›nda komplikasyonlar mey- dana gelmesi, deride yaralar›n oluflmas›, yat›lan yüzeye temas eden- bölgelerde kan›n p›ht›laflmas› gibi...73 Uzun süre ayn› pozisyonda yat›ld›¤›nda meydana gelen yatak yaralar›na "bas›nç yaralar›" da denir. Çünkü çok uzun süre ayn› pozis- yonda yat›ld›¤›nda, vücudun belli bir bölgesine uygulanan sürekli ba- s›nç, kan damarlar›n›n s›k›fl›p kapanmas›na neden olabilir. Bunun so- nucu olarak kan yoluyla tafl›nan oksijen ve di¤er besinler deriye ula- flamaz ve deri ölmeye bafllar. Bu durum vücutta yaralar›n oluflmas›na sebep olur. E¤er bu yaralar tedavi edilmezse derinin katmanlar›, ya¤ ve kas dokular› da ölebilir.74 Derinin ya da dokunun alt›nda oluflan bu yaralar, tedavi edilmez-

Kuran Mucizeleri 73

lerse ya da enfeksiyon kaparlarsa ciddi bo- yutlara ulaflabilir, hatta hayati tehlikeye sebep olabilir- ler. Bu nedenle deri üzerindeki bas›nc› azaltmak için her 15 dakikada bir pozisyon de¤ifltirmek en sa¤l›kl›s›d›r. Kendi kendine hareket edemeyen felçli hastalar da bu nedenle özel bir bak›ma tabi tutulurlar ve her 2 saatte bir baflkas›n›n yard›m›yla hareket ettirilir- ler.75 Yukar›daki ayette yüzy›l›m›zda keflfedilen bu t›bbi bilgilere dik- kat çekilmesi, kuflkusuz Kuran'›n ayr› bir mucizesidir.

Harun Yahya 74

... Geceyi bir sükun (dinlenme), Günefl ve Ay'› bir hesap (ile) k›ld›... (Enam Suresi, 96)

Yukar›daki ayette geçen Arapça "sekenen" kelimesi, "sükun, din- me, istirahata çekilme vakti, mola vakti" anlamlar›na gelir. Allah'›n Kuran'da dikkat çekti¤i gibi, gece insanlar için dinlenme sürecidir. Ge- celeri vücutta salg›lanan melatonin hormonu insan› uykuya haz›rlar. Bu hormon insan›n fiziki hareketlerini yavafllatan, uykulu ve bitkin yapan; ruh halini dinginlefltiren do¤al bir sakinlefltiricidir.76 Uyku bo- yunca kalp at›fllar› ve nefes al›p-verme ritmi yavafllar, kan bas›nc› dü- fler. Sabah oldu¤unda ise bu hormonun üretimi durur ve vücut uyan- mak üzere uyar›l›r.77 Uyku, ayn› zamanda vücuda kaslar›n ve di¤er dokular›n tamir olmas›, yafllanan veya ölen hücrelerin yenilenmesi için de imkan sa¤- lar. Uyku esnas›nda enerji tüketimi azald›¤› için, gece boyunca vücut- ta enerji depolan›r. Ayr›ca ba¤›fl›kl›k sistemi için önemli baz› kimyasal- lar ve büyüme hormonu da uyku esnas›nda salg›lan›r.78 Bu nedenle kifli yeteri kadar uyumad›¤› takdirde, bu durumdan ba¤›fl›kl›k sistemi derhal etkilenir ve vücut hastal›klara daha aç›k hale gelir. Bir kimse iki gece uyumad›¤›nda konsantrasyonu zorlafl›r, dik- kati azal›r, hata yapma oran› artar. Kifli üç gün uyumazsa halisünas- yon görmeye bafllar ve mant›kl› düflünemez hale gelir.79 Gece vakti insanlar için oldu¤u kadar di¤er canl›lar için de bir

Kuran Mucizeleri 75

dinlenme vaktidir. Allah'›n "gecenin bir sü- kun k›l›nmas›" ayetiyle haber verdi¤i bu durum, ç›plak gözle tespiti mümkün olmayan önemli bir gerçe¤e iflaret e- der: Yeryüzünde gündüz gerçekleflen pek çok faaliyet, gece boyun- ca yavafllar, dinlenmeye geçer. Örne¤in bitkilerde Günefl'in do¤mas›y- la birlikte, yaprakta terleme ve buna ba¤l› olarak fotosentez artmaya bafllar. Ö¤leden sonra ise bu olay tersine döner; yani fotosentez yavafl- lar, solunum artar, çünkü s›cakl›¤›n artmas›yla birlikte terleme de h›z- lan›r. Geceleyin ise s›cakl›¤›n azalmas›yla birlikte terleme yavafllar ve bitki rahatlar. E¤er geceyi sadece bir gün bile yaflamasak, bitkilerin ço- ¤u ölürdü. Bu bak›mdan gece, ayn› insanlar için oldu¤u gibi, bitkiler için de bir dinlenme ve dinçleflme anla- m›na gelir.80 Geceleri moleküler düzeyde de hare- ketlilik azalmaktad›r. Gündüzleri Gü- nefl'in yayd›¤› radyasyon, Dünya'n›n atmosferindeki atom ve molekülleri hareketlendirerek onlar›n daha yük- sek enerji seviyelerine ulaflmalar›na sebep olur. Karanl›k çöktükçe, atom ve moleküller daha düflük enerji se- viyelerine iner ve radyasyon yay- maya bafllarlar.81 Kuran'da Enam Suresi'nin 96. ayetiyle yukar›da bahsetti- ¤imiz bu bilimsel bilgile- re iflaret ediliyor olmas› muhtemeldir ve bu da Kuran'›n say›s›z mucizesinden bir di¤eri- dir. (En do¤rusunu Allah bilir.) 76

‹nsan yaflayabilmek için oksijen ve hava bas›nc›na ihtiyaç duyar. Soluk almam›z ise havadaki oksijenin, akci¤erlerimizdeki hava kese- ciklerine girmesiyle mümkün olur. Ancak yükseklere ç›kt›kça, Dün- ya'n›n atmosferi inceldi¤i için atmosfer bas›nc›, dolay›s›yla da kan do- lafl›m›na giren oksijen miktar› düfler. Bunun sonucunda nefes almak zorlafl›r. Akci¤erin hava kesecikleri daral›p büzülürken, gö¤üste bo- ¤uluyormufl ve nefes alam›yormufl gibi bir his oluflur. E¤er kandaki oksijen vücudun ihtiyac› olandan daha az olursa, vücutta birtak›m rahats›zl›klar ortaya ç›kar. Afl›r› yorgunluk, bafl a¤r›- s›, bafl dönmesi, mide bulant›s› ve muhakemenin bozulmas› gibi belir- tiler yaflan›r. Belli bir yüksekli¤e ulafl›ld›¤›nda ise insan için nefes al- mak art›k imkans›z hale gelir.82 Dolay›s›yla bizim böyle bir yükseklik- te yaflayabilmemiz için oksijen deste¤ine ve özel giysilere ihtiyac›m›z olur. 77

Deniz seviyesinin 5.000-7.500 m yukar›s›nda olan bir kifli, nefes alma güçlü¤ü nedeniyle bay›larak komaya girebilir. Bu yüzden uçak- larda nefes almak için oksijen donan›m› da mevcuttur. Uçaklar deniz seviyesinin 9.000-10.000 m yukar›s›nda uçarken kabinde hava bas›nc›- n› düzenleyen özel sistemler vard›r. "Anoksiya" olarak bilinen rahats›zl›k da vücut dokular›na oksije- nin gitmemesinden kaynaklan›r. Bu oksijen eksikli¤i, 3.000-4.500 m yükseklikte meydana gelir. Kimi insanlar böyle bir ortamda bilinçleri- ni bile kaybedebilirler, ancak hemen oksijen takviyesi yap›ld›¤›nda hayatlar› kurtulabilir. Afla¤›daki ayette yap›lan benzetmede bu fiziksel gerçe¤e –yük- sekli¤in artmas›yla gö¤üste meydana gelen de¤iflime– flöyle iflaret edilmektedir:

Allah, kimi hidayete erdirmek isterse, onun gö¤sünü ‹slam'a açar; kimi sapt›rmak isterse, onun gö¤sünü, sanki gö¤e yükseliyormufl gibi dar ve s›k›nt›l› k›lar. Allah, iman etmeyenlerin üstüne iflte böyle pislik çökertir. (Enam Suresi, 125) 78 79

Kuran'›n mucizevi yönlerinden biri de, ayetlerinde, gelecekte gerçekleflecek olan ba- z› olaylar›n önceden haber verilmifl olmas›d›r. Gelecekle ilgi- li haber verilen bu olaylar›n zaman içinde gerçekleflmesi, Kuran'›n üstün ilim sahibi olan Allah'›n sözü oldu¤unu kan›tlayan delillerden- dir. ‹lerleyen sayfalarda Kuran'da gelece¤e yönelik verilen haber- lerden, gerçekleflmifl olanlar›n baz›lar›na detayl› olarak yer ve- rilecektir. 80

KUDÜS

ÖLÜ LUT GÖLÜ DENİZ

Kuran'da gelecek hakk›nda verilen haberlerden biri, Rum Sure- si'nin hemen bafl›ndaki ayetlerde yer al›r. Bu ayetlerde Bizans ‹mpara- torlu¤u'nun bir yenilgiye u¤rad›¤›, ama çok k›sa bir zaman sonra tek- rar galip gelece¤i bildirilmifltir:

Elif, Lam, Mim. Rum (ordular›) yenilgiye u¤rad›. "Dünyan›n en alçak yerinde". Ama onlar, yenilgilerinden sonra yeneceklerdir. Üç ile dokuz y›l içinde. Bundan önce de, sonra da emir Allah'›nd›r. Ve o gün müminler sevineceklerdir. (Rum Suresi, 1-4)

Kuran Mucizeleri 81

AKDENİZ

TEL AVİV

Bizansl›lar›n Perslere yenildi¤i savafl›n gerçekleflti¤i Lut Gölü havzas›. Yukar›da bu bölgenin uydudan çekilmifl foto¤raf› görülmektedir. Dünyan›n en alçak bölgesi olan Lut Gölü civar› deniz seviyesinin 395 metre alt›ndad›r.

Bu ayetler, H›ristiyan olan Bizansl›lar›n, 613-614 y›llar›nda putpe- rest bir toplum olan Persler karfl›s›nda çok a¤›r bir yenilgiye u¤rama- s›ndan yaklafl›k 7 sene sonra, MS 620 civar›nda indirilmiflti. Ayetlerde Bizans'›n çok yak›nda galip gelece¤i haber veriliyordu. Oysa o s›rada Bizans o kadar büyük kay›plara u¤ram›flt› ki, de¤il tekrar galip gelme- si, ayakta kalmas› bile imkans›z görülüyordu. Persler Bizansl›lar› 613 y›l›nda Antakya'da yenilgiye u¤ratarak; galibiyetlerini fiam, Kilikya, Tarsus, Ermenistan ve Kudüs'ü ele geçirmeleriyle sürdürmüfllerdi.

Harun Yahya 82

Özellikle 614 y›l›nda Kudüs'ün kaybedilme- si, Kutsal Mezar Kilisesi'nin tahrip edilmesi ve H›risti- yanl›¤›n sembolü "Gerçek Haç"›n Persler taraf›ndan ele geçi- rilmesi, Bizansl›lar için a¤›r bir darbe olmufltu.83 O dönemde yaln›z Persler de¤il, Avarlar, Slavlar ve Lombardlar da Bizans Devleti'ne karfl› büyük tehdit oluflturmaktayd›. Avarlar ‹s- tanbul önlerine kadar gelmifllerdi. Bizans Kral› Heraklius, ordunun masraflar›n› karfl›layabilmek için kiliselerdeki alt›n ve gümüfl süs efl- yalar›n›n eritilip paraya çevrilmesini emretmiflti. Hatta bunlar da yet- meyince bronzdan heykeller bile para yap›m› için eritilmeye bafllan- m›flt›. Pek çok vali, Kral Heraklius'a isyan etmifl, ‹mparatorluk parça- lanma noktas›na gelmiflti. Önceden Bizans topra¤› olan Mezopotam- 83

ya, Kilikya, Suriye, Filistin, M›s›r ve Erme- nistan, putperest Perslerin iflgali alt›na girmiflti.84 K›sacas›, herkes Bizans'›n yok olmas›n› bekliyordu. Ama tam bu dönemde, Rum Suresi'nin ilk ayetleri vahyedildi ve Bi- zans'›n dokuz y›l geçmeden yeniden galip gelece¤i haber verildi. Bu galibiyet öylesine imkans›z gözüküyordu ki, Arap müflrikleri Ku- ran'da haber verilen bu zaferin, asla gerçekleflmeyece¤ini düflünüyor- lard›. Fakat Kuran'›n tüm haberleri gibi bu da hiç kuflkusuz gerçekti. 622 y›l›nda Heraklius Ermenistan'› iflgal edip Persleri yenerek çeflitli zaferler kazand›.85 627 y›l›n›n Aral›k ay›nda, Bizans ve Pers ‹mparator- luklar› aras›nda, Ba¤dat yak›n›nda Dicle Nehri'nin 50 km do¤usunda

Lut Gölü 84

bulunan Ninova harabeleri yak›n›nda büyük bir savafl daha oldu. Bizans ordusu, Persleri burada da yenilgiye u¤ratt›. Birkaç ay sonra da Persler iflgal ettikleri yerleri Bizans'a geri veren bir anlaflma imzalamak zorunda kald›lar.86 Rumlar›n galibiyeti 630 y›- l›nda ‹mparator Heraklius'un Pers hükümdar› II. Khosrow'u yenilgiye u¤ratarak, Kudüs'ü geri almas› ve H›ristiyanl›¤›n sembolü "Gerçek Haç"› Kutsal Mezar Kilisesi'ne kazand›rma- s›yla tamamlanm›fl oldu.87 Böylece Allah'›n Kuran'da bildirdi¤i "Rum'un zaferi", ayetteki "üç ile dokuz y›l için- de" ifadesiyle dikkat çekilen za- man aral›¤›nda, mucizevi bir flekilde gerçekleflmifl oldu. Bu ayetlerde yer alan bir baflka mucize de, o dönemde kimsenin tespit etmesinin mümkün olmad›¤› co¤rafi bir gerçe¤in haber verilmesidir. Rum Suresi'nin 3. ayetinde, Rumlar'›n "Dünya'n›n en alçak yerinde" yenildikleri belirtilir.

Kuran Mucizeleri 85

Arapças› "edna el-ard" olan bu ifade, baz› meallerde "yak›n bir yer" olarak da tercüme edilir. Ancak bu tercüme, orijinal ifa- denin tam karfl›l›¤› de¤il, mecazi bir yorumudur. "Edna" kelimesi Arap- çada "alçak" demek olan "deni" keli- mesinden türemifltir ve "en alçak" an- lam›na gelir. "Ard" ise yeryüzü de- mektir. Dolay›s›yla "edna el-ard" ifa- desi de "yeryüzünün en alçak yeri" manas›na gelmektedir. Baz› tefsirciler söz konusu bölge- nin Araplara yak›nl›¤›n› göz önünde bulundurarak kelimenin "en yak›n" anlam›n› tercih etmektedirler. Ancak kelimenin as›l anlam›, Kuran'›n indi- rildi¤i dönemde bilinmesi mümkün olmayan çok önemli bir jeolojik gerçe- ¤e iflaret etmektedir. Çünkü Dün- ya'n›n en alçak yerini araflt›rd›¤›m›z- da, bu noktan›n Bizansl›lar›n, 613-614 y›llar›nda yenilgiye u¤rad›¤› yerler- den biri olan Lut Gölü (Dead Sea) hav- zas› oldu¤unu buluruz.88

Solda, Lut Gölü'nün uydudan çekilmifl fo- to¤raflar› görülmektedir. Lut Gölü'nün ra- k›m› ancak modern ça¤lardaki ölçümlerle tespit edilebilmifltir. Bu tespitler do¤rultu- sunda da "yeryüzünün en alçak yeri"nin bu bölge oldu¤u ortaya ç›km›flt›r.

Harun Yahya 86

Bu yenilginin en a¤›r darbesi, daha ev- vel de belirtti¤imiz gibi, Lut Gölü yak›nlar›ndaki Ku- düs'teki yenilgi ile birlikte H›ristiyanl›¤›n sembolü "Gerçek Haç"›n kaybedilmesidir. Bizans ‹mparatorlu¤u ile Persler aras›ndaki savafl›n gerçekleflti¤i söz konusu yer, Suriye, Filistin ve flimdiki Ürdün topraklar›n›n kesifl- ti¤i bölgede yer alan Lut Gölü havzas›d›r. Lut Gölü çevresi ise deniz seviyesinden 399 metre afla¤›daki, yeryüzünün "en alçak" bölgesidir.89 Burada dikkat edilmesi gereken nokta, Lut Gölü'nün rak›m›n›n, yaln›zca modern ça¤daki ölçümlerle tespit edilmifl olmas›d›r. Daha önce hiç kimsenin Lut Gölü'nün Dünya'n›n en alçak bölgesi oldu¤unu bilmesi mümkün de¤ildir. Ama bu bölge Kuran'da "yeryüzünün en alçak yeri" olarak tan›mlanm›flt›r. Bu bilgi, Kuran'›n Allah'›n sözü ol- du¤unun bir baflka delilini oluflturmaktad›r.

Resimde Kudüs ve Lut Gölü havzas› görülmektedir. 87

‹lerleyen bölümlerde daha detayl› de¤inece¤imiz gibi, Firavun ken- dini ilah olarak kabul etmekte ve Hz. Musa'n›n Allah'a iman etmesi için yapt›¤› davetlere karfl› iftira ve tehditle karfl›l›k vermektedir. Firavun bu kibirli tavr›n› ancak, ölüm tehlikesi ile karfl›lafl›p sular›n alt›nda kalaca- ¤›n› anlayana dek sürdürmüfltür. Kuran'da Firavun'un, Allah'›n azab›y- la karfl›laflt›¤›nda, hemen imana yöneldi¤i flu ayetle bildirilir:

Biz, ‹srailo¤ullar›'n› denizden geçirdik; Firavun ve askerleri azg›nl›kla ve düflmanl›kla pefllerine düfltü. Sular onu bo¤acak düzeye eriflince (Firavun): "‹srailo¤ullar›'n›n Kendisi'ne inand›¤› (‹lahtan) baflka ‹lah olmad›¤›na inand›m ve ben de Müslümanlardan›m" dedi. (Yunus Suresi, 90) 88

Ancak Allah Firavun'un böyle bir anda iman etmesini kabul etmemifltir. Allah Fira- vun'un bu samimiyetsiz tavr›n› Kuran'da flu ayetlerle bildirir:

fiimdi, öyle mi? Oysa sen önceleri isyan etmifltin ve bozgunculuk ç›karanlardan- d›n. Bugün ise, senden sonrakilere bir ayet (tarihi bir belge, ibret) olman için seni yaln›zca bedeninle kurtaraca¤›z (herkese cesedini gösterece¤iz). Gerçek- ten insanlardan ço¤u, Bizim ayetlerimiz- den habersizdirler. (Yunus Suresi, 91-92)

Bu ayetlerde Firavun'a ait cesedin gelecek nesillere ibret olaca¤›n›n bil- dirilmesi, cesedin "bozulmam›fl" ola- ca¤›na bir iflaret olarak kabul edile- bilir. Kuran'da 1400 sene evvelden haber verildi¤i gibi, halen tarihsel bir belge olarak bulunan bir ceset Kahire'deki M›s›r Müzesi'nin Kra- liyet Mumyalar› Odas›nda sergi- lenmektedir. Büyük bir ihtimalle, sular üstüne kapan›p bo¤ulduk- tan sonra, Firavun'un cesedi k›y›- ya vurmufl ve M›s›rl›lar taraf›n- dan bulunarak önceden yap›lm›fl olan mezar›na götürülmüfltür.90 89

Andolsun Allah, elçisinin gördü¤ü rüyan›n hak oldu¤unu do¤rulad›. E¤er Allah dilerse, mutlaka siz Mescid-i Haram'a güven içinde, saçlar›n›z› t›rafl etmifl, (kiminiz de) k›saltm›fl olarak (ve) korkusuzca gireceksiniz. Fakat Allah, sizin bilmedi¤inizi bildi, böylece bundan önce size yak›n bir fetih (nasib) k›ld›. (Fetih Suresi, 27)

Peygamber Efendimiz, Medine'de iken gördü¤ü bir rüyas›nda, müminlerin güven içinde Mescid-i Haram'a girdiklerini ve Kabe'yi ta- vaf ettiklerini görmüfl ve müminleri bu haberle müjdelemiflti. Çünkü, Mekke'den Medine'ye hicret eden müminler, o zamandan beri Mek- ke'ye gidemiyorlard›. Allah, Peygamberimiz (sav)'e Kat›ndan bir yard›m ve destek ola- rak Fetih Suresi'nin 27. ayetini vahyetmifl ve rüyas›n›n do¤ru oldu¤u- nu e¤er Allah dilerse müminlerin Mekke'ye girebileceklerini bildir- mifltir. Gerçekten de, bir süre sonra, önce Hudeybiye Bar›fl› ve ard›n- dan gelen Mekke'nin fethi ile, Müslümanlar ayn› ayette bildirildi¤i gi- bi güven içinde Mescid-i Haram'a girmifllerdir. Böylece Allah, Pey- gamber Efendimizin önceden haber verdi¤i müjdenin gerçek oldu¤u- nu göstermifltir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta vard›r. Fetih Suresi'nin 27. ayetine dikkat edilirse, Mekke'nin fethinden önce gerçekleflecek bir baflka fetihten daha söz edildi¤i görülecektir. Nite- kim ayette haber verildi¤i gibi Müslümanlar, önce Yahudilerin elinde bulunan Hayber Kalesi'ni fethetmifller, daha sonra da Mekke'ye gir- mifllerdir.91 Mekke'nin fethinin müjdelendi¤i di¤er ayetlerden baz›lar› ise flöyledir:

Harun Yahya 90

Onlara karfl› size zafer verdikten sonra, Mekke'nin göbe¤inde ellerini sizden ve sizin de elle- rinizi onlardan çeken O'dur. Allah, yapt›klar›n›z› hakk›yla görendir. (Fetih Suresi, 24)

fiüphesiz, Biz sana apaç›k bir fetih verdik. Öyle ki Allah, senin geç- mifl ve gelecek (her) günah›n› ba¤›fllas›n, üzerindeki nimetini tamam- las›n ve seni dosdo¤ru bir yola yöneltsin. Ve Allah, sana 'üstün ve onurlu' bir zaferle yard›m etsin. (Fetih Suresi, 1-3)

‹sra Suresi'nin 76. ayetinde ise, inkarc›lar›n da Mekke'de kalama- yacaklar› flöyle bildirilmifltir:

Neredeyse seni (bu) yerden (yurdundan) ç›karmak için tedirgin edeceklerdi; bu durumda kendileri de senden sonra az bir süreden baflka kalamazlar. (‹sra Suresi, 76)

Peygamberimiz (sav) Hicret'in 8. y›l›nda Mekke'ye girerek bu fleh- ri fethetmifltir. ‹ki sene sonra da, Allah'›n Kuran'da bildirdi¤i gibi in- karc›lar Mekke'den ç›km›fllard›r. Burada önemli olan bir baflka nokta ise fludur: Peygamber Efendimiz müminlere bu müjdeleri verdi¤inde, mevcut durum hiç de bu yönde de¤ildir. Hatta, koflullar tam aksini göstermekte, müflrikler müminleri kesinlikle Mekke'ye sokmamakta kararl› görünmektedirler. Bu ise, kalbinde hastal›k olanlar›n, Peygam- ber Efendimizin söylediklerine flüphe ile bakmalar›na neden olmufltur. Ancak Peygamberimiz (sav) Allah'a güvenerek, insanlar›n ne diyecek- lerini hiç önemsemeden, Allah'›n kendisine bildirdi¤ine iman etmifl ve bunu insanlara aç›klam›flt›r. Söylediklerinin yak›n bir gelecekte ger- çekleflmesi de Kuran'›n önemli bir mucizesidir.

Kuran Mucizeleri 91 92

Kitapta ‹srailo¤ullar›'na flu hükmü verdik: "Muhakkak siz yer(yüzün) de iki defa bozgunculuk ç›karacaks›n›z ve muhakkak büyük bir kibirlenifl-yükseliflle kibirlenecek-yükseleceksiniz. Nitekim o ikiden ilk-vaid geldi¤i zaman, oldukça zorlu olan kullar›m›z› üzerinize gön- derdik de (sizi) evlerin aralar›na kadar girip araflt›rd›lar. Bu yerine geti- rilmesi gereken bir sözdü. Sonra onlara karfl› size tekrar 'güç ve kuvvet verdik', size mallar ve çocuklarla yard›m ettik ve topluluk olarak sizi say›ca çok k›ld›k. (‹sra Suresi, 4-6)

‹sra Suresi'ndeki bu ayetlerde bildirildi¤i gibi, ‹srailo¤ullar› yeryü- zünde iki kez bozgunculuk ç›karacaklard›r. Bunlardan ilk "bozgun ve ki- birli yükselifl"lerinin ard›ndan, Allah onlar›n üzerine güçlü bir ordu gön- derdi¤ini bildirmektedir. Gerçekten de ‹srailo¤ullar›, Hz. Yahya'y› öldür- dükleri ve Hz. ‹sa'y› öldürmek için tuzak kurduklar› dönemin, yani kibirli yükselifllerinin ve bozgunculuklar›n›n hemen ard›ndan, MS 70 y›l›nda, Ro- mal›lar taraf›ndan Kudüs'ten ç›kar›lm›fl ve tüm dünyaya yay›lm›fllard›r. Peygamber Efendimize bu ayet vahyedildi¤i zaman da, Yahudiler çeflitli ülkelerde da¤›n›k flekilde yaflamaktayd›lar ve bir devletleri bulun- mamaktayd›. Oysa Allah ayetlerde ‹srailo¤ullar›'na tekrar güç verece¤i- ni haber vermifltir. Ancak o dönemde bu haberin gerçekleflmesi oldukça uzak ve zor bir ihtimal olarak görünüyordu. Allah'›n ayetlerde haber verdi¤i bu olay as›rlar sonra tam olarak gerçekleflti. Yahudiler, Filistin'e geri döndüler ve 1948 y›l›nda ‹srail Devleti'ni kurdular. Bundan sonra ‹srail Devleti'nde yaflayan, ›rkç› görüfllere sahip bir k›s›m Siyonistlerin tutumlar› Ortado- ¤u'da kar›fl›kl›¤a sebep olmufltur. 93

‹flte bu mevcut durum da ‹srailo¤ulla- r›'n›n ç›kard›¤› ikinci "bozgunculu¤a" iflaret etmekte- dir. Ancak flunu da önemle belirtmek gerekir ki, bu bozgun- cu tav›r kesinlikle tüm Yahudi halk›n› kapsamamaktad›r. Yahudi halk› aras›nda da, söz konusu bozguncu tavr›n son bulmas› gerekti¤i- ni savunan çok say›da vicdan ve sa¤duyu sahibi insan bulunmaktad›r. Bozgunculu¤u teflvik eden bir k›s›m ›rkç›, radikal Siyonistlerin de Ku- ran'da Rabbimiz'in tavsiye etti¤i gibi "af (veya kolayl›k) yolunu be- nimse"meleri (Araf Suresi, 199) gerekmektedir. Böyle davran›l›rsa, Fussilet Suresi'nde bildirildi¤i gibi bar›fl, kardefllik ortam› Allah'›n iz- niyle yeniden sa¤lanacakt›r:

‹yilikle kötülük eflit olmaz. Sen, en güzel olan bir tarzda (kötülü¤ü) uzaklaflt›r; o zaman, (görürsün ki) seninle onun aras›nda düflmanl›k bulunan kimse, sanki s›cak bir dost(un) oluvermifltir." (Fussilet Suresi, 34)

‹srailo¤ullar› ile ilgili olan ‹sra Suresi'ndeki ayetlerde önemli olan noktalardan biri, o dönemde imkans›z görünen ve olmas›na dair hiç- bir geliflme veya ipucu bulunmayan olaylar›n, ileride gerçekleflece¤i- nin haber verilmesidir. Elbette tüm bunlar, Kuran'›n bir mucizesidir. 94

‹nsanlar›n uzay› araflt›rmalar› ve keflfetmeleri 4 Ekim 1957'de Sov- yet uydusu Sputnik'in uzaya f›rlat›lmas›yla h›z kazand›. Dünya yörün- gesinden ç›kan ilk insan, Sovyet kozmonot Yuri Gagarin oldu. ‹nsanla- r›n Ay'a ayak basmas› ise 20 Temmuz 1969'da Amerikal›lar›n gerçek- lefltirdi¤i Apollo 11 seferiyle oldu. Nitekim Kuran'da 1400 sene önce insanlar›n böyle bir alanda gös- terecekleri geliflmelere ve uzaya ç›k›fl›n mümkün olabilece¤ine iflaret edilmektedir. Allah bu konuya Kuran'da flu ayetle dikkat çekmektedir:

Ey cin ve ins topluluklar›, e¤er göklerin ve yerin bucaklar›ndan afl›p-geçmeye güç yetirebilirseniz, hemen afl›n; ancak 'üstün bir güç (sultan)' olmaks›z›n aflamazs›n›z. (Rahman Suresi, 33) 95

Ayette "üs- tün bir güç" ola- rak çevrilen, Arapça "sultan" kelimesi "huc- cet, burhan, güç, kuvvet, hüküm, ka- nun, yol, otorite, izin, ruhsat verme, meflru k›lma, delil" gi- bi anlamlara gelmektedir. Dikkat edilecek olursa, yukar›- daki ayetle insanlar›n göklerin ve ye- rin derinliklerini hiç geçemeyecekleri de¤il, fakat ancak üstün bir güç ile ge- çebilecekleri vurgulanmaktad›r. Ve bu üstün güçle 20. yüzy›lda kullan›lan üstün teknolojiye iflaret ediliyor olmas› muhtemel- dir. Nitekim 20. yüzy›ldaki üstün teknoloji saye- sinde Allah'›n Kuran'da bildirdi¤i bu durum ger- çekleflmifltir. 96

Ondördüne girdi¤i zaman Ay'a; siz, gerçekten tabakadan tabakaya bineceksiniz. fiu halde onlara ne oluyor ki iman etmiyorlar? (‹nflikak Suresi, 18-20) 97

Yukar›daki ayetlerde Ay'a dikkat çekil- dikten sonra tabakadan tabakaya binip geçilece¤i söy- lenmifltir. "Terkebu" ifadesi, (vas›taya) binmek, bir yol üzerin- de yürümek, pefline düflmek, takip etmek, giriflmek, kalk›flmak, ka- t›lmak, hakim olmak anlamlar›na gelen "rakibe" fiilinden türemifltir. Bu anlamlar göz önünde bulunduruldu¤unda, "tabakadan tabakaya binip geçeceksiniz" ifadesinde, binilecek bir araca iflaret ediliyor olma- s› muhtemeldir. Nitekim Ay'a gidifl için binilen uzay araçlar›, atmosfer tabakalar›- n› bir bir geçtikten sonra uzay bofllu¤una ve oradan da Ay'›n çekim sa- has›na girerler. Böylece birbirinden ayr› bir çok tabaka ard› ard›na ge- çilerek Ay'a gidilebilir. Bunlar›n yan› s›ra ‹nflikak Suresi'nin 18. ayetin- de Ay üzerine yemin edilmesi de vurguyu ayr›ca güçlendirmektedir. Dolay›s›yla yukar›daki ayetle, Ay'a gidiflin gerçekleflece¤ine iflaret edi- liyor olabilir. (En do¤rusunu Allah bilir.) 98

Onlara binmeniz ve süs için atlar›, kat›rlar› ve merkebleri (yaratt›). Ve daha sizlerin bilmedi¤iniz neleri yaratmaktad›r? (Nahl Suresi, 8)

Yukar›daki ayette ulafl›m arac› olarak say›lan hayvanlar›n d›fl›n- da, insanlar›n bilgi sahibi olmad›klar› ulafl›m araçlar›n›n da olaca¤›na dikkat çekilmektedir. Afla¤›daki ayette ise gemi gibi toplu tafl›ma araç- lar›n›n olaca¤›na iflaret edilmektedir:

Onlar›n soylar›n› dolu gemilerde tafl›mam›z da kendileri için bir ayettir. Ve onlar için binmekte olduklar› bunun benzeri (nice) fleyleri yaratmam›z da. (Yasin Suresi, 41-42) 99 100

Süleyman için de, f›rt›na biçiminde esen rüzgara (boyun e¤dirdik) ki, Kendi emriyle, içinde bereketler k›ld›¤›m›z yere ak›p giderdi. Biz herfleyi bilenleriz. (Enbiya Suresi, 81)

Yukar›daki ayetten anlafl›ld›¤› üzere Allah, rüzgar›, Hz. Süley- man'›n emrine vermifl ve çeflitli ifllerinde bir araç olarak kullanmas›na imkan sa¤lam›flt›r. Bu ayetle, Hz. Süleyman döneminde oldu¤u gibi, gelecekte de rüzgar enerjisinin, teknolojide kullan›laca¤›na iflaret edi- liyor olmas› muhtemeldir.

Süleyman için de, sabah gidifli bir ay, akflam dönüflü bir ay (mesafe) olan rüzgara (boyun e¤dirdik)... (Sebe Suresi, 12)

Yukar›daki ayette yer alan "… sabah gidifli bir ay, akflam dönüflü bir ay (mesafe) olan rüzgara (boyun e¤dirdik)…" ifadesi ile de Hz. Sü- leyman'›n çeflitli bölgeler aras›nda h›zl› bir flekilde hareket etti¤ine dik- kat çekiliyor olabilir. Hz. Süleyman, kendi döneminde, günümüzdeki uçak teknolojisine benzer bir teknolojiyi kullan›p, rüzgarla hareket eden vas›talar meydana getirmifl ve bunlar arac›l›¤›yla birbirine uzak mesafe- leri k›sa sürede alm›fl olabilir. fiüphesiz en do¤rusunu Allah bilir. Dolay›s›yla yukar›daki ayetlerle, günümüzdeki yüksek uçak tek- nolojisine dikkat çekiliyor olmas› muhtemeldir.

Kuran Mucizeleri 101

Kendi yan›nda kitaptan ilmi olan biri dedi ki: "Ben, (gözünü aç›p kapamadan) onu sana getirebilirim." Derken (Süleyman) onu kendi yan›nda durur vaziyette görünce dedi ki: "Bu Rabbimin fazl›ndand›r, O'na flükredecek miyim, yoksa nankörlük edecek miyim diye beni de- nemekte oldu¤u için (bu ola¤anüstü olay gerçekleflti)... (Neml Suresi, 40)

Ayette "kendi yan›nda kitaptan ilmi olan biri" olarak söz edilen ki- fli, Hz. Süleyman'a Sebe Melikesi'nin taht›n› "gözünü aç›p kapayana ka- dar", yani çok k›sa bir sürede getirebilece¤ini söylemektedir. Sebe Meli- kesi'nin taht›n›n getirilmesinin, günümüzde kullan›lan görüntü nakline ait yüksek bir teknolojiye iflaret etmesi mümkündür. Konuyla ilgili bir baflka ayet ise flöyledir:

Cinlerden : "Sen daha makam›ndan kalkmadan, ben onu sana getirebilirim, ben gerçekten buna karfl› kesin olarak güvenilir bir güce sahibim." dedi. (Neml Suresi, 39)

Günümüzde yaz›, resim, film gibi her türlü bilginin internet tek- nolojisiyle birkaç dakika, hatta birkaç saniye içinde çok uzun mesafe- ler katetmesi mümkün olmaktad›r. Örne¤in Sebe Melikesi'nin taht›n›n h›zla uzak bir mekana gönderilmesinin anlat›lmas›yla, böyle bir iflle- min (örne¤in bir tahta ait üç boyutlu görüntünün veya resmin gönde- rilmesinin) internet kanal›yla göz aç›p kapayana kadar mümkün ola- ca¤›na da dikkat çekiliyor olabilir. Bugün bilim adamlar›na göre atom ve moleküllerin, hatta daha büyük cisimlerin nakli yak›n gelecekte mümkün olabilecektir. "Tele-

Harun Yahya 102

portasyon" denilen bu yöntem ile, bir yerde bulunan bir cismin maddesel özellikleri ortadan kald›- r›larak, bu cisme ait tüm detaylar ve atom dizilimi bir baflka yere gönderilmektedir. K›sacas› cismin tüm maddesel özellikleri ye- niden infla edilmektedir. Bu çal›flmalar, zaman›n ve mekan›n yolculuk için engel olmayaca¤› ve eflyalar›n herhangi bir mekana bir an içinde, gerçekte fiziksel bir mesafe katetmeden tafl›nabilece¤i anlam›n› tafl›- maktad›r.92 1998 y›l›nda Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü (Caltech) merkezin- de bulunan fizikçiler, iki Avrupal› grup ile birlikte bir fotonun naklini gerçeklefltirdiler. Bilim adamlar› fotonun atom yap›s›n› okuyup bu bil- giyi 1 metre boyunca tafl›yarak, fotonun bir kopyas›n› oluflturdular. K›sa süre önce gerçeklefltirilen bir baflka teleportasyon denemesinde, Ulusal Avustralya Üniversitesi'nden (ANU) Ping Koy Lam ve di¤er araflt›rmac›lar bir lazer ›fl›n›n› k›sa bir mesafe boyunca naklettiler.93 Nitekim 17 Temmuz 2002'de CNN haber kanal›nda yer alan bir haberde, Canberra'daki Ulusal Avustralya Üniversitesi fizikçilerinden oluflan bir ekibin, bir lazer ›fl›n›n› parçalay›p, birkaç metre öteye "›fl›n- lad›klar›" bildirildi. Ekip baflkan› Ping Koy Lam'›n ise henüz maddeyi ›fl›nlamay› baflaramad›klar›n›, fakat bunun imkans›z olmad›¤›n› ve atom halindeki kat› maddelerin ›fl›nlanmas›n›n gelecekte mümkün olabilece¤ini söyledi¤i bildirildi. Danimarka'da Aarhus Üniversitesi'nden Eugene Polzik ve çal›fl- ma arkadafllar›, Nature dergisinde yay›nlanan araflt›rma raporlar›na göre, lazer ›fl›n› kullanarak çok say›da atom üzerinde, kuantum fizi- ¤inden yararlanarak baflar›l› denemeler yapt›lar.94 Scientific American dergisinde yazan Avusturyal› fizikçi Anton Ze- ilinger ise teleportasyonun potansiyeli ile ilgili de¤erlendirmelerinde, çok daha karmafl›k sistemlerin fizik kanunlar›n› çi¤nemeden nakledi- lebilece¤ini belirtmektedir.95 Kuran'da "Biz ayetlerimizi hem afakta, hem kendi nefislerinde

Kuran Mucizeleri 103

onlara gösterece¤iz; öyle ki, flüphesiz onun hak oldu¤u kendilerine aç›kça belli olsun..." (Fussilet Suresi, 53) ayetiyle bildirildi¤i gibi, bu bilimsel gelifl- meler de Kuran'da iflaret edilen ve Kuran'›n mucizevi yönlerini or- taya koyan teknolojilerden bir k›sm› olabilir.

Harun Yahya 104

Dedi ki: "Bugün size karfl› sorgulama, k›nama yoktur. Sizi Allah ba¤›fllas›n. O, merhametlilerin (en) merhametlisidir. Bu gömle- ¤imle gidin de, babam›n yüzüne sürün. Gözü (yine) görür hale gelir. Bü- tün ailenizi de bana getirin." Kafile (M›s›r'dan) ayr›lmaya bafllad›¤› za- man, babalar› dedi ki: "E¤er beni bunam›fl saym›yorsan›z, inan›n Yu- suf'un kokusunu (burnumda tüter) buluyorum." (Yusuf Suresi, 92-94)

Bugün bilim adamlar›, fotonlar gibi, atomlar›n ve koku molekülleri- nin de yak›n bir gelecekte naklinin gerçeklefltirilebilece¤ini ifade etmekte- dirler. Yusuf Suresi'nin 94. ayetinde, Hz. Yusuf'un babas› o¤lunun koku- sunu duydu¤unu dile getirmektedir. Bilim adamlar› yak›n gelecekte üç boyutlu görüntü veya resmin gönderilmesi gibi, koku naklinin de tekno- lojik olarak mümkün oldu¤unu belirtmektedirler. Dolay›s›yla bu ayetin, günümüzde üzerinde çal›fl›lan koku nakline ait yüksek bir teknolojiye iflaret etmesi mümkündür. Çünkü koku alg›s› -t›pk› di¤er alg›lar›m›z gibi- beynimizde oluflur. Bir limon kabu¤undan ç›kan kimyasal moleküller burundaki koku alg›la- y›c›lar›n› uyar›r. Buradan elektrik sinyali olarak yorumlanmak üzere bey- ne iletilirler. Dolay›s›yla bu kokuya ait sinyal suni olarak baflka flekilde oluflturuldu¤unda da, kokunun ayn› flekilde duyulmas› mümkündür. Ni- tekim "elektrik burun" olarak bilinen teknoloji de bunun mümkün olabi- lece¤ini gösteren çal›flmalardan bir tanesidir. ‹nsandaki koku alma sistemi, on binden fazla kokuyu rahatl›kla ay›rt edebilmeyi mümkün k›lmaktad›r. Belli bir kimya e¤itimi alm›fl uzmanlar bir parfümdeki yüze yak›n kokunun kayna¤›n› teflhis edebilirler.96 ‹flte in- san burnundaki bu üstün yarat›l›fl, birçok bilim adam›n› benzer cihazlar tasarlamaya teflvik etmektedir. Dünyan›n de¤iflik araflt›rma gelifltirme merkezlerinde, insandaki bu koku alma sisteminin kopyalar› üretilmeye çal›fl›lmaktad›r. Burun örnek al›narak gelifltirilen bu modellere "elektronik

Kuran Mucizeleri 105

burun" ad› verilmektedir. ‹nsan burnundaki proteinlerden oluflan reseptör- lerin yerine, elektronik benzerlerinde, bir dizi kimyasal al›c› kullan›l›r. Bu al›c›lar›n her biri de¤iflik kokular› alg›layacak flekilde dizayn edilir; seçicilik kapasiteleri artt›kça üretimleri zorlafl›r ve fiyatlar› yükselir. Sensörlerin çevreden toplad›klar› sinyaller, elektronik sistemler yoluyla ikili kodlara dönüfltürülür ve bir bilgisayara gönderilir. Elektro- nik sistemler koku alma duyusunda görevli sinir hücrelerinin, bilgisayar da insan beyninin bir taklidi olarak düflünülebilir. Bilgisayar, kendisine gelen bilgileri de¤erlendirmek için programlan›r ve bu sayede ald›¤› iki- li kodlamadan oluflan sinyalleri yorumlar. Bu yöntemle gelifltirilen elektronik burunlar, baflta g›da, parfüm, t›p ve kimya sanayi olmak üzere de¤iflik sektörlerde kullan›lmaktad›r. Üniver- siteler ve uluslararas› kurulufllar söz konusu projelere büyük destek ver- mektedir. Buna ra¤men, Warwick Üniversitesi'nden Julian Gardner'in be- lirtti¤i gibi, elektronik burun teknolojisi henüz bafllang›ç safhas›ndad›r.97 NASA'da görevli bilim adamlar› da uzay araflt›rmalar› için, ileri dere- cede duyarl› yapay burun gelifltirmektedirler. Bu cihaz neredeyse her türlü kimyasal bileflimi ay›rt edebilecek, insan burnundan daha hassas ölçümler yapabilecektir. Bu yöntemle uzay istasyonunda zararl› maddelerin tespiti mümkün olacak, ak›ll› bir güvenlik sisteminin parças› olarak çal›flacakt›r.98 ‹flte bu teknoloji, ses, görüntü gibi koku naklinin de yak›n bir gelecekte mümkün olabilece¤ini göstermektedir.

Duftspezialisten firmas›n›n üretti¤i bir cihaz, evlerde kul- lan›lan bilgisayarlar›n kiflilerin tercihine göre koku yayma- s›n› sa¤l›yor. Gelifltirilen bu teknik koku iletiflim cihaz› sa- yesinde, bir sürücü arac›l›¤›yla, bilgisayar kontrollü bir hava ak›m› oluflturuluyor. 20 farkl› çeflitte sunulan ya¤lar ile doldurulmufl, de¤ifltirilebilen kartufltan gelen koku çevreye yay›l›yor. Bilgisayar kontrollü bu kokular do¤adan uygun ses ve görüntülerle de verilebiliyor.

Harun Yahya 106

...Erimifl bak›r madenini ona sel gibi ak›tt›k... (Sebe Suresi, 12)

Allah'›n Hz. Süleyman'›n emrine verdi¤i büyük nimet- lerden biri "erimifl bak›r madeni"dir. Bu ayeti, farkl› flekiller- de yorumlamak mümkündür. Erimifl bak›r›n kullan›lmas› ile, Hz. Süleyman dönemin- de elektrik kullan›lan yüksek bir teknolojinin varl›¤›na da iflaret ediliyor olabilir. Bilindi¤i gibi bak›r, elektri¤i ve ›s›y› en iyi ileten metallerden biridir ve bu yönüyle elektrik sanayi- inin temelini oluflturmaktad›r. Dünyada üretilen bak›r›n önemli bir bölümü elektrik sanayiinde kullan›lmaktad›r. Ayette geçen "sel gibi ak›tt›k" ifadesi de elektri¤in çok genifl alanlarda kullan›labilece¤ine iflaret ediyor olabilir. (En do¤rusunu Allah bilir.)

Kuran Mucizeleri 107

Harun Yahya 108

Biz onlar› (‹srailo¤ullar›'n›) ayr› ayr› oymaklar olarak on iki topluluk (ümmet) olarak ay›rd›k. Kavmi kendisinden su istedi¤inde Musa'ya: "Asan'la tafla vur" diye vahyettik. Ondan on iki p›nar s›z›p-f›flk›rd›; böylece her bir insan- toplulu¤u su içece¤i yeri ö¤renmifl oldu. Üzer- lerine bulutla gölge çektik ve onlara kudret helvas› ile b›ld›rc›n indir- dik. (Sonra da flöyle dedik:) "Size r›z›k olarak verdiklerimizin temiz olanlar›ndan yiyin." Onlar Bize zulmetmedi, ancak kendi nefislerine zulmediyorlard›. (Araf Suresi, 160)

Yukar›daki ayette Hz. Musa'n›n kavminin kendisinden su istedi- ¤i, Hz. Musa'n›n da on iki toplulu¤un her birine su içecekleri bir yer sa¤lad›¤› anlat›lmaktad›r. Hz. Musa'dan kavminin su istemesi, su s›- k›nt›s› içinde olduklar›n›n bir göstergesidir. Günümüzde de bu tür bir su s›k›nt›s› söz konusudur. Bugün 1 milyardan fazla insan temiz su- dan yoksundur; 2.4 milyar insan halen yeterli olmayan sa¤l›k koflulla- r› içinde su kullanmaktad›r. 2025 y›l› için yap›lan tahminlere göre, su sorunundan etkilenecek kiflilerin say›s›n›n, 5 milyar olmas› beklen- mektedir.99 Su kaynaklar›n›n azl›¤›ndan her y›l 12 milyon kifli ölmek- tedir. Bu rakam›n 3 milyonunu su kaynakl› hastal›klardan ölen çocuk- lar oluflturmaktad›r.100 Günümüzde dünya nüfusunun %8'ini oluflturan 31 ülke, kronik içme suyu s›k›nt›s› ile karfl› karfl›yad›r. 2025 y›l›na gelindi¤inde 48 ül- kenin benzer zorluklarla karfl›laflmas› beklenmektedir.101 BM tahmin- lerine göre, 2025 y›l›na do¤ru içilebilir su daha da k›s›tl› bir kaynak ha- line dönüflecektir ve nüfusun düflük h›zla büyümesine ba¤l› olarak su

Kuran Mucizeleri 109

s›k›nt›s› çeken 131 milyon insan say›s›, 817 milyona, h›zla büyümesi durumunda ise 1.079 milyar kifliye ç›kacakt›r.102 Yer alt› sular› Dünya üzerindeki en büyük tatl› su kaynaklar›- d›r ve flu an kullan›labilir durumdaki tatl› su rezervlerinin %90'dan fazlas›n› oluflturmaktad›rlar.103 Yer alt› sular› Dünya üzerinde yaklafl›k 2 milyar insan›n su ihtiyac›n› karfl›layarak, birçok ülke için hayati önem tafl›maktad›r.104 Amerikan halk›n›n yaklafl›k %50'sinin ana su kayna¤› yer alt› sular›d›r, k›rsal bölgelerde bu oran %95'e kadar ç›k- maktad›r.f05 Yer alt› sular› en güvenilir ve en emniyetli tatl› su kaynak- lar›d›r. Ayn› zamanda bu sular jeotermal enerji fleklinde enerji üretimi için ve ›s› pompalar› kullanarak enerji tasarrufunda bulunmak ama- c›yla da kullan›labilmektedir. Topra¤›n içinden emilen su, yer alt›nda geçirgen olmayan bir ta- bakayla karfl›laflt›¤›nda, burada birikerek bir su kayna¤› oluflturmak- tad›r. Bu su, yeryüzüne artezyen yöntemiyle ç›kar›lmaktad›r. Artez- yen kaynaklar, yer alt› sular› için depolama amac›yla su haznesi flek- linde görev yapan, tortullar›n veya tortul kayalar›n oluflturdu¤u yap›- lard›r. Artezyen kuyular›n›n kayal›k bölgelerde olmas› ayetteki tarifle paralellik içindedir. Allah'›n Araf Suresi'nin 160. ayetinde Hz. Musa'ya tafla vurmas›n› ya da tafl› kald›rmas›n› emretmesi de bu tür bir yönte- me iflaret ediyor olabilir. (En do¤rusunu Allah bilir.) Ayette "vur" ola- rak çevirilen "idrib" fiili ayn› zamanda kald›rmak, açmak anlamlar›na da gelmektedir. Dolay›s›yla burada tarif edilen, tafl›n kald›r›lmas› ile aç›lan su kayna¤› olabilir. Böylece t›pk› artezyen kuyular›ndaki gibi bas›nçl› su, ayetteki "f›flk›rmak, serbestçe akmak, taflmak, yerden kay- nay›p akmak" anlamlar›na gelen "inbeceset" kelimesiyle ifade edildi¤i flekilde ortaya ç›km›fl olabilir. Nitekim delinerek aç›lan artezyen kuyu- lar›nda, suya ilk ulafl›ld›¤›nda bas›nç etkisiyle su yüzeye do¤ru f›flk›-

Harun Yahya 110

r›r. E¤er yeterli bas›nç oluflursa su, pompa- n›n yard›m› olmaks›z›n yüzeye ç›kmaya devam edebi- lir. Günümüzde -Hz. Musa'n›n su s›k›nt›s›na tafl›n kald›r›lmas›yla çözüm bulmas› gibi- su sorununa yer alt› sular›yla çözüm aranmas› ve bundan faydalanman›n en etkili yönteminin artezyen kuyular› olmas› son derece dikkat çekicidir. Dolay›s›yla Araf Suresi'nin 160. ayetinde, ilki Fransa'nın Artois bölgesinde 1126 yılında aç›lm›fl olan, artezyen kuyular›na iflaret ediliyor olabilir. (En do¤rusunu Allah bilir.)

Kapal› artezyen kuyular›, suyun afla¤›ya do¤ru s›zmas›n› önleyen su geçir- mez bir kaya ile s›n›rland›r›lm›flt›r. Su, artezyen içine söz konusu kayan›n da- ha yukar›daki doldurma alan›ndan girifl yapar. Artezyen kuyular›nda suyun ak›fl› J fleklindeki bir tüpe benzer. Bu tüpün uzun kolunun oldu¤u noktaya su eklenmesiyle, tüpün daha k›sa olan kolu taraf›nda bulunan su, bas›nç saye- sinde yukar› t›rman›r.

Su düzeyi

Geçirgen tabaka

Artezyen kuyusu

Geçirgen olmayan kayalar

Kuran Mucizeleri 111 112

Nihayet kar›nca vadisine geldiklerinde, bir difli kar›nca dedi ki: "Ey kar›nca toplulu¤u, kendi yuvalar›n›za girin, Süleyman ve ordular›, fark›nda olmaks›z›n sizi k›r›p-geçmesin." (Neml Suresi, 18)

Üstteki ayette "Kar›nca vadisi" denen özel bir yere ve özel kar›n- calara dikkat çekilmektedir. Hz. Süleyman'›n, kar›ncalar›n kendi ara- lar›ndaki konuflmalar›n› duymas›nda da, bilgisayar teknolojisinde ya- flanacak olan geliflmelere yönelik baz› dikkat çekici iflaretler bulunu- yor olabilir. Günümüzde "Silikon Vadisi" terimi teknoloji dünyas›n›n merkezini ifade etmektedir. Hz. Süleyman k›ssas›nda da bir "kar›nca vadisi"nden bahsedilmesi son derece manidard›r. Allah bu ayetle ge- lecekte yaflanacak olan ileri bir teknolojiye dikkat çekiyor olabilir. Ayr›ca günümüzde kar›ncalar ve baz› böcek türleri yüksek tekno- loji alan›nda yo¤un olarak kullan›lmaktad›r. Bu canl›lar örnek al›na- 113

rak gelifltirilen robot projeleri, savunma sanayinden teknoloji alan›na kadar pek çok alanda hizmet vermeyi amaçlamaktad›r. Ayette bu geliflmelere de iflaret ediliyor olabilir.

Mini Teknolojideki Son Gelişme: Robot Karınca Ordusu

Kar›ncalar örnek al›narak gelifltirilen projelerin en ünlüsü, farkl› ülkelerde birbirinden ba¤›ms›z olarak yürütülen "Robot Kar›nca Or- dusu Projeleri"dir. Örne¤in Virginia Polytechnic Institute ve Virginia State Üniversitesi taraf›ndan yap›lan bir araflt›rma küçük, ucuz ve ba- sit robotlar›n gelifltirilmesini hedeflemektedir. Amaç, hepsi fiziksel olarak birbirinin ayn›s› olan bu robotlardan bir robot ordusu olufltur- makt›r. Proje yetkilileri bu robotlar›n kullan›fll› olmalar›n›n nedenini flu flekilde aç›klamaktad›rlar: "Grup fleklinde hareket etmeleri, koordi- 114

nasyon içinde, bir tak›m gibi fiziksel iflleri yerine getirmeleri ve ortak- lafla karar almalar›". Bu robot ordular›n›n tüm mekanik ve elektrik ta- sar›mlar› bir kar›nca toplulu¤unun davran›fllar› göz önüne al›narak tasarlanm›flt›r. Böcek olan efllerine benzerlikleri nedeniyle kendilerine "kar›nca ordusu" robotlar› denmektedir. "Kar›nca ordusu" robot sistemi, bafllang›çta bir "materyal tafl›ma sistemi" olarak tasarlanm›flt›r. Bu senaryoya göre birçok küçük robot ortaklafla cisimleri kald›r›p nakletmek için görevlendirilecekti. Daha sonra farkl› görevlerde de kullan›lmalar›na karar verildi. Konuyla ilgili bir yay›nda, bu robotlar›n ne amaçla kullan›laca¤› flu flekilde tarif edilir: Nükleer ve tehlikeli madde temizli¤i, madencilik (malzeme ç›kart- ma ve kurtarma), may›n temizleme, istihbarat ve nöbet, gezegen yü- zeylerinin araflt›r›lmas› ve kaz›.106 Kar›nca robot teknoloji konusunda uzman olan Israel A. Wagner taraf›ndan ‹srail parlamentosuna sunulmufl olan bir raporda ise, ka- r›nca robot projeleri flu flekilde tarif edilmektedir: Kar›nca-robotlar ortak bir hedefi gerçeklefltirmek için tasarlanm›fl fi- ziksel varl›klard›r. Bunlar›n çok s›n›rl› enerji kayna¤› kulland›klar› 115

ve çal›flma alanlar›nda birçok izler b›rakarak iletiflim kur- duklar› görülüyor. ‹fllerin bu robotlar aras›ndaki da¤›l›- m›, ya merkezi kontrol sa¤layan ve di¤er ajanlara talimat gönderen bir birey taraf›ndan gerçeklefltirilebilir ya da birey- lerin önceden itaat etmeleri kofluluyla verilen bir görevin ta- mamlanmas› da sa¤lanabilir. Üçüncü bir yol ise, ifl s›ras›nda bu ifl birli¤inin do¤al olarak önce- den karar vermeksizin ortaya ç›kmas›. Bunlar›n kullan›m amac› arafl- t›rma, harita ç›kartma, bir evin zeminini temizleme, bilinmeyen bir gezegeni keflfetme ya da bir may›n alan›n› temizleme olabilir.107 Bu örneklerde de görüldü¤ü gibi günümüzde, kar›ncalar›n sosyal yaflamlar› pek çok projenin temelini oluflturmakta ve kar›ncalar örnek al›narak gerçeklefltirilen robot teknolojileri insanlara faydalar sa¤la- maktad›r. ‹flte bu nedenle Hz. Süleyman k›ssas›nda kar›ncalara ve bunlar›n bulundu¤u vadiye dikkat çekilmesi son derece önemlidir. Ayetlerde geçen "kar›ncalar" ifadesiyle, robotlardan oluflan bir orduya iflaret ediliyor olabilir. Ayetlerde ayr›ca gelecekte robot teknolojisinde yaflanacak olan geliflmelere, robotlar›n insan yaflam›nda önemli bir rol alacaklar›na, pek çok a¤›r ifli insanlar›n yerine yap›p onlar›n hayatlar›- n› daha konforlu hale getireceklerine de iflaret ediliyor olabilir. fiüphe- siz en do¤rusunu Allah bilir. 116

Taneyi ve çekirde¤i yaran flüphesiz Allah't›r. O, diriyi ölüden ç›kar›r, ölüyü de diriden ç›kar›r. ‹flte Allah budur. Öyleyse nas›l oluyor da çevriliyorsunuz? (Enam Suresi, 95)

Enam Suresi'nin 95. ayetinde "tane" (elhabbi) ve "çekirdek" (enne- va) ifadeleriyle atomun yar›lmas›, parçalanmas› ile ilgili bir duruma iflaret ediliyor olabilir. Nitekim "enneva" kelimesinin sözlük anlamlar› aras›nda, çekirdek, merkez, atom çekirde¤i yer almaktad›r. Ayr›ca ayette tarif edilen dirinin ölüden ç›kar›lmas›, ölü olan enerjiden Allah'›n maddeyi yaratmas› fleklinde yorumlanabilir. Ölünün diriden ç›kmas› ise, maddenin atomu hareketli oldu¤u için (diri), maddeden enerjinin (ölü) ç›kmas› olabilir. (En do¤rusunu Allah bilir.) Çünkü di- ri olarak çevrilen "elhayye" canl› anlam›n›n yan› s›ra aktif, enerjik an- lamlar›na da gelmektedir. Ölü olarak çevrilen "elmeyyiti" ifadesinin de cans›z anlam› tafl›mas›yla, enerjiyi ifade ediyor olmas› muhtemel- dir. Enerji, bilim adamlar› taraf›ndan ifl yapma kapasitesi fleklinde ta- n›mlanmaktad›r. Madde ise yeryüzünde ve evrenin içinde nesneleri oluflturan malzemedir ve elektron mikroskobu alt›nda görülebilen ha- reket halindeki atom ve moleküllerden oluflur. Albert Einstein 20. yüz- y›l›n bafl›nda enerji ve maddenin atom seviyesinde birbirleriyle ba¤- lant›l› oldu¤unu öne sürerek, maddenin enerjiye dönüfltürülmesinin mümkün olabilece¤ini belirtmifltir.108 Bu durum yukar›da tarif etti¤i-

Kuran Mucizeleri 117

nötron

çekirdek quark atom

Günümüzde fizyon yöntemi ile atom çekirde¤i yar›larak parçalara ayr›labilmektedir. miz, diriden ölünün ç›kmas› yani atom düzeyinde hareketli madde- den enerjinin elde edilmesi olabilir. Ayr›ca "ç›kar›r" olarak çevrilen "yuhricu" kelimesi, d›flar› ç›karmak, saçmak, d›fla do¤ru ç›karmak, yaymak (örne¤in elektrik dalgalar›n›) anlamlar›na gelmektedir. Dola- y›s›yla ayette geçen kelimeler atomdan elde edilen enerji fleklini tarif ediyor olabilir. (En do¤rusunu Allah bilir.) Bilindi¤i gibi günümüzde atomun çekirde¤i yar›larak parçalara ayr›labilmektedir. Einstein'›n teorilerinden yola ç›kan bilim adamlar›, 1940'larda nükleer fizyon yoluyla maddeden enerji elde edebilmeyi baflarm›flt›r. Atomlar›n parçalanmas› veya yar›lmas› ile gerçekleflen bu iflleme "nükleer fizyon" denilmektedir. Enam Suresi'nin 95. ayetinde "faliku" kelimesi ile ifade edilen "yarma" fiili de, fizyon kelimesinin sözlük anlam› olan (atom çekirde¤ini) yar›p ay›rma ifllemini tarif edi- yor olabilir. Bu ifllem gerçeklefltirildi¤inde ola¤anüstü miktarda enerji a盤a ç›kar. Enam Suresi'nin 95. ayetindeki kelimeler tafl›d›klar› anlamlar iti- bariyle son derece hikmetlidir. Bu ayette tarif edilen olaylar, atom enerjisinin elde edilme flekli olan, atom çekirde¤ini parçalama ifllemi- ne son derece benzerdir. Dolay›s›yla bu ayette, 20. yüzy›l›n teknoloji- siyle mümkün olan nükleer fizyon yöntemine iflaret ediliyor olabilir. (En do¤rusunu Allah bilir.) Harun Yahya 118 119

Kuran'da Eski M›s›r hakk›nda verilen bilgilerin baz›lar› yak›n za- mana kadar gizli kalm›fl baz› tarihsel gerçekleri a盤a ç›karmaktad›r. Bu gerçekler, Kuran'daki her kelimenin belirli bir hikmete göre kulla- n›ld›¤›n› da bize göstermektedir. Kuran'da Firavun'la birlikte ad› geçen kiflilerden birisi "Ha- man"d›r. Haman, Kuran'›n 6 ayetinde, Firavun'un en yak›n adamlar›n- dan biri olarak zikredilir. Buna karfl›l›k Tevrat'ta Hz. Musa'n›n hayat›n› anlatan bölümde, Haman'›n ad› hiç geçmez. Fakat Haman ismi Eski Ahit'in sonraki bö- lümlerinde, Hz. Musa'dan yaklafl›k 1100 sene sonra yaflam›fl ve Yahu- dilere zulmetmifl bir Babil kral›n›n yard›mc›s› olarak geçmektedir. Kuran hakk›nda ak›l d›fl› yorumlarda bulunan baz› gayrimüslim- lerin iddialar›n›n dayanaks›z oldu¤u bir M›s›r hiyeroglifinin bundan yaklafl›k 200 y›l önce çözülüp, eski M›s›r yaz›tlar›nda "Haman" ismi- nin bulunmas›yla ortaya ç›kt›. 18. yüzy›la dek Eski M›s›r dilinde yaz›l- m›fl kitabeler ve yaz›lar okunam›yordu. Eski M›s›r dili hiyeroglifti ve ça¤lar boyunca bu dil varl›¤›n› sürdürmüfltü. Fakat MS 2. ve MS 3. yüzy›lda H›ristiyanl›¤›n yay›lmas› ve kültürel etkisiyle M›s›r, dinini oldu¤u gibi dilini de unuttu; yaz›larda hiyeroglif kullan›m› azald› ve sona erdi. Hiyeroglif yaz›s›n›n kullan›ld›¤› bilinen en son tarih MS 394 y›l›na ait bir kitabedir. Bundan sonra bu dil unutuldu ve bu dilde ya- z›lm›fl yaz›lar› okuyabilen ve anlayabilen kimse kalmad›. Ta ki bundan yaklafl›k iki yüzy›l öncesine dek… Eski M›s›r hiyeroglifi 1799 y›l›nda, Rosetta Stone ad› verilen, MÖ 196 tarihine ait bir kitabenin bulunmas›yla çözüldü. Bu tabletin özel-

Harun Yahya 120

li¤i üç farkl› yaz›yla yaz›lm›fl olmas›yd›: Hi- yeroglif, demotik (hiyeroglifin el yaz›s› flekli) ve Yu- nanca. Yunanca metnin de yard›m›yla tabletteki eski M›s›r ya- z›s› çözülmeye çal›fl›ld›. Tabletin tüm çözümü, Jean-Françoise Champollion adl› bir Frans›z taraf›ndan tamamland›. Böylece unutu- lan bir dil ve bu dilin anlatt›¤› tarih ayd›nlanm›fl oldu. Bu sayede eski M›s›r uygarl›¤›, onlar›n dinleri ve sosyal yaflant›lar› hakk›nda bir çok fley ö¤renildi. Hiyeroglifin çözümüyle konumuzu da ilgilendiren çok önemli bir bilgiye daha eriflilmifl oldu: "Haman" ismi gerçekten de M›s›r ya- z›tlar›nda geçiyordu. Viyana'daki Hof Müzesi'nde bulunan bir an›t üzerinde bu isimden söz ediliyordu. Ayn› yaz›tta Haman'›n Firavun'a olan yak›nl›¤› da vurgulan›yordu.109 Tüm yaz›tlara dayan›larak haz›rlanan "Yeni Krall›ktaki Kifliler" sözlü¤ünde ise, Haman'dan "Tafl ocaklar›nda çal›flanlar›n bafl›" olarak bahsediliyordu.110 Ortaya ç›kan sonuç önemli bir gerçe¤i ifade ediyordu. Haman, aynen Kuran'da geçti¤i gibi Hz. Musa zaman›nda M›s›r'da yaflayan bir kifliydi. Kuran'da bahsedildi¤i gibi, Firavun'a çok yak›nd› ve infla- at iflleriyle ilgileniyordu. Kuran'da, Firavun'un kule yapma iflini Haman'dan istemesini ha- ber veren ayet, bu arkeolojik bulguyla tam bir uyum içindedir:

Firavun dedi ki: "Ey önde gelenler, sizin için benden baflka ‹lah oldu¤unu bilmiyorum. Ey Haman, çamurun üstünde bir atefl yak da, bana yüksekçe bir kule infla et, belki Musa'n›n ‹lah›na ç›kar›m çünkü gerçekten ben onu yalanc›lardan (biri) san›yorum." (Kasas Suresi, 38)

Sonuç olarak, Eski M›s›r yaz›tlar›nda Haman'›n ad›n›n bulunma- s›, Kuran'›n, gayba hakim olan Allah Kat›ndan indirilmifl oldu¤unu

Kuran Mucizeleri 121

bir kez daha ortaya koydu. Zira Kuran'da Peygamber Efendimizin yaflad›¤› devirde ulafl›lmas› ve çözülmesi mümkün olmayan bir tarihi bilgi mucizevi fle- kilde bizlere aktar›lm›flt›.

19. yüzy›lda M›s›r hiyeroglifleri çözülene dek "Haman" kavram› bilinmiyordu. Hiye- roglifler çözülünce, Haman'›n Firavun'un yak›n bir yard›mc›s› ve "tafl ocaklar›n›n bafl›" oldu¤u anlafl›ld›. (Altta, M›s›r'daki inflaat iflçileri) Dikkat edilmesi gereken nok- ta, Kuran'da da Haman'›n Firavun'un emrinde inflaatlar› yöneten bir kifli olarak an›l- mas›d›r. Yani Kuran'da, o dönemde hiçbir insan taraf›ndan bilinemeyecek bir bilgi verilmifltir.

Harun Yahya 122

Firavun olarak bilinen M›s›r krallar›, eski M›s›r'›n çok tanr›l› bat›l dininde, kendilerini ilah olarak kabul etmekteydiler. Allah, hem M›s›r halk›n›n hak dine karfl› bat›l bir sistemi benimsemifl oldu¤u, hem de ‹srailo¤ullar›'n›n kölelefltirildi¤i bir dönemde, Hz. Musa'y› elçisi ola- rak M›s›r kavmine göndermifltir. Ancak eski M›s›rl›lar -baflta Firavun ve çevresi olmak üzere- Hz. Musa'n›n hak dine davetine ra¤men putperest inançlar›ndan vazgeç- miyorlard›. Hz. Musa, Firavun'a ve yak›n çevresine sak›nmalar› gere- ken fleyleri aç›klam›fl ve onlar› Allah'›n azab›na karfl› uyarm›flt›. Buna karfl›l›k onlar isyan edip Hz. Musa'y› delilik, büyücülük ve yalanc›l›k- la suçlam›fllard›. Firavun ve kavmine çok say›da bela verilmesine ra¤- men, onlar Allah'a teslim olmam›fllar; Allah'› tek ‹lah olarak kabul et- memifllerdi. Hatta bafllar›na gelenlerden ötürü Hz. Musa'y› sorumlu tutarak, onu M›s›r'dan sürmek istemifllerdi. Allah Kuran'da, Hz. Mu- sa ve beraberindeki müminlere flöyle buyurmaktad›r: Musa'ya: 'Kullar›m› gece yürüyüfle geçir, çünkü izleneceksiniz' diye

Kuran Mucizeleri 123

vahyettik. Bunun üzerine Firavun flehirlere (asker) toplay›c›lar gön- derdi. "Gerçek flu ki bunlar az›nl›k olan bir topluluktur. Ve elbette bi- ze karfl› da büyük bir öfke beslemektedirler. Biz ise uyan›k bir toplu- muz" (dedi). Böylelikle Biz onlar› (Firavun ve kavmini) bahçelerden ve p›narlardan sürüp ç›kard›k. Hazinelerden ve soylu makam(lar)dan da. ‹flte böyle; bunlara ‹srailo¤ullar›'n› mirasç› k›ld›k. Böylece (Fira- vun ve ordusu) Günefl'in do¤ufl vakti onlar› izlemeye koyuldular. (fiuara Suresi, 52-60)

Harun Yahya 124

Kuran'da bildirildi¤i üzere, bu takibin ard›ndan iki topluluk karfl› karfl›ya geldik- leri s›rada, Allah denizi yararak Hz. Mu- sa'y› ve onunla birlikte iman edenleri kurtar- m›fl, Firavun ve kavmini ise helaka u¤ratm›flt›r. Kuran'da Allah'›n iman edenlere bu yard›m› flöyle bildirilir:

Bunun üzerine Musa'ya: "Asanla denize vur" diye vahyettik. Deniz hemencecik yar›l›verdi de her parças› kocaman bir da¤ gibi oldu. Ötekileri de buraya yaklaflt›rd›k. Musa'y› ve onunla birlikte olanlar›n hepsini kurtarm›fl olduk. Sonra ötekileri suda bo¤duk. fiüphesiz, bunda bir ayet vard›r. Ama onlar›n ço¤u iman etmifl de¤ildirler. Ve hiç flüphesiz, senin Rabbin, güçlü ve üstün oland›r, esirgeyendir. (fiuara Suresi, 63-68)

Kuran Mucizeleri 125

Bu konuyla ilgili olarak yak›n geçmiflte bu- lunmufl, Firavun zaman›n- dan kalma papirüslerde flöyle bir izaha rastlanmaktad›r: Saray›n beyaz odas›n›n muha- f›z›, kitaplar›n›n reisi Amenamo- ni'den katip Penterhor'a: Bu mektup elinize ulaflt›¤› vakitte ve noktas› noktas›na okundu¤u zaman, kalbini müteessir edecek bir halde olan müellim felaketi, girdaba gark olma felaketlerini ö¤renerek kalbini kas›rga önündeki yaprak gibi en flid- detli ›zd›raba teslim et...... Musibet fliddetli zaruret birden bire onu zabtetti. Sular içinde uyku, canl›y› ac›nacak bir fley yapt›... Reislerin ölümünü, ka- vimlerin efendisinin flar- klar›n ve garplar›n kral›n›n mahvolmas›n› tasvir et. Sa- na gönderdi¤im haber hangi habere k›yas edilebilir?111 126

Kuran'da geçmiflle ilgili bildirilen olay- lar›n, günümüzde tarihi kan›tlarla ayd›nlanmas› kufl- kusuz ki Kuran'›n önemli bir mucizesidir. (Bilgi için bkz. Ha- run Yahya, Hazreti Musa, Araflt›rma Yay›nc›l›k) Hz. Musa ve ‹srailo¤ullar›'n›n K›z›ldenizdeniz'i geçerken yafla- d›klar› bu mucize, birçok araflt›rmaya konu olmufltur. Yap›lan arkeolo- jik araflt›rmalarda, M›s›r'dan ç›kt›ktan sonra K›z›ldeniz'e kadar izle- nen yolun yan› s›ra, Firavun ile Hz. Musa ve kavminin karfl› karfl›ya kald›klar› yerin, co¤rafi aç›dan da¤larla çevrili bir konumda oldu¤u da tespit edilmifltir. (En do¤rusunu Allah bilir) Bu bilgiler ›fl›¤›nda yola ç›kan bilim adamlar› birçok araflt›rma ve incelemeden sonra, denizin nas›l ikiye ayr›ld›¤› konusunda çarp›c› so- nuçlarla karfl›laflt›lar. Araflt›rmalar›n sonuçlar› Kuran'da haber verilen olayla tamamen mutab›kt›. Naum Volzinger ve Aleksei Androsov adl› iki Rus matematikçi, Hz. Musa'n›n K›z›ldeniz'i "ortadan ikiye" ay›rmas›n›n mümkün oldu- ¤unu matematiksel olarak kan›tlad›lar. Rus matematikçiler, bu muci- zenin olas›l›k hesab› üzerinde duran bilim adamlar›n›n aksine, muci- zeyi oluflturabilecek koflullar› incelediler ve bu incelemeler onlar› mu- cizeyi do¤rulayan sonuçlara ulaflt›rd›. Söz konusu bilim adamlar›n›n Rusya Bilimler Akademisi bülte- nindeki aç›klamalar›na göre, K›z›ldeniz'de o zamanlar yüzeye yak›n dev bir kayal›k bulunmaktayd›. Bu durumdan yola ç›karak, söz konu- su bilim adamlar›, kayal›¤›n su seviyesi üzerinde kalmas›n› sa¤laya- cak f›rt›nan›n fliddeti ve rüzgar›n h›z›n› belirlemeye çal›flt›lar. Yapt›k- lar› çal›flmalar sonucunda, h›z› saniyede 30 metreye ulaflan bir rüzga- r›n, denizin çekilerek kayal›¤› su seviyesinin üzerinde tutmas›n› sa¤- layabilece¤i anlafl›ld›. Rusya Okyanusbilim Enstitüsü'nden Naum Volzinger, bu durumda say›lar› 600 bini bulan Yahudi'nin 7 kilometre uzunluktaki kayalar› izleyerek, dört saatte karfl› k›y›ya ulaflabilece¤i sonucuna vard›klar›n› anlatt›. Yahudilerin geçmesinden yar›m saat

Kuran Mucizeleri 127

sonra ise kayalar›n yeniden sular alt›nda kalm›fl ve onlar› takip eden M›s›rl›lar›n da bu flekilde bo¤ulmufl olabilece¤ini söyledi.112 Ayr›ca Volzinger, çal›flma arkadafl› Androsov ile birliket Isaac Newton'un flu sözünden yola ç›karak bu çal›flmaya bafllad›klar›n› ifade etmifltir: Allah'›n Dünya'y› fizik kanunlar› ile yönetti¤ine ikna oldum.113 Unutulmamal›d›r ki, bu do¤a olay›n›n her zaman olma ihtimali bulunmaktad›r. Allah'›n dilemesiyle, rüzgar›n h›z›, yeri ve zaman› gi- bi koflullar gerekti¤i flekilde gerçekleflti¤inde bu mucize yeniden olu- flabilir. Ancak buradaki as›l mucizevi yön, bu olaylar›n tam da Hz. Musa ve ‹srailo¤ullar›'n›n yenilgiye u¤rayacaklar› bir anda gerçeklefl- mifl olmas›d›r. Tam Hz. Musa ile birlikteki toplulu¤un geçece¤i vakit sular›n çekilip, Firavun ve ordusu geçerken sular›n tekrar yükselmesi, Allah'›n müminlere yard›m›n›n aç›k bir örne¤idir. Nitekim Hz. Musa bu zorlu anda Allah'a dayan›p güvenerek son derece güzel bir ahlak örne¤i sergilemifltir:

‹ki topluluk birbirini gördükleri zaman Musa'n›n adamlar›: "Gerçek- ten yakaland›k" dediler. (Musa:) "Hay›r" dedi. "fiüphesiz Rabbim, be- nimle beraberdir; bana yol gösterecektir." (fiuara Suresi, 61-62) 128

Firavun ve yak›n çevresi kendi çok tanr›l› sistemlerine, putperest inan›fllar›na öylesine ba¤l›lard› ki, Hz. Musa'n›n mucizelerle gelmesi bile onlar› bu bat›l inançlar›ndan döndürmemiflti. Üstelik bunu aç›kça ifade ediyorlard›:

Onlar: "Bizi büyülemek için mucize (ayet) olarak her ne getirirsen getir, yine de biz sana inanacak de¤iliz." dediler. (Araf Suresi, 132)

Bu tutumlar›n›n karfl›l›¤›nda Allah, onlara dünyada da bir azap tatt›rmak için ayetin ifadesiyle "ayr› ayr› mucizeler" (Araf Suresi, 133) olarak felaketler yollad›. Bunlardan ilki kurakl›k ve dolay›s›yla elde edilen ürünlerin azalmas›yd›. Konuyla ilgili Kuran ayeti flöyledir:

Andolsun, Biz de Firavun aile (çevre)sini belki ö¤üt al›p düflünürler diye y›llar y›l› kurakl›¤a ve ürün k›tl›¤›na u¤ratt›k. (Araf Suresi, 130)

M›s›rl›lar tar›m sistemlerini Nil Nehri'ne dayand›rm›fllard› ve bu sayede do¤al flartlar›n de¤iflimi onlar› etkilemiyordu. Ancak Firavun ve yak›n çevresinin Allah'a karfl› büyüklenmeleri ve Allah'›n peygam- berini tan›mamalar› sebebiyle kendilerine beklenmedik bir felaket gel- miflti. Fakat ayette de belirtildi¤i gibi "ö¤üt al›p düflünmeleri" gerekir- ken, bu olanlar› Hz. Musa'n›n ve ‹srailo¤ullar›'n›n getirdi¤i bir u¤ur- Kuran Mucizeleri 129

suzluk olarak kabul ettiler. Ard›ndan Allah, bir seri felaket gönderdi. Bu felaketler Kuran'da flöyle bildirilmifltir:

Bunun üzerine, ayr› ayr› mucizeler (ayetler) olarak üzerlerine tufan, çekirge, bu¤day güvesi, kurba¤a ve kan musallat k›ld›k. Yine büyük- lük taslad›lar ve suçlu-günahkar bir kavim oldular. (Araf Suresi, 133)

M›s›r halk›n›n bafl›na gelen felaketlerle ilgili olarak Papirüs'te yer alan bilgiler t›pk› Kuran'da anlat›ld›¤› gibiydi. Kuran'da M›s›r halk›- n›n bafl›na gelen bu belalarla ilgili bildirilenler, 19. yüzy›l›n bafl›nda, Orta Krall›k devrinden kalan Ipuwer papirüslerinin M›s›r'da bulun- mas›yla, Kuran'da anlat›lan gerçekler bir kez daha do¤ruland›. Bu pa- pirüs bulunduktan sonra, 1909 y›l›nda Leiden Hollanda Müzesi'ne gö- türülüp A. H. Gardiner taraf›ndan çevrildi. Papirüs'te M›s›r'daki k›t- l›k, kurakl›k gibi felaketler ve M›s›r'dan kölelerin kaç›fl› anlat›lmakta- d›r. Ayr›ca söz konusu papirüsün yazar› ‹puwer'in de bu olaylar›n ta- n›¤› oldu¤u anlafl›lmaktad›r. M›s›r halk›n›n bafl›na gelen felaketler zinciri, Kuran'da anlat›lan k›tl›k, kan›n musallat k›l›nmas› gibi belalarla son derece mutab›kt›r.114 Allah'›n Kuran'da bildirdi¤i bu felaketlerden Ipuwer papirüslerinde flöyle bahsedilmektedir: Felaketler tüm memleketi sarm›flt›. Her yerde kan vard›.115 Nehir kan oldu.116 Böyle dün gördü¤üm herfley helak oldu. Biçilmifl gibi her toprak ç›- r›lç›plak...117 M›s›r'›n afla¤›s› mahvoldu... Tüm saray ›ss›z kald›. Sahip olunan her- fley: bu¤day ve arpa, kazlar ve bal›klar...118 Gerçekten ekin her yerde mahvoldu...119 Topraklar- tüm kargaflaya ve gürültüye ra¤men… Dokuz gün bo- yunca saraydan hiçbir ç›k›fl yoktu ve kimse o flahs›n yüzünü göreme-

Harun Yahya 130

M›s›r'da, 19. yüzy›l›n bafllar›nda, Orta Krall›k döneminin sonlar›na ait bir papirüs bulun- du. Bulunan papirüs Hollanda'daki Leiden Müzesi'ne götürüldü ve A. H. Gardiner taraf›n- dan 1909'da tercüme edildi. Papirüsün tamam› Admonitions of an Egyptian from a Heira- tic Papyrus in Leiden (Leiden'deki Papirüste Bir M›s›rl›n›n Nasihatleri) adl› kitapta yer al- maktad›r. Papirüste M›s›r'daki büyük de¤iflimler; açl›k, kurakl›k, kölelerin M›s›rl›lar›n ser- vetleriyle kaç›fl› ve ülke çap›ndaki ölümler tarif edilmektedir. Papirüs, Ipuwer ad›ndaki bir M›s›rl› taraf›ndan yaz›lm›flt› ve buradaki anlat›mlardan bu kiflinin M›s›r'daki felaketlere bizzat flahit oldu¤u anlafl›lmaktayd›.120 Bu papirüs çok anlaml› olarak felaketleri, M›s›r sosyetesinin ölümünü, Firavun'un y›k›m›n› anlatan bir el yazmas›d›r.

di... fiehirler kuvvetli ak›nt›lar taraf›ndan yerle bir oldu... Yukar› M›- s›r harap olmufltu… her yerde kan vard›… ülkede salg›n hastal›klar bafl gösterdi… Bugün gerçekten kimse kuzeye Byblos'a gidemiyor. Mumyalar›m›z için ne yapaca¤›z?... Alt›n azal›yor...121 ‹nsanlar sudan korkar oldu. Su içtikten sonra bile susad›lar. 122 ‹flte suyumuz! Mutlulu¤umuz! Yapabilece¤imiz ne var? Herfley ta- lan.123 fiehirler y›k›ld›. Yukar› M›s›r kurudu.124 Yerleflim alanlar› bir dakika içinde altüst oldu.125 20. yüzy›lda bilgi sahibi oldu¤umuz bu papirüste Firavun ve kav- mine isabet eden felaketlerden Kuran'la büyük bir paralellik içinde bahsediliyor olmas›, Kuran'›n ‹lahi kaynakl› oldu¤unu bir kez daha ortaya koymaktad›r.

Kuran Mucizeleri 131

Firavun zaman›ndan kalma papirüslerde, Hz. Musa'dan "sihirbaz" olarak bahsedilmektedir. (Söz konusu papirüsler ‹ngiltere'de British Museum'dad›r.) Firavun ve yandafllar› bütün çabalar›na ra¤men, Hz. Musa'n›n karfl›s›nda hiçbir zaman üstün gelememifllerdir. Bu adaletin idarecisi Günefl'in o¤lu Ammon'un büyük biraderi olan ve pederi Günefl gibi daima yaflayan Ramses'in krall›¤› zaman›nda ye- dinci payn› ay›n›n, ikinci günü yaz›ld›... Bu mektubu ald›¤›n vakit kalk, ifle baflla tarlalar›n nezaretini üzerine al. Hububat›n hepsini mah- veden bir su basmas› gibi yeni bir belan›n haberini ald›¤›nda kafan› çal›flt›r. (Yani düflün), Hemton onlar› h›rsla yiyerek mahvetti, ambarlar delindi, fareler tarlalarda y›¤›n halindedir, pireler kas›rga fleklindedir, akrepler h›rsla yiyorlar, küçük sineklerin açt›¤› yaralar say›lmayacak kadar çoktur. Ve ahaliyi mahzun ediyor... Scribe, (Scribe ‹ngilizce Ya- hudi alimi demektir. Burada kastedilen muhtemelen Hz. Musa'd›r.) külli miktarda hububat› mahvetmek maksad›na nail oldu... Sihirler onlar için ekmekleri gibidir. Scribe... yazmak sanat›nda insanlar›n bi- rincisidir." Hz. Musa'dan "sihirbaz" olarak bahsedilmesi Kuran'da flu ayetler- de haber verilir:

Ve onlar dediler ki: "Ey büyücü, sende olan ahdi (sana verdi¤i sözü) ad›na bizim için Rabbine et; gerçekten biz hidayete gelmifl olaca¤›z." (Zuhruf Suresi, 49)

Onlar: "Bizi büyülemek için mucize (ayet) olarak her ne getirirsen getir, yine de biz sana inanacak de¤iliz" dediler. (Araf Suresi, 132) Harun Yahya 132

Eski Ahit'te Hz. ‹brahim ile Hz. Yusuf zaman›ndaki M›s›r hüküm- dar›ndan Firavun diye bahsedilir. Halbuki Firavun hitab› her iki pey- gamberden çok sonra kullan›lacakt›r. Kuran'da Hz. Yusuf dönemindeki M›s›r yöneticisinden söz edilir- ken "hükümdar, kral, sultan" anlamlar›na gelen Arapça "El melik" ke- limesi kullan›l›r:

Hükümdar dedi ki: "Onu bana getirin."... (Yusuf Suresi, 50)

Hz. Musa dönemindeki M›s›r yöneticisinden ise "Firavun" keli- mesi ile bahsedilir. Kuran'da yap›lan bu ayr›m, Eski ve Yeni Ahit'te ya da Musevi tarihçilerce yap›lmaz; sadece Firavun ifadesi kullan›l›r. Nitekim gerçekten de M›s›r tarihinde "Firavun" teriminin kullan›- m› sadece geç döneme aitti; Firavun hitab› ilk olarak MÖ 14. yüzy›lda Amenhotep IV döneminden itibaren kullan›lmaya bafllam›flt›r. Hz. Yu- suf ise bu tarihten en az 200 y›l önce yaflam›flt›r.126 Encylopedia Britannica'da, Firavun kelimesi için yeni krall›ktan iti- baren (18. Hanedandan bafllar; MÖ 1539-1292) 22. hanedana dek (MÖ 945-730) kullan›lan bir sayg› ünvan› oldu¤u, daha sonralar› bu hitab›n kral›n ünvan›na dönüfltü¤ü, daha önceleri ise bu ünvan›n hiç kullan›l- mad›¤› ifade edilir. Bu konudaki baflka bir bilgi ise Academic American Encyclopedia'da verilir ve Firavun lakab›n›n Yeni Krall›k'tan itibaren kullan›lmaya baflland›¤› belirtilmifltir. Görüldü¤ü gibi Firavun kelimesinin kullan›m› belli bir tarihten itibaren söz konusu olmufltur. Dolay›s›yla Kuran'da bu ayr›m›n tam

Kuran Mucizeleri 133

olarak yap›lmas› -Hz. Yusuf zaman›ndaki hükümdardan hep "Kral" olarak söz edilirken, Hz. Musa zaman›ndaki hükümdardan her seferinde "Firavun" olarak bahsedilmesi- Kuran'›n Allah'›n sözü oldu¤unu ispatlayan bir baflka delildir.

Harun Yahya 134

Andolsun, Biz Nuh'u kendi kavmine gönderdik, o da içlerinde elli y›l› eksik olmak üzere bin sene yaflad›. Sonunda onlar zulmetmekte devam ederlerken tufan kendilerini yakalay›verdi. (Ankebut Suresi, 14)

Hz. Nuh, Allah'›n ayetlerinden uzaklaflarak O'na ortaklar koflan kavmini, sadece Allah'a kulluk etmeleri ve sapk›nl›klar›ndan vazgeç- meleri konusunda uyarmak amac›yla gönderilmiflti. Hz. Nuh, kavmi- ne Allah'›n dinine uymalar› konusunda defalarca ö¤üt verdi¤i ve on- lar› Allah'›n azab›na karfl› birçok kez uyard›¤› halde, onlar Hz. Nuh'u yalanlam›fl ve flirk koflmaya devam etmifllerdir. Bunun üzerine Allah Hz. Nuh'a, inkar edip zulmedenlerin suda bo¤ularak azapland›r›laca- ¤›n› ve iman edenlerin kurtar›laca¤›n› haber vermifltir. Kuran'da Nuh kavminin helak edilifli ve iman edenlerin kurtuluflu bir ayette flöyle bildirilmektedir:

Onu yalanlad›lar. Biz de onu ve gemide onunla birlikte olanlar› kurtard›k, ayetlerimizi yalan sayanlar› da suda-bo¤duk. Çünkü onlar kör bir kavimdi. (A'raf Suresi, 64)

Sözü edilen azap vakti geldi¤inde, yerdeki su kaynaklar›, fliddet- li ya¤murlarla birleflerek dev boyutlu bir taflk›na neden olmufltur. (En do¤rusunu Allah bilir) Kuran'da Allah'›n, Hz. Nuh'a helak öncesi flöy- le vahyetti¤i bildirilmektedir:

Böylelikle Biz ona: 'Gözetimimiz alt›nda ve vahyimizle gemi yap.

Kuran Mucizeleri 135

Nitekim Bizim emrimiz gelip de tand›r k›z›fl›nca, onun içine her ikifler çift ile, içlerinden aleyhlerine söz geçmifl onlar d›fl›nda olan aileni de al›p koy; zulmedenler konusunda Bana muhatap olma, çünkü onlar bo¤ulacaklard›r' diye vahyettik. (Müminun Suresi, 27)

Hz. Nuh'un gemisine binmifl olanlar d›fl›nda -Hz. Nuh'un, yak›n- daki bir da¤a s›¤›narak kurtulaca¤›n› sanan "o¤lu" da dahil olmak üzere- tüm kavim suda bo¤ulmufltur. Tufan sonucunda sular çekilin- ce gemi, Kuran'da bildirildi¤ine göre, Cudi'ye -yani yüksekçe bir ye- re- oturmufltur:

Denildi ki: 'Ey yer, suyunu yut ve ey gök, sen de tut.' Su çekildi, ifl bitiriliverdi, (gemi de) Cudi üstünde durdu ve zalimler toplulu¤una da: 'Uzak olsunlar' denildi. ( Suresi, 44)

Allah'›n indirdi¤i ve tahrif edilmemifl tek kutsal kitap olan Ku- ran'da, Tufan olay›, Tevrat'ta ve çeflitli kültürlerde geçen Tufan anla- t›mlar›ndan çok daha farkl› bir biçimde aktar›lmaktad›r. Tahrif edilmifl olan Tevrat'ta bu tufan›n evrensel oldu¤u ve tüm dünyay› kaplad›¤› söylenir. Oysa Kuran'da Tufan'›n evrensel oldu¤u fleklinde bir ifade yoktur. Aksine ilgili ayetlerden Tufan'›n yöresel oldu¤u ve tüm dün- yan›n de¤il, sadece Hz. Nuh'u yalanlayan kavmin cezaland›r›ld›¤› an- lafl›lmaktad›r. Helak olanlar Hz. Nuh'un tebli¤ini reddeden ve isyan- da direten kavimdir. Bu konudaki ayetler flöyledir:

Andolsun, Biz Nuh'u kavmine gönderdik. (Onlara) 'Ben sizin için ancak apaç›k bir uyar›p korkutucuyum. Allah'tan baflkas›na kulluk etmeyin. Ben size (gelecek olan) ac›kl› bir günün azab›ndan korkar›m' dedi. (Hud Suresi, 25-26)

Harun Yahya 136

Onu yalanlad›lar. Biz de onu ve gemide onunla birlikte olanlar› kurtard›k, ayetlerimizi yalan sayanlar› da suda-bo¤duk. Çünkü onlar kör bir kavimdi. (A'raf Suresi, 64)

Böylece onu ve onunla birlikte olanlar› Kat›m›z'dan bir rahmet ile kurtard›k. Ayetlerimizi yalan sayarak inanmam›fl olanlar›n da kökünü kuruttuk. (A'raf Suresi, 72)

Görüldü¤ü gibi Kuran'da tüm dünyan›n de¤il, sadece Nuh kav- minin helak edildi¤i bildirilmektedir. Tahrif edilmifl Tevrat ve ‹ncil'de- ki izahlar›n düzeltilmifl gerçek hallerinin aktar›lmas› da Kuran'›n bü- tünüyle Allah Kat›ndan gönderilen bir Kitap oldu¤unu kan›tlamakta- d›r. Tufan'›n gerçekleflti¤i düflünülen arkeolojik bölgede yap›lan kaz›- lar da, Tufan'›n tüm dünyay› kaplayan evrensel bir olay de¤il, Mezo- potamya'n›n bir bölümünü etkisi alt›na alm›fl olan çok genifl bir afet oldu¤unu göstermektedir. Ayr›ca Kuran'da, geminin Tufan sonras› "Cudi"ye oturdu¤u bildi- rilmektedir. "Cudi" kelimesi kimi zaman özel bir da¤ ismi olarak al›- n›r, oysa kelime Arapçada "yüksekçe yer, tepe" anlam›na gelmektedir. "Cudi" kelimesinin bu anlam›ndan, sular›n ancak belirli bir yüksekli- ¤e eriflti¤i, karay› bütünüyle kaplamad›¤› anlafl›lmaktad›r. Yani Tu- fan'›n, muharref Tevrat'ta ve di¤er efsanelerde anlat›ld›¤› gibi tüm yer- yüzünü ve yeryüzündeki tüm da¤lar› yutmad›¤›n›, sadece belirli bir bölgeyi kaplam›fl oldu¤unu Kuran'dan ö¤renmekteyiz.

Tufan'ın Arkeolojik Delilleri

Bir uygarl›¤›n birdenbire ortadan kalkmas› durumunda -ki bu bir

Kuran Mucizeleri 137

do¤al felaket, ani bir göç veya bir savafl so- nucu olabilir- bu uygarl›¤a ait izler çok daha iyi korun- maktad›r. ‹nsanlar›n içinde yaflad›klar› evler ve günlük ha- yatta kulland›klar› eflyalar, k›sa bir zaman içinde topra¤›n alt›na gö- mülmektedir. Böylece bunlar, uzunca bir süre insan eli de¤meden sak- lanmakta ve gün›fl›¤›na ç›kart›lmalar›yla geçmiflteki yaflam hakk›nda önemli ipuçlar› sunmaktad›rlar. Nuh tufan›yla ilgili birçok delilin günümüzde ortaya ç›kar›lmas› da bu sayede olmufltur. MÖ 3000 y›llar› civar›nda gerçekleflti¤i düflü- nülen Tufan, tüm uygarl›¤› bir anda yok etmifl ve bunun yerine tama- men yeni bir uygarl›k kurulmas›n› sa¤lam›flt›r. Böylece Tufan'›n aç›k delilleri, bizlerin ibret almas› için binlerce y›l boyunca korunmufltur. Mezopotamya Ovas›'n› etkisi alt›na alan Tufan'› araflt›rmak için yap›lm›fl birçok kaz› vard›r. Bölgede yap›lan kaz›larda bafll›ca dört fle- hirde, büyük bir tufan sonucu gerçekleflmifl olabilecek sel felaketinin izlerine rastlanm›flt›r. Bu flehirler Mezopotamya Ovas›'n›n önemli fle- hirleri Ur, Uruk, Kifl ve fiuruppak't›r. Bu flehirlerde yap›lan kaz›lar, bunlar›n tümünün MÖ 3000'li y›llar civar›nda bir sele maruz kald›kla- r›n› göstermektedir. Günümüzde Tel-El Muhayer olarak isimlendirilen Ur flehrinde yap›lan kaz›larda ele geçirilen medeniyet kal›nt›lar›n›n en eskisi MÖ 7000'li y›llara kadar uzanmaktad›r. ‹nsanlar›n ilk uygarl›k kurduklar› yerlerden birisi olan Ur flehri, tarih boyunca birçok medeniyetin birbi- ri ard›na gelip geçti¤i bir yerleflim bölgesi olmufltur. Ur flehrinde yap›lan kaz›larda ortaya ç›kart›lan arkeolojik bulgu- lar, buradaki medeniyetin çok büyük bir sel felaketi sonunda kesinti- ye u¤rad›¤›n›, daha sonra zaman içinde tekrar yeni uygarl›klar›n mey- dana ç›kmaya bafllad›¤›n› göstermektedir. Leonard Woolley, British Museum ve Pennsylvania Üniversitesi taraf›ndan ortaklafla yürütülen bir kaz› çal›flmas›na da baflkanl›k etmifltir. Sir Woolley'in kaz›lar› Ba¤- dat ile Basra Körfezi aras›ndaki çölün ortalar›nda gerçekleflti. Reader's

Harun Yahya 138

BA⁄DAT

MEZOPOTAMYA OVASI

Dicle

Euphrat

UR Arkeolojik bulgulara göre, Nuh Tufan› Mezopo- tamya Ovas›'nda meydana gel- miflti. Ovan›n o zamanki flekli bugün- künden farkl›yd›. Üstteki grafikte, ovan›n bugünkü s›n›rlar› k›rm›z› kesik çizgiyle belirtilmifltir. K›rm›z› çizginin gerisinde kalan genifl bölgenin ise o zamanlar de- nize dahil oldu¤u bilinmektedir.

Digest dergisinde Woolley'in kaz›lar› flöyle anlat›lmaktad›r: Kaz› yap›lan bölgede, derine inildikçe çok önemli bir buluntu ortaya ç›kar›lm›flt›; bu, Ur flehrinin krallar mezarl›¤›yd›. Araflt›rmac›lar Sü- mer krallar›n›n ve soylular›n gömülmüfl oldu¤u bu mezarl›kta bir- çok efsanevi sanat eserlerine rastlad›lar. Mi¤ferler, k›l›çlar, müzik aletleri, alt›ndan ve k›ymetli tafllardan yap›lm›fl sanat yap›tlar›… ‹flçiler, çamur olmufl tu¤lalar›n içinden bir metre kadar derine dald›- lar ve çanak çömlekleri ç›karmaya bafllad›lar. "Ve sonra birdenbire herfley durdu." Woolley böyle yaz›yordu. "Art›k ne çanak, ne çöm- lek, ne kül vard›, yaln›z suyun getirdi¤i temiz çamur." Woolley kaz›ya devam etti, iki buçuk metre kadar temiz kil tabaka-

Kuran Mucizeleri 139

s›ndan geçilerek derine dal›nd› ve sonra bir- denbire iflçiler, …bu devrin insanlar› taraf›ndan yap›lm›fl z›mpara tafl›ndan aletler ve çanak çömlek parçalar›na rastlad›- lar. Çamur iyice temizlenince alt›nda kalm›fl bir medeniyet orta- ya ç›kt›. Bu durum, bölgede büyük bir su bask›n›n›n meydana gel- di¤ini gösteriyordu. Ayr›ca mikroskobik analiz, temiz kilden ka- l›n bir katman›n, eski Sümer uygarl›¤›n› yok edecek kadar büyük bir tufan taraf›ndan buraya y›¤›lm›fl oldu¤unu gösteriyordu. G›l- gam›fl Destan› ile Nuh'un öyküsü, Mezopotamya Çölü'nde kaz›lan bir kuyuda ortak bir kaynakta birleflmifl oluyordu.127 Ayr›ca Max Mallowan, kaz›y› yürüten Leonard Woolley'in dü- flüncelerini flöyle aktar›yordu: Woolley, tek bir zaman diliminde oluflmufl böylesine büyük bir kil kütlesinin sadece çok büyük bir sel felaketinin sonucu olabilece¤ini belirterek; Sümer Ur'u ile Al-Ubaid'in boyal› çanak çömlek kullanan halk› taraf›ndan kurulan kenti ay›ran sel tabakas›n›, efsanevi Tu- fan'›n kal›nt›lar› olarak tan›mlad›.128 Bu veriler, Tufan'›n etkiledi¤i yerlerden birinin Ur flehri oldu¤u- nu gösteriyordu. Alman arkeolog Werner Keller de söz konusu kaz›- n›n önemini flöyle ifade etmiflti: "Mezopotamya'da yap›lan arkeolojik kaz›larda balç›kl› bir tabakan›n alt›ndan flehir kal›nt›lar›n›n ç›kmas› burada bir sel oldu¤unu ispatlam›fl oldu."129 Tufan'›n izlerini tafl›yan bir baflka Mezopotamya flehri ise günü- müzde Tel El-Uhaymer olarak isimlendirilen, Sümerlilerin Kifl flehri- dir. Eski Sümer kay›tlar›nda, bu flehir "Büyük Tufan'dan sonra bafla geçen ilk hanedanl›¤›n baflkenti" olarak nitelendirilmektedir.130 Günümüzde Tel El-Fara olarak adland›r›lan Güney Mezopotam- ya'daki fiuruppak kenti de Tufan'›n aç›k izlerini tafl›maktad›r. Bu kent- teki arkeolojik çal›flmalar 1920-1930 y›llar› aras›nda Pennsylvania Üni- versitesi'nden Erich Schmidt taraf›ndan yürütüldü. Kaz›larda MÖ 3000-2000 y›llar› aras›nda var olan bir uygarl›¤›n do¤uflu ve geliflmesi de¤iflik tabakalarda rahatl›kla izlenebiliyordu. Çivi yaz›l› kay›tlardan

Harun Yahya 140

Mezopotamya Ovas›'nda yap›lan MEZOPOTAMYA OVASI kaz›larda, topra¤›n derinliklerinde 2,5 met- re kal›nl›¤›nda bir çamur- TUFAN SONRASI UYGARLIKLAR kil tabakas›n›n varl›¤›n› ortaya kondu. Bu çamur- kil tabakas›, büyük olas›- ÇAMUR TABAKASI l›kla Tufan an›nda sular›n TUFAN ÖNCES‹ tafl›d›¤› kil kütleleriydi ve UYGARLIKLAR dünyada sadece Mezopo- tamya Ovas›'n›n alt›nda vard›. anlafl›lan oydu ki, bu bölgede MÖ 3000'li y›llarda, kültürel olarak ol- dukça geliflmifl bir halk yafl›yordu.131 As›l önemli nokta ise, bu flehirde de MÖ 3000-2900 y›llar› civar›n- da büyük bir sel felaketinin gerçekleflti¤inin anlafl›lmas›yd›. Schmidt'in çal›flmalar›n› anlatan Mallowan flöyle demektedir: "Schmidt 4-5 metre derinlikte kil ve kum kar›fl›m› sar› topraktan bir tabakaya eriflti (bu tabaka selle beraber oluflmufltu). Bu tabaka, hö- yük kesitine göre ova seviyesine yak›n bir düzeyde yer al›yordu ve höyü¤ün her yerinde izlenebiliyordu..." Cemdet dönemini Es- ki Krall›k döneminden ay›ran kil ve kum kar›fl›m› tabakay› Schmidt "tamamen nehir kökenli bir kum" olarak tan›mlayarak Nuh Tufan› ile iliflkilendirdi.132 K›sacas› fiuruppak kentinde yap›lan kaz›larda da yaklafl›k MÖ 3000-2900 y›llar›na rastgelen bir selin kal›nt›lar› ortaya ç›kart›lm›flt›. Di¤er flehirlerle beraber fiuruppak kenti de muhtemelen Tufan'dan et- kilenmiflti.133 Tufan'dan etkilendi¤ine dair elde kan›tlar olan son yerleflim biri- mi, fiuruppak'›n güneyinde yer alan ve günümüzde Tel El-Varka ola- rak isimlendirilen Uruk kentidir. Bu kentte de di¤erleri gibi bir sel ta-

Kuran Mucizeleri 141

bakas›na rastlanm›flt›r. Bu sel tabakas› da, MÖ 3000-2900'lü y›llarla tarihlendirilmektedir.134 Bilindi¤i gibi Dicle ve F›rat nehirleri Mezopotamya'y› boydan boya kesmektedir. Anlafl›lan odur ki, olay an›nda, bu iki ne- hir ve irili ufakl› bütün su kaynaklar› taflm›fl, bunlar ya¤mur sular›yla birleflerek büyük bir su bask›n› oluflturmufllard›r. Kuran'da bu olay flöyle bildirilmektedir:

Biz, bardaktan boflan›rcas›na akan bir su ile gö¤ün kap›lar›n› açt›k. Yeri de coflkun kaynaklar halinde f›flk›rtt›k. Derken su, takdir edilmifl bir ifle karfl› birleflti. Ve onu da tahtalar, çiviler üzerinde tafl›d›k. (Kamer Suresi, 11-13)

Yap›lan çal›flmalar sonucu elde edilen ipuçlar› de¤erlendirildi¤in- de, Tufan'›n tüm Mezopotamya ovas›n› kaplad›¤› görülmektedir. Tu- fan'›n izlerini tafl›yan Ur, Uruk, fiuruppak ve Kifl flehirleri dizilimini inceledi¤imiz zaman bunlar›n bir hat üzerinde yer ald›¤›n› görürüz. Ayr›ca MÖ 3000'li y›llarda Mezopotamya ovas›n›n co¤rafi yap›s› gü- nümüzdekinden daha farkl›d›r. O devirlerde F›rat nehrinin yata¤›, bu- günküne göre daha do¤uda bulunmaktayd›; bu ak›fl rotas› da Ur, Uruk, fiuruppak ve Kifl'ten geçen bir hatta denk gelmektedir. Dolay›- s›yla söz konusu bölgede F›rat nehrinin taflt›¤› ve bu dört flehri yerle bir etti¤i anlafl›lmaktad›r. (En do¤rusunu Allah bilir.) Allah, Nuh Tufan›'n›, insanlara bir ibret ve ders konusu teflkil et- mesi için, farkl› toplumlara gönderdi¤i peygamberler ve kitaplar yo- luyla aktarm›flt›r. Ancak her defas›nda metinler orijinalinden uzaklafl- t›r›lm›fl ve Tufan anlat›mlar›na mistik, mitolojik ö¤eler kat›lm›flt›r. Ar- keolojik bulgularla uyuflan ve onlar› tasdik eden tek kaynak ise Ku- ran'd›r. Bunun nedeni, Allah'›n Kuran'› en küçük bir de¤iflikli¤e u¤ra- madan korumufl olmas›d›r. (Detayl› bilgi için bkz. Harun Yahya, Kavimlerin Helak›, Araflt›rma Yay›nc›l›k)

Harun Yahya 142

1990'l› y›llar›n bafl›nda dünyan›n tan›nm›fl gazeteleri çok önemli bir arkeolojik bulguya "Muhteflem Arap fiehri Bulundu", "Efsanevi Arap fiehri Bulundu", "Kumlar›n Atlantisi Ubar" bafll›klar›yla yer ver- diler. Bu ilginç arkeolojik bulguya daha önemli hale getiren, isminin Kuran'da an›l›yor olmas›yd›. O güne kadar Kuran'da bahsi geçen Ad kavminin bir efsane oldu¤unu veya hiçbir zaman bulunamayaca¤›n› düflünen birçok kifli, bu yeni bulgu karfl›s›nda hayrete düfltü. Ku- ran'da sözü edilen bu flehri bulan kifli, amatör bir arkeolog olan Nic- holas Clapp idi. Bir Arap tarihi uzman› ve belgesel yap›mc›s› olan Nicholas Clapp, Arap tarihi üzerine yapt›¤› araflt›rmalar s›ras›nda, 1932 y›l›nda ‹ngiliz araflt›rmac› Bertram Thomas taraf›ndan yaz›lm›fl Arabia Felix ad›nda bir kitaba rastlam›flt›. Arabia Felix Romal›lar›n Arap Yar›mada- s›'n›n güneyinde bulunan ve günümüzdeki Yemen ve Umman'› kap- sayan bölgeye verdikleri isimdi. Bu bölgeye Yunanl›lar "Eudaimon Arabia", Ortaça¤daki Arap bilginleri ise "El-Yemen es-Saiyd" ismini veriyorlard›. Bu isimlerin tümü "Mutlu Yemen" anlam›na geliyordu. Çünkü eski zamanlarda bu bölge, Hindistan ve Kuzey Arabistan ara- s›nda yap›lmakta olan baharat ticaretinin merkezi durumundayd›. Ayr›ca bölgede yaflayan kavimler "kehribar" isminde nadir bulunan ve o zamanlar alt›n de¤erinde olan çam a¤ac› reçinesinin üretimini ya- p›yorlard›. Kitab›nda bu bilgilere kapsaml› olarak yer veren ‹ngiliz araflt›r- mac› Bertram Thomas, Ad kavminin yaflad›¤› Ubar kentinin kal›nt›la- r›n›n bulundu¤u bölgeye bir araflt›ma gezisi yapm›flt›. Gezisi s›ras›n- da çölde yaflayan Bedeviler, Umman'›n sahile yak›n bir yerinde bulu- nan bu bölgede, eski bir patika yolu göstermifller ve bu patikan›n Ubar isimli çok eski bir flehre ait oldu¤unu anlatm›fllard›. Kuran Mucizeleri 143

Ubar'da yap›lan kaz›larda Kuran'da belirtilen flekliyle birçok sanat yap›lar› ve yüksek me- deniyet eserleri bulundu. ‹ngiliz araflt›rmac›, Ubar'›n varl›¤›- n› kan›tlamak için iki ayr› yola baflvurdu. Önce Bedeviler taraf›ndan var oldu¤u söylenen patika izlerini buldu. NASA'ya baflvurarak bu bölgenin resimlerinin uydu arac›l›¤›yla çekilmesini istedi. Daha sonra da California'da Huntington Kütüphanesi'nde bulunan eski yaz›tlar› ve haritalar› incelemeye bafllad›. K›sa bir araflt›rmadan sonra M›s›r- Yunan co¤rafyac›s› Batlamyus taraf›ndan MS 200 y›l›nda çizilmifl bir harita buldu. Haritada, bölgede bulunan eski bir flehrin yeri ve bu fleh- re do¤ru giden yollar›n çizimi gösterilmiflti. Bu arada NASA'n›n çek- ti¤i resimlerde, yerden ç›plak gözle görülmesi mümkün olmayan, an- cak havadan bir bütün halinde görülebilen baz› yol izleri ortaya ç›k- m›flt›. Hem eski haritada belirtilen yollar hem de uydudan çekilen re- simlerde görülen yollar birbirleriyle kesifliyorlard›. Bu yollar›n bitifl noktas› ise eskiden bir flehir oldu¤u anlafl›lan genifl bir aland›. 144

Böylece Bedevilerin sözlü olarak anlatt›klar› hikayelere konu olan efsanevi flehrin yeri bulunmufl oldu. Yap›lan kaz›larda kumlar›n içinden eski bir flehrin kal›nt›lar› ç›kmaya bafllad›. Bu nedenle de bu kay›p flehir "Kumlar›n Atlantisi Ubar" ola- rak tan›mland›. Bu eski flehrin Kuran'da bahsedilen Ad kavminin flehri oldu¤unu kan›tlayan as›l delil ise flehrin kal›nt›lar›yd›. Y›k›nt›lar›n ilk ortaya ç›kar›l›fl›ndan itibaren, bu y›k›k flehrin Kuran'da bahsedilen Ad kavmi ve ‹rem'in sütunlar› oldu- ¤u anlafl›lm›flt›. Zira kaz›larda ortaya ç›kart›lan yap›lar aras›nda Kuran'da varl›¤›na dikkat çeki- len uzun sütunlar yer al›yordu. Kaz›y› yürüten araflt›rma ekibinden Dr. Juris Zarins de, bu fleh- ri di¤er arkeolojik bulgulardan ay›ran fleyin yüksek sütunlar oldu¤unu ve dolay›s›yla bu flehrin Kuran'da bahsi geçen Ad kavminin kenti ‹rem oldu¤unu söylüyordu. Kuran'da, ‹rem'den flöyle söz ediliyordu:

Rabbinin Ad (kavmin)e ne yapt›¤›n› görmedin mi? 'Yüksek sütunlar' sahibi ‹rem'e? Ki flehirler içinde onun bir benzeri yarat›lm›fl de¤ildi. (Fecr Suresi, 6-8)

Görüldü¤ü gibi Kuran'da geçmiflle ilgili ve- rilen bilgilerin tarihsel bilgilerle böylesine bir mutabakat içinde olmas›, Kuran'›n Allah Kelam› oldu¤unun ayr› birer delilidir. (Detayl› bilgi için bkz. Harun Yahya, Kavimlerin Helak›, Araflt›rma Yay›nc›l›k) Kuran Mucizeleri 145

Yukar›daki uydu foto¤raflar›nda Arap Yar›madas›'n›n güneyinde yer alan Umman'dan bir kesit görülmektedir. 1992 y›l›nda NASA'n›n uzaydan görüntüle- di¤i Ubar fiehri'ne ait foto¤raflarda, antik çöl yollar›na ait izler tespit edilmifltir. Kuran'da 1400 y›l önce haber verilen Ad kavmi, günümüzün teknolojik imkan- lar› ile bir Kuran mucizesi olarak ortaya ç›km›flt›r. 146

Lut Peygamber, ‹brahim Peygamberle ayn› dönemde yaflad›. Hz. Lut, Hz. ‹brahim'e komflu kavimlerden birine elçi olarak gönderilmifl- ti. Bu kavim, Kuran'da belirtildi¤ine göre o güne kadar dünya üzerin- de görülmemifl bir sap›kl›¤›, eflcinselli¤i uyguluyordu. Hz. Lut, onlara bu sap›kl›ktan vazgeçmelerini söyledi¤inde ve onlara Allah'›n ‹lahi tebli¤ini getirdi¤inde onu yalanlad›lar, Hz. Lut'un peygamberli¤ini in- kar ettiler ve sap›kl›klar›na devam ettiler. Bunun sonucunda da ka- vim, korkunç bir felaketle helak edildi.

Hani Lut da kavmine flöyle demiflti: "Sizden önce alemlerden hiç kimsenin yapmad›¤› hayas›z-çirkinli¤i mi yap›yorsunuz? "Gerçekten siz kad›nlar› b›rak›p flehvetle erkeklere yaklafl›yorsunuz. Do¤rusu siz, ölçüyü aflan (azg›n) bir kavimsiniz."... Ve onlar›n üzerine bir (azab) sa¤ana¤› ya¤d›rd›k. Suçlu-günahkarlar›n u¤rad›klar› sona bir bak iflte. (Araf Suresi, 80-84)

fiüphesiz Biz, fas›kl›k yapmalar›ndan dolay›, bu ülke halk›n›n üstüne gökten i¤renç bir azab indirece¤iz." Andolsun, Biz akledebilecek bir kavim için orada apaç›k bir ayet b›rakm›fl›zd›r. (Ankebut Suresi, 34-35)

Hz. Lut'un içinde yaflad›¤› ve sonra helaka u¤rayan bu flehrin Es- ki Ahit'te geçen ismi Sodom'dur. K›z›ldeniz'in kuzeyinde kurulmufl olan bu kavmin, Kuran'da yaz›lanlara uygun bir flekilde helak edildi-

Kuran Mucizeleri 147

¤i anlafl›lm›flt›r. Yap›lan arkeolojik çal›flma- lardan anlafl›ld›¤›na göre, flehir, bugünkü ‹srail-Ürdün s›n›r› boyunca uzanan Tuz Gölü'nün (Ölü Deniz) yak›nlar›n- da bulunmaktad›r. Bilim adamlar›n›n bulgular›na göre bu alan ol- dukça fazla miktarda kükürtle kapl›d›r. Bu sebeple, tüm bölgede hay- van veya bitki olarak hiçbir hayat formuna rastlanamamaktad›r ve bu bölge y›k›m›n bir sembolü durumundad›r. Bilindi¤i gibi kükürt volkanik patlamalarla ortaya ç›kan bir ele- menttir. Nitekim Kuran'da bildirilen helak flekli deprem ve volkanik patlamalar oldu¤una dair apaç›k deliller tafl›maktad›r. Alman arke- olog Werner Keller bu bölge hakk›nda flöyle demektedir: Bu bölgede bir gün kendini göstermifl olan çok büyük bir çökmede patlamalar, y›ld›r›mlar, yang›nlar ve do¤al gazlarla birlikte korkunç bir deprem olmufl ve Siddim Vadisi ile birlikte Lut kavminin flehirle- ri yerin derinliklerine gömülmüfllerdi... Bu deprem s›ras›nda, yerka-

Ölü Deniz'e ait bir foto¤raf 148

bu¤unun çatlay›p çöküflü, kabu¤un alt›nda uyuyan volkanlara serbest yol vermifltir. fieria'n›n yukar› vadisinde bugün de sönmüfl kraterlere rastlanmakta olup bu- ralarda kireç katmanlar› üzerinde genifl lav kütleleri ve bazalt kat- manlar› yer alm›flt›r.135 ‹flte bu lav ve bazalt katmanlar›, zaman›nda burada volkanik bir patlaman›n ve depremin oldu¤unu gösteren en büyük kan›tlard›r. Za- ten Lut Gölü ya da öteki ad›yla Ölü Deniz, aktif bir sismik bölgenin, yani bir deprem kufla¤›n›n tam üstünde yer almaktad›r: Ölü Deniz'in taban› Rift Vadisi denilen tektonik kökenli bir çöküntü içinde yer al›r. Bu vadi kuzeyde Taberiye Gölü'nden, güneyde Ara- bah Vadisi'nin ortas›na kadar 300 km'lik bir uzant›da yer al›r.136 Lut kavminin u¤rad›¤› felaketin teknik yönü, jeologlar›n araflt›r- malar›ndan anlafl›lmaktad›r. Buna göre, Lut kavmini yok eden dep- rem, oldukça uzun bir yerkabu¤u çatla¤› (fay hatt›)n›n sonucunda oluflmufltur: fieria Nehri'nin yata¤›n› oluflturan 190 kilometrelik mesa- fe boyunca fieria Nehri toplam 180 metrelik bir düflüfl yapar. Bu du- rum ve Lut Gölü'nün deniz seviyesinden 400 metre alçak olmas›, bu- rada bir zamanlar büyük bir jeolojik olay›n meydana geldi¤ini göste- ren önemli delillerdendir. fieria Nehri ile Lut Gölü'nün bu ilginç yap›s› da, yerkürenin bu bölgesinden geçen bir yar›k ya da çatla¤›n ancak bir parças›ndan iba- rettir. Bu çatlak Toroslar'›n eteklerinden bafllay›p güneye do¤ru Lut Gölü'nün güney k›y›lar›ndan ve Arap Çölü üzerinden Akabe Körfe- zi'ne uzay›p oradan da K›z›ldeniz'i geçerek Afrika'da son bulmakta- d›r. Bu uzun çöküntünün uzay›p gitti¤i yerlerde kuvvetli yanarda¤ hareketlerinin oldu¤u anlafl›lmaktad›r. Öyle ki, ‹srail'deki Celile Da¤- lar›'nda, Ürdün'ün yüksek yayla k›s›mlar›nda, Akabe Körfezi ve di¤er yak›n yerlerde siyah bazalt ve lavlar bulunmaktad›r. Tüm bu kal›nt›lar ve co¤rafi özellikler, Lut Gölü'nde büyük bir je- olojik olay›n yafland›¤›n› göstermektedir.

Kuran Mucizeleri 149

National Geographic dergisinin Aral›k 1957 say›s›nda bu konuyla ilgili olarak flu ifadeler yer almaktad›r: Sodom Tepesi, Ölü Deniz'e do¤ru yükselir. Hiç kimse flimdiye dek yok olan flehirler Sodom ve Gomorrah'› bulamad›, fakat bilim adam- lar›na göre bu flehirler kayal›klar›n karfl›s›ndaki Siddim Vadisi'nde duruyorlar. Büyük ihtimalle Ölü Deniz'in taflk›n sular› ve depremin alt›nda kald›lar.137 Y›k›ma u¤ram›fl bu flehirle ilgili iflaret edilen bilgilerden biri de, Hicr Suresi'nin 76. ayetinde bildirildi¤i gibi bu flehirlerin halen anayol üzerinde bulunmas›d›r. Co¤rafyac›lar bu bölgenin Arap Yar›mada- s›'ndan Suriye ve M›s›r'a kadar uzanan, Ölü Deniz'in güneydo¤usun- daki bir anayol üzerinde bulundu¤unu tespit etmifllerdir. (Detayl› bil- gi için bkz. Harun Yahya, Kavimlerin Helak›, Araflt›rma Yay›nc›l›k)

An›nda (yurtlar›n›n) üstünü alt›na çevirdik ve üzerlerine balç›ktan piflirilmifl tafl ya¤d›rd›k. Elbette bunda 'derin bir kavray›fla sahip olanlar' için gerçekten ayetler vard›r. O (flehir de) gerçekten bir yol üstünde (hala) durmaktad›r. Elbette, bunda iman edenler için gerçekten ayetler vard›r. (Hicr Suresi, 74-77) 150

Yukar›da görülen foto¤raflarda, Vezüv Yanarda¤› çevresindeki antik yerleflim alan› görülmektedir. Bu bölgedeki kal›nt›lardan, burada yaflam›fl olan Pompei halk›n›n çok büyük bir lüks ve ihtiflam içinde olduklar› anlafl›lmaktad›r. Solda görülen tafllaflm›fl beden ise, Pompei halk›n›n bafl›na gelen felaketleri gös- teren bir kal›nt›d›r. 151

Sebe halk›, Güney Arabistan'da yaflam›fl olan dört büyük uygarl›k- tan biridir. Sebe kavmini anlatan tarihi kaynaklar, bu kavmin Fenikeli- ler gibi yo¤un ticari faaliyetlerde bulunan bir devlet oldu¤unu söylerler. Sebeliler, tarihte medeni bir kavim olarak bilinmifllerdir. Sebe hüküm- darlar›n›n yaz›tlar›nda "onarma", "vakfetme", "infla etme" gibi kelimeler a¤›rl›ktad›r. Bu kavmin en önemli eserlerinden olan Marib Baraj› da, ulaflt›klar› teknolojik seviyenin önemli göstergelerindendir. Sebe Devleti, bölgenin en güçlü ordular›ndan birisine sahipti. Or- dusu sayesinde yay›lmac› bir politika izleyebiliyordu. Geliflmifl kültürü ve ordusuyla Sebe Devleti, tam anlam›yla zaman›nda o bölgenin bir "süper gücü" idi. Sebe Devleti'nin bu güçlü ordusundan Kuran'da da bahsedilmektedir. Sebe ordusunun komutanlar›n›n Kuran'da aktar›lan bir ifadesi, bu ordunun kendisine ne kadar güvendi¤ini göstermektedir. Komutanlar, Sebe'nin kad›n yöneticisine (Melikesi'ne) flöyle derler:

... "Biz kuvvet sahibiyiz ve zorlu savaflç›lar›z. ‹fl konusunda karar senin- dir, art›k sen bak, neyi emredersen (biz uygular›z)." (Neml Suresi, 33)

Sebe halk›, o döneme göre oldukça ileri bir teknoloji ile kurduklar› Marib Baraj›'yla birlikte büyük bir sulama kapasitesine sahip olmufltu. Bu yöntemle elde ettikleri bol ürünlü topraklar› ve ticaret yolu üzerin- deki kontrolleri, onlara görkemli ve refah dolu bir hayat yaflat›yordu. Ancak, bütün bunlar nedeniyle Kendisi'ne flükretmeleri gereken Allah'tan, -Kuran'›n bildirildi¤ine göre- "yüz çevirdiler". Üstelik kendi- lerine yap›lan uyar› ve hat›rlatmalar› da dinlemediler. Bu kötü ahlakla-

Harun Yahya 152

r› nedeniyle Allah Kat›ndan bir azab› hak ettiler ve barajlar› y›k›ld›;"Arim seli" bütün topraklar›- n› yerle bir etti. Sebe ülkesinin baflkenti, bulundu¤u co¤rafyan›n avantajl› konu- mu sebebiyle oldukça zenginleflmifl olan Marib idi. Baflkent, bölgede bu- lunan Adhana Irma¤›'n›n çok yak›n›ndayd›. Bu nehrin Cebel Balak'a gir- di¤i nokta, baraj yap›m›na çok uygundu; bundan yararlanan Sebeliler de daha uygarl›klar›n› kurma aflamas›ndayken buraya bir baraj infla etmifl- ler ve sulama yapmaya bafllam›fllard›. Bu baraj sayesinde de çok ileri bir refah seviyesine kavuflmufllard›. Baflkent Marib, o dönemin en geliflmifl flehirlerinden bir tanesiydi. Bölgeyi gezen ve bu diyar› oldukça öven Yu- nanl› yazar Pliny, buran›n ne kadar yeflil bir bölge oldu¤undan bahset- mekteydi. Marib'deki bu baraj›n yüksekli¤i 16 metre, geniflli¤i 60 metre ve uzunlu¤u da 620 metreydi. Hesaplara göre baraj arac›l›¤›yla sulanabilen toplam alan 9.600 hektard› ki, bunun 5.300 hektar› güney, geri kalan› ise kuzey ovas›na aitti. Bu iki ova, Sebe kitabelerinde bazen "Marib ve iki ova" diye an›l›rd›. ‹flte Kuran'daki "sa¤dan ve soldan iki bahçe" ifadesi, muhtemelen bu iki vadideki gösteriflli ba¤ ve bahçelere iflaret eder. Bu baraj ve sulama tesisleri sayesinde bölge, Yemen'in en iyi sulanan ve en verimli kesimi olarak ün yapm›flt›. Frans›z J. Holevy ve Avusturyal› Gla- ser, Marib setinin çok eski devirlerden beri var oldu¤unu yaz›l› belge- lerle ispat ettiler. Himer lehçesiyle yaz›lan belgelerde bu baraj›n ülke topraklar›n› verimli k›ld›¤› yaz›l›yd›. MS 542 y›l›nda y›k›lan baraj, Kuran'da bahsedilen "Arim seli"ne yol açm›fl ve büyük tahribata neden olmufltu. Sebe halk›n›n yüzlerce sene- den beri iflletmekte oldu¤u ba¤lar›, bahçeleri ve tar›m alanlar› tamamen yok olmufltu. Baraj›n y›k›lmas›ndan sonra Sebe kavminin de h›zl› bir ge- rileme sürecine girdi¤i görülmektedir; baraj›n y›k›lmas›yla bafllayan bu sürecin sonunda Sebe Devleti'nin de sonu gelmifltir. Yukar›da belirtti¤imiz tarihsel gerçekler ›fl›¤›nda Kuran ayetlerini inceledi¤imiz zaman, ortada çok somut bir uyum oldu¤unu görürüz. Arkeolojik bulgular ve tarihsel gerçekler, Kuran'da yazanlara iflaret et-

Kuran Mucizeleri 153

mektedir. Ayette belirtildi¤i gibi, kendileri- ne gönderilen peygamberin uyar›lar›n› dinlemeyen ve Rabbimizin nimetine nankörlük eden halk, sonunda korkunç bir sel felaketiyle cezaland›r›lm›flt›r. Kuran'da Sebe Devleti'ne gön- derilen sel felaketi flöyle tarif edilmektedir:

Andolsun, Sebe' (halk›)n›n oturdu¤u yerlerde de bir ayet vard›r. (Evleri) Sa¤dan ve soldan iki bahçeliydi. (Onlara demifltik ki:) "Rabbinizin r›zk›ndan yiyin ve O'na flükredin. Güzel bir flehir ve ba¤›fllayan bir Rabb(iniz var)." Ancak onlar yüz çevirdiler, böylece Biz de onlara Arim selini gönderdik. Ve onlar›n iki bahçesini, buruk yemiflli, ac› ›lg›nl› ve içinde az bir fley de sedir a¤ac› olan iki bahçeye dönüfltürdük. Böylelikle nankörlük etmeleri dolay›s›yla onlar› cezaland›rd›k. Biz (nimete) nankörlük edenden baflkas›n› cezaland›r›r m›y›z? (Sebe Suresi, 15-17)

Kuran'da Sebe kavmine gönderilen azaptan "Seyl-ül Arim" yani "Arim seli" olarak bahsedilmektedir. Kuran'da geçen bu ifade, ayn› za- manda bu selin meydana gelifl fleklini göstermektedir. Zira "Arim" ke- limesinin anlam›, baraj ya da settir. "Seyl-ül Arim" kelimesi de, setin

Marib Tap›na¤›'n›n kal›nt›lar› 154

Yukar›da ve yan sayfada y›k›nt›lar›na ait resimleri görülen Marib Baraj›, Sebe halk›- n›n en önemli eserlerinden birisiydi. Kuran'da bahsedilen Arim seli ile beraber bu baraj y›k›ld› ve Sebe Devleti ekonomik yönden zay›flayarak bir süre sonra y›k›ld›. y›k›lmas› sonucunda meydana gelen bir seli anlatmaktad›r. Bu konuy- la ilgili ‹slam yorumcular› da Kuran'da Arim seli ile ilgili olarak kulla- n›lan terimlerden yola ç›karak, konuyla ilgili tutarl› yer ve zaman tes- pitlerinde bulunmufllard›r. Mevdudi, tefsirinde flöyle yazar: Metindeki (Seyl-ül Arim) ifadesinde kullan›ld›¤› gibi "arim" kelime- si "baraj, set" anlam›na gelen ve Güney Arapças›nda kullan›lan "ari- men" kelimesinden türemifltir. Yemen'de yap›lan kaz›larda ortaya ç›- kar›lan harabelerde bu kelime s›k s›k bu anlamda kullan›lm›flt›r. Me- sela Yemen'in Habeflli hükümdar› Ebrehe'nin büyük Marib Seddinin tamirinden sonra yazd›rd›¤› MS 542 ve 543 tarihli bir kitabede, bu kelime tekrar baraj (set) anlam›nda kullan›lm›flt›r. O halde Seyl-ül Arim, "bir set y›k›ld›¤›nda meydana gelen sel felaketi" anlam›na ge- lir. "... Ve onlar›n iki bahçesini, buruk yemiflli , ac› ›lg›nl› ve içinde az bir fley de sedir a¤ac› olan iki bahçeye dönüfltürdük" (Sebe Su- resi, 16). Yani setin (baraj›n) y›k›lmas›ndan sonra meydana gelen sel

Kuran Mucizeleri 155

sonucu bütün ülke harab oldu. Sebelilerin da¤lar›n aras›na setler in- fla ederek kazd›klar› kanallar y›k›ld› ve bütün sulama sistemi bozul- du. Bunun sonucu daha önceden bir bahçe gibi olan ülke yabani ot- lar›n yetiflti¤i bir cang›l haline geldi ve küçük bodur a¤açlar›n kira- za benzer yemifli d›fl›nda yenebilecek hiçbir meyve kalmad›.138 Sütunlar›n yüzeyinde Sebe dilinde yaz›lm›fl yaz›tlar bulunuyor. Kutsal Kitap Do¤ruyu Söyledi (Und Die Bibel Hat Doch Recht) kitab›n›n yazar› H›ristiyan arkeolog Werner Keller de, Arim selinin Kuran'a uy- gun olarak gerçekleflti¤ini kabul ederek flöyle yazar: Böyle bir baraj›n olmas› ve y›k›larak flehri tamamen harap etmesi, Kuran'daki bahçe sahipleriyle ilgili verilen örne¤in gerçekten de meydana geldi¤ini kan›tl›yor.139 Arim seliyle beraber gelen felaketten sonra bölgede çölleflme bafl- lam›fl ve tar›m alanlar›n›n yok olmas›yla Sebe kavminin en önemli ge- lir kayna¤› da ellerinden ç›km›flt›. Allah'›n kendilerini iman etmeye ve flükretmeye ça¤›rmas›n› göz ard› eden halk, sonunda böyle bir felaket- le cezaland›r›ld›. (Detayl› bilgi için bkz. Harun Yahya, Kavimlerin Helak›, Araflt›rma Yay›nc›l›k) Harun Yahya 156

Günümüzde Semud kavmi, Kuran'da bahsi geçen kavimler için- de hakk›nda en fazla bilgiye sahip olunanlardan bir tanesidir. Tarih kaynaklar› Semud isimli bir kavmin gerçekten yaflad›¤›na iflaret et- mektedir. Kuran'da bahsi geçen Hicr halk› ve Semud kavminin asl›n- da ayn› kavim olduklar› tahmin edilmektedir; zira Semud kavminin bir baflka ismi de Ashab-› Hicr'dir. Bu durumda "Semud" kelimesi bir halk›n ismi, Hicr flehri ise bu halk›n kurdu¤u flehirlerden biri olabilir. Nitekim Yunan co¤rafyac› Pliny'nin tarifleri de bu yöndedir. Pliny, Se- mud kavminin oturmakta oldu¤u yerlerin Domatha ve oldu¤u- nu yazm›flt›r ki, buralar günümüzdeki Hicr kentidir. Semud kavminden bahseden bilinen en eski kaynak, Babil Kral› II. Sargon'un bu kavme karfl› kazand›¤› zaferleri anlatan Babil devlet kay›tlar›d›r. (MÖ 8. yüzy›l) Sargon, Kuzey Arabistan'da yapt›¤› bir sa- vafl sonunda onlar› yenmifltir. Yunanl›lar da bu kavimden bahsetmek- te ve Aristo, Batlamyus ve Pliny'nin yaz›lar›nda isimleri "Thamudaei", yani "Semudlar" olarak an›lmaktad›r. Peygamberimiz (sav)'den önce, yaklafl›k MS 400-600 y›llar› aras›nda ise izleri tamamen silinmifltir. (Bilgi için bkz. Harun Yahya, Kavimlerin Helak›, Araflt›rma Yay›nc›l›k) Günümüzde Ürdün'deki Rum Vadisi ya da di¤er bir ad›yla Pet- ra'da bu kavmin tafl iflçili¤inin en güzel örneklerini görmek mümkün- dür. Nitekim Kuran'da da Semud kavminin tafl iflçili¤indeki ustal›kla- r›ndan flöyle bahsedilir.

(Salih kavmine dedi ki: Allah'›n) "Ad (kavminden) sonra sizi halifeler k›ld›¤›n› ve sizi yeryüzünde yerlefltirdi¤ini hat›rlay›n. Ki onun düzlüklerinde köflkler kuruyor, da¤lardan evler yontuyordunuz. fiu halde Allah'›n nimetlerini hat›rlay›n, yeryüzünde bozguncular olarak kar›fl›kl›k ç›karmay›n." (Araf Suresi, 74) Kuran Mucizeleri 157

Ürdün'deki ünlü Petra kal›nt›lar› 158 159

Kuran'›n flimdiye dek inceledi¤imiz mucizevi özelliklerinin yan› s›ra bir de "matematiksel mucize"leri vard›r. Bu mucizeye bir örnek, Kuran'daki baz› kelime tekrarlar›n›n verdi¤i ortak say›d›r. Birbiriyle ilgili baz› kelimeler flafl›rt›c› bir biçimde ayn› say›da tekrarlan›rlar. Afla¤›da, bu tür kelimeler ve Kuran içindeki tekrarlan›fl say›lar› veril- mifltir.

"Yedi gök" tabiri 7 kere geçer. "Göklerin yarat›l›fl› (halku se- mavat)" ifadesi de 7 kere tekrarlan›r.

YED‹ GÖK (seb'a semavat) 7 kere

GÖKLER‹N YARATILIfiI 7 kere (halku's semavat)

"Gün (yevm)" tekil olarak 365 kere geçerken, ço¤ul yani "günler (eyyam ve yevmeyn)" kelimeleri 30 defa tekrarla- n›r. "Ay" kelimesinin tekrar say›s› ise 12'dir.

GÜN yevm 365 kere

GÜNLER eyyam,yevmeyn 30 kere

AY flehr 12 kere

Harun Yahya 160

"Bitki" ve "a¤aç" kelimelerinin tekrar say›- s› ayn›d›r: 26

B‹TK‹ 26 kere

A⁄AÇ 26 kere

"Ceza" kelimesi 117 kere yer al›rken, Kuran'›n temel ahlak özelliklerinden olan "affetmek" ifadesi, bu say›n›n tam 2 kat› kadar yani 234 kere tekrarlan›r.

CEZA 117 kere

AFFETMEK 2x117=234 kere

"De" kelimelerini sayd›¤›m›zda ç›kan sonuç 332'dir. "Dedi- ler" kelimesini sayd›¤›m›zda da ayn› rakam› elde ederiz.

DE 332 kere

DED‹LER 332 kere

"Dünya" kelimesi ve "ahiret" kelimesinin tekrarlan›fl say›la- r› da ayn›d›r: 115

DÜNYA 115 kere

AH‹RET 115 kere

"fieytan" kelimesi Kuran'da 88 kere geçer. "Melek" kelime- sinin tekrar say›s› da 88'dir.

fiEYTAN 88 kere

MELEK 88 kere

Kuran Mucizeleri 161

"‹man" (tamlama almadan) ve "küfür" ke- limeleri Kuran boyunca 25 kere tekrarlan›r.

‹MAN 25 kere

KÜFÜR 25 kere

"Cennet" kelimesi ve "cehennem" kelimesi de ayn› say›da tekrarlan›r: 77.

CENNET 77 kere

CEHENNEM 77 kere

"Zekat" kelimesi Kuran'da 32 kere tekrarlan›rken, "bereket" kelimesinin tekrarlan›fl say›s› da 32'dir.

ZEKAT 32 kere

BEREKET 32 kere

"‹yiler (ebrar)" 6 kere tekrarlan›rken, "kötüler (fuccar)" keli- mesi ise tam yar›s› kadar yani 3 kere geçer.

‹Y‹LER ebrar 6 kere

KÖTÜLER fuccar 3 kere

"Yaz-s›cak" kelimeleri ile "k›fl-so¤uk" kelimelerinin geçifl say›lar› da ayn›d›r: 5

YAZ-SICAK 1 + 4 = 5 kere

KIfi-SO⁄UK 1 + 4 = 5 kere

Harun Yahya 162

"fiarap (h›mr)" ve "sarhoflluk (sekere)" kelimeleri de Kuran'da ayn› say›da tekrarlan›r: 6

fiARAP h›mr 6 kere

SARHOfiLUK sekere 6 kere

"Akletmek" ve "nur" say›lar›n›n tekrar say›s› da ayn›d›r: 49

AKLETMEK 49 kere

NUR 49 kere

"Dil" ve "vaaz" kelimeleri eflit say›da -25 kere- tekrar edilir:

D‹L 25 kere

VAAZ 25 kere

"Yarar" kelimesi 50, "bozma" kelimesi de 50 kere tekrarlan›r.

YARAR 50 kere

BOZMA 50 kere

"Ecir" ve "fail" kelimelerinin tekrar say›s› da ayn›d›r: 107

EC‹R 107 kere

FA‹L 107 kere

Kuran Mucizeleri 163

"Sevgi" ve "itaat" kelimelerinin tekrar say›s› ayn›- d›r: 83

SEVG‹ 83 kere

‹TAAT 83 kere

Kuran'da "dönüfl" ve "sonsuz" kelimeleri eflit say›da yer alm- aktad›r: 28

DÖNÜfi 28 kere

SONSUZ 28 kere

"Musibet" kelimesi ve "flükür" kelimesi, Kuran'da ayn› sa- y›da geçmektedir: 75 kere

MUS‹BET 75 kere

fiÜKÜR 75 kere

"Günefl (flems)" ve "›fl›k (nur)" kelimeleri Kuran'da 33'er kez geçmektedir.

GÜNEfi flems 33 kere

IfiIK nur 33 kere

* Say›mda "nur" kelimesinin sadece yal›n halleri dikkate al›nm›fl- t›r.

Harun Yahya 164

"Do¤ru yola ileten (Elhuda)" ve "rahmet" keli- melerinin tekrar say›s› eflittir: 79

DO⁄RU YOLA ‹LETEN 79 kere

RAHMET 79 kere

Kuran'da "s›k›nt›" kelimesi 13 kere yer al›rken, "huzur" keli- mesi de 13 kere tekrarlanmaktad›r.

SIKINTI 13 kere

HUZUR 13 kere

"Kad›n" ve "erkek" kelimelerinin tekrar say›s› da ayn›d›r: 23 Kad›n-erkek kelimelerinin Kuran'da tekrar say›s› olan 23, ayn› za- manda insan embriyosunun oluflumunda yumurta ve spermden gelen kromozom say›s›d›r. ‹nsan›n kromozom say›s› da anne ve babadan ge- len 23'er kromozomun toplam› olarak 46'd›r.

KADIN 23 kere

ERKEK 23 kere

"H›yanet" kelimesi 16 kere geçerken, "habis" kelimesinin tekrar say›s› da 16'd›r.

HIYANET 16 kere

HAB‹S 16 kere

Kuran Mucizeleri 165 166

"‹nsan" kelimesi Kuran'da 65 kere geçer; insan›n yarat›l›fl safhalar›n›n say›s›n›n toplam› da ayn›d›r:

‹NSAN 65 kere

TOPRAK turabun 17 kere

NUTFE nutfun 12 kere

EMBR‹YO alak 6 kere

B‹R Ç‹⁄NEML‹K ET meda'a 3 kere

KEM‹K ›zamun 15 kere

ET lehmun 12 kere

TOPLAM 65 kere

Salavat kelimesi bütün Kuran'da 5 kere geçer ve Allah in- sanlara günde befl defa namaz k›lmalar›n› bildirmifltir.

"Kara" kelimesi Kuran'da 13 kere geçerken, "deniz" kelime- si 32 kere geçmektedir. Bu say›lar›n toplam› bize 45 say›s›- n› verir. E¤er karalar›n Kuran'da bahsedilifl say›s› olan 13'ü 45'e böler- sek, %28,888888888889 say›s›n› buluruz. Denizlerin Kuran'da bahsedi- lifl say›s› olan 32'yi 45'e böldü¤ümüz zaman ise, %71,111111111111 sa- y›s›n› buluruz. Bu oranlar ise, gezegenimizdeki su ve kara parçalar›- n›n gerçek oran›d›r.140

KARA 13 kere 13/45 = 28,888888888889

DEN‹Z 32 kere 32/45 = 71,111111111111

TOPLAM 45 kere %100

Kuran Mucizeleri 167

Arapça alfabedeki her harfin say›sal bir de¤eri vard›r. Yani Arap- çada her harf bir rakama tekabül eder. Bundan istifade edilerek çeflitli hesaplamalar yap›l›r. ‹flte yap›lan bu hesaba "ebced hesab›" ya da "hi- sab-› cümel" denir.141 Ebced alfabe düzeninin her bir harfinin bir rakama tekabül etme- si özelli¤inden faydalanan Müslümanlar, bunu çeflitli sahalarda kul- lanm›fllard›r. Cifr ilmi de bu yöntemlerden birisidir.

Arap alfabesinin sıra ve sayısal değerleri

Sıra değeri 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14

Arapça harfler

Türkçe okunuşu elif be cim dal he vav ze ha tı ye kef lam mim nun

Sayısal değer 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 20 30 40 50

Sıra değeri 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28

Arapça harfler

Türkçe okunuşu sin ayn fe sad kaf re şin te se hı zel dad zı ğayn

Sayısal değer 60 70 80 90 100 200 300 400 500 600 700 800 900 1000

Harun Yahya 168

Cifr; gelecekte muhtemel olacak ifller- den haber veren ilmin ad›d›r. Buna göre sembolik flekil- ler ve harflerin ebced say› karfl›l›klar› üzerinde yap›lan yo- rumlar, bu sahayla meflgul olan kimselerin baflvurduklar› yollardan biridir. Ebced ile cifr yöntemleri aras›ndaki en önemli fark; ebced ger- çekleflmifl olan›n, cifr ise gerçekleflmesi muhtemel olan›n ilmidir.142 Bu hesap yöntemi, çok eski tarihlere kadar uzanan ve daha henüz Kuran indirilmeden önce kullan›m› çok yayg›n olan bir yaz›m fleklidir. Arap tarihinde geçen tüm olaylar, harflere rakam de¤eri verilerek yaz›l›r ve böylece her olay›n tarihi de kayda geçilmifl olurdu. Bu tarihler, her kullan›lan harfin özel rakam de¤erlerinin toplanmas›yla elde ediliyordu. ‹flte söz konusu bu ebced yöntemiyle, Kuran'da geçen baz› ayet- ler incelendi¤inde, bu ayetlerin anlamlar›na uygun olarak birtak›m ta- rihlere denk geldi¤ini görürüz. Ve bu ayetlerde bahsedilen olaylar›n, ebced hesaplar›yla elde edilen tarihlerde gerçekleflti¤ini gördü¤ümüz- de ise, söz konusu ayetlerde olaya iliflkin gizli bir iflaret bulundu¤unu anlar›z. (Do¤rusunu en iyi Allah bilir.)

1969 Y›l›nda Ay'a Ç›k›lmas›na Kuran'da ‹flaret Edilmektedir

Saat (k›yamet vakti) yak›nlaflt› ve Ay yar›ld›. (Kamer Suresi, 1)

Ayette "yar›ld›" anlam›na gelen "inflakka" kelimesi kullan›lm›flt›r. Bu kelime "topra¤›n yar›lmas›, kaz›lmas›, kabartma, topra¤› sürme..." anlamlar›nda da kullan›lan "flakka" fiilinden türetilmifltir.

Kuran Mucizeleri 169

Biz flüphesiz, suyu ak›tt›kça ak›tt›k, sonra yeri yard›kça yard›k; böylece onda taneler bitirdik, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalar, boylar› birbiriyle yar›flan ve içiçe girmifl a¤açl› bahçeler. Meyveler ve otlakl›klar. (Abese Suresi, 25-31)

Görüldü¤ü gibi bu ayette "flakka" kelimesi "ikiye yar›lma, ayr›l- ma" manas›nda de¤il, "topra¤›n yar›l›p, çeflitli ekinlerin bitmesi" ma- nas›nda kullan›lm›flt›r. "fiakka" kelimesi bu flekilde de¤erlendirildi¤in- de (Kamer Suresi, 1. ayetinde geçen) "Ay'›n yar›lmas›" anlam› yan›n- da, ayn› zamanda 1969 y›l›nda Ay'a ç›kma olay›nda Ay topra¤› üzerin- de yap›lan faaliyetler de anlafl›l›r. (En do¤rusunu Allah bilir.) Nitekim bu konuda çok önemli bir iflaret daha vard›r. Kamer Suresi'nde geçen bu ayetin baz› kelimelerinin ebcedi bizlere 1969 rakam›n› vermektedir. Bu hesaplama yönteminde vurgulanmas› gereken önemli bir nokta da, yap›lan hesaplamalarda çok büyük ya da çok ilgisiz say›lar›n ç›k- ma olas›l›¤›d›r. ‹lgili say›n›n elde edilme ihtimali son derece zay›f ol- mas›na ra¤men, böylesine net bir rakam›n hesaplanmas› oldukça dik- kat çekicidir. Harun Yahya 170

Saat (yak›nlaflt›) ve Ay yar›ld›. H‹CR‹: 1390 M‹LAD‹: 1969

*Yak›nlaflt› kelimesi Arapçada sonda oldu¤u için say›ma dahil edilmemektedir. 1969'da Amerikal› astronotlar Ay üzerinde incelemeler yapm›fl, Ay'›n topra¤› çeflitli aletlerle kaz›lm›fl, yar›lm›fl ve örnek al›narak Dün- ya'ya getirilmifltir. Ancak flunu da belirtmeliyiz: Elbette Ay'›n yar›lmas› olay›, Allah'›n Peygamberimiz (sav)'e verdi¤i mucizelerden biridir. Bir ha- diste bu mucize flöyle bildirilmifltir: ... Said ibn Ebi Arube, Katade'den; o da Enes ibn Malik (R)'den tah- dis etti: Mekke ahalisi Resulullah'tan kendilerine bir ayet (bir muci- ze) göstermesini istediler. O da onlara Ay'› iki bölük gösterdi, hatta Mekkeliler H›ra Da¤›'n› o iki bölük aras›nda gördüler.143 Yukar›da anlat›lan mucize, ayette haber verilen Ay'›n yar›lmas› olay›d›r. Ancak Kuran her ça¤a bakan bir kitap oldu¤u için, bu ayetle günümüzde Ay'›n keflfi konusuna da dikkat çekildi¤i düflünülebilir. (En do¤rusunu Allah bilir)

1 + 30 + 60 + 1 + 70 + 400

6 + 1 + 50 + 300 + 100

1 + 30 + 100 + 40 + 200

TOPLAM : 1390 (MİLADİ 1969)

Kuran Mucizeleri 171

Kuran'›n matematiksel mucizelerinin bir baflka yönü ise 19 say›- s›n›n, ayetlerin içine flifresel bir biçimde yerlefltirilmifl olmas›d›r. Ku- ran'da "Onun üzerinde ondokuz vard›r." (Müddessir Suresi, 30) aye- ti ile dikkat çekilen bu say›, Kuran'›n birçok yerinde flifrelenmifltir. Bu- nun örneklerinden bir k›sm›n› flöyle sayabiliriz: Besmele 19 harftir.

1. harf 8. harf 15. harf

2. harf 9. harf 16. harf

3. harf 10. harf 17. harf

4. harf 11. harf 18. harf

5. harf 12. harf 19. harf

6. harf 13. harf

7. harf 14. harf

Harun Yahya 172

Kuran 114 (19 x 6) sureden oluflur.

‹lk vahyolan sure (96. sure) sondan 19. suredir.

Kuran'›n ilk vahyedilen ayetleri 96. surenin ilk 5 ayetidir ve bu ayetlerin toplam kelime say›s› 19'dur.

5. kelime 4. kelime 3. kelime 2. kelime 1. kelime

9. kelime 8. kelime 7. kelime 6. kelime

12. kelime 11. kelime 10. kelime

15. kelime 14. kelime 13. kelime

19. kelime 18. kelime 17. kelime 16. kelime

Kuran Mucizeleri 173

Görüldü¤ü gibi ilk 5 ayet toplam 19 kelimeden oluflmaktad›r. Arada geçen " " harftir, kelime de¤ildir. " " harfleri de ayn› flekilde say›ma dahil edilmemifltir. Vahyedilen ilk sure (Alak Suresi) 19 ayete sahiptir ve 285 (19 x 15) harf içerir.

Son vahyedilen sure olan Nasr, toplam 19 kelimeden oluflur.

5. kelime 4. kelime 3. kelime 2. kelime 1. kelime

10. kelime 9. kelime 8. kelime 7. kelime 6. kelime

12. kelime 11. kelime

16. kelime 15. kelime 14. kelime 13. kelime

19. kelime 18. kelime 17. kelime

Harun Yahya 174

Ayr›ca Nasr Suresi'nin Allah'›n yard›- m›ndan söz eden ilk ayeti de 19 harftir.

1. harf 15. 8. harf harf

16. 2. harf 9. harf harf

10. 17. 3. harf harf harf

4. harf 11. 18. harf harf

5. harf 12. 19. harf harf

6. harf 13. harf

7. harf 14. harf

Kuran'da 114 (19 x 6) besmele bulunur. Bu say› da 19'un 6 kat›d›r. Kuran'da 113 sure besmele ile bafllar. Bafl›nda besmele bu- lunmayan tek sure, 9 numaral› Tevbe Suresi'dir. Kuran'da

Kuran Mucizeleri 175

sadece Neml Suresi'nde iki besmele bulun- maktad›r. Bu besmelelerden biri surenin bafl›nda di¤e- ri ise 30. ayette yer al›r. Besmele ile bafllamayan Tevbe Sure- si'nden itibaren saymaya bafllan›ld›¤›nda Neml Suresi'nin 19. s›ra- da yer ald›¤› görülecektir. SURE NUMARALARI SURE İSİMLERİ 1 Fatiha 2 Bakara 3 Al-i İmran 4 Nisa 5 Maide 6 Enam 7 Araf Bafl›nda 8 Enfal besmele 9 Tevbe 1 bulunma- 10 Yunus 2 yan tek 11 Hud 3 sure Tevbe 12 Yusuf 4 Suresi'dir. 13 Rad 5 14 İbrahim 6 15 Hicr 7 16 Nahl 8 17 İsra 9 18 Kehf 10 19 Meryem 11 Aradaki 20 Taha 12 surelerin 21 Enbiya 13 toplam 22 Hac 14 say›s› 23 Müminun 15 19'dur. 24 Nur 16 25 Furkan 17 Neml Sure- 26 Şuara 18 si'nde bulu- 27 Neml 19 nan besme- 28 Kasas lenin yan› 29 Ankebut s›ra, 30. 30 Rum ayette ikinci 31 Lokman bir besmele 32 Secde daha bulun- 33 Ahzab maktad›r. 34 Sebe' 35 Fatır 36 Yasin 37 Saffat 38 Sad 176

Tevbe Suresi'nden 19 sure sonra gelen 27 numaral› Neml Suresi'nin hem ba- fl›nda, hem de 30. ayetinde besmele vard›r. Böylece 27. surede iki besmele bulunur. Besmeleleri 114'e tamamlayan 27. surenin 30. ayetidir. Ayr›ca sure ve ayet numaralar›n› yani 27 ve 30'u toplad›¤›m›zda 57 (19 x 3) say›s›n› buluruz. Tevbe Suresi'nden (9) Neml Suresi'ne (27) kadar olan sure numa- ralar›n›n toplam›; (9+10+11+12+13+14+15+16+17+18+19+20+21+22+23+24+25+26+ 27=) 342'dir. Bu da 19'un 18 kat›d›r.

Numaras› 19 ve 19'un kat› olan ayetlerde geçen Allah ismi- nin toplam say›s› 133 (19 x 7)'tür.

Bir anlam›na gelen "vahid" (i harfi okunurken ekleniyor) kelimesinin ebced de¤eri 19'dur. Kuran'da bu kelime, bir çeflit yemek, bir kap› vs. gibi farkl› kelimeler için kullan›lm›flt›r. "Bir Allah" olarak kullan›m› ise 19 keredir.

(Arapçası Harflerin Sayısal "Vahd" harekesiz olarak Değerleri gösterilmiştir) kelimesinin harfleri V 6 A 1 H 8 D 4

Kelimenin Toplam 19 Ebced Değeri

19 kere vahd kelimesinin geçti¤i ayetlerin sure ve ayet nu- maralar›n›n toplam›: 361 (19 x 19)'dir.

Kuran Mucizeleri 177

"Yaln›zca Allah'a ibadet edin" ifadesinin Arapças› "Vahdahu" 7:70, 39:45, 40:12, 40:84 ve 60:4 numaral› ayetlerde geçer. Bu say›lar tekrars›z olarak topland›¤›nda 361 (19 x 19) say›s›n› elde ederiz. ‹lk bafllang›ç harflerinden (Elif, Lam, Mim; Bakara Suresi, 1. ayet) son bafllang›ç harflerine (Nun; Kalem Suresi, 1. ayet) kadar olan ayet say›s› 5.263 (19 x 277)'tür. Bafllang›ç harflerinin bulundu¤u ilk sure ile bafllang›ç harf- lerinin bulundu¤u son sure aras›nda, bafllang›ç harflerinin bulunmad›¤› 38 (19 x 2) sure vard›r. "Rahman" kelimesi ise Kuran'da 57 (19 x 3) defa geçmekte- dir. Kuran'da bahsi geçen 30 farkl› rakam vard›r.

1 7 19 70 1.000

2 8 20 80 2.000

3 9 30 99 3.000

4 10 40 100 5.000

5 11 50 200 50.000

6 12 60 300 100.000

Kuran'da geçen tüm bu say›lar› (tekrarlar dikkate al›nmadan) toplad›¤›m›zda ç›kan say› 162.146'd›r. Bu da 19'un 8.534 kat›d›r: 1+2+3+4+5+6+7+8+9+10+11+12+19+20+30+40+50+60+70+80+99 +100+200+300+1.000+2.000+3.000+5.000+50.000+100.000=162.146 (19 x 8.534)

Harun Yahya 178

Bu 30 farkl› say›ya ek olarak Ku- ran'da 8 tane kesirli say›dan bahsedilir. Bunlar 1/10, 1/8, 1/6, 1/5, 1/4, 1/3, 1/2, 2/3'tür. Böylece Ku- ran 38 (19 x 2) farkl› say› içerir. Kuran'›n en bafl›ndan itibaren 19 ayete sahip ilk suresi ‹nfi- tar Suresi'dir. Bu surenin di¤er bir özelli¤i son kelimesinin Allah olmas›d›r. Bu ayn› zamanda Rabbimiz'in "Allah" olarak zikredi- len, Kuran'daki sondan 19. ismidir. Kaf harfi ile bafllayan 50. surede 57 (19 x 3) adet Kaf harfi vard›r. Bafl›nda Kaf harfi bulunan 42. surede yine 57 (19x3) adet Kaf harfi bulunur. 50. surenin 45 ayeti vard›r. Bunlar› toplarsak sonuç 95 (19 x 5)'tir. 42. surenin 53 ayeti vard›r. Bunlar› toplarsak 42+53 yine 95 (19 x 5)'tir.

50. sure 57 (19 x 3) kaf harfi 42. sure 57 (19 x 3) kaf harfi

50. surede 45 ayet 50+45=95 (19 x 5) 42. surede 53 ayet 42+53=95 (19 x 5)

Kaf Suresi'nin ilk ayetinde Kuran için kullan›lan Mecid ke- limesinin ebced de¤eri 57 (19 x 3)'dir. Yukar›da da belirtti- ¤imiz gibi sure içindeki Kaf harflerinin toplam› da 57'dir. Kaf Suresi'ndeki Kaf harflerinin geçti¤i ayetlerin numaras›- n› toplad›¤›m›zda 19'un 42 kat› olan 798 say›s›n› elde ede- riz. 42 say›s› ise bafllang›ç harfleri aras›nda Kaf olan di¤er bir surenin numaras›d›r. Nun harfi sadece 68. surenin bafl›nda bulunur. Bu suredeki Nun harflerinin toplam say›s› 133 (19 x 7)'tür. Sure numaralar› 19'un kat› olan surelerin ayet say›lar›n› (besmele dahil) toplad›¤›m›zda:

Kuran Mucizeleri 179

SURE NO AYET SAYISI

19 x 1 19. sure 99

19 x 2 38. sure 89

19 x 3 57. sure 30

19 x 4 76. sure 32

19 x 5 95. sure 9

19 x 6 114. sure 7

TOPLAM 266 (19 x 14)

Ya, Sin harfleri Yasin Suresi'nin bafl›nda bulunmaktad›rlar. Sin harfi Yasin Suresi'nde 48 defa geçmekte iken Ya harfi 237 defa geçmektedir. Bu iki harfin toplam› 285 (19 x 15)'tir. Yaln›zca tek bir sure -7. sure- "Elif, Lam, Mim, Sad" bafllan- g›ç harfleriyle bafllamaktad›r. Elif harfi bu surede 2.529 de- fa, Lam harfi 1.530 defa, Mim harfi 1.164 defa ve Sad harfi 97 defa geç- mektedir. Bu flekilde 4 harfin bu surede toplam olarak geçti¤i yer 2.529 + 1.530 + 1.164 + 97 = 5.320 (19 x 280)'dir. Elif, Lam, Mim harfleri Arapçada en s›k kullan›lan harfler- dir. Bu harfler birarada 6 surenin -2, 3, 29, 30, 31 ve 32- ba- fl›nda yer almaktad›rlar ve bu 3 harf, 6 surenin her birinde toplam 19'un kat› olarak geçmektedir. S›ras›yla [9.899 (19 x 521), 5.662 (19x298), 1.672 (19 x 88), 1.254 (19 x 66), 817 (19 x 43)]. Bu üç harfin 6 surede toplam olarak geçti¤i yer 19.874 (19 x 1.046)'tür.

Harun Yahya 180

Elif, Lam, Ra bafllang›ç harf- leri 10, 11, 12, 14 ve 15. surelerde bulunmaktad›r. Bu harflerin bu surelerde toplam olarak geç- ti¤i yer 2.489 (19 x 131), 2.489 (19x131), 2.375 (19 x 125), 1.197 (19 x 63) ve 912 (19 x 48)'dir. Elif, Lam, Mim, Ra bafllang›ç harflerinin toplam olarak geç- me s›kl›¤› 1.482 (19 x 78)'dir. Elif harfi 605 defa, Lam harfi 480 defa, Mim harfi 260 defa ve Ra harfi 137 defa geçmektedir. Kaf, Ha, Ya, Ayn, Sad bafllang›ç harfleri tek bir surede -19. sure- geçmektedir. Kaf harfi bu surede 137 defa, Ha harfi 175 defa, Ya harfi 343 defa, Ayn harfi 117 defa ve Sad harfi 26 defa geç- mektedir. 5 harfin toplam olarak geçti¤i yerlerin say›s› 137 + 175 + 343 + 117 + 26 = 798 (19 x 42) Bu konudaki di¤er tespitler ise flöyledir: Tüm Kuran'da; - Etiu (itaat ediniz) kelimesi 19 kere, - Abd (kul), abid (kulluk eden kifli) ve ibadet kelimeleri ise toplam 152 (8 x 19) kere geçmektedir. Afla¤›da örnek olarak verilen Allah'›n isimlerinden baz›la- r›n›n say›sal ebced de¤eri de 19'un katlar›d›r. - Vahid (Tek) 19 (19 x 1) - Cami (Toplayan) 114 (19 x 6) 181

Ondokuz, 9 ve 10 say›lar›n›n ilk kuvvetlerinin toplam›d›r. 9 ve 10 say›lar›n›n ikinci kuvvetleri aras›ndaki fark da 19 sa- y›s›n› verir.

101 10 + 9 19

102 100 - 81 19

Günefl, Ay ve Dünya her 19 y›lda bir ayn› göreceli pozisyon- da s›ralan›rlar.144 Halley kuyruklu y›ld›z› her 76 (19 x 4) y›lda bir Günefl Siste- mi'nin içinden geçer.145

19 sayısının Paskal üçgenindeki yeri

1 Paskal üçgeni matemati¤in Paskal üçgeninde 1 1 cebir ve olas›l›k hesap- ilk 19 rakam›n lar›nda kullan›lan toplam› 38(2x19)'dir. 1 2 1 aritmetik bir üç- gendir. 1 3 3 1 1 4 6 4 1 1 5 1 0 10 5 1 1 6 15 20 15 6 1 1 7 21 35 35 21 7 1

fiekil 1: ‹lk 19 rakam 182

1 1 1 Paskal üçge- 1 2 1 nindeki ilk 19 sa- 1 3 3 1 y›n›n toplam›, 57(3x19)'dir. 1 4 6 4 1 1 5 10 10 51 1 6 15 20 15 6 1 1 7 21 35 35 21 7 1

fiekil 2: ‹lk 19 say›

Sonuç: ‹lk 19 rakam›n toplam› 19'un kat›d›r. ‹lk 19 say›n›n toplam› 19'un kat›d›r.

Kuran ayetlerinin indiriliş sırasına göre, 19 şifresinin Paskal üçgeni ile bağlantısı

‹lk vahiy olan 96. sure sondan 19. suredir. 19 ayetten oluflur ve bu surede toplam 285 (19 x 15) harf vard›r. Vahyin ilk 5 ayetinde ise 76 (19 x 4) kelime bulunmaktad›r. ‹kinci olarak vahyedilen 68. surede vahyolunan ilk ayetler 38 (19 x 2) kelimeden oluflmaktad›r. Üçüncü vahiy olan 73. sure, 57 (19 x 3) kelimeden oluflmak- tad›r.

Kuran Mucizeleri 183 184 185

Bu bölüme kadar Kuran'›n, bilimsel ve tarihsel aç›lardan mucizevi özelliklerine de¤indik. Tüm bunlar›n yan› s›ra, Kuran ayn› zamanda ede- bi yönden de hayranl›k uyand›r›c›, benzersiz bir üsluba sahiptir. Öncelikle belirtilmesi gereken Kuran'›n her ça¤dan, her türlü insan grubuna hitap eden bir anlat›ma sahip olmas›d›r. Okuyan kiflinin bilgi ve kültür seviyesi ne olursa olsun Kuran herkesin anlayabilece¤i gibi aç›k, an- lafl›l›r bir dile sahiptir. Bir ayette Allah Kuran hakk›nda flöyle bildirir:

Andolsun Biz Kuran'› zikr (ö¤üt al›p düflünmek) için kolaylaflt›rd›k... (Kamer Suresi, 22)

Kuran'da bu kadar kolay anlafl›l›r bir üslup olmas›na ra¤men, hiçbir yönden Kuran'›n taklidi mümkün olmam›flt›r. Allah'›n Kuran'›n benzer- sizli¤ine dikkat çekti¤i ayetlerden bir k›sm› flöyledir:

E¤er kulumuza indirdi¤imiz (Kur'an)'den flüphedeyseniz, bu durumda, siz de bunun benzeri bir sûre getirin. Ve e¤er do¤ru sözlüyseniz, Allah'tan baflka flahitlerinizi (kendilerine güvendi¤iniz yard›mc›lar›n›z›) ça¤›r›n. (Bakara Suresi, 23)

Yoksa: "Bunu kendisi yalan olarak uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Bunun benzeri olan bir sûre getirin ve e¤er gerçekten do¤ru sözlüyseniz Allah'tan baflka ça¤›rabildiklerinizi ça¤›r›n." (Yunus Suresi, 38)

Kuran'›n mucize kelimesi ile nitelendirilmesinin sebeplerinden biri, yukar›daki ayetlerde vurguland›¤› gibi insan çabas› ile bir benzerinin ya-

Harun Yahya 186

z›lamamas›ndan kaynaklan›r. ‹flte bu im- kans›zl›k ne kadar büyük olursa, mucize de o denli büyüktür. Dolay›s›yla Kuran'›n üslubunun yüzy›llard›r mil- yarlarca insan aras›ndan, tek bir kifli taraf›ndan bile taklit edilemez oluflu, mucizevi yönünün ispatlar›ndan biridir. F. F. Arbuthnot, The Construction of the Bible and the Koran (‹ncil ve Kuran'›n Yap›s›) adl› ki- tab›nda, Kuran hakk›nda flu yorumda bulunmufltur: Edebi bak›fl aç›s›yla de¤erlendirildi¤inde, Kuran yar› fliirsel yar› düz yaz› olarak yaz›lm›fl en saf Arapçaya örnektir. Dilbilimcilerin baz› durumlarda Kuran'da kullan›lan belirli kal›p ve ifadelerle uyuflacak kurallar kulland›klar› ve Kuran'a efl bir çal›flma üretmek için birçok denemede bulunmalar›na ra¤men, henüz hiçbirinin bu konuda ba- flar›l› olmad›klar› bildirilmifltir.146 Kuran'›n anlat›m›nda kullan›lan kelimeler hem anlam bak›m›n- dan, hem de üslubun ak›c›l›¤› ve etkisi bak›m›ndan son derece özeldir. Ancak Kuran'›n Allah'›n emir ve yasaklar›n› bildirdi¤i kutsal bir kitap oldu¤una iman etmek istemeyenler, çeflitli bahaneler öne sürerek in- kara yönelmifllerdir. Allah iman etmeyenlerin Kuran hakk›ndaki nite- lemelerine karfl› afla¤›daki ayetlerde flöyle bildirir:

Biz ona (peygambere) fliir ö¤retmedik; (bu,) ona yak›flmaz da. O (ken- disine indirilen Kitap), yaln›zca bir ö¤üt ve apaç›k bir Kuran'd›r. (Ku- ran,) Diri olanlar› uyar›p korkutmak ve kafirlerin üzerine sözün hak olmas› için (indirilmifltir). (Yasin Suresi, 69-70)

Kuran'ın Kafiye Sistemindeki Üstünlük

Kuran'› taklit edilemez yapan unsurlardan bir di¤eri de, Kuran'›n edebi yap›s›ndan kaynaklan›r. Kuran Arapça olmas›na ra¤men, Arap edebiyat›nda kullan›lan kal›plardan hiçbiriyle benzerlik tafl›maz.

Kuran Mucizeleri 187

Kuran'daki kafiye sistemine "seci" de- nilir ve dilbilimciler Kuran'daki bu kafiye kullan›m›n› da mucize olarak ifade etmektedirler. Ünlü ‹ngiliz bilim ada- m› Prof. Adel M. A. Abbas, Kuran'›n dilbilim aç›s›ndan bir mucize oldu¤unu ispatlamak üzere haz›rlad›¤› Science Miracles (Bilimsel Mu- cizeler) adl› kitab›nda, Kuran'da kullan›lan harfleri, kafiye sistemini grafik ve flemalar arac›l›¤›yla kapsaml› olarak incelemifltir. Bu kitapta Kuran'daki kafiye sistemi ile ilgili ol- dukça dikkat çekici tespitlerde bulun- mufltur. Bilindi¤i, gibi Kuran'da, 29 sure 1 ya da 1'den fazla sembolik harfle bafl- lar. "Mukatta harfleri" olarak bilinen bu harfler, ayn› zamanda bafllang›ç harfleri olarak da adland›r›l›rlar. Arapçadaki 29 harften 14 tanesi, mu- katta harflerini oluflturur: Ayn, Sin, Kaf, Nun, Ra, Ya, Ta, Ha, Elif, Lam, Mim, He, Sad, Kef. Bu harflerden "Nun" harfinin Ka Prof. Adel M. A. Abbas'›n Science lem Suresi'ndeki kullan›m›na bak›ld›- Miracles (Bilimsel Mucizeler) ¤›nda, ayetlerin %88.8'inde "Nun" har- adl› kitab› fi ile kafiye oldu¤u görülür. fiuara Su- resi'nin %84.6's›, Neml Suresi'nin %90.32'si, Kasas Suresi'nin %92.05'i "Nun" harfi ile kafiyelenmifltir. Kuran'›n tamam› göz önünde bulunduruldu¤unda ise, %50,08'in- de "Nun" harfi ile kafiye yap›ld›¤› görülür. Di¤er bir deyiflle Kuran'da- ki ayetlerin yar›s›ndan fazlas› "Nun" harfi ile biter. Ayn› uzunluktaki hiçbir edebi çal›flmada, metnin yar›s›ndan fazlas›nda tek ses ile kafiye yap›lmas› mümkün olmam›flt›r. Bu sadece Arapça için de¤il, tüm dil- ler için geçerlidir.

Harun Yahya 188

Mukatta harfleri ile bafllayan sureler- den "Nun" harfi ile biten ayetlerin da¤›l›m›: Sure numarası Surenin ismi Nun harfi sayısı

2 Bakara 193 3 Al-i İmran 121 7 Araf 193 10 Yunus 98 11 Hud 56 12 Yusuf 93 13 Rad 5 14 İbrahim 6 15 Hicr 81 19 Meryem 5 20 Taha - 26 Şuara 192 27 Neml 84 28 Kasas 81 29 Ankebut 59 30 Rum 54 31 Lokman 7 32 Secde 27 36 Yasin 71 38 Sad 18 40 Mümin 32 41 Fussilet 30 42 Şura 6 43 Zuhruf 78 44 Duhan 44 45 Casiye 30 46 Ahkaf 26 50 Kaf - 68 Kalem 42

Yukar›daki tablo mukatta (sembolik) harfleriyle bafllayan surelerde, "Nun" harfi ile sona eren ayetlerin da¤›l›m›n› göstermektedir.

Kuran'›n kafiye aç›s›ndan genel incelemesi yap›ld›¤›nda ise, kafi- yelerin yaklafl›k %80'inin Elif, Mim, Ya ve Nun harfleri taraf›ndan oluflturulan üç sesten (n, m, a) olufltu¤u görülür.147 "Nun" harfinin d›- fl›nda, ayetlerin %30'u "Mim", "Elif" ya da "Ya" ile kafiyelidir.

Kuran Mucizeleri 189

Kafiyelerde en çok kullan›lan dört ses:

Harf Toplam Sesler a a m n Ayet sayısı 949 246 666 3123 4984 Yüzde oranı 15.22 3.94 10.68 50.08 79.92 (%)

Yukar›daki tabloda Kuran'›n kafiye sisteminin %79.92'sini oluflturan 4 harfin orant›l› bir flekilde da¤›l›m› görülmektedir..

Afla¤›daki surelerde ise bu dört harfle yap›lan pek çok kafiyeden yaln›zca birkaç örnek yer al›yor.

Ayet numarası Müminun Suresi 1 Kad efleha elmu'minun 2 Elleziyne hum fi salatihim haşiun 3 Ve elleziyne hum an ellağvi muğridun 4 Ve elleziyne hum lizzekati failun 5 Ve elleziyne hum lifuricihim hafizun 6 ... ev ma meleket eymanuhum fe innehum gayru melumiyn 7 ... fe ulaike hum eladun 8 Ve elleziyne hum liemanetihim ve ahdihim raun 9 Ve elleziyne hum ala salavatihim yuhafizun 10 Ulaike hum elvarisun 11 ... hum fiha halidun 12 Ve lekad halakna elinsane min sulaletin min tiyn 13 Sümme cealnahu nutfeten fi kararin mekiyn 14 ... fe tebareke allahu ehsenu elhalikiyn 15 Sümme innekum beade zalike lemeyyitun 16 Sümme innekum yevme elkıyameti tubasun 17 ... ve ma kunna an elhalki gafiliyn

Harun Yahya 190

Ayet numarası Nahl Suresi 1 ... ve teala amma yuşrikun 2 ... ennehu la ilahe illa ena fettakun 3 ... teala amma yuşrikun 4 ... fe iza huve hasiymun mubiyn 5 ... ve menafiu ve minha te'kulun 6 Ve lekum fiha cemalun hıyne turiyhune ve hiyne tesrehun

Ayet numarası Enam Suresi 1 ... Sümme elleziyne keferu birabbihim yeadilun 2 ... sümme entum temterun 3 ... ve yealemu ma teksibun 4 ... illa kanu anha muaridiyn 5 ... fe sevfe ye'tiyhim enbau makanu bihi yestehziun 6 ... ve enşe'na min beadihim karnen aheriyn 7 ... in haza illa sihrun mubiyn 8 ... sümme le yunzarun 9 ... ve lelebesna aleyhim ma yelbisun 10 ... ma kanu bihi yestehziun

Ayet numarası Rum Suresi 6 ... ve lakinne eksere ennasi la yealemun 7 ... ve hum an elahiretihum gafilun 8 ... ve inne kesiyren min ennasi bilikai rabbihim lekafirun 9 ... ve lakin kanu enfusehum yazlimun 10 ... en kezzebu biayatillahi ve kanu biha yestehziun 11 ... sümme ilayhi turceun 12 ... yublisu elmucrimun 13 ... ve kanu bişürekaihim kafiriyn 14 Ve yevme tekumu essaatu yevmeizin yeteferrakun 15 ... fe hum fi ravdatin yuhberun

Kuran Mucizeleri 191

Ayet numarası Yunus Suresi 26 ... ulaike ashabu elcenneti hum fiha halidun 27 ... ulaike ashabu ennari hum fiha halidun 28 ... ve kale şürekauhum ma kuntum iyyana teabudun 29 ... in kunna an ibadetikum leğafiliyn 30 ... ve dalle anhum ma kanu yefterun 31 ... fe kul e fe la tettekun 32 ... fe enna tusrafun 33 ... ennehum la yu'minun 34 ... fe enna tu'fekun

Ayet numarası Ankebut Suresi 6 ... inne Allahe leğaniyyun an elalemiyn 7 ... ve lenecziyennehum ehsene ellezi kanu yeamelun 8 ... feunebbiukum bima kuntum teamelun 9 ... lenudhilennehum fi essalihiyn 10 ... ev leyse Allahu biealeme bima fi suduri elalemiyn 11 ... ve leyealemenne elmünafikiyn 12 ... innehum lekazibun 13 ... ve leyuselunne yevme elkıyameti amma kanu yefterun 14 ... feehaze hum ettufanu ve hum zalimun

Ayet numarası Neml Suresi 12 ... innehum kanu kavmen fasikiyn 13 ... haza sihrun mubiyn 14 ... fe unzur keyfe kane akibetu elmufsidiyn 15 ... min ibadihi elmu'miniyn 16 ... inne haza lehuve elfadlu elmubiyn 17 ... fe hum yuzeun 18 ... suleymanu ve cunuduhu ve hum la yeşurun 19 ... ve edhilni birahmetike fi ibadike essalihiyn

Harun Yahya 192

Ayet numarası Nisa Suresi 23 ... inne allahe kane gafuren rahiymen 24 ... inne allahe kane aliymen hakiymen 25 ... ve allahu gafurun rahiymun 26 ... ve allahu aliymun hakiymun 27 ... en temiylu meylen aziymen

Ayet numarası Maide Suresi 22 ... fe inyehrucu minha fe inna dahilun 23 ... fe tevekkelu in kuntum mu'miniyn 24 ... inna hahuna kaidun 25 ... fe ufruk beynena ve beyne elkavmi elfasikiyn 26 ... fe la te'se ala elkavmi elfasikiyn 27 ... kale innema yetekabbelu allahu min elmuttakiyn 28 ... inni ehafu allahe rabbe elalemiyn 29 ... ve zalike cezau ezzalimiyn 30 ... fe katalehu fe esbaha min elhasiriyn 31 ... fe esbaha min elnadimiyn

Ayet numarası Araf Suresi 2 ... ve zikra lilmu'miniyn 3 ... kaliylen ma tezekkerun 4 ... fe caeha be'suna beyaten ev hum kailun 5 ... iz caehum be'suna illa en kalu inna kunna zalimiyn 6 ... ve leneselenne elmurseliyn 7 ... ve ma kunna gaibiyn 8 ... fe ulaike hum elmuflihun 9 ... bima kanu biayatina yazlimun 10 ... kaliylen ma teşkurun 11 ... lem yekun min essacidiyn

Kuran Mucizeleri 193

Ayet numarası Tevbe Suresi 7 ... inne allahe yuhibbu elmuttakiyn 8 ... ve ekseruhum fasikun 9 ... innehum sae ma kanu yeamelun 10 ... ve ulaike hum elmuatedun 11 ... ve nufassilu elayati likavmin yealemun 12 ... leallehum yentehun 13 ... ehakku en tehşevhu in kuntum mu'minyn 14 ... ve yeşfi sudure kavmin mu'miniyn

Ayet numarası Bakara Suresi 62 ... ve la havfun aleyhim ve la hum yahzenun 63 ... ve uzkuru ma fihi leallekum tettakun 64 ... lekuntum min elhasiriyn 65 ... fe kulna lehum kunu kiredeten hasiiyn 66 ... ve mev'izeten lilmuttakiyn 67 ... euzu billahi en ekune min elcahiliyn 68 ... fe ef'alu ma tu'merun 69 ... bakaratun safrau fakiun levnuha tesurru ennnaziriyn

Ayet numarası Al-i İmran Suresi 130 ... ve ettaku allahe leallekum tuflihun 131 Ve ettaku ennare elleti uiddet lilkafiriyn 132 ... leallekum turhemun 133 ... uiddet lilmuttakiyn 134 ... ve allahu yuhibbu elmuhsiniyn 135 ... ve lem yusirru ala ma fealu ve hum yealemun 136 ... ve niame ecru elamiliyn 137 ... fenzuru keyfe kane akibetu elmukezzibiyn 138 ... ve mev'izetun lilmuttakiyn 139 ... ve entum elealevne in kuntum mu'miniyn 140 .. ve allahu la yuhibbu ezzalimiyn

Harun Yahya 194

Ayet numarası Enbiya Suresi 5 ... felye'tina biayetin kema ursile elevvelun 6 ... e fe hum yu'minun 7 ... in kuntum la tealemun 8 ... ve ma kanu halidiyn 9 ... ve ehlekna elmusrifiyn 10 ... e fe la teakilun 11 ... ve enşe'na beadeha kavmen aheriyn 12 ... hum minha yerkudun

Ayet numarası Nur Suresi 47 ... ve ma ulaike bilmu'miniyn 48 ... feriykun minhum muaridun 49 Ve in yekun lehum elhakku ye'tu ileyhi muziniyn 50 ... bel ulaike hum ezzalimun 51 ... ve ulaike hum elmuflihun 52 ... fe ulaike hum elfaizun 53 ... inne allahe habiyrun bima teamelun 54 ... ve ma ala erresuli illa elbalağu elmubiyn 55 ... fe ulaike hum elfasikun

Ayet numarası Hicr Suresi 5 ... ve ma yeste'hirun 6 … inneke le mecnun 7 ... in kunte min essadikiyn 8 ... ve ma kanu izen munzariyn 9 ... ve inna lehu lehafizun 10 Ve lekad erselna min kablike fi şiyai elevveliyn 11 ... kanu bihi yestehziun 12 Kezalike neslukuhu fi kulubi elmucrimiyn 13 ... kad halet sunnetu evveliyn 14 ... fihi yearucun 15 ... nahnu kavmun meshurun Kuran Mucizeleri 195

‹ki yüz-üç yüz sat›rl›k bir fliirde, kafi- yenin iki üç sesle oluflturulmas› bu esere baflyap›t de- necek kadar önemli bir özellik kazand›rabilir. Ancak Kuran'›n uzunlu¤u, içerdi¤i bilgiler ve hikmetli anlat›m göz önünde bulun- duruldu¤unda, bu tür bir kafiye kullan›m fleklinin ne denli ola¤anüs- tü bir durum oldu¤u daha iyi anlafl›lacakt›r. Çünkü Kuran insanlara rehber olan imani bir kitap olarak, tüm edebi üstünlüklerinin, sosyal ve psikolojik konular›n›n yan› s›ra, fiziki bilimlerle ilgili birçok konu- yu da içerir. Dolay›s›yla böylesine çeflitli ve ilmi konular› içeren Ku- ran'da, bu kadar az sesle kafiye sa¤lanmas› insan çabas›yla gerçeklefl- tirilemeyecek bir durumdur. Bu bak›mdan Arap dili uzmanlar› Ku- ran'› "kesinlikle taklit edilemez" olarak tan›mlamaktad›rlar.

Harun Yahya 196

Kuran'ın Edebi Mükemmelliği ve Taklit Edilemezliği Hakkındaki Yorumlardan Bazıları

Mekkeliler hala ondan mucize istiyorlard› ve Hz. Muhammed (sav), dikkate de¤er bir cesaretle ve kendinden eminlikle misyo- nunun teyidi olarak Kuran'›n kendisine baflvurdu. Tüm Araplar gibi on- lar da lisan ve konuflma sanat›nda uzmand›lar. E¤er Kuran onun kendi yazmas› olsayd›, di¤er kifliler onunla rekabet edebilirdi. B›rakal›m onun gibi on ayet yazs›nlar. E¤er yazamazlarsa (ki kesinlikle yazamazlar) o zaman Kuran'› aç›k bir mucize olarak kabul etsinler. (Oxford Üniversi- tesi'nden ünlü Arap dili uzmanlar›ndan Hamilton Gibb)148

Edebi bir dev yap›t olarak Kuran tek bafl›na durmaktad›r; Arap edebiyat›n›n eflsiz bir ürünüdür, kendi deyimiyle selefi ve halefi yoktur. Tüm ça¤lar›n Müslümanlar› yaln›zca içeri¤inin de¤il, üslubu- nun da taklit edilemeyece¤i konusunda birleflmifllerdir… (Arap dili uz- man› Hamilton Gibb)149

Kuran Mucizeleri 197

Kuran'›n Arap edebiyat›n›n geliflimi üzerindeki etkisi ölçülemez ve bu etki pek çok yönde olmufltur. ‹çerdi¤i fikirler, dili, kafiyesi sonraki tüm edebi eserlere az ya da çok nüfuz etmifltir. Belirli dil özellikleri ne bir sonraki yüzy›l nesrinde ne de daha sonraki nesir yaz›lar›nda taklit edilemedi, fakat en az›ndan k›smen Kuran'›n Arap diline getirdi¤i es- neklik nedeniyle mevcut durum h›zl› bir flekilde geliflebildi ve impara- torluk yönetiminin ve geliflen toplumun yeni ihtiyaçlar›na göre bir hal ald›. (Arap dili uzman› Hamilton Gibb)150

Misyonunun gerçekli¤inin bir kan›t› olarak ne zaman Hz. Mu- hammed (sav)'ten bir mucize istense, O, Kuran'›n ‹lahi kayna¤›- n›n bir kan›t› olarak Kuran ifadelerini ve k›yaslanamaz üstünlü¤ünü kullanm›flt›r. Asl›nda Müslüman olmayan kifliler için bile hiçbir fley onun anlafl›l›r bir bütünlü¤e ve kavray›c› bir toklu¤a sahip dilinden daha harika de¤ildir... Gösteriflli ahenklerle dolu seslerin bollu¤u ve ola¤anüstü ritimler, en düflmanca ve kuflkuyla yaklaflan kiflilerin de- ¤iflmesinde önemli olmufltur.151 (Paul Casanova'n›n "L'Enseignement de I'Arabe au College de France" (Frans›z Kolejinde Arap E¤itimi) ad- l› makalesinden)

Kuran Cebrail taraf›ndan Hz. Muhammed (sav)'e dikte ettiril- mifl, kelimesi kelimesine Allah'›n bir vahyidir. Kendisi ve Allah'›n peygamberi Hz. Muhammed (sav)'in do¤rulu¤unu teyit eden bir mucizedir. Mucizevi niteli¤i k›smen tarz›nda yatar -o kadar mü- kemmel ve yücedir ki hiçbir insan ve cin en k›sa suresiyle k›yaslanabi- lecek tek bir sure yazamaz- k›smen de ö¤retisinin içeri¤inde, gelecek hakk›ndaki bilgilerinde ve Hz. Muhammed (sav)'in asla kendi kendine elde edemeyece¤i bilgilerin ola¤anüstü derecede do¤rulu¤unda ya- tar.152 (Harry Gaylord Dorman'›n Towards Understanding (‹slam'› Anlamaya Do¤ru) adl› kitab›ndan)

Harun Yahya 198

Arapça Kuran'a aflina olan herkes bu dini kitab›n güzelli¤ini övmede hemfikir- dir; biçimindeki ihtiflam o kadar üstündür ki, herhangi bir Av- rupa lisan›na tercüme edildi¤inde gerekti¤i gibi takdir edilemeye- bilir.153 (Edward Montet, Traduction Francaise du Coran (Kuran'›n Fran- s›zca Tercümesi) adl› kitab›ndan)

Orijinal Arapças› ile Kuran insan› harekete geçiren bir güzel- li¤e ve cazibeye sahiptir. Özlü ve üstün stili, genellikle kafiye- li olan, birden çok anlamlar içeren k›sa cümleleri, kelime kelime ter- cümesinde ifade edilmesi son derece zor olan anlaml› bir etkiye ve patlay›c› bir enerjiye sahiptir.154 (John Naish'in The Wisdom of the Qur'an (Kuran'›n Hikmeti) adl› kitab›ndan)

Kuran evrensel olarak, Araplar›n en asil ve kibar› olan Kureyfl lehçesinde, en güzel ve saf bir dille yaz›lm›flt›r… Kuran'›n sti- li güzel ve ak›c›d›r… ve birçok yerde özellikle de Allah'›n haflmeti ve nitelikleri tarif edildi¤i zamanlar yüce ve görkemlidir… O kadar ba- flar›l›d›r ve dinleyicileri o kadar hayrete düflürür ki, baz› muhalifleri bunun bir büyücülük ve sihir etkisi oldu¤unu düflünmüfllerdir.155 (George Sale'in, The Koran: The Preliminary Discourse (Kuran: ‹lk Va- az) adl› kitab›ndan)

Gerçekli¤in, hikmetin ve üslup sadeli¤inin mucizesi...156 (Aziz Bosworth Smith'in Mohammed and Mohammadanism (Hz. Mu- hammed ve Muhammedçilik) adl› kitab›ndan)

Kuran seçkin güzellikte bir kafiyeye ve kula¤› büyüleyen bir ahenge sahiptir. Pek çok H›ristiyan Arap, Kuran'›n stilinden hayranl›kla bahseder ve pek çok Arapça uzman› onun mükemmelli- ¤ini kabul eder... Gerçekte, hem fliir hem nesirde engin ve verimli olan Arap edebiyat› içinde onunla k›yaslanacak hiçbir fley yoktur.157 (Alfred Guillaume'›n Islam (‹slamiyet) adl› kitab›ndan)

Kuran Mucizeleri 199

Kuran'ın İlahi Bir Kitap Olması ve İnsanlar Üzerindeki Etkisi Hakkındaki Yorumlardan Bazıları

Bütün olarak Kuran'da en zeki insanlar, en büyük filozoflar ve en yetenekli politikac›lardan al›nabilecek bir ak›l koleksiyonu buluruz. Ama Kuran'›n ilahi kaynakl› oldu¤unun baflka bir kan›t› da- ha bulunmaktad›r; vahyedildi¤i günden bugüne kadar ça¤lar bo- yunca bozulmadan korunmufl olmas›... Müslüman dünya taraf›ndan tekrar tekrar okunan bu kitap, iman eden kiflide hiçbir b›kk›nl›k meydana getirmez, aksine tekrarlar› yoluyla her gün daha da çok se- vilir. Onu dinleyen ya da okuyan kiflide derin bir huflu ve sayg› his- si uyand›r›r... Dolay›s›yla, ‹slam'›n büyük ve h›zl› bir flekilde yay›l- mas›n› sa¤layan, her fleyden öte, bu kitab›n Allah'›n kitab› olmas›- d›r...158 (Laura Veccia Vaglieri'›n Apologie de I'Islamisme (‹slamiyet Ad›na Bir Aç›klama) adl› kitab›ndan)

Kuran çok say›da mükemmel ahlaki tavsiyeler içerir ve içeri- ¤i küçük ba¤lant›s›z parçalardan oluflur, öyle ki tüm insanla- r›n onaylamas› gereken özdeyifller bulmadan tek bir sayfas›n› bile geçemeyiz. Kuran'›n bölümler halindeki bu yap›s› hayattaki herhan- gi bir olayda s›radan insanlara uygun olan, kendi içinde bir bütün olan metinler, özdeyifller ve kurallar meydana getirir.159 (John Willi- am Draper'›n A History of the Intellectual Development of Europe (Avru- pa'n›n Entelektüel Tarihinin Geliflimi) adl› kitab›ndan)

[Allah'›n] Güç, bilgi ve evrensel ‹lahi takdir ve birli¤i (gökle- rin ve yerin sahibi tek bir Allah'a olan inanç ve güven) nitelik- lerine atfen Kuran'da geçen ‹lahi do¤a anlay›fl›, ayr›ca yüksek ve de- rin ahlaki azim, ö¤üt verici akli konular›n Kuran'da yer almas› ve güçlü milletler ve büyük imparatorluklar›n kurulaca¤›n› ispatlayan bölümler bulunmas› sebepleriyle Kuran'›n en üst derecede övgüye

Harun Yahya 200

lay›k oldu¤u da kabul edilmelidir.160 (Aziz J. M. Rodwell'in Arapça'dan tercüme ‹ngilizce Kuran mealinin önsözünden)

… Edebi bir ürün olarak onun de¤eri baz› subjektif ve estetik zevklerin ön yarg›lar› ile ölçülmemelidir, ancak Hz. Muham- med (sav)'in ça¤dafllar› ve hemflehrilerinde oluflturdu¤u etki göz önünde bulundurulmal›d›r. fiimdiye kadar düflman olan elementleri tek bir vücutta birlefltirmenin yan› s›ra, e¤er dinleyenlerin kalbine bu kadar güçlü ve ikna edici sesleniyorsa, flimdiye kadar Araplar›n zih- niyetinin ötesinde olan fikirleri canland›r›yorsa belagat› mükemmel- dir, çünkü kabilelerden medeni bir ulus kurmufltur...161 (Dr. Stein- gass'›n, T. P. Hughes'un Dictionary of Islam (‹slam Sözlü¤ü) adl› kita- b›nda yer alan bir sözü)

… Arapça Kuran'›n yüce belagat›n› zay›f da olsa yans›tacak bir fleyler üretme giriflimim, mesaj›n kendisinin yan› s›ra, komp- leks ve zengin kafiyeleriyle çeflitlenmifl insanl›¤›n en büyük edebi baflyap›t› olan Kuran'›n karfl›s›nda sönük kald›... Müslüman Pickt- hall'›n Kutsal Kitab› tarif ederken kulland›¤› tabirle bu "taklit edile- mez ahenk" daha önceki tercümanlar taraf›ndan neredeyse tümüyle göz ard› edilmifltir; bu yüzden muhteflem flekilde süslenmifl orijina- liyle k›yasland›¤›nda (meallerin) donuk ve düz seslere sahip olmas› flafl›rt›c› de¤ildir.162 (Arthur J. Arberry'nin The Koran Interpreted (Aç›k- lamal› Kuran) adl› kitab›ndan)

Modern bilginin ›fl›¤›nda Kuran tamamen objektif olarak ince- lendi¤inde, pek çok kereler belirtildi¤i gibi ikisi aras›ndaki uz- laflma fark edilir. Hz. Muhammed (sav)'in zaman›ndaki bir kiflinin o günün bilgisiyle böyle ifadelerin sahibi bir yazar olmas› düflünüle- mez. Bu tür düflünceler Kuran'›n eflsizli¤ini gösteriyor ve tarafs›z bi- lim adam›n›, materyalist sebeplere dayanan bir aç›klama getirmede- ki yetersizli¤ini kabul etmeye zorluyor. (Dr. Maurice Bucaille, Paris Üniversitesi, Cerrahi Klinik Baflkan›)163

Kuran Mucizeleri 201

… Kuran, bafllang›ç noktas› olarak de- ¤iflmeyen yerini muhafaza etmifltir… Herke- sin anlayabilece¤i özlü bir anlat›ma sahip olan bu din, insanla- r›n vicdan›n› harekete geçirmeye yönelik üstün bir güce de sahip- tir.164 (Ünlü Frans›z ayd›nlardan Edward Montet)

… Hem korunmufl olmas› hem de özü itibariyle tamamiyle eflsiz bir kitap var… hiç kimsenin ciddi bir flüphe ortaya atma- y› baflaramad›¤› gerçek bir otorite.165 (Aziz Bosworth Smith'in Mo- hammed and Mohammadanism (Hz. Muhammed ve Muhammedçilik) adl› kitab›ndan)

… Kuran, vicdan özgürlü¤ünü aç›k bir flekilde destekler.166(Ja- mes Michener'›nn "Islam: The Misunderstood Religion" (‹slami- yet: Yanl›fl Anlafl›lan Din) adl› makalesinden)

Adalet anlay›fl›, ‹slam'›n harikulade ülkülerinden biridir, çün- kü Kuran'› okudu¤umda hayat›n bu dinamik prensiplerini gö- rüyorum; bunlar mistik de¤iller, aksine tüm dünyaya uyan, hayat›n günlük seyrine uygun pratik ahlak sistemini görüyorum.167(Speeches and Writings of Sarojini Naidu (Sarojini Naidu'nun Konuflma ve Yaz›- lar›) adl› kitapta yer alan "The Ideals of Islam" (‹slamiyetin ‹dealleri) konulu bir konferanstan)

Kuran'› bir kaynak, bilimlerin bafl› olarak bulmak bizi flafl›rt- mamal›. Kuran'da gökler ve yerle, insan hayat›yla, ticaret ve çeflitli ifllerle ilgili her konudan söz edilmektedir ve bu da kutsal ki- tab›n bölümlerindeki tefsirleri oluflturan tek bir konuyla ya da bir konunun tek bir yönüyle ilgili metinleri meydana getirmektedir. Ku- ran bu flekilde Müslüman dünyas›ndaki tüm bilim dallar›ndaki muhteflem geliflmelerin temel sebebidir... Bu sadece Araplar› etkile- mekle kalmam›fl ayn› zamanda Yahudi felsefecilerin metafizik ve di- ni konulara Arap metotlar›yla yaklaflmalar›na neden olmufltur. Son olarak, H›ristiyan skolastisizminin Arap din felsefesi ile ne flekilde

Harun Yahya 202

harmanland›¤› hakk›nda daha fazla tart›fl- maya gerek yoktur. ‹slami s›n›rlar içinde uyanan manevi hareket, sadece dini tah- minlerle s›n›rl› de¤ildir. Yunanl›lar›n felsefi, matematiksel, astro- nomik ve t›bbi yaz›l› eserleriyle olan tan›fl›kl›k bu çal›flmalar›n de- vaml›l›¤›na yol açm›flt›r. Hz. Muhammed (sav) aç›klay›c› vahiylerle Allah'›n mucizelerinin bir parças› olarak insan›n hizmetine verdi¤i, dolay›s›yla tap›n›lmamas› gereken gök cisimlerinin hareketlerine de- falarca dikkat çekmifltir. Tüm ›rklardan Müslümanlar›n astronomi il- mi üzerinde nas›l baflar›yla çal›flt›klar› onlar›n yüzy›llarca bu ilmin bafll›ca destekçisi olmalar›ndan anlafl›lmaktad›r. fiimdi bile pek çok Arapça y›ld›z ismi ve teknik terim kullan›mdad›r. Avrupa'da Orta- ça¤ astronomlar› Araplar›n ö¤rencileri olmufltur. Ayn› flekilde Kuran t›bbi çal›flmalara da güç vermifl, genel olarak do- ¤a üzerinde düflünmeyi ve çal›flmay› tavsiye etmifltir.168 (Prof. Hart- wig Hirschfeld'›n New Researches into the Composition and Exegesis of the Qur'an (Kuran'›n Yap›s› ve Tefsiri Üzerine Yap›lan Yeni Araflt›r- malar) adl› kitab›ndan)

Kuran genel kabulle dünyan›n büyük ‹lahi kitaplar› aras›nda önemli bir yer tutar. Ça¤ açan çal›flmalar›n en yenileri edebi- yat s›n›f›na ait olsa da, bunlar›n hemen hiçbiri büyük insan kitleleri üzerinde böyle muhteflem bir etki b›rakmam›flt›r. Kuran insan dü- flüncesinde yeni bir evre ve taze bir özyap› meydana getirmifltir. Ön- ce Arap Yar›madas›'n›n birbirinden farkl› çok say›daki çöl kabilesini kahramanlar milletine dönüfltürmüfl, daha sonra da bugün Avrupa ve Do¤u'nun en büyük güçlerden biri olarak dikkate al›nmas› gere- ken Hz. Muhammed (sav) döneminin çok genifl politik-dini organi- zasyonlar›n› oluflturmaya devam etmifltir.169 (Aziz J. M. Rodwell'in Arapça'dan tercüme ‹ngilizce Kuran mealine, G. Margoliouth tara- f›ndan yaz›lan girifl bölümünden)

… elimize her ald›¤›m›zda… k›sa bir süre içinde bizi cezbe- den, hayretler içinde b›rakan ve en sonunda önünde e¤ilecek

Kuran Mucizeleri 203

kadar hayran b›rakan bir eserdir… Kuran'›n üslubu, içeri¤i ve amac›na uygun olarak çok kuvvetli, yüce ve muhteflemdir… bu kitap tüm ça¤lar boyunca en etkili kitap olarak kalacakt›r.170 (Goethe'nin T. P. Hughes'un Dictionary of Islam (‹slam Sözlü¤ü) adl› kitab›nda yer alan bir sözü)

Bilim Adamlarının Kuran Hakkındaki Yorumlarından Bazıları

… (Kuran'da) çok fazla do¤ru var ve t›pk› Dr. Moore gibi ben de bu aç›klamalar› yapt›ran›n ‹lahi bir ilham oldu¤u konusu- na inanmakta kesinlikle zorlanm›yorum. (Prof. T. V. N Persaud, Ma- nitoba Üniversitesi'nde anatomi, pediatri ve çocuk sa¤l›¤›, obstetrik, jinekoloji alanlar›nda profesör)171

… Bence genetik ve din aras›nda hiçbir çat›flma yok, bilakis din, baz› geleneksel bilimsel yaklafl›mlara vahiy ekleyerek bi- limi yönlendirebilir ki bunlar da Kuran'da var olan sözlerdir, as›rlar sonra geçerli oldu¤u gösterilmifltir ve Kuran'daki bu bilgi deste¤i Allah'tand›r. (Prof. Joe Leigh Simpson, obstetrik, jinekoloji, molekü- ler ve insan geneti¤i alanlar›nda profesör)172

Bir bilim adam› olarak, sadece kesin olarak gördü¤üm fleyler- le ilgilenebilirim. Embriyoloji ve geliflimsel biyolojiyi anlaya- biliyorum. Kuran'dan bana tercüme edilen kelimeleri de anlayabili- yorum. Daha önce vermifl oldu¤um örnekte oldu¤u gibi e¤er kendi- mi o ça¤a götürebilseydim, bugün bildiklerimle ve tan›mlayabildik- lerimle, o zaman tarif edilmifl olan fleyleri tan›mlayamazd›m… Öy- leyse (Kuran'da) yaz›lan herfleyde ‹lahi müdahalenin oldu¤u düflün- cesi ile hiçbir çeliflki göremiyorum. (Prof. E. Marshall Johnson, Tho- mas Jefferson Üniversitesi'nde anatomi ve geliflimsel biyoloji profe- sörü)173

Harun Yahya 204

Baz› ayetler (Kuran ayeti), hücre kar›- fl›m›ndan organlar›n yarat›l›fl›na kadar in- san gelifliminin son derece kapsaml› tan›m›n› yapar. Aflamala- r›, terminolojisi ve aç›klamas› ile insan gelifliminin böylesine aç›k ve eksiksiz kayd› daha önce var olmam›flt›. Hepsinde olmasa bile ço¤u durumda bu aç›klama, geleneksel bilim literatüründe kay›tl› olan insan embriyosu ve insan cenini gelifliminin pek çok aflamas›n› yüzy›llar öncesinden bildirmektedir. (Gerald C. Goeringer, George- town Üniversitesi'nde t›bbi embriyoloji dal›nda doçent)174

‹nsan›n geliflimi hakk›nda Kuran'daki ifadelerin aç›klanma- s›nda yard›mc› olmak benim için çok büyük bir zevk. Ben ke- sin olarak söylüyorum ki bu ifadeleri Hz. Muhammed (sav)'e Allah vermifltir, çünkü bu bilginin ço¤u pek çok yüzy›l sonras›na kadar keflfedilmedi. Bu bana flunu kan›tl›yor ki, Hz. Muhammed (sav) Allah'›n elçisidir. (Prof. Keith L. Moore, Toronto Üniversitesi anato- mi ve hücre biyolojisi profesörü, seçkin bir embriyolog ve pek çok t›p ders kitab›n›n yazar›)175

... ‹nsan embriyosunun geçirdi¤i evreler kompleks oldu¤un- dan -ki bunu geliflim s›ras›ndaki sürekli de¤iflim sürecine borçludur- Kuran ve sünnetteki deyimler kullan›larak yeni bir s›n›f- lama sistemi önerilmifltir. Önerilen sistem basittir, çok kapsaml›d›r ve günümüzdeki embriyolojik bilgiyle tam uyum halindedir. (Prof. Keith L. Moore, Toronto Üniversitesi anatomi ve hücre biyolojisi pro- fesörü)176

Son dört y›ld›r Kuran ve hadislerle ilgili yap›lan yo¤un çal›fl- malar sonucunda, insan embriyosunu bölümlere ay›ran yeni bir sistem ortaya ç›km›flt›r ki, bu MS 7. yüzy›lda kaydedildi¤i için çok flafl›rt›c›d›r... Kuran'daki aç›klamalar MS 7. yüzy›ldaki bilimsel bilgiye dayal› olamazlar... (Prof. Keith L. Moore, Toronto Üniversite- si anatomi ve hücre biyolojisi profesörü)177

Kuran Mucizeleri 205

(Hz. Muhammed'in) evrenin ortak kö- keni gibi konular› bilmesinin imkans›z oldu- ¤unu düflünüyorum, çünkü bilim adamlar› bunu son derece komplike ve geliflmifl teknolojik metotlar kullanarak son birkaç y›l içinde bulabilmifllerdir… 1400 y›l önce nükleer fizik hakk›nda hiçbir- fley bilmeyen bir kifli, örne¤in; yeryüzünün ve gökyüzünün ayn› kaynaktan geldi¤ini veya burada tart›flt›¤›m›z di¤er sorular›n cevap- lar›n› kendi bulamaz. (Prof. Alfred Kroner, Almanya, Mainz Üniver- sitesi jeobilim profesörü, dünyan›n en ünlü jeologlar›ndan)178

Tüm bunlar› birlefltirirseniz ve Kuran'da dünya hakk›ndaki konular ile dünyan›n oluflumu ve genel olarak bilim ile ilgili tüm bu ifadeleri birlefltirirseniz, pek çok flekilde burada aç›klanm›fl ifadelerin kesinlikle do¤ru oldu¤unu ve flimdi bunlar›n bilimsel me- totlar ile teyit edildi¤ini… söyleyebilirsiniz. Kuran'da geçen ifadele- rin pek ço¤u o zaman için henüz kan›tlanmam›flt›, fakat modern bi- limsel metotlar flimdi Hz. Muhammed (sav)'in 1400 sene önce söyle- mifl olduklar›n› kan›tlayan bir pozisyonda. (Prof. Alfred Kroner, Al- manya, Mainz Üniversitesi jeobilim profesörü)179

Kuran'da do¤ru astronomik gerçekleri buldu¤um için çok fazla etkilendi¤imi söyleyebilirim ve bizim gibi evrenin en ufak parças›n› dahi inceleyen modern astronomlar için özellikle. En küçük parçay› dahi anlamak için çabalar›m›z› yo¤unlaflt›r›yoruz. Çünkü teleskoplar kullanarak tüm evreni düflünmeden sadece gök- yüzünün en küçük k›s›mlar›n› görebiliyoruz. Öyleyse Kuran okuya- rak ve sorular› Kuran'dan cevaplayarak evren araflt›rmalar›m için gelecekteki yolumu bulabilece¤imi düflünüyorum. (Prof. Yushidi Kusan, Japonya, Tokyo Rasathanesi Direktörü)180

Kesinlikle gördü¤ümüz fleyin harikulade oldu¤unu (belirtmek) isterim. ‹ster bilimsel aç›klamay› kabul etsin ister etmesin, gör- dü¤ümüz bu yaz›lar› de¤erlendirmek için bizim s›radan bir insan tec- rübesiyle anlayaca¤›m›z›n çok daha ötesinde bir fley olmal›. (Prof.

Harun Yahya 206

Armstrong, NASA'da görevli astronomi profesörü)181

Böyle bir bilginin o zaman yani 1400 sene önce var oldu¤unu hayal etmek son derece güç. Belki baz› fleyler basit birer fikir olabilirdi, ama bunlar› çok detayl› bir flekilde anlatabilmek son derece zor. Öylese bu kesinlikle insan bilgisi de¤il. Normal bir insan bu olgu- yu bu kadar detay ile aç›klayamaz. Öyleyse bilgi do¤aüstü bir kaynak- tan gelmifl olmal› diye düflünüyorum.(Prof. Dorja Rao, Suudi Arabis- tan, Jeddah, Kral Abdulaziz Üniversitesi'nde deniz jeolojisi pro- fesörü)182

… Ben inan›yorum ki Kuran'da 1400 sene önce ifade edilmifl olan herfley do¤rudur ve bilimsel yollar ile kan›tlanabilir… Bu, tüm bilimleri bilen Allah'›n ilham›d›r. Böylece, flunu söylemenin vakti gelmifltir, "Allah'tan bafl- ka ‹lah yoktur ve Hz. Muhammed (sav) O'nun elçisidir". (Prof. Tejatat Tejasen, Tayland, Chiang Mai Üniversitesi embriyoloji ve anatomi departman›n›n baflkan›)183

Kuran birkaç yüzy›l evvel gelmifltir ve ne keflfet- tiysek teyit etmifltir. Bu demektir ki Kuran, Allah'›n sözüdür. (Prof. Joly Sumson, jinekoloji ve obs- tetrik profesörü)184 207

Bu kitap (Kuran)geçmiflten, yak›n za- mandan ve gelecekten bahsediyor. Hz. Mu- hammed (sav)'in döneminde insanlar›n kültürel seviyesini bi- lemiyorum ve bilimsel düzeylerini de bilemiyorum. E¤er bu geçmifl dönemde bildi¤imiz düflük bilim düzeyi ise ve teknoloji yok ise, hiç flüphe yok ki, bugünlerde Kuran'da ne okuyorsak hepsi Allah'›n ›fl›¤›- d›r. Bunu Hz. Muhammed (sav)'e ilham etmifltir. Böylesine mükemmel bir bilgi olabilir mi diye Ortado¤u'daki medeniyetin bafllang›ç tarihi hakk›nda bir araflt›rma yapt›m. Bu Allah'›n Hz. Muhammed (sav)'i gönderdi¤i inanc›n› daha da güçlendirdi. Ona engin bilimin- den yak›n zamanda keflfetti¤imiz küçük bir parça gönder- di. Jeoloji alan›nda Kuran'la bilimin sürekli bir diyalo¤u ol- mas›n› umuyoruz. (Prof. Palmar, Amerika'da jeoloji alan›n- daki önemli bilim adamlar›ndan biri)185

Kuran'da da¤lar›n yeryüzünü sabitleme fonksiyo- nu hakk›nda yap›lan bir sohbette: ‹nan›yorum ki bu (Kuran bilgisi) çok çok ilginç ve nere- deyse imkans›z. Kesinlikle inan›yorum ki ne söylüyorsa- n›z hakl›s›n›z, bundan dolay› bu kitab›n (Kuran'›n) duyu- rusu çok de¤erli, size kat›l›yorum. (Prof. Syawda, Japon- ya'da ve dünyaca ünlü okyanus jeolojisi alan›ndaki Ja- pon bilim adam›)186 208

Kuran Hakkında Söylenmiş Diğer Sözlerden Seçmeler

Herfley son derece mant›kl› geldi. ‹flte bu Kuran'›n güzelli¤i, sizden tepki vermenizi ve akletmenizi bekler... Kuran'› daha fazla okudu¤umda, duadan, iyilikten ve yard›mdan bahsediyordu. O zamanlar daha Müslüman olmam›flt›m, ama benim için tek cevab›n Kuran oldu¤unu ve Kuran'› Allah'›n göndermifl oldu¤unu anlad›m. (Yusuf ‹slam [Cat Stevens], eski ‹ngiliz pop star›)187

"Allah'a teslim olmufl kifli" anlam›nda bir "Müslüman" oldu- ¤umu umuyor olmama ra¤men, al›fl›ld›k anlam›yla bir Müs- lüman de¤ilim. ‹nan›yorum ki benim ve di¤er Bat›l›lar›n Kuran ve di¤er ‹slami düflünceyi yans›tan kaynaklarda iyice ifllenmifl ve daha ö¤renmemiz gereken çok büyük ‹lahi gerçekler vard›r. Ayr›ca, ‹slam kesinlikle gelece¤in tek dininin temel çat›s›n› oluflturacak en kuvvet- li adayd›r. (Islam and Christianity Today (Günümüzde ‹slam ve H›ris- tiyanl›k) adl› kitaptan)188

Benim, dinimi de¤ifltirerek ‹slamiyet'i seçmemin en önemli et- kenlerinden biri Kuran'd›. 209

Ben, ‹slam dinini seçmeden önce Bat›l› bir ente- lektüelin elefltirel ruhuyla Kuran üzerinde çal›flmaya bafl- lad›m.... Bu kitapta, Kuran'da, onüç as›rdan daha evvel vahye- dilmifl, modern bilim araflt›rmalar›n›n ço¤unun içerdi¤i fikirleri tam anlam›yla tafl›yan ayetler var. ‹flte bu kesinlikle benim dinimi de¤ifltirmeme sebep oldu. (Ali Selman Beroist, Frans›z T›p dokto- ru)189

Ben bütün dinlerin kutsal kitaplar›n› okudum, ‹slam'da karfl›- laflt›¤›m fleyi hiçbirinde bulamad›m; mükemmelli¤i. Kuran di- ¤er okudu¤um metinlerle karfl›laflt›r›ld›¤›nda, bir kibritin ›fl›¤›yla karfl›laflt›r›lan bir günefl gibidir. Kesinlikle inan›yorum ki, gerçe¤e ta- mamen kapal› olmayan bir ak›lla Allah'›n sözlerini okuyan herkes Müslüman olacakt›r. (Saifuddin Dirk Walter Mosig)190

Kuran'› güçlü k›lan hususlardan birisi fludur; bir Müslüman veya herhangi bir insan Kuran'› eline al›p herhangi bir sayfa- s›n› aç›p okudu¤unda, hayat›n özüne dair almas› gereken mesaj› al›r. (Ünlü teolog John Esposito)191 Dünyadaki bütün alim ve bilgin kiflileri biraraya getirerek, ye- gane do¤ru ve insanlar› mutlulu¤a ulaflt›racak tek vesile olan Kuran'›n prensiplerine dayal› ortak bir rejim kuraca¤›m dönemin pek yak›n oldu¤unu umuyorum. (Frans›z imparator Napoleon Bo- naparte)192 210

Tony Blair: "Kuran Bana İlham Verdi"

Bugüne kadar üç defa Kuran'› okudu¤unu söyleyen ‹ngiltere Baflbakan› Tony Blair, pek çok aç›klamas›nda Ku- ran ahlak›na duydu¤u hayranl›¤› dile getirmektedir. 29 Mart 2000 tarihinde ünlü televizyon kanal› BBC, Blair'in Kuran'a olan hayranl›¤›n› "Blair: Koran Inspired Me" (Bla- ir: Kuran Bana ‹lham Verdi) bafll›kl› haberi ile bildirmek- teydi. ‹slam'›n çok bar›flc›l ve güzel bir din oldu¤unu, ken- disine ait iki Kuran'› oldu¤unu ve Kuran'› okudukça ondan ilham ald›¤›n› söyleyen Blair sözlerine flöyle devam etmek- teydi: E¤er Kuran'› okursan›z çok aç›k bir kitap oldu¤unu gö- receksiniz... insanl›¤a rehberlik eden sevgi ve beraberlik kavramlar›n› çok iyi aç›kl›yor.193 11 Eylül sald›r›lar› gerçekleflmeden bir iki gün önce ‹n- giliz The Mail on Sunday gazetesinde yer alan bir haberde ise eski ABD Baflkan› Bill Clinton'›n k›z›n›n kendisine Ku- ran hediye etmesi ile Kuran okumaya bafllad›¤›n› söyleyen Blair, Kuran'›n kendisine cesaret verdi¤ini aktarmaktay- d›.194 Sald›r›lardan sonra el-Cezire televizyonunda yay›nla- nan bir röportaj›nda Blair bir kez daha Kuran okudu¤unu aç›kl›yor ve flunlar› söylüyordu: Kuran'› dilimize tercüme edilmifl hali ile okudum. ‹slam hakk›nda eserler de okuyorum ve bundan çok zevk al›- yorum. Kuran hakk›nda daha önce bilmedi¤im ve H›ris- tiyanlar› da çok ilgilendirdi¤ini düflündü¤üm pek çok fleyi ö¤rendim.195 Time dergisi ise Tony Blair ile ilgili bir makalede Bla- ir'i, "uzun zamand›r Kuran ö¤rencisi olan Tony Blair" olarak tan›ml›yordu.196

Kuran Mucizeleri 211 212

Bill Clinton'ın Kuran'dan Ne Kadar Etkilendiğini Anlatan Konuşması

Amerika Eski Baflkan› Bill Clinton, Beyaz Saray'daki son y›l›nda Ramazan Bayram›'nda Müslümanlar› kabul et- miflti. Kuran ayetleri okunarak bafllanan toplant›da, Bill Clinton da konuflmas›nda Kuran'dan ayetler kullanm›fl ve s›k s›k ‹slam'a duydu¤u ilgiyi dile getirmiflti: ‹mam'›n Kuran'dan okudu¤u bölümde, Allah'›n insanlar› birbirleri ile çat›flmalar› için de¤il, tan›flmalar› için farkl› ›rklarda yaratt›¤› bildiriliyordu. Bence bu çok etkileyici. Tevrat'ta insanlar›n yabanc›lara yüz çevirmemelerini, bu- nun Yüce Tanr›'ya yüz çevirmek gibi olaca¤› anlat›l›r. ‹n- cil'de ise insanlara komflular›na iyi davranmalar› söylenir. Ancak Kuran'da Allah'›n milletleri ve ›rklar› birbirlerini ta- n›s›nlar, düflüncelerini paylafls›nlar diye yaratm›fl oldu¤u- nun belirtilmesi bence muhteflem bir fley... fiunu söyleme- me izin verin, bence dünyan›n ‹slam'dan ö¤renece¤i çok fazla fley var. Dünyada her dört insandan biri Müslüman. Amerikal›lar üniversitelerde ve liselerde ‹slam'› ö¤reniyor- lar. Benim de k›z›m lise ö¤rencisi iken ‹slam tarihi dersi al- m›fl ve Kuran'›n büyük bölümünü okumufltu. Hatta okul- dan geldikten sonra bizleri de bu konuda e¤itiyor ve bize sorular soruyordu. Sizlerden bir kez daha bu ülke insanla- r›n›n sizin dininizi, ibadetlerinizi, geleneklerinizi daha iyi anlamalar› için kendinizi, dininizin de¤erlerini ve insanl›- ¤a sa¤lad›¤› katk›lar› onlara anlatman›z› rica ediyorum. Kuran'da insanlara, kendilerine nas›l davran›lmas›n› isti- yorlarsa baflkalar›na da öyle davranmalar› gerekti¤i bildi- rilmifltir. Ve kendimiz için istemedi¤imiz bir fleyi baflkalar› için de istemememiz ve bar›fl için çaba göstermemiz...197

Kuran Mucizeleri 213 214

George W. Bush: "Kuran Aldığım En Güzel Hediye"

26 Eylül 2001 günü Baflkan Bush, Amerikan Müslü- man organizasyonlar›n liderlerini Beyaz Saray'da kabul et- ti. ‹slam'›n insanlara yaln›zca bar›fl› ve iyili¤i telkin etti¤ini söyleyen Bush'u bu görüflme s›ras›nda etkileyen olaylar- dan birisi de Müslüman liderlerin kendisine hediye etti¤i Kuran-› Kerim'di. Kuzey Amerika ‹slam Toplulu¤u (ISNA) baflkan› Dr. Muzammil S›dd›qi'den ald›¤› bu hediyenin ne kadar hofluna gitti¤ini, toplant› sonras› yap›lan bas›n top- lant›s›nda Bush flöyle dile getiriyordu: ‹mam S›dd›qi'ye, 'Bana verdi¤iniz hediye için, Kuran için size çok teflekkür ederim. Çok titizlikle seçilmifl bir hedi- ye' dedi¤imde, 'Bu benim size verebilece¤im en de¤erli hediye say›n Baflkan' diye cevap verdi.198 17 Eylül 2001 günü Baflkan Bush, Amerika'n›n en eski ca- milerinden biri olan Washington ‹slam Merkezi'nin camisini ziyaret etti. ‹slam'›n bar›fl dini oldu¤unu, terörist sald›r›lar›n ‹slam'la ve samimi Müslümanlarla hiçbir iliflkisinin olmad›¤›- n› vurgulad›¤› bu konuflmas›nda Bush, masum ve sivil Müs- lümanlara zarar veren insanlar›n da en az terörist sald›r›lar› yapanlar kadar haks›z oldu¤unu dile getirdi. Kalabal›k bir toplulu¤un bulundu¤u, pek çok ulusal ve uluslararas› televiz- yon kanal› taraf›ndan da naklen yay›nlanan konuflmada Bush Kuran'dan flu ayeti okudu:199 "Sonra kötülük yapanlar›n u¤rad›klar› son, Allah'›n ayetlerini yalanlamalar› ve alay konusu edinmeleri do- lay›s›yla çok kötü oldu." (Rum Suresi, 10)

Kuran Mucizeleri 215 216 217

Bu kitapta sonuç bölümüne kadar inceledi¤imiz tüm bilgiler, biz- lere aç›k bir gerçe¤i göstermektedir: Kuran öyle bir kitapt›r ki, içinde verilen haberlerin hepsi do¤ru ç›km›flt›r ve ç›kmaktad›r. Bilimsel ko- nularda, geçmiflten ve gelecekten verilen haberlerde ya da matematik- sel flifrelemelerde o dönemde hiçbir insan taraf›ndan bilinemeyecek gerçekler ayetlerde haber verilmifltir. Bu bilgilerin o dönemin bilgi dü- zeyiyle ve teknolojisiyle edinilmesi mümkün de¤ildir. Elbette ki bu durum, Kuran'›n insan sözü olamayaca¤›n›n apaç›k bir ispat›d›r. Kuran, herfleyi yoktan var eden ve ilmiyle tüm varl›klar› kuflatan Yüce Allah'›n sözüdür. Allah bir ayetinde, Kuran'la ilgili olarak, "... E¤er o, Allah'tan baflkas›n›n kat›ndan olsayd›, kuflkusuz içinde bir- çok çeliflkiler bulacaklard›" (Nisa Suresi, 82) buyurmaktad›r. Kuran'›n içinde yer alan her bilgi, bu ‹lahi kitab›n bilinmeyen gizli mucizelerini ortaya koymaktad›r. ‹nsana düflen ise, Allah'›n indirdi¤i bu ‹lahi kitaba s›ms›k› sar›lmak ve onu kendisine yol gösterici olarak kabul etmektir. Allah, Kuran'da bizlere flöyle bildirir:

Bu Kur'an, Allah'tan baflkas› taraf›ndan yalan olarak uydurulmufl de¤ildir. Ancak bu, önündekileri do¤rulayan ve Kitab› ayr›nt›l› olarak aç›klayand›r. Bunda hiç flüphe yoktur, alemlerin Rabbidendir. Yoksa: "Bunu kendisi yalan olarak uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Bunun benzeri olan bir sure getirin ve e¤er gerçekten do¤ru sözlüyseniz Allah'tan baflka ça¤›rabildiklerinizi ça¤›r›n." (Yunus Suresi, 37-38)

Bu indirdi¤imiz mübarek bir Kitap't›r. fiu halde O'na uyun ve korkup-sak›n›n. Umulur ki esirgenirsiniz. (Enam Suresi, 155)

Harun Yahya 218 219

Darwinizm, yani evrim teorisi, yarat›l›fl gerçe¤ini reddetmek amac›yla ortaya at›lm›fl, ancak baflar›l› olamam›fl bilim d›fl› bir safsata- dan baflka bir fley de¤ildir. Canl›l›¤›n, cans›z maddelerden tesadüfen olufltu¤unu iddia eden bu teori, evrende ve canl›larda çok aç›k bir "ta- sar›m" bulundu¤unun bilim taraf›ndan ispat edilmesiyle çürümüfltür. Böylece Allah'›n tüm evreni ve canl›lar› yaratm›fl oldu¤u gerçe¤i, bi- lim taraf›ndan da kan›tlanm›flt›r. Bugün evrim teorisini ayakta tutmak için dünya çap›nda yürütülen propaganda, sadece bilimsel gerçekle- rin çarp›t›lmas›na, tarafl› yorumlanmas›na, bilim görüntüsü alt›nda söylenen yalanlara ve yap›lan sahtekarl›klara dayal›d›r. Ancak bu propaganda gerçe¤i gizleyememektedir. Evrim teorisi- nin bilim tarihindeki en büyük yan›lg› oldu¤u, son 20-30 y›ld›r bilim dünyas›nda giderek daha yüksek sesle dile getirilmektedir. Özellikle 1980'lerden sonra yap›lan araflt›rmalar, Darwinist iddialar›n tamamen yanl›fl oldu¤unu ortaya koymufl ve bu gerçek pek çok bilim adam› ta- raf›ndan dile getirilmifltir. Özellikle ABD'de, biyoloji, biyokimya, pale- ontoloji gibi farkl› alanlardan gelen çok say›da bilim adam›, Darwi- nizm'in geçersizli¤ini görmekte, canl›lar›n kökenini art›k "bilinçli tasa- r›m" (intelligent design) kavram›yla aç›klamaktad›rlar. Söz konusu "bilinçli tasar›m", tüm canl›lar› Allah'›n yaratm›fl oldu¤unun bilimsel bir delilidir. Evrim teorisinin çöküflünü ve yarat›l›fl›n delillerini di¤er pek çok çal›flmam›zda bütün bilimsel detaylar›yla ele ald›k ve almaya devam ediyoruz. Ancak konuyu, tafl›d›¤› büyük önem nedeniyle, burada da özetlemekte yarar vard›r.

Harun Yahya 220

Darwin'i Yıkan Zorluklar

Evrim teorisi, tarihi eski Yu- nan'a kadar uzanan bir ö¤reti olma- s›na karfl›n, kapsaml› olarak 19. yüz- y›lda ortaya at›ld›. Teoriyi bilim dün- yas›n›n gündemine sokan en önemli geliflme, Charles Darwin'in 1859 y›- l›nda yay›nlanan Türlerin Kökeni adl› kitab›yd›. Darwin bu kitapta dünya üzerindeki farkl› canl› türlerini Allah'›n ayr› ayr› yaratt›¤› gerçe¤ine karfl› ç›k›yordu. Darwin'e göre, tüm Charles Darwin türler ortak bir atadan geliyorlard› ve zaman içinde küçük de¤iflimlerle farkl›laflm›fllard›. Darwin'in teorisi, hiçbir somut bilimsel bulguya dayanm›yordu; kendisinin de kabul etti¤i gibi sadece bir "mant›k yürütme" idi. Hatta Darwin'in kitab›ndaki "Teorinin Zorluklar›" bafll›kl› uzun bölümde iti- raf etti¤i gibi, teori pek çok önemli soru karfl›s›nda aç›k veriyordu. Darwin, teorisinin önündeki zorluklar›n geliflen bilim taraf›ndan afl›laca¤›n›, yeni bilimsel bulgular›n teorisini güçlendirece¤ini umu- yordu. Bunu kitab›nda s›k s›k belirtmiflti. Ancak geliflen bilim, Dar- win'in umutlar›n›n tam aksine, teorinin temel iddialar›n› birer birer dayanaks›z b›rakm›flt›r. Darwinizm'in bilim karfl›s›ndaki yenilgisi, üç temel bafll›kta ince- lenebilir: 1) Teori, hayat›n yeryüzünde ilk kez nas›l ortaya ç›kt›¤›n› asla aç›klayamamaktad›r. 2) Teorinin öne sürdü¤ü "evrim mekanizmalar›"n›n, gerçekte ev- rimlefltirici bir etkiye sahip oldu¤unu gösteren hiçbir bilimsel bulgu yoktur.

Kuran Mucizeleri 221

3) Fosil kay›tlar›, evrim teorisinin ön- görülerinin tam aksine bir tablo ortaya koymaktad›r. Bu bölümde, bu üç temel bafll›¤› ana hatlar› ile inceleye- ce¤iz. Aşılamayan İlk Basamak: Hayatın Kökeni

Evrim teorisi, tüm canl› türlerinin, bundan yaklafl›k 3.8 milyar y›l önce ilkel dünyada ortaya ç›kan tek bir canl› hücreden geldiklerini id- dia etmektedir. Tek bir hücrenin nas›l olup da milyonlarca kompleks canl› türünü oluflturdu¤u ve e¤er gerçekten bu tür bir evrim gerçek- leflmiflse neden bunun izlerinin fosil kay›tlar›nda bulunamad›¤›, teori- nin aç›klayamad›¤› sorulardand›r. Ancak tüm bunlardan önce, iddia edilen evrim sürecinin ilk basama¤› üzerinde durmak gerekir. Sözü edilen o "ilk hücre" nas›l ortaya ç›km›flt›r? Evrim teorisi, yarat›l›fl› reddetti¤i, hiçbir do¤aüstü müdahaleyi kabul etmedi¤i için, o "ilk hücre"nin, hiçbir tasar›m, plan ve düzenle- me olmadan, do¤a kanunlar› içinde rastlant›sal olarak meydana geldi- ¤ini iddia eder. Yani teoriye göre, cans›z madde tesadüfler sonucunda ortaya canl› bir hücre ç›karm›fl olmal›d›r. Ancak bu, bilinen en temel biyoloji kanunlar›na ayk›r› bir iddiad›r.

"Hayat Hayattan Gelir"

Darwin, kitab›nda hayat›n kökeni konusundan hiç söz etmemifl- ti. Çünkü onun dönemindeki ilkel bilim anlay›fl›, canl›lar›n çok basit bir yap›ya sahip olduklar›n› varsay›yordu. Ortaça¤'dan beri inan›lan "spontane jenerasyon" adl› teoriye göre, cans›z maddelerin tesadüfen biraraya gelip, canl› bir varl›k oluflturabileceklerine inan›l›yordu. Bu dönemde böceklerin yemek art›klar›ndan, farelerin de bu¤daydan olufltu¤u yayg›n bir düflünceydi. Bunu ispatlamak için de ilginç de-

Harun Yahya 222

neyler yap›lm›flt›. Kirli bir paçavran›n üzeri- ne biraz bu¤day konmufl ve biraz beklendi¤inde bu ka- r›fl›mdan farelerin oluflaca¤› san›lm›flt›. Etlerin kurtlanmas› da hayat›n cans›z maddelerden türeyebil- di¤ine bir delil say›l›yordu. Oysa daha sonra anlafl›lacakt› ki, etlerin üzerindeki kurtlar kendiliklerinden oluflmuyorlar, sineklerin getirip b›rakt›klar› gözle görülmeyen larvalardan ç›k›yorlard›. Darwin'in Türlerin Kökeni adl› kitab›n› yazd›¤› dönemde ise, bak- terilerin cans›z maddeden oluflabildikleri inanc›, bilim dünyas›nda yayg›n bir kabul görüyordu. Oysa Darwin'in kitab›n›n yay›nlanmas›ndan befl y›l sonra, ünlü Frans›z biyolog Louis Pasteur, evrime temel oluflturan bu inanc› kesin olarak çürüttü. Pasteur yapt›¤› uzun çal›flma ve deneyler sonucunda vard›¤› sonucu flöyle özetlemiflti: "Cans›z maddelerin hayat olufltu- rabilece¤i iddias› art›k kesin olarak tarihe gömülmüfltür."200 Evrim teorisinin savunucular›, Pasteur'ün bulgular›na karfl› uzun süre direndiler. Ancak geliflen bilim, canl› hücresinin karmafl›k yap›s›- n› ortaya ç›kard›kça, hayat›n kendili¤inden oluflabilece¤i iddias›n›n geçersizli¤i daha da aç›k hale geldi.

20. Yüzyıldaki Sonuçsuz Çabalar

20. yüzy›lda hayat›n kökeni konusunu ele alan ilk evrimci, ünlü Rus biyolog Alexander Oparin oldu. Oparin, 1930'lu y›llarda ortaya at- t›¤› birtak›m tezlerle, canl› hücresinin tesadüfen meydana gelebilece- ¤ini ispat etmeye çal›flt›. Ancak bu çal›flmalar baflar›s›zl›kla sonuçlana- cak ve Oparin flu itiraf› yapmak zorunda kalacakt›: "Maalesef hücre- nin kökeni, evrim teorisinin tümünü içine alan en karanl›k noktay› oluflturmaktad›r."201 Oparin'in yolunu izleyen evrimciler, hayat›n kökeni konusunu

Kuran Mucizeleri 223

çözüme kavuflturacak deneyler yapmaya çal›flt›lar. Bu deneylerin en ünlüsü, Amerikal› kimyac› Stanley Miller taraf›ndan 1953 y›l›nda düzenlendi. Miller, il- kel dünya atmosferinde oldu¤unu iddia etti¤i gazlar› bir deney dü- zene¤inde birlefltirerek ve bu kar›fl›ma enerji ekleyerek, proteinlerin yap›s›nda kullan›lan birkaç organik molekül (aminoasit) sentezledi. O y›llarda evrim ad›na önemli bir aflama gibi tan›t›lan bu deneyin geçerli olmad›¤› ve deneyde kullan›lan atmosferin gerçek dünya ko- flullar›ndan çok farkl› oldu¤u, ilerleyen y›llarda ortaya ç›kacakt›.202 Uzun süren bir sessizlikten sonra Miller'in kendisi de kulland›¤› atmosfer ortam›n›n gerçekçi olmad›¤›n› itiraf etti.203 Hayat›n kökeni sorununu aç›klamak için 20. yüzy›l boyunca yü- rütülen tüm evrimci çabalar hep baflar›s›zl›kla sonuçland›. San Diego Scripps Enstitüsü'nden ünlü jeokimyac› Jeffrey Bada, evrimci Earth dergisinde 1998 y›l›nda yay›nlanan bir makalede bu gerçe¤i flöyle ka- bul eder: Bugün, 20. yüzy›l› geride b›rak›rken, hala, 20. yüzy›la girdi¤imizde sahip oldu¤umuz en büyük çözülmemifl problemle karfl› karfl›yay›z: Hayat yeryüzünde nas›l bafllad›?204

Hayatın Kompleks Yapısı

Evrim teorisinin hayat›n kökeni konusunda bu denli büyük bir açmaza girmesinin bafll›ca nedeni, en basit san›lan canl› yap›lar›n bile inan›lmaz derecede karmafl›k yap›lara sahip olmas›d›r. Canl› hücresi, insano¤lunun yapt›¤› bütün teknolojik ürünlerden daha karmafl›kt›r. Öyle ki bugün dünyan›n en geliflmifl laboratuvarlar›nda bile cans›z maddeler biraraya getirilerek canl› bir hücre üretilememektedir. Bir hücrenin meydana gelmesi için gereken flartlar, asla rastlant›- larla aç›klanamayacak kadar fazlad›r. Hücrenin en temel yap› tafl› olan

Harun Yahya 224

Evrim teorisini geçersiz k›- lan gerçeklerden bir tanesi, canl›l›¤›n inan›lmaz derecede- ki kompleks yap›s›d›r. Canl› hücrelerinin çekirde¤inde yer alan DNA molekülü, bunun bir örne¤idir. DNA, dört ayr› molekülün farkl› dizili- minden oluflan bir tür bilgi bankas›d›r. Bu bilgi bankas›nda canl›yla ilgili bütün fiziksel özelliklerin flif- releri yer al›r. ‹nsan DNA's› ka- ¤›da döküldü¤ünde, ortaya yak- lafl›k 900 ciltlik bir ansiklopedi ç›kaca¤› hesaplanmaktad›r. El- bette böylesine ola¤anüstü bir bilgi, tesadüf kavram›n› kesin biçimde geçersiz k›lmaktad›r.

proteinlerin rastlant›sal olarak sentezlenme ihtimali; 500 aminoasitlik ortalama bir protein için, 10950'de 1'dir. Ancak matematikte 1050'de 1'den küçük olas›l›klar pratik olarak "imkans›z" say›l›r. Hücrenin çe- kirde¤inde yer alan ve genetik bilgiyi saklayan DNA molekülü ise, inan›lmaz bir bilgi bankas›d›r. ‹nsan DNA's›n›n içerdi¤i bilginin, e¤er ka¤›da dökülmeye kalk›lsa, 500'er sayfadan oluflan 900 ciltlik bir kü- tüphane oluflturaca¤› hesaplanmaktad›r. Bu noktada çok ilginç bir ikilem daha vard›r: DNA, yaln›z birta- k›m özelleflmifl proteinlerin (enzimlerin) yard›m› ile efllenebilir. Ama bu enzimlerin sentezi de ancak DNA'daki bilgiler do¤rultusunda ger- çekleflir. Birbirine ba¤›ml› olduklar›ndan, efllemenin meydana gelebil- mesi için ikisinin de ayn› anda var olmalar› gerekir. Bu ise, hayat›n

Kuran Mucizeleri 225

kendili¤inden olufltu¤u senaryosunu ç›kmaza sokmaktad›r. San Diego California Üniversitesi'nden ünlü evrimci Prof. Leslie Orgel, Scientific American dergisinin Ekim 1994 tarihli say›s›nda bu gerçe¤i flöyle itiraf eder: Son derece kompleks yap›lara sahip olan proteinlerin ve nükleik asit- lerin (RNA ve DNA) ayn› yerde ve ayn› zamanda rastlant›sal olarak oluflmalar› afl›r› derecede ihtimal d›fl›d›r. Ama bunlar›n birisi olma- dan di¤erini elde etmek de mümkün de¤ildir. Dolay›s›yla insan, ya- flam›n kimyasal yollarla ortaya ç›kmas›n›n asla mümkün olmad›¤› sonucuna varmak zorunda kalmaktad›r.205 Kuflkusuz e¤er hayat›n do¤al etkenlerle ortaya ç›kmas› imkans›z ise, bu durumda hayat›n do¤aüstü bir biçimde "yarat›ld›¤›n›" kabul et- mek gerekir. Bu gerçek, en temel amac› yarat›l›fl› reddetmek olan ev- rim teorisini aç›kça geçersiz k›lmaktad›r.

Evrimin Hayali Mekanizmaları

Darwin'in teorisini geçersiz k›lan ikinci büyük nokta, teorinin "evrim mekanizmalar›" olarak öne sürdü¤ü iki kavram›n da gerçekte hiçbir evrimlefltirici güce sahip olmad›¤›n›n anlafl›lm›fl olmas›d›r. Darwin, ortaya att›¤› evrim iddias›n› tamamen "do¤al seleksiyon" mekanizmas›na ba¤lam›flt›. Bu mekanizmaya verdi¤i önem, kitab›n›n isminden de aç›kça anlafl›l›yordu: Türlerin Kökeni, Do¤al Seleksiyon Yo- luyla... Do¤al seleksiyon, do¤al seçme demektir. Do¤adaki yaflam müca- delesi içinde, do¤al flartlara uygun ve güçlü canl›lar›n hayatta kalaca- ¤› düflüncesine dayan›r. Örne¤in y›rt›c› hayvanlar taraf›ndan tehdit edilen bir geyik sürüsünde, daha h›zl› koflabilen geyikler hayatta kala- cakt›r. Böylece geyik sürüsü, h›zl› ve güçlü bireylerden oluflacakt›r. Ama elbette bu mekanizma, geyikleri evrimlefltirmez, onlar› baflka bir canl› türüne, örne¤in atlara dönüfltürmez.

Harun Yahya 226

Do¤al seleksiyona göre, güçlü olan ve yaflad›¤› çevreye uyum sa¤layabilen canl›lar hayatta kal›r, di¤erleri ise yok olurlar. Evrimciler ise do¤al seleksiyonun canl›lar› ev- rimlefltirdi¤ini, yeni türler meydana getirdi¤ini öne sürerler. Oysa do¤al seleksiyonun böyle bir sonucu yoktur ve bu iddiay› do¤rulayan tek bir delil dahi bulunmamaktad›r.

Dolay›s›yla do¤al seleksiyon mekanizmas› hiçbir evrimlefltirici güce sahip de¤ildir. Darwin de bu gerçe¤in fark›ndayd› ve Türlerin Kö- keni adl› kitab›nda "Faydal› de¤ifliklikler oluflmad›¤› sürece do¤al se- leksiyon hiçbir fley yapamaz" demek zorunda kalm›flt›.206

Lamarck'ın Etkisi

Peki bu "faydal› de¤ifliklikler" nas›l oluflabilirdi? Darwin, kendi döneminin ilkel bilim anlay›fl› içinde, bu soruyu Lamarck'a dayanarak cevaplamaya çal›flm›flt›. Darwin'den önce yaflam›fl olan Frans›z biyo- log Lamarck'a göre, canl›lar yaflamlar› s›ras›nda geçirdikleri fiziksel de¤ifliklikleri sonraki nesle aktar›yorlar, nesilden nesile biriken bu özellikler sonucunda yeni türler ortaya ç›k›yordu. Örne¤in Lamarck'a göre zürafalar ceylanlardan türemifllerdi, yüksek a¤açlar›n yapraklar›- n› yemek için çabalarken nesilden nesile boyunlar› uzam›flt›. Darwin de benzeri örnekler vermifl, örne¤in Türlerin Kökeni adl› kitab›nda, yiyecek bulmak için suya giren baz› ay›lar›n zamanla bali- nalara dönüfltü¤ünü iddia etmiflti.207

Kuran Mucizeleri 227

Ama Mendel'in keflfetti¤i ve 20. yüzy›lda geliflen genetik bilimiyle kesinleflen kal›t›m kanunlar›, ka- zan›lm›fl özelliklerin sonraki nesillere aktar›lmas› efsanesini ke- sin olarak y›kt›. Böylece do¤al seleksiyon "tek bafl›na" ve dolay›s›yla tümüyle etkisiz bir mekanizma olarak kalm›fl oluyordu.

Neo-Darwinizm ve Mutasyonlar

Darwinistler ise bu duruma bir çözüm bulabilmek için 1930'lar›n sonlar›nda, "Modern Sentetik Teori"yi ya da daha yayg›n ismiyle neo- Darwinizm'i ortaya att›lar. Neo-Darwinizm, do¤al seleksiyonun yan›- na "faydal› de¤ifliklik sebebi" olarak mutasyonlar›, yani canl›lar›n gen- lerinde radyasyon gibi d›fl etkiler ya da kopyalama hatalar› sonucun- da oluflan bozulmalar› ekledi. Bugün de hala dünyada evrim ad›na geçerlili¤ini koruyan model neo-Darwinizm'dir. Teori, yeryüzünde bulunan milyonlarca canl› tü- rünün, bu canl›lar›n, kulak, göz, akci¤er, kanat gibi say›s›z kompleks organlar›n›n "mutasyonlara", yani genetik bozukluklara dayal› bir sü- reç sonucunda olufltu¤unu iddia etmektedir. Ama teoriyi çaresiz b›ra- kan aç›k bir bilimsel gerçek vard›r: Mutasyonlar canl›lar› gelifltirmez- ler, aksine her zaman için canl›lara zarar verirler. Bunun nedeni çok basittir: DNA çok kompleks bir düzene sahip- tir. Bu molekül üzerinde oluflan herhangi rasgele bir etki ancak zarar verir. Amerikal› genetikçi B. G. Ranganathan bunu flöyle aç›klar: Mutasyonlar küçük, rasgele ve zararl›d›rlar. Çok ender olarak mey- dana gelirler ve en iyi ihtimalle etkisizdirler. Bu üç özellik, mutas- yonlar›n evrimsel bir geliflme meydana getiremeyece¤ini gösterir. Zaten yüksek derecede özelleflmifl bir organizmada meydana gelebi- lecek rastlant›sal bir de¤iflim, ya etkisiz olacakt›r ya da zararl›. Bir kol saatinde meydana gelecek rasgele bir de¤iflim kol saatini gelifltirme-

Harun Yahya 228

yecektir. Ona büyük ihtimalle zarar verecek veya en iyi ihtimalle etkisiz olacakt›r. Bir deprem bir fleh- ri gelifltirmez, ona y›k›m getirir.208 Nitekim bugüne kadar hiçbir yararl›, yani genetik bilgiyi gelifl- tiren mutasyon örne¤i gözlemlenmedi. Tüm mutasyonlar›n zararl› ol- du¤u görüldü. Anlafl›ld› ki, evrim teorisinin "evrim mekanizmas›" ola- rak gösterdi¤i mutasyonlar, gerçekte canl›lar› sadece tahrip eden, sa- kat b›rakan genetik olaylard›r. (‹nsanlarda mutasyonun en s›k görülen etkisi de kanserdir.) Elbette tahrip edici bir mekanizma "evrim meka- nizmas›" olamaz. Do¤al seleksiyon ise, Darwin'in de kabul etti¤i gibi, "tek bafl›na hiçbir fley yapamaz." Bu gerçek bizlere do¤ada hiçbir "ev- rim mekanizmas›" olmad›¤›n› göstermektedir. Evrim mekanizmas› ol- mad›¤›na göre de, evrim denen hayali süreç yaflanm›fl olamaz.

Fosil Kayıtları: Ara Formlardan Eser Yok

Evrim teorisinin iddia etti¤i senaryonun yaflanmam›fl oldu¤unun en aç›k göstergesi ise fosil kay›tlar›d›r. Evrim teorisine göre bütün canl›lar birbirlerinden türemifllerdir. Önceden var olan bir canl› türü, zamanla bir di¤erine dönüflmüfl ve bütün türler bu flekilde ortaya ç›km›fllard›r. Teoriye göre bu dönüflüm yüz milyonlarca y›l süren uzun bir zaman dilimini kapsam›fl ve kade- me kademe ilerlemifltir. Bu durumda, iddia edilen uzun dönüflüm süreci içinde say›s›z "ara türler"in oluflmufl ve yaflam›fl olmalar› gerekir. Örne¤in geçmiflte, bal›k özelliklerini tafl›malar›na ra¤men, bir yandan da baz› sürüngen özellikleri kazanm›fl olan yar› bal›k-yar› sü- rüngen canl›lar yaflam›fl olmal›d›r. Ya da sürüngen özelliklerini tafl›r- ken, bir yandan da baz› kufl özellikleri kazanm›fl sürüngen-kufllar or- taya ç›km›fl olmal›d›r. Bunlar, bir geçifl sürecinde olduklar› için de, sa-

Kuran Mucizeleri 229

kat, eksik, kusurlu canl›lar olmal›d›r. Evrimci- ler geçmiflte yaflam›fl olduklar›na inand›klar› bu teorik ya- rat›klara "ara-geçifl formu" ad›n› verirler. E¤er gerçekten bu tür canl›lar geçmiflte yaflam›fllarsa bunlar›n sa- y›lar›n›n ve çeflitlerinin milyonlarca hatta milyarlarca olmas› gerekir. Ve bu ucube canl›lar›n kal›nt›lar›na mutlaka fosil kay›tlar›nda rastlan- mas› gerekir. Darwin, Türlerin Kökeni'nde bunu flöyle aç›klam›flt›r: E¤er teorim do¤ruysa, türleri birbirine ba¤layan say›s›z ara-geçifl çe- flitleri mutlaka yaflam›fl olmal›d›r... Bunlar›n yaflam›fl olduklar›n›n kan›tlar› da sadece fosil kal›nt›lar› aras›nda bulunabilir.209

Darwin'in Yıkılan Umutları

Ancak 19. yüzy›l›n ortas›ndan bu yana dünyan›n dört bir yan›n- da hummal› fosil araflt›rmalar› yap›ld›¤› halde bu ara geçifl formlar›na rastlanamam›flt›r. Yap›lan kaz›larda ve araflt›rmalarda elde edilen bü- tün bulgular, evrimcilerin beklediklerinin aksine, canl›lar›n yeryüzün- de birdenbire, eksiksiz ve kusursuz bir biçimde ortaya ç›kt›klar›n› gös- termifltir. Ünlü ‹ngiliz paleontolog (fosil bilimci) Derek W. Ager, bir evrim- ci olmas›na karfl›n bu gerçe¤i flöyle itiraf eder: Sorunumuz fludur: Fosil kay›tlar›n› detayl› olarak inceledi¤imizde, türler ya da s›n›flar seviyesinde olsun, sürekli olarak ayn› gerçekle karfl›lafl›r›z; kademeli evrimle geliflen de¤il, aniden yeryüzünde olu- flan gruplar görürüz.210 Yani fosil kay›tlar›nda, tüm canl› türleri, aralar›nda hiçbir geçifl formu olmadan eksiksiz biçimleriyle aniden ortaya ç›kmaktad›rlar. Bu, Darwin'in öngörülerinin tam aksidir. Dahas›, bu canl› türlerinin yarat›ld›klar›n› gösteren çok güçlü bir delildir. Çünkü bir canl› türü- nün, kendisinden evrimleflti¤i hiçbir atas› olmadan, bir anda ve kusur-

Harun Yahya 230

suz olarak ortaya ç›kmas›n›n tek aç›klamas›, o türün yarat›lm›fl olmas›d›r. Bu gerçek, ünlü evrimci biyolog Douglas Futuyma taraf›ndan da kabul edilir: Yarat›l›fl ve evrim, yaflayan canl›lar›n kökeni hakk›nda yap›labile- cek yegane iki aç›klamad›r. Canl›lar dünya üzerinde ya tamamen mükemmel ve eksiksiz bir biçimde ortaya ç›km›fllard›r ya da böyle olmam›flt›r. E¤er böyle olmad›ysa, bir de¤iflim süreci sayesinde ken- dilerinden önce var olan baz› canl› türlerinden evrimleflerek meyda- na gelmifl olmal›d›rlar. Ama e¤er eksiksiz ve mükemmel bir biçimde ortaya ç›km›fllarsa, o halde sonsuz güç sahibi bir ak›l taraf›ndan ya- rat›lm›fl olmalar› gerekir.211 Fosiller ise, canl›lar›n yeryüzünde eksiksiz ve mükemmel bir bi- çimde ortaya ç›kt›klar›n› göstermektedir. Yani "türlerin kökeni", Darwin'in sand›¤›n›n aksine, evrim de¤il yarat›l›flt›r.

İnsanın Evrimi Masalı

Evrim teorisini savunanlar›n en çok gündeme getirdikleri konu, insan›n kökeni konusudur. Bu konudaki Darwinist iddia, bugün yafla- yan modern insan›n maymunsu birtak›m yarat›klardan geldi¤ini var- sayar. 4-5 milyon y›l önce bafllad›¤› varsay›lan bu süreçte, modern in- san ile atalar› aras›nda baz› "ara form"lar›n yaflad›¤› iddia edilir. Ger- çekte tümüyle hayali olan bu senaryoda dört temel "kategori" say›l›r: 1- Australopithecus 2- Homo habilis 3- Homo erectus 4- Homo sapiens Evrimciler, insanlar›n sözde ilk maymunsu atalar›na "güney may- munu" anlam›na gelen "Australopithecus" ismini verirler. Bu canl›lar gerçekte soyu tükenmifl bir maymun türünden baflka bir fley de¤ildir.

Kuran Mucizeleri 231

Lord Solly Zuckerman ve Prof. Charles Ox- nard gibi ‹ngiltere ve ABD'den dünyaca ünlü iki anato- mistin Australopithecus örnekleri üzerinde yapt›klar› çok ge- nifl kapsaml› çal›flmalar, bu canl›lar›n sadece soyu tükenmifl bir maymun türüne ait olduklar›n› ve insanlarla hiçbir benzerlik tafl›ma- d›klar›n› göstermifltir.212 Evrimciler insan evriminin bir sonraki safhas›n› da, "homo" yani insan olarak s›n›fland›r›rlar. ‹ddiaya göre homo serisindeki canl›lar, Australopithecuslar'dan daha geliflmifllerdir. Evrimciler, bu farkl› canl›- lara ait fosilleri ard› ard›na dizerek hayali bir evrim flemas› oluflturur- lar. Bu flema hayalidir, çünkü gerçekte bu farkl› s›n›flar›n aras›nda ev- rimsel bir iliflki oldu¤u asla ispatlanamam›flt›r. Evrim teorisinin 20. yüzy›ldaki en önemli savunucular›ndan biri olan Ernst Mayr, "Homo sapiens'e uzanan zincir gerçekte kay›pt›r" diyerek bunu kabul eder.213 Evrimciler "Australopithecus > Homo habilis > Homo erectus > Homo sapiens" s›ralamas›n› yazarken, bu türlerin her birinin, bir sonrakinin atas› oldu¤u izlenimini verirler. Oysa paleoantropologlar›n son bulgu- lar›, Australopithecus, Homo habilis ve Ho- mo erectus'un dünya'n›n farkl› bölgele- rinde ayn› dönemlerde yaflad›klar›n› göstermektedir.214 Dahas› Homo erectus s›n›flamas›- na ait insanlar›n bir bölümü çok mo- dern zamanlara kadar yaflam›fllar, Ho- mo sapiens neandertalensis ve Homo sapi- ens sapiens (modern insan) ile ayn› or- tamda yan yana bulunmufllard›r.215

Evrimciler, fosiller üzerinde ge- nelde ideolojik beklentileri do¤rultusunda yorumlar ya- parlar. Bu nedenle vard›klar› sonuçlar ço¤unlukla güve- nilir de¤ildir. 232

Bu ise elbette bu s›n›flar›n birbirlerinin atalar› olduklar› iddias›n›n geçersizli¤ini aç›kça ortaya koymaktad›r. Harvard Üniversitesi paleontologlar›ndan Step- hen Jay Gould, kendisi de bir evrimci olmas›na karfl›n, Darwinist te- orinin içine girdi¤i bu ç›kmaz› flöyle aç›klar: E¤er birbiri ile paralel bir biçimde yaflayan üç farkl› hominid (insa- n›ms›) çizgisi varsa, o halde bizim soy a¤ac›m›za ne oldu? Aç›kt›r ki, bunlar›n biri di¤erinden gelmifl olamaz. Dahas›, biri di¤eriyle karfl›- laflt›r›ld›¤›nda evrimsel bir geliflme trendi göstermemektedirler.216 K›sacas›, medyada ya da ders kitaplar›nda yer alan hayali birta- k›m "yar› maymun, yar› insan" canl›lar›n çizimleriyle, yani s›rf propa- ganda yoluyla ayakta tutulmaya çal›fl›lan insan›n evrimi senaryosu, hiçbir bilimsel temeli olmayan bir masaldan ibarettir. Bu konuyu uzun y›llar inceleyen, özellikle Australopithecus fosilleri üzerinde 15 y›l arafl- t›rma yapan ‹ngiltere'nin en ünlü ve sayg›n bilim adamlar›ndan Lord Solly Zuckerman, bir evrimci olmas›na ra¤men, ortada maymunsu canl›lardan insana uzanan gerçek bir soy a¤ac› olmad›¤› sonucuna varm›flt›r. Zuckerman bir de ilginç bir "bilim skalas›" yapm›flt›r. Bilimsel ola- rak kabul etti¤i bilgi dallar›ndan, bilim d›fl› olarak kabul etti¤i bilgi dallar›na kadar bir yelpaze oluflturmufltur. Zuckerman'›n bu tablosu- na göre en "bilimsel" -yani somut verilere dayanan- bilgi dallar› kim- ya ve fiziktir. Yelpazede bunlardan sonra biyoloji bilimleri, sonra da sosyal bilimler gelir. Yelpazenin en ucunda, yani en "bilim d›fl›" say›- lan k›s›mda ise, Zuckerman'a göre, telepati, alt›nc› his gibi "duyum ötesi alg›lama" kavramlar› ve bir de "insan›n evrimi" vard›r! Zucker- man, yelpazenin bu ucunu flöyle aç›klar: Objektif gerçekli¤in alan›ndan ç›k›p da, biyolojik bilim olarak varsa- y›lan bu alanlara -yani duyum ötesi alg›lamaya ve insan›n fosil tari- hinin yorumlanmas›na- girdi¤imizde, evrim teorisine inanan bir kimse için herfleyin mümkün oldu¤unu görürüz. Öyle ki teorilerine

Kuran Mucizeleri 233

kesinlikle inanan bu kimselerin çeliflkili baz› yarg›lar› ayn› anda kabul etmeleri bile mümkündür.217 ‹flte insan›n evrimi masal› da, teorilerine körü körüne ina- nan birtak›m insanlar›n bulduklar› baz› fosilleri ön yarg›l› bir biçim- de yorumlamalar›ndan ibarettir.

Darwin Formülü!

fiimdiye kadar ele ald›¤›m›z tüm teknik delillerin yan›nda, ister- seniz evrimcilerin nas›l saçma bir inan›fla sahip olduklar›n› bir de ço- cuklar›n bile anlayabilece¤i kadar aç›k bir örnekle özetleyelim. Evrim teorisi canl›l›¤›n tesadüfen olufltu¤unu iddia etmektedir. Dolay›s›yla bu iddiaya göre cans›z ve fluursuz atomlar biraraya gele- rek önce hücreyi oluflturmufllard›r ve sonras›nda ayn› atomlar bir fle- kilde di¤er canl›lar› ve insan› meydana getirmifllerdir. fiimdi düflüne- lim; canl›l›¤›n yap›tafl› olan karbon, fosfor, azot, potasyum gibi ele- mentleri biraraya getirdi¤imizde bir y›¤›n oluflur. Bu atom y›¤›n›, han- gi ifllemden geçirilirse geçirilsin, tek bir canl› oluflturamaz. ‹sterseniz bu konuda bir "deney" tasarlayal›m ve evrimcilerin asl›nda savunduk- lar›, ama yüksek sesle dile getiremedikleri iddiay› onlar ad›na "Dar- win Formülü" ad›yla inceleyelim: Evrimciler, çok say›da büyük varilin içine canl›l›¤›n yap›s›nda bu- lunan fosfor, azot, karbon, oksijen, demir, magnezyum gibi element- lerden bol miktarda koysunlar. Hatta normal flartlarda bulunmayan ancak bu kar›fl›m›n içinde bulunmas›n› gerekli gördükleri malzemele- ri de bu varillere eklesinler. Kar›fl›mlar›n içine, istedikleri kadar (do¤al flartlarda oluflumu mümkün olmayan) amino asit, istedikleri kadar da (bir tekinin bile rastlant›sal oluflma ihtimali 10-950 olan) protein doldur- sunlar. Bu kar›fl›mlara istedikleri oranda ›s› ve nem versinler. Bunlar› istedikleri geliflmifl cihazlarla kar›flt›rs›nlar. Varillerin bafl›na da dün-

Harun Yahya 234 235

Evrimcilerin istedikleri tüm flartlar sa¤lansa bir canl› oluflabilir mi? El- bette ki hay›r. Bunu daha iyi anlamak için flöyle bir deney yapal›m. Soldakine benzer bir varile canl›lar›n oluflumu için gerekli olan bütün atomlar›, enzimleri, hormonlar›, proteinleri k›sacas› evrimcilerin iste- dikleri, gerekli gördükleri tüm elementleri koyal›m.Olabilecek her türlü kimyasal ve fiziksel yöntemi kullanarak bu elementleri kar›flt›ra- l›m ve istedikleri kadar bekleyelim. Ne yap›l›rsa yap›ls›n, ne kadar beklenirse beklensin bu varilden canl› tek bir varl›k bile ç›karamazlar. 236

yan›n önde gelen bilim adamlar›n› koysun- lar. Bu uzmanlar babadan o¤ula, kuflaktan kufla¤a ak- tararak nöbetlefle milyarlarca, hatta trilyonlarca sene sürekli varillerin bafl›nda beklesinler. Bir canl›n›n oluflmas› için hangi flartlar›n var olmas› gerekti¤ine inan›l›yorsa hepsini kullanmak serbest olsun. Ancak, ne yaparlarsa yaps›nlar o varillerden kesinlikle bir canl› ç›kartamazlar. Zürafalar›, aslanlar›, ar›lar›, kanaryalar›, bülbülleri, papa¤anlar›, atlar›, yunuslar›, gülleri, orkideleri, zambaklar›, karanfilleri, muzlar›, portakallar›, el- malar›, hurmalar›, domatesleri, kavunlar›, karpuzlar›, incirleri, zeytin- leri, üzümleri, fleftalileri, tavus kufllar›n›, sülünleri, renk renk kelebek- leri ve bunlar gibi milyonlarca canl› türünden hiçbirini oluflturamaz- lar. De¤il burada birkaç›n› sayd›¤›m›z bu canl› varl›klar›, bunlar›n tek bir hücresini bile elde edemezler. K›sacas›, bilinçsiz atomlar biraraya gelerek hücreyi olufltura- mazlar. Sonra yeni bir karar vererek bir hücreyi ikiye bölüp, sonra art arda baflka kararlar al›p, elektron mikroskobunu bulan, sonra kendi hücre yap›s›n› bu mikroskop alt›nda izleyen profesörleri oluflturamaz- lar. Madde, ancak Allah'›n üstün yaratmas›yla hayat bulur. Bunun aksini iddia eden evrim teorisi ise, akla tamamen ayk›r› bir safsatad›r. Evrimcilerin ortaya att›¤› iddialar üzerinde biraz bile dü- flünmek, üstteki örnekte oldu¤u gibi, bu gerçe¤i aç›kça gösterir.

Göz ve Kulaktaki Teknoloji

Evrim teorisinin kesinlikle aç›klama getiremeyece¤i bir di¤er ko- nu ise göz ve kulaktaki üstün alg›lama kalitesidir. Gözle ilgili konuya geçmeden önce "Nas›l görürüz?" sorusuna k›saca cevap verelim. Bir cisimden gelen ›fl›nlar, gözde retinaya ters olarak düfler. Bu ›fl›nlar, bu- radaki hücreler taraf›ndan elektrik sinyallerine dönüfltürülür ve bey-

Kuran Mucizeleri 237

Gözü ve kula¤›, kamera ve ses kay›t cihazlar› ile k›yasla- d›¤›m›zda, bu organlar›m›z›n söz konusu teknoloji ürün- lerinden çok daha kompleks, çok daha baflar›l›, çok daha kusursuz tasar›mlar olduklar›n› görürüz.

nin arka k›sm›ndaki görme merkezi denilen küçücük bir noktaya ula- fl›r. Bu elektrik sinyalleri bir dizi ifllemden sonra beyindeki bu merkez- de görüntü olarak alg›lan›r. Bu bilgiden sonra flimdi düflünelim: Beyin ›fl›¤a kapal›d›r. Yani beynin içi kapkaranl›kt›r, ›fl›k beynin bulundu¤u yere kadar giremez. Görüntü merkezi denilen yer kapka- ranl›k, ›fl›¤›n asla ulaflmad›¤›, belki de hiç karfl›laflmad›¤›n›z kadar ka- ranl›k bir yerdir. Ancak siz bu zifiri karanl›kta ›fl›kl›, p›r›l p›r›l bir dün- yay› seyretmektesiniz. Üstelik bu o kadar net ve kaliteli bir görüntüdür ki 21. yüzy›l tekno- lojisi bile her türlü imkana ra¤men bu netli¤i sa¤layamam›flt›r. Örne¤in flu anda okudu¤unuz kitaba, kitab› tutan ellerinize bak›n, sonra bafl›n›z› kal- d›r›n ve çevrenize bak›n. fiu anda gördü¤ünüz netlik ve kalitedeki bu gö- rüntüyü baflka bir yerde gördünüz mü? Bu kadar net bir görüntüyü size dünyan›n bir numaral› televizyon flirketinin üretti¤i en geliflmifl televizyon ekran› dahi veremez. 100 y›ld›r binlerce mühendis bu netli¤e ulaflmaya ça- l›flmaktad›r. Bunun için fabrikalar, dev tesisler kurulmakta, araflt›rmalar

Harun Yahya 238

yap›lmakta, planlar ve tasar›mlar gelifltiril- mektedir. Yine bir TV ekran›na bak›n, bir de flu anda eli- nizde tuttu¤unuz bu kitaba. Arada büyük bir netlik ve kalite far- k› oldu¤unu göreceksiniz. Üstelik, TV ekran› size iki boyutlu bir görün- tü gösterir, oysa siz üç boyutlu, derinlikli bir perspektifi izlemektesiniz. Uzun y›llard›r on binlerce mühendis üç boyutlu TV yapmaya, gö- zün görme kalitesine ulaflmaya çal›flmaktad›rlar. Evet, üç boyutlu bir televizyon sistemi yapabildiler ama onu da gözlük takmadan üç bo- yutlu görmek mümkün de¤il, kald› ki bu suni bir üç boyuttur. Arka ta- raf daha bulan›k, ön taraf ise ka¤›ttan dekor gibi durur. Hiçbir zaman gözün gördü¤ü kadar net ve kaliteli bir görüntü oluflmaz. Kamerada da, televizyonda da mutlaka görüntü kayb› meydana gelir. ‹flte evrimciler, bu kaliteli ve net görüntüyü oluflturan mekaniz- man›n tesadüfen olufltu¤unu iddia etmektedirler. fiimdi biri size, oda- n›zda duran televizyon tesadüfler sonucunda olufltu, atomlar biraraya geldi ve bu görüntü oluflturan aleti meydana getirdi dese ne düflünür- sünüz? Binlerce kiflinin biraraya gelip yapamad›¤›n› fluursuz atomlar nas›l yaps›n? Gözün gördü¤ünden daha ilkel olan bir görüntüyü oluflturan alet tesadüfen oluflam›yorsa, gözün ve gözün gördü¤ü görüntünün de te- sadüfen oluflamayaca¤› çok aç›kt›r. Ayn› durum kulak için de geçerli- dir. D›fl kulak, çevredeki sesleri kulak kepçesi vas›tas›yla toplay›p orta kula¤a iletir; orta kulak ald›¤› ses titreflimlerini güçlendirerek iç kula- ¤a aktar›r; iç kulak da bu titreflimleri elektrik sinyallerine dönüfltüre- rek beyne gönderir. Aynen görmede oldu¤u gibi duyma ifllemi de be- yindeki duyma merkezinde gerçekleflir. Gözdeki durum kulak için de geçerlidir, yani beyin, ›fl›k gibi sese de kapal›d›r, ses geçirmez. Dolay›s›yla d›flar›s› ne kadar gürültülü de olsa beynin içi tamamen sessizdir. Buna ra¤men en net sesler beyinde alg›lan›r. Ses geçirmeyen beyninizde bir orkestran›n senfonilerini din- lersiniz, kalabal›k bir ortam›n tüm gürültüsünü duyars›n›z. Ama o an-

Kuran Mucizeleri 239

da hassas bir cihazla beyninizin içindeki ses düzeyi ölçülse, burada keskin bir sessizli¤in hakim oldu¤u görülecektir. Net bir görüntü elde edebilmek ümidiyle teknoloji nas›l kulla- n›l›yorsa, ses için de ayn› çabalar onlarca y›ld›r sürdürülmektedir. Ses kay›t cihazlar›, müzik setleri, birçok elektronik alet, sesi alg›layan mü- zik sistemleri bu çal›flmalardan baz›lar›d›r. Ancak, tüm teknolojiye, bu teknolojide çal›flan binlerce mühendise ve uzmana ra¤men kula¤›n oluflturdu¤u netlik ve kalitede bir sese ulafl›lamam›flt›r. En büyük mü- zik sistemi flirketinin üretti¤i en kaliteli müzik setini düflünün. Sesi kaydetti¤inde mutlaka sesin bir k›sm› kaybolur veya az da olsa mut- laka parazit oluflur veya müzik setini açt›¤›n›zda daha müzik baflla- madan bir c›z›rt› mutlaka duyars›n›z. Ancak insan vücudundaki tek- nolojinin ürünü olan sesler son derece net ve kusursuzdur. Bir insan kula¤›, hiçbir zaman müzik setinde oldu¤u gibi c›z›rt›l› veya parazitli alg›lamaz; ses ne ise tam ve net bir biçimde onu alg›lar. Bu durum, in- san yarat›ld›¤› günden bu yana böyledir. fiimdiye kadar insano¤lunun yapt›¤› hiçbir görüntü ve ses cihaz›, göz ve kulak kadar hassas ve baflar›l› birer alg›lay›c› olamam›flt›r. An- cak görme ve iflitme olay›nda, tüm bunlar›n ötesinde, çok büyük bir gerçek daha vard›r.

Beynin İçinde Gören ve Duyan Şuur Kime Aittir?

Beynin içinde, ›fl›l ›fl›l renkli bir dünyay› seyreden, senfonileri, kufllar›n c›v›lt›lar›n› dinleyen, gülü koklayan kimdir? ‹nsan›n gözlerinden, kulaklar›ndan, burnundan gelen uyar›lar, elektrik sinyali olarak beyne gider. Biyoloji, fizyoloji veya biyokimya kitaplar›nda bu görüntünün beyinde nas›l olufltu¤una dair birçok de-

Harun Yahya 240

tay okursunuz. Ancak, bu konu hakk›ndaki en önemli gerçe¤e hiçbir yerde rastlayamazs›n›z: Be- yinde, bu elektrik sinyallerini görüntü, ses, koku ve his olarak alg›layan kimdir? Beynin içinde göze, kula¤a, burna ihtiyaç duymadan tüm bunla- r› alg›layan bir fluur bulunmaktad›r. Bu fluur kime aittir? Elbette bu fluur beyni oluflturan sinirler, ya¤ tabakas› ve sinir hüc- relerine ait de¤ildir. ‹flte bu yüzden, herfleyin maddeden ibaret oldu- ¤unu zanneden Darwinist-materyalistler bu sorulara hiçbir cevap ve- rememektedirler. Çünkü bu fluur, Allah'›n yaratm›fl oldu¤u ruhtur. Ruh, görüntüyü seyretmek için göze, sesi duymak için kula¤a ihtiyaç duymaz. Bunlar›n da ötesinde düflünmek için beyne ihtiyaç duymaz. Bu aç›k ve ilmi gerçe¤i okuyan her insan›n, beynin içindeki birkaç san- timetreküplük, kapkaranl›k mekana tüm kainat› üç boyutlu, renkli, gölgeli ve ›fl›kl› olarak s›¤d›ran Yüce Allah'› düflünüp, O'ndan korkup, O'na s›¤›nmas› gerekir. 241

Materyalist Bir İnanç

Buraya kadar incelediklerimiz, evrim teorisinin bilimsel bulgularla aç›kça çeliflen bir iddia oldu¤unu göstermektedir. Teori- nin hayat›n kökeni hakk›ndaki iddias› bilime ayk›r›d›r, öne sürdü¤ü evrim mekanizmalar›n›n hiçbir evrimlefltirici etkisi yoktur ve fosiller teorinin gerektirdi¤i ara formlar›n yaflamad›klar›n› göstermektedir. Bu durumda, elbette, evrim teorisinin bilime ayk›r› bir düflünce olarak bir kenara at›lmas› gerekir. Nitekim tarih boyunca dünya merkezli evren modeli gibi pek çok düflünce, bilimin gündeminden ç›kar›lm›flt›r. Ama evrim teorisi ›srarla bilimin gündeminde tutulmaktad›r. Hatta baz› in- sanlar teorinin elefltirilmesini "bilime sald›r›" olarak göstermeye bile çal›flmaktad›rlar. Peki neden?.. Bu durumun nedeni, evrim teorisinin baz› çevreler için, kendisin- den asla vazgeçilemeyecek dogmatik bir inan›fl olufludur. Bu çevreler, materyalist felsefeye körü körüne ba¤l›d›rlar ve Darwinizm'i de do¤a- ya getirilebilecek yegane materyalist aç›klama oldu¤u için benimse- mektedirler. Bazen bunu aç›kça itiraf da ederler. Harvard Üniversitesi'nden ünlü bir genetikçi ve ayn› zamanda önde gelen bir evrimci olan Ric- hard Lewontin, "önce materyalist, sonra bilim adam›" oldu¤unu flöyle itiraf etmektedir: Bizim materyalizme bir inanc›m›z var, 'a priori' (önceden kabul edil- mifl, do¤ru varsay›lm›fl) bir inanç bu. Bizi dünyaya materyalist bir aç›klama getirmeye zorlayan fley, bilimin yöntemleri ve kurallar› de- ¤il. Aksine, materyalizme olan 'a priori' ba¤l›l›¤›m›z nedeniyle, dün- yaya materyalist bir aç›klama getiren araflt›rma yöntemlerini ve kav- ramlar› kurguluyoruz. Materyalizm mutlak do¤ru oldu¤una göre de, ‹lahi bir aç›klaman›n sahneye girmesine izin veremeyiz.218 Bu sözler, Darwinizm'in, materyalist felsefeye ba¤l›l›k u¤runa ya- flat›lan bir dogma oldu¤unun aç›k ifadeleridir. Bu dogma, maddeden

Harun Yahya 242

baflka hiçbir varl›k olmad›¤›n› varsayar. Bu nedenle de cans›z, bilinçsiz maddenin, hayat› yaratt›¤›- na inan›r. Milyonlarca farkl› canl› türünün; örne¤in kufllar›n, bal›klar›n, zürafalar›n, kaplanlar›n, böceklerin, a¤açlar›n, çiçeklerin, balinalar›n ve insanlar›n maddenin kendi içindeki etkileflimlerle, yani ya¤an ya¤murla, çakan flimflekle, cans›z maddenin içinden olufltu¤u- nu kabul eder. Gerçekte ise bu, hem akla hem bilime ayk›r› bir kabul- dür. Ama Darwinistler kendi deyimleriyle "‹lahi bir aç›klaman›n sah- neye girmemesi" için, bu kabulü savunmaya devam etmektedirler. Canl›lar›n kökenine materyalist bir ön yarg› ile bakmayan insan- lar ise, flu aç›k gerçe¤i göreceklerdir: Tüm canl›lar, üstün bir güç, bilgi ve akla sahip olan bir Yarat›c›'n›n eseridirler. Yarat›c›, tüm evreni yok- tan var eden, en kusursuz biçimde düzenleyen ve tüm canl›lar› yara- t›p flekillendiren Allah't›r.

Evrim Teorisi Dünya Tarihinin En Etkili Büyüsüdür

Burada flunu da belirtmek gerekir ki, ön yarg›s›z, hiçbir ideolojinin etkisi alt›nda kalmadan, sadece akl›n› ve mant›¤›n› kullanan her insan, bilim ve medeniyetten uzak toplumlar›n hurafelerini and›ran evrim te- orisinin inan›lmas› imkans›z bir iddia oldu¤unu kolayl›kla anlayacakt›r. Yukar›da da belirtildi¤i gibi, evrim teorisine inananlar, büyük bir varilin içine birçok atomu, molekülü, cans›z maddeyi dolduran ve bun- lar›n kar›fl›m›ndan zaman içinde düflünen, akleden, bulufllar yapan pro- fesörlerin, üniversite ö¤rencilerinin, Einstein, Hubble gibi bilim adam- lar›n›n, Frank Sinatra, Charlton Heston gibi sanatç›lar›n, bunun yan› s›- ra ceylanlar›n, limon a¤açlar›n›n, karanfillerin ç›kaca¤›na inanmakta- d›rlar. Üstelik, bu saçma iddiaya inananlar bilim adamlar›, pofesörler, kültürlü, e¤itimli insanlard›r. Bu nedenle evrim teorisi için "dünya tari-

Kuran Mucizeleri 243

hinin en büyük ve en etkili büyüsü" ifadesi- ni kullanmak yerinde olacakt›r. Çünkü, dünya tarihinde insanlar›n bu derece akl›n› bafl›ndan alan, ak›l ve mant›kla dü- flünmelerine imkan tan›mayan, gözlerinin önüne sanki bir perde çe- kip çok aç›k olan gerçekleri görmelerine engel olan bir baflka inanç ve- ya iddia daha yoktur. Bu, eski M›s›rl›lar›n Günefl Tanr›s› Ra'ya, Afrikal› baz› kabilelerin totemlere, Sebe halk›n›n Günefl'e tapmas›ndan, Hz. ‹b- rahim'in kavminin elleri ile yapt›klar› putlara, Hz. Musa'n›n kavminin alt›ndan yapt›klar› buza¤›ya tapmalar›ndan çok daha vahim ve ak›l al- maz bir körlüktür. Gerçekte bu durum, Allah'›n Kuran'da haber verdi¤i bir ak›ls›zl›kt›r. Allah, baz› insanlar›n anlay›fllar›n›n kapanaca¤›n› ve gerçekleri görmekten aciz duruma düfleceklerini birçok ayetinde bildir- mektedir. Bu ayetlerden baz›lar› flöyledir:

fiüphesiz, inkar edenleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar için fark et- mez; inanmazlar. Allah, onlar›n kalplerini ve kulaklar›n› mühürlemifl- tir; gözlerinin üzerinde perdeler vard›r. Ve büyük azap onlarad›r. (Bakara Suresi, 6-7)

… Kalpleri vard›r bununla kavray›p-anlamazlar, gözleri vard›r bununla görmezler, kulaklar› vard›r bununla iflitmezler. Bunlar hayvanlar gi bidir, hatta daha afla¤›l›kt›rlar. ‹flte bunlar gafil olanlard›r. (Araf Suresi, 179)

Allah baflka ayetlerde ise, bu insanlar›n mucizeler görseler bile inanmayacak kadar büyülendiklerini flöyle bildirmektedir:

Onlar›n üzerlerine gökyüzünden bir kap› açsak, ordan yukar› yüksel- seler de, mutlaka: "Gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyülenmifl bir toplulu¤uz" diyeceklerdir. (Hicr Suresi, 14-15)

Bu kadar genifl bir kitlenin üzerinde bu büyünün etkili olmas›, in- sanlar›n gerçeklerden bu kadar uzak tutulmalar› ve 150 y›ld›r bu bü- yünün bozulmamas› ise, kelimelerle anlat›lamayacak kadar hayret ve-

Harun Yahya 244

rici bir durumdur. Çünkü, bir veya birkaç insan›n imkans›z senaryolara, saçmal›k ve mant›ks›z- l›klarla dolu iddialara inanmalar› anlafl›labilir. Ancak dünya- n›n dört bir yan›ndaki insanlar›n, fluursuz ve cans›z atomlar›n ani bir kararla biraraya gelip; ola¤anüstü bir organizasyon, disiplin, ak›l ve fluur gösterip kusursuz bir sistemle iflleyen evreni, canl›l›k için uy- gun olan her türlü özelli¤e sahip olan Dünya gezegenini ve say›s›z kompleks sistemle donat›lm›fl canl›lar› meydana getirdi¤ine inanma- s›n›n, "büyü"den baflka bir aç›klamas› yoktur. Nitekim, Allah Ku- ran'da, inkarc› felsefenin savunucusu olan baz› kimselerin, yapt›klar› büyülerle insanlar› etkilediklerini Hz. Musa ve Firavun aras›nda ge- çen bir olayla bizlere bildirmektedir. Hz. Musa, Firavun'a hak dini an- latt›¤›nda, Firavun Hz. Musa'ya, kendi "bilgin büyücüleri" ile insanla- r›n topland›¤› bir yerde karfl›laflmas›n› söyler. Hz. Musa, büyücülerle karfl›laflt›¤›nda, büyücülere önce onlar›n marifetlerini sergilemelerini emreder. Bu olay›n anlat›ld›¤› bir ayet flöyledir:

(Musa:) "Siz at›n" dedi. (Asalar›n›) at›verince, insanlar›n gözlerini bü- yüleyiverdiler, onlar› dehflete düflürdüler ve (ortaya) büyük bir sihir getirmifl oldular. (Araf Suresi, 116)

Görüldü¤ü gibi Firavun'un büyücüleri yapt›klar› "aldatmaca- lar"la -Hz. Musa ve ona inananlar d›fl›nda- insanlar›n hepsini büyüle- yebilmifllerdir. Ancak, onlar›n att›klar›na karfl›l›k Hz. Musa'n›n ortaya koydu¤u delil, onlar›n bu büyüsünü, ayetlerdeki ifadeyle "uydurduk- lar›n› yutmufl" yani etkisiz k›lm›flt›r:

Biz de Musa'ya: "Asan› f›rlat›ver" diye vahyettik. (O da f›rlat›verince) bir de bakt›lar ki, o bütün uydurduklar›n› derleyip-toparlay›p yutu- yor. Böylece hak yerini buldu, onlar›n bütün yapmakta olduklar› ge- çersiz kald›. Orada yenilmifl oldular ve küçük düflmüfller olarak ters- yüz çevrildiler. (Araf Suresi, 117-119)

Kuran Mucizeleri 245

Ayetlerde de bildirildi¤i gibi, daha ön- ce insanlar› büyüleyerek etkileyen bu kiflilerin yapt›k- lar›n›n bir sahtekarl›k oldu¤unun anlafl›lmas› ile, söz konusu insanlar küçük düflmüfllerdir. Günümüzde de bir büyünün etkisiy- le, bilimsellik k›l›f› alt›nda son derece saçma iddialara inanan ve bun- lar› savunmaya hayatlar›n› adayanlar, e¤er bu iddialardan vazgeç- mezlerse gerçekler tam anlam›yla a盤a ç›kt›¤›nda ve "büyü bozuldu- ¤unda" küçük duruma düfleceklerdir. Nitekim, yaklafl›k 60 yafl›na ka- dar evrimi savunan ve ateist bir felsefeci olan, ancak daha sonra ger- çekleri gören Malcolm Muggeridge evrim teorisinin yak›n gelecekte düflece¤i durumu flöyle aç›klamaktad›r: Ben kendim, evrim teorisinin, özellikle uyguland›¤› alanlarda, gelece- ¤in tarih kitaplar›ndaki en büyük espri malzemelerinden biri olaca¤›- na ikna oldum. Gelecek kuflak, bu kadar çürük ve belirsiz bir hipotezin inan›lmaz bir safl›kla kabul edilmesini hayretle karfl›layacakt›r.219 Bu gelecek, uzakta de¤ildir aksine çok yak›n bir gelecekte insan- lar "tesadüfler"in ilah olamayacaklar›n› anlayacaklar ve evrim teorisi dünya tarihinin en büyük aldatmacas› ve en fliddetli büyüsü olarak ta- n›mlanacakt›r. Bu fliddetli büyü, büyük bir h›zla dünyan›n dört bir ya- n›nda insanlar›n üzerinden kalkmaya bafllam›flt›r. Art›k evrim aldat- macas›n›n s›rr›n› ö¤renen birçok insan, bu aldatmacaya nas›l kand›¤›- n› hayret ve flaflk›nl›kla düflünmektedir. 246

NOTLAR 1. http://www.ridgesandfurrows.home- of chronic diseases, Report of a stead.com/fingerprint.html WHO Study Group, WHO Technical 2. http://www.ridgesandfurrows.homestead. Report Series, Geneva, 1990, c. 797. com/fingerprint.html 38 http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez/q 3. http://www.optel.com.pl/article/english/ uery.fcgi?cmd=Retrieve&db=PubMed&list_uids= article2.htm; A. A. Moenssnens, "Fingerprint Techniques", 12442909&dopt=Abstract Chilton Company, 1971. 39. Journal of the American Heart Association, Eylül 1999. 4. Hayvanlar Ansiklopedisi-Böcekler, Phoesbus Publishing 40. Archives of Internal Medicine, 1998, c. 158, ss. 41-45. Company, ‹stanbul, 1979, s. 97. 41. American Journal of Clinical Nutrition, 1999, c. 70, ss. 5. Dr. Mazhar U. Kazi, 130 Evident Miracles in the Qur'an, Crescent 1077-1082. Publishing House, New York, ABD, 1998, ss. 68-69. 42. American Journal of Clinical Nutrition, 1999, c. 70, ss. 1077-1082. 6. http://www.newswise.com/articles/2000/8/HEALER. 43. Diane H. Morris, PhD., RD., A Health and Nutrition Primer, NHB.html; National Honey Board, 1 A¤ustos 2000. "Importance of Omega-3 Fatty Acids for Adults and Infants", ss. 7. http://www.nutritionfarm.com/health_news/1998/antioxi- 28-34 dants4.htm; Journal of Apicultural Research, 1998, c. 37, ss. 221-225; 44. http://www.mercola.com/2000/oct/22/infant_formula.htm) http://www.sciencenews.org/sn_arc98/9_12_98/Bob1.htm 8. http://news.bbc.co.uk/2/hi/health/3787867.stm; Angie Knox, 45. Muammer Kayahan, "Sa¤l›kl› Yaflam ve Zeytinya¤›", Bilim Teknik "Harnessing honey's healing power", 8 Haziran 2004 Dergisi, Nisan 1995, s. 48. 9. http://www.sdearthtimes.com/et0100/et0100s17.html 46. Muammer Kayahan, "Sa¤l›kl› Yaflam ve Zeytinya¤›", Bilim Teknik 10. http://www.draperbee.com/info/honey_news.htm Dergisi, Nisan 1995, s. 48. 11. http://www.geocities.com/SoHo/Easel/3809/hurma.htm 47. Muammer Kayahan, "Sa¤l›kl› Yaflam ve Zeytinya¤›", Bilim Teknik 12. http://www.sgp-dates.com/date.htm Dergisi, Nisan 1995, s. 48. 13. http://198.65.147.194/English/Science/2000/7/article5.shtml; 48. Hürriyet, 14 May›s 1997, Ayflegül Kartal, Zeytinya¤› Kongresi. http://www.people.virginia.edu/~rjh9u/oxytocin.html; 49. Prof. Dr. Fehmi Tuncel, Bilim Teknik Dergisi, Ocak 1993. http://eilat.sci.brooklyn.cuny.edu/newnyc/DRUGS/OXYTOCIN.H 50. Barbara A. Brehm, Your Health and Fitness, Fitness Management TM#supplied Magazine, 1990. 14. The Independent Newspaper, 9 Temmuz 1995. 51. Kathleen Mullen, Some Benefits of Exercise, Medical Times, 15. http://www.sgp-dates.com/date.htm C.Brown Publishers, 1986. 16. http://www.telmedpak.com/agricultures.asp?a=agricult 52. Edward O. Wilson, Sociobiology: The New Synthesis, The ure&b=date_palm Belknap Press of Harvard University Press, ‹ngiltere, 1975, s. 123. 17. http://www.telmedpak.com/agricultures.asp?a=agricul 53. Russell Freedman, How Animals Defend Their Young, E. P. ture&b=date_palm Dutton, New York, 1978, s. 69. 18. http://www.californiafigs.com/nutrition/ 54. Russell Freedman, How Animals Defend Their Young, E. P. 19. http://www.californiafigs.com/nutrition/ Dutton, New York, 1978, ss. 66-67. 20. http://www.californiafigs.com/nutrition/ 55. http://www. biomimicry. org/reviews_text.html 21. Dr. Joe A. Vinson, "The Functional Food Properties of Figs", Cereal 56. http://www.bfi.org/Trimtab/spring01/biomimicry.htm Foods World, fiubat 1999, c. 44, no. 2. 57. http://www. biomimicry.org/reviews_text.html; Michelle 22. Dr. Joe A. Vinson, "The Functional Food Properties of Figs", Cereal Nijhuis, High Country News, 6 Temmuz 1998, c. 30, no.13. Foods World, fiubat 1999, c. 44, no. 2. 58. Bilim ve Teknik Dergisi, A¤ustos 1994, s. 43. 23. http://www.californiafigs.com/industry/page2.html 59. http://www. nature. com/cgi-taf/DynaPage. 24. http://www.californiafigs.com/industry/page2.html taf?file=/nature/journal/v409/n6818/full/409413a0_fs. 25. Bilim ve Teknik Dergisi, Eylül 1998, s. 86. html&_UserReference=C0A804EF46B465AFF2C953AE40623B641423 26. http://www.ventris.org.uk/health_supplements_biocare_s- 60. http://www. natlogic. com/resorces/nbl/v06/n22. html e52760.htm 61. http://www. biomimicry. org/reviews_text.html 27. http://www.homeschoolmath.net/other_topics/fats-intelli- 62. http://www. biomimicry. org/reviews_text.html gence.php 63. http://www. rdg. ac. uk/AcaDepts/cb/96vincent.html 28. B. J. Holub, "Fish oils and cardiovascular disease", CMAJ, 64. http://www. the- 1989, c. 141, no. 1063; W.E. Connor, "The importance of n-3 fatty scientist.com/yr1991/july/research_910708.html acids in health and disease", Am J. Clin. Nutr., 2000, c. 71, (1 65. New York Times, 11 Aral›k 2001. Suppl):171S-5S; P. Angerer, C. von Schacky, "n-3 Polyunsaturated 66 http://73.1911encyclopedia.org/E/EC/ECONOMICS.htm fatty acids and the cardiovascular system", Curr. Opin. Lipidol, 67. www.fao.org/NEWS/GLOBAL/LOCUSTS/LOCFAQ.htm#q5 2000, c. 11, no. 1, ss. 57-63. 68. National Geographic, c. 165, no. 6, s. 777. 29. http://news.bbc.co.uk/1/hi/health/3837329.stm; BBC News, 69. Bert Hölldobler-Edward O.Wilson, The Ants, Harvard University "'Fish' test for heart attack risk", 26 Haziran 2004 Press, 1990, s. 227. 30. http://news.bbc.co.uk/1/hi/health/3835657.stm; BBC News, 70. Bert Hölldobler-Edward O.Wilson, The Ants, Harvard University "Mother's fish diet boost to baby", 24 Haziran 2004 Press, 1990, p. 244. 31. http://www.umm.edu/altmed/ConsSupplements/Om 71. Bilim ve Teknik, May›s 1987, no. 234, s. 17. ega3FattyAcidscs.html?cfA3F3B2C5=bmVuNjE4Mzpnb29keWVhcl9l 72. Dr. Mazhar U. Kazi, 130 Evident Miracles in the Qur'an, Crescent bWVhX2ludGVybmV0Ok9S3oVvl46l1fxb71Iaai4= Publishing House, New York, ABD, 1998, s. 108. 32. Archives of General Psychiatry, Ekim 2002, c. 59, ss. 913-919 73. Dr. Mazhar U. Kazi, 130 Evident Miracles in the Qur'an, Crescent 33. http://www.omega-3info.com/arthritis.htm Publishing House, New York, ABD, 1998, s. 108. 34 Scientific Encyclopedia, s. 207. 74. http://www.geocities.com/abusedelders/page9.html 35. European Journal of Clinical Nutrition, Nisan 2002, c. 56, ss. 75. http://www.biomedcentral.com/1364-8535/5/81/abstract 114-120. 76. http://www.bodyandfitness.com/Beauty/Anti-Aging/mela- 36. Archives of Internal Medicine, 1998, c. 158, ss. 1181-1187. tonin1.htm 37. A. Keys, A. Menotti, M.J. Karvonen, et al., "The diet and 15-year 77. www.stenlake.com.au/ShowDocument.asp?DocumentId=53 death rate in the Seven Countries Study", Am. J. Epidemiol, 1986, c. 78. http://wildcat.arizona.edu//papers/90/22/05_1_m.html 124, ss. 903-915; W.C. Willett, "Diet and coronary heart disease", 79. http://fitness.howstuffworks.com/sleep.htm?printable=1 Monographs in Epidemiology and Biostatistics, 1990, c. 15, ss. 341- 80. http://aggiehorticulture.tamu.edu/greenhouse/ 379; World Health Organization: Diet, nutrition, and the prevention ornamentals/light.html 247

81. http://beta.physicswe Admonitions of Ipuwer 2:5-6. b.org/article/news/5/1/10 116.http://www.mystae.com/re- 82. http://www.rwjhamilton stricted/streams/thera/plagues.html; .org/Atoz/Encyclopedia/article/000133.asp; Admonitions of Ipuwer 2:10. Medical Encyclopedia, Robert Wood Johnson 117. http://www.students.itu.edu.tr/~kusak University Hospital Hamilton /ipuwer.htm; Admonitions of Ipuwer 5:12. 83. http://en.wikipedia.org/wiki/Heraclius 118. http://www.students.itu.edu.tr/~kusak/ 84. Warren Treadgold, A History of the Byzantine State and ipuwer.htm; Admonitions of Ipuwer 10:3-6. Society, Stanford University Press, 1997, ss. 287-299. 119. http://www.students.itu.edu.tr/~kusak/ipuwer.htm; 85. http://fstav.freeservers.com/emperors/heraclius.html Admonitions of Ipuwer 6:3. 86. Warren Treadgold, A History of the Byzantine State and Society, 120. http://www.ohr.org.il/special/pesach/ipuwer.htm Stanford University Press, 1997, ss. 287-299. 121. http://www.mystae.com/restricted/streams/thera/ 87. http://web.genie.it/utenti/i/inanna/livello2-i/mediterraneo-1- plagues.html; Admonitions of Ipuwer. i.htm; http://impearls.blogspot.com/2003_12_07_impearls 122. http://www.students.itu.edu.tr/~kusak/ipuwer.htm; _archive.html; http://en.wikipedia.org/wiki/Heraclius Admonitions of Ipuwer 2:10. 88. http://www.beconvinced.com/science/QURANLOWEST.htm; 123. http://www.students.itu.edu.tr/~kusak/ipuwer.htm; http://www.tasabeeh.com/english/html/print.php?sid=71 Admonitions of Ipuwer 3:10-13. 89. World Book Encyclopedia, 2003, George Washington Üniversite- 124. http://www.geocities.com/regkeith/linkipuwer.htm; si'nden Siyasi Bilimler ve Uluslararas› ‹liflkiler Profesörü Bernard Admonitions of Ipuwer 2:11. Reich'in katk›lar›yla. 125. http://www.geocities.com/regkeith/linkipuwer.htm; 90. http://www.angelfire.com/az/miracles/Archaeology.html Admonitions of Ipuwer 7:4. 91. ‹mam Taberi, Taberi Tefsiri, c. 5, Ümit Yay›nc›l›k, ‹stanbul, s. 2276. 126. http://www.islamic- 92. Anil Ananthaswamy, "Teleporting larger objects becomes real awareness.org/Quran/Contrad/External/josephdetail.html; possibility", New Scientist, 6 fiubat 2002. http://www.islaam.com/Article.asp?id=40. 93. Dr. David Whitehouse, BBC News Online, 17 Haziran 2002. 127. Fred Warshofsky, "Ur of the Chaldees", Readers Digest, 94. "Atom Experiment Brings Teleportation a Step Closer", Reuters, Aral›k 1977. 26 Eylül 2001; http://www.space.com/businesstechnology/technol- 128. Max Mallowan, Noah's Flood Reconsidered, Iraq, c. XXVI-2, ogy/quantum_teleportation_010926.html 1964, s. 70. 95. James Schultz, Space News, Teleporting the Quantum Way, 12 129. Werner Keller, Und die Bibel hat doch recht (The Bible as Ekim 2000. History; a Confirmation of the Book of Books), William Morrow, 96. Elise Hancock, "A Primer on Smell", Johns Hopkins Magazine, New York, 1956, s. 40. Eylül 1996. 130. "Kifl", Ana Britannica, c. 13, s. 361. 97. Mia Schmiedeskamp, "Plenty to Sniff At", Scientific American, 131. "fiuruppah", Ana Britannica, c. 20, s. 311. Mart 2001; http://www.sciam.com/2001/0301issue 132. Max Mallowan, Early Dynastic Period in Mesapotamia, /0301techbus1.html. Cambridge Ancient History 1-2, Cambridge, 1971, s. 238. 98. http://science.nasa.gov/headlines/y2004/06oct_enose. 133. Joseph Campbell, Do¤u Mitolojisi, Ankara, 1993, s. 129. htm?list1037616; "Electronic Nose", 6 Ekim 2004 134. Bilim ve Ütopya, Temmuz 1996, s. 176. 99. http://web.worldbank.org/WBSITE/EXTERNAL/ 135. Werner Keller, Und die Bibel hat doch recht (The Bible as NEWS/0,,contentMDK:20114416~menuPK:34457~pagePK:34370~pi History; a Conformation of the Book of Books), William Morrow, PK:34424~theSitePK:4607,00.html New York, 1956. 100. http://web.worldbank.org/WBSITE/EXTERNAL/ 136. "Le Monde de la Bible", Archeologie et Histoire, Temmuz-A¤us- NEWS/0,,contentMDK:20044610~menuPK:34459~pagePK:64003015 tos 1993. ~piPK:64003012~theSitePK:4607,00.html 137. G. Ernest Wright, "Bringing Old Testament Times to Life", 101. http://www.infoforhealth.org/pr/m14edsum.shtml National Geographic, c. 112, Aral›k 1957, s. 883. 102. http://www.cnie.org/pop/pai/water-14.html 138. Mevdudi, Tefhimül Kuran, c. 4, ‹nsan Yay›nlar›, ‹stanbul, s. 517. 103. http://www.iah.org/articles/mar2000/art002.htm 139. Werner Keller, Und die Bibel hat doch recht (The Bible as 104. http://ap.world.water- History; a Conformation of the Book of Books), William Morrow, forum3.com/themeWwf/en/themeShow.do?id=36 New York, 1956, s. 230. 105. http://pasture.ecn.purdue.edu/~agenhtml/agen521/ 140. http://monak2.tripod.com/Peaceonline/id1.html epadir/grndwtr/importance.html 141. ‹smail Yak›t, Türk-‹slam Kültüründe Ebced Hesab› ve Tarih 106. http://armyant.ee.vt.edu/paper/robo_mag.html Düflürme, s. 36. 107. http://www.cs.technion.ac.il/~wagner/ 142. ‹smail Yak›t, Türk-‹slam Kültüründe Ebced Hesab› ve Tarih 108. http://www.physicalgeography.net/fundamentals/6a.html Düflürme, s. 56. 109. Walter Wreszinski, Aegyptische Inschriften aus dem K.K. Hof 143. Sahih-i Buhari ve Tercemesi, c. 8, no. 88. Museum in Wien, 1906, J. C. Hinrichs' sche Buchhandlung. 144. http://www.iol.ie/~plugin/stonecal.htm 110. Hermann Ranke, Die Ägyptischen Personennamen, Verzeichnis 145. http://antwrp.gsfc.nasa.gov/apod/halley.html der Namen, Verlag Von J. J. Augustin in Glückstadt, Band I, 1935, 146. [F. F. Arbuthnot, The Construction of the Bible and the Koran, Band II, 1952. London, 1985, s. 5.]; www.islamweb.net/english/quran/ 111. British Museum, 6 no'lu M›s›r papirüsü. miracalous/miracalous1.htm 112. Galina Stolyarova, 20 Ocak 2004, "City Scientists Say Red-Sea 147. Dr. Adel M. A. Abbas, Anne P. Fretwell, Science Miracles, No Miracle Can Be Explained", The St. Petersburg Times, www.spti- Sticks or Snakes, Amana Publications, Beltsville, Maryland, ABD, mes.ru/archive/times/936/top/t_11445.htm; Galina Stolyarova, 21 2000, s. 13. Ocak 2004, "Mathematicians Dissect a Miracle", The Moscow Times, 148. [H. A. R. Gibb, Islam-A Historical Survey, 1980, Oxford http://www.themoscowtimes.com/stories/2004/01/21/003.html University Press, s. 28.]; http://www.islamic- 113. Galina Stolyarova, 20 Ocak 2004, "City Scientists Say Red-Sea awareness.org/Quran/Miracle/ijaz.html Miracle Can Be Explained", The St. Petersburg Times, www.spti- 149. [H. A. R. Gibb, Arabic Literature-An Introduction, 1963, Oxford mes.ru/archive/times/936/top/t_11445.htm; Galina Stolyarova, 21 at Clarendon Press, s. 36.]; http://www.islamic- Ocak 2004, "Mathematicians Dissect a Miracle", The Moscow Times, awareness.org/Quran/Miracle/ijaz.html www.themoscowtimes.com/stories/2004/01/21/003.html 150. [H. A. R. Gibb, Arabic Literature-An Introduction, 1963, Oxford 114. www.ohr.org.il/special/pesach/ipuwer.htm at Clarendon Press, s. 36.]; http://www.islamic- 115. www.mystae.com/restricted/streams/thera/plagues.html; awareness.org/Quran/Miracle/ijaz.html 248

151. [Paul Casanova, F%20MODERN%20.htm "L'Enseignement de I'Arabe au College 185. http://islamweb.net/english/new de France", Lecon d'overture, 26th April /week15/(10)%20%20%20%20%20%20%20% 1909]; www.islamweb.net/english/quran 20%20%20%20%20THE%20LEADERS%20O /miracalous/miracalous1.htm F%20MODERN%20.htm 152. [Harry Gaylord Dorman, Towards Understanding 186. http://islamweb.net/english/new/week15/(1 Islam, New York, 1948, s. 3.]; www.islamweb.net/ 0)%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20 english/quran/miracalous/miracalous1.htm THE%20LEADERS%20OF%20MODERN%20.htm 153. [Edward Montet, Traduction Francaise du Coran, 187. http://www.alsunnah.com/call_to_islam/articles Introduction, Paris, 1929, s. 53.]; www.islamweb.net/english /what_they_say_about_islaam.html /quran/miracalous/miracalous1.htm 188. http://www.al-sunnah.com/call_to_islam/articles/what_they_ 154. [John Naish, M. A. (Oxon), D. D., The Wisdom of the Qur'an, say_about_islaam.html Oxford, 1937, önsöz s. 8.]; www.islamweb.net/english/quran 189. http://www.al-sunnah.com/call_to_islam/articles/what_they_ /miracalous/miracalous1.htm say_about_islaam.html 155. [George Sale, The Koran: The Preliminary Discourse, London & 190. http://www.al-sunnah.com/call_to_islam/articles/what_they New York, 1891, ss. 47-48.]; www.islamweb.net/english/ _say_about_islaam.html quran/miracalous/miracalous1.htm 191. John Esposito; ABD Today, 27 Kas›m 2001 156. Aziz R. Bosworth Smith, Mohammed and Mohammadanism 192. www.wponline.org/vil/Articles/politics/quotations_on_islam- adl› kitab›ndan; http://www.ndirect.co.uk/~n.today/disc160.htm ic_civilizati.htm; [Christian Cherfils, Bonaparte et Islam, Pedone Ed., 157. [Alfred Guillaume, Islam, 1990 (Reprinted), Penguin Books, ss. Paris, France, 1914, ss. 105, 125.]169) 73-74.]; www.islamicawareness.org/Quran/Miracle/ijaz.html 193. BBC News, 29 Mart 2000. 158. [Laura Veccia Vaglieri, Apologie de I'Islamisme, ss. 57-59]; 194. "Blair Kuran'a Merak Salm›fl", Milliyet, 11 Eylül 2001. www.islamweb.net/english/quran/miracalous/ARCHIVE.htm 195. Prime Minister Tony Blair's Interview with Al-Jazeera, 9 Ekim 159. [John William Draper, A History of the Intellectual Development 2001. of Europe, c. I, London, 1875, ss. 343-344.]; www.islamweb.net/ 196. "Travels With Tony", Time, 12 Kas›m 2001, c. 158, no. 20. english/quran/miracalous/ARCHIVE.htm 197. http://www.amaana.org/ISWEB/ramadan.htm 160. [Rev. J. M. Rodwell, M. A., The Koran, London, 1918, s. 15.]; 198. http://www.ama-nj.org/bush_meeting.html www.islamweb.net/english/quran/miracalous/miracalous2.htm 199. http://usinfo.state.gov/usa/islam/s091701b.htm 161. [Dr. Steingass, quoted in T. P. Hughes' Dictionary of Islam, s. 200. Sidney Fox, Klaus Dose, Molecular Evolution and The Origin of 528.]; http://www.quran.org.uk/ieb_quran-feedback.htm Life, Marcel Dekker, New York, 1977, s. 2. 162. [Arthur J. Arberry, The Koran Interpreted, Oxford University 201. Alexander I. Oparin, Origin of Life, Dover Publications, New Press, London, 1964, s. x.]; http://www.quran.org.uk/ieb_quran- York, 1953, s. 196. feedback.htm 202. "New Evidence on Evolution of Early Atmosphere and Life", 163. [Maurice Bucaille, The Qur'an and Modern Science, 1981, s. 18.]; Bulletin of the American Meteorological Society, c. 63, Kas›m 1982, ss. http://www.quran.org.uk/ieb_quran-feedback.htm 1328-1330. 164.T. W. Arnold, The Preaching of Islam, London, 1913, ss. 413-414; 203. Stanley Miller, Molecular Evolution of Life: Current Status of the [Edward Montet, Paris, 1890]; Prebiotic Synthesis of Small Molecules, 1986, s. 7. http://users.erols.com/zenithco/quote1.html 204. Jeffrey Bada, Earth, fiubat 1998, s. 40. 165. [Reverend Bosworth Smith in and 205. Leslie E. Orgel, "The Origin of Life on Earth", Scientific Muhammadanism, London, 1874.]; http://users.erols.com/zenith- American, c. 271, Ekim 1994, s. 78. co/quote1.html 206. Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsimile of the First 166. [James Michener in Islam: The Misunderstood Religion, Edition, Harvard University Press, 1964, s. 189. Reader's Digest, May 1955, ss. 68-70.]; 207. Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsimile of the First http://users.erols.com/zenithco/quote1.html Edition, Harvard University Press, 1964, s. 184. 167. [Lectures on "The Ideals of Islam", Speeches and Writings of 208. B. G. Ranganathan, Origins?, The Banner Of Truth Trust, Sarojini Naidu, Madras, 1918, s. 167.]; Pennsylvania, 1988. http://www.mostmerciful.com/published-quotes.htm 209. Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsimile of the First 168. [Hartwig Hirschfeld, Ph. D., M. R. AS., New Researches into the Edition, Harvard University Press, 1964, s. 179. Composition and Exegesis of the Qur'an, London 1902, s. 9.]; 210. Derek A. Ager, "The Nature of the Fossil Record", Proceedings of www.islamweb.net/english/quran/miracalous/miracalous2.htm the British Geological Association, c. 87, 1976, s. 133. 169. [G. Margoliouth, Introduction to J. M. Rodwell's, The Koran, 211. Douglas J. Futuyma, Science on Trial, Pantheon Books, New Everyman's Library, New York, 1977, s. vii.]; York, 1983, s. 197. http://www.quran.org.uk/ieb_quran-feedback.htm 212. Solly Zuckerman, Beyond The Ivory Tower, Toplinger 170. [Goethe, quoted in T. P. Hughes' Dictionary of Islam, s. 526]; Publications, New York, 1970, ss. 75-94; Charles E. Oxnard, "The http://www.quran.org.uk/ieb_quran-feedback.htm Place of Australopithecines in Human Evolution: Grounds for 171. www.islam-guide.com/ch1-1-h.htm Doubt", Nature, c. 258, s. 389. 172. www.islam-guide.com/ch1-1-h.htm 213. J. Rennie, "Darwin's Current Bulldog: Ernst Mayr", Scientific 173. www.islam-guide.com/ch1-1-h.htm American, Aral›k 1992. 174. www.islam-guide.com/ch1-1-h.htm 214. Alan Walker, Science, c. 207, 1980, s. 1103; A. J. Kelso, Physical 175. www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html Antropology, 1. bask›, J. B. Lipincott Co., New York, 1970, s. 221; M. 176. www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html D. Leakey, Olduvai Gorge, c. 3, Cambridge University Press, 177. www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html Cambridge, 1971, s. 272. 178. www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html 215. Time, Kas›m 1996. 179. www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html 216. S. J. Gould, Natural History, c. 85, 1976, s. 30. 180. www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html 217. Solly Zuckerman, Beyond The Ivory Tower, Toplinger 181. www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html Publications, New York, 1970, s. 19. 182. www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html 218. Richard Lewontin, "The Demon-Haunted World", The New 183. http://islamweb.net/english/new/week15/(10)% York Review of Books, 9 Ocak 1997, s. 28. 20%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20THE%20LEAD- 219. Malcolm Muggeridge, The End of Christendom, Grand Rapids: ERS%20OF%20MODERN%20.htm Eerdmans, 1980, s. 43. 184. http://islamweb.net/english/new/week15/(10)%20%2 0%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20THE%20LEADERS%20O