TURKISH AIRLINES

i a s

f ¥ « I * M Í _* V **i K f J 1 ' ... • H i 4 t í 1 ^ :

mm

THE/PRINCES' ISI^ANDS [86-İ0Sİ ADA GÜNLERİ By MURAT BELGE

ünümüzde biri size “Ada’ya (ya da Adalar’a) oday i f someone tells you they are o ff to the gidiyorum”, derse, “Ah, ne iyi”, diye cevap islands you are pleased, perhaps even envious. verirsiniz. Adalar güzeldir, oraya gitmek de ’s islands are picturesque places holding ucunda keyif görünen bir iştir. Ama İstanbul expectations of an enjoyable day picnicking or henüz Konstantinopolis iken biri aynı şeyi swimming. But in the days when Istanbul was G if someone said the same thing you söylerse, tepkiniz değişik olurdu. “Vah vah”, “Tanrı kurtarsın”, gibi bir cevap vermek daha uygun Twould have reacted differently. A response such as, düşerdi. BizanslIlar “Prens Adalan” diyordu bunlara, “Alas” or “May God help you” çünkü Adalar prenslerin, imparatorların, çoğu za­ would have been more appropri­ man gözleri oyulduktan sonra sürülüp hapsedildik­ ate. The Byzantines called these leri yerdi. Bundan başka bir de ciddi inzivaya çeki­ the Princes’ Islands because this len keşişler bu adalara giderdi. Ayrıca, genellikle was the place where princes and balıkçılıkla geçinen az sayıda insan yaşıyordu bura­ deposed emperors were impris­ larda. oned, often after having their Adaların tarihinde ve talihindeki bu değişimin tek eyes gouged out. Apart from nedeni, ulaşımdır. Hızlı gemiler ortaya çıkıp mesafe such unfortunates, monks living kavramını değiştirinceye kadar, adalar İstanbul’un in recluse and a few fishermen çok uzağında, ücra bir yerdi. Onun için, yukarıda were the only inhabitants. saydıklarımla meraklı Ingilizler dışında kimse bu Transportation changed the adalarda vakit geçirmek istememişti. islands’ destiny. Until power- İstanbul’dan gelişe göre ilkin Kınalı’ya (Proti) varı­ driven boats offered an assured lır. Sonra Burgaz (Antigone-Türkçe adı Pyrgos’tan), and swift service, so altering the Heybeli (Khalki) ve Büyükada (Prinkipo) sıralanır. concept of distance, these En sonda, yakın zamanlarda üzerine evler yapılan islands seemed remote from the küçük Sedef (Antherovitos) vardır. Büyükada’nın city. So fo r centuries, none hut a arkasındaki Neandros genişçe bir kayalıktır; ama bu few eccentric Englishmen who kayalıkta bile bir münzevi keşiş barınağının kalıntısı took a fa ncy to the place went bulunur. Burgaz’la Heybeli arasında küçük Kaşık there fo r pleasure. Adası vardır. Daha açıklarda iki ada daha görülür: The ferries from Istanbul halt Yassıada ve . Bunların Yunanca adlarının first at Ktnali (Proti), then at anlamları da aynıdır; Plate ve Oxya. Anadolu kıyı­ Burgaz (from Pyrgos, the Greek sında, Maltepe önünde kalan Dragos Tepesi, bu yer equivalent o f Antigone), Heyheli şekillerinin oluşumu sırasında ada olma fırsatını az (Khalki) and Buyiikada 8 SKYUIFE HAZİRAN JUNE 1994 v r * gııBıı leieien fgfıııiBiıııı FE HAZİ 1994 E N U J N A İR Z A H E IF L Y K S 9 m, n üeii Bykd odğna tiaa aaalrn sayısı varacakların ittifaka olduğunda Büyükada güzelinin en Ama, n atatos atog Bykd i gnrly osdrd o be to character considered individual generally their is have loveliest. Büyükada the islands although the of attractions, one and Each / çoktur. sablu hmn aı aıdk aaaı hpi ibrne güzel. birbirinden hepsi adaların babındaki yanı hemen İstanbul'un

Alp Işmen farkla kaçırmıştır. Daha (Prinkipo). At the end of ileride, doğuda, Pendik the run is the tiny Sedef önlerinde küçücük Pavli (Antherovitos) on which adası vardı. Bu ve onun houses have only been da doğusunda, Tuz- built in recent times. la’daki Tavşan Adası ye­ Neandros lying behind ni yapılan tersaneyle Büyükada is an inhos­ birlikte karaya bağlandı­ pitable rocky islet, yet even lar. (Tavşan Adası zaten here are the ruins of a alçak bir kıstakla karaya small monastery. Between bağlıydı.) Adalar’da yer­ Burgaz and Heybeli is the leşim lodos alan açık small Kaşık Adası and fu r ­ deniz tarafında değil, ther out to sea are two karaya bakan taraflarda­ other islands, Yassiada dır. and Sivriada, whose Greek Adalar artık sürgün yeri names were Plate and değil, ama nüfus yapısı­ Oxya. The hill of Dragos nın-ilginç bir özelliği var on the mainland narrowly hâlâ. İstanbul’un gayri­ missed becoming one of müslim azınlıkları Ada- this archipelago in the dis­ lar’da yaşamayı ya da tant geological past. Off yazlannı orada geçirme­ Pendik is the islet o f Pavli, yi tercih ediyorlar. Böy- which was linked to the lece, Kınalı’da Ermeni- mainland when the ship­ ler, Burgaz’da Rumlar, yards at Tuzla were built. Büyükada’da da Yahu- Tavşan Adası, which is diler çoğunluğu oluştu­ also part of the shipyard ruyor. Sanatoryumu, complex, was already Deniz Harp Okulu, Rum Papaz Okulu ile hepsin­ linked to the land by a narrow isthmus. den değişik bir resmiyeti olan Heybeli’de Müslü- Villages on the Princes’ Islands are located on the north manlar çoğunlukta. shores fa cin g the m ainland to protect them from the İlk buharlı vapur Adalar’a 1846’da geldi. Sabah Bü- violent southwesterly gales which sweep across the yükada’dan İstanbul’a, akşam İstanbul’dan Büyüka- Marmara Sea. da’ya giden bir vapurdu bu. Ama onun varlığı Ada- A high proportion o f the islands' inhabitants, both year­ lar’ın izolasyonunu kırmaya yetti. Kadıköy tarafında long and summer incomers, belong to Istanbul’s minor­ Caddebostan-Erenköy ekseni olsun, Boğaz’ın iki kı­ ity communities. Armenians congregate on Kınalı, yısı olsun, daha önceki dönemlerde yazlıklarla dol­ Greeks on Burgaz and Jews on Büyükada, while muştu. İstanbullular yeni yazlık yeri arıyorlardı. Muslims predominate only on Heybeli, which bouses a Böylece Adalar’da yeni konaklar yapılmaya başladı. sanatorium, Naval Academy and Greek seminary. Yazar Ahmet Hamdi Tanpınar’ın dediği gibi bu The first steamer sailed to Büyükada in 1846, plying its bahçeli konaklar biraz “sonradan görme”ydi. Batı way from Büyükada to Istanbul in the mornings and etkisinde ve eklektik üsluptaydılar, o sıralarda making the return journey each evening. This was suf­ (1875-1920 arası) Osmanlı’da her şeyde olduğu ficien t to break the isolation o f the islands, and gibi. there was a building spree between 1875 Adalar’ın önde gelen ilk sevdalıları and 1920. The Marmara coast aydınlar, özellikle sanatçılardı. between Kadıköy and Erenköy 19- yüzyıl sonlannda Adalar’a and both shores of the ilk olarak çamlar dikildi (bu­ Bosphorus had long since raları şimdi gören ve tanıyan­ been filled with summer hous­ ların, yüzyıl önce bunların es, and Istanbul’s wealthier çıplak olduğunu tahmin etme­ citizens were in search of a leri zor). Şairler, romancılar, ti­ new location fo r escaping the yatrocular bu çamların altında, bo- heat o f the city’s central districts. As

10 SKYLIFE HAZİRAN JUNE 1994 hem zevkler yaşadılar. the writer Ahmed Hamdi İstanbul’a en yakın ada Kı- Tanpinar remarked, the vil­ nalı’dır (Sirkeci’den kal­ las built on the islands had kan normal vapur yak­ that unmistakable aura laşık yarım saate bura­ * of the nouveau riche, ya varır). En çıplak built in an eclectic archi­ adalardan biridir ve adı, tectural style as heavily bu adalarda bulunan de­ influenced by the west as mir ve bakır madenlerin­ everything else during the den ileri gelen kızılımtrak late Ottoman period. rengiden gelir. Ada’da geçmişle The pine woods which seem such ilgili daha fazla bir şey bulunmaz. an integral feature o f the islands today En ilginç yapı, kıyıdaki “asri” camidir. Kına- were only planted in the second half of the lı’nın arka tarafında küçük ve çok güzel bir koy 19th century, and it is hard fo r us now to envisage the vardı. Burası denize girmek için, tenhalığı tercih bare landscape o f earlier centuries. Poets, writers and edenlere Tann’nın armağanıdır. artists were among the first to fa ll in love with the Burgaz daha yüksek, daha yeşil bir adadır. Çamlar, islands, and used to gather under the pines fo r conver­ bir manastır ve kilise kalıntılan bulunan tepeye ka­ sation pleasantly combined with food, drink and dar tırmanır. Adanın hâlâ ayakta duran bir Rum Or­ music. todoks Kilisesi daha vardır: Aya Nikola. Modern Kmah is the island closest to Istanbul (the ferry from Türk edebiyatının en önemli yazarlanndan, hikâye- Sirkeci takes about half an hour) and is the that with ci Sait Faik (1906-1954) burada yaşamış, adayı bir­ the barest appearance. It gets its name, meaning çok hikâyesine malzeme yapmıştı. Şimdi evi müze “coloured with henna” from the red soil rich in iron haline getirildi. and copper ore. There is little o f historic interest here, Burgaz’ın kıyısında bazı eski ahşap binalar ve bir- the most notable building being a mosque of fairly PhotoNAZIM TIMUROĞLU 12 SKYLIFE HAZİRAN " f " JUNE 1994 kaç keyifli balık lokan­ recent vintage. On the south tası vardır. Onun da shore is a small and lovely bay arkasında denize giren­ perfect fo r swimmers who want lerin tercih ettiği koylar to get away from the crowds. bulunur; batıda Karpuz­ Burgaz is far higher and dan Kaya ve doğuda greener, the pines climbing to Kalpazan Kaya. the summit o f a hill on which Burgaz Iskelesi’nin karşı­ stands the remains of a sına düşen minicik Kaşık monastery and a church. A Adası, yıllarca, üzerinde second Greek Orthodox küçük bir bina ile durup church on the island is dedi­ durmuştu.. Birkaç yıldır cated to Saint Nicholas. Sait Faik (1906-1954), one of burayı turistik kimliğine the foremost figures o f modem Turkish literature, lived kavuşturmak için faaliyetler sürüyor. here and the island features in many o f his stories. The Heybeliada oldukça büyük, oldukça yeşildir. İskele­ house where he lived is now a museum. de inilince, solda Deniz Harp Okulu ve ona bağlı There are a number o f attractive old wooden houses binalar uzamr. Bunların arasından geçilerek arkada, and pleasant fish restaurants on the shore o f Burgaz, Çam Limanı tarafında, Sanatoryum’a gidilir. Şimdi and on the south shore are several small bays suitable Deniz Kuvvetleri’nin elinde bulunan arazide tarih­ fo r swimming, the best known being Karpuzdan Kaya ten kalan iki ilginç eser vardır; birincisi, Türkler’in to the west and its twin Kalpasan Kaya to the east. fethinden önce yapılmış son -ve Adalar’daki tek- Bi­ The minute Kaşık Adası opposite Burgaz Quay is zans Kilisesi, Kamariotissa’dır. Son İmparatoriçe Ma- deserted but fo r a single small building at present, but ria Konnena’nın yaptırdığı sanılıyor. İstanbul’da Fe­ fo r several years plans have been afoot to turn the ner’deki Aya Mana dışında, dört yapraklı yonca mo­ island into a holiday resort. deline göre yapılmış tek kilise budur. Askeri arazi­ Heybeli is one o f the larger and greener islands. The de olduğu için özel izin almmadan görülemiyor. Naval Academy stands to the left o f the quay and a İkinci ilginç kalıntı bir mezar taşından ibaret. Bu, road through these buildings leads to the sanatorium. Kraliçe I. Elizabeth’in elçisi In the Naval Academy Edward Barton’ın mezar- grounds are two interesting taşı. Üzerinde -imla yanlış­ historic remains, the first lan da olan- Latince bir ki­ being the Kamariotissa, the tabe ve Barton’ın aile ar­ last Byzantine church (and ması var. İngiltere’nin ve the only one on the islands) to Elizabeth’in Osmanlı Sulta­ have built prior to the Turkish nına gönderdiği ikinci elçi conquest. Thought to have olan Barton’ın bir süre been built by the last empress, Tophane’de bir evde kal­ Maria Comnena, this church dığını, ama çevre halkı ge­ is also notable as the only one ce cümbüş gürültüsünden in Istanbul apart from Hagia rahatsız olup şikâyet ettiği Maria in Fener to have a fo u r için buradan uzaklaştırdı­ leaf clover plan. ğını biliyoruz, Unfortunately, since this is a iskelenin sağında çarşı, military zone, the church can­ meyhane ve kahveler yer not be insited without permis­ alır. Büyük Rum Kilisesi sion. The second interesting de buradadır. Bazı ilginç sight is the tombstone of ahşap evlerin önünden, Edward Barton, Queen Adalar’da kışın da açık ka­ Elizabeth I ’s ambassador to lan tek otel Panorama’nın Sultan Süleyman the yanından geçerek yürü­ Magnificent in the 16th centu­ yünce, çamlık piknik yer­ ry and only the second English lerine gelinir. Bunun ileri­ ambassador to the Ottoman sinde Değirmen denilen Empire. Barton stayed at a

14

SKYUFE HAZİRAN J U N E 1994 bölge vardır (adı veren değir­ house in Topbane fo r a while, men kalıntıları da ayaktadır). moving away after being dis­ Ada’nın en büyük plajı burada­ turbed by the noisy revels o f the dır. neighbourhood. Fazla yapılaşmamış olan öbür The shops, taverns and coffee­ tepede, Aya Triada Manastı- houses are to the right of the n’yla (bunun tarihi de Bizans’a quay, where there is also a large uzanır) birlikte Rum Ortodoks Greek church. Beyond the only Teoloji Okulu vardı. Heybelia- hotel on the islands open in win­ da, fetihten bir zaman sonra, ter, the Panorama, are the wood­ Rum nüfusun başlıca, dini eği­ ed picnic areas and the area tim merkezi olmuştu (dünye­ known as Degirmen on account of vi eğitim merkezi Fener’de the old mill whose remains still kaldı). Din adamı adayları stand. Here is the island’s largest Yunanistan’dan ve Rumlar’ın beach. bulunduğu her yerden bura­ On Heybeli’s second hill stand the ya okumaya gelirdi. Monastery of the Holy Trinity 1970’lerde burada eğitim (whose history goes back to the durdu. Byzantine period) and the Greek Heybeli yaz-kış nüfusun en Orthodox School of Theology. After kalabalık, gidiş-gelişin en yoğun the Turkish conquest, this island olduğu adadır. became the principal Greek centre o f Büyükada’nın adalann en güzeli olduğunda ittifaka religious instruction (Fener remaining the centre o f sec­ varacaklann sayısı çoktur. Başından beri böyle ka­ ular education). Seminarians used to come here to bul edildiği için burada ev sahibi olanlar da binala­ study from and other countries with Greek com­ rına özenmişler, üslupsuz ama sevimli evler yaptıra­ munities until the school closed down in the 1970s. rak adanın atmosferini belirlemişlerdir. Most people agree that Biiyukada is the loveliest o f the Meskûn bölge ikiye aynlır: Nizam ve Maden. İskele­ Princes’ Islands, and those who have built houses here ye ayak basmaya göre, sağa doğru gidilirse Ni- have chosen unassuming yet pleasing styles which set zam’a, sola doğru gidilirse, Maden’e varılır. Ni- the mood o f the island. zam’ın başında, ünlü Isplandit Oteli’nin biraz ileri­ The tiny town is divided into two districts, Nizam and sinde, Anadolu Kulübü vardır. Burası 19. yüzyılda Maden. As you step off the pier, Nizam lies to the right Ingilizler tarafından Yat Kulübü olarak açılmıştı. and Maden to the left. In Nizam is the famous lsplandit Cumhuriyet’in kurulmasından bir süre sonra kulübe Hotel and just beyond it the Anatolian Club, built origi­ el kondu. Merkezi Ankara’da kurulan ve milletvekil­ nally by the British as a yacht club in the 19th century. lerini üye yapan Anadolu Kulübü’nün yazlık şubesi The club was appropriated by the Turkish government haline getirildi. Bunda, 19- yüzyıl boyunca yabancı- after the establishment of the Turkish Republic, and lann benzer kulüpler kurması ve Türkleri üye yap­ became a branch o f the parliamentary Anatolia Club mayı reddetmesine (örneğin Pera’daki Circle d’Ori- based in Ankara. This was in part a reaction to the

16 SKYUFE HAZİRAN - f- JUNE 1994 I ent) duyulan tepkinin de pa­ clubs founded by foreigners dur­ yı vardı. İngiliz tarzı binaya, ing the 19th century, such as daha sonra, geçen yüzyılın en Circle d ’Orient in Pera, which önemli bankeri Zarifi’nin ko­ did not admit Turkish members. nağı da katıldı. In the same area is another Büyükada’nın iki yüksek tepe­ large house built by Zarifi, the si vardır (en yüksek nokta, 202 wealthiest 19th century metre). Birincisi, yani karaya Ottoman hanker. daha yakın olan H ristos’ta, Büyükada has two high hills çamların arasında, geçen yüzyıl­ (the highest point being 202 m). da yapılmış, muazzam ahşap bir On the summit o f the pine-clad northern hill known as bina olan Rum Yetimhanesi, şimdi kendisi oldukça Hristos is a large 19th century wooden building, a yetim kalmış, yıkık dökük durur. Greek orphanage now itself an orphan and in an İki tepe arasındaki vadide, Maden’e doğru, bir Rum advanced state o f dereliction. In the valley between the kilisesi ve manastırı vardır. Bu vadide, Luna Park two hills is a Greek church and monastery, and it was denilen yerde, eskiden Rum nüfusunun başı çektiği near here that the Greek islanders once used to hold kalabalık, neşeli karnavallar yapılırdı. Atlı arabayla large and lively carnivals. The “Small Tour” offered by (Adalar’da motorlu taşıt yasağı vardır) yapılan “kü­ horsedrawn carriages on Büyükada ( motorised vehicles çük tur” da Nizam’dan dolaşıp buraya gelir, bura­ are forbidden on all the islands), takes visitors as fa r as dan da Maden’i dolaşarak merkeze dönersiniz. Hristos and back, while the “Big Tour” includes the sec­ “Büyük tur”, meskûn olmayan ikinci tepeyi de do­ ond hill. From the coffeehouse at the form er carnival laşır. ground, known as Luna Park, visitors can climb the Luna Park’taki kahvenin yanından daha yüksek hill to the monastery of Saint George with its small Aya Yorgi’ye tırmanılır. Burada aynı adı taşıyan ma­ church o f later date and graveyard. nastır ve küçük, yeni bir kilise ile daha eski mezar­ The attractive beaches known as Dil Uzantısı and lar vardır. Büyükada’nın görülecek yerleri arasında Yörük Ali (from the Greek Yorgoli) are among the Dil Uzantısı ve Yörük Ali pleasantest spots on (bu ad “Yorgoli”den gelir) Büyükada. Around the hill plajları vardır. Arka tarafta, of Saint George (Aya Yorgi) Aya Yorgi çevresinde, bil­ are several tiny coves not meyenlerin kolay göreme­ easily discovered hy the yeceği, birçok küçük girinti uninitiated where you can bulunur ki buralarda ger­ find yourself alone even in çekten tek başınıza denize summer. girmeniz bile mümkündür. The more distant Yassiada Uzakta kalan iki küçük now houses the Institute of adadan Yassıada’da üniver­ Hydrobiology. Sivriada is siteye bağlı Hidro Biyoloji still deserted, although the Enstitüsü faaliyet göster­ ruins o f a monastery on the mektedir. Sivriada ise halen shore show that it was once ıssızdır. Kıyıda bir manastır inhabited. In summer all the yıkıntısı görünür. Princes’ Islands are crowd­ Yazları bütün adalar tıklım ed, and the best time to visit tıklım kalabalık oluyor. them is in spring when the Onun için buralara gitme­ mimosa blossom perfumes nin en iyi zamanı baharlar, the air. Bay trees, lemon ya da kışın güneşli günleri. balm and other fragrant İlkbaharda Adalar bir mi­ plants abound on the moza cenneti haline gelir. islands. So remember to pick Defne, melisa gibi ağaçlar some lemon balm leaves boldur. Ihlamur çayına atıl­ when you are there, to mış bir melisa yaprağı çok impart an unforgettable new şey değiştirir. • flavour to your linden tea. •

18 SKYUFE HAZİRAN JUNE 1994

Kişisel Arşivlerde Istanbul Belleği Taha Toros Arşivi