KLASİK ARKEOLOJİYE GİRİŞ II Dr. Öğr. Üyesi Akın TEMÜR Sunumda yer alan tüm fotoğraflar telif hakkına sahiptir. Yalnızca eğitim amaçlı olarak kullanılmıştır. Başka bir amaç için kullanılamaz. Metin kısmı Prof. Dr. Cevat BAŞARAN’ın «Arkeolojiye Giriş» kitabından uyarlanmıştır. 2. KÜÇÜK KAPLAR a‐ AMPHORİSKOS: “Küçük Amphora” anlamındadır. Yağ ve koku kabı olarak kullanılmıştır. b‐ KANTHAROS: Geniş açık ağızlı, yayvan gövdeli, gövdenin alt kısmından çıkarak dudaktan yukarı taşan yüksek iki kulplu bir kaptır. Kaideye bağlı ayak, bazen basık bazen de yüksek yapılmıştır. Bir içki kabı (kadeh) olarak kullanılmıştır. c‐ KYLİX: Geniş açık ağızlı, derinliği az, yayvan gövdeli, yatay kulplu bir içki kabıdır. kaideye bağlı ayak bazen alçak bazen de yüksekçe tutulmuştur. Farklı tipleri bulunmaktadır. 1. Komastlı Kylixler: M.Ö. 590‐570 arası görülürler. Basık yapılı ve alçak ayaklı Kylixlerde, kulplar gövdeye dikey, yere yatay bağlıdır. tondo bezemesine rastlanmayan bu türde kulplar altında lopus‐Palmet bağı; gövdede ise dans eden erkekler (komastlar) resmedilmiştir. 2. Siana Kylixleri: Rodos’a özgü bir kylix türüdür. M.Ö.575‐550 arası görülürler. Bezeme olarak dudak kenarına sarmaşık dalı dizisi yerleştirilmiş; gövdede ise mitolojik sahnelere yer verilmiştir. Bazen gövde dudakla birlikte bazen de ayrı resmedilmiştir. 3. Gordion Kylixleri: Siana kylixleri ve dudaklı kylixler arasında forma olarak bir geçiş oluşturalar. Biçimsel yönden siana kylixlerini anımsatmalarına karşın ayak biraz daha yüksekçedir. Dudaklı ve bantlı kylixlerde olduğu gibi kulp palmeti taşırlar. Dudaktan gövdeye geçişte kıvrık bir profil yer alır. İki kulp arasında genellikle sanatçı imzaları bulunan Gordion Kylixleri M.Ö.565‐550 arası görülürler. 4. Dudaklı Kylixler: Ayak genişçe bir kaideyle yere oturtulmuştur. Dudakla gövde arasında kırık bir profil buluna bu tür kylixlerde dudak kenarı ve kulplar arası iki ayrı bezeme alanı oluşturulmuştur. Kulp altı bezemesi, kulpa bağlı bir palmettir. Buna kulp palmeti denir. Kulplar arasındaki alan ise bir satırlık bir yazı yerleştirilmiştir. Bu çömleği yapan çömlekçiye ya da boyayan ressama ait bir imzadır. Bazı Kylixlerde ise “Ye, iç, selam olsun” anlamındaki “PIEI EU KAI KHAIRE” ibaresine rastlanır. Bu çömleği yapanların müşterisine olan iyi dileklerini belirtir. Dudaklı Kylixler M.Ö.550‐530 arası görülürler. 5. Lades Kemiği Kulplu Kylixler: Bu ad, Kylix, kulplarının lades kemiği biçiminde olması nedeniyle verilmiştir. Bu tür kylixlerde dudakla gövde kesintisiz birleştirilmiştir. Gövdesi üzerinde değişik konuların anlatıldığı lades kemiği kulplu kylixler M.Ö.570‐550 arası görülür 6. Bantlı Kylixler: M.Ö. 550‐530 arası görülen bantlı kylixler dudaklı kylixlere benzerler. Dudak siayaha boyalıdır. Bezeme kulplar arasındaki bant üzerine yerleştirilmiştir. Kulp palmetine de rastlanılan bu tür kylixlerde iç tondo bezemesizdir. 7. Gözlü Kylixler: Form açısından diğerlerinden bazı farklılıklar gösterirler. ayak alçak ve düz bir kaideyi anımsatır. Gövde kylixden çok, bir kantarosa benzer, kulplar uzundur ve kulplar arsındaki ana bezemede iki büyük göz ve burun yer alır. bu bezeme tarzı Dionysos Şenlikleriyle ilgili olan Satyrleri simgelemeye yönelik olduğu kadar nazar değmesini önlemeyi de amaçlar. M.Ö. 540‐520 arası görülürler. 8. Kassel Kylixleri: Bantlı kylixlerin formundadırlar. Bezemede tüm yüzey süslenmiştir. Altta Şualar (ışın) ve yapraklar üstte üçlü grup çizgiler ve sarmaşık yaprakları dizisi ile dudak kenarında alternatif boyalı dil örgeleri yer alır. 540‐520 arası görülür. 9. Lakonya Kylixleri: Dudaklı Kylixlerin formundadır. Ancak Lakonya kylixlerinde ayakta plastik kabartılar ve bilezikler bulunmaktadır. Bezemede de diğer kylixlerden farklılık gösteririler. Altta şua motif bazen de hayvan frizi yer alır. Genelde M.Ö. 540‐520 arası görülürler. ç‐ SKYPHOS: “Kotyle” de denir. Açık ağızlı basık gövdeli, kısa kaideli ve gövdeye dikey bağlı iki kulpludur. Kase biçimli skyphoslar içki kabı olarak kullanılmıştır. d‐ MASTOS: Skyphos benzeri açık ağızlı basık gövdeli ve sivri dipli bir içki kabıdır. İki kulpundan biri dikey diğeri yatay olarak bağlanmıştır. e‐ MASTOİD: Kulpları ağız kenarına dik yükseltilmiş bir mastos türüdür. f‐ KYATHOS: Açık ağızlı alçak kaideli, yüksek tek kulplu bir kaptır. Krater İçinden şarap çıkarmak için kullanılmıştır. g‐ ARYBALLOS: Aşağıya doğru hafifçe sivrilen yuvarlak gövdeli basık boyunlu ve buna bağlı geniş ağız tablasına sahip, dar ağızlı iki kulplu küçük bir kaptır. Koku, parfüm ve ilaç şişesi olarak kullanılmıştır ğ‐ ALABASTRON: Alabaster‐Su mermerinden yapıldığı için bu isim verilmiştir. Aşağıya doğru genişleyen gövdesi bir damla biçimini anımsatır. Kaidesiz olan kap iki kör kulpa sahiptir. Özellikle evlerde ve palestralarda koku, parfüm kabı olarak kullanılmıştır. h‐ LEKYTHOS: Huni biçimi ağızlı, dar boyunlu, tek kulplu ve iki ayrı tipinden biri ince yuvarlak gövdeli, diğeri basık yuvarlak gövdeli (buna “Deianira Lekythos” da denir.) alçak kaideli bir kaptır, koku, parfüm ve gül yağı şişesi olarak kullanılan lekythosda, iç hacim oldukça küçüktür. Bu yönüyle de günümüz parfüm şişelerine benzemektedir. ı‐ PYKSİS: Değişik gövde yapıları içeren, form olarak kapaklı kutu biçiminde kaplardır. Genelde kulplu olmayan pyksisler kısa ayaklar üzerine oturtulmuştur. Ortasında tutacağı bir kapağa sahiptirler. M.Ö. 5yy.dan sonra “çan” biçimli kulp eklenmeye başlanmıştır. Kadınların ve sanatçıların krem kutusu, tuvalet çantası olarak kullanılmıştır. i‐ LEKANE (Lekanis): Geniş açık ağızlı yayvan gövdeli, derinliği az bir içki kabıdır. Tabak da denir. Kısa kaideli ve iki kulplu lekanelerin temel özelliği kulplarının vazo gövdesine yassı şeritler biçiminde birer kulakçıkla bağlanmıştır. Bu kulp şeritlerinin ucu dışa kıvrıktır. Kapaklı ve kapaksız türleri olan lekanelerin kapaksız türleri içki kabı, kapaklıları ise tuvalet ve mücevher kutusu olarak kullanılmıştır. j‐ OMPHALOS: Göbek anlamındadır. Kaidesiz ve kulpsuz bir forma sahiptir. Kabın ortasında içe doğru yükselen bir çıkıntı (göbeği) bulunmaktadır. Bu içteki sıvıyı dökerken hem elle tutma kolaylığı hem de kabın su üstünde durmasını sağlar. Bir su kabıdır. k‐PHİALE: Çanak formu gösteren kaidesiz ve kupsuz libasyon‐ kült kabıdır. Firigler'den alınmış bir kap formudur. Çoğunlukla metalden yapılmıştır. l‐OMPHALOS‐PHİALE: Omphalos benzeri kabın ortasında bir göbeği bulunanlara denir. m‐ KOTHON: Korinth seramiğince ortaya konmuş bir formdur. Dar boyunlu ve silindir gövdeli kap, “su şişesi” olarak kullanılmıştır. n‐PHORMİSKOS: Dinsel amaçlı, armut yada soğan biçimli mezar hediyesi olarak kullanılan bir kap. o‐ PLEMOHOE: Yüksek ayaklı, ağız kenarı dışa döndürülmüş, topuz biçimi kapaklı bir kaptır. Dinsel törenler öncesi yapılan genel beden temizliği ve banyodan sonra kullanılan özel parfüm ve kremlerin korunması için yapılmış bir kaptır. ö‐ EPİNETRON: Dokuma işi yapan kadınların yünü iğ ile bükerken bacaklarını korumak amacıyla kullandıkları bir nevi dizlik. p‐OON: Yumurta biçimli küçük bir vazodur.. r‐ LYDİON: Topaç biçimli gövdesi ve geniş ağız tablası olan kulpsuz bir kaptır. Lidyanın ortaya koyduğu özel bir formdur. gül yağı koku ve parfüm Kabı olarak kullanılmıştır. s‐ ASKOS: Karın kısmı şişkin, kemer kulplu antik bir yağ kabıdır. ş‐ RYTHON: Kutsal ayinlerde kullanılan ve Anadolu’dan esinlenen çeşitli yaratıklara ait baş ve yarı gövde formu gösteren bir libasyon kabıdır. t‐ KRATERİSKOS: Yağ ve koku kabı olarak kullanılmış minyatür krater formlu bir kaptır u‐ SİTULA: Frigya maden sanatının özel bir formudur. Genişçe kova biçimi gövdenin alt kısmın bir hayvan protomu ve üstte U biçimli bir kulp eklemiştir. ü‐ PİNAKS: Genelde mezar duvarlarına asılan terrakotta levhalardır. Bunlar üzerinde ölü gömme sahneleri ve ağıt yakma sahneleri anlatılmıştır. Kutsal alanlarda ele geçenler üzerinde değişik konuların yanı sıra tanrı ve tanrıça tasvirleri de yer almaktadır. v‐ STANDLET: Ayak olarak kullanılmış yuvarlak ve yassı altlık. Bu temel formlara dayalı vazoları ağız yapılarına göre de iki başlık altında toplayabiliriz: 1‐ Açık Ağızlılar: Kylix, Lekanis, Dinos ve bazı krater türleri gibi 2‐ Kapalı Ağızlılar: Pyksis, lekythos, aryballos ve amphora gibi Bazı vazolar örneğin amphoralar gibi, sürekli olarak kapaklı yapılmışlardır. Formların bazıları da minyatür ölçülerde yapılmıştır. Bunlar oyuncak olarak yapılmışlardır. Yukarıda tanımlanan vazo formalarının çoğu temel biçimini birkaç yıl koruyabilmiş bazıları ise formunu koruyamayarak dönem içinde değişime uğramıştır. Genelde M.Ö. erken 6.yy. formlarının sert ve kuvvetli, yüzyılın sonundan başlayarak formların 5.yy.da yumuşaklık ve organik uyumluluk kazandığını daha sonra incelip uzadığını sonuçta iyice zarifleştiğini ve bu yapısını 4.yy. sonlarına dek sürdüğünü söyleyebiliriz. .
Details
-
File Typepdf
-
Upload Time-
-
Content LanguagesEnglish
-
Upload UserAnonymous/Not logged-in
-
File Pages80 Page
-
File Size-