7 76I0C£,OCiM§6S T.C. GENELKURMAY BAŞKANLIĞI ANKARA OSMANLI MEBUSAN MECLİSİNDEN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNE “MİLLÎ EGEMENLİK” Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt (ATAŞE) Dâire Başkanlığı Yayınları ANKARA GENELKURMAY BASIMEVİ 2014 36* 4>. (o! 5^ 3 ISBN: 978-975-409-674-3 û)£N NSN: 7610KK0448681 lOlü L, / 2 . YAYIN KURULU BAŞKANI Tuğg.Necdet TUNA YAYIN KURULU ' ' Yrd.Doç.Dr.Öğ.Alb.Levent KUŞOĞLU Dr.Hv,Öğ.Alb.F.Rezzan ÜNALP DÜZELTİ / SAYFA DÜZENİ İlkay SARI KAYA KAPAK Emrah ALTAY GENELKURMAY BASIMEVİ YAYIN NUMARASI: 2014/2 SUNUŞ Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu ve Türk Ordusunun Ebedî Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün doğumunun 132’nci yıl dönümü dolayısıyla 17 Mayıs 2013’te Kara Harp Okulunda ve 24 Mayıs 2013’te Harp Akademileri Komutanlığında icra edilen “OsmanlI Mebusari Meclisinden TBMM’ye Millî Egemenlik” konulu panelde; Osmanlı Mebusan Meclisinin Misakımillî’yi kabul etmesi ve daha sonra ortaya çıkan gelişmeler, Millî Mücadele’yi etkin kılmak için yapılan çalışmalar ve alınan kararlar çerçevesinde TBMM’nin açılması ve Batı Cephesi’nin düzenlenerek düzenli orduya geçiş dönemi, panele katılan değerli akademisyenler tarafından tüm ayrıntılarıyla anlatılmıştır. Bu dönem, panel başkanı Prof.Dr.Sadık TURAL tarafından sebep - sonuç ilişkisi içerisinde tüm açıklığıyla değerlendirilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşunu hazırlayan 1919 - 1923 yılları, her yönüyle içine aldığı bütün olayları ile Türk Millî Mücadelesi’ni ifade etmektedir. Bu dönemin tümünü hukuki ve fiilî anlamıyla bir harp hâli olarak kabul etmek mümkündür. Dolayısıyla bu yıllar, kurtuluş yolunda Anadolu halkının teşkilatlandırılması, verilecek mücadeleye hukuki zemin kazandırılması yolunda yapılan büyük ve zorlu bir mücadele dönemi özelliği taşır. İşte bu sebeple Millî Mücadele’nin, Misakımillî’nin kabulü sonrasında yaşanan yıllar TBMM’ye giden yolu açan kongreler döneminin bir devamı niteliğinde olmakla birlikte Mustafa Kemal Paşa’nın bütün girişimlerini millet adına yapmak anlayışını kanıtlaması bakımından da ayrı bir önem taşımaktadır. Millî Mücadele’ye meşruiyet kazandırabilirle yolunda önemli bir ilke ve aynı zamanda yeni devletin niteliğinin egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olması gerektiğini ortaya koyan bir zihniyetin de ifadesi olan “Millî Egemenlik” kavramı, bu panelin ana teması olarak ele alınmış ve tüm konuşmacılar sunmuş oldukları bildirilerle millî egemenliğin “Millî Mücadele”nin temel felsefesini oluşturduğunu vurgulamışlardır. Panel Başkanı Prof.Dr.Sadık TURAL’ın da kapanış konuşmasında belirttiği gibi 19 Mayıs’ta Kurtuluş Savaşı’nın meşalesini yakan Mustafa Kemal önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde Meclis, milletin Meclisi, tarihî meşruiyet ve kuruluş gerekçelerini bir an olsun unutmayan bilinç sahiplerinin oluşturduğu millî iradeyi egemenliğin tek sahibi saymış ve saydırmıştır. Millî iradenin temsil edildiği Türkiye Büyük Millet Meclisinin önderliğinde istiklal mücadelesini başlatan Türk ordusunun bir süre sonra başlatacağı, Sevr Anlaşması’nın uygulamaya konulmasını imkânsız kılacak mücadele öncesinde her türlü hukuki zeminin oluşturulduğu bu dönemi konu alan “OsmanlI Mebusan Meclisinden TBMM’ye Millî Egemenlik” Paneli’ne ilişkin sunulan bildirilerden oluşan bu kitapçığın büyük bir ilgi ile okunacağına yürekten inanıyoruz. 19 Mayıs’ın coşku ve heyecanını nice bayramlarda icra edilecek panellerde paylaşabilmek umuduyla bir kez daha Ebedî Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ve tüm silah arkadaşlarının aziz hatıraları önühde saygıyla eğiliyoruz. Necdet TUNA K Tuğgeneral ATAŞE Daire Başkanı İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER................................................................................ ||| Panel Açış Konuşması Prof.Dr. Sadık TURAL................................................................... 1 Mebuslar Meclisinden Türkiye Büyük Millet Meclisine Millî Egemenlik Prof Dr. Ergün AYBARS................................. :.............................. 5 Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi Prof.Dr. İhsan GÜNEŞ .... .............................................................. 17 Karar Süreci Açısından Ordunun Teşkilatlandırılması (1919-1921) Prof.Dr. Hikmet ÖZDEMİR............................................................ 37 Sevr’in Hazırlıkları, Yunan İlerleyişi ve Kuvayımilliyenin T acfiv/oci Prof.Dr. Neşe ÖZDEN.......... * ....................................................... 87 Panel Kapanış Konuşması Prof.Dr. Sadık TURAL................................................................... 103 19 Mayıs Paneli Fotoğrafları....................................................... 105 III f PANEL AÇIŞ KONUŞMASI Prof.Dr. Sadık TURAL Değerli Komutanlar, İnsan toplulukları, kurduğu devletler aracılığı ile tarih içinde bir yer edinmektedirler. Sınırları belli bir toprak parçasında, kendisini kabul ettirme gücü taşıyan bir “Erk / İrade / Üst Yönetim” etrafında birleşip teşkilatlanan hukuki şahsiyete sahip meşru siyasi yapıya devlet denir. Her devlet, kurucu iradenin, siyasi birliği sağlayıp örgütleyen çekirdek yönetim kadrosu ile temsil edici, yönlendirici, biçimlendirici önder / liderin birleşip bütünleştirdiği bir özel örgütlenmedir. Her devlet; hukuki, meşru, siyasi yapısını başkalarının da kabul etmesini sağlamayı hedefleyen bir şahsiyetli lider kişi ile çekirdek kadronun, toplumu belirli ilke ve inançlar etrafında bütünleştirmesinin sonucudur. Her devlet, ayrışmayı, bölünmeyi önlemek; geriliği, yoksulluğu ortadan kaldırmak; bağımsızlığı ise koruyarak sürdürmek için öncelikle iki kurum oluşturmak zorundadır: Ordu ve adalet... Devletler; güçlü ve itibarlı bir ordu, güçlü ve itibarlı bir adalet düzeni oluşturup, kurumlaştırıp yaşatamazlarsa gerek iç fitne odakları - gerekse dış düşmanları, o siyasi birliği böler, ayrıştırır, parçalar ve yok eder. Ayrışmayı, bölünmeyi, parçalanıp yok olmayı önleyici, güvenilir adalet, donanımlı ordu adlı iki kurumun işleyişini sağlayan bir kurum daha var: Devletin kuruluş ilke ve hedeflerine aykırı düşmemek şartıyla karar vericiler ile uygulayıcılar arasında köprü olabilen “Meclis”... 1 Batı dillerinden alınan parlamento kavramı; mücadele eden taraflar arasında, kavgaya ara verip yaralananlara ve diğer ortak olumsuzluklara çözüm bulunması için hem karşılıklı görüşmeler hem de konuşmaların yapıldığı yer anlamına gelen “parlament” kelimes|nden türetilmiş... Meclis kelimesi de “önemli konuların tartışılarak karara bağlandığı yer ve bu niyetle bir araya gelme” anlamını taşıyor. ) Meclis / parlamento, hem kanun koyuculuk hem hükümet adlı icra / yürütme organını biçimlendiricilik ve denetleyicilik hem de devletin kuruluş gerekçesini ve Amaçlarım koruyuculuk türünden işlevleri üstlenen bir yüce kurumdur. Parlamentolar; toplumun temsil edebildiği, çoğunluğu elde edenin diğerlerini yok saymadığı ölçüde itibarlı, işlevli ve tarihî bir yapıya dönüşür. Siyasi, askerî ve adli iradenin bir kişiye bırakıldığı (şah, padişah, kral, imparator, sultan) devlet yapılarına mutlakıyet; bu tekil gücün (kişi, aile, sülale) yetkilerini ve icranın oluşum ve denetimini belirli ölçülerle meclise bırakan yapılanmalara meşrutiyet denir. Cumhuriyet ve özellikle demokratik cumhuriyet nitelikli siyasi yapılanmalarda ise meclis, yürütmeyi hem biçimlendirir hem de denetler. Meclisin görevini bütünleştirici bir anlayışla yerine getirmesi, memnun olmayanları azaltır. Vatandaşlarını yönlendirip yöneten, her türlü kurumlaştırmayı yapabilen, adalet/yargı sistemi kurup çalıştıran, ihtiyaç duyulan yasa ve tüzükleri oluşturan, uygulatan, düzenli bir ordu kurup onun gücü ve itibarı konusunda çok duyarlı olan; halkının daha çok zengin, daha çok özgür olmasını sağlamayı benimseyen; en yüksek güç, en yüksek karar alma merkezine irade / erk / egemenlik / hâkimiyet denir. Bu güç ve buyurma iradesini, insan ötesi merkezlerle ilişkilendiren 2 krallardan, sultanlardan, şahlardan, diktatörlerden kurtulmak kolay olmadı. İmparatorluk da kraliyet de saltanat da hilafet de bu sultalı anlayışın, sınırsız güç düşüncesinin, halkını kul sayan güç / irade kabullenişinin örnekleriydi. OsmanlI Devleti 1876 yılında, parlamentolu bir anayasa metnini benimsediyse de bu yapılanmayı şürdüremedi: OsmanlI parlamentosu; Meclis-i Mebusan isimli, halkın seçtiği temsilciler ile Ayan Meclisi adlı, padişahın bizzat seçtiği kişilerden oluşan ikili bir yapı idi. Meclis-i Mebusanın yarıya yakın üyesi gayrimüslimlerden oluşuyordu. 1877 - 1878 (93 Harbi) OsmanlI - Rus Harbi’nin olumsuzluklarını bahane ederek üst yönetimin ve ordunun ağır eleştirilere muhatap olduğu tartışmalı oturumların arkasından, ilk parlamento denemesi kapatılıp anayasa da işlemez duruma getirildi. 1908’de, Meclisin yeniden açılışı, anayasanın yürürlüğe konulması sırasında başlamak üzere, on seneden fazla bir zaman içinde hükümetin, meclisin işlev ve sınırları konularında farklı görüşlere dayalı yasalar, tüzükler çıkarıldı, uygulamalar yapıldı. Büyük bir kısmı iyi niyetli olan meclis çalışmalarının en büyük zaafı, özgüven duygusunu yitirmişlik ile adalet ve ordu adlı kurumlarının güçlü, itibarlı yapısını sürdürememişlik idi; bu zaaflar yüzünden, emperyalizmin ayrıştırıcı ve parçalayıcı taktik ve stratejileri önlenemedi. Balkan Savaşları ile Birinci Dünya Savaşı sırasında, çözülüp parçalanan OsmanlI Devletimin ülkesi, emperyalist ordularca işgal edildi. Mustafa Kemal Paşa önderliğinde, 19 Mayıs 1919’da başlayan Millî Mücadele hareketi sonucunda, Türkiye Cumhuriyeti adıyla yeni bir Türk devleti kuruldu. Gazi Mustafa Kemal Paşa, “Yasama, Yürütme ve Denetleme ile Orduların Savaş Kararına İlişkin Erk”i 3 milletin temsilcilerinden oluşan millî nitelikli
Details
-
File Typepdf
-
Upload Time-
-
Content LanguagesEnglish
-
Upload UserAnonymous/Not logged-in
-
File Pages121 Page
-
File Size-