A â (ha.) Osmanlı alfabesinin ilk harfi olan elif ile yirmi birinci harfi olan ayın harfleri, Türk alfabesindeki a veya â iaretleriyle karılanır. a (a.f.n.) 1. kelimenin sonuna gelen ve ey! mânâsını veren bir nida edatıdır cana (ey can); zâhidâ (ey zâhid) gibi. 2. sesli ile biten has isimlerin sonuna gelirse a harfi yâ eklini alır Nâbiyâ (ey Nâbi); Bâkiyâ (ey Baki)., gibi. 3. iki aynı veya iki ayrı kelime arasına sıkıarak sözün mânâsını kuvvetlendirir rengârenk; lebâleb; gûnâgûn.. gibi. âb (f.i.)1. su. (bkz: mâ'). âbı âbistenî 1. gebeliğe sebebiyet veren su, menî; 2) nebatların yetiip büyümesine sebep olan su ve yağmur. âbı adâlet doğruluğun feyz ve bereketi. âbı ahmer (kırmızı su), âbı âteîn (ateli su), âbı âtemizâc (ate mizaçlı su), âbı âtenâk (ateli su), âbı âtenümâ (ate gösteren su), âbı âtepâre (ate parçası gibi su), âbı âtereng (ate renkli su), âbı âtezây (ate doğuran su), âbı âtezede (ate vurmu su), âbı âzerâsâ (ate gibi su), âbı âzersâ (ate gibi su), âbı ergavânî (erguvan rengindeki su) l) kırmızı arap; 2) (haksızlığa uğrayanın döktüğü) göz yaı. âbı Âmû Amuderyâ suyu. âbı ââmî içilir su. âbı bâdereng 1) arap rengindeki su; 2) kanlı göz yaı. âbı bârân l) yağan su, yağmur; 2) yağmur suyu. âbı beka nerede olduğu bilinmeyen bir kaynağın, içen kimseye ebedî hayat veren efsânevî suyu, bengi su. (bkz: mâ'ülhayât). âbı câvid nerede olduğu bilinmeyen bir kaynağın, içen kimseye ebedî hayat veren efsânevî suyu, bengi su. (bkz: mâ'ülhayât). âbı câvidân nerede olduğu bilinmeyen bir kaynağın, içen kimseye ebedî hayat veren efsânevî suyu, bengi su. (bkz: mâ'ülhayât). âbı cevânî nerede olduğu bilinmeyen bir kaynağın, içen kimseye ebedî hayat veren efsânevî suyu, bengi su. (bkz: mâ'ülhayât). âbı hayât nerede olduğu bilinmeyen bir kaynağın, içen kimseye ebedî hayat veren efsânevî suyu, bengi su. (bkz: mâ'ülhayât). âbı hayvân nerede olduğu bilinmeyen bir kaynağın, içen kimseye ebedî hayat veren efsânevî suyu, bengi su. (bkz: mâ'ülhayât). âbı hızır nerede olduğu bilinmeyen bir kaynağın, içen kimseye ebedî hayat veren efsânevî suyu, bengi su. (bkz: mâ'ülhayât). âbı zindegânî nerede olduğu bilinmeyen bir kaynağın, içen kimseye ebedî hayat veren efsânevî suyu, bengi su. (bkz: mâ'ülhayât). âbı zindegî nerede olduğu bilinmeyen bir kaynağın, içen kimseye ebedî hayat veren efsânevî suyu, bengi su. (bkz: mâ'ülhayât). âbı beste 1) donmu su, buz, dolu, çiy; 2) meç. billur, sırça; ie. âbı bün çok zaman köhne ve içi bo ceviz ağaçlarının köklerinde bulunan zamka benzer bir nesne, ağaç karası. âbı ciğer l) ciğer suyu; 2) göz yaı. âbı ciğerhûn (ciğeri kanayanın suyu)kederden dökülen göz yaı. âbı çem göz yaı. âbı dehân, âbı dehen ağız suyu, salya. âbı dendân 1) di suyu, salya, tükürük; 2) tükürülüp atılmı ey; 3) diin güzelliği. âbı dîde 1) göz suyu, göz yaı; 2) mütevâziyâne bakı. âbı dîdei câm (bardağın, kadehin göz yaı) arap. âbı engûr (üzüm suyu) ıra, arap. âbı eyyâm (günlerin suyu = güzelliği) 1) güne ıığı. 2) ay ıığı. âbı füsürde 1) donmu su, buz; dolu; kar, 2) pelte; 3) meç. kılıç, hançer; 4) billur, ie. âbı gerdende (dönen billur) gök kubbesi. âbı gût et suyu. âbı güâde (açılmı su) sulandırılmı arap, kötü arap; beyaz arap veya rakı. âbı güvârâ hazmı kolay, içimi güzel su. âbı haclet utanma teri. âbı harâbât (harabelerin = meyhanelerin suyu) arap. âbı harâm (yasak su) arap. âbı hasret kederden dökülen göz yaı. âbı hâtır (hatırın suyu = güzelliği) güzel muhayyile. âbı hayât (hayat suyu) l) içene ebedî hayat bağılayan efsânevî su; 2) meç. çok tatlı ve hafif su. âbı hayâtı la'l dudağın âbı hayâtı, dudağın cana can katıcı hassası. âbı hayâtı tesliyet teselli âbı hayâtı. âbı hazân (sonbahar suyu) sonbahar yağmuru, [bitkilere ve insanların sıhhatine zararlıdır]. âbı hufte (uyuyan su) 1) durgun su; 2) donmu su, buz; kar; dolu; kırağı; çiy, ebnem; 3) billur; 4) cam; 5) bardak; ie; 6) kınında bulunan kılıç ve benzerleri. âbı hurdenî içilir su, içme suyu. âbı hûrîd (Günein suyu) 1) güne ıığı; 2) ebedî hayat veren su. (bkz: âbı beka v.b.). âbı huk (kuru su) 1) billur; 2) cam; 3) cam veya billur bardak; 4) ie. âbı iskender (bkz: âbı hayât). âbı iret (iret suyu) arap. âbı kâr (iin suyu) iin parlak gidii, basan, refah. âbı kebûd (mavi su) Çin denizi. âbı kevser 1) Cennet'teki sulardan biri. 2) muz. adına anonim bir edvârı ilmi mûsikîde rastlanan makam. âbı la'lî 1) lal renkli su; 2) arap; 3) göz yaı. âbı lûtf (lütfün suyu, yağmuru) lütufkârlık. âbı meleh çekirge suyu. (bkz: âbı mürgan). âbı Meryem 1) Meryem suyu, çemesi [Hz. Meryem'in doğruluğundan, namus ve iffetinden kinaye olarak] ; 2) Hz. Meryem'in doğruluğu ve iffeti; 3) ıra; 4) arap. âbı meygûn 1) arap renkli su; 2) arap; 3) göz yaı. âbı muallâk 1) gök; 2) güzellerin çenesi. âbı musaffa tasfiye edilmi, temizlenmi su, saf su. âbı mün'akid (donmu su) l)buz; 2) kılıç, hançer, 3) ie, billur, (bkz: âbı müncemid). âbı müncemid 1) donmu su; buz, kar, dolu, kırağı, çiy; 2) billur; 3) cam; 4) billur veya cam bardak veya ie; 5) kılıç; hançer, kama. âbı mürde donuk, akmayan su. âbı mürgan 1. kuların suyu. 2. [Y.W. Redhous'a göre] iraz civarında bir suyun adı. 3. efsânevî bir çeme olup; suyu nereye götürülürse götürülsün içinden sığırcık kuları çıkar ve orada bulunan çekirgeleri yer. [Ferhengi Ziyâ'ya göre 1) iraz civarında bir gezinti yeridir ki, halk Recep ayında her salı günü eğlenmek için oraya gider; 2) Fars ile Irak arasında bulunan Semirem kasabasında bir pınardır ki bir yere çekirge musallat olduğu zaman o pınardan ie içine biraz su alarak çekirgelerin bulunduğu yere götürürler, yolda bir çok sığırcık kuları ieyi götüren kiinin ardına düer ve çekirgelerin üütükleri yere gelince sığırcıklar, çekirgelerin hepsini telef ederler]. âbı mürvârîd 1) inci suyu [aydınlıktan kinaye olarak]; 2) göze su inmek tâbir olunan bir hastalık. âbı nâb (saf su) arap. âbı nâfî' (faydalı su) arap, (bkz: ebû nâfî'). âbı nâr (atein suyu) kırmızı arap. âbı nârdân 1) yabani nar suyu; 2) kırmızı arap; 3) kan; 4) göz yaı. âbı neât (nee suyu) menî, mezî. âbı puhte 1) kaynamı su; 2) et suyu; 3) pelte. âbı püt (bel suyu) 1) menî, nutfe; 2) mundar ilik. âbı rengîn 1) renkli su; 2) arap; 3) göz yaı. âbı revân 1) akar su; 2) meç. hayat. âbı rez, âbı rezân (asma kütüğünün suyu) arap. âbı rû (y) 1) yüzsuyu; 2) ırz, namus, eref, haysiyet, (bkz: tezellül). âbı rûen 1) yüz suyu; 2) ırz, namus, eref, haysiyet. âbı sebük (hafif su) kolay hazmedilebilir ey. âbı siyâh l) siyah su; 2) tufan; 3) arap; 4) karasu illeti, glokom. âbı surh l)kırmızı su; 2) arap. âbı sükûn iran'da yarı kurumu büyük bir göl ve bu göle dökülen bir ırmağın adı. âbı akayık 1) akayık suyu; 2) arap; 3) göz yaı. âbı eng (bkz: âbzen). âbı engerfî 1) al renkli su; 2) arap; 3) göz yaı. âbı îrîn tatlı su, erbet. âbı or l) acı su. (bkz: ücâc); 2) göz yaı. âbı tarab 1) inirah suyu; 2) arap, süci. âbı Teberistan Taberistan veya Mazenderan denilen bir dağ tepesindeki pınar, [bir kimse o suya "dur!" derse durur, "ak!" derse akarmı]. âbı Teberiyye Suriye'nin Teberiyye kasabasında, suyu yedi sene akan ve yedi sene kesilen bir pınar imi. âbı telh 1) acı su] arap; 2) göz yaı. âbı tîg kılıcın suyu. âbı yâkut (yakut gibi su) kırmızı arap. âbı yeh l) eriyen buzun suyu; 2) buzlu su. âbı zehre 1) safra suyu, safra; 2) arap; 3) afak ıığı. âbı zer 1) altın suyu, ince toz hâlinde öğütülüp zamkla suda eritilmi ve yaldızlama ilerinde kullanılmı olan altın varak; 2) safran suyu; 3) altın renkli arap. âbı zerd 1) sarı su; 2) kederden dökülen gözyaı. âbı zindegânî (bkz: âbı hayât). âbı zindegî (bkz: âbı hayât). âbı zîri kah l) farkına varılmadan sızan su; 2) gizli veya tanınmayan kabiliyet; 3) entrikacı, mürâî, saman altından su yürüten; 4) dolap, desise, entrika. âbı zülâl l) berrak su; 2) billur; 3) cam. âb ü dâne su ve ekmek, (bkz: kısmet, nzk). âb ü kil l) su ve kil (= arz); 2) fânî vücut. âb ü tâb l) güzellik, parlaklık, tazelik. 2) tarz, âdet, yol. 3) Ağustos ayı. âb (a.i.) ayıp, nakısa, kusur, (bkz: ayb). abâ (a.i) 1. yünden yapılmı kaba kuma, aba. 2. bu kumatan yapılmı bol, geni giyecek, [meç. dervilik, eyhlik], (bkz: Âli aba). âbâ (a.i. eb'in c.) 1. babalar. 2. gökküreleri, seyyareler, gezegenler. âbâi kenîsâiyye kilise ileri gelenleri. âbâi ulviyye yüksek babalar. âbâ ve ecdâd atalar, babalar ve dedeler. a'bâ (a.i.c.) 1. yükler, ağırlıklar. 2. mes'ûliyetler, sorumluluklar. 3. çift denk veya sandık. ab'âb (a.s.) sözü karnından söyler gibi görünen [adam], fr. ventriloqııe. âbâb (a.i. ebb'in c.) otu çok olan yerler, mer'alar, çayırlar. abâbiyyet (a.i.) sözü karnından söyletmi gibi konuabilme. âbâd (a.i. ebed'in c.) sonsuz gelecek zamanlar. âbâd (f.s.) 1. mâmur, en, bayındır. 2. f. e. çokluk bildirir. emsâbâd günei bol olan yer. Feyzâbâd feyizle dolu olan yer. â'bâd (a.i. abd'in c.) köleler, (bkz: abîd, ibâd). âbâdân (f.s.) en, mâmur, bayırdır. âbâdânî (f.i.) mâmurluk, enlik, bayındırlık, (bkz. âbâdî' ümran). âbâdî (f.i.) 1. mâmurluk, bayındırlık, enlik. 2. Hind'in Devletâbâd ehrinde ipekten yapılma bir çeit ince veya kalın yazı kâğıdı. abâdile (a.i. Abdullah'ın c.) Abdullah adında olan kimseler. [Hz. Muhammed zamanında bu adda 220 kii vardı]. HarbülAbâdile (Abdullahlar harbi) Abdullah adlı dört kumandanın bulunduğu harb. âbâft (f.i.) gayet ık, sağlam ve kalın kuma, (bkz: âbeft). âbâl (a.i. İbil'in c.) develer. âbâm (f.i.) 1. kule. 2. gübrelerini toplamak üzere güvercinler için yapılan kule. 3. burçlar rrantakasının bir iareti. âbân (f.i.) 1. Günein akrep burcuna girdiği Güne yılının sekizinci ayı.2.
Details
-
File Typepdf
-
Upload Time-
-
Content LanguagesEnglish
-
Upload UserAnonymous/Not logged-in
-
File Pages1418 Page
-
File Size-