Saygun’a RespectSaygı to Arzu Kırtıl piano Gamze Kırtıl piano Saygun Elif Önal piano Erkin Onay keman violin Sinan Dizmen viyolonsel violoncello Selçuk Akyol obua oboe Selen Özyıldırım klarnet clarinet

12 Nisan April 2018 Perşembe Thursday, 20.00 Bilkent Konser Salonu Bilkent Concert Hall Program

Ahmed Adnan Saygun Ballade, Op.56, İki Piyano için | for Two Pianos (Türkiye’de ilk seslendirme | Premiere) Arzu ve Gamze Kırtıl

Poem, Op.73, Üç Piyano için | for Three Pianos Arzu ve Gamze Kırtıl, Elif Önal

ara interval Demet, Op.33, Keman ve Piyano için | for Violin and Piano 1. Prelude 2. Horon 3. Zeybek 4. Kastamonu Dansı Erkin Onay, Arzu Kırtıl

Sonat, Op.12, Viyolonsel ve Piyano için | for Violoncello and Piano 1. Animato 2. Largo 3. Allegro assai Sinan Dizmen, Elif Önal

Trio, Op.55, Obua, Klarnet ve Piyano için | for Oboe, Clarinet and Piano 1. Grave 2. Scherzando 3. Moderato Selçuk Akyol, Selen Özyıldırım, Gamze Kırtıl

Zorunlu durumlarda program değişikliği yapılabilir. Programs may be subject to changes due to reasons beyond our control. Arzu ve Gamze Kırtıl piyano piano

İstanbul’da doğan sanatçılar, ilk piyano eğitimlerini Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarında Prof. Tulga Cetiz’den aldılar. Tatiana Pikayzen ve Ayşegül Sarıca’nın sınıflarında ayrı ayrı yüksek lisans eğitimlerini tamamladılar; Fransa’da Perpignan Konservatuvarına burslu olarak kabul edilip Altın Madalya ile mezun oldular. İkili Fransız Hükümetinin bursuyla, ünlü müzik okulu Ecole Normale de Musique de Paris/Alfred Cortot'a kabul edildi ve döneminin en ünlü piyanist ve pedagoglarından Prof. Germaine Mounier’nin öğrencisi oldu. Burada Diplome Superieur de Concertiste diplomasını da alarak eğitimlerini tamamladılar. Sanatçılar, 1999’da Roma-İtalya Uluslararası Genç Piyanistler Yarışmasında üçüncülük ve 2002’de Bordeaux-Fransa Medoc- Aquitane Piyano Yarışmasında birincilikle ödüllendirildiler. Canlı yayın konserleri TRT Ankara Radyosu, Fransız Radyosu, Rus Televizyonu ve BRT Televizyonu tarafından yayınlanan ikili, ilk konserlerini 1993 yılında Hikmet Şimşek yönetimindeki Konservatuvar Orkestrası eşliğinde verdiler. Sanatçılar Ankara, Bursa, Antalya, Bilkent, Hacettepe Orkestraları ve Perpignan Konservatuvar Orkestrası, Philharmonia Britannica Orkestrasına solist olmuşlardır. Konser verdikleri başlıca salonlar arasında Salle Cortot, Wiener Saal, Luxembourg Philharmonie, Smolny Katedrali, St. John's Smith Square, Bellapais Abbey, Süreyya Operası, Aya İrini yer almaktadır. Sahne aldıkları festivaller arasında Chateau Lourmarin Festivali, Chopin Festivali ve Bellapais Müzik Festivali sayılabilir. "2+2:Kültürlerarası İzdivaç" projeleri kabul edilen ikili, 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti kapsamında, Aya İrini’de bir konser vermiştir. Bunun yanı sıra yeni müziğe destek veren ikiliye ithafen eserler yazılmıştır. Halen Gamze, Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi’nde, Arzu ise Lüksemburg UGDA Ecole de Musique’de öğretim üyeliği yapmaktadır. Born in Istanbul, the artists started studying the piano with Prof. Tolga Cetiz at the Ankara State Conservatory of Hacettepe University. They individually completed their graduate studies in the classes of Tatiana Pikayzen and Ayşegül Sarıca. They continued their education at the Perpignan Conservatory in France on a scholarship, and graduated with Gold Medals. They were then admitted to the well-known music school Ecole Normale de Musique de Paris/Alfred Cortot on a scholarship from the French Government and studied under Prof. Germaine Mounier, a leading pianist and pedagogue of the period. Upon completion of their education in the School, they were awarded the Diplome Superior de Concertiste. The artists won the third place at the International Young Pianists Competition in Rome, Italy in 1999 and took the first place in the Medoc-Aquitane Piano Competition in Bordeaux, France in 2002. The duo played in concerts broadcast live on the TRT Ankara Radio, Radio France, Russian television and BRT television. The artists made their debut with the Conservatory Orchestra under the baton of Hikmet Şimşek in 1993. They performed as soloists with Ankara, Bursa, Antalya, Bilkent and Hacettepe Orchestras, Perpignan Conservatory Orchestra and Philharmonia Britannica Orchestra. They appeared in various venues, including Salle Cortot, Wiener Saal, Luxembourg Philharmonie, Smolny Cathedral, St. John's Smith Square, Bellapais Abbey, Süreyya Opera, Hagia Irene, among others. The Chateau Lourmain Festival, Chopin Festival and Bellapais Music Festival are some of the festivals they performed at. Currently Gamze Kırtıl is a professor in the Faculty of Music and Performing Arts of Bilkent University and Arzu Kırtıl in the UGDA Ecole de Musique in Luxembourg. Elif Önal piyano piano

İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Piyano Bölümü lisans ve yüksek lisans programlarından Prof. Tuvana Alton’un öğrencisi olarak mezun oldu. Sanatta yeterlik çalışmalarını Bilkent Üniversitesinde tamamladı. Leontina Margulis, Frank Braley, Gülsin Onay, Hüseyin Sermet, Roland Batik ve Christopher Lieske’nin ustalık sınıflarına katıldı. ANAÇEV Piyano Yarışmasında Adnan Saygun’un Op.15 Sonatina eseri ile “En İyi Türk Eseri Yorumcusu” ödülünü aldı. Kuruculuğunu ve üyeliğini yaptığı Bilkent Su Trio ile, Andante klasik müzik dergisi tarafından “2011 Donizetti Ödülleri - Yılın Klasik Müzik Topluluğu” ödülüne layık görüldü. Türkiye'nin önemli konser salonlarında ve festivallerinde, Amerika Birleşik Devletleri, Almanya ve Avusturya’da resitaller ve oda müziği konserleri; Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası ve İzmir Devlet Senfoni Orkestrası ile solist olarak konserler verdi. Birçok günümüz Türk bestecisinin solo piyano ve oda müziği eserlerinin ve Adnan Saygun’un solo piyano için Op.2 Süit’inin dünyada prömiyerlerini yaptı. Elif Önal halen solo ve oda müziği alanında konser çalışmalarını sürdürmekte, Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuvarında öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.

Elif Önal received her bachelor’s and master’s degrees from the Piano Department of the State Conservatory of İstanbul University, where she studied in Professor Tuvana Alton’s class. She completed her proficiency in arts studies at Bilkent University. She attended the masterclasses of Leontina Margulis, Frank Braley, Gülsin Onay, Hüseyin Sermet, Roland Batik and Christopher Lieske. She was named the “Best Interpreter of a Turkish Work” at the ANAÇEV Piano Competition where she played Adnan Saygun’s Op. 15 Sonatina. With the Bilkent Su Trio, of which she is both the founder and a member, she received the “ Ensemble of the Year” award in 2011 Donizetti Awards given by Andante music magazine. She gave recitals and chamber music concerts at the leading venues and festivals in Turkey, as well as in the United States, and Austria. She appeared as soloist with the Çukurova and İzmir State Symphony Orchestras. She performed the premieres of solo piano and chamber music works of contemporary Turkish composers and the world premiere of Adnan Saygun’s Op. 2 Suite for Solo Piano. Continuing to give solo and chamber music concerts, Elif Önal is currently teaching at the State Conservatory of Ankara University. Erkin Onay keman violin

Keman eğitimine büyükbabası Joachim Reusch ile başlayan Erkin Onay, 1989-94 yıllarında Almanya'da Hannover Hochschule für Musik’de Prof. Atilla Aydıntan ile çalıştı. Bu dönemde Türkiye, Almanya, Yunanistan ve Fransa’da resitaller verdi ve genç müzisyenler festivallerine katıldı. Hannover'de 1990 Genç Müzisyenler Yarışmasında ikincilik ödülü aldı. 1994'te Almanya’da, Freiburg Üniversitesine özel yetenek sınavı ile dört yıl erken kabul edildi ve eğitimine Prof. Jörg Hoffman ile devam etti. 1996'da İsviçre Winterthur Müzik Yüksek Okulunda Gyorgy Pauk’un sınıfına kabul edildi. 1998 yılından itibaren aynı okulda Heifetz’in son yıldız öğrencilerinden Prof. Rudolf Koelman ile çalıştı. Bu okuldan 2001 yılında "Konzertreife" (Konser Sanatçısı) Diplomasını en iyi dereceyle aldı. Erkin Onay, Bilkent Üniversitesinde, Prof. Suna Kan ile çalışarak 2005 yılında sanatta yeterlik diplomasını aldı. Yurt içinde ve dışında pek çok etkinliği bulunan Erkin Onay, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, İstanbul, İzmir, Antalya, Çukurova, Bursa Devlet Senfoni Orkestraları, Eskişehir Senfoni Orkestrası, DESSO ve BSO ile Gürer Aykal, Rengim Gökmen, İbrahim Yazıcı, Antonio Pirolli, Naci Özgüç, Vladimir Altschuler ve Emil Tabakov yönetimindeki konserlere solist olarak katıldı. 34. Uluslararası Ankara Müzik Festivali ve 45. Uluslararası İstanbul Müzik Festivalinin yanı sıra sanatçı Türkiye, Ukrayna, Brezilya, Japonya, Hindistan, İngiltere ve Almanya’da çeşitli resital ve oda müziği konserleri verdi. 1999-2004 yıllarında Antalya Devlet Senfoni, 2004-06 yıllarında Bilkent Senfoni Orkestrasında başkemancılık yaptı. 2016 yılında Doçent unvanı alan Erkin Onay, halen Ankara Devlet Opera ve Balesinin başkemancılığını yapmakta, oda müziği ve solo konserlerine devam etmektedir. 2016 yılından bu yana BEGOA Ensemble'ın "E" harfini temsil etmektedir.

Erkin Onay started playing the violin with his grandfather Joachim Reusch. He studied in the Hannover Hochschule für Musik in Germany with Professor Atilla Aydıntan between 1989 and 1994. During his studies, he gave recitals in Turkey, Germany, Greece and France, and performed at festivals for young musicians. In 1990, he won the second place in the Young Musicians Competition in Hannover. In 1994, he was admitted to Freiburg University in Germany through an aptitude test four years earlier than usual and studied under Professor Jörg Hoffman. He was admitted to Winterthur Music High School in in 1996 and studied in the class of Gyorgy Pauk. Starting in 1998, he studied under Professor Rudolf Koelman, known as one of the last star students of Heifetz, in the same school. In 2001, he was conferred the Konzertreife (Concertist) diploma with the highest degree. Continuing his studies with Professor Suna Kan at Bilkent University, he received his Proficiency in Arts degree. Having appeared in many activities, both at home and abroad, Erkin Onay performed as soloist in many concerts with orchestras such as the Presidential Symphony Orchestra, the İstanbul, İzmir, Antalya, Çukurova, and Bursa State Symphony Orchestras, the Eskişehir Symphony Orchestra, DESSO and BSO, under the baton of distinguished conductors, including Gürer Aykal, Rengim Gökmen, İbrahim Yazıcı, Antonio Pirolli, Naci Özgüç, Vladimir Altschuler and Emil Tabakov. He appeared at the 34th International Ankara Music Festival and 45th International İstanbul Music Festival and gave recitals and chamber music concerts in Turkey, Ukraine, Brazil, Japan, India, England and Germany. He served as the principal violin at the Antalya State Symphony from 1999 to 2004 and at the Bilkent Symphony Orchestra from 2004 to 2006. Holding an Associate Professor degree since 2016, Onay is the principal violin at the Ankara State Opera and Ballet and continues to give chamber music and solo concerts. He has been a member of the BEGOA ensemble (representing the letter E in the name of the ensemble) since 2016. Sinan Dizmen viyolonsel violoncello

İlk müzik derslerini babası Doç. Özkan Dizmen’den aldı. Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Viyolonsel Sanat Dalından mezun olduktan sonra, 1996 yılında Alman Hükümeti bursunu (DAAD) kazanarak Lübeck Müzik Yüksek Okulunda Prof. Ulf Tischbirek ile viyolonsel, Prof. Konrad Elser ve Prof. Walter Levin ile oda müziği çalıştı. Burada bulunduğu süre içerisinde Schleswig- Holstein Müzik Festivalinde, Polonya’da düzenlenen Kasna Bahar Festivalinde ve Almanya’nın çeşitli şehirlerinde konserler verdi. Lübecker Quartett’in viyolonsel üyesi olarak çok sayıda konser veren sanatçı, aynı zamanda, Schleswig- Holstein Festival Orkestrası, Vogtland Filarmoni Orkestrası ve Lübeck Filarmoni Orkestrasında görev aldı. Andante Dergisinin 2013 yılında “Yılın En İyi Oda Müziği Topluluğu” dalında ödüle layık gördüğü Ankara Üniversitesi Solistleri Yaylı Çalgılar Dörtlüsünün viyolonsel üyesi olan sanatçı, bu toplulukla aralarında İdil Biret, Johannes Moser ve Ruşen Güneş’in de bulunduğu birçok solistle konserler vermiş, ulusal ve uluslararası birçok festivale katılmıştır. Amerikalı besteci Mark Zanter’in Ankara Üniversitesi Solistleri için bestelediği Yaylı Çalgılar Dörtlüsünün Amerika turnesi esnasında ilk seslendirilişini ve CD kaydını yapmıştır. Franz Helmersonn, Siegfield Palm ve Anner Bylisma gibi sanatçıların ustalık sınıflarına katılmıştır. Sinan Dizmen, solo ve oda müziği alanında konser çalışmalarını sürdürmekte ve Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuvarında öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.

Sinan Dizmen received his first music lessons from his father, Associate Professor Özkan Dizmen. After graduating from the Violoncello Department of the Ankara State Conservatory of Hacettepe University, he was admitted to Lübeck Music High School on a scholarship of the German Government (DAAD) in 1996, and studied violoncello with Professor Ulf Tischbirek and chamber music with Professor Konrad Elser and Professor Walter Levin. During his education, he gave concerts at the Schleswig-Holstein Music Festival and Kasna Spring Festival in Poland, and in many German cities. Besides playing the violoncello as a member of the Lübecker Quartett in numerous concerts, Dizmen also appeared with the Schleswig-Holstein Festival Orchestra, Vogtland Philharmonic Orchestra and Lübeck Philharmonic Orchestra. Sinan Dizmen is a member of the String Quartet of the Ankara University Soloists, which was named “the Best Chamber Music Ensemble of the Year” by Andante music magazine in 2013, and performed in many concerts with soloists like İdil Biret, Johannes Moser and Ruşen Güneş, as well as at several national and international festivals with this ensemble. He played in the premiere of the String Quartet composed by the American composer Mark Zanter for the Ankara University Soloists during the ensemble’s United States tour and the CD recording of the work. Dizmen attended the masterclasses of Franz Helmersonn, Siegfield Plam and Anner Bylisma. Currently, Sinan Dizmen continues his concerts as soloist and chamber musician and teaches at the State Conservatory of Ankara University. Selçuk Akyol obua oboe

İlk müzik çalışmalarına babası Ali Rıza Akyol ile başlayan sanatçı, 1993 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Obua Ana Sanat Dalına Yard. Doç. Macit Kızılay’ın öğrencisi olarak girdi. Aynı okulun lisans devresinden 2000 yılında mezun oldu. Şubat 2001’de Federal Almanya Cumhuriyeti, Hochschule-Düsseldorf'un sınavlarını kazanarak, Prof. Taşkın Oray'ın sınıfında yüksek lisans (Künstlerische Ausbildung) öğrenimine başladı. Bu öğrenimini 2004 yılında "Sehr Gut-Çok İyi" derece ile bitiren sanatçı aynı okulda "Konzertexamen" öğrenimini 2006 yılı Ocak ve Şubat aylarında verdiği konserler ile "Auszeichnung –Yüksek Şeref" derecesi ile tamamladı. Öğrenimi sırasında Düsseldorf Symphoniker, Krefelder Kammer Orchester ve BayerOrchester-Krefeld ve Notabu Ensemble-Düsseldorf’da görev aldı. Ayrıca kurucu üyelerinden olduğu Schumann-Camerata Orkestrası ile Eylül 2004’te “Deutsche-Russiche Kulturbegegnung” (Alman-Rus Kültür Tanışması) organizasyonu kapsamında, Rusya’nın Moskova-Nijhi Nowgorod-Kazan ve Wolgograd gibi önemli kültür merkezlerinde konserler verdikleri turneye katıldı. Kasım 2004’te Neuma Quintett ile Schmolz Bickenbach- Dusseldorf Oda Müziği Yarışmasında birincilik ödülü aldı ve Nord-Rhein Westfallen eyaletinde konserler verdi. 2006 yılında W.A. Mozart’ın 200. doğum yılı nedeni ile Düsseldorf’ta düzenlenen festivale katıldı. İzmir Devlet Senfoni Orkestrası, Başkent Oda Orkestrası, Bilkent Senfoni Orkestrası ile solist olarak konserler verdi. Selçuk Akyol, Temmuz 2007’den bu yana Bilkent Senfoni Orkestrasında obua grup şefi, Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesinde öğretim görevlisi olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Sanatçı ayrıca Hitit Nefesli Beşlisinin üyesidir. Selçuk Akyol started studying music with his father Ali Rıza Akyol. In 1993, he was admitted to the Oboe Department of the State Conservatory of Dokuz Eylül University to study in Assistant Professor Macit Kızılay’s class. He completed his undergraduate studies in the year 2000. In 2001, he won the admission examination of the Robert Schumann Hochschule - Düsseldorf of the German Federal Republic and started his graduate education (Künstlerische Ausbildung) in Professor Taşkın Onay’s class. After completing his studies in 2004 with high honors, he continued to Konzertexamen education in the same school and, following his concerts in January and February, graduated with high honors in 2006. During his school years, Akyol played with Düsseldorf Symphoniker, Krefelder Chamber Orchestra and Bayer Orchester-Krefeld, and Notabu Ensemble, Düsseldorf. With the Schumann-Camerata Orchestra, of which he is a founding member, he went on tour in September 2004 and gave concerts at the major cultural centers of Russia, including , Nijhi Nowgorod, Kazan and Wolgograd in the context of a Deutsche-Russiche Kulturbegegnung (German-Russian Cultural Encounters) organization. In October 2004, he won the first prize at the Schmolz Bickenbach - Düsseldorf Chamber Music Competition with Neuma Quintett and gave concerts in Nord-Rhein Westfallen. Akyol participated in the festival organized on the 200th birthday of W.A. Mozart in Düsseldorf in 2006. He gave concerts as soloist with the İzmir State Symphony Orchestra, the Başkent Chamber Orchestra and the Bilkent Symphony Orchestra. Selçuk Akyol has been the principal oboe at the Bilkent Symphony Orchestra and a faculty member in the Faculty of Music and Performing Arts of Bilkent University since July 2007. He is also a member of the Hitit Wind Quintet. Selen Özyıldırım klarnet clarinet

Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarında Ayhan Yunkuş’un öğrencisi olarak tamamladı. Daha sonra Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesinde Alain Boeglin ile eğitimine devam etti. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, Eskişehir Senfoni Orkestrası, Mersin Akademik Oda Orkestrası, Bilkent Senfoni Orkestrası ile solist olarak konserler verdi, İstanbul Müzik Festivali’nde bir resital gerçekleştirdi. Genç Yetenekler serisinde, Danimarka Radyo Televizyon Orkestrası ile solo konser vererek Türkiye’yi temsil etti. İskoçya’da düzenlenen Aberdeen Yaz Festivaline burslu olarak kabul edildi. 2002-05 yıllarında İsviçre'nin Montreux şehrinde düzenlenen September Musical Festival Orkestrasına davet edildi. 1998 yılından beri Bilkent Senfoni Orkestrası üyesi olan Selen Özyıldırım, 2006 yılından bu yana da öğretim görevini devam ettirmektedir.

Selen Özyıldırım received her bachelor’s degree from the State Conservatory of İstanbul University, where she studied in Ayhan Yunkuş’s class. She continued her studies with Alain Boeglin in the Faculty of Music and Performing Arts of Bilkent University. She appeared as soloist with orchestras including the İstanbul State Symphony Orchestra, the Eskişehir Symphony Orchestra, the Mersin Academic Chamber Orchestra, and the Bilkent Symphony Orchestra, and gave a recital at the İstanbul Music Festival. She represented Turkey in the Young Talents series by giving a solo concert with the Danish Radio and Television Orchestra. Özyıldırım was accepted to Aberdeen Summer Festival in Scotland on a scholarship. She was regularly invited to the Orchestra of the September Musical Festival in Montreux, Switzerland from 2002 to 2005. A member of the Bilkent Symphony Orchestra since 1998, Selen Özyıldırım is on the faculty since 2006.

Ahmed Adnan Saygun (1907-1991)

İki piyano için Op.56 “Ballade” ve üç piyano için Op.73 “Poem” oda müziği oluşumları için yazılmışsa da senfonik soluklu yapıtlardır. Op.56 1975’te, Op.73 1986’da bestelenmiştir. Saygun son yaratı döneminde solo piyano yapıtları, piyano konçertoları ve piyanolu oda müziği yapıtlarına belli bir ağırlık vermiştir. Besteci, bizzat kendisi, eserlerinin icrasına piyanist Gülsin Onay’ın angaje olmasını bunun gerekçesi olarak açıklar. Onay’ın piyano profesörü Bernhard Ebert’e önce “Ballade” örnek gösterilmiş ve Ebert’in arzusu üzerineyse “Poem” bestelenmiştir. Her iki eser de “4. Senfoni” ile başlayan karmaşık müzik diline yakınlık gösterir. İlk ve orta yaratı dönemlerinde gözlemlenen makamsal hatların hâkimiyeti, yerini kimi zaman gözalıcı ya da perküsif akorsal dokulara kimi zamansa kesik kesik ya da bağlı hızlı figürlere bırakmıştır. Eser bölgelerini açıkça birbirinden ayırt etmek çoğu zaman olası değildir. Sonat allegrosu biçimi genel hatlarıyla her iki eserde de kendini belli etmesine karşın daha çok doğurgan fikirlerin bitmek bilmez yeniden oluşumları akışa yön vermektedir. 1956 yılında bestelenmiş olan, keman ve piyano için Op.33 “Demet” çağdaş Türk müziğinin en popüler yapıtlarındadır. Saygun’un orta yaratı döneminde verilmiş eser, çeşitli halk danslarını süit biçiminde bir araya getiriyor olmasıyla, ilk yaratı döneminin bestecilik yaklaşımlarını anıştırır. Diğer yandan, 1930’larda Saygun’un müziğinde kendini açık şekilde belli eden Fransız tınlayıştan uzaklaşmaktadır. Şarkı söylediği yerde keman, bestecinin sahne eserlerindeki ezgiselliğe atıfta bulunur. Piyano eşliklerinde duyulan armoniler ve figürsel unsurlar, artık İzlenimci tavırdan uzak düşmekte, kemanda olduğu gibi operatik dile yaklaşmaktadır. Gerek ağıtsal gerek canlı, dans karakterindeki parçalarda stilizasyon ve dolayımlamalar azalmıştır: Bartók esinli ritmik ve makamsal bir katıksızlık, doğrudan söyleyen bir dil duyulmaktadır. Bu müziksel anlatım biçimi çağdaş Türk müziğinde klasikleşen, ilerleyen yıllarda diğer besteciler tarafından sıkça başvurulan bir düsturun ilk örneklerindendir. Viyolonsel ve piyano için Op.12 “Sonat” 1935’te bestelenmiş, ilk icrası 1941’de gerçekleşmiştir. Eserin ithafında “David Zirkin’in hatırasına” ifadesi yer almaktadır: İlk seslendirmenin viyolonselisti olan Zirkin o yıllarda Ankara’da etkin olan bir icracı ve pedagogdu. Op.12 “Sonat” gerek Saygun’un 1930’ların ortasındaki temel yaklaşımlarını ortaya koyan gerek sonraki yaratı dönemlerine doğru gelişimini açıkça muştulayan önemli bir eserdir. İlk yaratı dönemindeki eserler daha çok süit ya da benzeri parça öbekleri ile vokal ve orkestral güçleri bir araya getiren daha büyük formlardır. Op.12’de ilk kez birkaç bölümlü, dairesel bir kuruluş olarak sonat biçimi ele alınır. Bu tavrıyla kompozisyon hocası d’Indy ve çağcıl Fransız müziğine, oradan doğru da Franck ile Beethoven’a uzanan, yeni ve sonrası için merkezî bir kulvar açar. Gerek biçim gerek materyal açısından yaylı dörtlüler ve senfonilerin hazırlayıcısıdır. Saygun’un 1940’lı ve 50’li yıllardaki temel modal malzemesi olan hibrit bileşim ve bitiştirmeler burada uygulanmıştır. Armoni de bu ögelerden doğar ve onlara eklemlenir. Bazı yaygın siyasî söylemler ve yanıltıcı müzikolojik genellemelerin aksine, halk müziği ve Osmanlı sanat müziği Saygun’un dilinde barışıktır (Esasen Türk Beşleri’nin tamamında da böyledir diyebiliriz). Sadece bu ikisi de değil; halk müziğinin kökeninde olduğuna inandığı pentatonizm ve klâsik Türk musıkisinin kökeninde olduğuna inandığı tetrakordal nüveler, Avrupa müziğine referans veren çokseslilik ve biçim kurguları… Dolayısıyla stiller ve kültür havzaları kadar tarihsel dönemler de bir ortak yaşam içine girerler. Saygun’un dünya görüşü bir tür kültürel-tarihsel bütünlük ya da kültürlerarası aşkın tasarım olarak karşımızda durmaktadır. Verimli ve sıklıkla klasik biçimlerde eser vermiş bir besteciden beklenmeyecek şekilde Saygun’un üçlü formasyon için az yapıtı vardır. Bunlardan biri obua, klarnet ve piyano için 1975 yılında bestelediği Op.55 “Trio”dur. Üç piyanist gerektiren Op.73 “Poem”le karşılaştırıldığında, farklı renkteki üç sazı bir araya getiren Op.55 daha ideal bir üçlü olarak görülebilir. Son yaratı döneminde olan bestecinin üslûbu, “Ballade” ve “Poem”de olduğu gibi, basitçe folklorik olarak nitelendirilemez. Saygun, bestecilik dilinin kaynakları ve kökenleri karşısında soyut bir mesafe kazanmıştır. Özellikle aksak tartılar üzerine solo piyano için yazılmış eser öbekleri aracılığıyla, savaş sonrası öncü bestecilik akımlarıyla yüzleşmiş olduğu “Trio”da kendini belli eder. Makamsal çizgiler ve içerdikleri seyir özellikleri, ayrıcalıklı konumlarını çalgısal jest ve renk karşıtlıkları, puantilist dokularla paylaşmaktadır. Teknik olarak büyük güçlükler içeren eser, yer yer bestecinin son dönem senfonileriyle dilsel bir ortaklığa da girer: farkı, üçlünün, senfoni orkestrasına göre çok daha çevik bir çalgı grubu oluşundadır. Besteci bu imkânı dinamik yazıya ve her bir partisinde, aynı zamanda bütünde, solistik bir esere dönüştürmüştür.

Although Op.56 “Ballade” for two pianos and Op.73 “Poem” for three pianos are conceived for chamber music formations, they both articulate a symphonic breath. Op.56 is composed in 1975 and Op.73 in 1986. They belong to the last creative period by Saygun, in which works for solo piano and piano concertos as well as chamber music works including piano are more frequent. The composer himself substantiate this primacy of piano music with pianist Gülsin Onay’s engagement in the performance of his own works. As an example of Saygun’s writing for several pianos, “Ballade” was initially brought to Onay’s piano professor Bernhard Ebert’s attention. Then, on the latter’s wish, “Poem” was composed. Both works show an affinity to the complex language beginning with “Symphony No. 4”. The prevalence of modal (Tr. makamsal) lines in the first and middle creative periods are weakened on the one part by chordal textures, grandiose or percussive, and on the other part by fast figurations, staccato or legato. In the main, formal sections let themselves hardly differentiate from each other. Even though the form of sonata allegro roughly comes through, the musical stream is led by the perpetual becoming of some idées génératrices. Composed in 1956, Op.33 “Suite” for violin and piano is one the most popular works of the 20th Century Music in Turkey. Op.33 falls into Saygun’s middle creative period. Assembling folk dances in the framework of a “Suite” is reminiscent of one of the central compositorial attitudes from the first creative period. On the other hand, it dissociates itself from the French sound of the former works. The violin in the “Suite”, on passages where it sings, refers to the melodic style of Saygun’s stage works. Harmonies and figurative elements in the piano are now far from the Impressionistic allusions of before. Piano accompaniments are closer to those in an operatic language, resembling the inclinations of the violin part. In elegiac passages as well as lively dance pieces, stylizations or mediations are kept to a minimum: a sheer rhythmic drive with the directness of an unadulterated modal narrative is evocative of Bartók. This compositorial attitude is to become but a classical norm among the younger generations of composers in Turkey in the following decades and referred to in countless works. Although composed in 1935, Op.12 “Sonata” for cello and piano took its premiere not until 1941. The dedication on the score reads “To the memory of David Zirkin” who was the cellist of the first performance. In those years, Zirkin was an influential performer and pedagogue based in Ankara. Op.12 demonstrates Saygun’s central approaches in the 1930s, compositorially as well as musicologically, and is a clear precursor of his further development through the following decades. In his first creative period Saygun’s output is dominated either by suites, i.e. gatherings of pieces, or by larger scale works assembling vocal and orchestral powers. For the first time in op. 12, the sonata form as multimovement cyclic form comes to the fore. This attitude opens a new path towards his composition tutor d’Indy and contemporary French music, thus back into Franck and Beethoven, and also paves the way for the central genres of his subsequent creative periods. With regards to form and material it is the forerunner of his string quartets and symphonies. Hybridization, in form of modal juxtapositions and syntheses, as Saygun’s principal pitch organizational and motivic material from 1940s and 50s emerges firstly here. Harmony is born out of these modal complexes and articulates thereinto. Contrary to some prevailing ideological discourses of the time and misleading musicological generalizations, Anatolian folk music and Ottoman art (court) music are at piece together – and similarly in Turkish Five, i.e. the first composer generation in the Republic of Turkey. Not only the reconciliation of these two, but that of the pentatonism lying in the historical origin of Turkic (folk) music cultures and tetrachordal structures lying in that of Ottoman classical style (probably as remnants of the ancient Greek music), of polyphony and formal constructs as reference to European serious music… thus a symbiosis of stylistic and cultural domains as well as historic periods and processes. The weltanschauung of Saygun is before us as culture-historical complex or an transcendental (intercultural) design. Unexpected from a productive composer whose main field of activity is classical forms, Saygun’s output for trio formations is limited. One of them is Op.55 “Trio” for oboe, clarinet and piano composed in 1975. As compared to Op.73 “Poem”, Op.55 “Trio” would be considered as a more ideal example of the formation as comprised of three different instrumental colors. Like in “Ballade” or “Poem”, the late style of Saygun cannot be considered simply as folkloric. He gains an abstract distance from the sources and origins of his former composition language. Having faced and disputed with the post-war avantgarde, especially via his sets of aksak rhythms for piano solo, has left its traces, audible in the “Trio”. Modal lines and course of melody loses their overhand vis-à-vis instrumental gestures, color contrasts, and pointillist textures. The “Trio” bearing huge technical difficulties also shares a common ground with Saygun’s late symphonies: though, what makes the difference, is the agility of and the prompt reactions within the tripartite formation. Saygun transforms these capacities into a dynamic writing and a soloistic work, in each of its parts and all in all. Yiğit Aydın Bilkent Saygun Merkezi Direktörü Kapak Fotoğrafı | Cover Photo by Ozan Sağdıç

Bilkent Üniversitesi kültür ve sanat faaliyetidir. Cultural and artistic activity of Bilkent University.