KARADENİZ ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ DERGİSİ THE JOURNAL OF INSTITUTE OF BLACK SEA STUDIES

2019 5 / 8 (129-141)

Demirel, Serkan, “MÖ ı. Binyılda Doğu Karadeniz’in Yerel Toplulukları”, Karadeniz Araş- tırmaları Enstitüsü Dergisi, 5/8, ss.129-141. DOI: 10.31765/karen.668091

MÖ I. BİNYILDA DOĞU KARADENİZ’İN YEREL * TOPLULUKLARI  Serkan DEMİREL

* Araştırma makalesidir. Öz: Doğu Karadeniz bölgesinin Prehistorik dönemleri hakkında oldukça az bilgi bulunmaktadır. Bölgeye ilişkin ** Doç. Dr., Karadeniz Teknik bilgi veren antik kaynakların kısıtlı bilgiler sunmasının Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, dışında bölgedeki arkeolojik çalışmaların az olması ve Arkeoloji Bölümü, mevcut çalışmaların da ağırlıklı olarak Klasik Dönem ve E-Posta: [email protected] sonrasına yoğunlaşması, Doğu Karadeniz bölgesini bu ko- nuda belki de Anadolu’da en az bilinen bölge yapmaktadır. ORCID: 0000-0002-7634-1421 Klasik öncesi dönemler itibariyle Doğu Karadeniz bölgesi- nin ıssız olduğu düşünülmemelidir. Doğrudan doğruya

bölgeye atfedilebilecek en erken kaynaklar, MÖ I. binyılın ikinci çeyreğinden itibaren bölgede başladığı düşünülen Yunan kolonizasyonu dönemi ve sonrasına tarihlenen Yu-

nan ve Latin metinleridir. Bu metinlerden edinilen bilgiye göre bölgede, söz konusu dönem ve muhtemelen önce- sinde bazı yerel topluluklar yer almaktadır. Yalnızca ya- Anahtar Kelimeler: MÖ Birinci Bin- zılı kaynaklardan tanınan bu topluluklar ile ilişkilendiri- yıl, Doğu Karadeniz, Khalybler, Tiba- renler, Mossynoikler, Driller, Mak- lebilecek ilk maddi buluntular ise Giresun ve ’da ronlar. yakın zamanda gerçekleştirilen ve halen devam eden bazı arkeolojik çalışmalar sayesinde elde edilmiştir. Keywords: First Millennium BC, So- uth Eastern Black Sea, Chalybes, Tiba- Eldeki veriler ışığında, Doğu Karadeniz bölgesinin MÖ bi- renians, Mossynoecians, Drilae, Mac- rinci binyılın özellikle ikinci yarısından itibaren varlığın- rones. dan haberdar olunan yerel topluluklarının coğrafik dağı- lımına ilişkin tahmin yapılabilmek mümkündür. Buna göre Samsun-Ordu bölgesinin iç kesimindeki Khalybler ve bu halkın doğusundan başlamak üzere, kıyı şeridinden do- ğuya doğru Tibarenler, Mossynoikler, Driller ve Trab- zon’un dağlık iç kesimindeki Makronlar ile bölgenin do- ğusundaki birtakım küçük gruplar söz konusu yerel top- lulukları oluşturmaktadır. Sosyal ve ekonomik açıdan de- ğerlendirildiğinde ise bu toplulukların farklı özelliklere Gönderim Tarihi: 16.09.2019 sahip olmalarına rağmen bölgede yakın zamana kadar gö- Kabul Tarihi: 28.11.2019 rülen hayvancılık ve küçük ölçekli bahçe tarımının des- Serkan DEMİREL KAREN 2019 / 5 / 8 130 teklediği yaylacı yaşam tarzına sahip oldukları Doğu Karadeniz bölgesi olarak adlandırdı- anlaşılmaktadır. ğımız Karadeniz Havzası’nın güneydoğusu 1 LOCAL COMMUNITIES IN SOUTH-EASTERN Prehistorik dönemlerde belki de Ana- BLACK SEA IN THE FIRST MILLENNIUM BC dolu’nun en az bilinen bölgesidir.2 Bölge- deki arkeolojik çalışmaların az olması ve Abstract: There is very limited information mevcut çalışmaların da daha çok Klasik Dö- about the prehistoric periods of the South East- ern Black Sea region. In ancient sources, infor- nem ve sonrasına yönelik olması söz ko- mation about the region is very limited and nusu “bilinmeme” durumunun temel nede- there are few archaeological studies in the re- nidir. 2009 yılından itibaren Giresun’da gion. In addition, archaeological studies mainly başlayan arkeolojik yüzey araştırmaları ve focus on the Classical Period and beyond. As a 2018 yılında Trabzon’da başlayan Protohis- result, the South Eastern Black Sea is perhaps torik dönem yüzey araştırmalarında, böl- the least known region in . genin Protohistorik Dönemi olarak değer- However, it should not be considered that there lendirilmesi gereken MÖ I. binyıla tarihle- is no community in the region during these pe- nen ve bölgedeki yerel nüfus ile ilişkilendi- riods. The earliest sources that can be directly rilebilecek ilk maddi buluntular tespit edil- attributed to the South Eastern Black Sea region miştir. Zira MÖ I. binyılın ikinci çeyreğinde are Greek and Latin texts dating back to the pe- başladığı düşünülen Yunan kolonizasyonu3 riod of Greek colonization, which began in the sırasında (veya öncesinde) bölgede yerle- region since the second quarter of the first mil- lennium BC. According to the information ob- şik bazı yerel toplulukların yaşadıkları ya- tained from these texts, the region was settled zılı kaynaklardan hâlihazırda bilinmek- 4 by a number of communities that could be called teydi. indigenous probably before and during the pe- Doğu Karadeniz bölgesinde batıdan doğuya riod of colonization. The first material finds to be associated with these communities, which doğru bir hat çizdiğimizde pek çok topluluk are known only from written sources, were ob- ile karşılaşılmaktadır. Bölgenin en batısına tained through some recent archaeological yerleştirilen topluluk genellikle Khalybler studies in Giresun and Trabzon. veya Halizonlar / Alizonlar olarak adlandı- rılan topluluktur. Bu topluluk hakkındaki In the light of the available data, it is possible to estimate the geographical distribution of the lo- ilk bilgiler Homeros’tan gelmektedir: cal communities that have been informed of the “...Odios’la Epistrophos komuta eder Ali- existence of the Eastern Black Sea region since zonlara, ta uzaklardan gelirler, gümüşün the second half of the first millennium BC. Ac- yurdu Alybe’den...”5 Bu bilgiye göre (daha cording to this data, Chalybes in the inner part sonraki kaynaklarca da tescil edileceği of Samsun-Ordu region and east of this commu- üzere) Khalybler madencilik ama özellikle nity from the coastline to the east Tibarenians, de gümüş üretimi ile ilişkilidirler ve muh- Mossynoecians, Drilae and Macrones in the temeldir ki ismi geçen Alybe kenti Home- mountainous inner parts of Trabzon and a num- ros zamanında gümüş ihracatıyla da meş- ber of small groups to the east of this region 6 constitute these indigenous communities. In ad- hurdur. Homeros’un verdiği bu bilgiyi on- dition, it is understood from the social and eco- dan yaklaşık sekiz yüzyıl sonra açıklamaya nomic perspective that although these commu- çalışan Strabon; Alybe’nin Khalybe olduğu nities have different characteristics, they have ve Halizonların veya Khalyblerin, kendi a transhumance lifestyle supported by livestock çağdaşı olan Khaldailer olduğunu zannetti- and small-scale horticulture in the region until ğini belirtmektedir.7 Strabon ayrıca, Hali- recently. zonların Homeros’un uydurması olduğunu

------1 Protohistorik dönemleri de kapsamak üzere bölge 4 Tsetskhladze, 1998: 9-68 Tsetskhladze, 2007: 160- prehistoryası MÖ I. binyılın ortalarına kadar sürmüş- 195. tür. 5 Hom. İlyada. II. 856-857. 2 Değerlendirme ve kaynakça için bkz. Çalışkan Akgül, 6 Demir, 2009, 67. 2016: 9-26. 7 Str. Geographika XII. 3. 19 vd. 3 Carpenter, 1948 1-10, Graham, 1958: 25-42, Drews, 1976: 18-31. 131 MÖ ı. Binyılda Doğu Karadeniz’in Yerel Toplulukları veya daha ziyade Halizonların kim oldu- ve ülkelerinin engebeli bir araziye sahip ol- ğunu bilmeyen ilk kimselerin, gümüşün ve duğunu belirtmektedir.15 Ayrıca öküzle ortaya çıkmış birçok diğer madenin çıkış toprak sürmek, tatlı meyveler yetiştirmek yeri olarak bu ülkeyi hayal ettiklerini de ya da nemli çayırlarda hayvan sürüleri bes- ifade etmektedir.8 lemekle ilgilenmediklerini ve bunun yerine sert demiri işlediklerini, böylelikle elde et- Khalybler hakkındaki bilgi veren erken dö- tikleri gelir ile günlük ihtiyaçlarını karşıla- nem kaynaklarından Aeschylus, Khalyb ül- dıklarını ifade etmektedir.16 kesinin, denizden yana (Karadeniz) Skyth (İskit) ülkesinin çevresinden yüründü- Pomponius Mela, Khalyblerin yalnızca lo- ğünde sol yanda kaldığını ve bu topluluğun kalizasyonunu yapmakta ve meşhur Ami- demir işleyen, yabancılara acımasız davra- sos (Samsun) ile Sinope (Sinop) kentlerini nan bir topluluk olduğunu yazmaktadır.9 işgal ettiklerini, ayrıca Halys (Kızılırmak) Herodot ise gerek coğrafya gerekse bu top- ile Thermodon Nehri’ne de sahip oldukla- luluğun tarifi konusunda farklı bir yorum rını belirtmektedir.17 Plinius ise Khalybleri yapmış ve Halizonları Karadeniz’in kuze- Kotyora’nın batısına koymaktadır.18 Bu yinde Borysthenes Irmağı’nın (Dnieper) topluluğun tunç üretimine19 ve demir dö- denize döküldüğü yerin kuzeyindeki Skyth kümhanelerine atıf yapmaktadır.20 İsken- (İskit) coğrafyasında yaşayan ve buğday, deriyeli Dionysius, Tibarenlerin batısında soğan, sarımsak, mercimek ve darı ekip bi- ve Thermodon Nehri’nin de doğusunda ya- çen bir topluluk olarak tarif etmiştir.10 şadıklarını söylediği bu topluluğun, çetin bir araziye sahip olduklarını ve sert demiri Khalybler hakkındaki en önemli bilgilerden işleme konusunda uzman olduklarını be- birisi, bölgeye gelmiş olan Ksenophon’dan lirtmektedir.21 gelir. Ksenophon fazla kalabalık olmayan Khalyblerin, Mossynoiklerin boyunduruğu Khalybler, Catullus’un şiirlerinde toprağın altında yaşadıklarını ve bu ülkenin batı- altında maden damarlarını arayan ve de- sında yer aldığını, daha batıda ise Tibaren- miri işleyen ilk insanlar olarak adlandır- lerin ve Kotyora’nın (Ordu) bulunduğunu mıştır.22 Benzer şekilde Ammianus Marcel- belirmekte ve demir işçiliği ile geçindikle- linus da bu topluluğu demiri çıkaran ve iş- rini de eklemektedir.11 Bu bilgi az çok Ho- leyen ilk insanlar olarak tanımlamakta ve meros ile eşleşir ve bu topluluğun maden- Tibarenlerin batısına yerleştirmektedir.23 cilikle olan ilişkisine demiri de dâhil eder. Virgil’in şiirlerinde madencilik24 ve özel- likle demir25 ile olan ilişkileri de belirtil- Pseudo Scylax, Khalyb ülkesini Termodon mektedir. Nehri (Terme Çayı) ve Themiskyra (Terme) kentinin doğusuna ve Tibarenle- Khalybler hakkında bilgi veren erken dö- rin de batısına yerleştirmektedir.12 Apollo- nem metinlerinde bir uyumsuzluk olsa da nios ise insanlar arasında en berbat olan- özellikle MÖ 4. yy. ve sonrasına tarihlenen ları olarak nitelendirdiği Khalyblerin, bu- metinlerde büyük ölçüde birlik olduğu söy- günkü Çarşamba Ovası13 civarındaki Ama- lenebilir. Buna göre Khalyblerin yaşadığı zonlar ile Yoroz Burnu’nun14 ötesine yer- coğrafya genel olarak Kotyora’nın batısı ile leştirdiği Tibarenler arasında yaşadıklarını Thermodon Nehri’nin doğusu olarak göste-

------8 Str. Geographika XII. 5. 28. 16 Apoll. Rhod. Argo. II. 1002 vd. 9 Aes. Prometheus 728. 17 Pom. Mela. Chorographia I. 105. 10 Hrd. Historia IV. 17, 52. 18 Plin. Nat. His. VI. 4. 1. 11 Ksen. Anab. V. 5. 1-4. 19 Plin. Nat. His. VII. 56. 3. 12 Skyl. Periplous 88-89. 20 Plin. Nat. His. VII. 82. 1. 13 Δοίαντος πεδίον (Apoll. Rhod. Argo. II. 373) Çar- 21 Dion. Rehber 769-770. şamba Ovası (?). 22 Cat. Şiirler 54. 14 “Γενηταίην ὑπὲρ ἄκρην” (Apoll. Rhod. Argo. II. 378) 23 Amm. Marc. Rerum Gestarum Libri 22.8.21. Yoroz Burnu (?). 24 Virgil, Aeneas XIII. 421, X. 174. 15 Apoll. Rhod. Argo. II. 370 vd. 25 Virgil, Georgics I. 158. Serkan DEMİREL KAREN 2019 / 5 / 8 132 rilmektedir. MÖ I. yy.’ın ortalarına tarihle- Khalyblerin doğusu genellikle Tibarenlerin nen Pomponius Mela’nın verdiği bilgilere ülkesi olarak kabul edilir. Bu görüşe muha- göre Sinope’ye ulaşacak kadar batıya yayıl- lif tek kaynak yukarıda da bahsedildiği mış olsalar da, ilgili metinde de bahsedil- üzere Ksenophon’dur. Ksenophon’a göre diği üzere bu durum bir işgal olup asıl yer- Tibarenler batıda Kotyora, doğuda ise leşim alanını göstermemektedir. Bu coğra- Khalybler ile sınırdır.30 Bunların dışındaki fik tespite tek muhalif görüş Ksenop- kaynakların hemen hepsi Tibarenleri hon’dan gelmektedir. Zira Ksenophon yu- Khalyblerin doğu sınırına koymaktadır. karıda da belirtildiği üzere bu ülkeyi Kot- Pseudo Scylaks31 ve Rodoslu Apollo- yora’nın ve Tibarenlerin doğusuna koy- nius’un32 lokalizasyonları bu şekildedir. maktadır. Bu konuda kesin bir açıklama Şamlı Pausanias Tibarenlerin doğusunda yapmak mümkün olmamakla birlikte Kse- Mossynoikleri göstermekle birlikte Kera- nophon’un metnine eleştirel bakmak gere- sus (Giresun) şehrinin ve Adası’nın kebilir. Ksenophon’un, diğer kaynaklarda (Giresun Adası) batısını işaret etmekte- savaşçı bir topluluk olarak betimlenen dir.33 Pomponius Mela doğuda Mossynoik- Khalybler hakkında sadece tek bir cümle ler ve batıda Khalybler arasını bu topluluk bilgi veriyor olması, nüfuslarının az oldu- ile ilişkilendirmiştir.34 Strabon ise Pharna- ğunu belirtmesi26 ünlü komutanın muhte- kia (Giresun) ve Trapezus’un (Trabzon) üst melen kıyı boyunca yol aldığı, Kotyora’nın kesimlerinden Küçük Armenia’ya kadar ve Tibarenlerin batısında ve ağırlıklı ola- uzanan bölgeyi Tibaren ve Khaldai ülkeleri rak iç kesimdeki dağlı arazide yaşayan olarak gösterir.35 Strabon aynı metinde bu Khalybler ile hiç karşılaşmamış olduğunu ülkelerin sınırını Kolkhis’e kadar uzatır- gösteriyor olabilir. Ancak bu tespit elbette ken, Trapezus ve Pharnakia’yı Kolkhis sı- ki tartışmaya açıktır. nırlarına dâhil etmediği anlaşılmaktadır. Plinius, Tibarenleri Cotyorum’un (Ordu) Khalybler hakkında verilen bilgilerde en doğusuna ve Mossynoiklerin de batısına dikkat çeken unsurlardan birisi Khalyb ül- yerleştirmiştir.36 Benzer şekilde Ammianus kesinin maden, ama özellikle gümüş ve de- Marcellinus da bölge topluluklarını sayar- mir konusunda zengin olduğudur. Bu ko- ken Tibarenlerin batısında Khalyblerin, do- nuda yukarıda işaret ettiğimiz bölgenin so- ğusunda ise Mossynoiklerin ismini ver- runlu olduğu söylenebilir. MTA’nın verile- mekte ve yaşadıkları yerleri düz alan ola- rine göre Ordu merkez ve Yündalan Yay- rak tarif etmektedir.37 Bir mit olsa da Argo- lası’nda görünür ve muhtemel demir re- notların Orfeus versiyonunda Tibarenler zervleri söz konusudur.27 Ancak bu maden- ve Khalybler, Mossynoiklerin ülkesinde lerin antik dönem ve öncesi kullanımına birlikte yaşayan insanlar olarak tanımlan- dair bilgi yoktur. Bölgenin güneyinde To- mıştır.38 Görülebileceği üzere Ksenop- kat Artova-Karadut sahasında ise demir re- hon’un Tibarenlere ilişkin lokalizasyonu zervi28 olmakla birlikte bu kadar güneyde dışında diğer tüm kaynaklar Tibaren ülke- bir sınır olduğunu düşünmek güç olabilir. sine ilişkin aynı bölgeyi işaret etmektedir. Bölgedeki yüzey araştırmalarında konuya Buna göre Kotyora ile Kerasus arasındaki delil teşkil edebilecek herhangi bir sonuç bölge bu topluluğun yaşam alanı olarak bulunmamaktadır.29 ileri sürülebilir.

------26 Ksen. Anab. V. 5. 1 30 Ksen. Anab. V. 5. 1 vd. 27 http://www.mta.gov.tr/v3.0/sayfalar/bilgi mer- 31 Γενηταίην olarak metinde ifade edilen Yoroz burnu- kezi/maden_potansiyel_2010/Ordu_Madenler.pdf nun ötesi (Skyl. Periplous 87). 28 http://www.mta.gov.tr/v3.0/sayfalar/bilgi-mer- 32 Apoll. Rhod. Argo. II. 377. kezi/maden_potansiyel_2010/Tokat_Madenler.pdf 33 Pse. Scy. Descriptio 914. 29 Kelkit vadisinin kuzeyinde az sayıda Demir Çağı bu- 34 Pom. Mela. Chorographia I. 106. luntu alanları vardır. Özsait, 1994, 459 vd. Ayrı. Bkz. 35 Str. Geographika XII. 3. 28-29. Özsait 1991, 357 vd. Yakın dönemdeki yüzey araştır- 36 Plin. Nat. His. VI. 4. 1. maları ağırlıklı olarak Hellenistik dönem ve sonrası 37 Amm. Marc. Rerum Gestarum Libri 22.8.21. buluntular tespit edilmiştir. Erol, 2012, 183 vd. 38 Orph. Orp. Argo., 725. 133 MÖ ı. Binyılda Doğu Karadeniz’in Yerel Toplulukları

Ağırlıklı olarak lokalizasyondan bahseden civarında bulunuyor olmalıdır.47 Ancak bu metinlerde az da olsa bu topluluğun yaşam kent genellikle M.Ö. 183 yılından sonra koşulları hakkında bilgi verilmektedir. Pharnakia (Giresun) olarak adlandırılan Ksenophon, Tibarenlerin ülkesinin, doğuya Kerasus ilişkilendirilir.48 Bu durumda Kse- doğru diğer bölge topluluklarının ülkele- nophon’un mesafe konusunda ya bir hata rine göre daha düz olduğunu, deniz kıyısın- yapmış olduğu ya da ikinci bir Kerasus ken- daki kalelerinin39 az tahkim edildiğini yaz- tinin var olduğu düşünülebilir. Burada maktadır.40 Küçük boyutlarda olması muh- mantıklı olan ikinci bir Kerasus kentinin temel bu mevkiiler, Tibarenlerin en azın- var olduğudur. Bunun için iki temel delil dan bir kısmının sosyal tabakalaşmanın ol- ileri sürülebilir. İlki, bugün için iki kent duğu yerleşik yaşam koşullarına uyum sağ- arasındaki 130 km’lik mesafeyi yaya olarak ladığı akla getirmektedir. Ksenophon’un 3 günde kat etmenin mümkün olmaması- Tibaren ülkesinin daha düz olduğuna dair dır. En uzun alınabilecek mesafe günde 25 verdiği bilgiye paralel olarak, Apollonios km’den yaklaşık 75 km. civarında olmalı- bu ülkenin koyun açısından zengin oldu- dır.49 İkinci olarak Ksenophon’un Kera- ğunu belirtmektedir.41 Aynı bilgi İskenderi- sus’u, eğer klasik dönemdeki Pharnakia ise yeli Dionysius tarafından da verilir.42 Me- bu kentin batısı (yukarıda yer alan) antik tinlerden bu topluluğun Khalybler ve kaynaklarda belirtildiği üzere Tibarenlerin Mossynoikler gibi komşularının aksine sa- ülkesi olmalıdır. Ksenophon’dan yaklaşık vaşçı olmadıkları anlaşılmaktadır. Şamlı dört asır sonraya tarihlenen Plinius’un, Pausanias’a göreyse gülmeye istekli ve Pharnakia ve onun doğusunda Kerasus ol- mutlu insanlardır.43 mak üzere iki ayrı yerleşim yerinin varlı- ğından bahsediyor olması bu tespiti güç- Tibaren ülkesinin doğusunda genellikle lendirmektedir.50 Ancak yine de Ksenop- “Mos(s)ynoik44” adı verilen toplulukların hon’un metninde, daha sonradan Pharna- yaşadığı düşünülmektedir. Herodot, kia adını alacak olan kentten hiç bahsedil- Mossynoiklerin diğer bölge toplulukları Ti- memiş olması da dikkatten kaçmamalıdır. barenler ve Makronlar ile birlikte 19. sat- raplık olarak Perslere vergi ödediğini belir- Ksenophon, doğuda ve batıda yer alan ve tir.45 Herodot bu ülkenin lokalizasyonuna birbirine karşı düşmanca davranan iki ilişkin bilgi vermezken, bölgeye gelmiş Mossynoik topluluğundan, Yunanlıların olan Ksenophon önemli bilgiler aktarır. batıdaki topluluk ile anlaşma yaparak do- Ksenophon, Trapezus’tan ayrıldıktan sonra ğudakine saldırdıklarını yazmaktadır.51 batıya doğru üç günlük bir yürüyüş ile Buna göre Yunanlılarla işbirliği yapan Kolkh ülkesinde, deniz kıyısında bulunan Mossynoik askerlerinin, içerisine üç adam ve bir Sinope kolonisi olan Kerasus’a var- sığabilen, tomruktan yontulmuş kayıklarla dıklarını ve Mossynoiklerin bu ülkenin ba- geldikleri ve beyaz öküz postuyla kaplı kal- tısında yer aldıklarını belirtmektedir.46 Bu kanlara, yaklaşık dokuz ayak uzunluğunda bilgiye göre Kerasus muhtemeldir ki, Çar- topuzlu kargılara sahip oldukları, sık do- şıbaşı, Beşikdüzü veya en batıda Tirebolu

------39 χωρίον: arazi parçası, kale, müstahkem mevki (Doksanaltı vd. 2013: 200). Görele/Eynesil antik me- (White-Morgans, 1896: 238). tinlerde “Koralla” olarak geçmektedir. Bu isim ise ilk 40 Ksen. Anab. V. 5. 2. defa ikinci yüzyılda Arrianus tarafından verilmekte- 41 Apoll. Rhod. Argo. II. 377. dir (Periplous 16.5). Çarşıbaşı’nın 1,5 km. kadar batı- 42 Dion. Rehber 767. sındaki Gelida Kale’de bu konudaki bir diğer aday ola- 43 Pse. Scy. Descriptio 914. bilir. Ancak Gelida Kalesi’nde henüz herhangi bir ar- 44 Μοσσύνοικοι: ahşap evlerde yaşayanlar (White- keolojik çalışma yapılmamıştır. Morgans, 1896: 145). 48 Aslan, 2005: 126. 45 Hrd. Historia III. 94. 49 “günde beş parasang” Hrd. Historia II. 6 46 Ksen. Anab. V. 3. 2. vd. 50 Plin. Nat. His. VI. 4. 1. 47 Görele / Eynesil Kalesi her ne kadar geç dönem 51 Ksen. Anab. V. 4. 3. vd. özellikleri gösteriyor olsa da antik dönem ve önce- sinde bir yerleşimin burada olması muhtemeldir Serkan DEMİREL KAREN 2019 / 5 / 8 134 kunmuş kısa tunikler giyip, deriden yapıl- ülkelerinin ağaçlık olduğunu, ahşap kuleler mış sorguçlu başlıklar taktıkları ve demir ve evler yaptıklarını aktarmaktadır.61 baltalara sahip oldukları belirtilmiştir.52 Şamlı Pausanias (Pseudo Scymnus) gelenek Ksenophon’un verdiği bilgilere göre bu ül- ve yasa konusunda en barbar insanlar ola- kede, tüm Mossynoik toplulukları için rak adlandırdığı Mossynoikleri, Kerasus ve önemli olan bir anakent53 ve bu şehrin54 Ares Adası’nın doğusuna yerleştirmekte- önünde yer alan bir kale55 bulunmaktadır. dir.62 Zira ülkenin en yüksek yerinde bulunan bu Pomponius Mela, Mossynoiklerin batı sını- yeri elinde tutan topluluk tüm Mossynoik- rında Tibarenler, doğu sınırında Makro- lerin efendisi sayılıyormuş.56 Kentin ele ge- kephali, topluluğunun bulunduğunu, Kera- çirilmesi sonucu ekmek dolu ambarlar, sunta ve Trapezus dışında kentleşmenin az yeni hasat edilmiş buğday (özellikle kızılca olduğu bir bölgede yaşadıklarını belirt- buğdayı), tuzlanarak küplere bastırılmış mektedir. Bu topluluğun diğer kaynaklarda yunus balığı eti ve çanaklara doldurulmuş da belirtildiği üzere ahşap kulelerde yaşa- yunus balığı yağı, kaynatılarak ekmek gibi dıklarını, vücutlarını dövmelerle işaretle- pişirilen kestaneler57 ve şarap, Yunanlılar diklerini ve krallarını oylamayla seçtikle- tarafından yağmalanmıştır.58 Ksenophon rini aktarmaktadır.63 Plinius ise Tibarenle- ayrıca bu topluluğun tuhaf bazı gelenekle- rin doğusunda ve Kerasus’un64 batısındaki rinden de bahsetmekte ve topluluk içindey- bir bölgeyi bu topluluk ile ilişkilendirmek- ken yalnızmış gibi, yalnızken de topluluk tedir.65 Ammianus Marcelinus da genel bir içindeymiş gibi davrandıklarını, bundan da ifade ile Tibarenler ve Makronlar arasın- utanç duymadıklarını yazmaktadır.59 Kse- daki bölgeyi işaret etmektedir.66 nophon’un verdiği bilgilerden hareketle, Mossynoiklerin balıkçılık ve hayvancılık Strabon, Heptakometler olarak adlandır- yaptığı, ister kendileri üretsin ister ticaret dığı Mossynoiklerin, Trapezus ile Pharna- sayesinde olsun buğday ve şarap tükettik- kia’nın dağlık kesimlerinde yaşayan vahşi leri ve demir aletlere sahip oldukları anla- bir topluluk olduğunu söylemektedir. Be- şılmaktadır. Ayrıca “kent”, “başkent” ta- lirttiğine göre bu topluluk ağaçlarda veya nımlarından en azından bir kısmının yerle- ahşap seyyar kulelerde yaşar ve bu kule- şik yaşama uyum sağlayabildiği anlaşıl- lere Mosyn dendiğinden antik devirde bu maktadır. insanlar Mossynoikler olarak adlandırılır- mıştır. Vahşi hayvan eti ve ceviz tüketen bu Aristo Külliyatında doğrudan Mossynoikler topluluğun Romalı Konsül Pompeius’un or- ile ilişkili olmasa da Mossynoik bakırından dusuna karşı bir “silah” olarak ağaç sür- bahsedilir. Bu bakırının parlak ve beyaz ol- günlerinden elde edilen deli balını kullan- duğunu ve oldukça özel bir süreçten geçiri- dıklarından da bahsetmektedir.67 lerek üretildiğinden bahsedilmektedir.60 Ancak bu bilgi başka bir kaynakla destek- Mossynoik topluluklarının yaşadığı böl- lenmemektedir. Rodoslu Apollonios kibirli geye ilişkin yukarıda verilen bilgiler onla- olarak nitelendirdiği Mossynoiklerin, Ares rın ağırlıklı olarak Giresun’un il merkezi Adası’nın karşısında yerleşik olduklarını,

------52 Ksen. Anab. V. 4. 11-13. 60 Arist. De mira. Aus. 27.62. 53 μητρόπολις/metropolis: anakent, başkent. White- 61 Apoll. Rhod. Argo. II. 379-387, II. 1117. Hali. Dio. Morgans 1896, 143. Ksen. Anab. V. 4.15, 25. Roma Tarihi 1.26.2. Pse. Sc. Descriptio 914. 54 πόλις/polis: şehir. White-Morgans, 1896: 181. 62 Pse. Scy. Descriptio 900. 55 χωρίον: arazi parçası, kale, müstahkem mevki. 63 Pom. Mela. Chorographia I. 106. White-Morgans, 1896: 238. 64 Plinius’un metninde Pharnakia’dan ayrıca bahsedi- 56 Ksen. Anab. V. 4. 15. yor olması, buradaki Kerasus’un Giresun’dan ziyade 57 κάρυον kelimesi ceviz anlamına gelmektedir. Ancak daha doğudaki bir yerleşimi işaret ettiği göstermek- burada kastedilen Yunanlıların henüz bilmediği kes- tedir. tane olmalıdır. White-Morgans, 1896: 112. 65 Plin. Nat. His. VI. 4. 1. 58 Ksen. Anab. V. 4. 27-29. 66 Amm. Marc. Rerum Gestarum Libri 22.8.21. 59 Ksen. Anab. V. 4. 33-34. 67 Str. Geographika XII. 3. 18. 135 MÖ ı. Binyılda Doğu Karadeniz’in Yerel Toplulukları

çevresi ile doğuya doğru yayılmış oldukla- üzere) Kolk ve Makron adı verilen toplu- rını işaret etmektedir. Batı sınırını çizmek lukların iskân alanları olması daha olası- güç olsa da Ksenophon’un Trapezus’tan üç dır. günlük bir mesafe ile bu ülke sınırlarına Ksenophon, Driller’in ’un en savaşçı yaklaştığı göz önünde bulundurulduğunda topluluğu ve aynı zamanda Trapezusluların Vakfıkebir-Beşikdüzü civarı uygun görün- düşmanı olduğunu belirtmektedir. Ksenop- mektedir. Mossynoiklerin kayık kullanıp hon’un belirttiğine göre, “Driller”, Yunan- yunus etinden yararlanıyor olmaları da on- lıların ilerleyişi karşısında derin bir ırmak ların sadece iç kesim değil aynı zamanda yatağıyla çevrili, ahşap kulelerle korunan, kıyı boyunca da var olduklarını göstermek- iç ve dış kaleden oluşan ve anakent73 olarak tedir. 2009 yılından itibaren başlayan Gi- adlandırılan müstahkem bir mevkiye74 çe- resun yüzey araştırmasında tespit edilen kilmişlerdir ve bu alanın çevresinde de ah- Giresun merkez Camili köyü Karadağ mev- şaptan evler bulunmaktadır. Bahsi geçen kiinin güneyindeki kaya sunağı ve kuru du- bu yerlerden Yunanlılar domuz, öküz ve var tekniğindeki bazı mimari ve seramik koyun gibi pek çok hayvan yağmalamışlar- buluntular,68 Burhaniye köyündeki tepelik dır. Bu bilgi, Drillerin batıdaki Mossynoik- bir arazideki yerleşim ile açık hava tapınım ler gibi kısmen yerleşik yaşama sahip, bü- alanı,69 Bulancak İnece köyündeki yine bir yükbaş ve küçükbaş hayvancılık ile ilgilen- tepe üzerindeki açık hava sunu çukurları, diklerini göstermektedir. açık hava tapınım alanı ve oygu mezar- ları,70 ile Erikli köyü açık hava tapınım Ksenophon’dan yaklaşık beş yüz yıl sonra alanı71 muhtemeldir ki Orta Demir Çağı’na bölgeye gelen Arrianus, Ksenophon’un tarihlenen buluntu alanlarıdır. Söz konusu “Drill”ler75 olarak adlandırdığı kavmin alanların Mossynoik topluluklarıyla ilişki- Sanlar (Sannoi)76 olduğunu düşündüğünü, lendirilmesi anlamlı olabilir. Ancak ilgili bugün dahi savaşçı bir millet olduklarını ve topluluklara ait bir malzeme grubunun he- Trapezous’lulara karşı hâlâ son derece düş- nüz oluşturulma aşamasında olunduğu man olduklarını belirtmekte, kralsız olarak unutulmamalıdır. yaşayan bu topluluğun, eskiden Roma’ya vergi verirken artık yağmacılık yaptıkları Mossynoiklerin doğusunda yaşadıkları dü- için vergi ödemeye hevesli olmadıklarını şünülen Driller hakkında bilgi veren en da belirtilmektedir.77 önemli kaynak Ksenophon’dur.72 Bu toplu- luğun tam olarak yaşadığı yer belli değil- Ksenophon’un güneyden Trabzon’a gelir- dir. Ancak Trapezus’a günübirlik bir mesa- ken karşılaştığı ve kentin çevresinde yaşa- feden daha uzakta ve kentin doğusunda dıklarını söylediği bir diğer topluluk veya güneybatısında, kıyıdan iç kesimde, Kolkhlar’dır. Ksenophon, Trapezus’u Si- dağlık ve ulaşılması güç bir bölgede yaşıyor nope’nin Kolkh topraklarındaki kolonisi olmaları muhtemeldir. Bu konudaki en iyi olan bir Helen kenti olarak tanımlamakta- aday bölge, kentin güneybatısında bulunan dır.78 Buna göre Kolkhların, kentin çevre- Düzköy, Tonya ve belki de Maçka bölgesi- sindeki çoğunlukla düz yerlerde79 ve bol er- nin batısı olabilir. Zira kentin çevresindeki zaklı köylerde yaşadıkları, hayvancılık diğer bölgelerin (aşağıda açıklanacağı yaptıkları ve bal ürettikleri anlaşılmakta- dır.80 Ayrıca, yukarıda da ifade edildiği ------68 Doksanaltı vd., 2012: 126-128. 75 Δρίλλας: Arrianus, Ksenophon’un aksine bu toplulu- 69 Doksanaltı vd., 2012: 129. ğun adını iki lambda ile yazmıştır. 70 Doksanaltı vd., 2013: 197-199. 76 Strabo ise Sannoi halkını Makronlar olduğunu be- 71 Doksanaltı vd., 2013: 199. lirtmektedir. Str. Geographika XII. 3. 18. 72 Ksen. Anab. V. 2. 1-27. 77 Arr. Periplous 11.1-2. 73 μητρόπολις/metropolis (White-Morgans, 1896: 78 Ksen. Anab. IV. 8. 22. 143). Mossynoik topluluklarının anakenti için bk 79 πεδίον: düz arazi, kırlık, düzlük (White-Morgans, Ksen. Anab. V. 4. 15, 25. 1896: 171). 74 χωρίον: arazi parçası, kale, müstahkem mevki 80 Ksen. Anab. IV. 8. 19-24. (White-Morgans, 1896: 238). Serkan DEMİREL KAREN 2019 / 5 / 8 136

üzere Trapezus’un batısında, üç günlük bir Ksenophon, İskit topraklarında kalan zen- yol mesafesinde bulunan Kerasus’un da gin ve kalabalık bir şehir olarak adlandır- Kolkh ülkesinde bulunduğunu da belirt- dığı Gymnias86 kentinden beş günlük bir mektedir.81 Ksenophon’un aksine diğer yolculuk sonunda denizin görüldüğü Tekes bazı antik kaynaklar ise Kolkhis’i Trab- Dağı (Θήχης) olarak adlandırdığı tepeye zon’un doğusunda bir yerlerden başlat- vardıklarını belirtir. Bu dağdan hareketle maktadırlar.82 Makronlar ülkesi içerisinde üç günde on parasang87 yol aldıklarını ve bunun ilk gü- Kolklar hakkında verilen bilgilere göre, nünde Makron ve İskit ülkelerini ayıran bir Ksenophon zamanında Kolkhların Trape- ırmağa ulaştıklarını ifade etmektedir.88 Bu zus’un doğusundan başlayarak sahil bo- ifadelerden Makron ülkesinin Tekes yunca kent ve çevresine kadar yayılmış ol- Dağı’ndan kuzeye doğru uzandığı anlaşıl- dukları söylenebilir. Bu doğrultuda Kse- maktadır. Tekes Dağı’nın yeri konusunda nophon’un tarif ettiği düzlükteki Kolkh şu ana dek birtakım önerilerde bulunul- köylerinin kentin güneyinde bulunan Ki- muştur. Bu lokalizasyonlar genellikle Ma- reçhane-Düzyurt bölgesinde olması muhte- dur Dağı,89 İskobel Yaylası90 ve Deveboynu meldir. Zira Ksenophon’un güneydeki Mak- Tepe91 arasında çeşitlilik göstermektedir. ron bölgesinden Değirmendere Vadisi üze- Esas itibariyle bu dağın tam olarak neresi rinden83 Trapezus’a doğru gelirken bu böl- olduğunu söylemek güçtür ve denizin görü- geden geçmiş olması güçlü bir olasılıktır. lebileceği aynı bölgede daha başka tepeler Doğu Karadeniz’in MÖ birinci binyıl yerel de vardır. Ancak burada önemli olan husus, topluluklarından bir diğeri Makronlar’dır. ileri sürülen tüm lokalizasyonların Bu topluluk hakkındaki ilk bilgileri veren Maçka’nın güneydoğusunda bulunuyor ol- Herodot, onların Thermodon ve Partheinos masıdır. Zira Ksenophon’un Gümüşhane- (Bartın) Irmakları arasında yaşadığını söy- Bayburt civarından kuzeye doğru bir hare- lemektedir.84 Orta ve Batı Karadeniz olarak keti söz konusudur. Bu şartlar altında okuyacağımız bu bölge, daha sonraki yazılı Hamsiköy, Larhan, Meryemana ve Galyan kaynaklar dikkate alındığında Makronlar gibi vadilerin muhtemel Makron ülkesi sı- için işaret edilen en batı bölgedir. Hero- nırlarında bulunuyor olduğu söylenebilir. dot’un aksine bölgeye gelen Ksenophon’un 2018 yılı itibariyle Karadeniz Teknik Üni- belirtildiğine göre Makronların ülkesi, Yu- versitesi Arkeoloji Bölümü tarafından yü- nanlıların denizi gördükleri Tekes Dağı ile rütülmeye başlanan protohistorik dönem Trapezus’un çevresinde bulunan Kolkh yüzey araştırmasının ilk yılında Galyan ve köyleri arasında bulunmaktadır.85 Herodot Meryemana vadileri arasında kalan sırtın ile neredeyse çağdaş olan bu kaynağın ver- üst kotlarında MÖ I. binyıla tarihlenebile- diği bilginin lokalizasyon konusunda daha cek harçsız duvarlar ve seramik örnekleri doğru olduğu söylenebilir. tespit edilmiştir. İlgili malzeme üzerinde

------81 Ksen. Anab. V. 3. 2. 88 Ksen. Anab. IV. 8. 1-2. Kastedilen ırmak Karadere 82 Str. Geographika XII. 3.17. Arr. Periplous 7.1-2. Plin. veya Değirmendere olabilir. Nat. His. 6.4. 89 Hamilton, 1842: 166. Bilgin, 2000: 16-23. Brennan, 83 Mitford, 2000: 127-131. 2012: 326. 84 Hrd. Historia II. 104. 90 KTÜ Arkeoloji bölümü tarafından yapılan Trabzon 85 Ksen. Anab. IV. 7. 1 vd. Ayr. bkz. Dio. Bib. 14.29.4 Protohistorik dönem yüzey araştırmasının 2018 yılı vd. çalışmalarında İskobel yaylasında Karadeniz’in görü- 86 Modern Gümüşhane: Herzfeld, 1968: 124. Hewsen, lebildiği bir tepenin yamacında, Ksenophon’un The- 1983: 134. Sagona, 317. Gümüşhane’nin batısı: Sagona kes Dağı’nda askerlerin taş toplayarak yapığını söyle- ve Sagona, 2004: 68. Modern Bayburt: Hamilton, diği yığını andıran bir kalıntı tespit edilmiştir. Ko- 1842: 166-167. Allen, 1971: 56. Mitford, 2000: 127. nuya ilişkin buluntular yayın aşamasındadır. 87 παρασάγγης: Pers yol ölçüsüdür. Yaklaşık 30 stadi- 91 Mitford, 2000: 129. Manfredi, 2004. Waterfield, aya eşittir. Hrd. Historia II. 6. White-Morgans, 1896: 2006. 168. Bu durumda bir parasang yaklaşık 5 km.’nin bi- raz üstünde bir uzunluğu ifade etmektedir. 137 MÖ ı. Binyılda Doğu Karadeniz’in Yerel Toplulukları

çalışmalar devam etmekle birlikte söz ko- doğru akan Pixytes Nehri’nin (Değirmen- nusu buluntu alanlarının bölgedeki yerel dere?) ötesinde Sanların yaşadığını belirt- topluluklara ait oldukları düşünülmekte- mektedir.97 dir. İskenderiyeli Dionysius, Pontos sahilindeki Ksenophon, Makron ülkesinin oldukça sarp çok sayıdaki kabileyi doğudan batıya doğru ve ormanlarla kaplı bir arazi olduğunu, bu sayarken Byzereler, Becheirler ve Makron- topluluğun sorgun ağacından/hasırdan92 ları da sıralamakta ve onların batısına ise kalkan ve mızrak kullandığını, kıldan elbi- Philyrler’i yerleştirmektedir.98 Bununla seler giydiklerini ve Yunanlıların karşılıklı birlikte ’nın Latince çevirisi teminatlar vererek onlarla anlaştıkları, olan Orphic Argonautica’da Makronların Makronların ise bunun üzerine ellerinden yine Mossynoiklerin doğu komşuları olduk- geldiğince bir pazar yeri kurduklarını yaz- ları belirtilmektedir.99 mıştır.93 Ayrıca Herodot’un aksine Mak- Son olarak Trapezus’un doğusundan bah- ronların Khalybler, Kolkhlar, Mossynoikler setmek gerekirse, bu bölgenin Trapezus’un ve Tibarenler ile birlikte özerk olduklarını batı veya güney bölgesine göre daha az bi- söylemektedir.94 Ksenophon’un Orta ve lindiği söylenebilir. Bölgedeki araştırmala- Doğu Karadeniz sahilleri boyunca herhangi rın az olmasının yanı sıra yazılı kaynak- bir Pers idarecisinden bahsetmemesi Hero- larda bölge ile ilişkilendirilebilecek toplu- dot’un bahsettiğinin aksine bölgenin özerk luklar hakkındaki bilgiler de yok denecek bir görünümü olduğunu düşündürmekte- kadar azdır. Var olan bilgiler ise daha muğ- dir. lak ve belirsiz bir haldedir. Rodoslu Apollo- Rodoslu Apollonius, Makronların Mossyno- nius Makronların doğusunda Beheir ve Sa- iklerin doğusunda bulundukları belirtil- peir topluluklarını saymakta ve onların da mekte ve “adanın ötesinde ve karşısında, ötesinde Kolkhların bulunduğunu belirt- anakarada Philyrler ve onların da üstünde mektedir.100 Pseudo Skylax, Apsaros Makronlar yerleşmiştir”95 ifadesinden de Nehri’nin (Çoruh Nehri) kuzeyinde göster- sahilden ziyade, daha yüksek/iç kesim- diği Kolklar’dan itibaren batıya doğru By- lerde yaşadıkları işaret etmektedir. Bu bil- zere ve Ekeheiri toplulukları, onların batı- giye paralel olarak Strabon, Makronların sında Pordanis (Fırtına Deresi?) ve Arabis Tibarenler ile birlikte Trabzon’un üst ke- nehirleri ve Odeinios kenti, daha batıda Be- simlerinde oturduklarını belirtmekte an- heir topluluklarını, limanını ve kentini, cak bu toplulukların artık Sanlar olarak ad- daha batıda Makrokefali topluluğu ve Pso- landırıldığını ifade etmektedir.96 Plinius ron Limanı101 ve nihayetinde Trapezus ken- daha genel bir değerlendirme ile The- tini sıralamaktadır.102 İskenderiyeli Diony- miscyra’nın doğusunda Khalybler, Tiba- sius Makron ve Philyr topluluklarının do- renler, Mossynoikler, Becheirler, Buzerler ğusunda Beheir ve Byzere topluluklarının ile birlikte Makronları da saymakta ve bulunduğunu bildirmektedir.103 Strabon’un Makronları Sanlar olarak ad- Pomponius Mela, bölge topluluklarından landırmasına paralel olarak Trabzon’a Makrokefalilerin Mossynoiklerin doğu- sunda, Beheir ve Buzeri toplulukları ile bir- likte yaşadıklarını, zapt edilemez asi bir ------92 γέρρον kelimesi “hasırdan/sorgun ağacından yapıl- 97 Plin. Nat. His. I. 11, VI. 4. 1. mış” anlamında kullanılmaktadır. Muhtemelen fındık 98 Dion. Rehber 760. ağacı gibi ince dallara sahip bir ağacın dallarından ha- 99 Orph. Orp. Argo., 744. sır biçiminde yapılmış kalkan ve mızraklar olabilir. 100 Apoll. Rhod. Argo., II. 370 vd. II. 1242 vd. 93 Ksen. Anab. IV. 8. 2-8. 101 Hyssus (Araklı) limanı olabilir. Cramer, 1832: 290. 94 Ksen. Anab. VII. 8. 24. 102 Skyl. Periplous 81-85. 95 Apoll. Rhod. Argo. II. 393. 103 Dion. Rehber 760 vd. Ayr. bkz. Orph. Orp. Argo., 96 Str. Geographika XII. 3. 18. Arrianus’un Karadeniz 755-757. Seyahati’nde Sanların “Driller” olduğu ileri sürülmüş- tür. Arr. Periplous 11.1. Serkan DEMİREL KAREN 2019 / 5 / 8 138 yaratılışa sahip olduklarını, Trapezus ve olması muhtemel Driller, Trabzon’un dağ- Kerasunta kentleri hariç yaşadıkları böl- lık güney bölgesinde yerleşik olan Makron- gede kentleşmenin pek olmadığı bilgisini lar ile bölgenin doğusuna doğru yayılan vermektedir.104 Plinius ise bu topluluğu Ke- daha küçük grupların Doğu Karadeniz’in rasus ile Kordule (Akçakale) arasında yer- MÖ birinci binyıldaki yerel topluluklarını leştirerek105 daha batıda bir bölgeyi işaret oluşturduğu söylenebilir. etmektedir. Strabon genel bir ifade ile Tra- Söz konusu toplulukların birbirlerinden pezus ve Pharnakia’ın dağlık arazisinde ya- bağımsız gruplar halinde kimi zaman bir şayan topluluklar arasında Byzereleri de bey veya metinlerde de bahsedildiği üzere saymaktadır.106 Ammianus Marcellinus “kralsız” yaşıyor oldukları görülebilir. bölge toplulukları olarak Byzere, Sapeir ve Topluluklar arasında bir akrabalık duru- Philyrleri saymakta ancak bu topluluklar munun olup olmadığını söylemek güçtür. ile bir münasebet olmadığı için haklarında Ancak Mossynoik örneğinde görülebileceği bir şey bilinmediğini belirtmektedir.107 üzere, aynı topluluk içerisindeki iki farklı Sonuç boyun hasmane ilişkilerinin olabileceği an- laşılmaktadır. Toplulukların ekonomik ve MÖ I. binyılın ikinci çeyreğinden itibaren sosyal yapılarında da bazı küçük farklılık- Doğu Karadeniz bölgesine doğru yayılmaya lar dikkat çekmektedir. Kısmen denizci ola- başladığı düşünülen Yunan kolonizasyonu rak adlandırabileceğimiz bu toplulukların, ile çağdaş ve belki de öncesinde bölgenin yakın zaman kadar bölgede görülen ve coğ- bazı yerel topluluklar tarafından mesken rafyaya bağımlı olarak yürütülen hayvan- tutulduğu anlaşılmaktadır. Yunan ve Latin cılık ve bahçecilik ölçüsünde tarımın des- metinlerinden ismen bilinen bu toplulukla- teklediği yaylacı yaşamın koşullarını büyük rın, yakın zamanda gerçekleştirilen ve ha- ölçüde benimsemiş oldukları söylenebilir. len devam eden bazı arkeolojik çalışmalar ile daha iyi bilinir hale gelmeye başladığı söylenebilir. Yazılı kaynaklar ve arkeolojik veriler ışı- ğında, MÖ birinci binyılın özellikle ikinci yarısında bölgede yaşayan toplulukların coğrafik sınırları kısmen çizilebilir durum- dadır. Toplulukların zaman içerisinde sınır değişimleri ve bazı küçük toplulukların Harita 1. MÖ I. Binyılın İkinci Yarısında Doğu muğlak sınırlarının değişiklik gösterebile- Karadeniz Bölgesi Yerel Halklarının Muhtemel ceği göz önünde bulundurulmak kaydıyla, Coğrafik Yayılımı Harita 1’de görülen ve MÖ I. binyılın ikinci yarısından itibaren bölgenin idari yapısını KAYNAKÇA gösteren harita dikkate alınabilir. Bu doğ- rultuda Samsun-Ordu hattının ağırlıklı ola- Allen, W. E. D., (1971), A History of the rak iç kesiminde yaşadıkları düşünülen Georgian People from the Beginning down Khalybler, Ordu’nun batı kıyısındaki nispe- to the Russian Conquest in the Nineteenth ten düz alanlarda yerleşik Tibarenler, Century, London: Routledge and Kegan Ordu’nun doğusu ile Giresun sahil boyunca Paul. ağırlıklı olarak kıyıya yakın tepelik alan- Aslan, M., (2005). Arrianus’un Karadeniz larda yaşayan Mossynoikler Trabzon’un Seyahati, İstanbul: Odin Yayıncılık. güneybatısındaki dağlık bölgede yerleşik

------104 Pom. Mela. Chorographia I. 107. 107 Amm. Marc. Rerum Gestarum Libri 22.8.21. Ayr. 105 Plin. Nat. His. I. 11, VI. 4. 1. bkz. Step. Ethnica B190.11, S555.12, B166.11 106 Str. Geographika XII. 3. 18. 139 MÖ ı. Binyılda Doğu Karadeniz’in Yerel Toplulukları

Bilgin, M., (2000), Doğu Karadeniz: Tarih, Hewsen, R. H., (1983), “Introduction to Ar- Kültür, Trabzon: Insan. menian Historical Geography II: The Boundaries of the Achaemenid ‘Armina’”, Brennan, S., (2012). Mind the Gap: A 'Snow Revue des Etudes Arméniennes, 17, 123-143. Lacuna' in 's Anabasis? F. Hobden (Yay. haz.) Xenophon: Ethical Principles Graham, J., (1958), “The Date of the Greek and Historical Enquiry içinde (307-339). Penetration of the Black Sea”, Bulletin of Leiden-Boston. the Institute of Classical Studies, 5, 25-42. Carpenter, R., (1948), “The Greek Penetra- Manfredi, V., (2004), The Identification of tion of the Black Sea”, American Journal of Mount Theches in the Itinerary of the Ten Archaeology, 52/1, 1-10. Thousand: A New Hypothesis, C. Tuplin (Yay. haz.) Xenophon and his World. Pa- Çalışkan-Akgül, H., (2016), “Türkiye’nin pers from a Conference Held in Liverpool Doğu Karadeniz Bölgesi’nin Prehistoryası: in July 1999 (s. 319-324) içinde, Stuttgart: Bir Terra Incognita Analizi”, Karadeniz İn- Franz Steiner. celemeleri Dergisi, 21, 9-26. MTA Rapor I, Cramer, J. A., (1832), A Geographical and http://www.mta.gov.tr/v3.0/say- Historical Description of Asia Minor with a falar/bilgi Map, Oxford: University Press. merkezi/maden_potansiyel_2010/Ordu_M Demir, M., (2009), “Antik Dönemde Bir adenler.pdf (Erişim Tarihi: 26 Haziran Doğu Karadeniz Kavmi: Khalybler”, G. İltar 2019) (ed.), Giresun ve Doğu Karadeniz Sosyal Bi- MTA Rapor II, limler Sempozyumu 09-11 Ekim 2008 (67- http://www.mta.gov.tr/v3.0/say- 85) içinde. Ankara. falar/bilgi- Doksanaltı, E. M., Aslan, E. ve Mimiroğlu İ. merkezi/maden_potansiyel_2010/To- M., (2012), “Giresun İli ve Giresun Adası kat_Madenler.pdf (Erişim Tarihi: 26 Arkeolojik Yüzey Araştırmaları: 2010”, 29. Haziran 2019) Araştırma Sonuçları Toplantısı, 2. Cilt, 117- Mitford, T., (2000), “Thalatta, Thalatta: 145. Xenophon’s view of the Black Seas”, Anato- Doksanaltı, E. M., Mimiroğlu İ. M., Karaoğ- lian Studies, 50, 127-131. lan İ. ve Erdoğan, U., (2013), “Giresun İli Özsait, M., (1991), “1990 Yılında Ordu-Me- ve Giresun Adası Arkeolojik Yüzey Araştır- sudiye Çevresinde Yapılan Yüzey Araştır- maları: 2011”, 30, Araştırma Sonuçları Top- maları”, 9, Araştırma Sonuçları Toplantısı, lantısı, 2. Cilt, 197-212. 357-376. Drews, R., (1976), “The Earliest Greek Set- ______, (1994), “1993 Yılı Ordu-Mesudiye tlements on the Black Sea”, The Journal of ve Sivas-Koyulhisar Yüzey Araştırmaları”, Hellenic Studies, 96, 18-31. 12, Araştırma Sonuçları Toplantısı, 459- Erol, A. F., (2012), “Ordu İli, Fatsa İlçesi Ar- 482. keolojik Yüzey Araştırması 2011”, 30, Araş- Sagona, C., (2004), Did Xenophon Take the tırma Sonuçları Toplantısı, 2, 183-195. Aras High Road? Observations on the His- Hamilton, W. J., (1942), Researches in Asia torical Geography of North-East Anatolia. Minor, Pontus and Armenia; with some ac- A. Sagona (Yay. haz.) A View from the count of their Antiquities and Geology, Lon- Highlands: Archaeological Studies in Hon- don: John Murray. our of Charles Burney (s. 299- 331) içinde, Ancient Near Eastern Studies Supplement, Herzfeld, E., (1968), The Persian Empire. 14, Louvain: Peeters Press Studies in Geography and Ethnography of the Ancient Near East, Wiesbaden: Franz Sagona, A. ve Sagona C., (2004), Archaeol- Steiner. ogy at the North-East Anatolian Frontier, I, Serkan DEMİREL KAREN 2019 / 5 / 8 140

An Historical Geography and a Field Survey Cat. Şiirler (1893), Elmer Truesdell Merrill, of the Bayburt Province, Ancient Near East- Şiirler, Catullus, The Poems, Boston: Ginn. ern Studies Supplement 14, Louvain: Dion. Rehber 76, (2002), Yumna Khan, Di- Peeters Press. onysius of Alexandria, A Commentary Tsetskhladze, G. R., (1998), Greek Coloni- on Dionysius of Alexandria's Guide to the zation of the Black Sea Area: Stages, Models Inhabited World, London: University Col- and Native Population, G. R. Tsetskhladze lege. (Yay. haz.) The Greek Colonization of the Hali. Dio. Roma Tarihi, (1937), Earnest Black Sea Area: A Historical Interpretation Cary ve Edward Spelman, Roma Tarihi, Di- of Archaeology (9-68) içinde, Stuttgart: onysius of Halicarnassus, Roman antiqui- Franz Steiner Verlag. ties Books 1, 7, 19,20, Loeb Classical Li- ______, (2007), Greeks and Locals in the brary. Southern Black Sea Littoral: A Re-Examina- Hrd. Historia, (1904), Macaulay G. Camp- tion, G. Herman ve I. Shatzman (Yay. haz.) bell, Historia, The Histories, London: Mac- Greeks between East and West: Essay in millan and Co. Greek Literature and History in Memory of David Asheri (160-195) içinde, Jarusalem: Ksen. Anab, (1922), C. Lewis Brownson, The Israel Academy of Sciences and Hu- Anabasis, The Anabasis, (1866-1948), Lon- manities. don: Harvard University Press, Cambridge, MA. White, J. W. ve Morgan, M. H., (1896), An Illustrated Dictionary to Xenophon’s Anab- Orph. Orp. Argo., (2011), Jason Colavito, asis, Boston: Ginn & Company. Orpic Argonautica, The Orphic Argonautica, New York: New Athena Unicode. Waterfield, R. A. H., (2006), Xenophon’s Retreat: Greece, Persia and the End of the Plin. Nat. His., (1893), J.-Riley Bostock, Golden Age, Cambridge: Belknap Press. George Henry T., Naturalis Historia, The Natural History of Pliny, New York: Bell & Klasik Kaynaklar Sons. Aeschlyclus, Prometheus, (1926), Herbert Pom. Mela. Chorographia, (1998), F. E. Weir Smyth, Zincire Vurulmuş Prometheus, Romer, De Chorographia, Pomponius Mela’s Aeschylus, Cambridge, Mass: Harvard Uni- Description of the World, Ann Arbor. versity Press. Pse. Scy. Descriptio, (1857), Şamlı Pausa- Amm. Marc. Rerum Gestarum Libri (1935- nias, Brady Kiesling, Descriptio, Circuit of 1940), J. Carew Rolfe, Rerum Gestarum the Earth, Muller text (Geographi Graeci libri qui Supersunt, History, Cambridge, Minores). Mass: Harvard University Press. Skyl. Periplous, (2012), Murat Arslan, Apoll. Rhod. Argo, (1967), R. C. Seaton, Ar- Periplous-Scylacis, Pseudo-Skylaks: gonautica, Apollonios Rhodios, Argo- Periplous, Akdeniz İnsani Bilimler Dergisi, nautica, Cambridge, Mass. 1, 239-257. Arist. De mira. Aus., (1936), Walter Stanley Str. Geographika, (1924), H. Leonard Jones, Hett De mirabilibus auscultationibus, Aris- Geographika, The Geography of Strabo, The totelian Corpus, On Marvellous Thıngs Geography of Strabo, Heinemann, Har- Heard, (1882–1948), Heinemann, Minor vard. Works. Step. Ethnica, (1849), G. Reimer Ethnica, Arr. Periplous, (2005), Murat Aslan, Stephani Byzantii Ethnicorum, August Periplous, Arrianus’un Karadeniz Seyahati, Meineike (1790-1870), Berlin. İstanbul: Odin Yayıncılık. 141 MÖ ı. Binyılda Doğu Karadeniz’in Yerel Toplulukları

Virgil, Georgics, (2001), A. S. Kline, Virgil, Georgics Book I, Poetry in Translation. ______, (2002), A. S. Kline, The Aeneid, Vir- gil, Poetry in Translation.