. Özgürlüg-ün Sıınıırlarıınıı Sen Beliirle !

- IPfire

-

- 'ta Deneyim

- MonoDevelop'ta Asp.NET

- Speed Dreams

- Linux'ta Güvenlik Duvarı ve Virüsler Linux Dünyasından Haberler YIL: 2 Cengiz ÜNAL ile Linux Üzerine... (Röportaj) SAYI: 21 TARİH: 15 TEMMUZ 2010 IPFire /Muhammet Emin ERDOĞAN Sahibi: Remastersys ile Sistem Yedeği Almak /Volkan GÜRSOY TÜRKİYE Linux'ta Deneyim /Ufuk KILIÇASLAN Proje Sorumlusu: Ayfer KAYA Blender /Mehmet ERİBOL Proje Kordinatörü: Okan AKINCI MonoDevelop'ta Asp.NET /Ayfer KAYA Dergi Tayfası / Yazarlar: Speed Dreams /Okan AKINCI Arda DÜLGER Semetey COŞKUN Linux'ta Güvenlik Duvarı ve Virüsler /Okan AKINCI Ufuk KILIÇASLAN

Mark Richard Shuttleworth ve Canonical /Ayfer KAYA Tasarım: SUDO Tasarım Ekibi Jackalope /Semetey COŞKUN SUDO Dergisi, Ayın Masaüstü Yarışması GNU/GPL lisansı ile dağıtılmaktadır. SUDO Dergi Tasarımında Ayın İp Uçları /Semetey COŞKUN Tamamen Özgür Yazılımlar Kullanılmaktadır.

web: http://sudo.ubuntu-tr.org Not: SUDO İçeriğindeki firma isimleri, logo ve amblemleri özel lisanslara sahip olabilirler. e-posta: [email protected] Özgürlük Her şeydir! Köpek: Sahibim beni tasma ile bağlar, bu Semetey Coşkun'un anlatımıyla bu ay onun izi. Sen karar verdin mi, onu söyle. Razı Ubuntu 9.04'e ismini veren Jackalope ile yarı Hikâyeler duyguları anlatabilmenin mısın benle kalmaya, der ama kurt bu, tavşan yarı antilop hayvan ile efsane ve gerçek vazgeçilmez iyi bir yolu. Ya da hayallerimiz ve özgürlüğüne düşkün: birarada. Bu ayki ipuçlarının da işimizi çok söyleyemediklerimiz için işe yarar kılıf olduğunu kolaylaştırdığı ise bir gerçek. da düşünebilirsiniz. Her ne ise, hikâye kapıdan Hayır, der, Ben özgürlügümü hiçbir şeye göründü sanırım, içeri alalım :) değişemem.. Özgürlük her şeydir. Ayın Nasıl Belgesi'nde bu ay, Volkan Gürsoy'un anlatımıyla sistem yedeği alma Ormanda yaşayan sahipsiz bir kurt ve ev Gelelim bu ayki dergi konularımıza: "Tek anlatılıyor. köpeğinin kısa süren arkadaşlık hikâyesi. Kurt enstrümanları sesleri" sloganı ile yola çıkan orman kurdu, köpek ev köpeği. Hâliyle, kurt Türkiye'nin en önemli "akapella" beşlisinden Stallman (GNU), Torvalds (Linux)'dan bazen aç bazen susuz kalmaya alışık. Açlıktan Cengiz ÜNAL da bir Linux kullanıcısı. Linux sonra şimdi Mark Richard Shuttleworth ve kıvrandığı birgünde: üzerine söyleşimizin ilginizi çekeceğini Canonical dergimizin konusu. düşünüyoruz. Bir dolaşayım, ola ki yiyecek bir şeyler Ayrıca istek üzerine MonoDevelop'ta bulabirim, diye düşünür. Mehmet Eribol, açık kaynak kodlu ve Asp.NET uygulamasına da yer verdik. elbette özgür bir 3D yazılım paketi olan Blender Bir evin önünden geçerken ev köpeğini anlatımı ile bizlerle. Ayın masaüstü yarışmasının galibi bu ay görür ve seslenir: Servet Ümmetoğlu. Tebrik ediyoruz. Küçük ve orta işletmeler için en kolay Köpek kardeş, var mıdır yenecek bir güvenlik duvarı dağıtımlarından IpFire, Son olarak Ufuk Kılıçaslan'nın deneyim şeyler? diye sorar. Muhammet Emin Erdoğan'ın anlatımıyla dergimizi kazandıran yazısından notlarla sizleri dergi ile renklendiriyor. başbaşa bırakalım: Köpek: Eğer benimle birlikte yaşarsan hergün yemek yersin, der kurda. Hem benim bir Linux dünyasından sizin için derlediği Sorunlara farklı bakın! sahibim var, bana hergün yemek verir, benle oyun haberlerle Okan Akıncı ayrıca Linux'taki en iyi Kurcalayın, araştırın, yılmayın! oynar, sana da verir, diye devam eder. yarış oyunlarından Speed Dreams'i de tanıtıyor. İletişime geçin, katılımda bulunun!

Gözü bir an köpeğin boynundaki yara Windows'tan Linux'a geçenlerin hiç Ve “özgürlüğünüzden vazgeçmeyin”. izine takılan kurt sorar: şüphesiz en çok merak ettiği konu virüsler. Akıncı'nın anlatımıyla bu konudaki soru Ayfer KAYA Köpek kardeş boynun neden yara olmuş? işaretlerimiz de giderilmiş oluyor. 3 INTERNET EXPLORER ERİYOR Linux Journal Ödülleri

Statcounter.com verilerine göre dünyada ve Türkiye’de web Linux Journal, her yıl olduğu gibi bu yıl da GNU/Linux dünyasının tarayıcı kullanım oranları hızla değişiyor. Bu verilere göre dünya en çok sevilen, beğenilen ve kullanılan ürünlerini Linux Journal Readers' genelinde Mozilla Firefox bir yıl içinde kullanım oranını %30,3’ten, Choice Awards (Linux Journal Okuyucu Seçimi Ödülleri) ile seçiyor. %31,6’ya yükseldi. Google Chrome ise %2,8’den %8,9’a yükseldi. GNU/Linux uzmanlarının, dergi okurlarının ve diğer tüm GNU /Linux kullanıcıların katıldığı bu büyük ankete siz de katılabilir, kullandığınız ve Türkiye ise bu konuda biraz geriden geliyor ama Mozilla Firefox sevdiğiniz ürünleri destekleyebilirsiniz. ve Google Chrome’un yükselişi Türkiye’de de söz konusu. Mozilla Firefox, %14,2’den %17,3’e yükselirken Google Chrome %2‹den %6,4’e Çeşitli kategoride düzenlenen bu büyük araştırmada geçen sene yükseldi. OpenOffice.org en iyi ofis yazılımı, Mozilla Firefox en iyi tarayıcı ve GIMP ise en iyi grafik tasarım aracı dalında en fazla sayıda oyu alarak Internet Explorer ise hızla kan kaybediyor. IE kullanım oranları birinci olmuşlardı. dünya genelinde %59,5’ten %52,8’e düşerken, Türkiye’de de %82.6’dan %75,4’e düştü. Her kategoride bir kazananın seçildiği Linux Journal Readers' Choice'da ayrıca mansiyon ödülleri de verilmekte. Mansiyon ödülü en az Internet Explorer’ın dünyanın en yaygın işletim sistemi %10 oy alan saygın ürünler için kullanılıyor. Windows'ta hazır kurulu geldiğini ve kaldırılamadığını belirtelim. Buna rağmen Internet Explorer kullanım oranının tüm dünyada yarıya düşmesi Kaynak: http://www.ozgurlukicin.com/ Microsoft’un elindeki olanaklara rağmen web tarayıcı pazarında bir geleceğinin olmadığını gösteriyor.

Kaynak: www.pardus-linux.org/ Mandriva 2010.1 Spring Yayımlandı Maverick Meerkat Alpha 2 Yayımlandı

Linux dünyasının önde gelen dağıtımlarından ve %100 Türkçe Ubuntu 10.10'un geliştirme çalışmaları aralıksız devam ediyor. Bu desteğe sahip olma özelliği taşıyan Mandriva, dimdik ayakta. Geçtiğimiz çalışmalar sırasında kullanıcıların denemeleri ve geri bildirimde ay Mandriva Linux dağıtımının maddi sıkıntılarda olduğu ve satılması bulunmaları için deneme sürümleri yayımlanıyor. Bu deneme gündeme gelmişti. Mandriva kullanıcılarını endişelendiren ise şirketi sürümlerinden ikincisi olan Alpha 2 sürümü yayıma girdi. satın alanların Mandriva dağıtımıyla ilgili neler yapacağıydı. Henüz Alfa sürüm olduğu için ileri seviye kullanıcılar haricinde Mandriva'nın yaşadığı ekonomik sıkıntılar, dağıtımın tavsiye edilmiyor. yayımlanmasını da geciktirmişti. Fakat Mandriva'nın finansal kaynak bulması üzerine maddi sorunlar çözüldü ve şirketin satılmasından Yenilikler; vazgeçildi. 5 Temmuz'da gecikmeli de olsa Mandriva'nın 2010.1 Spring adlı sürümü yayımlandı. * 10.10 Alfa 2'de Linux kerneli 2.6.35-rc3 üzerine 2.6.35-6.7 * GNOME 2.31 Böylece Mandriva, hiçbir değişiklik olmadan aynen yoluna kaldığı * KDE 4.5 RC1 yerden devam edeceğini göstermiş oldu. * Qt 4.7 Beta

İndirme Bağlantıları http://cdimage.ubuntu.com/releases/maverick/alpha-2/ (Ubuntu Desktop, Nokia Linux'a Geçiyor Server ve Netbook) http://uec-images.ubuntu.com/releases/maverick/alpha-2/ (UEC için Cep telefonu pazarının dünya genelindeki lideri Nokia, üreteceği Ubuntu Server ve EC2) yeni nesil telefonları Linux ile donatmaya karar verdi. Nokia, bundan http://cdimage.ubuntu.com/kubuntu/releases/maverick/alpha-2/ sonra N serisi telefonlarına Linux kurarak iPhone'un çıktığı 2007 yılından (Kubuntu Desktop ve Netbook) itibaren devam edegelen düşüşünü sonlandırmayı amaçlıyor. http://cdimage.ubuntu.com/xubuntu/releases/maverick/alpha-2/ (Xubuntu) Bu karar şimdilik sadece N serisi telefonlarda geçerli olacak. Diğer http://cdimage.ubuntu.com/ubuntustudio/releases/maverick/alpha-2/ modellerde Symbian kullanılmaya devam edecek. Nokia'nın bu (Ubuntu Studio) telefonlarda kullanacağı Linux ise Android değil, MeeGo olacak. http://cdimage.ubuntu.com/mythbuntu/releases/maverick/alpha-2/ (Mythbuntu) 5 Ubuntu Türkiye ve Gnome Türkiye İşbirliği

Ubuntu'da, diğer dağıtımlardan farklı olarak sadece kendi sistem araçları ve yazılımları değil aynı zamanda masaüstü yöneticilerinin çevirileri de yapılıyor. üzerinden yapılan bu çevirilerde, masaüstü yöneticisi yazılımlarının da paketleri ele alınıyor ve bu çeviriler sadece Ubuntu ve türevlerinde kullanılabiliyor.

Diğer dağıtımlarda ise çevirilerde sadece dağıtımın kendi sistem araçları ve yazılımları çevriliyor ve masaüstü yöneticisi yazılımların çevirileri ise o yazılımın kendi topluluğu tarafından çevrilmekte olup bütün dağıtımlarda kullanılabiliyor.

Ubuntu'nun bu şekilde farklı bir yöntem izlemesi hem çevrilmesi gereken dosya sayısını arttırıp çeviri sürelerini uzatıyor hem de zaten Türkçesi olan bir yazılımı tekrar çevirme zahmetine neden olduğu için iş gücü kaybına neden oluyor. Örneğin Ubuntu Türkiye çeviri takımının var gücüyle çeviri yapmasına rağmen hâlâ çevrilmesi gereken çok paket olmasının nedeni budur. Bir başka önemli nokta da güncelleştirmelerle Gnome Türkiye çevirilerinin öncekilerin üstüne eklenmesi de Ubuntu Türkiye çevirilerinin emeğinin boşa gitmesiyi.

Bu sorunu çözmek için Ubuntu Türkiye ile Ubuntu'nun öntanımlı masaüstü yöneticisi Gnome'un yerel topluluğu Gnome Türkiye'nin çeviri takımları bir araya gelip işbirliği yapmaya karar verdiler. Bu işbirliği hem çevirilerin hızlanmasını sağlayacak hem de her iki yazılımın da Türkçe'ye kazandırılmasını hızlandıracak ve elbette çevirilerde ortak bir dilin kullanılmasını sağlayacak. Ubuntu'daki masaüstü çevirilerinin diğer dağıtımlarda kullanılmasını sağlayarak hem Gnome Türkiye'nin desteğiyle Ubuntu, hem de diğer masaüstlerindeki Gnome daha çok Türkçe konuşacak. Bundan diğer dağıtımlar da kârlı çıkacak.

6 Cengiz ÜNAL ile Linux Üzerine

Türkiye'nin en önemli akapella beşlisinden biri: Cengiz Ünal. Dilerseniz önce akapella nedir, kısaca buna değinelim.. Müzik terminolojisine “a capella” olarak geçen çok sesli bir müzik türü. Enstrüman olarak insan sesi kullanılıyor. Kelime anlamı İtalyanca "kilise tarzı" demek. Kısaca "ilahi söyleyen kilise koroları" denebilir. İşte bu beş kişiden biri olan Cengiz Ünal aynı zamanda bir Linux kullanıcısı. Sözü daha fazla uzatmadan sizler için Ünal ile Linux üzerine Türkiye dışındaki yaptığımız söyleşiye geçelim.. akapella şarkılarını seslendiren yabancı Merhaba. Biraz kendinizden söz eder misiniz, Cengiz Ünal ne yapar? müzisyenler bu müzikle kızılderili insanların Aktif müzik hayatıma 89 yılında Direnen Mızıkacılar grubunu mücadelelerini yansıtıyorlar. kurarak başladım. Bu grup ile birlikte Türkiye'nin ve İstanbul'un birçok eğlence mekanında sahne aldım. (Korsan Bar, Pizza Pina, Kemancı, Rock Ülkemizde akapellayı temsil eden en önemli grup Volaliz: 2004 House, Hayal Kahvesi, Özel konserler vb.) Dostlar korosunun 5 yıl yılında beş akapella müzik sever; Atakan Güçlü Yörük (tenor), Cengiz şefliğini yaptım. 2004 yılında Türkiye'nin popüler anlamdaki ilk akapella Ünal (bariton), Gökçer Alp (tenor), Kerem Seven (bas) ve Tolga Gülen topluluğunu kurdum, aynı yıllarda kurduğum Forte yapım şirketinden (bariton) tarafından, "Tek enstrümanları sesleri" sloganı ile müzik albümünü çıkardım. Birçok sanatçının anma albümüne Vokaliz olarak yaşamlarına çeşitli etkinliklerle başladılar. Amaçları yabancı konuk oldum. (Ezginin günlüğü, 3 Hürel, Buğra Uğur vb.) Ezel Akayın müzisyenlerden farklı olarak, Doğu Müziği ile tonal Batı Müziğinin tür ve çektiği 7 Kocalı Hürmüz filminin müziklerinin yapımında vokal aranjörü biçimlerinde sunmak. Daha fazla bilgiye http://www.vokaliz.biz/ olarak bulundum. üzerinden ulaşılabilir. Oldukça İlginç ve güzel bir müzik olduğunu söylemem gerekiyor. 7 ve 2 şarkıda da Vokaliz olarak yorumumuz var. 3 yıldır Bilfen kolejinin Özgür yazılım sizin için neyi ifade ediyor? Nedir ve ne değildir? Kültür ofisi müdürlüğünü yapıyorum. 2 yıldır da dünyanın en büyük takım oyunu üreticisi olan Catalyst'in Türkiye temsilcisi olan Mare Özgür yazılım benim sosyalist tarafımı ifade ediyor. Her şeyin Motivasyon şirketinin Müzik direktörüyüm. para ile ölçüldüğü ve savaşların ekonomi üzerinden kazanıldığı bügünkü dünyamızda, Linux gibi düşünceden eyleme geçmiş bir varlıktan Linux ile tanışmanız nasıl ve ne zaman oldu? haberdar olmak bile bana umut veriyor. Stallman'ı tanıdıktan sonra bu işin felsefî uzantısının farkına vardım ve bunun ileride Kapitalist sistemin Ben Linux ile 2 kere tanıştım. İlki arkadaşım Murat Ertaş'ın bana karşısında duran büyük bir güç olabileceğini hissediyorum. Çünkü özgür Linux dağıtımlarından “SUSE” 'yi tavsiye etmesi üzerine oldu. Ama o yazılım, kapitalizmin ve tüketim çılgınlığı karşıtlığının dijital dünyadaki zamanlar program kurmak bugünkü gibi grafik tabanlı olmadığından sembolü diye düşünüyorum. uçbirim, yazılar, komutlar falan sıdkım sıyrıldı ne yalan söyleyeyim. Yaklaşımını beğenmiştim, Stallman' ı tanımıyordum, zahmetleri nedeni Bu insancıl sistemin yaygınlaşması, egoların ve para hırsının ile beraberliğimiz pek uzun sürmedi ama Pardus ve benzeri dağıtımları azalması ile mümkün. Bu da bugün için pek mümkün gibi görünmüyor. çıktıkları an takip ettim ve hep vaaz ettim. Bu, dünyayı politikacıların değil bilim adamlarının yöneteceği gün mümkün olabilir ancak. Politikacı aslında insanlar için bir şey istemez. İkincisi tahmin etmediğim bir ortamda, tahmin etmediğim bir İstediği şey ülkesi ya da kendi zümresi için yararlı, sorunsuz veya daha kişiden oldu. 7 kocalı hürmüz filminde müzikler dışında kısa bir de çok para ve prestij getirecek bir şeyse, olabilir ve yapılabilir, hatta rolümüz vardı. Sette Mehmet Ali Alabora ile sohbet esnasında kendisinin yapılması için savaşılabilirdir. Ama bilim adamı için durum öyle değil; GNU/Linux kullanıcısı olduğunu öğrendim. Tabii ben de sempatizanı Onun istediği şeyin sınırları ve milleti yoktur, o reel doğruların ve olduğumdan aramızda uzun sohbetleri geçmeye başladı. Ben yaşadığım isteklerin peşinden gider. Bunu para kazanmak için yapmaz, kötü sıkıntıları anlatınca o da Ubuntu dağıtımından bahsetti. Ve artık eskiden kullanımlarını hayal etmez. Onu günyüzüne çıkarmak için savaşır, ondan yaşadığım sorunları yaşamayacağımı söyledi, hemen oracıkta kanıma elde edilen teknolojilerden para elde etmek için değil. Bilim adamları girdi :) Laptopunu bana verdi ve programı incelememi söyledi. Synaptic sürücüsü alkollüyse çalışmayacak bir otomobil yapabilirler mesela, ama paket yöneticisinden ve benzer konuların Ubuntu'da nasıl bu durum bazı zümrelerin işine gelmezse politikacılara istedikleri karar yönetildiğinden bahsetti. O gün eve geldiğimde akşam yatmadan önce ve uygulamalar için baskı uygulayabilirler. Tabii bilim adamı kendi ırkının yüklemiştim bile programı. işine gelmediği için değil; insanlığın işine gelmeyecek bir şey için baskı yapar. Hâlâ Ubuntu mu? Hangi sürüm ve aranız nasıl?

Ubuntu 10.04 kullanıyorum ama 9.04'den daha çok memnundum. Aram aslında son kernel sorunlarımı saymazsak çok iyi. 8 ilk sayfasına, “Ölmüş bir kahramanın anısına” yazmıştır.

Stallman “hırs”sız mı?

Stallman'ın ağzından hırssız olmakla ilgili bir şey duymadım tabii ama kendisinin hayatını incelediğimde verdiği savaşı gördüm. O, kaynak kodun saklanması ve bağlantılı haklar nedeni ile haksız kazançların elde edilmesine ve dijital sömürüye karşı düşüncelerini cesurca dile getiriyor. Kapitalist sistem agresif bir ticareti körüklerken, insanların hırslarını da bileyliyor. Stallman geçmişinde başına gelen basit bir olay ile zor bir karar vermek zorunda kaldı. Vicdanını dinleyerek elinin tersi ile dijital düyanın bütün nimetlerini itti ve bütün hayatını etkileyecek hırsı barındırmayan bir karar verdi. Eğer hırsa sahip olsaydı böyle bir karar vermezdi. Bu davranışa sahip olmayarak ne kadar çok para kazanabilirdi, o da düşünmüştür sanırım sık sık, ama bu sistemi yenmeye çalışmanın yolu diğerlerinden farklı bir davranış sergilemektir şüphesiz. İşte bu sebepten açık kaynak kodlu yazılımları hırsla savunamayız diye düşünüyorum. Özgür yazılım bana bunları düşündürüyor. 100 yıl sonra dünya, özgür ve özgür olmayan yazılımlar için savaşan insanlara sahip olabilir. Ubuntu'yu nasıl buluyorsunuz ya da ne buluyorsunuz Ubuntu'da? Eğer bu savaş fiziki bir savaşa dönüşür de özgür yazılımı korumak ve yaygınlaştırmak adına bir insan öldürülürse o gün benim için özgür Ubuntu'yu destekliyorum çünkü diğer dağıtımlar için harcanan yazılımın bittiği gün olacak. İnsan yine hırsına yenilmiş olacak. Çünkü, iyi enerjiyi gereksiz ve israf olarak nitelendiriyorum. Bu Ubuntu olmak pasiftir, doğru, durağandır; keşfedilmeyi bekler. Kötüler daha çok zorunda değil ama olması gerekenin tek bir dağıtım olduğunu popülerdir çünkü iyi potansiyel olarak mütevazılığı barındırır ve iyiyi düşünüyorum. Hepsinin aynı işi yaptığı yüzlerce farklı dağıtım bana çok yaymak için savaşmayı engeller. İyi insan savaşmaz, savaşmayan popüler saçma geliyor. Muhalefeti bölerek etkisini azaltıyoruz. Herkes aynı olamaz. Stallman ne kadar çok istese de, içinde fırtınalar kopsa da, dağıtım için eksik olan programları üretmeye çalışsa veya var olanları yaptığı eylem pasif olmak zorunda çünkü hırssız olmayı öğütlüyor, bunu geliştirmek için zaman harcasa daha uygun olur. büyük bir hırsla yaymak isteseydi ne kadar tezat olurdu! Bu Napolyon'un kendini kral ilan etmesi gibi çirkin bir şey. Beethoven da zamanında bu hırsı görmüş ve Napolyon'a ithaf ettiği 3. senfonisinin ilk sayfasına, 9 Ubuntuyu çok yaygın olmasından dolayı tercih ediyorum. Bunun Yapışkan notları ve hava durumu gibi minik programcıklar da çok güzel. getirdiği rahatlık ve güvene sarılıyorum zira yalnızlık kötü his. Ubuntu Oyunları da unutmamak lazım. forumunda kendimi hiçbir zaman yalnız hissetmedim. GNOME mu, KDE mi? Dağıtımların da tıpkı biz insanlar gibi farklı politikaların ya da farklı inanış ve savunuşların sonucu ortaya çıktığını düşünürsek aslında Ben sonuç odaklı birisiyim. Herhangi birinin fanatikliğini de yadırgamayabiliriz de bu çok çeşitlilik durumunu. Forumda kendinizi yapmak istemiyorum. İşimi gören iyidir. Her ikisinin de iş gördüğü ve yalnız hissetmediğinizi söylediniz. Çok takılır mısınız? göremediği farklı konular var. Olabilirse herhangi birinin üstüne gidip, alternatifi azaltıp verimi artırmak güzel olurdu. Sadece bu kadar çok sayıda olmasını anlayamadım, fazla sayıda olması yeni başlayanlar için kafa karıştırıcı ve ürkütücü. Linux Çeşitliliği sevmiyorsunuz sanırım? kullananların çoğu cesaretli ve biraz maceracıdır. O kadar aternatif arasından birini seçmenin risk olduğunu düşünen herkesin Windows ve Haklısın çeşitlilik güzel şey, belki yorumlarım biraz abartılı olmuş benzerleri gibi seçeneği az programları kullanmak isteyeceklerini olabilir. Muhakkak ki bir sebebi de vardır bu çeşitliliğin. düşünüyorum. Abartılı değil. Yalnızca merak :) Linux için imkânınız olsaydı ne yapmak Foruma vaktim oldukça giriyorum. Tabii bu yeni öğrenmeye isterdiniz ya da ne yapıyorsunuz ve ne yapacaksınız? başladığım dönemlerde daha yoğundu. Merak ettiğim şeylerin sayısının fazlalığı ile foruma girme sıklığım doğru orantılı. Ama daha önce de Linux'u yöneten ve yönlendiren onun içeriğini oluşturan ve dediğim gibi her girdiğimde sıcak karşılandım ve hiçbir zaman yanıtsız kullanan topluluğudur. Linux bir dildir, bir araçtır. Ben tekil bir şahısım, kalmadım. Foruma emek veren herkese teşekkür etmek istiyorum, dolayısıyla topluluğu yönlendirebileceğimi ve kendi isteklerime göre Hepsinin özveri ile karşılık beklemeden çalışan insanlar olduklarını şekillendirebileceğimi sanmıyorum. Ne tür imkânım olursa olsun Linux'u biliyorum. Başarılarının devamını dilerim. tekelime almadığım sürece kendi isteklerimi yapamam. Gelişen teknolojiye ve sosyal olaylara göre Linux şekillenecektir. Linux'u Sizin vesilenizle biz de teşekkürlerimizi sunalım Ubuntu-tr ailesine o kullanarak ticaret yapma ve para kazanma olanağım var, mesela 6 sene hâlde :) Peki Cengiz Ünal'ın kullanmaktan hoşlandığı ya da işine yarayan önce büyük bir şirketin bütün makinalarına Linux kurmak üzerine bir açık kaynak kodlu yazılımlar neler? görüşme yapmıştım, bunun benzerlerini mikro ve makro anlamda çoğaltmak mümkün ama bu Linux için değil, kendim için yaptığım bir PySözlük ve Cryptkeeper şifreleme programını kullanıyorum. şey. Open Office vazgeçilmezim. Bir de Gmail için minik bir programcık var; Gmail'ı web tarayıcı dışında çalıştırıyor, beğenerek kullanıyorum. 10 Linux ortada duran, isteyenin kendi çıkarı için, isteyenin insanlık yararına geliştirdiği ve ürettiği bir yazılım. Sanırım sorunuzun yanıtı şu: Benim imkânım olsaydı da Linux için bir şey yapmazdım çünkü bu konu ile ilgili bir hayal kurmuyorum, zaten hayallerimi gerçekleştirmeye çalışıyorum, bir müzisyenim. Ha şu olabilir, Note Edit programının gelişmesi için sponsor olabilirim...

Sizce “Linux geleceği” nasıl?

Teknoloji nereye giderse Linux da hemen oracıkta olacak. İnternet üstünden çalışan kelime işlemci ve benzeri programlar üstünde çalışılabilir. Orada bir gelecek görüyorum, Linux'un da orada olmasını isterim...

Ubuntu ya da daha genel ifadesiyle GNU /Linux dağıtımları beklentilerinizi karşılıyor mu? Windows'a ihtiyaç duyuyor musunuz meselâ?

Karşılamıyor. Windows'a ihtiyaç duyuyorum. Profesyonel olarak kullandığım müzik programlarının benzerlerini bulamadım. Nota yazım programı olan Finale'nin benzeri Note Edit programı Finale'nin yanında yetersiz. Midi ve ses işlemci programların en güçlü alternatifi Ardour ses kartı tanıtımı ve plugin yetersizliği ile profesyonel hayata giremiyor. Bu iki program beni Windows'a bağlayan programlar. İşim nedeni ile bu sene senfoni orkestraları için 6 eser yazdım ayrıca Vokalizin seslendirdiği bütün şarkıları Finale programı ile yazıyorum. Çok kastım Note Edit programını öğrenmek için ama sonunda pes ettim.

Peki Linux sizin için bir hobi, geçici bir heves olabilir mi? Farklı olduğu için mi kullanıyorsunuz?

İnsancıl olduğu için kullanıyorum. Windows'tan daha huzurlu. Bilgisayarım risk altında değil :) Sürekli güncellenmeye çalıştığı için benden izin almaya çalışan farklı farklı program yöneticilerine sahip değil. Benimle hep güncelleme yöneticisinin diyaloğa geçmesi hoşuma gidiyor. Benzer birçok özelliği güzel. Eğer işime daha az yarayan özellikleri olursa maalesef heves olarak kalabilir. 11 Açık kaynağa destek olmak için yaptığınız bir şey var mı?

Her yerde, her gördüğüm kişiye vaaz ediyorum. Topluluğun zamana ve paraya veya paraya eş değer üretime ihtiyacı var. Benim bunu destekleyecek bilgim yok, program veya benzer şeyleri üretemem. Ama durumumca zaman zaman maddi destekte bulunabilirim yalnız bu nasıl olabilir acaba? Bu soruyla birlikte topluluğa nasıl destek olabileceğimi bilmediğimi farkettim.

Bunu size özel anlatabilirim sanırım :) Müziğinizde bilgisayar kullandığınızdan söz ettiniz, işinizde açık kaynak programların şansı nedir?

Evet bilgisayar kullanıyoruz. Şu dönem açık kaynak kodlu programların şansının olduğunu düşünmüyorum çünkü teknoloji sürekli değişiyor hâlen durmadı ama biraz yavaşladı. Müzik aranje ve ses işlemci programlar, kelime işlemci programlar gibi gelişimlerini daha tamamlamadılar. Belki kelime işlemci programlar da halen gelişiyordur ama ses işlemciler gibi değil. Sesin çok fazla bileşeni var. Bir de işin içine harici diğer aletler de girince adapte etmek güçleşiyor, kaydedilen ve işlenen sesin kalitesini artırmak için tüm firmalar çalışıyor ve yarışıyor. Hiçbir stüdyoda açık kaynak kodlu programın konuşulduğunu duymadım. Zaten mevzu karışık, operatörler bir de işletim sistemini öğrenmekten kaçıyorlar ki ben de haklı olduklarını düşünüyorum.

Son olarak SUDO okuyucularına ne söylemek iistersiniz?

Derginizi takip ediyorum elimden geldiğince. Teknolojiyi ve özgür yazılımları takip etmeyi seviyorum. Dergide emeği geçen herkesi takdir ediyorum, topluluğun var olması için sizin varlığınız çok önemli. Buraya emek veren herkesin gönüllü olduğunu da biliyorum ve çabalarını gönülden destekliyorum. Müzikli günler dilerim...

Çok teşekkür ederiz; ayırdığınız zaman ve paylaştığınız düşünceleriniz için. Yakın gelecekte Linux'la müzikli günler dileyelim biz de sizlere..

12 Küçük ve Orta İşletmeler İçin En Kolay Güvenlik Duvarı Şimdi bu dağıtımın başlıca ve temel özellikleri nelerdir maddeler halinde görelim; Tanıtım : IPFire bir Linux dağıtımı, kolay kurulum ve yüksek 1. Güvenlik Duvarı Fonksiyonları düzeyde güvenlik sağlıyor. Deneyimli, acemi kullanıcılar ve sistem yöneticileri için çok konfigürasyon seçenekleri sunan sezgisel bir arayüz a) ile işletilmekte. Gerçekten güvenlikle ilgili kaygılarınız geliştiricileri Linux Netfilter Mimarisine dayalı duruma göre incelemeli güvenlik duvarı tarafından korunur. IPFire Firewall Pakfire adında kendine has paket b) yönetim sistemi olan ve GPL lisansı ile dağıtımı yapılan LFS (Linux From Guardian Eklentisi ile IDS (Intrusion Detection System-Saldırı Tespit Sistemi) Scratch)'den türeme bir güvenlik duvarı dağıtımıdır. ) Geçersiz / Standart dışı paket filtreleme sistemi d) DMZ desteği ve özel kablosuz ağ seçenekleri imkânı Çeşitli testlere tabi tutularak geliştirilen Firewall özelliğine ek e) DOS (Denial of Service) saldırılarına karşı koruma olarak IPCop paketi içerisinde Asterisk PBX, Samba, MorningReconnect, f) LPR-NG gibi gerekli ağ yazılımları da vardır. Hizmet Kalitesi Düzenleme (QOS) ve trafik şekillendirme 2. Network Servisleri Geliştirici takımı tekrar toplandıktan sonra ilk iş olarak eski IPCop kaynak kodlarını son sürüm Linux çekirdeki olan Kernel 2-6.x serisine a) DHCP Sunucu göre tekrar uyarlaşmıştır. Böylece bu yazılım ile evinizde ya da iş b) DynDNS Servisi yerinizde kusursuz sunucu sistemler oluşturabilirsiniz. Henüz Türkçe c) NTP Sunucu desteği olmamasına rağmen kullanımı oldukça kolaydır. d) DNS Proxy e) VPN Sunucu 3. Bağlantı Tipleri

a) ADSL/SDSL (PPPoE ile) b) Sabit IP Ya da otomatik DHCP ile ethernet bağlantısı c) VPN (Virtual Private Network – Sanal Özel Ağ)

13 3. Bağlantı Tipleri İndirmek için; a) ADSL/SDSL (PPPoE ile) http://www.ipfire.org/en/download b) Sabit IP Ya da otomatik DHCP ile ethernet bağlantısı c) VPN (Virtual Private Network – Sanal Özel Ağ) Kurulum ile ilgili dökümanlarına ve resimli anlatıma ulaşmak için 4. Yapılandırma Biçimleri http://wiki.ipfire.org/en/installation/start a) SSL ile şifreli web tabanlı yönetim arayüzü b) SSH ile komut satırı erişimi adresleri ziyaret edilebilir. 4. Kayıt ve İzleme Seçenekleri

a) Web arayüzü ile Grafiksel Sistem kayıtları izleme b) Erişim kayıtları için otomatik özet çıkarabilme c) Kayıtlar için tek tuşla yedekleme

Minimum Sistem Gereksinimleri:

2 Adet Ethernet Kartı 400 mhz ve üzeri işlemci (1Mhz ve üzeri önerilir) En az 256 Mb Ram (512 önerilir) 1 GB disk alanı (sadece sistem için, log işlemleri için daha fazla alan gereklidir.)

İpFire ile ilgili daha fazla bilgi için; IPFire Örnek Ağ yapılandırması 1 http://www.ipfire.org/en/index 14 Remastersys ile Sistem Yedeği Almak sudo aptitude update Bu komutla, sistemimizi güncelleyip, kaynak listesi dosyamıza Ubuntu 10.04 Lucid Lynx sürümü kullanıcıları aşağıdaki adresten (sources.list) yeni eklediğimiz depo adresini de tanıtmış olduk. uygulamayı indirip kurulum yapabilirler. Ardından doğrudan anlatımın 5. adımına geçilebilir. 4. Sistem >> Yönetim >> Synaptic Paket Yöneticisi yolunu izleyip, Synaptic Paket Yöneticisi ile Remastersys uygulamasını aratıp sistemimize http://sourceforge.net/projects/remastersys/files/remastersys-ubuntu- kuruyoruz. karmic-lucid/remastersys_2.0.17-1_all.deb/download Kurulumdan sonra program Sistem >> Yönetim altına Remastersys Backup adında bir başlatıcı ekleyecek, ancak başlatıcı ile işimiz Merhabalar arkadaşlar... olmayacak.

Birkaç gündür üzerinde araştırmalar yaptığım, forumumuzda 5. Geldik sistemimizin yedeğini almaya: kapsamlı anlatımı bulunan ancak, biz acemiler için biraz daha kolaya kaçan bir yol olan Remastersys kullanarak sistem yedeğinin nasıl Uygulamlar >> Donatılar >> Uçbirim yolundan uçbirimi açıp aşağıdaki alındığını adım adım anlatmaya çalışacağım. Umarım işinize yarar. komutu girerek enter'a basıyoruz:

1. Uygulamalar >> Donatılar >> Uçbirim yolundan uçbirimi açıp sudo remastersys backup aşağıdaki komutu girip, enter'a basıyoruz: Uçbirim'de programın o an için hangi dosyaların yedeğini aldığı liste halinde ve oranları ile birlikte görülüyor. Yaklaşık 10 dakika gibi bir sudo gedit /etc/apt/sources.list zamanda yedek alınmış oluyor. Bu komutla kaynak listesi dosyamızı (sources.list) açmış olduk. Şimdi: 6. Program otomatik olarak /home/remastersys/remastersys dizini içinde 2. # Remastersys .iso uzantılı DVD kalıbını oluşturmuş oluyor. Eğer siz başka bir isim deb http://www.geekconnection.org/remastersys/repository karmic/ vermezseniz kalıba varsayılan olarak: custombackup.iso ismini veriyor. Satırlarını açmış olduğumuz kaynak listesi dosyamızın (sources.list) en sonuna ekleyip, kaydedip (Ctrl + S) kapatıyoruz. 7. Kullandığım sistemin yedeği 2.1 GB boyutunda oldu. Bize kalansa, Brasero, K3b * ya da tercih ettiğiniz başka bir CD/DVD yazıcı programla 3. Yine Uygulamalar >> Donatılar >> Uçbirim yolundan uçbirimi açıp bu kalıbı DVD'ye yazdırmak. aşağıdaki komutu girip, enter'a basıyoruz: 15 Notlar:

1. En başta Ubuntu güncellemelerini kontrol etmeniz. Yayınlanmış güncellemeler varsa yükleyerek sistem yedeğini almanız elinizde güncel bir yedek olması bakımından daha iyi.

2. Remastersys ile oluşturduğumuz yedeği hem yükleme hem de LIVE CD (Canlı -çalışan- CD) olarak kullanmamız mümkün. DVD'yi CD-ROM'a takıp, PC'yi BIOS'a girip CD'den başlattığınızda açılan ekranda çeşitli seçenekler mevcut. Kurulum yapmak * ya da LIVE CD (Canlı -çalışan- CD) olarak kullanıp sisteminizi açmak size kalmış.

3. Az önce Remastersys ile aldığım yedeği LIVE CD (Canlı -çalışan- CD) olarak açtığımda gözlemlediğime göre:

- USB ADSL modemimi tanıtmama gerek kalmadı. Otomatik olarak tanıdı ve internete bağlandım. - Ati ekran kartımı tanımadı. EnvyNG * ya da Envy ile yeniden tanıtmak gerekiyor. - Mozilla Firefox'ta "sık kullanılanlar"ın dahi yedeği alınmış. Ancak girdiğiniz sitelerdeki kullanıcı adı ve parolaları yeniden girmeniz gerek. - Sistem saati tabii ki yedeği aldığınız zamanı ve tarihi göstermekte. - Yukarıda saydığım hususlar haricinde komple sistem yedeği kullanımınıza hazır.

Aslında Remastersys ile ilgili bir anlatım zaten forumda mevcuttu. Ben biraz daha derleyip, toparlamak istedim. O konuya da http://forum.ubuntu-tr.org/index.php/topic,6792.0.html sayfasından ulaşabilirsiniz.

Remastersys ile ilgili kaynaklar:

Remastersys ana sayfa Remastersys Forum Remastersys Wiki Remastersys Guide – ubuntuforums

Anlatım Tutunamayan kullanıcı ismiyle Volkan Gürsoy'a ait. Teşekkürlerimizi sunuyoruz. 16 Birçoğunuz Linux ile Ubuntu aracılığıyla tanıştı, Linux adını önceden duymuş olsanız bile Ubuntu, belki de birçoğunuzun hayatına giren ilk Linux dağıtımı oldu. Bazılarınız Windows işletim sistemiyle teknik açıdan oldukça haşır neşir oldu, bazılarınız onunla yalnızca işini gördü ve görmeye devam ediyor. Ne şekilde olursa olsun, Linux ve özgür yazılım dünyasına adımınızı "resmi" olarak attınız; yaşadığınız sorunları halletmeye çalışıyorsunuz ve sistemi daha verimli kullanmaya başlıyorsunuz. Sonraki aşamada artık sizin için Ubuntu'da olan bitene hakim olma süreci başlıyor. Bu noktada bilginizi artırmak ve kendinizi verimli bir şekilde geliştirip deneyim kazanmak için bakışınızı değiştirmeniz gerekiyor. 1. Sorunlara Farklı Bakın

Sorunları tanımlamak ve anlam verebilmek çözümün en önemli adımıdır. Artık Ubuntu'nuzda donanımsal ya da yazılım kaynaklı bir problem farkettiğiniz zaman teşhisi koymak için adımlar atmanız Önemli bir nokta da, sorunları nasıl araştıracağını bilmektir. gerekiyor. Örneğin anakartınıza doğrudan bağlı ses kartı, ekran kartı ve Yapılması gereken basit de olsa doğru şekilde ve doğru yerlerde aramak ağ kartı gibi donanımlar hakkında bilgi almak ve bu donanımların tanınıp sorunu daha hızlı çözmemizi sağlar. Örneğin, ekran kartınızla sürücü tanınmadığını öğrenmek için uçbirimi yazacağınız "lspci" komutuyla bu sorunları yaşıyorsanız, marka ve modelini de öğrenmiş iseniz Google'da donanımları listeleyebilir ve bilgileri görüntüleyebilirsiniz. Benzer şekilde yapacağınız örnek "ubuntu ati hd 4650 driver problem" şeklinde bir USB bağlantı noktalarından bağlanan donanımlarla ilgili sorun arama, sizin bu kartla Ubuntu kullanırken benzer sorunlar yaşayan yaşadığınızda bilgi almak için "lsusb" komutunu kullanabilirsiniz. Ekran kullanıcılara ulaşma şansınızı artırır. Üstelik bunun için iyi derecede bir kartınızla ilgili sürücü ve performans bilgilerini ("mesa-utils" pakedini İngilizce bilgisine bile gerek olmayabilir, zira arama terimlerinizin basit kurduktan sonra) "glxinfo" komutu ile görüntüleyebilir, disk olması nedeniyle kolayca İngilizce karşılıklarını öğrenebilir ve karşınıza bölümlerinizde bir sorun olduğundan şüpheleniyorsanız disk bilgilerinizi çıkan sayfaları çeviri araçlarıyla okuyabilirsiniz. Gerekli bilgileri "sudo blkid" komutuyla detaylı şekilde görebilirsiniz. Bu örnekler uzayıp edindikten sonra size uygun çözümleri seçebilir ve uygulamaya gider ve birçoğunu Ubuntu Türkiye forumunda ve diğer platformlarda geçebilirsiniz. bulabilirsiniz; ancak burada anlatılmak istenen, sözü edilen araçları kullanmaya alışmanızdır. 17 var. Yaygın olan OpenSuse, Fedora gibi dağıtımları deneyebilir ya da , ve Gentoo gibi bir çok işlemi el ile yapmanızın gerektiği dağıtımları kullanabilirsiniz. "Uğraştırıcı" olarak nitelendirebileceğimiz bu dağıtımlar ile Linux dosya sisteminin, sistem bileşenlerinin ve uygulamaların ihtiyaç duyduğu kütüphanelerin detaylarını öğrenebilir, sistemin temel parçası olan kabuk (bash) ile komut satırına hakim olabilirsiniz. Bunlara ek olarak, yeterince zamanınız ve sabrınız varsa sisteminize göre özelleştirdiğiniz ve gereksiz yüklerden arındırdığınız bu türden bir dağıtım ile hızlı bir sistem kullanabilirsiniz. Böylelikle her uygulama ya da Linux dağıtımı, size mutlaka tecrübe kazandıracak ve ufkunuzu açacaktır.

Kimi zaman bazı sorunlar ya da sorunlardan farklı olarak sisteminizin tam olarak istediğiniz gibi davranması sizi zorlayan durumlara yol açabilir. Araştırarak bulduğunuz çözümler oldukça zorlayıcı ve çekirdek (kernel) derleme gibi daha önce karşılaşmadığınız 2. Kurcalayın, Araştırın, Yılmayın türden olabilir. Ancak bu zorlayıcı durumun sabırla üstesinden gelerek, verdiğim örnekteki gibi çekirdek derlemeyi sorunsuz bir şekilde yapmayı başarırken, Linux tabanlı sistemlerin yapısı ve işleyişi konusunda (hangi Özgür yazılımları kullanırken bilgi edinme yolundaki en önemli donanımlar için hangi modüllerin gerekli olduğu gibi) birinci elden eylemin "kurcalamak" olduğunu birçok tecrübeli kullanıcı ifade eder. deneyim kazanabilirsiniz. Yeter ki yılmayın ve zamanınız elverdiği ölçüde Alternatiflerin zengin oluşu, uygulamalar hakkında birçok belgenin uğraşmaktan vazgeçmeyin. bulunması onlarla uğraşırken hata yaptığınızda sistemi tekrar eski hâline getirmeyi kolaylaştırır. Bununla uğraşırken de arada farketmeden birçok 3. İletişime Geçin, Katılımda Bulunun şey öğrenirsiniz. Örneğin World of Warcraft oyununu Linux üzerinde Wine ile çalıştırmak hakkında araştırma yaparken, kendinizi Gentoo Ubuntu gibi diğer Linux dağıtımları ve kullandığınız özgür belgelerinin içine dalmış bulabilir ve Fluxbox kurulumu hakkında belgeler yazılımlar ortak katkılar ve topluluk girişimleri üzerinden yürümektedir. okurken bulabilirsiniz. Özgür yazılımların bu özelliği, hem kullanıcı/geliştiricilerin en üst seviyede katkıda bulunmasını sağlar, hem de katkıda Kurcalama ve araştırma eyleminin yalnızca uygulamalarla sınırlı bulunurken dolaylı yoldan insanların tecrübe olduğunu düşünmeyin. Ubuntu belki ilk dağıtımınız ancak kazanmalarına ve kendilerini geliştirmelerine de deneyebileceğiniz ve farklarını görebileceğiniz çok fazla sayıda dağıtım 18 olanak sağlar. Üstelik siz hangi düzeyde olursanız olun, özgür yazılım ve özgür yazılım alanında deneyim kazanmak için bu şansı iyi projelerine mutlaka katkıda bulunacağınız bir yol bulunabilir. Örneğin değerlendirin. Ubuntu Türkiye ve genel olarak Ubuntu topluluklarında İngilizceniz yeterli düzeyde ise Türkçe çevirilerine, sistem hakkında meraklıysanız ve Bağlantılar: uğraşmayı seviyorsanız Ubuntu Motu Takımı aracılığıyla yazılımların paketlenmesine, görsellik ve grafik hakkında bilgili ve istekliyseniz sanatla ilgili topluluklara işletim sisteminin görselliği konusunda katkıda Ubuntu Türkiye: http://www.ubuntu.tr.org bulunabilirsiniz. Topluluklara düzenli katılımınız, meyvesini hem üretim UbuntuForums: http://www.ubuntuforums.org olarak hem de kişisel doyum anlamında mutlaka verecektir. Ubuntu Motu Takımı: https://wiki.ubuntu.com/MOTU Ubuntu Artwork Takımı: https://wiki.ubuntu.com/Artwork Özgür yazılım toplulukları, kullanıcıların birbirlerine deneyimlerini Slackware Dağıtımı: http://www.slackware.com aktarması ve paylaşımda bulunması açısından da eşsiz Gentoo Dağtımı: http://www.gentoo.org organizasyonlardır. Birçok deneyimli geliştirici ve kullanıcıdan ihtiyaç Arch Linux Dağtımı: http://www.archlinux.org duyduğunuz konularda bilgi alabilir ve siz de onlar gibi daha yeni Freenode IRC Chat Sunucusu: irc.freenode.net kullanıcılara yardımcı olarak, sorunlarını çözmelerine yardım ederek tecrübe kazanmalarını ve özgür yazılım dünyasına ısınmalarını sağlayabilirsiniz. Örneğin Freenode IRC sunucusunda en sevdiğiniz yazılım ve dağıtımların geliştiricileriyle sohbet etme şansına sahip olabilirsiniz. Bu türden topluluklarda belki de dikkat etmeniz ve aklınızda bulundurmanız gereken en önemli nokta, çoğu geliştirici ve kullanıcının gönüllü olarak katkıda bulundukları; işlerinden, özel hayatlarından kalan zamanlarını (belki de fedakârlıklar yaparak) projelere ayırdıklarıdır. Tüm bunları göz önünde bulundurarak beklentilerinizi belirlemek ve çalışmak, toplulukların sağlıklı bir şekilde işlemesini ve sizin de bu projelerin bir parçası olmanızı sağlar.

Günümüzde bilişim teknolojileri ve etkileşim yöntemleri her alanda karşımıza çıkıyor ve yaptığımız birçok işin ve üretimin belkemiğini oluşturuyor. Bu bağlamda Ubuntu ve özgür yazılım dünyasına attığınız adım, bu dünyanın niteliği nedeniyle büyük bir şans. Eğer yeterince istekli ve meraklıysanız, geleceği belirleyen bu dünyanın gözbebeği Linux 19 Blender Şimdi bize lazım olan temel alabileceğimiz bir logo. Netten kolaylıkla Merhaba. Yeni bir sayı ile yeniden buradasınız. Ben de bir Blender logosu bulabilirsiniz. Logoyu buralardaydım ve öylesine takılıyordum. Neyse dahil olmak istedim bir kaydettikten sonra resimde de yazı ile. Forumda gören vardır belki, bencilce birkaç çalışmayı görüldüğü üzere View >> Background paylaşmıştım ama belge olarak hiç hazırlamamıştım. İşin doğrusu resim Image yolunu takip ediyoruz. Küçük bir almak, düzenlemek çok zor geliyor bana. Bu nedenle standart kutucuk ekrana yerleşecektir. Resmi sayılabilecek bir masaüstü kullanıyorum. Sonuç olarak tembelliğimden seçmeden önce Numpad (Sayısal) 7 belge hazırlamak zor geliyordu ama bir tane paylaşmasam Linux tuşuna tıklıyoruz. Çünkü her kullanmamın bir anlamı olmayacağını da düşündüğümden açıklayıcı bir görünümün kendine ait arkaplanı vardır belge hazırladım. Umarım beğenirsiniz (Yeterince kendimden bahsettim ve sadece kendi kullanımında görünür. sanırım). Başlamadan önce bir durumu da söylemekte fayda var. Her 1'e tıkladığımızda top görünümünü adımı resimle ele almak gerektiğinden resimleri yeniden boyutlandırmam geçmiş oluruz. gerekti. Bu nedenle tam bir pencere görüntüsü olmayacak. Bazı yerlerde de benzer işlemlerin ilk adımını ele alıp diğerlerini kullanıcıya bıraktım. Bu, sorun olursa affola.

Blender'ı, hepimiz bir defaya mahsus da olsa açıp o ürkütücü ekranla karşılaşmışızdır. Bu defa bunu ilk elden yok ediyoruz. Halihazırda ekrandaki küp seçili. X tuşuna basarak ekrana gelen uyarıyı onaylayıp küpü silerek başlıyoruz.

20 Burada ne yapacağımız belli. Use Bakground Image düğmesine tıklıyoruz. Bir sonraki resimde de görüleceği gibi Load düğmesi çıkacak. Ona tıkladığımızda bizden hangi resmi seçeceğimizi soran bir pencere açılacak. Resmimizi seçtikten sonra ekranda belirdiğini görmüşsünüzdür sanırım. Endişeye gerek yok, bu sadece baz alacağımız bir resim. Tararken görünmez. Zaten bir tek top görünümünde görünecektir. Eklediğimiz resim merkezi ortalayacaktır. Eğer siz konumunu değiştirmek istiyorsanız X Offset ve Y Offset ayarlarıyla oynayıp istediğiniz bir noktaya alabilirsiniz.

Şimdi işe koyulma zamanı. Öncelikle logoyu yapmak için bize en uygun olan nesnemizi ekliyoruz. Açıkçası ben sadece circle (çember) ekleyerek denemiştim ama okuduğum kaynaklar Bezier Circle kullanmış. Biz de bunu kullanacağız. Ekrandaki menüyü açmak için Space (Boşluk) tuşuna basıyoruz ve Bezier Circle nesnemizi ekliyoruz. Eğer boşluk tuşuna bastığınız halde Add menüsü gelmediyse fareniz 3B penceresinde değildir. Blender üzerindeki tüm komutlar, fare o an hangi pencere üzerindeyse o pencereye bağlı olarak çalışır. Eklediğimiz nesne biz Object Mode'da olduğumuz için bildiğimiz çember gibi görünüyor ama birazdan Edit Mode kullandığımızda farkı göreceksiniz. Şimdi bir sonraki adıma geçelim. 21 Eklediğimiz nesneyi resimde görüldüğü gibi en uygun yere taşıyoruz (Sizde içi dolu görünüyorsa Z tuşuna basın, sadece kenarlar görünsün). Taşıma işlemi için G tuşunu kullanıyoruz. Resme tam oturması şart değil, birazdan ince ayarlara geçeceğiz. Geçmeden önce birkaç pratik bilgi verelim. Blender ile en çok kullanacağımız üç tuş var. R Az önceki pratik bilgiden sonra Tab tuşuna basıp Edit Mode'a (Rotation) = Çevir; S (Scale) = Ölçekle ve G (Grab) = Konum Belirle geçiyoruz. Şimdiyise az önceki bilgileri kullanarak çemberimizi uygun yani Taşı. Bildiğimiz gibi Blender'da üç boyut var ve bunlar X (yatay), Y şekilde ayarlıyoruz. Mesela, aşağı ve yukarı doğru biraz genişletmek (Dikey) ve Z (bilmiyorum :) ama X ve Y düzlemine 90 derecelik açıyla isterseniz S ve ardından Y tuşlarını kullanıyorsunuz. Burada pratik bir bilgi konumlanmıştır. Anladınız sonuçta :)). Şimdi diyelim ki biz nesneyi verelim. Eğer fare hızlı hareket ediyorsa bu işlemleri yaparken Shift'e sadece X düzleminde taşımak (G) istiyoruz. Bu durumda yapacağımız iş basılı tutun. Böylece büyütme veya ölçekleme küçük adımlarla yapılır. çok basit, önce taşıyacağımız nesneyi RMB (Right Mouse Button) ile Ayrıca yapılan değişikliğin etkin olması için LMB (Left Mouse Button) veya seçiyoruz ardından G ve X tuşlarına basıyoruz. Artık nesnemiz sadece X Enter, iptal olması için Esc veya RMB tuşları kullanılır. düzleminde yer değiştirir. 22 Oluşturduğumuz ikinci çemberi S (Scale) tuşu ile genişletiyoruz. Gördüğünüz gibi şimdi dış çemberi yapmaya çalışacağız. O yüzden ölçekleme de ona göre yapılacak. Eğer Object Mode üzerinde Eğer uygun bir şekilde ölçeklediyseniz tekrar Tab tuşuna basıp ölçeklemeniz uyum sağlamıyorsa Tab tuşu ile Edit Mode'a geçip daha Object Mode'a geçiyoruz. Çemberimiz bu yaptığımız işlemlerde seçili detaylı ölçekleme ile ayarlama yapabilirsiniz. Eğer Edit Mode içinde olmasına dikkat edin. Seçim yapmak için RMB, çoklu seçim yapmak için ölçekleme veya diğer işlemler ile kafanız karışıyorsa şunu söylemeliyim ki de Shift-RMB kullanıyoruz. Bu ipuçlarından sonra Shift + D kısayolu ile Curve konusu biraz kafa karıştırıcı olabilir. Lakin kontrol tuşlarını seçili çemberimizi çoğaltıyoruz. Şu an aynı çemberden iki adet oldu. Bu anladıysanız ölçekleme yapmak basit olacaktır. O yüzden birkaç deneme işlemi ben, Edit Mode içindeyken yaptım o yüzden biraz karışık oldu ama yapmanızda fayda var, eğer kafanız karıştıysa. Mesela G ve S tuşları tam siz Object Mode içindeyken yapın. Böylece iki ayrı nesne oluşturmuş olarak ne iş yapıyor öğrenebilirsiniz ve daha iyi anlaşabilirsiniz. olacağız. Edit Mode üzerinde çemberin üzerinde 4 çizgi beliriyor. Her çizginin kendi içinde 3 noktası var. Orta noktası konumunu; diğer ikisiyse o noktaya ait dönüş açısını ve uzunluğunu belirliyor. Şimdilik bu bilgiler aklınızda bulunsun, sonraki adımlarda kullanacağız. 23 Eğer ikinci çemberi de uygun şekilde ölçeklediyseniz Edit Mode üzerindeyken Shift+D ile bu çemberi çoğaltıyoruz ve S tuşuna basıp çemberin dış kısmına doğru genişletip odaklıyoruz. Dış kısma uygun bir ölçekleme yapıyoruz ancak burada ince detaylar önemli değil, zira birazdan şeklini bozacağız. Bu arada benim şekilde en içteki çemberin de çizgileri görünüyor. Bu sizi aldatmasın, benim hatam :). Şimdi önemli kısma geliyoruz (çıkıntıları çizeceğiz.). Şimdiye kadar diğer çemberlerde hep dört kenardaki tüm noktalar seçiliydi. Ancak şimdi her çizgiyi tek tek seçip değişiklik yapacağız. Ayrıca yeni çizgilere ihtiyacımız olacak.

Öncelikle RMB ile üstteki çizgiyi orta noktasından seçiyoruz ve onu G tuş yardımıyla ilk çıkıntının başlangıç noktasına getiriyoruz. Daha sonra Shift+RMB yardımıyla üst çizgiyi ve soldaki çizgiyi beraberce seçiyoruz. İki çizgiyi seçtikten sonra W tuşuna basıyoruz ve açılan menüden ilkini (SubDivide) seçiyoruz. Burada üçüncü bir çizgi oluşturduk çünkü ihtiyacımız olan şekil için daha fazla dönüş noktasına ihtiyacımız var. Bu işlemi anladıysanız eğer birkaç defa bu işlemi tekrar tekrar yapacağız. Eğer sorun çıkmadıysa iki çizgi arasına yerleşen üçüncü çizgiyi görüyorsunuzdur ancak biz sadece yeni eklenen çizginin konumunu değiştireceğiz. 24 Buradaki şekilde de görüldüğü üzere oluşturduğumuz yeni çizgiyi RMB ile seçip resimdeki konuma yerleştiriyoruz.Nasıl taşıyacağımızı biliyorsunuz değil mi? G (Grab) tuşu burada devreye giriyor. G tuşuna alışın, çok ihtiyacınız olacak. Burada yaklaşık konumlar belirliyoruz çünkü yaklaşık şekli önce çizip sonra detaylı ayarlamalara geçeceğiz.

25 Şimdi yeni bir çizgi belirlemek için oluşturduğumuz en son çizgiyi Bir önceki adımda oluşturduğumuz SubDivide çizgimizi bu ve yine sol çizgiyi seçip yeni bir SubDivide ekliyoruz (W tuşu ile menü resimde görüldüğü yere yerleştiriyoruz. Eğer buraya kadar geldiyseniz ilk açılır). Oluşturduğumuz yeni çizgiyi de ilk çıkıntının bitiş noktasına çıkıntıyı oluşturmuş bulunuyorsunuz. Sanırım mantığını anladık hepimiz ekliyoruz ve ardından bir sonraki resimde de göreceğimiz üzere iki çizgiyi de. O halde fazla resim harcamadan diğer çıkıntıları da sizler yapın. Ben beraberce seçip yeni bir SubDivide ekliyoruz. sadece bu ayarlardan sonraki hâlini gösteren resmi ekleyeyim fikir vermesi açısından.

26 Üç çıkıntıyı da oluşturduysak eğer şeklimiz buna yakın bir hâlde Şimdi resimde gördüğünüz gibi iki çizgiyi beraberce seçip V olacak. Şimdi ince ayarlara geçebiliriz. Geçmeden önce birkaç ipucu daha tuşuna basıyoruz. Bu işlem ile iki çizgiyi birbirine vektörel yapmış olduk. öğrensek iyi olur. Fare tekerleği ile yakınlaştırıp uzaklaştırma Böylece ikisi birbirine dik uzanacak. Logo için böyle olması gerekiyor. yapabilirsiniz. Shift+Tekerlek ile sahneyi aşağı-yukarı, Ctrl+Tekerlek ile sağa-sola taşıyabilirsiniz. Bir de hatırlatma. Üç başlı o çizgilerin her bir noktasını ayrı ayrı seçebiliyoruz. Seçim araçlarını da unutmayalım. RMB tek seçim, Shift+RMB çoklu seçim. 27 Eğer iki noktayı vektör yaptıysanız şekildeki gibi bir görüntü oluşacak. Şimdi logoya bakıp hangi iki noktalar birbirine dik görmek kolay olduğu için hangilerini seçip vektörel yapacağımızı anladınız sanırım.

Bütün vektörel noktaları yaptıktan sonra resimdeki gibi bir görüntü elde etmiş olacağız. Ancak resimde aldatıcı bir nokta var. Çıkıntılarımızın uç kısımları da dik oldu, değil mi? Aslında diğer kısımları vektörel yaptığımız için onlar da birbirine dik oldu ancak hâlâ vektörel değiller. Resme aldanıp parmak ucuna benzer noktaları vektörel yapmaya çalışmayın. Zira birazdan onlara da şekil vereceğiz. İlk çıkıntımızı ayarlamaya başlayalım o hâlde. 28 Şimdi resimde görüldüğü şekilde çizginin sol noktasını seçiyoruz.

Öncelikle resimdeki gibi çizgimizin sağ noktasını seçip onu G ve gerekirse S tuşuyla ayarlıyoruz. Yapacağımız ayarlama ile logoya uygun bir ölçekleme elde etmeye çalışacağız. Burada ayrıca üstteki çizginin orta noktasını seçip uygun yere koyuyoruz. Uygun yer dediğimizse çıkıntının bir noktadan sonra yuvarlak bir açıyla dönmeye başladığı yer oluyor.

29 Seçtiğimiz noktayı G tuş yardımıyla resimde görüldüğü şekilde taşıyoruz. Bu iki işlemden sonra yukarıdaki resme yakın bir görüntü elde edeceğiz. Ancak siz kendinize göre elbette biraz daha düzenleme Ardaından resimde görüldüğü şekilde diğer çizginin sağ noktasını yapabilirsiniz. Sonuçta yaptığımız iş noktaları uygun yerlere taşımak. seçiyoruz. görüntü elde etmiş olursunuz.

30 Bu da Edit Mode üzerindeki son şeklimiz olacak. Aşağı yukarı dış çemberin ayarlarını bu şekilde yaparsanız siz de aynı görüntüyü elde Şimdi ikinci çıkıntıyı da aynı işlemden geçiriyoruz ve tabii ki son edebilirsiniz. Fikir vermesi açısından bu resmi ekledim. Yoksa aynı çıkıntıyı da. Bunları yaparken kesişme noktalarında bozulma olursa işlemleri tekrar tekrar anlatan resimleri eklemem sadece dergi boyutunu yeniden düzenliyoruz, konumlarını değiştiriyoruz. Eğer daha ince ayar büyütecekti. Zaten takıldığınız noktalar olursa bunu forumdaki ilgili yapmak isterseniz yakınlaştırma yapıp istediğiniz ölçeklemeye daha yakın başlıklarda sorabilirsiniz. Her neyse artık ayarlama bitti. Şimdi son görüntü elde etmiş olursunuz. rötuşlara geçelim. 31 Alt panelden resimdeki ilgili yeri açıp Add New düğmesine tıklayalım.

Ekrandaki gibi bir panel açılacak. Bu ekrandan üstteki renk paletine tıklıyoruz ve renk seçim ekranını açıyoruz. Ardından Sample düğmesine basıp herhangi bir rengi tıklayarak seçebiliyoruz (Burada, arkaplandaki logonun iç çemberini seçiyoruz). Aynı işlemi dış çemberi seçip onun için de yapıyoruz. Şimdi renklerimizi ayarladık. Sonraki adım 3B yapmak. Öncelikle tekrar Object Mode'a geçelim. Ardından hem ortadaki küçük çemberi hem de dış çemberi seçip Z tuşuna basalım. Şimdi seçimi yaptıktan sonra G ve ardından X tuşlarıyla çizdiğimiz şekli sola alalım. Sanırım şekildeki gibi bir görüntüyü elde ettiniz. Şimdi A tuşu ile tüm seçimleri iptal edelim. Ardından RMB ile küçük çemberimizi seçelim.

32 Şimdi Numpad 0 (sıfır)'a basıp kamera görünümüne geçiyoruz. Burada tararken nasıl bir görünüm elde edeceğimize dair ipucu elde ediyoruz. Ben iç ve dış çemberi beraberce seçip konumlarını ve açılarını değiştirdim. Siz de kendinize uygun şekilde bunu değiştirebilirsiniz. Ayrıca ekranda gördüğümüz lambayı da yine alt panelde lamba düğmesine tıklayarak Sun olarak seçtim. Alt panelden görüldüğü gibi kısayolu F9 olan menüye geçiyoruz. Açılan menüden Extrude kısmı nesnemizi 3B yapacak olan ayarımız. Bevel Depth köşelere kıvrım ekler. Bu ayarı yaptığımız zaman küçük çemberimiz 3B olmalı. Tabii ki aynı işlemleri dış çember için de yapıyoruz. Böylece iki nesnemiz de 3 boyutlu bir şekil almış oldu.

Şimdi sıra dünyamızı ayarlamaya geldi. Yine alt panelden resimde görülen kısımları seçiyoruz. Eğer ayarlamayı yaptıysanız. F12'ye tıklayarak çalışmamızı tarıyoruz. Bu ay için bu kadar yeter sanırım :)

33 Not: Türkiye Blender sayfası www.blendertr.com sitesinde güzel çalışmalar mevcut. Forumumuzda da Blender Çevirileri adında bir çalışmamız var. Ancak pek de hızlı ilerlediğimiz söylenemez. Eğer Blender öğrenmek ve katkı sağlamak isteyen varsa bekleriz. İlgili başlık; http://forum.ubuntu-tr.org/index.php/topic,19262.0.html

Herkese bol neşeli, güzel günler.

Kaynak: http://blendernewbies.blogspot.com/2007/03/modeling-blender- 3d-logo.html

34 MonoDevelop'ta ASP.NET İşlemleri Ayrıca terminale monodevelop yazdığımda yine hata ile karşılaşmama rağmen MonoDevelop açılıyordu. Hata şu şekilde ve hâlâ Mono Projesine önceki sayılarımızda fazlasıyla yer vermiştik devam ediyor. Ancak bu proje için şu etapta bir soruna sebep olmuyor. ancak istek üzerine MonoDevelop'ta ASP.NET anlatımıyla yeniden birlikteyiz. Benim için oldukça uğraştırıcı olduğunu söylemeliyim. Çünkü ayferkaya@ayferkaya:~$ monodevelop MonoDevelop'u açıp ASP.NET projesini seçmemle birlikte aldığım hatayı WARNING: Cannot find Mozilla directory containing internetin altını üstüne getirmeme rağmen bir çözüme ulaştıramadım. En libgtkembedmoz.so. Some Addins may not be able to function. Please son aldığım hatanın aslında hata (error) değil, bir uyarı (warning) set MOZILLA_FIVE_HOME to your Mozilla directory. olduğunu farketmem üzerine uyarıya rağmen projeye devam etmeyi WARNING [2010-07-10 11:24:48Z]: Inotify watch limit is too low düşünüyordum ki bugün MonoDevelop'u açtığımda hatanın ya da (8192). uyarının tekrarlanmadığını gördüm. Sanırım gelen güncellemelerle sorun MonoDevelop will switch to managed file watching. her ne ise çözüme ulaştırılmış. Çünkü yeni arayüzün de farklılaşmış See http://monodevelop.com/Inotify_Watches_Limit for more info. olduğunu gördüm. Hatayı paylaşmam yararlı olabilir, ola ki karşılaşanınız olur. Aldığım 3 farklı hata raporları için çeşitli yollar denememe rağmen bir çözüme ulaşamadığımı söyledim ve öyle sanıyorum ki internette de Dosya Default.aspx.${LanguageExtension} yazılamadı. Hatanın ayrıntıları bunun bir çözümü yok ya da ben karşılaşmadım, ta ki kendisi düzelene ise; kadar. Bu açıklamadan sonra şimdi ASP.NET anlatımımıza geçelim:

System.ArgumentException: -- line 7 col 24: invalid Identifier MonoDevelop'u açtık ve bizi karşılayan Hoş Geldiniz sayfasından ya da Dosya menüsünden Yeni Çözüm diyaloğunu tıkladık. Açılan at CSharpBinding.CSharpEnhancedCodeProvider.ParseInternal pencereden Proje listesinde C# kategorisi altındaki ASP.NET alt (System.IO.TextReader codeStream) [0x00000] in :0 sayfanın alt tarafında projemize bir isim verip nereye kaydedileceğini at CSharpBinding.CSharpEnhancedCodeProvider.Parse seçelim, bu kısmı Default (varsayılan) olarak da bırakabiliriz. (System.IO.TextReader codeStream) [0x00000] in :0 at MonoDevelop.Ide.Templates.CodeTranslationFileDescriptionTemplate.Cr eateContent (System.String language) [0x00000] in :0 35 İleri butonuna tıklayıp devam edelim. Projemize daha sonraları Default.aspx.designer.cs olarak gruplandırılıyor. Yine yandaki araç ihtiyacımıza göre paket ya da translation gibi özellikler ekleyebiliyoruz. çubuğundan projeye bileşenler, web kontrolleri eklenebilir. Eğer sağ Son olarak da Tamam deyip projemizi başlatmış olalım. tarafta etkin değilse üst taraftaki menülerden sağ tarafta yerini alması sağlanabilir. Uygulamayı İnşa Etme ve Çalıştırma

Açtığımız yeni sayfada öntanımlı olarak gelen bir proje bulunuyor. Biz bu projenin kodlarını istediğimiz şekilde değiştirip farklı bir proje oluşturabiliriz ya da boş bir Web sayfası açarak projeye sıfırdan başmamamız da mümkün. Default.aspx olarak isimlendirilen (C# CodeBehind) projesinin alt menüleri Default.aspx.cs ve 36 37 Burada CodeBehind'ın ne olduğuna kısaca değinelim. Tasarım ve kodlamayı birbirinden ayırmak ve böylelikle daha hızlı web uygulamaları geliştirmenin yanında kodumuzun bakımı ve yeni versiyonlarını üretmede de daha hızlı ve etkin çözümler üretilebilir. Bu tarz web programlamaya Code-Behind programlama ismi veriliyor.

Açıklamanın ardından tekrar sayfamıza dönecek olursak, Global uygulamalar için de öntanımlı olarak gelen Global.asax da Global.asax.cs alt menüsüyle bulunuyor. Yine üzerinde istediğimiz değişiklikleri yapmamız mümkün. Son olarak bir de uygulama araçları için Web.config var.

Şimdi varsayılan olarak gelen Default.aspx dosyasının içeriğini değiştirelim. Ayrıca uygulamamıza öntanımlı olarak gelen bir buton ve label eklendiğini de görebiliriz.

Şimdi uygulamayı Çalıştır menüsünden ya da kısaca F5'i kullanarak çalıştıralım. Bu Mono'nun xsp Web Server'ını kullanarak uygulamamızı derleyecek, uygulama varsayılan tarayıcımıza yüklenene kadar bir süre beklememiz gerekiyor. Bu arada tarayıcımızdaki "Tikla" olarak belirlenen butona tıklayıp deneyebiliriz ve sunucuya geri postlandığını izleyebiliriz fakat tıklamamıza rağmen henüz farkeden bir şey olmadı. Default.aspx'in alt menüsündeki Default.aspx.cs 'e çift tıklayıp orada da gerekli değişiklikleri yapıp tekrar deneyelim;

38 39 using System; Bu arada ben bu sayfada tekrar hatalar almam üzerine yukarıdaki using System.Web; System kütüphanelerine ek yaptım. Hata başka bir sebepten de using System.Data; kaynaklanıyor olabilir. Birkaç değişiklik yaptığım için tam olarak nereden using System.Web.UI; kaynaklandığını bilemiyorum. Bu arada belirteyim, ASP.NET using System.Web.Security; programlama bilgim neredeyse hiç olmadığı için sadece MonoDevelop'ta using System.Configuration; Asp.Net'in çalışma mantığına değinmiş oluyorum. Siz bilgi becerinize using System.Web.UI.WebControls; göre gösterilen şekillerde istediğiniz uygulamaları yapmakta using System.Web.UI.HtmlControls; zorlanmayacaksınız. Çünkü çalışma mantığı bana MonoDevelop'ta using System.Web.UI.WebControls.WebParts; Winform işlemlerinen daha basit geldi. Belki de ilk defa baktığım içindir. namespace Aspnet { public partial class Default : System.Web.UI.Page { public virtual void button1Clicked (object sender, Uygulama CodeBehind'la geliştiriliyor demiştik çünkü bu şekilde EventArgs args) geliştirilen kodlar bizim .aspx dosyasından daha temiz bir uygulama { sunuyor. Default.aspx sayfasına bakarsanız aslında o sayfanın Sistem button1.Text = "SUDO Ubuntu Türkiye E-Dergisi sınıfından AspNet.Deafult sınıfının bazı özelliklerini devraldığını :)"; göreceksiniz. Buraya konulan kodları (ya da orta seviyedeki alt sınıfları) } yapı sayfasından ayrı tutabiliyoruz. } } AspNet.Default sınıfı Default.aspx.cs ve Default.aspx.designer.cs içindeki kısmi sınıflardan ayrılmış. Kısmi sınf tasarımı MonoDevelop'un Uygulamamızda hiçbir değişiklik olmuyorsa Çalıştır menüsünden kendisinden sağladığı kodlar içeriyor. Yukarıda da söyledik, siz de öncelikle daha önce çalıştırdığınız uygulamayı Stop diyerek durdurmalı bakarsanız göreceksiniz, MonoDevelop Default.aspx dosyasından ve daha sonra tekrar çalıştırmayı denemeliyiz. derlenen kodlara derleme süresince buton ve Label üyeleri ekliyor. Bunlar web kontrollerimize ulaşmamız için CodeBehind ile tedarik ediliyor. 40 Ayrıca Default.aspx sayfasına onclick özelliğinin de otomatik olarak eklendiğini gördüm. Sanıyorum bu özellik daha önceki sürümlerde mevcut olmayan bir özellikti.

Bu arada eğer siz de yukarıda belirtilen hataları alıyorsanız ve güncellemelerle de düzelmemişse proje seçeneklerinden projenizi daha önceki MonoDevelop sürümlerine göre derleyebilir ya da MonoDevelop'un eski bir sürümünden derlenme denenebilir. 2.4 sürümüyle de mümkün olabilir.

Daha fazla bilgiye benim de anlatımımın büyük çoğunluğuna, neredeyse bütününe kaynaklık eden resmi sitesi üzerinden ulaşılabilir.

http://monodevelop.com/Documentation/Creating_ASP.NET_Projects

41 SPEED DREAMS hız kaybetmeyi engelliyor. Bu tür pistler en yüksek hıza ulaşılan, yarışın en hızlı geçtiği pistler. Bu sayımızda bir yarış oyunu ile karşınızdayım. Geçtiğimiz Yollar ise oyuncuya kırlarda, çöllerde ve dağlarda yarışma imkânı sunuyor aylarda yeni sürümünü duyuran Speed Dreams'ı bu vesileyle duymuş ve inişli çıkışlı olabiliyor. Kısmen de olsa bir ralli oyunu ortamı sağlıyor. olabilirsiniz. Speed Dreams, en son gelişmelerle birlikte açıklarını kapatıp Benzer bir durum araç seçimi için de söz konusu. Speed Dreams, yüksek kalitede bir yarış oyununa dönüşmeyi başardı. üç farklı kategoride çok farklı araçlar barındırıyor. Bunlar normal araçlar, Speed Dreams'in şu an Linux'taki en iyi yarış oyunu olduğunu süper araçlar ve 1936 model yarış araçları. Araçlar, tasarım bakımından söyleyebilirim. Bugüne kadar yarış oyunları konusunda kısmen geride göze oldukça hoş görünüyor, rastgele yapılmamış, üzerinde çalışılmış. kalan Linux, Speed Dreams, Vdrift, SuperTuxKart, Torcs, Trigger gibi 1936 model yarış araçlarının olması da ayrıca güzel. oyunlarla bu açığı kapatmış gibi görünüyor. Peki Speed Dreams'i diğerlerinden daha iyi yapan nedir? Tabii ki Oyunun Sunduğu İmkanlar güçlü grafikleri ve sesleri, bol sayıda araba ve yol seçeneği, oyun modları ve ayarları. Kısacası oyunun kendisi ve sunduğu çeşitlilik. Speed Dreams içinde pek çok yarış seçeneği barındırıyor. Tek yarış seçeneği ile çeşitli turnuvalar mevcut. Speed Dreams'i Linux'taki Bir Kategoriye Girmeyen Yarış Oyunu diğer yarış oyunlarından ayıran en önemli özellik bu olsa gerek. Çünkü iki üç yarış ya da kısa bir turnuva ile sona ermiyor. Ayrıca bir de alıştırma Speed Dreams, yol seçenekleri, Nascar yarışlarına benzer virajları modu mevcut. Oyunu ilk defa oynayacaklar için oldukça faydalı. yatan pistler, Grand Prix pistleri ve çöl, dağ gibi arazilerdeki yolları Bir yarışta dört veya beş yarışçı yerine isterseniz çok sayıda yarışçı kullanıcıya sunuyor. Bu nedenle Speed Dreams'i sadece pist yarışı bulunabiliyor. Bu özelliği beni oldukça sevindirdi, her zaman kalabalık kategorisine sokamadığımız gibi, sokak yarışı veya ralli kategorisine de yarışları sevmişimdir ve Speed Dreams, Linux haricindeki diğer sokamıyoruz. Zaten oyunun amacı da bu: Herhangi bir yarış oyunu platformlar da dahil olmak üzere gördüğüm tüm yarış oyunları içinde en kategorisine girmeden pek çok yarış oyunu türünü bir arada barındırmak. kalabalık yarış imkânını sağlayan oyun. Grand Prix pistleri tıpkı Formula yarışlarındaki gibi düzlüklerin ardından Oyunun bir başka özelliği de gelişmiş kamera seçenekleri. Çok kenarlarında bariyerler bulunan keskin virajlarla dolu pistler ve kaza sayıda kamera seçeneği mevcut olduğu gibi TV modu da var. Bu sayede yapma olasılığı çok yüksek olup aracın hızını çok iyi ayarlamak gerekiyor. yarışlar TV'deymiş gibi izlenebiliyor. Ayrıca kendi aracınız yerine başka Bu virajlara gereğinden hızlı girmek yoldan çıkmaya neden olduğu gibi araçları izlemeniz, hatta hiç yarışa katılmayıp bilgisayarın yönettiği gereğinden yavaş girmek de geride kalmanıza neden olabilir. araçların kendi aralarında yarışmalarını izlemeniz de mümkün. F1 tuşuna Diğer kategorideki pistler ise Nascar pistlerine benziyor. Bu pistlerde basarak bütün kısayolları ve kamera tuşlarını görebilirsiniz. düzlükler daha uzun ve virajlar çok keskin değil. Virajlar hangi tarafa doğruysa yol zaten o tarafa doğru yatıyor ve keskin olmayışları sayesinde 42 Ayarlar bölümü ise oyunun zorluğunu, ses ve görüntü ayarlarını yapmak için. Burada OpenGL ayarları da dahil olmak üzere yeterince ayrıntılı ayarlar mevcut. Tuş ayarları ise ayrı olarak oyuncu ayarlarından yapılıyor. Yeri gelmişken söyleyeyim, klavye yerine fareyle de oynamak mümkün. Speed Dreams, kaliteli grafiklerin yanı sıra gerçekçi sesleri de içinde barındırıyor. Özellikle motor sesleri çok başarılı. Araçların kontrolü ise rahat ve 1936 modeller hariç araçlar hemen savrulmuyor. Oyunun belki de tek eksiği bir multiplayer (çoklu oyuncu) seçeneği barındırmaması. Gelecekte yeni sürümlerde bu açığın da kapatılacağını ve karşılıklı oynama zevkini tadacağımıza inanıyorum.

Son Söz

Speed Dreams oynamak için çok yüksek sistem gereksinimleri şart değil. Tabii çok zayıf bilgisayarlarda da sorun çıkarıyor. Fakat aşağı yukarı bütün ATI ve Nvidia modellerinde sorunsuz çalışacağını düşünüyorum. Intel ekran kartları içinse bir şey söyleyemiyorum. Oynamak için Ubuntu 9.10 ve yukarısı sürümler gerekiyor. 9.04 ve aşağısı sürümlerdeyse deneme fırsatım olmadı. Oyunu Playdeb'den kurabilirsiniz. Diğer dağıtımlardan birini kullananlar ise Sourceforge'a bakabilirler. En başta da belirttiğim gibi kişisel olarak Speed Dreams'in Linux'taki en iyi yarış olduğu görüşündeyim, sizi hayal kırıklığına uğratmayacağını ve güzel vakit geçireceğinizi düşünüyorum.

43 Linux'ta Virüsler ve Güvenlik Duvarları değiller. Ubuntu'da bahsettiğim zararlı yazılım olayları aslında virüs değillerdi. Her zararlı yazılımın birer virüs olduğu düşüncesi gerçeği Güvenlik yazı dizimize virüsler, anti-virüsler ve güvenlik duvarları yansıtmıyor. Hatalı çalıştığı için sistemi kararsızlığa sürükleyen bir yazılım konusu ile devam ediyoruz. Her yeni Linux kullanıcısının ya da Linux'u da zararlı yazılım olarak kabul ediliyor. Benim bu konuda hatırladığım tek merak eden herkesin en çok soru sorduğu konulardan birisi bu olsa örnek, geçtiğimiz yıl Gnome-Look adresinde Ubuntu için yayınlanan bir gerek. Fakat buna ters orantılı bir biçimde Linux'ta devasa bir anti-virüs yazılımın zararlı yazılım olarak etiketlenmesi ve hemen siteden endüstrisi bulunmuyor. Virüsler konusunda Windows dünyasındaki kaldırılmasıydı ki bu aslında bir virüs değildi ve gözle görünür bir zararı kadar binlerce makale de bulunmamakta. Linux'ta virüsler meselesi da yoktu. Fark edilmesi de kolaydı. hakkında yazılan yazılar -bu yazı da dahil olmak üzere- üç aşağı beş Linux'ta virüs bulunmamasının asıl nedeni geçen sayımızda yukarı aynı. bahsettiğim gibi sistemin genel yapısı. Açıklayıcı olması için Windows'tan Bunun nedeni Linux'ta bulunan virüslerin sayısının parmakla örnek verelim: Windows'ta (kısmen 7 hariç) sistem izinleri hatalı sayılacak kadar az olması ve bunların da sadece laboratuvar ortamında düzenlenmiştir. Hatta hiç düzenlenmemiştir. Örneğin XP'de her yazılımın deneysel amaçlı üretilmiş olması. Kısacası Linux'ta virüs bulunmaması. her dosyanın kendi kendine çalışması mümkündür. Bu, bir müzik, resim, Halihazırdaki yüz binlerce bilgisayar virüsünün çok çok büyük bir video ya da .exe dosyası olabilir. Ayrıca yazılımların kurulumunda sistem çoğunluğu Windows için üretilmiş olup, Linux da dahil olmak üzere yöneticisinin iznine ihtiyaç duyulmaması, hatta ortada sözde bir Windows haricindeki sistemlerde çalışmıyor. administrator ama gerçekte hiçbir yöneticinin bulunmaması sistemin tabiri caizse gelene geç demesine neden oluyor. Linux'ta Neden Virüs Bulunmaz? Bir yazılımın kendiliğinden çalışabilmesi için sistem izinlerine erişimi şart -ki Linux'ta böyle bir durum söz konusu değil. Temel sistem Yaygın kanı, Linux'un yeterince yaygın olmadığı için virüs dizinlerine ayarlarına erişim için root hakları lazım. Bir yazılımın da kendi barındırmadığı, virüs yazanların dikkatini çekmediğidir. Bu görüşe kanıt kendine root haklarını alması mümkün görünmüyor. Ayrıca temel olarak MacOS X'in Linux'a göre yaygınlığı ve son yıllarda artan dizinlere yazma hatta bazılarını görüntüleme için bile root hakları şart, bu popülerliğiyle birlikte bu platform için çok az sayıda olsa da virüs da virüslerin bu dizinlere sızmasını engelliyor. geliştirilmesi gösterilebilir. Bir başka örnek de tüm Linux dağıtımları Windows'ta virüslerin cirit atmasının bir başka nedeni de gizli içinde en yaygını Ubuntu'nun bugüne kadar bir veya iki kere zararlı dosya adı uzantısının mümkün olması. Bilindiği üzere bilgisayar virüsleri, yazılımlara maruz kalması. tıpkı biyolojik virüsler gibi kendi başlarına tamamen kristalize hâldedirler. Elbette Linux'un yeterince yaygın olmayışı da virüs Hayatlarını devam ettirmek için konaklayacakları bir bedene ve içine barındırmamasının etkenlerinden birisi. Fakat bu ana neden olarak gizlenecekleri hücrelere ihtiyaç duyarlar. Bu ortama ulaştıkları zaman görülmemeli. Kaldı ki MacOS X'deki virüslerin sayısı çok çok az olup, hızla çoğalmaya, yayılmaya ve bedene zarar vermeye başlarlar. sistemin genel yapısından dolayı sistemi felç edebilecek güçteki virüsler Bilgisayarlarda bu beden Windows'ken hücreler de tek tek müzik, resim, .exe, video veya başka türde dosyalardır. 44 Windows'ta virüsler bu dosyaların içine yerleştirilirken aslında bir belirtmiştik. Yandaki resimde gördüğünüz gibi dergimiz yazarlarından de gizli dosya adı verilmiş olur. Virüsün dosyaya yerleştirilmesi bu İbrahim KOZAN'ın bu konuda içi o kadar rahat ki sayede mümkündür. Örneğin içinde virüs bulunmayan bir resim Windows kullanan tanıdıklarının USB'lerinden topladığı virüslerle adsız.jpg adındadır. Virüs bulunan bir resim ise örneğin adsız.virüs.jpg koleksiyon yapmış. Resimde gördüğünüz virüslerin bazıları Windows'ta ismine sahiptir ama buradaki virüs uzantısı gizli uzantıdır. Yani bilgisayarı çok tehlikeliler. Linux'ta ise acınacak haldeler. kullanan kişi bu dosyayı adsız.jpg olarak görür, virüs sözcüğünü görmez. Bu durumda Linux'taki anti-virüslerin avladığı virüslerin hepsi (Elbette bir virüsün uzantısı .virüs değildir, sadece açıklayıcı olması için Windows virüsleri. Örneğin ClamTK yazılımı 700.000 fazla virüsü bu şekilde yazdım). Linux'ta ise gizli uzantılara kesinlikle izin verilmez. tanımlayabiliyor ve bunlar neredeyse tamamen Windows virüsleri. Zaten dosya isimlerinin uzantılarının da elle değiştirilmesi durumu Öyleyse bir soru daha: Bu virüsler Linux'ta etkisizse neden bu yazılımları açıklıyor. kullanarak bu virüslerin peşine düşeyim: Windows 7'de bazı iyileştirmeler yapılsa da virüsler Windows'ta Eğer sıradan bir bilgisayar kullanıcısıysanız peşine düşmek hala baş belaları. Ve ben Microsoft'un virüsler sorununa kesin bir çözüm zorunda değilsiniz. Fakat sunucu kurulumu yapmışsanız ve eğer örneğin getirebileceğine inanmıyorum. Çünkü böyle bir şey yapmak dev anti- bir e-posta trafiği bu sunucunun üzerinden akıyorsa ve hiçbir önlem virüs endüstrisini ortadan kaldırmak anlamına gelir. almamışsanız e-postalarla birlikte virüsler de sizin sunucunuz üzerinden Haklı olarak şunu sorabilirsiniz: “Bir .deb, .rpm, .pisi ya da benzer akıyor demektir. Linux kullandığınız için size zararı olmayabilir. Fakat pek bir paketin içine virüs gizlenerek bilgisayarı kullanan kişinin farkında çok insana zararı olacaktır, bir anti-virüs ile onları koruyabilirsiniz. olmadan sisteme kendisinin sokması sağlanabilir mi?” Evet, mümkündür Linux'taki anti-virüslerin çalışma prensibi de Windows'takilerden ve belki de Linux'a zararlı yazılım bulaştırmanın bilinen tek yoludur. farklıdır. Windows'ta bir anti-virüs sisteme kurulduktan sonra bilgisayar Fakat aşağı yukarı her dağıtımın kendi yazılım deposu var ve biz bu açıkken yazılım da sürekli arka planda açıktır ve sürekli virüslere karşı paketleri genellikle bu depolardan kuruyoruz. Onun dışında da hazır durumdadır. Bu, güvenliği arttıran bir durumdur ama bilgisayarın yazılımları resmi sitelerinden ya da Playdeb, Sourceforge adreslerden daha yavaş çalışmasına neden olur. Çünkü arka planda bir yazılım sistem indiriyoruz. Yani güvenemeyeceğimiz adreslerde yazılım arama derdimiz kaynaklarını az veya çok tüketiyordur. Linux'taki anti-virüsler ise sadece yok. Her şey zaten elimizin altında. Ayrıca bu paketler, yapısı itibariyle elle çalıştırılır ve elle kontrol yapılır. derleme yapılmasına izin veriyor ki bu da paketleri kurcalamamız ve Sadece Clamav'ın sürekli geri planda çalıştığına şahit oldum ama kontrol etmemiz demek. o da Windows'takiler gibi değil. Hatta ayarlamalar yapılırsa belirli aralıklarla kendiliğinden kontrol yapması da mümkündür Linux'ta Anti-Virüs Yazılımları ama asla sürekli çalışmaz.

Linux'ta anti-virüs yazılımları da bulunmakta. Linux'ta virüs yoksa bu yazılımlar neden var? Virüslerin Linux'ta kristalize hâlde olduğunu 45 Avast ve Avira'nın halihazırda Linux paketleri var. Fakat ben size açık kaynak, ücretsiz, hemen hemen her dağıtımın deposunda bulunan, 700.000'den fazla virüsü tanıyabilen ClamTK'yı öneririm.

Güvenlik Duvarları

Güvenlik duvarları, sisteme dışarıdan sızmalara, hack saldırılarına, istenmeyen yabancı kontrollere karşı etkili bir yöntemdir. Güvenlik duvarlarının virüslerden çok internet bağlantısını yönetmeye, gerekli görüldüğü yerde kısıtlamaya yaradığını söyleyebiliriz. Bu sayede sistemin dışarıdan kurcalanmasının önüne geçilebilir. Elbette dışarıdan sistemi kurcalayan kişi root haklarına sahip olmadığı için çok ciddi bir etki bırakamayabilir. Yine de tedbirli olmakta fayda var.Kaldı ki bırakın dışarıdan müdahaleleri sistemin dışarıdan sadece görüntülenebilmesi bile duruma göre bir güvenlik zafiyeti kabul edilebilir. Mandriva ve Linux Mint'de hazır kurulu gelen güçlü güvenlik duvarları gördüm. Ubuntu'da ise kurulumla birlikte gelen bir güvenlik duvarı bulunmuyor. Bu konuda size önerebileceğim iki güvenlik duvarı yazılımı mevcut: Firestarter ve Gufw. Firestarter daha profesyonel işlerde, örneğin sunucularda tavsiye edilir ve kullanımı daha karmaşıktır. Gufw ise onun kadar güçlü bir güvenlik duvarı yazılımı olup daha basittir ve sunucu işleri yerine sıradan masaüstü kullanımlarında tavsiye edilir. Her ikisi de depodan bilindik yöntemle kurulduktan sonra yapılandırılmaları gerekir ve Ubuntu-TR'de bunlar için belgeler mevcut.

46 Mark Richard Shuttleworth ve Canonical

Richard Matthew Stallman ile GNU'nun kuruluşu, Linus Benedict Torvalds ile Linux çekirdeğinin geliştirilmesi, GNU ve Linux'un birleşmesinden sonra şimdiki konumuz Ubuntu'nun kurucusu Mark Richard Shuttleworth ve elbette Canonical. Başlıyoruz;

Öncelikle Shuttleworth'ün Stallman ve Torvalds'dan daha farklı bir yaşam tarzı olduğunu belirtmeliyim. Yazının devamında da göreceksiniz. Bu bağlamda Mark'ın diğer ikilinin yaşadığı mütevazı hayatı yaşadığını söylemek pek gerçekçi olmayacak. Oldukça zengin bir internet milyoneri Hayatını en çok değiştiren yıl öyle sanıyorum ki 1995 yılında ve aynı zamanda uzay turisti. Ancak içtenlikle söylemem gerekir ki o da dijital sertifikalar ve internet güvenliği üzerine Thawte'yi kurması en az Stallman ve Torvalds gibi topluma oldukça duyarlı. Bu konuda olmuştur. Thawte nedir, hemen belirtelim. Kısaca kod imzalama birçok proje geliştirmiş ve bunlara öncülük etmiştir. Bir kısmına ayrıca sertifikası. Yani? Geliştirilen uygulama ve kütüphaneleri imzalayarak değineceğiz. Tabii hayatına baktıktan sonra: internet üzerinden dağıtıldığında uygulamaların içerik bütünlüğünü ve yazılım kaynağının güvenilirliğini sağlamaya yardımcı olan bir uygulama. 18 Eylül 1973'te, Güney Afrika'da yeraltı kaynakları bakımından son derece zengin bir yer olan -özellikle altın madeni bakımından- Zaten o dönemin en büyük problemi de internetin kullanıcıyla Welkon'da doğan 37 yaşında genç bir girişimci Mark Shuttleworth. bağlandığı site arasındaki güvenlik sorununu aşmaktı. Sunucuya Çocukluğunu güzel bir şehir olan Cape Town'da geçiriyor ve o yaşlarda gönderilen bilgi şifrelenmezse, gönderim sırasında kötü niyetli kişilerin teknolojiye aşık denecek kadar ihtirasla bağlı. Özellikle de bilgisayar eline geçebilir, bu da internetin iletişim üzerine kurulu yapısına büyük oyunları konusunda. Söylemem gerekiyor :) Bu yazımızda paradan çok darbe indirebilirdi. söz edeceğiz. Çünkü Mark 225 milyon doları olan bir milyoner. Man Adasında yaşıyor ve çifte vatandaşlığa sahip: Amerika Birleşik Amerika'da kullanılan şifreleme yöntemleri vardı ama bu devletlerinde ve elbette Güney Afrika'da olmak üzere. Bir anaokulu yöntemler sadece Amerika'daki internet sunucularının güvenliğini öğretmeni ve bir doktor çocuğu olarak dünyaya gelen Mark'ın, Güney sağlıyor ve bu şifreleme teknolojisi dünyanın diğer ülkelerine Afrika'nın en eski ve prestijli okullarından olan Rondebosch Boys' yüksek verilmiyordu. Shuttleworth de kendi şifreleme teknolojisini kurmak için okulu ve Cape Town (Güney Afrika'nın üç başkentinden biri)'da bulunan 22 yaşındayken bir projeye girişti. Proje, internetteki bilgilerin üzerinden yine uzun akademik bir geçmişe sahip Diocesan kolejinde eğitim alması aktığı sunucuları güvenli hâle getirecekti, getirdi de. onun ileriki yıllarında finans ve bilgi sistemleri alanlarında hayata bir iş adamı olarak atılmasına sebep olacak. 47 Thawte gerçekten de Mark'ın hayatını bir anda değiştirir. Ün ve iş proje sayesinde fen, matematik ve teknolojinin bir anlamda Güney kazandırır yani mal ve makam. Şirket daha ziyade verdiği elektronik Afrika'nın göz bebeği haline gelmesini izlemesi olacaktı. ticaretinden bir anda yön değiştirip internet güvenliğine kayar. İşte söz konusu bu proje 1999 yılında Verisign'ın da dikkatini çeker ve Verisign'a 90'lı yıllarda işletim sistemi geliştiricilerine katılır. 2001 575 milyon dolara satılarak büyük bir kazanç sağlanır. Bu gerçekten de yılında Freedom Toaster'yı baz alarak açık kaynak ve özgür yazılım gibi büyük bir teknoloji ve önemli bir buluştur. Çünkü bu sayede internet yine kâr amacı gütmeyen bir proje daha başlatır. üzerinden alışveriş yapılabilecek ve güvenli bir iletişim gerçekleşebilecekti. Örneğin Amazon gibi internette alışveriş devrimini 15 ekim 2006'da KDE'ye yüksek miktarda destek veren nadir başlatan sitelerin başarısının arkasında, Shuttleworth'ün teknolojisi kişilerden olur. KDE'nin en büyük sponsurudur. vardır. Mark Uzay Yolcusu Tahwte, Mark'ın kendisine olan özgüvenini oldukça pekiştirir. Eylül 2001'de Shuttleworth, Güney Afrika'da büyüme potansiyeli olan Bu bağlamda Shuttleworth'ün ilginç bir adam olduğunu görmek şirketlere yatırım yapan HBD Venture şirketini kurar. Şirket ismini tıpkı zor değil. Parasını kâr amaçlı olmayan işlere kolayca harcayabiliyor. Ubuntu gibi bir felsefeden alır: "HBD=Here Be Dragons", yani "Burada Şimdi sıradaki deneyimi yaşamı boyunca hayal ettiği bir rüyasını Ejderha Olur", haritalarda sınırı çizilmemiş yerleri tanımlamak için gerçekleştirmek için harekete geçmek olacaktı: Uzay yolculuğu. Kim kullanılan bir deyim ya da efsane demek daha yerinde olur. istemez ki! Elbette istemek ve gerçekten istemek arasında fark vardır. Gerçekten istenen bütün rüyaların gerçekleşmesi gibi bir fark! HBD birkaç Afrika ülkesine, birkaç sektörde (özellikle güvenlik, elektronik, mobil alanda) global anlamda iş yapma yetkisi kazandırır. Mark bir de kâr amacı gütmeyen, Afrika'ya sosyal bir yenilik olan organizasyonlar kurar. Mark'ın kurduğu bu organizasyonlar Afrika'nın eğitim ve daha başka birçok alanda ıslah edilmesi amacı güder ve bunda da fazlasıyla başarı sağlandığını söylememiz gerekiyor. Ayrıca ıslah projeleri Afrika'nın 9 taşra bölgesinde de başarıyla uygulanır, daha çok bireysel ya da öğretmenlerin yardımıyla gerçekleştirilen proje çeşitli alanlarda kamu hizmetleri ve onların refahı için bir katalizör görevi görür. Bu, her ne kadar Güney Afrika'da gerçekleşiyor olsa da global anlamda çok daha fazla kişiye ulaşabilir, yeni fikirler için başka ülkelerde de geçerliliği olabilecek önemli bir hizmettir. Oldukça da faydalıdır. Bir süre sonra Mark'a çalışırken büyük heyecan veren en güzel şey başlattığı 48 Her neyse, Mark için parasını, merakını tatmin edecek bir projeye Ubuntu harcaması zor olmayan bir karar ve zaten öyle de karar vermişti. 2002 yılında uzaya gideceğini duyurdu. 25 Nisan'da Rusya'nın düzenlediği Daha önceki sayılarımızda değinmiştik ama Canonical bazında Soyuz TM-34 uzay projesine, 20 milyon dolar ödeyerek katıldı. Resmi Ubuntu'ya bir daha değinmenin faydası olabilir. Debian geleneğini taban olarak Rusya'nın Star şehrinde eğitimleri verilen uçuş projesi içi bir yıl alarak yola çıkan işletim sistemi MEPIS, Xandros, Linspire, Progeny ve çalıştı. Proje, tıbbi testleri, diplomatik sözleşmeleri kapsıyordu çoğu Libranet gibi diğer işletim sistemlerinin aksine Ubuntu, Debian'ın zaman. Uzaydaki ilk Afrika'lı projesi mücadele gerektiriyordu aynı felsefesine sadık kalmış ve özgür bir yazılım olarak yoluna devam zamanda, kuşkusuz kolay değildi. Sıradışı hava şartları için ya da etmiştir. Ubuntu sözcüğü, Zulu dilinde; "Varsam ve her ne isem senin karşılaşabilecek zorluklar için bir deneyim elde edilmesi gerekiyordu. Bir sayende ve sana bağlıdır.. Sahip olduğumu paylaşırım, katılırım. Hepimiz yıl boyunca aldığı eğitim sayesinde uzay macerası sorunsuz ve eğlenceli birlikte daha büyük bir bütünün parçasıyız. Sen eksiksen ben de geçecekti. eksiğim.." anlamlarına gelebilecek çok geniş bir felsefeye sahip.

Uzaydan geldikten sonra, Shuttleworth, Dünya'yı 400 kilometre Dizüstü, masaüstü ya da sunucu olarak kullanılabilecek yüksekten seyrederken, gezegenimizin güzelliğini ve bütünüyle insan bilgisayarlar için geliştirilen Ubuntu'nun hedefi bilgisayar kullanıcılarına eliyle zarara açık, kırılgan olduğunu düşündüğünü ifade edecekti. İkinci kullanımı ve kurulumu basit, güncel ve güvenli bir işletim sistemi uzay turisti, bu büyük deneyimiyle Afrikalı çocukların daha çok sunmak. Herkesin özgürce kullanabildiği ve bunların çoğunluğu GNU matematiğe, bilime yönelmesinde bir esin kaynağı olacağı umudunu Genel Kamu Lisansı ile güvence altına alınmış, özgür yazılım /açık kaynak taşıdığını da belirtmişti. yazılımlardan oluşur.

Canonical ve Ubuntu Canonical, Ubuntu'dan kâr elde etmez, ücretsiz dağıtır. Şirket, Ubuntu'yu kullanan kuruluşlara isterlerse teknik destek satarak gelir Şimdi yazımıza sebep olan asıl konuya geçelim. Mark, Ubuntu sağlar. Canonical, Ubuntu'yu açık kaynak kodlu ve özgür yazılım olarak projesinin lideri ve Canonical şirketinin'nin CEO'su. Canonical LTD, Mark sunduğu için bu işletim sistemini kullanan ve geliştiren gönüllü R. Shuttleworth tarafından kurulmuş ve onun yardımlarıyla ayakta duran, kullanıcıları sayesinde, tüm bir işletim sistemini tek başına geliştirmek özgür yazılım projelerinin promosyonunu yapan özel bir şirket. zorunda kalmaz. Tüm Linux severlerin yaptığı geliştirmeler, onu temel Dünya'nın en hızlı büyüyen Ubuntu GNU /Linux dağıtımının en büyük alan Ubuntu'yu doğrudan geliştirir. destekçisi. Kısacası Ubuntu'nun arkasındaki güç Mark'ın önderliğindeki Canonical şirketi. 49 Canonical ideal bir işletim sistemi” olarak açıklamıştı.

Aslında Canonical'ın temelleri çok önceden atılmıştı. Bu destek servisleri 3 paket içeriyor: Başlangıç, Gelişmiş ve Shuttleworth Foundation firmasını kurduktan sonra okullara düşük Uzman düzeyleri: ücretli Linux labları kurmakla devam etmişti. İşte bu firmanın ismi daha sonra Canonical oldu. Başlangıç Düzeyi Servisi, çeşitli belgelerin oluşurulması, ses veya görüntü dosyalarının oynatılması, çeşitli uygulamaların çalıştırılması veya Canonical hem kişisel kullanım hem de küçük ticari işler için internet kullanımı gibi, yüklemelerden ve basit yapılandırmalardan oluşan kullanılabilecek destek servisleri sağlar. Bu destek servisi ile diğer işlevsel Ubuntu sistemi desteği, sistemlerden Ubuntu işletim sistemine geçişler oldukça kolaylaşmış olur. Canonical’ın sağladığı destek servisi ile kullanıcılar Ubuntu işletim Gelişmiş Düzeyi Servisi, veya Apple sisteminin sağlamış olduğu tüm yararlardan kolayca faydalanabilir. Macintosh işletim sistemlerinden belge veya ayarların aktarılması gibi Sağlanan destekler, yazılım yüklemelerini, masaüstü yapılandırmalarını işlemlerin yapılmasına yardımcı olmak amacıyla, ileri düzey kullanıcılar ve genel yardımları kapsamakta. için oluşturulmuş bir destek servisi. Gelişmiş yüklemeler, kişisel hesaplar, masaüstü yayıncılığı gibi yardımlar da bu paket içerisinde bulunmakta. Canonical Birleşmiş Servisler Bölümü’nün müdürü Uzman Düzeyi Servisi, Ubuntu işletim sistemini ana işletim Steve George, bu servisleri, sistemi olarak kullanan tecrübeli kullanıcılar düşünülerek oluşturulmuş “Canonical’ın kişisel kullanım bir sistem. Kullanıcılar tecrübeli olsalar da, ağ yüklemelerinde, muhtelif için sunduğu destek servisi, uygulama desteklerinde, verimlilik ve ileri düzey sistem yöneticiliği ve Ubuntu’nun kullanılmasında o benzeri uygulamlarda sıkıntılar yaşayabiliyorlar. kadar büyük kolaylıklar ve ucuz yollar sunuyor ki ev ve iş kullanımda çok geniş kullanıcılara hitâp etmeye başladık. Ubuntu, bilgisayarlarını sadece işleri için kullanan, çalışmaları sırasında can sıkıntısı istemeyen, asıl maksatları işlerini tamamlamak olan kullanıcılar için 50 Ayrıca her bir paket aşağıdaki destekleri de içinde barındırmakta: Ama özellikle yöneticilikten, yasalardan, koşmaktan, kış aylarından, maaş görüşmelerinden ve kamu önünde konuşmaktan da Telefon desteği hoşlanmayan biri.

E-posta desteği Mark'ın Microsoft ile ilgili bir iki düşüncesini paylaşıp bitirelim. Aslında istediği insanlara özgür yazılımı kullandırtmak, haberleri olmasını Güvenlik arttırımı ya da işletim sistemlerinden Ubuntu'ya kolayca geçişleri sağlamak. Bunun için de Microsoft'un kullanılması gerektiğine inanıyor. Buna da en Ürün yükseltmeleri güzel örnek olarak Firefox'u gösteriyor. Firefox'un bu denli büyümesinin arkasında Windows'ta da kullanılabilir olması yatıyor Mark'a göre. Bu Süreç: 1 veya yıl 3 arası noktada hak verdiğimi söylemeliyim. Yine de malum şahıslara söylediği bir sözünü de hatırlatmamda fayda var: "Analog kanun ve kurallarla dijital Canonical, ayrıca Kubuntu, Edubuntu, Ubuntu Sunucu Sürümü dünyayı yönetmeye çalışıyorlar". Kullanılmasını istemesi onları (Server Edition), Xubuntu, Gobuntu, Ubuntu Studio, Mythbuntu gibi desteklediği anlamına gelmiyor, böylelikle anlamış oluyoruz. sistemlere de destek sağlamakta. Görüşmek üzere.. İlgi Alanları

Gelelim Mark'ın nelerden hoşlandığına; Mark ilginç bir adam, bunu sık sık söyledim sanırım. Yaz aylarından, Cesaria Evora'dan, ünlülerin uğrak mekanı (net anlamında) slashdot'tan, güzel işlerin sonuçlarını görmekten, Chelsea(ama hangi Chelsea ben de anlamadım, sanırım futboldan bahsediyor)'den, hayal kurmaktan, evine gelmekten, serserilikten, kaçamaklardan (flört anlamındaki), teorilerden, parçacık fiziğinden, Linux'tan, Pyhton'dan, kardan, uluslar arası uzay istasyonundan, yolculuk etmekten, caddelerde dolaşmaktan, Wikipedia'dan, yapay zekadan, tarifi olmayan mutluluklardan, farklılıklardan, hafiflikten (ya da ağırlıksız ortamlardan) fazlasıyla hoşlanan biri. 51 Jaunty Jackalope Canlının varlığını savunan kesime göre böyle bir hayvan vardı ve hatta bu ender rastlanan canlı ara ara günümüzde bile görülmekte, yani Her ay Ubuntu sürümlerinin isimlerinden yola çıkarak (Lynx, hâlâ var... Bu canlıyı yine ayrı bir tür olarak kabul edenlerin bir kısmı Koala) hayvan tanıttığımız bu yazı dizisinin en ilginç hayvanı öyle soyu tükendi diyor, bir kısmı ise az önce de bahsettiğimiz üzere hâlâ sanıyorum ki bu bölümün konusu olan Ubuntu 9.04 Jaunty Jackalope... nadiren de olsa görülmekte olduğunu söylüyor. Nedeniyse, “Bu canlı (jackalope) gerçekten var mı yoksa sadece bir efsane mi?”, tartışmalarının devam etmesi. Bir kesim bu hayvanın İddialara göre bu tavşan türü agresif bir yapıya sahip ve gerekli gerçekten var olduğundan ve ilginç bir takım özelliklere sahip anlarda boynuzlarını savunma aracı olarak kullanabiliyor. Bu özelliği olduğundan bahsederken, diğer kesim böyle bir canlının varlığını nedeni ile antilop tavşanına “savaşçı tavşan” diyenler de var... yalanlamamak suretiyle tahmin edilen gibi bir canlı olmadığı kanısında. Bu efsanevi canlı adını kır tavşanı (jackrabbit) ve antilop (antelope) Antilop tavşanı ile ilgili olarak söylenenlerden en ilginç ve benim isimlerinin harmanlanmasından alıyor (jackalope), Türkçe'ye ise de en çok dikkatimi çeken özellik insan seslerini birebir taklit edebilme doğrudan “Antilop Tavşanı” olarak çevrilmiş. Antilop tavşanı, “tavşanın kabiliyetlerinin olması. Söylenene göre, batıda kovboylar toplanıp kamp küçük bir antilop ya da geyik boyunuzuna sahip olanı” olarak ateşi etrafında bütün gece şarkı söyler ve antilop tavşanları da şarkı tanımlanıyor. söyleyen kovboyların seslerini taklit ederlermiş... Ses taklit edebilme kabiliyetleri için verilen örneklerden birisi bu... Özellikle de fırtınalı havalardan önce ses taklidi yaptıkları söyleniyor ve bu konu ile ilgili de değişik teoriler mevcut.

Bu ses taklit edebilme yeteneklerini ise özellikle kovalandıkları zaman yakalanmamak için yanıltma taktiği olarak kullandıkları söyleniyor. İnsanlardan kaçarken izlerini kaybettirmek için, “Orada , oraya kaçtı” gibi sözcükleri taklit ettikleri de iddialar arasında...

Söylenenlere göre antilop tavşanını yakalamak için ilginç bir taktik kullanılıyordu: Bu türün sıradışı bir şekilde viskiye karşı özel bir zaafının olduğu ve yakalamak için de önce viski ile kandırılıp viskiyi içtikten sonra yavaşlayıp, hantallaşınca da avlanmasının kolay olması... 52 Yaşam alanına gelirsek; Douglas, Wyoming, kendini Amerika'nın fikri işte az önce bahsettiğimiz kesim tarafından benimsenmiş. Bu kesime antilop tavşanı başkenti olarak biliniyor. Efsaneye göre ilk antilop tavşanı göre antilop tavşanı efsanesi aslında bir çeşit kansere yakalanmış tavşanın 1829 yılında burada görülmüş. Hatta burada antilop tavşanı o kadar yanlış yorumlanarak ve bu yanlış kanının hızla yayılması sonucu ortaya benimsenmiş ki kasaba merkezinde büyük bir antilop tavşanı heykeli bile çıkan bir yanlış anlamadan ibaret. var, haziran ayında festival şeklinde Antilop Tavşanı Günleri düzenleniyor ve antilop tavşanı avlamak için gerekli belge buradan tedarik ediliyor... Yani özetleyecek olursak, bir kesim, “Evet, antilop tavşanı vardır Burasıyla birlikte, Avrupa'nın çeşitli bölgelerinde antilop tavşanının ve kendine has ilginç özelliklere sahiptir” derken bir diğer taraf, “Evet kuzenleri olduğu söyleniyor. böyle bir hayvan vardır fakat sanıldığı gibi değişik bir tür değil, aksine, bildiğimiz türlerin bir virüs çeşidinin yol açtığı bir nevi kanserli, hastalıklı Bahsedilen bir başka ilginç özelliği ise, sütünün güçlü bir tavşanlardır.” demekte. afrodizyak etkisine sahip olduğu. Bu inanış nedeniyle “şehvetli tavşan” olarak da biliniyor. Fakat tehlikeli olabileceğinden dolayı içilmesi tavsiye Tavşanlarda bu tümöre neden olan virüsün adı papillomavirus, bu edilmiyor. Nedeni de, sütünün, hayvanın doğasında olan sıçrama özelliği virüsün neden olduğu tavşan hastalığının adı da papillomatosis. Bu nedeni ile kendiliğinden homojenize edilmiş olması. hastalığa yakalanan tavşanlarda gerçekten boynuza benzeyen hatta daha ileri safhalarında daha da kötü görünümde tümörler meydana gelmekte. Bu söylenenlere karşın bir de antilop tavşanının sanıldığı gibi bir canlı olmadığını savunan bir kesim olduğunu söylemiştik. Bu kesime göre insanların gördükleri tavşan (antilop tavşanı), söylendiği gibi özellikleri olmayan, aslında bir başka tür değil de sadece hastalığa yakalanmış bir tavşandan ibaret olduğu. Bu konu ile ilgili olarak birçok araştırma yapılmış. Elde edilen bilgilere göre değişik canlıların kombinasyonları olarak (antilop ve tavşan gibi) efsanevi izlenimler bırakan tek canlı antilop tavşanı değil. Geçmiş yüzyıllarda resmedilen ya da bahsi geçen birçok boynuzlu ya da değişik hayvanların karışımından oluşmuş efsanevi canlılar mevcut.

Araştırmalar sonucunda, bir virüs çeşidinin, tavşanlarda özellikle baş ve boyun bölgelerinde boynuza benzer şekillerde tümöre neden olabildiği gözlemlenmiş. Bu virüse yakalanmış tavşanları gören insanların, onu boynuzlu, değişik bir çeşit tür tavşan zannedebileceği 53 Bazı üniversitelerde bu virüs ve tavşan kullanılarak virüsün insanlarda yol açtığı kanserin daha iyi anlaşılabilmesi için çalışmalar yapılıyor. Yani evet, bu virüs insanlarda da hastalığa yol açıyor ve virüsün insanlarda görülen türüne HPV (human papillomaviruses) deniliyor. Sadece HPV'nin ise 100'e yakın türü var ve virüs tavşanlardaki gibi çeşitli bölgelerde siğillere ve tümörlere neden oluyor. Hatta tarihi bazı kayıtlarda yine boynuzlu insanlar resmedilmiş olarak görülüyor ve aynı şekilde bu insanların da bu hastalığa yakalanmış olduğu düşünülüyor. Bu bahsettiğim hastalıkla ilgili bir resim görüyorsunuz.

Gördüğümüz gibi genel olarak iki kanı hakim... Antilop tavşanı bir kesime göre efsanevi bir canlıyken, diğer kesime göre viral hastalığa yakalanan sıradan bir tavşan...

Ubuntu sürümlerinde kullanılan hayvan isimleri ile sürümler arasındaki ilişkinin resmi olarak bir açıklama olmasa da kişiler tarafından öznel şekilde yorumlandığını tekrar hatırlatalım. Ubuntu'nun bu ismi koyması, antilop tavşanının sanıyorum ki “efsanevi canlı” olarak bilinen özellikleri ile ilgili.. Çünkü sürüm ve sürüm isminde kullanılan hayvan arasındaki ilişki 9.04 için, antilop tavşanının kuvvetli sıçramaları ile sistemin hızlı açılması arasında bağdaştırılıyor...

Kaynaklar jackalope.com

54 Temmuz ayının en güzel masaüstüne sahip Ubuntu Türkiye kullanıcısı, raskolnikov oldu.

Servet Ümmetoğlu'nu tebrik ediyoruz...

Avant Window Navigator Teması (Kendim yapımı) : http://ul.to/xygvgi

Simge Teması: http://ul.to/il3g1p

Ekstra simgeler: http://browse.deviantart.com/? qh=§ion=&global=1&q=t oken+#/d24gow2

Duvar Kağıdı: http://ul.to/j0law6

Conky: http://ul.to/n9szou

Gtk Teması: http://ul.to/t9t84d

55 Ayın İp Uçları buradan açılan X oturumuna Ctrl + Alt + F9 kombinasyonu ile ulaşabilirsiniz. Bu ay da işinizi kolaylaştıracak ip uçları vermeye devam ediyoruz. Yine uzatmadan konuya girelim... Burada ilk işleme başladığımız ekrana Ctrl + Alt + F6 kombinasyonu ile ulaşabilirsiniz... Bu şekilde F7'den F12' ye kadar gidebilirsiniz... 1) “Tab” tuşundan terminalde çok kullanışlı olarak yararlanabilirsiniz. Bir komutun tamamını hatırlamıyor fakat aklınızda bir kısmı kaldıysa, 3) Terminalde, kullanmış olduğunuz komutların tümünü “history” örneğin “apt-ftparchive” komutundan yola çıkalım: Bu komutun komutu ile görebilirsiniz. Son kullandığınız komutlar arasından sık “hatırladığımız bir kısmı” da “apt-ftp” olsun. Terminalde hatırladığınız kullanmanız gerekenler varsa, “history” çıktısında Ctrl + P (önceki kadarını yazıp, tab tuşuna basınca, geri kalanını sizin için komut) ve Ctrl + N (sonraki komut) kombinasyonları ile dolaşabilirsiniz. tamamlayacaktır. Fakat hatırladığımız kısmı sadece “apt” olarak ele alırsak, terminalde apt yazıp tab tuşuna bastığımızda bir hareketlilik 4) Ubuntu'da CD yakmak için aslında tek ihtiyacınız olan uçbirim. olmayabilir, sonunu tamamlamaz. Çünkü “apt” ile başlaya bir çok komut Uçbirimden “cdrecord” komutu ile bu işlemi yapabilme şansınız var. vardır. Bu durumda bir kez daha tab tuşuna basarsak, “apt” ile başlayan Örneğin; bütün komutları görebiliriz. İki kere bastığımızda da yanıt alamıyorsak, “komutun hatırladığımız kadarını” gözden geçirmemiz gerekecek cdrecord -v dev=/dev/sr0 speed=4 driveropts=burnfree -dao -eject - demektir. data /home/sem0900/Desktop/sem.iso

2) Birden fazla X oturumu açmak isteyen arkadaşlar aşağıdaki adımları şeklinde kullanabilirsiniz. Burada “dev” parametresi CD ROM aygıtını izleyerek, 6 tane (en fazla) X oturumu açabilirler. Yapılacak işlem kendi temsil ediyor ve siz kendinizinkini yazmalısınız. “speed”, tahmin ettiğiniz oturumunuz açıkken, Ctrl + Alt + F1 kombinasyonu ile terminale gibi yazma hızıdır. Burada sem0900 adlı kullanıcının masaüstündeki düşerek, bu terminalde giriş yaptıktan sonra; (Desktop) sem.iso dosyasının yakıldığını görüyoruz. Daha ayrıntılı bilgi için “cdrecord --help” yazarak inceleyebilirsiniz. “startx -- :1” komutunu vermek. Yeni açılan X oturumuna da Ctrl + Alt + F1 + F8 kombinasyonu ile geçiş yapabilirsiniz.

Daha sonra Ctrl + Alt + F2 ile diğer bir uçbirimden aynı işlemleri ugulayıp; “startx -- :2” 56